Etiket: evlilik

  • Aradığınız kişinin o olmadığını gösteren 5 işaret

    Aradığınız kişinin o olmadığını gösteren 5 işaret

    Flört ettiğiniz yakışıklının size göre olup olmadığı konusunda kafanızda soru işaretleri mi var? İlişki Uzmanı Matthew Hussey, hangi durumlarda flörtü sonlandırıp arkanıza bile bakmadan uzaklaşmanız gerektiğini açıklıyor.

    AYNI ŞEYLERDEN ZEVK ALMIYORSANIZ

    Siz yeni yerler keşfetmeye, tecrübeler edinmeye bayılırken hayatınızdaki erkek pijamaları ve ilkokul arkadaşlarıyla Friends bölümlerini tekrar tekrar izliyorsa ilişkinizde alarm butonunun çaldığını söyleyebiliriz. Siz yeni heyecanlara tutkunken o bu tutkunuzu paylaşamıyorsa kendinizi bu yorucu ilişkiye sokmayın.

    YANINIZDAN HİÇ AYRILMIYORSA

    Zamanının tamamını sizinle geçirmek istemesi ilk etapta romantik gelebilir. Ancak bu, ileride onsuz plan yapmanızdan rahatsız olacağı anlamına geliyor. Eğer hayatınızdaki erkek hobilerinizden, isteklerinizden ve arkadaşlarınızdan uzaklaşmanıza neden oluyorsa asıl uzaklaşmanız gerekenin o olduğunu unutmayın.

    DAHA TUTKULU OLMASINI İSTİYORSANIZ

    Tembellik eğilimi ilişkinizin başında bile sizi rahatsız ediyorsa bu huyunun değişeceğini ummaktan vazgeçin. Yeni iş bulması veya egzersize başlaması mucizevi şekilde karakterini değiştirip onu daha heyecanlı, atik veya tutkulu biri haline getiremez. Zamanla bu özelliğinin sizi daha çok rahatsız edeceğinden emin olabilirsiniz. Hayatınızdaki erkeğin yaşam koçu olmak sizi yoracaktır. Bunun yerine hayata en az sizin kadar tutkuyla bağlı birini bulun.

    SÖYLEDİKLERİ SADECE LAFTA KALIYORSA

    Size şimdiye kadar kimseye karşı böyle duygular hissetmediğini, sizin için her şeyi yapabileceğini söylüyor. Ancak hasta olduğunuzda ya da herhangi bir konuda yardımına ihtiyacınız olduğunda ortalıkta görünmüyor. Eğer davranışlarıyla söyledikleri birbirini tutmuyorsa ya bencildir ya da yalancı. Her iki durumda da size göre olmadığı söyleyebiliriz.

    ARANIZDAKİ KİMYA ÇOK GÜÇLÜ DEĞİLSE

    İlişkiniz ilerledikçe seks daha renkli hale gelebilir. Ancak kimyanız tam olarak tutmadıysa bu konuda yapabileceğiniz bir şey yok. “Çok iyi biri, kariyerinde oldukça başarılı, arkadaşlarım ona bayılıyor…” gibi olumlu yönlerini kafanızda sıralamaktan vazgeçin. Hem bu olumlu özelliklere sahip hem de ayaklarınızı yerden kesen birini bulun.

     

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Doğum sonrası evliliği canlandırmak için

    Doğum sonrası evliliği canlandırmak için

    Doğumdan sonra bebeğinizle vakit geçirirken kendinizi ve partnerinizi ihmal edebilirsiniz. Bebekten sonra partnerinizle eski yakınlığınıza kavuşmak, yatak odanızı hareketlendirmek ve evliliğinizi renklendirmek için öneriler…

    Doğum sonrası evliliği canlandırmak için

    En baştan başlayın
    Cinsel gücünüzü hamilelik süresince kaybetmiş olabilirsiniz. Bu yüzden en iyisi sıfırdan başlamak. Başlamak için ilk adım ise öpücük. Biraz ağırdan alın, gerisi zamanla doğal olarak gelecek.
    Yeni iç çamaşırları alın
    Bir kadını yeni iç çamaşırları kadar seksi hissettiren çok az şey vardır. Vücudunuzda saklamak istediğiniz bölgeler olabilir ancak partnerinizin bunu umursamayacağından emin olabilirsiniz. Yeni iç çamaşırlarınızı giyinince çzgüveninizin tavan yaptığını göreceksiniz.
    Düzenli olarak duş alın
    Bebekle beraber işlere yetişememeye başlayabilirsiniz. Hatta bütün zamanınızı bebeğinizle geçirirken kişisel temizliğinizi ihmal edebilirsiniz. Ancak dünyanın en iyi annesi olmaya çalışırken kendinizi unutmayın. Siz iyi hissederseniz eşiniz de iyi hisseder.
    Başbaşa dışarı çıkın
    Bebekten sonra evliliğinizi yeniden canlandırmak istiyorsanız düzenli olarak başbaşa romantik vakit geçirin. Bebeğinizi başka birileriyle yalnız bırakmak zor gelebilir ancak sevginize ve ilginize bebeğiniz kadar ihtiyaç duyan partnerinize zaman ayırmanız şart.
    Doğum sonrası evliliği canlandırmak için | 1
    Geçmişi unutun
    Kabul edin, vücudunuz artık eskisi gibi değil. Bir daha asla çocuksuz bir kadının mentalitesine sahip olmayacaksınız. Biraz stresli ve uykusuz seksi bir annesiniz. Değişikliklerle yüzleşin ve yeni halinizi sevin. Siz severseniz partneriniz de sever.
    Partnerinize odaklanın
    Unuttuğunuz birşey var, aslında yanınızda çocuğunuzu büyütürken sizinle olacak birisi var. Bu zor günlerde sizi sevecek birisi. Günün sonunda yatağınıza yattığınızda orada olan kişi. Evliliğinizi yeniden renklendirmek için daha iyi bir sebep olabilir mi?
    Biraz bakım yapın
    Hamileyken kişisel bakımınızı ihmal etmiş olabilirsiniz ancak biraz parıldamanın zamanı geldi. İşe ilk olarak tüylerinizi temizleyerek başlayın.
    Kegel egzersizi yapın
    İster normal ister sezaryenle doğurun, doğum sırasında vajinal kaslar bir miktar gevşiyor. Tekrar güçlendirmek için her gün Kegel egzersizi yapın.
    İhtiyaçlarınızdan bahsedin
    Özellikle söz konusu evlilik olduğunda iletişim, anahtar. Partnerinize nasıl hissettiğinizi ve istediğinizi anlatın. Böylece sorunlarınıza beraber çözüm arayabilirsiniz.
    Teknolojiyi avantaja çevirin
    Eşinize gün içinde seksi mesajlar gönderin, ona eve gelince yapacağınız şeylerden bahsedin. Ya da seks oyuncaklarıyla yatak odanızı renklendirin. Bütün yapmanız gereken denemek.
    Spora başlayın
    Spora başladığınızda vücudunuz daha iyi görünmeye başlayacak, vücudunuz daha iyi görününce siz daha iyi hissetmeye başlayacaksınız, siz iyi hissedince ise partneriniz de iyi hissetmeye başlayacak.
    Kaynak: milliyet.com.tr / Pembenar
  • Bekarlar daha erken ölüyor

    Bekarlar daha erken ölüyor

    Uzmanlar, yalnız ve bekar insanların psikolojik olarak felç gibi ciddi hastalıklara meyilli olduklarını belirtti.

