Etiket: estetik operasyon

  • Çenenizden yemek yerken tıklama sesi geliyorsa…

    Çenenizden yemek yerken tıklama sesi geliyorsa…

    Çene ekleminde oluşan sesin sebebi nedir ?

    Genel olarak travmadan söz edilebilir. Bu düşme, trafik kazası, spor yaralanması gibi yüze gelebilecek ani şiddetli (akut) bir darbe olabileceği gibi diş sıkma-gıcırdatma gibi uzun zaman içinde çene eklemlerinin karşılayabileceğinden fazla yüke maruz kalmasına neden olan (kronik) bir travma olabilir. Aynı zamanda sistemik olarak yani diğer tüm eklem bağlarının da zayıf ve uzamaya meyilli olması durumu da (laksatif eklem) çene ekleminin düzenin bozulmasına bir yatkınlık yaratabilir. Bu etkenlerin biri veya birkaçı bir araya gelerek rahatsızlığı başlatabilir. Esas olarak sistemin kaldırabileceğinden fazla bir yüke maruz kalması çene ekleminde rahatsızlıklara neden olabilir.

    Kulağımın önünde bir yerlerden tıklama, tıkırtı gibi sesler geliyor, neden ?

    Bu bölge çene ekleminin olduğu bölgedir. Daha çok alt çenenin hareketi sırasında (ağzı açmak- kapamak, esnemek, konuşmak, yemek yemek, sakız çiğnemek, çeneyi sağa ,sola, öne hareket ettirmek) tıklama gibi sesler hissediliyorsa çene ekleminin düzeninin bozulduğu düşünülebilir.

    Eğer çene eklemi akut veya kronik bir veya birden fazla etkenle karşılaşırsa bu durum diski tutan bağların uzamasına neden olabilir. Bunun sonucunda disk yerinden oynar – çoğu zaman öne doğru düşer- ve çene hareketleri sırasında disk ve kemik yapı doğru pozisyona gelmeye çalışırken “tıklama” hissedilir.

    Çenem açılmıyor, açmak istediğimde ağrı da oluyor. Bu durum düzelir mi, ağzımı açmam mümkün olacak mı ?

    Ağız açmada kısıtlılık olmasının çeşitli nedenleri vardır. Öncelikle muayene ederek ağız açmada kısıtlılık yaratan etken teşhis edilmelidir. Çene eklemi düzensizliğinin ilerlemiş durumunda veya çiğneme kası spazmlarında ağız açma sırasında ağrı ve güçlük hissedilebilir. Eğer neden çene eklemi düzensizliği ve/veya çiğneme kaslarındaki spazm ise herhangi bir cerrahi müdehale (ameliyat) gerekmeden tedavisi mümkündür. Bu tedavide dişlerin üzerine yerleştirilen bir kılıf (splint), gerekirse egzersiz ve ilaçlardan yararlanılır böylece tekrar ağız açıklığı normale gelir ve ağrı geçirilir. Ancak ağız açmada kısıtlılık olduğunda vakit geçirilmeden bu konuda uzmanlaşmış hekimlere başvurulmasının önemi büyüktür. Kısa zaman içinde yapılan müdehaleler ile hemen aynı gün ağzın açılması da sağlanabilir.

    Esnerken devamlı çenem çıkıyor. Ne yapmalıyım ?

    Çene çıkması ile kilitlenme farklı şeylerdir. Çene ekleminin ağız çok açıldığında olması gereken yeri geçmesi çene çıkması olarak adlandırılır. Hasta kesinlikle ağzını kapatamaz, çene açık kalır. Bu durumda en kısa sürede diş hekimine başvurulmalıdır. Çene çıkığı diş hekimi tarafından manipülasyonla yerine oturtulur, ve diş hekimi gerekli görürse ilaç reçete edebilir. Çok sık çene çıkığı olan hastalar esnerken dikkat etmeli ve çeneyi aşırı açmaktan kaçınmalıdır. Bu tip hastalarda çene çıkmasını önlemek amacıyla cerrahi müdahale yapılması gerekebilir.

    Baş ağrısı çene eklemi rahatsızlığına bağlı olabilir mi ?

    Baş ağrısının çeşitli nedeni vardır. Nöroloji, fizik tedavi uzmanı, çene eklemi hastalıkları alanında uzmanlaşmış diş hekimleri gibi pek çok tıp alanını ilgilendiren bir konudur. Baş ağrılarının sıklığı, süresi, şiddeti ve lokalizasyonu tanının konmasında önemlidir. Çene eklemi rahatsızlıklarında da baş ağrısı görülebilmektedir.

    Tedavi alternatifleri nelerdir ?

    Çene eklemi rahatsızlıklarının tedavisi tanıya bağlı olarak ortopedik ve romatizmal hastalıklarda olduğu gibidir. Tedavinin esas amacı, çene eklemi içindeki basıncın düzenlenmesi ve gerekli çene fonksiyonlarının normal yapılabilmesinin sağlanmasıdır. Tedavi konservatif tedavi olarak vasıflandırılan ortopedik apereylerin (splint), fizik tedavi metodlarının kullanılması ve alışkanlıkların belirlenmesinden sonra, rahatsızlığın kontrol edilmesi amacıyla yol göstermenin hastalara öğretilmesinin çoğunlukla yeterli olduğu araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bilimsel yayınlar, tanının doğru konulduğu durumlarda, çene eklem rahatsızlıklarının %85’ten fazlasının konservatif tedavi ile kontrol altına alınabildiğini göstermektedir. Çoğu zaman hastalar korkudan gelmek istemiyorlar çünkü ameliyat olacaklarını sanıyorlar. Bizim için yüzde üç ya da beş civarında bir cerrahi müdahale gerekiyor ki o çok ileri vakalarda uygulanır. Hastalarda bu yüzden çekinip korkmasınlar.

    Teşhisin konulması ve muayene

    Çene eklemi rahatsızlıkları, baş,boyun yüz ağrıları ve çene rahatsızlıkları alanında uzmanlaşmış diş hekimlerinin müdahale etmesi gereken bir durumdur. Ancak hastalar diş hekimlerine böyle bir rahatsızlıkları olduğunu söylemesi gerektiğini bile bilmiyorlar çünkü bu rahatsızlık baş,boyun bölgesinde, kulakta, gözün arkasında hissedilen ağrılar da yaratabiliyor.

    Bu alanda uzmanlaşmış diş hekimlerinin yaklaşık 30-40 dk süren muayeneleri sonunda rahatsızlıklarının boyutu hakkında bilgi verilmektedir. Tanı muayene ile olmaktadır. Çene Eklemi Rahatsızlığı bulunan hastaların muayenesinde sağlık sorunlarının ve ağız hastalıklarıyla ilgili bilgiler alındıktan sonra ağız içi, çene eklemi ve baş, boyun ve yüz bölgesindeki tüm kasları içeren ayrıntılı muayene sonucu tanıya varılmaya çalışılır. Çoğu hastada yalnız iyi bir muayene ile tanı konabilir. Bazı durumlarda ise MRI, tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanmak gerekebilir.

    Doç. Dr. Arzu Aykor

    İlgili konular ;
    Çene Estetiği

  • Sağlıklı nefes almak için sağlıklı bir burun şart!

    Sağlıklı nefes almak için sağlıklı bir burun şart!

    Sağlıklı nefes almak için sağlıklı bir burun şart!
    Burun tıkanıklığı yaşayan hastalar genellikle ağızdan nefes alırlar ve esas şikayet olarak da ağızdan nefes alma gelir. Peki burun nefes almada gerçekten önemli midir? Bu sorunun cevabını Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan Kadınlar Kulübü okuyucuları için anlatıyor..

