Etiket: evlilik

  • Soyadı nasıl seçilir?

    Soyadı nasıl seçilir?

    Evlenirken ya da boşanırken soyadımızın değişip değişmeyeceği, değişmesi gerekirse bunun nasıl olacağını biliyor musunuz? Aslında durum, sandığımız kadar karışık değil. Medeni Kanun’u inceledik ve aklımıza takılan soruların yanıtlarını aradık. İşte, evlenmede ve boşanmada soyadı meselesi ile ilgili doğrular…

    Evlenirken soyadı nasıl değiştirilir?
    Hepimizin bildiği gibi Medeni K anun’a göre her kadın evlendiğinde kocasının soyadını alıyor. Ancak isterse evlenmeden önce kullandığı baba soyadını da taşıyabiliyor. Bunun için ya evlenme töreni yapılırken nikah memurluğuna bir dilekçe vererek isteğini bildirmesi ya da evlenmeden sonra nüfus idaresine bir dilekçeyle başvurarak kocasının soyadıyla birlikte kendi bekarlık soyadını da kullanacağını belirtmesi gerekiyor.

    Dilekçeler üzerine gerekli işlemler yapılıyor ve kadın babasının soyadını koca soyadının önünde kullanabiliyor. Kimlik belgesinde önce adı, daha sonra bekarlık soyadı, en sonda da koca soyadı yazılıyor.

    Boşanırken soyadı nasıl değiştirilir?
    Boşanma işleminde kadının soyadını seçme konusunda üçlü tercih hakkı var.

    Boşanma gerçekleştikten sonra kadın, boşanmadan evvelki soyadını alabiliyor. Yani eğer bu evlilikten önce hiçbir evlilik yapmamışsa bekarlık soyadına geri dönüyor.

    Ancak daha önceden evlenmişse ve “dul” statüsündeyse, dulluk soyadını alıyor.

    Tabii bu soyadını taşımak da kadın için bir kader değil! Eğer kadın bekarlık soyadını kullanmak istiyorsa, boşanma sırasında hakimden bekarlık soyadını taşımak için izin istemesi gerekiyor. Hakimden onay alarak bekarlık soyadını taşıyabiliyor. Ayrıca kadın isterse, boşandığı kocasına zarar vermemek kaydıyla, boşandığı kocasının soyadını taşımak için de hakimden izin isteyebiliyor.

    İki evlilik yapmış ve iki kez boşanmış bir kadın, eğer isterse iki eski eşinin de soyadını aynı zamanda kullanabiliyor. Hem kızlık soyadı hem de koca soyadını kullanmak isterse, toplamda en fazla iki soyadı kullanma hakkı olduğundan, sadece bir eşin soyadını alabiliyor.

  • Mutlu evliliğin sırları

    Mutlu evliliğin sırları

    Ebeveynlerle buluşan Uzman Psikolog Bünyamin İrak, mutlu evliliğin sırlarını anlattı.

    Küçükçekmece Belediyesi Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde ‘Aile İçinde Eşlerin Uyumu’ söyleşisinde konuşan İrak, eşler arasında tartışma yaşanabileceğini çünkü iki ayrı kişinin evleriyle birlikte yaşamlarını da birleştirdiğini söyledi.

    Anne ve baba arasında yaşanan tartışmadan çocukların olumsuz etkilendiğini dile getiren İrak, “Anne ve babalar tartışmalarının sebebini mutlaka çocuklara söylemeli. Yoksa çocuk, annemle babam benim yüzümden tartışıyor düşüncesine kapılır. Ayrıca anne ve babaların tartışmayı çocuklarının yanında açtıkları gibi, kapatmaları da gerekiyor. Bu çok önemli” dedi.

    Evlilikte yaşanan sorunların geçici ve kalıcı olmak üzere ikiye ayrılması gerektiğini söyleyen Bünyamin İrak, “Eğer rahatsız olduğunuz davranış eşinizin kişiliğiyle alakalıysa bu durumda o davranış değişmez. Bu nedenle eşinizi olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmelisiniz. Eşinizi değiştirmek yerine o sorunla baş etme yollarını araştırmalısınız” diye konuştu.

    Ebeveynlerin yaptığı büyük yanlışlardan birini de çocuklarını taraf tutmaya zorlamaları olarak belirten Uzman Psikolog Bünyamin İrak, “Çocuğa, annen mi haklı yoksa ben mi haklıyım diye sorulduğunda çocuk çok zor durumda kalır; çünkü buna cevap veremez. Bir taraf haklı dediğinde diğer tarafı kaybedeceğini düşünür” ifadelerini kullandı.

    Evlilik alışverişinin püf noktaları için tıklayın…

    Evin reisi kimdir?
    Evin reisi kimdir?
  • Evlilik alışverişinin püf noktaları

    Evlilik alışverişinin püf noktaları

    İşte evlilik hazırlığında çiftleri rahatlatacak altın değerinde alışveriş önerileri…

    -Bütçenizi belirleyin. Bütçenize göre alınacak ürünleri listeleyin.

    -Eviniz mabedinizdir. Tarzını belirleyin, içinde yaşayacağınız evde tüm eşyaların bir bütünlüğü olmasına dikkat edin.

