Etiket: erkek

  • Eski dost düşman olmaz, peki ya eski eş?

    Eski dost düşman olmaz, peki ya eski eş?

    Eski eşinize duyduğunuz nefretin yükünü omuzlarınızdan atıp biraz rahatlamaya, nefret etmek yerine medenice bir ‘Merhaba’ demeye ne dersiniz?

    Kimse boşanmak için evlenmiyor, kimse ayrılmak için sevgili olmuyor… Ve tabii kimse sevgiyle gözlerinin içine baktığı kişiyle ayrıldıktan sonra düşman olacağını da düşünemiyor. Oysa hem insanın doğası gereği hem de özellikle toplumsal yapımızın müsait olması nedeniyle ayrılanlar çoğunlukla birbirinden nefret ediyor. Şöyle bir düşünün, eskilerde kalan isimlerin kaçı ile yolda karşılaşsanız hiç değilse ayaküstü sohbet etmek istersiniz? Sokakta görünce yolunu değiştirenler, aynı ortamda bulunmamak için programını erteleyenler, yıllarca hiç bıkmadan olur olmaz yerde eski eşin aleyhinde konuşanlar yanlış mı yapıyor? Ayrılıp da dost kalmak biraz fazla iyi niyetli bir beklenti olabilir ama biraz medeniyetin de kimseye zararı yok.

    İhanetin bedeli!

    “Eski eşle arkadaş kalabilmek neden zor?” sorusuna Psikolojik Danışman-Evlilik ve İlişki Terapisti Selin Özkök Karacehennem şöyle yanıt veriyor: “Bizim toplumumuzda çoğunlukla kadının eşinden ayrılması için erkeğin ihanet etmesi gerekiyor. Kadınlar kocaları ile anlaşamayınca, dayak yiyince ya da kayınvalideleri ile sorunları olunca hiç ses çıkarmadan evliliği yürütüyorlar. Ne zaman ki erkek ihanet ediyor kadınların sesi çıkıyor. Kadınlar terapiye de ancak bu durumda geliyorlar. İhanet ile birlikte nefret de devreye giriyor. Eğer adam başka bir kadın uğruna evini terk etmiş ise zaten arayıp sormuyor, bazıları çocuklarını bile zor görüyor. Kadın ise kocasını başkasına kaptırdığı için iletişimi sürdürmek istemiyor. Dolayısıyla ayrılan eşler birbirine düşmanlık besliyor.” Avrupa’da ve özellikle ABD’de ihanet olsa dahi tarafların medeniyet  çerçevesinde ilişkilerini sürdürdüğünü belirten İlişki ve Evlilik Terapisti Karacehennem, bu durumun sınırını ise şöyle çiziyor: “Taraflar ayrılmaya karar verdikten sonra özellikle görüşmek istemezler. Ancak bir partide ya da sokakta karşılaştıklarında birbirlerine medenice hal hatır sorabilmeliler. Bu karşılaşmada biri ‘Nasılsın?’ diye sorduğunda karşı taraf ‘Senden sonra nasıl olmamı bekliyorsun?’ gibi yanıtlar vermediği sürece bir sorun çıkmaz. O saatten sonra eski defterleri açmak, iğneleyici sözler söylemek çok anlamsız ve hiç kimseye bir yarar sağlamaz.”

    Ayrılan kadın kendine güvenmeli

    Boşanan ve özellikle çocuklu kadınların zorlu günler yaşayacaklarını, ancak bunları aşabilmek için kadının önce kendine güvenmesi gerektiğini söyleyen Evlilik ve İlişki Terapisti Karacehennem, “Geçmişi bir türlü unutamamak normal bir durum değil. Buna bağlı olarak aşırı yemek, alışveriş yapmak ya da takıntılı bir hal almak gibi ruhsal hastalıklar doğabiliyor. Bu durumdaki bir kadının iş bulması kurtarıcı oluyor. Bu işin çok büyük paralar kazandırması da gerekmiyor. Hemen iş bulamıyorsa bir süre dinlenip kendine zaman tanıması gerekiyor. Kendine bu şekilde yeni bir düzen kurmayı başaran kadın eski eşine kin gütmeyi bırakıp medeni bir ilişki kurmayı da başarıyor” diyor.

    Çocuklar için çabalayın

    Ayrıldıktan sonra birbirinden nefret eden taraflar en çok da çocuklarına zarar veriyor. Dünyada en çok sevdiği iki kişi arasında ikilemde kalan çocukların ruhu derinden yaralanıyor. Terapist Karacehennem, kayınvalidelerin de çocuklar üzerinde bu anlamda olumsuz etkileri olabildiğini söylüyor. Hafta sonu çocuğunu almaya gelen bir babanın eski eşi ile ayaküstü sohbet edebilmesinin ya da bir sorun olduğunda ayrılmış anne-babanın iletişim kurarak ortak bir çözüm üretmelerinin çocuklar için de olumlu olduğunu vurgulayan Karacehennem, “Bazen ayrılan eşlerden biri tekrar evlenebiliyor. Evlenmeyen taraf çocuğu kullanarak karşı tarafın peşini bırakmıyor. Örneğin anne, çocuğun sağlığı ile ilgili uydurma ya da abartılı bahanelerle eski eşini arayıp duruyor. Ya da baba çocuğunu almak için okula giderken onların peşine takılıyor. Evde çocuğunu olumsuz mesajlarla dolduruyor. Çocuk babasının yeni eşine  yönelik olarak ‘Sen babamı bizden aldın’ gibi cümleler kurabiliyor. Aileler unutmamalı ki çocuğu, anne veya babası hakkında doldurmak ona yapılacak en büyük kötülüktür” diyor.

    1 kadın ve 1 erkek dost olabilir mi?

    Evlilik ve İlişki Terapisti Selin Özkök Karacehennem, bu soruya “Hayır” diye yanıt veriyor ve ekliyor; “7-8 yıl önce bu soruya ilk kez yanıt verdiğimde bana tepki gösterdiler. Ancak bu bir gerçek. Bekarsındır, bir çekim hissetmiyorsundur, kafa yapısı olarak çok iyi anlaşıyor olabilirsin. Ancak taraflar evli ise bir tarafın karşı cins ile samimi bir arkadaşlık kurması, eşini dahil etmediği buluşmalar gerçekleştirmesi çok da gerçekçi değildir. Çünkü eğer kişinin bir çekincesi yoksa bu buluşmalara eşini de dahil edecektir. Bu durum evliliğin yazılı olmayan kanunlarından biridir. Zaten biraz derine inildiğinde arkadaşlık taraflarından birinin diğerine aşık olduğu ancak arkadaşlığı da kaybetmemek uğruna bunu sakladığı anlaşılıyor.”

