Etiket: evlilik sorunları

  • Eşim Beni Aldatıyor Ne Yapmalıyım?

    Eşim Beni Aldatıyor Ne Yapmalıyım?

    Aldatılmak hiçbir insanın kabul edemeyeceği bir durumdur. Ancak araya çocuklar girdiğinde eşim beni aldatıyor ama boşanmak istemiyorum diye düşünen kadınların sayısı oldukça fazla. Yargılamadan önce anlamaya çalışmak gerekiyor. Genellikle böyle düşünen kişilerin özgüvenleri düşüktür. Başka bir hayata başlama cesaretleri olmayan kişiler aldatılmayı kabul eder ve hayat standartlarını değiştirmek istemez.

    Eşim Beni Aldatıyor

    Eşleri tarafından aldatılan kişilerin yapması gereken birçok insana göre boşanmak. Eşim beni aldatıyor ama inkar ediyor diyorsanız boşanmamak adına bahanelere sığınıyorsunuz demektir. Karşınızdaki kişinin aldattığına eminseniz kanıtlara ya da delillere ihtiyacınız olmamalı. Şüphe ile yaşamak oldukça zordur. Güven duymadığınız bir kişi ile hayatınızı uzun bir süre devam ettiremezsiniz.

    Bir Derdim Var Diyorsanız Tıklayın !

    Eşim Beni Aldatıyor Ne Yapmalıyım? | 1

    Evli olan kişiler aldatıldıklarında erkeği kendine bağlamanın yolları nelerdir gibi birtakım soru işaretleri ile yaşar. Eğer karşınızdaki kişi sizi aldatıyor ise bağlamanız için çaba göstermeniz boşa bir uğraş olacak.

    Mutlu bir evlilik için neler yapılmalı daha doğru bir sorudur. Evliliğinizi kurtarmak adına küçük kavgaları büyük sorunlar haline getirmekten uzak durmalısınız. Karşınızdaki kişide hata aramak en büyük yanlıştır.  Unutmamanız gerekiyor ki kimse kusursuz değil. Küçük sorunlar güçlü bir iletişim sayesinde halledilebilir. Ancak aldatmak gibi büyük bir sorun ile başa çıkmak oldukça zordur. Bu durumda kendinize güvenmelisiniz. Aldatıldığınızı hissettiğinizde bunu karşınızdaki kişiye söylemeli ve yapılması gerekenler hakkında konuşmalısınız.

    Aldatma Belirtileri İhanetin 30 Alameti Tıklayın !

    Aldatma hakkında sorular ve cevapları Tıklayın !

    Mutlu evlilik ve kuralları Tıklayın !

    Mutlu Evliliğin Sırları Tıklayın !

  • Eşim Beni Seviyor Mu?

    Eşim Beni Seviyor Mu?

    Uzun süre evli kalan kişiler zaman zaman karşısındaki insanın sevgisinden şüphe duyabilir. Eşimin beni sevdiğini nasıl anlarım diye düşünmeye başladıysanız birtakım sorunlar var demektir. Birçok insan karşısındaki kişiye sevdiğini söyleyemez ama bunu davranışları ile gösterir. En ufak bir hareketinden sevdiğini anlamanız mümkündür. Evliliğin getirdiği bazı sorumlulukların altından kalkamayanlar birbirlerinden uzaklaşabilir. Ancak bu durum eşinizin sizi sevmediği anlamına gelmez.

    Bir derdim var Diyorsanız Tıklayın ! :(

    Sevgililik sürecinde kadınlar birlikte oldukları kişiler tarafından sürekli kıskanıldıkları için evlilikte de aynı durumun devam edeceğini düşünürler. Çoğu erkek evlendikten sonra aşırı kıskançlıklarda bulunmaz. Aslında bu iyi bir şeydir. Ancak kadınlar tarafından eskisi kadar sevilmeme ya da ilgi göstermeme gibi algılanabilir. Eşimin beni kıskandığını nasıl anlarım diye merak ediyorsanız ufak tefek kıskanabileceği durumlar oluşturabilirsiniz. 

    Eşim Beni Seviyor Mu? | 2

    Eşimin beni aldatıp aldatmadığını nasıl anlarım demeye başladığınız an dikkat edin. Bu şüphenin içine girenlerin çoğu istisnalar dışında aldatılıyor demektir.  Telefonuna dokunulmasını istemiyor, farklı bir tarz oluşturmaya çalışıyor, dış görünümüne eskisinden daha çok dikkat ediyor ve size olan ilgisi azalıyor ise tehlike çanlarına hazırlıklı olun.

    Mutlu ve güzel bir kadın olanlar bu tarz sorular ile kafa yormamalı. Her zaman için kendinize güvenin. Özgüveni yüksek ve bakımlı bir kadından daha tehlikelisi yoktur. Mutlu ve güzel bir kadın olmak için ne yapmalı diyorsanız kişilik özelliklerinizi fark etmeli, her zaman için pozitif düşünmeli ve dış görünümünüze önem vermelisiniz. 

    Kocamın Beni Sevip Sevmediğini Nasıl Anlarım? Tıklayın !

    İlişkim Kötüye Gidiyor Ne Yapmalıyım? Tıklayın !

    Aşık Mıyım? Aşık Olduğumu Nasıl Anlayabilirim? Tıklayın !

    İlişkilerin Zehri Aşırı Kıskançlık Tıklayın !

     

  • Mutlu Bir Evliliğin Sırları Nelerdir?

    Mutlu Bir Evliliğin Sırları Nelerdir?