    -Neye ihtiyacınız olduğu çok önemli. Evlilik öncesi alışverişlerde satın alınan ve sonra kullanılmayan pek çok eşya var ve unutmayın; bir evin ihtiyacı asla bitmez. Evlendikten 20 yıl sonra bile!

    -Eğer çiftlerin her ikisi de çalışıyorsa, muhakkak pratik ve hayatınızı kolaylaştıracak ürünleri tercih edin.

    -Eviniz mutlaka önceden belli olmalı ve eşyaları eve göre satın almalısınız.

    -Kalite-fiyat endeksine özen gösterin. Alışverişe çıkmadan önce internette araştırma yapın ve nerelere gideceğinizi belirleyin. Daha az yorulursunuz.

  • Evlilik anlaşması nasıl yapılır?

    Evlilik anlaşması nasıl yapılır?

    Evlilik sözleşmesi nedir? Evlenmeden önce mi sonra mı yapılır? Hangi mallar üzerinde eşin hakkı olur?

    Hiç kimse boşanacağını hayal ederek evlenmez elbette. Ancak hayat şartları bazen insanları istemedikleri noktaya getirebilir. İşte o zaman, malların paylaşımı konusu büyük bir soruna dönüşebilir. Bu noktaya gelindiğinde sorun yaşanmaması için yasalar “evlilik anlaşması” çözümünü üretmiş eşler için.

    Evlilik anlaşması nedir?

    Çiftler, evlenmeden önce, sonra ya da nikah esnasında bir mal rejimi sözleşmesi yaparak edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı rejimlerini benimseyerek sözleşme yapabilirler.

    Mal rejimi sözleşmesi şekle tabidir. Noterden imzaların tasdikli olması ya da sözleşmenin bizzat noter tarafından düzenlenmesi gerekir. Tam nikah sırasında yazılı olarak eşler, “biz şu mal rejimini benimsedik” diye bir belge ibraz edebilirler. Gerek noterde yapılsın gerek nikah sırasında evlenme memuruna sunulsun, mutlaka tarafların imzalarını içermesi gerekir sözleşmenin.

    Edinilmiş mallara katılma rejiminin benimsenmesi, Türkiye’de, evli kadının durumunu iyileştirme amacını güder.

    Evlilik anlaşması nasıl yapılır?

    Evlenmeden önce ya da sonra ve nikah sırasında yapılabilir. Nikah sonrasında yapılan evlilik anlaşması için eşlerin birlikte yazılı ve imzalı belge sunmaları yeterlidir. Bunun dışında yapılan mal rejimi sözleşmesi için noter iki şekilde devreye girer:

    1- Taraflar imzaladıkları belgeyi notere götürürler ve noter sadece imzaları onaylar.
    2- Noter kendisi mal rejimi sözleşmesini düzenler. Tarafların kendi önüne geldiğini ve bulunduğu beyanları bizzat kendi kaleme alarak altını imzalar ve taraflara imzalatır.

    Evliler hangi mal rejimini seçeceklerine nasıl karar vermeli?

    Evlenecek ya da evlenmiş olanlar, yasal mal rejiminin dışına çıkmak istiyorlarsa, ciddi olarak düşünmeliler. En kolay seçim “mal ayrılığı sözleşmesi”dir. Eşler, birbirinden bağımsız olarak, mallar üzerinde bütün haklarını kullanabilir hale gelirler bu sözleşmeyle.

    Hangi mal rejiminin seçileceğine ilişkin olarak iyi bir hukukçuya başvurmak gerekir. Aile hukukuna özel ilgisi olan hukukçudan danışma almak iyi olur. Çünkü mal rejiminin tasfiyesi gündeme geldiğinde oldukça büyük sorunlarla karşılaşılabilir.

    Hangi mallar edinilmiş mal olarak kabul edilir?

    Edinilmiş mal hakkında kanunda geçen bir tanım vardır: “Eşlerin bedelini ödeyerek ya da emekleri karşılığında elde ettikleri mal varlıksal değer.” Dolayısıyla bedelini ödeyip aldığınız herhangi bir taşınır taşınmaz mal, hisse senedi, menkul kıymet ve çalışmanızın karşılığı olan maaşınızla edinilmiş mallar bu kapsama girer.

    Kişisel mallarınız, diğer eşe karşı hiçbir yükümlülüğünüzün olmadığı mal varlıksal değerlerin getirileri de kural olarak edinilmiş maldır. Örneğin, miras olarak kalan bankadaki para kişisel maldır ve eşin bu para üzerinde herhangi bir hak iddia etmesi mümkün değildir. Ama o paranın faizleri edinilmiş mal sayılır ve eşin o getiri üzerinde alacak hakkı vardır.

    Hangi mallar edinilmiş mal olarak kabul edilmez?

    “Edinilmiş mallara katılma” dediğimiz yasla mal rejiminde, edinilmiş mallar dışında “kişisel mallar” da vardır. Kişisel mallar, kural olarak, herhangi bir karşılık ödenmeden elde edilmiş olan mallardır. İlaveten manevi tazminat türü de kişisel mallardan sayılır.