    Medeni ilişki yeni eşi üzer mi?

    Ayrıldıktan sonra iletişimlerini koparmayan eşler az da olsa var tabii. Ancak tarafların görüşmenin kapsamını genişletmeleri zaman zaman yeni eşler için sıkıntı verici olabiliyor.

    Terapist Karacehennem, “Eski sevgili ile görüşmek ihanete girer mi?” sorusuna şöyle yanıt veriyor: “İhanet değil ama beraber olduğu kişiye saygısızlık olarak kabul edilmelidir. Tabii ki karşılaşıldığında ayaküstü sohbet edilebilir ancak baş başa kahve içmek, yemeğe çıkmak gibi görüşmeler yeni eşi rahatsız ediyor. Her şeyi sınırında tutmak gerekiyor.” Bir de şu “Arkadaş kalalım, ben sana layık değilim” meselesi var. Ayrılmak isteyen tarafın diğerine kalp kırmamak için söylediği bu söz çok açık bir şekilde ayrılığı ifade ediyor. Terapist Karacehennem, bazen karşı tarafın bu laftan bile bir umut çıkarmaya çalıştığını ancak gerçekçi olunması gerektiğini vurguluyor.

    Formsanté Dergisi

  • Anlayışsız kocalarla nasıl başa çıkılır?

    Anlayışsız kocalarla nasıl başa çıkılır?

    Evli çiftler arasındaki en temel sorunların başında erkeklerin kadınları anlamamaları, yardımcı olmamaları ve onlara ilgi göstermemeleri geliyor. Yapılan araştırmalarda, kadınlar en çok yakın arkadaşlarından ve komşularından memnunken, kendilerine en anlayışsız davranan kişilerin kocaları olduğunu söylüyorlar.

    Flört döneminde ve evliliğin ilk yıllarında var olan anlayış, heyecan, hoşgörü ve yakın alaka zamanla azalıyor, yerine monoton, ilgi alanları başka yere kaymış, paylaşımsız ilişkiler geliyor ve çiftler temeli çocuklukta atılan fabrika ayarlarına geri dönüyorlar. Aslında partner ilişkilerinde çözümsüz olan çok fazla şey olmuyor. Ama çözümler çiftin değişmesine dayandığı için, çoğu çift değişimi reddediyor. Çözümsüzlük çoğu zaman bundan kaynaklanıyor. Çift biraz iletişim bilgisi edindiğinde, biraz kendisini suçlamadan ifade etmeyi öğrendiğinde, biraz da karşısındaki acaba ne hissediyor diye odaklandığında ilişkiler zamanla yoluna girebiliyor. Ve ne yazık ki partnerlerden biri değişmezse karşısındaki de değişmiyor. Değişim için birinin ilk adımı atması şart.

    Erkekler merak edip, keşfedebilecekleri kadınları çekici bulurlar. Erkekler “beni sevseydi ne istediğimi bilirdi!” Veya “Ben söyledikten sonra bir önemi yok!” gibi cümlelerden nefret ediyorlar. Erkekler çoğu zaman tercih ettiğimiz dolambaçlı cümleleri anlamıyorlar. Her ne kadar, erkekler için “aşksız seks, nikâhsız çocuk isterler!” yakıştırması yapılsa da, erkekler de etten kemikler yapılmış, duyguları ve hisleri olan canlılardır. Hayranlık duygusunu yaşatmadığını zaman erkekler çok anlayışsız olurlar ve aynı kadınlar gibi mutsuzluğa sürüklenirler.

    Dr. Cem Keçe’den kadınlara tavsiyeler:
    Kendinize ve kadınlığınıza zaman ayırmalılar.

    Bakımınıza dikkat etmeliler.

    Kişisel gelişimine özen göstermeliler.

    Hayatı heyecanla yaşamalılar.

    Gizemini mutlaka korumalılar.

    Tutkuyu önemsemeliler.

    Suçlayıcı konuşmamalılar.

    Dolambaçlı cümleler kurmamalı düz iletişim kurmalılar.

    Kesinlikle herhangi bir durum yada kişi ile kıyaslama yapmamalılar.

    Ev işlerini sürekli tek başına yapmayıp bunu eğlenceli hale getirmeli ve birlikte yapmaya fırsat yaratmalılar.

    Erkeklerin de duygusal olabileceğini unutmamalılar.

    Takdir etmeli ve onaylama yapmalılar.

    İhtiyaç duydukları zaman net bir şekilde bunu dile getirmeliler.

    Ona olan hayranlığınızı her fırsatta dile getirmelisiniz.

  • İlişkilerde Kadın ve Erkeğin Önceliği Nedir?

    İlişkilerde Kadın ve Erkeğin Önceliği Nedir?

    İyi niyetli davranışlar kimi zaman eşler tarafından neden yanlış anlaşılır? Ego doyumunda sınır ne olmalı? Kadın-erkek ilişkilerinde mutlu bir yaşam için çok önemli tüyolar veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan kadınlara en büyük armağanın güven olduğunu belirtiyor.

    Kadın önce paylaşmak ve yakınlık ister!

    Kadınların erkekler konusunda en çok dile getirdikleri yakınma; erkeklerin onları dinlemediği ve anlamadığı hususu olduğunu vurgulayan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü-Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kadının ilişkide önceliğinin paylaşmak ve yakınlık hissetmek olduğunu söylüyor. Erkeğin önceliğini ise Tarhan şöyle ifade ediyor.

    “Yetenekli, yeterli ve güçlü olduğunu hissetmesidir. Erkekler doyumu başarıda ve sonuç almada bulurken, kadınlar paylaşma, değer verilme ve önemseme de yaşarlar.” dedi.

    Bir kadın eşini sevdiğinde onun gelişmesine yardımcı olmayı, erkeğinin eksiklerini gidermeyi ve düzeltmeyi görev bilir ve bunun için çalışır diyen Tarhan, doğal eğilimle hareket eden kadının bunu yaparken de eşini koruduğunu düşündüğünü söylüyor. Bu süreçte erkeğin farklı açıdan düşünerek kendisini karısı tarafından yönetildiğini düşünmeye başladığını vurgulayan Tarhan, erkek istemeden kadının erkeğe yardımından erkeğin güçsüzlük ve beceriksizlik duygusu çıkarsamasında bulunabileceğinin altını çiziyor.