    Durağan veya mutlu bir evliliğe sahip olanların ise daha sağlıklı yaşadığını ekledi.

    Duke Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, evli birinin felç hastalığına yakalanması durumunda iyileşme sürecinin daha iyi ve hızlı olabileceğini söylüyor. Bunun sebebi ise bu süreçte onlarla ilgilenecek mutlaka birilerinin olacağı ve yalnız kalmamalarıdır.
    Araştırmacılar evlenip boşandıktan sonra tekrar evlenmeyenlerin, hiç evlenmemişlere oranla daha sağlıklı olduklarını iddia ediyor.
    Ayrıca, hastanın sorunlu bir evliliğe veya travmatik tecrübelere sahip olması hastalığı olumsuz etkiliyor.
    Yapılan araştırmalara göre, boşanmış hastalar %23, dul kalmış hastalar ise %25 oranında bu hastalığın savaşını kaybediyor.

    Birden fazla boşanma geçiren hastalarda bu oran %39’a artarken aynı şekilde birden fazla dul kalma durumunda %40’lık bir risk oluşuyor.

    Dr. Matthew Dupre, evliliğe ait güncel ve geçmiş tecrübelerin hastalık sonrası önemli sonuçlara sebep olabileceğini söyledi.
    Richard Francis: “Uzun zamandır bilim insanları, ilişkilerin ve medeni durumun sağlık için önemli bir role sahip olup olmadığını öğrenmeye çalıştı.”
    “Son araştırmaya göre ise felç veya inme gibi hastalıkların tedavisi evlilik durumuyla doğru orantılı olduğu ortaya çıktı. Hastalık sürecinde psikolojik ve manevi destek, eski gücünü kazanmak ve hayatını yeniden inşa etmek için çok önemli.”
    Herkesin başına gelebileceğini belirten Robert Francis, dengeli beslenme, düzenli egzersiz ve tansiyon kontrolleriyle felç riskini düşürebileceğini söyledi.
    Kaynak: Daily Mail
  • Başarılı bir evlilik için 6 bilimsel tavsiye!

    Başarılı bir evlilik için 6 bilimsel tavsiye!

    Evli çiftler yıllar geçtikçe, birbirinden uzaklaşıyor ve git gide oldukları kişilikten çok daha farklı bireyler olmaya başlıyor. Haliyle bu durum da evliliklerin uzun sürmesine engel oluyor. Peki, gerçekten mutlu evlilik diye bir şey var mı? Varsa bunun sırrı ne? İşte bilim insanlarının yaptığı araştırmalara göre huzurlu ve başarılı evliliğin ipuçları:

    SÖZ KONUSU PARA İSE…

    Cimrilik ya da tutumluluk artık ona siz karar verin. Birçok evliliğin hasar gördüğü konulardan biridir. Michigan Üniversitesi’nden Scott Rick’in meslektaşları, 1000’den fazla evli ve bekar yetişkinlerle yaptıkları anketler sonucunda insanların birbirinin tam tersi karakterdeki insanlara aşık olduğunu belirledi. Aynı çalışma, ekonomik anlamda zıt karakterli olanların söz konusu para olunca ciddi uyuşmazlıklar yaşadıklarını ve benzer tüketim alışkanlıkları olan çiftelere nazaran evliliklerinden daha az hoşnut olduklarını ortaya koydu.

    CİNSELLİK…

    Uzmanlara göre hızlıca alt üst olan, sık sık değişen ve sürekli endişeli olan bir kişilerle tanışma ihtimaliniz çok yüksek. Bu tip karakterler ilişkilerde pek de iyi değillerdir ve evlilikleri dışarıdan gelen olumsuz etkilere bağlı olarak şekilleneceğinden ciddi sorunlar yaşayabilirler. Tennessee Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre sık sık seks yapmak bu ilişkilerin ilacı olabiliyor. Başka bir çalışma, zamanla daha iyi olabileceğini ortaya koydu. 50’li yaşlardaki erkekler, 30-40 yaşlarındaki erkeklere oranla seks yaşamında daha fazla tatmin oluyorlar. Ve bu erkekler benzer oranda tatmini 20-30 yaşlarındayken de duyduklarını belirtiyorlar.

    TEŞEKKÜR ETMEKTEN VAZGEÇMEYİN!

    İki kelime evliliğinizin uzun süre devam etmesini sağlayabilir: “Teşekkür ederim” Arizona Devlet Üniversitesi, evli çiftlere ve aynı evde yaşayanlara günlük ev işlerini yapan tarafın emeğini takdir edip etmediklerini sordu. Büyük oranda şükran duyduklarını söylese de bu işler büyük oranda ortaklaşa yapılmıyordu. Partnerinizi mutlu edecek diğer basit sözcük ise ‘Biz’. Yapılan araştırmalar gösterdi ki, anlaşmazlık üzerine konuşurken çift odaklı ‘biz’, ‘bizim’, ‘bize’ gibi sözcükler kullanmak davranışlara da yansıyordu. Bu çiftlerin anlaşmazlıkları süresince daha az stres altında oldukları, daha az negatif etki sergiledikleri görüldü. ‘Ben’, ‘sen’, ‘bana’ gibi tekil kalıpların ise evlilikleri çıkmaza sürüklemeye katkısı oldukça fazla.

    HIZLI OLUN!

