Etiket: gebelik

  • Hamilelik ve Loğusa Sendromu, Emzirmeyle Önlenir

    Hamilelik ve Loğusa Sendromu, Emzirmeyle Önlenir

    Hamilelik boyunca hormonların etkisiyle yaşanan duygusal durumlar, doğum sonrası yine hormonların etkisi ve annelik duygusunun artması ile yaşanan değişiklikler, sendrom ya da depresyona neden olabilmektedir. Her kadının yaşam, düşünce ve duygularına göre farklılıklar gösteren annelik, emzirme ile önlenebilmektedir.

    Hamilelik ve Loğusa Sendromu, Emzirmeyle Önlenir | 1
    emzirmenin faydaları

    Emzirmenin Faydaları

    Anne sütü içerisinde bulunan özel bileşenler, anne sağlığı için de salgılanan hormonları taşır. Emzirme dönemi boyunca salgılanan hormonlar, annenin sadece fiziksel toparlanması için değil ruhsal olarak da toparlanmasına olanak sunar.

    Postpartum adı verilen doğum sonrası depresyonu, annelerin %15’lik kısmını etkiler. Erken doğum yapan ve emziren annelerde ise bu depresyon görülmemektedir. Annedeki hormon değişiklikleri, iç güdüsel formları ve bağlanmayı artıran etkileri sağlar. Emzirdikçe salgılanan hormonlar, bebek bakımı ve sevgisini artırırken, annelerin daha pozitif ruh halinde olmaları ve depresyon riskinin önlenmesini sağlıyor.

    Oksitosin hormonu özellikle, ankisiyete önleme formülüne sahiptir. Uzun süreli anti- ankisiyete önleme özelliği sağlar. Beynin spesifik bölgelerine olumlu etki sağlayarak, rahatlatıcı ve bağlanmayı sağlayan etkiler sağlar.

    Doğum Sonrası Lohusa Sendromu Tıklayın !

    Doğum sonrası Annelerin Sorunları Tıklayın !

    Doğum Sonrası Diyet Ne Zaman Yapılır? Tıklayın !

  • Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı?

    Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı?

    İlk tüp bebek başarısızlığından sonra alınacak ilk önlem, kendinizi biraz rahat bırakmaktır. Hayal kırıklığına uğramak ve üzgün hissetmek çok normal ve bundan sonra ne yapacağınıza karar vermeden önce iki hafta geçirebilirsiniz. Başarısız bir tüp bebek döngüsüne sahip olan birçok kadın ikinci hatta üçüncü döngüde başarılı olacaktır. Tüp bebek başarısını etkileyen tüm sorunlar düzeltilemez, ancak bir sonraki denemenin hamilelikle sonuçlanma olasılığının daha yüksek olmasına yardımcı olmak için bazı şeyleri değiştirebilir.

    Bir Sonraki Tüp Bebek Tedavisinden Önce Atabileceğiniz Adımlar

    Tüp bebek doktorunuz, bir önceki tedavi kayıtlarını dikkatli bir şekilde gözden geçirecek ve muhtemelen yumurtalık uyarımının sonuçları, yumurta kalitesi veya miktarı, embriyo gelişimi veya embriyoların nakli ile ilgili sorunlar dahil olmak üzere, döngünün başarısız olmasının nedenlerini öğrenmek için kontroller yapacaktır. Yumurtalık uyarımı veya yumurta miktarı ile ilgili sorunlar varsa, doktorunuz tedavi sürecinde kullanılan ilaçları değiştirmeyi düşünebilir. Yumurtalar ya da embriyolar ile problemler yoksa, ikinci bir tüp bebek denemesinde başarılı olabilirsiniz. Embriyo implantasyonu ile ilgili problemler varsa ve anne adayı daha yaşlıysa, doktorunuz embriyoları taramak için preimplantasyon genetik tarama önerebilir. Bu, embriyodan biyopsi almak ve hücreleri kromozom sayıları için test etmek anlamına gelir. Böylece uzmanlar, genetik problemler olmaksızın sağlıklı embriyoları seçebilir ve büyümelerinin önündeki engeli öğrenebilir.

    Yumurtalar ve embriyolar sağlıklıysa ve başka hiçbir sorun görülmediyse, ikinci tüp bebek (IVF) denemesinde istediğiniz sonuçları alabilirsiniz. Doktorunuzdan gebe kalma ve sağlıklı bir bebek sahibi olma şansınızı dürüst bir şekilde değerlendirmesini isteyin.

    Son olarak, gerekirse, tüp bebek tedavisinde (IVF) başarı şansını artırmak için yaşam tarzınızı değiştirebilirsiniz. Sigarayı bırakın, alkol içmeyin ya da uyuşturucu kullanmayın, sağlıklı bir diyet yapın, yeterince dinlenin ve kendinize ve eşinize iyi davranın. Sonunda heyecan verici bir hedefe varmak için, stresli bir yoldan geçiriyorsunuz.

    Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı? | 2

    Başarısız bir tedavi döngüsünde, bir daha denemeden önce biraz beklemeli misiniz?

    Her başarısız döngüyü dikkatlice değerlendirmek ve bir sonraki tedaviyi optimize etmek gerekir. Genel olarak, düzenli olarak yumurtlayan ve açıklanamayan infertiliteye sahip kadınlar için, intrauterin inseminasyon (IUI) ile birlikte üç aya kadar Clomid tavsiye edilir. Clomid, yumurtlama indüksiyonu için veya açıklanamayan infertilitesi olan hastalar için düzenli olarak reçete edilen oral bir ilaçtır.

    Yeni bir tüp bebek tedavisi, arka arkaya aylarda yapılmamalıdır. Bir başka yeni tüp bebek döngüsüne başlamadan önce, bir ay boyunca ara vermek önerilir. Her hasta için tedavi protokollerinin bireyselleştirilmesi, gebelik oranlarını en üst düzeye çıkarır. Her bir çiftin mümkün olan en kısa sürede toparlanmasına yardımcı olmak için bir sonraki tedavi döngüsünü seçmek üzere tek bir doktorla devam etmesi önerilir. 

    Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı? Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır? Tıklayın !

    Tüp Bebek Öncesi Erkeklerde Beslenme Nasıl Olmalı? Tıklayın !

    Tüp bebek tedavisinde karşılaşılan sorunlar nelerdir? Tıklayın !

  • Tüp Bebek Tedavisi Kimlere Uygulanır?

    Tüp Bebek Tedavisi Kimlere Uygulanır?

    Bir süredir gebe kalmak için uğraşıyorsanız ve hamile kalma şansınızı artırabilecek yeni bir tedavi yöntemi arıyorsanız, tüp bebek tedavisi (IVF) sizin için uygun olabilir. Tüp bebek (IVF), döllenme sürecini şansa bırakmaması nedeniyle inanılmaz derecede başarılı bir doğurganlık tedavisidir. Bundan dolayı, birçok farklı durumda çiftler ile popüler bir seçimdir. İVF’nin yardımcı olabileceği çok sayıda senaryo vardır, bunların bir kısmının farkında bile olmayabilirsiniz. Tüp bebek (IVF) düşünüyorsanız, ancak sizin için uygun olup olmadığından emin değilseniz, daha fazlasını öğrenmek için okumaya devam edin.

    Başka bir doğurganlık tedavisi deneyip de başarısız olduysanız

    Eğer döllenme gibi başka doğurganlık tedavilerini, birden çok kez denediyseniz ve başarılı olamadıysanız, alternatif bir yöntem düşünmenin zamanı gelmiş olabilir. Tüp bebek (IVF), aile kurmaya çalışan insanlar için en iyi seçeneklerden biridir ve diğer doğurganlık tedavisi yöntemlerini kullanarak hedeflerine ulaşmayı başaramamış kişiler için umut vadetmektedir. Bunun nedeni, tüp bebek (IVF) prosedürünün diğerlerinden daha kapsamlı bir süreç olması ve başarıyı teşvik etmek için daha fazla adım içermesidir.

    Tüp Bebek Tedavisi Kimlere Uygulanır? | 3

    Yaşa bağlı doğurganlık sorunlarınız varsa

    Tüp bebek (IVF) prosedürü her yaştan kadın tarafından kullanılsa da, özellikle gebe kalmak isteyen yaşlı kadınlara yardımcı olabilir, ancak bir yıl boyunca deneyip, doğal olarak gebe kalamayan kadınlar için önerilmektedir. Bunun nedeni doğurganlığın doğal olarak yaşla birlikte azalmasıdır. Bu nedenle, hamile kalmak için ekstra önlemler alan bir yöntem kullanmak, yaşlanan kadınlar için tercih edilebilir.

    Bilinen doğurganlık sorunları olan kadınlarda

    Tüp bebek (IVF) aynı zamanda, doğurganlık problemleri olan kadınlar için inanılmaz derecede yararlı bir prosedürdür, çünkü teşhis edilen sorunları aşma konusunda gebe kalmak isteyen kadınlara yardımcı olabilir.

    Bu fertilite sorunları, endometriozis veya tüplerin tıkalı olması olabilir, çünkü tüp bebek (IVF) işlemi spermin yumurtalar boyunca tüplere gitmesi ihtiyacını ortadan kaldırır. Bu konu hakkında önceden bilgi sahibi olmak ve bunun üstesinden gelmek için tüp bebek kullanmak, başarılı bir gebelik şansını büyük ölçüde artırabilir.

