Etiket: embriyo

  • NGS Nedir? CGH Nedir? Tüp Bebek Tedavisi Başarı Oranı Arttırma Yöntemi

    NGS Nedir? CGH Nedir? Tüp Bebek Tedavisi Başarı Oranı Arttırma Yöntemi

    NGS Nedir?

    Yeni nesil sıralama anlamına gelir. NGS sistemi kullanılarak, bir insanın gen sıralaması yapılabilir. Bu yöntem, genetik araştırma teknolojisinde bir devrim niteliğindedir. Kısaca, 24 adet kromozomun değerlendirilip, taranmasıdır. Bu kromozomal tarama sayesinde, tüp bebek tedavisinde başarı oranı artar. Kromozom anormallikleri olmayan embriyolar, döllenme için seçilir.

    NGS Nedir? CGH Nedir? Tüp Bebek Tedavisi Başarı Oranı Arttırma Yöntemi | 1

    Next Generation Sequencing (NGS) yöntemi, CGH yöntemi ile birlikte kullanılır. İkisi de aynı amaca yönelik çalışmaktadır. CGH, kromozomlardaki yapısal ve sayısal anormallikleri tespit etmeye yardım eder. Genetik tarama ile kıyaslandığında, maliyeti daha az olduğu için, daha avantajlı olabilir. Ayrıca yeni keşiflerle birlikte, aynı anda hem kromozomal hem de genetik sorunların tek bir yöntemle keşfedilmesi de gündeme gelecek gibi durmaktadır. CGH ve NGS aynı amaca yönelik olsa da, sıklıkla CGH yerine NGS tercih edilmeye başlanıyor.

    CGH Nedir?

    CGH yönteminde, yumurtalar tek tek incelenir ve genetik ve kromozomal sorunlar tespit edilir. Daha sonra, sağlıklı olan yumurtalar seçilir ve dondurulur. Sağlıklı olan yumurtalar kullanarak yapılan tüp bebek uygulamasında başarı oranı % 80 yükselir. Ayrıca bebeğin Down Sendromu gibi bir sorunla doğma ihtimali de ortadan kalkmış olur. CGH’de dondurulmuş yumurtaları, istenilen zamanda kullanabilen çiftlerin bebek sahibi olma durumu da garantilenmiş olur. Böylece kadınlar, ilerleyen dönemde de bebek sahibi olabilirler. Ülkemizde henüz kullanılmaya başlanan CGH, genetik taramaya göre daha ayrıntılı sonuçlar vermektedir.

    NGS Nedir? CGH Nedir? Tüp Bebek Tedavisi Başarı Oranı Arttırma Yöntemi | 2

    CGH yönteminde, her embriyo ve her kromozom incelenir. En kaliteli olan embriyo seçilir ve rahime yerleştirilir. Böylece, tüp bebek tedavisinde sıkça karşılaşılan çoğul gebelik ihtimali ortadan kalkar hem de sağlıklı bir bebek doğurma şansı artar. Düşük oranı da aynı sebeplerden dolayı, azalır.

    İki kere ya da daha fazla kez tüp bebek tedavisi denemiş ve başarılı olamamış çiftlerin kullanması gereken bir yöntemdir. Genetik sorunların teşhis edilmesi için mutlaka CGH yapılmalıdır. Genetik tarama yapılmışsa, anne yaşı 35’in üstündeyse, baba adayında azospermi bulunduysa ve daha önceki tüp bebek denemelerinde başarısız olmuşlarsa, CGH uygulaması yapıldığında başarı net bir şekilde artar.

    Tüp bebek tedavisi için devrim niteliğinde olan NGS ve CGH yönteminin kullanımı giderek artmaya devam ederken, tüp bebekte başarı oranı da yükselmeye devam edecektir.

    Dondurulmuş Embriyo İle Hamile Kalanlar için Tıklayın !

    Gelecek Nesil Genetik Tarama (NGS) Yöntemi Tıklayın !

    Tüp Bebekte CGH Yöntemi için Tıklayın !

     

  • Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı?

    Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı?

    İlk tüp bebek başarısızlığından sonra alınacak ilk önlem, kendinizi biraz rahat bırakmaktır. Hayal kırıklığına uğramak ve üzgün hissetmek çok normal ve bundan sonra ne yapacağınıza karar vermeden önce iki hafta geçirebilirsiniz. Başarısız bir tüp bebek döngüsüne sahip olan birçok kadın ikinci hatta üçüncü döngüde başarılı olacaktır. Tüp bebek başarısını etkileyen tüm sorunlar düzeltilemez, ancak bir sonraki denemenin hamilelikle sonuçlanma olasılığının daha yüksek olmasına yardımcı olmak için bazı şeyleri değiştirebilir.

    Bir Sonraki Tüp Bebek Tedavisinden Önce Atabileceğiniz Adımlar

    Tüp bebek doktorunuz, bir önceki tedavi kayıtlarını dikkatli bir şekilde gözden geçirecek ve muhtemelen yumurtalık uyarımının sonuçları, yumurta kalitesi veya miktarı, embriyo gelişimi veya embriyoların nakli ile ilgili sorunlar dahil olmak üzere, döngünün başarısız olmasının nedenlerini öğrenmek için kontroller yapacaktır. Yumurtalık uyarımı veya yumurta miktarı ile ilgili sorunlar varsa, doktorunuz tedavi sürecinde kullanılan ilaçları değiştirmeyi düşünebilir. Yumurtalar ya da embriyolar ile problemler yoksa, ikinci bir tüp bebek denemesinde başarılı olabilirsiniz. Embriyo implantasyonu ile ilgili problemler varsa ve anne adayı daha yaşlıysa, doktorunuz embriyoları taramak için preimplantasyon genetik tarama önerebilir. Bu, embriyodan biyopsi almak ve hücreleri kromozom sayıları için test etmek anlamına gelir. Böylece uzmanlar, genetik problemler olmaksızın sağlıklı embriyoları seçebilir ve büyümelerinin önündeki engeli öğrenebilir.

    Yumurtalar ve embriyolar sağlıklıysa ve başka hiçbir sorun görülmediyse, ikinci tüp bebek (IVF) denemesinde istediğiniz sonuçları alabilirsiniz. Doktorunuzdan gebe kalma ve sağlıklı bir bebek sahibi olma şansınızı dürüst bir şekilde değerlendirmesini isteyin.

    Son olarak, gerekirse, tüp bebek tedavisinde (IVF) başarı şansını artırmak için yaşam tarzınızı değiştirebilirsiniz. Sigarayı bırakın, alkol içmeyin ya da uyuşturucu kullanmayın, sağlıklı bir diyet yapın, yeterince dinlenin ve kendinize ve eşinize iyi davranın. Sonunda heyecan verici bir hedefe varmak için, stresli bir yoldan geçiriyorsunuz.

    Tüp Bebek Tedavisi Başarısız Olduğunda Ne Yapmalı? | 3

    Başarısız bir tedavi döngüsünde, bir daha denemeden önce biraz beklemeli misiniz?

    Her başarısız döngüyü dikkatlice değerlendirmek ve bir sonraki tedaviyi optimize etmek gerekir. Genel olarak, düzenli olarak yumurtlayan ve açıklanamayan infertiliteye sahip kadınlar için, intrauterin inseminasyon (IUI) ile birlikte üç aya kadar Clomid tavsiye edilir. Clomid, yumurtlama indüksiyonu için veya açıklanamayan infertilitesi olan hastalar için düzenli olarak reçete edilen oral bir ilaçtır.

