Etiket: erkek

  • Başkasına aşık oldum…

    Başkasına aşık oldum…

    Kabul edelim ki aldatmanın azı-çoğu, duygusalı-bedenseli yok… Tam da bir ilişkinin ortasındayken hayatınızın aşkına rastlayabilirsiniz ama önemli olan herkese karşı dürüst olup “Aşık oldum, gidiyorum” diyebilmek…

    Aldatmanın masumu olur mu? İnsan eşini sanal ortamda hiç görmediği biriyle görüşerek aldatmış sayılır mı? Yoksa aldatmanın gerçekten ağız dolusu bir “aldatma” olması için işin içine illa ki cinsellik mi girmeli? Bu soruları Uzman Psikolog Leyla Genç Akaçlı’ya yönelttik. Dikkat! Okuyacağınız yanıtlar eşinize sadakatinizi tekrar gözden geçirmenizi gerektirebilir… Uzman Psikolog Leyla Genç Akaçlı, “Aldatmak nerede başlar?” sorusuna şöyle yanıt veriyor; “Aldatmak, evli ya da bir ilişkisi olan kişinin zihninin başka biriyle meşgul olmasıyla başlıyor. Üçüncü kişiyi düşünmek, onunla yakınlaşmak, hoşlanmak ister sanal ortamda, ister işyerinde, ister arkadaş ortamında olsun aldatmak anlamına geliyor. ” Oysa bedensel birliktelik olmadığı sürece aldatmanın tam da gerçekleşmediğini düşünmeye meyilliyiz. Bunun yaygın bir kanı olduğunu belirten Akaçlı, özellikle aldatılan tarafın ısrarla ‘Beraber oldunuz mu?’ diye sorduğunu, olmaması durumunda bazı kişilerin daha affedici olabildiğini söylüyor. Uzman Psikolog Akaçlı sorulara yanıt verirken, “Bu konularda genelleme yapmak kesinlikle yanlış. Her birey dünyada tek olduğu gibi her ilişki de biriciktir. Sorularınızı karşılaştığımız danışanların tecrübelerine dayanarak yanıtlıyorum” diye özellikle vurguluyor.

    İnternet üzerinde özellikle kadınların takip ettiği forumlarda tartışılan “Duygusal aldatma mı daha kötüdür, bedensel aldatma mı?” soruları kadınların bu konuda bir taraf olduğu hissini uyandırıyor. Aslında yanlış olan bu algının nedeninin toplumsal öğrenilmişlikler olduğunu belirten Psikolog Akaçlı, “Yetiştiriliş tarzının etkisiyle bir erkeğin bir kadınla yakınlaşması söz konusu ise ve kadın da onu arzuluyorsa bunun mutlaka cinsel birliktelikle sonuçlanması gerektiğini düşünüyoruz. Oysa eşini seven, sadakate önem veren erkekler de var” diyor.

    Kadın-erkek fark etmez, acemi olan yakalanır Bir diğer klişe ise aldatan erkeğin kendini kadına göre daha kolay ele veriyor oluşu… Uzman Psikolog Leyla Genç Akaçlı, kadın veya erkek fark etmez, acemi çapkınların daha kolay yakalandıklarını söylüyor. “Kadının güçlü sezgileri” tanımına da katılmadığını belirten Akaçlı, “Önsezi dediğimiz aslında erkeğin kadından uzaklaşması ile ilgili bir şifreyi çözmek, ilişkinin kopma noktasına geldiğinin farkına varmakla ilgili” diyor ve ekliyor; “Kadınlar biraz daha uyanık olabilirken, erkekler, eşlerinin ya da sevgililerinin üçüncü bir kişiyle ilişkiye girebileceklerini düşünemiyorlar.” Akaçlı, yıllarca eşini aldatıp asla açık vermeyen, eşini de her zaman el üstünde tutan ve ona mutlu bir hayat yaşatan kadınlar ve erkekler olduğunu da vurguluyor.

    Hiç beklenmeyen anda…

    Ve bir diğer klişe daha… “Kadınlar duygusal aldatmaya daha meyilli.” Günümüzde kadınların da cinsel hazzın ne olduğunu bildiğini ve bunu yaşamak istediğini belirten Akaçlı, “Aldatma şekli yönünden bir fark yok, tek fark aldatmanın sebepleri” diyor. Akaçlı’ya göre kadınlar daha çok ilgi, güven ve destek istedikleri için ya da hor görüldükleri, aşağılandıkları zaman aldatıyorlar. Aldatmaya hiç meyilli olmayan bir kadının kendisine sürekli “Seni boşayacağım” diyen kocasını aldatabildiğini belirten Akaçlı, “Aldatmanın bir formülü yok aslında. Bazen de hiçbir etken yokken, kişi ilişkisinde çok mutlu iken bile spontane gelişen bir durumda eşini aldatabiliyor. Aldatan erkekler ise genellikle eşleri ile cinsel hayatlarının yetersiz olduğu, yeterince haz alamadıkları bahanesine sığınıyorlar. Erkeklerin aldatma sebeplerinde toplumsal öğretilmişlikler ve cinsel arayışlar ilk sırada bulunuyor” diyor. Erken yaşta evlilikler, akraba evlilikleri, boşanmaların önündeki engeller de mutsuz çiftleri birbirini aldatmaya iten nedenler arasında yer alıyor. Bazen ise sırf eğlenmek için, arkadaşlardan etkilenerek yaşanan aldatmalar oluyor.

    Evlilik kurumunun kişileri aldatmaya yönelttiğini düşünmek ise biraz da bahane aramak gibi… İş, güç nedeniyle eşlerin birbirinden uzaklaşmak yerine ilişkilerini renklendirmek için çaba göstermeleri gerektiğini söyleyen Akaçlı, “İnsan evliyken ya da bir ilişkisi varken hayatının aşkına rastlayabilir. Ancak o kişiye giderken diğerine haksızlık etmemesi, bunu dürüstçe yaşaması gerekiyor” diyor.

    Uzman Psikolog Leyla Genç Akaçlı, sözlerini şöyle tamamlıyor: “Dışarıda bir hayat kurabileceğiniz birçok bekar insan var. Partnerinizi seçerken evli olmayanları tercih edin. Çünkü sonrasında herkes çok üzülüyor. Evlilik kurumuna biraz daha saygı duyulmasını, sadakatin önemsenmesi gerektiğini düşünüyorum. Eğer hayatınızda bir başkası olacaksa bunu dürüstçe yaşayın.”

    Kimseye haksızlık etmeyin

    “Eğer ortada bir ilişki varsa ve üçüncü kişiyle yeni bir ilişki başlayacaksa eskisini bitirmek gerekiyor” diyen Akaçlı sözlerini şöyle sürdürüyor; “Aldatan kişi ne yaptığını, neler yaşadığını biliyor ancak aldatılanın hiçbir şeyden haberi olmuyor. Aldatılanın ilişkide kusurları olsa bile kimseye bu şekilde haksızlık edilmemesi gerekiyor. Aldatmanın ortaya çıkması ile birlikte aldatılan kişi pimi çekilmiş el bombasını kucağında buluyor. ‘Ben nerede yanlış yaptım? Ben çirkin miyim? Beni neden beğenmiyor?’ diye düşünüyor. Bize de genellikle aldatanlar değil, aldatılanlar ağır bir travma ile geliyor.”

    Ciddi güven bunalımları, aşırı öfke krizleri ve derin hayal kırıklığı yaşayan kişilerin mutlaka psikoterapi desteği alması gerektiğini belirten Akaçlı, kişilerin bu dönemi kendi başlarına atlatabilseler bile sonraki ilişkilerinde hep güvensizlik yaşayabildiklerini belirtiyor. Psikoterapide başarılı sonuçlar alınıyor ancak en zor vakaları aldatma olayının ardından tekrar beraber olmak isteyen eşler oluşturuyor. Aldatan erkek ise affedilmesi daha kolay olabiliyor. Aldatan kadın ise yine toplumsal öğretilmişlikler devreye giriyor ve iş daha da zorlaşıyor. Bu vakalarda eşler arasındaki güveni yeniden oluşturmak için birkaç sene uğraşmak gerekebiliyor. Bir kere aldatan bir daha aldatır mı? “Böyle düşünmek doğru değil çünkü bunun bir kuralı yok” diyen Akaçlı, aldatan kişinin olay ortaya çıktığında ne tür yıkımlar yaşadığının ve neleri kaybettiğinin çok önemli olduğunu vurguluyor. Ancak şu bir gerçek ki “Aldatılırsam asla affetmem” diye ahkam kesenler bile affedici olabiliyor.

