Etiket: evlilik

  • Çiftler ne zaman boşanıyor?

    Çiftler ne zaman boşanıyor?

    Boşanan çiftlerin yüzde 40’ı evliliklerinin ilk beş senesinde, yüzde 24’ü ise 16. senenin ardından eşleriyle yollarını ayırdı

    Hukuk ve Hayat Derneği, geçen yıl yurt genelindeki boşanmaların nedenlerini, boşanan çiftlerin özelliklerini TÜİK’in boşanma verilerine göre değerlendirdi. Buna göre, 2011’de 592 bin 775 çift evlenirken, 120 bin 117 boşanma gerçekleşti.

    Boşanma davalarının yüzde 29,1’i iki aydan az sürdü. Yüzde 24,9’u 2-4 ay, yüzde 17,1’i 5-8 ay sürerken yüzde 5’i 25-35 ay, yüzde 3’ü ise 36 aydan fazla zaman aldı.

    Çiftlerin yüzde 40’ı ilk 5 sene içinde boşandı. Bir yıldan az süre evli kalanlar, boşananlar arasında yüzde 3,6’yı oluştururken çiftlerin yüzde 9,1’i ilk yılda, yüzde 7,7’si ikinci yılda, yüzde 7,3’ü üçüncü yılda, yüzde 6,7’si dördüncü yılda, yüzde 5,9’u ise beşinci yılda evliliklerini sonlandırdı. Evliliklerinin 6-10’uncu yılı arasında boşananlar yüzde 20,6 olurken yüzde 24,1’i evliliklerinin 16. yılından sonra eşlerinden ayrıldı.

    NEDEN GEÇİMSİZLİK

    Çiftlerin boşanma nedenlerinin büyük bölümünü “geçimsizlik” oluşturdu. Çiftlerin yüzde 96,7’si bu nedenle evliliklerini sonlandırırken bunu yüzde 2 ile ‘bilinmeyen’ nedenler izledi. 116 bin 153 çiftin boşanma nedenini geçimsizlik oluştururken 85 çift zina, 35 çift cana kast, 288 çift ise terk edilmeleri gerekçesiyle ayrıldı.
    Boşanan çiftlerdeki erkeklerin yüzde 22,1’i 30-34 yaş arasında. 26 bin 499 erkek bu yaşlarda eşlerinden ayrılırken 35-39 yaş arasında boşanan erkeklerin oranı 18,6 oldu. 25-29 yaş arasında boşananların oranı yüzde 15,5, 40-44 yaşlarında boşananların oranı yüzde 14 oldu.

    54 yaşın üzerindeki 10 bin 505 erkek, boşanan hemcinslerinin yüzde 8,7’sini oluşturdu. Kadınların yüzde 20,7’si 30-34 yaşlarında eşlerinden ayrıldı. 25-29 yaşlarında ayrılanların oranı yüzde 20.6, 35-39 yaşlarında boşananların oranı ise yüzde 15,5 olduğu belirtildi.

    BOŞANAN KADINLAR 54 YAŞ ÜSTÜ
    Geçen yıl boşanan kadınların 4 bin 852’sinin yani yüzde 4’ünün 54 yaşının üzerinde olduğu tespit edildi. Boşanan erkeklerin yüzde 27’si, kadınların yüzde 26,2’si lise mezunu çıktı. Boşananlar arasındaki üniversite mezunlarının oranı kadınlarda yüzde 16,3, erkeklerde ise yüzde 15,4 oldu.
    Boşanan kadınların yüzde 2’si okuma yazma bilmeyen, yüzde 3,3’ü ise ilkokul eğitimini terk eden kadınlardan oluştu. Erkeklerde ise boşananların binde 7’si okuma yazmaya bilmeyen, yüzde 1,7’si ise ilkokul eğitimini terk edenlerden oldu.

    Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Mehmet Kasap rakamların üzerindeki çalışmaların ardından boşanmaların nedenlerini ve çiftlerin özelliklerini daha net görme şansı yakaladıklarını belirtti. Boşanan çift sayısının üzüntü verici boyutlara ulaştığını söyleyen Kasap, “Boşanma davalarının beşte birinin ilk iki ayda sonuçlanması anlaşmalı boşanmaların daha sık yaşandığını gösteriyor” dedi.

    ÇÖZÜM GETİRİLECEK
    Ayrılan eşlerin büyük çoğunluğunun evliliklerinin ilk beş yılı içinde olduğuna dikkati çeken Kasap, şunları kaydetti: “Ayrıca açılan davaların kaçının yargılanma safhasına geçilmeden takipsiz bırakılmak suretiyle düşürüldüğüne dair istatistiklere ulaşmaya çalışıyoruz. Yine mahkeme tarafından hükmedilen nafakaların tahsil edilme oranlarına ulaşmak istiyoruz. Bu rakamlara ulaştığımızda çalışmamız daha da anlam kazanacak. Dernek olarak bu çalışmamızın paralelinde boşanma davalarında görülen sıkıntılarla ilgili anket çalışması da yürütüyoruz. Özellikle çocukların şahit olarak mahkeme salonlarında dinlenmesi ve nafaka konularında ciddi sıkıntılar olduğunu düşünüyoruz. Bu sıkıntılarla ilgili çözüm önerilerimiz de olacak.”

     

    Boşanmayı önleyen bilimsel formül

     

  • Kıskanç Erkekle Nasıl Baş Edilir?

    Kıskanç Erkekle Nasıl Baş Edilir?

    Kıskanç erkekle nasıl baş edilir?

    Ah şu kıskanç erkekler…

    Kıskanç sevgili ile berabersiniz yada kıskanç erkekler hep karşınıza çıkıyor yada kıskanç bir eşiniz var. Kıskanç erkeğe nasıl davranılır ve kıskanç erkek ile nasıl baş edilir buyurun yazımızı okuyun…

    Kıskanç erkek ve sevgilisi arasında geçen diyaloglar genelde şu şekilde olur:

    – Canım neredesin?
    – Kızlarla dışarıdayım.
    – Erkek sesi geliyor. Kim var yanında?
    – Yan masadan geliyor sesler.
    – Bu kadar yakından nasıl geliyor? Sana inanmıyorum…

    Ya da bir başka örnek:

    – Hayatım, bu etek biraz fazla kısa değil mi?
    – Ne var canım, alt tarafı diz üstü etek. Hem herkes giyiyor.
    – Beni herkes ilgilendirmiyor, sen ilgilendiriyorsun. Herkes sana bakacak.
    – Bana güvenmiyor musun?
    – Ben sana değil, insanlara güvenmiyorum. Arlısı var arsızı var…
    – Bırak bu kıskançlıkları artık lütfen.
    – Seven erkek kıskanır.

    İşte tam da erkeğin ağzından dökülen bu son cümle, bütün kıskanç erkeklerin ardına sığındığı yegane klişe. Kadın ne zaman dışarı çıksa, defalarca telefon açarak, “neredesin?”, “ne zaman geleceksin?” diye soran, eve geldiğinde de mutlaka kavga çıkaran ‘seven’ erkeklerin sevgi gösterisi kıskançlık halleri. Peki, erkeğinizin kıskançlık krizlerine sık maruz kalıyorsanız nasıl baş etmelisiniz?

    Güven verin

    Kıskançlığın itiraf edilmese de en önemli nedeni güven sorunudur erkek açısından. Size güvense de çevrenizdeki erkeklere güvenmediğini hissederek, sizi bir şekilde elinden alabileceklerine inanır. Ya da düşüncelerini bu kadar ileriye götürmeye bile tahammül edemez ve bir başkasının size bakmasını bile istemez.

