Etiket: erkek

  • Aldatan erkek böyle yakalanır

    Aldatan erkek böyle yakalanır

    Merak ve şühhe içinizi kemiriyor! “Acaba şuan nerede, ne yapıyor?” Bununla başa çıkamadığınız anlarda devreye profesyoneller giriyor. Dedektifler bakın bu işi nasıl yapıyor?

    Dedektiflik artık sadece televizyon dizileri, filmler ve romanlardan bildiğimiz bir meslek değil. Bugünlerde gazetede veya televizyonlarda karşımıza sık sık bir dedektifin karıştığı olaylar çıkabiliyor. 2000 yılından beri faaliyete geçen özel dedektiflik bürolarının sayısında ciddi bir artış var. En çok araştırılan konu ise şüphesiz aldatma vakaları.
    Konuyu uzmanından öğrenelim istedik ve 12 yıllık özel dedektif Kerem Alp ile mesleği ve yaşadıkları üzerine konuştuk.

    Bize kendinizi tanıtır mısınız?

    İngiliz Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Ancak polis olmayı tercih ettim ve 1976′de Emniyet Teşkilatı’na katıldım. 1996′da emekli olduktan bir yıl sonra Pozitif Dedektiflik adlı şirketimi kurdum. O günden bu yana çok çeşitli olaylar üzerinde çalışıyorum.

    Bir dedektif tam olarak ne yapar? Çözdüğünüz ilk olay neydi?

    Dedektif delil toplar. İpuçlarını birleştirerek gerçeğin ortaya çıkmasına yardıma olur. Eniştemi yakalamam ilk işimdi. Ablam eşinden şüpheleniyordu. Araştırmamı istedi. Sonuçta ikinci bir ev ve kadın olduğunu tespit ettim.

    İnsanlar size ne zaman geliyorlar?

    Merak ve şüphe içlerini kemirmeye başladığında bize başvuruyorlar. Öncelikle bu tür konular yakın arkadaşlarla tartışılır. Genellikle ‘Neden takip etmiyoruz?’ fikri gündeme gelir. Sonrasında arkadaş tavsiyesi, basın ya da internet yoluyla, bizlere ulaşırlar.

    Size gelen her işi alır mısınız?

    Müşterinin haklı şüpheleri olduğuna inanmamız lazım. Aksi takdirde işi almayız.

    En çok ne tür vakalarla karşılaşıyorsunuz?

    1000 vakanın ortalama 600′ü aldatmalar oluyor. Geri kalanı kayıplar, dolandırıcılık ve hırsızlıklar olarak dağılıyor. Evlilik öncesi araştırma isteyenler, çocukları hakkında bilgi talep eden ebeveynler de var.

    Kendinizi boşanmalara aracılık yapıyor gibi hissediyor musunuz?

    Biz bu ofiste itinayla yuva yıkarız! Ancak yuvanın yuvalıktan çıkmış olması gerek. Eşlerden biri evinden, çocuklarından, eşinden vazgeçmişse o evliliğin sona ermesini tercih ederiz. Ancak erkeklerin ikilemde kaldıkları, yanılıp, şaşırdıktan zamanlar da olabiliyor. Biz bunu iyi anlamaya çalışıyoruz. Yanıldığının farkında olan erkeğin yuvasının kurtulması için elimizden geleni yaparız. Ayrıca insanların hayatlarına dair pek çok bilgi ediniyoruz. Bunları kötü niyetli insanlardan uzak tutmaya çalışırız.

    İşinizin riskleri nelerdir?

    Takiplerde kişiyi gözden kaçırmamak gerekiyor. Bunu sağlamaya çalışırken bazı sakarlıklar, düşüp, kalkmalar sıkça başımıza gelebiliyor. En sık karşılaştığımız sorunlardan biri de trafik kazaları. İstanbul trafiğinde fark edilmemeye çalışırken kazalara karışabiliyoruz.

    Takip sırasında hiç yakalandınız mı?

    Yakalandığım oldu ama işi tatlıya bağladım. Takip ettiğimizi sonuna kadar inkar ederiz. Ayrıca yakalanma halinde kullanmak için hazır bir hikayemiz mutlaka vardır.

    Kılık değiştiriyor musunuz?

    Elbette. Kimi zaman simitçi ya da tombalacı oluyorum. Kimi zaman bastonlu yaşlı bir amca veya orta yaşta bir zampara olabiliyorum. Bu gibi durumlarda önemli olan fazla göze batacak bir özellik sahibi olmamak. Arabalarımızı da nötr renklerde ve dikkat çekmeyen modellerden seçeriz.

    Teknolojiden nasıl faydalanıyorsunuz?

    Gizli kameralar çok işimize yarıyor. Artık minicik olanları ile hem ses hem görüntü alabiliyoruz.

    Dedektifliğin eğitimi alınabiliyor mu?

    Dedektiflik kursları var. Ancak dedektifliğin teorik değil pratik olarak öğrenilmesi gerekli. Alan çalışması yapmadan dedektif olunmaz.

    Bu mesleğe talep var mı?

    Evet, hem de nasıl. İşsizlik zaten insanlan farklı sektörlere itiyor ama bizim işimiz özellikle gençlere ilginç geliyor. Geçenlerde verdiğim bir ilana 3.000′e yakın cevap geldi. Hemen hemen hepsi üniversite mezunu olan gençler arasında tercihim kendini kamufle edebilecek tiptekilerden yana oluyor. Çok hoş bir kız ya da erkeği işe alamam. Dedektif olacak kişi fiziği ile öne çıkmayan, belki biraz silik tipte olmalı. Ayrıca çalıştığımız kişilerin emniyet veya askeriye kökenli olmalarını tercih ediyoruz.

    İnsanların özel hayatlarıyla ilgileniyorsunuz, sizi tehdit edenler oldu mu?

    Tanındıkça kendinizi ne kadar kamufle ederseniz edin; karısını, kocasını aldatanların sevmediği insan konumuna geliyoruz. Bu zamana kadar arabamın lastikleri defalarca patlatıldı. Bir kez benzin hortumu kesildi. Takip sırasında üzerime direksiyon kırarak kaza yapmama neden olanlar da oldu.

    Verdiğiniz hizmetin karşılığında insanların kazançları ne oluyor?

    Çalıştığımız her vakada boşanma ve tazminat almak söz konusu olmuyor. Ancak olduğu zamanlarda bulduğumuz deliller sayesinde yüklü tazminatlar, evler, arabalar alanlar oldu.

    Bir dedektif olarak çapkınlara ne önerirsiniz?

    Çapkınlardan önce boşanma arifesinde olanlara çok dikkatli olmalarını öneririm. Her hareketleri takip ediliyor olabilir ve bundan zararlı çıkabilirler. Örneğin kocasından ayrı yaşayan bir kadını sokakta tanımadığı biri gelip sarılıp, öpüyor. Yanlışlık denilen olay dava sırasında fotoğraflarla kadının karşısına çıkınca komplo olduğu anlaşılıyor. Başınıza böyle şüpheli bir olay gelirse hemen karakola başvurun.

