Etiket: evlilik sorunları

  • Kıskanç Erkekle Nasıl Baş Edilir?

    Kıskanç Erkekle Nasıl Baş Edilir?

    Kıskanç erkekle nasıl baş edilir?

    Ah şu kıskanç erkekler…

    Kıskanç sevgili ile berabersiniz yada kıskanç erkekler hep karşınıza çıkıyor yada kıskanç bir eşiniz var. Kıskanç erkeğe nasıl davranılır ve kıskanç erkek ile nasıl baş edilir buyurun yazımızı okuyun…

    Kıskanç erkek ve sevgilisi arasında geçen diyaloglar genelde şu şekilde olur:

    – Canım neredesin?
    – Kızlarla dışarıdayım.
    – Erkek sesi geliyor. Kim var yanında?
    – Yan masadan geliyor sesler.
    – Bu kadar yakından nasıl geliyor? Sana inanmıyorum…

    Ya da bir başka örnek:

    – Hayatım, bu etek biraz fazla kısa değil mi?
    – Ne var canım, alt tarafı diz üstü etek. Hem herkes giyiyor.
    – Beni herkes ilgilendirmiyor, sen ilgilendiriyorsun. Herkes sana bakacak.
    – Bana güvenmiyor musun?
    – Ben sana değil, insanlara güvenmiyorum. Arlısı var arsızı var…
    – Bırak bu kıskançlıkları artık lütfen.
    – Seven erkek kıskanır.

    İşte tam da erkeğin ağzından dökülen bu son cümle, bütün kıskanç erkeklerin ardına sığındığı yegane klişe. Kadın ne zaman dışarı çıksa, defalarca telefon açarak, “neredesin?”, “ne zaman geleceksin?” diye soran, eve geldiğinde de mutlaka kavga çıkaran ‘seven’ erkeklerin sevgi gösterisi kıskançlık halleri. Peki, erkeğinizin kıskançlık krizlerine sık maruz kalıyorsanız nasıl baş etmelisiniz?

    Güven verin

    Kıskançlığın itiraf edilmese de en önemli nedeni güven sorunudur erkek açısından. Size güvense de çevrenizdeki erkeklere güvenmediğini hissederek, sizi bir şekilde elinden alabileceklerine inanır. Ya da düşüncelerini bu kadar ileriye götürmeye bile tahammül edemez ve bir başkasının size bakmasını bile istemez.

    Bu durumda yapmanız gereken, giyim tarzınızdan, arkadaş ilişkilerinizde ödün vermek olmamalı. Aksi takdirde size istediğini yaptırabildiğini fark ettiği anda, başka isteklerini de peş peşe sıralamaktan geri durmayacaktır. Onu sevdiğinizi, gözünüzün ondan başkasını görmediğini, başkaları sizinle ilgilense de bundan etkilenmediğinizi anlatın. Kıskançlık biraz da onun özgüven sorunundan kaynaklandığına göre onu ne kadar yakışıklı bulduğunuzu her fırsatta dile getirerek kendine güvenmesini sağlayın.

    Kıskançlık yapmasına fırsat vermeden, sormak isteyeceği soruların yanıtlarını normal konuşmanızın içinde vererek, bulunduğunuz ortam, yanınızdaki insanlarla ilgili küçük ayrıntılardan söz ederek, korkulacak bir şey olmadığı hissini yaşatmak da güven vermek için iyi bir yol.

    Başka erkeklerin bakışları

    Yolda yürüyorsunuz ve başka erkekler size baktığında sevgiliniz deliye dönüyor. Buna itiraz ettiğinizdeyse, “Başka kadınlar bana baksa sen n’aparsın?” diyor. Bunun üstesinden gelmenin en güzel yolu şu cümleleri kurmak: “Bana bakmaları beni güzel bulmalarından. Ben de kadınların sana baktığını gördüğümde, senin yakışıklılığınla övünüyorum, gurur duyuyorum.”

    Kadınlık içgüdüsü

    Sizi diğer erkeklerden kıskandığında, hemen savunmaya geçip kavga çıkarmak yerine durup şöyle bir düşünün. Belki de gerçekten kıskanmasına neden olacak samimiyette davrandınız o erkeğe. Biraz sinirlerinin yatışmasını bekleyin ve yavaş yavaş, kadınlık içgüdünüz sayesinde karşınızdaki erkeğin size gösterdiği ilginin derecesini ayırt edebileceğinizi anlatın ona. Tanıdığınız, konuştuğunuz hiçbir erkeğe karşı, ona hissettiğiniz duyguları hissetmediğinizi vurgulayın. Sizin gözünüzde sevgiliniz dışında tüm erkeklerin kız arkadaşlarınızdan farksız olduğunu söyleyin.

    Erkek arkadaşlarınızla tanıştırın

    Sadece kız arkadaşlarınızla görüşecek değilsiniz ya, sevgiliz var diye! “Şimdi erkek arkadaşlarımla görüştüğümü söylersem benimki arıza çıkarır” diye düşünüp arkadaşlıklarınızı bozmaya değmez. Siz iyisi mi, sevgilinizi erkek arkadaşlarınızla tanıştırın. Birlikte iyi zaman geçirebileceğiniz aktiviteler organize çalışın. Arkadaşlarınızdan size zarar gelmeyeceğine inandığında, kıskanması için bir sebep kalmayacak ortada ve siz o olmadığı zamanlarda da rahatlıkla erkek arkadaşlarınızla görüşebileceksiniz.