    Bu durumda yapmanız gereken, giyim tarzınızdan, arkadaş ilişkilerinizde ödün vermek olmamalı. Aksi takdirde size istediğini yaptırabildiğini fark ettiği anda, başka isteklerini de peş peşe sıralamaktan geri durmayacaktır. Onu sevdiğinizi, gözünüzün ondan başkasını görmediğini, başkaları sizinle ilgilense de bundan etkilenmediğinizi anlatın. Kıskançlık biraz da onun özgüven sorunundan kaynaklandığına göre onu ne kadar yakışıklı bulduğunuzu her fırsatta dile getirerek kendine güvenmesini sağlayın.

    Kıskançlık yapmasına fırsat vermeden, sormak isteyeceği soruların yanıtlarını normal konuşmanızın içinde vererek, bulunduğunuz ortam, yanınızdaki insanlarla ilgili küçük ayrıntılardan söz ederek, korkulacak bir şey olmadığı hissini yaşatmak da güven vermek için iyi bir yol.

    Başka erkeklerin bakışları

    Yolda yürüyorsunuz ve başka erkekler size baktığında sevgiliniz deliye dönüyor. Buna itiraz ettiğinizdeyse, “Başka kadınlar bana baksa sen n’aparsın?” diyor. Bunun üstesinden gelmenin en güzel yolu şu cümleleri kurmak: “Bana bakmaları beni güzel bulmalarından. Ben de kadınların sana baktığını gördüğümde, senin yakışıklılığınla övünüyorum, gurur duyuyorum.”

    Kadınlık içgüdüsü

    Sizi diğer erkeklerden kıskandığında, hemen savunmaya geçip kavga çıkarmak yerine durup şöyle bir düşünün. Belki de gerçekten kıskanmasına neden olacak samimiyette davrandınız o erkeğe. Biraz sinirlerinin yatışmasını bekleyin ve yavaş yavaş, kadınlık içgüdünüz sayesinde karşınızdaki erkeğin size gösterdiği ilginin derecesini ayırt edebileceğinizi anlatın ona. Tanıdığınız, konuştuğunuz hiçbir erkeğe karşı, ona hissettiğiniz duyguları hissetmediğinizi vurgulayın. Sizin gözünüzde sevgiliniz dışında tüm erkeklerin kız arkadaşlarınızdan farksız olduğunu söyleyin.

    Erkek arkadaşlarınızla tanıştırın

    Sadece kız arkadaşlarınızla görüşecek değilsiniz ya, sevgiliz var diye! “Şimdi erkek arkadaşlarımla görüştüğümü söylersem benimki arıza çıkarır” diye düşünüp arkadaşlıklarınızı bozmaya değmez. Siz iyisi mi, sevgilinizi erkek arkadaşlarınızla tanıştırın. Birlikte iyi zaman geçirebileceğiniz aktiviteler organize çalışın. Arkadaşlarınızdan size zarar gelmeyeceğine inandığında, kıskanması için bir sebep kalmayacak ortada ve siz o olmadığı zamanlarda da rahatlıkla erkek arkadaşlarınızla görüşebileceksiniz.

    Alttan almak yetmiyorsa…

    Bazen hafif kıskançlık belirtileri hoşunuza gidebilir. Sizi sevdiğini ve bu nedenle sahiplendiğini hissedebilirsiniz. Hem kıskançlığın temelinde kaybetme korkusu da bulunuyor. Sizi kaybetmekten korkması da hoşlanabileceğiniz bir şey. Bu durumda alttan almak sorun çıkmamasını sağlar. Ama kıskançlığın aşırıya kaçtığı, artık ilişkinizi tehdit eder boyuta vardığı durumlarda, bunu ona açıkça belirtmeli, “Böyle devam edersen bu ilişkiyi sürdüremeyiz” cümlesini kurmalısınız. Kıskançlık, onun da engel olmak istediği ama bir türlü halledemediği bir konuysa, bir psikoloğa görünmesini tavsiye edebilirsiniz.

  • Cinsel yaşamınızı test edin

    Cinsel yaşamınızı test edin

    Kadınlarda cinsel isteğin gelişiminde fiziksel faktörlerin yanında duygusal ve psikolojik faktörler de önemli bir rol oynuyor. Romantik sözler, duygusal bir yaklaşık kadını cinsel olarak motive ediyor. Birçok kadın bunun eksikliğini hissettiğini belirtiyor. Türk kadınları evlilik ve cinsel hayata genellikle cinsel bilgi eksikliği içinde girdiklerinden, çoğu zaman cinselliği eşlerinin başlatıp, sürdürmesini bekliyor.

    Oysa cinsel iletişim olmadığında, partnerler birbirlerinin istek ve arzularını anlayamıyor. Bu da uzun vadede isteksizlik yaratıyor. Bunun yanında çeşitli hastalıklar, ilaçlar, hormon sorunları, yaşam tarzı yanlışları da cinsel isteği düşürebiliyor. İşte Hattat Klinik Kadın Cinsel Fonksiyonu Araştırma Bölümü Başkanı Dr. Ece Hattat tarafından hazırlanmış olan ve kadınları en olumsuz etkileyen cinsel fonksiyon problemlerinden “Cinsel İsteksizlik” riskinizi kolaylıkla test edebileceğiniz bir test.

    SORULAR

    1. Cinsel isteksizliğiniz cinsel hayatınızın başından beri var mıydı?
    EVET / HAYIR

    2. Cinsel ilgi ve isteğinizdeki düşüş sonradan mı oluştu?
    EVET / HAYIR

    3. Cinsel ilgi ve isteğinizdeki düşüş size rahatsızlık veriyor mu?
    EVET / HAYIR

    4. Erotik rüya veya cinsel fantezilerinizde düşüş var mı?
    EVET / HAYIR

    5. Yeterli önsevişmeye rağmen kuruluk, kayganlık sağlayamama, orgazm zorluğu gibi cinsel sorunlar yaşıyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    6. Cinsel birleşmede zevk alamama veya ağrı gibi cinsel sorunlar yaşıyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    7. Eşinizle aranızda duygusal sorunlar var mı?
    EVET / HAYIR

    8. Yaşadığınız cinsel sorunlar eşinizle aranızda ilişki problemlerine neden olmaya başladı mı?
    EVET / HAYIR

    9. Yaşadığınız cinsel sorunlar nedeniyle kendinizi mutsuz, yetersiz, özgüveni azalmış veya çekiciliğini yitirmiş hissediyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    10. Aşağıdaki hastalıklardan biri veya bir kaçına sahip misiniz?
    EVET / HAYIR

    *damar hastalıkları (şeker hastalığı, kalp-damar sorunları, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol gibi)

    *idrar yolu enfeksiyonları

    *jinekolojik rahatsızlıklar (adet düzensizliği, polikistik over, endometriozis gibi)

    *hormonsal sorunlar (tiroid, prolaktin seviyelerinde düzensizlik gibi)

    *nörolojik problemler (MS, Parkinson, omurilik felci, bel fıtığı gibi)

    *bağışıklık sistemi hastalıkları (iltihaplı bağırsak hastalıkları, skleroderma, lupus, romatoid artrit gibi)

    *-kronik hastalıkları (böbrek, karaciğer hastalıkları gibi)

    11. Aşağıdaki ilaçlardan bir veya birkaçını kullanıyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    * Doğum kontrol hapı veya başka hormon ilaçları

    * Psikiyatrik ilaçlar (antidepresanlar, gevşeticiler, uyutucu ilaçlar gibi)

    * Kalp ilaçları (tansiyon, ritim bozuklıuğu, kolesterol ilaçları gibi)

    * Kortizon preperatları

    * Ülser ilaçları

    * Migren ilaçları

    12. Alkol, sigara veya uyuşturucu kullanıyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    13. Kilo fazlalığınız var mı?
    EVET / HAYIR

    14. Hareketsiz bir yaşamınız mı var?
    EVET / HAYIR

    15. Stres, depresyon veya anksiyete içinde misiniz?
    EVET / HAYIR

    16. Partnerinizin cinsel sorununun (sertleşme problemi, erken boşalma gibi) sizin cinsel tatmininizi düşürdüğünü düşünüyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    17. Şu anda hamile, yeni doğum yapmış veya emziriyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    18. Menopoza girdiniz mi?
    EVET / HAYIR

    19. Yakın zamanda önemli bir cerrahi operasyon geçirdiniz mi?
    EVET / HAYIR

    20. Vücudunuzun nasıl göründüğünden memnun musunuz?
    EVET / HAYIR

    DEĞERLENDİRME
    Yukarıda sorulardan beş veya daha fazlasına EVET cevabını veriyorsanız mutlaka bir uzmana başvurmalısınız.