    Evliliğin tutku dolu o ilk zamanları cicim ayı olarak adlandırılır. Cicim ayı geçtiğinde mutlu çiftlerin gözlerindeki aşk perdesi kalkar ve gerçekler ile yüzleşilir. Mutlu bir evliliğin sırları ve evliliği kurtarmanın yolları nelerdir diye merak edenler buraya!

    Güçlü Bir İletişim Her Şeyi Çözer!

    Günlük hayatın koşturmasına kapılıp sevdiğiniz kişileri ihmal ediyor ya da doğru bir şekilde iletişim kuramıyor olabilirsiniz.  Evliliğinizde çatırdılar olduğunda bunu biz dili kullanarak yüz yüze konuşmanızda fayda var.

    Mutlu Bir Evliliğin Sırları Nelerdir? | 3

    Küçük Sürprizler Yapın! 

    Monoton bir hayat hem evliliği hem de uzun süren ilişkileri yokuşa doğru çeker.  Tırmanabilmenin yolu ise küçük sürprizlerden geçiyor. Ona beklemediği bir anda hediye alabilir ya da ufak bir tatil kaçamağı ayarlayabilirsiniz. Bu sayede ilişkinize de heyecan katmış olacaksınız. 

    Bir derdim var : ( Diyorsanız Tıklayın !

    Mutlu Bir Evliliğin Sırları Nelerdir? | 4

    Kavgaları Uzatmayın! 

    Öncelikle geçmişe sünger çekmeyi öğrenemeyen çiftler hiçbir zaman huzurlu olamaz ve sürekli kavga eder. Eşimle sürekli kavga ediyoruz diyorsanız ters giden bir şeyler var demektir. İnsanlar farklı fikirlere sahip olsa da karşısında olan kişinin düşüncelerine saygı duymalı. Yapılan kavgalar asla uzatılmamalı ve tekrar açılmamak üzere çözüme kavuşturulmalıdır. Aksi durumda her iki tarafta zarar görür ve yıpranır.

    Karımla sürekli kavga ediyoruz diyorsanız sabırlı bir şekilde ona ne istediğini sorun ve buna uygun bir şekilde hareket edin.

    Her şeyden önce hangi tür erkekle evlenilmez ya da hangi kadınla bir yuva kurulmaz konusunda bilgi sahibi olunmalıdır. Evlilik hayatta attığınız en büyük adımdır. 

     Mutlu Bir Evliliğin Sırları Nelerdir? | 5

    Evliliği Kurtarmanın Etkili Yolları Tıklayın !

    Sonsuza kadar devam edecek evlilik için 9 sır Tıklayın !

    İlişkim Kötüye Gidiyor Ne Yapmalıyım? Tıklayın !

    Erkekler Hangi Kadınlardan Hoşlanır? Nasıl Erkekler İle Evlenilir? Tıklayın !

    Nasıl Bir Erkekle Evlenmeli? Tıklayın !

  • İlişkim Kötüye Gidiyor Ne Yapmalıyım?

    İlişkim Kötüye Gidiyor Ne Yapmalıyım?

    Genellikle uzun süreli ilişkilerde yaşanan sorunlar nedeni ile kişiler ilişkim kötüye gidiyor ne yapmalıyım diye düşünebilir. Bu konuda sorunlara odaklanmanız daha doğru olacak. İlişkiyi kurtarmak adına her iki tarafında çaba göstermesi gerekiyor.

    • Eşim beni çok kıskanıyor yaşanan sorunların en başında geliyor. Kıskançlık dozunun üzerine çıkıldığında yıpratıcı olabilir. Herkes kıskanılmaktan hoşlanır. Ancak fazlası ilişkiyi bitirme derecesine kadar getirebilir.
    • Kişiler bu durumda eşim aşırı kıskanç ne yapmalıyım diye merak ediyor. Yapılması gereken karşılıklı konuşarak sorunu çözüme kavuşturmak.
    • Yaşanan ve sürekli olarak tekrarlanan kavgalardan dolayı çok sinirleniyorum hangi doktora gitmeliyim diyorsanız öncelikle bir psikolog ile görüşmeniz gerekiyor.
    • İlişkisi kurtarmanın yollarından biri sinirlerinize hakim olmak ve kavgaları uzatmamak.
    • Sorunlarınızın üzerine gitmekten çekinmeyin. Çözüme kavuşturana kadar konuşmanızda hiçbir problem yok. Fakat çözüldükten sonra eski kavgaları tekrarlamamanız daha doğru olacak.
    • Mutlu olduğunuz aktivitelere yönelmelisiniz. Küçük bir tatil ilişkinize de gayet iyi gelecek.
    • Empati insan ilişkilerinde yapılması gereken davranışlardan biri. Bu sayede karşınızdaki kişiyi daha iyi anlayabilirsiniz.
    • Bir Derdim Var Diyorsanız Tıklayın !

    İlişkim Kötüye Gidiyor Ne Yapmalıyım? | 6

    Yaşanan sorunları çözdükten sonra geriye bakmamanız şart. Her zaman için olumlu şeyler düşünmeli, iyi anılarınızı canlı tutmalısınız. İlişkilerde yapılan hatalardan biri yaşam alanına saygı duymamak. Her iki kişinin de ayrı bir hayatı olduğu unutulmamalı. Kişilik haklarına sayı göstererek mutlu bir ilişkinin kapılarını arayabilirsiniz. 

    Kıskanç Erkekle Başa Çıkma Yolları Tıklayın !

    Evlilikte Yaşanan Sorunlar Tıklayın !

    Mutsuz evliliklerin üstesinden gelme yolları! Tıklayın !

    Aşık mıyım? Hoşlantı mı Aşk mı? Tıklayın !