    Yeni bir tüp bebek tedavisi, arka arkaya aylarda yapılmamalıdır. Bir başka yeni tüp bebek döngüsüne başlamadan önce, bir ay boyunca ara vermek önerilir. Her hasta için tedavi protokollerinin bireyselleştirilmesi, gebelik oranlarını en üst düzeye çıkarır. Her bir çiftin mümkün olan en kısa sürede toparlanmasına yardımcı olmak için bir sonraki tedavi döngüsünü seçmek üzere tek bir doktorla devam etmesi önerilir. 

    Tüp Bebek Tedavisinde Başarıyı Artırmak İçin Neler Yapılmalı? Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır? Tıklayın !

    Tüp Bebek Öncesi Erkeklerde Beslenme Nasıl Olmalı? Tıklayın !

    Tüp bebek tedavisinde karşılaşılan sorunlar nelerdir? Tıklayın !

  • Embriyolar artık fotoğraflardan seçiliyor…

    Embriyolar artık fotoğraflardan seçiliyor…

    Artan süreme sorunları sebebiyle tüp bebek tedavisi günlük hayatımıza girdi. Bununla beraber çoğul gebelikler ve bunlara bağlı gelişen komplikasyonlar da artınca 2010 yılında sağlık bakanlığı hastalara transfer edilen embriyo sayısını sınırlayıcı bir kanun çıkardı.

    Buna göre 35 yaş altındaki hastaların ilk iki seferde tek embriyo transfer etmek zorunlu. Tek embriyo transferi ile düşen gebelik şansını kompanse etmek için mühendisler işe koyuldular ve yaşama şansı en yüksek embriyoyu seçecek; döllenmenin ilk anından transfere kadar gelişimini dakika dakika izleyecek aletler yaptılar. (Bu aletlerden birini görmek üzere Eurofertil’e davet edildiğimde bilimkurgusal bir ortamda kavanozlara koyulmuş bebekler göreceğimi zannettim.) Beni karşılayan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Hakan Özörnek ile tüp bebek tedavisinin detaylarını ve kısırlığın artış sebeplerini konuştuk…

    Embriyo transferine neden kota geldi?
    2010’dan önce Türkiye’de yapılan her iki tüp bebekten biri çoğul gebelikti. İşin doğrusu ne kadar çok transfer yaparsanız gebelik ve çoğul gebelik ihtimali o oranda artar. Çoğul gebeliklerin sonucunda erken doğma, kuvöz ihtiyacı hatta ölümler sıklıkla gözlemlendi. Sağlık Bakanlığı da bu yüzden yönetmeliği değiştirerek transfer edilen embriyo sayısına bir kota koydu. Belçika’da ve Amerika’da şu yaş gurubuna şu kadar embriyo transfer edilmeli diye tavsiyeler var ama son karar yine doktorda. Kuzey Avrupa ülkelerinde çok uzun zamandır tek embriyo transfer ediliyor. Lakin bu ülkelerde istediğin kadar deneme hakkın var. Devlet hepsini karşılıyor. İstersen on defa dene.

    Bizde durum ne?
    Devlet iki denemeyi karşılıyor; olmadıysa gerisini karşılamıyor. Embriyo kalitesi kötü olan hastalarda, belirli bir noktaya gelebilmeleri için birden fazla transfer gerekiyor. Embriyo kalitesi için belirli bir kanun yok. Bize gelen hastaların çoğu bir daha bu tedavi masraflarını denkleştiremeyeceğini söylüyor. Eğer laboratuar şartlarınız kötüyse bunu dengelemek için embriyo sayısını arttırıyorsunuz. Ve sayılabilen bir şey olduğu için başarıyı kanıtlamak durumundasınız. Tabii bu yönetmelik çıktıktan sonra iş şu noktaya geldi; tamam tek embriyo transfer edelim ama hangisini edelim? Tabii ki en iyisini.

    En iyi yumurtayı nasıl seçiyorsunuz?
    Eski tip seçimde yumurtalar bir dolabın içinde 37 derecede bekler; biz de her gün bir defa dışarı çıkartıp hangisinin daha iyi durumda olduğuna bakarak seçeriz. Şimdi yeni bir cihaz var: Embryoscope. Yapay rahim gibi düşünülebilecek bu cihaz ısı, nem, ışık vs. şartlar bakımından anne rahimini birebir taklit ediyor. Yumurta ve spermin birleştirilmesi ile elde edilen embriyolar anne adayına transfer edilinceye kadar 5 gün boyunca bu cihazın içinde korunuyor. İçerideki mikro kameralar da dakika dakika embriyoların gelişimlerini fotoğraflayarak dışarıya görüntü aktarıyor. Gelişimini takip etmemizi ve başarı şansı en yüksek olanı seçmemizi bu sağlıyor. Eski yönteme göre daha uzun süreli ve sağlıklı bir sonuca ulaşıyoruz bununla.

    Seçtiğiniz yumurtada daha sonra kromozom bozuklukları vs. çıkmayacağını biliyor musunuz?
    Ben bunu hastaya şöyle anlatıyorum: Biz en yakışıklısını seçiyoruz zeki olduğuna dair bir bilgimiz yok. “24 sure” denilen bir test var şu anda. Daha önce de bu tip testler vardı ama bu kadar iyi değildi. Önceki testlerde biz bunların 5 ila 9’una bakabiliyorduk. Ve diyorduk ki 9’u iyiyse diğerleri de iyidir çünkü teknik o kadardı. Bu test ile artık 46 kromozomun 46’sına da bakabiliyoruz.

    Üreme sorunları yaşayan herkes tüp bebekle çocuk sahibi olabiliyor mu? Yani garantili bir yöntem mi?
    Günümüzde en başarılısı bu. Dolayısıyla daha az başarılı yöntemleri hastalara önermiyoruz. Şöyle örnek vereyim; tüp bebekten bir önceki tedavi aşılamadır. Aşılamanın başarısı ’tir. Tüp bebeğin başarısı aynı grup hastalarda %60. Kendi aramızda bunu ciddi anlamda tartışıyoruz.

    Aşılama nedir?
    Kadının yumurtlaması sağlanır. Erkekten alınan spermin iyisi kötüsünden ayrılır ve iyileri rahim içine verilir. Tüp bebekte ise yumurtayı alırsınız, dışarıda döllersiniz görür ve takip edersiniz. Ondan sonra beğendiğinizi transfer edersiniz. Bu tabii ki daha meşakkatli. Kitaplar şöyle yazar önce sen üç kere aşılama yap gebe kalmıyorsa, tüp bebek yap. Bizim kendi aramızdaki tartışma da şu: tıpta hiç bir tedavi yok ki % 85 başarısızlığa rağmen hastalara önerilsin.

    Kanser Tedavisinden Önce Yumurta Dondurtun

    Erken yaş kanserlerinde de artış var. Bu sebeple yumurta dondurmak için size gelenler de var mı?
    Genç yaş kanserlerde artık %90 üzerindedir sağ kalım. Kanser vakaları da artıyor. Radyoterapi veya kemoterapi ile tedavi ediliyor; fakat o insanların anne olma şansı ortadan kalkıyor.

