Etiket: evlilikte sorunlar

  • Evlilikte Söylenmemesi Gerekenler

    Evlilikte Söylenmemesi Gerekenler

    Evlilikte söylenmemesi gerekenler vardır.
    Evlilikte söylenmemesi gerekenleri söylemek kimi zaman evliliğinizin yıkılmasına kadar gidebilir bu nedenle
    mutlu ve huzurlu bir evlilik için bunları kocanıza kesinlikle söylememelisiniz.

    Evlilikte Söylenmemesi Gerekenler

    Evlilikte söylenmemesi gerekenler
    Evlilikte söylenmemesi gerekenler

    Annenden Hoşlanmıyorum
    Şu bir gerçek ki evlilikler yalnızca iki kişinin beraber bir hayat kurması değildir.
    İstesekte istemesekte aileler birlikteliklere birşekilde dahil oluyor.
    Eşinizin ailesini sevmeyebilirsiniz, ama bunu asla eşinize sözel olarak ifade etmeyin, bu durum onu kırar.

    Evlilikte söylenmemesi gerekenler
    Evlilikte söylenmemesi gerekenler

    Senden ne hayır gördüm ki!
    Bu sözde evliliğinize zarar veren sözlerdendir.
    Eşinizin fakirliğini, az kazandığını yüzüne vurmak, sürekli bir tatminsizlik,
    kanaatsizlik içinde olmak evliliğinize vuracağınız en büyük darbelerdendir.
    Kanaatkar bir kadın dünyanın en büyük nimetlerindendir.

    Evlilikte söylenmemesi gerekenler
    Evlilikte söylenmemesi gerekenler

    Hepsi Bu Mu?!
    Eşinizi en inciten sözlerden biri de onun cinsel performansına, bedeninde özel
    bölgelerine laf söylemenizdir.
    Bu öyle bir hatadır ki çoğu zaman hafızalardan çıkmaz, ve hatırladıkça kocanıza acı verir.
    Bu durumda evliliğinizi olumsuz yönde etkiler.

    Evlilikte söylenmemesi gerekenler
    Evlilikte söylenmemesi gerekenler

    Bugün canım istemiyor
    Söylenmemesi gereken cümlelerden birisi de bu cümledir, hiç bir erkek özellikle kadınını arzulayan bir erkek bu sözü karısından duymak istemez.
    Elbet her zaman aynı tutkuyu ve şehveti yakalamak mümkün değil biliyoruz, biz de size sürekli istekli olun demiyoruz zaten!
    Ama “Bugün canım istemiyor”, “Çok başım ağrıyor, başka zaman” gibi yatak cümlelerinin sürekli kullanımının evliliğinizi kötü etkileyeceğini unutmayın.
    Çünkü evliliğin %50’si cinselliktir.

    Evlilikte söylenmemesi gerekenler
    Evlilikte söylenmemesi gerekenler

    Temizliğe Yardım Eder misin?
    Çoğu erkek bu sözü duymaktan hiç mi hiç hoşlanmaz.
    Temizliği kadın işi olarak gördüklerinden, en çok da üşendiklerinden, bu soruyu sorsanız da olumlu yanıt alacağınız erkek azdır.

    Evlilikte söylenmemesi gerekenler
    Evlilikte söylenmemesi gerekenler

    Yine mi Arkadaşların!
    Erkekler arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi severler ve kadınlar genelde bunu pek hoş karşılamazlar.
    İsterler ki eşleri hep onlarla ilgilensin, onların yanında olsun.
    Fakat onların da özel hayatı olduğunu kabul edip, bu durumu saygıyla karşılamalıdır.
    Yoksa gereksiz yere tartışma yaşarsınız.

    Evlilikte söylenmemesi gerekenler
    Evlilikte söylenmemesi gerekenler

    O Böyle! Sen neden böylesin!
    Partnerinizi diğer erkeklerle karşılaştırıp, olumsuz cümleler söylerseniz, bu ister eşinizin fiziğine yönelik, isterse yaptığı bir işe yönelik olsun,
    bu durum karşınızdaki için oldukça moral ve sinir bozucu bir şeydir.
    Çünkü birini biriyle karşılaştırmanız demek, ona karşı memnuniyetsizliğiniz şeklinde algılanır ve ilişkiye ciddi zararlar verebilir.

    Evlilikte söylenmemesi gerekenler
    Evlilikte söylenmemesi gerekenler

    Eğitim Farkı!
    Eşiniz lise siz ise fakülte mezunu olabilirsiniz.
    Şayet bunu sorun yapıyorsanız, baştan evlenmeyin!
    Bu eğitim farkını sürekli başa kakmak, hatta imalar etmek sonu felaket olan ayrılıkla sonuçlanır.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Eşler Arasındaki Yaş Farkı Önemli mi?

    Eşler Arasındaki Yaş Farkı Önemli mi?

    Eşler arasında büyük yaş farkı olması ilişkiye zarar verir mi?

    Eşler arasında büyük yaş farkı olması bir ilişkide çok ciddi sorunlara neden olabilir. Burada “büyük yaş farkı”ndan kasıt, on yaş ve daha üzeridir. Bu türden bir yaş farkı dikkatli olunmadığı takdirde bir ilişkiyi sona götürebilir.

