Etiket: eğitim

  • Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırma

    Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırma

    Evinizde kitapların ulaşılabilir yerde olmasına özen gösterin. Çocuğunuzun istediğinde kitaplarına eline alabilmesi ve onları incelemesi, okumayı sevmesi ve kitap okuma alışkanlığı açısından önemlidir.

    Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırma

    Çocuğunuzun ilgisini çeken okuma kitapları seçmesine izin verin. Ancak okuyamayacağı düzeyde kitaplar seçtiğinde yerine alternatif sunun. Eğer küçük yaş çocuğunuz var ise, üç alternatifi siz belirledikten sonra çocuğunuzun seçmesini isteyebilirsiniz.

    Çocuğunuzun ilgi alanına uygun olan kitapları seçin. Hatta sadece kitapları değil üzerinde okuyabileceği olan her şeyi ona sunabilirsiniz ( broşür, çizgi roman, dergi vb.). Çocuğunuzun okumayı sevmesi için illa ki sadece kitap okuması gerekmez. İlgisi yönünde arabalar hakkındaki bir dergiyi okumaya çalışması, onu motive etmeye yeterli olacaktır.

    Çocuğunuzun kitaplarını saklayabilmesi için birlikte düzenlediğiniz ve süslediğiniz bir raf/dolap/kutu hazırlayabilirsiniz.

    cocuga_okuma_aliskanligi

    Çocuklar ebeveynlerini model alarak gelişimlerine devam ederler. Ebeveyn olarak sizin ev içinde ne kadar kitap okuduğunuz çocuğunuz tarafından da gözlenir. Bu sebeple anne-baba olarak çocuğunuz ile birlikte kitap okuma saatleri düzenleyebilirsiniz. Birlikte kitap okuma ardından sohbet etme aynı zamanda çocuğunuz ile kaliteli zaman geçirmenin bir yoludur.

    Çocuğunuzdan sıklıkla size sesli okuma yapmasını isteyebilirsiniz. Sesli okuma, sözcük dağarcığını, dikkat becerilerini ve anlama becerisini geliştirir. Sesli okuma, sessiz okumaya geçiş için de önemlidir. Ayrıca çocuğunuzun okumasının nasıl gittiğine dair bilgi edinebilir, zorlandığı noktaları fark edebilir ve yardıma ihtiyacı olduğu zamanları rahatlıkla fark edebilmesiniz için bir fırsat yaratır.

    Çocuğunuzdan belli bir sayıda sayfa okumasını istemek yerine süre belirlemeniz daha uygun olacaktır. Her çocuğun okuma hızı farklı olduğu için çocuğunuz daha yavaş okuyorsa sayfa sayısını belirlemek onu bunaltabilir.

    Çocuğunuza yatmadan kitap okumaya, okumayı öğrendikten sonrada devam etmeniz büyük önem taşır. Sizin ona yüksek sesle hikaye okumanız onun için ilişkisel doyum sağlar. Birlikte okuyacağınız veya onun yüksek sesle okuyacağı zamanlar, hikaye saatinden ayrı olmalıdır.

    Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırma
    Çocuğa okuma alışkanlığı kazandırma

    Çocuğunuzun her gece uyumadan kitap okuma alışkanlığını kazandırmak için bir ayakkabı kutusunu boyayarak, kaplayarak ve süsleyerek başucuna koyacağı bir kitap kutusu yapabilirsiniz. En sevdiği kitaplarını, hediye gelen kitaplarını orada saklayabilir. Hikaye zamanında sizin okumanız için oradan bir hikaye kitabı seçebilir.

    Çocuğunuz ile kitap evlerine ziyaretlerde bulunun. Kitapçılarda sessiz konuşmanın gerekliliğinden bahsedebilir, seçtiğiniz kitapları inceleyebilirsiniz. Çocuklara uygun kitap fuarlarına da ufak geziler yapabilirsiniz.

    Çocuğunuzun olduğu ortamda kitap okuyun ve okuduğunuz kitaplar hakkında sohbet edin. Aynı şekilde çocuğunuzun okuduğu kitap hakkında fikirlerini (neleri beğendi/beğenmedi, hikayede kimler var, en çok hangi karakteri seviyor vb )sorabilirsiniz. Aynı zamanda hikayenin sonunda ne olacağını düşünmesine ona soru sorarak teşvik edebilir, soyut düşünce becerilerini ve hayal gücünü destekleyebilirsiniz. Evinizde mutlaka ufak da olsa bir kitaplığınız olmalı.