    Sperm hareketliliğinde sorun varsa

    Sperm hareketliliği sebebiyle doğurganlık sorunu oluştuysa, tüp bebek (IVF) prosedürü bu sorunu atlatmak için bir yardım eli uzatabilir. Sperm doğrudan yumurtaya enjekte edildiğinden, spermin yumurtaya ulaşmaya çalışmasına gerek yoktur. Bu hareketlilik sorunlarının üstesinden geldiği için hamilelik şansını artırır.

    Kanser tedavisi sonrasında oluşan doğurganlık problemlerinde

    Ne yazık ki, kanser tedavisinin bireyin doğurganlığını olumsuz yönde etkileyebileceği bilinmektedir. Bununla birlikte, doğurganlığı kanser tedavilerinden etkilenen çiftler, tedavileri başlamadan önce yumurta veya spermlerini dondurmayı seçebilirler, bu da onların doğurganlıklarının korunmuş olduğu anlamına gelir.

    Bu, tedavi bittiğinde ve çiftler bebek yapmak için hazır olduğunu hissettiğinde, dondurulmuş sperm ve yumurtalarını kullanarak, tüp bebek tedavisi ile bebek sahibi olabilirler.

    Tüp Bebek Tutunma Belirtileri Nelerdir? Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Uygulanmalıdır? Tıklayın !

    Çikolata Kisti Gebe Kalmayı Engeller Mi? Tıklayın !

    Gelecek Nesil Genetik Tarama (NGS) Yöntemi Tıklayın !

  • Bazı gıdalar hamile kalmanıza gerçekten yardımcı olabilir mi?

    Bazı gıdalar hamile kalmanıza gerçekten yardımcı olabilir mi?

    Dünyanın en büyük sorumluluklarından birine, yani bebek yapmaya kendinizi artık hazır mı hissediyorsunuz? Cevabınız evet ise, siz de tüm kadınlar gibi bu kararı aldığınızda bir an önce hamile kalmak isteyeceksinizdir. Peki ya hamilelik öncesi, sırası ve sonrası sağlıklı beslenme konusunda hiç araştırma yaptınız mı? Ya da şöyle soralım; yediğiniz bazı besinlerin hamile kalma şansınızı artırdığını daha önce hiç duydunuz mu?

    Amerikan Doğum ve Jinekoloji Dergisi’nde yayınlanan yeni bir Harvard araştırmasına göre, yediğiniz besinler ile hamile kalma şansınız arasında ufak da olsa bir bağ bulunuyor. Şunu da söyleyelim, bu demek değil ki bu besinleri yerseniz mutlaka hamile kalacaksınız ya da bu besinleri yemezseniz hamile kalamayacaksınız. Çok iyi beslenip hamile kalamayabilir ya da çok çok kötü beslenip üçüz doğurabilirsiniz 😊

    Hamilelik şansınız için beslenme dışında çok daha önemli ve büyük faktörler bulunmakta. Yaşınız ve sağlık durumunuz bunların en başında geliyor. Yani bu oyunun birden fazla oyuncusu bulunmakta. İhtiyacınız olan oyuncu takımınızda bulunuyor mu yoksa dışarıdan takviye mi almanız gerekiyor, bu kendinizin sorup kendinizin cevaplayacağı türden bir konu ya da soru.

    Bazı gıdalar hamile kalmanıza gerçekten yardımcı olabilir mi? | 4

    Yine de “benim en ufak oyuncu gücüne dahi ihtiyacım var” diyorsanız, aşağıda size yardımcı olacak besinleri görebilirsiniz.

    • Ceviz
    • Soya fasulyesi
    • Balık yağı
    • Deniz ürünleri
    • Kümes hayvanlarının besinleri
    • Kepekli tahıllar
    • Meyveler ve sebzeler

    Bu besinlerin hepsinin kadınlarda daha iyi doğurganlık sağladığı, erkeklerde ise semen kalitesinin çok daha yükselmesine yardımcı olduğu kanıtlanmış durumda. Araştırmacılar ayrıca -zaten bildiğinize eminiz- folik asit takviyesinin bilinen yararları dışında, nöral tüp defektlerini de engellediğini belirtiyor.

    Ayrıca bu yeni çalışma bir de bazı besinlerin hamilelik ile neredeyse hiçbir bağlantısı olmadığını ortaya çıkardı. Yani aşağıdaki besinleri tüketmeniz doğurganlığınızı azaltmayacak ama büyük ihtimalle artırmayacak da.

    • Peynir
    • Yumurta sarısı
    • D vitamini takviyeli tahıllar
    • Antioksidan takviyeleri

    Hamile Kalmak İçin En Uygun Günler için Tıklayın !

    Hızlı Hamile Kalmak İçin 9 Öneri ! Tıklayın!