    Sağlıklı uykunun ilk kuralı sağlıklı bir burundur
    Burunun görevi sadece havanın akciğerlere gönderilmesi değil, aynı zamanda akciğerlere sunulan havanın belli bir kalitede olmasını sağlamaktır.Hava burundan geçerken süzülür ve temizlenir, ayrıca burun içindeki burun etleri havayı ısıtır 36 dereceye getirir,dışarıdaki hava kuru bile olsa burundan geçetiğinde neme %100 doymuş olur. Bunların yanında koku almamızı sağlar ve sesimizin bize özgü olmasını sağlar. Burun tıkanıklığı yaşayan hastalarım bana, en sık gece yatttıktan sonra kaliteli bir uyku uyuyamadıklarını, ağız solunumu yapmak zorunda kaldıkları için sabahları ağız kuruluğu yaşadıklarını belirtmekler. Bu durumda sağlıklı uykunun da ilk kuralı sağlıklı bir burundur diyebilirz.

    Burun tıkanıklığı ses kalitesini de etkiliyor
    Yine ağızdan nefes almanın bir sonucu olarak damak ve yutak bölgeleri devamlı kuru olduğundan, bu kişilerin grip ve üst solunum yolu enfeksiyonları daha ağır ve uzun sürmektedir. Bu durum hastanın hayat kalitesini ve iş konsantrasyonunu bozmaktadır.

    Burun tıkanıklığı olan hastanın konuşması da etkilenir. Burun tıkanıklığı olan hasta uzun bir konuşma yapması gerektiğinde veya bir sunum yapması gerektiğinde ağzından hem konuşup hem de sık sık hava aldığı için rahat konuşamaz , bu durum sık ve derin iç çekmeler yüzünden baş dönmesine sebebiyet verebilir. Bu durum kişinin prezentabilitesini de çok ciddi olarak etkilemektedir. Burundan konuşan sık sık derin derin iç çekerek konuşan bir yöneticinin karizmasının kesinlikle yeterli olmayacağı görüşündeyim.

    Yorgunluğun nedeni burun tıkanıklığı olabilir
    Burun tıkanıklığı kronikleştiğinde vücut bir müddet sonra bundan etkilenecek ve efor kapasitesi düşecektir.Bu durum kişinin spor yapmasını ve seks hayatını kesinlikle negatif olarak etkilemekte ,gün içi aktivitelerde de performans düşüklüğüne neden olmaktadır. Sonuç olarak hem kaliteli bir uyku için, hem sağlıklı ve keyif alınacak bir hayat için, hem de kaliteli ve karizmatik bir konuşma için önce nefes, önce açık bir burun diyoruz.

    İlgili konular ;
    Burun Tıkanıklığı ve Tedavisi

  • Burun Tıkanıklığı ve Tedavisi

    Burun Tıkanıklığı ve Tedavisi

    Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan burundan nefes almanın önemini ve burun tıkanıklığı tedavisini anlattı…

    Op. Dr. Emre İlhan konu ile ilgili yaptığı açıklamada: “Burun, insan sağlığı için çok önemli bir organdır. Sağlıklı bir solunum fonksiyonu ve sağlıklı bir vücut için burundan soluk alıp vermek esastır. Burun sadece havanın girip çıktığı bir organ değildir .Burun nefes alıp verme sırasında havayı nemlendirir, ısıtır, sesimizin bize özgü olmasını sağlar, kulağımızı havalandırır, koku almamızı sağlar.

    Özellikle ülkemiz insanının burun yapısının kemikli olması ve insanların bir çoğunda allerjik hastalıkların sık olması nedeniyle burun tıkanıklığı şikayeti en sık rastladığımız şikayetlerden birisidir. Uzun süren burun tıkanıklığı hastalarında bu problem çözülmediği taktirde çok ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır.

    Kısaca burun tıkanıklığı hastanın hayat kalitesini ciddi şekilde bozar ve zamanında müdahale edilmediği taktirde ileri sağlık problemlerine sebebiyet verebilir.” dedi ve burun tıkanıklığının sebeplerini açıklayarak, tedavi yöntemlerini anlattı.

    Burun tıkanıklığı sebepleri:

    – Burun kemiğinde kayma (Deviasyon) olması
    – Alt burun etlerinin (konka) büyümesi
    – Burun çatısında daralma(valv daralması)
    – Geniz eti büyümesi
    – Yaygın burun içi polipleri

    Bu sebepler tek tek veya birliktelik göstererek burun tıkanıklığına sebep olur.

    Burun tıkanıklığı olan hasta:

    – Devamlı ağız solunumu yapmak zorunda kalır ; Sık tekrarlayan boğaz enfeksiyonları olur ve müzminleşmiş farenjit gelişir.
    – Horlama ve uyku bozuklukları gelişir.
    – Akciğer ve Kalp problemlerini ağırlaştırır.
    – Sabahları ağız kuruluğu gelişir.
    – Cinsel fonksiyon bozuklukları olur.
    – Psikolojik sorunlar gelişmesine yatkınlık olur.Bu hastalar özellikle sinirli olduklarından yakınırlar.
    – Ses kalitesi bozulur ve burundan konuşma gelişir
    – Çocuklarda geceleri altını ıslatma problemleri olabilir.

    Görüldüğü gibi burun tıkanıklıkları insanın hayat kalitesini ciddi oranda bozmaktadır.

    Burun tıkanıklıklarında yapılan ameliyatlar:

    – Burun kemiği düzeltilmesi(deviasyon ameliyatı)
    – Alt burun etlerinin kısmi olarak alınması(veya radyofrekans uygulaması)
    – Burun çatısının açılması (valv cerrahisi)
    – Estetik burun cerrahisi (Bazı burun tıkanıklıklarının tedavisi burnun dışının da değiştirilmesi ile mümkün olur)
    – Geniz eti alınması (genellikle çocuklarda)
    – Burun içi poliplerinin medikal ve cerrahi tedavisi

    Burun tıkanıklığı olan hastalara ilaç tedavileri ile bir yarar sağlanamadığı taktirde ameliyat gerekir.
    Burun tıkanıklığı ciddi bir sağlık problemidir.Mutlaka tedavi edilmelidir.

    BURUN TIKANIKLIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR?

    BURUN KEMİĞİNDE KAYMA VEYA EĞRİLME (DEVİASYON) ve TEDAVİSİ

    Sıklıkla karşılaşılan burun tıkanıklığı nedenlerinden biri de burun içi kemiğinde kayma veya eğrilme olmasın sonucunda nefes yolunun tıkamasıdır. Burun direği olarak da adlandırılan ve tıp dilinde septum adı verilen bu yapının düzgün olması sağlıklı nefes almanın ilk şartıdır.

    Burun kemiği kayması veya eğrilme olmasının tıptaki adı Septum Deviasyonudur.
    Septum deviasyonunun tedavisi ameliyattır. Septoplasti denilen ameliyatla septumun eğri kısımları çıkarılır , düzeltilir, ve septum orat hatta getirilerek her iki burun pasajının açık olması sağlanır.
    Ameliyat genel ve lokal anestezi ile yapılabilir,bu hastanın ve doktorun seçimine bağlıdır.Ameliyat ortalama 30dk-45dk arası sürer .Ameliyatta hastanın burun içine yeni geliştirilmiş sünger yada silikon tamponlar koyulur. Yeni geliştirilen bu tamponlar sayesinde hastaları en çekindikleri tamponun çekilmesi ağrısız ve oldukça kolay olmaktadır.
    Ameliyattan iki gün sonra hastanın burunundan tamponlar alınır. Ve hasta günlük aktivitelerine devam edebilir.Ameliyat öncesi ve sonrası dikkat edilmesi gereken durumları lütfen doktorunuza danışınız.