    Eşler yaşlandıkça aralarındaki yaş farkı da azalmaya başlar; bu bilinen bir gerçektir. Bu açından bakıldığında, otuz beş yaşındaki bir erkekle yirmi yaşındaki bir kız arasındaki ilişki, altmış beş yaşındaki bir erkekle elli yaşındaki bir kadın arasındaki ilişkiye kıyasla çok daha büyük risk altındadır. Eşler genç yaşlardayken aralarındaki yaş farkının daha fazla risk içermesinin nedeni, olgunluk ve deneyimlerin daha çok fark yaratacak olmasıdır. Büyük yaş farkına sahip çiftlerin genel sorunlarına bir göz atalım.

    Daha yaşlı olan sizseniz:

    1. Sevgilinize karşı sabırsız bir tutum geliştirebilirsiniz.

    Sevgilinizden çok daha yaşlıysanız, sevgilinizin olgunluktan uzak davranışlarını, deneyimsizliğini ve halen öğrenmesi gereken çok fazla şey olmasını çok sinir bozucu bulabilirsiniz. Sonuçta, sevgilinizin şu anda geçmekte olduğu aşamalardan siz çok önce geçtiniz. Artık bir krizden geçiyor olmanın dünyanın sonu olmadığını, işlerin bir şekilde yoluna girdiğini öğrendiniz. Birçok hata yaptınız ve en sonunda doğru davranışın ne olduğunu anladınız. Ama aynı esnada sevgilinizin böyle bir süreçten geçişini izlemek sizin için çok can sıkıcı olabilir.

    1. Sevgilinize sanki ebeveynmiş gibi davranabilirsiniz.

    Sevgilinizden on, yirmi, hatta otuz yıl daha fazla deneyime sahipseniz, ona öğütlerde bulunmamanız, yanlışlarını düzeltmemeniz ya da onu yönlendirmemeniz neredeyse imkansızdır. Sonuçta, bu süreçlerden geçtiniz ve neyle nasıl başa çıkılacağını öğrendiniz. Elbette iyi niyetli bir yaklaşım içindesiniz ama bu müdahelelerinizin ilişkiniz üzerinde ciddi olumsuz etkileri olabilir. Sevgilinize sanki onun ebeveyniymiş gibi davranmaya ve onu çocuk gibi görmeye başlamanız her şeyin sonu olabilir.

    1. Mali açıdan sevgilinizden çok daha iyi bir durumda olabilirsiniz.

    Yaşlı bir sevgili büyük ihtimalle mali açıdan bağımsızlığını uzun zaman önce kazanmıştır. Çalışmak, kariyerinizde yükselmek, mali açıdan belli bir noktaya gelmek ve ciddi yatırımlar yapmak için birçok yılınız oldu. Ancak mali durumunuz ilişkinizde birçok açıdan gerginliklere neden olabilir. Sürekli para harcayan taraf olduğunuz için zaman içinde öfkelenebilirsiniz. Ve paranın sahibi siz olduğunuzdan, kararları da kendi başınıza alma hakkına sahip olduğunuzu düşünebilirsiniz. Sevgiliniz ise bunu hiç de adil bulmayabilir. Kendinizi sevgilinizin yaşam standardına indirmek muhtemelen sizin için çok zor olacağından ve sevgiliniz de sizin durumunuza gelmek için yıllara ihtiyaç duyduğundan, sorunların çıkması işten bile değildir.

    1. İlişkide daha çok güç sahibi olduğunuzu düşünerek son sözün size düştüğünü iddia edebilirsiniz.

    Bu, yukarıdaki gerçeklerin bir sonucu olabilir. Sevgilinizden daha yaşlıysanız, otoriteyi elinize almanın cazibesine kapılabilirsiniz. Daha fazla para ve deneyim sahibisiniz, daha başarılısınız ve bu durum da sizi ilişkiye ağırlığınızı koymaya itebilir.

    1. Kendi ilgi alanlarınızdan, arkadaşlarınızdan ve yaşam tarzınızdan feragat ederek, ilişkinizi yürütmeye çalışabilirsiniz.

    Sevgiliniz sizden çok daha gençse, sevgilinize hiçbir şey ifade etmeyen ilgi alanlarınızdan vazgeçerek, kendinizi daha genç hissettirecek bir yaşam tarzına geçebilirsiniz. Sizden çok daha genç birisiyle çıkıyorsanız, kendinize şu soruları sorun:

    • “Sevgilime saygı duyuyor muyum?”
    • “Sevgilimle gurur duyuyor muyum?”
    • “Ona güveniyor muyum?”
    • “Sevgilimden ne öğrenebilirim?”

    Daha genç olan sizseniz:

    1. Sevgilinize aşırı değer verebilir ve onun karşısında ezilebilirsiniz.

    Sevgiliniz sizden çok daha yaşlıysa, muhtemelen sizden çok daha başarılı, deneyimli ve mali açıdan çok daha iyi durumda biriyle berabersiniz demektir. Bu durum da sizi farkında olmaksızın sevgilinizi idealize etmeye götürebilir. Sevgilinizi olduğu gibi görmek yerine ona aşırı değer vermeye yönelebilir ve ilişkinizdeki dengeyi bozabilirsiniz.

    1. Sevgilinize sanki ebeveynlerinizden biriymiş gibi yaklaşabilirsiniz.

    Sürekli sevgilinizden tavsiyeler bekliyorsanız, sürekli onun desteğine ve yardımına ihtiyaç duyuyorsanız, mali açıdan sevgilinize bağımlıysanız, sizin yerinize kararlar vermesini bekliyorsanız, gerçekten de ilişkinizde bir çocuk gibi davranıyorsunuz ve sevgilinizi de ebeveyn yerine koyuyorsunuz demektir. Ancak bir ilişkide eşler eşit konumda olmalıdır. Zaten ebeveynleriniz var, sevgilinizin de öyle olmasına gerek yok.