    Hızlı Hamile Kalma Yolları için Tıklayın !

    İbrahim Saraçoğlu Havuç Kürü İle Gebe Kalabilirsiniz! Tıklayın !

    Kolay Hamile Kalma Yöntemleri için Tıklayın !

  • Gebelik ve emzirme döneminde oruç

    Gebelik ve emzirme döneminde oruç

    Gebelikte oruç tutmak, islamiyette muafiyet gerektiren özel durumlardan birisidir. Ancak bazı annelerin, gebelikte oruç tuttuklarını görmekteyiz. Oruç tutmanın hem anne hem de gelişmekte olan bebek için sakıncaları vardır.

    Gebelikte annenin düzenli ve sağlıklı beslenmesi gerekir. Düzenli ve sağlıklı beslenildiğinde, hem anne daha sağlıklı olacaktır, hem de bebeğin gelişimi daha sağlıklı olacaktır. Bu yüzden oruç tutmanın gebeler için sağlıklı bir seçim olmadığı söylenebilir.

    Uluslar arası bir çalışmada oruç tutan gebelerin, %50’sinini oruç tutarken zorlandıkları, 1/3’ü ise aç kalmanın yan etkileri yaşadıkları belirtilmiştir.

    Gebelikte beslenme günde 3 öğün eşit aralıklarla alınması prensibine bağlıdır. Halbuki oruç tutulması durumunda bu prensibe uyulamayacak ve uzun süreli açlık yaşanacaktır. Aç kalınan dönemin de gündüz saatleri, fiziksel aktivitenin çok olduğu dönemde olması, anneyi rahatsız edecektir. Normalde açlığa uzun süre dayanılabilirken gebelikte bu süre üçte bir oranında daha kısadır.

    Beslenmenin zayıf olması kanda düşük şeker seviyelerine, düşük şeker seviyesi de yağ hücrelerinin yıkımına, bu da kanda keton cisimciklerinin artmasına neden olacaktır. Ayrıca normal gebelikte ensüline bir direnç söz konusudur. Yani şeker düşürücü hormona hücre cevabı azalmıştır. Bu durum da yağ hücrelerinin yıkımına ve ketonemi dediğimiz durumun artmasına neden olur.

    Keton cisimciklerinin kanda artmasının ve bebeğe geçmesinin nörolojik ve psikolojik yan etkileri çok iyi bilinmemekte, uzun vadede bazı olası yan etkilerden söz edilmektedir.

    Ramazanda uzun süren açlık saatleri anne adayını olumsuz etkileyebilir. Öncelikle kan şekerinde düşmeye bağlı halsizlik, sinirlilik, baş dönmesi ve baş ağrısı gibi sorunlarla karşılaşabilirler.

    Hamilelikte vücutta gebelik hormonları ve karında büyüyen rahmin oluşturduğu baskı nedeniyle, mide – bağırsak sistemi ( Gastroentestinal sistem ) ile ilgili problemler yaşanır. Gebeliğin ilk aylarında artan gebelik hormonu etkisiyle bulantı ve kusma şikayetleri sıktır. Kusma sık olursa elektrolit kaybına yol açarak halsizliğe neden olur. Bu nedenle hamileliğin ilk aylarında sık aralarla kuru gıda alımı önerilir. Kraker, peynirli tost, leblebi mideyi rahatlatabilir. Kusma nedeniyle potasyum kaybı olur. Bu nedenle muz, üzüm, kuru kayısı ile bu potasyum kaybı önlenmeye çalışılır. Bu dönemde nadiren hastanede serum ile tedaviye ihtiyaç duyan anne adayları da olmaktadır. Oruç, özellikle ilk aylarda yaşanan bu durumu daha da artırabilir. Mide boş kaldığı için bulantı ve kusmalarda artma görülür.

    Hamilelikte Oruç Tutmak Riskli Ayrıntılar için Tıklayın!

    Gebelikte vücutta tutulan sıvı miktarı artmaktadır. Bu dengeyi sağlamak için sıvı alımı da artırılmalıdır. Sıvı alımındaki önemli ölçüdeki bir azalma veya sıvı kaybının artması ( terleme,ishal…) az da olsa bebeğin amniyon sıvısını, annenin böbrek fonksiyonlarını ve kan basıncını etkileyebilir. Özellikle yaz aylarına rastlayan ramazan da, sıvı ve tuz kaybı çok fazla olacaktır.

    Oruçta, gerek gebe olmayanlarda, gerekse gebelerde bazı vitaminlerin ve eser maddelerin alımı az olmaktadır. Gebeliğin ilk aylarındaki bulantı ve aşerme dönemlerinde orucun yaratacağı yan etkiler daha derin olabilir.