    VAJİNİSMUS TESTİ

    Kadın cinsel fonksiyonlarında fiziksel faktörlerin yanında duygusal ve psikolojik faktörler de çok etkilidir. Ülkemizde kadınlarda en sık görülen cinsel sağlık sorunlarının başında vajinismus geliyor.

    Vajinismus, evliliğin ilk yıllarında çocuk sahibi olmaya engel bir sorun teşkil ettiği için de çok stres verici. Sıklıkla görülen bir durum vajinusmus sorunu yaşayan çiftlerin bu olumsuzluğu kabullenip hiç doktora başvurmaması.

    İlk girişimdeki başarısızlıktan sonra her çift genellikle sorunun geçici olduğunu ve çözüleceğini düşünüyor. İşte Hattat Klinik Kadın Cinsel Fonksiyonu Araştırma Bölümü Başkanı Dr. Ece Hattat tarafından hazırlanmış olan, kadınları en olumsuz etkileyen cinsel fonksiyon problemi “Vajinismus” riskinizi kolaylıkla test edebileceğiniz bir test.

    SORULAR

    1. İlk cinsel beraberlikte kadının canının çok yanacağına inanıyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    2. İlk cinsel beraberlikte çok yoğun kanama olması beklenir mi?
    EVET / HAYIR

    3. İlk cinsel beraberlikten korkuyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    4. Eşinizle beraber olduğunuzda cinsel birleşme öncesi kendinizi gergin hissediyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    5. Cinsel birleşme öncesinde veya sırasında ağrı veya rahatsızlık duyuyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    6. Cinsel birleşme öncesinde veya sırasında bacaklarınızda, kalçanızda veya vajina girişinde kasılmalar oluyor mu?
    EVET / HAYIR

    7. Cinsel ilişki esnasında penisin vajinaya girişini tamamen engelleyecek kadar kendinizi kasıyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    8. Cinsel birleşme öncesinde veya sırasında kendinizi geri çekiyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    9. Cinsel birleşme yaşamanıza rağmen cinsel birleşmeye başlarken veya devam ettirirken ağrınız oluyor mu?
    EVET / HAYIR

    10. Cinsel isteksizlik yaşıyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    11. Ön sevişme sürecinin hem sizin hem de partneriniz için zevkli ve doyurucu olmaktan uzak mı?
    EVET / HAYIR

    12. Cinsel birleşme öncesinde kayganlık sağlamada zorluk yaşıyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    13. Eşinizle aranızda duygusal sorunlar var mı?
    EVET / HAYIR

    14. Yaşadığınız cinsel sorunlar eşinizle aranızda ilişki problemlerine neden olmaya başladı mı?
    EVET / HAYIR

    15. Yaşadığınız cinsel sorunlar nedeniyle kendinizi mutsuz, yetersiz, özgüveni azalmış veya çekiciliğini yitirmiş hissediyor musunuz?
    EVET / HAYIR

    DEĞERLENDİRME
    Yukarıda sorulardan dört veya daha fazlasına EVET cevabını veriyorsanız mutlaka bir uzmana başvurmalısınız.

     HT

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim

     

  • Erkekler evlenmeye nasıl ikna edilir ?

    Erkekler evlenmeye nasıl ikna edilir ?

    Sevgilimizi evliliğe nasıl ikna ederiz? Onu etrafımızda tutmayı nasıl başarırız? Şimdi okuyacaklarınız garantili bir rehber değil ama işinize yarayacak gibi duruyor.

    Kendinizi sevin: Düşünün, siz olsanız sizinle evlenir miydiniz? Eğer mutlu bir insan değilseniz sevdiğiniz adamı da mutlu edemezsiniz. Kendinizi analiz edin ve sevmediğiniz yönlerinizi değiştirin.

    İletişim: İlişkinin başında ve tabiî ki evlilikte de en önemli şey iletişimdir. İletişim sevdiklerimizle bizi bir arada tutan tek yoldur. Ona neler hissettiğinizi, olumlu ve olumsuz her şeyi anlatın.

    Doğal olun: Destekli sütyenler, saç boyaları, makyaj… Onun yanında olabildiğiniz kadar doğal olun. Çünkü beraber yaşamaya başladığınızda sizi her halinizle sevecek bir erkeğe ihtiyacınız var. Evlenmeden önce beraber kalacağınız ve sık vakit geçireceğiniz için doğal hallerinizi görmek onunda hakkı.

    Seksi olun: Cinsellik, ilişkideki tek sorun olmasa da önemli bir konudur. Romantik olun ve ona her fırsatta ilgi duyduğunuzu belli edin. Özgür, eğlenceli, güler yüzlü olun. Erkekler evliliği sadece ev arkadaşı aradıkları için istiyor değiller.

    Rolünüzü bilin: Herhangi bir ilişkinin önemli bir parçası ve vazgeçilmezi olmak iki tarafında istediği bir şey. Ama siz onunda bu konuda hemfikir olduğundan emin olun.

    Ayaklarınız yere bassın: Hayat bir roller coster gibidir. Duygusal gel-gitler yaşayabilirsiniz ama bunu ona hissettirmemelisiniz. Onun hayatında ‘Drama Queen’ olarak yer almayın. Güçlü durun ve eğer kendi başınıza başaramıyorsanız terapistinize başvurun.

    Aceleci olmayın: Erkekler genellikle kadını tanımak için acele etmezler. Ona hiçbir şey için baskı yapmayın. Evlilik süreci kendi hızında meydana gelir ve ne kadar acele ettirirseniz erkek konudan o kadar uzaklaşır. En iyisi ilk bir sene evlilik hakkında konuşmamanız.

    Flörtleşmeye devam edin: Ne kadar zaman geçerse geçsin onunla flörtleşmeye devam edin. Onda uyandırdığınız heyecanı kaybettirmezseniz sizi sonsuza kadar beraber olmak istediği biri olacak görecektir.

    Kendinize güvenin: Kendinizden emin olur ve her şeyle mücadele edebilecek yapınızı belli ederseniz onun dikkatini çekersiniz. Erkekler, kendine güvenen kadınlara saygı duyarlar ve kendilerini ayrıcalıklı hissederler.

    İltifat etmekten kaçınmayın: Fırsat buldukça ona tatlı sözler söyleyin, dudaklarına yumuşak bir öpücük bırakın, durup dururken beline sarılın. Aklından çıkarmasına izin vermeyin.

    Gururunu okşayın: Kötü zamanlarınızda onu azarlamayın. İşten çıkarılmışsa bile onu övün. Ona elinden gelenin en iyisini yaptığını söyleyin.

    Eğlenin: Sinirli ve agresif bir tarza bürüneceğinize mizahi tarafınızı ön plana çıkarın. Negatif olmaktan kaçının.

    Gülümseyin: Yaşadığınız ve onunla beraber olduğunuz için mutlu olduğunuzu gülümsemenizden anlayacaktır. Erkekler gülümseyen kadınları çekici bulurlar. Duygularınızın yüzünüze yansıması onu eritecek ve tüm kuşkularından arındıracaktır.

    Mütevazı olun: Bu kendini önemsemeyen insan demek değildir. Egolarınızı bir kenara bırakın.

    Ciddi bir tartışma içine girerseniz: Sesinizi yükseltmeyin. Fırsat buldukça onunla ne kadar mutlu olduğunuzu ve aslında sorun istemediğinizi ifade edin.

