Etiket: erkek

  • Kıskançlığı Dizginlemenin Yolları

    Kıskançlığı Dizginlemenin Yolları

    Seven kıskanır mı, yoksa kıskançlık bir tür delilik mi? Kökeni her neyse bizi raydan çıkaran bir ruh hali olduğu kesin. Kıskançlığı kontrol altına almayı öğrenirsek hem bize hem kıskandığımıza hayat cennet olabilir. Peki nasıl? Darwin’e göre, rekabeti önlemek ve çocuklarımızı korumak vücudun çabasıydı. Psikologlar bunu genellikle deliliğin yakın kuzeni diye adlandırıyor. Kökeni ne olursa olsun, romantik kıskançlık genellikle gerçek temellere dayanmaz ve bizi tamamen kaybetmişiz gibi hissetmemize sebep olur. Eğlenceli değil! Muhakeme yeteneğimiz olması sevindirici…

    İşte içinizdeki kıskançlık canavarını kontrol altında tutabilmeniz için düşünmeniz gerekenler:

    Pozitif düşüncenin gücü:

    Bir kıskançlık krizini kontrol edemeyebilirsiniz, ama biraz da yoğunlaşma ile düşüncelerinizi daha mutlu bir yere götürebilirsiniz.

    Psikolog Ayala Pines, Romantic Jealousy’nin yazarı, eski mutlu zamanlara konsantre olmayı öneriyor “Sevgilinizin en son yaptığı güzel şey ya da kendinizi harika hissetmenize sebep olan güzel bir şey” gibi. Kalıcı bir çözüm değil ama elinizdeki kadehin içindekini diğer kadının suratına fırlatmamanıza yarayabilir.

    İkinci bir fikir sorun:

    Kıskançlık krizinizi sevgilinizin gözleri önüne sermeden önce mutlaka ikinci bir fikir edinin; bu en yakın arkadaşınız olabilir. Sizin göremediğiniz ayrıntıları fark eder ve tarafsız davranmanıza yardımcı olur.

    Kendi kıskançlık ucubenizi sahiplenin:

    Kıskanç bir insan değilmişsiniz gibi davranmaktan vazgeçin çünkü kabarıp kabarıp daha yıkıcı bir patlama ile bitmesi muhtemeldir. Bunun yerine kıskançlığınızı tetikleyen insan/durumla ilgili sorular sormaya başlayın.

    Neye benziyor, ondan etkilendi mi, ne hakkında konuştular? Zamanla, bu soruları suçlayıcı bir tavırla değil, doğal bir tavırla soracak kıvama geleceksiniz. Bebek adımları…

     Rakibinizi tanıyın:

    Partnerimizin bir başkası ile birlikte kaçtığını düşündüğümüzde, bize tercih edilenin Tanrının yarattığı en mükemmel canlılardan biri olduğunu düşünmemiz komik.

    Halbuki bu kuruntulardan kurtulmanın çok basit bir yolu var: diğer insanla tanışın. Tabi eğer karşılaşacağınız insan gerçekten çekici ve seksi ise defolarını bulmak için hevesli olacaksınızdır.

    Bu arada, Pines, ilişkilerdeki en sık kıskançlıkların iş/ofis bağlantılı ilişkilerden kaynaklandığını belirtiyor.

    Kusurlarını bulun:

    En öğretici tavsiyelerden birisi olmasa da kıskançlık atağını bastırmak için sebep olan insanı sessizce ve özel olarak incelemekten geçiyor.

    Bir açığını bulanan kadar! Bulduktan sonra bunu kullanmak değil elbette, her şey kendi içinizi rahatlatmak için…

    Bir hayat edinin:

    Partnerinizden ayrılana kadar ne kadar az hobiniz ve arkadaşınız kaldığını fark etmezsiniz. Ama bunu görebildiğiniz an da ayrılık, psikolojik sağlığınız için daha tehdit edici bir hal olacaktır.

    Oysa tekrar sosyalleşerek, yeni insanlar tanıyarak ve zamanınızı keyifli geçirerek kıskançlık nöbetlerinden kendinizi uzaklaştırabilirsiniz.

    Çocukluk bagajını boşaltın:

    Babanız çok mu çapkındı? Anneniz hep resmin dışında mıydı? Pinbes’a göre bu sürekli tehlikeli insanlarla çıkmayı tercih etmenizin sebebi olabilir: “Ebeveynlerinin ilişkisine dair kendisini güvende hissetmeyen ya da gençken birbirlerini aldatmalarına şahit olan birisinin kıskançlığa eğilimi daha çok olabilir. Yani kıskançlığı tetikleyen konular üzerinde kontrol sahibi olmak için çocukluk sorunlarının farkında olunmalıdır.

  • Partneriniz satiriazis olabilir mi ?

    Partneriniz satiriazis olabilir mi ?

    Birlikte olduğunuz erkeğin sürekli cinsellik düşünmesinden şikayetçiyseniz ilişkiniz bu durum nedeniyle risk altındaysa dikkat! Sevgilinizin sorunu ciddi olabilir.

    Erkeklerin cinselliğe düşkünlüğü çoğu zaman normal bir istek olarak kabul edilse de her şeyde olduğu gibi cinsellikte de aşırıya kaçmak kişinin hem fiziksel hem de ruhsal sağlığını etkiliyor. Durumun farkında olanlar önlem almayı başarsalar da bu durumu normal kabul edenlerin hem özel hem de sosyal hayatları cinsel isteğe yenik düşüyor.

    Çocuk yaşlardan itibaren erkek cinselliği gerek aile gerekse sosyal çevre tarafından desteklenen toplumlarda aşırı cinsel istek gibi bir sorun da çoğunlukla gözden kaçıyor, ta ki bu sorun özel hayatla birlikte sosyal hayatı da etkileyinceye kadar… Satiriazis olarak tanımlanan ve erkeklerde cinsel doyumsuzluk, hiperseksüalite ve aşırı seks bağımlılığı anlamına gelen durum da kişilerin tüm zamanını ve enerjisini cinsellik için tüketmesi anlamına geliyor. Satiriazis olan erkekler, ‘Kendimi seks yapmaktan alamıyorum. Günün her saati aklımda cinsel fantezilerle bir kadını düşlüyorum. Cinsellikten başka bir şey düşünemiyorum. Artık işlerimi de aksatmaya başladım, arkadaşlık ilişkilerim zarar gördü ve yaptığımdan suçluluk duymaya başladım. Sabah başka, öğlen başka bir kadınla beraber oluyorum, sonra da akşam evime gidip eşimle birlikte oluyorum. Toplumda çok zor durumlarda kalıyorum, insanların içimdeki bu arzuları fark ettiğini düşünüp kimsenin yüzüne bakamıyorum, bunu saklayamıyorum. Ailemle veya dostlarımla vakit geçirmek yerine hangi kadınla birlikte olsam düşüncesinden kendimi kurtaramıyorum’ gibi düşüncelerle belirti veriyor.

    PARTNERİNİZ SATIRIAZIS OLABİLİR Mİ?
    Bu soruları cevaplayın ve yanıtların büyük çoğunluğu ‘evet’ ise partnerinizin mutlaka bir cinsel terapistle görüşmesini sağlayın.
    ➤ Cinsel ilişki sıklığı ve içeriği onu tatmin etmiyor mu veya daha fazlasını istiyor mu?
    ➤ Cinsel isteklerine hayır denildiğinde çok öfkeleniyor mu?
    ➤ Maddi açıdan rahat mı?
    ➤ Sizinle seks yapmak konusunda bazen aşırı istekli bazen de isteksiz mi oluyor?
    ➤ Cinsel konularda görüş ayrılığınızın olduğu tartışmalar sık mı yaşanıyor?
    ➤ Kendini ifade etmekte ve duygusal açıdan yakın olmakla ilgili bir sorunu var mı?
    ➤ Cinsel ilişkiniz sırasında kendinizi yalnız hissediyor musunuz?
    ➤ Pornografik içerikli yazılı veya görsel yayınlardan oluşmuş bir koleksiyonu var mı?
    ➤ Partnerinizin iş haricinde çok boş zamanı oluyor mu?
    ➤ Evdeki ruh hali seks yapıp yapmamasına göre değişiyor mu?
    ➤ Mizacı her an değişebilecek bir yapıda mı?
    ➤ Kendine hayran olma veya kendini büyük görme eğilimi oluyor mu?
    ➤ Çocukluğunda duygusal, fiziksel veya cinsel anlamda bir istismara uğramış mı?
    ➤ Bazı günler kendini öfkeli, yalnız ve yorgun hissediyor mu?
    ➤ Çabuk demoralize oluyor mu?

