Etiket: ergenlik

  • Ergenlik dönemine giren çocuğa doğru yaklaşım

    Ergenlik dönemine giren çocuğa doğru yaklaşım

    Ergenlik dönemindeki çocukların, anne-babasının davranışlarını sorgulamaya başladığını belirten Çocuk Ergen Terapisti Uzman Psikolog Merve Demir, “Bu zamana kadar kendi anne ve babasının en doğru şekilde davrandığını düşünen çocuk, ergenlikle birlikte onları başka anne-babalarla kıyaslar ve eleştirir” dedi.

    Ergenlik dönemindeki önemli bir değişimin de sosyal yaşamda yaşandığını ifade eden Demir, ergenlikle birlikte gencin, ailesi yerine daha çok arkadaşları ile vakit geçirmeyi tercih ettiğini, canını sıkan şeyleri anne babasına değil, arkadaşlarına anlatmaya başladığını söyleyerk şöyle devam etti:

    “Ayrıca ergen, anne ve babasıyla sorun yaşadığında da arkadaş grubundan destek alır. Ergen için akranları tarafından beğenilmek ve akran grubu tarafından kabul görmek çok önemlidir. Ergen bu dönemde, çocukluktakinden farklı olarak kendisi ile benzer ilgi alanları ve değerleri olan kişileri tercih etmeye ve arkadaşları ile daha güçlü duygusal bağlar kurmaya başlar. Bu dönemde kurulan arkadaşlıklar, ergenin yetişkin yaşamına hazırlanmasına yardımcı olur. Arkadaşlıkları sayesinde genç kendisini saygı duyulan bir birey olarak hissetmeye başlar. Problemlerini ya kendisi, ya da arkadaşlarıyla birlikte çözmeye çalışır. Böylece kendine güveni artar.”

    ergenlik

    KONUŞMALARINIZDA TUTARLI OLUN

    Ergenliğin, anne-baba ile tartışmaların en yüksek seviyeye çıktığı dönem olduğunu dile getiren Demir, “Bu dönemde çoğu anne-baba, ergenin bir isteğini reddederken ona hala çocuk olduğunu söyler. Ancak sorumluluklarını hatırlatırken, ona artık çocuk olmadığını ifade eder. Bu tutarsız konuşmalar aile ve genç arasındaki ilişkiyi bozar. Ancak bu çatışmalar normal gelişimin bir parçasıdır. Çocukların kendilerini ve anne-babalarını hiç sorgulamamaları ve hiç çatışmamaları da bir problemin göstergesi olabilir. Bu sebeple anne babalar çocuklarının kendilerine karşı olumsuz tepkilerinin, içinde bulundukları dönemden kaynaklanabileceğini göz önünde bulundurmalıdır” ifadelerini kullandı.

    Uzman Psikolog Merve Demir, ailelerin ergenlik dönemindeki çocuklarda dikkat etmeleri gereken hususları şöyle sıraladı:

    Sınırlar koyun: Ergenlik döneminde genç, anne basına karşı çıkar, onları eleştirir, eskisinden farklı isteklerde bulunur ve umursamaz davranır. Bununla karşılaşan anne babalar, nasıl davranmaları gerektiği ile ilgili kafa karışıklığı yaşayabilirler. Bu dönemde anne babalar net ve tutarlı sınırlar oluşturmalıdır. Bu sınırlar harçlığın miktarı, eve geliş saatleri gibi konularda olabilir. Ancak bunu yaparken çocuğa karşı fazla baskı yapmak ya da çok fazla serbest bırakmak doğru değildir. Anne babaları tarafından fazla kısıtlanan ya da fazla serbest bırakılan çocuklar, arkadaş grubunun etkisinde daha fazla kalabilirler. Aynı zamanda daha fazla riskli davranışlarda bulunabilirler. Bu sebeple, öncelikle ergenin anne babadan ayrı bir birey olduğunu kabul etmek önemlidir. Gencin isteklerine ve taleplerine değer vermek, bunları ifade etmesine izin vermek, ancak belli sınırlar koymak gerekmektedir. Bu sınırların sebepleri ergenle konuşulmalı, onun da bu konudaki fikri dinlenmeli ve gerektiğinde konulan sınır biraz esnetilmelidir.

    Dinleyin: Ergenlik döneminde gençlerin, anne-babasından farklı olan düşüncelerini ifade etmeye ihtiyaçları vardır. Anne babalar bu fikirleri kabul edici bir tutumla dinlemeli, aynı fikirde olmasalar da onu anlamak için çaba göstermelidirler. Asla kendi fikirlerini çocuğa zorla kabul ettirmeye çalışmamalıdırlar. Nasıl davranması gerektiğini söylemek, nasihat vermek, ergenle olan iletişimi olumsuz etkiler. Ayrıca gencin anne babası ile daha az şey paylaşmasına sebep olur.

    Özel alan ve mahremiyete saygı gösterin: Ergenler için bir özel alanlarının olması çok önemlidir. Ergenlikle beraber genç; odasının kapısını kapatmaya, odasını kendisi için özel bir alan olarak kullanmaya başlar. Başkalarının o alana müdahale etmesinden rahatsızlık duyabilir. Bu sebeple ergenin odasına her zaman kapı çalarak girmek önemlidir. Odasını düzenleme biçimine mümkün olduğunca müdahale etmeyerek, gence duyulan saygı gösterilebilir.

    Takdir edin ve sevgi gösterin: Bu dönemde yaşanan hızlı fiziksel değişimler sebebiyle, gençlerin duygularında da ani değişimler olabilir. Ergen bu dönemde anne babasından biraz uzaklaşsa da onların sevgilerini hissetmeye eskisi kadar ihtiyaç duyar. Ancak anne babanın sevgisini gösterme biçimi, çocukluktakinden biraz farklı olmalıdır. Çünkü bu dönemde gençler, sevgi sözcüklerinden ya da fiziksel temasla sevginin gösterilmesinden biraz rahatsızlık duyabilirler. Bu sebeple, anne-babalar sevgilerini göstermek için genci dinlemeli, fikirlerine saygı göstermelidir. Ayrıca onun ilgilendiği konulara ilgi göstermek, başarılarını takdir etmek ve hatalarına karşı anlayışlı yaklaşmak da sevgiyi göstermenin iyi bir yoludur.

    Eleştirmekten vazgeçin: Ergenlik döneminde gencin giyim tarzı, ilgi alanları, arkadaş çevresi, tutum ve davranışları, anne babasını rahatsız edebilir. Ancak bu dönem çocukların eleştiriye karşı oldukça hassas oldukları ve kolay incindikleri bir dönemdir. Bu nedenle anne babalar çocuklarını eleştirmemeye, yargılamamaya ve küçümsememeye özen göstermelidir.