    Prof. Dr. Nevzat Tarhan kadınların ruh doyumuna ilişkin şu değerlendirmelerde bulunuyor.

    Ne yapacağını bilememek duygusu uyandırmayın!

    Bir erkekte ne yapacağını bilemediği duygusunu uyandıran bir kadın, erkeği anlamıyor demektir. Bir kadın erkeğe kendisini iyi ve yeterli hissettirir, ‘kontrol bende’ duygusunu yaşatırsa o erkeğe çok şey yaptırabilir.

    Kadının egosunu destek, paylaşmak doyurur…

    Kadının ego doyumunu destek görmek ve destek vermek, paylaşmak, yardımcı olmak hisleri sağlar. Kadın erkekten çok daha fazla estetik kaygılara, sevgiye, iletişime, güzelliğe değer verir. Sevgi ve uyum onlar için daha önemlidir. Bir erkeğin yarışı kazanmaktan veya tuttuğu futbol takımının attığı golden aldığı zevki kadın yakınlaşma ve paylaşma anında hisseder.

    Erkeğin kendisine yardım önerildiğinde bunu zayıflık olarak algılaması psikolojik konulara ilgisini de azaltır. Psikolojik yardımı kabul etmeyi zayıflık gibi telakki eden erkek içgüdüleri ile hareket eden bir davranış sergiler. Bu da onun kendisini aşamadığının işaretidir.

    Erkeğe öğüt verirken dikkat!

    Bir kadının da erkeğe istemeden öğüt vermesi tenkit şeklinde anlaşılır. Erkeğin kendisini sorunlu, arızalı, yetersiz hissetmesine meydan vermeden ona öğüt vermenin yolunu bulan kadın kendini aşmış demektir. Erkekler bu açıdan çocuk gibidirler. Kabullenip sonra yönlendirilirlerse düşünce yanılgısına düşmezler.

    En büyük armağan güven!

    Eşlerin birbirlerine verecekleri en önemli armağan güvenlerini hissettirmeleridir. Bu aynı zamanda karşımızdakini onurlandırma yoludur. Bir kadın, erkeğin giydiği gömleğin pantolonuna uymadığını gördüğünde “Bu olmamış” derse erkek kendisini beceriksiz hisseder. Bu olmamış yerine “Bence böyle olsa sana daha çok yakışır” demek olumsuz duyguları bertaraf edecektir.

    Ancak diğer taraftan kadın fikrini söylemediğinde kendisini işe yaramaz gibi zannedebilir. Bu noktada erkek kadının fikrine saygı duymayı bilmelidir. Farklı görüşü yapıcı olarak paylaşmayı becerebilmek bir erkeğin kendisini aşmasıdır. Sorunun püf noktası “Önce kabul et” düşüncesini alışkanlık haline getirmektir.

  • Seks yaparken konuşmayın

    Seks yaparken konuşmayın

    Seks, ülkemizde hala rahatlıkla konuşulamayan, konusu geçtiğinde bile utançtan yüzümüzü kızartan konulardan biridir. Bu kadar az konuşulmasına rağmen herkesin en çok merak ettiği konuların başında gelir. Seks konusunda bugüne kadar öğrenilen yalan yanlış bilgiler cinsel hayatımızı olumsuz yönde etkilemekte ve bu düşüncelerle birçok insan seksi belli kalıpların içerisine sokmaya çalışarak sınırlı bir şekilde yaşamaktadır.

    Peki, bugün seks hakkında doğru bildiğiniz yanlışları öğrenmeye ne dersiniz? Siz de deneyimleyerek öğrendiğiniz ya da bu listede kesinlikle olması gerekiyor dediğiniz yanlışları listeye eklemek ister misiniz?

    Seks için ilk adım erkekten gelmeli

    Gün geçtikçe durum biraz daha iyiye gitse de özellikle ülkemizde kadınlar hala cinsel arzu ve isteklerini partneri ile paylaşmaya çekinmekte ve ilk adımı her zaman karşıdan beklemektedir. Kadınların cinsel istek duyması ve bunu açıkça dile getirmesi yanlış bir şey değil, aksine gayet sağlıklı bir durumdur. Partnerinize karşı cinsel istek duyduğunuzda bunu ona muhakkak gösterin. Direk söylemekten çekinseniz bile bunu beden dilinizi kullanarak rahatlıkla gösterebilirsiniz. Yanlış anlaşılma endişelerini bir kenara bırakın ve bu tarz olumsuz düşüncelerle cinsel hayatınızı sekteye uğratmayın.

    Kadın ve erkek, cinselliği aynı şekilde yaşarlar

    Kadın ve erkeğin anatomileri birbirinden farklıdır. Bu farklılık nedeniyle kadın ve erkeğin cinsel arzusu ve uyarılması, hatta orgazmı yaşayış biçimleri bile farklılık gösterebilir. Bu durum asla partnerinizle uyumlu bir seks hayatınızın olmadığı anlamına gelmez. Partneriniz kadar kolay tahrik olmayabilir ya da fiziksel anlamda çok çabuk uyarılmayabilirsiniz. Partnerinizle konuşarak cinsel uyumu yakalayabilir, romantizm ve kaliteli bir ön sevişme ile cinselliğin tadını çıkarabilirsiniz.

    Seks yaparken konuşarak olayın büyüsünü bozmayın

    “Seks yaparken konuşulmaz, anın büyüsünü bozar” gibi kulaktan dolma bilgiler ile seks hayatınızı monotonlaştırmayın. Seks yaparken konuşulur. Seks esnasında konuşmak istiyorsanız kendinizi rahat bırakın, konuşun, hatta biraz açık şaçık konuşmanız emin olun partnerinizin hoşuna gidecektir. Seks yaparken ne kadar rahat olursanız anın zevkine o kadar odaklanırsınız.

    Çiftler her zaman aynı anda orgazm olmalı

    Özellikle ilişkilerin başlangıç sürecinde aynı anda orgazm olmak neredeyse imkansızdır. Filmlerde gördüğümüz sevişme sahnelerinde kadın ve erkeğin saniyesi saniyesine aynı anda orgazm olduğu ve zevkten çıldırdığı sahneler, yaşamamız gereken orgazmın kreteriymiş gibi beyinlerimize kazınsa da bu düşünce tamamen yersizdir. Aynı anda orgazm olmak tamamen tesadüfi bir durumdur. Zamanla eşler birbirlerini ve vücutlarını tanıdıkça uyumlu bir cinsel yaşamı yakalayabilir ve aynı anda orgazm olmak mümkün olabilir. Fakat önemli olan aynı anda orgazm olmak değil her iki tarafın da yaşadığı orgazmın yoğunluğu ve kalitesidir.