    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, “Yani bu erkekler sevişmek istemedikleri halde seks yapma dürtülerine engel olamıyorlar. Bu sorun öncesinde aşırı mastürbasyon ve pornografik materyallerle haşır neşir olma durumları oluyor, ardından gelişigüzel biçimde farklı kişilerle cinsel birliktelikler yaşıyor ve bu durum giderek artan bir sıklıkta yaşanmaya başlanıyor. Söz konusu grup seks yapma dürtülerini kontrol edemiyor ve birçok kadın ile seks yapıyorlar” diyor.

    Çok fazla kadın, sorun demek
    Kadından kadına koşan veya sürekli sevgili değiştiren erkeklerin çocukluğa kadar inen büyük sorunları olduğu da düşünülüyor. Bu tür erkekler çok sayıda kadınla cinsel ilişki kurarak cinsel güçlerinin çok fazla olduğunu kanıtlamaya çalışıyor. Böylece zafer kazanmış gibi görünüyorlar ve bu yolla altta yatan aşağılık duygularını saklamaya çalışıyorlar. Yalnızlık, öfke veya kendine karşı duyulan nefret gibi duygularla yüzleşmek yerine bunlardan kaçan erkekler, seks ve aşkı aradıklarını söyleseler de, aslında seksi ve aşkı zamanlarını öldürecek birer nesne haline getirerek kendi yaşamlarını ihmal ediyorlar.

    Nedenler arasında sosyoekonomik güç var
    Dr. Cem Keçe, “Satiriazis’li erkeklere gelişmekte olan ülkelerde ve daha çok alt kültürde rastlanıyor olması önemli bir çelişki. Çünkü gelişmekte olan ülkelerde ve alt kültürlerde iş dışında kişinin zevk alacağı imkanlar olmuyor, bu nedenle cinsellik çok abartılı algılanıyor. Satiriazis, her sosyoekonomik düzeyde, her gelir grubundaki insanlarda görülebiliyor olsa da, daha çok sosyoekonomik yönden kötü olanlarda rastlanıyor” diyor.

    Nereye kadar çapkınlık, nereden sonrası hastalık olarak kabul edilmeli?
    Uzmanlara göre bu sınır, yani Satiriazis sınırı, altı aydan uzun bir süre tek eşli ilişkiye dayanamamak oluyor. Tek bir eşle yetinemeyen, normalin üzerinde cinsel ilişki kuran ve seçici olamayan bu erkekler genellikle sürekli bir ilişkiye sahip olamıyor. Farklı eşlerle cinselliği yaşama dürtüsünü yenemedikleri için bu bozukluk bir çeşit bağımlılık haline geliyor. Dr. Keçe, “Erkek cinselliği bilinmeyenlerle dolu. Sevişmekten büyük zevk alan her erkek, ‘tek partnerle hayat geçmez’ diyerek sürekli sevgili değiştiren ya da partnerini aldatan diğer erkeklerin ruh hali de Satiriazis veya seks düşkünü olarak görülmemeli” diyor.

    SATIRIAZIS’E YOL AÇAN FAKTÖRLER
    Çocukluğun sevgisiz ve güvensiz bir ortamda yaşanmış olması, ruhsal bozukluklar, kalıtım yani genetik faktörler, organik beyin hastalıkları, Kleine- Levin Sendromu, iç salgı bezleri düzensizlikleri Satiriazis’e neden olabiliyor. Çocukluğunda sevgisiz ve güvensiz bir ortamda büyümüş bu erkekler, çocukluklarında bulamadıkları ruhsal ve bedensel sıcaklığı sürekli değişen eşlerde arıyorlar. Bu nedenle gerçek doyumu bulamıyorlar. Çocukluktan gelen bu güvensizlik nedeniyle sürekli kendilerini kanıtlamak ve yeni kadınlar fethetmek gereksinimi duyuyorlar.
    Bu soruna sebep olan diğer rahatsızlıklar arasında erkeklerde yaş dönümü yılları, hormonal dengesizliklerin yarattığı ruhsal bozukluklar ve bunalımlar, şizofreni ve mani gibi dürtü kontrolünün kaybolduğu psikotik durumlar, borderline kişilik bozuklukları, amfetamin veya kokain gibi ilaçlar ile uyuşturucular, kafa travmaları (özellikle frontal lob hasarları), temporal lob epilepsileri, genital egzama gibi durumlarda da Satiriazis’e benzer davranışlar görülebiliyor.

    Alkol ve uyuşturucu gibi bir bağımlılık
    Satiriazis’i olan erkekler kendi sosyal konumuna, saygınlığına veya bulunduğu ortama uygun olmayan cinsel ilişkilere çok sık giriyor ve hayatları boyunca beraber olmayacakları kadınlarla birtakım cinsel ilişkiler yaşıyor. Zaman içinde ise bundan suçluluk duymaya başlıyor ve seks bağımlılıkları onları intihar düşüncelerine götürünceye kadar bir uzmana başvurmuyorlar. Satiriazis’i olan erkekler seks bağımlılıklarını genellikle aradan geçen 6-7 yıl sonra anlayabiliyorlar ve hayatlarını kötü etkilemeye başladığı için tedavi olmaya razı oluyorlar. Satiriazis, alkol ve uyuşturucu bağımlılığı gibi erkeğin itibarını ve saygınlığını yok edebiliyor.

    Sapık olarak görülüyorlar
    Dr. Cem Keçe, Satiriazis sorunu olan erkeklerin kişilik yapıları incelendiğinde, narsisistik yapı, kendine hayran olma, kendini büyük görme ve bağımlı bir kişilik yapısına sahip olduklarının görüldüğünü belirterek, “Çabuk demoralize olan, sıkıntıya gelemeyen ve sıkıntısını giderme adına sürekli arayışlar içinde olan erkeklerde bu sorun görülebiliyor. Hayata bakış açıları genellikle karamsar oluyor ve kendini acındırma gibi bir ruh hali içinde bulunuyorlar. Hemcinsleriyle araları genellikle çok kötü oluyor. İlgilendikleri tek konu pornografi ile sınırlı kalıyor. Satiriazis’li erkekler için birlikte oldukları kadınların güzelliği veya çekiciliği de önemli olmuyor. Bu nedenle Satiriazis’li erkekler toplumda azgın veya sapık olarak adlandırılıyorlar. Biz cinsel terapistler ise olaya böyle bakmıyoruz. Sapıklık ayrı bir konu” diyor.