    Daha ileri dönemlerde ise bebek hareketlerinde ve bazı fonksiyonlarda ( kalp, solunum, hareket…) geçici yavaşlamalar, azalmaların görüldüğü bildirilmiştir.

    Oruç tutan annelerde stres hormonu (kortizol) daha yüksek bulunmuştur. Bebeğin büyüme ve hızlı büyüme dönemlerinde oruç tutmuş olan annelerin bebeklerinin biraz daha düşük ağırlıklı bebekler doğdukları, ancak bunun istatistiksel anlamlılığının olmadığı bilinmektedir. Normalde bu tür bebekler yüzde 4 oranında görülürken, oruç tutan annelerin bebeklerinde bu oran yüzde 8’dir. Sadece tek bir çalışmada gebeliğin son 3 ayında tutulan orucun sezaryen oranını ve şeker hastalığını arttırdığı, yenidoğan bakım ihtiyacının arttığı ( kuvöz gereksinimi ) ifade edilmiş, diğer çalışmalarda bu yönde bir yan etki veya komplikasyon bildirilmemiştir.

    Anne adayında şeker, gebelik şekeri veya yüksek tansiyon gibi sorunları varsa kesinlikle uzun süre aç kalmamalıdır. Bu gebelerin oruç tutması doğru değildir. Ayrıca mide ülseri olanlar, karaciğer hastaları ve ishal şikayeti olanlar kesinlikle oruç tutmamalıdır.

    Oruçla ilgili yapılan bir çalışmada; oruç tutan gebelerde çocuğun içinde bulunduğu amniotik sıvının azaldığı, diğer bir araştırmada ise çocuk hareketlerinde azalma olduğu yayınlanmıştır. Yaklaşık 10 yıl önce yapılan bir başka çalışmada da; oruç tutan annelerden doğan bebeklerin kilolarında bir düşüklük saptanmamıştır.

    Gebelikte kabızlık sıkça karşılaşılan bir sorundur. Oruç döneminde bu problemle karşılaşma olasılığı artar. Özellikle bağırsakları çalıştırmak için dengeli ve kabızlığı önleyici posalı gıdaları beslenmek önerilmektedir. Oruç tutarak uzun süre aç kalan hamileler, iftarda yağlı ve posasız besinler alınca kabızlık şikayeti daha sık ortaya çıkabilir. Hamilelere sık sık ve bol su içmeleri önerilir. Ramazanda oruç tutan hamilelerin düzenli suyu da alamamaları tansiyonda düşmeye ve bayılmaya neden olabilir. Az sıvı alımı ayrıca idrar yolu enfeksiyonlarının gelişimine de neden olabilir. Dehidrasyon (vücudun susuz kalması) durumunda salgılanan bazı hormonlar, rahim kasılmalarına sebep olarak, erken doğum riski oluşturabilmektedir.

    EMZİRME DÖNEMİNDE ORUÇ :

    Sadece gebelik değil emzirme döneminde de annelerin, özellikle bebeğin tek besininin anne sütü olduğu ilk aylarda beslenmelerine dikkat etmeleri ve özellikle bol sıvı almaları önemlidir. Bu dönemde annelere vitamin takviyesi de önerilmektedir. Oruç tutulması sıvı alımının az olmasına bağlı olarak sütün azalmasına neden olacaktır. Sütün azalması ve besin değerlerinin azalması belki de bebekler için ek mama takviyesine neden olacaktır.

    Op. Dr. Cüneyt UYGUR

  • Yumurtlama Dönemi ile Hamile Kalma Şansınızı Arttırın!

    Yumurtlama Dönemi ile Hamile Kalma Şansınızı Arttırın!

    Yumurta bırakmak için yumurtalıkların tetiklendiği döneme yumurtlama dönemi adı veriliyor ve bu dönemde yaşanacak ilişkilerde hamile kalma ihtimali da çok daha fazladır. Adet dönemine bağlı kalarak yumurtlama dönemi hesaplaması da yapabiliyorsunuz. Sonraki döneme geçiş yapılmadan önceki 12 ila 15. gün olarak not alabilirsiniz. Bu hesaplama birçok sitede farklı şekillerde yapılıyor ancak en doğru yöntem budur.

    Yumurtlama Döneminin Belirtileri

    • Bu dönemde vajinadaki akıntı oranı normale nazaran artış gösterecek ve bu akıntı sıvı bir hal alacaktır. Yumurtlama döneminin en önemli belirtilerinden bir tanesidir.
    • Vücut ıssısı bu dönem öncesinde artış gösteriyor ve kişi bunu bariz bir şekilde hissedebiliyor.
    • Kasık ağrısı tek taraflı meydana gelir ve belirgin bir hal alır.
    • Göğüsler daha hassas bir hal alır ve şişlik durumunda bariz bir şekilde artış gözlemlenir.
    • Bazı kadınlar şiddetli karın ağrısından yakınırken bazı kadınlar bu dönemi daha ağrısız bir şekilde atlatabiliyor.