    Erkekler her zaman seks yapmak ister

    Kadınlara kıyasla erkekler cinsellik konusunda daha istekli ve arzulu görünse de bu durum tamamen kadınların kendilerini bu konuda çok açık bir şekilde ifade edememelerinden kaynaklanır. Oysaki kadınlar da erkekler kadar cinselliği düşünüyor ve cinsel istek duyuyorlar.
    Evet, erkekler seks konusunda çoğu zaman istekli olabilirler ama bu durum her zaman geçerli değildir çünkü cinsellik, sadece fiziksel bir aktiviteden ibaret değildir. Stres, üzüntü, kaygı gibi birtakım psikolojik problemler, cinsel isteği ve performansı etkiler. Bu nedenle erkeklerin her an cinselliğe hem fiziksel hem de ruhsal olarak hazır olması mümkün değildir.

    Cinsellik hakkında konuşmak ayıptır

    Cinsellik, iki kişi arasında yaşanan çok özel bir şeydir ve eşler cinsellik hakkında konuştukça birbirlerini ve vücutlarını keşfeder, böylece cinsellikten alınan keyif artar.
    Cinsellik ile ilgili yaşadığınız kaygı, korku ya da isteklerinizi muhakkak partneriniz ile konuşun. Cinsel sorunlar konuşulmadıkça çiftler birbirinden gün geçtikçe uzaklaşır. Cinsel sorunlarınızın ilişkinizi soğutmasına izin vermeyin ve gerekiyorsa profesyonel yardım alın.

    Seks sadece yatakta ve karanlıkta yapılır

    Seks yapılan mekan ve ortamın özellikleri tamamen eşlerin zevkine göre karar verilebilecek bir durumdur. Özellikle bayanlar cinsellik konusunda daha utangaç olduğu için partnerlerinin kendisini çıplak olarak görmesinden rahatsızlık duyarlar ve sevişirken tamamen karanlık olan bir ortamı tercih ederler. Kendinizi yavaş yavaş çok karanlık olmayan ortamlarda sevişmeye alıştırabilirsiniz. İlk etapta perdeler ya da şıklar açıkken sevişmeniz tabii ki kolay olmayacaktır ancak tamamen karanlık olmayan hafif loş bir odada birbirinizi sevişirken görebileceğiniz bir ortamda seks yapmak hem size hem de partnerinize daha çok zevk verecektir.

    Aynı şekilde klişeleşmiş bir diğer yanlış da seksin yatak odasından başka yerde yapılamayacağıdır.
    Seks banyoda, mutfakta, oturma odasında, halının üstünde, koltukta, sandalyede de yapılır. Seksi belli kalıplar içerisine koymak ondan alınan zevki kısıtlar. Seks, iki kişi arasında ve özel ortamlarla yaşanır. Baş başa olduğunuz her mekan seks için uygun ortama dönüştürülebilir. Bu tamamen sizin ve parnerinizin hayal gücünüze kalmış :)

    Kadınlar sadece klitoral orgazm yaşarlar

    Kadınlarda orgazm, çoğunlukla direkt klitoris uyarısıyla oluşuyor. Klitoris, erkekteki penis başının karşılığıdır ve cinsel ilişki veya mastürbasyon sırasında klitoris erkeğin penisi gibi sertleşmektedir. Ancak kadınlar klitoral orgazmın yanı sıra vajinal orgazm da yaşayabilirler. Vajinal orgazm, cinsel ilişki sırasında penisin vajinaya girmesi ile yaşanan orgazmdır. Bu daha çok, zamanla öğrenilen bir tecrübedir. Vajinal orgazm ve klitoral orgazmı bir arada yaşadığınızda ise mükemmel orgazmlar yaşamanız kaçınılmazdır.

    Ön sevişme olabildiği kadar uzun tutulmalı

    Ön sevişmenin süresi kaliteli bir cinsel birliktelik için çok önemledir ve penisin vajinada kalma süresini uzatır. Genelde erkekler ön sevişme aşamasını atlayıp bir an önce ilişkiye girmeyi tercih etseler de kadın için genital bölgenin gevşemesi ve kayganlaşması açısından yeterli sürede ön sevişme gereklidir. Fakat sanılanın aksine çok uzun süren ön sevişmeler orgazmın kalitesini düşürür. Gereğinden fazla uzatılan ön şevişme, hem kadının hem de erkeğin orgazma ulaşma süresini uzatır ve yaşanacak orgazmın şiddetini düşürebilir.

    Fantezi kurmak sapıklıktır

    Fantezi kurmak ve cinsel sapkınlık ayrı şeylerdir ve birbirlerine asla karıştırılmamalıdır. Sağlıklı her birey cinsel fantezi kurar ve bu gayet normaldir. Cinsel fanteziler seksin önemli bir parçasıdır, hem kadın hem de erkeğin cinsel coşkusunu ve heyecanını artırır. Fanteziler, cinsel hayatı zenginleştirir, monotonluktan kurtarır ve cinselliği daha keyifli yaşamaya yardımcı olur.
    Bu nedenle partneriniz cinsel fantezilerini sizinle paylaştığında ona sapıkmış gibi davranmaktan vazgeçin. Ayrıca siz de cinsel fantezilerinizi onunla rahatlıkla paylaşmalısınız. Cinsel fantezileri, seks hayatınızı canlandıracak ve cinsellikten alacağınız keyfi artıracak bir eylem olarak değerlendirirseniz, yıllardır içinizde sakladığınız ve kimselere itiraf edemediğiniz fantezilerinizi dile getirmeniz de daha kolay olacaktır.

  • Evlilikteki cinsel sorunlar

    Evlilikteki cinsel sorunlar

    Bir kadın bir erkek… Bir ömür boyu, aynı yastıkta zor iş… Ekonomik kaygılar, monotonluk, çoluk çocuk derken, bir bakmışsın hayatınızın aşkı bir yabancıya dönüşmüş. Cinsellikse çoktan bir lüks olmuş. Oysa sizi bir arada tutan en önemli bağ “seks”. Cinsel hayatınıza gereken özeni göstermek daha mutlu bir aile hayatını da beraberinde getiriyor.