    Dedektif tutmanın maliyeti nedir?

    Standart bir fiyat yoktur. Her iş kendi içinde özel ve farklı uğraşlar gerektiren türdedir. Delillere ulaşmak için seyahat yapmak, farklı kaynaklara ulaşmak gerekebilir. Bu tür durumlarda yüklü harcamalarımız olabiliyor.

    Kadınlar hangi durumlarda ve neden aldatırlar?

    Eşin ilgisinde azalma olması, kadını farklı arayışlara iter. O sırada da karşılarına mutlaka biri çıkar. Kadın aldatmaları çoğunlukla bu şekilde olur. Bir de aldatılan eş intikam almak için aldatır. Kıskanç erkekler de aynı şekilde kadını başka erkeklere itebilir.

    ALDATAN ERKEK NE YAPAR?

    • Cep telefonunu sürekli sessiz modda ya da kapalı tutar.

    • Gece geç saatlerde telefonuna mesajlar gelir.

    • Tuvalete bile cep telefonuyla girer.

    • Sürekli tedirgindir.

    • İş yemekleri ve iş seyahatleri artar.

    • Eve gittikçe daha geç saatlerde gelmeye başlar.

    • Giyimine ekstra özen gösterir.

    • Cinsel açıdan sevgilisi veya eşinden uzaklaşır.

    • Nedeni olmadan sevgilisi ya da eşine pahalı hediyeler alır.

    • Evliyse alyans takmaz.

    • Tek başına gezi programları yapar.

    • İleriye dönük planlar yapmaktan kaçar.

    • Sürekli internettedir, internette sosyal bir çevresi vardır.

  • Erkeklerin kadınlardan sakladığı sırlar

    Erkeklerin kadınlardan sakladığı sırlar

    Erkeklerin kadınlardan sakladığı sırlar…

    1- Erkeklerinde duyguları incinir ancak bu onlara zarar verse de durumlarını yansıtmazlar.

    2- Bazı erkekler için saçları çok önemlidir. Bazıları içinse şapkanın altında kalan şeylerdir.

    3- Erkekler de şişman olduklarını düşünebilir. Kızlar böyle bir durumda birbirlerine ‘çok şişman değilsin‘ diye konuşurken, erkekler ‘evet kanka, gerçekten kilolusun‘ der.

    4- Erkekler deli gibi egzersiz yaptıktan sonra sadece yemek isterler.

    5- Reddedilme. Bir kızı dışarı çıkaracakları zaman dehşete düşerler. Öncesinde sizden böyle bir mesaj-sinyal almaları onlar için iyi olur. Yoksa onlar için çok korkutucu olabilir.

    6- Bazen kadınların söylediklerinin çok boş olduğunu düşünürler. İstediklerinde duymayacakları bir sisteme sahip olmak isterler. Başkalarıyla ilgili detayları değil sadece olanı duymak isterler.

    7- Tüm erkekler sevgililer gününden nefret eder. Romantik biri olsalar bile bugün onları hasta ediyor.

    8- Kadınların giydikleri kıyafetlerden çok, açıkta kalan yerleriyle ilgilenirler.

    9-Günün sonunda anne oyları toplar. Eğer annesiyle anlaşamıyorsan, bu durumu değiştirsen iyi olur.

    10- Başkarının onların kendilerine inandıkları gibi ona inanmasını ister.

  • Kadınlar ağrılara daha dirençli

    Kadınlar ağrılara daha dirençli

    Ergenlikle başlayan adet ağrıları, sonrasında gebelik ve doğum… Hemen her kadın, yaşamı boyunca şiddetli ağrılara maruz kalıyor.

    Sanılanın aksine kadınlar ağrıya daha dayanıksız değil, onlar sadece sosyolojik rolleri gereği erkeklerden farklı olarak ağrılarını gizlemiyor… Adet sancısı, gebelik ve doğum ağrısı başta olmak üzere her kadın yaşamı boyunca şiddetli ağrılarla karşı karşıya kalıyor.

    Kadına özel bu ağrıların dışında, karın, baş ve eklem ağrılarını da kadınlar erkeklerden daha fazla yaşıyor. Ağrı kişisel bir kavram. Her birey bu sözcüğün anlamını yaşamı boyunca edindiği deneyimlerle kavrıyor. Ancak her iki cinsiyette de farklı biyolojik, psikolojik ve sosyolojik faktörler değişik ağrı deneyimlerine neden oluyor.

    Acıbadem Ağrı Tedavi Merkezi’nden Prof. Dr. Süleyman Özyalçın “Ağrı vücudun belirli bir bölgesinden kaynaklanan, bir doku hasarına bağlı olan veya olmayan, insanın geçmişteki deneyimleri ile ilgili hoş olmayan, duyusal bir histir” diye ağrıyı tanımlayarak şunları söyledi:

    “Tekrarlayıcı ağrı yakınmaları bakımından kadın ve erkek cinsleri arasındaki farklılıklar ergenlik çağı döneminde başlar ve erken yetişkinlik döneminde sürer. Çocukluk çağında da cinsiyet farklılıklarına bağlı ağrı şikayetleri olabilir. Genellikle kız çocukları, ailenin ilk çocukları ve alt sosyo-ekonomik sınıfların çocuklarında ağrı yakınmaları daha fazladır ve bu psikolojik bir olaydır. Erkek çocuklar ise ağrı yakınmalarını daha iyi kontrol altına alırlar.”

  • Sevişmeli mi, sevişmemeli mi?

    Sevişmeli mi, sevişmemeli mi?

    Seks bir ilişki için belki de en önemli şey ama ne zaman olması gerektiği çok ince bir ayar gerektiriyor. İyi bir ilişki ya da evlilikse hedefiniz, size doğru zamanı açıklayayım!

    Şu an saat gecenin ikisi… Müthiş bir şimşek fırtınası odayı aydınlatıyor. Bense yatak yorgan 39 derece ateşle ne entrikalar düşünüyorum! Genelde böyle havalarda insanlar duygusallaşır, sevgilisine/eşine sarılıp uyumak ister falan değil mi? Peki, ben ne yapıyorum; tutmuş ilk tanıştığınız gece o erkekle birlikte olmalı mı, olmamalı mı sorusunun cevabını arıyorum. Beynim; düşünmekten, üretmekten, yazmaktan dinlenemiyor. Hatta şu an hasta olmamın sebebini dahi, bu lobların fazla mesai yapmasına bağlıyorum!

    Bu soru kafana nereden takıldı diye sorarsanız; evvelsi gün çok sevdiğim bir arkadaşım beni aradı. Kısa bir n’aber, nasılsının ardından konu döndü dolaştı tabii ki erkeklere geldi. Anlattığı hikâye çok ilginçti. Bundan iki ay önce barda bir çocukla tanışmıştı ve o gece yatmıştı arkadaşım. Hatta çocukla ben de tanıştım ilerleyen günlerde. Gayet şirin, işi gücü olan, akıllı, ülkemizin nadide üniversitelerinden mezun olmuş, entelektüel bir arkadaş.