    Yumurtlama Dönemi ile Hamile Kalma Şansınızı Arttırın! | 5

    Yumurtlama Dönemi Nasıl Hesaplanır?

    Yazımızın başında da bahsetmiştik ancak dilerseniz daha basit bir tanımlama yapalım ve soru işaretlerine de bu sayede son vermeye çalışalım. Adetiniz düzenli gerçekleşiyorsa ve herhangi bir aksama yaşamıyorsanız, adet kanamasının gerçekleşeceği tarihten 14 gün öncesine gidiyorsunuz. Yumurtlama dönemini bu şekilde hesaplayabilir ve ilişkilerinize de bu güne denk getirerek hamile kalma şansınızı belli oranda arttırabilirsiniz.

    Ovulasyon-Yumurtlama tarihi hesaplamak için Tıklayın !

    Hızlı Hamile Kalmak İçin 9 Öneri Tıklayın !

    Gebe kalmak için neler yapılmalı? Tıklayın !

    Kolay Ve Hızlı Hamile Kalma Yolları için Tıklayın !

  • Hamilelikte Ödem Nasıl Engellenir? Nasıl Atılır?

    Hamilelikte Ödem Nasıl Engellenir? Nasıl Atılır?

    Ödem yani  bedenin bir yerinde meydana gelen şişlik, dokuların içinde sıvı birikmesi ile karakterize olan akut bir tıbbi durumdur. Hamilelikte ödem nasıl giderilir? ne yapmalı? makalemizde hamilelikte ödem atmak için ne yapmalı? konusuna yer verdik.
    Ödem, hamile kadınlarda sık görülür. Ellerde, bileklerde, bacaklarda yüzde ve ayaklarda şişme yapar. Hamilelikte vücut daha fazla su tutma eğilimindedir.
    Bu sorunla mücade etmenin çeşitli yolları vardır. İşte gebelikte şişkinlik ödeme son veren önemli ipuçları.

    Tuz Alınımı Azaltın
    Tuz ödem yapan gıdalardandır. Özellikle marketlerde satılan abur cuburlar, işlenmiş gıdalar tuz oranı yüksek yiyeceklerdir,
    sağlıklı bir hamilelik için bu tür gıdalardan uzak durun ve tuzlu gıdalara sınır getirin.

    Su içmek ödem attırır mı? sorusuna verilebilecek tek cevap elbette su, bedeninizi şişkinlikten, ödemden kurtaran en önemli etkenlerdendir.
    Su içimini gün içine yayarak, günde 1,5- 2 litre su içmelisiniz.
    Su içmek ödemi söktürmekle kalmaz, kolay bir doğum geçirmenizi de sağlar.
    hamilelikte_odem_nasil_giderilir (2)

    Ayaklarınızın altına yastık koyup, bel seviyenizden yüksek tutarak kan akışını artırabilir böylece ayak şişmelerini önleyebilirsiniz.
    Bu yöntemi 10-20 dakikadan fazla uygulamayın.

    Sıcaklık ödeme neden olan etmenlerdendir.
    Yaz aylarında mümkün mertebe sıcakta dolaşmayın, şayet dışarı çıkmak zorundaysanız, serin yerlerden geçmeyi tercih edin.
    Şişliği azaltmak ve ağrılarınızı hafifletmek için bacaklarınıza ve ayak bileklerinize 10 dakika soğuk su torbası ile kompres uygulayın.
    Günlük diyet listeniz meyve ve sebze ağırlıklı gıdalardan oluşsun.

    Potasyun zengini yiyecekler ödem belirtilerini azaltmakta büyük rol oynarlar.
    hamilelikte_odem_nasil_giderilir (5)

    Hamileliğiniz boyunca, çok uzun süre bir yerde oturmayın.
    Bu durum ağrıyı ve şişliği tetikleyebilir.
    Doktorunuza danışarak egzersiz yapabilir, ya da en azından yürüyüş yaparak hareket edip kan dolaşımını artırabilirsiniz.
    Ayaklarınıza soğuk su tutmak da şişliği alan yöntemlerdendir.
    Dar elbiseler kan akışını engelleyerek ödeme sebep olan faktörler arasında yer alır.
    Bol ve rahat giysiler giyip, dar, sıkı kıyafetlerden uzak durun.

  • Hamilelikte Hangi Sporlar Yapılmalıdır?

    Hamilelikte Hangi Sporlar Yapılmalıdır?

    Gebelik döneminde kadınların en kararsız kaldığı konulardan biri spordur. Hamilelikte hangi sporlar yapılmalıdır? Sizin ve bebeğinizin sağlığı açısından sorun olmadan spor yapmanız mümkündür. İşte hamilelik için doğru sporlar.

