Etiket: evlilik

  • Aşkınızı Evliliğe Dönüştürebileceğiniz Burçlar

    Aşkınızı Evliliğe Dönüştürebileceğiniz Burçlar

    Burçlarınız aşk ve evlilik hayatınızdaki uyumu da etkiliyor.


    K
    OÇ BURCUNUN UYUMU

    Koç-Koç: Sonuçta kadın erkeğe hükmedecektir. Erkek de rolünden rahatsızlık duyacaktır.

    Koç-Boğa: Oldukça sürtüşmeli bir maceradır. Uzun vadede sorunlar ortaya çıkacaktır.

    Koç-İkizler: Heyecan verici bir birleşme. İkizler durulursa başarılı evlilik olabilir.

    Koç-Yengeç: Güçlü cinsel çekim vardır ama evlilik korkunç bir kasırga olabilir.

    Koç-Aslan: Başarılı bir beraberlik ve evlilik Aslan’ın fazla kısıtlamaması ile yürür.

    Koç-Başak: Aşkta eğlence duyulmasına karşın başarılı evlilik olasılığı yarı yarıyadır.

    Koç-Terazi: Kısa süreli bir çekim yaşanabilir. Cinsellikte başarı olsa da evlilik için uyum azdır.

    Koç-Akrep: Tutarsız bir aşk macerası ve alışılmadık bir evlilik ortaya çıkacaktır.

    Koç-Yay: Güzellik dolu bir aşk macerası ve fiziksel tatmine bağlı evlilik başarısı.

    Koç-Oğlak: Bu burçlar Evlilik için, aşk macerasından daha uygun bir çift olurlar.

    Koç-Kova: En başarılı ve mutluluk verecek bir ilişki ve evlilik ortaya çıkacaktır.

    Koç-Balık: Aşk ve evlilikte cinsel fantezilerle desteklenen bir beraberlik ve başarı şansı vardır

    BOĞA BURCUNUN UYUMU

    Boğa-Koç: İki farklı kişiliğin birliği olup Koç’un kaçamaklarına göz yumması gerekecektir.

    Boğa-Boğa: Zevkli bir ilişki olabilir ama evlilik söz konusu olursa durum biraz karışıktır.

    Boğa-İkizler: Taban tabana zıt iki karakterdir. İlişki ve evlilikte sağlamlık zor bulunur.

    Boğa-Yengeç: Fiziksel uyum olursa ilişki ve evlilik başarılı yürüyecektir.

    Boğa-Aslan: Uzun vadede başarılı bir ilişki olmaz. Aslan’ın yönetimine uyması gerekir.

    Boğa-Başak: Cinsel uyum sağlanırsa beraberlik ve evlilik yürüyebilir.

    Boğa-Terazi: Doyumlu bir cinsellik ve kalıcı bir beraberlik olasılığı çok yüksektir.

    Boğa-Akrep: Derin bir aşk yaşanabilir. Evlilikte ise hoşgörü ile sağlamlık gelebilir.

    Boğa-Yay: Tasasız Yay’dan eğlenceli bir aşk beraberliği çıkar. Boğa ise sahiplenicidir.

    Boğa-Oğlak: Uzun vadeli bir beraberlik olasıdır. Ama tutkulu bir aşk zordur.

    Boğa-Kova: Rasgele bir ilişki ve geleceği olmayan bir beraberlik olasıdır.

    Boğa-Balık: Tutkulu ve ateşli bir aşk ve geleceği olan bir evlilik umudu çok yüksektir.

    İ
    KİZLER BURCUNUN UYUMU

    İkizler-Koç: Kısa süreli harika bir ilişki. Uzun süreli aşka dönme şansı da yüksektir.

    İkizler-Boğa: Kısa süreli ve sonu mutsuz bir ilişki olasıdır.

    İkizler-İkizler:
     Seyrek olarak yürüyecek çok ilginç bir ilişki olacaktır.

    İkizler-Yengeç: Baştan batmaya mahkum bir ilişkidir ve evlilikte de yürümesi zordur.

    İkizler-Aslan:
     İdeal bir çift olacaktır. Kalıcı bir ilişki için aranan her şey vardır.

    İkizler-Başak: Merkür kafa beraberliği yaparsa da tutkulu gönül beraberlikleri zordur.

    İkizler-Terazi: Çekici ve ilginç bir beraberlik olacaktır. Mutlu bir evlilik olasıdır.

    İkizler-Akrep: Tutkulu dönemden sonra monotonluk başlar. Düşmanlık bile olasıdır.

    İkizler-Yay: Evlilikte her iki tarafın çabası gerekir. İlişki birden başlayıp birden bitebilir.

    İkizler-Oğlak:Tutucu taraf ile uçarı taraf arasında ancak tutkulu bir aşk yardımcı olabilir.

    İkizler-Kova:Tutku yerine sevginin yer alacağı bir evlilik yürüyecektir.

    İkizler-Balık:Riskli bir aşk ilişkisi ve mutsuz bir evlilik ortaya çıkması olasıdır.

    YENGEÇ BURCUNUN UYUMU

    Yengeç-Koç : Sahiplenici Yengeç için zor bir ilişkidir. Evlilik de kayalara toslayabilir.

    Yengeç-Boğa: Eğlenceli bir ilişki ve başarılı bir evlilik getirmesi olasıdır.

    Yengeç-İkizler: Fazlasıyla duygusal bir ilişkidir. Temel farklılıklar fırtınalar kopartabilir.

    Yengeç-Yengeç: Fiziksel çekiciliği yüksek bir ilişkidir. Evlilikte ise anlayışlı olmaları gerekir.

    Yengeç-Aslan:Tutkulu bir aşk ilişkisi ve başarılı bir evlilik olasıdır.

    Yengeç-Başak: Çekingen yürüyen bir ilişkidir ama başarılı bir evlilik getirecektir.

    Yengeç-Terazi: Çekici bir aşk ilişkisi başlayabilir ama evlilik için durum biraz risklidir.

    Yengeç-Akrep: Giderek derinleşen bir aşk ilişkisi başarılı bir evliliğe yürüyebilir.

    Yengeç-Yay: Özgür taraf ile sahiplenici taraf arasında sürtüşmeli bir beraberliktir.

    Yengeç-Oğlak: Tutarsız tarafları görülen bir ilişki ve umut vermeyen bir evlilik sayılır.

    Yengeç-Kova: Kısa süreli bir tutku heyecanı olabilir ancak bu evlilik için yeterli sayılmaz.

    Yengeç-Balık: Hem kısa dönemde hem de uzun zamanlar için başarı gösteren mutlu ilişkidir

    ASLAN BURCUNUN UYUMU

    Aslan-Koç :Keyifli ve tutkulu bir ilişki ve mutlu bir evlilik gözükmektedir.

    Aslan-Boğa: İlişki yürüyebilir ama uzun ve kalıcı bir evlilik tarafları sıkacaktır.

    Aslan-İkizler: Eğlenceli bir aşk ilişkisi ve hoş bir evlilik ortaya çıkacaktır.

    Aslan-Yengeç: Bir taraf tutkulu sevgi diğer taraf korunma bekleyecektir. Evlilik yürüyebilir.

    Aslan-Aslan: Ortak egolar tatmin edilince göz kamaştırıcı bir beraberlik çıkacaktır.

    Aslan-Başak:
     Eleştiren taraf ile katlanamayan taraf arasında zor bir beraberliktir.

    Aslan-Terazi: Öfke dizginlenirse hoş bir beraberlik ve dayanıklı bir evlilik sayılır.

    Aslan-Akrep: İlişkileri heyecan vericidir ama evlilik için iki kere düşünmeleri gerekir.

    Aslan-Yay: Çok eğlendirici bir aşk ilişkisi ve mutlu bir evlilik olasıdır.

    Aslan-Oğlak: Kısa ve hoş bir ilişkidir ama evlilikte sorunlar çıkacaktır.

    Aslan-Kova: Geçici bir tutku beraberliği ama zor bir hayat arkadaşlığı gözükmektedir.

    Aslan-Balık: Çok zor yürüyen bir aşk ilişkisi ve mutsuz ve zorlu bir evlilik çıkabilir.

    BAŞAK BURCUNUN UYUMU

    Başak-Koç : Zor bir ilişki ve güç yürüyecek bir evlilik göze çarpmaktadır.

    Başak-Boğa: Heyecanı az ama mutlu bir ilişki ve uyumlu bir evlilik yürüyebilir.

    Başak-İkizler: İlişkinin olması mümkündür ama evlenirken iki kere düşünmesi gerekir.

    Başak-Yengeç: Ateşli ve tutkulu bir ilişki ve kalıcı bir evlilik olasıdır.

    Başak-Aslan:Bir gecelik ateşli aşkın bir ömrü yakacağı evlilik olabilir.

    Başak-Başak: Can sıkıntıları erkenden başlamazsa evlilik yürüyebilir.

    Başak-Terazi: Zor bir aşk beraberliği ve iyice düşünmeden yapılmayacak bir evlilik sayılır.

    Başak-Akrep: İlginç bir ilişki ve kalıcı bir beraberlik için gereken uyumları vardır.

    Başak-Yay: Beraber bir hafta geçirebilirler ama bir ömür için iyi düşünülmelidir.

    Başak-Oğlak: 
    Cansız gözüken bir ilişkidir ama evlilik sağlam yürüyecektir.