    1. Sevgilinize uyum sağlamak için ilgi alanlarınızdan, arkadaşlarınızdan ve yaşam tarzınızdan feragat edebilirsiniz.

    Kendinizden yaşça büyük bir kişiyle ilişki içindeyseniz, kendinize şu soruları sorun:

    • “Sevgilim bana saygı duyuyor mu?”
    • “Bana kendisiyle eşit biriymişim gibi davranıyor mu?”
    • “Ben kendimi sevgilimle eş konumda görüyor muyum?”

    Yaşça sizden çok büyük biriyle ilişki içindeyseniz ve bu ilişki ciddiyet kazanıyorsa, çok daha önemli sorularla da karşılaşabilirsiniz. Özellikle çocuk isteyip istememeniz ve sevgilinizin sizden önce bir başka aile kurmuş olması çok fazla önem kazanabilir.

    Yukarıda kısaca değinilen sorunlara ve risklere dikkat gösterildiği sürece, eşler arasında büyük yaş farkının olduğu bir ilişki de gayet yolunda gidebilir. Önemli olan sorunlarınızın farkında olmak, konuşmak ve eşit, saygı dolu bir ilişki için gerekli kararları alabilmektir. Ne kadar çok ortak noktanız varsa ve ilişkiniz için ne kadar çok çaba gösteriyorsanız, mutlu olma şansınız da aynı ölçüde artar.

  • Mutlu Bir Evlilikte Dikkat Edilmesi Gereken 7 Öneri

    Mutlu Bir Evlilikte Dikkat Edilmesi Gereken 7 Öneri

    Mutlu bir ilişki ve evliliğiniz olmasını istiyorsanız dikkat! Eşinize karşı sergilediğiniz ve hemen terk etmeniz gereken 7 davranış biçimi.

    1. Ailesini eleştirmek

    Eşinizin ailesi hakkında belki iyi belki biraz kötü hisleriniz olabilir. Ama siz siz olun, eşinize karşı ailesi hakkında eleştiri yapmaktan kaçının. Hiç kimse, arasında kan bağı olan yakınları hakkında sert sözler duymaktan hoşlanmaz. Dolayısıyla konu bir şekilde onun ailesine geliyorsa, dilinizi tutmanızda yarar var.

    2. Ajanlık yapmak

    Eşinizin nerede olduğunu, ne düşündüğünü ve diğer önemsiz ayrıntıları, Facebook’undan ya da Twitter’ından sürekli takip ederek, kendiniz için iyi bir şey yaptığınızı düşünüyor olabilirsiniz. Belki bu sayede onun, ilişkinizi ilgilendiren farklı alışkanlıklarından haberdar olabilirsiniz. Ama bu, ilişkinize yarar getirmekten daha çok zarar verebilir.

    3. Toplum içinde kavga etmek

    Çiftlerin ara sıra tartışmaları doğal bir şeydir. Ancak, bu tartışmanın kavgaya dönüşmesi, sık aralıklarla tekrarlanması ve özellikle başkalarının da olduğu ortamlarda herkesin ilgisini çekebilecek kadar kontrolden çıkması, sizin açınızdan utanç verici olduğu kadar ilişkiyi zedeleyici bir probleme de dönüşebilir.

    4. Kendinizi bırakmak

    Kendinize bakmayı bırakmak, kilonuza ve görünümünüze dikkat etmemek, sadece sizin sağlığınıza zarar vermekle kalmaz, ilişkinizde de karşı tarafa kötü bir mesaj verir. Kendinize bakmayı bıraktığınızda, eşiniz, ona bakmaktan da vazgeçtiğinizi, ilişkinizi önemsemediğinizi düşünecektir.

    5. Onu değiştirmeye çalışmak

    Çoğu kadının düştüğü bir hata bu! Kadınlar sürekli birlikte yaşadıkları erkeği geliştirmek için çabalarlar. Her ne kadar bu, ilişkiyi zora soksa, yeni problemler yaratsa da… Sürekli onu eleştirmek, yanlışlarını göstermek, bazı alışkanlıklarını değiştirmesi için uyarmak, kalp kırıcı olabilir. Bu da erkek açısından ilişkiyi tatsız hale getirir.

    6. Problemleri kafanıza takmak

    Herkes mükemmel bir ilişkiye sahip olduğunu düşünmek ister. İşte bu uğurda didinmek, sürekli ilişkinize ait problemlere kafa yormak, sizi üzer. Ama bu sorunları dile getirmeden, sürekli kendi içinizde onlarla boğuşursanız, kendinizi olduğu kadar eşinizi de incitebilirsiniz. İyi iletişim, mutlu olmanın ve uzun süreli bir ilişkinin köşe taşıdır.

    7. Yalan söylemek

    Birlikte güzel bir gelecek hayali kuruyorsanız, eşinize yalan söylemenin hiçbir gerekçesi olmamalı. Yani ‘beyaz yalanlar’ deyip işin içinden sıyrılmaya kalkmayın!

  • Kıskanç Erkekle Nasıl Baş Edilir?

    Kıskanç Erkekle Nasıl Baş Edilir?

    Kıskanç erkekle nasıl baş edilir?