  • Mutluluğun formülü sabah seksi

    Mutluluğun formülü sabah seksi

    Seksin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri saymakla bitmez, evet bu sağlıklı, faydalı aksiyonu ne zaman yapmalıyız peki, gece mi?

    Seksin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri saymakla bitmez, evet bu sağlıklı, faydalı aktiviteyi ne zaman yapmalıyız peki, gece mi? Hayır. Uzmanlar, sabahları, özellikle erkeklerin ereksiyon halinde olması kadın ve erkeklerin mükemmel bir seks yaşaması için fırsattır. Bu fırsatı en güzel biçimde değerlendirmelisiniz. Şimdi sabah seksinin size ve vücudunuza faydalarını dikkatle okuyalım lütfen ;

    Sabah yapılan seksin mutluluk hormonu oksitosini tetiklediği uzmanlar tarafından açıklanmıştır.

    Sabah yapılan seks gün boyu çifti birbirine daha bağlı hissettirir ve aşk dolu bir gün geçirmelerini sağlar.

    Erkekler en fazla ve en kolay sabahları testesteron üretir. Bu durum daha rahat bir seks yaşayacağınızı gösterir.

    Gün içinde çiftler aynaya baktıkları zaman kendilerini daha güzel hissederler.

    Bağışıklık kazandıran bir antikor olan IgA seviyesini sabah seksi arttırıyor.

    Sabah seksi eşler arasındaki istenilme duygusunu arttırır ve bu şekilde de büyük bir mutluluğa sebep olur.

    Sabah seksinde doyuma ulaştığınızda östrojen seviyeniz yükselir ve bu durum da saç ve cildin dokusunu iyileştirir.

    Sabah seksi işe konsantrenizi arttırır. Nedeni ise akşam seks yapan çiftlerin gün boyu seksi düşündükleri ve işlerinde verimli olamadıklarındandır. Fakat sabah yapılan seks sayesinde bu düşünce olmaz.

    Sabah egzersizi görevi gören seks ayrıca gün boyu dinç olmanızı da sağlar.

  • Mutlu aşk var mı?

    Mutlu aşk var mı?

    Hem aşık hem de mutlu olabilirsiniz. Elbette bazı şartları yerine getirmeyi kabul ederseniz…

    Rol yapmayın

    Ona kendinizi beğendirmek için rol yapmanız gerekmiyor. Örneğin, çok iyi bir çift olabileceğinizi ispat etmek için, sevdiği her şeyi sevmek zorunda değilsiniz. Kim her dediğini “Ben de”, “Bence de” diye onaylayan biriyle beraber olmak ister ki!

    Sabır, sabır, sabır

    Kesinlikle! Bizler karşı cinsten çok şey bekleriz ama sabırlı olmayı beceremezsek de havamızı alırız. Daha ilişkinin başında “Seni seviyorum” kelimelerini duymayı, daha fazla ilgi görmeyi, daha fazla vakit geçirmeyi isteriz. İsteriz de isteriz. Oysa, insanlar genellikle duygularını açıklama konularını biraz ağırdan alırlar. Onu sıkmayın ve sabırlı olun.

    İlişkide güven esastır

    Eğer sürekli sevgilinizin sizi aldatıp aldatmadığını düşünür, her an telefonla arayıp ne yaptığını sorar, her konuştuğu karşı cinsi kıskanarak sorun çıkarırsanız, dolu dizgin bir aşkı bir hiç yüzünden noktalayabilirsiniz. Ona güvenmeyi öğrenmelisiniz.

    Kusursuzu aramayın

    Dünya üzerindeki her insan, koluna takıp gezmekten gurur duyacağı biriyle beraber olmak ister. Ama kimse mükemmel değil işte, herkesin bir kusuru var. Kabul edin, sizin de! Öyleyse sevgilinizi, fiziksel özellikleri ya da sizinle uyuşmayan, kişisel özellikleri nedeniyle yargılamayın. Eğer aşıksanız, iyi vakit geçiriyorsanız insanların ne dediğine aldırmayıp, ufak tefek sorunları kafanıza takmayın.

    Bazen yoruma gerek kalmaz

    Bazen ilgili, bazen ilgisiz, bazen sevecen, bazen hoyrat, bazen anlayışlı, bazen kaprisli… İnsanlar yaptıkları hareketleri neden yaptıklarını çoğu zaman bilmezler. O halde siz neden onları çözümlemek için zaman kaybedesiniz ki?

  • Kadınlar ne ister?

    Kadınlar ne ister?

    Kadın ve erkeğin önceliği ne? İyi niyetli davranışlar kimi zaman eşler tarafından neden yanlış anlaşılır? Ego doyumunda sınır ne olmalı?

    Kadın-erkek ilişkilerinde mutlu bir yaşam için çok önemli tüyolar veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan kadınlara en büyük armağanın güven olduğunu belirtiyor.

    Kadın önce paylaşmak ve yakınlık ister!

    Kadınların erkekler konusunda en çok dile getirdikleri yakınma; erkeklerin onları dinlemediği ve anlamadığı hususu olduğunu vurgulayan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü-Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kadının ilişkide önceliğinin paylaşmak ve yakınlık hissetmek olduğunu söylüyor. Erkeğin önceliğini ise Tarhan şöyle ifade ediyor.

    “Yetenekli, yeterli ve güçlü olduğunu hissetmesidir. Erkekler doyumu başarıda ve sonuç almada bulurken, kadınlar paylaşma, değer verilme ve önemseme de yaşarlar.” dedi.

    Bir kadın eşini sevdiğinde onun gelişmesine yardımcı olmayı, erkeğinin eksiklerini gidermeyi ve düzeltmeyi görev bilir ve bunun için çalışır diyen Tarhan, doğal eğilimle hareket eden kadının bunu yaparken de eşini koruduğunu düşündüğünü söylüyor. Bu süreçte erkeğin farklı açıdan düşünerek kendisini karısı tarafından yönetildiğini düşünmeye başladığını vurgulayan Tarhan, erkek istemeden kadının erkeğe yardımından erkeğin güçsüzlük ve beceriksizlik duygusu çıkarsamasında bulunabileceğinin altını çiziyor.

    Prof. Dr. Nevzat Tarhan kadınların ruh doyumuna ilişkin şu değerlendirmelerde bulunuyor.

    Ne yapacağını bilmemek duygusu uyandırmayın!

    Bir erkekte ne yapacağını bilmediği duygusunu uyandıran bir kadın erkeği anlamıyor demektir. Bir kadın erkeğe kendisini iyi ve yeterli hissettirir, ‘kontrol bende’ duygusunu yaşatırsa o erkeğe çok şey yaptırabilir.

    Kadının egosunu destek, paylaşmak doyurur…

    Kadının ego doyumunu destek görmek ve destek vermek, paylaşmak, yardımcı olmak hisleri sağlar. Kadın erkekten çok daha fazla estetik kaygılara, sevgiye, iletişime, güzelliğe değer verir. Sevgi ve uyum onlar için daha önemlidir. Bir erkeğin yarışı kazanmaktan veya tuttuğu futbol takımının attığı golden aldığı zevki kadın yakınlaşma ve paylaşma anında hisseder.

    Erkeğin kendisine yardım önerildiğinde bunu zayıflık olarak algılaması psikolojik konulara ilgisini de azaltır. Psikolojik yardımı kabul etmeyi zayıflık gibi telakki eden erkek içgüdüleri ile hareket eden bir davranış sergiler. Bu da onun kendisini aşamadığının işaretidir.

    Erkeğe öğüt verirken dikkat!

    Bir kadının da erkeğe istemeden öğüt vermesi tenkit şeklinde anlaşılır. Erkeğin kendisini sorunlu, arızalı, yetersiz hissetmesine meydan vermeden ona öğüt vermenin yolunu bulan kadın kendini aşmış demektir. Erkekler bu açıdan çocuk gibidirler. Kabullenip sonra yönlendirilirlerse düşünce yanılgısına düşmezler.

    En büyük armağan güven!