    Eğer eşiniz sizi şimdiden kızdırmaya başladıysa gelecek net bir şekilde görünüyor demektir. Yapılan araştırmalar, çiftler arasındaki olumsuz hislerin artarak devam ettiğini ortaya çıkardı. 800 kişiye eşleri/partnerleri, çocukları ve arkadaşlarına karşı hissettikleri negatif duyguların ölçüsü soruldu. En rahatsız edici davranışların eşler/partnerler grubunda olduğu tespit edildi. Ve negatif bakış açısı zaman içinde artarak devam ediyordu. Aslında gittikçe olumsuz duygular hissetmek ilişkinin normal bir parçası da sayılabilir. Nerdeyse araştırmaya katılan herkeste benzer bir sonuç gözlemlendiğinden sıra dışı bir şey olmadığını söylemek mümkün.

    ALTTAN ALIN!

    Araştırmalar evliliklerin aslında negatif davranışlarla geliştiğini gösteriyor. Ciddi sorunları olan bazı çiftler için daha iyi bir evliliğe giden yol birbirini suçlamak yerine, değişmeleri gerektiğini söylemek ve daha az affedici olmaktan geçiyor. Evlilik danışmanlarının çiftlerin bu yönde cesaretlendirmesinin oldukça önemli olduğunun altı çiziliyor. Ayrıca, mutlu çiftlerin mutlu olmak için değil de keyiflerini etkileyecek davranışlar sergilediğini görüyoruz. Benzer olumlu düşünceleri ve davranışları mutsuz çiftlerde de görüyoruz ama bu onların ilişkilerinin zaman içinde daha kötü olmasına yol açıyor.

    ASLA VAZGEÇMEYİN1

    Eğer onu ince ince işlerseniz romantik bir aşk zamana meydan okur. Araştırmacılar 6000 kişiye uyguladıkları ankette son 20 yıl içindeki ilişkilerini ve evliliklerini sordular. Şaşırtıcı bir şekilde araştırmacılar romantik bir aşkla artık alışkanlık haline gelmiş aşk arasında ayrım yapmış olmasına rağmen çok sayıda uzun dönemli ilişki yaşayan kişinin hala partnerine oldukça aşık olduklarını ortaya koydular. Özetle, bilim de duygularımız da aynı sonucu ortaya koyuyor: Aşkı uzun süre koruyabilmenin tek yolu, emek vermek.

  • Aşkta bu 10 hatayı asla yapmayın!

    Aşkta bu 10 hatayı asla yapmayın!

    Aşkla ilgili çevremizden, kitaplardan, ve bilumum yerlerden edindiğimiz çok fazla bilgi var. Ama bunların bir kısmı ne yazık ki yanlıştır. Bu yanlışların üzerine kurulan aşklar da fazla uzun sürmez. İşte aşkta en çok konuşulan ama kesinlikle yanlış olan 10 kavram…

    1- UNUTMAK İÇİN BAŞKA SEVGİLİ

    Kesinlikle yanlış. Henüz içinizdeki aşk küllenmemişse hayatınıza sokacağınız yeni insana yazık edersiniz. Çünkü sizin daha git-gelleriniz var. Eski sevgiliniz arayacak, buluşacaksınız, sevişeceksiniz, birlikte ağlayacaksınız, sonra sizi aramayacak üzüleceksiniz falan filan. Bu süreçleri yaşamadan sakın hayatınıza birini almayın.

    2- ONDAN BAŞKASINI SEVEMEM

    Kesinlikle yanlış. Sadece şu an size öyle geliyor. İnsan hayatı boyunca defalarca aşık olabilir. Hepsinin etkisi, şiddeti farklıdır. Üstelik belki de en büyük aşkınız henüz yaşamadığınız aşkınızdır. Ayrıca her ayrılan ölseydi, bu ülkede her boş arsaya mezarlık yapılması gerekirdi.

    3- TANIDIKÇA AŞIK OLABİLİRİM

    Kesinlikle yanlış. İnsan tanıdıkça aşık olmaz, tanıdıkça sever ve benimser. Sevmek ise aşktan farklı bir duygudur. Aşk anlıktır. O an nasıl gelir, ne zaman gelir önceden kestirilemez. Kendiniz aşka programlayamazsınız. Yani, şu anki sevgilinize aşık değilseniz, bundan sonra olmazsınız.

    4- EVLENDİKTEN SONRA DEĞİŞİR

    Kesinlikle yanlış. Bu ülkede boşanan kadınların yüzde 66’sı eşlerinin kötü huylarını evlenmeden önce bildiklerini ama evlenince değişmesini umduklarını söyledi. Siz de boşananlar istatistiklerinin bir sayısı olmak istemiyorsanız, değişeceğini umarak kimseyle evlenmeyin.

    5- ORTAK NOKTALAR AŞKI GETİRİR

    Kesinlikle yanlış. İnsan gider kendine en zıt olan kişiye aşık olur (istisnalar kaideyi bozmuyor). O dediğiniz şey ilişki için söylenir. Yani bir ilişki yürütebilmek için, o insanla vakit geçirebilmek için ortak noktalar bulunmalıdır ya da yaratılmalıdır. Ama aşk için bu şart değil.

    6- KISKANÇLIK SEVGİNİN ÖLÇÜTÜDÜR

    Kesinlikle yanlış. Kıskançlık insanın doğasında vardır ama sevmenin ölçütü değildir. En çok kıskanç olan insan en çok seven insan olarak görülemez. Kıskançlığın dozunu artıranların mutlaka hastalıklı bir ruh hali vardır. O sizi sevdiğinden değil, kendisini sevdiğinden kıskanır.

    7- SEVDİĞİNİ SÖYLEYEMİYOR

    Kesinlikle yanlış. Aşık olan insan sevdiğini söyler de, gösterir de. Söylemiyorsa, göstermiyorsa hissetmiyor demektir. Yani kendine aşık süsü veriyor demektir. Bu erkek için de böyledir, kadın için de… Hayatınızda “Benim yapım böyle, söyleyemem” diyen biri varsa bence onu hemen terk edin.

    8- AŞIK OLACAĞIM ZAMANI SEÇERİM

    Kesinlikle yanlış. Kontrol edilebilen duygunun adı aşk değildir. Aşk kontrolsüzlüktür. Bu yüzden elinizde değildir zaten. Ne diyor Bülent Ortaçgil… “Aşk bir dengesizlik işi, dengeye dönüşendir sevgi…” Kime, ne zaman ve nerede aşık olacağımızı asla belirleyemeyiz.

    9- MANTIK EVLİLİĞİ KALICIDIR

    Kesinlikle yanlış. Aralarında aşk yaşanmamış çiftlerin evliliği bir çeşit sözleşmedir. Dışarıdan sürüyor gibi görünür ama içeride yaşanan fırtınaların haddi hesabı yoktur. Hatta aldatma en çok mantık evliliklerinde görülür. Kağıt üzerinde süren evliliğe evlilik diyorsanız o başka tabii.