    Eşlerin bu tür mallar üzerinde herhangi bir alacak hakkı söz konusu değildir. Miras yoluyla kalanlar, piyango ikramiyesi, bağış yoluyla elde edilmiş para kişisel maldır, edinilmiş mal değildir.

    Eşlerin kişisel giyimleri, süs eşyaları gibi kişisel eşyalarının edinilmiş mal olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

  • Evliliğinize zarar veren davranışlar…

    Evliliğinize zarar veren davranışlar…

    Kadınlar bazen ilişkilerine zarar vereceğini bilmeden, hatta ilişkilerinin güçleneceğini düşünerek yanlış davranışlar sergileyebiliyor. Zarar görmüş pek çok evlilik, hep bu ilişki için iyi olacağı düşünülen davranışlardan etkileniyor. Şimdi gerçeklerle yüzleşme zamanı!

    Ona kral gibi davranmak

    O ne yaparsa yapsın siz içinize atmaya, kırgınlığınızı ya da kızgınlığınızı ona yansıtmamaya devam ettikçe aslında ilişkiniz yıpranır.

    Eşiniz sizi gerçekten incitecek ya da kızdıracak bir şey yaptığında, kızgınlığınızı ya da kırgınlığınızı o anda ona açıklamazsanız, bunu yapmaya devam edecektir. Erkekler kadınların sabır sınırlarını test ederler. Sınırı aştıklarında sizden aldıkları tepkiyi ölçer ve bundan sonraki adımlarını ona göre atarlar.

    Öte yandan fikrinizi ve ne hissettiğinizi ona anlatarak kendinize olan güveninizi göstermiş olursunuz. Bu da aslında erkekler tarafından bir şikayet olarak değil, özgüveni sergilemek olarak algılanır ve sizi çekici bulmasını sağlar.

    Kendine bakmamak

    Birçok kadın, erkeklerin her koşulda rahat olan kadınları tercih ettiğine inanıyor. Oysa bu tamamen doğru değil. Evet, erkekler kendilerini duygusal açıdan fazla zorlamayan, rahat davranan ve kendilerini rahat bırakan kadınlardan hoşlanırlar, ama bu düşünce dış görünüş için geçerli değil.

    Evliliğin ilerleyen yıllarında eşinizin yanında kendinizi daha rahat hissetmeye başlamanız çok doğal ama üstünüze başınıza biraz dikkat etmelisiniz. Çünkü erkekler en ufak değişiklikleri bile hemen fark edebilirler. Aslına bakarsanız en salaş görünümlü, en rahat erkekler bile görselliğe çok önem verirler. İyisi mi o büyükanne külotlarınızı bir köşeye bırakın, duşunuzu alıp vücudunuza mis gibi kokan bir losyon sürün ve tıpkı ilişkinizin ilk zamanlarındaki gibi güzel görünebilmek için vakit harcayın.

    Her zaman dürüst olmak

    Bazen beyaz yalan söylemek gerekebilir. Ne de olsa eşiniz her zaman gerçeklerle baş etmeyi başaramayabilir. Dürüstlük sağlıklı ilişkilerin temel taşlarından biri olsa da, bazen gerçekleri itiraf etmeniz ilişkinize güvensizlik duygusunu ve kızgınlığı bulaştıracaksa beyaz yalan sizin için iyi bir politika olabilir. Elbette büyük yalanlardan söz etmiyoruz. Bunlar ciddi sıkıntılara neden olabilir. Sadece ikinizin de huzurunu bozmayacak küçük yalancıklar…

    Diyelim ki aileniz aslında eşinizi hiç beğenmiyor. Eşiniz, ilişkinizin ilk zamanlarında ailenizin onun hakkında ne düşündüğünü sordu. Dürüst olmak zorunda değilsiniz. “Ailem, benim hayatımla ilgili pek yorum yapmaz” deyip çok fazla ayrıntıya girmeden konuyu kapatmalısınız. Zira detaya girmek sonradan eşinizin yalanınızı ortaya çıkarmasına fırsat yaratabilir. Suçluluk hissetmenize hiç gerek yok. İlişkinizin huzuru için yapıyorsunuz bunu.

  • Ayrılmak istiyorum çünkü…

    Ayrılmak istiyorum çünkü…

    Teknolojik gelişmeler, değişen toplumsal ihtiyaçlar ve hayat tarzları evliliklerin kısa ömürlü olmasına neden oluyor. Yeni nesil evliliklerde çiftlerin neden 40 yıl bir yastıkta kocamak yerine hakim karşısına koştuklarının yanıtı bu yazıda…

    İstatistiki veriler son yıllarda boşanmaların evlenme oranlarını aştığını gösteriyor. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanlar, ‘iyi günde kötü günde’ diyerek başladıkları evliliklerini çok daha kolay bitirebiliyor. “Günümüz evlilikleri en çok hangi sebeple sona eriyor?” sorusunu yönelttiğimiz Nisan Danışma Merkezi’nden Psikolog Feyza Bayraktar, ilk sebebin eşler arasındaki iletişimsizlik olduğunu belirtiyor. Evlilikleri bitiren nedenlerle, evlilik öncesi ilişkileri bitiren nedenler arasında öncelik sıralaması açısından bir farklılık olsa da şu bir gerçek ki; iş hayatında eskisinden daha fazla sayıda ve daha etkin rol alan kadınlar, mutsuz oldukları evliliklerden ve ilişkilerden çok daha kolay uzaklaşıyor. Erkekler ise sevgililerinin ya da eşlerinin kariyer başarısından gurur duymakta her zaman başarılı olamıyor ve acısını kadından çıkarmayı tercih ediyor. Uzman Psikolog Feyza Bayraktar, günümüz evliliklerini bitiren öncelikli sebepleri ve çözüm yollarını anlattı.