    SATIRIAZIS SORUNU OLANLARIN BELİRGİN ÖZELLİKLERİ:
    ➤ Kadın partner konusunda seçici olmuyorlar.
    ➤ Cinsel birliktelik sonrası orgazm olmuyorlar ve gerginlikleri devam ediyor, sadece boşalma yaşıyorlar.
    ➤ Sevişmiyorlar, sadece penis-vajina birlikteliğine dayanan bir cinsellik yaşıyorlar.
    ➤ Altı aydan uzun süre tek eşliliğe dayanamıyorlar.
    ➤ Bir tür bağımlılık gibi seks yapma ihtiyaçları oluyor.
    ➤ Doyumsuzluğa varan aşırı seks düşkünlükleri bulunuyor.
    ➤ Genellikle adli olaylara karışıyorlar yani başları seks yüzünden belaya girebiliyor.
    ➤ Mevki veya konumlarını düşünmeden cinselliği yaşıyorlar.
    ➤ Uygunsuz ortamlarda seks yapabiliyorlar.
    ➤ Porno CD, DVD arşivleri bulunuyor.
    ➤ Paralı seksi tercih ediyorlar.
    ➤ Günde birden çok kez seks yapabiliyorlar.
    ➤ Sık sık cinsel fantezi kuruyorlar.
    ➤ Sık mastürbasyon yapıyorlar.
    ➤ Cinsel ilişkiye oranla mastürbasyondan daha fazla haz alıyorlar.
    ➤ Boşluğa dayanamıyorlar, boş kalınca cinsel dürtülerinde artış oluyor.
    ➤ Zamanla intihar düşüncelerine kapılabiliyorlar.
    ➤ Çabuk demoralize oluyorlar, sıkıntıya gelemiyorlar ve sıkıntılarını giderme adına sürekli arayışlar içinde oluyorlar.
    ➤ Sevgisini göstermede zorluk yaşıyorlar, romantik olamıyorlar.

    TEDAVİ SÜRECİ
    Dr. Cem Keçe, “Satiriazis’in tedavisi çok zor. Bu erkeklerde önce dengeli bir ruh hali yaratmak gerekiyor. Yaşanan iç sıkıntıyı gidermek ve dürtü kontrolüne yardımcı olmak için birtakım ilaçlar kullanılıyor. Ardından uzun soluklu ve dinamik yönelimli bir cinsel terapi gerekiyor. Tedavisi minimum altı ay sürüyor ve 6 yıla kadar uzayabiliyor. Tedavi sürecinde ailenin erkeğe sahip çıkması, düzenli bir aile ve iş hayatının olması ile sosyal destek gruplarının varlığı önem taşıyor“ diyor.

    NE YAPILMALI?
    Satiriazis sorunu olan bir partnere sahip olan kadınlar, önce eşine karşı olan tutkusunu, bağlılığını ve sevgisini gözden geçirmeli. Eşiyle devam da edebilir, ayrılabilir de. Devam ettiğinde eşine anlayışla ve koşulsuz sevgiyle yaklaşmalı, onu tedaviye ikna etmeli. Ancak tedavi zor ve uzun bir süreç. Bu süreçte sabırlı olmak zorunda olunulduğu ise unutulmamalı.

  • Hamileliğinizin 10. Haftasında bebeğinizin cinsiyetini öğrenin!

    Hamileliğinizin 10. Haftasında bebeğinizin cinsiyetini öğrenin!

    Hamileliğinizin 10. Haftasında bebeğinizin cinsiyetini öğrenin!

    A.B.D başta olmak üzere Avusturalya, Almanya, Meksika, Bahreyn, Mısır, Lübnan, Ürdün, Kuveyt, Umman, Çin, Katar, Panama, Ekvator, Sudi Arabistan, Suriye, Birleşmiş Arap emirliği, Polonya, Rusya, Güney Afrika, Kolombiya ve Venezuela’da da binlerce anne adayı tarafından kullanıldı, denendi ve başarısını kanıtladı.

    Beklemeye son! Intelligender cinsiyet belirleme testi şimdi Türkiye‘de. Bebeğiniz kız mı? Yoksa erkek mi? Anne adaylarının hamileliklerinin ilk haftalarında sıkça sordukları bu sorunun yanıtını öğrenmek artık çok kolay. Hamileliğin belirlendiği tarihi takip eden 10. haftada evinizin rahatlığında, sağlıklı ve sadece 10 dakika süren bu test, size bebeğinizin cinsiyetini söylüyor.

    Cinsiyet Belirleme Testini web sitesinden http://onhafta.com satın aldıktan sonra güvenle evinizde uyguluyor ve dakikalar içinde sonuca ulaşabiliyorsunuz. Testi uygulamak çok kolay olmakla beraber, bu test anne ve bebeğin sağlığına zarar veren dış etkenlerden korunmalarını sağlıyor.

    IntelliGender Cinsiyet Belirleme Testi sayesinde hamileliğinizle başlayan ve sonogram (ultrason testi)’a kadar geçen zamanı merakla beklemiş olmuyor; bebeğiniz yaklaşık 10 haftalıkken sadece 10 dakika içerisinde cinsiyetinin ne olduğunu öğrenebiliyorsunuz.

    Testi Nasıl Uygularım ?

    Testimizi yapmak son derece kolaydır. (Hamile olduğunuzdan emin olunuz.) Sadece Testimizin kutusunda gelen talimatları eksiksiz uygulamanız yeterlidir. Sabah ilk idrarınızı toplayın ve belirtilen miktarı test şişesinin içine şırınga ile yavaşça ekleyin. Şişenin ağzını kapayın ve sadece yatay dairesel hareketlerle çevirin ve düz bir yere koyun. 10 dakika sonra testinizin sonucunu göreceksiniz. Test şişesinin içindeki sıvının rengini, şişenin üzerindeki renklerle eşleştirip bebeğinizin cinsiyetini öğreneceksiniz. Detaylı kullanım kılavuzu kutu içeriğinde TÜrkçe Ve İngilizce olarak mevcuttur. Sarı ya da Turuncu = KIZ Yeşil ya da dumanlı puslu yeşil = ERKEK,

    Cinsiyet Belirleme Testi hakkında detaylı bilgi almak için http://onhafta.com sitesini inceleyiniz.

    OnHafta Facebook
    OnHafta Twitter

    Intelligender cinsiyet belirleme testi
    Intelligender cinsiyet belirleme testi
  • Erkeğin cinsel ilişkiden kaçması

    Erkeğin cinsel ilişkiden kaçması

    Yatakta ‘başım ağrıyor’ cümlesinin sadece kadınların sığındığı bir bahane olduğu düşünülse de erkekler de çoğu zaman cinsellikten kaçıyor.Onların yataktan kaçma sebepleri ise çoğu zaman biz kadınlardan farklı oluyor.

    Erkeklerin her zaman cinselliğe hazır olduğu düşüncesi aslında onların sırtındaki ağır bir yük gibi. Çünkü erkekler de bazen cinsellikten soğuyabiliyor, cinsel ilgisi ya da isteği azalabiliyor. Bu sorun sadece partnerle ilgili olabilirken bazen de ruhsal ve fiziksel nedenlerden kaynaklanıyor. CETAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğiticisi, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Polikliniği’nde görev yapan Psikiyatri Uzmanı Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Erkeklerde cinsel isteksizlik aslında sanıldığından daha önemli bir sorun. Bu sorunları dört grupta toplayabiliriz. Birincisi herhangi bir neden yokken kişide cinsellikle ilgili isteğin kaybolması. İkincisi başka bir cinsel sorun olmasından dolayı cinselliğe yönelik ilgi ve isteğin zaman içinde kaybolması. Bunların içinde ilk sırada sertleşme bozukluğu, ikinci sırada da erken boşalma sorunu görülüyor. Üçüncü sıklıkta ise eşine ait cinsel bir sorun olması geliyor. Dördüncü grup başka bir hastalığa ya da kullanılan ilaçlara bağlı olarak ilgi ve isteğin kaybolması durumu oluyor” diyor.
    Uzun süre alkol ve madde kullanıma bağlı olarak da cinsel istek azalabiliyor.