    Gel gelelim bu ilişkiyi sarsan bir durum patlak veriyor. Çocuk ilk tanıştıkları günden itibaren evlenmek istemediğini, çocuk sahibi olmanın erken olduğunu düşündüğünü, kırklı yaşların ortalarında belki düzenli bir hayatı seçeceğini arkadaşıma anlatmış; arkadaşım da böyle bir durumun normal olduğunu, kendisinin de evliliği istemediğini belirtmesiyle ilişkileri ortak bir fikre ulaşmıştı. Ama telefondaki ses kunduzların istilasına uğramış gibiydi! Nedenine gelince, bu evliliği düşünmediğini söyleyen arkadaş üç gün önce sözlenmiş, hem de ailesinin ‘uygun gördüğü’ bir kızla! Dikkatinizi çekerim uygun gördüğü diyorum. Hayatımızda böyle bir terim var…

    Sonuna kadar dinledim kunduz istilasına uğramış arkadaşımı ve bir soru sordum. Dedim ki; sen bu çocuğun ailesinin ‘uygun gördüğü’ bir kızla evlenme kararı almasına mı sinirlendin, yoksa sana yalan söylemesine mi? Evet, bence asıl meselemiz buydu. Hangisine sinirlenmişti?

    Neden böyle bir soru sordum biliyor musunuz, birçok insanda gördüğüm ve hayretler içerisinde izlediğim bir şey var. Herkes kendini farklı lanse etme peşinde… Evlenmemeyi entelektüel bir girişim olarak görenler çoğunlukta, ilk gece tanıştığı adamla yatan kadınlar sarmış etrafımızı! Hayır, ilk gece tanıştığınız bir adamla yatmayın demiyorum kimseye, ama ileriye dönük bir ‘yatırım’ (koca bulma operasyonu) düşünüyorsanız ya da adamın size âşık olmasını istiyorsanız ilk gece sevişmeyeceksiniz arkadaş! Bu kadar basit işte… Erkekler istediklerini alma (ne olduğunu açıklamama gerek yok sanırım) derdindeler, ha şu da var sizden almasalar başkasından rahatlıkla temin edebiliyorlar. Ama nedense siz o adamla yatmadıkça değeriniz artıyor gözünde. A tipi fon hesabı, uzun sürede kazanç sağlayan bir yatırım olup çıkıyorsunuz.

    Arkadaşıma da aynı şeyi söyledim. İstediği kadar entelektüel olsun, dünyadaki bütün üniversiteleri bitirmiş olsun, o da yetmesin kıçına çip takılmış gibi sekiz dil konuşsun, erkek erkektir. İlk gecede onunla birlikte olan kadın, başka erkeklerle de rahatlıkla birlikte olabilir diye düşünür erkek… Kadın gibi ince detayları düşünmez ki! Arkadaşımın da hatası büyük; göğsünü gere gere ben evliliği düşünmüyorum, çoluk çocuk da yapmayacağım, biz dünyayı gezeceğiz, hayatımızı yaşayacağız derken iyiydi her şey! Adam yanındayken atıp tutuyorsun, gidince de kızıyorsun! Her kadın evlenmek ister, çocuk ister, sabah uyandığında yanında bir adam ister. Sen de yalan söylemişsin işte, adama neden kızalım şimdi?

    İnsanların kendilerini farklı lanse etmelerinden ötürü çok büyük iletişim hataları doğuyor, emin olun. Kadınlar gereğinden fazla özgüven gösterisinde bulunuyorlar, erkekler sadrazamların uzvundan düşmüşçesine takılıyorlar, ilişkiler yalanlar üzerine kuruluyor ve kimse gerçeği öğrenmek istemiyor.

    Hepimiz hata yapabiliriz, hatta yapmalıyız da… Kendimizi ve isteklerimizi ancak böyle keşfedebiliriz. Ben de böyle hatalar yaptım. Anlatmadan duramayacağım. Sanırım bundan iki-üç ay önceydi. Biriyle tanıştım. Buluşmalar, muhabbetler falan, her şey çok güzel. Her konuda fikir paylaşımı yaşanıyor, her sabah güzel aşk mesajlarıyla uyanıyorum. Kendimce mutluyum. Bir taraftan da bir açık yakalamaya çalışıyorum, ne yalan söyleyeyim. O kadar yalancı ve riyakâr tipler gördüm ki, insanlara/erkeklere güvenmem zaman alıyor.

    Ve bingo! Araştırmacı gazeteci ruhum rahat duramadı işte, öyle büyük bir yalan keşfettim ki inanamazsınız. Sanırım erkekler en çok statü konusunda yalan söylüyor, bunu da böylece anlamış oldum. Arkadaşıma sorduğum soruyu kendime de sordum; sana yalan söylediği için mi kızgınsın, yoksa gerçekten bu statüye sahip olmadığı için mi? Cevabım kısa ve netti; yalan söylediği için sinirliydim. Bundan önce borderline bir adamla birlikte olduğumu göz önünde bulundurursak bu adamın yaptığı az bile ama artık bünye böyle durumları kaldıramıyor. Erkeklerin statü, küçük dağları ben yarattım, bekâret mi ahaha o ne demek havaları; kadınların ah ben ne modern kadınım seninle de şuracıkta yatarım, çocuk mu ne gereksiz bir girişim tavırları ortalığı karıştırıyor.

    Bu yazıdan da şu sonuç çıkıyor. Eğer bir ilişki istiyorsanız, ilk gece o erkekle yatmayacaksınız. Ha maksat eğlenmek, hayatınıza yeni pozisyonlar kazandırmaksa istediğinizi yapın. Ama sakın sabah adamın gözlerinin içine bakıp birlikte olsak nasıl olur acaba diye düşünmeyin. Mümkünse savaş alanını terk edin, benden size tavsiye!

  • Erkeklerin En Romantik Olduğu Yaş

    Erkeklerin En Romantik Olduğu Yaş

    İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre erkeklerin 53 yaşında en romantik çağında olduğu ortaya çıktı…

    Araştırmacılar, yaşları 18 ila 65 yaş arasında değişen 2 bin erkek arasında yapılan araştırmada, 51 ila 55 yaş aralığındaki erkeklerin 4′te 3′ünün eşlerine her gün, en romantik jest olarak bilinen “Seni Seviyorum” ifadesini kullandığını ifade etti.

    Araştırmacılar, 50′li yaşlardaki erkeklerin genç erkeklere göre aşka daha düşkün olduğunu ve eşlerine sürpriz yapmayı daha çok sevdiğini açıklarken, bu erkeklerin yarısının şiir yazarak, yarısının ise romantik haftasonu tatili düzenleyerek eşlerine sürpriz yaptığını belirtti.

    Araştırmacı, Jim Forward, “50′li yaşlara gelen kişiler hayatın tadına varmış, deneyimli ve eşlerini memnun etmek için usta kişilerdir. 50′li yaşlarına gelen kişiler, gençliğinde eşleriyle sayısız tartışmada bulunmuş, yüzlerce hata yapmış kişilerdir” dedi.