    BURUN ETİ (KONKA) BÜYÜMESİ VE TEDAVİSİ

    Burun eti büyümesi burun tıkanıklıklarının çok önemli ve sık karşılaşılan bir sebebidir.Burun içinde alt orta ve üst burun etleri olmak üzere üç adettir.Alt burun etlerinin büyümesinde burun tıkanıklığı gelişirken orta burun etlerinin büyümesinde sık tekrarlayan sinüzit atakları ve kronik sinüzite yatkınlık gelişir.Bu nedenle burun eti büyümelerinde gerekli ilaç tedavilerine rağmen iyileşme sağlanamadığında cerrahi tedaviye başvurulmalıdır.

    Burun eti büyümesinin nedenleri:

    – Alerjik burun eti büyümesi
    – Burun kemiğindeki kaymaya bağlı burun eti büyümesi
    – Burun etlerindeki yapısal bozukluklar

    Burun etlerine uygulanması gereken cerrahi; tahrip edici , ve burun etinin tamamına yönelik değil koruyucu (burun etini saran mukoza adı verilen kılıfı koruyarak) ve kısmi olmalıdır.Bunun nedeni burun eti ve burun etini saran kılıfın burun işlevinde önemli yeri olmasıdır.

    Uygulanan ilaç tedavilerine rağmen iyileşme olmadığı durumlarla cerrahi müdahale gereklidir.Ameliyatlar tam teşekküllü hastanelerde endoskopik yöntemle en son teknikler kullanılarak uygulanmaktadır.Burun eti ameliyatı diğer burun ameliyatları ile birlikte de uygulanabilmektedir.Ayrıca merkezimizde son teknoloji ürünü olan radyofrekansla burun eti küçültülmesi uygulanmaktadır.Bu yöntemle muayenehane şartlarında veya diğer bir burun ameliyatıyla(özellikle estetik burun cerrahisiyle birlikte) aynı anda burun etleri küçültülebilmektedir.Bu uygulama sonrasında hastalarda ciddi derecede ağrı tespit edilmemiş olup ağrı kesiciler yeterli olmaktadır.

    BURUN YAN DUVARI ZAYIFLIĞI (NAZAL VALV DARLIĞI) VE TEDAVİSİ:

    Burnun yan duvarlarında yeterli destek olmaması durumunda hasta nefes alma sırasında burun kanatlarının içeriye çökmesi nedeniyle burundan nefes alamaz.Bu durum doğuştan ve gelişimsel olabileceği gibi geçirilmiş bir ameliyat sonrası da ortaya çıkabilmektedir.Bu hastalar tipik olarak her iki işaret parmağı burun ile yanağın birleştiği yerlere konularak kulaklara doğru hafif açma hareketi yapıldığında çok rahat nefes almaya başlarlar.Buna Cottle manevrası diyoruz ve valv darlıklarının tanısında kullanıyoruz. Nazal valv darlığının tedavisi de ameliyatla olmakta ve burun yan duvarlarının yine burun içinden alınan kıkırdakların uygun yerlere uygun açılar ile yerleştirilmesi ile yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Bu ameliyat septum deviasyonu, burun eti küçültülmesi ve estetik burun cerrahisi ile birlikte aynı anada uygulanabilmektedir.Tek başına yapıldıgında burun üstüne 3-5 gün boyunca bant takılmakta . Burun içinde ise duruma göre değişmekle birlikte 1-2 gün küçük tamponlar konmaktadır.

    GENİZ ETİ BÜYÜMESİ VE TEDAVİSİ:

    Geniz eti büyümesi burnun arkasında bulunan ve vücudun savunma hücrelerini üreterek enfeksyonları önleyen adenoid denilen dokuların büyümesi ve burun arkasını tıkayarak burun tıkanıklığı yaratmasıdır.Bu durum sıklıkla çocuklarda görülmekle birlikte çocuklukta ihmal edilen ve zamanında ameliyat edilmemiş hastalarda erişkin yaşlarda da gözlenebilmektedir.Bu hastalarda horlama, burun tıkanıklığı, burundan konuşma ve sık tekrarlayan sinüzit görülür.Tedavisi genel anestezi altında bu dokunun bulunduğu yerden kazınarak alınmasıdır. Ameliyat yaklaşık 20-30 dk sürer,hasta ameliyattan 1 gün sonra günlük aktivitelerine dönebilir.

    YAYGIN BURUN İÇİ POLİPLERİ VE TEDAVİSİ:

    Bu hastalık genellikle allerji astım ve aspirin duyarlılığı ile birlikte gözlemnenen, burun içinde bilinmeyen bir nedenle üzüm taneciklerine benzeyen içi jel dolu etlerin oluşmasıdır. Bunlar burun tıkanıklığının yanında aynı zamanda sinüzite de neden olmaktadır.Bu durumun tedavisi çok büyük ve yaygın olgularda endoskopik olarak cerrahi uygulanması ve sonrasında sistemik(ağızdan) steroid ve topikal (spray)steroid tedavisidir. Çok yaygın olmayan vakalarda yanlızca spray tedavisi yeterli olabilmektedir. Ameliyat olan olgularda tekrarlayabileceği bilinmelidir.Ameliyat planlanan hastalara ameliyattan önce medikal tedavinin bir süre için uygulanmasının ameliyatın şansını arttırdığı söylenmektedir
    Eğer burun tıkanıklığı probleminiz varsa mutlaka bir KBB uzmanına başvurunuz.

    İlgili Konular ;
    Alerjik rinit’te rhinoligt tedavisi
    Hamilelikte burun tıkanıklığı

  • Yazın Hangi Estetikler İsteniyor

    Yazın Hangi Estetikler İsteniyor

    Yaz aylarında ince kıyafetler ve bikiniler içinde daha güzel bir vücuda sahip olmak isteyenler estetik merkezlerine koşuyor.

    Botoks: Özellikle alın ve göz çevresi kırışıklıklarının giderilmesi için son zamanların en ideal ilacıdır. Uygulaması 2 dakika içerisinde yapılmaktadır. Etki mekanizması; mimik ve kırışıklığa neden olan kasların hareketlerini minimalize etmektir, süresi yaklaşık altı aydır. Yüze anestezik bir krem sürüldükten sonra beş dakika içinde ince bir iğne sayesinde uygulama gerçekleşmektedir.

    Gögüs Küçültme: Göğüs küçültme ameliyatına, göğsün renkli kısmıyla deri bileşkesi arasında yapılan bir kesiyle başlanır. Meme başından aşağıya ikinci bir düşey kesi yapılır. Bu cerrahi kesiden girilerek meme dokusu şekillendirilir. Kalıcı dikişlerle göğüs dikleştirilir. Böylelikle sadece iki küçük izle, meme şekillendirilmiş olur. Genel anestezi altında 1 saatte ameliyat gerçekleştirilir. Kadının göğüs çapına göre göğüs 2–3 beden küçültülebilir.