  • En ilginç evlenme teklifleri

    En ilginç evlenme teklifleri

    Son zamanlarda erkekler tarafından ilginç evlenme teklifleri icat oldu. Hayal güçleri geniş olan insanlar tarafından yapılan evlenme teklifleri bazen beklendiği gibi gerçekleşmez. İşte en ilginç evlenme teklifleri…

    1. EVLENME TEKLİFİNİ 20 BİN KİŞİNİN ÖNÜNDE SUNDU
    Zavallı genç, sevgililer gününde, bir NBA maçı sırasında 20 bin kişinin önünde sevgilisine evlenme teklifini sundu. Maça ara verildiği anda sahaya fırlayan genç, kız arkadaşını da sahaya çağırdı. Ulusal kanalların da canlı yayın yaptığı maçta şoka giren genç kız evlilik teklifini reddetti.

    2. MİLKSHAKE İÇİNDEKİ YÜZÜĞÜ YUTTU

    Reed Harris nişanlısı Kaitlin Whipple’a evlenme teklifini fast-food zinciri bir restoranda gerçekleştirdi. Sıcak bir yaz gününde soğuk çilekli bir milkshake içine pırlanta yüzüğü atan Reed, arkadaşlarını da restorana davet etti. Ancak bu esprili evlenme teklifinin sonu pek de eğlenceli bitmedi. İçeceğin içindeki yüzüğü yutan talihsiz Kaitlin’i zar zor hastaneye yetiştirebildiler. İki gün hastanede kalan genç kadın iyileştikten sonra Reed Harris’ten yeni bir evlenme teklifi aldı ve en sonunda evlendiler.

    3. BALON İÇİNDEKİ PIRLANTA YÜZÜKLE TEKLİF
    Londra’da Lefkos Hajji isimli adam, nişanlısı Leanne’ye evlenme teklifini helyum gazıyla şişirilmiş bir balonun içine konmuş 12 bin dolarlık pırlanta taşlı yüzükle yaptı. Evlenme teklifini sözlü bir şekilde yaptıktan sonra içinde yüzük bulunan balonu sevigilisine verirken ani bir rüzgar çıktı ve balon bir anda havalanmaya başladı. Balonun arkasından bir süre koşan genç adam balona yetişemeyeceğini anlayınca, arabasıyla bir süre daha balonun peşinden devam etti. Havalanan balon gittikçe gözden kaybolunca, Lefkos yüzükten umudu kesti. Olayın ardından yeni bir yüzük alıncaya kadar Lefkos’la tüm ilişkisini kesen Leanne’ı tekrar ikna etmek genç adamın zamanını aldı.

    4. EVLENME TEKLİFİ ŞOVUNU UFO ZANNETTİLER
    Almanya’nın Plattling kentindeki genç bir adamın evlenme teklifi bölgede UFO paniği yarattı. İçinde ışık yanan balonları havada uçuran genç adam, tüm kasabanın balonlarla renklenmesine neden oldu. Kasaba halkının ‘Kenti UFO’lar bastı’ diye yorumladığı bu gösteri, şüphesiz ‘evet’ cevabını da beraberinde getirdi.

    5. YÜZÜĞÜ BROOKLYN KÖPRÜSÜNDE DÜŞÜRDÜ
    ABD’de Don Walling büyük çabayla biriktirdiği parayla kız arkadaşı Gina Pellicani’ye pırlanta bir yüzük aldı. Evlenme teklifini Brooklyn köprüsü üzerinde bulunan yürüme alanında ailesi önünde yapmayı planlayan genç adam, elindeki yüzüğü heyecandan yere düşürdü. Büyük bir hızla köprü üzerindeki yoğun trafiğin içine yuvarlanan yüzük gözden bir anda kayboldu. Ardından evlenme teklifini yapan Don Walling, teklifi yaptıktan sonra trafiğin içine atladı ve uzun çabalardan sonra yüzüğü buldu. Üzerinden araba geçtiği için yamulan yüzük ufak bir tamirden sonra normale döndü.

    6. EVLENME TEKLİFİ ÖLÜMLE SONUÇLANDI
    2005 yılında internet ortamında tanışan Scott Napper ve Leafil Alforque birlikteliklerini evlilikle sonuçlandırmak istediler. İlginç bir evlilik teklifi hazırlayan Scott Napper, teklifini Oregon sahilindeki Neskowin plajında gerçekleştirdi. Denizin kenarındaki kayalığın üzerinde cebindeki yüzüğü seviglisine verirken çiftin üzerine gelen dev dalgalar genç kızı denizin içine sürükledi. Leafil Alforque bir daha hiç geri gelmedi.

    7. PASTANIN İÇİNDEKİ YÜZÜĞÜ YUTTU
    Çin’de yaşayan Wen isimli kadın güzel hazırlanmış bir pasta içindeki yüzükle evlenme teklifi aldı. Sevgilisi Chen tarafından hazırlanan sürpriz, romantik bir sinema filminden esinlenerek gerçekleştirildi. İçinde yüzük bulunan pasta dilimini kız arkadaşına ikram eden genç adam, Wen’in önünde diz çökerek teklifini yaptı. O anda pastanın içindeki yüzüğü yutan kız heyecandan bayıldı. Arkadaşları kızı hastaneye zor yetiştirdi.

  • Evliliğiniz ellerinizin arasından kayıp gitmesin

    Evliliğiniz ellerinizin arasından kayıp gitmesin

    Kavgalar bir ilişkinin tuzu biberidir ama sadece bazı durumlarda…. Hayatınızın diğer alanlarında ortaya çıkan gerginliklerinizden kurtulmak için sevdiğiniz insanla kavga ediyorsanız kendinize gelin çünkü dönüp gitmesi an meselesi…

    AMAN DİKKAT!
    Araştırmalar, bir ilişkiyi en çok zedeleyen olayların parasal sıkıntılar, evlilik hazırlıkları ile iş ve ev değişiklikleri olduğunu gösteriyor. Anlaşılacağı üzere değişiklik gerektiren herşey aynı zamanda stres de yaratıyor. Bunları atlatıp hala beraber yaşıyorsanız bir mucizenin gerçekleştiğinden emin olabilirsiniz. İyi haber de şu ki; bu zor anlarınızın ilişkinize zarar vermesini önlemenin de yolları var. İlişkilerine değer veren sağlıklı çiftlerin küçük çabalarla bu anların üstesinden gelmeyi öğrenmeleri gerekiyor. Aslında çözüm çok basit; gergin anlarda yapılacak küçük bir jest, küçük bir öpücük veya bir gülümseme her şeyi düzeltmeye yetiyor. Stresin galip gelmesini engelleyemeyenlerdenseniz işte size yardımcı olacak ipuçları….

    FARKLI AÇILARDAN BAKIN
    Stresli anlarınızda her şeyi bir arada halletmek zorunda olmadığınızı hatırlayın. Aynı gün hem ofiste işler ters gitmiş hem okuldan çocuğunuzun haylazlıkları ile ilgili telefon almış hem de arabanızı park ederken duvara sürtmüş olabilirsiniz. Bütün bunların yarattığı stresten bir dağ oluşturup buna karşı savaşmaya çalışmak mı istiyorsunuz? Tercih sizin… Ama bir seçenek daha var. Hepsini teker teker ele almak… Büyük ihtimalle eşiniz böyle yapıyor, strese girmiyor ve aynı durum onun başına geldiğinde daha sakin kalmayı başarıyor. Siz de ona, siz bu kadar gerginken sakin olduğu için kızıyorsunuz. İlişkinize değer veriyorsanız, eşinizi bu işten uzak tutun. Canınızı gerçekten neyin sıktığını unutmayın ve bunlarla sakin sakin başa çıkarken eşinizin desteğini de isteyin.