    Ten uyumsuzluğu
    Araştırma sonuçları bize her bedenin bir kimyası olduğunu gösteriyor. Ve kadın ile erkeğin vücut sıvılarının, ter dahil, birbirleriyle uyumlu olması gerekiyor. Ten uyumunda sorun olmayan çiftler, birbirlerini arzular, gün içinde özler ve “cinsel aşk” diye tanımladığımız tutkulu duyguyu yaşarlar. Eğer çiftler arasında cinsel aşk varsa en sorunlu evliliği bile kurtarmak mümkün olabiliyor. Ama bakıyorsunuz evlilikte çok büyük sorunlar yok ama cinsel aşk da yok, yani ten uyumları sıfır, o zaman evliliği kurtarmak ne yazık ki imkansız oluyor.
    Çiftlerin Seks Hayatında Vücut Saatlerinin Uyumsuzluğu: Erkeklerin büyük çoğunluğunun sabah saatlerinde seksi seçtiklerini biliyoruz. Erkeğin sabahları erekte olarak uyanmış olması bunun en etkin sebeplerinden biri. Kadınlarsa daha romantik olduklarından ötürü akşam saatlerinde eşleriyle sevişmeyi arzu ediyor. Kadın danışanların şikayetleri genelde şöyle oluyor: “Eşim sabahları benimle sevişmek istiyor. Onun için hava hoş tabii. Duşunu alıp çıkacak. Oysa ben banyoya gireceğim, saçımı kurutucağım, ardından kahvaltı hazırlayacağım, çocukları okula göndereceğim ve sonunda ben de işe gideceğim. Oysa akşam el ayak çekildikten sonra seks yapmak benim için çok daha zahmetsiz ve duygu dolu.” Erkeğin mantığıyla kadının duygusallığının çatıştığı nokta burası oluyor genelde. Yirmi küsur yıllık terapi deneyimimde yalnızca bir ya da iki kadın sabahları sevişmek istediğini söylemiştir.

    Çiftlerden birinin cinsel isteksizliği
    On çiftten ikisinde görülen cinsel isteksizlik, elbetteki çiftlerin cinsel yaşamını oldukça olumsuz etkiliyor. Kimi zaman kadın, kimi zamansa erkekte görülen cinsel isteksizliğin birden fazla sebebi olabiliyor. Takıntılı kişiliklerde cinsel isteksizliğe daha fazla rastlıyoruz. Eşinin ağız kokusu, diş yapısı, bedenindeki kusurlar, göbekli olması, fazla tüylü olması, vücuttaki bir leke ya da biçimsizlik cinsel isteksizliği tetikleyen nedenlerin başında geliyor. Ayrıca kadınların en büyük şikayetlerinden biri, eşlerinin vücut temizliklerine dikkat etmemesi. Kesilmemiş, içi kirli tırnaklar, ter kokusu, fırçalanmamış dişler ve ağız kokusu kadınlarda isteksizlik yaratabiliyor. Kadınların Cinsel Cezaya Başvurmaları: Kadınlar öfkelendikleri zaman bu öfkelerini biriktirme özelliğine sahiptir. Kadının detaycı ve analizci bir beyne sahip olması ve geçmişte yaşanan olayları, söylenen sözleri ve davranışları unutmaması, evlilikte sıkıntı yaratan sebeplerin başında geliyor. Kadının eşini değiştirmek istemesi ve erkek değişmedikçe öfkelenmesi de etkin nedenlerden biri. Kadın özellikle de Türk kadını eşini cezalandırmak için cinsel yasağa başvuruyor. Hele ki eşinin libidosu yani cinsel enerjisi yüksekse, kadın eşini cinsellikten uzak tutarak cezalandırdığını düşünüyor ama hiç kuşkusuz bu, doğru bir yol değil. Çiftler arasında zamanla cinsel soğukluk oluşabiliyor ve aldatmaya kadar giden daha büyük sorunlar oluşabiliyor.

    Kadınlarda vajinismus
    Bu, kadının cinsel ilişki sırasında vajinasındaki kasların kasılıp eşinin girişine izin vermemesidir. Çoğunlukla korkudan, özellikle de ilk gece korkusundan oluşan bir rahatsızlıktır. Genç kızlarımızın cinsel tabularla baskılanması, cinselliğin ayıp günah olarak gösterilmesi, bekaret sendromu ve cinselliğin zevk almak değil de acı çekmek olarak yüklenmesi vajinismusun nedenlerinin başında geliyor. Yıllarca evli olup da eşiyle cinsel ilişkiye giremeyen pek çok kadınımızın olması, çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Psikoterapi ve gerekiyorsa ilaç tedavisiyle başarılı sonuçlar alınabiliyor.

    Erkeklerde erken boşalma
    Eğer fiziksel bir sorundan kaynaklanmıyorsa, erken boşalmanın sebeplerinde de yine psikolojik baskıyı görüyoruz. Toplumun ve ailenin damat adayından, eşini mutlu etme beklentisi ve baskısı, mutlaka “İlk gecede kızlık zarını bozacaksın” yüklemeleri, zaten heyecan içinde olan erkeğin sinir sisteminde yıpranma yarattığından, “ya başaramazsam kaygısı” yüksek olur ve erken boşalma gerçekleşir. Bir kez erken boşalan erkek, yine başarısız olacağım kaygısını oldukça yoğun yaşar ve eşiyle cinsellikten adeta kaçar. Erkekliğinin onuruna yediremediği için de bunu kimseye söylemez ve doktora gitmez. Tıpkı vajinimusta olduğu gibi evli olup da senelerce eşine dokunmayan, ayrı yataklarda yatan erkekler vardır. Günümüz tıp dünyasında tedavisi çok basit olan erken boşalmayla ilgili yine psikoterapi ve ilaç işbirliğine başvuruyoruz.