    Göğüs Büyütme: Göğüs altından 3 veya 4 cm. kesilerek, meme dokusunun arkasına ameliyat öncesi belirlenen implant konur. Eğer meme istenilen boyutlara geldi ise ameliyat tamamlanır. Genellikle talep, göğüs ölçüsünün en küçük boydan 85 C`ye çıkarılması yönündedir. 1–2 saatte gerçekleştirilen işlem sonrasında hasta aynı gün taburcu edilir ancak 2–3 gün dinlenmesi gerekir.

    Basen: Bu bölge için uygulanacak en iyi cerrahi çözüm liposuctiondır. Aynı ameliyatta kalça bölgesine yapılacak yağ emme girişimleriyle kalça hatları da belirginleştirilebilir. Yakınmaya neden olan çöküntüler de aynı cerrahi seansta emilen yağlarla doldurulup, böylelikle yuvarlak hatlara sahip kalçaya kavuşulabilir. Sarkmış kalçaların şekillendirilebilmesi için deri ve yağ dokusu çıkartılabilir.

    Liposuction: Vücudun çeşitli bölgelerinden vakumla yağ emilip gereken bölgelere bu emilen yağdan enjeksiyonla ilave yapılarak, vücudun yeniden şekillendirilmesi sağlanır. Eskiden 3 litreden fazla yağ almayı riskli bulan plastik cerrahlar yeni buldukları yöntemle 10 litreye kadar yağ çekebiliyor ve vücudun adeta bir heykeltıraş gibi yeniden şekillendirilmesini sağlıyor. Liposuction sonrası işinize birkaç gün içinde dönebilir, normal aktivitelere 1–2 hafta içinde yeniden başlayabilirsiniz.

    Karın Germe: Cerrahi kesi, sezaryen izinin olduğu yerdedir. Karın gerilir, tamamen dümdüz olur. Tekrar aynı bölgede yağ oluşumu söz konusu değildir. Karın duvarı kasları gevşemişse, dikişle karın duvarı da gerilir. Aynı esnada karın duvarının yan bölümündeki kaslara güçlendirme dikişleri konularak, bel oyuntusu oluşturulur. Göbek deliği yeni yerine yerleştirilerek işlem sonlandırılır.

    İlgili Konular ;

    Ameliyatsız Göğüs Küçültme Yöntemlerini Biliyor musunuz?
    Vaser liposelection nedir?
    Liposuction
    Karın germe estetik ameliyatı
    Dolgu Ve Botoks
    Doğal Göğüs Küçültme Yöntemleri

  • Burun estetiği kabusunuz olmasın!

    Burun estetiği kabusunuz olmasın!

    Burun estetiği kabusunuz olmasın! | 1Başarısız burun estetiğine çözüm: “Yapısal rinoplasti”

    Daha önce bir veya birden çok burun ameliyatı geçirmenize rağmen burun şekliniz sizi rahatsız ediyor, burun tıkanıklığınız düzelmedi veya daha da kötü olduysa umutsuzluğa kapılmayın. Günümüzde yüz estetik cerrahisi ve estetik burun ameliyatlarındaki gelişmeler sonrasında yapısal olarak çok kötü burunlar bile ideale yakın hale getirilebiliyor.

    Geçirdiğiniz başarısız burun ameliyatları sonrasında mutsuz, umutsuz olmanıza veya korkmanıza gerek yok. İyi yetişmiş, yapısal rinoplasti konseptini benimsemiş ve sanatsal yönü kuvvetli bir cerrah seçimi ile burnunuz hem estetik yönden düzeltilebilir hem de fonksiyonel olarak çok daha iyi olması sağlanabilir. Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan, yapısal rinoplasti yöntemiyle burnun nasıl yeniden inşa edildiğini anlatıyor…

    Başarısız burun ameliyatı psikolojiyi bozuyor

    Op. Dr. Emre İlhan, “Burun ameliyatı olmak isteyen hasta doğal, yüzüne uyan, ideal buruna sahip olmayı bunun yanında da varsa burun tıkanıklığı şikayetinden kurtulmak istiyor. Burun ameliyatını yapan doktorun da hastası için her zaman en iyisini istediğine inanıyorum. Ancak sonuç her zaman hasta ve doktorun istediği gibi olamayabiliyor. Özellikle başarısız burun ameliyatı geçirmiş olan hastalarda en sık gözlemlediğim durum, bu hastalar daha önceki burun ameliyatının sonucu kötü olduğu için bundan sonraki ameliyatın da sonucunun kötü olacağını düşünüyorlar, estetik ve fonksiyon açısından kötü olan bir burun ile yaşamayı kabulleniyorlar.

    Bir çok hastamın belirttiği bir nokta da; başarısız ameliyattan sonra burunlarının eski burunlarından daha çirkin olduğudur. Bunun nedeni ameliyatta kemik ve kıkırdak dokulardan aşırı çıkarılması sonucunda veya yarım yapılmış ameliyatlar sonrasında burnun kendi içindeki dengesinin bozulmasıdır. Burun estetiği ameliyatı yüzün kompozisyonu ile uyumsuz olmamalı, burun kendi içinde de denge içinde olmalıdır. Yani burunun sırtı, ucu, yüzle birleştiği bölümleri birbiri ile uyumlu olmalıdır. Kendi içinde dengesi olmayan bir burnun, yüzün diğer bölümleri ile de dengesi olmaz. Eğer bu kompozisyon tam olarak sağlanamazsa, bu hastalara revizyon adı verilen operasyonlar yapılması gerekebilir. Revizyon burun estetiği operasyonlarında çok kısaltılmış burunlar uzatılabilir, burnun sırtı çok oyulmuşsa bu bölümler hastanın kendisinden alınan kıkırdaklar ile doldurulabilir, burun ucu çok kaldırılmışsa eğer burun ucu kalkıklığı azaltılabilir. “ diyor.

    Burun ameliyatı kişiye özel, terzi işi olmalıdır

    Dr. İlhan, herkesin yüzü ve yüzünün oranları birbirinden farklı olduğu için burun estetiği ameliyatının kişiye özel tam anlamıyla terzi işi planlanması ve yapılması gereken bir ameliyat olduğunu ifade ederek, şöyle söylüyor:

    Revizyon burun ameliyatı gereken her hastanın çok farklı ve kendine özgü şekil bozuklukları olabilmektedir. Bu hastalarla kişiye özel, terzi işi bir yaklaşımla ilgilenilmesi, ameliyat planının hastanın şikayetlerine ve yüzünün genel dengesine göre yine kişiye özel olarak yapılması gerekmektedir. Rinoplasti ameliyatı, dünyanın en zor ameliyatlarındandır. Rinoplasti operasyonlarında cerrah milimetrik olarak çalışır ve kombine bir ameliyatla hem burun içinindeki nefes problemlerini, hem de burundaki şekil bozukluklarını tek seansta çözmek durumundadır. Estetik burun ameliyatlarında cerrahın amacı yüzün diğer bölümleri ile uyumlu ve nefes alma problemi olmayan bir burun yapmaktır.