    Başak-Kova: Zamanın aşkı azalttığı bir ilişkidir ve evlilik için akıllıca yaklaşım değildir.

    Başak-Balık: Kısa sürede rahatsız bir aşk gelişmesi ve başarılı olmayacak evlilik demektir.

    TERAZİ BURCUNUN UYUMU

    Terazi-Koç :Sıradan bir ilişki fakat sıra dışı bir evlilik olmaya adaydır.

    Terazi-Boğa: Eğlence ve oyun dolu ilişkidir ama ayakta kalamayan evlilik olasıdır.

    Terazi-İkizler: Aşkta uyumlu bir ilişki ve sıcak bir evlilik görülmektedir.

    Terazi-Yengeç: Sırasında katlanılacak bir ilişkidir ama evliliğe katlanmak zorludur.

    Terazi-Aslan: Tatlı ve ateşli ilişki sıcak bir evliliğe dönebilir ve ayakta kalabilir.

    Terazi-Başak: Sonu belirsiz bir ilişki olduğu gibi katlanması zor bir evliliktir.

    Terazi-Terazi: Yürüyecek bir ilişkidir ama evlilik için çok olgunlaşması gerekir.

    Terazi-Akrep: Tutkulu,ateşli ve fırtınalı bir ilişkidir. Evlilikte de aynen yürüyecektir.

    Terazi-Yay: Temelde anlaşırlarsa hem ilişkide hem evlilikte uzun vadeli sıcaklık olacaktır.

    Terazi-Oğlak: 
    Kişilik çatışmaları ilişkiyi ve evliliği harap edebilir.

    Terazi-Kova: Seks ve tutkunun bulunduğu ilişki ve heyecanlı bir evliliktir.

    Terazi-Balık: Aşk ilişkisi de evlilikte tarafları küstürebilir.

    AKREP BURCUNUN UYUMU

    Akrep-Koç : 
    Zor bir ilişki ve yine zor bir evlilik beraberliği demektir.

    Akrep-Boğa: Cinsel uyuşma ilişkiyi güçlendirir ama evlilik şüphelidir.

    Akrep-İkizler: İnişleri ve çıkışları olan zor bir ilişki ve evliliktir.

    Akrep-Yengeç: Uyumlu,koruyucu ve iyi bir ilişkidir. Evlilikte mutlu geçer.

    Akrep-Aslan: 
    Heyecan vericidir ama evlilik uzun süreli olunca yıpratacaktır.

    Akrep-Başak:
     Düşünceler ortak olsa da Akrep bir süre sonra yeni heyecanlar arayacaktır.

    Akrep-Terazi: İlişkiler çok fırtınalıdır. Evlilik de pek sakin geçmez.

    Akrep-Akrep:Tarafları gerecek ve heyecan verecek bir beraberliktir.

    Akrep-Yay: Taraflar bir gecelik aşk için tutkuludur ama bir ömür için dayanamazlar.

    Akrep-Oğlak: Tutkuda ve duygularda eşitlik sağlanır ve uzun süreli sağlam beraberlik olur.

    Akrep-Kova:
     Cinsel çekicilik bile tarafları zor bir arada tutar.

    Akrep-Balık: Hem ilişkide hem de evlilikte çok iyi zaman geçer.

    YAY BURCUNUN UYUMU

    Yay-Koç :
    Cinsel uyuma bağlı olarak ilişki ve evlilik olumlu yürüyecektir.

    Yay-Boğa
    :Uzun süreli bir ilişki ve evlilik için büyük çabalar gerekmektedir.

    Yay-İkizler:
    Durum umutsuzdur ama, cinsel anlaşma durumunda bir süre yürüyebilir

    Yay-Yengeç:
    Sevgili yerine iyi dost olabilirler.

    Yay-Aslan
    :Başarılı bir ilişki evliliği de cennete çevirebilir

    Yay-Başak:İlişki ve evlilikte taraflar birbirini sıkıcı bulabilir.

    Yay-Terazi:Hem kısa bir ilişki ve hem de evlilik için başarılı bir beraberliktir.

    Yay-Akrep:
    Fiziksel uyum sağlansa bile evlilik uzun ömürlü olmayacaktır.

    Yay-Yay:Bağımsızlık arzuları ilişkiyi ve evliliği cehenneme çevirebilir.

    Yay-Oğlak:Maddi dünyalara farklı bakış evliliği mutsuz yapar.

    Yay-Kova:Eğlenceli aşk ve sevgili gibi yürüyen evlilik başarılı olabilir.

    Yay-Balık:Zorlu bir gönül başarısı ve mutluluğu zor bir evliliktir.

    OĞLAK BURCUNUN UYUMU

    Oğlak-Koç :İlişkileri yürüyebilir ama evlilik daha az umut vermektedir.

    Oğlak-Boğa:
    Ayakları yere sağlam basan taraflar ilişki ve evlilikte başarılı olabilirler.

    Oğlak-İkizler:Kararsız kişilik ile sağlamcılık aşkın her şeye yetmediğini gösterecektir.

    Oğlak-Yengeç:Karşıt burç insanları ilişki ve evlilikte zor anlaşırlar.

    Oğlak-Aslan:
     Fiziksel olarak uyum sağlanması zordur. Tabi evlilikte de bu geçerlidir.

    Oğlak-Başak: Sadık ve tutucu taraflar ilişki ve evlilikte başarılı olurlar.

    Oğlak-Terazi: İlişki ve evlilik Oğlak’ı tutacak maddi güç varsa yürür.

    Oğlak-Akrep
    :Bu ikiliden tutkulu beraberlik ve mutlu evlilik çıkacaktır.

    Oğlak-Yay: Mutlu bir ilişki kurulamayınca başarılı bir evlilik çıkamaz ortaya.

    Oğlak-Oğlak: İlişki ve evlilik eğlendirici olmaz ama gene de yürüyebilir.

    Oğlak-Kova: Hoşgörü gerektiren ilişkide tararların çok çaba harcaması gerekir.

    Oğlak-Balık: İlişki ve uzun süreli evlilik için her ikisi de olumlu enerjiler verirler.

    KOVA BURCUNUN YORUMU


    Kova-Koç :
    Bu ikiliden başarılı bir ilişki ve mutlu bir evlilik ortaya çıkar.

    Kova-Boğa:Hem ilişki ve hem de evlilikte taraflar oldukça çaba harcamalıdır.

    Kova-İkizler:Heyecanlı İkizler için Kova denge unsurudur. İlişki ve evlilik yürür.

    Kova-Yengeç: Çok zorluklar barındıran ilişki ve sorunlu evlilik demektir.

    Kova-Aslan:Cinsellik başarılı olsa da uzun süreli aşk için zorlu bir beraberliktir.

    Kova-Başak: Evlilik ancak cinsellik dışında ortak ilgi varsa yaşayabilir.

    Kova-Terazi: 
    Heyecanlı bir aşk ve büyük ölçüde başarılı bir evlilik ortaya çıkacaktır.

    Kova-Akrep: 
    Bu ikilinin ilişkileri ve evlilikleri de kısa süreli olacaktır.

    Kova-Yay: 
    Bunlar kısa ve uzun vadede çok uyumlu bir çift olacaklardır.

    Kova-Oğlak: Bu ilişki başlasa da mutlu bir sonuca ulaşması çok zordur.

    Kova-Kova: Ortaya zevkli bir ilişki ve sağlam bir evlilik çıkacaktır.

    Kova-Balık:
     Başlangıcı umut verse de ilişki ve evlilik sağlam kalmayacaktır.

    BALIK BURCUNUN UYUMU

    Balık-Koç :Uyum noktaları tutku ve cinsellik olursa ilişkileri yürüyecektir.

    Balık-Boğa:Bu ikiliden cinselliği güçlü bir ilişki ve tatmin edici evlilik çıkacaktır.

    Balık-İkizler:Ortaya kısa ama ateşli bir ilişki ve mutsuz bir evlilik çıkabilir.

    Balık-Yengeç: İlişki ve evlilikte çok uyumlu bir çift olacaklardır.

    Balık-Aslan: Zor bir ilişki ve başarısız bir evlilik demektir.

    Balık-Başak: Kavgalarla geçen bir ilişki ve başarısız bir evlilik olacaktır.

    Balık-Terazi: Kopuk bir ilişki başarısız bir evlilik getirecektir.

    Balık-Akrep: 
    Uyumlu bir ilişkiden mükemmel bir evlilik çıkacaktır.

    Balık-Yay: İlişkileri başladığı kadar çabuk biter. Evlilik için iki kez düşünmelidir.

    Balık-Oğlak: Ortaya iyi bir ilişki ve başarılı bir evlilik çıkması büyük olasılıktır.

    Balık-Kova: 
    Mantık ve duyguların çatıştığı ortamdan ortaya sorunlar çıkacaktır.

    Balık-Balık: Çok tutkulu bir ilişkidir ama ateş sönünce ortaya biten bir evlilik çıkabilir.

  • Evlilikte Sevgi Haritası

    Evlilikte Sevgi Haritası

    Aşağıdaki sorulara dürüstçe yanıtlar vererek, sevgi haritanızın niteliği hakkında bir fikir edinebilirsiniz. Bu ilk ilke açısından evliliğinizin nasıl gittiğine ilişkin en doğru okumayı yapabilmek için, ikinizin de aşağıdaki alıştırmayı tamamlamalısınız.

    Cümleleri okuyun ve doğruysa D’yi yanlışsa Y’yi daire içine alın.