    Eşlerin birbirlerine verecekleri en önemli armağan güvenlerini hissettirmeleridir. Bu aynı zamanda karşımızdakini onurlandırma yoludur. Bir kadın, erkeğin giydiği gömleğin pantolonuna uymadığını gördüğünde “Bu olmamış” derse erkek kendisini beceriksiz hisseder. Bu olmamış yerine “Bence böyle olsa sana daha çok yakışır” demek olumsuz duyguları bertaraf edecektir.

    Ancak diğer taraftan kadın fikrini söylemediğinde kendisini işe yaramaz gibi zannedebilir. Bu noktada erkek kadının fikrine saygı duymayı bilmelidir. Farklı görüşü yapıcı olarak paylaşmayı becerebilmek bir erkeğin kendisini aşmasıdır. Sorunun püf noktası “Önce kabul et” düşüncesini alışkanlık haline getirmektir.

  • Yetişkinlerin oyun zamanı: ön sevişme

    Yetişkinlerin oyun zamanı: ön sevişme

    Ön sevişme olmadan yaşanan birleşmenin bir parçası eksik kalıyor. Birbirlerine yeterince odaklanan çiftler için ise ön sevişme üzerinde düşünülmeden doğal olarak yaşanıyor.

    Cinselliği çoğunlukla “birleşme”ye indirgemek hatasına düşülse de aslında her iki taraf için de istek-uyarılma-birleşme aşamaları art arda geldiği zaman tam bir cinsel ilişkiden söz etmek mümkün oluyor. İkinci aşama olan “uyarılma” ise ön sevişme denilen süreçte gerçekleşiyor. Belli sürelerle sınırlandırılmaya çalışılan, kadınların istediği erkeklerin gereksiz gördüğü bir süreçmiş gibi tanımlanan ön sevişmenin ne olup ne olmadığını Hedef Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Psikolog Şencan Taşkale’ye sorduk.

    Ön sevişmeyi nasıl tanımlayabiliriz?

    Ön sevişme “esas mesele”nin öncülü olarak düşünüldüğünde, ne olduğunu anlamaktan uzaklaşıyoruz. Esasen yapılacak bir şey var ve ön sevişme de onun öncesinde yapılması sağlıklı ve gerekli olan, aslında erkeğin çok istemediği ama kadının çok istediği bir şeymiş gibi tanımlanıyor. Aslında sevişme; birleşme ve diğer cinsel davranışların bir bütünüdür. Bu yüzden birleşmeye odaklı, cinselliğin diğer bileşenlerini atlayan bir cinsellik, eksik olacaktır. Bir yandan olması gerektiği için yapılan bir aktivite olarak algılamak da kısıtlayıcı. Bunu şöyle düşünebiliriz; hiç kimse oynaması gerektiği için oyun oynamaz, oynamak istediği için oynar. Ön sevişme de yetişkinlerin oynadığı bir oyun gibidir. O yüzden sevişilmesi gerektiği için sevişilmez. Zaten çiftler birbirlerine yeterince odaklandıklarında birbirleri için uygun davranışı ve tarzı yakalayacaktır.

    Çiftlerin gün içinde cinselliği çağrıştıran konuşmalar yapmaları, mesajlaşmaları ön sevişme tanımına girebilir mi?

    Ön sevişmenin hakkını vermeye çalışırken kavramsal olarak abartmak söz konusu olabiliyor. Cinselliğe erotik açıdan hazır olma ile ön sevişme kavramları birbirine karışıyor. Kişinin kadın ya da erkek olarak cinselliği nasıl yaşadığı ve ne hissettiği ile cinselliğe hazır olması durumu birbiri ile çok örtüşen kavramlar. Çift birbirlerini seks partneri olarak görüyorsa bu zaten beden dillerine, konuşmalarına, telefon mesajlarına yansıyacaktır. Bir taraf, “Bu akşam kaçta geliyorsun?” yerine çok daha sıcak bir mesajı uğraşarak değil, spontan bir şekilde attığında zaten karşı tarafa“Senin için varım, buradayım, hazırım” mesajını vermiş olur. Ama ön sevişme bir aktivitedir. Zamanlama olarak bir kısıtlaması olmamakla birlikte, ortalama 15-20 dakika sevişme sağlıklı bir cinsellik için gereklidir. Öte yandan çift sadece sevişip birleşmeyebilir. O zaman neyin önü olacak? Ön sevişme kelimesinin içinde cinselliği birleşmeye indirgeyen bir önyargı var. Bu şekilde bakıldığında hiç sınırlamaya bile gerek yok. Ama evet birleşmeye geçilmeden önce yaşanması gereklidir. Bazı durumlar göz ardı edilebilmekle birlikte ön sevişme olmadan birleşme çok sağlıklı bir birleşme olmayacaktır, bir parçası eksik kalacaktır.

    Dünyada bazı uzmanların monotonlaşan cinsel yaşam için çiftlerin haftanın belli günleri için randevulaşmalarını önerdiklerini okuyoruz. Böyle bir uygulama gün boyu yaşanan bir heyecan, etkili bir ön sevişme sağlar mı?

    Her ilişki birbirinden çok farklı ve bu nedenle reçete çözümler her zaman uygun olmayabiliyor. Hatta zorla yapılırsa böyle reçeteler insanları birbirlerinden uzaklaştırabilir de. Cinsel ilişki sıklığını sadece zamanlama ve süre gibi etkenler değil, kadın ve erkeğin duygu durumu, cinsel kimlik bütünlüğü ve aralarındaki duygusal ilişkinin rengi de büyük oranda belirler. Her şey tamam ama bir tek zamanlama ile ilgili sıkıntı yaşıyorlarsa randevulaşsınlar ama başka sorunlar varsa haberleşmek ve randevulaşmak çözüm olmaz, gerginlik bile yaratabilir. Şöyle örnek vereyim; cinsel terapide çiftlere birtakım egzersizler veririz. Bunlar kurallı ve nasıl yapılması gerektiği çok belli egzersizlerdir. Eğer çiftler arasında duygusal dinamikte bir sıkıntı varsa bu egzersizler yüzünden tatışmaya başlayıp cinsel terapiyi bırakırlar.

    Ön sevişme sadece bedenlerin birbirine teması ile mi olur?

    Elbette hayır, çeşitli fanteziler ve sözellik de sevişmenin bir parçası olabilir.

    Kadınların ön sevişmeye daha çok ihtiyaç duyduğu doğru mu?

    Hayır, ön sevişme sadece kadının ihtiyacı değildir. Ancak kadın ve erkeğin uyarılma biçimleri birbirinden farklı olduğu için özellikle genç erkekler tarafından daha kolay görmezden gelinebiliyor. Erkek görsel açıdan uyarılabilen bir varlık iken kadın için görsellik bu kadar kuvvetli bir materyal değil. Kadın için sevişme esnasındaki dokunma ve ilişki çok daha uyarıcı oluyor. Cinsel birlikteliğin yaşanması için her iki tarafın da uyarılmış olması gerekiyor. Bu uyarılmanın kadın açısından birleşmeye hazır olmak için ıslanma şeklinde olduğunu biliyoruz. Erkeğin ise ereksiyonu gerekiyor. Erkeğin uyarılması görsel açıdan da farklı yollarla karşılanırken kadının uyarılması az kalırsa cinsel birleşme keyif veren bir boyutta olmuyor. Bu yüzen kadın için daha elzem diyebiliriz. Ama aslına bakarsanız uzun süre bunu problem etmeyen erkekler belli yaştan sonra uyarılmak için sadece görsel materyal ile yetinemiyor ve birleşmenin öncesindeki parçanın önemini anlamaya daha hazır oluyor. İnsan ihtiyacını gidermek amacı ile her konuda çabuk davranıp keyifli ayrıntıları atlayabilen bir varlık, bu sadece cinsellik için geçerli değil.

    Kadınlar ön sevişmeyi talep etmekte zorlanıyor mu?

    Elbette… Erkekler de öyle… İnsanlar cinsellikte keyif boyutuna gelen şeyleri istemekte karşılıklı zorlanıyor. Çünkü zaten karı-koca oldukları için yapılması gereken bir birleşme faaliyeti var. Bir de “Bunu istiyorum, şunu istiyorum”diyemiyorlar. Öğrenilmiş bir utanma duygusu var ve bu kadınlarda daha fazla. Ancak burada illa sözel ifadeye gerek yok, beden diliyle de birbirinizi yönlendirebilirsiniz. Utanmış olmakla, geçmişten gelen öğretilerle başa çıkmak, cinsel mitleri değiştirmek, bunun üzerine düşünmek de gerekiyor.

