Etiket: evlilik sözleşmesi

  • Evlilik anlaşması nasıl yapılır?

    Evlilik anlaşması nasıl yapılır?

    Evlilik sözleşmesi nedir? Evlenmeden önce mi sonra mı yapılır? Hangi mallar üzerinde eşin hakkı olur?

    Hiç kimse boşanacağını hayal ederek evlenmez elbette. Ancak hayat şartları bazen insanları istemedikleri noktaya getirebilir. İşte o zaman, malların paylaşımı konusu büyük bir soruna dönüşebilir. Bu noktaya gelindiğinde sorun yaşanmaması için yasalar “evlilik anlaşması” çözümünü üretmiş eşler için.

    Evlilik anlaşması nedir?

    Çiftler, evlenmeden önce, sonra ya da nikah esnasında bir mal rejimi sözleşmesi yaparak edinilmiş mallara katılma, mal ayrılığı, paylaşmalı mal ayrılığı veya mal ortaklığı rejimlerini benimseyerek sözleşme yapabilirler.

    Mal rejimi sözleşmesi şekle tabidir. Noterden imzaların tasdikli olması ya da sözleşmenin bizzat noter tarafından düzenlenmesi gerekir. Tam nikah sırasında yazılı olarak eşler, “biz şu mal rejimini benimsedik” diye bir belge ibraz edebilirler. Gerek noterde yapılsın gerek nikah sırasında evlenme memuruna sunulsun, mutlaka tarafların imzalarını içermesi gerekir sözleşmenin.

    Edinilmiş mallara katılma rejiminin benimsenmesi, Türkiye’de, evli kadının durumunu iyileştirme amacını güder.

    Evlilik anlaşması nasıl yapılır?

    Evlenmeden önce ya da sonra ve nikah sırasında yapılabilir. Nikah sonrasında yapılan evlilik anlaşması için eşlerin birlikte yazılı ve imzalı belge sunmaları yeterlidir. Bunun dışında yapılan mal rejimi sözleşmesi için noter iki şekilde devreye girer:

    1- Taraflar imzaladıkları belgeyi notere götürürler ve noter sadece imzaları onaylar.
    2- Noter kendisi mal rejimi sözleşmesini düzenler. Tarafların kendi önüne geldiğini ve bulunduğu beyanları bizzat kendi kaleme alarak altını imzalar ve taraflara imzalatır.

    Evliler hangi mal rejimini seçeceklerine nasıl karar vermeli?

    Evlenecek ya da evlenmiş olanlar, yasal mal rejiminin dışına çıkmak istiyorlarsa, ciddi olarak düşünmeliler. En kolay seçim “mal ayrılığı sözleşmesi”dir. Eşler, birbirinden bağımsız olarak, mallar üzerinde bütün haklarını kullanabilir hale gelirler bu sözleşmeyle.

    Hangi mal rejiminin seçileceğine ilişkin olarak iyi bir hukukçuya başvurmak gerekir. Aile hukukuna özel ilgisi olan hukukçudan danışma almak iyi olur. Çünkü mal rejiminin tasfiyesi gündeme geldiğinde oldukça büyük sorunlarla karşılaşılabilir.

    Hangi mallar edinilmiş mal olarak kabul edilir?

    Edinilmiş mal hakkında kanunda geçen bir tanım vardır: “Eşlerin bedelini ödeyerek ya da emekleri karşılığında elde ettikleri mal varlıksal değer.” Dolayısıyla bedelini ödeyip aldığınız herhangi bir taşınır taşınmaz mal, hisse senedi, menkul kıymet ve çalışmanızın karşılığı olan maaşınızla edinilmiş mallar bu kapsama girer.

    Kişisel mallarınız, diğer eşe karşı hiçbir yükümlülüğünüzün olmadığı mal varlıksal değerlerin getirileri de kural olarak edinilmiş maldır. Örneğin, miras olarak kalan bankadaki para kişisel maldır ve eşin bu para üzerinde herhangi bir hak iddia etmesi mümkün değildir. Ama o paranın faizleri edinilmiş mal sayılır ve eşin o getiri üzerinde alacak hakkı vardır.

    Hangi mallar edinilmiş mal olarak kabul edilmez?