    Hepimizin geriye dönüp baktığımızda “iyi ki geçmişte kaldı” dediğimiz anlar, günler hatta yıllar var. Bu kötü anıların sebebi bazen taşınmak gibi aslında çok basit konular iken bazen de iflaslar, hastalıklar veya kayıplar olabiliyor. Ne yazık ki bunlar hayatın gerçekleri ve kimin ne zaman bu gerçeklerle yüzleşeceğini tahmin etmek mümkün olmuyor. Eğer evliyseniz ya da bir ilişkiniz varsa böyle durumlarda stresinizi boşaltacağınız ilk kişi ne yazık bir suçu olmasa dahi sevdiğiniz adam oluyor. Bu durum da aslında bambaşka bir konuya canınız sıkılırken kucağınızda bir de “sorunlu ilişki” bulmanıza neden oluyor. Evinizi taşımak üzere olduğunuzu düşünün… Çok daha güzel bir eve gidiyor olsanız da, hayatınızda ilk defa kendinize ait bir eve taşınıyor olsanız da taşınmak zordur. Nakliyeciler geç gelebilir, en sevdiğiniz mobilyanız çizilebilir, çocuklarınız ayağınızın altında huysuzluk edebilir, eski ev bir türlü boşalmayacakmış, eşyalar yeni eve sığmayacakmış gibi gelebilir. Bir de yeni evde bütün eşyalar gözünüze çok eski görünmeye başladı mı sinirleriniz iyice gerilebilir. Bu sırada öfkenizi nakliyecilerden de çıkarabilirsiniz çocuklarınızdan da… Ama en büyük darbeyi eşinizin yiyeceği kesindir. Aslında böyle bir durumda size en büyük desteği verecek olan eşiniz bir anda can düşmanınız gibi görünebilir gözünüze.

    KENDİNİZE DÜRÜST OLUN
    Atabileceğiniz en büyük adım eşinize gerçekten neden kızgın olduğunuzdan emin olmanız… Gergin bir anınızda eşinize çıkışmaya başladığınızda bir an durun ve düşünün; kızgın olduğunuz kişi gerçekten o mu, yoksa canınız başka bir şeye mi sıkkın? Bazen gerçeği bildiğiniz halde bunu kabul etmek yerine eşinizle daha sert bir tartışmaya doğru çekildiğinizi fark ettiğiniz olmuyor mu? “Senin sinirlerin bozuk, istersen daha sonra konuşalım” diyecek kadar anlayışlı bir eşiniz varsa bile artık öfkenizi yanlış kişiye yönlendirdiğinizi kabul etmek için çok geç olabiliyor. İlişkinizi bu şekilde harcamak istediğinizden emin misiniz, iyi düşünün… Her şeyi başa döndürmek hatta hiç başlamamasını sağlamak sizin elinizde. Bir fincan kahve, bir gülücük, ufak bir öpücük ya da kucaklaşma… Hepsi bu.

    ANLAYIŞ GÖSTERİN
    Yeni bir işe başlamadan bir gece önce ya da taşınmadan bir gece önce sakın ilişkinizle ilgili analizlere girmeye kalkmayın. Hayati bir günden önce birbirinize kibar davranmaya gayret edin. İlişkinizle ilgili kafanıza takılan bir konu varsa dahi konuşmayı erteleyin. Tabii ki bu, sorunun üstünü örtün demek değil ama başka bir kaynağı olan stresiniz ortadan kalktıktan sonra konuşmayı deneyin. Örneğin yeni işe başlıyorsanız ilk iş gününüzü hatta ilk birkaç günü atlattıktan, yeni ofisinize ve iş arkadaşlarınıza alıştıktan sonra ilişkinizle ilgili konuşmaya başlayın. O zaman konunun gözünüze o kadar da kötü gözükmediğini fark edeceksiniz hatta belki tartışma konusu yapmaktan bile vazgeçeceksiniz.

    AYRILMAK KOLAY…
    Krizleri yönetememekten, günlük hayatın sıkıntılarıyla baş edememekten dolayı eşinizle yaşadığınız sıkıntılar bir gün baş edilemez bir öfke birikimine yol açabiliyor. Bu aşamada ayrılık da söz konusu oluyor. Ayrılmak kolaydır ama yalnız kaldıktan sonra geriye dönüp baktığınızda ayrılığı getiren detaylar size çok önemsiz gözükebilir.

    KÖTÜ ÖRNEK OLMAYIN
    Uzmanlar, anne babaların çocuklarının önünde tartışabileceğini ancak barışmayı da yine çocukların önünde yapmaları gerektiğini söylüyor. Bu davranış çocukları rahatlatıyor. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor; kavga sebeplerinizle de çocuğunuza örnek oluyorsunuz. Gereksiz öfke patlamaları onu hem korkutur hem de sizi model almasına neden olabilir.

    KUTLAMA YAPIN
    Hiçbir sıkıntı sonsuza dek sürmüyor. Sıkıntılı günlerin ardından güneş tekrar yüzünü göstermeye başlıyor. İşte o güzel günlere ulaşmayı başardıysanız kendinizi kutlayın. Zor günleri atlatmanın şerefine baş başa yemeğe çıkın hatta ardından bir bara gidip dans edin. Hatta birbirinize biraz zaman tanıyın; herkesin kendi arkadaşları ile takılacağı bir program ayarlayın. Neyi mi kutluyorsunuz? En zor zamanlarda dahi yıkılmayan bir ilişkiniz oluşunu… Bundan sonra hayatın size nasıl sürprizler getirdiğini bilmiyorsunuz ama artık bildiğiniz bir şey var; el ele verince üzerinden gelemeyeceğiniz sorun yok.

    LİSTE HAZIRLAYIN
    Bazı şeyleri yazmak onların aslında çok da önemli olmadığını fark etmenizi sağlayacak. Yapmanız gereken birçok iş sırada beklerken strese girip hiçbirini yapamayacak hale gelebilirsiniz. Ofiste yapılacaklar, ev için alınacaklar; hepsini listeleyin. O zaman gözünüze o kadar korkunç gözükmeyecek. Böylelikle gözünüzde büyüttüğünüz işler yüzünden eşinize çıkışmanıza da gerek kalmayacak. Listeyi eşinizle beraber hazırlayıp kimin neyi halledeceğini kararlaştırmak ve sadece kendi görevlerinize odaklanmak da sizi rahatlatacak.

    BAZEN ORTADA SUÇLU YOKTUR
    İşler ters gittiğinde aynı olayları tekrar yaşamamak için nedenleri ortaya koymak isteyebilirsiniz. Bunu yapmakta aslında haklısınız. Ama nedenleri ararken sıklıkla yaptığımız bir hata var; bir suçlu aramak! Şunu unutmayın ki; her olayın mutlaka bir suçlusu yoktur. İşlerin ters gitmiş olması birilerini suçlamanızı gerektirmiyor. Dilinizin ucuna gelenleri tutmaya, iradenizi kullanmaya çalışın. Şu klasik öneriyi hatırlayın; içinizden ona kadar sayın. Dilinize gelenleri söylemek yerine var olan durumu düzeltmek için bir çift olarak neler yapmanız gerektiğine odaklanın. İniş çıkışlarla mücadele ederken çift olarak hareket etmek sizi güçlendirecektir.

  • Evlenmeden Önce Bunlara Dikkat!

    Evlenmeden Önce Bunlara Dikkat!

    Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Uzman Nörolog Mehmet Yavuz’a göre; 4 bin yıllık toplumsal bir kurum olan evlilik; kimilerinin rüyasıyken kimilerinin de kâbusu olabiliyor. Çoğunluk için gereklilik olan bu kurum, bazı çiftleri zamanla yoruyor ve evlilik hüsranla sonuçlanabiliyor. Günümüzde çiftlerin ilk bahanesi ‘şiddetli geçimsizlik’ olsa da, bireyleri mutsuzluğa sürükleyen faktörlerin başında; kendileriyle barışık olmamaları ve kendi kapasitelerinin çok üstünde beklentileri olmasından kaynaklanıyor.