    Bazen desteğe de ihtiyaç duyulabilir. Ne zaman?

    Cinselliğin fazları var; istek fazı, uyarılma fazı, doyum fazı… Bunların her birinde bir sorun olduğunda destek alınabilir. Ancak kişiler genelde işlev bozukluğu meydana geldiğinde bize başvuruyor, özellikle de birleşme yoksa. Ama cinselliğin uyarılma ya da keyif boyutu ile ilgili sıkıntı varsa çok başvuru gelmeyebiliyor. Biyolojik ve evrimsel olarak gerekli olan kısım yani bebek konusu hallolduğu için geri kalanı çok lüks geliyor kişilere. Olmasa da olur denilip göz ardı edilebiliyor.

    Ön sevişmenin kadın cinselliğine nasıl katkıları oluyor?

    Cinselliği bir bütün olarak düşünmeliyiz, bu yüzden katkıları ne diye düşünmektense, eksikliğinde neler oluru konuşmak daha yerinde olabilir. Uyarılma evresi; parasempatik sistem tarafından yönetilen ve erotik duygular eşliğinde kadında vajinal salgının arttığı “ıslanma” dönemidir. Vajina duvarlarından ve vajina girişindeki Bartholin bezlerinden salgılanan sıvılarla birlikte nabız ve solunum hızlanabilir. Erkekte ise uyarılma evresi ereksiyonu (sertleşme) şeklinde gerçekleşir. Bahsettiğim gibi kadın görsel olmaktan çok dokunsal olarak uyarılabilir. Sevişme sırasında ön sevişme atlanıp hızlıca birleşmeye gidildiğinde uyarım fazı atlanmış olacağı için daha önce bahsettiğimiz bedensel değişiklikler gerçekleşmeyecek ve birleşme kadın için doyum verici olmayacaktır.

    Formsanté Dergisi

    Orgazm hakkında yanlış bilinenler için tıklayın !

  • Ortalama evlilik yaşımız…

    Ortalama evlilik yaşımız…

    Dünya evlilik haritasına göre, 20.2 yaş ile en genç evliliklerin yapıldığı ülke Afganistan. Türkiye ise..

    Araştırma şirketi Priceonomics, Birleşmiş Milletler verilerini kullanarak dünya evlilik yaşı haritası hazırladı. Evliliğin tüm dünyada hâlâ popüler bir seçim olduğunu ortaya koyan Priceonomics çalışmasına göre, evlilik yaşı, 1970’lerden beri ortalama 21.8’den 24.7’ye yükseldi. ABD’de şimdilerde kadın için ortalama evlilik yaşı 26.9, erkek için ise 29.8. 30 yaşın üstündeki ortalamasıyla Kuzey ülkeleri ve Batı Avrupa “en yaşlı” evliliklere sahne olurken 20.2 yaş ortalamasıyla en genç evli nüfusa sahip olan ülke Afganistan.

    Evli kadın sayısı 13.5 milyonu aşacak

    Türkiye’de ise kadınlar 26 yaşında evleniyor. Mısır ve Ukrayna Türkiye ile aynı grupta yer alan ülkeler arasında. Türkiye’de 2010’da 15-49 yaş grubunda 13 milyon 19 bin evli kadın vardı bu sayının 2020’de 13.5 milyonu aşacağı tahmin ediliyor.

  • Ciddi bir ilişkide bunları arayın…

    Ciddi bir ilişkide bunları arayın…

    Bir süredir birliktesiniz. Onu gördüğünüzde karnınızda yüzlerce kelebek uçuşuyor, sizi telefonla her aradığında kalp atışlarınız aniden hızlanıyor ve onunla öpüşmek baştan ayağa kadar bütün vücudunuzu ürpertiyor. Aranızda bu kadar muhteşem bir elektrik olduğunu hissediyorsanız, tüm hayatınızı onunla paylaşıp paylaşamayacağınızı düşünmenizin zamanı belki de çoktan gelmiş demektir.

    Ancak unutmayın ki aranızdaki güçlü ve heyecan verici fiziksel bağı, birbiriniz için yaratıldığınızın delili olarak algılamak, oldukça sık yapılan bir hatadır. Kimyasal çekim tabii ki çok önemli ancak bütün hayatınızı etkileyecek olan kritik son kararı ona bırakmamalısınız. Bu hassas konuda karara varmadan önce dikkat etmeniz gereken başka bazı önemli şeyler de var. İncelemeyi unuttuğunuz diğer önemli bulgular, karşınızdaki erkeğin karakter özelliklerini size açıklayarak ilişkinizin uzun vadedeki gidişatını kolayca öngörmenizi sağlayabilir.

    Ne istediğini biliyor

    Beraber olmak istediğiniz erkek, uzun vadede amaçlarını ve arzularını ifade edebilmeli. Gelecek için hedefleri olmayan bir erkek, kendisini sizinle asla bağdaştıramaz. Kısacası, “büyüyünce” ne olmak istediğini bilmezse, size bağlanması da oldukça güç olur. Sakın hayatının amaçlarını yavaş yavaş keşfedeceği izlenimine kapılmayın. Erkek arkadaşınız onları keşfettiğinde bu amaçların sizinkilerle, örtüşmediğini fark edebilirsiniz. Yapılan bu yanlış, 20’li ve 30’lu yaşlardaki insanların erken yaşta evlenip boşanmalarına neden oluyor. Her iki taraf da gelecek planları hakkında fikir sahibi olursa, mutsuz ilişkiler büyük ölçüde engellenmiş olur.

    İyimser bir hayat görüşüne sahip

    Yapılan son araştırmalara göre, hayatta mutlu olma felsefesini benimseyen erkeklerle bera-ber olan kadınlar ilişki içerisinde kendilerini daha güvende hissediyorlar. Ayrıca bu erkeğin iyimserlik seviyesi ilişkinin ne kadar güçlü olacağını da belirliyor. Neşeli erkekler, size, hoşunuza gitmeyen bir durumun iyi yönünü gösterebilirler. Ayrıca, küçük aksaklıkların keyiflerini kaçırmasına izin vermezler ve hayatı akışına göre yaşamasını da bilirler, iyimser bakış açısına sahip olmasının yanı sıra beraber olduğunuz kişinin sizi güldürebilmesi de çok önemli. Espri anlayışına sahip olmak, beraber yaşayacağınız tüm zorluklara karşı kolayca göğüs germenizi sağlar. Onun bu özelliği, rahat olduğunun ve olayları çok ciddiye almadığının da göstergesidir. Ayrıca paylaştığınız deneyimlerin komik yönünü görmeniz beraber geçirdiğiniz zamanlan daha değerli kılar.

    Hâlâ gizemli

    Bir ilişkinin ilk zamanları bir hayli heyecan vericidir çünkü henüz birbirinizi tanıma aşamasındasınızdır. Ancak bu dönem bittikten sonra bile, erkek arkadaşınızın sizi, kendi hakkında az da olsa merakta bırakması gerekir. Onu harekete geçiren şeyleri tam anlamıyla bilmemeniz oldukça sağlıklı bir durumdur. Her ne kadar ilk etapta her şeyini sizinle paylaşan bir erkeğe kendinizi daha yakın hissetseniz de, zamanla sizi bu ilişkiye çeken gizem faktörünü kaybedebilirsiniz. Onu bir sevgiliden çok, arkadaşınız olarak görmeye başlayabilirsiniz. Aile ilişkileri gibi bazı belli başlı konularda size açılmasını isteseniz de, bazı sınırlar da korunmalı. Yaşamının tüm detaylarını sizinle paylaşması (sırtında çıkan sivilcenin son durumu gibi) zamanla ilişkiyi yıpratır. Arkadaşları hakkında fazla şey paylaşmıyorsa, bu, onun bazı şeylerin gizli kalması gerektiğini anladığını gösterir.

    Sizin için değişmeye hazır

    Bir erkeği değiştiremeyeceğiniz doğru ancak sevgiliniz sizin için değişmeye hazır olmalı. Bazı davranışları sizi rahatsız ediyorsa, örneğin size istediğiniz kadar ilgili davranmıyorsa, sıkıntılarınızı dinlemiyorsa ortada bir sorun var demektir. Kendi sorunlarına gelince; sunduğunuz çözüm önerilerini dinlemeli ve bu öneriler üzerinden ne yapmak istediğine karar verebilmeli. Ayrıca aşık olan bir erkek, daha sık öz eleştiri yapar ve birlikte olduğu kadını rahatsız eden davranışlarını düzeltmek için uğraşır. Araştırmalar, başarılı evliliklere sahip çiftlerin zaman içerisinde birbirlerini az da olsa değiştirebilenler olduğunu gösteriyor.