    Hamilelikte Hangi Sporlar Yapılmalıdır?

    Hamilelik döneminde kilo artışının önüne geçebilmek, vücudun esnekliğini korumak ve doğumu kolaylaştırmak için spor yapılması gerekiyor. Anne adaylarının ise aklındaki en büyük soru acaba spor yapmak bebeğime zarar verir mi?

    Hamilelikte Hangi Sporlar
    Hamilelikte Hangi Sporlar

    Hamile olduğunuzu öğrendiğinizde sağlıklı ve spora uygun olup olmadığınıza doktorunuz karar vermelidir. Gebeliğin ilk aylarındaki risklerden dolayı doktorunuz bu konuda en sağlıklı kararı verecektir.
    Anne adayı ve bebeği için herhangi bir sağlık sorunu bulunmuyorsa, çok fazla yorulmadan ve aşırı terlemeden spor yapmak uygun olacaktır. Ağır ve ani hareket gerektiren sporlardan kaçınmalısınız.
    İdeal spor olan yüzme, pilates, yürüyüş, dans kaslarınızın çalışmasına yardımcı olur. Kilo kontrolü sağlamanızda fayda sağlar. Esnek kaslara sahip olmak daha sağlıklı ve kolay bir doğum geçirmenize de destek olacaktır.

  • Hamilelikte Ne Kadar Kilo Almak Normadir?

    Hamilelikte Ne Kadar Kilo Almak Normadir?

    Hamilelik döneminde kadınların aklına takılan en önemli konulardan biri de kilo alımıdır. Hamilelikte ne kadar kilo almak normaldir? Gebeliğin başlangıcındaki kilonuz burada belirleyici olacaktır.

    Hamilelikte Ne Kadar Kilo Almak Normadir?

    Gebelik döneminde kadınların sağlıklı ve dengeli beslenmesi temel noktadır. Tükettilen gıdalar doğrudan gelişmekte olan bebeğe geçer. Bebeğin sağlıklı beyin ve vücut gelişimi açısından eksiksiz beslenmeye çalışan anne adayı dokuz aylık süreç içerisinde alması gerekenden fazla kilo alabilir.

    Hamilelikte Ne Kadar Kilo Almak Normadir? | 6

    Hamilelikte değişen vücut hormonları, fiziksel aktivitenin kısıtlanması, vücudun kendisini doğuma hazırlaması gibi nedenler kilo alımının neden olur. Gebeliğin başlangıcında boy – kilo hesabına göre zayıf olan anne adayının 15 ile 17 kilo alması normal sayılabilir. Normal kilo da olan anne adayının ise alması gereken kilo 9 -12 kilo arasıdır. Hamile kaldığında fazla kilosu olan kadınların ise 7-8 kilo alması doğru kabul edilir.

    Anne adayları için asıl önemli olan konu ise sağlık durumlarıdır. Gebelik diyabeti, fiziksel olarak kilo alınması ile sorun yaratacak sağlık problemleri gibi bir durum varsa değişiklik gösterecektir. Gebelik döneminde ne kadar kilo almanız gerektiği konusunda en doğru cevabı doktorunuzdan alabilirsiniz.

    Anne adaylarının sağlıklı ve dengeli bir beslenme programı ile beslenmesi gerekiyor. Gebelik açısından sorun yaratmayacak hafif egzersizler ile kilo kontrolü sağlamanız kolaylaşacaktır. Egzersizler doğum sürecinizin daha rahat geçmesine de destek olacaktır.

  • Miyom Kısırlık Sebebi Midir?

    Miyom Kısırlık Sebebi Midir?

    Miyom Kısırlık Sebebi Midir? Miyomlar, kadınlarda en sık görülen iyi huylu tümörlerdir. Rahim düz kas dokusundan oluşan ve yaklaşık olarak 1-1,5 santimetre büyüklükte olabilen miyomlar, 30-35 yaşın üzerindeki kadınların çoğunluğunda görülür. miyomların çoğu kadında her hangi bir zararlı etki göstermez. Üreme hormonları miyomların sayısında ve ebatlarında artışa sebep olur ve bu sebeple de üreme çağında ve gebelik döneminin başlarında miyomlar artar. Fakat östrojen hormonu azalınca, menopoz yaklaşınca miyomlar da yavaş yavaş küçülür.

    Miyom Kısırlık Sebebi Midir?