    İLETİŞİMSİZLİK

    Yeni nesil evliliklerde kadın da erkek de çalıştığı için, iki taraf da akşam eve yorgun geliyor. Çiftler ayrı koltuklara uzanıp televizyon karşısında uyuyakalıyor ya da farklı odalarda farklı programlar izliyorlar. Sadece erkeğin çalışması halinde, günümüz koşullarında evin geçimini sağlayabilmek için çok yoğun çalışmak zorunda kalan erkek eve geldiğinde eşini dinlemek, eve ve çocuklara dair sorunları duymak istemiyor. Çalışma saatlerinin hafta sonuna sarkması tatil programları yapmaya da engel olabiliyor. Tüm bunların sonucu olarak eşler arasındaki paylaşım ve iletişim azalıyor, taraflar birbirlerinin iş ve sosyal hayatları hakkında hiçbir şey bilmez hale geliyor. Zaman içinde birbirlerinin sadece birer ev arkadaşı haline gelen eşler, hem yalnız hem stresli oluyor.

    Ne yapmalı?

    İletişimsizlik oluruna bırakıldığında iyice çözümsüz hale geliyor. Eşlerin ilişkilerindeki heyecanı ve iletişimlerini sürdürmek için çaba sarf etmeleri gerekiyor. Uzman Psikolog Feyza Bayraktar, iletişim eksikliği yaşayan eşlerin birbirlerine zaman ayırmak için özel programlar yapmalarını öneriyor ve “Haftada bir akşam beraber film izleyebilir, hafta sonları varsa çocuklarınızı ailenize emanet edip şehir dışına kısa seyahatler yapabilirsiniz. Ayrıca ev yaşantısında kendinize daha fazla özen göstererek bitmesini istemediğiniz heyecanınızın sürmesini sağlayabilirsiniz” diyor.

    ÇOCUK MERKEZLİ EŞLER

    Evliliklerde özellikle kadınların çok sık yaptığı hatalardan biri de kendilerini çocuklara adamak… Kadın, doğum yaptıktan sonra ilgi ve sevgi odağını değiştirip tamamen çocuğa yönelmeye başlayabiliyor. Çocuğunu uyuturken onun yanında yatıyor ya da çocuğu yataklarına alıyor. Bu durum eşlerin hem duygusal hem de cinsel paylaşımını azaltıyor. Erkek kendini itilmiş hissediyor. Daha az görülmekle birlikte bazı erkekler de aynı şekilde çocuklarına aşırı ilgi gösterip eşlerini ihmal edebiliyor.

    Ne yapmalı?

    Ailenin çocuk merkezli olmamasını sağlamak, ailede herkesin farklı bir rolü olduğunu fark etmek gerekiyor. Ayrıca çocuğun sadece anneye ya da babaya ait olmadığı, her ikisinin ortak çocuğu olduğunu unutmamak şart. Uzman Psikolog Feyza Bayraktar, bebeklerin mümkün olan en küçük yaşta ayrı odada uyumaya alıştırılmasını, kendi odasında yatmayı reddeden çocuklar için psikolojik destek alınmasını öneriyor.

    ANNE-BABADAN KOPAMAMAK

    Bazı kadınlar ve erkekler evlendikten sonra dahi kendilerini hala ailelerine ait hissediyorlar ve önceliği anne-babalarına veriyorlar. Kadınların çalışıyor olması erkeğin ya da kadının annesinin bazen de hem anne hem babasının aynı evde yaşamasını gerektiriyor. Evde büyüklerin de yaşıyor olması çiftlerin cinsel hayatlarını sadece yatak odası ile sınırlı hale getiriyor. Ses duyulacak, fark edilecek korkuları cinsel hayattaki heyecanları azaltıyor. Anne ya da kayınvalidenin bazen de babanın, eşler arasındaki sorunlara doğrudan müdahale etmesi de sorun yaratıyor. Tartışan çift akşam yatak odasında baş başa kaldığında barışsa bile olaya şahit olan büyükler konuyu tekrar tekrar hatırlatabiliyor. Anneleri tarafından yönetilen kadın veya erkek bu durumda etki altında kalabiliyor.

    Ne yapmalı?

    Evlenen kişilerin artık yeni bir ailelerinin olduğunu, anne-babalarının ikinci sırada kaldığını kabul etmeleri gerekiyor.