    En önemlisi, birlikte olduğunuz erkeğin değişme ve sizinle birlikte gelişme kapasitesine sahip olması gerekiyor, örneğin, oturup maç seyretmekte nse sizinle sinemaya gitmeyi teklif etmesi buna basit bir örnek olabilir. Bu konuda adım atmıyorsa aklınızda ilişkinizle ilgili soru işaretleri oluşması kaçınılmazdır. Eğer kendi İlgi alanlarını sizinkilerle birleştirmeye gönüllü değilse, eninde sonunda onu geride bırakmak zorunda kalacağınızı unutmayın.

    Mali konularda sorumluluk sahibi

    İlişkide sorun yaratabilecek en hassas şeylerden biri de maddi konulardır. Erkeklerin nakit paralarını kontrol etme biçimlerinin onların karakterleri hakkında çok şey ifade ettiğini söylemeliyiz. Eğer ödediği bir hesabın fişini saklıyorsa, ay başında ödemelerini düzenlemek için çalıştığını görüyorsanız hesabını bilen bir erkekle birlikte olduğunuzu düşünebilirsiniz. Parasını idare etmekte zorlanan bir erkek, sabırsız ve kendini kontrol etme konusunda başansız bindir. Üstelik, maddi konularda dikkatsiz olan erkeklerin eşlerini aldatan erkeklerle pek çok ortak yönü bulunduğu bile söylenebilir. Ancak elbette sevgilinizin cimri olmasını da istemezsiniz. Eğer arada bir sizin için para harcamıyorsa, hesabını bilmesinin bir değeri olmadığını aklınızdan çıkarmamaya çalısın.

  • Doğru erkeği seçme kılavuzu

    Doğru erkeği seçme kılavuzu

    Bir ilişki hele de evliliğe doğru gidiyorsa sorgulamalar başlıyor: “Acaba o doğru erkek mi?” Buna cevap vermenin formülleri mevcut. Peki ya siz doğru kadın mısınız? Bunu da anlamanın yolları var. Hepsi bu yazıda…

    Her kadının ideal erkek tanımı farklılık gösteriyor. Ancak ideal diye seçilen kişi aslında her zaman doğru kişi olmuyor. Kadının sadece bir özelliğine vurulup idealize ettiği erkek, ilişkinin içinde başka alanlarda açık vermeye başlıyor. Kadın bunu dert etmiyorsa, tek bir özellikle yetinmeye razı ve bu şekilde mutlu ise sorun yok. Ancak mutsuzsa yapılması gereken çok şey var. İlk adım kendine bakmak… EnaTherapia’dan Klinik Psikolog Esin Nur Akyıldız, doğru erkek meselesini çözmek konusunda bize yardımcı oldu.

    Doğru erkek seçimi ile ilgili hatalar sık yapılıyor değil mi?

    Hem de nasıl… İlk hata, aşkın ömrü üç yıldır demek… Aşk, roller karıştığında, kadın kadın gibi, erkek de erkek gibi davranmadığında ortadan kayboluyor. Kadının, “Beni hiç düşünmüyorsun, bana hiç şefkat göstermiyorsun, koruyup kollamıyorsun” şeklindeki şikayetlerinin limiti arttığında aslında kadın erkekten baba olmasını beklemeye başlamış oluyor. Erkek baba olmaya başladığında ise çok şefkatli oluyor ve şehvet azalıyor. Çok şefkat az şehvet demektir. Orta düzeyde şefkat ise şehvetle birlikte var olabilir. Neden şehvete girdim? Çünkü tutku eşit aşktır, aşkı aşk yapan da tutku… Dolayısı ile doğru erkek tanımı da şöyle yapılabilir: Doğru erkek, doğru rolde kalabilen erkektir.

    Bu rol karmaşası nasıl oluşuyor?

    Doğduğumuzda önce bebek oluyoruz, anne-babamız ihtiyaçlarımızı karşılıyor. Anne ve baba bilinçli davranıp çocuğa ihtiyacı olanı veriyorsa, onu güvende hissettiriyorsa, koruyup kolluyorsa, sevgiyi de veriyorsa çocuk bu rolde doymuş oluyor. Anne ve babasına güvenen çocuk anlaşıldığını da hissediyor ve çocukluk rolünde kalmaya devam ediyor. Ancak bazen anne ve babalar kendileri bilmedikleri için çocukların sadece yemek, içmek, okula göndermek gibi temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Bu sefer çocuk anlaşılmadığı için kaygılanıyor, “Ben kendi kendimi anlamalıyım, kendi kendimi çözmeliyim” diyor ve çocuk rolünden çıkıyor. Öğrencilik hayatında da arkadaşları ve öğretmenleri ile olan ilişkisinde güven problemi çekiyor. Annesi, babası tarafından yeterince anlaşılmayan çocuk öğretmeni ve arkadaşlarının da onu yeterince anlamayacağını düşünüyor, onlara güvenemiyor ve otokontrollü ilişkiler kuruyor. Sonrasında bu kontrollü hayat iş hayatına yansıyor, her şeyi kontrol etmeye çalışıyor. Uzun lafın kısası ideal erkek eşittir sağlıklı erkek ve eşittir doğru rolde kalabilen erkektir. Öğrenci ise öğrenci, iş adamı ise iş adamı, eş ise eş … Baba ise baba ama sadece çocuğuna baba, eşine ya da çalışanlarına değil.

    İdeal erkeğimizi nasıl belirliyoruz? Bu aşamada da hatalar yapıyor muyuz?

    Herkesin ideali farklı. Hepimiz kendi anne ve babamızda neyi eksik görüyorsak onu tamamlamaya çalışıyoruz. Ama şunu unutuyoruz; bazen sırf kendi anne ve babamızda eksikliği görüp, “Bu eksikliğe sahip birini istemiyorum” diyor ve sadece o eksikliği dolduran başka birine sarılıveriyoruz. Örneğin sorumluluk sahibi olmayan, güvende hissettirmeyen, işi gücü olmayan bir erkek sırf sevgisini çok fazla gösteriyor ve dokunabiliyor diye ona doğru kayıveriyoruz. Bunun tek nedeni babamızın zamanında bize yeterince dokunmamış olması… Oysa babadaki artıların totalinde eksiyi de tamamlayacak biri olsa işte size ideal erkek… Ben ideal erkeğin tanımını yapsam sadece kendi ideal erkek profilim ortaya çıkar. Formülü şu: Anne-babanızın ilişkisine baktığınızda neler çok mutlu etmiş, neler mutsuz etmiş yazın ve oradan yola çıkarak düşünün.

    Ben bu ilişkideki artıları yok saymayayım. Bunlar çok önemli şeyler ve eksikliklerini hissederim. Bunların üstüne ne eklemeliyim? Annem ya da babam neden mutsuzdu? “Babam çok sorumluluk sahibiydi, işinde başarılıydı ve duygularını ifade eden bir adamdı ama hiç dokunmazdı” diyorsam artıları ile birlikte dokunan da birini seçmeliyim. Sadece dokunan ama sorumluluk sahibi olmayan birini değil…

    Tam tersine babanın ya da annenin olumsuzluklarına çekildiğimiz de oluyor değil mi?

    İşte biz psikologlar da bunun üzerinde çalışıyoruz ve keşke bu kadar çalışmak zorunda kalmasak… Kız çocuğu bazen diyor ki “Asla annem gibi olmayacağım, o çok zayıf, hep isteyen biri, babamla arası kötü olduğunda hep naz yapıyor ve yataktan çıkmıyor”. Bu kız babasını, yani güçlü olanı seçiyor. O zaman ilerideki seçimleri de güçlü olan özelliklerden yana oluyor. Bazen de bunu hiç sorgulamıyor ve diyor ki, “Annem böyle naz yaparak babamı kontrol altında tutuyor, o zaman ben de annem gibi olacağım”. Oysa oradaki anne davranışı sağlıksız… Anne sadece eşten besleniyor ve çocuk rolünü unutmuş oluyor. Çocuk bu davranışı seçip annesi gibi birilerini hayatına seçerse sağlıksız ilişkiler yaşıyor. Ama seçimlerinde “Annemin yaptığı doğru değildi. Babam da annemin hatalı olduğunu biliyordu ama mutsuz olduğu halde niye onunla birlikteydi?” deyip hem anneyi hem babayı sorguluyorsa en sağlıklı seçimi yapıyor, ideal kadını ya da ideal erkeği seçiyor.