    Alttan almak yetmiyorsa…

    Bazen hafif kıskançlık belirtileri hoşunuza gidebilir. Sizi sevdiğini ve bu nedenle sahiplendiğini hissedebilirsiniz. Hem kıskançlığın temelinde kaybetme korkusu da bulunuyor. Sizi kaybetmekten korkması da hoşlanabileceğiniz bir şey. Bu durumda alttan almak sorun çıkmamasını sağlar. Ama kıskançlığın aşırıya kaçtığı, artık ilişkinizi tehdit eder boyuta vardığı durumlarda, bunu ona açıkça belirtmeli, “Böyle devam edersen bu ilişkiyi sürdüremeyiz” cümlesini kurmalısınız. Kıskançlık, onun da engel olmak istediği ama bir türlü halledemediği bir konuysa, bir psikoloğa görünmesini tavsiye edebilirsiniz.

  • Aile İçi Tartışmaların En Yaygın Olan Sebepleri

    Aile İçi Tartışmaların En Yaygın Olan Sebepleri

    Hepimizin zaman zaman evlilik hayatında irili,ufaklı tartışmalarımız olmuştur muhakkak ama bunun sebeplerini bilirsek ve ona göre davranırsak bu tür kavga ve tartışmaları daha aza indirebilir yada tamamen ortadan kaldırabiliriz. İşte arkadaşlar evlilik hayatınıza yardımcı olabileceğini düşündüğüm bu yazıyı okumanızı tavsiye ediyorum…

    Karakter farklılıkları: Bazen aranızdaki farklılıklar kavga etmenize neden olabilir. Karakterimiz yirmili yaşlarımızda oluşmuş olur. Sonuç olarak, dünyayı ve çevremizi farklı algılayabiliriz.

    Çözümlenmemiş ailevi sorunlar: Daha önceden gördüğümüz gibi dışsal baskılar birbirinize tepkilerinizi etkileyebilir.

    Esnek olamama ve ben-merkezcilik: Bütün evli çiftler kendilerini bazen birarada yaşamanın rutinine kaptırabilirler. Bu da esnekliği kaybetmeyle sonuçlanıp bencilliğe neden olabilir.

    Güdü eksikliği: Sıkıntı, doyumsuzluğa ve kavgalara neden olabilir.

    Sorumluluk stresi: Kişisel sorumlulukla ilgili sorunlar, evin sorumluluğunu alma, para kazanma ve ev işleri yapma gibi, kolaylıkla tartışma ortamı yaratabilir.

    Çiftlerin kendi hayatlarını yaşamaları: Bazen kendiniz bile farkında olmadan aynı evde duygusal ve ruhsal olarak ayrı odalarda yaşamaya başlayabilirsiniz.

    Çiftlerin birbirinin duygusal ihtiyaçlarını görmezden gelmesi: Kendi duygularınızı hatırlamanız çok kolaydır. Oysa eşinizinkileri takip etmeniz o kadar kolay değildir.

    Çiftlerin birbirlerini çantada keklik görmeleri: Birkaç yıl evli kaldıktan sonra klasikleşen bu duygunun ortaya çıkması, yıllardan beri birlikteyseniz ya da birlikte yaşıyorsanız sizi şaşırtmamalı. Duygusal olarak her an vermeye hazır olmasanız bile kendi ihtiyaçlarınızı dikkate almanız ve eşinizin koşulsuz sevgisine ve ilgisine güvenmeniz oldukça kolaydır.

    Duygusuzluk: Siz ve eşiniz birbirinize hiçbir şey hissetmemeye başladığınızda sorunlar er ya da geç kapınızı çalacaktır.

    İletişimsizlik: Kavgalar ve tartışmalar iletişimsizlikle başlayıp sona erebilir. Eşinizle, sorun ilk sinyalini verdiğinde iletişime geçemediğiniz takdirde büyük sorunlar doğacaktır.

    Para: Para, sizi ve eşinizi cendereye sokma gücüne sahiptir. Sorun ne olabilir? Siz adlandırın: Müşterek hesaplar, ayrı hesaplar, kıskançlık, çok az para kazanmak, çok fazla para harcamak, tasarruf etmemek, iki yakayı biraraya getirememek, cimrilik, bütçeyi ayarlayamarnak, çok savurgan ya da pinti olmak, eşinin mirasını har vurup harman savurmak, ödünç para almak, kredi kartı borcu yapmak, vergileri ödemeyi unutmak, faturaları ödememek, çok önemli bir malı almadan önce eşine danışmamak. Bu liste böyle uzayıp gider.

    Akrabalar: Potansiyel para sorunları listesi gibi akrabalarla ilgili sorunların da listesi uzayıp gidecektir. Siz onlardan nefret edersiniz, kocanız sever; kocanız onlardan nefret eder, siz kararsız kalırsınız; çok fazla ziyaretinize gelirler; çok uzun zaman kalırlar; anlayışsız davranırlar; sizi aşağılarlar; siz onları aşağılarsınız. Bu da uzun bir listedir.

    Çoğu sorunun temelinde şu nedenler yatabilir:

    “Kocamı süt almaya yolladım. Yol üzerindeki bir bara uğramış. Eve birkaç saat sonra geldi ve elinde süt yoktu.”

    “Bizim ilk kavgamız yatağın hangi tarafında kim yatacak kadar basit bir nedenle yaşanmıştı.”