    Birinci adım sorunların üzerini örtmek değil çözmeye karar vermek
    Eşler arasında sorunların olması, özellikle de evlilikteki cinsel yaşantıda sorun yaşanması dünyanın sonu değildir. Ten uyumsuzluğu haricinde tüm cinsel sıkıntıların çözümü vardır. Yeter ki çiftler bu sorunlarına sahip çıksın. Burada birkaç altın öğüt verebiliriz:
    Sorundan kaçmayın, üzerini örtmeyin ve çözümü ertelemeyin. Unutmayın ki üzerini örttüğünüz ve çözümünü ertelediğiniz sorunlarınız kısa bir süre sonra size iki veya üç katı sıkıntıyla geri dönecektir.
    Eşinizle birlikte yaşadığınız sorununuzdan dolayı, sadece eşinizi suçlamayın. Tüm suçu eşinize yükler ve çözümü ondan beklerseniz, haksızlık etmiş olursunuz ve çözüme de ulaşamazsınız. Karşı tarafı suçlama davranışınızdan vazgeçin.
    Sorununuza sahip çıkın. Unutmayın ki evlilik ve cinsellik iki kişiliktir. Her ikiniz de bu sorundan sorumlusunuz, suçlu değil.
    Birlikte çözüm üretmeye çaba gösterin. Eğer çözümsüz kalıyorsanız bir uzmana ya da evlilik terapistine başvurun. Yardım almaktan çekinmeyin.

    Birbirinizi suçlamayı değil, konuşmayı seçin
    Kavga ve suçlama da bir iletişim yoludur, çiftler birbirlerine duygu ve düşüncelerini bu şekilde de iletebilirler. Ancak bu yol, yıkıcı ve evliliği zedeleyici, sevgiyi örseleyici bir yoldur. Sağlıklı iletişim için;
    Birbirinizi dinleyin, karşı tarafın sözünü kesmeyin. • Birbirinizle empati kurun, eşinizin yerine geçip onu anlamaya çalışın.
    Birbirinizden beklentilerinizi gözden geçirin ve ne kadar gerçekçi olup olmadığını değerlendirin.
    Eşinize karşı önyargılarınızı törpüleyin.
    İletişimin sadece konuşmak değil dinlemek olduğu gerçeğine gözden kaçırmayın.
    Eşinizle tartışmalarınız olacaktır ama asla aşağılayıcı, kırıcı konuşmayın, küfürleri lugatınızdan çıkarın.

    Kadınlar duygularının, erkekler iç güdülerinin doyurulmasından yana
    Cinsellik en temel içgüdümüz ancak bu içgüdünün duygularla süslenmesi gerekiyor. Erkekler eşlerinin işveli cilveli olmamasından, soğuk olmasından şikayet eder en çok. Kadınlarsa eşlerinin kendilerine duygusal yaklaşmadığından yakınır ve bu yüzden soğuk davrandıklarını söyler. Kadın danışanlarımın biri şöyle demişti: “Eşim normal zamanda benimle ilgilenmez. Gün içinde aramaz. Eve gelince ne yaptın bugün, diye sormaz. Ama ben mutfaktayken gelir arkamdan sarılır. İşte o an kendimi çok kötü hissederim. Sadece şimdi mi aklına geliyorum diye itelerim çoğu zaman.” Bu anlamda kadınlar haklı. Erkekler cinselliği sadece içgüdü yani hayvansı yanlarıyla yaşamasalar da duygularını işin içine katsalar, cinsel hayatları daha keyifli olacak ve eşleri soğuk kadın olmaktan çıkacak. Tabii burada kişilik yapıları da etkin rol oynuyor. Evlenmeden önce o kadın çok sıcakkanlı ve istekliydi de, evlenince mi öyle oldu? Çiftler birbirlerinin kişilik yapılarını da iyi değerlendirmeliler.

    Tutukusuzluk ve monotonluk cinsel hayatı öldürür
    Evliliklerde %70 gibi önemli bir oranı kaplıyor cinsel hayat. Çiftlerin birbirine tutkularının bitmesi ve monotonluk cinsel hayatın iki güçlü katili. Çiftler cinsel hayatlarını renklendirmek için neler yapmalı?
    Tutkularınızı öldürmeyin. Tutku kendiliğinden yaşamaz, onu beslemeli ve özen göstermelisiniz. Birlikteliğinize özel zamanlar ayırmalısınız.
    Cinselliği sadece yatak odanıza hapsetmeyin. Evinizin her köşesi cinselliğe açıktır. Monotonluk cinsel hayatınızın en büyük düşmanıdır.
    Birbirinizle cinselliği konuşmaktan utanmayın. Hoşunuza giden ve gitmeyenleri eşinize söyleyerek onu yönlendirin. Kimse kimsenin beynini okuyamaz!
    Eşinize gücenebilir hatta kırılabilirsiniz ama yatağa asla küsmeyin. Eşinizi cinsel yasakla cezalandırmayın.
    Anne baba rollerinizi bir kenara bırakıp eşinizle baş başa hafta sonu tatilleri yapın.
    Renkli bir cinsel yaşam için yaratıcılık gerekir. Bu konuda hayal gücünüzü harekete geçirin.
    Her şeyi karşı taraftan beklemeyin, siz de planlar yapın. Özellikle kadınlar cinselliği başlatmaya utanır. Bu önyargınızdan vazgeçin.

  • Kadın ve erkeklerin ilişkiden beklentileri

    Kadın ve erkeklerin ilişkiden beklentileri

    Kadın ve erkeklerin duygusal birlikteliklerde öncelikleri ve zayıf noktaları neler? İşte cinsleri anlamanın yolları…

    İyi niyetli davranışlar kimi zaman eşler tarafından neden yanlış anlaşılır? Ego doyumunda sınır ne olmalı? Kadın-erkek ilişkilerinde mutlu bir yaşam için çok önemli tüyolar veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan kadınlara en büyük armağanın güven olduğunu belirtiyor.

    Kadın önce paylaşmak ve yakınlık istiyor.

    Kadınların erkekler konusunda en çok dile getirdikleri yakınma; erkeklerin onları dinlemediği ve anlamadığı yönünde, peki erkeklerin önceliği nedir?

    Erkekler; yetenekli, yeterli ve güçlü hissetmek istiyor.

    Erkekler doyumu başarıda ve sonuç almada bulurken, kadınlar paylaşma, değer verilme ve önemseme de yaşıyor.

    Bir kadın eşini sevdiğinde onun gelişmesine yardımcı olmayı, erkeğinin eksiklerini gidermeyi ve düzeltmeyi görev bilir ve bunun için çalışır, bu doğrultuda hareket ederken eşini koruduğunu düşünür.

    Güçsüz hissettirmeyin!

    Bu süreçte erkek duruma farklı açıdan bakarak, karısı tarafından yönetildiğini düşünmeye başlayabilir. Kadının erkeğine yardım ederken erkeğini güçsüzlük ve beceriksizlik hissettirmemesi oldukça önemli.

    Ne yapacağını bilememek duygusu uyandırmayın!