    Uzak mesafe ilişkisinin yürütebilmenin yolları Tıklayın !

     

  • Evlilikte Yaşanan Sorunlar

    Evlilikte Yaşanan Sorunlar

    Evlilik iki kişinin aynı hayatı paylaşmak için attıkları en önemli adımdır.  Her ilişkide olduğu üzere evlilikte bir takım sorunlar yaşanabilir. Önemli olan bu sorunlara yapıcı bir şekilde yaklaşmak. Büyük sorunlar olmadığı sürece dalgalanan deniz her zaman için durulur ve huzurlu evlilikler batmadan yoluna devam eder.

    Yaşanan sorunlardan biri evlendikten sonra eşlere köle gibi davranmak. Bu durum daha çok erkeklerin kadınlara uyguladığı kötü bir muamele. Eşim beni ailemle görüştürmüyor diyen kadınlar kendilerinden ödün verdikleri için bu sorunu yaşamakta. Yapılması gereken basittir. Birey olarak aile görüşmek ya da çarşıya çıkmak, arkadaşlar ile buluşmak sadece sizin karar algınız çerçevesinde şekillenebilir. Eşiniz bile olsa bu durumda size izin verme gibi bir yetkisi bulunmaz. 

    Bir derdim var Diyorsanız Tıklayın !

    Evlilikte Yaşanan Sorunlar | 7

    En çok şikayet edilen durumlardan biri ise şiddet. Eşim bana şiddet uyguluyor ne yapmalıyım konusunda düşünmenize bile gerek yok. Kadın cinayetleri bu gibi sorunlar ile başlıyor. Kadınlar bu durumda asla sessiz kalmamalı. Yapılacak şey basittir; kendi hayatınızın önemli olduğunu asla unutmayın. Bu kişiye dava açın ya da yetkili mercilere başvurun. Eşim aşırı kıskanç ne yapmalıyım diyenler ise düzgün bir şekilde yüz yüze konuşma yoluna gitmeli. Kıskançlık herkesin hoşuna gider. Ancak aşırı kıskanmak her iki tarafa da zarar verecektir.

    Eşim beni aldatıyor ama boşanmak istemiyorum ise tamamen bir tercih konusudur. Bir kere aldatan kişi bunu her zaman tekrar eder. Karar vermek size kalmış bir süreç olsa da uzatmanın çok da faydası olmayacaktır.

    En Sık Rastlanan Evlilik Sorunları Nelerdir? Tıklayın !

    Kocam Beni Aldatıyor mu? Tıklayın !

    İlişkilerin Zehri Aşırı Kıskançlık Tıklayın !

    Şiddet gören kadınların yapması gerekenler Tıklayın !

    Evlilik Problemleri Nasıl Aşılır? Tıklayın !

    Sağlıklı bir evlilik nasıl olmalıdır? Tıklayın !

  • Evliliklere uzun yol bakımı şart

    Evliliklere uzun yol bakımı şart

    Evliliğinizde bir şeylerin yolunda gitmediğini, çıkmaza girdiğinizi mi düşünüyorsunuz? Eşinizle ilişkinizi sıradan ve rutin mi buluyorsunuz? İlk günlerinizdeki tutkuyu ve heyecanı yaşayamıyor musunuz? Bu sorulara yanıtınız “Evet” ise, evliliğinizi bakıma alma vaktiniz gelmiş olabilir

    Evliliklerde bir süre sonra heyecan ve tutku yavaş yavaş sönmeye, eşler arasındaki ilişki rutin bir şekilde yaşanmaya başlar. Böyle olunca da bir süre sonra eşler birbirlerinden sıkılırlar. Günlük hayatın monotonluğu ve iş-ev döngüsüne hapsolan, çoğunlukla evde birkaç saat bir araya gelen çiftler birbirlerine ve ilişkilerine ilk zamanlarda gösterdikleri ilgi ve özeni göstermez olurlar. Günlük hayatın bir parçası haline gelen evliliklerinde şehvet ve aşkın yerini alışkanlıklar alır. Bunun sonucunda da iletişimden cinselliğe kadar hemen her konuda sorunlar kaçınılmaz olarak kendini göstermeye başlar. Bu sorunlar zamanla evliliği yıpratır, hatta sona erdirebilir.

    Boşanma oranlarının hızla arttığı ülkemizde, pek çok evliliğin aynı riskle karşı karşıya olduğunu belirten, Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Psikoterapist Cem Keçe, çiftlerin monotonlaşan ve tutkusunu kaybeden evliliklerine yapacakları bakımla ailelerin yıkılmaktan kurtarılabileceğini ifade etti. Evliliği çiftlerin birlikte yol aldıkları bir arabaya benzeten Keçe, arabanın yolda bırakmaması için belli periyodlarla yapılması gereken bakımların evliliklere de yapılması gerektiğinin altını çizdi.

    ‘EVLİLİK DE BAKIMA İHTİYAÇ DUYAR’

    Çiftlerin evlilik yolculuğuna ilk çıktıkları zaman duydukları heyecanı, gösterdikleri özeni ve ilgiyi, yolculuğun devamında koruyamamalarının olağan bir durum olduğunu belirten Keçe, tıpkı belli bir yol kat ettikten sonra arabaya yapılacak periyodik bakımlar gibi, belli bir zaman kat ettikten sonra da evliliğin bakıma ihtiyacı olduğunu vurguladı.