    Bu listeye ev işlerini, kirli çorapları, iç çamaşırlarını, çamaşırları, yemekten sonra masayı kimin toplayacağını ve yemek pişirmeyi ekleyebiliriz. Bu liste, ayrıca, eşine fazla zaman ayırmamayı, eski arkadaşlarla görüşmeyi tercih etmeyi, gece çok geç yatmayı, bencilliği, kıskançlığı, sorumlulukları paylaşmamayı da içerir.

    Seks: Eşlerden biri diğerinin yatakta çok bencil olduğunu, çok istekli ya da çok isteksiz olduğunu düşünebilir.

    İş: Eşlerden biri çalışır, diğeri hep gezer. Eşlerden biri çalışmaz, diğerinden az para kazanır ve hep onun parasını yer.

    Ciddi sorunlar: İstismar, taciz ve sadakatsizlik gibi nedenler kavgaların önemli nedenlerinden bazılarıdır.

  • Gelin Kaynana Problemi

    Gelin Kaynana Problemi

    İşte bu duygu biraz abartılmaya başlandığında gelin-kaynana çatışması yavaş yavaş kendini göstermeye başlar. Tabii bu durum her zaman böyle olmaz…

    Bazı kaynanalar vardır gelinleri için yemekler yapar, hediyeler alır, aldığı kararları sonuna kadar destekler, kızlarından ayırt etmezler. Bazıları da gelinleri ne yaparsa yapsın yanlış olduğunu, doğru düzgün çocuk bakamadıklarını, yemek yapamadıklarını, eşlerine gereken özeni gösteremediklerini düşünür ve oğullarını da bu şekilde etkilemeye çalışırlar.

    Gün geçtikçe çocuklaşan yaşlı insanları değiştirmek pek de mümkün olmadığı için bizim onlarla iyi geçinmeyi öğrenmemiz ve hayatlarımızı altüst etmelerine izin vermememiz gerekir.
    İşte size kaynananızla iyi geçinmeniz için altın kurallar…

    Eşinizle sıkıntılarınızı paylaşın

    Eğer kaynananızla aranızda çözemediğiniz sorunlarınız varsa ve eşiniz sizin neler hissettiğinizi anlamazsa annesini sevmediğinizi, istemediğinizi ve sebepsizce sorun çıkarttığınızı düşünebilir. Onunla düşüncelerinizi ve yaşadıklarınızı paylaşın ama unutmayın konuştuğunuz kişi eşinizin annesi. Ona duygularınızı anlatırken annesini aşağılamak yerine olayları daha sakin ve açıklayıcı şekilde ele alın. Örneğin eşinizin annesi sizi bilinçli bir şekilde misafirlerinizin önünde küçük düşürdü ve zor anlar yaşamanıza neden oldu. Bunu eşinize anlatırken “Annen çok kötü kalpli, ondan nefret ediyorum, yüzünü görmek istemiyorum, bizden uzak dursun, mutsuz olmamızı istiyor.” yerine kabalaşmadan ve onu incitmeden duygularınızı aktarmaya çalışın.

    Empati kurun

    Eşinize, kendi anneniz hakkında neler düşündüğünü sorun. Eğer her ikinizde duygu ve düşüncelerinizi paylaşırsanız birbirinize karşı daha dürüst bir şekilde fikirlerinizi söylersiniz. Onun da sizin annenizin bazı hareketlerinden hoşlanmadığını bu konuşma içinde öğrenirseniz, eşinizin ne kadar sabırlı ve bir o kadar da iyi bir oyuncu olduğunu fark edebilirsiniz. Aile içinde duygularınızı bu şekilde saklamak bazen olayları büyütmemek adına iyi olabiliyor.

    Kibar olun

    Ona biraz zaman tanıyın. Onun her normal insan gibi problemlerinin olabileceğini, yaşadığı olayların bir yansıması olarak bu şekilde aksi davranabileceğini göz önünde bulundurun. Emin olun siz ne kadar kibar ve anlayışlı olursanız her şey size pozitif olarak dönecektir. Onların yaşlandıkça çocuklaştığını da aklınızın bir ucunda tutun. Göreceksiniz bu dip not onunla olan ilişkinizdeki kızgınlıkları en az düzeyde yaşamanızı sağlayacaktır.

    Onu tanımaya çalışın

    Onunla kaliteli vakit geçirmeye ve onu daha yakından tanımaya çalışın. Size karşı tavırlarına, yaptığı davranışlara sinirlenip ve hatta bunu onunla konuşmadan doğrudan eşinize şikâyet etmeyin. Onunla ilgili sıkıntılarınızı direk ona aktarın ve ne kadar üzüldüğünüzü belli edin. Neden bu şekilde davrandığını, sorunlarını, üzüntülerini konuşmaya ve anlamaya çalışın.

    Hediye verin

    Tüm kadınlar hediye almayı çok sever. Doğum günlerinde, yılbaşlarında, yıldönümlerinde, anneler gününde… Belki de kaynananızla yaşadığınız sıkıntılardan, ona aldığınız bir hediye sayesinde kurtulacaksınız. Örneğin ona doğum gününde eşinizle birlikte aldığınız hediye haricinde, gerçekten ihtiyacı olan çok özel bir hediye alırsanız kendini özel ve değerli hissedecek ve sizin ona gerçekten değer verdiğinizi düşünecektir.

    Sabredin

    Onun sizi sevmediği apaçık ortada, siz de onu sevmiyorsunuz bunu biliyorsunuz. Ama bu onun sizi, sizin de onu hayatınız boyunca görmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Unutmayın o sizin eşinizin annesi ve anneler herkesin hayatında önemlidir. Mesela eşiniz hafta sonu ailece onu görmeye gitmeyi istediğinde itiraz etmeyin ve öfkelenmeyin. Ziyarete gittiğinizde hafta sonunu orada geçirdiğinizden dolayı öfkelenip bunu kaynananıza yansıtırsanız sizden daha da nefret etmesine neden olursunuz.

    Yapmacık olmayın

    Asla yapmacık davranmayın. Yaşı gereği hayat deneyiminden dolayı her şeyin farkında olacaktır. Siz onu sevmediğinizden emin olduğunuz halde onu seviyormuş ve aranızda hiçbir probleminiz yokmuş gibi davranırsanız şüphelenecek ve ilişkiniz daha da samimiyetsiz bir hal alacaktır.

    Tavsiyeler

    • Çocuğunuz var ve eşinizin annesi onlara her zaman kibar ve nazik davranıyorsa bırakın sizi sevmesin, bunu sorun yapmayın. Ama eğer çocuklara sizi sevmediğinden dolayı kötü davranıyorsa onları en azından bir müddet olsun görüştürmemekte fayda vardır. Eşinizle bu konuyu çok ciddi bir şekilde konuşmalısınız.
    • Eğer 15 yıldan uzun bir süredir evliyseniz ve kaynananız sizi hala sevmiyorsa yapacak pek bir şey kalmamıştır. Ona kendinizi sevdirmeye çalışmayın ve bu şekilde yaşamaya alışın.
    • Kaynananızın eşinizle aranıza girmesine ve mutlu ilişkinizin eşinizin annesi yüzünden zedelenmesine asla izin vermeyin. Sürekli onun hakkında eşinize söylenmeyin. Eşiniz, annesiyle ilgili konuşmaya başlarsa ya da sizden daha dikkatli davranmanızı isterse öfkelenip yeni bir tartışma ortamı yaratmaktansa kibarca ve sakince konuyu değiştirin.
    • Ona savaş açmayın. Eğer öfkeyle ona “Senden nefret ediyorum, yüzüne bile görmek istemiyorum” gibi cümleler kurarsanız çok ileri gitmiş olur ve haklıyken haksız konuma düşersiniz.
    • Onun hayatınızı kontrol altına almasına asla izin vermeyin. Eğer gerçekten elinizden geleni yaptığınıza inanıyorsanız ve sizden hala nefret ediyorsa yapacak bir şey yok. Onunla geçirdiğiniz süre zaten çok uzun süreler değilse önemsememeye çalışın.
    • Siz onu sevmeseniz bile çocuklarınızı kesinlikle etkilemeye çalışmayın. Onlara büyük anneleri hakkında kötü şeyler söylemeyin. Hem bu durumda eşinizin de kalbini kırabilirsiniz.

  • Kıskançlığı Dizginlemenin Yolları

    Kıskançlığı Dizginlemenin Yolları

    Seven kıskanır mı, yoksa kıskançlık bir tür delilik mi? Kökeni her neyse bizi raydan çıkaran bir ruh hali olduğu kesin. Kıskançlığı kontrol altına almayı öğrenirsek hem bize hem kıskandığımıza hayat cennet olabilir. Peki nasıl? Darwin’e göre, rekabeti önlemek ve çocuklarımızı korumak vücudun çabasıydı. Psikologlar bunu genellikle deliliğin yakın kuzeni diye adlandırıyor. Kökeni ne olursa olsun, romantik kıskançlık genellikle gerçek temellere dayanmaz ve bizi tamamen kaybetmişiz gibi hissetmemize sebep olur. Eğlenceli değil! Muhakeme yeteneğimiz olması sevindirici…

    İşte içinizdeki kıskançlık canavarını kontrol altında tutabilmeniz için düşünmeniz gerekenler:

    Pozitif düşüncenin gücü:

    Bir kıskançlık krizini kontrol edemeyebilirsiniz, ama biraz da yoğunlaşma ile düşüncelerinizi daha mutlu bir yere götürebilirsiniz.

    Psikolog Ayala Pines, Romantic Jealousy’nin yazarı, eski mutlu zamanlara konsantre olmayı öneriyor “Sevgilinizin en son yaptığı güzel şey ya da kendinizi harika hissetmenize sebep olan güzel bir şey” gibi. Kalıcı bir çözüm değil ama elinizdeki kadehin içindekini diğer kadının suratına fırlatmamanıza yarayabilir.

    İkinci bir fikir sorun:

    Kıskançlık krizinizi sevgilinizin gözleri önüne sermeden önce mutlaka ikinci bir fikir edinin; bu en yakın arkadaşınız olabilir. Sizin göremediğiniz ayrıntıları fark eder ve tarafsız davranmanıza yardımcı olur.

    Kendi kıskançlık ucubenizi sahiplenin:

    Kıskanç bir insan değilmişsiniz gibi davranmaktan vazgeçin çünkü kabarıp kabarıp daha yıkıcı bir patlama ile bitmesi muhtemeldir. Bunun yerine kıskançlığınızı tetikleyen insan/durumla ilgili sorular sormaya başlayın.

    Neye benziyor, ondan etkilendi mi, ne hakkında konuştular? Zamanla, bu soruları suçlayıcı bir tavırla değil, doğal bir tavırla soracak kıvama geleceksiniz. Bebek adımları…

     Rakibinizi tanıyın:

    Partnerimizin bir başkası ile birlikte kaçtığını düşündüğümüzde, bize tercih edilenin Tanrının yarattığı en mükemmel canlılardan biri olduğunu düşünmemiz komik.

    Halbuki bu kuruntulardan kurtulmanın çok basit bir yolu var: diğer insanla tanışın. Tabi eğer karşılaşacağınız insan gerçekten çekici ve seksi ise defolarını bulmak için hevesli olacaksınızdır.

    Bu arada, Pines, ilişkilerdeki en sık kıskançlıkların iş/ofis bağlantılı ilişkilerden kaynaklandığını belirtiyor.

    Kusurlarını bulun:

    En öğretici tavsiyelerden birisi olmasa da kıskançlık atağını bastırmak için sebep olan insanı sessizce ve özel olarak incelemekten geçiyor.

    Bir açığını bulanan kadar! Bulduktan sonra bunu kullanmak değil elbette, her şey kendi içinizi rahatlatmak için…

    Bir hayat edinin:

    Partnerinizden ayrılana kadar ne kadar az hobiniz ve arkadaşınız kaldığını fark etmezsiniz. Ama bunu görebildiğiniz an da ayrılık, psikolojik sağlığınız için daha tehdit edici bir hal olacaktır.

    Oysa tekrar sosyalleşerek, yeni insanlar tanıyarak ve zamanınızı keyifli geçirerek kıskançlık nöbetlerinden kendinizi uzaklaştırabilirsiniz.

    Çocukluk bagajını boşaltın:

    Babanız çok mu çapkındı? Anneniz hep resmin dışında mıydı? Pinbes’a göre bu sürekli tehlikeli insanlarla çıkmayı tercih etmenizin sebebi olabilir: “Ebeveynlerinin ilişkisine dair kendisini güvende hissetmeyen ya da gençken birbirlerini aldatmalarına şahit olan birisinin kıskançlığa eğilimi daha çok olabilir. Yani kıskançlığı tetikleyen konular üzerinde kontrol sahibi olmak için çocukluk sorunlarının farkında olunmalıdır.

  • Gelin-Kaynana Problemiyle Baş Etme Yöntemleri

    Gelin-Kaynana Problemiyle Baş Etme Yöntemleri

    İşte bu duygu biraz abartılmaya başlandığında gelin-kaynana çatışması yavaş yavaş kendini göstermeye başlar. Tabii bu durum her zaman böyle olmaz.

    Bazı kaynanalar vardır gelinleri için yemekler yapar, hediyeler alır, aldığı kararları sonuna kadar destekler, kızlarından ayırt etmezler. Bazıları da gelinleri ne yaparsa yapsın yanlış olduğunu, doğru düzgün çocuk bakamadıklarını, yemek yapamadıklarını, eşlerine gereken özeni gösteremediklerini düşünür ve oğullarını da bu şekilde etkilemeye çalışırlar.

    Gün geçtikçe çocuklaşan yaşlı insanları değiştirmek pek de mümkün olmadığı için bizim onlarla iyi geçinmeyi öğrenmemiz ve hayatlarımızı altüst etmelerine izin vermememiz gerekir.
    İşte size kaynananızla iyi geçinmeniz için altın kurallar…

    Eşinizle sıkıntılarınızı paylaşın

    Eğer kaynananızla aranızda çözemediğiniz sorunlarınız varsa ve eşiniz sizin neler hissettiğinizi anlamazsa annesini sevmediğinizi, istemediğinizi ve sebepsizce sorun çıkarttığınızı düşünebilir. Onunla düşüncelerinizi ve yaşadıklarınızı paylaşın ama unutmayın konuştuğunuz kişi eşinizin annesi. Ona duygularınızı anlatırken annesini aşağılamak yerine olayları daha sakin ve açıklayıcı şekilde ele alın. Örneğin eşinizin annesi sizi bilinçli bir şekilde misafirlerinizin önünde küçük düşürdü ve zor anlar yaşamanıza neden oldu. Bunu eşinize anlatırken “Annen çok kötü kalpli, ondan nefret ediyorum, yüzünü görmek istemiyorum, bizden uzak dursun, mutsuz olmamızı istiyor.” yerine kabalaşmadan ve onu incitmeden duygularınızı aktarmaya çalışın.

    Empati kurun

    Eşinize, kendi anneniz hakkında neler düşündüğünü sorun. Eğer her ikinizde duygu ve düşüncelerinizi paylaşırsanız birbirinize karşı daha dürüst bir şekilde fikirlerinizi söylersiniz. Onun da sizin annenizin bazı hareketlerinden hoşlanmadığını bu konuşma içinde öğrenirseniz, eşinizin ne kadar sabırlı ve bir o kadar da iyi bir oyuncu olduğunu fark edebilirsiniz. Aile içinde duygularınızı bu şekilde saklamak bazen olayları büyütmemek adına iyi olabiliyor.

    Kibar olun

    Ona biraz zaman tanıyın. Onun her normal insan gibi problemlerinin olabileceğini, yaşadığı olayların bir yansıması olarak bu şekilde aksi davranabileceğini göz önünde bulundurun. Emin olun siz ne kadar kibar ve anlayışlı olursanız her şey size pozitif olarak dönecektir. Onların yaşlandıkça çocuklaştığını da aklınızın bir ucunda tutun. Göreceksiniz bu dip not onunla olan ilişkinizdeki kızgınlıkları en az düzeyde yaşamanızı sağlayacaktır.

    Onu tanımaya çalışın

    Onunla kaliteli vakit geçirmeye ve onu daha yakından tanımaya çalışın. Size karşı tavırlarına, yaptığı davranışlara sinirlenip ve hatta bunu onunla konuşmadan doğrudan eşinize şikâyet etmeyin. Onunla ilgili sıkıntılarınızı direk ona aktarın ve ne kadar üzüldüğünüzü belli edin. Neden bu şekilde davrandığını, sorunlarını, üzüntülerini konuşmaya ve anlamaya çalışın.

    Hediye verin

    Tüm kadınlar hediye almayı çok sever. Doğum günlerinde, yılbaşlarında, yıldönümlerinde, anneler gününde… Belki de kaynananızla yaşadığınız sıkıntılardan, ona aldığınız bir hediye sayesinde kurtulacaksınız. Örneğin ona doğum gününde eşinizle birlikte aldığınız hediye haricinde, gerçekten ihtiyacı olan çok özel bir hediye alırsanız kendini özel ve değerli hissedecek ve sizin ona gerçekten değer verdiğinizi düşünecektir.

    Sabredin

    Onun sizi sevmediği apaçık ortada, siz de onu sevmiyorsunuz bunu biliyorsunuz. Ama bu onun sizi, sizin de onu hayatınız boyunca görmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Unutmayın o sizin eşinizin annesi ve anneler herkesin hayatında önemlidir. Mesela eşiniz hafta sonu ailece onu görmeye gitmeyi istediğinde itiraz etmeyin ve öfkelenmeyin. Ziyarete gittiğinizde hafta sonunu orada geçirdiğinizden dolayı öfkelenip bunu kaynananıza yansıtırsanız sizden daha da nefret etmesine neden olursunuz.

    Yapmacık olmayın

    Asla yapmacık davranmayın. Yaşı gereği hayat deneyiminden dolayı her şeyin farkında olacaktır. Siz onu sevmediğinizden emin olduğunuz halde onu seviyormuş ve aranızda hiçbir probleminiz yokmuş gibi davranırsanız şüphelenecek ve ilişkiniz daha da samimiyetsiz bir hal alacaktır.

    Tavsiyeler

    • Çocuğunuz var ve eşinizin annesi onlara her zaman kibar ve nazik davranıyorsa bırakın sizi sevmesin, bunu sorun yapmayın. Ama eğer çocuklara sizi sevmediğinden dolayı kötü davranıyorsa onları en azından bir müddet olsun görüştürmemekte fayda vardır. Eşinizle bu konuyu çok ciddi bir şekilde konuşmalısınız.
    • Eğer 15 yıldan uzun bir süredir evliyseniz ve kaynananız sizi hala sevmiyorsa yapacak pek bir şey kalmamıştır. Ona kendinizi sevdirmeye çalışmayın ve bu şekilde yaşamaya alışın.
    • Kaynananızın eşinizle aranıza girmesine ve mutlu ilişkinizin eşinizin annesi yüzünden zedelenmesine asla izin vermeyin. Sürekli onun hakkında eşinize söylenmeyin. Eşiniz, annesiyle ilgili konuşmaya başlarsa ya da sizden daha dikkatli davranmanızı isterse öfkelenip yeni bir tartışma ortamı yaratmaktansa kibarca ve sakince konuyu değiştirin.
    • Ona savaş açmayın. Eğer öfkeyle ona “Senden nefret ediyorum, yüzüne bile görmek istemiyorum” gibi cümleler kurarsanız çok ileri gitmiş olur ve haklıyken haksız konuma düşersiniz.
    • Onun hayatınızı kontrol altına almasına asla izin vermeyin. Eğer gerçekten elinizden geleni yaptığınıza inanıyorsanız ve sizden hala nefret ediyorsa yapacak bir şey yok. Onunla geçirdiğiniz süre zaten çok uzun süreler değilse önemsememeye çalışın.
    • Siz onu sevmeseniz bile çocuklarınızı kesinlikle etkilemeye çalışmayın. Onlara büyük anneleri hakkında kötü şeyler söylemeyin. Hem bu durumda eşinizin de kalbini kırabilirsiniz.

  • Evlenmeden önce sormanız gereken 41 soru :)

    Evlenmeden önce sormanız gereken 41 soru :)

    1. Sence mutlu bir evlilik nasıl olmalıdır?
    2. Evlilikle ilgili en büyük korkun ne?
    3. Anne-babanda olan hangi özelliklerin eşinde de olmasını istersin?
    4. Sen evlendikten sonra ailen ilişkinde nasıl bir yerde olacak?
    5. Stres ve hayal kırıklıkları ile nasıl başa çıkıyorsun? Sende en çok ne stres oluşturur? Hayattaki en büyük hayal kırıklığın neydi? Bu hayal kırıklığı ile ilgili bugün duyguların ne?
    6. Özel günleri kutlama alışkanlığın var mıdır? Özel günlerde hediye almak, kutlama yapmak senin ve ailen için önemli midir?
    7. Benimle ilgili ne tür endişelerin var? Kafanı neler meşgul ediyor?
    8. Bu cümleleri nasıl tamamlarsın?

    *Bir evlilikte, kadın ….. olmalı/yapmalı.

    *Bir evlilikte , erkek ……olmalı/yapmalı.

    Unutmayın, ilişkinizin geleceği ancak bugününü doğru tanımlamanızla mümkündür.

    Alacağınız tüm cevapların sizi mutlu etmesi dileğiyle;

    Dr.phil. R. Meltem KAVCAR SIRMALI

    Konu hakkında detaylı bilgiö kalan soruları öğrenmek için meltemkavcarsirmali.com adresini tıklayın.

  • Cinsel ilişki sıklığı ne olmalı?

    Cinsel ilişki sıklığı ne olmalı?

    Haftalık Cinsel İlişki Sıklığı Ne Kadar Olmalıdır…

    Cinsel ilişki sıklığının normal bir sayısı yok. Bu bazı çiftler için her gün bazıları için haftada ya da ayda birkaç keredir. Önemli olan cinsel ilişki sıklığından ziyade yaşanan cinselliğin erkek için de kadın için de fiziksel, duygusal, psikolojik tatmin sağlamasıdır. Eğer bu tatmin azalırsa sorun geçiştirilmemeli, mutlaka incelenmeli. Ancak sıklık bakımından periyodik beraberliklerin oluşması önemlidir. Bir ilişkiden sonra uzun süre ara vermek şeklinde değil daha düzenli ilişkiler içinde olmak tatmini artırır. Yaşa göre cinsel ilişki sıklığı konusun da şu rakamları verebiliriz.

    Yaş…………………………………..Cinsel İlişki Sıklığı (Haftalık)

    20……………………………………. 4-5 kez
    30……………………………………. 3-4 kez
    40……………………………………. 2-3 kez
    50……………………………………. 1-2 kez
    60……………………………………. 10 günde ya da ayda 1 kez

  • Kadınların aldatma nedenleri

    Kadınların aldatma nedenleri

    Kadınların aldatma nedenlerinden başlıcaları eşinden veya sevgilisinden beklemediklerini görmesidir.

    Kadının aldatmasının asıl sebebi eşidir yada sevgilisidir. Kadın sex arayışı içerisinde değildir. Kadın sevgi, şefkat ve aşk arayışı içerisindedir. Bunları kimde bulursa onunla birlikte olur. Eşinden görmediği sevgi, şefkat ve aşk başkasından gelirse mutlaka ona meyil eder. Kadın için aldatma sadece seksüel bir birliktelik değildir. Kadın zihnine yada kalbine birini yerleştirdiği andan itibaren kendisini, eşini yada sevgilisini aldatıyor konumuna sokar ve ona göre davranmaya başlar. Çünkü kadın için birinin koynundayken bir başkasını düşünmek bile aldatma olarak görülür.

    Kadının aldatması için mutlaka ama mutlaka karşıdaki erkeğin bir hata yapmış olması gerekiyor. Elbetteki patolojik vakaları ayrı koyuyoruz. Yani çift kişiliklilik, şizofreni, manik depresif gibi psikolojik rahatsızlığı olan hastalar hiçbir sebep olmadan aldatabilirler. Onlar bu kapsamın dışındadırlar. Normal ruh sağlığı yerine olan bir kadının eşini aldatabilmesi için mutlaka ama mutlaka sevgi aşk yada şefkat eksikliği olması gerekiyor. Sadece seks için aldatan kadın sayısı istatistiklere girmeyecek kadar azdır.

    İlgili Konular ;

    – Evlilikte hangi dönemlerde aldatma daha sık yaşanıyor?
    – Aldatma yaşanmış bir evlilik kurtarılabilir mi?
    – Her erkek eşini aldatır mı?
    – Evli erkekler eşlerini hangi nedenlerle aldatıyor?
    – Evli kadınlar eşlerini hangi nedenlerle aldatıyor?
    – Aldatan kişinin evliliğinde mutlaka sorun mu vardır?
    – Aldatılan kişi nasıl bir psikolojik destek alabilir?
    – Sevgilim beni aldattı, yine de onunla evleneyim mi?
    – Aldatmadan sonra çift nasıl bir psikolojik destek alabilir?
    – Aldatan kişi psikolojik destek almalı mı?

  • Ten uyumu nedir ?

    Ten uyumu nedir ?

    Evliliğin temelini sevgi, güven, sadakat, sağlıklı iletişim gibi dinamikler oluşturmasına karşın, eşler arasındaki birlikteliği güçlü kılan çok önemli bir faktör daha var, o da cinsellik…

    Çiftlerin sevgisi, aralarındaki iletişimin sağlıklı olması ya da güven duygusu ne kadar sağlam olursa olsun, eğer cinsel hayatlarından sıkıntı varsa, o evliliğin uzun ömürlü ya da mutluluk çerçevesinde sürebilmesi zorlaşıyor.

    Üstelik sorun, erken boşalma, ereksiyon sorunları, vajinismus gibi tedavisi mümkün olan bir sıkıntı değilse ve sorunun adı ten uyumu ise çiftleri zorlu günler bekliyor demektir.

    Cinsel Hayatın Mutlu Evliliklere Katkısı

    Yüreklerde sonsuz sevgi ile başlayan evliliklerde, eşlerin cinsel yaşamlarının ne kadar duyurucu olup olmadığı son derece önemli. Bazı araştırma sonuçlarına göre, yüzde 70, bazılarına göre ise yüzde 80 gibi ciddi oranlara varan, çiftlerin cinsel hayatlarının evliliğe yansıması, hiç kuşkusuz olağanüstü bir önem taşıyor.

    Ten Uyumsuzluğu “İlk Gece Korkusu” ile Karıştırılıyor

    Bazı rahatsızlıklar, semptomları nedeniyle başka rahatsızlıklarla karıştırılabiliyor çoğu zaman. Panik atağın, kalp krizi ile beyindeki urların migren ile karıştırılması gibi. Başta hekim için ayırdı zorlayıcı olsa da, kısa sürede gerçek tanı konuluyor. Ten uyumsuzluğunda da durum böyledir. Ten uyumsuzluğu ilk bakışta, “ilk gece korkusu” sanılabiliyor.

    Her iki durumda da belirtiler;

    – Korku,
    – Kaygı bozukluğu,
    – Eşin kendisine dokunmasına tepki,
    – Eşe dokunmak istememek,
    – Erkekte güvensizlik duygusu,
    – Kadında isteksizlik,
    – Uyku halinde bile diğer eşin dokunmasına içgüdüsel tepki.
    – Tenlerin Kimyası Var mı?
    – Neden bazı eşler birbirine dokunmadan duramazken, bazıları dokunmamak için köşe bucak kaçarlar? Neden bazı çiftler, eşleri olmadan tek başına uyuyamazken, bazıları aynı evin içinde ayrı yerlerde uyurlar? Bu soruların tek bir yanıtı var; tenlerdeki uyum ve uyumsuzluk.

    Bilim insanları beynimizin kimyasına bağlı olarak, vücudumuzun da ve dolayısıyla tenimizin de kimyasının olduğunu ifade ediyorlar. Çiftlerin tenlerinin uyumu da bu şekilde gerçekleşiyor. Benzer hormonlar salgılanıyorsa, eşler arasındaki libido yani cinsel enerji yüksek oluyor.

  • Kadınlar Cinsellikden Neden Uzaklaşır

    Kadınlar Cinsellikden Neden Uzaklaşır

    İletişimsizlik

    Kadınların cinsel işlev bozukluklarıyla ilgili çalışmalar son yıllarda artış gösterdi. Normal cinsel yaşamı devam ederken birdenbire kadının ilişkiden soğuması, cinsel beraberlikten korkması “sorun” olarak nitelendiriliyor.

    “Kadınların en belirgin şikayetleri cinsel davranışların ötesinde, sevgi, iletişim kurma, dokunma konusunda tatminsizliktir. Sorun, cinsel cazibe ve istekle ilgili problemler etrafında toplanmaktadır”

    Testesteron eksikliği

    Kadınlarda cinsel isteği oluşturan testesteron eksikliği halinde “uyarılma” ve “isteksizlik” sorunu meydana geliyor. Hem ilaçla hem de ilaçsız tedavisi mümkün.

    Antidepresan kullanmak

    Herkesin seks isteğini bu şekilde etkilemese de çoğu kadının seks isteğini azaltır.

    Doğum kontrol hapları

    Doğum kontrol haplarının farklı yan etkileri olabiliyor. Sinir, baş ağrısı, kilo alımı ve cinsel isteksizlik gibi. Bu haplar yaygın olmasa da bazı kadınların seks isteklerini azaltıcı rol oynayabilir. Bunun yanı sıra spiral, prezervatif gibi araçlar da kadınların seks isteklerinin azalmasına neden olabilir.

    Emzirme

    Emzirme döneminde vücut prolaktin hormonu salgılar. Bu hormon da seks isteklerini azaltır. Ama seks isteği doğumdan sonra üçüncü ayda eskisi gibi olmaya başlar.

    Uykusuzluk

    Uyku enerjimizi toplamamız için olmazsa olmazdır. Uykusuzluk cinsel istek üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Yeterli enerjiyi alamayan bünye, sekse karşı da motive olamaz.

    Stres

    İş yoğunluğu, eğitimle ilgili stresler, aile sorunları veya hastalıklar, ölümler seks isteğini azaltıcı rol üstlenebilir. Özellikle kadınlar akıllarında başka şeyler varken cinsel ilişkiyi yaşamakta zorlanırlar. Stresi yükseldiği zaman çoğu kadın seksi bir çözüm olarak görmez.

    Partnerle uyumsuzluk

    Her ilişkide duygusal ve tutku olarak farklılıklar görülebilir. Bu nedenle çiftler seksten uzak durabilir.

    Vücudunu beğenmeme

    Vücutlarını beğenmeyen kadınlar partnerlerinin gözünde kendilerini kendi gözleriyle algılarlar. Bu nedenle seksten uzak dururlar.

    Kötü cinsel deneyim

    Önceden yaşanmış ya da partneri ile yaşadığı kötü cinsel deneyimler de kadının cinsel isteksizliğinde etkilidir.

    Toplumsal baskı ve tabular

    Bekaret tabusu özellikle kadının cinsel hayatını olumsuz etkiliyor. Çocukluğundan beri “kötü” ve “günah” kelimeleri ile yan yana kullanılan cinsellik kadının kolay kolay aşamadığı bir durum haline gelmiş olabilir. Özellikle İslam ülkelerinde kadının cinsel isteksizliğinde bu durumun çok etkili olduğu görülüyor.

    Cinsel isteksizlik nasıl teşhis edilir?

    Kadınların cinsel işlev bozukluğunun teşhisi için öncelikle hormonal ve fiziksel yönden muayenesi yapılıyor. Kadının cinsellikle ilgili hikayesi dinleniyor; kilo sorunu, menopoz döneminde olup olmadığı, psikolojik durumu, eşiyle ilişkisi, hijyenik koşulları inceleniyor.
    Kadınların cinsel işlev bozukluğunun teşhisi için öncelikle hormonal ve fiziksel yönden muayenesi yapılıyor. Kadının cinsellikle ilgili hikayesi dinleniyor; kilo sorunu, menopoz döneminde olup olmadığı, psikolojik durumu, eşiyle ilişkisi, hijyenik koşulları inceleniyor.