    10- MUTLU AŞK YOKTUR

    Kesinlikle yanlış. O Aragon’un bir şiirdir ve çok güzeldir hepsi bu. Mutlu aşk çoktur ama sen daha önceki ilişkilerinde mutsuz olduğun için böyle bir yargıya varıyorsun. Aşkı sadece bitişiyle değerlendirme. Sonu kötü bitse de sen o aşkı yaşarken mutlu olmadın mı? Öyleyse mutlu aşk var mı yok mu?

    Kaynak: Mehmet Coşkundeniz

  • Ayrı uyumak ilişkiye zarar verir mi?

    Ayrı uyumak ilişkiye zarar verir mi?

    Yapılan bir araştırmaya göre, çiftlerin yüzde 25’i ayrı yataklarda, yüzde 10’u farklı odalarda uyuyor. Ancak bunun bir ilişki problemi olduğunu düşünmeyin, bu sadece kişisel bir karardır.

    “Bu birbirimizi sevmediğimiz anlamına gelmiyor”

    Horlama, aşırı hareketli uyuma, farklı ısı tercihleri ya da farklı uyuma/uyanma zamanları eşinizin huzurunu bozabilir. Aynı yatağı paylaşmak, ilişkiye iyi gelen duygusal rahatlık ve yakınlığı kurmaya yardımcı oluyor. Ancak bunu başarmanın tek yolu yan yana uyumak değil. Ayrı uyuyan çiftler, sabah ya da gece birbirine sokulabilir ve sevişebilirler.

    Ayrı uyumayı tercih eden ve bunun ilişkilerine nasıl yarar sağladığını paylaşan 12 kişinin görüşleri şöyle:

     
    “İkimiz de kendi içine kapanık tipleriz, bu yüzden kendi alanımız olmasını seviyoruz.”

     

    “En başından beri farklı odalarda uyuyoruz. Uyku problemim var ve aşırı hassas uyurum, her şey uyanmama sebep olur. Farklı uyuma/uyanma saatlerimiz var. Ben erken uyuyup geç kalkarım, eşim geç uyur erken kalkar. Kendimize ait yataklarımız olduğunda her şey yolunda oluyor. Daha iyi dinleniyoruz. Hala birbirimize çok sarılıyoruz ve tutkuluyuz.”

    “Ciddi bir uyku problemim var ve kocam canavar gibi horluyor.”

    “Genelde birlikte yatakta uzanıp TV izleriz. Uyku vakti geldiğinde, kendi odasına gider. Şimdi, uykuya daldığımda uyuyabiliyorum ve o da sürekli onu dürtmediğim için daha çok uyuyabiliyor.”

    “Daha iyi uyuyoruz.”

    “İkizlerimiz var ve onlar iki yıl önce doğduğunda ayrı odalarda uyumaya başladık. Böylece uykunun her dakikası daha değerli ve gerekli hale geldi. Hala buna devam ediyoruz çünkü daha iyi uyuyoruz – ve çok kötü horluyor.”

    “Bizim için en iyi yol bu!”

    “Neredeyse 15 yıllık evliliğimizin tamamında kocam ve ben farklı yataklarda uyuduk. Horluyor, bu yüzden ben uyuyamıyorum. Ben uyurken çok dönüyorum ve sert bir yatağımız var, bu yüzden de o uyuyamıyor. Bu, yakın olmadığımız ve birbirimizi sevmediğimiz anlamına gelmiyor. İki kızımız var ve o hala beni heyecanlandırıyor.”

    “Kocam geç uyuyup geç kalkar. Ben erken uyuyup erken kalkarım.”

    “Ayrı odalarımız var ve bunu seviyoruz. Benimle uyumasını teklif ediyorum ancak kaçınılmaz son olarak kendi odasına geçiyor. Sabah bir bardak çayla yatağına gidiyorum. Buna daha yeni karar verdik ve asla birbirimizi sevmediğimiz anlamına gelmiyor.”

    “Canım istediğince okuyup yazabiliyorum.”

    “Çalıştığımda erken uyuyup erken kalkıyordum, bu da ikimizin de ayrı alanları olması fikrini bizim için mantıklı kıldı. Emekli olduğumda, kitabımı elimden bırakmaya hazır olana ve tatmin olana kadar okuyabilmeyi dört gözle bekledim. Bu ışıkların açık olması ve tüm gece okuyacağım anlamına geliyorsa, öyle olmalıydı. İkimiz de daha iyi uyuyoruz. Odama çekilip dilediğimce okuyup yazabiliyorum. 16 yıldır evliyiz ve birbirimizi umduğumuzdan daha çok seviyoruz. İkimiz de 60 yaşındayız ve özgürlüğü seviyoruz!”

    “Artık birbirimizin horlaması yüzünden tartışmıyoruz!”

    “Geçtiğimiz yıldan beri kocam ve ben ayrı yataklarda uyuyoruz ve bu harika! İlişkimiz her zamankinden daha sağlam ve artık birbirimizin horlaması yüzünden tartışmıyoruz!”

    “Yatakta başka biri yokken ikimiz de daha iyi uyuyoruz.”

    “Uyku ikimiz için de inanılmaz önemli. Evet bu yüzden, aynı odada ayrı yataklarda uyuyoruz. Farklı yatak tercihlerimiz var. O çok hareketli uyur ve uykusu çok derindir ama benim uykum çok hafiftir.Üstüme kalın bir şeyler örterek uyumayı severim, o sevmez. Sonuç olarak ayrı yataklarda çok daha iyi uyuyoruz.”
    “Yataklarımız birbirinden çok da uzak değil. Uyanınca sarılmak için onun yatağına atlıyorum. İnsanlara bunun garip geldiğini ve birbirimizi sevmediğimizi düşündüklerini biliyorum, ancak tam tersi!”

    “O erken saatlerde çalışıyor, ben ise geç.”

    “Şimdiye kadar yaptığım en iyi şey! Çalışma saatlerimiz farklı. Birbirimizin programına saygı duyuyoruz. Benim yatak odam kendi mağaram. Oda kokum ve ısıtıcılı bir yatağım var. Kocam eve geldiğinde benim için ısıtıcısını açıyor. Birbirimize olan aşkımızı anlatan bir yanı yok gibi – aslında bunun tam tersi. Birlikte geçirebileceğimiz çok az vaktimiz oluyor ve yaratıcı olmak zorundayız. Bu arada, ikimiz de bebekler gibi uyuruz.