    Evliliğin de araba gibi zaman içinde yıpranmasının doğal bir süreç olduğunu söyleyen Keçe, arabanın kullanım ömrünü uzatmak ve olası yol kazalarını önlemek için yapılan bakımlara gösterilen dikkat ve hassasiyetin, evliliğin ömrünü uzatmak ve evlilik yolculuğundaki yol kazaları olan aldatma sorunu ile karşılaşmamak için de gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Arabanın sorunsuz gitmesi için yapılması gereken bakımlar dışında, keyif ve konfor için müzik sistemi, koltuklar, jantlar gibi aksesuarlarda iyileştirmeler yapıldığını belirten Keçe, evliliğe de heyecan, ilgi ve şehvet katacak değişiklikler yapılmasının önemli ve gerekli olduğunu ifade etti.

    ‘TUTKU VE ŞEHVETİ YENİDEN ATEŞLEYİN’

    Kadın ve erkek kendini hayatın düz ve sıkıcı yoluna kaptırınca eskiden bir dakika olsun görmek için yanıp tutuştuğu partnerinin zaman içinde her gün işe giderken yanından geçtiği bir manzara kadar sıradanlaştığını belirten Keçe, öncelikle evlilikteki tutkuyu ve şehveti yeniden alevlendirmek gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Kadının temel ihtiyacı arzu edilmek, erkeğin temel arzusu ihtiyaç duyulmaktır. Ama bu ihtiyaçtan kastım evin bozulan muslukları ya da atılması gereken bir poşet dolusu çöp değil… Şehvetten bahsediyorum. Evliliklerimize şehveti sokmalıyız. Çünkü kadın-erkek ilişkisinin öncelikli ihtiyacı şehvettir ama bize şehvetin kötü, ayıp, yanlış olduğu ve evlilik kurumunun kutsallığına uygun olmadığı öğretilmiştir. Ancak gerçek tam tersidir, çünkü evlilikte şehvet biterse, aşk biter, arzu biter, ilgi biter. Bunların olmadığı bir evlilik ise sadece bir ev arkadaşlığından ibaret olur.”

    ‘AV-AVCI OYUNU YENİDEN SAHNELENMELİ’

    “Ava giderken avlanmak da var, av ve avcı yer de değiştirebilir” diyen Keçe, şunları ekledi: “İşte tam bu noktada aşk oyunları devreye girmeli. Aşk oyunları, aslında bir av ve avcı hikâyesidir, hayal gücüyle sınırlı fantezilerdir. Kadınlar genelde avdır, erkekler ise avcı. Avcıya av tutkusunun hatırlatılması gerekir. Bunun için kadınların kendilerine doğuştan verilen özelliklerini, tıpkı ilk av günündeki tazeliğinde yeniden sahneye koyması şart. Flört döneminizi aklınıza getirin. Kadının av gibi yaklaşıp kaçtığı erkeğin de bir avcı gibi tutkuyla kadını kovaladığı günleri… İşte kadını kadın gibi, erkeği de erkek gibi hissettiren, şehvetin katalizör gibi devreye girdiği rollerdir bunlar… Ve işte bu roller, evliliği rutinden kurtarıp canlandırmak, aşk oyunları oynayarak şehveti yeniden eve çağırmak için yapılacak bakımda kullanılacak en önemli gereçlerdir.”

    ‘FLÖRT GÜNLERİNE GERİ DÖNÜN’

    Psikoterapist Cem Keçe, evliliğin bakıma alınmasında kadınların erkeklere göre daha fazla seçenekleri olduğunun altını çizerek kadınların dış görünüşlerindeki değişimlerin, saç renginin, stili değiştirilen bir makyajın ya da kıyafetlerdeki bir iki küçük değişimin erkekler tarafından hemen fark edileceğini söyleyen Keçe, “Erkekler görmek ister, kadınlar duymak… Bütün yakın ilişkilerin olmazsa olmaz prensibi budur. Kadınlar dış görünümlerinde istedikleri gibi oynayarak eşinin ilgisini çekebilir. Erkek ise kadınını geri kazanmak istiyorsa ve onun istediği gibi kendisine şehveti hatırlatmasını istiyorsa öncelikle flört günlerindeki nazik ve romantik adama dönmeli… Bunu kendi başlarına başaramayan çiftler ilişkilerindeki tutkuyu ve romantizmi artırmak için bir evlilik terapistine de başvurabilir. Çünkü evlilik terapisi sadece mutsuz ve çatışmalı çiftlerin başvurduğu bir çalışma değildir, mutlu bir yaşam için evliliğe bakım yapılması ve yeniden eski heyecanların geri getirilebilmesi için de çiftlere yardımcı olur” dedi.

  • Mutsuz evliliklerin üstesinden gelme yolları!

    Mutsuz evliliklerin üstesinden gelme yolları!

    Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği (TERAPİDER) Genel Başkanı Uz. Dr. Taner Canatar, bazen imkansız gibi görünse de mutsuz bir evlilik ve eş için her şeyin bitmiş sayılmayacağını, aslında birkaç küçük değişim ve adımla ilişkinin seyrinin değişebileceğini söyledi.

    Uz. Dr. Taner Canatar, evlilik ilişkisinin sevgi, saygı, paylaşma ve hoşgörü ile yürütülürse mutluluğun, yürütülemez ise de mutsuzluğun başlıca kaynaklarından birisi olduğunu ifade ederek, “Evlilik, ‘ben’i koruyarak ‘ben’ ve ‘sen’ den ‘biz’ oluşturabilme arzusudur.

    Kadın ve erkek bakış açısındaki temel farklılıklar, duyguları, ihtiyaçları, bedensel duyumları, davranışları ve seçimleri olduğu kadar söylemleri, öncelikleri ve ilgi alanlarını da doğrudan etkiler. Bunun sonucunda da kadınların ve erkeklerin birbirlerinden uzaklaşma nedenleri de farklı olur” dedi.