    Ah şu kıskanç erkekler…

    Kıskanç sevgili ile berabersiniz yada kıskanç erkekler hep karşınıza çıkıyor yada kıskanç bir eşiniz var. Kıskanç erkeğe nasıl davranılır ve kıskanç erkek ile nasıl baş edilir buyurun yazımızı okuyun…

    Kıskanç erkek ve sevgilisi arasında geçen diyaloglar genelde şu şekilde olur:

    – Canım neredesin?
    – Kızlarla dışarıdayım.
    – Erkek sesi geliyor. Kim var yanında?
    – Yan masadan geliyor sesler.
    – Bu kadar yakından nasıl geliyor? Sana inanmıyorum…

    Ya da bir başka örnek:

    – Hayatım, bu etek biraz fazla kısa değil mi?
    – Ne var canım, alt tarafı diz üstü etek. Hem herkes giyiyor.
    – Beni herkes ilgilendirmiyor, sen ilgilendiriyorsun. Herkes sana bakacak.
    – Bana güvenmiyor musun?
    – Ben sana değil, insanlara güvenmiyorum. Arlısı var arsızı var…
    – Bırak bu kıskançlıkları artık lütfen.
    – Seven erkek kıskanır.

    İşte tam da erkeğin ağzından dökülen bu son cümle, bütün kıskanç erkeklerin ardına sığındığı yegane klişe. Kadın ne zaman dışarı çıksa, defalarca telefon açarak, “neredesin?”, “ne zaman geleceksin?” diye soran, eve geldiğinde de mutlaka kavga çıkaran ‘seven’ erkeklerin sevgi gösterisi kıskançlık halleri. Peki, erkeğinizin kıskançlık krizlerine sık maruz kalıyorsanız nasıl baş etmelisiniz?

    Güven verin

    Kıskançlığın itiraf edilmese de en önemli nedeni güven sorunudur erkek açısından. Size güvense de çevrenizdeki erkeklere güvenmediğini hissederek, sizi bir şekilde elinden alabileceklerine inanır. Ya da düşüncelerini bu kadar ileriye götürmeye bile tahammül edemez ve bir başkasının size bakmasını bile istemez.

    Bu durumda yapmanız gereken, giyim tarzınızdan, arkadaş ilişkilerinizde ödün vermek olmamalı. Aksi takdirde size istediğini yaptırabildiğini fark ettiği anda, başka isteklerini de peş peşe sıralamaktan geri durmayacaktır. Onu sevdiğinizi, gözünüzün ondan başkasını görmediğini, başkaları sizinle ilgilense de bundan etkilenmediğinizi anlatın. Kıskançlık biraz da onun özgüven sorunundan kaynaklandığına göre onu ne kadar yakışıklı bulduğunuzu her fırsatta dile getirerek kendine güvenmesini sağlayın.

    Kıskançlık yapmasına fırsat vermeden, sormak isteyeceği soruların yanıtlarını normal konuşmanızın içinde vererek, bulunduğunuz ortam, yanınızdaki insanlarla ilgili küçük ayrıntılardan söz ederek, korkulacak bir şey olmadığı hissini yaşatmak da güven vermek için iyi bir yol.

    Başka erkeklerin bakışları

    Yolda yürüyorsunuz ve başka erkekler size baktığında sevgiliniz deliye dönüyor. Buna itiraz ettiğinizdeyse, “Başka kadınlar bana baksa sen n’aparsın?” diyor. Bunun üstesinden gelmenin en güzel yolu şu cümleleri kurmak: “Bana bakmaları beni güzel bulmalarından. Ben de kadınların sana baktığını gördüğümde, senin yakışıklılığınla övünüyorum, gurur duyuyorum.”

    Kadınlık içgüdüsü

    Sizi diğer erkeklerden kıskandığında, hemen savunmaya geçip kavga çıkarmak yerine durup şöyle bir düşünün. Belki de gerçekten kıskanmasına neden olacak samimiyette davrandınız o erkeğe. Biraz sinirlerinin yatışmasını bekleyin ve yavaş yavaş, kadınlık içgüdünüz sayesinde karşınızdaki erkeğin size gösterdiği ilginin derecesini ayırt edebileceğinizi anlatın ona. Tanıdığınız, konuştuğunuz hiçbir erkeğe karşı, ona hissettiğiniz duyguları hissetmediğinizi vurgulayın. Sizin gözünüzde sevgiliniz dışında tüm erkeklerin kız arkadaşlarınızdan farksız olduğunu söyleyin.

    Erkek arkadaşlarınızla tanıştırın

    Sadece kız arkadaşlarınızla görüşecek değilsiniz ya, sevgiliz var diye! “Şimdi erkek arkadaşlarımla görüştüğümü söylersem benimki arıza çıkarır” diye düşünüp arkadaşlıklarınızı bozmaya değmez. Siz iyisi mi, sevgilinizi erkek arkadaşlarınızla tanıştırın. Birlikte iyi zaman geçirebileceğiniz aktiviteler organize çalışın. Arkadaşlarınızdan size zarar gelmeyeceğine inandığında, kıskanması için bir sebep kalmayacak ortada ve siz o olmadığı zamanlarda da rahatlıkla erkek arkadaşlarınızla görüşebileceksiniz.

    Alttan almak yetmiyorsa…

    Bazen hafif kıskançlık belirtileri hoşunuza gidebilir. Sizi sevdiğini ve bu nedenle sahiplendiğini hissedebilirsiniz. Hem kıskançlığın temelinde kaybetme korkusu da bulunuyor. Sizi kaybetmekten korkması da hoşlanabileceğiniz bir şey. Bu durumda alttan almak sorun çıkmamasını sağlar. Ama kıskançlığın aşırıya kaçtığı, artık ilişkinizi tehdit eder boyuta vardığı durumlarda, bunu ona açıkça belirtmeli, “Böyle devam edersen bu ilişkiyi sürdüremeyiz” cümlesini kurmalısınız. Kıskançlık, onun da engel olmak istediği ama bir türlü halledemediği bir konuysa, bir psikoloğa görünmesini tavsiye edebilirsiniz.