     “Kendi alanlarımız olmasından gerçekten memnunuz.”

    “Son beş yıldır kocam ve ben ayrı odalardayız. İkimiz de daha iyi uyuyoruz! Uyanma saatlerimiz ve ısı tercihlerimiz farklı. Birbirimize tapıyor olsak da, kendi alanımız olmasından oldukça memnunuz.”

    “Bu, gerçekten karşındakini düşünmek demek.”

    “35 yıldır evliyiz – son 10 yıldır aynı odada ayrı yataklarda uyuyoruz. Tüm gece farklı zamanlarda uyuyup uyanıyoruz. Bir ağrımız olduğunda ya da banyoyu kullanmak istediğimizde çok işe yarıyor. Böylece, çok az uyuduğumuz için her defasında diğerini uyandırmamış oluyoruz. Bu birbirimize olan hislerimizi yansıtmıyor – aslında bu gerçekten karşındakini düşünmek demek. İstediğimizde uyuyabiliyoruz ve tamamen birbirimizi anlıyoruz. Önemli olan şey birlikte olmak. Uzun ve başarılı bir evliliğin anahtarı ayrı yataklar olabilir.”

    “Daha dikkatli ve daha mutlu hissediyorum.”

    “Uykum çok daha iyi ve daha iyi hissediyorum. Ayrı uyuduğunda, insanların evlilikle alakalı ‘bir problem olmalı’ diye düşündüklerini biliyorum. Ancak dürüst olmak gerekirse, evliliğimiz daha iyi hale geldi. Seninle yaşamayı ve seni seviyorum diyebilmekle birlikte gelen bir olgunluk var. Ancak akşam 9’dan sabah 5’e gerçekten dinlemek istiyorum.”

     

    Kaynak: hthayat.com

  • Evliliklere uzun yol bakımı şart

    Evliliklere uzun yol bakımı şart

    Evliliğinizde bir şeylerin yolunda gitmediğini, çıkmaza girdiğinizi mi düşünüyorsunuz? Eşinizle ilişkinizi sıradan ve rutin mi buluyorsunuz? İlk günlerinizdeki tutkuyu ve heyecanı yaşayamıyor musunuz? Bu sorulara yanıtınız “Evet” ise, evliliğinizi bakıma alma vaktiniz gelmiş olabilir

    Evliliklerde bir süre sonra heyecan ve tutku yavaş yavaş sönmeye, eşler arasındaki ilişki rutin bir şekilde yaşanmaya başlar. Böyle olunca da bir süre sonra eşler birbirlerinden sıkılırlar. Günlük hayatın monotonluğu ve iş-ev döngüsüne hapsolan, çoğunlukla evde birkaç saat bir araya gelen çiftler birbirlerine ve ilişkilerine ilk zamanlarda gösterdikleri ilgi ve özeni göstermez olurlar. Günlük hayatın bir parçası haline gelen evliliklerinde şehvet ve aşkın yerini alışkanlıklar alır. Bunun sonucunda da iletişimden cinselliğe kadar hemen her konuda sorunlar kaçınılmaz olarak kendini göstermeye başlar. Bu sorunlar zamanla evliliği yıpratır, hatta sona erdirebilir.

    Boşanma oranlarının hızla arttığı ülkemizde, pek çok evliliğin aynı riskle karşı karşıya olduğunu belirten, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, çiftlerin monotonlaşan ve tutkusunu kaybeden evliliklerine yapacakları bakımla ailelerin yıkılmaktan kurtarılabileceğini ifade etti. Evliliği çiftlerin birlikte yol aldıkları bir arabaya benzeten Keçe, arabanın yolda bırakmaması için belli periyodlarla yapılması gereken bakımların evliliklere de yapılması gerektiğinin altını çizdi.

    ‘EVLİLİK DE BAKIMA İHTİYAÇ DUYAR’

    Çiftlerin evlilik yolculuğuna ilk çıktıkları zaman duydukları heyecanı, gösterdikleri özeni ve ilgiyi, yolculuğun devamında koruyamamalarının olağan bir durum olduğunu belirten Keçe, tıpkı belli bir yol kat ettikten sonra arabaya yapılacak periyodik bakımlar gibi, belli bir zaman kat ettikten sonra da evliliğin bakıma ihtiyacı olduğunu vurguladı.

    Evliliğin de araba gibi zaman içinde yıpranmasının doğal bir süreç olduğunu söyleyen Keçe, arabanın kullanım ömrünü uzatmak ve olası yol kazalarını önlemek için yapılan bakımlara gösterilen dikkat ve hassasiyetin, evliliğin ömrünü uzatmak ve evlilik yolculuğundaki yol kazaları olan aldatma sorunu ile karşılaşmamak için de gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Arabanın sorunsuz gitmesi için yapılması gereken bakımlar dışında, keyif ve konfor için müzik sistemi, koltuklar, jantlar gibi aksesuarlarda iyileştirmeler yapıldığını belirten Keçe, evliliğe de heyecan, ilgi ve şehvet katacak değişiklikler yapılmasının önemli ve gerekli olduğunu ifade etti.

    ‘TUTKU VE ŞEHVETİ YENİDEN ATEŞLEYİN’

    Kadın ve erkek kendini hayatın düz ve sıkıcı yoluna kaptırınca eskiden bir dakika olsun görmek için yanıp tutuştuğu partnerinin zaman içinde her gün işe giderken yanından geçtiği bir manzara kadar sıradanlaştığını belirten Keçe, öncelikle evlilikteki tutkuyu ve şehveti yeniden alevlendirmek gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Kadının temel ihtiyacı arzu edilmek, erkeğin temel arzusu ihtiyaç duyulmaktır. Ama bu ihtiyaçtan kastım evin bozulan muslukları ya da atılması gereken bir poşet dolusu çöp değil… Şehvetten bahsediyorum. Evliliklerimize şehveti sokmalıyız. Çünkü kadın-erkek ilişkisinin öncelikli ihtiyacı şehvettir ama bize şehvetin kötü, ayıp, yanlış olduğu ve evlilik kurumunun kutsallığına uygun olmadığı öğretilmiştir. Ancak gerçek tam tersidir, çünkü evlilikte şehvet biterse, aşk biter, arzu biter, ilgi biter. Bunların olmadığı bir evlilik ise sadece bir ev arkadaşlığından ibaret olur.”