    1)    Eşimin en iyi arkadaşlarının adını rahatlıkla söyleyebilirim. D-Y

    2)    Şu anda eşimin hangi stresle yüz yüze olduğunu söyleyebilirim. D-Y

    3)    Son zamanlarda eşimi sinirlendirenlerin bazılarının adlarını biliyorum. D-Y

    4)    Eşimin aklından geçen bazı hayalleri anlatabilirim. D-Y

    5)    Eşimin dinsel inanç ve görüşleri hakkında bilgilere sahibim. D-Y

    6)    Eşimin temel yaşam felsefesini anlatabilirim. D-Y

    7)    Eşimin en az hoşlandığı arkadaşları sayabilirim. D-Y

    8)    Eşimin en sevdiği müziği biliyorum. D-Y

    9)    Eşimin en sevdiği üç filimi sayabilirim. D-Y

    10) Eşim şu anki sıkıntılarımdan haberdar. D-Y

    11) Eşimin yaşamındaki en özel üç dönemi biliyorum. D-Y

    12) Eşimin çocukluğunda olan en stresli olan dönemi anlatabilirim. D-Y

    13) Eşimin en büyük arzularını ve hedeflerini sayabilirim. D-Y

    14) Eşimin en önemli endişelerini biliyorum. D-Y

    15) Eşimin kimlerle arkadaşlık ettiğini biliyorum. D-Y

    16) Eşime piyongo çıksaydı ne yapmak istediğini biliyorum. D-Y

    17) Eşimle ilgili ilk izlenimlerimi ayrıntılarıyla anlatabilirim. D-Y

    18) Eşime düzenli olarak şu anki dünyasıyla ilgili sorular sorarım. D-Y

    19) Eşimin beni gayet iyi tanıdığını hissediyorum. D-Y

    20) Eşim umutlarımı ve arzularımı biliyor. D-Y

     

    Puanlama: Her (D) işaretlemesi için “1” puan verin

    10 puan ya da üzeri ise: Bu, evliliğinizde güçlü olduğunuz bir alan. Eşinizin günlük yaşantısı, korkuları, hayalleri, umutları ile ilgili oldukça ayrıntılı bir bilgiye sahipsiniz. Eşinizin neyi neden yaptığını biliyorsunuz. Bu araştırmalar birbirinize ne kadar bağlı olduğunuzu gösterecektir. İlişkinizi bu şekilde sürdürürseniz ortaya çıkacak sorunlarda baş etmede güçlük çekmeyeceksiniz.

    10 puanın altı ise: Evliliğinizi bu alanda biraz iyileştirmeniz gerekebilir. Beklide birbirinizi tanıyabilmek için gerekli zaman hiç elinize geçmemiştir. Ya da yaşamınız yıllar boyunca değişirken sevgi haritanız değişmeye uğramış olabilir. Her iki durumda da eşiniz hakkında daha fazla bilgi edinmek için zaman ayırarak ilişkinizin güçlendiğini hissedeceksiniz.

  • Evlilik ve İlişkilerde Terapi Gerektirebilecek Durumlara Dikkat!

    Evlilik ve İlişkilerde Terapi Gerektirebilecek Durumlara Dikkat!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “YOKTAN YERE ÇIKAN TARTIŞMALAR BÜYÜYÜP ÇİRKİNLEŞTİRMEYİN!”

    Evliliğiniz ya da beraberliğinizdeki sorunları birlikte çözemiyor musunuz? Devamlı kavga mı ediyorsunuz? Tartışmalarınız en ufak anlaşmazlıkta bile bağırış çağırışlara, kontrol edilemeyen saldırgan hareketlere mi dönüşüyor? “Aramızdaki saygıyı kaybettik, artık partnerime kin besliyorum!” diye mi düşünüyorsunuz? Eşinizi başkalarıyla kıyaslar duruma mı geldiniz? Artık partnerinizle konuşacak bir şeyinizin kalmadı mı? Kıskançlıklar kontrolden çıktı mı? Cinsellikten haz alamadığınızı mı düşünüyorsunuz? Ona artık güvenmiyor musunuz? Evliliğiniz ya da ilişkiniz çıkılmaz bir hal mi aldı? Sorunlarınızın üstesinden tek başınıza gelemiyor musunuz? O zaman bize kulak verin! İlişkinizin gidişatına yön verebilmek için ihtiyacınız olan tek şey profesyonel bir yardım.

    Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, çiftlerin problemlerini çözmek adına gidecekleri bir evlilik terapistinin, yaşadıkları sorunların temeline inebileceğine ve altında yatan nedenleri irdeleyerek, çiftlere düşündüğünüzden daha çok yardımcı olabileceklerine değindi. Peki, bu problemlerin evlilik terapisti aracılığıyla çözülebilecek sorunlar olduğuna nasıl karar verilecek? Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri,terapi gerektiren 7 durumu açıklıyor 

    YOKTAN YERE ÇIKAN TARTIŞMALARI BÜYÜYÜP ÇİRKİNLEŞTİRİYORSANIZ!

    CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, “Elbette, “kavga” her ilişkinin tuzu biberidir. Fakat birbirinizi görmeye tahammül bile edemeyecek düzeyde, nefes alır gibi tartışıyor, kendinizi her daim gergin, mutsuz ve saldırgan hissediyor ve partnerinize bağırmak bile sizi rahatlatmaya yetmiyorsa, ilişkinizin evlilik terapistine ihtiyacı var demektir. Uzlaşmada bir hayli zorluk çektiğiniz baş başa yapığınız tartışmaları, bir evlilik terapistinin yardımıyla sonuca ulaştırabilirsiniz.” dedi.

    BİRBİRİNİZE OLAN SAYGINIZI YİTİRDİYSENİZ!

    CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa ; “Her hangi bir konuda, partnerinizden hiç beklemediğiniz bir tepki almış ve bu konuda onu bir türlü affedemiyor olabilirsiniz. Sürekli bunları size nasıl yaptığı konusunda içiniz içinizi yiyor olabilir. Bazı durumlarda affetmeyi bilmek, öğrenmek ve uygulayabilmek gerekir. Elbette, affedilemeyecek durumlarda vardır. Bu konuda en iyi kararı bir evlilik terapistiyle birlikte verebilirsiniz.” dedi.

    BİRBİRİNİZİ BAŞKALARIYLA KIYASLIYORSANIZ!

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ; “Düzgün bir ilişkide olmaması gereken belki de en önemli şey çiftlerin birbirlerini eski sevgilileriyle ya da çevresindeki kişilerle kıyaslamasıdır. Böyle bir sonunuz varsa ve beraberliğinizin devamlılığı adına bir şeyler yapmak istiyorsanız , hiç vakit kaybetmeden bir evlilik terapistine gitmenizde fayda var.” dedi.

    BİRBİRİNİZE ARTIK GÜVENMİYORSANIZ!

    CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan ; “Güven bir ilişkinin temelini oluşturur. Eğer ilişkinizde güven yoksa kıskançlıklar, kısıtlamalar, karşılıklı şüpheler peşinizi bırakmaz ve her an “Acaba yanlış anlaşılacak mı?” düşüncesi ve kişinin kendisini devamlı savunmaya alması sizi ve sevginizi yer bitirir. Evlilik terapisti bu güvensizliğin altında yatan nedenleri fark edebilmenizi kolaylaştırarak, ilişkinizin sağlıklı ilerlemesine yardımcı olacaktır. ” dedi

    BİRBİRİNİZLE NEREDEYSE HİÇ KONUŞMUYORSANIZ!

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ; “Bazı ilişkilerde, yoktan yere çıkan tartışmaların büyüyüp sesli olarak ifade edilmesinin yerini, sessizlik alabilir. Susmak eylemini iyi bir cevap olarak görüyor olabilirsiniz. Bazen susmak gerçekten işe yarayabiliyor fakat bu süreklilik kazanırsa, ilişkilerde kalıcı ve yıpratıcı etkiler bırakabilir. Sağlıklı bir ilişki kurabilmek, anlaşamadığınız noktalar üzerinde oturup konuşmak ve sonuca varabilmek için sağlıklı iletişim kurabilmek çok önemlidir. Bu sessizliği bozmak, duygularınızı ve düşüncelerinizi rahatlıkla ifade edebilmek için evlilik terapistini aracı kullanmak en mantıklı çözüm olabilir.” dedi.

    KISKANÇLIĞINIZI KONTROL EDEMİYORSANIZ!

    CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa ; “Kıskançlık eyleminin en büyük nedeni; çiftlerin birbirini tam anlamıyla tanıyamamasından kaynaklanan güvensizlik sorunudur. Çiftlerin birbirlerini tanıyamamasının nedeni ise iletişim eksikliğidir ki, bu da aslında en büyük sorundur. Eğer bir ilişkide, çiftler birbiriyle samimi bir şekilde konuşamıyorsa büyük bir problem var demektir. Sizi bu çıkmazdan çıkarabilecek tek kişi evlilik terapisti olabilir.” dedi.

    CİNSELLİKTEN HAZ ALMIYORSANIZ!

    CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe ; “Partnerinizi ne kadar severseniz sevin iş cinselliğe geldiğinde isteksizleşiyor ya da orgazm olamıyorsanız, sorun sadece partnerinizde olmayabilir. Bunu öğrenebilmek için yorganın altında ne olup ne bittiğine bakmak lazım. Bu problemi partnerinizle birlikte çözemiyorsanız, sorunun siz, partneriniz ya da dış çevreden mi kaynaklandığını cinsel terapi tekniklerine hakim bir evlilik terapisti yardımıyla açıklığa kavuşturabilirsiniz.” diye açıkladı.