    CİNSEL SORUNLAR
    Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Sertleşme sorunu yaşayan erkek için, cinsellik keyif veren bir şeyken ‘Acaba tekrar sertleşme olacak mı?’ gibi bir müsabaka haline gelebiliyor. O andan itibaren cinsellik kaygı vermeye başlıyor, çünkü her olumsuz deneme kişide ciddi sıkıntılara yol açıyor. Özellikle erkek cinselliğine önem veren, erkeğin temel kimliğini cinsellikle tanımlayan kültürlerde sertleşmeyle ilgili sorunlar olması gerektiğinden daha fazla ruhsal sıkıntılara neden oluyor. Bu da beraberinde cinsellikten kaçınmayı getiriyor. Her dört erkekten birinde görülen bir başka sorun da erken boşalma. Erkeklerde cinsellikten kaçınmanın önemli faktörlerinden biri de bu sorun oluyor. Çünkü zamanla cinsellikle ilgili algıların değişmesi özellikle kadın cinselliğinin öne çıkmasıyla, her iki tarafın da doyum alması önemli hale geldi. Erken boşalma ise bu duruma bir engel. Kişi bunu çok dert ederse cinsellikten kaçınma olabiliyor” diyor.

    Bir neden olmayabilir
    Eşiniz bir neden yokken cinsel ilişkiden kaçıyorsa bunun belirli bir nedeni olmayabiliyor. Bazı erkekler cinselliği normal şekilde yaşarken bir anda cinsel ilgilerini kaybedebiliyor. Kadınlarda daha fazla görülen bu durum sonradan ortaya çıkabileceği gibi cinselliğe aktif olarak başlanan ergenlik döneminden itibaren de görülebiliyor. Bu sorunun altında yatan sebepler arasında cinsellik konusunda katı kurallarla yetiştirilme, cinselliğin ahlak dışı olarak kabul edilmesi olabiliyor. Kişinin heteroseksüel ilişki yerine homoseksüel ilişkiye yönelmesi ve bunu yaşayamıyor olması da cinsel isteksizliğe yönlendirebiliyor.

    Cinsel mitler
    Yaşanılan toplumdaki cinsel tabular, mitler, cinsellikle ilgili inanışlar da erkeğin cinsel hayatını etkiliyor. ‘Cinselliği erkek başlatır, erkek cinselliği her zaman ister’ gibi inanışlar erkekte cinselliğe yönelik birtakım yükler getiriyor. Bu yükler bir süre sonra cinsellikten uzaklaşmasına neden olabiliyor. Erkekler cinselliğe her zaman hazırdır inancı cinselliğin başarı göstermesi gereken bir yarışma gibi tanımlanmasına neden oluyor.

    Hastalıklar
    Kalp damar, diyabet, psikiyatrik sorunlar gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar da cinsel istek kaybına neden olabiliyor. İlaç kullanımı dışında hormonal bozukluklar, yaralanmalar sonucu gelişen durumlar ve metabolizma hastalıkları da cinselliği etkiliyor. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Kişinin yaşam zorlukları, ilişki sorunları ve psikiyatrik rahatsızlıklara bağlı ilgi, istek kaybı da olabiliyor. Ani bir kayıp, kişinin işlerinde yaşadığı maddi kayıplar, stresli durumlar, ilişkide yaşanan ciddi bir aldatılma, huzursuzluk da kişinin cinselliğe ilgisini etkiliyor. Psikiyatrik hastalıklar içinde ise depresyon başta olmak üzere doğrudan cinsel isteğin kaybına neden olabiliyor. Cinsel saldırıya maruz kalma, ağır ruhsal hastalıklarda da bu durum söz konusu” diyor.

    Partnerin sorunları
    Eğer birlikte olduğu kadın cinsel bir sorun yaşıyorsa erkekte bir süre sonra cinsel ilgisizlik görülebiliyor. Kadının cinsel isteksizliği, uyarılma sorunu, ağrılı cinsel ilişki, orgazm olamaması ya da vajinismus erkekte de cinsel isteksizliğe neden olabiliyor.

    İkili ilişkilerde yaşanan sorunlar
    Eşler arasında herhangi bir iletişim sorunu varsa bundan ilk etkilenecek nokta cinsellik oluyor. Cinsellik kendi içinde de bir iletişimdir. Eğer çiftlerin birbirlerinden beklentilerinde sorun olduysa, küsme gibi bir durum ortaya çıktıysa cinsellik bazen bu sorunu aşabilse de bazen de ilk etkilenen alan olabiliyor. Aldatma gibi bir sorun yaşanıldığında ise cinsellik kişinin karşı tarafla paylaşacakları açısından sıkıntı vermeye başlıyor. Çünkü kişi ihanete uğradığını düşündüğünde cinsel istek kaybı yaşayabiliyor.

    Ne yapılabilir?
    Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Her çiftin kendilerince geliştirmiş olduğu bir iletişim dilinin olması gerekiyor. Cinsel terapilerde çiftler arasındaki iletişimin yetersiz olduğunu görüyoruz. Cinsellikte iletişim yeterli değilse cinsel sorun da ortaya çıkıyor. Toplumdaki inanışlardan biri konuşmanın cinselliğin büyüsünü bozduğu yönündedir, oysa bu doğru bir düşünce değil. Cinsellikte iletişim tekniklerinde çiftlerin sevişme sırasında sözel ya da bedensel olarak mesaj verebileceklerini öğretiyoruz. Bu mesajın sağlıklı olduğunu belirtiyoruz. Çiftler cinsellik sırasında neden konuşmaz? Çünkü cinsellik alınganlığa açık bir alan, yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Sorunlar reddedilme gibi anlaşılabiliyor. Cinsellikle ilgili konuşmak ayıp gelebiliyor” diyor.

    İletişim nasıl kurulabilir?
    Çiftler bazen kendini haklı göstermek istiyor. Tartışmanın da bazı kuralları oluyor. Her iki tarafın da belirli bir süre konuşma süresi olmalı. Kendi haklılığını değil, kendi yanlışını görmek üzerine konuşmak gerekiyor. Beş dakikalık bir konuşmada “Ben bu sorunda şu noktalardan dolayı doğru yapmamış olabilirim” demek, yani karşı tarafı suçlamayarak konuşmak gerekiyor.

    formsante

  • Evlilik Hayatına Alışma İpuçları

    Evlilik Hayatına Alışma İpuçları

    Bir çift olarak günlük rutine alışmak zaman alabilir. Evlenmeden önce beraber bile yaşıyor olsanız, bekarlık günlerinize özlem duymanız gayet normaldir. Bazıları, evliliğin ilk aylarında çok fazla fikir ayrılığı yaşarlar.

    Eşler başından itibaren her şeyin doğru gitmesini istediklerinden, pireyi deve yapabilirler, en önemsiz konular bile büyük bir sorun haline dönüşebilir. Çoğu problemin kökeninde, aslında evliliğin ne olduğuna dair beklentilerin farklı olması yatar.

    Eşlerden biri evde birlikte geçirecekleri yakın ve rahat anların hayalini kurarken, diğeri ise kariyerine daha çok odaklanmak isteyebilir.

    Yeni başlangıç yapmak…

    Bir evlilikte en sık yaşanan anlaşmazlık konularından bahsedecek olursak, aşağıdakileri sıralayabiliriz:

    Para: Tartışmaların en büyük nedenlerindendir. Para, bir şeylere ne kadar değer biçtiğimizi ve neden ne kadar etkilendiğimizi gösterir.

    Ev işleri: Aslında bu konuda yapılan tartışmalar önemsiz gibi görünse de, altında saygı, sevgi ve adalet gibi nedenler yatar.

    Cinsellik: Yeni evlenenlerin iyi bir seks hayatı olduğu düşünülür. Oysa, çoğu zaman bu böyle olmaz. Pek çok çift, seks için ya meşguldür, ya da cinsel problemlerle uğraşıyordur. Bunların bir alternatifi de seksin sıradanlaşması korkusudur.

    Yakınlık: İlişkinin ilk zamanlarında yakınlaşmak için gerekenleri günlük hayatınızın parçası haline getirmek önemlidir. Hayat meşguliyetlerle doludur ama bir bağ kurmanın olumlu yanlarını geliştirdikçe, bunlar tüm evliliğiniz boyunca sizinle kalır.