    Ya da baba…
    Erkeklerde spermin yeniden üretilme şansı var. Yani her kemoterapi alanın spermleri bitmez. Ama kadınlar belli bir depoyla doğarlar. Bir kadın hiçbir zaman yeni bir yumurta üretmez. Tedavilerde depo ortadan kalkıyor. Özellikle onkolojide çalışan arkadaşlara diyoruz ki tedaviye başlamadan önce mutlaka hastanın yumurtasını donduralım; çünkü bu teknoloji son iki senedir elimizde var. Fakat orada şöyle bir handikap var “Tanıyı bugün koydum yarın tedaviyi başlıyor.” Biz yumurta hangi seviyede olursa olsun toplayıp laboratuarda olgunlaştırdığımız bir program uyguladık. Sonra tüp bebek yapıyorduk. Aynı şey bu hastalara da uygulanabilir. Diyelim ki kanser bugün bulundu cumartesi tedaviye başlanacak. Cuma günü hasta bize gelir. Yumurtalar hangi seviyedeyse toplarız; sonra tüp bebek yaparız. Bunlar çok vaka olmadığı için deneysel kabul ediliyor.

    Peki dondurulmuş yumurtayı ne kadar süre muhafaza edebiliyorsunuz?
    Yüz sene saklayabiliriz. Hiçbir şey olmaz. Yani kanuni bir sınırlaması yok. Embriyo dondurulduğunda ise ancak beş sene saklayabiliriz.

    Nasıl muhafaza ediliyor?
    196 derecede sıvı azotun içinde saklıyoruz.

    İran’da Spermle Nikah Kıyılıyor

    Bizde başkasının yumurtasıyla hamile kalmak gibi bir şans var mı?
    Kanunen yasak. Yunanistan’da yaptıranlar var. Esas Kıbrıs’ta yapılıyor.

    Nedir buradaki problem?
    İki problem var. Biri etik düşünülebilir. Yani başkasının yumurtası, farklı bir gen vs. İkincisi de hukuki olarak ciddi düzenlemelere ihtiyaç var.

    Kimin çocuğu olduğuna dair karışıklık mı yaşanıyor?
    Amerika’da yaşanmış olaylar var. Bu, göz korkutuyor. Nakil yumurtayla doğan çocuk geliyor 22-23 yaşına. Mahkeme kararıyla annesinin veya babasının kim olduğunu bulabilir. Bakıyor ki kadın milyoner. Mirastan pay istiyor. İkinci de: Diyelim ki yumurtanız yok ve bir kız kardeşiniz var. Kardeşiniz yumurta bağışına gönüllü oluyor ama çocuk doğunca “İçim rahat değil. O çocuk benim çocuğum, ben onu alacağım”diyor. DNA testi ile mahkemeye gidiyor ve çocuğu alıyor. Bu örnekler yüzünden Türkiye buna bulaşmak istemiyor.

    Dini etki de yok mu sizce?
    Mesela sperm donasyonu İran’da serbest. Peki nasıl? Kadınla sperm arasında bir nikah kıyıyor. Sperm veriliyor, boşanıyorlar. Böylece her şey kitabına uygun oluyor.

    Paris’te erkek kalmayacak
    Kısırlık özellikle erkeklerde ciddi artışta. Sperm çevresel faktörlere çok duyarlı bir hücre. Elli sene öncesiyle bugünkü sperm ortalamaları arasında ciddi bir düşüş var. 2010 yılında Dünya Sağlık Örgütü sperm sayısı normalde yirmi milyonken on beş milyona düşürdü. Biz on sekiz milyonu kısır kabul ediyorduk. Sağlık Örgütü dedi ki bu sayıyı kısır kabul edersek herkes kısır sayılacak. Dolayısıyla erkek kısırlığında böyle bir artış var. Sebep yaşam tarzımız. Yaşama stresi, egzoz gazı, ozon deliği ve yediğimiz neredeyse her şeyin içinde katkı maddesi var. Mesela domates yiyorsunuz içinde fitoöstrojen var. Hepimizin cebinde cep telefonu önünde laptop. Bir elektromanyetik alanda yaşıyoruz. Bütün bunlar sprem kalitesini olumsuz etkiliyor. Paris’te bir çalışmada 2023’te Paris’te normal spermli erkek kalmayacağını açıklamışlar.

    20 ile 35 arası çocuk doğurma zamanı
    Kadınlarda yaşam süresi 80 yıl. 1950’lerde 50’de ölüyorlarmış. Dolayısıyla insan ömrünü öyle planlıyor. Yani ben 80 yıl yaşarsam daha geniş bir zamanım var ona göre planlayayım. Sonra da gazetelerde 50’sinde doğurdu, 60’ında tüp bebek yaptı haberleri çıkıyor. Bir ara yaparız çocuk, düşüncesi var ama bu çok yanlış. Çünkü çocuk doğurma süresini 20 ile 35 yaş arasına yerleştirmek gerekiyor. İnsan bünyesi buna göre ayarlanmış. Bizim topluma “Kırkına da gelsen çocuk sahibi yaparız” düşüncesi empoze etmemiz yanlış.

    Dr. Hakan Özörnek

  • Tüp bebek nasıl yapılır?

    Tüp bebek nasıl yapılır?

    Tüp Bebek nasıl olur Tüp Bebek nasıl yapılır?  Tüp bebek nasıl olur ? Tüp Bebek Nedir?

    Tüp bebek uygulaması, kısa ve basit haliyle, kadın ve erkeğe ait üreme hücrelerinin yani yumurta ve spermin vücut dışı koşullarda -labarotuvar ortamı gibi- döllenme işlemidir. Tüp bebek işlemi sonucu doğan ilk bebek ise, 1978’de İngiltere’de Dünya’ya gelmiştir. Tüp bebek normal yollar ile hamile kalamayan anne adaylarına uygulanan yardımcı bir üreme tedavisidir. Erkekten alınan spermlerle kadından alınan yumurtanın laboratuvar ortamında birleştirilmesi neticesinde oluşan embriyoların rahme aktarılması prensibine dayanır.

    Neden ilk tüp bebek tercih ediliyor?

    Tüp bebek uygulaması birçok yardımcı üreme tedavisi olsa da genellikle en sık tercih edilen tedavi çeşididir. Bunun sebebi ise, gebelik şansının en yüksek olduğu bir tedavi biçimi olmasından kaynaklanır. İlk önce, tüp bebek tedavisi enfeksiyon ya da cerrahi operasyonlar sonucu tüplerinde kalıcı hasarlar kalan anne adaylarında uygulanmaya başlamıştır. Ardından ise kısırlığa sebep olacak diğer etkenlerin tedavisinde de kullanılmaya başlanmıştır. Nedeni bilinmeyen kısırlık ya da erkek kaynaklı kısırlıklarla tüp bebek tedavi yöntemi uygulanarak başarılı sonuçlar elde edilebilmektedir.

    Mikroenjeksiyon uyglaması

    Son yıllarda uygulanmaya başlanan mikroenjeksiyon adı verilen yöntem ile, menisinde sperm bulunmayan ya da bulunsa bile sperm sayısının çok düşük olduğu ancak testisinde sperm mevcut olan baba adaylarının tedavisinde oldukça ses getirmiş, bir devrim olarak ilan edilmiştir. Kadınlarda her iki tüpün kapalı olması, sperm sayı, hareket ya da normal sperm miktarının düşük olması, sebebi bilinmeyen kısırlık, şiddetli endometriozis gibi durumlar ve hastalarda tüp bebek tedavisi uygulanabilir. Tüp bebek tedavisinin süresi uygun görülen tedavi türüne göre değişebilmektedir. Tedavide en sık ve yaygın olarak uzun protokol adı verilen yöntem uygulanır.

    Tüp Bebek nasıl yapılır?

    Tüp bebek uygulamasının 5 aşaması vardır. Tüp bebek aşamalarından birincisi tedavi öncesi görüşme ve en uygun tedavi yöntemini bulmaktır.