  • Boşanma Davası Nasıl Açılıyor ?

    Boşanma Davası Nasıl Açılıyor ?

    İşte boşanma davası hakkında bilmek istediğiniz, size gerekli olan bütün bilgiler. Hiç birimiz boşanmak için evlenmiyoruz ama maalesef hayat bu…

    Hiç birimiz eşimizden boşanmak istemeyiz. Ama hayat bu işte. Boşanmak zorunda kalabiliriz. Boşanma kararını verme sürecini atlatıp, boşanmaya karar verdiğimizde bizi diğer zor yol bekler. Boşanma yolu zor bir yol. Boşanmada sizi neler bekliyor ?

    Eşlerden biri kabul etmese de boşanma gerçekleşebilir mi?

    Türk hukukunda iki tip boşanma şekli vardır: Anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma.

    Anlaşmalı boşanmada her iki taraf da boşanmayı arzular. Mali konular, çocukların velayeti, mal paylaşımı konularında bir anlaşma metni vardır. Hakimin buna müdahale etme şansı olsa da, her iki taraf da müdahale edilen hususları benimser ve onaylarsa anlaşmalı boşanma gerçekleşir.

    Çekişmeli boşanmada ise taraflardan biri boşanmayı ister, diğeri istemez. Bu durumda davayı açan davacı taraf artık evlilik birliğinin çekilmez bir hale geldiğini ispat etmekle mükelleftir. Mahkemenin de buna kanaat getirmesi şarttır.

    Taraflardan birinin boşanmayı istemediği hallerde delillerin toplanma ve davanın ispatlanma süreci Türkiye’deki hukuk sisteminin ve adliyelerin yoğunluğundan dolayı uzar. Bunun en önemli sebebi, özellikle büyük şehirlerde duruşmanın kısa ararlıklarla değil, iki-üç ay gibi uzun aralıklarla verilmesidir.

    Zina nedeniyle boşanma davası nasıl açılır?
    Evlilik birliği içinde kanunun ve toplumun taraflara yüklediği en önemli yükümlülüklerden biri eşlerin birbirine sadakatidir. Kadın ya da erkeğin üçüncü bir kişiyle kuracağı ilişki hukuken zina anlamına gelir. Taraflardan birinin zinası halinde, diğer tarafın bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkı vardır.

    Zinaya dayalı boşanma davaları, bu durumu öğrenme tarihinden itibaren altı ay ve her halükarda beş yıllık bir zamanaşımı süresine tabidir. Yani aldatıldığını öğrenen eşin, öğrenme tarihinden itibaren en geç altı ay içinde mahkemeye dava açması halinde zamanaşımını süresi kesilmiş olur.

    Zina nasıl ispatlanır?
    Zina için çeşitli ispat yolları vardır. Teknolojik imkanlardan faydalanarak, msn kayıtları, sosyal siteler, fotoğraflar, bilgisayar kayıtları, tanık gibi delillerle zina ispatlanabilir. En önemlisi, mahkemenin zinanın gerçekliğine kanaat getirmesidir.

    Zina için suçüstü hali yapılamaz. Çünkü zina TCK’da suç olmaktan çıkarılmıştır. Ama zinanın ispatı için birkaç tanıkla birlikte zinanın gerçekleştiği yere gidilmesi, bunun gerekirse kolluk kuvvetleriyle de desteklenmesi halinde zina ispatlanabilir.

    Ancak kolluk kuvvetleri, sadece zinadan dolayı oraya gelmeyeceklerdir. Bu itibarla gerçekleşen başka bir fiili durumda eğer kolluk kuvvetleri de duruma şahit olursa tanık olarak dinlenebilirler.

    Boşanma sebebi mahkemede nasıl ispatlanır?
    Açılan davanın niteliği ve sebebine göre çeşitli delilerle ispatlanabilir. Önemli olan, boşanma davasında dayanılan sebebin varlığıdır. Örneğin, zina sebebiyle açılan bir boşanma davasında fotoğraf, tanık ve bilgisayar kanıtları gibi çeşitli delillerle bu davalar ispatlanabilir.

    Mahkeme hakiminin delillerin gerçekliğine kanaat getirmesi gerekir. Bu nedenle delillerin inandırıcı olması zaruridir.

    Tarafların ikrarı ya da yemin teklifi mahkeme açısından bağlayıcı değildir. Yemin, sadece hukuk davalarında bir delil olarak kabul edilir, boşanma davalarında yemin deliline başvurulamaz.

    İkrar (bildirme) da başlı başına yeterli değildir. Boşanma davaları aile kavramının kutsallığına dayandığı için, hakime direkt müdahale imkanı tanınan davalardandır. Hakimin, evliliğin taraflar için bir faydası kalmadığına kanaat getirmesi gerekir. Yeterli delille ispatlanamazsa, hakim sadece tarafların beyanları üzerine boşanmaya karar veremez.

    Terk eden eşe nasıl boşanma davası açılır?
    Türk Medeni Kanununa göre terk, boşanma sebeplerinden biridir. Terk eden taraf altı ay içinde ortak ikametgaha dönmediyse, diğer tarafın dava açma hakkı vardır. Bu, niteliği itibarıyla bir dava değildir. İhtar davası olarak geçse de önemli olan diğer tarafa yapılacak terk ihtarıdır. Bu ihtarın yapılacağı herhangi bir adres bulunmaması durumunda, ilanen de olsa mutlaka bu ihtarın karşı tarafa ulaştırılması gerekir.

    İki aylık süre içinde müşterek ikametgaha dönülmesi, anahtarın nerede bulunduğu, yol gideri yatırıldıysa nereden temin edileceği gibi hususların ihtarda mutlaka bulunması gerekir. Terk eden eş ihtara rağmen dönmezse, diğer tarafa terk sebebiyle haklı bir dava açma sonucu doğar.

    Önemli olan kişinin terke zorlanmış olup olmadığı ve dönmemesi için herhangi bir sebebin bulunup bulunmadığıdır. Herhangi bir sebebe dayanmayan ve bu itibarla ihtara cevap vermeyerek ortak ikametgaha dönmeyen kişi kusurlu sayılır ve dava sonucu boşanma gerçekleşir.

    Boşanma davalarında kimler şahit olarak dinlenebilir?
    Ailenin yakınları, komşular, arkadaşlar ya da hiç tanımadıkları ama birebir olaylara şahit olan kişiler tanıklık yapabilirler. Önemli olan tanığın doğru beyan vermesidir.

    Boşanma davasında çocukların şahitliği kabul edilir mi?
    Çocuklar da şahit olarak dinlenebilir. Ancak çocuğun idrak çağı denilen yaşa ulaşmış olması gerekir. Yasa koyucu bunun için herhangi bir yaş sınırı belirtmemiştir. Ancak uygulamada 12 ve üzeri çocukların dinlendiğini görüyoruz.

    Mahkeme çocuklara boşanma davasına sebep olan olaylarla ilgili bilgi ve tanıklıklarını soracaktır. Örneğin, zinaya dair boşama davası açılıyorsa ve çocukların şahit olduğu bir olay varsa, telefon konuşmalarına tanıklık etmişse, çocuklar tanık olarak ifade verebilir.

    10 yaşından küçük çocukların tanık olarak dinlendiklerine pek rastlanmaz. Bunun nedeni hem ebeveyn baskısına daha kolay maruz kalmaları hem hayal dünyalarının daha gelişmiş olması nedeniyle olayları çarpıtabilme ihtimalleri hem de kendilerini ifade etmede zorlanmalarıdır.

    Boşanma kararı çocuğa nasıl açıklanır? Fikir almak için yazımıza tıklayın.

    Evlilik birliğinin temelinden sarsılması ne demektir?
    Kanunda sayılan zina, akıl hastalığı, hayata kast, terk, kötü muamele gibi hallerin dışında eşler arasında yaşanan diğer tüm problemler taraflar açısından evlilik birliğini çekilmez hale getiriyorsa, buna “evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma” diyebiliriz.

    Her iki tarafın yetişme ortamları, sosyal çevreleri, aile hayatları gibi ya da ayyaşlık, züppelik, cinsel uyumsuzluk, zührevi hastalıklar gibi kişiye özel durumlarını bu çerçevede değerlendirebiliriz.

    Bu temel sebeplerden birinin varlığı halinde, evlilik birliği çekilmez bir haldeyse ya da toplum ve bireyler için herhangi bir fayda kalmadıysa hakim boşanmaya hükmedebilir.

    Şiddet gördüğü için boşanmak isteyenler nasıl dava açmalı?
    Hukuk sistemimizde eşlerin birbirine karşı insanca davranması gerekliliği üzerine kurulmuş bir boşanma sebebi mevcuttur. Taraflardan birinin diğer tarafın hayatına kast etmesi, özel olarak düzenlenmiş bir boşanma sebebidir.

    Hayata kast etmede anlaşılması gereken, eşlerden birinin diğerini öldürmeye teşebbüs aşamasında kalan bir eyleminin olmasıdır. Bunun ispatı için tek yol, yapılmış olan bir savcılık şikayeti ya da akabinde açılmış bir ceza davasıdır.