    İletişim: Birbirinizden ne kadar farklı olursanız olun, iyi iletişim becerileri, sorunları çabuk bir şekilde çözmenize yardımcı olur.

  • Gelin ve Damatlara Düğün Öncesi Uyarılar!

    Gelin ve Damatlara Düğün Öncesi Uyarılar!

    İşte o gün geldi çattı! Evinizi, düğün yerinizi, müziği ve pek çok şeyi ayarladınız. Sıra geldi önemli ayrıntılara…

    Gelinlik seçimi
    Gelinlik seçimi yaparken uzun boylu bayanlar dar ve kabarık gelinlikleri, kısa boylu bayanlar ise fazla kabarık olmayan gelinlikleri tercih etmeliler. Kilo sorunu olan kadınların omuzları açık olan gelinlikleri seçmemeleri gerekir. Eğer minyonsanız duvağınız uzun olsun ki, daha uzun görünün.

    Gelin makyajı
    Gelinlerin en özel ve güzel gününde makyajları sade ve doğal güzelliğini ortaya çıkarak şekilde olmalıdır. Gözler için suya dayanıklı maskara, siyah ya da kahverengi göz kalemi (gözlere sade bir görünüm verir), çok yoğun olmamak kaydıyla far, hafif allık ve hafif parlaklık veren bir ruj (pembe ya da gül rengi) doğal güzelliğinizi ortaya çıkaracaktır.

    Çok koyu renklerden ve ağır makyajdan kesinlikle kaçınmalısınız. Bir gelin duru güzelliğe sahip olmalıdır.

    Önce duvak sonra saç
    Gelinler önce duvak seçmeli sonra saç stillerine karar vermeli… Eğer duvağınız çıkarılacaksa kuaförünüzün annenize ve damada nasıl çıkarılması gerektiğini söylemesi gerekir.

    Son hazırlıklar
    Düğün hazırlıklarının tören tarihinden en az 1 hafta öncesine kadar organizasyonunun bitmesi gerekir. Masa düzeni, süslemesi, müzik seçimi, fotoğraf ve video prodüksiyon hizmetleri gibi işler asla son günlere kalmamalıdır.

  • Hamileliğinizin 10. haftasında bebeğinizin cinsiyetini öğrenin !

    Hamileliğinizin 10. haftasında bebeğinizin cinsiyetini öğrenin !

    Hamileliğinizin 10. haftasında bebeğinizin cinsiyetini öğrenin ! | 1 2006 yılında önce Amerika’da daha sonra sırasıyla Avusturalya, Almanya, Meksika, Bahreyn, Mısır, Lübnan, Ürdün, Kuveyt, Umman, Çin, Katar, Panama, Ekvator, Sudi Arabistan, Suriye, Birleşmiş Arap emirliği, Polonya, Rusya, Güney Afrika, Kolombiya ve Venezuela gibi ülkelerde satışına başlanan İntelligender cinsiyet belirleme testi şimdi Türkiye’de.

    Testi ne zaman kulanabilirim ?

    Hamileliğinizin 10. haftasında testimizi uygulayabilirsiniz. Birçok anne adayı bebeğinin cinsiyetini ultrason ile ancak hamileliğin 20. haftasında öğrenebilmektedir. Intelligender Cinsiyet Belirleme Testi bu süreyi yarıya indirerek müjdeyi sevdiklerinizle hemen paylaşmanıza olanak sağlamaktadır!

     

     

    Test nasıl uygulanıyor

    Testi uygulamak hem çok pratik ve ucuz hem de sadece 10 dakika. Anne adayinin sabah ilk idrariyla yapilan testin sonucu koyu yeşil olursa erkek, turuncuya dönerse bebek kız anlamına geliyor. Yapılan klinik testler sonucu testin doğruluk oranının %90’ın üzerinde oldugu belirtiliyor.

    Testin yapılış videosu için lütfen tıklayın

    Hamileliğinizin 10. haftasında bebeğinizin cinsiyetini öğrenin ! | 2

    Siz de eşiniz ve sevdiklerinize unutamayacakları bir sürpriz yapmak isterseniz muadili olmayan bu testi, testin turkiye distiributoru olan www.onhafta.com sitesinden temin edebilirsiniz .

    Test hakkında Detaylı bilgi için tıklayın

    OnHafta Facebook
    OnHafta Twitter

    Hamileliğinizin 10. haftasında bebeğinizin cinsiyetini öğrenin ! | 3

  • Başınızmı Ağrıyor ?

    Başınızmı Ağrıyor ?

    Baş Ağrılarının Türleri :

    Gerilim Tipi Başağrısı :

    – Başın arkasında yan ,ön tarafında veya çember tarzında bir gerginlik olarak ifade edilir.Ağrı kademeli olarak yavaş yerleşir.Örnek olarak sabahleyin başlayan ağrı akşama doğru giderek artar.Ağrı 1 saatten birkaç güne kadar sürebilir.Yaşanan stresler ile tekrarlama eğilimi gösterebilir.Tedavisinde basit analjezikler ve psikolojik destek uygulanır.

    Klasik Migren Auralı :

    – Önce görsel bazı bulgular vardır.( renkli halkalar ).Sonra başın tek tarafında ( sağ veya sol ) zonklayıcı ağrı,bulantı ve kusma bulunur.Ağrı süresi 30 dakikadan birkaç saate kadar uzayabilir.Stressli dönemlerde daha sık olmak üzere tekrarlar.Tedavisinde ergotamin preparatları kullanılır.

    Basit Migren Aurasız :

    – Ağrı öncesinde klasik migrende görülen bulgular yoktur.Başlangıçta tek taraflı baş ağrısı daha sonra yaygın zonklayıcı ağrı ve bulantı bulunabilir.Süresi saatlerden bir kaç güne kadar uzayabilir.Tekrarlaması klasik migrene benzer.Tedavisi klasik migren tedavisiyle aynıdır.

    Cluster Baş Ağrısı :

    – Şiddetli, göz etrafında lokalize,rahatsız edici,can sıkıcı durum veya zonklayıcı ağrı olarak ifade edilir.Süresi 15-90 dakika kadardır.Bir veya iki ayda bir demetler halinde tekrarlar.Ataklar arasındaki süreler değişkendir.Genelde alkol ve sigara kullanan erkeklerde görülür.Tedavisinde ağrılı zamanlarda prednison ve ergotamine kullanılır.

    Subaraknoidal Ağrı :

    – Ani yerleşimli şiddetli yaygın bir baş ağrısıdır.Hastalar daha önce yaşamadıkları bir şiddetde ağrı olarak tarif ederler.Günlerce sürebilir.Hastanın yaşamını tehlikeye soktuğu için cerrahi tedavi uygulanır.

    Tümör:

    – Öksürmek,aksırmak veya fiziksel eforla artan,ağırlık hissi tarzında bir sabah ağrısıdır.Akşama yaklaştıkça ağrı hafifler.Haftadan aylara kadar sürebilir.Bu ağrı tipi beyin içi basıncının arttığı durumlarda görülür.Uzun bir süredir bu tipte bir ağrınız varsa bir nöroloğa başvurmanız önerilir.

    Psödotümör:

    – Ağırlık hissi,sürekli ağrı öncelikle fazla kilolu genç kadınlarda görülür.Günlerden haftalara kadar süren uzun bir ağrı dönemi vardır.Öksürmek,aksırmak veya fiziksel eforla ağrı artar.Tekrarlayan lomber ponksiyonlarla tedavi edilir.

    Sinüs Baş Ağrısı :

    – Sinuslar üzerinde lokalize,sürekli ağrı.Günlerden haftalara kadar sürebilir.Tekrarlayabilir.Tedavisinde antibiyotik ve antihistaminikler kullanılır.