  • Kıskançlığı Dizginlemenin Yolları

    Kıskançlığı Dizginlemenin Yolları

    Seven kıskanır mı, yoksa kıskançlık bir tür delilik mi? Kökeni her neyse bizi raydan çıkaran bir ruh hali olduğu kesin. Kıskançlığı kontrol altına almayı öğrenirsek hem bize hem kıskandığımıza hayat cennet olabilir. Peki nasıl? Darwin’e göre, rekabeti önlemek ve çocuklarımızı korumak vücudun çabasıydı. Psikologlar bunu genellikle deliliğin yakın kuzeni diye adlandırıyor. Kökeni ne olursa olsun, romantik kıskançlık genellikle gerçek temellere dayanmaz ve bizi tamamen kaybetmişiz gibi hissetmemize sebep olur. Eğlenceli değil! Muhakeme yeteneğimiz olması sevindirici…

    İşte içinizdeki kıskançlık canavarını kontrol altında tutabilmeniz için düşünmeniz gerekenler:

    Pozitif düşüncenin gücü:

    Bir kıskançlık krizini kontrol edemeyebilirsiniz, ama biraz da yoğunlaşma ile düşüncelerinizi daha mutlu bir yere götürebilirsiniz.

    Psikolog Ayala Pines, Romantic Jealousy’nin yazarı, eski mutlu zamanlara konsantre olmayı öneriyor “Sevgilinizin en son yaptığı güzel şey ya da kendinizi harika hissetmenize sebep olan güzel bir şey” gibi. Kalıcı bir çözüm değil ama elinizdeki kadehin içindekini diğer kadının suratına fırlatmamanıza yarayabilir.

    İkinci bir fikir sorun:

    Kıskançlık krizinizi sevgilinizin gözleri önüne sermeden önce mutlaka ikinci bir fikir edinin; bu en yakın arkadaşınız olabilir. Sizin göremediğiniz ayrıntıları fark eder ve tarafsız davranmanıza yardımcı olur.

    Kendi kıskançlık ucubenizi sahiplenin:

    Kıskanç bir insan değilmişsiniz gibi davranmaktan vazgeçin çünkü kabarıp kabarıp daha yıkıcı bir patlama ile bitmesi muhtemeldir. Bunun yerine kıskançlığınızı tetikleyen insan/durumla ilgili sorular sormaya başlayın.

    Neye benziyor, ondan etkilendi mi, ne hakkında konuştular? Zamanla, bu soruları suçlayıcı bir tavırla değil, doğal bir tavırla soracak kıvama geleceksiniz. Bebek adımları…

     Rakibinizi tanıyın:

    Partnerimizin bir başkası ile birlikte kaçtığını düşündüğümüzde, bize tercih edilenin Tanrının yarattığı en mükemmel canlılardan biri olduğunu düşünmemiz komik.

    Halbuki bu kuruntulardan kurtulmanın çok basit bir yolu var: diğer insanla tanışın. Tabi eğer karşılaşacağınız insan gerçekten çekici ve seksi ise defolarını bulmak için hevesli olacaksınızdır.

    Bu arada, Pines, ilişkilerdeki en sık kıskançlıkların iş/ofis bağlantılı ilişkilerden kaynaklandığını belirtiyor.

    Kusurlarını bulun:

    En öğretici tavsiyelerden birisi olmasa da kıskançlık atağını bastırmak için sebep olan insanı sessizce ve özel olarak incelemekten geçiyor.

    Bir açığını bulanan kadar! Bulduktan sonra bunu kullanmak değil elbette, her şey kendi içinizi rahatlatmak için…

    Bir hayat edinin:

    Partnerinizden ayrılana kadar ne kadar az hobiniz ve arkadaşınız kaldığını fark etmezsiniz. Ama bunu görebildiğiniz an da ayrılık, psikolojik sağlığınız için daha tehdit edici bir hal olacaktır.

    Oysa tekrar sosyalleşerek, yeni insanlar tanıyarak ve zamanınızı keyifli geçirerek kıskançlık nöbetlerinden kendinizi uzaklaştırabilirsiniz.

    Çocukluk bagajını boşaltın:

    Babanız çok mu çapkındı? Anneniz hep resmin dışında mıydı? Pinbes’a göre bu sürekli tehlikeli insanlarla çıkmayı tercih etmenizin sebebi olabilir: “Ebeveynlerinin ilişkisine dair kendisini güvende hissetmeyen ya da gençken birbirlerini aldatmalarına şahit olan birisinin kıskançlığa eğilimi daha çok olabilir. Yani kıskançlığı tetikleyen konular üzerinde kontrol sahibi olmak için çocukluk sorunlarının farkında olunmalıdır.

  • İlişkide Tehlikeli Sözler

    İlişkide Tehlikeli Sözler

    Bu kelimeler ve cümleler mutlu bir birlikteliğin büyüsünü bozma gücüne sahipler; sarf etmeden önce bir daha düşünün!

    Evliliğinizde her şey çok iyi giderken, bu cümleleri kullandığınızda her şeyi mahvedebilirsiniz. Çünkü bu ‘erkeksavar’ ifadelerin altında yatan, ilişkinizle ilgili çok büyük sorunlar var demektir.