    Forward ayrıca, “53′üne gelen bir erkek eşini mutlu etmek için neyin işe yaradığını bilen kişidir. 20-25 yaş aralığındaki erkeklerin sadece 4′te 1′i eşini son zamanlarda yemeğe götürdüğünü ifade ederken, 53′ündeki erkeklerin hemen hemen yarısının eşini yakın zamanda akşam yemeğine çıkardığını söyledi” dedi.

    Ayrıca 50′li yaşlardaki çiftlerin genellikle yalnız yaşadığını söyleyen Forward, “Yaşlı nesille genç nesil arasındaki önemli farklardan biri de, çiftlerin yaşlılık döneminde birbirlerini şımartmaya daha fazla zamanlarının olması ve haftasonları dışarıda eğlenmek için daha özgür olmasıdır” dedi.

  • Gebelikte cinsel yaşam

    Gebelikte cinsel yaşam

    Dr. Özalp, anne adayının geçirdiği fiziksel değişimler nedeniyle psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalırken, baba adaylarının da bu süreçte eşlerine nasıl destek verecekleri konusunda sorun yaşadıklarını kaydetti.

    Gebeliğin, kadının ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreç olduğunu belirten Op. Dr. Pınar Özalp, “Gebelik hormonlarının etkisiyle; kalp damar, solunum, sindirim, kas-iskelet, genital ve tüm diğer sistemlerde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Anne adayı bu değişimleri aşama aşama hisseder ve yaşar. Bu süreçte, yeni duruma adaptasyonda güçlükler, bebeğiyle doğum ve doğum sonrası ile ilgili kaygı ve korkular, vücut şeklindeki değişiklik nedeniyle beğenilmeme düşüncesi, gebelik döneminde yaşanan en önemli sorunlardır” dedi.

    Anne adaylarının, gebelik sürecinde özellikle eşi ve yakın çevresinden yeterli desteği görmediğinde, bu sürecin getirdiği doğal değişimleri bir sorun olarak algılayabildiğine dikkat çeken Op. Dr. Pınar Özalp, şunları söyledi:

    “Eşler arasındaki ilişkinin en önemli boyutu olan cinsellik de; bu dönemden ve yanlış inanışlar yüzünden olumsuz etkilenebilir. Çünkü eşler, cinsel yaşamlarındaki olumsuz gelişmeyi çoğu zaman bir problem olarak değil, gebelikte yaşanması zorunlu bir süreç olarak kabullenir. Problem olarak görse bile doktorları ya da çevreleriyle paylaşmaktan çekinir. Zaten konuşulması bile tabu olan cinsellik konusu, konuşulmamak üzere gündeme getirilmez. Oysa ki, cinsellik gebelikten önce nasıl evlilik yaşamının önemli bir parçasıysa, gebelikte de yaşanması gereken durumdur. Çünkü gebelikte düzenli cinsel ilişki, anne adayının psikolojik durumuna ve gebelik sürecine olumlu etkiye sahiptir.”

    CİNSEL İLİŞKİYE ENGEL SORUNLAR ÖNEMSENMELİ
    Sağlıklı bir gebeliğin; düşük, bebekte sakatlık ve erken doğum gibi sorunlara yol açmadığını, gebelik takibi süresince herhangi bir problem yaşanmamışsa, doğuma bir ay öncesine kadar cinsel ilişkiye girilebileceğini belirten Özalp, “Ancak bu dönemde eşler arasında destek ve anlayış çok önemlidir. Gebelikte; düşük ve erken doğum tehlikesi, bazı plasental hastalıklar, bazı enfeksiyonlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar varsa, gebelik döneminde cinsel ilişki kısıtlaması getirilebilir” diye konuştu.

    DOKTORUNUZLA KONUŞMAKTAN ÇEKİNMEYİN
    Anne adaylarının eşleriyle birlikte, cinsellik hakkındaki endişe ve ön yargılarını mutlaka doktoru ile paylaşması gerektiğini de sözlerine ekleyen Op. Dr. Pınar Özalp, “Sorunların çözümüyle ilgili ilk adım, bu şekilde atılmış olacaktır. Doktoruyla gerekli şekilde konuşarak, gebelikte yaşayacağı tüm değişiklikleri önceden öğrenen anne adayları, normal ve normal olmayan süreçlerle ilgili bilgi sahibi olacak ve cinsel yaşamına adapte olması kolaylaşacaktır” ifadelerini kullandı.

    İHA

  • Yuvayı Dişi Kuş mu Yapar?

    Yuvayı Dişi Kuş mu Yapar?

    “Yuvayı dişi kuş yapar” söylemi, evliliklerdeki kadınların rollerine gönderme yapan anlamlı bir söz. Bir evlilikte kadın mutlu değilse o evliliğin mutlu olmasının zor olduğunu vurgulayan uzmanlar, erkeklerin duygusal davranış ve olaylara verdikleri tepkileri dahi kadınların şekillendirdiğini ifade ediyor. Yani sağlıklı ve huzurlu bir evlilikte kadına çok önemli görevler düşüyor.”

    Evliliğin anahtarının kadınlarda olduğunu, mutluluğu yakalamanın yine kadınların elinde olduğunu hatırlatan Üsküdar Üniversitesi Feneryolu Polikliniği’nden Uzm. Psk. Seliyha Alten, erkeğin her davranış ve tepkisinin altında kadınların olduğunu vurguluyor. Alten;

    Kadınların öncelikle erkeklerin tüm duygusal davranışları ve olaylara verdikleri tepkilerinin kendilerine bağlı olarak değiştiğini bilmeleri gerekmektedir. Bu gerçek evliliklerin anahtarıdır ve bunun bilincinde olup buna yönelik doğru davranışlar sergileyen kadınlar evliliklerinde mutluluğu yakalayabilmektedir.”

    Bir erkeğin eşinden en çok beklediği şeylerin başında çok fazla dile gelmese de takdir edilmek, onaylanmak ve şefkat olduğunu ifade eden Alten, erkeklerin kadının kendisini güçlü hissettirmesine ve kendisine ihtiyacı olduğunu bilmeye ihtiyaç duyduğunu kaydediyor.

    Erkeğe erkeklik hissini kadın verir!

    “Yani kendini erkek gibi hissetmek için karısının desteğini görmeyi tüm benliği ile beklemektedir. Erkeklerin kendisine bu şekilde hissettiren ve şefkat gösteren kadınlara eğilimi yüzyıllardır bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla aslında kadınlardan daha duygusal olabilen erkeklerin en büyük beklentisi bu alanda kendini göstermektedir. Kadınların eşlerine bu kalıpta yaklaşabilmeleri, aslında değişim gücünü elinde tutmalarına olanak sağlayan en önemli etkendir.”

    Erkekler eleştirilmeden, suçlanmadan, akıl verilmeden dinlendiklerinde kendilerini daha rahat ifade edebilmektedir diyen Uzm. Psk. Seliyha Alten, çiftlerin birbirlerine zihin okuyarak davranmamaları gerektiği uyarısında bulunuyor.