    Yani her şey ailede başlıyor…

    Evet, her şey ailede başlıyor. Kadınlar babalarında daha çok neyin eksikliğini görmüşse onu dolduran kişileri seçiyor ama babadaki artı özellikleri göz ardı ediyor. “Konuşamıyordum, ulaşamıyordum, bana dokunmuyordu, beni hiç takdir etmedi, kendimi değerli hissettirmedi ama kocam öyle değil. Bana kendimi değerli hissettiriyor, bana hep dokunuyor” diyor. Ama terapide ortaya çıkıyor ki sadece dokunmak ya da konuşmak tek başına yetmiyor. Bir yetişkin olması gereken erkek çalışmıyor ya da sorumluluk almıyor veya sadık değil…

    Ailenizi çözüp seçimlerinizi o doğrultuda yaptığınızda sağlıksız olanı seçmiyorsunuz. Aile hepimiz için kutsal ve önemli ama ailemize gerçekçi gözlerle bakmalıyız. Eksi yönlerini görmeliyiz. Yaptığımız seçimlerde bu eksiler bizi rahatsız edecekse seçmeyeceğiz. Anne-baba seçme hakkımız yok, sorumsuz bir babamız olabilir ama yine de onu severiz. Sorumsuz bir erkeği ise asla kaldıramayacaksak seçmeyeceğiz. Öte yandan “Sorumsuz olması çok da önemli değil. Ben zaten rahat yaşamak, gezip tozmak istiyorum” diyorsanız zaten önceliğiniz farklı oluyor. Yani doğru erkek sizin öncelik listeniz ile ilgili bir kavram.

    Seçimlerimizi bilinçli yapmıyoruz ki, bir de bakıyoruz aşık olmuşuz…

    Gerçeği olduğu gibi gördüğünüzde bu hayatta çok güçlü oluyorsunuz. Psikodrama İstanbul 24 Grubu’nun bir lafı vardır: “Görebilecek gücün, bakabilecek cesaretin ve anlayabilecek iraden olduğu sürece bu hayatta çok güçlüsün.” İşte bu üçünü sağladığınız noktada, annenize baktığınızda “canım annem”, babanıza baktığınızda “canım babam” diyorsunuz ama eksilerini de görüyorsunuz. Diyorsunuz ki, “Evet babamı çok seviyorum ama babamı seçmedim, eşimi, çocuklarımın babasını, hayat arkadaşımı seçebilirim”. Bilinçaltınız bilinçli düzeye geldiğinde, ki bunu uzman yardımı ile yapmak mümkün, zaten mutlu ilişkiler kuruyorsunuz.

    Bir baba figürü olmadan büyüyen kadınlar ne yapıyor?

    İstatistikler genellikle kendilerinden büyük yaşta erkekleri seçtiklerini gösteriyor çünkü var olmayan bir baba yerine sürekli koruyup kollayacak, onun yerine düşünecek, destekleyecek bir baba arayışları oluyor. Bu aslında sağlıksız bir tercih… Sağlıklı ilişkiler kurmak isteyen akıllı insanlar ile çalışıyor, baba ve eş rolünü ayrıştırıyoruz.

    Eş seçiminde hata oldu, geri dönüşü var mı?

    Olmaz mı? Örneğin, “Ne kadar güzel gözleri var, sabahtan akşama kadar o gözlere bakarak yaşayabilirim” deyip sonra bir gün işlerin böyle gitmediğini fark ediyorsunuz. O zaman formülleri bilmek gerekiyor. Doğru erkeği seçmek isteyen kişiye “Birisi sizi etkilediğinde ne oldu da etkiledi, bu tutku sağlıklı mı sağlıksız mı diye bakın” diyoruz. Tabii bu ancak kontrolle oluyor ve zamanla öğreniliyor. Bir ilişkinin içinde değişim yaratmak için ise önce siz değişiyorsunuz. Siz değişince otomatikman o da değişiyor. Düşünün, bir ilişki nasıl başlıyor? Önce kalbimizi pıt pıt attırıyor, ona doğru gidiyoruz. Özellikle ilişki evliliğe dönüştükten sonra bir şeyler istemediğimiz gibi olduğunda hep bu konuya konsantre oluyoruz; “Neden bana böyle davrandı ya da davranmadı?” diye sormaya başlıyoruz. Burada öncelik ve değer karşı tarafa veriliyor hep. Oysa “O niye yapıyor?” yerine “Ben neden izin veriyorum?” demek gerekiyor. “O bana kendimi değerli hissettirmiyor” diyen kişiye sormak gerekiyor, “O davranmıyor olabilir ama sen özel misin? Özelsen, sen önce kendine özel davran. Değerli misin? O zaman önce sen kendine değer ver.” Yani biri size kendinizi değerli hissettirse de, hissettirmese de çok değerli olduğunuzu, güzelsin dese de demese de güzel olduğunuzu, bir tanecik olduğunuzu bileceksiniz.

    Bu duruma bir örnek verebilir misiniz?

    Örneğin kadın akşam yemek yapıyor ve eşini arıyor, “Tam senin istediğin gibi yemek yaptım” diyor. Adam “Tamam gelirim belki” diyor ama akşam gecikiyor. Geldiğinde toplantısının uzadığını söylüyor, “Aramam gerektiğini düşünemedim” diyor. Kadın “Önemli değil” deyip alttan alıyor. Birkaç gün sonra yine aynı şey oluyor. Sonra yine… Kadın yine “Önemli değil” diyor. Niye önemli olmasın ki? Önemli ki sen ona yemek yapıyorsun, önemli ki gelmediğinde moralin bozuluyor. Senin için önemli ise önemliymiş gibi davranacaksın. Karşı taraf önem vermiyorsa yemek yapmayacaksın, ta ki o bunun eksikliğini fark edene kadar. Kadın, “Sen beni bekletiyorsun ama kusura bakma ben daha fazla bekletilmeyeceğim, ben de en az senin kadar değerliyim” diyebilecek. Kadın bunu diyebildiğinde karşı taraf da ne olduğunu düşünmeye başlıyor. Aslında sürekli önemli değil diyen kadın anne rolünde… Hiçbir erkek annesi ile sevişmek istemez, hiçbir kadın da babası ile… Rolleri karıştırmamak gerekiyor.

    Tüm bu açıklamalardan sonra ideal erkeği kısaca nasıl tanımlarsınız?

    Kendini gerçekleştirmiş, yetişkin olmuş, temel ihtiyaçlarını giderebilen, kendi kendine kimseye bağımlı kalmadan ayakta durabilen, öz motivasyonu olan, hayata bağlı, kötü yönlerini gördüğü gibi iyi yönlerini de görebilen insan ideal erkek ya da ideal kadındır. Bu ikisi yalnızken de hayatlarını çok iyi sürdürürler, bir araya geldiklerinde ise şahane olurlar.

    Formsanté Dergisi

  • 2014 Yılbaşı hediye önerileri

    2014 Yılbaşı hediye önerileri

    Sevdiklerime ne alsam diye düşünüyorsanız işte kadın ve erkek için her bütçeye ve zevke göre hediye alternatifleri ve fiyatları…

    Yeniyılı karşılamaya sayılı gün kala, akla gelen kelimelerden biri de “hediye” hepimiz için. Almaktan ve vermekten çok hoşlandığımız hediyeler.

    Kime ne alacağım, beğenir mi klişelerinden uzak, bütçeyi yormadan herkesi mutlu etmek mümkün olabilir. Sizlere, klasik ve farklı pek çok hediye seçeneği sunacağım. Eminim içlerinden biri hediye seçiminde işinizi kolaylaştıracaktır.

    Kadınların en çok sevdikleri hediyeler arasında yer alan aksesuarlarla başlayalım. Son dönem daha bir aksesuar kullanır olduk, özellikle bu yaz takılar zirve yaptı diyebilirim.

    Değişik tasarımları ile kolye ve bileklikler tarzını koruyan bayanlar için iyi bir hediye seçeneği olabilir.