    ‘AV-AVCI OYUNU YENİDEN SAHNELENMELİ’

    “Ava giderken avlanmak da var, av ve avcı yer de değiştirebilir” diyen Keçe, şunları ekledi: “İşte tam bu noktada aşk oyunları devreye girmeli. Aşk oyunları, aslında bir av ve avcı hikâyesidir, hayal gücüyle sınırlı fantezilerdir. Kadınlar genelde avdır, erkekler ise avcı. Avcıya av tutkusunun hatırlatılması gerekir. Bunun için kadınların kendilerine doğuştan verilen özelliklerini, tıpkı ilk av günündeki tazeliğinde yeniden sahneye koyması şart. Flört döneminizi aklınıza getirin. Kadının av gibi yaklaşıp kaçtığı erkeğin de bir avcı gibi tutkuyla kadını kovaladığı günleri… İşte kadını kadın gibi, erkeği de erkek gibi hissettiren, şehvetin katalizör gibi devreye girdiği rollerdir bunlar… Ve işte bu roller, evliliği rutinden kurtarıp canlandırmak, aşk oyunları oynayarak şehveti yeniden eve çağırmak için yapılacak bakımda kullanılacak en önemli gereçlerdir.”

    ‘FLÖRT GÜNLERİNE GERİ DÖNÜN’

    Psikoterapist Cem Keçe, evliliğin bakıma alınmasında kadınların erkeklere göre daha fazla seçenekleri olduğunun altını çizerek kadınların dış görünüşlerindeki değişimlerin, saç renginin, stili değiştirilen bir makyajın ya da kıyafetlerdeki bir iki küçük değişimin erkekler tarafından hemen fark edileceğini söyleyen Keçe, “Erkekler görmek ister, kadınlar duymak… Bütün yakın ilişkilerin olmazsa olmaz prensibi budur. Kadınlar dış görünümlerinde istedikleri gibi oynayarak eşinin ilgisini çekebilir. Erkek ise kadınını geri kazanmak istiyorsa ve onun istediği gibi kendisine şehveti hatırlatmasını istiyorsa öncelikle flört günlerindeki nazik ve romantik adama dönmeli… Bunu kendi başlarına başaramayan çiftler ilişkilerindeki tutkuyu ve romantizmi artırmak için bir evlilik terapistine de başvurabilir. Çünkü evlilik terapisi sadece mutsuz ve çatışmalı çiftlerin başvurduğu bir çalışma değildir, mutlu bir yaşam için evliliğe bakım yapılması ve yeniden eski heyecanların geri getirilebilmesi için de çiftlere yardımcı olur” dedi.

  • 2017 gelinlik modelleri hangisi moda?

    2017 gelinlik modelleri hangisi moda?

    2017’de ne tarz gelinlikler moda? Modern zaman gelinleri ne istiyor? Yeni sezonda gerçekçilikten uzaklaşmayan, minimalist, sade ama iddialı detaylar, gelinlikten davetiyeye, gelin çiçeğinden damatlığa, masa süslemesinden ilk dans müziğine kadar düğün organizasyonlarına hakim olacak. 2017 yılında evlenmeyi planlayan gelin adayları için rehber olabilecek bilgileri moda tasarımcıları anlattı. İşte detaylar…

    2017 gelinlik modelleri hangisi moda?

    2017 gelinlik modelleri hangisi moda? | 2

    Patika Fuarcılık tarafından bu yıl 15. kez 3-5 Şubat tarihlerinde İstanbul Lütfi Kırdar’da düzenlenecek olan Evlilik Dünyası Fuarı’nın konsepti ‘Modern Zaman Gelinleri’ olarak belirlendi. Ünlü tasarımcılar Zeynep Tosun, Tuvana Büyükçınar, Özlem Kaya, Banu Güven ve Bora Aksu’nun gelinlik tasarımlarının kullanıldığı ve Fotoğrafçı Veli İhsan Uysal’ın yaptığı konsept çekimlerde, 2017’de gelinlerin rüyalarını süsleyen gelinlikler ön plana çıktı. Yeni sezonda gerçekçilikten uzaklaşmayan, minimalist, sade ama iddialı detaylar,  gelinlikten davetiyeye, gelin çiçeğinden damatlığa, masa süslemesinden ilk dans müziğine kadar düğün organizasyonlarına hakim olacak.

    2017 gelinlik modelleri hangisi moda? | 3

    BAŞKALARINI BIRAKIN SİZ NE İSTİYORSUNUZ?

    “Başkaları ne ister” veya “ne derler” klişesinden çıkıp “biz ne istiyoruz” söylemi modern gelinlerin yeni manifestosu. Gelin ve damatlar daha modern ve kişiselleştirilmiş detaylarla düğün organizasyonlarında 2017’de farklılık yaratacak. Düğünler alternatif mekanlarda, daha samimi, abartıdan uzak, doğal ve eğlenceli olacak. Gelin ve damat adayları için tarihi mekanlarda modern çizgileri kullanmak, kontrast detaylarla davetlileri şaşırtmak, gelinlik ve damatlığa sevdiğiniz bir detayı eklemek modern evliliğin ana referansları olacak.

    2017 gelinlik modelleri hangisi moda? | 4

    2017 yazına damga vuracak gelinlik modelleri ile ilgili tasarımcıların görüşleri:

    Gelin adaylarının evlilik hazırlığı sırasında en çok zaman harcadığı konu gelinlikler olunca, ünlü tasarımcıların verdiği bilgiler de merak konusu olmaya devam ediyor. Her tasarımcı kendi dokunuşu ve tarzıyla bambaşka özellikler ortaya çıkarırken, Modern Zaman Gelinleri’nin rüyalarını süsleyen gelinliklerin 2017 sezonunda ne tür özelliklere sahip olacağını tasarımcılar şöyle anlatıyorlar:

    ZEYNEP TOSUN:

    2017’de Bohem gelinlikler ön plana çıkıyor. Artık insanlar salon gelini olmayı çok fazla istemiyorlar. O yüzden genelde hafif ve balık modeller tercih ediliyor. Normalde dökülen, uçuşan modeller en çok tercih edilenler. Bunun dışında duvaklar da çok çok önemli. Biz gelinlikle duvakların el emeği göz nuru olmasından yanayız. Kesinlikle gelinliğin modeline uygun olması lazım duvağın. Gelinlik tasarlarken öncelikle gelinin ne istediğini bilip bilmemesi ve psikolojisi bizim için çok önemli. Ayrıca, içinde rahat edeceği bir gelinlik olması da dikkat edilmesi gereken bir durum. Özellikle çok trendy veya volüme gelinliklere gitmiyoruz. Gelinliğin, gelinin karakterini yansıtması en önemsediğimiz konu.

    Gelinlik seçerken boy ve vücut şekline dikkat!