    Kadın için erkeğin ilgi göstermesi sevgisinin en önemli belirtisi iken eşi tarafından ilgi görmeyen, ihmal edilen bir kadının değersizlik duygusuna kapıldığını söyleyen Canatar, sözlerine şöyle devam etti:

    “Bu durumda en çok ihtiyacı olan şey eşinin onu sevdiğine, ona değer verdiğine dair sözleri ve davranışlarıdır ama bunları bulamadığında eşine küser, kırılır ve ondan uzaklaşır. Uzaklaşan taraf erkek olduğunda ise nedeni genellikle eşe duyulan öfke ve kırgınlıktır.

    Kırgınlık ve öfke genellikle birlikte, çoğunlukla da iç içe geçmiş şekilde yaşanan ve ilişkiyi yavaş yavaş zehirleyen duygulardır; çözüme kavuşturulmadıklarında etkileri yıkıcı olur. Oysa evlilikte aşk, yakınlık ve sevgi için duyulan gereksinimlerin karşılanması amaçlanır.”

    Mutsuz evliliklerin oranının giderek arttığını belirten Canatar, mutsuz çiftlere şu önerilerde bulundu: “Her ne kadar zor hatta bazen imkansız gibi görünse de mutsuz bir evlilik ve eş için her şey bitmiş sayılmaz. Aslında birkaç küçük değişim ve adımla böylesine bir ilişkinin seyri değişebilir.

    Her şeyden önce eşler arasında şehvet ve tutkunun yeniden alevlendirilmesi gerekir. Yani flört günlerine geri dönmelisiniz. Eşinize ilgi, sevgi, yakınlık göstermekten hiç vazgeçmeyin, onu dinleyin, onaylayın, takdir edin, asla başkalarıyla kıyaslamayın ve kesinlikle aşağılamayın.

    Eşinizin duygu ve düşüncelerini önemsediğinizi ve ona değer verdiğinizi her fırsatta sözleriniz ya da davranışlarınızla gösterin. Eşinizi kendi istediğiniz gibi birine dönüştürmeye çalışmayın. Baskıcı ve kontrolcü değil, duyarlı, özenli, yakın ve sıcak olun.

    Sorunları henüz başlangıç aşamasındayken açık bir şekilde masaya yatırıp kendi hatalarınızı açık yüreklilikle kabul ederek birlikte çözüm yolları arayın. Şu an ve şimdiyi yaşamaya gayret edin.

    Eşinizin ya da kendinizin geçmişte yaptıklarını tekrar tekrar gündeme getirmeyin, hataları için onu yargılayıp, yaptıklarını sürekli başına kakmayın.

    Tensel temasınızı artırın. Birlikte daha fazla zaman geçirin ve gelecekte hatırlamaktan mutluluk duyacağınız güzel anılar inşa etmek için birlikte yapmaktan hoşlandığınız şeylere öncelik tanıyın.

    Cinsel yaşamınızı canlı tutun. Mutlu bir ilişkinin, duygusal ve cinsel doyumla mümkün olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Elinizden geleni yaptığınız halde, evliliğinizin sihrini kaybettiğini ve kendi başınıza bunu başaramayacağınızı düşünüyorsanız da bir evlilik terapistine başvurmaktan çekinmeyin.”

    İHA

  • Boşanma ve çocuk ilişkisi

    Boşanma ve çocuk ilişkisi

    Boşanma ve çocuk ilişkisi… Boşanma öncesinde ve boşanma sırasında en büyük kavga çocuk üzerinden yapılır. Bu yoğun gerginlik içinde çocuk kendini ebeveynlerinin çekişmesinin ortasında bulur. Bu yetmiyormuş gibi ebeveynler çocuğu da kaybetme kabusu etrafında ya da haklı olma kaygısı güdümünde çocuğu taraf tutmaya zorlarlar. Bu bir çocuk için en zor şeydir. Çünkü çocuk hem anneye hem babaya bağlıdır ve ikisini de sever.

    Boşanma ve çocuk ilişkisi

    Çocuğu taraf tutmaya zorlamaları yetmiyormuş gibi boşanmadan sonra sorunlarını çocuk üzerinden sürdürürler. Eşlerden biri ve her ikisi birbirlerini kötüleyerek haklı çıkmaya çalışır.

    Ebeveynlerden biri çocuğu diğer ebeveyne göstermeyerek cezalandırma ya da öç alma yoluna gider. Burada asıl zararı gören kişinin çocuk olduğunu gözden kaçırırlar.

    Bazı babalar eşinden ayrıldıktan sonra çocuktan da uzaklaşıp aylarca çocuğu görmeyebilirler. Diğer bir grup baba çocukla bağlarını koparmaz ve ilişkiyi kesmez. Bu ebeveynler çocuğu kendi tarafına çekebilmek için çocuğun her dediğini yapar gerekli gereksiz pahalı hediyeler alır. Özellikle çocuktan ayrı yaşayan eş çocuğa aşırı sevgi gösterileri ve armağanlara boğarak kendini rahatlatmaya çalışır bu çocuğa iyi gelmez.

    Yukarıda sayılan durumlar acının fazla olduğu boşanma öncesi, boşanma aşaması ve boşanma sonrası en tipik ebeveyn davranışlarıdır. Bu nedenle ebeveynler yaşanan acı ve kaosun kendilerini tepkisel davranışlara sürükleyeceğini bilerek daima yavaş hareket etmeleri gerektiğini düşünmelidirler. Bu noktada ebeveynlerin, çocukların gözü ile duruma bakmaya çalışmaları yardımcı olabilir. Çocuklar varoluşları gereği annelerinin ve babalarının daima onları koruyacağına ve asla yanlış yapmayacağına inanırlar. Çocuğu taraf tutmaya çalışmak ona acı vermek ve duygularını içine atmasından başka hiçbir işe yaramaz.