    Temporal Arterit :

    – 60 yaş üzerindeki hastalarda görülür.Tek taraflı bir baş ağrısıdır.Saniyelerden saatlere kadar sürebilir.Yaşam boyu tekrarlar.Tedavisinde steroidler kullanılır.

    Trigeminal Nevralji :

    – Bıçak gibi saplanan yüz ağrısı olarak tanımlanır.Tedavisinde karbamazepin veya cerrahi tedavi uygulanır.

    Atipik Yüz Ağrısı :

    – Ağırlık hissi veren sürekli diffüz yüz ağrısı.Tedavisinde amitriptilin veya klordiazepoksid kullanılır.

    Baş Ağrılarının Tedavisi :

    Baş ağrılarının tedavisi için bir nöroloji doktoruna başvurmak şarttır. Yukarıda sayılan baş ağrıları nedenlerini ancak bir nöroloji doktoru değerlendirebilmektedir. Hastalar tarafından sık yapılan bir hata özellikle tekrarlayan baş ağrısı durumunda ağrı kesici ilaçlarla durumlarını idare etmeye çalışmaktır. Oysa örneğin migren durumlarında kullanılan ilaçlar tamamiyle farklıdır. Çünkü migren ağrısı beyin damarlarından kaynaklanmaktadır.

  • Kadınların Yedi Ölümcül Seks Günahı

    Kadınların Yedi Ölümcül Seks Günahı

    CİSED KADINLARIN YEDİ ÖLÜMCÜL SEKS GÜNAHINI AÇIKLADI!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “İNSAN, DOĞASI GEREĞİ İLİŞKİLERİNDE ‘ÖLÜMCÜL GÜNAHLAR’ ADINI VERDİĞİMİZ ‘HATALAR’ YAPAR!”

    İnsanlığın varoluşundan beri en çok kafa yorulan olgulardan biri de kadın-erkek ilişkileridir. İnsan, doğası gereği ilişkilerinde “ölümcül günahlar” adını verdiğimiz “hatalar” yapar. Açık olmak gerekirse herkes hata yapar ama (arkasında) bir yerde bunları yapmaması gerektiğini söyleyecek birilerinin de olmasını ister. Çünkü ilişkileri çürüten şeyler vardır ve insan mükemmel bir canlı değildir. Diğer yandan, kadın ve erkek iki ayrı dünyaya sahiptir ve (birleşerek) bazen tehlikeli bir karışım ortaya çıkartırlar. Bu karışım ister istemez ilişkilerdeki ölümcül günahları meydana çıkarır. Seks hayatında kesinlikle yapılmaması gereken şeyler var. Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, her ilişkinin zamanla yıpranıp yıkılmasına yol açan ve kadınların yaptığı çok önemli hataları açıklıyor…

    KUTSAL ANNEYİ OYNAMAK!

    CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe ; “Annelik, tartışmasız kutsal bir olgudur. Bugün hangi topluma bakarsanız bakın, annelik kimliğinin getirdiği bir aseksüellik vardır. Ancak kadınların bu kimliği yatak odalarının kapısına asmaları gerekiyor. Çünkü onlar, eşleri için evlenmeden önce âşık oldukları ve arzuladıkları kadınlardır ve bu bakış açısı evliliğin en sağlam temelini oluşturur. Kadınlar annelik kimliği ile sevgili kimliğini birbirine karıştırdıklarında, evliliğin temeline balyozla vurmuş gibi olurlar. Bu nedenle kadınların, evlilik hayatında önce kadın sonra anne olmaları gerekir. Kadınlık anneliğin içinde yok olmamalıdır.” diye konuştu.

    ORGAZM TAKLİDİ YAPMAK!

    CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Her şeyden önce bilinmesi gereken şudur; her cinsel ilişkinin sonunda orgazm olma zorunluluğu yoktur. Kadınların, bu tür cinsel mitleri yani hurafeleri bir kenara bırakmaları gerekir.Üstüne üstlük orgazm taklidi yapmak, erkeklerin tamamı tarafından reddedilen ve istenmeyen bir tutumdur. Kadınlar böyle yaptıklarında, erkeklerin kendine olan saygısını kaybetmesini engelleyerek, onlara iyilik yaptıklarını düşünürler. Belki erkekler ilk anda orgazm taklidini fark etmeyebilir ama daha sonra öğrendiklerinde kısır bir döngü içine girerler ve sürekli olarak partnerlerinin orgazm taklidi yapıp yapmadıklarını düşünmeye başlarlar. Bu durum erkeklerde başaramama korkusu adını verdiğimiz performans anksiyetesine neden olabilir.” dedi ve ekledi, “Kadınlar orgazm taklidi yapmak yerine dürüst olmalıdır. Çünkü samimiyet ve dürüstlük ilişkiler için can simididir. Ayrıca cinsellik salt orgazmlardan meydana gelen ve mutlaka orgazmla sonuçlanması gereken bir süreç değildir”.Cinselliğin sonunda çiftin cebinde kalması gerekenlerin, duygusal paylaşımların ve haz dolu anlarının bolluğu olduğunu söyleyen Dr. Kısa; başta göze alınmayan küçük hayal kırıklıklarının, daha sonra çok derin hayal kırıklıklarına yol açabileceğini ve çifti geri dönülmez bir noktaya taşıyabileceğini belirtti.

    İLİŞKİDEKİ GİZEM VE TUTKU İÇİN ÇABALAMAMAK!

    CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bir kadının yaptığı en büyük hatalardan biri kocası ya da erkek arkadaşına en yakın kız arkadaşıymış, ‘kankasıymış’ gibi muamele yapmasıdır. Birçok kadın ilişki süresi uzayınca, erkekle her şeyini paylaşmaya başlar. Oysa kadının da erkeğinden ayrı bir dünyası olması gerekir. Kız arkadaşlarla konuşulan birtakım kadınsı konuların partnerle paylaşılmaması gerekir. Kadınların ve erkeklerin kendilerine has gizemleri olmalıdır. Gizem, tutkuyu besler tutku da cinselliğin devamlılığını sağlar. İrade ve yargıları aşan güçlü bir coşku, istek, amaç ve ihtiras olarak tanımlanan tutku; bir insanın istemesine, duymasına ve düşünmesine egemen olan güçlü bir eğilimdir, uzun süreli, kalıcı ve güçlü bir duygulanımdır. Kadınlar ilişkilerindeki gizem ve tutku için çabalamadıklarında, çiftin zamanla cinsel beklentileri azalabilir ve ilişkiler istenmeyen bir noktaya sürüklenebilir.” dedi ve ekledi, “Bu nedenle, çiftin birbirine olan arzusunun karşılıklı olarak devam edebilmesi için kadına has mahremiyetin partnerle paylaşılmaması gerekir.”

    ERKEĞİN EROTİZMİNİ AŞAĞILAMAK!

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ; “Kadınlar romantizmi erkekler ise erotizmi sever, neredeyse bu evrensel bir kuraldır. Erotizm çoğu zaman aşk oyunlarını, erotik filmleri veya pornoyu kapsar. Öncelikle kadınların bu durumu kabullenmeleri gerekir. Kadınlar partnerlerinin erotizmini yargılamak veya aşağılamak yerine, anlamaya, paylaşmaya ve eşlik etmeye çalışmalıdır. Erotizmi konuşulabilir bir konu olarak görmek ve gerektiğinde partnerlerinin erotik film izleme tekliflerine önyargısız yaklaşmak, yatak odalarına renk getirebilir. Ayrıca cinsel ilişki sırasında sessiz kalmamak gerekir. Çünkü erkekler doğaları gereği daha fazla cinsel uyarım alabilmek için erotik sesler duymaya ve davranışlar görmeye ihtiyaç duyarlar. Kadınlar hissettiklerini daha çok hissettirebilmek için duygularını dile dökmeli, gerektiğinde inlemeli, çığlık atmalı ve bedensel duyumlarını dışa vurmalıdır. ” diye belirtti.