    Koşulsuz dinleyici olabilmek iletişimi sağlıklı kılıyor

    Evliliklerde çoğu iletişimin sorunlarının çiftlerin birbirlerinin zihinlerini okuyarak ona göre davranış gösterme eğiliminde olmasında kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla suçlanacağını, eleştirileceğini düşünen erkeklerin kendilerini iletişime kapamaları ya da dürüst davranmadıklarını görmekteyiz. Sağlıklı iletişim kurulmasını sağlayacak önemli tutumda kadına düşen rol koşulsuz bir dinleyici olabilmektir.”

    Uzm. Psk. Seliyha Alten modern çağla birlikte kadınların psikolojik anlamda daha fazla yıprandıklarının altını da çiziyor.

    Hoşgörülü kadın beklentilerinin karşılığını görüyor

    “Modern çağın getirisi olarak ev içinde ve ev dışında ciddi sorumluluklar alan kadınlar psikolojik anlamda daha fazla yıpranmakta ve evlilik içerisinde erkeğin payına düşen sorumluluklarda beklentisini yukarıda tuttuğu gibi, ihmallere karşı daha duyarlı davranmaktadır. Bu ruh halinde kadın iletişim kurarken sağlıksız tutumlar gösterme olasılığı artmakta kocasını eleştiren, sürekli şikâyet eden ve hatta onları hor gören bir yapı içerisinde davranmaktadır. Oysa evde eşlerine karşı daha hassas, düşünceli davranabilmeyi başaran kadınların eşlerinden beklentilerini görebilme anlamında daha fazla destek aldıkları görülmektedir.”

    Farklı fikirlerde ortak paydada buluşabilme önemli

    Çevredeki kişilerin fikirlerine ilişkin de önemli uyarılarda bulunan Uzm. Psk. Seliyha Alten evlilikte biz olma gelişimine dikkat çekiyor.

    “Evliliklerde kadınlar tarafından yapılan ve en sık görülen sağlıksız tutumlardan bir tanesi de yakın çevrenin desteğini aldığı konularda etkilenme düzeylerinin fazlalığı olmaktadır. Kadınlar özellikle çatışma yaşadıkları konularda, kararsız kaldıklarında yakın çevrenin fikirlerine başvurmakta ve genellikle bu çevrenin etkisi altında kalarak kararlar vermekte ya da iletişim şeklini sürdürmektedir. Oysa evliliklerde “biz olma gelişimi” kadın ve erkeğin ortak görüş birliğine varabilme becerisi ile doğru orantılıdır. Konu ne olursa olsun farklı görüş ve fikirler olduğu zaman ortak paydada buluşabilmeyi sağlayabilmek önemlidir.”

  • Mutlu Bir İlişkinin İpuçları

    Mutlu Bir İlişkinin İpuçları

    Sevgi sözcükleri ile başlayan aşk masalınız artık size enerji vermek yerine tüm enerjinizi tüketebilir. İşte sağlıklı bir ilişkinin ipuçları…

    Sevme ve sevilme ihtiyacınızı karşılamak için nelerden faydalanıyorsunuz… Aileniz, arkadaşlarınız ve sevgiliniz. Tüm bu alanlardan ya da her birinden ayrı ayrı beslenmek sağlıklı bir insanın oluşumu için çok önemlidir.  Ama aşık olduğunuzda yani sevgiliye olan sevginizin sizi çok daha farklı bir boyuta geçirdiğini, her şeyi unutturacak boyutta tüm vücudunuzu sardığını, bazen yaşamınızda her şeyden sıyrılıp sadece onun varlığını düşündürdüğünü fark etmişsinizdir. Sabah uyandığınızda telefonunuzda özlemle dolu günaydın mesajı, gözlerinizi açtığınızda varlığı ile size huzur veren ve içinizi ısıtan gülüşü, işe gittiğinizde sizi sevdiğini ifade eden o etkileyici cümleleri, akşam olduğunda ona yeniden kavuşmanızın sizde yarattığı o mutluluk ifadesi…

    Peki ya kötü giden bir ilişki olunca.. Sevgi sözcükleri ile başlayan bu peri masalının artık size enerji vermek yerine tüm enerjinizi damarlarınızdan bir bir almasının sizde yarattığı duygu… Bu ilişkiyi devam ettirmek ya da bitirmek. Kararsızlıklar…Güzel ve kötü anılar.. Artık onsuz yaşamak…

    Bu duyguları yaşayan kadın ve erkeğin; ilişkiye mutlu bir şekilde devam etmesi için oynaması gereken roller vardır. Bu roller; ilişkiyi canlı tutar. Peki, nedir bu roller?

    Kadın ve erkeğin arasındaki güçlü bir sevgi bağı.”Seni gerçekten çok seviyorum ve yaşamımda çok önemli bir yerdesin ”  İki ayrı insan ve farklı kişilik özelliklerinin olduğunun, farklı ailelerden geldiklerinin, yaşamdan beklentilerinin birebir aynı olmadığının farkında olarak yaşamak.

    Sorunsuz bir ilişki yoktur ama bir çözüm elbette ki vardır. Bu çözümleri önce kendiniz araştırmaya çalışın sonra onunla birlikte sakin bir anınızda konuşmaya çalışın. Bu maddeleri birlikte oluşturun. Öfkelerinizi kontrol edebilmeyi öğrenin. Gerekirse bunun için bir uzman desteği alın. Her şeyden önce bunu kendiniz için kontrol etmelisiniz. Çünkü öfke öncelikle kişinin kendisine zarar verir. İlişkinin devam edebilmesi için iki tarafın da çaba göstermesi çok önemlidir. Bazen diğer kişi bu çabayı gösterecek güçte olmayabilir. Bunu fark ettiğinizde ona tolerans göstermek gerekir. Bazen siz de bu güce sahip olamayabilirsiniz. O zaman da sıra onda olacaktır.

    İlişkinizde yaptığınız her şeyi kendiniz için yaptığınızı düşünün. Çünkü bu sizin ilişkiniz. Onu siz seçtiniz, sevgili olma ya da eş olma teklifini siz kabul ettiniz. Bu nedenle ilişkinin sağlıklı devam edebilmesi için yapacağınız her türlü çaba aslında mutluluğunuz için. Eğer mutlu olamayacağınızı düşünüyorsanız tabi ki bu ilişkinin devamı için daha farklı düşünmeniz gerekir.

    İlişkiniz yaşamınızda tek amaç olmamalıdır. Yaşamdan enerji aldığınız başka alanlar da kendinize yaratmalısınız. Aileniz, arkadaşlarınız, hobileriniz, işiniz. Bu alanlar içinde yaşamak birbirinizi daha fazla özlemenize neden olacak, onsuz da var olabildiğiniz gücünü size hissettirecektir. “Onsuz yapamıyorum, çalışamıyorum, aklımdan bir türlü çıkmıyor,  o gitti sanki yaşamda her şey bitti.” Düşünceleri beyninizi yiyip bitirmeyecektir. Her şeyin farkında olan güçlü bir birey olarak daha sağlıklı düşünecek ve  yaşamınızla ilgili olarak yen kararlar alabileceksiniz.