    “Ben demiştim”

    Aslında bu cümleyi sadece evliliğinizde değil, tüm ilişkilerinizde sarf etmemelisiniz. Evet, siz bir şey öngörüp karşınızdakini uyarmış olabilirsiniz ve karşınızdaki sizi dinlememiş, aynen öngördüğünüz duruma düşmüş olabilir. Konu her ne olursa olsun, “Ben demiştim” veya “Ben bunu sana söylemiştim” gibi cümleleri kullanmayın. İtici güce sahip bu tip ibareler (ifade edilmediği zaman da bakışlar) mutlu bir evliliği bir savaş alanına dönüştürebilir.

    “Keşke…”

    ‘Keşke’ geçmişte yaptığımız bir şeyle ilgili duyduğumuz pişmanlığın en net ifadesidir. Kendimizi pozitif hissetmemiz için bu kelimeyi kullanmamız doğru olmadığı gibi, eşimizle ve ilişkimizle ilgili konularda bu kelimeyi sıklıkla dile getirmemiz sağlıklı olmayacaktır. Hele ki ‘keşke’yi eşinizin fiziki özellikleriyle ilgili cümle içinde kullanırsanız (“Keşke daha az tüyün olsaydı” veya “Keşke daha kaslı olsaydın” gibi) ilişkiniz pek de iyiye gitmeyecek demektir.

    “Onun kocası böyle yapmıyor ama”

    Partnerinizi Brad Pitt’le de karşılaştırsanız, çevrenizdekilerin eşleriyle de karşılaştırsanız; karşılaştırma karşılaştırmadır! Ve karşınızdaki için oldukça moral ve sinir bozucu bir durumdur. Çünkü birini biriyle karşılaştırmanız demek, ona karşı memnuniyetsizliğiniz şeklinde algılanır ve ilişkiye ciddi zararlar verebilir.

    “Sen beceremezsin, ver, ben yapayım”

    Hele ki konu bir vidayı sökmek veya televizyonun kablosunu bağlamaksa… Bu cümleyi asla kullanmayın. Erkeklerin kendileriyle en çok övündüğü konulardan biri de el becerileri, tamirat işleridir. Siz de yapabiliyorsunuzdur belki, ama bu seferlik tutun kendinizi. Bırakın tamirat çantası onun olsun; siz de yatın koltuğa, uzatın ayaklarınızı!

    “Sen zaten şöylesin, sen böylesin”

    Bir insanın kişiliğine dair konuşmak, kime yapılsa yanlış bir harekettir. Hele ki bir tartışma esnasında “Sen zaten kötü bir adamsın” veya “Sen çok bencilsin” gibi kişiliğe dair sert ifadeler kullanmak, ilişkinizde kolay kolay iyileşemeyecek yaralara yol açabilir. Unutmayın, eşinizin kişilik ve karakteri üzerine değil de; sizi üzen, sinirlendiren hareketleri, eylemleri üzerine konuşmanız çok daha sağlıklı olacaktır.

    “Ona da böyle yapıyor muydun?”

    Kıskançlık, hele ki eski defterleri açtıran bir kıskançlık, ilişkiyi en olumsuz etkileyen şeylerden birisidir. Kıskançlığın aslında bir kişilik bozukluğu olduğunu hatırlayıp hala bir şeyleri sorgulamakta kendinizi durduramıyorsanız, bir de şunu düşünün: adı üstünde ‘eski’ ilişki bitmiştir ki siz bir ilişki yaşıyorsunuzdur.

    “Niye?”

    ‘Niye’ yerinde ve dozunda kullanıldığında çok normal bir soru ifadesidir. Ama çok sık kullanılmaya başlandığında rahatsız edici boyuta, hatta karşınızdakini çıldırtma boyutuna kadar gelebilir. “Niye bugün benimle ilgilenmiyorsun”, “Niye saçımı fark etmedin” gibi ardı ardına gelen soru cümleleri bir erkeği o ortamdan rahatlıkla kaçırabilir.

    “Ben senin için yapmıştım…”

    İyilik, fedakarlık… Tabi karşılığını gördüğünüzde daha da keyifli bir hal alır, ama temelinde bu eylemler karşılıksız olarak düşünülmelidir. Eğer karşılığını hiç göremediğiniz bir durum varsa, partnerinizi karşınıza alıp konuşmanız en doğrusu olacaktır. En yanlış olan ise “Ben senin için yapmıştım ama…” gibi başlayan cümleler kurmak olacaktır.

    “Bugün canım istemiyor”

    Yanlış yatak cümlelerinden birincisi… Elbet her zaman aynı tutkuyu ve şehveti yakalamak mümkün değil biliyoruz, biz de size sürekli istekli olun demiyoruz zaten! Ama “Bugün canım istemiyor”, “Çok başım ağrıyor, başka zaman” gibi yatak cümlelerinin sürekli kullanımının evliliğinizi kötü etkileyeceğini unutmayın. Çünkü cinsel sorunlar, evlilik problemlerinde en çok karşılaşılan konudur.

    “Kredi kartını ödünç verebilir misin?”

    Eşinizi evden kaçırmak istiyorsanız işte ona bu soruyu sorabilirsiniz. Şaka bir yana, bu soru da erkekleri oldukça korkutabilir. Kadınların alışverişe düşkünlüğü tartışılamaz. Bu nedenle bir erkeğin eşine ödünç vereceği kredi kartı, ay sonu gelecek yüklü bir faturanın da ayak sesleridir.