    Taraflardan biri diğerinin canına kast etmese de kötü davranışı neticesinde şiddet uygulaması da boşanma sebebidir. Kötü muamele boşanma sebebidir, ancak cana kast sayılmaz. Kötü muamele; savcılık şikayeti, alınacak doktor raporu ve tanık ifadeleri ile ispat edilebilir.

    Akıl hastalığı boşanma sebebi sayılabilir mi?
    Akıl hastalığının boşanma sebebi sayılabilmesi için birden fazla şartın bir araya gelmesi gerekir. En önemlisi akıl hastalığı olan eşin, diğer eş için evlilik birliğini çekilmez hale getirmiş olması, hastalığın iyileşemeyecek mahiyette olması ve bunun ispatlanabilir olması gerekir.

    Akıl hastalığı olduğu iddia edilen kişinin doktordan ya da adli tıptan rapor alması şarttır. Bunun için fiili ehliyeti yoksa, bir vasi tayin edilmesi gerekir. Davanın açılacağı yer, eşlerin son altı ay içinde birlikte ikamet ettikleri yerin aile mahkemesidir.

    Evlenmeden önce hastalığın olduğu hallerde, evliliğin butlan (haksızlık) sebebiyle iptali denilen bir dava vardır. Aklı hastalığına dayalı boşlanma davası açılabilmesi için hastalığın evlilik birliği içinde ortaya çıkmış olması ve hastalığın iyileşemeyecek nitelikte olması gerekir. İyileşebilecek türdeyse ve eş tedaviye yanaşmıyor ya da gerekenleri yapmıyorsa diğer tarafın şiddetli geçimsizliğe dayanarak boşanma davası açması mümkündür.

  • Evlilik Hayatına Alışma İpuçları

    Evlilik Hayatına Alışma İpuçları

    Bir çift olarak günlük rutine alışmak zaman alabilir. Evlenmeden önce beraber bile yaşıyor olsanız, bekarlık günlerinize özlem duymanız gayet normaldir. Bazıları, evliliğin ilk aylarında çok fazla fikir ayrılığı yaşarlar.

    Eşler başından itibaren her şeyin doğru gitmesini istediklerinden, pireyi deve yapabilirler, en önemsiz konular bile büyük bir sorun haline dönüşebilir. Çoğu problemin kökeninde, aslında evliliğin ne olduğuna dair beklentilerin farklı olması yatar.

    Eşlerden biri evde birlikte geçirecekleri yakın ve rahat anların hayalini kurarken, diğeri ise kariyerine daha çok odaklanmak isteyebilir.

    Yeni başlangıç yapmak…

    Bir evlilikte en sık yaşanan anlaşmazlık konularından bahsedecek olursak, aşağıdakileri sıralayabiliriz:

    Para: Tartışmaların en büyük nedenlerindendir. Para, bir şeylere ne kadar değer biçtiğimizi ve neden ne kadar etkilendiğimizi gösterir.

    Ev işleri: Aslında bu konuda yapılan tartışmalar önemsiz gibi görünse de, altında saygı, sevgi ve adalet gibi nedenler yatar.

    Cinsellik: Yeni evlenenlerin iyi bir seks hayatı olduğu düşünülür. Oysa, çoğu zaman bu böyle olmaz. Pek çok çift, seks için ya meşguldür, ya da cinsel problemlerle uğraşıyordur. Bunların bir alternatifi de seksin sıradanlaşması korkusudur.

    Yakınlık: İlişkinin ilk zamanlarında yakınlaşmak için gerekenleri günlük hayatınızın parçası haline getirmek önemlidir. Hayat meşguliyetlerle doludur ama bir bağ kurmanın olumlu yanlarını geliştirdikçe, bunlar tüm evliliğiniz boyunca sizinle kalır.

    İletişim: Birbirinizden ne kadar farklı olursanız olun, iyi iletişim becerileri, sorunları çabuk bir şekilde çözmenize yardımcı olur.

  • Bir Evliliğin Geleceği Ne Zaman Belli Olur?

    Bir Evliliğin Geleceği Ne Zaman Belli Olur?

    Evlilik tarihleri yaklaşan gençlerin başvuru sayısında gözlenen artış üzerine, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED), “Yakında Evlenecek Çiftler” için yeni bir basın açıklaması yaptı. Toplumsal çalışmaları ve basın açıklamalarıyla ülkemizde gündem yaratabilen CİSED’in basın açıklamasından işte çok çarpıcı başlıklar:

    Bir evliliğin geleceği, ilk gecenin sabahından belli olur

    İlk cinsel ilişkinin hem kadın hem erkek için önemli bir başlangıç olduğunu ifade veren CİSED Genel Başkanı Dr. Cem Keçe; “İlk gece için hem kadının hem de erkeğin aklını kurcalayan bazı sıkıntılar vardır. Kadın için ilk ilişkideçok ağrı duymak, çok kanama olması ya da hiç kanama olmaması, bekâretin ispatlanması gibi endişeler mevcutken, erkekte en sık ereksiyon olamama, eşi tatmin edememe ve penis boyuyla ilgili endişeler ön plandadır. Oysaki bu korku ve beklentiler hurafe dediğimiz cinsel mitlerin ötesinde değildir. Yerleşmiş olan bu yanlış inanış ve tutumları değiştirmek ve çiftleri rahatlatmaksa oldukça zor olabilmektedir. Cinsel bilgi düzeylerinin yetersizliği ve cinsel mit dediğimiz hurafelerin yoğunluğu, ilk geceyi ve cinselliği hayatın en büyük sorunu haline getirebilmekte ve cinselliği aceleye getirerek bir an önce yaşanılıp bitmesi gereken büyük bir soruna dönüştürebilmektedir. Bilgisizlikle ve korku ile yaşanılan ilk cinsel deneyim, çiftlerin birbirlerine olan sevgi ve saygılarını yitirmelerine ve suçluluk duyguları ile birbirlerinden uzaklaşmalarına, evlilik ve cinsel sorunların oluşmasına neden olabilmektedir. Cinsel sorunların gitgide büyüyüp, evlilik ilişkisini ve çiftin psikolojini bozar hale gelmesi de kaçınılmazdır ve Balzac’ın söylediği “Bir evliliğin geleceği, ilk gecenin sabahından belli olur” sözü gerçeğe dönüşecektir. Düğün gecesi, cinsel ilişki özgürlüğünün resmen kazanıldığı ilk gecedir ve aynı zamanda da cinsel ilişki için en uygunsuz gecedir. Kadın ve erkek birbirinden farklıdır. Cinselliği ilk kez yaşayacak çiftin birbirini tanıması ve cinsel olarak birbirilerine kendilerini doğru bir şekilde ifade etmeleri gerekmektedir. Çiftlerin ilk geceden mükemmel bir evlilik ve mükemmel bir cinsellik beklemeleri yanlıştır. Çünkü her yeni başlanılan iş gibi evlilik ve cinsellikte uyumun sağlanabilmesi için zaman, emek ve çabanın olması gerekir. Yeni evlenecek ya da çiçeği burnunda olan çiftlerin ilk yapmaları gereken doğru ve güvenilir cinsel bilgi edinmeleri, kendi bedenlerini ve cinsel organlarını tanımalarıdır. Ayrıca çift cinsellikle ilgili konuşmalı, birlikte cinsellikle ilgili yayınları okumalı, cinsel olarak nelerden hoşlanıp hoşlanmadıklarını birbirlerine ifade etmelidir. Ayrıca acele etmeden birbirlerinin bedenlerini keşfe çıkmaları ve birbirlerinin duyarlı noktalarını hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları şeyleri paylaşmaları, birbirlerinin ruhunu okşamaları, birbirlerini sevdiklerini ve beğendiklerini hissettirmeleri, yeterli ön sevişme yapmaları gereklidir. Çift birbirini yeterince tanır, ilk gece ile ilgili gerçekçi beklentilere sahip olur ve sadece o ana odaklanıp sevişmenin tadını çıkarırsa, keyifli ve sorunsuz bir ilk ilişki yaşayacaktır. Bu nedenle ilk gece ile ilgili abartılı beklentiler yerine daha gerçekçi beklentiler oluşturmak önemlidir.” dedi.