    CİNSEL SORUNLAR

    Çocukluktan itibaren cinsellik hakkında korkutularak yetiştirilen kız çocukları yetişkinlik döneminde çeşitli sorunlarla karşılaşabiliyor. Cinsel ilişkiye girememe (vajinismus) ya da orgazm olamama gibi sorunlar kadınların cinselliğe bir zorunluluk gibi yaklaşmasına neden oluyor. Evliliğini sürdürebilmek için zorla cinsel ilişkiye giren kadınlar zamanla eşlerinden kaçmaya, uzaklaşmaya başlayabiliyor. Erkekler ise erken boşalma ya da ereksiyon olamama gibi sorunlar yaşayabiliyor ancak bunların tedavisinden çekiniyor, doktora gitmeyi reddedebiliyor. Cinsel paylaşımdaki sorunlar evliliklerin çatırdamasına neden oluyor.

    Ne yapmalı?

    Cinsel sorunlar için bir uzmandan yardım alma fikri özellikle erkekler için zor olsa da böyle durumlarda çift terapisi ve cinsel terapi almak sorunların çözümünde büyük fayda sağlıyor.

    ALDATMA

    Aldatma her iki taraf için de kabul edilemez olarak nitelendirilse de Türk toplumunda kadınlar çoğunlukla eşlerini affetmeyi seçiyor. İlk başta öfkelenen, sert tepki veren kadınlar zaman içinde olayı sineye çekmeyi tercih ediyor. Ekonomik özgürlüğü olan ya da çocuğu olmayan kadınlar aldatıldığında ayrılma kararını daha kolay alabiliyor. Ancak aldatan taraf kadın olduğunda erkeklerin yüzde 90’ı hemen ayrılmak istiyor.

    Ne yapmalı?

    Bir eylemin aldatma olup olmadığı kişilerin bakış açısına göre değişiklik gösteriyor. Bir kadın eşinin internet üzerinden bir başka kadınla sohbet etmesini aldatma olarak kabul etmeyebiliyor ya da bir başkası eşinin kendisini aldatmasında haklı sebepler bulmaya çalışabiliyor. Bazıları içinse küçük bir davranış bile çok önemli olabiliyor. Bu yorumlamalar kişinin ve ilişkinin yapısına göre değişiyor. Aldatma ile ilgili sorunlarda öneride bulunmak da bu nedenle çok doğru bir yaklaşım olmuyor.

    KARİYER KISKANÇLIĞI

    Son yıllarda kadınların iş hayatında hızla yükselmeye başlaması, eşlerinden daha üst pozisyonlarda görev almaları sonucunu da doğuruyor. Bazı erkekler bu durumdan mutluluk duyabilirken bazıları ise bunu sorun haline getirebiliyor. Karısının iş hayatındaki ilerlemesini engellemek isteyen eş, olmadık konulardan sorun çıkarıyor, eşinin iş seyahatine gitmesini engelliyor, sonunda da eşini aldatarak bir anlamda intikam almaya çalışabiliyor.

    Ne yapmalı?

    Eşinin kariyerini kıskanan erkeğin bunun eşi ile değil, kendisi ile ilgili bir problem olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Kadının bu durumda yapacağı tek şey ise eşinin hassas olduğu konularda özellikle onun üzerine gitmemeye çalışmak, gerektiğinde onun gururunu okşayacak davranışlarda bulunmak oluyor.

    MADDİ SIKINTILAR

    Türk toplumunda kadının çalışıp çalışmaması halen büyük bir sorun olmazken erkeğin işsiz kalması, sürekli iş değiştirmesi, çalışmaması, iflas etmesi ya da işindeki sorunları eve yansıtması evliliklerde ayrılık nedeni olabiliyor. Evlilikler ‘iyi günde kötü günde’ sözü ile başlasa da kadınlar böyle durumlarda terk edici olabiliyor. Kadının ailesinin bu konuda destek verdiği durumda kadın daha kolay karar verebiliyor.

    Ne yapmalı?

    Uzman Psikolog Feyza Bayraktar, işsiz kalan ya da sık iş değiştiren kişiyi doğrudan yargılamak yerine herkesin kendine uygun bir işte çalışmıyor olabileceğini düşünmeyi öneriyor. Bu noktada kariyer danışmanlığının çok yardımcı olabileceğini belirten Bayraktar, “Danışmanlık almak için mutlaka üst düzey yönetici olmak gerekmiyor. Çalışan her insan kariyer danışmanlığı hizmetinden fayda görüyor. Sık iş değiştiren kişi, sosyal fobisi veya performans kaygısı olduğu için bunları yaşıyor olabilir. ‘Sen tembelsin’ deyip evliliği bitirmektense eşlerin birbirine destek olması çok daha yerinde olacaktır” diyor.