    Tüp bebek tedavisi düşünülen adaylarda tedavi, anne adayının adetinin 2. Veya 3. Günü uygulanmaya başlanır. Başlangıç günü ultrason uygulanır. Bunun sebebi, ultrasonda yumurtalıklarda ve rahimde tedaviye başlamaya engel olacak bir sorunun olup olmadığını saptamaktır.

    Anne adayının kanında FSH ve östrojen seviyeleri değerlendirilir. Anne adayının tedavisine başlamak için herhangi bir engel görülmezse; anne adayının yaşı, kısırlık sebebi, kan tahlil sonuçları ve yumurtalık kapasitesi de dikkate alınarak hastaya göre olabilecek en uygun tedavi yöntemine karar verilir. Bunun akabinde tüp bebek uygulaması için yumurta oluşumunu gerçekleştimek adına hormon tedavisine başlanır. Bu döneme kontrollü over sitimulasyonu ismi verilir. Bu dönemde tedaviye yanıtı ve yumurta gelişimini incelemek için belirli zamanlarda ultrason uygulanır, kanda hormon değerlendirilmesi yapılır.

    Yumurtalıkların Uyarılması

    İğne şeklinde hormon barındaran ilaçlara başlanır. Bunun sebebi yeni adet döneminin 3. gününde yumurtalıkların uyarılması içindir. Yumurtalıklardan birden fazla yumurta hücresinin gelişimini sağlamak adına bu ilaçlar uygulanır. Bu hamilelik olasılığını yükseltmektedir. Yumurtalıklarının uyarılma süresi hastadan hastaya değişmektedir. Yumurtalıkların kullanılan ilaca yanıtı, bu sürecin uzunluğunu belirler. Genellikle bu uzunluk 10-12 gün arasında değişmektedir. İki günde bir hormon ve ultrason yardımıyla bu dönemde yumurta gelişimi takip edilir.

    Yumurta Toplanması

    Yumurta hücreleri belli olgunluğa ve büyüklüğe eriştikten sonra, yumurtaların çatlamasına yardım eden hormonal bir iğne ile çatlaması sağlanır. İğne uygulandıktan 34-36 saat sonra yumurta toplama operasyonu gerçekleştirilir. Bu iğne muhakkak zamanında yapılmalıdır. Yumurta toplama uygulaması, sedasyon anestezi yani uyku hali denilen bir hal altında transvajinal ultrasonografi aracılığı ile uygulanır. Bunun sebebi hastanın ağrı hissetmesini önlemektir. Hasta sabah aç karnına alınır. İşlem yaklaşık 20 ile 30 dakika arasında sona erer.

    Bu operasyon esnasında foliküllerin içindeki sıvı toplanır. Sıvıda yumurta bulunup bulunmadığı değerlendirilerek olan yumurtalar toplanır. İlk işlemlemde folikül sıvısında yumurta bulunamayabilir. Bu durumlarda özel bir sıvı yardımı ile folikül içi yıkanır ve folikül içinde kalmış olabilecek yumurtalar bulunmaya çalışılır. Hasta başına yumurta sayısı 10- 12’yi bulabilirken, bu rakam 1’den 40’a kadar da çıkabilir. Çok ender olarak, hiç yumurta toplanamayabilme ihtimali de mevcuttur. Bu işlem sonrası hasta bir iki saat takip edilir ve ardından evine gidebilir. Bundan sonraki aşama ise toplanan yumurtalar içersinde ideal olanların seçilmesi, döllenmesi ve rahim içine transferidir. ”Tüp Bebek Riskleri?” başlıklı yazımda tüp bebek riskleri ile ilgili bilgi vermeye çalıştım.

    Yumurtaların Döllenmesi (Fertilizasyon)

    Yumurta toplama işlemiyle elde edilen MII oosit adı verilen iyi ve döllenebilecek yumurtalar seçildikten sonra, sperm hücre kalitesine bakılarak, klasik tüp bebek ya da mikroenjeksiyon aracılığıyla laboratuvar ortamında döllenmesi sağlanır. Bazı durumlarda döllenme olasılığını arttırmak adına mikroenjeksiyon yöntemi kullanmak daha faydalı olabilmektedir. Sperm hücresi, yumurta hücresini döller ve böylece EMBRİYO meydana gelir. Özel kültür ortamında, döllenmiş yumurtalar, anne adayının rahmine transfer edilebilecek hala gelinceye dek izlenir. İyi ve kaliteli embriyo ayıklanarak rahim içine transferi gerçekleştirilir.

    Embriyo Transferi

    Embriyoların laboratuvar ortamından alınarak anne adayının rahmine transferine embriyo transferi adı verilir. Bu aşama, anesteziye ihtiyaç duyulmayan, hastanın ağrı duymayacağı bir işlemdir. Yumurta toplanma işleminden 48-72 bazı durumlarda ise 120 saat sonra transfer gerçekleştirilir. Transferin ne zaman yapılacağı embriyo sayı ve kalitesiyle ilgili bir durumdur. Trasnfer öncesi rahim ağzı özel sıvılar yardımı ile temizlenir. Rahim içerisine transfer, ince kateter yardımıyla rahim ağzından geçilerek uygulanır. Bu uygulama sonrası rahim içine bırakılan embriyoların bundan sonra kendi kendilerine gelişmeye devam ederek rahime tutunmaları beklenir.

    Transfer edilecek embriyonun sayısı ise, transfer öncesi jinekologla kararlaştırılır. İşlemden sonra, yarım saatlik bir istirahat sonrası hasta evine gidebilir. Transferden sonra elde kalan döllenmiş iyi kalitede embiryosu var ise, dondurularak muhafaza edilebilir. Embriyoların donma ve çözülme uygulaması ardından canlılıklarını koruyabilme şansları %50’dir. Taze embriyolardan daha az bir olasılıkla hamilelik oluşturmalarına rağmen, ikinci bir hamilelik olasılığı tanıyarak gebelik şansını arttırmaktadır. Maliyeti düşürdüğü için de avantajlıdır.

  • İlaçsız tüp bebek tedavisi kimlere önerilir?

    İlaçsız tüp bebek tedavisi kimlere önerilir?

    Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin, cevap aradıkları soruların başında hangi yönteme başvurmaları gerektiği gelir.

    Bilgi kirliliği içinde araştırma yaparken çiftler güvenilir uzman, güvenilir kurum ve güvenilir yöntem üçlüsünü oluşturmaya çalışırlar. Peki, çoğu çiftin merak ettiği konulardan biri de “İlaçsız ya da Naturel Siklus Tüp Bebek Tedavisi “dir. Bu tedavide yumurta olgunlaştıktan sonra toplanır. Bu yöntemde doğal adet döngüsü içinde kadının kendiliğinden gelişen yumurtasından faydalanılır. Yeterli büyüklüğe ulaşmış olgun yumurta toplandıktan sonra klasik tüp bebek veya mikroenjeksiyon yöntemiyle döllendirilerek embriyo oluşturulur. Bu yöntemde hiç ilaç kullanılmaz. Yöntemin amacı; vücutta yumurta olgunlaştırma amacıyla kullanılan ilaçların zarar verebileceği hastaların vücutlarının korunmasını sağlamaktır. Yumurtalıkların büyümesi izlenir ve yeterli büyüklüğe ulaşan yumurta genel anesteziyle birlikte bir iğne yardımıyla toplanır. Bu toplanan olgunlaşmış yumurta, hastanın baba adayından alınan spermle birlikte mikroenjeksiyon işlemi yapılır ve daha sonra elde edilen embriyo tekrar rahim içerisine yerleştirilir.

    Yöntemin avantajları nelerdir?