    Bir erkekte ne yapacağını bilemediği duygusunu uyandıran bir kadın, erkeği anlamıyor demektir. Bir kadın erkeğe kendisini iyi ve yeterli hissettirir, ‘kontrol bende’ duygusunu yaşatırsa o erkeğe çok şey yaptırabilir.

    Kadının egosunu destek, paylaşmak doyurur…

    Kadının ego doyumunu destek görmek ve destek vermek, paylaşmak, yardımcı olmak hisleri sağlar. Kadın erkekten çok daha fazla estetik kaygılara, sevgiye, iletişime, güzelliğe değer verir. Sevgi ve uyum onlar için daha önemlidir. Bir erkeğin yarışı kazanmaktan veya tuttuğu futbol takımının attığı golden aldığı zevki kadın yakınlaşma ve paylaşma anında hisseder.

    Erkeğe öğüt verirken dikkat!

    Bir kadının da erkeğe istemeden öğüt vermesi tenkit şeklinde anlaşılır. Erkeğin kendisini sorunlu, arızalı, yetersiz hissetmesine meydan vermeden ona öğüt vermenin yolunu bulan kadın kendini aşmış demektir. Erkekler bu açıdan çocuk gibidirler. Kabullenip sonra yönlendirilirlerse düşünce yanılgısına düşmezler.

    En büyük armağan güven!

    Eşlerin birbirlerine verecekleri en önemli armağan güvenlerini hissettirmeleridir. Bu aynı zamanda karşımızdakini onurlandırma yoludur. Bir kadın, erkeğin giydiği gömleğin pantolonuna uymadığını gördüğünde “Bu olmamış” derse erkek kendisini beceriksiz hisseder. Bu olmamış yerine “Bence böyle olsa sana daha çok yakışır” demek olumsuz duyguları bertaraf edecektir.

    Ancak diğer taraftan kadın fikrini söylemediğinde kendisini işe yaramaz gibi zannedebilir. Bu noktada erkek kadının fikrine saygı duymayı bilmelidir. Farklı görüşü yapıcı olarak paylaşmayı becerebilmek bir erkeğin kendisini aşmasıdır. Sorunun püf noktası “Önce kabul et” düşüncesini alışkanlık haline getirmektir.

  • Seks pişmanlıkları

    Seks pişmanlıkları

    Teksas Üniversitesi, kadınların ve erkeklerin cinsellik konusunda çok farklı pişmanlıkları olduğuna işaret etti.

    Seksoloji üzerine yayın yapan bilimsel yayın organı Archives of Sexual Behavior (Cinsel Davranış Arşivleri), ekim sayısında kadınların ve erkeklerin yatak hayatındaki en önemli pişmanlıkları konusunda bir anket sonucu yayımladı. Teksas Üniversitesi tarafından 24 bin kişinin katılımıyla düzenlenen anket sonuçları kadınların ve erkeklerin cinsellik konusunda çok farklı pişmanlıkları olduğuna işaret etti.

    Kadınların ilk 2 pişmanlığı şöyle:
    1. Yanlış partnerle birlikte olarak bekâretlerini kaybetmek (yüzde 24)
    2. Şu anki veya eski partnerlerini aldatmak veya aldatmış olmak (yüzde 23)
    3. Cinsel ilişkiye çok hızlı başlamak (yüzde 20)

    Erkeklerin ilk 3 pişmanlığı ise şunlar:
    1. Olası bir yatak arkadaşına doğru hamle yapmamak (yüzde 27)
    2. Gençliklerinde seks yaşamlarında daha maceraperest ve tutkulu davranmamak (yüzde 23)
    3. Sevgilisi yokken cinsel anlamda daha maceraperest olmamak (yüzde 19)

  • Sevilmeyen Erkek ve Kadın Tipleri

    Sevilmeyen Erkek ve Kadın Tipleri

    Pısırık olmayı bırakın. Eğer hoşlandığınız birine birlikte bir yere çıkmayı teklif ederseniz kabul eder. Nereye gideceğiniz konusunda bir beklentisi yoksa liderliği ele alın. Baskı altında olsanız da rahat olun, çok zor olmayacak. Ne tür yemekleri, hangi filmleri veya nerelere gitmeyi sevdiğini sorun. Kararsızsanız hoşuna gidecek bir kaç alternatif sunun ve seçmesine izin verin. Bazı şeyleri kontrol altına almanız gerektiği doğru ancak her zaman seçim yapma fırsatı da sunmalısınız.

    Arayacağını söyleyip aramayan

    Kadınlar ‘arayacağım’ deyip aramayan erkekle ilişkisini yeniden gözdn geçirir. Eğer onu bir daha görmeyecekseniz bunu kibarca yapmanız gerek. Bu bir kadını arayacağım diye umutlandırarak terk etmekten daha doğru.

    Hesabı bölen

    Kadınların feminist duygularını incitmekten korktuğunuz için hesabı ikiye böldürdüğünüzü söylemeyin. Eğer bir kadını dışarı davet ettiyseniz gece sonuna kadar tüm hesapları siz ödersiniz. Bunun cinsel ayrımcılıkla ilgisi yok. İlk buluşmada her zaman erkekler öder. Başka beklentiniz olmasın.

    Sarhoş, düzgün konuşmayan

    Eğer bir kaç kadeh içtikten sonra kendinizi kaybediyorsanız, yeni bir kadınla çıkarken dikkatli olmalısınız. Birlikte zaman geçirirken saçma sohbetler, anlamsız konuşmalar yapan bir erkek asla cazip olamaz. Bunun yerine ne kadar içtiğinize dikkat edin.

    Her şeyi onaylayan

    Hiçbir kadın her şeyi onaylayan bir erkekten hoşlanmaz. Tavsiyeler veren, sorular soran, ilgili erkekler daha caziptir.

    PEKİ ERKEKLER KADINLARDA NELERDEN HOŞLANMIYOR?

    Garip davranan

    Buluşmada özensizlik kabadır. Hiçbir erkek son dakika randevusunu erteleyen, iptal eden bir kadından hoşlanmaz. Düşüncesiz tavırlarınız, hazırlanamama gibi nedenlerle geç kalma erkekleri kızdırır. Örneğin herhangi bir nedenle geç kalacaksanız mutlaka haber verin.

    Süper kendine güven

    Kendine güvenmek doğrudur ancak çok fazla özgürlük kötü olabilir. Ondan daha iyiymiş ve ihtiyacınız yokmuş gibi davranmanız onun için hoş bir durum değil. Siz onun yerinde olsaydınız bu kadar kendini beğenen biriyle olur muydunuz?