    Son dönem özgün tasarımlarıyla dikkat çeken Chain Reaction markasının yaratıcısı Cenk Enüstün’ün öngörüsüne göre trend olan okside ve altın tonlarında hediyeler seçmeliyiz.

    Chain Reaction Corona bilezik güzel bir seçenek olabilir. Fiyatı da oldukça cazip 96 TL.

    Ya da yine özgün tasarımlara imza atan Dokuz by Kaftan koleksiyonundan şık bir yüzük tercih edebilirsiniz. Fiyatı 250 TL.

    Saat klasikleşmiş yeni yıl hediyelerinden biri. Bir Cenevre markası olan Virtual Ideas tasarımı bir saat hediye edebilirsiniz.

    Bir diğer seçenek ise son dönem trend saat markalarından Triwa’nın özel yapım saatlerinden Fiona Paxton Rose Lanson. Fiyatı 749

    TL.Son dönem kadın, erkek, genç, yaşlı hepimiz tablet kullanır olduk. Dolayısı ile tablet cover ve çantaları da iyi bir hediye seçeneği olacaktır. Farklı renk seçenekleri ile Apple ipad cover, 99 TL.

    Dünyaca ünlü marka Tumi tasarımlı ürünlerle sevdiklerinizi mutlu edebilirsiniz.

    Yine aynı markanın deri kartvizitlikleri cazip fiyatı ve zengin renk seçenekleri ile güzel bir hediye olabilir. Fiyatı 165 TL.

    Natürel deri, logo tokalı Beymen bardak tutacağı, altlık ve cüzdandan oluşan hediye seti de şık bir alternatif. Fiyatı 105 TL.

    Erkekler de son dönem aksesuar kullanma konusunda biz kadınlardan geri kalmıyorlar. Özellikle bilekleri bu sene beylerde sık görür olduk.

    Beymen mağazalarında bulabileceğiniz Alosh marka gümüş bileklik, rüyanızın gerçekleşebileceğini ve rüyalarınıza inanmanız gerektiğini hatırlatan bir bilekliktir. Fiyatı 65. Deri seviyorsanız, Miansai marka bilekleri tercih edebilirsiniz.

    Babanız, erkek arkadaşınız veya erkek kardeşiniz için değişik bir hediye seçeneği de nostaljik havası ile pantolon askıları olabilir. H&M’de pantolon askısı sadece 9.95 TL.

    Kiğılı pantolon askısı ise 49 TL.

    Zarif bir seçim için ise şık ve özel zamanların aksesuarı Tateossian tasarımlı şık kol düğmelerini önerebilirim.

    Beymen Collection renkli kol düğmeleri de şık bir alternatif olabilir. Fiyat 155 TL.

    Kadın denince akla gelen 3 üründen biri ayakkabılar ve çantalar şüphesiz ve doğal olarak en iyi hediye seçeneklerinden biri.

    Kış sezonu için hediye önerim şu sıralar sokak modasının nabzını tutan Sebastian Milano marka bir çift bot. Türkiye’de Vario Shoes mağazalarında bulabilirsiniz.

    Armani lacivert çizmeler kış için onu çok mutlu edecek bir hediye olacaktır.

    Bir çanta hediye önerisi de Furla’nın 2014 kış koleksiyonundan sezon trendi bordo ve asaletin rengi siyahın kullanıldığı bir tote bag olacak.

    Veya daha uygun fiyatlı bir seçenek olan yine bordo renkli Zara Shopper Bag olabilir. Fiyatı 279.95 TL.

    Güzel kokmayı seven eşiniz için Armani Si’nin kofresini armağan edebilirsiniz. Seçkin parfümerilerde bulabileceğiniz setin fiyatı 299.25 TL.

    Bayanlar için diğer parfüm seçeneği ise, nefis bir parfüm Tom Ford Jonquille De Nuit fiyatı ise 800 TL.

    Harika bir kış hediyesi de dünyaca ünlü marka Nuxe’un limited edition kofresi olacaktır. Işıltılı seçeneği de bulunan çok amaçlı kuru yağ özellikle soğuk havalarda, saçlarınız ve cildinize çok iyi gelecek. Fiyatı 219 TL

    Eğer parfüm hediye alacağınız kişi bir erkek ise, Tom Ford’un Neroli Porto’sunu deneyin derim. Fiyatı 724 TL.

    Digital bir fotoğraf makinası, son yıllarda fotoğraf tutkumuzu ortaya çıkaran sosyal paylaşım sitesi Instagram tutkunları için güzel bir hediye seçeneği olabilir.

    Swaroski Crystaline Ballpoint Kalem ışıltısıyla göz kamaştıran şık bir hediye alternatifi. Fiyatı 85 TL.

    Ya da klasik bir hediyeyi modern çizgilerle süslenmiş bir tasarımla sunabilirsiniz. Mont Blanc set fiyatları 400 € dan başlıyor.

    Müzik tutkunu bayanlar için şık tasarımlı bir kulaklık alabilirsiniz. Skullcandy trend markalardan biri.

    Unisex kullanıma uygun diğer bir kulaklık markası Urbanears ise birbirinden farklı renkleri ile güzel bir hediye seçeneği. Fiyatı 179 TL.

    Kış geldi diye güneş gözlüklerini kaldırmıyoruz elbette. Çevreye saygılı marka Proof Eye Wear ahşap metaryalli güneş gözlüklerini şiddetle tavsiye ediyorum. Fiyatı 110$ dan başlıyor ve harika bir hediye olabilir. Veya Linda Farrow marka tasarım bir gözlük seçebilirsiniz.

    Balkanlardan gelen daimi misafirimiz soğuklar için bir hediye seçeneği ise, bu sene çok ama çok trend olduğunu söylediğim el örmesi atkılar, kazaklar ve boyunluklar. Kendi öreceğiniz veya satın alacağınız bir atkı veya kazak sıcak tutan bir hediye olacaktır.

    Annenize ne alırsanız alın mutlu edeceksiniz. Ama en çok vakit harcadığı köşe için Arçelik’in Lal seri ev aletleri ile mutfağını renklendirebilirsiniz.

    Anne mutfağı için bir diğer seçenek şirin renkleriyle Tchibo Cafissimo Picco. Fiyatı 99.95 TL.

    Büyükbaba, büyükanne için eşliğinde anılarını tazeleyecekleri bir müzik albümü satın alabilirsiniz.

    Aile büyükleri için diğer bir hediye seçeneği ise, ruh ve bedenlerini besleyecek kısa bir tatil olabilir. Bu tatil için, termal suyu ile şifa olan Afyon İkbal Thermal Hotel’i önerebilirim.

    Tatil için diğer bir adres ise, yakınımızdaki saklı cennet Sapanca’da bulunan Güral Sapanca Thermal Hotel olabilir.

    Özel zamanların ve kutlamaların değişmez parçalarına şık tasarımı ile farklılık katan Swaroski marka Toasting Flutes bardaklar şahane bir yılbaşı hediyesi olacaktır. Fiyatı 890 TL.

    Ev dekorasyonuna yönelik diğer bir hediye olarak, Paşabahçe’nin limited edition koleksiyonundan bir parça alabilirsiniz.

    26 Mayıs’ta 20/20 Experience World Tour ile Türkiye’ye gelecek olan, Justin Timberlake konserine bir bilet harika bir sürpriz hediye olur. Biletler 5 Aralık saat 11.00 itibari ile Biletix’te satışa sunulacak. Bilet fiyatları 100 TL. ile 700 TL. arasında değişiyor.

    Almaktan en çok hoşlandığım hediyelerin başında kitaplar geliyor. Bestseller olmuş bir kitap önerdiğim diğer bir hediye seçeneği.

    En kıymetli hediyenin gerçek sevgi ve sonsuz saygı olduğunu unutmadığınız, sağlıkla, huzurla ve en sevdiklerinizle geçireceğiniz nefis bir yıl dilerim.