    İyi tanıyın!

    İlk 1 yıl, daha sonraki 6 yıl ve evliliğin 20. yılı… Ani evliliklerde, nişanlılık dönemi geçirenlere göre ilk yıl boşanma riskinin daha fazla olduğunu belirten Dr. Mehmet Yavuz, aniden evlenenlerin birbirlerini aynı evde yaşamaya başlayınca tanıdığını ve uyumlu olmamaları halinde ilk 1 yıl içinde boşandıklarını vurguladı. Ayrıca, görücü usulü ile bir süre nişanlı kalıp evlenenlerin ilişkileri aile büyüklerinin seçimleri ve tecrübeleri ile şekillendiği için flört evliliğine göre biraz daha sağlam olabiliyor. Bu noktada çiftler arası sorunlarda aile büyüklerinin hemen devreye girip arabuluculuk yapmasının önemli bir faktör olduğunu belirten Dr. Mehmet Yavuz, 20. yıldan sonra boşanmalarda görücü usulü evlilik ve flört evliliği arasında sayısal açıdan bir farkın olmadığını da bizlere hatırlatıyor.

    Mutlu evlilikler için bazı ipuçları

    Bilimsel bir araştırmada, her 100 kişiye hiç kıpırdamadan karşı cinsten birisine bakmaları isteniyor, sonuç ise şaşırtıcı… Birbirlerinin yüzlerine bakan çiftlerden bazıları aşık olup evlenmeye karar veriyor. Dr. Mehmet Yavuz’a göre; tıpkı bu araştırmalarda olduğu gibi çiftlere her gün en az 5 dakika birbirlerinin yüzlerine bakmalarını öneriyor.

    Boşanmayı önleyen davranışlar

    Karşılıklı empati de evliliğin yürütülmesinde önemli bir faktördür. Psikolojide ‘kendini gerçekleştiren ön kabul’ yasasına değinen Dr. Mehmet Yavuz, bir insanın herhangi bir konuda ön yargısı varsa, bir müddet sonra ön kabul oluşan yasanın kendini geliştirmeye başladığını söylüyor. Kendini eşinin yerine koyarak hareket etmek çoğu zaman sorunların başlamadan çözümlenmesi ile sonuçlanıyor.

    Sağlıklı bir evlilik yaşantısı için neler yapılmalı?

    -Elinizdekilerin değerini bilin
    -Sağlığınızın, ailenizin, çocuklarınızın, dostlarınızın değerini bilin. Eşinizle ortak arkadaşlıklar kurun.
    -Mutluluğunuz için araya hedefler koymayın
    -Kendinize ev, araba alınca, çocuk olunca ya da başka bir olay gerçekleşince mutlu olacağız gibi hedefler koymayın. Mutluluk hedef değil, uzun bir yolculuktur.
    -Her eleştiriye kulak vermeyin
    -Çevrenizdeki insanların eleştirilerine ve önerilerine göre yaşarsanız, kendiniz için yaşayamazsınız. Hatalara duyarlı olmayın: Hatalar, tekrarlanmadıkça görmezden gelinmelidir. Gördüğünüz şeyi söylemezseniz hafızanızdan uçup gider, söylerseniz hafızanızda yer eder. Her olumsuzluğu söze dökmeyin.
    -Evliliğinize zaman ayırın
    -Çiftler, akşam yemeklerini birlikte yemeye gayret göstermeli, pazar sabahları hep beraber uzun kahvaltı keyifleri yapmalıdır.  Ayda birkaç kez konsere, sinemaya, tiyatroya bu da olmazsa pikniğe gidilmeli, seyahatlerden eşlere hediyelerle dönülmelidir.
    -Başkalarına yardım edin
    -Yardıma muhtaç insanlara birlikte destek olmaya çalışmak, birliktelik duygusunu pekiştirir. Bu da beraberliğe takım ruhu kazandırarak ilişkinin doğru çizgide ilerlemesini sağlar.
    -Yalnızlık bir tercih olmasın

    Dünya’da yalnız yaşayanların sayısı, 1996’da 153 milyon iken, 2011 yılında ise; 277 milyona yükselmiştir. Yapılan araştırmalara göre, Dünya’da son 15 yılda yalnız yaşayanların sayısı % 55 arttı ve insanlar evlenmekten şu an olduğumuz zaman itibariyle eskisinden daha fazla korkuyorlar.

    Çalışan kadın boşanıyor

    Uzman Dr. Mehmet Yavuz’a göre; eşlerden her ikisinin de çalışıyor olması, evliliği boşanmaya götüren nedenlerden biri. Çalışan kadına, ev işlerinde erkeğin yardımcı olmamasının yozlaşmayı artırdığı ve çalışan kadınların profesyonel alanda, evlerinde iki farklı role sahip olmasının yorucu olduğunu hatırlattı. Çalışan kadın evine vakit ayırdığı zaman kariyeri tehlikeye giriyor, kariyerine yöneldiğinde evini ihmal ediyor. İşine daha çok vakit ayırdığında, eşler bunu anlayışla karşılamayabiliyor. Tüm bu nedenler doğrultusunda çalışan kadınlarda çalışmayanlara göre 6 kat daha fazla boşanma vakası görüldüğünü belirten Dr. Mehmet Yavuz, bunda ekonomik özgürlüğün de payının büyük olduğunu dile getirdi.

    Tüm çiftler çeşitli zorlukları aşarak evlenme kararı alırken ilerleyen dönemlerde boşanacaklarını düşünmezler. İlerde boşanmamak için, her iki tarafında onarıcı ve bağışlayıcı olması evliliklerini saygı ve sevgi eşliğinde uzun bir süreçte yürütebileceklerine işaret ediyor. Dr. Yavuz, sorunlarıyla baş edemeyen çiftlerin bir uzman yardımına başvurmalarını öneriyor.

     

  • İyi Eş Olacak 5 Erkek Tipi

    İyi Eş Olacak 5 Erkek Tipi

    Sevgiliniz ya da hayalinizdeki erkek aradığınız eş modeli mi?

    Her kadın evlenmeden önce, tıpkı erkeklerin ideal eş tanımlaması gibi hayallerinde bir erkek çizerler. Fakat bu hayal erkeklerinkinden farklı olarak fiziksel özelliklerinden öte karakterleri ile alakalıdır. Belki siz “Benim için önemli olan inançlı olması” ya da “Özgür bir ruha sahip olsun” diyenlerden olabilirsiniz. Peki nasıl bir eş istiyorsunuz ve evlilikte nasıl davranacaklarını biliyor musunuz?

    İşte iyi eş olacak 5 erkek tipi!


    Bay doğuştan aile babası
    Bu tip erkekler için aile herşeyin üstündedir. Onlar yanlarındaki çok önemsedikleri kişileri mutlu etmek için yaşarlar. Ailelerini geçindirebilmek ve çok daha iyi koşullarda yaşatabilmek için uykularından vazgeçip gece gündüz iki ayrı işte bile çalışabilirler. Sevdiklerinin geleceği garanti olmadıkça yorulmak nedir bilmezler. Hem evde, hem işte herşeyin mükemmel olması için uğraşırlar. İş ve aile yaşamları arasındaki denge onlar için çok önemlidir fakat eğer iş yerinde fazla mesaiye kalmak, aileleri için daha fazla maddi imkan yaratıyorsa daha çok çalışmaktan çekinmezler. Sözlüklerinde ‘imkansız’, ‘yapılamaz’, ‘olmaz’ gibi kelimeler yoktur. Kendilerini aileleri için çalışmaya adamış oldukları için başkalarından bu tür bahaneler duymak bile yüksek motivasyonlarını olumsuz etkilemez.