    İlaçsız tedavi yönteminin tercih edildiği hasta grubu şöyle sıralanabilir:

    Düşük ovaryen rezerve sahip, ilaç kullanımına rağmen birden fazla yumurta gelişimi sağlanamayacak kadınlar,

    Geleneksel tüp bebek tedavilerinde elde edilen fazla yumurtaya rağmen tek kaliteli embriyo gelişimi sağlanan çiftler,

    Tüp bebek tedavisinde kullanılan ilaçlarının uygulanamayacağı kanser hastalan veya ovaryen hiperstimulasyon sendromu (aşın yumurta gelişimi) yüksek riskli hasta grubu,

    Kişisel tercihi veya dini inancı nedeniyle fazla yumurta, embriyo saklanmasını ve imha edilmesini istemeyen hastalardır.

    İlaçsız tüp bebek tedavisinin olumlu ve olumsuz yönleri ise şunlardır:

    Olumlu yönleri: Tedavi daha kolaydır. Yan etkisi yoktur. Komplikasyon olmaz. Tedavi süresi daha kısadır. Enjeksiyon sayısı azdır, ilaç maliyeti düşüktür.

    Olumsuz yönleri: İstenilen kalitede yumurtanın her zaman elde edilmemesi ve gebelik oranının düşük olma olasılığıdır.

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

  • Tüp bebek tedavisinde en yeni yöntemler

    Tüp bebek tedavisinde en yeni yöntemler

    Tedavideki yenilikler nedir?

    Tüp Bebek Tedavisinde en yeni tekniklerden biri embriyoların dinamik takibidir. Embriyoscope adlı tekniği Türkiye’ye ilk defa bizim ekibimiz getirdi ve en çok bizim laboratuvarlarımızda uygulanıyor. Artık embriyolar, takipleri süresince çok kısıtlı bir zaman dilimindeki görüntüleriyle değil, her 15-20 dakikada bir videolarla detaylı inceleniyor, kaliteleri buna göre saptanıyor. Bu demektir ki artık embriyoların gelişimleri hakkında çok daha fazla elimizde bilgi birikiyor. Bizim kullandığımız sistem şu anda dünyada bulunan en sofistike dinamik takip sistemidir. Biz ve bizim kullandığımız sistemi kullanan diğer merkezler (şu sıralar dünyada 100 dolayında var) başarı oranlarının arttığım gösterdiler. Öte yandan morfoloji dediğimiz spermin şekil özellikleri iyi olduğunda sağlıklı bir sperm bulduğumuzu düşünürüz. Klasik olarak mikroenjeksiyon için kullanılan I mikroskoplar spermi 400 kat kadar büyüterek sperm seçimine yardıma olur. Intra rtoplasmic Magnified Sperm Injection (IMSI) denilen yöntemde ise özel bir mercek ve bilgisayar programı kullanılarak sperm 6600 kat kadar büyütülür. Bu sayede spermin morfolojisi daha iyi değerlendirilir. ÖVISI sadece mikroskobun özelliğine bağlı bir durum olmadığı gibi bu yöntemi kullanan embriyologun bu konuda eğitimli ve deneyimli olması da önemlidir. Daha sağlıklı spermlerin seçilmesiyle hem döllenme hem de gebelik oranlarında iyileştirmeler gerçekleşmiştir. Özellikle erkek faktörü veya açıklanamamış infertilite olgularında tercih edilir.

    Dondurma tekniği değişti…

    Dondurma tekniği nasıldır?

    Günümüzde iki farklı dondurma tekniği var; yavaş ve hızlı. Beş yıl öncesine kadar yavaş dondurma daha çok uygulanırken günümüzde hızlı dondurma tekniği tercih ediliyor. Çünkü bu teknikle embriyoların tamamının, yani tüm hücrelerinin hiç hasarsız canlıklarını devam ettirmeleri ihtimali daha yüksek. Bu da doğal olarak başarı oranlarına yansıyor. Kısaca özetlemek gerekirse, dondurma-çözdürme teknikleri merkezlerin toplam başarılarında önemli bir yer tutar. Hastalar bu parametreyi de çok iyi incelemelidir.

    Bahçeci tüp bebek merkezi…

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

  • Tedaviyle her 2 çiftten 1’i tüp bebek sahibi oluyor!

    Tedaviyle her 2 çiftten 1’i tüp bebek sahibi oluyor!

    Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon 600 bin tüp bebek uygulaması yapılıyor ve bu uygulamalarla 400 binden fazla bebeğin dünyaya gelmesi sağlanıyor.

    Günümüzde tüp bebek ve mikroenjeksiyon yöntemiyle doğmuş 5 milyondan fazla bebek bulunuyor. Yakın çevre ve eşlerin birbirine verdiği stresin gebe kalmayı zorlaştırdığı belirtiliyor.

    Ülkemizde tüp bebek başarı oranları dünya ülkeleriyle yarışır düzeyde. Tüp bebek tedavisi; tüpleri tıkalı kadınlar, açıklanamayan infertilite, endometriozis ve diğer nedenlerle çocuk sahibi olamayan çiftlere uygulanıyor. “Mikroenjeksiyon” yöntemi de erkeklerin çocuk sahibi olmasına yardımcı olarak kullanılıyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, “Tedavi gören çiftlerin yüzde 50 oranında gebelik şansı vardır” diye konuşuyor. Tedavi ve laboratuar tekniklerindeki gelişmeler ışığında kadınlardaki tüp ve erkeklerdeki spermle ilgili sorunlar büyük ölçüde çözülüyor.

    Yumurtası olmayan tüp bebek yapamaz
    “Döllenme” sperm ile yumurtanın, rahim ve yumurtalıklar arasında yer alan tüplerde birleşmesi olarak tanımlanıyor. Tüp bebek uygulamasında kadından toplanan yumurtalar ile erkekten elde edilen spermlerin, laboratuar ortamında bir araya getirilerek vücut dışında döllenmesi sağlanıyor. Tüp bebek uygulamasının yapılabilmesi için sağlıklı ve kaliteli bir yumurta gerekiyor. Prof. Dr. Buyru, “Yumurtaları tükenmiş bir kadın, tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olamaz” diyor.

    Normal yollardan gebe kalmak için milyonlarca sperm gerekirken, “mikroenjeksiyon” sayesinde birkaç sperm gebelik için yeterli oluyor. Tüp bebek yönteminde döllenme vücut dışında gerçekleştirildiği için kadının tüplerine ihtiyaç duyulmuyor. Gebeliğin yerleşerek bebeğin gelişmesi için sağlıklı bir rahim iç ortamının bulunması gerekiyor.

    Tek embriyon ile çoğul gebelik önleniyor
    Son yıllarda çoğul gebeliklerden kaçınmak için tek embriyon transferinin yapılması tercih ediliyor. Bu sayede üçüz gebelik oranının yüzde 3.7’den yüzde 0.7’ye düşürüldüğü belirtiliyor. Türkiye’de düşük ve erken doğum riski yüksek olan 35 yaş altı kadınlardaki çoğul gebelikleri önlemek adına tek embriyon transferi yapılabiliyor. Kalan embriyonların dondurularak daha sonra tekrar kullanılması da gerçekleştirilebiliyor. 2 seferden fazla başarısız deneme yaşamış olanlar ile 35 yaş üzerindeki kadınlara ise birden fazla embriyon transfer ediliyor.