    Bu gerçekten kişiye özel bir şey olduğu için çok değişiyor. Fakat, örneğin büyük göğüslülere veya kalın belli gelin adaylarına kabarık modeller önermiyoruz . Kişinin kendi proporsiyonuna göre gelinlik seçmesi çok önemli.

    BANU GÜVEN:

    Varolan trendlerin takipçisi değil katkıda bulunanı olmak bizi daha fazla mutlu ediyor. Gelinlik gibi kuralları olan bir alanda taze öneriler ve fikirler üretip geliştirmeye çalışıyoruz. Doğanın sonsuz kaynaklarından zarar vermeden faydalanıyoruz. Biz hep doğal gelinler görmek istiyoruz. Neutralize’16 koleksiyonumuzda da yine doğadan esinlenip bu kez deniz temasıyla tasarladık. Koleksiyonun bütününde su altının yavaşlığında uçuşan ipek şifonları ve ipek tülleri, deniz kabuğu etkisini hissettiren pliseleri, farklı karakterde Fransız dantellerini ve özel işlemeleri suyun yansıtıcılığına gönderme yapan simetrik kompozisyonlarda birleştirdik.

    Flow’17 koleksiyonumuzda ise imzamız haline gelen kol ve sırt detaylarını daha ileriye taşıyarak vücudu şekillendirici konstrüksiyonlar üzerinde çeşitledik. Soğuk tonların ağırlıkta olduğu tasarımlarda, birçok farklı malzemeyi bir arada kullandık. Kol ve sırt detaylarını vücudu şekillendirici konstrüksiyonlar üzerinde çeşitledik. Zarafetini yitirmeyecek oranda kabarık tasarımların yanında, ‘balık’ kesime kadar uzanan değişik hacim denemeleri yaptık. Gelinliklerde su damlası gibi ışıldayan zarif dantellerin, farklı yoğunlukta ve üst üste kullanımları hakim. Özellikle etek üzerindeki ışıltı çeşitlemeleri, bu senenin en önemli yeniliklerinden. Saç aksesuarlarında da renk ve orantılı ışıltı hakim.

    Saç-makyaj ve mücevher seçimi:

    Gelinlere saç ve makyaj için vereceğimiz en iyi öneri, doğru kişilerle çalışmaları yönünde olacaktır. Doğru makyaj bizim için doğal olandır. Saç için de aynı şey geçerli. Gelinlik, duvak ve aksesuarın en doğru bütünlüğü sağlayacağı toplu, yarı toplu veya açık saçlar ama doğal saçlar! Ve çok yalın balerin topuzları. Mücevher seçimi yaparken gelinlikle ve birlikte kullanılacak aksesuarlarla uyumlu olmasına dikkat etmek gerekiyor. Bizim en yakıştırdığımız mücevherler, vintage görünenler.

    2017 gelinlik modelleri hangisi moda? | 5

    Boy ve vücut yapısına göre gelinlik seçimi:

    Kişinin vücut yapısı ve oranları, gelinliğin olması gereken silüetini belirler. Saçı ve teni, renk koordinatlarını verir. Bu kişiden kişiye değişir. En doğru tasarım, kusurları gizleyip güzelliğini yücelten, mutlu ve rahat hissettirecek olandır. Bu konuda profesyonellere danışmalarını ve bol bol deneme yapıp vücutlarını tanımalarını öneririm gelin adaylarının.

    Gelinlik kişiye özel olmalı:

    Bizim gelinlerimizde bu yaz da straplez, optik beyaz veya aşırı kabarık gelinlikler göremeyeceğiz. Düğün hazırlığı birçok detayı barındıran bir süreç. Bu süreçte doğru kişilerle çalışmak çok önemli. Biz herkesin gelinliği kendisinin olmalı diyerek ‘kar tanesi’ gibi eşsiz tasarımlar yapmaya özen gösteriyoruz. Tasarımlarımızı tercih eden misafirlerimizi hayallerinin ötesinde uğurluyoruz.

    BEGÜM SALİHOĞLU:

    2017 için en sevdiğim trendler olan büyük fiyonklar, uçuk pastel tonlarda pantone renkleri, dantel tulumlar ve pantolonların arkasında takılı kuyruklar bu yaz farklı olmak isteyen gelinlerin tercihi olacak. Bu farklılıkların dışında içte nüde tonlarında olan, daha bohem gelinlikler bu sezonda da devam edecek.

    Benim için gelinlik tasarlarken en önemli unsur kalıbın vücuda tam oturması ve gelini olduğundan da çok ince göstermesi. Kıvrımları olan bir gelin ise kıvrımları ortaya çıkartıp kesimiyle daha ince ve uzun gösterebiliyoruz. Kumaşta en iyi kaliteyi kullanıyoruz ve dantelleri kendi yorumumuzla kendimiz yarattığımız için her zaman farklı kılmayı başardık.

    2017 gelinlik modelleri hangisi moda? | 6

    Kimler nasıl gelinlik giymeli?

    Kum saati vücut tipindeki gelin adaylarına önerimiz A kesim, balık ve düz kesim. İnce uzun boylular da yine balık ve düz kesimin yanı sıra prenses kesim kabarık tercih edebilirler. Minyon tipte bir gelin adayına göğüsten aşağısı uçuşan bir gelinlik, düz kesim veya A kesim öneriyoruz.

    Elma tipindeki gelin adayları da A kesim tercih edebilir ya da prenses kabarık veya göğüsten aşağısı uçuşan modellere yönelebilir. Armut tipi vücut şekli de yine aynı gelinlikleri kullanabilir. Daha kilolu olan gelin adayları için de A kesim ve göğüsten aşağısı uçuşan modeller yine tercih edilmesi gereken modeller arasında.

    Kaynak: Posta.com.tr

  • Erkek arkadaşınız ciddi mi?

    Erkek arkadaşınız ciddi mi?

    Çoğu ilişkiye büyük umutlar besleyerek başlarız. Ancak karşınızdaki için geçici bir durum olabilir.

    Uzun süredir ilişkiniz var ancak hala aynı yerde sayıyorsanız. Erkek arkadaşınız birlikteliğiniz hakkında ciddi düşünmüyor olabilir. Erkek arkadaşınızın ciddi olup olmadığını anlamanın 5 yolu var.

    Sizinle zaman geçirmiyor
    Erkek arkadaşınız ile sürekli beraber olmak zorunda değilsiniz ancak haftanın 1 günü bile ısrarla görüşüyorsanız veya o istediğinde geliyorsa size ciddi bir şekilde yaklaşmıyor demektir. Arkadaşları ile buluştuğunda sizi davet etmesi ciddiyetinin belirtisidir.