    Bunlar bizim bulduğumuz cümleler… Sizin eklemek istedikleriniz varsa aşağıdaki yorum bölümüne kendi “erkeksavar” cümlelerinizi bırakabilirsiniz…

  • Evlenmeden önce sormanız gereken 41 soru :)

    Evlenmeden önce sormanız gereken 41 soru :)

    1. Sence mutlu bir evlilik nasıl olmalıdır?
    2. Evlilikle ilgili en büyük korkun ne?
    3. Anne-babanda olan hangi özelliklerin eşinde de olmasını istersin?
    4. Sen evlendikten sonra ailen ilişkinde nasıl bir yerde olacak?
    5. Stres ve hayal kırıklıkları ile nasıl başa çıkıyorsun? Sende en çok ne stres oluşturur? Hayattaki en büyük hayal kırıklığın neydi? Bu hayal kırıklığı ile ilgili bugün duyguların ne?
    6. Özel günleri kutlama alışkanlığın var mıdır? Özel günlerde hediye almak, kutlama yapmak senin ve ailen için önemli midir?
    7. Benimle ilgili ne tür endişelerin var? Kafanı neler meşgul ediyor?
    8. Bu cümleleri nasıl tamamlarsın?

    *Bir evlilikte, kadın ….. olmalı/yapmalı.

    *Bir evlilikte , erkek ……olmalı/yapmalı.

    Unutmayın, ilişkinizin geleceği ancak bugününü doğru tanımlamanızla mümkündür.

    Alacağınız tüm cevapların sizi mutlu etmesi dileğiyle;

    Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI

    Konu hakkında detaylı bilgiö kalan soruları öğrenmek için meltemkavcarsirmali.com adresini tıklayın.

  • Kadınların aldatma nedenleri

    Kadınların aldatma nedenleri

    Kadınların aldatma nedenlerinden başlıcaları eşinden veya sevgilisinden beklemediklerini görmesidir.

    Kadının aldatmasının asıl sebebi eşidir yada sevgilisidir. Kadın sex arayışı içerisinde değildir. Kadın sevgi, şefkat ve aşk arayışı içerisindedir. Bunları kimde bulursa onunla birlikte olur. Eşinden görmediği sevgi, şefkat ve aşk başkasından gelirse mutlaka ona meyil eder. Kadın için aldatma sadece seksüel bir birliktelik değildir. Kadın zihnine yada kalbine birini yerleştirdiği andan itibaren kendisini, eşini yada sevgilisini aldatıyor konumuna sokar ve ona göre davranmaya başlar. Çünkü kadın için birinin koynundayken bir başkasını düşünmek bile aldatma olarak görülür.

    Kadının aldatması için mutlaka ama mutlaka karşıdaki erkeğin bir hata yapmış olması gerekiyor. Elbetteki patolojik vakaları ayrı koyuyoruz. Yani çift kişiliklilik, şizofreni, manik depresif gibi psikolojik rahatsızlığı olan hastalar hiçbir sebep olmadan aldatabilirler. Onlar bu kapsamın dışındadırlar. Normal ruh sağlığı yerine olan bir kadının eşini aldatabilmesi için mutlaka ama mutlaka sevgi aşk yada şefkat eksikliği olması gerekiyor. Sadece seks için aldatan kadın sayısı istatistiklere girmeyecek kadar azdır.

    İlgili Konular ;

    – Evlilikte hangi dönemlerde aldatma daha sık yaşanıyor?
    – Aldatma yaşanmış bir evlilik kurtarılabilir mi?
    – Her erkek eşini aldatır mı?
    – Evli erkekler eşlerini hangi nedenlerle aldatıyor?
    – Evli kadınlar eşlerini hangi nedenlerle aldatıyor?
    – Aldatan kişinin evliliğinde mutlaka sorun mu vardır?
    – Aldatılan kişi nasıl bir psikolojik destek alabilir?
    – Sevgilim beni aldattı, yine de onunla evleneyim mi?
    – Aldatmadan sonra çift nasıl bir psikolojik destek alabilir?
    – Aldatan kişi psikolojik destek almalı mı?

  • Ten uyumu nedir ?

    Ten uyumu nedir ?

    Evliliğin temelini sevgi, güven, sadakat, sağlıklı iletişim gibi dinamikler oluşturmasına karşın, eşler arasındaki birlikteliği güçlü kılan çok önemli bir faktör daha var, o da cinsellik…

    Çiftlerin sevgisi, aralarındaki iletişimin sağlıklı olması ya da güven duygusu ne kadar sağlam olursa olsun, eğer cinsel hayatlarından sıkıntı varsa, o evliliğin uzun ömürlü ya da mutluluk çerçevesinde sürebilmesi zorlaşıyor.

    Üstelik sorun, erken boşalma, ereksiyon sorunları, vajinismus gibi tedavisi mümkün olan bir sıkıntı değilse ve sorunun adı ten uyumu ise çiftleri zorlu günler bekliyor demektir.

    Cinsel Hayatın Mutlu Evliliklere Katkısı

    Yüreklerde sonsuz sevgi ile başlayan evliliklerde, eşlerin cinsel yaşamlarının ne kadar duyurucu olup olmadığı son derece önemli. Bazı araştırma sonuçlarına göre, yüzde 70, bazılarına göre ise yüzde 80 gibi ciddi oranlara varan, çiftlerin cinsel hayatlarının evliliğe yansıması, hiç kuşkusuz olağanüstü bir önem taşıyor.