    Kendinizi sevin, kendinize güvenin ve kendinize iyi bakın. Bunu hisseden bir kişi sizi kaybetmemek için daha fazla çaba gösterecektir.   Beklentilerinizi karşılıklı paylaşın. Bunları bir zorunluluk olarak sunmayın, sadece talep edin ve yapıldığında mutlu olacağınızı söyleyin.  Her beklediğinizi karşı tarafta bulamayabileceğinizin farkında olun .

    Gerçekten ne istediğinizi bilin. Kendi fikirlerinizi kendiniz değerlendirin. Sizin ve yardım aldığınız bir uzmanın dışında kimse ne yaşadığınızı ve ne yapmanız gerektiğini tam olarak bilemeyecektir.  Paylaşımda bulunduğunuz en iyi arkadaşınızın da farklı bir kişilik özelliği olduğunu ve yaşamdan farklı şeyler bekleyebileceğini unutmayın. Karar sizin olursa sonuçlarına daha güçlü bir şekilde katlanırsınız.

    Sorunlardan çok çözüme odaklanın.  Geçmişte olanları sürekli olarak dile getirmeyin. Tüm olanlara rağmen deva etme kararı verdiyseniz bu sizin kararınızdır. Bunun için kimseyi suçlamayın ve bu güne geri dönün. Bugün ve şimdi yaşadığınız önemlidir.  Gereksiz tartışmalara girmeyin. Bu önce sizi yorar yeniden hatırlatayım. Hata yaptığınızda özür dileyin. Bazen siz de hata yapabilirsiniz.

    Eğer seviyorsanız ya da özlediyseniz bu duygularınızı paylaşmaktan çekinmeyin. Bunlar sizin duygularınız. Bunları ertelemek, gurur yapmak sizde baskı yaratabilir. Gerçek duygularınızla yüzleşin. Bu duygularınızı ilettiğinizde karşılığını alamıyorsanız bile kendinize kızmayın. Çünkü bunu kendiniz için yaptınız.  Bazı şeylerin karşılığını alamama sonucunu da kabullenmeli ve yola devam edebilmelisiniz.

    İlişkinizi rutine sokmayın. Canlı ve sürprizlerle dolu olan bir ilişki her zaman daha uzun sürelidir. Sürprizin açılımı herkes için birbirinden farklıdır. Beklediğiniz sürprizlerle karşılaşmadığınızda ( çiçekler gibi)  küsmeyin ve kızmayın. Yapılan her çaba sizin için yapılmıştır unutmayın.  Farklı yönlerinizi kabul edin ( o maç izlerken siz de kitabınızı okuyun örneğin) ama birkaç ortak yön de oluşturmalısınız .( ara sıra birlikte maç izlemek, yürüyüşlere çıkmak, tavla – play station oynamak gibi)

    Eğer çocuklarınız söz konusu ise; onların sorumluluklarını paylaşmalısınız. Anne – baba rolünüz olduğunu unutmamalısınız.

    Her şeye rağmen ilişkiniz iyi devam etmiyorsa ve mutsuzluğunuz gitgide artıyorsa  nedenlerini bir uzmanla paylaşabilirsiniz. Karar bu süreçte de yine sizindir. Sadece daha sağlıklı bir ortamda değerlendirilmesi ve yaşama güçlü bir şekilde devam edebilmeniz sağlanacaktır.

  • İlk Gece Fiyaskosu

    İlk Gece Fiyaskosu

    Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni birbirine armağan olarak sunma ve paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalıp rahatlayabilme bilim ve sanatıdır… Ancak bu sanatı ilk gece uygulamak zorunda hisseden genç ve tecrübesiz çiftler, aşırı beklentiler ve baskılar nedeniyle hayatlarının kâbusuyla karşılaşabiliyorlar. Gerdek gecesi sertleşme sorunu ile karşılaşan erkeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Çünkü toplumda hala ilk gece ve o gece yapılması gerekenlerle ilgili abartılı ve yanlış beklentiler var. Bu beklentiler sadece gelin ve damatı değil onların ailelerini de kapsıyor. Ailelerin en büyük beklentisi gelinin bakire çıkması ve damadın kendisine yüklenen performansı göstermesi. Ailelerin beklentilerinin gerçekleştiğine dair kanıt bekliyor olması işi içinden çıkılmaz bir duruma sokabiliyor.

    PENİS VE VAJİNA FİGÜRANDIR…

    Cinsel organlar denildiğinde akla penis ve vajina gelir ve toplumda cinselliğin penis-vajina birleşmesinden ibaret olduğuna dair yaygın bir yanlış inanış var. Oysaki en büyük cinsel organ beyindir, çünkü cinsellikten alınan haz tamamen duygular ve düşüncelere bağlantılıdır. Eğer kişinin cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri varsa, cinsel ilişkiden haz alması da zor. Sağlıklı ve mutlu bir cinsellik için kişinin konsantre olması ve kafasının başka şeylerle meşgul olmaması gerekiyor. Penis ve vajina figürandır, başrol oyuncusu beyindir. Cinsel işlev bozukluklarının temelinde çoğu kez cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler yatıyor. Sadece ilk gece fiyaskosunun değil neredeyse tüm cinsel işlev bozukluklarının temelinde kişinin kendisiyle, kendi bedeniyle, partneriyle ya da cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri yer alıyor. Genellikle ilk geceye dair çocukluktan itibaren duyulan yanlış bilgiler, ilişkiye başlarken erkeğin kafasında var olan “Ya penisim sertleşmezse!”düşüncesi, erkeklik ve cinsel güçle ilgili “penisin her zaman sert olması gerektiği, penisin sertliğinin erkekliğin simgesi olduğu, erkeğin her zaman cinsel ilişkiye hazır olması gerektiği” gibi olumsuz telkinler ilk gece sertleşme sorunlarına neden olabiliyor.

    BALAYINA ÖZEL İKTİDARSIZLIK…

    Gerdek gecesi ile ilgili kaygılar sanıldığı gibi sadece kızlara özgü değil, erkeklerde de görülebiliyor. İlk kez cinsel ilişki yaşanacağı varsayımıyla toplumumuzda “gerdek gecesi” olarak isimlendirilen ilk gece hem evlenen kadın ve erkek için hem de onların aileleri için değişik beklentilerin söz konusu olduğu bir olaydır. Bu beklentilerin en büyüğü gelinin bakire çıkması,damadın ise bekâreti ortadan kaldıracak bir cinsel performans göstermesidir. Erkekler, özellikle ilk cinsel ilişkilerini gerdek gecesi yaşayacaklarsa, tıpkı kızların yaşadığı gibi, bir başarılı olup olmama kaygısı taşıyabiliyorlar. Bu kaygı “Ya penisim kalmazsa!”, “Ya vajinaya girmeden penisim inerse!” veya “Ya erken boşalırsam ve eşimi tatmin edemezsem!” şeklinde değişik şekillerde karşımıza çıkabiliyor ve o güne kadar hiçbir sertleşme sorunu olmayan bir erkeğin ilk kez gerdek gecesinde sertleşme zorluğu yaşamasına neden olabiliyor. Biz bu duruma “balayına özel iktidarsızlık”, “balayı empotansı” veya “ilk gece fiyaskosu” adını veriyoruz.

    İLK GECE FİYASKOSU GERÇEK BİR İKTİDARSIZLIK OLARAK GÖRÜLMEMELİ…

    İlk gece fiyaskosu “erektil disfonksiyon” adını verdiğimiz ve halk arasında “iktidarsızlık” olarak bilinen sertleşme bozukluğundan farklı bir durumdur. İktidarsızlık; erkekte cinsel istek olduğu halde üç ay boyunca ereksiyonun sağlanmasında veya sağlanan ereksiyonunun cinsel ilişki boyunca sürdürülmesinde problem yaşanması anlamına gelmektedir. İlk gece fiyaskosunda da aynı belirtiler var, ancak bu iki sorunu birbirinden ayıran en önemli şey, ilk gece fiyaskosunun sadece psikolojik faktörlere dayanmasıdır. İlk gece fiyaskosunun bir kez yaşanması bile sonraki cinsel ilişkilerin stresli bir hale gelmesine neden olabiliyor. Gerdek gecesinde kendisinden beklenenleri yerine getiremediği duygusuna kapılan bir erkek, eşinin ya da bu durumundan haberdar olan yakın çevresinin olumsuz tutumlarının da etkisiyle cinsel özgüvenini yitirebiliyor. Yitirilen özgüven her başarısız denemede biraz daha pekişiyor ve kısa sürede negatif bir kısır döngü ortaya çıkıyor. Bu kısır döngü, erkeğin aylar boyu sertleşme sağlayamamasına sebep olabiliyor. Erkeklerin yaşadığı ilk gece korkusunda kadınların da rolü bulunuyor. Kadının ilk gece hakkındaki kanama, ağrı ve acı korkusu gibi abartılı ve yanlış düşünceleri erkekte bu korkuların oluşmasına yol açabiliyor. Yani “ilk gecenin çok acılı, ağrılı olacağı, oluk oluk kanlar akacağı, canın çok yanacağı ama dişin sıkılması gerektiği, içinde bombalar patlayacağı, cinsel ilişkinin tıpkı iğnenin deliğinden limonu geçirmeye benzediği, deliğin küçük ve dar olduğu, kızlık zarının yırtılacağı, delineceği, patlayacağı, çok kanama olursa hastaneye kaldırılabileceği, ilk gece kadın ve erkeğin birbirine kilitli kalabilecekleri’’ gibi olumsuz telkinler çocukluktan itibaren çiftin kafasına yerleşir ve cinsel ilişkiyi gözlerinde fazlaca büyütmelerine neden olabilir. Bazı kadınların eşlerinden aşırı performans beklediklerini farkında olmadan da olsa belli etmeleri de olumsuz bir faktör. Ereksiyon istek ve uyarılmanın ardından oluştuğundan, bu dönemde oluşacak herhangi bir negatif durum kişide dikkat dağınıklığı ve sertleşme kaybına yol açabiliyor. Daha sonraki denemelerde ise kişi “Ereksiyonum oluşacak mı?” beklentisi içinde ilişkiyi tekrar denediğinde, istekli olmasına ve ön sevişmede sertleşme olmasına rağmen sertliğinin aniden kaybolduğunu görebiliyor. Psikolojik faktörler böylelikle kişinin hayatını olumsuz yönde etkiliyor ve erkek bir süre sonra ön sevişmeden kaçar hale gelebiliyor.

    ACELE ETMEYİN, AŞK OYUNLARI OYNAYIN…

    Kısır bir döngü halini almış ilk gece fiyaskosu evliliğin gidişatını olumsuz etkileyebiliyor. İlk cinsel ilişkinin sorunsuz geçmesi gerektiğine dair yaygın inanışlar birtakım olumsuz duyguları belirgin bir şekilde arttırabiliyor. Oysa cinsellik sevgi dolu bir paylaşımdır, bir sınav ya da yarışma değildir. Cinsellikte “başarısız olmak” diye bir kavram olmamalıdır, önemli olan birlikte geçirilen zamandan olabildiğince haz alabilmektir. Cinsellik sevgiyle, şefkatle, saygıyla, aşk oyunlarıyla süslenip, zenginleştirilerek sağlıklı, mutlu ve doyurucu bir cinsel yaşam sağlanabiliyor. Tam da bu sebeplerden dolayı ihtiyacı olan çiftlere evlenmeden önce mutlaka cinsel bilgi düzeylerini artırıcı cinsel danışmanlık ve rehberlik hizmetleri almalarını öneriyoruz. Alınan cinsel danışmanlık, onların cinsellikle ilgili kaygı ve endişelerini giderebiliyor, yanlış inanışlarını ortadan kaldırabiliyor, bedenlerinin ve haz noktalarının keşfedilmesini sağlayabiliyor ve çiftin sağlıklı süreçlerle cinsel yaşamlarına başlamalarına yardımcı olabiliyor. İlk gece fiyaskosunun tedavisinde çiftlere aşk oyunları oynamalarını veya yeniden flört etmeye devam etmelerini öneriyoruz. Böylece yeni evli çiftler cinsel ilişki olmaksızın sadece birbirlerine yakınlaşmayı başarabiliyorlar ve perfomans anksiyetesi adını verdiğimiz başaramama korkusunun üstesinden gelebiliyorlar. Zamanla birbirlerinin bedenini keşfeden çiftler ön sevişmeyi öğrenip ve baskılardan arınmış olarak sevişmenin hazzına ulaşarak birlikte olabiliyorlar.

  • Kadınların mükemmel olduğunu gösteren 15 neden

    Kadınların mükemmel olduğunu gösteren 15 neden

    Erkekler için bazen bu gerçeği kabullenmek zor olsa da, kadınlar erkeklerden çok daha fazlasını yapabilir. Ne denli harika olduklarının farkında olan kadınlar ve bu gerçeği kabul eden erkekler için, kadınların mükemmel olmasının altında yatan 15 nedeni bir araya getirdik.

    1 Kadınlar daha iyi iletişim kurar

    Kadınlar diğer insanlarla iletişim kurmakta, erkeklere göre daha başarılıdır. Sahip oldukları sıcaklık, anlayış ve empatiyle, etraflarındaki insanların kendilerini güvende hissetmesini sağlarlar. Ayrıca kadınlar duygu ve düşüncelerini daha kolay açabildiklerinden, kendilerini erkeklere kıyasla daha iyi ifade ederler.

    2 Kadınlar güzel kokar

    Kulağa yüzeysel bir görüş gibi gelebilir ama kimse bunun önemsiz olduğunu söyleyemez. Kadınlar (ya da annelerinden temel hijyen konusunda eğitim almamış veya kulak asmamış birkaç kadın hariç kadınlar diyelim) etraflarındakileri kendilerine çeken hoş ve yumuşak bir kokuya sahiptir. Hatta erkeklerin çoğu, doğal kokuları bu kadar çekici ve hoşken, kadınların parfüm ve diğer yapay kokuları kullanmasından memnun olmadıklarını itiraf edecektir.

    3 Kadınlar, bebekliklerinde tuvalet bilgisini erkeklere göre daha çabuk kavrar

    Kulağa komik gelebilir ama kızların, oğlanlara kıyasla tuvalet bilgisini daha erken kavramaları sandığınız kadar önemsiz değil. Elbette, kadınların tuvalet ve hijyenle ilgili hemen her şeyi erkeklerden daha önce öğrenip kavradığını da aklımızdan çıkarmamalıyız. Ayrıca klozet kapağının pozisyonuyla ilgili ezeli tartışmayı da unutmayalım.

    4 Kadınlar neyin nerede olduğunu her zaman bilir

    “Tatlım, geçen gün aldığımız şu kitap nerede?” Bir kadın bu sorunun cevabını kesinlikle bilecektir. Ve başka soruların da. Kadınlar her şeyin yerini kesinlikle bilir. Hatta kullanmadıkları, kendilerine ait olmayan şeylerin yerlerini bile. Ama sevgili erkekler, sakın pes etmeyin! Kadınların her şeyin yerini erkeklere göre daha iyi bilebilmesinin nedeni, beyinlerinde harita ve plan çıkarabilme konusunda daha yetenekli olmalarıdır. Bu yetenekleri sayesinde, yaşadıkları alan içerisindeki her şeyin yerini kolaylıkla akıllarında tutabilirler.

    5 Kadınlar vücutlarında bir başka varlığı taşıyabilir

    Kadınlar (ve bir de kangurular) vücutlarında bir başka varlığı taşıyabilen yegane yaratıklardır. Hamilelik ve doğum dünyanın en inanılmaz ve büyülü şeylerinden biridir. Erkeklerin bu süreçte çok önemli bir rol taşıdıklarını inkar edemeyecek olsak da, işin asıl kısmı halen kadınların üzerindedir.

    6 Kadınların IQ’su daha yüksektir

    Gerçekleştirilen son araştıtmalar, ortalama olarak, kadınların erkeklerden daha yüksek IQ’ya sahip olduğunu göstermektedir. Tamam, bu bilgi çok önem ifade etmeyebilir çünkü dünyadaki aşırı zeki insanların büyük kısmı oldukça kırılgan yapıdadır. Ama kimin daha iyi sonuçlara ulaştığı konusunda artık şüphe kalmadığını söyleyebiliriz.

    7 Kadınlar süt üretebilir

    Bu konuda tartışma çıkacağını sanmıyoruz. Süt verebilen ve bir bebeği hayatta tutarak büyütebilen kadınlar, bu açıdan erkeklere göre tartışmasız bir avantaja sahiptir. Bunun bir mucize olduğunu söyleyebiliriz, değil mi? Hatta, bebek emzirme, yanma ve ağrı gibi sorunlara yol açabilmesine rağmen, halen annelerin büyük kısmı bunun –bebeklerini emzirmenin– harikulade bir deneyim olduğunda hemfikirdir.

    8 Kadınlar küresel kaynakları daha az harcar

    Ortalama olarak, daha küçük vücutlara sahip olduklarından, kadınlar erkeklere göre daha az yemek yer ve kıyafetleri için daha az kumaş kullanılır. Ayrıca daha küçük arabalar, daha küçük mobilyalar ve daha küçük alanlara ihtiyaç duyarlar. Günümüzde birçok küresel kaynağın tükenme sınırında olduğunu düşünecek olursak, kadınları bu konuda suçlayamayacağımız ortada.

    9 Kadınlar aynı anda birden çok işle ilgilenebilmelerine imkan tanıyan bir yapıya sahiptir

    Aynı anda birden çok iş yapabilmek kadınların kanında vardır. Aynı şey erkekler içinse çok daha sıkıntı ifade eder. Kadınlar aynı anda yemek yapabilir, telefonda konuşabilir ve ağlayan çocuklarını teskin edebilir. Erkekler ise genellikle böyle bir durumda, ilk sorunda tıkanır kalır. Bu nedenle kadınlar evde, işte ve (beyler, hazır mısınız?) trafikte, yollarını daha iyi bulurlar.

    10 Kadınlar terlemez, ışıldar

    Bir erkeğin birkaç kilometre koştuğunu düşünün. Tişörtü tere bulanır, bir parça da olsa kötü bir koku yayar, ve bütün alnı terle kaplanmış olur. Bu adamı hemen duşa göndermekten başka çare yoktur. Ama aynı koşuyu bir kadın yaptığında tüm manzara farklı olacaktır. Bir kadın bu durumda tümüyle terle kaplı olmak yerine, cildi hafifçe nemlenmiş olur, o kadar. Bu da o kadına inanılmaz seksi bir ışıltı verir.

    11 Kadınlar, birlikte oldukları erkekleri başarılı yapar

    Her başarılı erkeğin arkasında başarılı bir kadın olduğuna dair sözü duymamış olamazsınız. Diğer bir deyişle, başarılı bir erkekle karşılaştığınızda, kutlamanız gereken asıl kişi birlikte olduğu kadındır. Tarihteki başarılı çiftlerde, erkeğin yalnızca kukla olduğu çok fazla örnek verilebilir; başarının sahibi ise kadındır.

    12 Kadınların sesi melek gibidir

    Tamam, erkekler de çok güzel bir sese sahip olabilir ancak melek gibi bir ses yalnızca kadınlarda bulunur. Başarılı müzisyenler günümüzde hem erkek hem de kadınların arasından çıkmaktadır; bu açıdan bakıldığında, erkeklerin sınıfta kaldığı söylenemez. Ama sizi şaşkına çeviren sesleri düşünün. Bu seslerin sahibi genellikle kadınlar, öyle değil mi?

    13 Dişiler bazen erkeklerini yer

    Tabiatta, dişilerin “işlerini tamamladıktan sonra” erkeklerini yedikleri durumlar olduğunu duymuşsunuzdur. Bunu yapmalarının nedeni, artık onlara ihtiyaçlarının kalmamış olmasıdır. Bazı türlerde, dişi, üremenin ardından erkeğinden kurtulur çünkü geri kalan her şeyi kendi başına yapabileceğini bilir. Aynı durum kadınlar için de geçerlidir. Tamam, kadınlar erkekleri yemeye kalkmaz ama onlar olmadan da hayatlarını eksiksiz bir şekilde sürdürebilirler. Bu açıdan bakıldığında, erkeklerle ilişki kurmaları, ihtiyaç değil, bir seçenektir yalnızca.

    14 Kadınların göğüsleri vardır

    Kadınların göğüsleri aşırı ölçüde kullanışlıdır. Bebek emzirebilmelerinin yanı sıra, göğüsleri büyük bir eğlence kaynağıdır da. Her erkek buna katılacaktır. Bir erkek için kadınların göğüsleri en favori oyuncak durumundadır.

    15 Kadınlar daha uzun yaşar

    Kadınların erkeklerden daha uzun yaşadığı uzun zamandır bilinen bir gerçek. Ve her yeni araştırma da aynı sonucu vermektedir. Bunun da bir nedeni olmalı, öyle değil mi?