    Güvenin: Bu dönemde aileler de çocuklarının büyümesi ve zarar görmesi ile ilgili endişelidirler. Bu sebeple çocuklarının kendilerine yalan söylediğini düşünüp, pek çok davranışına kuşku ile yaklaşabilirler. Bu şüpheci yaklaşım, ergeni daha fazla kısıtlamalarına sebep olabilir. Ancak genç, anne babasının kendisine güvenmesine ihtiyaç duymaktadır. Ancak bu şekilde kendisine olan güveni gelişebilir. Bu sebeple anne-babalar, sözlerine güvendiğini çocuğa hissettirmeli, kuşkucu bir tutum izlememelidir.

    Arkadaşları ile ilgili baskı uygulamayın: Ergenlik döneminde genç arkadaşlarıyla daha fazla vakit geçirmeye başlar. Çocukların bu dönemde anne-babalarından biraz uzaklaşma ihtiyacı hissetmeleri normal gelişimin bir parçasıdır. Anne babalar ise çocuklarının kendilerinden uzaklaşmalarından rahatsızlık duyarlar. Çocuklarının arkadaşlarından olumsuz etkilenmesini engellemek amacıyla onun arkadaş ilişkilerine müdahale etmek isteyebilirler.

    Ergenin arkadaşlarını kendi başına seçmesine izin vermemek, bazı arkadaşları ile görüşmesine engel olmak çatışmalara yol açar. Anne-babanın arkadaşları ile ilgili baskı yaptığı durumlarda, gençler arkadaş grubunun etkisi altına daha fazla girerler. Bu sebeple anne babalar, gencin arkadaş seçimine saygı duymalı ve çocuklarına baskı yapmamalıdır. Eleştirmeden arkadaşları ile ilgili konuşmak, gencin arkadaşları ile ilgili daha gerçek bilgileri paylaşmasını sağlar. Mümkünse arkadaşları ve aileleri ile tanışmak da çocuğun ilişkilerini takip etmek için uygun bir yoldur.

    Dürüst davranın: Ergenlik dönemindeki çocuk için kendisine karşı dürüst davranılması çok önemlidir. Herhangi bir konuda samimi davranmamak, çocuğu kandırmaya çalışmak, eksik bilgi vermek çocuğun anne babasına olan güveninin sarsılmasına sebep olabilir. Gerçeği söylemek o an için çatışmaya sebep olsa da size olan güveninin pekişmesini sağlar. Böylece onun büyüdüğünü kabul ettiğinizi ve ona değer verdiğinizi göstermenize yardımcı olur. Ayrıca dürüst davranmak, onu size karşı dürüst olmaya teşvik eder.

    Kaynak: ntv.com.tr

  • Ergenlik Döneminde Çocuğu Olan Ebeveynlere Öneriler

    Ergenlik Döneminde Çocuğu Olan Ebeveynlere Öneriler

    Ergenlik dönemi; çocukluk ve erişkinlik arasında yer alan bedensel ve psikoloik değişimlerin yaşandığı büyüme ve gelişme dönemidir. Ergen ailelerine tavsiyeler makalemizde bu yaş grubunda çocuğu olanlar ne yapmalı? sorusuna cevaplar verdik.
    ergen_ailelerine_oneriler (1)Ergenlik dönemi kanın deli aktığı, hormonlardaki değişimlere bağlı olarak çocuklarda psikolojik farklılaşmanın meydana geldiği hassas bir dönemdir.
    Çocuğunuzun ergenlikteki duygusal iniş çıkışlarını hoşgörüyle karşılayın ve arkadaş çevresine, kimlerle görüştüğüne dikkat edin.

    ergen_ailelerine_oneriler (2)Çocuğunuza zaman ayırın!
    Yaşamak için çalışmak zorundayız.
    İşiniz yoğun olabilir fakat bu yoğunluk çocuklarınızla ilgilenmemek
    için mazeret olmamalıdır.
    Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirin! beraber tatile çıkın, spor yapın, pikniklere gidin
    asla ama asla çocuğunuzu ihmal etmeyin.
    ergen_ailelerine_oneriler (6)

    Kız çocuğuna annesi, oğlan çocuğuna babası ergenlik döneminde fiziksel
    olarak ne gibi değişim yaşayacağını anlatmalıdır.
    Çocuk adet kanaması, meni gelmesi, gece rüyalanma gibi durumlara hazır olmalıdır.

    ergen_ailelerine_oneriler (4)İletişim kurun.
    Çocuğunuz sizden korkusundan gizli işler çevirmesin!
    Sizden çekinmesi ve saygı duyması dozajını iyi ayarlayın.

    ergen_ailelerine_oneriler (5)Bilgilendirin
    Çocuk istismarının yaygın bir durum olduğunu, şayet insanlardan olağan dışı
    bir durumla karşılaşırsa, bunu size muhakkak anlatmanızı bildirin.
    Çocuğunuz size güvenmeli ki sizinle sırlarını paylaşabilsin.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Yetişkin aknesi giderek yaygınlaşıyor…

    Yetişkin aknesi giderek yaygınlaşıyor…

    Yetişkin aknesi giderek yaygınlaşıyor. Ergenlik çağında oldukça iyi sonuç veren tedaviler genellikle erişkin aknesinde etkisizdir. Bazı kadınlar sayısız tedavi yöntemleri denemekte ve başarısız olmaktadır.Bu etki etmeme durumu, bunun gerçekten bir akne olup olmadığı sorusunu akla getirebilir. Neticede, orta ve ileri yaşlardaki yetişkinlerde akne görülür mü?

    Yetişkin Aknesinin Türleri

    Gerçek şu ki, akne 30’lu, 40’lı ve hatta 50’li yaşlara kadar devam edebilir. Dermatologlar, 20’li yaşların ortalarına kadar geçmeyen akneyi inatçı akne olarak adlandırıyor. Sıklıkla derin, yumuşak, iltihaplı sivilcelere ve bezeciklere neden olan bu akne türü kadınlarda daha yaygındır. İnatçı akne genellikle yüzün alt kısmında, özellikle ağız etrafında, çenede ve alt çene hattı boyunca oluşur.

    Yetişkinlerde ayrıca geç başlayan akne de görülür. Kadınlar bu akne türüne de daha yatkındır. Yıllardır aknesi olmayan bir insan, aniden vücudunda derin, iltihaplı akneler ve bezecikler görebilir. Hiç akne sorunu yaşamamış biri dahi “geç başlayan akne” ile tanışabilir. Bazı kadınlar için akne, menapoz sırasında bir sorun haline gelir. Yetişkinlikte başlayan akne genellikle çenede, alt çane hattında ve ağız etrafında oluşur. Göğüste ve sırtta da sivilceler görülebilir.

    Neden Yetişkinlerde Akne Oluyor?