    Güzelliğin formülü değişti

    Günümüzde çok aşırı kalkık sırtı kayık gibi oyulmuş, küçük burunlar yani ‘ameliyatlı’ görünümü olan burunların ne hastalar ne de doktorlar tarafından tercih edilmediğini belirten İlhan, burun estetiğinde yeni ameliyat felsefesinin kıkırdak ve kemikleri çıkarıp atmaktansa, iyiyi koruyup gereken yerlere ek yapmak, burun içi kıkırdaklarının yerlerini değiştirmek üzerine kurulu olduğunu ifade ediyor. Dr. İlhan sözlerine şöyle devam ediyor : “Artık burun sırtı çok oyulmamış, aşırı kalkık olmayan hem yüzün diğer unsurları ile uyumlu hem de kendi içinde dengeli ‘dogal’ görünümlü burunlar tercih ediliyor. Yani bir burnu çok kaldırmak, sırtını çok oymak 1950 ve 1960’ların trendiydi. Burun estetiği ameliyatlarında 2000’li yılların konsepti aslında dengeli burun konseptidir. 2005 yıllarında ise hekimler arasında yapısal burun konsepti konuşulmaya başlandı. Şu anda ise yapısal , öngörülü ve dengeli burun konsepti tercih ediliyor. Artık öngörü de girdi işin içine. Ameliyatı ne kadar öngörülü yapabilirsek, o kadar başarılıyız.” diye konuştu.

    Yapısal rinoplasti ile burun yeniden inşa ediliyor

    Özellikle daha önceki yıllarda yapılan rinoplasti ameliyatları sonucunda revizyon ameliyatlarına daha fazla ihtiyaç duyulduğunu belirten İlhan, yapısal rinoplasti yöntemiyle yapılan ameliyatlarda revizyon ameliyatlarına olan gereksinimin azaldığını ifade ederek, yöntemle ilgili şu bilgileri veriyor:

    Yapısal rinoplasti konsepti özellikle 1990’ların sonunda, 2000’li yılların başında tanımlanmış, Amerika’da popülerize olmuş ve ülkemizde de kullanılan bir yöntem. Burnu bir yapı gibi düşünerek, burnu taşıyan mekanizmaları burnu inceltmek ve daha zarif göstermek adına yıpratmadığımız ve tahrip etmediğimiz bir yöntemdir. Burada burnu taşıyan mekanizmaları mutlaka güçlendirerek, orta çatı ve burun uç kısmına mutlaka destek koyuyoruz, çatıyı yeniden yapılandırıyoruz ki burnu taşıyan mekanizmalar daha iyi ve sağlam olsun. Yapısal burun kavramında, uzun vadede sağlam olan burnu kastediyoruz. Artık burun ameliyatlarını planlarken burnu taşıyan destek mekanizmalarını göz önünde bulundurarak yapıyoruz. Yapısal burun konseptiyle amaçladığımız, yıllar boyunca düşme ve çökme gibi sorunlar olmayan, bir bina gibi güçlü burunlar yapmayı amaçlıyoruz.

    Yapısal Burun estetiği ameliyatı konseptinde amacımız; güçlü, doğal ve dengeli bir burun oluştururken fonksiyonları korumak, bunun yanında uzun dönemde burunda çökmeler ve eğrilikler oluşmamasını sağlamaktır. Burada düşmekten kasıt burun ucunun desteksiz olması sonucu burun ucunun aşağıya kayması veya burun sırtında çökme olmasıdır. Burnu taşıyan septum kıkırdağından aşırı miktarda çıkarılmazsa ve burun sırtını taşıyan kısımlar çıkarılmazsa, burunda ameliyattan 20 yıl sonra bile düşme olmaz. ‘Yapısal rinoplasti’ yöntemi ile yapılan burun ameliyatlarından sonra bu tarz komplikasyonlar neredeyse hiç gözlenmememktedir. Bu yöntemi hastalarıma anlatırken şu örneği veriyorum : Nasıl ki bir binayı yaparken binayı taşıyacak kolon ve kirişler, mühendislik ve fizik hesapları ile belirli bir güçte yapılıyorsa, biz de burnu yaparken burnu taşıyan mevcut yapıları koruyoruz ve bu yapıları güçlendiriyoruz. Böylece üstüne kurduğumuz çatıyı taşıyacak güçte bir yapı oluşturuyoruz.

    Op. Dr. A. Emre İlhan kimdir?

    Op. Dr. A. Emre İLHAN, 1976 yılında İstanbul’da doğdu. 1994 yılında Balıkesir Sırrı Yırcalı Anadolu Lisesinden mezun oldu ve aynı yıl Ege Üniversitesi Tıp Fakültesine girdi. Tıp eğitimini tamamladıktan sonra 2001-2005 yılları arasında Bezm-i Alem Valide Sultan Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi İhtisasını tamamladı. 2005-2006 yılları arasında Klinik Şefliği görevini de üstlendiği Erzurum Mareşal Çakmak Asker Hastanesinde askerlik görevini tamamladı. İyi derecede İngilizce , başlangıç düzeyinde Almanca bilmektedir.

    Estetik ve Fonksiyonel Burun Cerrahisi ile asistanlığının ilk yıllarından beri özel olarak ilgilenmekte bu konu ile ilgili bir çok kez kadavra üzerinde özel çalışmalarda bulunmuştur. Ve bu konularla ilgili bilimsel çalışmaları devam etmektedir. Dr. A. Emre İlhan, estetik burun ameliyatlardaki son gelişmeleri her yıl yurtdışında düzenli olarak düzenlenen kongrelere katılarak yakın olarak izlemektedir.

    Dr. A. Emre İlhan Türk Kulak Burun Boğaz Baş Boyun Cerrahisi Derneği, Avrupa Allerji ve Klinik İmmunoloji Derneği, Avrupa Fasiyal Plastik Cerrahi Derneği – www.eafps.org, Türkiye Fasiyal Plastik Cerrahi Derneği, Türk Uyku Araştırmaları Derneği, Akdeniz Ülkeleri Otoloji Norotoloji Derneği ve Türk Tabibler Birliği üyesidir.

  • Burun estetiğinde trendlere aldanmayın !

    Burun estetiğinde trendlere aldanmayın !

    Her yıl dış görünümünü değiştirmek isteyen birçok insan estetik yaptırmayı tercih ediyor. Bu estetiklerin başında ilk sırayı burun ameliyatları alıyor. Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan, burun estetiğinin modaya göre değil, kişiye özel yapılması gerektiğini söylüyor ve estetik yaptırmak isteyenlere önerilerde bulunuyor.

    Kulak Burun Boğaz ve Baş Boyun Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Emre İlhan, eskiden kalkık, aşırı kavisli ve yapmacık burunların moda olduğunu, günümüzde daha önceden estetik burun yaptıranların bir çoğunun doğal olmayan burun şeklinden memnuniyetsizlik duyduğunu ve bu nedenle revizyon operasyonlarında artış olduğunu söyledi.

    Op. Dr. Emre İlhan konu ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, “1960’lı yıllarda estetik görüş ve burun anatomik bilgi ve ameliyat tekniklerinin yetersiz olduğu zamanlardaki “moda” burunlar, sırtı çok oyulmuş (kayık burun) ve domuz burnu olarak tanımlanan aşırı kalkık burunlardı. Bu burunlar doğal olmayan ve ameliyatlı görünüme sahip burunlardı. Bu burunlar genellikle aşırı kıkırdak ve kemik çıkarılmasının estetik burun ameliyatlarının normu olduğu zamanlardaki teknikle yapılmış burunlardır. Günümüzde bu tarz burunlar istenmeyen ve “aşırı ameliyat kokan” burunlar olarak nitelenmektedir. Bu tarz ameliyatlar sonucunda ortaya çıkan aşırı küçültülmüş, kaldırılmış, gözlerin birbirinden ayrı ve tabiri caizse “ablak” durmasına sebep olan burunlar günümüz estetik anlayışı ile uyuşmamaktadır” dedi.