    Ten Uyumsuzluğu “İlk Gece Korkusu” ile Karıştırılıyor

    Bazı rahatsızlıklar, semptomları nedeniyle başka rahatsızlıklarla karıştırılabiliyor çoğu zaman. Panik atağın, kalp krizi ile beyindeki urların migren ile karıştırılması gibi. Başta hekim için ayırdı zorlayıcı olsa da, kısa sürede gerçek tanı konuluyor. Ten uyumsuzluğunda da durum böyledir. Ten uyumsuzluğu ilk bakışta, “ilk gece korkusu” sanılabiliyor.

    Her iki durumda da belirtiler;

    – Korku,
    – Kaygı bozukluğu,
    – Eşin kendisine dokunmasına tepki,
    – Eşe dokunmak istememek,
    – Erkekte güvensizlik duygusu,
    – Kadında isteksizlik,
    – Uyku halinde bile diğer eşin dokunmasına içgüdüsel tepki.
    – Tenlerin Kimyası Var mı?
    – Neden bazı eşler birbirine dokunmadan duramazken, bazıları dokunmamak için köşe bucak kaçarlar? Neden bazı çiftler, eşleri olmadan tek başına uyuyamazken, bazıları aynı evin içinde ayrı yerlerde uyurlar? Bu soruların tek bir yanıtı var; tenlerdeki uyum ve uyumsuzluk.

    Bilim insanları beynimizin kimyasına bağlı olarak, vücudumuzun da ve dolayısıyla tenimizin de kimyasının olduğunu ifade ediyorlar. Çiftlerin tenlerinin uyumu da bu şekilde gerçekleşiyor. Benzer hormonlar salgılanıyorsa, eşler arasındaki libido yani cinsel enerji yüksek oluyor.

  • Evlilik Okulum

    Evlilik Okulum

    Bir kadın ve bir erkeğin kanunlar önünde kanunların uygun gördüğü biçimde, bir akit çerçevesinde oluşturduğu birlikteliktir.

    Gerçekten evlilik bu cümledeki tanımdan mı ibarettir? Evet, doğru, evlilik, birbirini seven iki kişinin ilişkilerini, resmi ve kalıcı kılmalarıdır da, bu resmi kılma aynı zamanda evliliği kalıcı da kılar mı?

    Kendinizi ve sevdiğinizi gerçekçi bir değerlendirme ile tanır, ilişkinizi doğru temeller üzerine oturtarak geliştirmektir evliliğinizi kalıcı kılacak olan.

    İşte bu tanışıklığı gerçekleştirmenin ilk adımı Evlilik Check-Up’ıdır. Evlilik Check-Up Programı eşlerin evliliklerini değerlendirmesi amacıyla oluşturulmuştur.

    Checkup programını tamamladıktan sonra başlayacağınız Evlilik Okulu’muzda, kendinizi ve sevdiğinizi gerçekçi bir değerlendirme ile tanıyacak, ilişkinizi doğru temeller üzerine oturtarak geliştireceksiniz. Okulumuzda sevdiğinizle doğru ve gerçekçi olarak tanıştıktan sonra, iletişim becerileri, duygusal yakınlık, sorumluluk, empati, problem çözme, iş bölümü, bütçe düzenlemesi, çalışma hayatı, harcamalar, çocuk sahibi olma, aileler, cinsellik, sigara ve alkol alışkanlığı, arkadaşlar, tatiller ve hobiler alt başlıklarında ortak noktalarınızı oluşturacaksınız.

    Evlenmeden önce ya da sonra yapacağınız bu yolculuk önünüzdeki müthiş birlikteliği doğru, keyifli, sağlıklı ve uzun ömürlü yaşamanızı sağlayacaktır.

    23 Ocak 2012, 19:30’da başlayacak Evlilik Okulumuzun programını şöyle özetleyebiliriz:

    1.Hafta

    • Tanışma, evlilik checkup’ının değerlendirilmesi, evlilik ile ilgili beklentilerimizi ifade etme
    • Bekârlıktan evliliğe geçiş
    • Sorumluluklarımızla tanışma, isimlendirme, sorumluluk paylaşımı
    • Evlilikte iş bölümü
    • Beklentiler, evlilikten, sevdiğinizden, hayattan

    2.Hafta

    • Farklılıklarımızı fark etme, farklılıklarımızı sevme, saygı gösterme
    • Kadın ve erkek farklılıkları ile tanışma
    • Evlilikte iletişim
    • Partnerimi anlama, empati
    • Duygularımızı ifade etme becerisi

    3.Hafta

    • İş ve özel hayat dengesi
    • Bütçe
    • Kriz yönetimi, problem çözme
    • Doğru tepki verme

    4.Hafta

    • Aileler ile ilişkiler
    • Anne-baba olmak
    • Evlilik ile ilgili genel değerlendirme

    Evlilik Okulumuz haftada bir gün iki saatlik bölümlerden oluşmaktadır.

    Evlilik Okulumuzdan mezun olanlar 6 ay boyunca ayda bir kontrol seanslarına katılarak aldıkları eğitimi sağlamlaştıracaklardır.

    Güzel, keyifli, mutlu, sağlıklı bir ilişki için….

    Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI

    Katılımcılara seminerin sonunda seminer notları ve katılım sertifikası verilecektir.

    Bilgi ve kayıt için (0216) 369 08 85 ve 0533 372 15 06’yı arayabilirsiniz.

    www.evlilikokulum.com
    www.evlilikcheckupmerkezi.com