    Yaşa bağlı olmaksızın, fazla sebum (cildi doğal olarak nemlendirmek için vücudumuzun ürettiği yağ), cilt hücreleri ve bakteriler biriktiğinde akne gelişir. Araştırmacılar, aşağıdaki faktörlerin yetişkinlerde akneyi tetikleyebileceğini tespit etmiştir:

    Hormonal değişiklikler. Akne genellikle ergenlik dönemindeki hormanal değişiklikllerle ilişkili olmakla birlikte, hormonların değişiklik gösterdiği herhangi bir zamanda akne görülebilir. Çoğu kadın ayda bir defa nükseden aknelere aşinadır. Hormonal değişiklikler aynı zamanda hamilelik ve menapoz dönemlerinde de oluşarak bazı kadınlarda akneye sebep olabilir.
    Doğum kontrol haplarının bırakılması. Bazı kadınlar doğum kontrol hapı almayı bıraktığında akne çıkar. Haplar bu kişileri akneye karşı koruyor olabilir.

    Bazı ilaçların alınması. Östrojen ve progestinler içeren doğum kontrol hapları genellikle kadınlarda akneyi kontrol eder. Bir doğum kontrol hapı sadece progestinler içerdiğinde ise akneyi daha kötü hale getirebilir. Akne, diğer ilaçların da olası bir yan etkisidir. Bunlar arasında havale ilaçları, kortizon ve sakinleştirici ilaçlar sayılabilir. Akne oluştuğu veya kötüleştiği için reçeteli olarak kullandığınız bir ilacı almayı kesinlikle bırakmayın. Reçeteyi yazan doktorla konuşun. Akneyi tetiklemeyen başka bir ilaç yazıp yazamayacağını sorun. Eğer sadece bir ilaç yazabiliyorsa, akneyi kontrol etme yöntemleri hakkında bir dermatoloğa danışın. İlacı almayı bırakmayın.

    Ailenin akne geçmişi. Bir incelemede, araştırmacılar akneli yetişkinlerin %50’sinin, akne geçmişi olan bir birinci derece akrabası (ebeveyn, kardeş veya çocuk) bulunduğunu tespit etmişlerdir. Bu durum, bazı insanların akneye karşı genetik yatkınlığı olabileceğini düşündürmektedir.

    Stres. İncelemeler kadınlarda stresin akneyi tetikleyebileceğini göstermektedir. Araştırmacılar, hızlı kariyer yapan kadınlarda artan stres seviyeleri ile daha yüksek akne seviyeleri arasında bir ilişki buldular. Vücut, strese yanıt olarak daha fazla androjen (bir tür hormon) üretmektedir. Bu hormonlar, ciltteki yağ bezlerini ve kıl foliküllerini uyarmaktadır. Stresli zamanlarda aşırı uyarılma olduğunda akne tetiklenebilir.

    Saçlarda ve ciltte kullanılan ürünler. Yağlı güneş koruyucular ve saç yağları gibi bazı ürünler acne kozmetika adı verilen bir akne tipine yol açabilir. Cildinizde veya saçlarınızda kullanacağınız ürünler satın alırken etiketlerinde “non-comedogenic” (komedona neden olmaz) veya “non-acnegenic” (akneye neden olmaz) ibaresi bulunan ürünleri tercih edin. Bu, ürünün akneye yol açma olasılığının daha düşük olması demektir.
    Akne Bir Uyarı İşareti Olabilir

    Akne aynı zamanda kadınlarda altta yatan bir sağlık sorununun uyarısı olabilir. Bir kadında akneyle birlikte yüzde aşırı kıllanma, saçlarda seyrelme veya kafa derisinde bölgesel kellik ve düzensiz adet görme semptomları varsa, bu durum polikistik over sendromunun (yumurtalıklarda kist gelişmesine neden olan bir hastalık) veya adrenal hiperplazi’nin (bir grup böbreküstü bezi hastalığı) işareti olabilir. Ayrıca, kişinin böbreküstü bezinde veya bir yumurtalığında hormon salgılayan bir tümör olabilir. Bu belirti ve semptomları yaşayan kişinin bir doktora görünmesi yaşamsal öneme sahiptir. Doktor gerekli testleri yaparak sorunun nedenini tespit edebilir ve en iyi tedaviyi belirleyebilir. Sağlık sorunu tedavi edilinceye kadar akne iyileşmeyecektir.

    Tedavi Mümkün

    Altta yatan bir sağlık sorunu olmadıkça, çoğu yetişkin akne vakası akne tedavisiyle etkili şekilde kontrol edilebilmektedir. Ancak, araştırmacılar pek çok kadının tedaviyi düşünmediğini tespit etmiştir. Çoğu, tedavinin mümkün olmadığına inanmaktadır. Dermatologlar ise, yetişkin aknesinin inatçı olmasına rağmen etkili kontrolünün mümkün olduğunu kadınların bilmelerini istiyorlar.

    Akne tedavisinde salisilik asidli peelingler etkili ve güvenilir olmaları nedeniyle özellikle tercih edilen ve erişkin aknesini kontrol altına almak için dönem dönem uygulanması önerilen peeling çeşidir.

    Cilt kurutmayacak yumuşak bir ürünle günde bir ya da iki kez temizlenmelidir.

    Aşındırıcı yapıda ve cildi tahriş edici temizleyicilerden kaçınılmalıdır.

    Kapatıcı makyaj malzemelerinden, saç spreylerinin ve jölelerin cilde temasından kaçınılmalıdır.

    Orta şiddetli olgularda hekim önerisi ile kullanılacak topikal (sürülerek kullanılan) ya da ağızdan alınan antibiyotikler, düşük androjen hormon içerikli doğum kontrol hapları yararlı olabilmektedir.

  • Prader Willi Sendromu nedir?

    Prader Willi Sendromu nedir?

    Prader-Willi sendromu da bireyin açlık güçlü bir duygusu hisseden bir durum, hatta yiyecek son tüketilen olmasıdır. Durum doğumda mevcut ve olduğu gibi bir yaşına kadar erken kendini tezahür etmeye başlayabilir. Yoğun açlık acısı nedeniyle, Prader-Willi sendromu çocuklarda çok daha yatkın meslektaşlarına göre obezite vardır. Sonuç olarak, onlar çok daha fazla obezite doğrudan bir sonucudur fiziksel hastalık gelişmesi oldukça muhtemeldir.

    Prader-Willi sendromu başta zeka geriliği, duygulanım bozukluğu ( duygusal dengesizlik), kaslarda güç kaybı ve hipotonus, kısa boylu cücelikle beraber iştah bozukluğuna bağlı morbid obezitenin gözlendiği nadir bir kalıtsal hastalıktır.

    Prader willi sendromumlu bebekler için tıklayın !