    Neden iyi koca olurlar?
    Çünkü evlilik yeni bir ailenin de başlangıcıdır. Bu tip bir erkekle evlendiğinizde yeni bir aileyi beraber inşa etmek için çok iyi bir partner seçmiş olursunuz. Aile için bu kadar verici ve hizmette kusur etmeyen böyle bir erkekle evlilik süreci içinde aynı amaca adanmış olmak oldukça önemlidir. Bu yüzden böyle bir erkekle evlenmek büyük bir artıdır.

    Bay kaya
    Kendinizi en zayıf ve çaresiz hissettiğiniz durumlarda bile size umut ve dayanma gücü veren bir erkek tipidir. Acıya karşı özel bir bağışıklık sistemleri yoktur ama zor durumlarla başa çıkmakta ve çıkış yolllarını bulma konusunda çok iyidirler. Yaslayacak bir omza ihtiyaç duyduğunuzu bildiklerinde yanınızda olmaktan ve derdinizi paylaşabileceğiniz en iyi arkadaşınız olmaktan hiçbir zaman kaçınmazlar. Onun omuzlarında kendinizi güvende, rahat ve huzurlu hissedersiniz.

    Neden iyi koca olurlar? 
    Çünkü özverili, sadık ve hep destek tam destek bir koca olurlar.

    Bay problem çözücü
    Onların, büyük ya da küçük çözmek için hevesli olmayacağı bir problem yoktur. Sorunlar karşısında hızlı, sağlam ve iyi düşünerek hareket ederler. Bir sorunla karşılaştıklarında sadece problemi değil sorunun çözüm yollarını da görür ve çözüme ulaşmak için en iyi yolu belirleyip hareket ederler. Çözüm için sabırlıdırlar. Çünkü acele etmenin her zaman doğru sonuca götürmeyeceğinin farkındadırlar. Sonuç odaklı ve hamarat olup akıl olimpiyatlarına katılmış gibidirler.

    Neden iyi koca olurlar? 
    Evlilik güzeldir ama içinde birçok problemi de beraberinde getirir. Mutlu zamanlar sadece önemli dönemeçlerde saklı değildir. Zekice düşünmek ve planlama yeteneği de gerektirir. Bu yüzden evliliğinizde bir sorunla karşılaştığınızda sorunu çözmek için sizinle takım oyunu oynayacak bu tip bir erkekten daha iyi bir takım oyuncusu yoktur.

    Bay inançlı
    Dünya ayaklarının altından kaysa ya da güneş bir daha hiç doğmayacak olsa bile inançlarını korumaya devam ederler. İnançları bu tip erkeklerin varoluş nedenidir. İyi ve kötüyü ayırt etmede inancı onları yanıltmaz. Görülmeyene inanmak bu acımasız dünyada onlara moral kaynağı ve itici kuvvet olur. Güçlü inançlarından gurur duyarlar ve maneviyatları onları her zaman pozitif yönlendirir. Kendileri gibi başkalarına da inandıkları doğrultuda hayatlarını yaşamaları için yardım ederler.

    Neden iyi koca olurlar?
    Bu adamların evliliğin kaçınılmaz arızaları için duygusal alet edevat çantası tamdır. Onlar inanarak savaşır ve evliliğiniz için de sizinle birlikte savaşacaklardır. Siz savaşmayı bıraksanız bile…

    Bay özgür ruh
    Bu adamlarla zaman geçirirken asla yaşlanmazsınız. Hayata yaşamak için geldiklerine inanmaları onlara kaygı ve strese karşı doğal bir bağışıklık kazandırır. Bu duygulara her insan gibi maruz kalsalar da kaygı ve stresin onları tüketmelerine izin vermezler. Pozitif kalıp hayatın farklı yönlerinden keyif alırlar. Kariyerlerinde daha yüksek maaşlı işlerdense zevk alarak çalışacakları işleri tercih ederler. Bu yüzden işlerine tutkuyla bağlıdırlar ve işleri yeni maceralar için besin kaynaklarıdır. Seyahat etmekten büyük keyif alırlar. Hayatta birşeyin neden gerçekleşemediğine kafayı takmak yerine gerçekleşebilecek olanlara yoğunlaşırlar. Onlarla yatakta, evde, dışarıda hiç sıkıcı bir zaman geçirmezsiniz. İçsel enerjileri hayatı heyecan verici kılmak için vardır ve her gün yenile tuşuna basmayı ihmal etmezler.

    Neden iyi koca olurlar? 
    Hayatınızın geri kalanını tek bir insanla geçirmeye karar verdiğinizde bu zaman geçtikçe çok sıkıcı bir hal alabilir. Eğer yanınızda böyle bir kocanız varsa bu geçerli olmayacaktır. Bu kulağa çok basit gelse de evlilik için çok önemlidir.

  • Diyet Neden Bozulur?

    Diyet Neden Bozulur?

    Diyet neden bozulur? sorusunun cevabı kişiden kişiye değişmekle birlikte bazı ortak noktalarda bulunmaktadır. İşte diyet bozan ortak noktalar…

    Her pazartesi başladığınız diyetlerin bir türlü sonu gelmiyorsa ya da yılın yarısını aç gezdiğiniz halde etrafta dolaşan incecik kadınlara kıskanç gözlerle bakmaya devam ediyorsanız bu işin içinde sadece yanlışlık değil aynı zamanda diyetinizi sabote edici etkenler var demektir.

    Hayatınızın yarısı çikolatalara imrenerek bakmakla mı geçti ya da her tatlı yediğiniz bir gün için üç gün pişmanlık duyduğunuz halde yine de değil bir kilo bir gram bile vermiyorsanız bu duruma bir son vermenin vakti geldi demektir. Diyetlerinizin işe yaramadığını düşünerek beslenme düzeninizi değiştirmeden önce derinlemesine bir araştırma yapmalı yanlışın nerede olduğunu öğrenmelisiniz.

    Diyet neden bozulur?
    1. Hızlı yemek
    Hızlı yemek yemek kilo almanıza neden olur bu nedenle yavaş yemelisiniz. Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına geliyor. Bu şekilde tat alma duyusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor.

    2. Teknoloji
    Diyetlerinizin bir işe yaramamasının en büyük etkenlerinden biri hareketsiz yaşamdır. Eskiden bir arkadaşınızla görüşmek için belki de 10 ya da 15 dakika yürürken şimdi sadece mailleşerek görüşmüş kadar oluyor ya da internet üzerinden sohbet edebiliyorsunuz. Böyle olunca da hareket yerine oturmayı seçiyorsunuz.

    3. Tatlandırıcılar
    Kilo almamak için sürekli şeker yerine tatlandırıcı kullanıyor olabilirsiniz. Fakat yapılan araştırmalar yapay tatlandırıcıların alınan doğal kalori alımı konusunda vücudu kandırdığını ve bu nedenle de daha fazla şeker kullanma isteğini ortaya çıkardığını gösteriyor.

    4. Sebzeler
    Sebzelerinizi ve salata malzemelerinizi iyi yıkadığınızdan emin olmalı ve organik olarak yetiştirilmiş olanları seçmelisiniz. Hormonlu sebze ve meyvelerden uzak durmalısınız.

    5. Yağ oranı düşük yiyecekler
    Yağ oranı yüksek ve düşük yiyecekler arasında aslında sanıldığı kadar çok fark yoktur. Yoğurt, süt ya da peynirde bu oran önemliyken yağ oranı düşük bir kek yemekle yağ oranı yüksek olanı yemek arasında hiçbir fark yoktur.

    6. Stres
    Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmemize yol açan kimyasal maddeler salgılar. Bu kimyasal maddeleri salgılayan kısmı, aynı zamanda duyguları da kontrol eder ve sıkıldığımız veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi de budur.

    7. Öğün atlamak
    Her yemek yediğinizde metabolik hızınız iki saat içinde yüzde 20 – 30 artar fakat öğünleri atlarsanız metabolizmanız yavaşlar. Özellikle de kahvaltı yapmamak en büyük problemdir ve gece boyunca yüzde 5 yavaşlayan metabolik hızınız bir daha yemek yiyene kadar aynı hızda kalır.