  • Evlenelim Gerisini Akışa Bırakalım Anlayışı

    Evlenelim Gerisini Akışa Bırakalım Anlayışı

    Yaşama ilişkin önemli kararlardan biri olan evlilikte, evleniyorum ama doğru mu yapıyorum? Acaba nikâh masasına oturacağım kişi doğru kişi mi? Başka birini tercih etsem hayatım daha iyi mi olur acaba? Bu sorular nikâh masası yolculuğunda zihninizi meşgul ediyor mu? İlişkilerde yaşanan kararsızlıkların ruh sağlığına direkt etki ettiğine dikkat çeken uzmanlar önemli uyarılarda bulunuyor…

    Birine bağlanma isteğimiz ve bağlılıktan anladıklarımız geçmiş deneyimlerimizi tekrarlama isteği ya da tekrarlanmasını önlemek üzerine kuruludur diyen Üsküdar Üniversitesi NPİstanbul Hastanesi Uzman Psikologu Nazende Ceren Öksüz, ilişkilerde yaşanan kararsızlıkların ruh sağlığımızı etkilediğini vurguluyor.

    Nazende Ceren Öksüz evlilik öncesi kararsızlıkla ilgili şöyle konuşuyor;

    “Şüphesiz ki evlilik insanın yaşamıyla ilgili verdiği en büyük kararlardan biridir. Evliliğe adım atan bir çift, yeni bir düzen ve daha önemlisi bir aile yapılanmasına ilk adımı atmış demektir. Hiç kimsenin boşanmak üzere evlenmez. Her ne kadar boşanmalar artsa ve git gide normalize edilse de “biz evlenelim, sonrasını akışına bırakalım” gibi bir yaklaşımla kişiler hayatlarını kökten değiştirme kararı almazlar. Evlilik kararını hayatımıza sevgi, heyecan, huzur, mutlu bir gelecek umudu katacağını kişilerle alırız. Bu kavramlar yaşamdaki doyum için olmazsa olmazlardandır.

    Peki, Herkes İçin Bu Duyguların Kaynakları Aynı mıdır?

    Bir kişinin heyecan verici bulduğu bir ilişki bir başkası için monoton olabilir. Bir çiftin “çok mutluyuz” dediği evlilik dışarıdan bakan bir kişi için kâbus gibi görünebilir. Tek doğru hiçbirşeyde yoktur.

    Peki, Mutlu Evlilik İçin İnsanlar Neleri Referans Almalıdır?

    Her zaman söylediğimiz gibi iç dinamiklerimize bakmak lazım. Geçmiş deneyimlerimize, ilişki kurma biçimimize, kendimize duyduğumuz güven ve saygıya bakmak lazım. Geçmiş deneyimlerimiz derken çok geçmişe, yaşamımızın ilk yıllarına dayanan bir süreçten bahsediyorum.

    Evlilikte Bir Başkasına Bağlı, Kendi Başımıza Özgür Olmayı Bilmeliyiz

    Evlilik bağı kurulurken kişi bir başkasına bağlı ama kendi başına özgür kalabilmeyi öğrenirse, ileride uzun soluklu, huzurlu ve dengeli bir evlilik hayatı yaşama olasılığı yüksektir. Bu kişiler, eşleriyle kolayca yakınlık kurabilirken terk edilmekle ilgili gereğinden fazla kaygı duymazlar. İlişkileri uzun sürelidir, kendilerine ve diğer insanlara güvenebilirler. Eşleriyle yaşadıkları sorunlarda karşı tarafla empati kurabilir, affedici olabilirler. Kaygılı ve kararsız bir bağlanma stiline sahip bireylerse, eşlerine fazlasıyla yakın durma eğilimi gösterirken aynı oranda terk edilme kaygısı yaşarlar. Eşlerini abartılı boyutta kıskanırlar. Bu nedenle sürekli partnerlerini kontrolk etmeye çalışırlar. Derin, şiddetli, fakat kısa süreli ilişkiler kurarlar. Ayrılıkları travmatik algılayabilirler. Kendilik saygıları değişkendir. Evlilikten beklentileri de değişken ve belirsiz olabilir.

    Kafanız Sıklıkla Karışıyorsa Bir Uzmana Başvurun

    Kişiler bağlanma isteğinden ve bağlılıktan anladığı geçmişi yaşama isteği ya da tamamen geçmişi silme isteği ile ilişkilerini zora sokabilmektedirler. Oysaki insan kendi davranışlarının sorumluluğunu alacak iradeye sahiptir. Geçmişimiz bizi etkilese de onların esiri değiliz. Eğer yaşadığınız romantik ilişki ya da evliliğinizde bir şeylerin yolunda gitmediğini düşünüyorsanız ve kafanız sıklıkla karışıyorsa psikolojik yardım almanız uygun olacaktır. Bir çift terapistine başvurarak yaşamınızı kendiniz ve partneriniz için daha güzel hale getirebilirsiniz.

  • Evliliğinizi sürdürmek için bir mühendisle evlenin

    Evliliğinizi sürdürmek için bir mühendisle evlenin

    Acaba mesleğinizle boşanma riskiniz arasında bir ilişki olabilir mi? İngiltere’de yapılan bir araştırma, boşanma olasılığı en yüksek meslekleri ortaya çıkardı.

    Eşiniz doktorsa boşanma olasılığınız yüksek. Gözlükçü veya mühendis iseniz, sizin boşanmayı talep etme olasılığınız düşük. İngiliz The Telegraph gazetesinin desteklediği bir araştırmadan çıkan sonuç bu. Uzmanlar 449 mesleğin evliliklere etkilerini incelemişler.