    Erkekler basit ihtiyaçları olan basit varlıklardır. Biriyle çıktığınızda kendinizi ona bırakın, ‘kendi hesabımı öderim’ mantığından uzaklaşın ve hesabı ödemesine izin verin. Zaman zaman eski moda davranışlarda bulunmak aranızdaki iletişimi arttırır.

    Biyolojik saatiniz

    Üzgünüz bayanlar ama erkekler bir kadının bebek yapma süresinin az kalması ve çocuk sahibi olma konusunda baskı istemezler. Bir erkeğin çocuk sahibi olma konusundaki görüşünü merak ediyor olabilirsiniz. Ancak ilk buluşmada çocuk sahibi olmak isteyip istemediğini sormanız onu kaçırmanıza neden olur. Birbirinizi tanıdıktan sonra zamanla evlilik ve çocuk hakkındaki düşüncelerini öğrenirsiniz. vaktiniz azsa ve ciddi planlar yapmıyorsanız zaman kaybetmeyebilirsiniz.

    Kötü erkek bağımlılığı

    Kadınlar çekici, flörtöz, oyuncu erkeklerden hoşlanır. Onunla vakit geçirmek, birlikte olmak ister. Genç kızlık dönemlerinizdeki bu halinizden kurtulun. Kötü çocukla mı yoksa iyi çocukla mı birlikte olmak istiyorsanız karar verin.

  • Her İlişkide Uyulması Gereken Kurallar

    Her İlişkide Uyulması Gereken Kurallar

    Hayatınızın merkezini ona ayırdınız. Fakat bu her davranışını desteklediğinizi göstermez. Bu davranışları değiştirerek aşık olduğunuz adamı ‘kusursuzlaştırmak’ istemez misiniz?

    Bu aslında dünyanın en eski alışkanlıklarından biri. En büyük tepkileri en sevdiklerimize veririz. Aslında sır sessizlikte gizli. Unutmayın, ilgisiz olmak hem özgürlüğünüz, hem de göreviniz. Erkeklerin ‘duygusal ölçeklerini’ tespit etmek zordur, fakat kesişim noktaları pek farklılık göstermez. Anlatmamak ama anlaşılmak isterler. Siz de onların dilinden konuşun.

    ‘Erkek dili’ dersine başlamadan önce bir uyarı yapalım:

    Onu değiştirmeye çalışmayın, karakterine saygı duyun ve özümseyin. Sadece tutumlar şekildeğiştirebilir, özellikler asla değişmez.
    İlgisiz olma ilgisi

    Bu size acımasızlık olarak gelmesin. Ama o size yanlış olduğunu düşündüğünüz bir şey anlattığında, ya da sizin sinirlerinizi bozduğunda susun. O ilk aşamada rahatlamak için anlatır, sohbet için değil. İlgiyle dinleyin ama ilgi göstermeyin ve konuyu değiştirin. Tepkili olduğunuz davranışı başkasına karşı yaptığında bu kadar sakin kalmak elbette daha kolay olacaktır.

    İlginizi sevdiğiniz kişinin davranışından kendi mutluluğunuza çevirin. Mutlu olduğunuz kadar mutluhissettirirsiniz, rahat olduğunuz kadar da rahat…
    ‘Ne yaptığını önemsemiyorum, seni seviyorum’

    Bunu duymak tahmininizden daha etkilidir. Güven verir. Uygun zaman geçtikten sonra, yani o yeterince’rahat’ hissettikten sonra, ‘Şöyle yaptın, şu sebepten yanlış’ demek yerine karşı argüman geliştirin. ‘Şöyle davransan, daha iyi hissederdim/hissederdi’ demeyi tercih edin. Bu ayna etkisi yaratır.

    Unutmayın! Ona nasıl bakarsanız, size öyle bakar.

  • Erkeğinizin bu huylarını değiştirin…

    Erkeğinizin bu huylarını değiştirin…

    Sevmediğiniz özellikleri olmasına rağmen ondan ayrılmayı aklınızdan bile geçiremiyorsunuz. Öyleyse onu çaktırmadan değiştirmenin yollarını deneyin. İşte size erkeklerin sevmediğiniz huylarını nasıl değiştirebileceğinize dair altın ipuçları…

    Kötü giyiniyorsa

    “Bu giydiğin şeyle dışarı çıkmayı düşünmüyorsun değil mi” gibi aşağılayıcı ifadeler kullanmaktan kaçının. Ayrıca size kötü görünen, onun için bir tarz ifade edebilir. Böyle sert ifadeler yerine onu yönlendirmeyi deneyin. Örneğin, “Hayatım mavi gömleğin sana çok yakışıyor” ya da “Şu gri takımının içine bu kravat ne kadar yakışır!” gibi ifadeler çok daha yapıcı ve özendirici olacaktır.

    Temizliğe yeterince dikkat etmiyorsa

    Fırçalanmayan dişler, çıkarıldığı yerde bırakılan kıyafetler ve ter kokusu…

    Normal şartlarda, başka bir erkek olsa “Iyyy, iğrenç” diyiveririz. Ancak söz konusu olan sizin sevgilinizse biraz uğraşmaya değer. Temizlik gibi özbakım becerileri çocuklukta kazanılan becerilerdir ve eğer siz yetişkin birine bunları öğretmeye kalkarsanız ona annelik ediyor gibi algılanabilirsiniz, bu da ilişkinizi olumsuz etkiler.

    Öyleyse, anne olma değil, dürüst olma zamanı; rahatsızlığınızı açıkça dile getirin! Dişlerini fırçalamaması ve dağınıklığı konusunda da direkt söylemleri tercih edin. Dağınıklığından şikayetçiyseniz, evinizin toplu halinin ne kadar huzurlu olduğunu ona hatırlatın.

    Kıyafetlerinize karışıyorsa

    Siz onun kıyafetine karıştığınızda, ondan nasıl bir tavır bekliyorsanız aynı şekilde davranın. Sert yanıtlar, kızgın tavırlar, surat asmalar yok! Esprili bir kadın olduğunuzu hatırlayın ve mizahı işin içine sokun. Diyelim ki topuklu giymenize söyleniyor. O halde siz de, “Topuklu giymemi istemiyorsun ama biz kadınlar bu uzun çubukların üzerinde yürümek için yaratılmışız” diyebilirsiniz!