    Türkiye’de demikroenjeksiyon yaygın
    Dünyadaki uygulamaların üçte ikisi klasik tüp bebek, üçte biri mikroenjeksiyon ile yapılırken, Türkiye’de daha çok mikroenjeksiyon yöntemi tercih ediliyor. İki yöntemde de kadına uygulanan tedavi aynıyken aradaki fark laboratuar işleminde oluyor. Klasik tüp bebek yönteminde laboratuvar ortamında her yumurtanın etrafına bırakılan 150-200 bin spermden birinin yumurtayı döllemesi beklenirken; mikroenjeksiyon yoluyla yumurta, embriyolog tarafından seçilen tek bir sperm ile dölleniyor. Mikroenjeksiyon yöntemi esas olarak erkek kısırlığının çözümü için geliştirilmesine rağmen, diğer infertilite nedenlerinde de sıklıkla kullanılıyor.

    Tüp bebek yönteminin dünü bugünü
    İlk tüp bebek uygulamalarında doğal olarak gelişen tek yumurta kullanılırken, daha sonra başarı şansını artırmak için yumurtalıkları uyarıcı ilaçların tedaviye eklenmesi gerçekleştiriliyor.
    Önceleri çok yumurta geliştirmek amacıyla yüksek doz ilaç verilirken, bugün yeterli yumurta sayısına ulaşmak için daha düşük dozda ilaç kullanımı tercih ediliyor. Bu sayede hem tedavinin yan etkileri azaltılıyor hem de maliyet düşürülüyor. Ayrıca kısa süreli ve düşük doz ilaç tedavisiyle hastanın konforu da artırılıyor.
    İlk tüp bebek uygulamalarında yumurtalar “laparoskopi” ameliyatıyla toplanıyorken, günümüzde “ultrasonografi’ kullanılıyor.
    Yumurta toplandıktan 2-5 gün sonra, embriyonların gelişimi izlenerek bunların rahim içine yerleştirilmesi anestezi olmadan ağrısız şekilde yapılıyor.
    İlk yıllarla karşılaştırıldığında ilaç ve tedavi maliyetlerinin önemli ölçüde azaldığı görülüyor.

    Doğru embriyonu seçerken
    Transfer edilecek embriyon hücre sayısı
    Hücrelerin birbirine eşit büyüklükte olması
    Embriyondaki artıkların tespiti
    Embriyonların 6 saat arayla fotoğrafını çekerek erken bölünen, uygun ve gebelik şansı yüksek embriyolnarı değerlendiren “embriyoskop” yöntemi
    Doğru spermin seçimine yarayan özel mikroskoplar önem taşıyor.

    Tedavinin detayları yakın çevreyle paylaşılmamalı
    Çocuk sahibi olmak için tedaviye karar veren çiftlerin birden fazla merkez veya doktorun görüşünü alarak tedaviye başlaması öneriliyor. Prof. Dr. Buyru, “Tedavi yerinin seçiminde; merkezin başarı oranı ile deneyimi, çiftlerin doktorlarıyla kurdukları iletişim ve işlemin maliyeti göz önüne alınmalıdır” diyor. Ayrıca çiftlerin tedavi ayrıntılarını çevreleriyle fazlaca paylaşmaları doğru bir hareket olarak görülmüyor. Buyru, “En deneyimli ve en başarılı merkezlerde bile gebelik oranlarının yüzde 50 oranında olduğu ve tedavi yapılan 2 çift arasından ancak 1’inin gebeliğe ulaşacağı unutulmamalıdır” diyor.

    Kadının yaşı ile embriyon-yumurta kalitesi tedavi başarısını doğrudan etkileyen faktörler olsa da çok iyi embriyonların transfer edilmesine karşın gebe kalamayan çiftlerin de bulunduğu belirtiliyor.

    Çevre baskısı gebe kalmayı zorlaştırıyor
    Yıllarca gebe kalamadıktan sonra tedaviyle çocuk sahibi olmalarının ardından birkaç ay sonra tekrar doğal olarak gebe kalan birçok çift bulunuyor. Ayrıca defalarca başarısız tüp bebek denemesinden sonra tedaviyi bırakarak kendi kendine gebe kalan çiftlere de sıkça rastlanıyor. Prof. Buyru, “Bu, ‘Açıklanamayan infertilite’ olgularında görülen bir durumdur” diyor. Çevre baskısı veya eşlerin birbirleri üzerinde kurduğu stres, gebe kalmayı zorlaştırabiliyor. Böyle çiftlerin psikolojik destek alması öneriliyor.

    Embriyon dondurmada yaş çok önemli
    Yumurtalıkları aşırı uyarılan kadınlarda, karında sıvı birikmesi ve böbrek yetersizliği gibi risklerden kaçınmak için embriyon dondurma işlemi gerçekleştirilebiliyor. Dondurulmuş ve çözünmüş embriyon transferlerindeki başarı oranının yüzde 30 civarında olduğu belirtiliyor.

    Prof. Dr. Buyru, “Dondurulmuş embriyonların çözülerek tekrar transferi yapıldığında taze embriyonlar kadar yüksek gebelik şansı vardır” diyor. Yapılan son çalışmalar, yumurtalıkları aşırı uyarılmış ve hormon düzeyleri beklenenden çok yükselmiş kadınlarda, embriyonların dondurulduktan sonraki aylarda çözülerek transfer edilmesi ile daha iyi gebelik oranlarına ulaşıldığını gösteriyor. Prof. Dr. Buyru, “Bu yöntemin başarılı olabilmesi için yeterli sayı ve kalitede yumurtaya gereksinim vardır. Bu, kadının yaşıyla doğrudan ilişkilidir” diyor.

    Her isteyen yumurtasını donduramıyor
    Ülkemizde yumurta dondurulmasına belirli koşullarda izin veriliyor. Kanser gibi bazı hastalıklar nedeniyle uygulanacak tedaviler sonucu zarar görebilecek kadınlara yumurta dondurma işlemi yapılabiliyor. Kişinin daha sonra çocuk sahibi olma düşüncesiyle yumurtalarını dondurmasına yasal olarak izin verilmiyor. Dondurulan yumurta ve embriyonların yasal olarak 5 yıllık bekleme süresi olsa da tıbbi açıdan bir son kullanma tarihi yok.

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

  • Kök hücre ile çocuk yapabilme 2013

    Kök hücre ile çocuk yapabilme 2013

    Kök hücre ile sperm üretme sayesinde kanser tedavisi gören veya zayıf sperme sahip olan erkekleri baba olma hayallerine kavuşturacak

    Testislerden alınan doku örneklerini laboratuvar ortamında geliştiren uzmanlar, döllenmeye imkan veren sperm üretmeyi başardı.

    Dünya ‘kök hücre’ araştırmalarını büyük bir heyecanla takip ediyor. Henüz deney aşamasındaki çalışmaları yürüten araştırma merkezleri, tedavi amaçlı uygulamalara da imza atıyor. Bunların bazılarında elde edilen başarılı sonuçlar, bilim adamlarını daha da umutlandırıyor. Ancak bu münferit sonuçlara bakarak kök hücre ile kanser, alzheimer, parkinson, felç ve benzeri çaresiz hastalıklar yenilmek üzere” demek için henüz çok erken.

    Erkek kısırlığını yakın gelecekte bitirecek gelişme

    Kök hücre araştırmaları Türkiye’de de yapılıyor. Yağ dokusu kaynaklı yetişkin kök hücre çalışmaları yapılmakta, “Kök hücre çalışmalarının en önemli amacı günümüzde tedavi imkanı olmayan kronik hastalıkları, kanseri, yaşam kalitesini düşüren alzheimer ve parkinson gibi nörodejeneratif hastalıkları tedavi etmek ve organ yetmezliğinden kaynaklanan problemleri gidermektir. Hedeflenen amaç bugün tam anlamıyla gerçekleşmemiş olmasına karşın elde edilen gelişmeler bu ölümcül hastalıkların yakın gelecekte kök hücreler kullanılarak tedavi edilebileceğini göstermektedir

    Kök hücre çalışmalarının tek amacı uygun şartlarda uygun kişilere hücre nakli yaparak hastalıkların tedavi edilmesi değil. Tedavi edici ilaçların geliştirilmesi ve hastalıkların daha iyi tanınması da hedefler arasında.