    Dair işaretler ve Prader-Willi sendromu belirtileri belirgin erken olduğunuzu vardır. Birçok çocuk koşulu ile acı badem biçimli gözleri gibi yüz özellikleri, aşağı döner bir ağız ve belirgin ince bir üst dudak olacak. Zayıf kas tonu daha yaygın Prader-Willi sendromu semptomlarının bir başka ve dizler ve dirsekler varlık tarafından gevşek çoğu zaman uzun sergilenen yerine sabit bir pozisyonda bebeği sallamak ya da iskambil varsayarak.

    Çocuğun yaşı, diğer belirtiler görünür gibi. Hormon dengesizlikleri genellikle mevcut, cinsiyet organların yavaş gelişimi ile sonuçlanır. kas eksikliği daha belirgin hale gelir ise sıklığı ve şiddetinde açlık acısı artar. Çocuk, sorun uyku olabilir ciddi davranış sorunları geliştirmek ve muhtemelen sorun yaşamalarının öğrenme ve konuşma. Miyopi de, ve görülebilir deri rengi fark bu ailenin geri kalanının daha hafif olabilir.

    Bakım için defne durum tutmak için çocuğun ergenlik ve daha sonra yetişkinlik girerken egzersiz ve uygun diyet yararlanmak alınmalıdır. durumun şiddetine bağlı olarak, seks hormonlarının enjeksiyon gerekli normal büyüme ve ergenlik başlangıçlı tetiklemek için olabilir. belirtiler zamanla zayıflatmak karşın, nadiren tamamen kaybolur. Prader-Willi sendromu Yetişkinler bazen sipariş hastalığı ile başa çıkmak için bütün hayatlarını ilaç tedavisi faydalanmak.

    İşte belirtiler çok hafifletmek için yardımcı olabilir Prader-Willi sendromu tedavisinde çeşitli türleri vardır. Hormon tedavileri, normal bir büyüme paterni dinlenme, çocuk vücudunun bir oran diğer çocuklar kendi yaş benzer olarak olgun sağlayan yardımcı olabilir. Yeme kalori düşük ama protein, lif yüksek bir diyet ve çeşitli temel besinleri de yardımcı olabilir davranışsal sorunları kontrol yardım olası fiziksel ve duygusal dengeyi korumak. Bazı durumlarda, sürekli danışmanlık da hastalık yönetmek için çocuk yardımı ve diğer çocuklarla sosyal etkileşimin görece normal seviyeye sahiptir.

    Ne, kimin numarası, kaç doğumlu,… gibi sorulardan ‘prader willi sendromu hakkında bilgi’ sorusu ve yanıtı.

  • Ergenlikte diyet kemik erimesine neden oluyor!

    Ergenlikte diyet kemik erimesine neden oluyor!

    EÜ Çocuk Gastroenterolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydoğdu: “Ergenlik döneminde erişkin diyetlerinin yapılması gençlerde kemik yapısının bozulmasına erimesine neden oluyor”

    Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Gastroenterolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sema Aydoğdu, ergenlik döneminde erişkin diyetlerinin yapılmasının kemik yapısında bozulmalara neden olduğunu belirterek, “Çocuklar, ergenlik döneminde vücutlarında oluşacak değişimler konusunda mutlaka bilgilendirilmeli ve diyet yapmaları önlenmeli” dedi.

    Sema Aydoğdu, yaptığı açıklamada, halk arasında yaygın olarak uygulanan popüler diyetlerin, ergenlik dönemindeki gençler tarafından da tercih edilir hale geldiğini söyledi.

    Gelişme çağındaki çocuk ile gençlerin, vücutlarındaki değişimlerden endişe duyabildiğine işaret eden Aydoğdu, “Genç kızların yağ dokusu, ergenliğin başlamasıyla iki katına çıkıyor. Çocukların vücutlarına ilişkin endişeleri, ailedeki rol modeli, arkadaşları ve medyanın etkisi ile destekleniyor ve kontrolsüz biçimde kilo vermeye kalkıyor” dedi.

    Ergenlik dönemindeki gençlerin, erişkin diyetlerini uygulamalarının önemli sağlık sorunlarına yol açabileceğini vurgulayan Aydoğdu, şöyle konuştu:
    “Genç kızlarda 20, erkeklerde ise 25 yaşa kadar büyüme gelişme dönemi sürer. Bu dönemde beslenme çok önemli. Erişkinlerin günlük zayıflama diyetleri bin 200 ile bin 500 kalori arasındadır ama gelişme çağındaki bir çocuğun alması gereken kalori 2 bin 500. Hızlı çalışan bir metabolizmanın aldığı kaloriyi bin 200-bin 500’e düşürdüğünüzde gelişim dengesi ile hormonal dengeyi bozulur ve yaşamsal fonksiyonlar bundan son derece olumsuz etkilenir.

    Ergenlik döneminde erişkin diyetlerinin yapılması gençlerde kemik erimesine neden oluyor. Beden genç olduğu için kemik erimesi aranmıyor, kemik ölçümü alınmıyor. Sağlıklı kemik yapısının oluşmasında ergenlik dönemindeki beslenme son derece önemli. Ergenlikte oluşan kemik kapasitesini hayatımız boyunca kullanıyoruz. İlerleyen yaşlarda alınacak ilaç ve beslenme desteklerinin faydası yok. Bu nedenle beslenme ve sporla kemiğin sağlamlaştırılması son derece önemli. Çocuklar tam bu dönemde, ’Kilo aldım’ endişesiyle diyete başlıyor, hormonal dengesini bozuyor, kemik yapısı bozuluyor. Gençlerin diyete özenmelerine fırsat vermeden, doğal bir süreçten geçtikleri ve vücutlarının bir süre sonra normal yapısına kavuşacağı anlatılmalı.”

    “ÇOCUKLARIN KİLOSUNUN SORUMLUSU ANNE-BABALAR”
    Aydoğdu, kontrolsüz uygulanan diyetlerin her yaşta sağlığa zararlı olduğunu ancak ilk gençlik döneminde hatalı beslenmenin vücut üzerinde geri dönüşü olmayan yapısal bozukluklara neden olabileceğini dile getirdi.

    Erişkinlere yönelik popüler diyetlerin, tek yönlü beslenmeyi destekler yapıya sahip olduğunu anlatan Aydoğdu, “Popüler diyetler, karbonhidratın hayattan çıkarıldığı ve yağ ile protein ağırlıklı ağırlıklı beslenmeyi destekler. Oysa ki yüksek protein, çok erken yaşta böbreklerde yapısal bozukluklara yol açar. Böbrek hastalıkları sinsi ilerlediği için kişinin yıllarca haberi olmaz” diye konuştu.