    “Edinilmiş mallara katılma” dediğimiz yasla mal rejiminde, edinilmiş mallar dışında “kişisel mallar” da vardır. Kişisel mallar, kural olarak, herhangi bir karşılık ödenmeden elde edilmiş olan mallardır. İlaveten manevi tazminat türü de kişisel mallardan sayılır.

    Eşlerin bu tür mallar üzerinde herhangi bir alacak hakkı söz konusu değildir. Miras yoluyla kalanlar, piyango ikramiyesi, bağış yoluyla elde edilmiş para kişisel maldır, edinilmiş mal değildir.

    Eşlerin kişisel giyimleri, süs eşyaları gibi kişisel eşyalarının edinilmiş mal olarak kabul edilmesi mümkün değildir.

  • İyi Günde ve Kötü Günde Birlikte Olmak

    İyi Günde ve Kötü Günde Birlikte Olmak

    Sabır, sadakat, koşulsuz sevmek, samimiyet, tutku ve saygı olursa mutlu bir birliktelik ve sağlıklı bir seks hayatı olur.

    Sevgi, saygı, paylaşma ve hoşgörü ile yürütülen aile ve evlilik ilişkilerinde, düzenli beslenme, düzenli seks yapma, uyum gösterme yeteneği ve aile sıcaklığı insan ömrünü uzatan en önemli faktörlerin başında geliyor. Evli olmanın avantajları arasında sayılabilecek stresin paylaşılması, düzenli seks hayatı ve mutlu aile tablosu sonucu artan endorfin hormonunun ömrü uzattığı da bir gerçektir. Bu nedenle 40 yaşına evli girmek ömür uzatabilirken, bekârlık ve yalnızlık erken ölüm riskini artırabiliyor.

    DUYGUSAL PAYLAŞIMLAR STRESİ AZALTIYOR…

    Ömrü uzatabilmek için yalnızca bedensel sağlığa odaklanmak yetmez. Bunun yanında, duygusal ve zihinsel sağlığımıza da önem vermek gerekir. Duygusal ve fiziksel bağların en güçlü olduğu evlilik kurumu, yaşam kalitesi ve süresi üzerinde oldukça etkili bir faktördür. Diğer bir değişle, evli olmak ve evli olmamak yaşam kalitesini derinden etkilemektedir. Nikâh masasına oturulduğu zaman sorulan ve “İyi günde ve kötü günde…” cümlesiyle başlayan o klişeleşmiş söz yabana atılmamalıdır. Kucaklaşmak, öpüşmek, eşin omuzda gözyaşı dökmek, hayatın stresini paylaşmak, her şeye birlikte göğüs germek, baş sıkıştığında ya da hasta olunduğunuzda eşin yanında olduğunu ve dışarıdan gelindiğinde evde bekleyen bir eşin ya da çocukların varlığını bilmek ve aşk, insanoğlu için paha biçilmez bir servettir.

    YAŞAM KALİTENİZİ VE SÜRENİZİ UZATIN!

    Evliliğin bir diğer avantajı da düzenli hayattır. Kişi eve geldiğinde huzurlu bir ortam buluyorsa, düzenli bir cinsel yaşamı varsa ve her akşam yatağına yattığında sarılıp uyuyabileceği, her sabah uyandığında yanağına bir buse kondurabileceği bir eşi varsa, bu güzel anları uzun süre daha yaşayacağından emin olabilir. Çünkü düzenli aile ve seks hayatı sonucu vücudun salgıladığı endorfin hormonu (mutluluk hormonu) ömre ömür katar. Kalbin, dolayısıyla yaşam kalitesi ve süresinin en büyük düşmanı olan stres, uykusuzluk, yalnızlık, anksiyete ve depresyona karşı bağışıklık sistemini güçlendiren endorfin hormonunu artırmak varken, yaş kemale erdiğinde hala bekâr gezmek neden?

    BEKÂRLIK BAŞA BELA…

    Bekâr olmak, tatmin edilmemiş bütünleşme ihtiyacıyla kişinin kötümserleşmesine, bunalım ve sıkıntıya düşmesine, kronik yalnızlık yaşamasına, depresyon haline girmesine, sigara ve alkol kullanımını arttırmasına, düzensiz bir yaşam sürmesine ve kilolu olmasına yol açabiliyor. Tüm bu faktörler de teorik olarak yaşamı ve yaşam süresi olumsuz etkileyebiliyor.