    KENDİ BEDENİNDE KUSUR BULMAK!

    CİSED Genel Başkanı Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Kadınların kendilerini sevmeleri ve beğenmeleri, cinsel yaşamlarında hem kendi hem de partnerlerinin tatmini için hayati önem taşır. Çünkü kendini sevmeyen bir başkasını gerçekten sevemez, kendine değer vermeyen gerçekten bir başkasına değer veremez. Kısa ya da uzun, şişman ya da çok zayıf fark etmez, her kadın güzeldir. Bu nedenle kadınlar gerektiğinde gündüz veya açık ışıkta partnerleri ile birlikte olmalı, evde mahrem yerlerde iç çamaşırlarıyla dolaşmalı ve ilk önce kendi bedenleriyle flört etmelidir. Ayrıca her insan beğenilmek, adam yerine konmak ve önemsenmek ister, kendine saygı duyulmasını bekler. Partnerinin sadece davranışlarına değil kendine bakmasını ve özen göstermesini ister. Akşam partnerinin güzel kıyafetlerle kendini karşılamasını, güzel kokmasını ve küçük sürprizler hazırlamasını hayal eder. Bu nedenle kadınların partnerlerine özenli davranması, kendilerine ve ilişkilerine verdikleri değerin bir göstergesidir.” diye belirtti.

    SEKSİ BİR AMAÇ İÇİN KULLANMAK!

    Cinselliğin, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olduğunu belirtenCİSED Genel Başkan Yardımcısı Uz. Dr. Yasemin Yıldız; ” Cinsellikte kadının ve erkeğin bedenlerini birbirlerine bir armağan olarak sunmaları gerekir. Cinselliği ruhun ve bedenin paylaşılması dışında, kişisel bir amaç veya bir şeyler elde etmek için kullanmak ilişkinin kalitesini bozacaktır. Ayrıca cinsellikle günlük hayatın birtakım kazanımlarını birbirinden ayrı tutmak gerekir. Yatakta elde edilebilen en büyük kazanç partner ile paylaşılan hazlar ve güzel anlar olmalıdır. Çünkü cinsellikle daha fazla sevgi veya gelecek garantisi elde etmeye çalışmak, o ilişkinin masumiyetini bozacaktır.” dedi.

    PENİS BOYUNU TAKINTI YAPMAK!

    Geçmişten bugüne kadar, çok yanlış bir şekilde, penis boyu erkekliğin bir göstergesi olarak algılanıp, takıntıya dönüştüğünü ve birçok çiftin hayatını çekilmez bir hale getirdiğini belirten CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Oysa çiftlerin cinsel hayatlarını daha doyurucu yaşayabilmeleri için penis boyundan daha ziyade birbirine güvenmeleri, dokunmanın verdiği hazza odaklanmaları, samimi ve açık konuşabilmeleri, koşulsuz birbirini sevmeleri, saygı duymaları ve birbirlerine şefkat göstermeleri daha önemlidir. Çünkü penisin boyu değil işlevi önemlidir. Sanıldığının aksine penis boyuyla cinsel performans arasında doğrudan bir ilişki bulunmaz.Penisin en önemli işlevi kadının gebe kalmasını sağlamaktır, diğer işlevi ise cinsellik içgüdüsünü tatmin etmektir. Bu iki işlevin yerine getirilebilmesi sperm sayısı ve işlevlerinin yeterli olmasına, boşalmanın denetim altına alınabilmesine, ereksiyonun gerekli zamanlarda devreye girmesine ve yeterli süre sürdürülebilmesine bağlıdır.” dedi ve şöyle devam etti; “Ayrıca vajina ortalama 10 cm uzunluğunda olan boru şeklinde bir organdır. Vajinanın en çok haz alınan bölümü, dışarıya yakın üçte birlik kısmıdır. Yapılan çalışmalar, girişteki bu 3-4 cm’lik kısım ile klitoris arasında sinirsel bağlantılar olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, kadınlarda cinsel haz merkezi vajina değil klitoristirKlitorisin uyarılabilmesi için penisin çok uzun olmasına gerek yoktur. Kadınların mastürbasyon ile keşfettikleri “direkt klitoral boşalma” yanında, sonradan öğrendikleri “vajinal boşalma”, “dolaylı klitoral boşalma” olarak adlandırılır. “Vajinal orgazm” ise vajinal boşalmaya yol açan direkt klitoral temasların yanısıra kadının beyninde başlayan ve tüm bedeni kaplayan bir olaydı. Diğer bir değişle, bedensel boşalmaya ruhsal boşalmanın eklenmesidir”.

  • Cinsel + ruhsal + fiziksel uyum = TEN UYUMU

    Cinsel + ruhsal + fiziksel uyum = TEN UYUMU

    Ten uyumu denen şey bir efsaneden mi ibaret, uzmanına sorduk öğrendik!

    Cinselliğin iki kişi arasında mükemmel şekilde yaşanabilmesi için en gerekli şey ne desek, çoğunuzun cevabı hazırdır: Ten uyumu! Peki gerçekten böyle bir şey var mı yoksa bir efsaneden mi ibaret ten uyumu denen şey? Uzmanına sorduk…
    Uyumun beyinde, yaşamda, cildin altındaki damarlardan geçen kanda ve sinirlerde olduğunu söyleyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı-Cinsel Terapist Gökçen Erdoğan, “Bütün bunların bir araya gelmesi gerçekten zor ama geldiyse de tepeden tırnağa bütün hücrelerinizi yerinden oynatacak kadar güçlü, aklınızı başınızdan alacak kadar sarsıcı olur.
    Dünya sizin etrafınızda döner, her taraf toz pembe görünür, yüreğiniz artık sizin olmaktan çıkar” diyor ve ekliyor: “Mükemmel ilişkide uyum hem cinsel hem ruhsal hem de fiziksel olmalı. Biri eksik olursa topallama başlar. İlişki bir yerden fire verir ve yakalamak için diğer denizlere yelken açar.”

    Nedir ten uyumu? Mıknatıs gibi bir şey mi?

    Dokunmaya karşı koyamaz hale getiren ve karşındakinin cinsel anlayışına hitap eden bir iletişim şekli aslında. Sadece cinsellik olarak tanımlansa da bunun dışında kalan boyutları da var. Çekicilik, büyü, hayal, tutku, zevk alma ve verme, gözlerdeki hayat ışığı, hayattan soyutlanma, her daim yeşil ışığın yanması gibi.

    Peki olmazsa olmaz mı?

    Öyle bir katiyet yok tabii, ama olsa iyi olur. Eğer ilişkinin mükemmelini istiyorsan girizgah önemlidir. Mükemmel ilişkide uyum hem cinsel hem ruhsal hem de fiziksel olmalıdır. Bu üçlünün toplamı ise ten uyumudur. Bu üçünden biri eksik olursa tam olarak uyum yaşanmaz ve topallama başlar. Bütün sorumluluğu üstlenen ikili bir yerden fire verir ve yakalamak için diğer denizlere yelken açılır.

    Ten uyumu yoksa aşk da yok mu?

    Ten uyumu olmadan da aşk olur tabii, aşkın sadece bir koludur, onunla güçlenir, onsuz zayıflar. Aşkta bağımlılık yaratan kısımdır. Etrafımızda aşk yaşayanların sadece yüzde 10’u ten uyumu içindedir. Günümüzde evli çoğu erkek ve kadın, eşiyle değil de farklı biriyle tensel uyum yaşıyor. Cinsellik dünyası diye bir dünya var ve bu dünya ayıp, günah ve yasak barındırmıyor. Radar gibi her daim arıyor ve hedefe kilitlenip bulduğunda da maalesef tam ortadan vuruyor. O dönemde yer, mekan, kişi ya da mantık barındıran hiçbir faktör olmuyor. Sonradan mantık devreye girse dahi iş işten geçmiş olabiliyor. Ten uyumunda durmak yok, her daim ileriye prensibi vardır. Eşler arasında yaşanırsa da ‘Bal dök yala’ kıvamında bir ilişkiye zemin hazırlar.