    Obezite sorunu bulunan ergenlerin kilo kontrolünde en önemli rolün ebeveynlere düştüğüne dikkati çeken Aydoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “Anne ve babaların beslenmelerine ve yaşam tarzlarına daha fazla dikkat etmesi gerekiyor. Çocuğunun kilo sorunu yaşamasını istemeyen bir ebeveyn, kendisinin nasıl yaşadığını mutlaka sorgulamalı. Obeziteye neden olan hazır yağ, rafine şeker ve karbonhidrat yönünden zengin ayaküstü gıdalardan uzak durulması gerekiyor. Çocuğun, evde pişen yemekle beslenmesi, yaşına uygun 2 bin 500 kalorisini alması ve mutlaka aktivite ağırlıklı bir yaşam tarzına yönlendirilmesi lazım. Popüler diyetlerin hiçbiri uygulanmamalı. Abur cubur, ayaküstü gıdalar, rafine şeker, gazlı ve şekerli içecekleri çocuğun hayatından çıkarırsanız zaten hiçbir şey yapmadan kilo verir.”
    AA

  • Kadınlar nasıl beslenmeli ?

    Kadınlar nasıl beslenmeli ?

    Kendinize değer vermenin bir yolu da sağlığınıza özen göstermektir. Sağlığınıza özen göstermenin en temel adımları sağlıklı beslenme ile atılır. Kadınlar; çocukluk dönemlerinden genç kızlığa, gebelik dönemlerinden emzirme sürecine ve menopoz yolculuğunda beslenme tarzlarına özen göstererek daha sağlıklı ve mutlu bir yaşama merhaba diyebilir. Kadınlık yolculuğunda döneme özgü beslenme, kadına sağlık katar.

    ERGENLİK SÜRECİNDE;
    Vücut yağlanması ergenlik döneminde arttığından ötürü kızlar vücut yapılarının değişmesinden rahatsızlık duyabilir. Bu dönemde vücut algısının değişmesi ve zayıf olma isteğinin artması karşılaşabilecek riskler arasındadır. Anoreksia nervosa veya bulimia nervosa gibi yeme bozukluklarının ortaya çıkmaması için bedeni ile ilgili değişikliklerin sebepleri ergene açıkça anlatılmalıdır.

    Ergenlik döneminde kemik ve kas gelişimi halen sürmektedir. Bu nedenle proteinli yiyeceklerin düzenli ve yeterli tüketilmesi önemlidir. Kemik gelişimi için günde 2 su bardağı süt veya yoğurt, 1–2 dilim peynir tüketilmelidir. Kas gelişimi için her gün et, tavuk, balık grubundan bir besin beslenme programında yer almalıdır. Vejetaryen kızların veya et grubu besini sıklıkla alamayan kişilerin protein ihtiyaçlarını karşılamak için yumurta ve kuru baklagillere beslenmelerinde sıkça yer vermeleri gerekir.

    Yanlış beslenme alışkanlıkları bu dönemde değiştirilmelidir. Eğer ergenin kızartma-kavurma, fast-food tüketme alışkanlığı varsa, bu alışkanlıkları değiştirmek için kendisine destek olunmalıdır. Sağlıklı beslenmenin temel ilkelerini öğrenmesi için bu süreçte bir diyetisyenden yardım alınabilir.

    Bu dönemde zayıflama isteği ile karbonhidratlı besinlerin (ekmek, pirinç, makarna, patates gibi) tamamen beslenme düzeninden çıkartılması sık gözlenen bir durumdur. Fakat vücudun temel enerji kaynağı karbonhidratlardır. Bu nedenle her gün en az 3-4 porsiyon kadar karbonhidratlı besin tüketilmelidir. Beyaz ekmek ve rafine tahıl ürünleri yerine tam tahıl ekmeklerine ağırlık verilmelidir.

    GEBELİK DÖNEMİNDE;
    Gebelik sürecinde gereğinden fazla veya gereğinden az kilo almak bebeğin sağlığını tehlikeye atabilir. Bu nedenle yeterli ve aylara göre dengeli kilo kazanımı sağlanmalıdır.

    Gebelik döneminde, bebeğin büyüme ve gelişmesi için yeterli miktarda enerji almak gerekir. Gebeliğe normal başlayan kişiler için günlük 300 kalori, gebeliğe zayıf başlayan kişiler için günlük 500 kalori yüksek almak yeterlidir.

    Günlük protein alımının yeterli olması gerekir. Gebelerin beslenmesinde her gün et, tavuk, balık, yumurta, kuru baklagiller gibi protein içeren besinler yer almalıdır.

    Günlük alınan enerjinin %30’unun yağdan gelmesi gereklidir. Salatalara ve sebze yemeklerine katılan sıvı yağlar ve hayvansal içerikli gıdalarda yer alan doymuş ya asitleri yeterlidir. Kızartma ve kavurma tüketmek sağlık açısından zararlı olan trans yağların alınmasına neden olur.

    Günlük karbonhidrat tüketimi yeterli olmalıdır. Beyaz ekmek yerine tam tahıl ekmekleri tercih edilmelidir. Fakat demir yetersizliği durumu varsa, kepekli ekmek türlerinden kaçınılmalıdır.

    Günde 3 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmelidir.

    Çiğ et içeren yemeklerden (sushi, çiğ köfte gibi), içi çiğ kalmış etlerden uzak durulması gerekir. İyi pişmemiş veya çiğ olan etler, besin zehirlenmelerine ve zararlı bakterilerin bulaşmasına neden olabilir.

    Gebeliğin son dönemlerinde ödem sorunu oluşabilir. Ödemden korunmak için az tuzlu bir beslenme şekli benimsenmelidir. Yemeklerden ve ekmekten gelen tuz gebe için yeterlidir. Ekstra tuzluk kullanılmasına gerek yoktur. İyotlu tuz tercih edilmelidir. Tuz yemeklere ateşten alındıktan sonra ilave edilmeli ve karanlık ortamda saklanmalıdır.

    Günlük sıvı ihtiyacı karşılanmalıdır. Su, ayran, taze sıkılmış meyve suyu ve ıhlamur gibi içecekler tercih edilebilir.

    Bazı bitki çayları, rahim kasılmalarına neden olabileceği için doktora/diyetisyene sorulmadan kullanılmamalıdır.

    Asitli içeceklerden mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Bazı tatlandırıcı türleri plesentadan bebeğe geçebildiğinden ötürü tatlandırıcı içeren ürünler tercih edilmemelidir.

    Çay, kahve gibi kafeinli içecekler sınırlı tüketilmelidir. Gebelerde günlük güvenli kafein alma sınırı 300 mg’dır.

    Çay ve kahve gibi içecekler yemeklerden en az 45 dakika sonra fazla demli veya çok yoğun olmayacak şekilde tüketilebilir.

    Gebenin doktor kontrollerinin yanı sıra diyetisyenden de yardım alması sağlıklı bir gebelik ve bebeğin besinsel ihtiyaçlarının karşılanması açısından önemlidir.

    Gebe, kireç, toprak gibi besin olmayan cisimlere aşeriyor veya bunları tüketiyorsa en kısa zamanda doktora başvurulmalıdır.