    -Kök hücre çalışmalarında neler hedefleniyor ?

    Kök hücreyi yapabilmeyi yardımcı üreme teknikleri sağlıyor. Kaynak embriyo ya da embriyo dışı dokular. Embriyodan elde edilen kök hücrelere inanarak bu işe başladık. Bilimde ileriyi hayal edebilmek ve görebilmek önemlidir. Ama hayal bilgiler doğrultusunda oluşmalıdır.

    Hedef, bugün için tedavisi imkansız hastalıkların tedavisini sağlamak. En önemlisi, kısırlıktan önce, hayatı tehdit eden ve bugün için net bir tedavisi olmayan hastalıkları tedavi etmek. Çevremizde çok fazla kanserli var. Önemli bir kısmı yemek borusu kanseri. Tedavisi yok. Acaba kanser tedavisinde kullanılabilecek bir yöntem olabilir mi ?

    Ayrıca ilerleyici romatizmal hastalıklar, alzheimer ve parkinson gibi ilerleyici beyin hastalıkları var. Bunlar kanserden daha ağır. Kanserde en azından, kişi belli süre acı çekip sonra kaybediliyor. Ama ilerleyici beyin hastalıkları, bütün yaşam boyunca devam ediyor. Stefan Hawkinks, inanılmaz bir beyin ama ALS hastası. Suna Kıraç da öyle. ALS’li çok hasta var Türkiye’de. Bunların yanında çocuklarda sık görülen lösemi gibi kanser tipleri. Acaba hücre ve doku nakli kanser tedevisi için bir alternatif olabilir mi ?

    Bugün için şeker hastalığı çok önemli. İnsanı kısa sürede öldürmüyor, ama yaşam kalitesini çok azaltıyor. Yaşam kalitesini azaltan başka hastalıklarda da aynı şekilde kullanılabilecek mi diye düşünerek yola çıktık.

    Bugünkü ileri teknolojiye rağmen tedavi edilemeyen iki grup hasta var. Biri hiç sperm üretimi olmayan erkekler. Testislerden biyopsi alınsa dahi, hiç sperm gelişimi olmayan erkekler var. Bunlarda büyük ihtimalle genetik faktörler, spermi oluşurken belli bir noktada durduruyor. Bloke ediyor. Bu blokajın ötesine geçirebilir miyiz? Daha ileri hücreler elde edebilir miyiz ? Bugün için cevap hayır. Bir sürü şey denendi ama hiçbiri bu tür erkeklerin tedavisine imkan vermiyor.

    Sperm üretimi olmayan erkeklerde, kök hücreden sperm hücrelerini elde edebilmeyi hedefleniyor. Bu birden hareket eden sperm hücrelerini elde etmek anlamında değil. Dölleyebilecek özellikte olan, daha ilkel de olsa sperme giden o ara hücreleri elde edebilmek ve bunları kullanarak döllenmeyi sağlamak.

    Kadınlarda da, yaşlanmış, yumurta sayısı azalmış ya da bitmiş olanları tedavi edilememektedir. Acaba bu kadınlarda da olgun bir yumurtayı değil ama, olgun yumurtanın önceki hücrelerini kök hücreden elde edip sonra bunları olgunlaştırarak kullanabilir miyiz diye düşünülmektedir. Fakat bu uzak bir hedeftir.

    -Hükümetin bu çalışmalara bakışı ?

    Çok gelişmiş olduğunu iddia eden birçok ülkede uygulanmayan ama insanlığın faydası için olan uygulamalar bugün Türkiye’de uygulanabiliyor. Türkiye’de başkasına ait sperm ve yumurta kullanılmıyor. Bu, birçok yönüyle tartışılabilir. Ama Türkiye’de embriyoda genetik tanı yapmaya müsade ediliyor. Bu çok önemli. Bu tıbba aydın bir bakış açısıyla yaklaşıldığını gösteriyor. Şu anda Sağlık Bakanlığı’nın insan klonlamasına karşı tamamen negatif baktığı kesin. Cinsiyet tayinini yasakladığı kesin. Ama bunun dışında şarlatanca olmayan ama insanlığın hayrına olabilecek çalışmaları kesinlikle destekleyeceğini düşünülmektedir. Burada embriyolardan elde edilen kök hücreler ne kadar etiktir diye bir tartışma konusu olabilir. Bakanlığımızın ve diğer ilgili mercilerin, araştırma ve insan sağlığını tedavi etme amaçlı ise buna sıcak bakacağını biliyorum. Kullanılamaz diye bir karar çıkmaz.

    KÖK HÜCRE NEDİR ?

    Kök hücreler, ‘yetişkin’ ve ‘embriyonik’ olmak üzere ikiye ayrılıyor. Yardımcı üreme tekniklerinde arta kalan ya da kullanılamayacak durumda olan embriyolar, çiftlerden izin alınarak kök hücre çalışmalarında değerlendirilebiliyor.

    Hücre, bir canlının en küçük hayati parçası. Canlının sağlığı, hücrelerin yeterince kendini yenilemesine, özelliklerini kaybetmemesine ve hastalık yapıcı her türlü unsura karşı dirençli olabilmesine bağlı. Kök hücreyi insan sağlığı için son derece önemli kılan sebep, sınırsız çoğalma özelliğine sahip olması. Uygun ortamı bulduğunda organ ve dokuyu oluşturan hücre tiplerine dönüşebiliyor. Kök hücre, gereken organlarda hücre yenilenmesine ve bazı hasarlı dokuların iyileşmesine imkan tanıyor. Kök hücreyle ilgili çalışmalar aslında 50 yıl öncesine dayanıyor. Kemik iliğindeki yetişkin hematopoetik kök hücrelerin kan hücrelerine dönüştüğünün keşfi, kan kanserinde dönem noktası oluyor. Günümüzde kemik iliğindeki kök hücrelerin kan haricinde kas, kemik ve damar hücrelerine dönüşebildiği görüldü. Ayrıca yetişkin tip kök hücrelerin, sadece kemik iliğinde değil; sinir, kas, karaciğer, göz ve deri gibi organ ve dokularda bulunduğu da artık biliniyor. Arayışlar sonucunda 1998’de insan embriyosundan kök hücre elde edildi. Bu bir çığırdı. Çünkü, embriyonik kök hücreler, yetişkin kök hücrelerdeki sınırlılığın aksine, insan vücudundaki tüm hücre türlerine dönüşebilme özelliğine sahipti. Emriyonik kök hücreler, yetişkin kök hücrelerden daha elverişli olmasına rağmen, kanser oluşma riski, doku uyumu problemi ve etik kaygılarla kliniklerde test amaçlı kullanılmaya başlanmadı. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda yağ dokusunda da yetişkin tip kök hücreler olduğu belirlendi.