    İş psikoloğu ve British Psychological Society üyesi Dai Williams “Son derece heyecan verici bir araştırma alanı; ne gibi sürprizlerle karşılaşacağınızı asla bilemezsiniz” diyor.

    Dansçılar, koreograflar, barmenler ve kineziterapistlerin eşlerinden boşanma olasılığı yüzde 40 imiş. Hastabakıcılar, sanatçılar ve profesyonel sporcuların boşanma olasılığı yüzde 30’a yakın.
    Buna karşılık ‘evliliklerinin devam etmesi açısından en sağlam meslek’ ise ziraat mühendisliği: Boşanma riskleri sadece yüzde 2.

    Diğer ilginç bir bulgu: İş yoğunluğunun, mesai saatlerinin ve fazla mesainin boşanmalar üzerinde bir etkisi yokmuş.

    İşte huzur arayan evde de arar

    Danışman ve koç Hamid Aguini “Genellikle işinde denge ve huzur arayanlar, aile hayatında da aynı şeyi istiyor” diyor. Uzmana göre, çok insanla temas ve çok seyahat gerektiren meslekler, doğal olarak, boşanma riski yüksek olanlar.

    Aynı şekilde “kişisel gelişim ve kendi hakkında düşünmek gerektiren (oyunculuk gibi) meslekler de, insanların kendilerini, iş ve özel hayatlarını ve ilişkilerini sorgulamalarına sebep oluyor. Bu da riski artırıyor” diyor.

    Genelde, insanlar evinde nasıl bir ortam istiyorsa, işinde de aynı ortamı hedefliyor. Bu açından mühendislerin ‘boşanma riski en düşük’ kategori olmaları normal, diyor uzmanlar; çünkü mühendisler rasyonal insanlardır ve işte de evde de stabilite isterler.

    Ayrıca, Aguini “İki zıt insanın dengeli ve kalıcı bir evlilik yapması güç” diyor; “Yüksek riskli bir gruptan bir kadın veya erkeğin daha rutin ve stabilite eğilimli gruptan biriyle evliliğini sürdürmesi zor.”

    Hürriyet

  • Evlenmemek için nedenler…

    Evlenmemek için nedenler…

    Herkes evlenmek zorunda değildir. Sebeplerine gelince…

    1. Çünkü bekarlık yalnızlık demek değildir
    Eğer evliyseniz bu asla yalnız kalmadığınızın sanılmasına sebep oluyor, iyi ya da kötü. Halbuki iyisiyle kötüsüyle, aşk ile, kahkaha ve kavga ile, özlemle, güvenle, paylaşım ile bir ilişki yaşamak için evli olmak şart değil. Çünkü evli olmamanız yalnız kalacağınız anlamına gelmez. Hayatı arkadaşlar, sevgililer, aile, komşular ve iş arkadaşlarınız ile paylaştığınız anlamına gelir. Sadece yasal olarak bir eşiniz yoktur. Belki biri ile çıkıyorsunuzdur. Belki kısa dönem, belki uzun vadeli ilişkiler yaşıyorsunuzdur. Belki romantik bir ilişki yaşamamayı tercih etmiyorsunuzdur. Seyahatlere çıkıyor, yeni insanlarla tanışıyor, sosyal sorumluluk projelerinde aktif rol oynuyor, yüzüyor, müzikle ilgileniyor, arkadaşlarınızla paylaşacağınız lezzetli sofralar hazırlamayı seviyor olabilirsiniz.. Tecrübe ve samimiyet ile zengin bir yaşam sürmek evlenmeyi gerektirmez.

    2. Çünkü aşk bir gizemdir
    Ve evlilik, tanımı gereği, sade ve basit bir sözleşmedir. Aşkınızın mutlaka yasal açıdan onaylanması gerektiğini mi düşünüyorsunuz? Aşk tanımlanamaz ve sürekli değişip, gelişebilir.

    3. Çünkü esas güvenli olan kim olduğunuzu bilmenizdir
    Hayatta başınıza gelebilecek tatsızlıklar evlilikle birlikte bitmez. Güvenlik, diğer taraftan, bu zor zamanlarda dayanıklı olmanızı gerektirir. Dayanağınızı kimi zaman çocuklarınızdan alırsınız, onların size içlerinden geldiği gibi doğaçlama serenat yapmalarından. Partnerinizden alabilirsiniz, canınız gece yarısı atıştırmayı çektiğinde sizin için cips ya da küçük sandviçler hazırlayan. İyi arkadaşlarınızdan alabilirsiniz, ne zaman moraliniz bozuk olsa sizi neşelendirmek için bir şeyler yapmaya çalışan. Çevrenizdeki insanlar tarafından tanınmak ve sevilmek size en güvenli hayati sağlar. Sırtınızı yaslamanız için bir eşe ihtiyacınız yok.