    Evlilik öncesi alınacak eğitim deniz fenerine benzer

    Evlilik; aşk ve mutluluk gemisine binen iki insanın o geminin kaptanlığını birlikte üstlenmesidir” diyen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Evlilik gemisini idare eden çiftlerin rotaları daima aşk, mutluluk ve huzur olmalıdır. Bunun için bir rehbere ihtiyaç vardır. Deniz feneri olmadan geminin limana yaklaşması çoğu zaman tehlikelidir. Fenersiz gemi limana ulaşmak için ne kadar çabalarlarsa çabalasın, bazen limandan uzaklaşabilir bazen de bir kayaya çarpabilir. Kıyıdan uzaklaştığının farkında olmayan geminin kaptanları, umutla, sevgiyle, aşkla başlayan yeni başlangıçlarında yollarını kaybedecek ya da bir kayaya çarparak batma tehlikesi yaşayacaktır. Çünkü evliliğin temelini oluşturan sevgi, saygı ve güven duyguları ile birlikte önemli bir unsur olan cinselliklerini yaşayamamak iki insanı zaman içerisinde birbirinden uzaklaştıracaktır. Yeni evlenecek çiftlerin her zaman yoğun bir programları vardır. Programlarında gelinlik, ev seçimi, düğün davetiyesi, çeyiz yerleşimi vs. İşler her zaman önceliklidir ve bu konularda çift her zaman kendine bir rehber bulabilir. Oysaki aile yaşantılarını huzurlu mutlu kılacak en önemli unsur olan “evlilikte ve cinsellikte uyum nasıl sağlanır?” konularında güvenilir rehber bulmak zordur. Rehberlik edecek kişilerin de çoğunlukla cinsellik konusunda çok fazla bilgileri yoktur ve onlar da cinsel eğitimin verilmediği, cinselliği konuşmanın suç sayıldığı bir toplumda büyümüşlerdir ve hazırlıksız bir şekilde bu süreçlerden geçmişlerdir. Güvenilir bir rehberin olması; cinsellikle ilgili kaygı ve endişelerinin giderilmesini, cinsel mitlerinin ortadan kalkmasını, bedenlerin ve haz noktalarının keşfedilmesini, evlilik sürecinde ihtiyaç olabilecek doğru bilgi ve materyallerin elde edilmesini ve öğrenilmesini sağladığı gibi evliliğin olmazsa olmazı saygı, güven ve sevgiyi pekiştirmeyi, kişilerin doğru iletişim kurmalarını ve olası sorunlarla birlikte mücadele edebilmelerini sağlayacaktır. Ayrıca rehber, evliliğe ve cinselliğe karşı sağlıklı bir geçiş yaşanmasını da sağlayacaktır. Yani yeni evlenecek çiftlerin ya da yeni evli çiftlerin deniz feneri, “Evlilik Öncesi Evlilik ve Cinsel Danışmanlık Hizmetleri’dir. Ülkemizde bu hizmetleri verebilecek çok sayıda psikolojik danışman, psikolog veya hekim vardır.” dedi.

  • Seksin Olmadığı Evlilikler

    Seksin Olmadığı Evlilikler

    CİSED: “CİNSELLİĞİN OLMADIǦI EVLİLİKLER BÜYÜK BİR SORUN!”

     

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “YOLUNDA GİTMEYEN EVLİLİKLERE DARBE YAPMANIN TAM ZAMANI!”

     

    “Neredeyse iki aydır bir cinsel birlikteliğimiz yok. Bu, birbirimizi sevmediğimiz ve arzulamadığımız anlamına gelmiyor. Aslında düzgün bir evliliğimiz var ama iş hayatı ve çocuklar bizi öylesine yoruyor ki, yatak odasına gittiğimizde, aklıma gelen ilk şey uyuyup, dinlenmek oluyor…” veya “Eşimi de erken boşalma söz konusu. Beni tatmin edemediği için eşimin cinsel yönden beceriksiz olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, eşim hoyratça sevişiyor. Sanırım bu nedenle, cinsel birleşmemiz kısa sürüyor ve cinsellik artık benim için hiç bir şey ifade etmiyor. Ne kadar az olursa o kadar iyi olur diyorum…” gibi yakınmaları her geçen gün daha fazla duymaya başladık. Seks ve cinselliğin, tarihin hiç bir döneminde olmadığı kadar çok gündemde olduğu ve konuşulduğu günümüzde, nasıl oluyor da böyle sorunlar yaşanabiliyor? Cinsellik olmayan evlilik olur mu? Evlilikte seks zamanla ortadan kayboluyor mu? Sekssiz evlilikler yaygın mı? İşte bu sorulara yanıtlar Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinden geldi.

    Cinsellik günümüzde hâlâ bir tabu olarak görülüyor ve bu nedenle cinsel sorunlar çok fazla dile getirilmiyor. Ancak çok fazla sayıda çift cinsel sorun yaşıyor. Hatta ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her on erkekten yedisi ve her on kadından sekizi hayatlarının bir döneminde cinsel işlev bozuklukları yaşıyor. Oysa sağlıklı ve mutlu bir evlilik için cinsellik vazgeçilmez bir unsurdur. CİSED cinsel terapistleri, dokunma ve fiziksel yakınlığı, insanın temel ihtiyaçlarından biri olarak görüyor ve bunların karşılanmadığı evliliklerde başka sorunların ortaya çıkabileceğini savunuyor.

    SEKS OLMADAN YAŞANABİLİR Mİ?

    Yapılan araştırmalarda, 30-40 yaş aralığındaki insanların %15-20’si yılda yalnızca 10 defa;%20’si ayda 2 ya da 3 defa%25’i ise ayda bir defa seks yaptığının gözlemlendiğini söyleyenCİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Ankete katılan deneklerin %24’ü cinselliğin çok önemli olmadığını; %3 ise tümüyle gereksiz olduğunu ifade ediyor. Oysa Freud gibi bazı bilim adamlarına göre cinsellikten uzak bir yaşam mümkün değil. Freud’a göre, cinsel dürtüleri (libido) kontrol etmek ve bunun yarattığı gerilimi giderecek cinsel eylemleri gerçekleştirebilmek, insanın temel dürtüsü ve yaşam enerjisidir. Tatmin edilmeyen cinsel dürtüler ise kendini farklı yönlerden ifade eder. Bu durum, evlilik ve çift ilişkilerinde birçok sorunun ana sebebi olabilir. Bu nedenle bugün 12 eylül ve şu an yolunda gitmeyen evliliklere darbe yapmanın tam zamanıdır.” dedi.

    KADIN VE ERKEĞİ ÇİFT YAPAN ARADAKİ CİNSELLİKTİR!

    Arkadaşlık ilişkileri ile yakın kadın erkek ilişkilerini birbirinden ayıran en önemli eylemin cinsellik olduğunu ifade eden CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Arkadaşlık ilişkilerinde duygusal, entelektüel ve düşüncesel yakınlık vardır, buna cinsellik eklendiğinde bu arkadaşlık ilişkisinden çok farklı bir yakınlığı ve mahremiyet paylaşımını beraberinde getirir. Bu nedenle kadın ve erkeği çift yapan aradaki cinselliktir. Yakın ilişkilerde aşk eninde sonunda biter ve yerini sevgi alır. Bu sevgi olgunlaştıkça seks anlamlı bir şekilde devam eder. Ama seksin yoğunluğu ve çeşitliliği zamanla farklılaşır .” dedi.

    CİNSEL ÇEKİM ZAMANLA NEDEN KAYBOLUYOR?

    Çiftlerde cinsel isteğin ve seks yapma arzusunun azalmasının fiziksel, psikolojik ve ilişki kaynaklı birçok nedeni olabileceğini ifade eden CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Azalan cinsel isteğin tedavisi ortaya çıkaran nedenlere göre farklılık gösterebilir. İlişkinin başında hissedilen tutkunun zamanla azalması nedeniyle, ilişki sıklığı da azalmaya başlar. Çiftlerin cinsel hazları canlandırılamazsa birbirlerinden uzaklaşabilirler veya kopabilirler. Böyle bir durumla karşılaşmamak ya da karşılaşılan durumdan kurtulmak için eşlerin ilişkiyi ve arzuyu artırıcı davranışlarda bulunmalarında fayda vardır.” dedi ve cinsel istek ve seks yapma arzusunun azalmasına yol açan nedenleri şu şekilde sıraladı:

    -Fiziksel sebepler : Genellikle, erkeklerde, kolesterol yüksekliği, şeker hastalığı, testosteron hormonunda azalma, çeşitli cerrahi operasyonlar ve travmalar, peyroni hastalığı gibi hastalıkların sebep olduğu cinsel organ anomalileri, boşalma ve sertleşme bozuklukları; kadınlarda ise mantar hastalığı, genital organ siğilleri, genital organ cerrahi operasyonları, vajinal kuruluk, menopoz, vajinal şekil bozuklukları ve ağrılı cinsel ilişki şeklinde görülebilir. Bunların yanında her iki cins için de yaş faktörü, kronik hastalıklar, nörolojik durumlar ve hormonsal dengesizlikler önem teşkil etmektedir.

    -Psikolojik sebepler: Stres, bireysel ve kişiler arası sorunlar, beden algısı ile ilgili kaygılar, anksiyete ve depresyon çiftlerin cinsel isteğini olumsuz yönde etkileyebilir. Ayrıca, kişilerin birbiriyle yarış etmesi, olumsuz anılar, cinsel travmalar, ölümler ya da doğumlar, yer değiştirme vb. durumlarda isteksizliğe neden olabilmektedir. Bunların dışında, vajinismus ve erken boşalma, hem kadının hem de erkeğin cinsel isteğini olumsuz yönde etkileyen psikolojik faktörler arasında yer almaktadır.

    -İlişki memnuniyetsizliği: Eşlerin yaşadıkları cinsellikten memnun olmamaları ve hayal kırıklığı yaşamaları oldukça sık görülen bir durumdur. Bu durumun zamanla düzeleceğini ve böyle bir sebepten dolayı, yolunda giden bir ilişkiyi bitirmenin yersiz olduğunu düşünebilirler. Dolayısıyla, ilişkiye bağlılıkları uğruna cinsellikten vazgeçerek, aslında bir fedakârlık yaptıklarını düşünürler.

    -Kontrol edilemeyen öfke: Öfkeni yoğun olduğu bu nedenle de, fikirlerin doğrudan ifade edilemediği zamanlarda, eşlerden birinin diğerini, cinsel ilişkiden mahrum ederek cezalandırmak ya da intikam almak istemesi sık karşılaşılan bir durumdur. Bu gibi durumlarda açık olunmalı ve konuşulmalıdır. Böylece, ilişki daha az zarar görür.