    BEBEĞİNİZİ EMZİRİRKEN;
    Süt miktarını arttıran en önemli etmen günlük sıvı tüketimidir. Emziren bir annenin günde 3 litre kadar sıvı tüketmesi gerekir.

    Yanlış bilinenin aksine şekerli gıdaların süt üretimi arttırması söz konusu değildir. Beyaz şeker boş enerji kaynağı olduğu için mümkün olduğunca sınırlı tüketilmelidir.

    Kafein ve nikotin, süte geçerek bebeğinizin uyku sorunu yaşamasına neden olabilir. Bu nedenle kafeinli içecek tüketiminde aşırıya kaçılmaması ve sigara içilmemesi önemlidir.

    Yeterli ve dengeli beslenmek, süt kalitesini arttırır. Her gün süt ve süt ürünleri, et çeşitleri, sebze-meyveler ve tahıl ürünleri düzenli olarak ve karışım halinde tüketilmelidir.

    İlk altı ay kesinlikle zayıflama diyeti yapılmamalıdır. Altı ay sonrasında günlük enerji ihtiyacını karşılayan sağlıklı bir beslenme planı uygulanmaya başlayabilir.

    Anne Sütünü Arttıran Komposto tarifi için tıklayın !

    MENOPOZ DÖNEMİNDE;
    Kemiklerden kalsiyum çekilmeye başladığı için kalsiyumdan yeterli bir beslenme planı uygulanmalıdır. Günde 2 su bardağı kadar süt veya yoğurt tüketilmelidir.

    Bu dönemde kan kolesterolünün yükselme riski arttığından ötürü yarım yağlı veya yağsız süt ürünleri tercih edilmelidir.

    Katı yağ tüketimi mümkün olduğu kadar azaltılmalıdır. Etlerin yağlı kısımları, tavuk ve hindinin derisi, kaymak, mayonez gibi yağlı soslar, kızartma ve kavurma usulü pişirilmiş besinler tercih edilmemelidir.

    Östrojenin azalması nedeniyle bu süreçte kilo alma ve özellikle karın bölgesinde yağlanma sorunu ortaya çıkabilir. Bu nedenle sağlıklı beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi ve düzenli fiziksel aktivite yapılması gerekir.

    Kilo vermek amacıyla çok düşük kalorili diyetler yapılmamalıdır. Bir diyetisyenden yardım alınabilir.

    Tüm kadınların 8 Mart “Kadınlar Günü” kutlu olsun!
    Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem ŞEBER

  • Cinsellikte Doğru Sanılan Yanlışlar

    Cinsellikte Doğru Sanılan Yanlışlar

    Konu cinsellik olunca hemen herkesin kafasında belirli yargılar ve fikirler oluşur. Peki bunların ne kadarının doğru olduğunu hiç düşündünüz mü? Türk insanının cinsellik konusundaki 32 yanlış fikri bu yazımızda… İşte yanlış bildiklerimiz…

    1) Erkeklerde cinsel organın boyutu, cinsel gücün göstergesidir.
    2) Büyük erkek cinsel organı, cinsel ilişki sırasında kadının daha çok uyarılmasını sağlar.
    3) Erkeklerde cinsellik, ergenlik döneminde en yüksek noktasına ulaşır. Yirmili yaşlardan sonra cinsel ilgi, istek ve cinsel ilişkiden alınan haz giderek azalır.
    4) Erkekler cinsel ilişkide yalnız cinsel birleşme ve orgazm ile ilgilidir. Duygusallık ve haz alma çoğunlukla kadınlarda görülür.
    5) Erkeklerde çabuk boşalma, erkekliğin göstergesidir.
    6) Cinsel ilişkinin başlangıcında sertleşme (ereksiyon) güçlüğü olursa, büyük olasılıkla iktidarsızlık gelişecektir.
    7) İlk cinsel birleşmede başarılı olunması, sonraki cinsel yaşam boyunca da başarılı olunacağının göstergesidir.
    8) Mastürbasyonun cinsel güce zarar verici etkisi olabilir.
    9) Oral seks, olgunlaşmamışlığın göstergesidir ve güvensizdir.
    10) Erkek ve kadının cinsel ilgileri ve sorumlulukları temel olarak farklıdır. Erkek cinsel ilişkinin sorumluluğunu üstlenmek ve yönetmek zorundadır.
    11) Başka şeylerde olduğu gibi cinsellikte de başarıya ulaşmak çok önemlidir.
    12) Sevişme sırasında fantezi kurmak yanlıştır. Fantezileri olan erkekler eşcinsel olmaya eğilimlidirler.
    13) Eşcinsellik, bir akıl hastalığı çeşididir.
    14) Cinsel birleşme için en doğal pozisyon erkeğin üstte olduğu pozisyondur.
    15) Sağlıklı ve uyumlu bir erkeğin hiçbir durumda cinsel performansı bozulmaz. Erkek cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna her zaman hazırdır.
    16) Sevişmeyi başlatan kadın ahlaksızdır.
    17) Sevişme her zaman doğal ve kendiliğinden olmalıdır, sevişme hakkında konuşmak ve düşünmek onu bozar.
    18) İstenmeyen gebelikleri önlemek, yalnız kadının sorumluluğundadır.
    19) Sertleşme (ereksiyon), daima cinsel arzu ve uyarılmanın işaretidir.
    20) Cinsel ilişki, cinsel birleşme demektir.
    21) Tüm fiziksel yakınlaşmalar cinsel birleşmeyle bitmelidir.
    22) Her erkek, her kadına nasıl zevk vereceğini bilmelidir.
    23) İyi bir sevgili (eş), hemen her cinsel birleşmelerinde partnerine orgazm yaşatabilmelidir.
    24) Eşler birbirini sevdikleri takdirde sevişmekten nasıl zevk alabileceklerini de bilirler.
    25) Erkeğin penisinde sertleşmenin kaybı eşini çekici bulmadığı anlamına gelir.
    26) Bazı erkekler doğuştan iyi sevişirler. Bazıları ise cinsel bilgilerini ve cinsel becerilerini ne kadar artırırlarsa artırsınlar onlarla kıyaslanacak bir performansa erişemezler.
    27) Bir çift için, ‘aynı anda orgazm’ gerçekleştirilmesi gereken en önemli amaç olmalıdır.
    28) Normal bir çift için, cinsel ilişkinin sıklığı, 20’li ve 30’lu yaşlar için haftada en az 4 olmalıdır. Daha azı düşük cinsel dürtünün göstergesidir.
    29) Menstruasyon (adet dönemi) ve gebelik dönemlerinde cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır.
    30) Kalp krizi ya da inme geçiren erkekler cinsel ilişkiden kaçınmalıdır.
    31) Erişkinliğe ulaşan erkekler, fantezi ve mastürbasyona karşı olan ilgilerini kaybederler.
    32) Erkeklik hormonu almak, cinsel gücü tümüyle artırır.