    Miyomlar genellikle pek fazla belirti vermez ve rutin jinekolojik muayenelerde fark edilir. Miyomlar, yerleştiği alana, ulaştığı büyüklüğe ve sayılarına göre kadında birtakım şikayetlere sebep olabilir. Bu sebeple de  miyomların kısırlık nedeni olup olmadığı merak edilir. Ancak miyomların gebeliğe engel olma, var olan gebeliğe zarar verme gibi riskleri çok düşüktür. Fakat yine burada da miyomun yerleştiği yer, boyutu ve sayısı bu etkiyi belirler. Çünkü rahim tabakasının yakınındakiler ise yumurtanın gelişmesini engelleyebilir, tüplerin yakınındakiler ise sperm ve yumurtanın döllenmesine engel olabilir. Bu bakımdan en doğrusu gebelik öncesinde detaylı bir jinekolojik muayeneden geçmektir.

    Miyom hangi belirtiler verir?

    Miyomlar rahimde oluşursa genelde her hangi bir şikayet ya da belirti gözlenmez. Ancak rutin bir jinekolojik muayenede doktor tarafından tespit edilir. Zaten tüm miyomlar düşünüldüğünde sadece % 15’i kadını rahatsız edecek şikayete sebep olur. Bu bağlamda miyomlar genel olarak adet kanamasının normalden uzun sürmesi şeklinde belirti verir ki, bu tür durumlarda da kadında anemi gözlenir. Bunun dışında karında ağrı ve şişlik, bacak, bel, kasık ve sırt ağrıları, cinsel ilişki sırasında ve adet döneminde ağrı, sık sık idrara çıkma, idrar kaçırma, çok şiddetli kabızlık gibi şikayetler de miyom kaynaklı olabilir. Ayrıca gebelik öncesinde ya da gebelik esnasında ortaya çıkan miyomların anne kadını olumsuz etkiler, ancak anne karnındaki bebeğe her hangi bir zarar vermez.

    Miyomlar nasıl şikayetler yaratır?

    Miyomların yarattığı şikayetleri bulundukları yer ve miyomun sayısı, büyüklüğü belirler. Bu bakımdan rahim içinde oluşan miyomlar ağrı, fazla miktarda kanamaya ve hatta kısırlık bile yapabilir. Rahim duvarı içindeki miyomlar kanama, rahim dışına doğru büyüme gösteren miyomlar ise idrara torbasına ve kalın bağırsağa baskı yaptığı için sık sık idrara çıkma ya da idrar kaçırmaya sebep olabilir.  

    Miyomlar ve kısırlık ilişkisi

    Uzmanlar; rahim dışına doğru ilerleme gösteren miyomların gebeliği engellemediğini, fakat rahim içi boşluğunda oluşan miyomların gebeliğin hem var olmasına hem de gelişmesine zarar verdiğini düşünmekteler. Çünkü rahim içi boşluğunda oluşan miyomlar embriyonun tutunacağı yere zarar veriyor ve rahim içinin doğal dokusunu bozuyor. Ayrıca rahim ağzında oluşan miyomlar da rahim ağzına zarar verdiğinden, spermler cinsel ilişki ile rahim içine giremeyebiliyor. Bu da gebeliğin gerçekleşmesinde engel teşkil eder. Bir de tüplere yakın yerlerde oluşan miyomlar büyüyerek tüplerin tıkayabilir ya da tüplerle yumurtalık arasındaki dokuyu bozabilir.

    Miyom tedavisi nasıl yapılır?

    Eğer hiçbir şikayete yol açmıyorsa ve sadece rutin bir muayenede tespit edildiyse miyomların tedavi edilmesine gerek duyulmaz. Böyle durumlarda doktor yılda 1-2 kez kontrole çağırabilir. Doktor, miyom sayısının arttığını, ebatlarının büyüdüğünü tespit ederse ameliyatla miyomları alır. Miyomların ameliyatla alınması için en az 5 santimetre büyüklüğünde olması gerekir. Fakat bazı durumlarda 5 santimetreden küçük miyomlar da şikayete sebep olabiliyor. O durumda da ameliyat gerekebilir. Rahim içindeki miyomlarda genellikle ameliyat uygulanıyor. Ameliyatla sadece miyom alınırsa myomektomi, hem miyom hem de rahim alınırsa histerektomi adı veriliyor.

    Miyom ameliyatına karar vermede kadının yaşı, gebelik isteyip istememesi, miyomların sayısı ve büyüklüğü gibi kriterlere bakılır. Bu bağlamda eğer miyomlar çoksa, büyükse, hasta 40 yaşın üzerindeyse, histerektomi yapılır, rahim ve miyomlar birlikte alınır. Aksi halde myomektomi sonrasında ileriki yaşlarda miyomların yeniden oluşma riski bulunmaktadır. Miyom tedavisinde ilaç kullanımı pek tercih edilmez. Zira ilaçları bırakınca miyomlar yeniden ortaya çıkabilir.

    Kaynak:

    https://www.bulenttiras.com/miyomlar-hamilelige-engel-mi