  • Mutlu ilişkilerin sırları

    Mutlu ilişkilerin sırları

    Mutlu çiftlerin sırlarının ne olduğunu, nasıl böyle mutlu olabildiklerini hiç merak ettiniz mi? Gerçek sevgiye dayalı ve duygusal açıdan destek veren bir ilişki yaratmak mümkün… İlişkilerde uyumu ve mutluluğu yakalamak, zamanla sevgiye dönüşen aşkı devam ettirmek için çok önemli! Bunun için sekiz temel duygusal gereksinimin ya da yaklaşımın ilişkilerde hayata geçirilmesi gerekiyor: “Koşulsuz sevgi, ilgi, anlayış, saygı, takdir, kabullenme, güvenme ve sabır…”

    ANLAYIŞ

    Partner ilişkilerindeki görüş ve inanış etmenlerinin etkisiyle beliren düşünüş biçimi ve zihniyet olarak tarif edilen anlayış, “hoş görme ve hâlden anlama” olarak anlam kazanıyor. İnsan ilişkilerinin temelini sağlıklı iletişim oluşturuyor. Bu iletişimi daha doğrusu ilişkileri geliştirmek, iyileştirmek, barış ve huzur getirmesi için yönlendirmek şansına sahip olan da yine çiftin kendisi… Bu şansı doğru ve bilinçli bir şekilde ve iyi kullanmak, çiftin birbirine anlayışla davranması, “anlayış ve hoşgörü” kavramlarına günlük yaşamda ve özellikle çatışma hallerinde kurtarıcı unsur olarak dört elle sarılmak, sorunsuz iletişimin en kestirme yolu olarak biliniyor. Çift birbirinin yerine kendini koyduğunda, olaylara onun bakış açısıyla bakmaya çalıştığında anlayışlı olmanın ilk adımını atmış oluyor. Çift “Partnerimin duyguları nasıl?”, “Bugüne kadar yaşadıklarından nasıl etkilendi?” gibi soruların yanıtını bulmaya çalıştığında, birbirleri hakkında düşünmeye başladığında da ikinci adım atılmış oluyor. Son adım ise tüm bunları çiftin birbirine hissettirilmesinde yatıyor. Gülümseyerek ve yumuşak bir ses tonuyla çift birbirini anlamaya çalıştığında, koşulsuzca sevdiğini ve kabul ettiğini gösterdiğinde düşünce ve duygu kanallarını açabiliyor, empati kurabiliyor, “ben” merkezli değil de “sen” merkezli bakış açısını ortaya koyabiliyor. Anlayışlı olan bu yaklaşımla herhangi bir sözün, duygunun ya da durumun anlamı daha derin hissedilebiliyor. Çift birbirini anlayarak dünyayı bir başkasının görüş açısından değerlendirebiliyor. Bu nedenle anlayışlı yaklaşım adeta, “Seni yargılamadan önce, senin ayakkabılarınla yürüyeceğim!” anlamına geliyor.

    GÜVENME

    Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma, bağlanma ve itimat  anlamında kullanılan güvenme, yüreklilik ve cesaret gerektiriyor, karşıdaki kişinin dürüstlük, zekâ, güvenilirlik, adalet ve samimiyet gibi olumlu niteliklerini kabul etmeyi, herhangi bir hata ya da kusurun olması durumunda karşı tarafın iyi bir açıklama yapılabileceğini düşünmeyi ve çiftlerin yaşadıkları sorunlarının çözümünde olumlu sonuçlara varabilecekleri konusundaki inancı içinde barındırıyor. Bir erkeğin en derin arzularından biri, bir kadını mutlu etmek… Erkek o kadının hayatında bir fark yaratacağını bildiği zaman güven duygusu artıyor. Bu nedenle yakın ilişkilerde bir kadının en önemli görevlerinden biri güvenmek ve erkek düş kırıklığına uğradığı zaman bile, yine takdir ve kabul edip, erkeğe güven duygusunu yitirmemek… Ancak bir erkek için ilgi göstermeyi öğrenmek ne kadar zorsa, bir kadın için de güvenmeyi öğrenmek o kadar zor… Özellikle yakın ilişkilerde eğer bir kadın defalarca düş kırıklığına uğramışsa, benliğinin güven duyan yanını inkâr etme eğilimi göstermesi beklenen bir durum…

    İLGİ

    Dikkati öncelikle belirli bir şey üzerinde toplama eğilimi olarak tarif edilen ilgi, çiftin birbirine yakınlık duyması, birbirlerinden ve birlikte yaptıkları etkinlerden hoşlanması ve birbirlerine öncelik tanımaları eğilimi olarak biliniyor. Bu nedenle ilgi duymak partnerin iyiliği ve mutluluğu için endişelenmeyi, onu değerli ve çok özel görmeyi de içeriyor.

    KABUL ETME

    Bir şeye isteyerek veya istemeyerek razı olmak anlamına gelen kabul etme, karşıdakinin kişiliğini ya da davranışlarını isteyerek algılama, karşıdakinin hatalarını bağışlama, bir öneriyi uygun bulma ve onaylamayı kapsıyor. Bu nedenle kabul etme duygusu, minnet duyma duygusuyla birlikte gelişiyor. Bir kişiyi olduğu gibi ve koşulsuzca kabul etmek, dünyanın en değerli armağanlarının başında geliyor ve karşı tarafta yeterlilik hissinin gelişmesine yardımcı oluyor.

    GÜVENME

    Korku, çekinme ve kuşku duymadan inanma, bağlanma ve itimat  anlamında kullanılan güvenme, yüreklilik ve cesaret gerektiriyor, karşıdaki kişinin dürüstlük, zekâ, güvenilirlik, adalet ve samimiyet gibi olumlu niteliklerini kabul etmeyi, herhangi bir hata ya da kusurun olması durumunda karşı tarafın iyi bir açıklama yapılabileceğini düşünmeyi ve çiftlerin yaşadıkları sorunlarının çözümünde olumlu sonuçlara varabilecekleri konusundaki inancı içinde barındırıyor. Bir erkeğin en derin arzularından biri, bir kadını mutlu etmek… Erkek o kadının hayatında bir fark yaratacağını bildiği zaman güven duygusu artıyor. Bu nedenle yakın ilişkilerde bir kadının en önemli görevlerinden biri güvenmek ve erkek düş kırıklığına uğradığı zaman bile, yine takdir ve kabul edip, erkeğe güven duygusunu yitirmemek… Ancak bir erkek için ilgi göstermeyi öğrenmek ne kadar zorsa, bir kadın için de güvenmeyi öğrenmek o kadar zor… Özellikle yakın ilişkilerde eğer bir kadın defalarca düş kırıklığına uğramışsa, benliğinin güven duyan yanını inkâr etme eğilimi göstermesi beklenen bir durum…

    KOŞULSUZ SEVGİ

    Yüreklerin en çok susadığı duygu olan koşulsuz sevgi, çıkarsız sevmek olarak biliniyor. Kişinin yapacağı uygun davranışlar karşılığında verilen bir sevgi olmuyor, karşılıksız, hesapsız bir sevgiyi tarif ediyor. Bu nedenle bağlayıcı, birleştirici, paylaştırıcı ve bir araya toplayıcı bir yaklaşım olan koşulsuz sevgi, sevgilerin en güzelini, en gerçeğini, çiftin birbirinin iyi taraflarını da kötü taraflarını da sevmesini, olduğu gibi kabul etmesini ifade ediyor.

    TAKDİR ETME

    Beğenme, beğenip belirtme ve değer verme anlamına gelen takdir etme, bir şeyin değerini, önemini ve gerekliliğini anlamak veya bir başkasının davranış ya da çabalarına değer vermek olarak tarif ediliyor. Takdir edilmek kadınlar için bir “istek”, erkekler için bir “gereksinim” düzeyinde oluyor. İstek ertelenebiliyor ama gereksinim nefes alıp vermek gibi vazgeçilmez bir durum…

    SAYGI

    Özel ve değerli olmayı içine alan, partnere karşı dikkatli, özenli ve ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusuna saygı adını veriyoruz. Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusunu içinde barındıran saygı, bir kişiye, bir düşünüşe, bir eyleme, bir başarıya, bir insanın kişiliğine yüksek değer ve önem vermekten doğan özel bir duygu… İlişkinin cicim ayları geçince ve çiftler birbirlerine alışıp rahatlayınca, başlangıçtaki nazik sözler ve jestler, çok yanlış bir şekilde, yavaş yavaş azalmaya başlıyor. Ancak içinde saygı ve koşulsuz sevgiyi barındıran nezaket, çiftleri bir arada tutan bir tutkal… Nezaketin temeli ise saygıya dayanıyor. Saygılı bir yaklaşım karşıdaki kişinin haklarını, isteklerini ve gereksinimlerini kabul etmeyi kapsıyor. Ancak istek ve gereksinimlere saygı duymanın nedeni korku olmamalı, nezaket ve karşı tarafın bunu hak ettiğine inanmak olmalı…

    Cem KEÇE