    4. Çünkü hala o yüzüğe sahip olabilirsiniz
    Arkadaşlarınızdan biri 40 yaşına girdiğinde, bazı yeni ev eşyaları sipariş edip taksitlerini ödemeye başladı ve kendisi için bir bekarlık partisi düzenledi. Önce tuhaf gelse de düşününce bekar bir kadın kendisine yeni bir ev kurmayı ve tercihini kutlamayı hak etmesin ki? Başka bir arkadaşınız erkek arkadaşıyla 5 yılı doldurduğunda geleneksel bir şey yapmak istedi, bağlılığın bir sembolü haline gelen bir yüzük edinip parmağına takmak istedi. Siz birinden yüzük bekleyip bağlanmak yerine kendinize yüzük almayı tercih edebilirsiniz.

    5. Çünkü ayrılabilirsiniz
    Erkek arkadaşınız ile 10 yılı devirdiniz ve ne zaman bir zorlukla karşı karşıya gelseniz, bunu sadece kendi istediğiniz için düzeltmeye çalışıyorsunuz. Bu bir zorunluluk değil! Eğer işler içinden çıkılmaz bir hal alırsa ya da daha fazla çaba harcamak için istekli hissetmezseniz her zaman ayrılma özgürlüğüne sahipsiniz. Ne kadar da tatlı bir durum bu ve güçlü hissetmemizi sağlayan bir bilinç! En hüzünlü, en çirkin, en umutsuz anlarınızda hissedeceğiniz bu ayrılma özgürlüğü kendinizi yeniden ilişkiye adama isteği verir ki, bu da özgürce alınan bir karar olduğu için en sağlıklı tercih olsa gerek.

    6. Çünkü her zaman seneye evlenebilirsiniz
    Ya da ondan sonraki sene ya da ondan sonraki… Evliliğe karşı değiliz. Ve bu sadece mutlaka evlenmeniz gerekmediğine dair bir liste. Mühim olan nokta çiftlerin birbirine ve her türlü olasılığa açık olabilmesi. Uzun süreli bir ilişki içinde, sonuna yaklaşmış ya da yalnızlığı tercih etmiş olun, hiçbirimiz geleceğin bizim için neler hazırladığını bilemeyiz.

  • Anlayışsız kocalarla nasıl başa çıkılır?

    Anlayışsız kocalarla nasıl başa çıkılır?

    Evli çiftler arasındaki en temel sorunların başında erkeklerin kadınları anlamamaları, yardımcı olmamaları ve onlara ilgi göstermemeleri geliyor. Yapılan araştırmalarda, kadınlar en çok yakın arkadaşlarından ve komşularından memnunken, kendilerine en anlayışsız davranan kişilerin kocaları olduğunu söylüyorlar.

    Flört döneminde ve evliliğin ilk yıllarında var olan anlayış, heyecan, hoşgörü ve yakın alaka zamanla azalıyor, yerine monoton, ilgi alanları başka yere kaymış, paylaşımsız ilişkiler geliyor ve çiftler temeli çocuklukta atılan fabrika ayarlarına geri dönüyorlar. Aslında partner ilişkilerinde çözümsüz olan çok fazla şey olmuyor. Ama çözümler çiftin değişmesine dayandığı için, çoğu çift değişimi reddediyor. Çözümsüzlük çoğu zaman bundan kaynaklanıyor. Çift biraz iletişim bilgisi edindiğinde, biraz kendisini suçlamadan ifade etmeyi öğrendiğinde, biraz da karşısındaki acaba ne hissediyor diye odaklandığında ilişkiler zamanla yoluna girebiliyor. Ve ne yazık ki partnerlerden biri değişmezse karşısındaki de değişmiyor. Değişim için birinin ilk adımı atması şart.

    Erkekler merak edip, keşfedebilecekleri kadınları çekici bulurlar. Erkekler “beni sevseydi ne istediğimi bilirdi!” Veya “Ben söyledikten sonra bir önemi yok!” gibi cümlelerden nefret ediyorlar. Erkekler çoğu zaman tercih ettiğimiz dolambaçlı cümleleri anlamıyorlar. Her ne kadar, erkekler için “aşksız seks, nikâhsız çocuk isterler!” yakıştırması yapılsa da, erkekler de etten kemikler yapılmış, duyguları ve hisleri olan canlılardır. Hayranlık duygusunu yaşatmadığını zaman erkekler çok anlayışsız olurlar ve aynı kadınlar gibi mutsuzluğa sürüklenirler.

    Dr. Cem Keçe’den kadınlara tavsiyeler:
    Kendinize ve kadınlığınıza zaman ayırmalılar.

    Bakımınıza dikkat etmeliler.

    Kişisel gelişimine özen göstermeliler.

    Hayatı heyecanla yaşamalılar.

    Gizemini mutlaka korumalılar.

    Tutkuyu önemsemeliler.

    Suçlayıcı konuşmamalılar.

    Dolambaçlı cümleler kurmamalı düz iletişim kurmalılar.

    Kesinlikle herhangi bir durum yada kişi ile kıyaslama yapmamalılar.

    Ev işlerini sürekli tek başına yapmayıp bunu eğlenceli hale getirmeli ve birlikte yapmaya fırsat yaratmalılar.

    Erkeklerin de duygusal olabileceğini unutmamalılar.

    Takdir etmeli ve onaylama yapmalılar.

    İhtiyaç duydukları zaman net bir şekilde bunu dile getirmeliler.

    Ona olan hayranlığınızı her fırsatta dile getirmelisiniz.