    Ailesi ile tanıştırmıyor
    Aile ile tanışmak, ilişkinizi yeni bir boyuta taşımak demektir. Erkek arkadaşınız ailesinden birisi ile sizi tanıştırsa sizin ve ilişkiniz hakkında ileriye dönük bir şeyler düşünüyor demektir. Yanınızda ailesinden bahsetmiyorsa veya ailesi sizin hakkınızda bir şey bilmiyorsa yüksek ihtimal ilişkiniz onun için bir ciddiyet taşımıyor.

    Sizinle ilgilenmiyor
    Erkekler, değer verdikleri kadınlara karşı ilgili davranırlar. Nereye, nasıl gittiğinizi bilmek isterler. Erkek arkadaşınız sizin akşam nerede olduğunuzla ilgilenmiyorsa veya sizi eve bırakmayı teklif etmiyorsa, onun size yeterli ilgiyi vermiyor demektir. Her gün buluşmasanız da, sizi her gün aramalıdır.

    Bağlılık lafı etmiyor
    Evlilik ve bağlılık gibi konulardan uzak duran erkek bu konuları düşünmüyor demektir. İlişkiniz belli bir dönem geçirdiğinde evlilik gelinen son aşamadır eğer uzun süredir beraberseniz ve hala evlilik muhabbeti açıldığında konuyu değiştiriyorsa bu ilişkiyle oyalanmamanız sizin için en iyisidir.

    Samimi davranmıyor
    Kalabalık bir grup ile dışarı çıktığınızda erkek arkadaşınızın size karşı tavırları çok önemli. Ciddi düşünen erkek, çevresindekilerin ne düşündüğünü umursamadan sizinle ilgilenir ve samimi davranır. Ancak erkek arkadaşınız kalabalık ortamlarda elinizi tutmuyor, sarılmıyor veya sizden uzak duruyorsa ilişkinizin ciddiyetinde bazı şüpheleri var demektir.

     

    Kaynak: cosmopolitanturkiye.com

  • Mutsuz evliliklerin üstesinden gelme yolları!

    Mutsuz evliliklerin üstesinden gelme yolları!

    Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER) Genel Başkanı Uz. Dr. Taner Canatar, bazen imkansız gibi görünse de mutsuz bir evlilik ve eş için her şeyin bitmiş sayılmayacağını, aslında birkaç küçük değişim ve adımla ilişkinin seyrinin değişebileceğini söyledi.

    Uz. Dr. Taner Canatar, evlilik ilişkisinin sevgi, saygı, paylaşma ve hoşgörü ile yürütülürse mutluluğun, yürütülemez ise de mutsuzluğun başlıca kaynaklarından birisi olduğunu ifade ederek, “Evlilik, ‘ben’i koruyarak ‘ben’ ve ‘sen’ den ‘biz’ oluşturabilme arzusudur.

    Kadın ve erkek bakış açısındaki temel farklılıklar, duyguları, ihtiyaçları, bedensel duyumları, davranışları ve seçimleri olduğu kadar söylemleri, öncelikleri ve ilgi alanlarını da doğrudan etkiler. Bunun sonucunda da kadınların ve erkeklerin birbirlerinden uzaklaşma nedenleri de farklı olur” dedi.

    Kadın için erkeğin ilgi göstermesi sevgisinin en önemli belirtisi iken eşi tarafından ilgi görmeyen, ihmal edilen bir kadının değersizlik duygusuna kapıldığını söyleyen Canatar, sözlerine şöyle devam etti:

    “Bu durumda en çok ihtiyacı olan şey eşinin onu sevdiğine, ona değer verdiğine dair sözleri ve davranışlarıdır ama bunları bulamadığında eşine küser, kırılır ve ondan uzaklaşır. Uzaklaşan taraf erkek olduğunda ise nedeni genellikle eşe duyulan öfke ve kırgınlıktır.

    Kırgınlık ve öfke genellikle birlikte, çoğunlukla da iç içe geçmiş şekilde yaşanan ve ilişkiyi yavaş yavaş zehirleyen duygulardır; çözüme kavuşturulmadıklarında etkileri yıkıcı olur. Oysa evlilikte aşk, yakınlık ve sevgi için duyulan gereksinimlerin karşılanması amaçlanır.”

    Mutsuz evliliklerin oranının giderek arttığını belirten Canatar, mutsuz çiftlere şu önerilerde bulundu: “Her ne kadar zor hatta bazen imkansız gibi görünse de mutsuz bir evlilik ve eş için her şey bitmiş sayılmaz. Aslında birkaç küçük değişim ve adımla böylesine bir ilişkinin seyri değişebilir.

    Her şeyden önce eşler arasında şehvet ve tutkunun yeniden alevlendirilmesi gerekir. Yani flört günlerine geri dönmelisiniz. Eşinize ilgi, sevgi, yakınlık göstermekten hiç vazgeçmeyin, onu dinleyin, onaylayın, takdir edin, asla başkalarıyla kıyaslamayın ve kesinlikle aşağılamayın.

    Eşinizin duygu ve düşüncelerini önemsediğinizi ve ona değer verdiğinizi her fırsatta sözleriniz ya da davranışlarınızla gösterin. Eşinizi kendi istediğiniz gibi birine dönüştürmeye çalışmayın. Baskıcı ve kontrolcü değil, duyarlı, özenli, yakın ve sıcak olun.

    Sorunları henüz başlangıç aşamasındayken açık bir şekilde masaya yatırıp kendi hatalarınızı açık yüreklilikle kabul ederek birlikte çözüm yolları arayın. Şu an ve şimdiyi yaşamaya gayret edin.

    Eşinizin ya da kendinizin geçmişte yaptıklarını tekrar tekrar gündeme getirmeyin, hataları için onu yargılayıp, yaptıklarını sürekli başına kakmayın.

    Tensel temasınızı artırın. Birlikte daha fazla zaman geçirin ve gelecekte hatırlamaktan mutluluk duyacağınız güzel anılar inşa etmek için birlikte yapmaktan hoşlandığınız şeylere öncelik tanıyın.

    Cinsel yaşamınızı canlı tutun. Mutlu bir ilişkinin, duygusal ve cinsel doyumla mümkün olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Elinizden geleni yaptığınız halde, evliliğinizin sihrini kaybettiğini ve kendi başınıza bunu başaramayacağınızı düşünüyorsanız da bir evlilik terapistine başvurmaktan çekinmeyin.”

    İHA