    Testis dokusu alındı
    Nature Dergisi’nde yayınlanan araştırmaya göre, Takehiko Ogawa başkanlığındaki ekip, testisten alınan dokulara gerekli protein ve diğer besinleri vererek sperm oluşmasını sağladı. Buluşun özellikte kanser tedavisi gören erkeklere yeniden çocuk sahibi olma imkanı vereceği söyledi. Ayrıca dokudan elde edilen spermin, dünya çapındaki milyonlarca kısırlık tedavisi gören erkek için de umut ışığı olduğu belirtildi.
    Buna göre tamamen kısır veya döllenmeyi sağlayamayan zayıf sperme sahip olan erkeklerin spermleri laboratuvar ortamında geliştirilecek. Böylece erkeklerin kısırlığı tamamen tarih olacak ve başka birisinden sperm almalarına gerek kalmayacak. Tekniğin ayrıca donmuş testisler üzerinde bile işe yaradığı belirtildi. Ogawa, “Bir sonraki hedefimiz kadın için laboratuvar ortamında yumurta üretmek” diye konuştu.

    Henüz çok az hastada denenen ve bir kısmında olumlu neticeler alınan uygulamaların hala araştırma aşamasında ve gelişmeler umut verici. Ergenliğe girmeden önce kanser tedavisi geçirmek zorunda olan erkek çocukları için ileride çocuk sahibi olabilmeleri amacıyla, ‘Kök hücreden sperm hücrelerinin üretilmesi yolunun açıldığına’ dikkati çeken aratırmacılar, “Bu yöntemle, kanser tedavisi öncesi testis dokusu dondurularak, tedavi sonrasında sperm hücresi üretebilen kök hücreleri geri nakletmek mümkün oldu” diye konuştu.

    Kök hücreden sperm üreten hücre!

    İnsan embriyonik kök hücresinden, sperm ve yumurta hücresinin üretimini sağlayan germ hücreleri elde edildi.

    Bu buluş sayesinde, erkek sperm ve dişi yumurta hücrelerinin üretimi ile başlayan insan gelişiminin, şimdiye kadar sır olarak kalmış bir çok noktası aydınlatılabilecek. Bu sayede genetik hastalıkların çocuğa geçiş süreci daha iyi anlaşılabilecek ve önleminin alınmasının farklı yolları bulunabilecek.

    Yumurta ve sperm hücrelerinin üretilimin sağlayan germ hücrelerinin bunu nasıl yaptıklarının, bunun yapılması sırasında hangi genlerin ve yolların kullanıldığının bilinmediğini, genetik yapıların farklı olmasından ötürü, bu gelişimi hayvan germ hücrelerinden anlamanın da mümkün olmadığı bir gerçektir.

  • Embriyoscope hangi vakalara önerilir?

    Embriyoscope hangi vakalara önerilir?

    Embriyoscope Hangi Vakalara Önerilir?

    Kısa bir süre önce bebek sahibi olmaya çalışan çiftlerin hayatına giren Embriyoscope acaba hangi vakalarda önerilmelidir? Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Süleyman Tosun, “Bu teknoloji ile sağlıklı olan embriyoları seçerek bebek sahibi olma şansını artırırken birçok aile için umut oldu” dedi.

    Embriyo İzleme Sistemi embriyolarının anında ve sürekli olarak tüm süreçlerin hiçbir aşaması kaçırılmadan, istenilen anda değerlendirilmesine imkanı sağlıyor. Bahçeci Sağlık Grubu Umut Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Süleyman Tosun, Embriyoscope’un hangi vakalarda kullanılabileceği konusunda bilgi verdi:

    “Günümüzde on milyona yakın çift infertilite sorunu yaşıyor. Embriyo seçimini iyileştirme-değerlendirme programlarını geliştirmek amacıyla kullanılan EmbryoScope adı verilen Dinamik Embriyo İzleme Sistemi’ile sağlıklı olan embriyoları seçerek başarı oranını artırdı. Bu sistem ileri yaşlarda yumurta sayısı az olan veya sperm problemi olan aileler için gebelik şansını artırmada umut oldu. Ayrıca teknoloji daha önceden tüp bebek denemesi olup embriyo kalitesi düşük olduğu için gebe kalamayan 35 yaş üstü kadınlara, yumurta rezervi azalmış anne adaylarına, sperm parametresi (sayısı, şekli, hareketliliği,vb) problemi yaşayan çiftlere önerilir. Embriyo İzleme Sistemi aynı zaman da embriyolarının anında ve sürekli olarak tüm süreçlerin hiçbir aşaması kaçırılmadan, istenilen anda değerlendirilmesine imkanı sağlıyor.

    Embriyoscope  çünkü;

    *Embriyoyu dış ortamdan soyutladığı için gelebilecek zararları (toz, havadaki yabancı cisimler, ışık, vb.)  ortadan kaldırıyor.

    *Embriyo saniye saniye izlendiği için tam bölünme saatleri tespit edilip, en kaliteli zamanda bölünmüş embriyoları seçme şansı yakalanır.

    *Günde bir kez kullanılan yöntemlerde embriyo çıkarılıp bölünmesi takip edilebilirken Embriyoscope teknolojisinde embriyonun saniye saniye gözleme şansı vardır. Dolayısıyla içlerinden en kaliteli embriyo seçilip anne adayının rahmine yerleştirildiği için gebelik şansı artırılabilir.

    *Embriyo transferi çok önemlidir. Embriyo transferi kanunla sınırlandırıldığı için bu yöntemle en iyi embriyoyu seçip çiftin evlat sahibi olma şansı artırılır.

    *Daha ideal şartlarda embriyo gelişimi takip edildiği için geriye kalan embriyoların dondurma şansı artar.

     

     

     

     

     

  • Parkinson ve diyabette yeni tedavi yolları

    Parkinson ve diyabette yeni tedavi yolları

    ABD’li bilim insanları, parkinson ve diyabette yeni tedavi yollarında çığır açacak bir gelişmeye imza attı. Oregon ve Sağlık ve Bilim Üniversitesi’nden bir bilim ekibi, klonlanmış insan embriyosundan kök hücre elde etmeyi başardı

    KLONLANMIŞ insan embriyosundan kök hücre elde eden ABD’li bilim insanları, parkinson ve diyabet gibi hastalıklara yeni tedavi yolları geliştirilmesinde çığır açacak bir başarıya imza attı. Her hücreye dönüşebilme özelliğine sahip kök hücreler, hastalıklı dokularla değiştirilebilecek, yeni dokular yaratılmasında kullanılabilecek olmaları nedeniyle önem taşıyor. Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi’nden Shoukrat Mitalipov başkanlığındaki bilim ekibi, bağışlanan yumurtalardan oluşturulan 6 embriyodan, kök hücreler elde etmeyi başardı.

    MAYMUNDAN İNSANA
    Başarının, bir teknik buluştan ziyade, süreçteki denemelerin tekrar tekrar gözden geçirilmesiyle elde edildiğine dikkati çeken Mitalipov, maymun embriyolarıyla yaptıkları 6 yıl süren çalışmalar sonucu hedeflerine ulaştıklarını vurguladı. Mitalipov, maymunlar üzerindeki çalışmalarda, bu teknik yardımıyla elde edilen embriyolardan klonlanmış bebek elde edilmesinin mümkün olmadığı sonucuna vardıklarını ve böyle bir şey yapmaya da ilgi duymadıklarını belirtti.
    Bilim adamlarının on yılı aşkın bir süre önce başlattıkları, klonlanmış insan embriyolarından kök hücre elde etme girişimleri, temelde embriyoların kök hücreleri oluşturmadan önce gelişimlerini durdurmaları nedeniyle şimdiye kadar başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

    WOO-SUK’UN YALANI
    Hwang Woo-suk adlı Güney Koreli bir bilim adamı, 2004 yılında bunu başardığını açıklasa da, sonra açıklamanın gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkmıştı.