Etiket: erkek

  • Aşk ve İş Birbirine mi Karıştı ?

    Aşk ve İş Birbirine mi Karıştı ?

    İş yerinde yeni birinden hoşlanmaya başladınız ve ne yapacağınızı bilemiyor musunuz? İşte size altın değerinde öneriler.

    İş yerindeki bir arkadaşınıza duygusal hisler beslediğinizi mi farkediyorsunuz? İşten biriyle kesinlikle ilişki yaşayamayacağınızı düşünürken bu hislere girmek sizi korkutuyor mu? Sakin olun ve çözümü bizim ellerimize bırakın.

    İş yerinde kimsenin duymasını istemediğiniz hislere sahipseniz, öncelikle dışarıdan nasıl göründüğünüze dikkat edin ve soğukkanlılığı elden bırakmayın. Bakışlarınız ve hareketleriniz ile hoşlandığınızı belli etmek yerine ofis dışında bir konuşma gerçekleştirmeyi deneyebilirsiniz.

    Tanımaya çalışın

    Mesela tam işten çıkarken özellikle aynı istikamete gidebilir ve bu esnada biraz sohbet edebilirsiniz. Bu sohbette ona karşı sıcak davranın; hislerinizi çok da belli etmeden aranızda bir elektrik olabilir mi, zevkleriniz ve düşünceleriniz uyuyor mu diye anlamaya çalışın. Eğer onun da size karşı biraz yakınlık hissettiğini düşünürseniz, çok şanslısınız demektir. Aranızda oluşan kıvılcımları kimse farketmeden dikkat etmeniz gereken noktalara gelelim.

    Soğuk davranmak dikkat çekiyor!

    Bundan önceki zamanlarda öğle yemekleri ve molalara birlikte çıkmıyorsanız, yine bu şekilde devam edin, yavaş yavaş birlikte zaman geçirmeye başlarsınız. Ama daha önce de hep aynı ortamlarda bulunuyorsanız, ekstra bir durum sergilemenize gerek yok. Aksine ona soğuk davranıp konuşmamanız herkesin dikkatini çekecektir. Normalde nasıl davranıyorsanız, öyle davranmaya devam edebilirsiniz.

    Göz önündeyken normal davranın

    İlişkiniz güzel bir hal almaya başladığında ve içinizde kelebekler uçuşurken davranışlarınızı kontrol alltında tutmak çok zor biliyoruz; ama ofis dedikodularından korkuyorsanız, normal görünmeye çalışmalısınız. Özel bakışmalar ve gülüşmelerden kaçının. İş yerinde mail yoluyla ve internetten konuşmamaya çalışın; çünkü bilgisayarlar sık sık izlenebiliyor. Patronunuza yakalanmak istemiyorsanız, mesai saatleri içerisinde birbirinizi biraz özleyeceksiniz.

    Mail ya da mesaj yoluyla iletişim kuramadığınız zamanlarda cep telefonuyla mesajlaşırken ve telefonla kısa konuşmalar gerçekleştirirken de dikkatli olun, kendinizi kaptırmayın. Yoksa iş yerinde uyarı alabilir ve dikkatleri üzerinize çekebilirsiniz. İş arkadaşlarınızla katıldığınız ortak davetler ve yemeklere birlikte gitmemeye dikkat edin. Katıldığınız etkinliklerde içkiyi çok kaçırıp herhangi bir dokunuş, bakışma ya da sevgi sözcüğü kullandığınız an dedikodulara fırsat verdiniz demektir. Bu yüzden davranışlarınızı kontrol altında tutarak doğallığınızı bozmayın.

    İş yerinde aşk sizi korkutuyorsa ve bu ilişkiyi kimseye duyurmak istemiyorsanız, önerilerimizi denemeyi bir düşünebilirsiniz. Aşkın her anı heyecanlı ve tutku doludur, iş yerinde gizli bir aşk yaşamaktan kaçmak yerine bu heyecanı ilişkinize yönelterek eğlenceli bir serüven yaşayabilirsiniz.

    Womenist

  • Boşanma Kararı Çocuğa Nasıl Açıklanmalı?

    Boşanma Kararı Çocuğa Nasıl Açıklanmalı?

    Çocuğunuzun boşanma kararınızından en az şekilde etkilenmesini istiyorsanız, bunlara dikkat edin…

    Günümüzde birçok anne ve baba boşanmaya karar verdikten sonra bu durumu çocuğuna nasıl açıklayacağını bilemediğinden yanlış sonuçlara yol açabiliyor. İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil, boşanmaya karar veren ebeveynlerin bu süreçte çocuklarıyla ilgili nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda öneriler verdi.

    Boşanmaya karar veren çiftler, bu kararlarını çocuklarına nasıl açıklamalı? Bu süreçte nasıl hareket etmeli, hangi davranışlarına dikkat etmeliler? İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil, anne ve babalara bu konuda tavsiyelerde bulundu.

    Ortak bir dil ve dürüstlük

    Çiftlerin boşanmaya karar verdikten sonra bunu çocuğa birlikte anlatmaları gerektiğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil; “Eğer ayrı ayrı konuşarak açıklamaları gerekiyorsa da ortak bir dil kullanmalı ve en önemlisi dürüst olmalılar. Dürüst olmak için boşanmanın bütün detaylarını çocuğa anlatmak gerekmez. Özellikle küçük yaşlardaki çocuklara boşanmayı anlatırken, onların anlamlandırabileceğinden daha detaylı bilgiler vermek kafalarının karışmasına sebep olur. Anne ve baba birlikte “Artık eskisi kadar iyi anlaşamıyoruz” şeklinde bir açıklama yapabilir.” dedi.

    “Anne ve babalar boşanma kararlarını açıkladıklarında, çocuk bu durumun onun hayatında nasıl bir değişikliğe yol açacağını bilmek ister.” diyen Sevil; “Belirsizlik, çocuklarda kaygı, korku ve endişe uyandırır. Anne babalar, onun hayatında nelerin aynı kalacağını, nelerde nasıl bir değişiklik olacağını somut örneklerle çocuğa açıklamalıdır.” diye konuştu.

    Çocuğu mesaj iletmek için kullanmayın!

    Özden Sevil, anne ve babaların çocuklarına yapacakları açıklamayla ilgili olarak şu önerileri ekledi: “Birbirlerini suçlamadan açıklama yapmalı ve çocuğu taraf tutmak durumunda bırakmamalıdırlar. Anne ya da baba karşı tarafı suçladığında ya da “annen/baban beni artık sevmiyor”, “annen/baban ayrılmak istedi” gibi açıklamalar yaptıklarında çocuklar ister istemez bir tarafı tutmak zorunda kalırlar ve her çocuk için bu ağır bir yüktür. Ayrılık sonrası görüşmelerde anne ve baba çocuğu arada laf taşıyan bir konuma düşürmemeli, çocuk aracılığı ile diğer ebeveyne mesaj iletmemelidirler.”

    Çocuğun her detaydan haberi olmamalı

    Boşanmanın çocuk açısından en önemli sonuçlarından biri de kuşkusuz velayet konusu. Velayetle ilgili karar sürecinde çocuğa, kimde kalmak istediği gibi bir soru sorulmaması gerektiğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil; “Bu kararın sorumluluğu anne ve baba olarak yetişkinlere aittir. Hiçbir çocuk anne ya da babası arasında bir tercih yapmaya zorlanmamalıdır. Okul öncesi ya da ilkokul dönemindeki çocuklara onların anlamlandırabileceği şekilde açıklama yapılmalıdır. Örneğin; “Okula gittiğin günlerde annenin/babanın yanında kalacaksın. Okulun tatil olduğu günlerde benim yanımda kalacaksın” gibi. Ergenlik dönemindeki çocuklar, velayetin ne demek olduğunu merak edebilir ve sorular sorabilirler. Anne-babalar bunun yasal öncelikle ilgili olduğunu, anne ve babalık olarak bir değişiklik anlamına gelmediğini ve yetişkin olarak, bu konuyla ilgilendiklerini söyleyebilirler.” dedi.

    Özden Sevil velayet konusu ile ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Velayetin anne ya da babada olması halinde, diğer ebeveynle çocuğun görüşmesi düzenli aralıklarla ilerlemelidir. Eğer belirlenen günde çocuğu görmeye gelemeyecekse anne/baba bunu önceden haber vermelidir. Anne ya da baba şehir dışındaysa ya da uzakta yaşıyorsa internetten görüntülü konuşma, telefon gibi araçlarla iletişim devam ettirilmelidir. Eğer anne ya da babanın yeni bir ilişkisi söz konusuysa, çocuğa anne/babanın birlikte olduğu partneri ile ilgili sorular sorulmamalı, çocuk arada bırakılmamalıdır.”

    Anneyi ve babayı sıklıkla görmeli

    Çocuğun sağlıklı gelişimi için hem annesi hem de babası ile olan ilişkisini sürdürmesinin önemli olduğunu söyleyen Sevil; “Çocuğun, ebeveynlerden biri tarafından ihmali, istismarı gibi bir durum yoksa, ikisi ile düzenli görüşmeye devam etmelidir. Çocuğun her iki evde de rutin bir düzeni olmalıdır. Eğer çocuk babası ile sadece hafta sonları görüşüyorsa, iki gün sadece eğlenceli aktivitelere ayrılmamalı, hafta içi uygulanan düzenin devamı şeklinde olmalıdır. Aksi durumlarda, anne çocuğun ödevlerine yardımcı olmak, okulla işbirliği kurmak, fiziksel bakımını sağlamak gibi sorumlulukları üstlenirken, baba sadece hafta sonu eğlencelerini, tatilleri üstlenmiş olabiliyor. Anne-babalar, çocukla ilgili konularda bir araya gelip ortak kararlar alabildiklerinde, çocuk boşanma sonrası sürece daha kolay uyum sağlayabilir.” dedi.

    Olumsuz iletişimden uzak tutun

    “Çiftler ayrılmaya karar verdikten sonraki süreç anne, baba ve çocuklardan daha fazlasını kapsayabiliyor. Özellikle bizim kültürümüzde çiftlerin kendi aileleri de sürece dahil olabiliyorlar. Çocuklar anne babalarından olmasa da diğer akrabalardan anne ya da babayı suçlayıcı açıklamalar duyabiliyorlar.” diyen Özden Sevil; bu nedenle çiftlerin diğer aile üyelerinin çocukla iletişimini yakından gözlemlemesi ve gerektiğinde müdahale etmesi gerektiğini söyledi. Ya da süreci yönetebilecek, “onlar senin annen ve baban ve hep öyle olacaklar ve seni hep çok sevecekler” dilini koruyabilecek akrabalardan da destek isteyebileceklerini belirtti.

    Olumlu iletişim kuran kişilerle konuşmalı

    Boşanma sürecinin çiftler için de zorlayıcı bir süreç olduğunu ve anne ve/veya baba için bu süreci yönetmenin kolay olmayabileceğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil; “Bu durumda kendileri bir uzmandan destek alabilirler. Okulla işbirliği yapmak, çocuğun arkadaşlarıyla vakit geçirmesini sağlamak, çocukla olumlu iletişimi olan aile üyelerini devreye sokmak da önemli koruyucu faktörlerdir.” dedi.

  • Kadınlarda cinsel isteksizlik

    Kadınlarda cinsel isteksizlik

    Cinsel istek kişinin bir partnerle ilişkiye girme arzusudur. Bununla birlikte bu arzuya, olası çekici cinsel partnere yönelik dikkatin olması, yazılı veya görsel erotik materyallere karşı ilgi, cinsel içerikli rüyalar veya fanteziler kurma, cinsel etkinlikle ilgili arzular da eşlik eder. Görme, tatma, dokunma, duyma, koklama , kişinin duygu ve düşünceleri gibi binlerce uyarı cinsel istek doğurur. Cinsel arzu fiziksel, bedensel (hormonal) problemi olmayan herkeste mevcuttur.

    Memorial Hastanesi Cinsel Sağlık Merkezi’nden kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Op. Dr. Dilek Uslu Erdoğru, kadında azalmış cinsel istek hakkında bilgi verdi ve tedavi yollarını anlattı:

    Azalmış cinsel istek bozuklukları, kadının cinselliği başlatmak ya da partnerinden gelen uyarıya cevap verecek ruh halinde olamaması durumudur.

    Cinsellikten keyif alamamak farklı nedenlere bağlı

    * Kadın cinsellikten keyif almaz, orgazm olacak kadar uyarılamazsa cinsel isteğinin düşük olacağı beklenen bir sonuçtur.
    * Bazen kadınlar kültürel, ahlaki veya dini sebeplerden ötürü cinsel dürtülerini baskılar.
    * Cinsel isteğin baskılanmasına yol açan en önemli nedenlerden biri, geçmişte kadının yaşadığı cinsel istismar veya tecavüz nedeniyle, cinsellikle beraber nahoş duyguların canlanmasıdır.
    * Kontrolünü kaybetme korkusu cinselliği baskılayan bir faktör.
    * Gebelik korkusu cinselliği baskılar. Bebek istemeyen çiftler eğer güvenli, etkin bir korunma yöntemi kullanmazlarsa bu sorun kadının cinsellikten uzaklaşmasına yol açar.
    * Yeterli derecede uyarılıp orgazm olmasına rağmen cinsel isteksizlik sorunu yaşayan kadınlar da vardır. Cinsellikten hoşlanmalarına rağmen cinsel birliktelik için istek duymazlar.

    Görev haline gelirse isteksizliğe neden olur
    Kadın istemediği halde partnerini memnun etmek için ilişkiye girerse, bundan zevk almayacaktır. Eğer kadında cinsel isteksizlik kronikleşirse, partneriyle ilişkisi mutlaka etkilenir.

    Cinsel isteksizlik kadınların yarısını etkileyen bir durum. Erişkin kadınların yüzde 43’ü cinsel isteksizlik yaşıyor ve bu nedenle kaygı duyuyor. Partnerlerinde ereksiyon yani sertleşme sorunu olan kadınların da yüzde 44’ünde cinsel istek azalması belirlenmiştir. Cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olan vestibulodinya gibi rahatsızlıklar cinsellikten uzaklaşmaya sebep olabilir.

    Depresyon veya epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar, doğum kontrol hapları libidoyu azaltır.
    Alkolün fazla tüketilmesi, cinsel istek üzerine olumsuz etkiye sahip.

    Cinsel organ ve üreme organlarına yapılan cerrahi girişimler sonrası kadınlarda vücut görünümünün değişmesi, üremeyle ilgili endişelerin doğması, cinsel istek bozukluklarına yol açabilir.

    Menopoz döneminde hormon seviyelerindeki düşüş, vajinal kuruluğa ve sonuç olarak cinsel ilişkide ağrıya sebep olarak ilişkiyi rahatsız hale sokar.

    Gebelik süresince ve emzirme dönemindeki hormonal değişiklikler, bu dönemdeki vücut değişiminin yarattığı olumsuz duygular, uykusuzluk ve yorgunluk, kadınlarda cinsel istek azalmasına yol açar.

    Hormon tedavileri etkili
    Menopoz sonrası cinsel fonksiyon bozukluğu olan kadınlarda androjenlerin (erkeklik hormonu) hormon destek tedavisine eklenmesiyle hayat kalitesinde ve cinsel bozuklukta anlamlı iyileşme meydana gelir. Fakat testosteron türevlerinin ses kalınlaşması, erkek tipi saç dökülmesine yol açabileceği unutulmamalı.

    Östrojen tedavisi lokal yolla vajinaya krem veya vajinal fitil formunda, sistemik olaraksa hap, flaster veya jel formlarında verilebilir. Sistemik östrojen verilen hastaların, kardiyak rahatsızlıklar ve meme kanseri açısından daha sıkı takipte olmaları gerekir. Rahimleri duran menopoz hastalarında östrojenlere ilave olarak progesteron tedavisi de endometriyum kanserini önlemek amacıyla verilmeli.”

    Dokunma egzersizleri faydalı oluyor
    Şeker, hipertansiyon ve koroner kalp hastalığı gibi kronik rahatsızlıkların düzenli diyet ve egzersizle kontrol altında tutulması, fazla kiloların verilmesi kişinin yaşam kalitesini ve genel sağlık durumu iyileştirir, cinsel isteği artırır.

    Kendi bedenini tanımayan, kendini sevmeyen bir kişinin cinsellikten zevk alması veya cinsel olarak istekli olması mümkün değil. Cinsel isteksizliği olan kadının öncelikle kendi vücudunu ve cinsel organlarını tanımasına yönelik egzersizlerle cinselliğini keşfetmesi önemli. Bundan sonraki aşamaysa nelerden hoşlandığını veya hoşlanmadığını eşiyle paylaşarak cinsel yaşamlarında iyileşmeyi sağlamak. Tedavide çiftelere verilen dokunma egzersizleri de duygulanımı ve cinselliği artırır. Kişinin haftada üç kez cinselliği düşünmesi, fanteziler kurarak cinsel ilgisinin artması sağlanırken, partneriyle yaşadığı güzel deneyimleri hatırlaması, cinselliğini yaşama arzusu uyandırır.

  • Kıskanç Erkekle Nasıl Baş Edilir?

    Kıskanç Erkekle Nasıl Baş Edilir?

    Kıskanç erkekle nasıl baş edilir?

    Ah şu kıskanç erkekler…

    Kıskanç sevgili ile berabersiniz yada kıskanç erkekler hep karşınıza çıkıyor yada kıskanç bir eşiniz var. Kıskanç erkeğe nasıl davranılır ve kıskanç erkek ile nasıl baş edilir buyurun yazımızı okuyun…

    Kıskanç erkek ve sevgilisi arasında geçen diyaloglar genelde şu şekilde olur:

    – Canım neredesin?
    – Kızlarla dışarıdayım.
    – Erkek sesi geliyor. Kim var yanında?
    – Yan masadan geliyor sesler.
    – Bu kadar yakından nasıl geliyor? Sana inanmıyorum…

    Ya da bir başka örnek:

    – Hayatım, bu etek biraz fazla kısa değil mi?
    – Ne var canım, alt tarafı diz üstü etek. Hem herkes giyiyor.
    – Beni herkes ilgilendirmiyor, sen ilgilendiriyorsun. Herkes sana bakacak.
    – Bana güvenmiyor musun?
    – Ben sana değil, insanlara güvenmiyorum. Arlısı var arsızı var…
    – Bırak bu kıskançlıkları artık lütfen.
    – Seven erkek kıskanır.

    İşte tam da erkeğin ağzından dökülen bu son cümle, bütün kıskanç erkeklerin ardına sığındığı yegane klişe. Kadın ne zaman dışarı çıksa, defalarca telefon açarak, “neredesin?”, “ne zaman geleceksin?” diye soran, eve geldiğinde de mutlaka kavga çıkaran ‘seven’ erkeklerin sevgi gösterisi kıskançlık halleri. Peki, erkeğinizin kıskançlık krizlerine sık maruz kalıyorsanız nasıl baş etmelisiniz?

    Güven verin

    Kıskançlığın itiraf edilmese de en önemli nedeni güven sorunudur erkek açısından. Size güvense de çevrenizdeki erkeklere güvenmediğini hissederek, sizi bir şekilde elinden alabileceklerine inanır. Ya da düşüncelerini bu kadar ileriye götürmeye bile tahammül edemez ve bir başkasının size bakmasını bile istemez.

    Bu durumda yapmanız gereken, giyim tarzınızdan, arkadaş ilişkilerinizde ödün vermek olmamalı. Aksi takdirde size istediğini yaptırabildiğini fark ettiği anda, başka isteklerini de peş peşe sıralamaktan geri durmayacaktır. Onu sevdiğinizi, gözünüzün ondan başkasını görmediğini, başkaları sizinle ilgilense de bundan etkilenmediğinizi anlatın. Kıskançlık biraz da onun özgüven sorunundan kaynaklandığına göre onu ne kadar yakışıklı bulduğunuzu her fırsatta dile getirerek kendine güvenmesini sağlayın.

    Kıskançlık yapmasına fırsat vermeden, sormak isteyeceği soruların yanıtlarını normal konuşmanızın içinde vererek, bulunduğunuz ortam, yanınızdaki insanlarla ilgili küçük ayrıntılardan söz ederek, korkulacak bir şey olmadığı hissini yaşatmak da güven vermek için iyi bir yol.

    Başka erkeklerin bakışları

    Yolda yürüyorsunuz ve başka erkekler size baktığında sevgiliniz deliye dönüyor. Buna itiraz ettiğinizdeyse, “Başka kadınlar bana baksa sen n’aparsın?” diyor. Bunun üstesinden gelmenin en güzel yolu şu cümleleri kurmak: “Bana bakmaları beni güzel bulmalarından. Ben de kadınların sana baktığını gördüğümde, senin yakışıklılığınla övünüyorum, gurur duyuyorum.”

    Kadınlık içgüdüsü

    Sizi diğer erkeklerden kıskandığında, hemen savunmaya geçip kavga çıkarmak yerine durup şöyle bir düşünün. Belki de gerçekten kıskanmasına neden olacak samimiyette davrandınız o erkeğe. Biraz sinirlerinin yatışmasını bekleyin ve yavaş yavaş, kadınlık içgüdünüz sayesinde karşınızdaki erkeğin size gösterdiği ilginin derecesini ayırt edebileceğinizi anlatın ona. Tanıdığınız, konuştuğunuz hiçbir erkeğe karşı, ona hissettiğiniz duyguları hissetmediğinizi vurgulayın. Sizin gözünüzde sevgiliniz dışında tüm erkeklerin kız arkadaşlarınızdan farksız olduğunu söyleyin.

    Erkek arkadaşlarınızla tanıştırın

    Sadece kız arkadaşlarınızla görüşecek değilsiniz ya, sevgiliz var diye! “Şimdi erkek arkadaşlarımla görüştüğümü söylersem benimki arıza çıkarır” diye düşünüp arkadaşlıklarınızı bozmaya değmez. Siz iyisi mi, sevgilinizi erkek arkadaşlarınızla tanıştırın. Birlikte iyi zaman geçirebileceğiniz aktiviteler organize çalışın. Arkadaşlarınızdan size zarar gelmeyeceğine inandığında, kıskanması için bir sebep kalmayacak ortada ve siz o olmadığı zamanlarda da rahatlıkla erkek arkadaşlarınızla görüşebileceksiniz.

    Alttan almak yetmiyorsa…

    Bazen hafif kıskançlık belirtileri hoşunuza gidebilir. Sizi sevdiğini ve bu nedenle sahiplendiğini hissedebilirsiniz. Hem kıskançlığın temelinde kaybetme korkusu da bulunuyor. Sizi kaybetmekten korkması da hoşlanabileceğiniz bir şey. Bu durumda alttan almak sorun çıkmamasını sağlar. Ama kıskançlığın aşırıya kaçtığı, artık ilişkinizi tehdit eder boyuta vardığı durumlarda, bunu ona açıkça belirtmeli, “Böyle devam edersen bu ilişkiyi sürdüremeyiz” cümlesini kurmalısınız. Kıskançlık, onun da engel olmak istediği ama bir türlü halledemediği bir konuysa, bir psikoloğa görünmesini tavsiye edebilirsiniz.

  • Bebeğinizin cinsiyetini 10. haftasında öğrenin !

    Bebeğinizin cinsiyetini 10. haftasında öğrenin !

    Anne baba adaylarının en hayecanlı anları bebeğin cinsiyetinin öğrenildiği andır. Bu heyecanlı sürecin sonucunu öğrenmek için artık uzun süreler beklemek gerekmiyor.  2006 yılında Amerika’da  daha sonra 25 ülkede satışına başlanan  İntelligender cinsiyet belirleme testi şimdi Türkiye’de.

    Testi Ne zaman Uygulanabiliyor…

    Hamileliğinizin 10. Haftasından itibaren testi uygulayabilirsiniz . Test anne adaylarının bebeğin cinsiyetini belirlemek için 20.haftada yapılan ultrason sonucunu beklemelerine gerek bırakmıyor. Intelligender Cinsiyet Belirleme Testi bu süreyi yarıya indirerek hayallerinizi erken şekillendirmenizi sağlıyor!

    Test Nasıl Uygulanıyor…

    Testi uygulamak hem ucuz hem de çok pratik… Sadece 10 dakikanızı ayırarak 2.kişiye ihtiyaç duymadan evinizde uygulayabiliyorsunuz.  Anne adayinin sabah  ilk idrariyla yapilan testin sonuç rengi , test şişesinin üzerindeki  renklerle eşleştirilip bebeğinizin cinsiyeti belirleniyor.

    Test Doğru Sonuç Verir mi…

    Yapılan klinik testler sonucu testin doğruluk oranı %90’ın üzerindedir. Anne adayının testi talimatlara uygun olması, progestorone tedavisi görmüyor olması ve “polikistik over sendrome” tanısı konulmamış olması haricinde testin yanılma payı bulunmuyor.

    Sizde eşinize ve sevdiklerinize unutamayacakları bir sürpriz yapmak ve bu heyecanı onlarla paylaşmak isterseniz anne adayının sağlığına hiçbir yan etkisi olmayan bu testi, testin Türkiye distribütörü olan www.onhafta.com adresinden temin edebilir, detaylı bilgi alabilirsiniz.

    OnHafta Facebook
    OnHafta Twitter

  • Mutlu Evliliğin 16 Formülü

    Mutlu Evliliğin 16 Formülü

    Eşinizle mutlu bir evlilik sürebilmeniz için bazı hususlara ve kurallara dikkat etmeniz gerekmektedir. Mutlu bir evliliğe sahip olmak için uygulamanız gereken kuralları makalemizden öğrenebilirsiniz…

    1) Eşinize karşı güler yüzlü olun. Onun yanında mümkün olduğu kadar neşeli ve pozitif olmaya çalışın. Unutmayın ki, hiç kimse sürekli somurtan bir eşe kimse sahip olmak istemez.

    2) Eşinize karşı her zaman özenli olun. Her zaman bakımlı görünün. Güzel kokun, temiz olun ve en güzel kıyafetleri önce kendiniz sonra eşiniz için giyin. Kendiniz ve eşiniz için iyi giyinmeyeceksiniz de kimin için giyineceksiniz!

    3) Açken, yorgunken, aşırı kızgın iken, araba kullanırken ve başkalarının yanında tartışmaya girmeyin. Çünkü kişi aç ve yorgunken daha tahammülsüz olur. Aşırı kızgın iken de daha sonra pişman olabileceği birçok şey ağızdan kaçabilmektedir. Araba kullanırken tartışma konusunda da söylenecek tek şey: Hem kendi güvenliğinizi hem başkalarının güvenliğini tehlikeye atmaya gerek yok…

    4) Romantik ortamlar yaratın, çocuklar olmadan baş başa kalmanın yollarını arayın.

    5) Eşinizin ailesi ile iyi ilişkiler kurun. Arkadaşlarıyla iyi geçinin. Yakınlarına yakın davranın. Unutmayın ki aile ve yakın çevrenin görüşleri kişinin üzerinde çok önemli bir etkiye sahiptir.

    6) Eşinize gününün nasıl geçtiğini sorun. Sıkıntı ve sorunlarını paylaşın.

    7) Özellikle sıkıntılı zamanlarında eşinizin yanında olduğunuzu ve onu her zaman desteklediğinizi hissettirin.

    8 ) Onun düşünce ve duygularına saygı gösterin. Unutmayın, herkes sizin gibi düşünmek zorunda değil. Tıpkı herkes gibi düşünmek zorunda olmadığınız gibi.

    9) Onun kendine güvenini artırmak için komplimanlar yapın. Eşiniz komplimanları başkalarından değil sizden duysun.

    10) Onunla geçirdiğiniz zamanın keyifli geçmesine özen gösterin…. Sıkıcılık ve tek düzelik evliliğin en büyük düşmanıdır bun hep aklınızda tutun.

    11) Eşinize karşı her zaman nazik ve kibar olun. Görgü kurallarına dikkat edin. Eşinizin gözünde siz bir hanımefendi (beyefendi) olun hep…

    12) İlişkinizle ve duygularınızla ilgili eşinizle konuşun. Ancak bunun dozunu iyi ayarlayın. Unutmayın ki erkekler, eşleri kendileriyle ilişkileri hakkında konuşurken “sorun mu var?” endişesi yaşarlar. Kadınlar ise konuşmaktan zevk alırlar. Bu yüzden dozajı iyi ayarlayın.

    13) Özellikle başkalarının yanında eşinizi asla eleştirmeyin. Aksine başlarının yanında eşinizi övün. Ne kadınlar ne de erkekler, başkalarının yanında kendilerini eleştiren eşlerini kolay kolay affetmezler.

    14) Cinselliği bir ceza olarak kullanmayın. Yatakları ayırmak evlilik için yapılacak en büyük hatadır.

    15) İyi bir cinsel yaşam sağlayın… Mutlu evliliğin en önemli şartı iyi ve düzenli bir cinsel yaşamdır. Yapılan bir araştırmaya göre iyi bir cinsel yaşama sahip hiç bir çift boşanmamakta…

    16) Ve son olarak, mutlu olmak istiyorsanız, mutlu bir eş seçin. Ve eğer mutsuz bir eşiniz varsa, kendi mutluluğunuz için onu mutlu etmenin yollarını arayıp bulun.

    Uzm. Meral ÖZTÜRK

  • Erkekler evlenmeye nasıl ikna edilir ?

    Erkekler evlenmeye nasıl ikna edilir ?

    Sevgilimizi evliliğe nasıl ikna ederiz? Onu etrafımızda tutmayı nasıl başarırız? Şimdi okuyacaklarınız garantili bir rehber değil ama işinize yarayacak gibi duruyor.

    Kendinizi sevin: Düşünün, siz olsanız sizinle evlenir miydiniz? Eğer mutlu bir insan değilseniz sevdiğiniz adamı da mutlu edemezsiniz. Kendinizi analiz edin ve sevmediğiniz yönlerinizi değiştirin.

    İletişim: İlişkinin başında ve tabiî ki evlilikte de en önemli şey iletişimdir. İletişim sevdiklerimizle bizi bir arada tutan tek yoldur. Ona neler hissettiğinizi, olumlu ve olumsuz her şeyi anlatın.

    Doğal olun: Destekli sütyenler, saç boyaları, makyaj… Onun yanında olabildiğiniz kadar doğal olun. Çünkü beraber yaşamaya başladığınızda sizi her halinizle sevecek bir erkeğe ihtiyacınız var. Evlenmeden önce beraber kalacağınız ve sık vakit geçireceğiniz için doğal hallerinizi görmek onunda hakkı.

    Seksi olun: Cinsellik, ilişkideki tek sorun olmasa da önemli bir konudur. Romantik olun ve ona her fırsatta ilgi duyduğunuzu belli edin. Özgür, eğlenceli, güler yüzlü olun. Erkekler evliliği sadece ev arkadaşı aradıkları için istiyor değiller.

    Rolünüzü bilin: Herhangi bir ilişkinin önemli bir parçası ve vazgeçilmezi olmak iki tarafında istediği bir şey. Ama siz onunda bu konuda hemfikir olduğundan emin olun.

    Ayaklarınız yere bassın: Hayat bir roller coster gibidir. Duygusal gel-gitler yaşayabilirsiniz ama bunu ona hissettirmemelisiniz. Onun hayatında ‘Drama Queen’ olarak yer almayın. Güçlü durun ve eğer kendi başınıza başaramıyorsanız terapistinize başvurun.

    Aceleci olmayın: Erkekler genellikle kadını tanımak için acele etmezler. Ona hiçbir şey için baskı yapmayın. Evlilik süreci kendi hızında meydana gelir ve ne kadar acele ettirirseniz erkek konudan o kadar uzaklaşır. En iyisi ilk bir sene evlilik hakkında konuşmamanız.

    Flörtleşmeye devam edin: Ne kadar zaman geçerse geçsin onunla flörtleşmeye devam edin. Onda uyandırdığınız heyecanı kaybettirmezseniz sizi sonsuza kadar beraber olmak istediği biri olacak görecektir.

    Kendinize güvenin: Kendinizden emin olur ve her şeyle mücadele edebilecek yapınızı belli ederseniz onun dikkatini çekersiniz. Erkekler, kendine güvenen kadınlara saygı duyarlar ve kendilerini ayrıcalıklı hissederler.

    İltifat etmekten kaçınmayın: Fırsat buldukça ona tatlı sözler söyleyin, dudaklarına yumuşak bir öpücük bırakın, durup dururken beline sarılın. Aklından çıkarmasına izin vermeyin.

    Gururunu okşayın: Kötü zamanlarınızda onu azarlamayın. İşten çıkarılmışsa bile onu övün. Ona elinden gelenin en iyisini yaptığını söyleyin.

    Eğlenin: Sinirli ve agresif bir tarza bürüneceğinize mizahi tarafınızı ön plana çıkarın. Negatif olmaktan kaçının.

    Gülümseyin: Yaşadığınız ve onunla beraber olduğunuz için mutlu olduğunuzu gülümsemenizden anlayacaktır. Erkekler gülümseyen kadınları çekici bulurlar. Duygularınızın yüzünüze yansıması onu eritecek ve tüm kuşkularından arındıracaktır.

    Mütevazı olun: Bu kendini önemsemeyen insan demek değildir. Egolarınızı bir kenara bırakın.

    Ciddi bir tartışma içine girerseniz: Sesinizi yükseltmeyin. Fırsat buldukça onunla ne kadar mutlu olduğunuzu ve aslında sorun istemediğinizi ifade edin.

  • En ilginç evlenme teklifleri

    En ilginç evlenme teklifleri

    Son zamanlarda erkekler tarafından ilginç evlenme teklifleri icat oldu. Hayal güçleri geniş olan insanlar tarafından yapılan evlenme teklifleri bazen beklendiği gibi gerçekleşmez. İşte en ilginç evlenme teklifleri…

    1. EVLENME TEKLİFİNİ 20 BİN KİŞİNİN ÖNÜNDE SUNDU
    Zavallı genç, sevgililer gününde, bir NBA maçı sırasında 20 bin kişinin önünde sevgilisine evlenme teklifini sundu. Maça ara verildiği anda sahaya fırlayan genç, kız arkadaşını da sahaya çağırdı. Ulusal kanalların da canlı yayın yaptığı maçta şoka giren genç kız evlilik teklifini reddetti.

    2. MİLKSHAKE İÇİNDEKİ YÜZÜĞÜ YUTTU

    Reed Harris nişanlısı Kaitlin Whipple’a evlenme teklifini fast-food zinciri bir restoranda gerçekleştirdi. Sıcak bir yaz gününde soğuk çilekli bir milkshake içine pırlanta yüzüğü atan Reed, arkadaşlarını da restorana davet etti. Ancak bu esprili evlenme teklifinin sonu pek de eğlenceli bitmedi. İçeceğin içindeki yüzüğü yutan talihsiz Kaitlin’i zar zor hastaneye yetiştirebildiler. İki gün hastanede kalan genç kadın iyileştikten sonra Reed Harris’ten yeni bir evlenme teklifi aldı ve en sonunda evlendiler.

    3. BALON İÇİNDEKİ PIRLANTA YÜZÜKLE TEKLİF
    Londra’da Lefkos Hajji isimli adam, nişanlısı Leanne’ye evlenme teklifini helyum gazıyla şişirilmiş bir balonun içine konmuş 12 bin dolarlık pırlanta taşlı yüzükle yaptı. Evlenme teklifini sözlü bir şekilde yaptıktan sonra içinde yüzük bulunan balonu sevigilisine verirken ani bir rüzgar çıktı ve balon bir anda havalanmaya başladı. Balonun arkasından bir süre koşan genç adam balona yetişemeyeceğini anlayınca, arabasıyla bir süre daha balonun peşinden devam etti. Havalanan balon gittikçe gözden kaybolunca, Lefkos yüzükten umudu kesti. Olayın ardından yeni bir yüzük alıncaya kadar Lefkos’la tüm ilişkisini kesen Leanne’ı tekrar ikna etmek genç adamın zamanını aldı.

    4. EVLENME TEKLİFİ ŞOVUNU UFO ZANNETTİLER
    Almanya’nın Plattling kentindeki genç bir adamın evlenme teklifi bölgede UFO paniği yarattı. İçinde ışık yanan balonları havada uçuran genç adam, tüm kasabanın balonlarla renklenmesine neden oldu. Kasaba halkının ‘Kenti UFO’lar bastı’ diye yorumladığı bu gösteri, şüphesiz ‘evet’ cevabını da beraberinde getirdi.

    5. YÜZÜĞÜ BROOKLYN KÖPRÜSÜNDE DÜŞÜRDÜ
    ABD’de Don Walling büyük çabayla biriktirdiği parayla kız arkadaşı Gina Pellicani’ye pırlanta bir yüzük aldı. Evlenme teklifini Brooklyn köprüsü üzerinde bulunan yürüme alanında ailesi önünde yapmayı planlayan genç adam, elindeki yüzüğü heyecandan yere düşürdü. Büyük bir hızla köprü üzerindeki yoğun trafiğin içine yuvarlanan yüzük gözden bir anda kayboldu. Ardından evlenme teklifini yapan Don Walling, teklifi yaptıktan sonra trafiğin içine atladı ve uzun çabalardan sonra yüzüğü buldu. Üzerinden araba geçtiği için yamulan yüzük ufak bir tamirden sonra normale döndü.

    6. EVLENME TEKLİFİ ÖLÜMLE SONUÇLANDI
    2005 yılında internet ortamında tanışan Scott Napper ve Leafil Alforque birlikteliklerini evlilikle sonuçlandırmak istediler. İlginç bir evlilik teklifi hazırlayan Scott Napper, teklifini Oregon sahilindeki Neskowin plajında gerçekleştirdi. Denizin kenarındaki kayalığın üzerinde cebindeki yüzüğü seviglisine verirken çiftin üzerine gelen dev dalgalar genç kızı denizin içine sürükledi. Leafil Alforque bir daha hiç geri gelmedi.

    7. PASTANIN İÇİNDEKİ YÜZÜĞÜ YUTTU
    Çin’de yaşayan Wen isimli kadın güzel hazırlanmış bir pasta içindeki yüzükle evlenme teklifi aldı. Sevgilisi Chen tarafından hazırlanan sürpriz, romantik bir sinema filminden esinlenerek gerçekleştirildi. İçinde yüzük bulunan pasta dilimini kız arkadaşına ikram eden genç adam, Wen’in önünde diz çökerek teklifini yaptı. O anda pastanın içindeki yüzüğü yutan kız heyecandan bayıldı. Arkadaşları kızı hastaneye zor yetiştirdi.

  • Siz Hangi Aşıklardansınız?

    Siz Hangi Aşıklardansınız?

    Aşk, belki de insanoğlunun en çok peşinde koştuğu duygu. Ama aşktan aşka da fark var; kimi kısa zamanda başlayıp saman alevi gibi yaşanıp bitiyor, kimi uzun yıllar sürüp gidiyor. Peki sizin aşkınız hangisi?

    Acıbadem Eskişehir Hastanesi’nden psikolog Orhan Öztürk aşkın 7 tipi olduğunu söylüyor.

    Tarih boyunca romancılar, şairler, düşünürler, sanatçılar aşk konusundan ilham almış, aşk hakkında sayısız eser yarattılar ve yaratmaya devam ediyorlar. Ama aşk yalnızca sanatçıların konusu değil. bilim insanları da son 50 yıldır sistematik şekilde inceliyorlar. Psikologlar aşık olmanın insan duygu, düşünce ve davranışındaki etkilerini daha iyi anlamak için modeller geliştirirken; sinirbilimciler aşkın psikobiyolojik kökenini keşfetmek adına önemli deneyler yapıyor ve karşılaştırmalı metodlarla insanlarla hayvanları kıyaslayarak hangi organik süreçler aşkın doğasını idare ediyor sorusuna yanıtlar vermeye çalışıyorlar. Artık günümüzde aşk bilimi üzerine kitaplar yazıyor, sempozyumlar düzenliyor hale geldik. “Aşkın 7 hali” ise yüzlerce aşk kuramından yalnızca biri…

    Platonik aşklar, patolojik (hastalıklı) aşklar, karasevda gibi durumlar haricinde aşk, iki kişi arasında yaşanan ortak bir süreç. Aynı aşıklar gibi aşklar da doğuyor, büyüyor, şekil değiştiriyor ve ölüyor. Bu aşklarda üç farklı özellik ve bu özelliklerin birbiriyle ilişkisi 7 aşk tipini ortaya çıkarıyor. Bu üç özellik şöyle sıralanıyor: “Yakınlık, Tutku ve Bağlılık”. 7 aşk tipini daha iyi anlayabilmek için bu üç temel özelliğin daha detaylı bilinmesi gerekiyor.
    Yakınlık: Taraflar arasında kurulan karşılıklı duygusal bağ olarak ifade edilebiliyor. Yakınlık özelliği sayesinde ilişkide sıcaklık, samimiyet, duygusal destek, iletişim, anlayış, huzur, beraber geçirilen zamandan keyif alma durumları gelişiyor.

    Tutku: Tutku aşkın psikofizyolojik boyutu olarak tarif ediliyor. Heyecanlanma, sevgilinin yanında olunca soluğun kesilmesi, kalp çarpıntısı, genel bir uyarılmışlık hali, enerji artışı, erotizm, fiziksel çekicilik, dikkatin sevgiliye odaklanması ve takıntılı şekilde sevgiliyi düşünme gibi özelliklerle kendini belli ediyor.

    Bağlılık: Çiftler arasındaki karşılıklı bağımlılık, her şeye rağmen birlikte olmayı isteme, ortak bir hayat hedefi oluşturma ve sürdürme özelliği olarak açıklanıyor.

    Bu üç temel özellikten her birinin tek başına veya diğer özelliklerle birlikte bulunması durumlarında 7 farklı aşk tipi oluşuyor:

    1) Sadece “bağlılık” (Boş aşk): Tutku ve yakınlığın olmadığı, sadece hayat birlikteliğinin olduğu birliktelikler. Bu durum özellikle görücü usulü ile evlenme ve beşik kertmeliğinin yaygın oluğu toplumlarda (ve tabii ki ülkemizde) sıklıkla görülüyor. Bu tip boş aşk´lar ilerleyen dönemlerde diğer özelliklerin etkilenmesiyle şekil değiştirebiliyor; aynı şekil dolu aşklar da zamanla tutku ve yakınlık boyutunu yitirip boş aşk’a dönüşebiliyor.

    2) Sadece “tutku” (deli dolu aşk): Genelde çoğu aşığın ilk planda ve en heyecanlı hissettiği, cicim aylarının deli dolu yaşandığı, desteğini erotizm ve cinsellikten alan aşk. Yakınlık özelliği de geliştiğinde bu deli dolu aşklar romantik aşklara evrimleşiyor; aksi taktirde yakınlığın ve bağlılığın olmadığı durumlarda genellikle kısa sürüyor. Bu kişiler birkaç gün veya hafta evli kalıp hemen boşanma davası açabiliyor ya da 40´lı yaşlarında beşinci eşinden de ayrılabiliyorlar.

    3) Sadece “yakınlık” (arkadaşça aşk): Yakınlık ve hoşlanma dışında tutku içermeyen, uzun süreli olmayan aşklar. Bu tip aşkta taraflar genellikle partnerlerine ilişkin cinsel çekim hissetmezler. Arkadaşça aşklarda kısa süreli iyi anlaşma, “kardeş gibi sevme”, geçici heves, bittiğinde hemen unutma ama hatırlandığında saygı duyma gibi hallere sıklıkla rastlanıyor.

    4) “Yakınlık” ve “tutku” (romantik aşk): Hem fiziksel çekimin hem de ruhani çekimin yoğun hissedildiği aşklar. Romantik aşklarda duygu yoğunluğu ve sevilen kişinin arzulanması ilişkinin dolu dolu hissedilmesine sebep oluyor. Geçmişteki unutulmayan aşk deneyimleri genellikle bu tip aşklardan kaynaklanıyor. Ancak ne fiziksel çekicilik ne de yakınlık hissi, ilişkinin kalıcı olması açısından tek başına yeterli olmuyor.

    5) “Yakınlık” ve “bağlılık” (dostluğun paylaşıldığı aşk): Çiftlerin birbirine yoğun yakınlık hissettiği, saygı ve sevgi çerçevesi içinde her türlü duygusal ve düşünsel paylaşımın engellenmeden yaşandığı, ancak fiziksel çekimin olmadığı aşklar. Uzun yıllar evli kalıp hiç münakaşa etmeyen, dışardan bakıldığında resmiyet görünümünün belirleyici olduğu, dengeli ve tutarlı birliktelikler sıklıkla bu tip birlikteliklerde görülüyor. Zamanla arzu ve fiziksel çekimin azaldığını hisseden çiftler de dostluğun paylaşıldığı aşk evrenine geçiş yapabiliyor. Bu tip durumlarda sadakatsizliklere de sıklıkla rastlanıyor. “Eşimi çok seviyorum ama artık bir şey hissetmiyorum” veya “30 sene beraberlikten sonra artık çekim hissedemiyorum” tarzı ifadelerin bulunduğu bu aşklar kimi zaman aşırı kıskançlıklara da gebedir.

    6) “Bağlılık” ve “tutku” (arzu dolu aşk): Beraberliği ve evliliği uzun süre devam ettirmenin altındaki temel dürtünün arzu olduğu aşklar. Yakınlık faktörünün olmaması bu tip ilişkilerde ihtilafların ve tartışmaların belirgin olmasına yol açıyor, çünkü taraflar genellikle anlayışsız, bencil, yapıcı iletişim becerilerinden yoksun ve sabırsız oluyorlar.

    7) “Tutku”, “yakınlık” ve “bağlılık” (eksiksiz aşk): Her üç boyutun da tamam olduğu, ideal aşklar. “Mükemmel çift, ruh ikizi, hayatımın aşkı” ve benzeri tanımlamaların yapılabilmesi için tutku, yakınlık ve bağlılık boyutlarının eksiksiz şekilde beraber bulunması zorunlu sayılıyor. Eksiksiz aşk, aşıklara müthiş bir ilişki deneyimi sunuyor. Eksiksiz aşkı elde etmenin zor, ancak devam ettirmen daha da zor olduğu biliniyor. İlişkiyi canlı tutmak için çaba sarfetmek, özverili olmak, etkili ve empatik iletişim sağlamak, sürprizlere açık olmak, cinsel açıdan aktif olmak, saygı ve anlayışı her şeyden üstün tutmak gerekiyor.

  • Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

    GENEL BİLGİLER

    • Dava eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer aile mahkemesinde açılır.
    • Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
    • Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu halde boşanma kararı verilebilmesi için, hakimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü halinde boşanmaya hükmolunur. Bu halde tarafların ikrarlarının hakimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
    • Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
    • Boşanma davası açmaya hakkı olan eş, dilerse boşanma, dilerse ayrılık isteyebilir.
    • Boşanmaya hükmedilebilmesi için geçimsizlik veya anlaşmazlığın evlilik birliğini temelinden sarsacak derecede ciddi ve şiddetli olması gerekir.
    • Ortak hayatın eşlerden sadece biri için çekilmez hale gelmiş olması yeterlidir.
    • Davacı eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında davalı eşe nazaran daha fazla kusurlu olduğu kanıtlanırsa dava reddedilir. Hakim kusur konusunda takdir yetkisini kullanarak karar verir.
    • Boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır.
    • Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tabidir:

    1. Hakim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.
    2. Hakim, bu olgular hakkında gerek resen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez.
    3. Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.
    4. Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder.
    5. Boşanma veya ayrılığın fer’i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
    6. Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir.

     

    Şiddetli Geçimsizlik Boşanma Dilekçesi Örneği

    ……..AİLE MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİNE
    …………….

    DAVACI :
    VEKİLİ :

    DAVALI :

    DAVA KONUSU :

    1) Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Tarafların Boşanmalarına;

    2) Müşterek çocuğun velayetinin Müvekkile verilmesine;

    3)Müvekkilin yanında olan müşterek çocuğu için 500,00 TL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline;

    4) Müvekkile için, davalı aleyhine 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi istemidir.

    AÇIKLAMALAR :

    1. Taraflar, …./…./……… tarihinde evlilik yapmışlardır. Bu birlikteliklerinden …….. isimli çocukları olmuştur.

    2. Müvekkil, bir eş olarak üzerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirmesine rağmen, evlilik sonrası davalının müvekkile karşı olumsuz kişiliği ortaya çıkmıştır. Kültür farklılığı, mizaç uyumsuzluğu baş göstermiştir. Davalı asabi ve geçimsiz bir kişiliği vardır. En küçük sorunları bile büyütmüş, kavga ve tartışma ortamı yaratmaya başlamıştır. Müvekkile karlı hiçbir saygı göstermemiş, müvekkilin kişiliğine ve saygınlığına karşı ağza alınmayacak küfür ve hakaretlerde bulunmuştur. Bu tür küfür ve hakaretlere toplum içerisinde de sürdürmüştür. Davalının müvekkile hakaret ettiğini bir çok kişi duymuştur.

    3. Davalı bu hareketlerini yalnızca müvekkile karşı değil, müvekkilin dost ve akrabalarına karşı da sürdürmüş, onlara karşı tavır takınmıştır, müvekkili toplum içinde rencide ve küçük düşürmüştür.

    4. Müvekkili zor durumda bırakması, çocuğa ve kendisine karşı ilgisizliği hatta çocuğun kirli hazır bezlerini bazen çöpe atmaktan bile imtina ederek yatak odasında bir köşeye atması… İşi olmadığı halde bazen eve geç saatlerde gelmesi, birkaç kez eve uğramaması ve nerede olduğu konusunda bilgi dahi vermemesi, yatakta dahi cinsel anlamda müvekkile olumlu yanıtlar vermemeye başlaması, bu ve benzeri nedenlere rağmen evlilik birliğini çevrenin telkiniyle ve ileride düzelir umuduyla devam ettirme sabrını müvekkil göstermeye çalışmıştır.

    5. Davalı, en son olarak kişisel eşyalarını da alarak müşterek konutu terk etmiş ve anne– babasının evine gitmiştir. Araya giren dost ve akrabaların teşebbüslerine rağmen müşterek konuta dönmemiştir.

    6. Davalı evliliği süresince müşterek çocukla ilgilenmemiştir. Evi terk ederken de müşterek çocuğu komşuya bırakmıştır. Çocuğun velayetinin müvekkile verilmesi, çocuğun yararına olacaktır.

    7. Küçüğün bakım, iaşe, giyim ve her tür gideri için davalının da katkı sunması gerektiği yasa gereğidir. Müvekkilin yanında olan müşterek çocukları ……. için 350,00 YTL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ediyoruz.

    8. Müvekkil davalı ile evlenirken büyük bir mutluluk duyarak evlenmiş, eşine büyük bir değer vermiş ve evliliğinin bir ömür boyu mutlu ve huzurlu bir biçimde süreceği inancı ve hayalini beslemiştir. Ancak davalının yapmış olduğu olumsuz hareketler, müvekkilin hakaretlere maruz kalması ve toplum içersinde küçük düşürülmesi, müvekkilin tüm gayretlerine karşın davalının habersiz ve sebepsiz olarak evi terki, müvekkilde büyük bir hayal kırıklığına neden olmuş, müvekkil üzüntü içinde psikolojik çöküntüye girmiştir. Davalı tarafından oluşturulan ve müvekkilde oluşan manevi keder, üzüntü, moral bozukluğunu kısmen de hafifletmesi amacıyla tamamen kusurlu olan davalıdan 20.000,00 YTL manevi tazminat talep etme zorunluluğu hasıl olmuştur.

    HUKUKİ NEDENLER : İlgili mevzuat hükümleri
    DELİLLER : Nüfus kayıtları, Tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılması, Tanık beyanları ve her tür kanıt.

    SONUÇ : Açıklanan nedenler, göz önüne alınacak ve oluşacak durumlar ışığında ;

    1) Müvekkilin evlilik birliğini devam ettirme durum ve ihtimali kalmadığından Şiddetli Geçimsizlik Nedeniyle Tarafların BOŞANMALARINA;

    2) Müşterek çocuk ………………….’ın velayetinin Müvekkile verilmesine;

    3) Müvekkilin yanında olan müşterek çocukları ……………… için her ay 500,00 TL TEDBİR NAFAKASI olarak, kararın kesinleşme sonrası için ise her ay iştirak nafakası olarak davalıdan tahsiline;

    4) Müvekkil için, davalı aleyhine 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine;

    5) Yargılama giderleriyle, Avukatlık ücretinin dahi davalıya yükletilmesine karar verilmesini davacı vekili olarak talep eder, saygılar sunarım. …/…./……

    Davacı Vekili
    Av………………………..

    Ekler:
    1)Vekaletname
    2) Nüfus kayıtları

     

    Anlaşmalı Boşanma için Dilekçe Örneği