    -Cinsel mitler: Aşırı ahlakçı, cinselliğin ayıp, günah ve pis olduğu seklinde inanışların baz alındığı bir aile ortamında yetişmiş genç, bilinçdışında aşırı günahkâr duygular barındırabilir. Dolayısıyla, bu hurafeler doğrultusunda kişi, partnerinin ve kendisinin cinselliğe karşı beslediği duygu ve düşüncelerde düşüş yaşayabilir. Özellikle kadınların cinselliği sadece erkeğe yönelik bir görev olarak görmeleri ve böyle düşünerek yatağa girmeleri cinsel isteklerinin azalmasına yol açabiliyor.

    -Eğitim eksikliği: Cinsel konularda bilgilerin eksik olması, partnerlerin birbirlerinin ve kendilerinin organlarını tanıyabilmelerini büyük ölçüde kısıtlar. Hatta birçok erkek, kadının orgazm olup olmadığını bile fark edemez. Bu nedenle, seks sırasında çiftlerin hazları yarım kalır, cinsel ilişkileri zamanla monotonlaştığı için çiftler birbiriyle seks yapmak istemez bir durama gelebilirler.

    -Bağlanma ve yakınlık korkusu: Çocuklukta ya da geçmişte yaşanan birlikteliklerde bağlanılan ve yakın ilişki kurulan kişiler tarafından terk edilen veya incitilen kişilerde yaşanan bu olumsuz duygular ve travmalar zamanla genelleştirilerek, her türlü duygusal ve fiziksel yakınlaşmada bir korkuya ve uzaklaşmaya neden olabilir.

    -Ten uyuşmazlığı: Sosyal alanlarda birbirine uyum sağlayabilen ve ortak paylaşımları olan bazı çiftler cinsel anlamda uyumlu olmayabilirler. Bu çiftlerin ihtiyaçları, istekleri, beklenti ve fantezileri birbirinden çok farklıdır. Ten uyuşmazlığı yaşayan bu çiftler, bir türlü doyumlu bir cinsellik yaşayamazlar, zamanla birbirlerinden uzaklaşırlar.

     

    NE YAPMAK LAZIM?

    Cinsel yaşam sekteye uğradı diye, evliliği bitirmenin veya aldatmanın doğru olmadığını savunan CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Önemli olan, cinsel ilginin neden azaldığını ortaya çıkarmak ve ortaya çıkan problemi çiftlerin birinden kaynaklanan bir sorun gibi değil de ‘bizim sorunumuz‘ şeklinde algılamaktır. Çünkü çiftlerin cinsel istek ve seks yapma arzuları azalmaya başladığında, aşağıdaki basit teknikleri ve önerileri uygulayarak, mevcut problemlerinden kurtulabilirler. Nepalli kadınların bir söylemi vardır: ‘Penis içeri girdi ve aşk geri geldi!‘ Peki, bu nasıl olacak?” dedi ve çiftlerin rahatlıkla uygulayabilecekleri önerileri şu şekilde sıraladı:

    -Sessiz kalmayın: Diğer evlilik ve çift sorunlarında olduğu gibi bu sorunda da çekinmeden konuşulabilecek bir güven ortamı yaratmak ve açık iletişim kurmak çok önemlidir. Susmakla sorunun çözülemeyeceği sadece üstünün kapatıldığı unutulmamalıdır ve bu ilişkiler için tehlike teşkil etmektedir. Hal olmayan sorun, daha sonra çıkabilecek bir probleme dâhil edilerek daha büyük bir tartışmaya neden olacaktır. Mutlu bir cinsel yaşamda, eşler arasında sadece onlara özgü bir dil olmalıdır. Çiftlerin her biri neyi sevip neyi sevmediğini rahatlıkla söyleyebilmeli ve anlayışla karşılanmalıdır.

    -Kıyaslama yapmayın: Cinsel hayatını ve eşini üçüncü şahıslarla; eski sevgili ya da eş, arkadaş, anne ve baba vb. olumsuz yönde kıyaslamak, evliliklerde ya da birlikteliklerde yapılacak en kötü şeylerden biridir. Kıyaslama yapmak ilişkiye zarar verir.

    -Eleştiri yapmayın: Cinsellik, insanların eleştiriye karşı en hassas oldukları alanlardan biridir. Özelliklede erkekler, penis boyu ve performansları ile ilgili aşırı kaygılıdırlar. Bu nedenle, bu konuda olumlu konuşulmalı ve övgü dolu sözler söylenmelidir.

    -Baştan çıkarıcı olun: İlişkinin altın kurallarından biri de, bakımlı, ilgili ve ilgi çekici olmaktır. Hiç bir birliktelikte, sonsuza dek sürecek garantisi yoktur. Her eş, birliktelik süresince ilişkiyi canlı tutacak söz ve davranışlarda bulunmalıdır. Partnerler birbirine, ilk başlardaki gibi küçük jestler yapmalı, önemli günleri hatırlamalı, arada sırada dışarıda birlikte vakit geçirmelidir. Zaman zaman, rutini bozan küçük erotik sürpriz ve fanteziler ise cinsel isteği artırarak tekrar yakınlaşmayı sağlar.

    -Bir şekilde bir çözüm yolu bulun: Yapılan her şeye rağmen, çiftin arasına giren soğukluk giderilemiyor, bazı sorunlar çözülemiyorsa, kişiler kendi fikrini diretmekten vazgeçip ortak noktayı bulmalıdır. Cinselliğin yaşanmadığı bir evliliği normal gibi görmek doğru bir çözüm değildir. Bu durum, eşlerden yalnızca birinin sorunu değil, çiftin ortak sorunudur. Sağlıklı bir iletişim kurabilmek için çaba harcanmalı, gerekiyorsa bir uzmandan yardım alınmalıdırMutlu bir cinsel yaşamı istemek ve yaşamak herkesin hakkıdır.

  • Kadınlar Bu Hataları Çok Sık Yapıyor!

    Kadınlar Bu Hataları Çok Sık Yapıyor!

    Kadınların ilişki içerisinde en çok yaptığı hatalar neler? İşte detaylar…

    – Erkeğe istediği bir şey olmayınca konuşmak yerine trip atmak

    – Gereksiz kıskançlık krizleri

    – İlk buluşmada evlilik konusuna girmek

    – Çok fazla soru sormak

    – İlişkinin başında erkeği hayatının merkezine koymak

    – Partnerini değiştirmeye çalışması

  • Aldatan erkeği nasıl anlarsınız?

    Aldatan erkeği nasıl anlarsınız?

    Kadınlar, erkeklerin davranışlarındaki farklılıkları gözden kaçırmaz. Araştırmalar gösteriyor ki kadınlar kendisini aldatan erkekleri yakalayabilir. Erkekler de eşlerine yakalanma korkusuyla kendini ele verir. İşte erkeğin kendini yakalatan davranışları…

    Artık sizinle fazla ilgilenmiyorsa

    Bir zamanlar, her yaptığınız ve her söylediğinizle ilgilenirdi. Ancak birden bütün bunlar önemsiz olmaya başladı. Sadece hatalarınızı kabullenmiş ve sizi olduğunuz gibi kabul etmiş olabilir, ancak yepyeni biriyle tanışmış da olabilir.

    Farklı kokuyorsa

    Sevgiliniz birden yeni bir koku kullanmaya başladıysa korkmayın. Ancak giysilerinde ve vücudunda farklı bir koku varsa, şüphelenmeye başlayabilirsiniz.

    Yalanlarını yakalıyorsanız

    Eğer açık bir yalanını ve ya geç saatlere kadar süren bir iş toplantısı gibi klasik atlatmalarını yakalıyorsanız şüphelenmeye başlayın. Ancak unutmayın, bir kez yalan söylemesi onun her zaman yalan söyleyeceği anlamına gelmez.

    Size yaklaşmaktan çekiniyorsa

    Birdenbire sevgili yerine arkadaş gibi davranmaya başlaması, başka biriyle ilgilenmeye başladığının sinyali olabilir.

    Yepyeni bir görünüme büründüyse

    Birden farklı giysiler giymeye ve sürekli kuaföre gitmeye başladıysa, şüphelenmeye başlayabilirsiniz. Bütün bunları yeni bir işe başladığı için yapıyorsa, fazla korkmanıza gerek yok. Ancak yeni bir işe başlamadıysa ya da bu değişiklikleri sizin için yapmıyorsa, tehlike sinyalleri çalıyor demektir.

    Sağlığına birdenbire daha fazla önem vermeye başladıysa

    Sürekli spor salonuna gidiyor, daha sağlıklı yiyecekler yiyor ve kısa zamanda kilo vermeyi amaçlıyorsa, daha dikkatli olun. Bunları sadece sizin için yapıyor olabilir. Ancak spor salonundan dönüp duş aldıktan sonra nereye gittiğini size söylemiyorsa, şüphelenmeniz için iyi bir nedeniniz var demektir.

    İş saatleri uzamaya başladıysa

    Terfi etmediyse ya da çok önemli bir proje üzerinde çalışmıyorsa, iş saatlerini uzatmasının arkasında bambaşka bir nedeni var demektir. Ya sizinle bir sorunu var ya da başka biriyle ilgileniyor olabilir.

    Sizi ailesinden uzaklaştırıyorsa

    Bir zamanlar sizle tanıştırmak için can attığı ailesini sizden uzak tutmaya başladıysa, bazı hatalarını onların arkasına saklıyor olabilir.