    Ünlü Alman filozof Arthur Schopenhauer “Genetik yapının uyuşmadığı birine cinsel çekim hissetmezsin” diyor…
    Ben de diyorum ki, cinsel çekim o kadar yoğun bir duygudur ki genetiği bile değiştirir! Tabii ki genetik bizim kodumuz, genetik her şeyin şifresi ama bu kadar minimalize etmemek lazım. Ben inanmıyorum, bilimsel bir veri değil bu. Ona bakarsak Alfred Louis Charles de Musset de diyor ki:

    “Baldırıma dolanmış beyaz bir baldır
    Alevli bir bakış,
    Düşünce fışkırıyor içinden.
    Hele şu iki meme yok mu?
    Tanrısal bir elin yuvarlaklaştırdığı
    o aşk meyveleri
    Göğüs üstünde ikisi aynı anda titreşen
    Kavradığımda ellerime
    kocaman kocaman gelen!
    Erkekseniz ve bu şekilde bir kadını gördüyseniz genetiğiniz ne olursa olsun kromozomunuz 23 bile olsa içinizde bir kıpırdanma hissedersiniz. O zaman genetik menetik hak getire!

    Ten uyumunu yakalamak kolay mı, zor mu?

    Zor ama zaten zor olan güzel değil mi? Uyum beyindedir, uyum yaşamdadır, uyum cildimizin altındaki damarlardan geçen kanda ve sinirlerdedir. Bunu yakalayabilirsek ne mutlu. Bu kombinasyonların bir araya gelmesi gerçekten zor ama geldi mi de tepeden tırnağa her bir hücrenizi yerinden oynatacak kadar güçlü, aklınızı başınızdan alacak kadar sarsıcı olur. Dünya sizin etrafınızda döner, trafik durur sadece siz yürürsünüz, her taraf toz pembedir, sürekli gülümsersiniz, Polyanna en yakın arkadaşınız olur, yüreğiniz artık sizin olmaktan çıkar.

    Peki ten uyuşmazlığı ayrılık nedeni olabilir mi?

    Olabiliyor maalesef. Fakat ten uyumuna gelene kadar ilişkide başka özellikler de tükenmiş oluyor. Ten uyumu da bunu depreştiriyor. Eğer ilişki başarısızlıkla sonlanmışsa önce sebep anlaşılamaz. Tüm oklar hemen ten uyumuna çevrilir. Bu bir kaçış yoludur. İlişkiyi en son ten uyumu bırakır. Sevgi, saygı, anlayış, şefkat çifti terk etmişse artık ten uyumu orada barınamaz. Bunu tutku, şehvet, çekicilik, hayal ve ışık takip eder.

    Kadınların orgazm olamamasıyla ten uyumu arasında bağlantı var mı?

    Kadının ten uyumunu orgazm olmakla eş olarak nitelendirmek yanlış olur. Uyumun size vaat ettiği en güzel hediye orgazmdır. Her şey tamamsa bu duygu ya da his yaşanabilir. Fiziksel, kimyasal, biyolojik, ruhi gibi uzatabiliriz. Orgazm olamamanın onlarca sebebinden sadece biridir ten uyumsuzluğu. Orgazma giden kısa yollardan biri olsa da, olmaması bu sonuca ulaşılamaz anlamına gelmez.

    İngiliz seks terapisti Andrew G. Marshall, yatak odasında mutluluk için çiftlere sevişmenin ortasında ara verip bir bardak çay içmelerini önerdi… Ne diyorsunuz?

    Birkaç saniye içinde olabilecek olan senaryoyu size yavaşlatılmış olarak çizeyim. Çay alacaksınız, yanınızda kim varsa ona da çay içip içmeyeceğini sordunuz. İlk sözsel temas oldu. Çayları koydunuz ve ona çayı verirken eliniz eline dokundu ve tensel teması yakaladınız. Çayı verirken gözlerine de bakmışsınızdır. Gözsel temas oldu, teninin kokusu her zaman olduğu gibi içinizi gıcıklattı, missel temas yakalandı. Size teşekkür etmiştir, bir kere daha sözsel temas oldu. Tensel teması oluşturabilecek en dayanıklı veriler oluşturuldu. Bundan sonraki aşama duygusal temasın oluşması. Uygun bir ortam yakalayabilirseniz yavaş yavaş tüylerde bir kıpırdanma, kan akımında artış, kalbin basıp gitmesi ve birlikte o ana aynı anlamın yüklenmesi. Ve nihai son: Cinsel temas. Bir çay nelere kadir görüyorsunuz!

    Peki partnerimizle ten uyuşmazlığımız var diyelim. Uyumu zamanla yakalayabilir miyiz?

    Bu grip ya da nezle değil ki bir hap verelim geçsin. Sonradan kazandırılması çok zordur ama ilişkiyi kesip atmamak için denenebilir. Ten uyumu olan kişilerde vücuttan salgılanan çeşitli maddeler bulunur. Bu maddeler hava yoluyla alınıp beyne iletilir. Bu da kişinin duygusunu, davranışını, ruhi tavrını belirler. Bir sonraki hamle artık etkileşimin olmasıdır. Bu maddelerin birçok görevi vardır. Kadınların tam olarak gebe kalma dönemlerinde de yaydıkları bu maddeler erkekler tarafından algılanır ve erkekler kadını daha çekici hisseder. Bu maddelerin salgılanmasını değiştiremeyiz ama nitelikli bir beraberlik yaşanması için çaba sarf edilir. İkiliye aşk ve ilişki konusunda aynı kelimelerle konuşmayı, duygulara aynı anlamı yüklemeyi öğretiriz.

    Neler yapmak gerekir?

    Öncelikle beyni, ruhu, bedeni bir kenara alırız. İçlerindeki ilişkiyle ilgili tüm bilgileri değiştiririz. Uzun ve meşakkatli bir dönem tabii. Bunu terapilerle ya da hipnozla yapabiliyoruz. Partneriyle açık olması gerekir ve bunu yüz yüze, göz göze konuşarak yapmalı. Hayatında küçük değişiklikler planlamalı. Bunların çok pahalı olması gerekmiyor. Gelirken bahçeden bir tane papatya koparıp benim için özelsin demeli mesela. Yemek yerken, birden kalkıp eşinin boynuna bir buse kondurabilir, dokunmanın aslında ne kadar büyülü bir durum olduğunu anlamalı ve anlatmalı. Erkeklerin haz almaktan hoşlandığı kulak arkası, sırt, kol ve boyun, kadınlarda boyun, kalça, bacak ve ayak kredinin asla bitmeyeceği alanlar olabilir. Bu aslında aşk ve ilişkinin devamı için sihirli anahtardır. Değer vermeli ve değer almalısınız, bir noktada hemfikir olmalısınız. Aynı telden çalmıyorsanız hele de cinsellikte bu kötü işte.

    Ten uyumunun olup olmadığını anlamak için ille de sevişmek mi gerekiyor?

    Ruhunuz ya da içiniz bir tuhaf olur, tüm damarlarınızın attığını hissedersiniz, genital bölgenizde bir hareketlenme olur, kalbiniz çarpar, dudaklar kurur ve kelimeler aklınızla saklambaç oynar, onları yakalayamazsınız. Dokunmak istersiniz, onu yaşamak istersiniz. Zamanı durdurup, kelimeleri kullanmadan, ona bakışlarla bir şeyleri ifade etmek istersiniz. Bu aşama ten uyumu aşamasıdır. Cinsel ilişkinin öncesinde ya da onunla eş zamanlı yaşanabilir. İlle de sevişmek gerekmiyor yani.