    Boşanmanın kendisinden çok boşanma öncesi, sırası, ve sonrasında anne ve babanın birbirleri ile ve çocukla olan etkileşimlerinin çocuğun boşanmaya nasıl bir tepki vereceğinde en önemli nokta olduğunun altını ne kadar çizsek azdır.

    Boşanma ve çocuk ilişkisi
    Boşanma ve çocuk ilişkisi

    Boşanmaya çocuğun tepkileri:

    Çocuklar boşanmayı zor kavrayıp zor kabul ederler. Boşanmada çocuklar ailelerinde olan değişikliğin farkındadır. Bu değişikliği düzeltmek için ellerinden bir şey gelmemesi onlara çok acı verir.

    Ailenin dağılması çocuklarda da bir çok değişik duygusal tepkiye yol açar. Çocuklar ileriki dönemlerinde bu duyguları tekrar yaşayabilirler. Çocuğun bu olumsuz duygularla baş edebilmesi için onların ortaya çıkarılması gerekmektedir. Bunun için yetişkinlerin yardımına ihtiyaç duyarlar. Çocukların duygularının dışarı çıkmasına izin verilmezse çocukta depresyon, konsantrasyon bozukluğu, kaygı uyum bozukluğu gibi sorunlara dönüşebilir. Tam bu noktada ebeveynler de acı duyarken çocukların sorunlarını dinlemeyi başarmada güçlük yaşarlar. Muhtemelen kendi kendilerini teselli etmekte güçlük çekiyorlardır.

    Çocuklar genel olarak boşanmaya karşı bazı belirli tipik tepkiler gösterirler. Eğer ebeveynler bu tepkilerden haberdar olurlarsa çocuklarına daha iyi yardım edebilirler. Neler olabileceği konusunda önceden haberdar olmalarında fayda vardır.

    KORKU: Ailenin dağılmasından sonra çocuk korkuya kapılır. Bu korku çocuğun yaşına göre değişir. Okul öncesi yaştaki çocuklar, yanında kalan ebeveyninde terk edeceğinden yiyecek, giyecek gereksinimlerinin karşılanmamasından, uzakta olan ebeveyni göremeyeceğinden, eskisi kadar sevilmeyeceğinden korkabilirler. Bu korkularını ağlamak, ebeveyne yapışmak ya da daha önceki gelişim basamaklarından birine geri dönmek şeklinde olabilir. Ebeveynler çocukların bu korkularını dışarı çıkarmalarına yardımcı olacak sorular sorarak onların neden korktuklarını anlatmasına yardımcı olmalıdırlar.

    YALNIZLIK: Boşanmadan sonraki süreçte ailenin önceki iklimi hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır. Çocuklar giden ebeveynin yokluğunu hisseder. Çocuklar daha fazla tek başına zaman geçirmek zorunda kalırlar. Çünkü diğer ebeveynden gelen destek kesilmiştir. Kalan ebeveyn işleri tek başına yapmak ve çok çalışmak durumundadır.

    REDDEDİLME: Küçük çocukların boşanmanın yetişkinleri ilgilendiren bir şey olduğunu kavramaları zordur. Anne ve babaları birbirini artık istemediklerine göre kendisini de reddedeceklerini düşünebilirler. Bu nedenle ebeveynler boşanma kararını çocuklarına açıklarken boşanmanın çocuklarla olan ilişkiyi asla etkilemeyeceğini altını çizerek vurgulamalıdırlar.

    SUÇLULUK: Çocuklar her şeyin nedeninin kendileri olduğunu düşünme eğilimlerindedirler. Eğer daha iyi çocuk olsalardı bunun olmayacağına inanırlar. Hatta suçluluk duyguları o kadar kabarır ki durumu düzeltmenin kendi davranışlarına bağlı olduğuna kadar işi vardırabilirler. Ancak çocuklar bu suçluluk duygularını yetişkinler gibi kelimelerle ifade edemezler. Ancak davranışlarla belli ederler. Ancak davranışlarla olumsuz şeyleri kendi üzerine alıyorlarsa bu çocuğun suçluluk duygusu yaşadığına dair bir ipucudur. Bu nedenle çocuğa boşanma açıklanırken bunun kendileri ile bir ilgisinin olmadığı, sadece anne ve babanın ilişkisi ile ilgili olduğu ve boşanmanın geçici bir durum olmadığı tekrar ailenin bir araya gelmesinin mümkün olmadığı çocuğa açıklanmalıdır. Çocuklarla konuşurken seçilen kelimelere ve cümlenin anlamına dikkat edilmelidir. Şunu şunu yapmasaydın bu bu olmazdı gibi açık uçlu cümleler çocuğun suçluluk duygusunu tetikleyebilir.

    ÜZÜNTÜ: Çocukların boşanmaya gösterdikleri en yaygın tepki üzüntüdür. Çocuklar giden ebeveynin ardından uzun süre yas tutabilirler. Bir ebeveynin çocuğun hayatındaki yerini hiç kimse dolduramaz. Çünkü çocuk bir ebeveynin onun günlük hayatında yok olmasını hisseder ve ailenin bir arada olduğu günlere özlem duyar.

    Ağlamak ve üzgün görünmek çocuğun üzüntüsünün bir belirtisi olsa bile az konuşmak, içine kapanmak, hırçın davranmak, karamsar resim çizmek, hayal kurmak, daha önce hoşlandıkları aktivitelerden kesilmek, öfkeli davranışlar göstermek şeklinde üzüntülerini belli ederler.