    Hastalar bilinçlendi, artık “doğal burun” istiyorlar

    Op. Dr. Emre İlhan, günümüzde hastaların estetik operasyonlar konusunda bilinçlendiğini ve kendi karakteristik yüz yapılarına uygun, estetik yapıldığı belli olmayan ve kişiye özel “doğal burunlar” tercih ettiğini belirtti. Dr. İlhan: “Günümüzde burun estetiği ameliyatlarında abartılı yaklaşımlardan uzak duruyoruz. Yani bir burnu çok kaldırmak, sırtını çok oymak 1950 ve 1960’ların trendiydi. Toplumda her konuda gelişim ve bilinçlenme olduğu gibi estetik algımız da her geçen gün gelişiyor ve bilinçleniyor. Bize başvuran hastalar artık doğala çok yakın ve yüzleri ile uyumlu burunlar talep ediyor. Yapısal burun kavramında ise uzun vadede sağlam olan burnu kastediyoruz. Artık burun ameliyatlarını planlarken burnu taşıyan destek mekanizmalarını göz önünde bulundurarak yapıyoruz. Yapısal burun konseptiyle amaçladığımız, yıllar boyunca düşme ve çökme gibi sorunlar olmayan, bir bina gibi güçlü burunlar yapmayı amaçlıyoruz. Yani günümüzde yapılan burunlar, yıllara meydan okurken ilerleyen yaşa rağmen hala yüzü genç gösterme özelliğini korumakta” dedi.

    Burun ameliyatı kişiye özel olmalıdır

    Dr. İlhan, burun estetiği ameliyatının resim, heykel veya sanatının diğer alanlarında olduğu gibi bir kompozisyon içerisinde olması gerektiğini ifade ederek, şunları söyledi:

    Herkesin yüzü ve yüzünün oranları birbirinden farklı olduğu için burun estetiği ameliyatı kişiye özel tam anlamıyla terzi işi planlanması ve yapılması gereken bir ameliyattır. Rinoplasti ameliyatı, dünyanın en zor ameliyatlarındandır. Rinoplasti operasyonlarında cerrah milimetrik olarak çalışır ve kombine bir ameliyatla hem burun içindeki nefes problemlerini, hem de burundaki şekil bozukluklarını tek seansta çözmek durumundadır. Estetik burun ameliyatlarında cerrahın amacı yüzün diğer bölümleri ile uyumlu ve nefes alma problemi olmayan bir burun yapmaktır. Burun estetiği ameliyatı yüzün kompozisyonu ile uyumsuz olmamalı, burun kendi içinde de denge içinde olmalıdır. Yani burnun sırtı, ucu, yüzle birleştiği bölümleri birbiri ile uyumlu olmalıdır. Kendi içinde dengesi olmayan bir burnun, yüzün diğer bölümleri ile de dengesi olmaz. Eğer bu kompozisyon tam olarak sağlanamazsa, bu hastalara revizyon adı verilen operasyonlar yapılması gerekebilir. Revizyon burun estetiği operasyonlarında çok kısaltılmış burunlar uzatılabilir, burnun sırtı çok oyulmuşsa bu bölümler hastanın kendisinden alınan kıkırdaklar ile doldurulabilir, burun ucu çok kaldırılmışsa eğer burun ucu kalkıklığı azaltılabilir.

    Burun estetiği aynı zamanda tedavi amaçlıdır

    Estetik burun cerrahisinin sadece estetik amaçlı değil, aynı zamanda tedavi amaçlı olduğunu vurgulayan Dr. İlhan: “Burun ameliyat teknikleri de bilimin ve tıbbın ilerlemesi ve kazanılan tecrübe sonucunda 2000’li yıllardan sonra konsept değiştirmiştir. Burun anatomisinin daha iyi anlaşılması, estetik görüşün gelişmesi ve bu iki faktörün kombine edilmesi sonucunda, cerrahi bakış açısı ve düşünce yapısı değişmiştir. Bunun sonucunda doğal ve armonik estetik sonuçlar amaçlanırken, burun fonksiyonlarını korumanın önemi anlaşılmıştır. Günümüz estetik burun ameliyatı konseptinde hedef; güçlü, doğal ve dengeli bir burun oluştururken, burun fonksiyonlarını da korumak, bunun yanında uzun dönemde burunda çökmeler ve eğrilikler oluşmamasını sağlamaktır.” diye konuştu.

  • Burun Estetiğinde Yanlış Bilinenler

    Burun Estetiğinde Yanlış Bilinenler

    Yaptırılan burun estetiği ile yüzün şeklinin değiştirmekle kalmayıp, hem kişinin psikolojini hem de nefes rahat nefes alma sorunlarını ortadan kaldırdığı ve burun estetiğinin ülkemizde en çok yaptırılan Ameliyat olduğu bilinmektedir.

    Burun estetiği (Rhinoplasti) ameliyatları erkek ve kadın tarafından en çok tercih edilen operasyon oldu. Rhinoplasti ile kişilerin sadece yüz görünümlerinin değişmediğini bazı Sağlık sorunlarının çözümüne da yardımcı oluyor.

    Ameliyatta yapılan işlem temel olarak burnun iskeletini oluşturan kemik ve kıkırdak yapının şekillendirilmesidir.

    Gündemden düşmemesine rağmen rhinoplasti ameliyatı hakkında halen fikir birliğine varılamamış birçok bilinmeyen ve bilgi kirliliği yaratan söylentiler devam ede gelmektedir.Açıklığa kavuşturulması gereken konulardan birincisi kullanılan teknik konusundadır. Açık veya kapalı tekniğin hangisinin daha iyi sonuç verdiği tartışılıyor. Rhinop lasti açık ve kapalı olarak adlandırılan iki teknikle gerçekleştirilebilir. Açık teknikte burnun iki deliği arasındaki kolumella dediğimiz bölgeden cilde kesiyapılır. Kapalı teknikte ise tüm kesiler burnun içinden yapılır. dışarıdan görülen herhangi bir cilt kesi izi yoktur. Açık tekniği tercih edenler ise her işlemi görerek yaptıkları için buruna daha hakim olduklarını iddia ederler.Halbuki açık teknikte hemen her şey görerek yapılsa bile, burun iskeletiyle üzerini örten cilt arasındaki bütünlük bozulduğu için,özellikle burun sırtı ile ucu arasındaki ilişkinin ameliyat esnasında yeterli değerlendirilmesi zaafa uğrar. Bu esasen hayati bir dezavantajdır;dışarıdan görülen iz ise cabasıdır. Hangi tekniğin daha iyi sonuç verdiğine dair tartışmalar sürmektedir. Halbuki bu tartışma yanlış bir zeminde devam etmektedir zira iki teknik arasında birbirine üstünlük söz konusu değildir; buradaki seçim daha çok cerrahın tecrübesiyle ilgilidir. Kapalı teknik dışarıdan görülen herhangi bir iz bırakmaz ama yüksek düzeyde tecrübe ve teknik donanım gerektirir; açık teknik ile yapılabilen her türlü cerrahi manevra, tecrübeli ellerde kapalı teknikle de eksiksiz biçimdegerçekleştirilebilir”.

    OPERASYON SONRASI NEFES ALMA GÜÇLÜĞÜ OLUR MU?