  • Küçük Evlilik Büyük Sorun

    Küçük Evlilik Büyük Sorun

    Uzmanlar uyarıyor: “Erken yaşta evlilik kesinlikle ağır travmalara ve kalıcı psikolojik rahatsızlıklara neden olur”

    Türk toplumunun kanayan yaralarından biri de erken yaşta yapılan evliliklerdir. Son günlerde kamuoyunda büyük yankı alan bu olgu üzerine, konunun önde gelen uzmanları çok dikkat çekici uyarılarda bulunuyorlar.

    Uzmanlar, toplum tarafından önemli bir sorun olarak görülmeyen erken yaşta evliliklerin, hem çiftleri, hem ailelerini hem de toplumu, hem kısa vadede hem de uzun vadede büyük sorunlarla karşı karşıya bırakacağının altını çizdiler. Uzmanlara göre erken yaşta evlilik Türk toplumunun aile yapısını tehdit ediyor.

    Konuyla ilgili çok çarpıcı tespitlede bulunan Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Genel Başkanı Dr. Cem Keçe,Türkiye’de yapılan her 4 evlilikten birinin küçük yaşlarda olduğuna dikkat çekerek, artık normalleşen meşrulaşanbu olgunun derhal ortadan kalkması gerektiğini vurguladı.

    Dr. Keçe şunları kaydetti:

    “ERKEN EVLİLİK HAYATTAN ÇALMADIR”

    “Ataerkil ve geleneksel toplum yapısı, erken yaşta evlilikleri normalleştirmiş ve meşrulaştırmıştır. Oysa erken yaşta yapılan evlilikler özellikle kız çocuklarının toplumdaki eşitsiz konumunu pekiştirmekte ve hayat tercihlerini azaltmaktadır. Ruhsal ve bedensel gelişimini henüz tamamlamamış, kendi yaşamının iplerini eline henüz alamamış, haklarını bilmeyen yüzlerce genç kız, ya kendi istekleri ile ya da ailelerinin zorlaması ile evlenmektedir. Toplumun erken yaştaki evlilikler için nedenleri veya mazeretleri her zaman mevcuttur. Bazen yoksulluktan kurtulma isteği, bazen yalnızca bir aidiyet arayışı, bazen mevcut durumda kurtulup daha iyi görülene koşma, bazen köle gibi satılma, bazen “Evde kalırsın, yaşın geçerse kimse seni almaz” gibi yüz yıl öncesinden getirilip halen terk edilemeyen baskılar, bazen bir aşk, bazen de kendini ifade etme isteği, küçük yaşta evliliklerin nedenleriarasındadır.”

    “ERGENLİĞİNİ AŞAMAYAN EVLİLER, SORUNLARLA BOĞUŞUYORLAR”

    “Ülkemizde evlilikler genellikle bir maharet, bir başarı veya bir yetişkinlik hareketi gibi algılanır ve çiftler kararlarını özgürce verirler. Ancak bazen bunun olmadığı evliliklerde olur. Bazen 13–15 yaş arasındaki genç kızlar aileleri tarafından zorla evlendirilmeye çalışılır, bazen de özentiyle genç kızlar evlenmek isterler ve aileleri evliliklerine onay vermediği için evden kaçarlar ve evlendirilmek zorunda kalırlar. Her ne sebeple olursa olsun, erken yaşta yapılan evlilikler yanlıştır. Çünkü halen genç kız olan bu bireyler biyolojik, psikolojik ve sosyal gelişimlerini tamamlamamıştır. Bununla birlikte erken yaşta yaşanan evliliklerde erken hamilelikler sıktır, daha kadın olmadan anne olan bireyler yaşam evrelerini sağlıklı geçirip, sağlıklı bir kişilik yapısı geliştiremezler ve evlilik ilişkilerinde çözümleyici yaklaşımlar gösteremezler. Kendi ergenlik sorunlarını halletmeden önce ebeveyn olan bu tip ailelerin çocukları da sorunlu kişilik yapısına sahip olabilmektedir.”

    “ERKEN EVLİLİK SAĞLIKLI TOPLUM İÇİN TEHDİTTİR”

    “Toplum olarak ilerlemiş bir ülke, iyi koşullarda yaşamını sürdüren insanlar ve mutlu çocuklar beklentimiz var, ancak erken yaşta yaşanan evlilikler bizi bu beklentilerden uzaklaştırmaktadır. Bu noktada hem devletimize hem medyamıza hem ruh sağlığı profesyonellere hem de ailelere çok fazla iş düşmektedir. Evliliğin nasıl bir düzen olduğuna, aile ortamının ne tür şartlara sahip olması gerektiğine ve diğer benzer durumlara açıklık getirilmesi gerekmektedir.

    “18 YAŞ ALTI EVLİLİK YASAKLANMALI”

    Ebeveynlerin çeşitli eğitimlerle görsel ve işitsel medya kullanılarak erken yaşta evlilik, kadın hakları, çocuk hakları, aile içi şiddet gibi önemli konularda bilinçlendirilmeleri gerekmektedir. Aile planlaması hizmetlerinin yaygınlaştırılması, aile planlaması olgusunun topluma daha açıklayıcı bir şekilde yansıtılması, din görevlilerinin günümüz koşullarında erken evliliğin sakıncalarını gerekli yerlerde gündeme getirerek vurgulaması önemli hususlardandır. 18 yaş altındaki evliliklerin yasalarla kesin bir şekilde engellenmesi, özellikle kız çocuklarının eğitime dâhil edilmesi, kadınların ekonomik anlamda özgürlüğünün sağlanması, kadınların iş kurma ve meslek edinmelerinin sağlanması, cinsel istismar, cinsiyet ayrımcılığı ve toplumsal halk sağlığı konularında toplumun bilinçlendirilmesi, ekonomik koşulların iyileştirilmesi gerekmektedir.”

    “EVLİLİK ÖNCESİ EĞİTİM ŞART”

    Evlenmeyi düşünen bireylerin ani kararlar almadan önce uzun bir süre birbirlerini tanımamaları gerekir. Unutulmamalıdır ki erken evlilikler o kişilerin çocukluğundan, gençliğinden ve yaşamından çalınan bir takım özgürlükleri akla getirir. Evlilik öncesi fiziksel tahlilleri zorunlu tutan devlet, evlilik öncesi eğitimi şart koşmalıdır. Evlenmeden önce anne-baba ve eş eğitimleriyle çiftlere sertifika verilmeli ve ancak bu sertifikaya sahip çiftler evlenebilmelidir. Annelik, babalık, karılık veya kocalık bir meslektir ve dünyanın en ucuz mesleği gibi eğitimsiz yapılmamalıdır. Ayrıca hem devletimiz, hem medyamız hem de ruh sağlığı profesyonelleri ilk üç yıl çocuk yapılmaması için kamuoyunda ortak bir bilinç yaratmalı ve çiftlerin birbirlerine alışmaları için zaman tanımalıdırlar. Aslında ne koşulda olursa olsun erken yaşta yapılan evliliklerin sonucu baştan bellidir. Bu evlilikler yeni neslin sağlıksız ve yetersiz bir şekilde gelişmesine neden olmaktadır.”