    Birden saldırgan ve paranoyak olduysa

    Durup dururken her söylediğinizi yanlış anlıyorsa… Ona sorduğunuz en ufak soru bile kavgaya dönüşüyorsa… Bazı telefonları cevaplamaktan kaçınıyor, size garip sorular soruyorsa… Artık onunla oturup her şeyi açıkça konuşmanız, ikiniz için de en iyisi olacaktır.

    aldatan erkek

  • Küçük Evlilik Büyük Sorun

    Küçük Evlilik Büyük Sorun

    Uzmanlar uyarıyor: “Erken yaşta evlilik kesinlikle ağır travmalara ve kalıcı psikolojik rahatsızlıklara neden olur”

    Türk toplumunun kanayan yaralarından biri de erken yaşta yapılan evliliklerdir. Son günlerde kamuoyunda büyük yankı alan bu olgu üzerine, konunun önde gelen uzmanları çok dikkat çekici uyarılarda bulunuyorlar.

    Uzmanlar, toplum tarafından önemli bir sorun olarak görülmeyen erken yaşta evliliklerin, hem çiftleri, hem ailelerini hem de toplumu, hem kısa vadede hem de uzun vadede büyük sorunlarla karşı karşıya bırakacağının altını çizdiler. Uzmanlara göre erken yaşta evlilik Türk toplumunun aile yapısını tehdit ediyor.

    Konuyla ilgili çok çarpıcı tespitlede bulunan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe,Türkiye’de yapılan her 4 evlilikten birinin küçük yaşlarda olduğuna dikkat çekerek, artık normalleşen meşrulaşanbu olgunun derhal ortadan kalkması gerektiğini vurguladı.

    Dr. Keçe şunları kaydetti:

    “ERKEN EVLİLİK HAYATTAN ÇALMADIR”

    “Ataerkil ve geleneksel toplum yapısı, erken yaşta evlilikleri normalleştirmiş ve meşrulaştırmıştır. Oysa erken yaşta yapılan evlilikler özellikle kız çocuklarının toplumdaki eşitsiz konumunu pekiştirmekte ve hayat tercihlerini azaltmaktadır. Ruhsal ve bedensel gelişimini henüz tamamlamamış, kendi yaşamının iplerini eline henüz alamamış, haklarını bilmeyen yüzlerce genç kız, ya kendi istekleri ile ya da ailelerinin zorlaması ile evlenmektedir. Toplumun erken yaştaki evlilikler için nedenleri veya mazeretleri her zaman mevcuttur. Bazen yoksulluktan kurtulma isteği, bazen yalnızca bir aidiyet arayışı, bazen mevcut durumda kurtulup daha iyi görülene koşma, bazen köle gibi satılma, bazen “Evde kalırsın, yaşın geçerse kimse seni almaz” gibi yüz yıl öncesinden getirilip halen terk edilemeyen baskılar, bazen bir aşk, bazen de kendini ifade etme isteği, küçük yaşta evliliklerin nedenleriarasındadır.”

    “ERGENLİĞİNİ AŞAMAYAN EVLİLER, SORUNLARLA BOĞUŞUYORLAR”

    “Ülkemizde evlilikler genellikle bir maharet, bir başarı veya bir yetişkinlik hareketi gibi algılanır ve çiftler kararlarını özgürce verirler. Ancak bazen bunun olmadığı evliliklerde olur. Bazen 13–15 yaş arasındaki genç kızlar aileleri tarafından zorla evlendirilmeye çalışılır, bazen de özentiyle genç kızlar evlenmek isterler ve aileleri evliliklerine onay vermediği için evden kaçarlar ve evlendirilmek zorunda kalırlar. Her ne sebeple olursa olsun, erken yaşta yapılan evlilikler yanlıştır. Çünkü halen genç kız olan bu bireyler biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerini tamamlamamıştır. Bununla birlikte erken yaşta yaşanan evliliklerde erken hamilelikler sıktır, daha kadın olmadan anne olan bireyler yaşam evrelerini sağlıklı geçirip, sağlıklı bir kişilik yapısı geliştiremezler ve evlilik ilişkilerinde çözümleyici yaklaşımlar gösteremezler. Kendi ergenlik sorunlarını halletmeden önce ebeveyn olan bu tip ailelerin çocukları da sorunlu kişilik yapısına sahip olabilmektedir.”

    “ERKEN EVLİLİK SAĞLIKLI TOPLUM İÇİN TEHDİTTİR”

    “Toplum olarak ilerlemiş bir ülke, iyi koşullarda yaşamını sürdüren insanlar ve mutlu çocuklar beklentimiz var, ancak erken yaşta yaşanan evlilikler bizi bu beklentilerden uzaklaştırmaktadır. Bu noktada hem devletimize hem medyamıza hem ruh sağlığı profesyonellere hem de ailelere çok fazla iş düşmektedir. Evliliğin nasıl bir düzen olduğuna, aile ortamının ne tür şartlara sahip olması gerektiğine ve diğer benzer durumlara açıklık getirilmesi gerekmektedir.

    “18 YAŞ ALTI EVLİLİK YASAKLANMALI”

    Ebeveynlerin çeşitli eğitimlerle görsel ve işitsel medya kullanılarak erken yaşta evlilik, kadın hakları, çocuk hakları, aile içi şiddet gibi önemli konularda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Aile planlaması hizmetlerinin yaygınlaştırılması, aile planlaması olgusunun topluma daha açıklayıcı bir şekilde yansıtılması, din görevlilerinin günümüz koşullarında erken evliliğin sakıncalarını gerekli yerlerde gündeme getirerek vurgulaması önemli hususlardandır. 18 yaş altındaki evliliklerin yasalarla kesin bir şekilde engellenmesi, özellikle kız çocuklarının eğitime dâhil edilmesi, kadınların ekonomik anlamda özgürlüğünün sağlanması, kadınların iş kurma ve meslek edinmelerinin sağlanması, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve toplumsal halk sağlığı konularında toplumun bilinçlendirilmesi, ekonomik koşulların iyileştirilmesi gerekmektedir.”

    “EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM ŞART”

    Evlenmeyi düşünen bireylerin ani kararlar almadan önce uzun bir süre birbirlerini tanımamaları gerekir. Unutulmamalıdır ki erken evlilikler o kişilerin çocukluğundan, gençliğinden ve yaşamından çalınan bir takım özgürlükleri akla getirir. Evlilik öncesi fiziksel tahlilleri zorunlu tutan devlet, evlilik öncesi eğitimi şart koşmalıdır. Evlenmeden önce anne-baba ve eş eğitimleriyle çiftlere sertifika verilmeli ve ancak bu sertifikaya sahip çiftler evlenebilmelidir. Annelik, babalık, karılık veya kocalık bir meslektir ve dünyanın en ucuz mesleği gibi eğitimsiz yapılmamalıdır. Ayrıca hem devletimiz, hem medyamız hem de ruh sağlığı profesyonelleri ilk üç yıl çocuk yapılmaması için kamuoyunda ortak bir bilinç yaratmalı ve çiftlerin birbirlerine alışmaları için zaman tanımalıdırlar. Aslında ne koşulda olursa olsun erken yaşta yapılan evliliklerin sonucu baştan bellidir. Bu evlilikler yeni neslin sağlıksız ve yetersiz bir şekilde gelişmesine neden olmaktadır.”

    “KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİK TRAVMADIR”

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise küçük yaşta evliliğin çiftler için travmadan başka bir anlamı olmadığına dikkat çekti. Henüz gelişimini tamamlamamış gençlerin evliliğin getirdiği ağır sorumlulukları yüklenmesinin psikolojik travmaların ortaya çıkmasına neden olabileceğini belirten Güngör, çiftler için evlilikten önce yaşanması ve deneyimler kazanılması gereken birçok olgu olduğunu kaydetti.

    Psikolog Güngör şunları kaydetti:

    “Erken yaşta yapılan evliliklerde pişmanlık, öfke, özlem, hayal kırıklığı gibi duygular yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Erken evliliklerde ortaya çıkan sorunlar arasında en çok depresyon, kaygı bozuklukları, fobik problemler, güven problemleri, sağlık ile ilgili problemler ve intihar girişimleri bulunmaktadır. Erken yaş evlilikler erken gebelik ve doğumlara yol açabilmektedir. Fiziksel gelişimini ve ruhsal olgunlaşmasını tamamlayamamış gençler erkenden evlendiklerinde, gebelik ve doğumlarda anne veya çocuğun ölümüne, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişimlerini tamamlayamamalarına neden olabilmektedirler. Ayrıca, erken yaş evliliklerinde aile içi sorunlar daha fazla görülmekte, çocuk bakımı ve çocuğu büyütme noktasında çift yeterli bir olgunlukta olamadığından ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Aile içi şiddet ve evlilikten mutlu olamamaları, kadında ve erkekte psikolojik sorunların görülmesine yol açabilmektedir. Bu tür evlilikler kadın için katlanılması gereken bir durum, erkek içinse mutluluğu dışarıda aramak için bir bahane olabilmektedir. Genç karı koca arasındaki sorunlar ailelerini de etkilemekte, aile ve eşler arasında kavgalara, kıskançlıklara, şiddete neden olmaktadır. Bu durum yıpranmış ailelere, mutsuz çiftlere, ortada kalmış ve psikolojik sorunlarla büyüyen çocuklara yol açmaktadır.”