    Burun ameliyatı sonrası gelişen nefes darlığı çoğu kez ihmal edilen ama üzerinde önemle durulması gereken yaygın bir sorundur.Ameliyattan sonraki erken dönemde şişliklere bağlı görülen nefes darlığı doğal ve geçicidir. Ama uzun dönemde, şişlikler geçtikten sonra da devam ederse sorun vardır. Rhinoplasti doğası gereği Hava yollarını daraltan bir ameliyattır; bu yüzden ameliyattan önce nefes darlığına yol açmayan , gizli kalmış , hafif dereceliseptal deviasyon eğer cerrah tarafından farkedilerek düzeltilmezse ameliyattan sonra hastada nefes darlığına yol açabilir. Bu sebeple, nefes alma güçlüğü olsun veya olmasın, tüm hastaların, septum deviasyonu veya nefes alma güçlüğü yaratabilecek olası problemlerinin ameliyatta dikkatle değerlendirilmesi ve gerekli önlemlerin alınması gerekir. Bu şartlar yerine getirildiği taktirde rinoplasti ameliyatı sonrası nefes alma problemiyle karşılaşılma olmaz.

    Rhinoplasti sonrası genellikle düzeltici ikinci bir işlemin gerekli olduğu şeklinde yaygın bir kanı olduğunu belirten Kuyubaşı, eğer tatminkar bir sonuç alınmadıysa bu durumun eksik veya yanlış ameliyattan kaynaklanabilir.

    Diğer bilinen yanlış bir konu ise ameliyat sonrası burun ucunun düştüğü yönündeki kanaatların bir yanılsamadan ibaret olduğunu belirten Selçuk Kuyubaşı “Burun ucu düşmez; aslında bu bir yanılsamadır. Burun sırtı ile ucu arasındaki pozisyonun iyi sağlanamadığı yetersizameliyatlarda, bu eksiklik başlangıçtaki mevcut ödem yüzünden saklı kalır. Aradan aylar geçtikçe burundaki ödem yavaş yavaş çözülür ve burun ucundaki sorun kendini belli etmeye başlar.Hastalar bunu burun ucunun düşmesi olarak algılar. Birde tamponların alınması sırasında çok can yaktığı şeklinde biliniyor. Tamponları alırken hasta ciddi rahatsızlık duyabilir. Bu yüzden en iyisi tampon kullanmamaktır. Tamponun kullanım amacı burun içindeki müdahale yapılan bölgede kan birikmesini önlemektir. Bu amaçlabaşvurulabilecek diğer bir yöntem bu bölgeye bir kaç dikiş koymaktır. Bu işlem ameliyat süresini biraz uzatabilir ama tampon ihtiyacı ortadan kalkar…

    İlgili Konular ;

    Burun Estetiği

    Burun Ucu Estetiği (Tip plasti)

    Burun ameliyatı sonrası yapılması veya yapılmaması gerekenler

    Burun Estetik Sayfası

  • Evlilik öncesi hangi estetikler tercih ediliyor?

    Evlilik öncesi hangi estetikler tercih ediliyor?

    Evlilik heyecanını yaşayan gelin ve damat adayları, hayatlarının en özel gününde en güzel olmayı hayal eder.

    Gelin adayları evlilik öncesi en çok hangi operasyonları tercih ediyor?

    Burnun yüzün ortasında ve yüze bakıldığında ilk göze çarpan organ olması nedeni ile gelin adaylarımız için en fazla tercih edilen operasyonların başında burun ameliyatı geliyor. Bunun yanı sıra gelinlerin saçlarını çoğunlukla topuz yapmaları, kepçe kulak problemini de gündeme getirebiliyor. Böylesi durumlarda kulak estetiği operasyonlarında da artış oluyor. Yüze yağ enjeksiyonları, dolgular ve botoks uygulamaları da yine gelin adaylarının en fazla tercih ettiği işlemlerin başında geliyor.

    Gelin adaylarında yüz estetiği dışında tercih edilen bölgeler var mı?

    İstenilen gelinliği rahatça taşıyabilmek için meme estetiğine çok önem veriliyor. Özellikle meme hacmi yeterli olmayanlarda meme protezleri ile memeler büyütülüyor. Sarkık olması durumunda ise dikleştirme ve toparlama operasyonları yapılıyor.

    Bu ameliyatların süresi nedir?

    Operasyonların biçimine ve kişiye göre bu süre değişiyor. Örneğin, burun ameliyatları iki ila üç saat sürer. Kulak estetiğinde süre bir buçuk saattir ve hasta aynı gün taburcu edilebilir. Ancak yedi güne kadar kulakta şişmeler olabilir. Bu süre zarfında hastanın istirahat etmesi gerekmektedir. Meme estetiğinde ise süre bir ila üç saat arasında değişir ve genellikle hastanın hastanede kalması gerekmez.

    Evlilik öncesi cerrahi işlemler ne zaman başlamalı?

    Yapılacak cerrahi işlemlerin düğün tarihinden en geç iki ay, daha küçük işlemlerin ise bir ay önce tamamlanmış olması önemlidir.

    Damat adayları evlilik öncesi en çok hangi operasyonları tercih ediyorlar?

    Genellikle tıp dilinde “jinekomasti” adı verilen, erkek memesinin normalden fazla hatta aşırı derecede büyüyerek kadınsı bir vücut görünümüne neden olması durumu için evlilik öncesi bu operasyonu geçirebiliyorlar. Erkeklerde de göğüs estetiği en sık tercih edilen operasyonlardandır. Bunun dışında estetik burun ameliyatları da talep edilebiliyor.

    Hem gelin hem damat adaylarının ortak yaptırdıkları operasyonlar nelerdir?

    Özellikle bölgesel yağlanma şikâyeti olan kişilerin operasyon listesinde en hızlı ve net sonuç için liposuction görülüyor. Genç bayanlarda düğün öncesi en çok tercih edilen operasyonlardan biri de genital estetik. Bunun yanı sıra yüzdeki kırışıklara botox uygulamasının düğün tarihinden 10 gün önce yapılması uygun oluyor. Botoksun kırışıklık tedavisindeki kullanımı dışında alın, koltuk altı, avuç içi ve ayak tabanındaki aşırı terlemeye engel olması da gelin ve damat adaylarında en fazla tercih edilen cerrahi işlemler arasında.

  • Vaser liposelection nedir?

    Vaser liposelection nedir?

    Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Naci Çelik, vaser liposelection işleminin nasıl ve ne amaçlar için yapıldığını anlattı.

    Liposuction ameliyatı -önüne veya sonuna hangi kelime getirilirse getirilsin, önce yağ alınacak vücut bölgesinin özel hazırlanmış solüsyonlarıyla şişirildikten sonra küçük kanüllerle deride açılan küçük deliklerden girilerek verilen bu sıvının ve aynı zamanda yağın alınması işlemidir. İşlemin amacı “kontur bozukluklarını” ortadan kaldırmaktır. Basenler, bel, karın bölgesi, diz içleri, uyluklar, üst kol bölgesi ve gıdı bölgesi kadın ve erkeklerde bu işlemin en çok uygulandığı alanlardır. Uygun hastada doğru şekilde uygulandığı takdirde liposuction çok fazla yan etkisi olmayan ve hastanın 1-2 gün içinde normal hayatına dönmesine izin veren bir operasyondur.

    Hastanın aktif yaşama dönmesi değişkenlik gösteriyor

    Klasik liposuctionda hastanın aktif yaşantısına dönmesi yağın alındığı bölge ve miktarına uygun olarak değişkenlik göstermektedir. Bu işlem hem uygulamayı yapan doktor için oldukça yorucu hem de hasta için oldukça travmatiktir. Hastaların şişlik ve morluklarının sebebi emme işlemi sırasında yapılan travmaya bağlıdır ve hastaların en önemli postoperatif şikayetlerine neden olur; ağrı, şişlik, morluk ve geç dönemde deride düzensizlik ve dalgalanmalar.