    8. Meyve suları
    Früktoz seviyesi yüksek olan meyve suları iştahınızı açar. Bu nedenle taze meyve suyu içmek ya da meyve yemek çok daha yararlıdır.

    9. Toksinler
    Karaciğer vücudun yağ yakan organıdır ve eğer alkol gibiblerle doluysa yakma işlemi için daha yoğun çalışarak çok enerji harcar ve yorulur. Bu nedenle içki içerken yağ ya da şekeri çok fazla tüketmemeye dikkat etmelisiniz.

    10. Salata
    Diyet yaptığınız için salata yemeyi tercih edebilirsiniz fakat salatayı dışarıda yiyecekseniz soslu bir salata yememelisiniz. Çünkü özel soslarla yapılan bu salataların kalori bakımında bir hamburgerden çok da farkı yoktur.

    11. Doğum gününüz
    Kış mevsiminde doğduysanız baştan kaybetmiş olma ihtimaliniz yüksek çünkü yapılan araştırmalar kış bebeklerinin obeziteye daha yatkın olduklarını gösteriyor. Bunun sebebi ise daha yavaş çalışan bir metabolizmaya sahip olmaları.

    12. Doğum kontrol
    Kadınların en büyük sorunlarından biri de doğum kontrol yöntemleri nedeniyle alınan kilolardır. Özellikle doğum kontrol hapları bazı kadınlarda iştah açarlar.

    13. Uyku düzeni
    Yapılan araştırmalara göre geceleri dört saatten az uyuyan kişiler daha çok uyuyanlara oranla daha fazla kilo alırlar. Çünkü yorgun bir vücut, normal günde yakılan enerjiyi yakamaz ve metabolizması yavaşlar. Bunun için her gün uykunuzu düzenli almaya dikkat etmelisiniz.

    14. Evlilik
    Yeni evli çiftler hep evlendikten sonra kilo aldıklarından şikâyet ederler. Bunun nedeni ise birlikte bir yaşam paylaşma sonucu herşeyi aynı anda yapma isteğidir. Fakat sözkonusu yemek olunca bu yanlıştır eşinizle aynı miktarda ya da aynı şeyleri yemeden de mutlu bir evliliğe sahip olabilirsiniz.

    15. Tiroid sorunu
    Sürekli yorgun hissediyorsanız, kilo almaya başladıysanız ve sürekli üşüyorsanız tiroidiniz tembelleşmiş olabilir. Bu da metabolizmanızın daha yavaş çalışmasına neden olur. Bunun için bir uzmana başvurun ve balık, fındık gibi yararlı besinler almaya dikkat etmelisiniz.

  • Aile İçi Tartışmaların En Yaygın Olan Sebepleri

    Aile İçi Tartışmaların En Yaygın Olan Sebepleri

    Hepimizin zaman zaman evlilik hayatında irili,ufaklı tartışmalarımız olmuştur muhakkak ama bunun sebeplerini bilirsek ve ona göre davranırsak bu tür kavga ve tartışmaları daha aza indirebilir yada tamamen ortadan kaldırabiliriz. İşte arkadaşlar evlilik hayatınıza yardımcı olabileceğini düşündüğüm bu yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum…

    Karakter farklılıkları: Bazen aranızdaki farklılıklar kavga etmenize neden olabilir. Karakterimiz yirmili yaşlarımızda oluşmuş olur. Sonuç olarak, dünyayı ve çevremizi farklı algılayabiliriz.

    Çözümlenmemiş ailevi sorunlar: Daha önceden gördüğümüz gibi dışsal baskılar birbirinize tepkilerinizi etkileyebilir.

    Esnek olamama ve ben-merkezcilik: Bütün evli çiftler kendilerini bazen birarada yaşamanın rutinine kaptırabilirler. Bu da esnekliği kaybetmeyle sonuçlanıp bencilliğe neden olabilir.

    Güdü eksikliği: Sıkıntı, doyumsuzluğa ve kavgalara neden olabilir.

    Sorumluluk stresi: Kişisel sorumlulukla ilgili sorunlar, evin sorumluluğunu alma, para kazanma ve ev işleri yapma gibi, kolaylıkla tartışma ortamı yaratabilir.

    Çiftlerin kendi hayatlarını yaşamaları: Bazen kendiniz bile farkında olmadan aynı evde duygusal ve ruhsal olarak ayrı odalarda yaşamaya başlayabilirsiniz.

    Çiftlerin birbirinin duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelmesi: Kendi duygularınızı hatırlamanız çok kolaydır. Oysa eşinizinkileri takip etmeniz o kadar kolay değildir.

    Çiftlerin birbirlerini çantada keklik görmeleri: Birkaç yıl evli kaldıktan sonra klasikleşen bu duygunun ortaya çıkması, yıllardan beri birlikteyseniz ya da birlikte yaşıyorsanız sizi şaşırtmamalı. Duygusal olarak her an vermeye hazır olmasanız bile kendi ihtiyaçlarınızı dikkate almanız ve eşinizin koşulsuz sevgisine ve ilgisine güvenmeniz oldukça kolaydır.

    Duygusuzluk: Siz ve eşiniz birbirinize hiçbir şey hissetmemeye başladığınızda sorunlar er ya da geç kapınızı çalacaktır.

    İletişimsizlik: Kavgalar ve tartışmalar iletişimsizlikle başlayıp sona erebilir. Eşinizle, sorun ilk sinyalini verdiğinde iletişime geçemediğiniz takdirde büyük sorunlar doğacaktır.

    Para: Para, sizi ve eşinizi cendereye sokma gücüne sahiptir. Sorun ne olabilir? Siz adlandırın: Müşterek hesaplar, ayrı hesaplar, kıskançlık, çok az para kazanmak, çok fazla para harcamak, tasarruf etmemek, iki yakayı biraraya getirememek, cimrilik, bütçeyi ayarlayamarnak, çok savurgan ya da pinti olmak, eşinin mirasını har vurup harman savurmak, ödünç para almak, kredi kartı borcu yapmak, vergileri ödemeyi unutmak, faturaları ödememek, çok önemli bir malı almadan önce eşine danışmamak. Bu liste böyle uzayıp gider.

    Akrabalar: Potansiyel para sorunları listesi gibi akrabalarla ilgili sorunların da listesi uzayıp gidecektir. Siz onlardan nefret edersiniz, kocanız sever; kocanız onlardan nefret eder, siz kararsız kalırsınız; çok fazla ziyaretinize gelirler; çok uzun zaman kalırlar; anlayışsız davranırlar; sizi aşağılarlar; siz onları aşağılarsınız. Bu da uzun bir listedir.

    Çoğu sorunun temelinde şu nedenler yatabilir:

    “Kocamı süt almaya yolladım. Yol üzerindeki bir bara uğramış. Eve birkaç saat sonra geldi ve elinde süt yoktu.”

    “Bizim ilk kavgamız yatağın hangi tarafında kim yatacak kadar basit bir nedenle yaşanmıştı.”

    Bu listeye ev işlerini, kirli çorapları, iç çamaşırlarını, çamaşırları, yemekten sonra masayı kimin toplayacağını ve yemek pişirmeyi ekleyebiliriz. Bu liste, ayrıca, eşine fazla zaman ayırmamayı, eski arkadaşlarla görüşmeyi tercih etmeyi, gece çok geç yatmayı, bencilliği, kıskançlığı, sorumlulukları paylaşmamayı da içerir.

    Seks: Eşlerden biri diğerinin yatakta çok bencil olduğunu, çok istekli ya da çok isteksiz olduğunu düşünebilir.

    İş: Eşlerden biri çalışır, diğeri hep gezer. Eşlerden biri çalışmaz, diğerinden az para kazanır ve hep onun parasını yer.

    Ciddi sorunlar: İstismar, taciz ve sadakatsizlik gibi nedenler kavgaların önemli nedenlerinden bazılarıdır.