    Çocukların üzüntüleri ile baş edebilmelerine yardımcı olmanın en iyi yolu onlara duyguları ile ilgili konuşma olanağı sağlamaktır. Bu nedenle ebeveynler çocukların üzüntülerini hafifseyip görmezden gelmemelidir. Bu konuyu konuşmanın onları daha çok üzeceği yanılgısına kapılmamalılar. Bu konuda ebeveynler kendi duygularını çocukları ile paylaşarak üzüntünün dile getirilişine ön ayak olabilirler. Çocuğun üzüntülü hali gözlendiğinde uzman desteği almaları yerinde olur.

    ÖFKE: Çocuklar boşanmaya duydukları öfkeyi yaşlarına ve kişilik özelliklerine göre farklı şekillerde dışa vururlar. Erkek çocuklar bağırıp çağırarak, saldırgan davranışlarda bulunarak öfkelerini dışarı vurur. Yaşça büyük çocuklar bilişsel seviyeleri daha iyi geliştiklerinden ve muhakeme yetenekleri arttığından öfkelerini boşanmadan sorumlu tuttukları ebeveyne yönlendirebilir. Ebeveynlerin çocuğun öfkesini kabul etmeleri kısa vadede en iyi yapacakları şeydir. Ayrıca yürüyüş spor gibi fiziksel aktiviteleri artırarak öfkeyi dışarı çıkış yolları bulmalıdır. Öfkelerini içlerine kapanarak belli eden çocuklara duygularını söze dökme konusunda cesaret verilebilir. Çocuğun öfkesi görmezden gelinmemeli, öfkenin yanlış olduğu izlenimi verilmemeli, davranışlarını bastıracak tutum ve davranışlardan kaçınılmalıdır.

    GERİLEME: Bazı küçük çocuklar anne ve babasının ayrılmasına parmak emme, yatağa işeme, tutturma, vurma, aşırı düşkünlük, eskiden sevilen bir oyuncağa ya da nesneye tekrar yapışma gibi gelişimlerinde tamamladıkları herhangi bir aşamaya geri dönerek tepki verebilirler.

    UYKU SORUNLARI: Çocuklar uykusuzluk, endişe, kabus görme gibi tepkiler verebilirler. Çünkü çocuk için uyku bilinmeyen bir şey anlamına gelebilir. Yatağa gitmeyi reddedebilirler. Ebeveyn çocukların uyku düzenlerini aksatmamaya özen göstermelidir. Akşamlar ve gece ile ilgili eski düzeni değiştirmemeye özen gösterilmelidir.

    Anneyi babayı bir araya getirme fantezisi:

    Boşanmanın üzerinden yıllar geçse de bazı çocuklar hala onları bir araya getirme hayalleri kurabilirler. Bu normal bir tepki olmakla çocukların bu tür hayalleri elden geldiğince beslenmemeye çalışılmalıdır. Hatta boşanan eşlerden biri üstü kapalı olarak çocuklara böyle sınyeller verebilir. Bunun olmaması durumunda çocuk tekrar hayal kırıklığı yaşar. Ya da küçük çocuklar, çocukların iyiliği için etkileşimlerine çeki düzen verdiklerinde bu durum çocuk tarafından tekrar barışıldığı şeklinde yorumlanabilir. Bu nedenle anne ve baba gerçek durum neyse açık ve net cümlelerle bunu çocuğa ifade etmelidir.

    Ayrıca çocuklar boşanmaya, okul sorunları, yeme sorunları, fiziksel sorunlar gibi çok değişik şekillerde reaksiyon verebilirler.

    Boşanma çocuğu hayatında en önemli olan iki insanın ayrılmasına tanık olmakla yüz yüze bırakır. Çocuk bundan böyle annesi ve babası ile ayrı ayrı beraber olmak zorundadır. Bu durum ister istemez çocukta umutsuzluk ve güvensizlik oluşturur. Ancak bu çocukların her iki ebeveyni de sevmelerine ve onlarla vakit geçirmelerine izin verildiği ve teşvik edildiği takdirde çocuklar boşanmanın yol açtığı durumdan kurtulurlar ve yeni hayatlarına daha kolay uyum sağlarlar.

    Çocuklara açık veya zımmi olarak bir ebeveyni sevmelerinin diğer ebeveyni sevmedikleri mesajı verilmemelidir. Bu çocuğun kafasını karıştırır. Çocuk kendi algılamasını sorgulamaya başlar. Diğer taraftan bu çocuklar bir ebeveyni sevdikleri için diğeri tarafından reddedileceklerinden korkabilirler. Bu da onların güvensizliğini artırdığı gibi bir ebeveyne yapışmalarına yol açabilir. Diğer ebeveyni de kaybetmemek için kendi benliklerinden ödün vermek zorunda hissedebilirler.

    Çocuğa güvende olduğu ve sevildiği mesajını vermenin en kolay ve en etkin yolu ebeveynlerin davranışları ile sürekli onları sevdiklerini belli etmeleridir. Örneğin bol bol kucaklamak, öpmek, sırtlarını sıvazlamak ve onlarla konuşurken sürekli gözlerinin içine bakmak. Bu çocuğunuza duygu düşünce ve gereksinimlerinin önemsendiği hissini verir.

    Ne kadar çabalanırsa çabalansın bazen boşanma kaçınılmazdır. Boşanma hayat yolculuğunda önemli hayat olaylarından biridir. Eğer boşanma kaçınılmaz olmuşsa yapılacak een iyi şey durumu olduğu gibi kabul edip evlilik ilişkisinde olmayan şeyleri oldurmaya uğraşmak; karı kocalık rollerinin bittiğini ancak ebeveynlik rollerinin devam ettiğini benimseyip ilişkilerin ve aradaki etkileşimin ibresini anne ve babalık rollerine çevirmek ve bu rollerin hakkını vermek şeklinde yeni bir yolculuğa çevrilmeye kendine izin vermektir.

    Shu. Güldane KAVGACI
    Aile ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist

  • Evli Çiftlerin Kavga Sebepleri Nelerdir?

    Evli Çiftlerin Kavga Sebepleri Nelerdir?

    Hangimiz mutsuz olmak için evlenir ki? evli çiftlerin kavga sebepleri nelerdir? makalemizde çiftlerin en önem kavga nedenlerine yer verdik.
    Farklı hayat görüşlerine sahip olmak.
    Ekonomik nedenler, işsizlik.
    Aradaki sevginin, bağlılığın bitmesi

    evli_ciftlerin_kavga_sebepleri (2)
    Çocukla ilgili meseleler
    Yüksek beklentiler, uç hayaller.
    Ten uyumunun olmaması, erken boşalma, erkekte ereksiyon kaybı

    evli_ciftlerin_kavga_sebepleri (3)
    Çiftlerin her ikisinde veya birinde görülen şizofreni, paranoya gibi çeşitli psikoloijik sorunlar
    Alkol, uyuşturucu gibi kötü huylardan kaynaklı problemler
    Evlilik sonrası karakter değişimi

    evli_ciftlerin_kavga_sebepleri (4)
    Eski sevgiliyi unutamamak
    Egosu yüksek biri olmak
    Çok konuşmak, dinlememek, kısaca iletişim kopukluğu

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Doğumla ‘Cicim Ayları’ Biter mi?

    Doğumla ‘Cicim Ayları’ Biter mi?

    Yapılan tüm araştırmalar bebekten sonra evliliğin özellikle doğumdan bir sene sonra kesinlikle etkilendiğini ortaya koyuyor.

    Aile ve çift terapisi üzerine kırk senelik birikimi olan, bu konuda kitaplar ve makaleler yayınlamış Amerikalı psikolog William Hiebert kendisine gelen çiftlere ilk olarak nasıl tanıştıklarını soruyor. Ve ‘aşk hikayelerini’ anlatmalarını istiyor. Sebebi, şu andaki mutluluk düzeyleri ne olursa olsun bir zamanlar birbirlerine aşık olduklarını hatırlatmak. Evet, bizde de öyle değil midir? Sürekli ‘koklaşan’ yeni evli çiftlere genelde şu söylenir: “Bunlar cicim ayları, hele birkaç sene geçsin o zaman görürüz sizi”. Sonra da eklenir: “Hele bir de çocuğunuz olsun, işte o zaman başlıyor her şey!”

    Farkında mısınız?

    Yapılan tüm araştırmalar bebekten sonra evliliğin özellikle doğumdan bir sene sonra kesinlikle etkilendiğini ve bunun üstesinden gelmenin en etkili yolunun farkındalık olduğunu destekliyor. Dolayısıyla, çiftlerin hangi konularda zorluk yaşayabileceklerini önceden olabildiğince tespit etmeleri, ileride yaşayabilecekleri sorunlar karşısında daha donanımlı olmalarını sağlıyor.

    Gelelim değişikliğe!

    Doğumdan birkaç gün önce ‘geleceğe bir mektup’ yazın birlikte! Bu mektupta bebek sahibi olacağınızı öğrenmeden önceki yaşantınızı, sadece siz ve eşiniz varken nasıl bir hayatınız olduğunu, daha sonra da tabii ki bu güzel haberle birlikte neler hissettiğinizi, duygularınızı, beklentilerinizi, bebeğinizle ilgili hislerinizi yazıya dökün. Yukarıda önerdiğim gibi konuları konuşurken anne-babalıkla ve eş olmakla ilgili neler hissettiğinizi yazın. Ve sizi bekleyen bu anne-babalık yolculuğunda yazdıklarınızı zaman zaman hatırlayın. Günün sonunda, ortalık sakinlediğinde eşinizle bebekten önceki ve şimdiki hislerinizi paylaşın. Beklentilerinizin değişip değişmediğini konuşun ve tabii ki olabildiğince sık birbirinize ‘aşk hikayenizi’ hatırlatın!

    Devir iletişim devri!

    Bebeğinizi beklemeye başladıktan itibaren eşinizle konuşabileceğiniz konulardan birkaçı şunlar olabilir:

    • Bebeğiniz dünyaya geldikten sonra düzeninizin (uyku, seyahat, sosyal hayat, iş gibi) nasıl değişeceğini konuşun.

    • Her iki tarafın geniş aileleri ‘mutlu haberinizi’ öğrendikten sonra ne kadar hayatınızın içinde olacak? Genelde ne sıklıkla görüşüyorsunuz; habersiz evinize geliyorlar mı; tatillerinize birlikte çıkar mısınız? Bebekten sonra bunların nasıl değişeceğini öngörüyorsunuz? Ne kadar destek, ne kadar yalnız bırakılmak istiyorsunuz?

    • Bebek bakımı, düzeni, ileride disiplini gibi konularda kimden ya da kimlerden fikir ve bilgi almayı planlayın. (Çocuk doktoru, bebek hemşiresi, pedagoglar, ailedeki büyükler, kitaplar, arkadaşlarınız gibi)

    • Bebeğinizin yetiştirilmesi konusunda fikir ayrılığı yaşarsanız kimin yöntemleriyle yola devam edeceğinizi kararlaştırın.