    Bu noktada vaser liposelection (yağ seçici) devreye girmektedir. Vaser cihazı yağ dokusunu emulsifiye (eritme) etmek için ultrasonik dalgaları kullanır ve bu sırada çevre dokuya (sinirler kan damarları konnektif doku) zarar vermez. Bu da ameliyat sonrası dönemin hastalar için daha kolay geçmesini sağlar. Vaser sonrası hastaların ağrı, şişlik ve morluk düzeyleri liposuction yapılmış hastalara göre daha azdır. Vaser, hasta ve işlemi uygulayacak doktor açısından çok avantajları olan bir yöntem olmakla birlikte liposuctiondan daha fazla tecrübe gerektirir. Aslında teknik olarak daha zor ve pahalı bir operasyondur.

    Vaser hidef (4D) ise liposuction ameliyatlarının şu an en üst seviyesidir. Kısaca tanımlamak gerekirse, günümüz kadın ve erkeğinin spor ve diyet ile sağlayamadığı veya sağladığı halde devamlılığını sürdüremediği atletik bir görünüme kavuşmak için en etkili araçtır.

    Vaser hidef (4D) lipoplasty ile kadınlarda yapmaya amaçlanan değişiklikler

    Vücudun kum saati görünümü, meme dolgunluğunun sağlanması, sakral bölge depresyonları (popo üstündeki gamzeler), karın bölgesinde kadınlara özgü oblique kaslarda hafif bir belirginleştirme ve popo yuvarlaklığının sağlanmasıdır.

    Spor yapamayan veya yaptığı halde kaslarını belirginleştiremeyen erkeklerde ise…

    Kol kasların ortaya çıkarılması, six pack yani erkeğe özgü baklava dilimlerinin belirginleştirilmesi, bel bölgesindeki yağlanmanın (love handle) giderilmesi, göğüs kaslarının ve var olan sırt kaslarının görünür hale getirilmesi.

    Vaser hidef (4D) yüzeysel liposuction yapmaya izin veren bir yöntemdir. Yüzeysel liposuction ile deri gerginliği çok güzel sağlanabilir ve normalde liposuction sonrası görülen deri sarkmaları bu yöntemde görülmez. Bunun için yeterli olan iki şey vaser cihazı ve vaser hidef (4D) eğitimini (Kolombiya’da veriliyor) almış bir plastik cerrahtır.

  • Yüz gerdirme ile ilgili esfaneler ve gerçekler

    Yüz gerdirme ile ilgili esfaneler ve gerçekler

    • Yüz gerdirme kadınlara özgüdür.
    o Gün geçtikçe, daha genç görünmek ve öz güvenini korumak isteyen erkeklerde de yüz gençleştirmeye yönelik işlem ve ameliyat sayısı hızla artmaktadır.

    • Yüzün gençleşmesi için tek yöntem yüz germe ameliyatıdır.
    o Ameliyatsız yüz germe ya da gençleştirme yöntemleri de vardır. Ameliyatsız bir cilt sıkılaştırma yöntemi olan Ultherapy ile ciltteki gevşeme ve sarkmalar 60 dakikalık tek bir seans ile tedavi edilebilmektedir.

    • Ameliyat dışındaki yöntemlerden sonuç alınmaz.
    o Gevşeyip sarkan cildin gerginleştirilmesi cilt yüzeyine uygulanacak işlemlerle sağlanamaz. Cildin alt katmanlarındaki destekleyici dokulara ulaşan, germe ve lifting etkisi yaratan Ultherapy yöntemi ile sarkma yaşanan kaş, alın, yanak, ağız kenarı, yüz kontürü, çene hattı ve gıdı bölgesi ve kırışan göz çevresinde ameliyatsız toparlanma ve gençleşme etkisi elde edilebilmektedir.

    • Sadece yaşlıların yüz gerdirmeye ihtiyacı vardır.
    o Yüzün yıpranması, cildin yaşlanması ve çevresel etkilere bağlı olarak gerçekleşmektedir. Bu etkenler sigara içmek, alkol, hastalıklar, güneş, iyi beslenmemek ve hatta sağlıksız yaşam olarak sıralanabilir. Her cilt bu etkenler nedeniyle farklı yaşlarda yıpranıp gevşeyebilir.

    • Yüzü gerdirmek için iyice yaşlanmayı beklemek gerekir.
    o Yüz cildini gerginleştirmeye yönelik ameliyatlar için deride belirgin sarkmalar oluşan yaşlılık yıllarını bekleyenler olabilir. Ancak cilt özellikleri ya da dış etkenler ile 35-40’lı yaşlardan itibaren yüz ve boyun cildinde gevşeme oluşanlar veya kendilerini daha genç görmek isteyenler için, ameliyatsız “uthratherapy” veya çok ufak müdahale gerektiren sınırlı face lift teknikleri daha fazla önerilmektedir

    • Yüzü germek için yapılan müdahaleler doğal olmayan, plastik bir görünüm yaratır.
    o Yüz germe ameliyatları sonrasında zamanla ciltte oluşan gevşemeye bağlı olarak ameliyatın etkileri de azalmaktadır. Bu süreci uzatmak amacı ile ameliyat sırasında fazla miktarda cilt çıkarılan hastalarda ameliyat sonrası oluşan ödem ile birlikte doğal olmayan bir görünüm izlenebilmektedir. Sonuç olarak ameliyat sonrası yüz görünümü uygulanan cerrahi tekniğe ve tercihlere göre değişmektedir

    • Yüz germe yüzdeki bütün çizgileri yok eder.
    o Yüz germe, göz altı veya ağız çevresindeki yüzeyel kırışıklıkları yok etmez. Bu çizgileri yok etmek için, dolgu, lazer veya kimyasal peeling gibi yöntemler uygulanır.

    • Yüz germe ameliyatı sonrası iz kalmaz.
    o İzler ameliyatların doğal sonucudur. Tercih edilen ameliyat tekniğine bağlı olarak farklı bölgelerden cilt kesisi yapılmakla beraber bu kesiler derinin doğal katları, çizgileri ve saçlı deri içinden yapıldığı için iyileşme sonrası oluşacak izler de bu bölgelerde gizlenmektedir.

    • Yüz germe sonrası hızla sonuç alınır.
    o Her ameliyat sonrası olduğu gibi yüz germe ameliyatının ardından da vücut ve cilt iyileşmek için zamana ihtiyaç duyar. İyileşme süresi yaş, şeker, tansiyon gibi sistemik hastalıklar ya da sigara gibi kan dolaşımını bozan etkenlere bağlı olarak değişmekle birlikte ortalama iki haftayı bulacaktır. Bu süre “Silhouette lift” gibi ufak müdahalelerde 2-3 günle sınırlı olmaktadır. Cerrahi tekniklerde ameliyatın sonuçları hemen ve belirgin olarak ortaya çıkarken Ultherapy tekniğinde aylar içinde yavaş yavaş oluşan gerilme etkisi elde edilmektedir.

    • Gerilen yüz yaşlanmaz, kalıcıdır.
    o Yaşlanmayı durduracak herhangi bir tıbbi veya kozmetik çözüm yoktur. Bu nedenle yüz germe ameliyatları en uzun süre etkisini koruyan işlemler olsa da ameliyatlar, Silhouette lift gibi basit cerrahi müdahaleler ya da Ultherapy gibi ameliyatsız cilt gençleştirme uygulamalarından sonra zaman içinde azalan etkileri yerine koymak için yeni müdahalelere ihtiyaç duyulmaktadır.