    “KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİK TRAVMADIR”

    CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör ise küçük yaşta evliliğin çiftler için travmadan başka bir anlamı olmadığına dikkat çekti. Henüz gelişimini tamamlamamış gençlerin evliliğin getirdiği ağır sorumlulukları yüklenmesinin psikolojik travmaların ortaya çıkmasına neden olabileceğini belirten Güngör, çiftler için evlilikten önce yaşanması ve deneyimler kazanılması gereken birçok olgu olduğunu kaydetti.

    Psikolog Güngör şunları kaydetti:

    “Erken yaşta yapılan evliliklerde pişmanlık, öfke, özlem, hayal kırıklığı gibi duygular yoğun bir şekilde yaşanmaktadır. Erken evliliklerde ortaya çıkan sorunlar arasında en çok depresyon, kaygı bozuklukları, fobik problemler, güven problemleri, sağlık ile ilgili problemler ve intihar girişimleri bulunmaktadır. Erken yaş evlilikler erken gebelik ve doğumlara yol açabilmektedir. Fiziksel gelişimini ve ruhsal olgunlaşmasını tamamlayamamış gençler erkenden evlendiklerinde, gebelik ve doğumlarda anne veya çocuğun ölümüne, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişimlerini tamamlayamamalarına neden olabilmektedirler. Ayrıca, erken yaş evliliklerinde aile içi sorunlar daha fazla görülmekte, çocuk bakımı ve çocuğu büyütme noktasında çift yeterli bir olgunlukta olamadığından ciddi sorunlar yaşamaktadırlar. Aile içi şiddet ve evlilikten mutlu olamamaları, kadında ve erkekte psikolojik sorunların görülmesine yol açabilmektedir. Bu tür evlilikler kadın için katlanılması gereken bir durum, erkek içinse mutluluğu dışarıda aramak için bir bahane olabilmektedir. Genç karı koca arasındaki sorunlar ailelerini de etkilemekte, aile ve eşler arasında kavgalara, kıskançlıklara, şiddete neden olmaktadır. Bu durum yıpranmış ailelere, mutsuz çiftlere, ortada kalmış ve psikolojik sorunlarla büyüyen çocuklara yol açmaktadır.”

  • Geriye doğru gerinin ve esneyin

    Geriye doğru gerinin ve esneyin

    Farkındaysanız sınav yorgunluğu olan gençlerimizde kambur bir duruş var. Çok kambur bir duruş ve farkında olmadan spazm altında kalmak dolaşımı bozar ve ağrıya neden olur.

    Her gördüğünüz yerde gençleri hemen uyarın, kambur durmamalarını ve omuzlarını geriye doğru getirebildikleri kadar getirerek esnetmelerini söyleyin. O sırada boyunlarını da birkaç kez geriye doğru esnetsinler. Bu onlardaki gerginliğin azalmasına, dolaşımın canlanmasına yardımcı olur. Gün içerisinde en az 15-20 kez derin derin esneyin. Esnemek beyni en iyi oksijenlendiren ve vücuttaki gerginliği alan olaylardan biridir.

    İlgili konular ;

  • Anoreksiya Nervoza Hastalığı Nedir

    Anoreksiya Nervoza Hastalığı Nedir

    Anoreksiya Nervoza bir psikolojik hastalıktır. Genelde genç yaştaki ve zayıflama tutkunu bayanlardan görülen Anoreksiya Nervoza hastalığı tedavi edilmemesi durumunda ölümle sonuçlanabilir. Anoreksiya Nervoza hastalığına yakalananlar yemek yemezler, uyku sorunları vardır ve bunlara rağmen sürekli enerjik dururlar. Bu durum metabolizmanın çalışmasını tamamıyla etkileyen bir durumdur. Anoreksiya Nervoza hastalığına yakalanan bir kaşı istediği kadar zayıf ve ideal kiloda olsun mevcut kilosunu asla kabul etmez ve sürekli zayıflamak ister. Bir deri bir kemik dahi kalsa bu kilosunun hala çok olduğunu düşünür ve bu duruma kendini inandırır. Eğer sizlerinde bu tarz sorunlarınız varsa hiç vakit kaybetmeden uzman bir doktorla görüşünüz. Hepinize sağlık kokan uzun bir yaşam dileriz.

    Anoreksiya Nervoza Belirtileri Nelerdir

    Anoreksiya Nervoza hastalığına yakalananlarda görülen başlıca belirtileri siz değerli takipçilerimizle paylaşmak istiyoruz. Bu belirtileri kendinizde de gözlemliyorsanız en kısa zaman içerisinde uzman bir doktora görününüz.

    Anoreksiya Nervoza Hastalık Belirtileri ;

    – Aşırı derecede ve fiziki olarak da kendisini gösteren kilo kayıpları yaşanır.
    – Kişi içine kapanık hale gelir ve sosyal çevresinden kopar.
    – Kendisini spora verir ve hiç yorulmuyormuş gibi egzersiz yapar.
    – Şişmanlamaktan korkar ve bu bir psikolojik sorun haline gelir.
    – Kişi aşırı derecede yorgunluk çeker ama bunu belli etmemeye çalışır.
    – Kişi sürekli üşür
    – Kendisini herkül gibi güçlü zanneder fakat kaslarda güçsüzlük görülür.
    – Yemek yememek için sürekli bahane bulur ve bu bahanelere kendisini inandırır.
    – Kişi çok zayıftır fakat sürekli çok şişmanladım der.
    – Başkaları için yemek pişirir ama kendisi asla yemez.
    – Kişi yemek yediği için utanır ve kendisini suçlu hisseder.
    – Bu hastalığa yakalanan kişi bayansa düzensiz adet görür.
    – Ten rengi beyazlaşır ve soluk bir hal alır.
    Hepinize sağlık kokan uzun bir yaşam dileriz. Bu belirtiler sizde varsa en kısa zaman içerisinde uzman bir doktora görününüz.

    “Eğer hastalık tedavi edilmezse kansızlık, vücut sıvı ve elektrolit dengesizlikleri, saç dökülmesi, kemik erimesi, bağırsak tıkanması, kalp hastalıkları, böbrek yetmezliği ve sonuçta ölüm görülebilir. Unutmayalım ki A.N. psikiyatrinin tek ölümcül hastalığıdır. Bu hastalığa tutulan her 100 hastadan 5’i ne yazık ki kaybedilmektedir.”