    Çocuğunuz kitap okurken ve müzik çalarken onun sesini kaydederek sesli kitap oluşturabilirsiniz.

    Kitap okurken kaldığı yeri belirlemesi için birlikte kitap ayraçları yapabilirsiniz.

    Çocuğunuzun sevdiği gibi kitabı bir tiyatro oyuna dönüştürebilir, birlikte evinizde sahneleyebilirsiniz.

     

    Kaynak : Ayşe Başak Erk Uzm. Gelişim Psikoloğu

    Milliyet / Pembenar

  • Silikon Vadisi Yöneticilerin Çocukları Neden Dijital Ortamdan Uzak Bir Eğitim Alıyor ?

    Silikon Vadisi Yöneticilerin Çocukları Neden Dijital Ortamdan Uzak Bir Eğitim Alıyor ?

    Günümüz çocuklarının bilgisayar ve internet kullanımı hakkındaki becerilerini hayranlıkla izleyen anne babalar, arkadaşlar hatta bununla övünen herkes bu yazıyı okuduktan sonra kesinlikle durup bir kez daha düşünecekler. Zeka gelişimine yan etkisi var…

    Günümüz çocukları teknolojinin içine doğuyor. Bunu hepimiz biliyoruz. Şimdi bu durumu anne babaların nasıl yorumladığını daha iyi anlamak için başka bir gerçeği daha ortaya koymak lazım:

    Biz teknolojinin içine doğmadık. Hepimiz yaş kemale erdikten sonraki dönemde, yani lise ve üniversite yıllarında ya da iş hayatına yeni atıldığımız dönemlerde tanıştık teknolojiyle. Belki bu yüzden küçücük çocukların hatta el kadar bebelerin teknolojiyle ilişki kurmasından şaşkınlıkla karışık -ilk kez gördüğümüzden olsa gerek- tuhaf bir zevk alıyoruz.

    GURUR DUYMAK TUHAF MI ?

    Çok farklı ve zeki bir nesil yetişiyor duygusu kaplıyor içimizi. Belki bu yüzden bir sürü anne baba, “Oğlum 3 yaşında tam bir profesyonel Google kullanıcısı”, “Bizimkinin mouse kullanmasını bir görsen inanamazsın” gibi tuhaf gururlanmalar yaşıyor.

    Şükürler olsun ki, çocukların gelişim çağında teknolojiye (bilgisayarlar, cep telefonları, tabletler) uzun saatler maruz kalmasının zararlarıyla (gelişimi ve öğrenmeyi olumsuz etkilemesi, obezite ve saldırganlığa sebep olması, radyasyon emisyonu vs.) ilgili çok sayıda araştırma yayınlandı.

    Ancak, buna rağmen çocuğunu teknolojiden uzak tutmak için çaba gösteren çok az sayıda anne baba var. Aksine çocuğuna dördüncü ya da beşinci yaş gününde tablet almayı hayal eden anne baba sayısı hiç de az değil.

    Sonuç olarak, teknolojiyle çok geç yaşta tanıştığımızdan ve kendimizi pek zeki bulmadığımızdan olsa gerek, küçük bir çocuğun harika bir internet kullanıcısı olmasını yüksek zeka göstergesi olarak algılamaya devam ediyoruz.

    BU OKULDA TEKNOLOJİ YOK

    New York Times’ta yayınlanan ve önemli tartışmalara sebep olan bir makale, zeka ve teknoloji kullanımı arasındaki ilişkiye en sağlam darbeyi vurmayı başardı. Dünyada ve ülkemizde pek çok ilkokul, sınıflarını bilgisayarlarla donatma konusunda acele edip bu konuda birbiriyle yarışa dursun, teknolojinin ana vatanı Silikon Vadisi’nin göbeğinde E-Bay, Google, Apple, Yahoo ve Hewlett-Packard gibi teknoloji devlerinin çocuklarını göndermeyi tercih ettikleri bir okul, kendini teknolojiden tamamen arındırmayı seçiyor. Bu okul, Waldorf School of the Peninsula.

    Bu okulda hiç teknoloji yok. Bilgisayar ekranı ya da akıllı tahtalar yerine eski karatahtalar, tebeşirler, kağıt ve kalem var. Öğrenmenin diğer temel malzemeleri ise örgü ve dikiş iğneleri ve bazen de çamur. Bunun dışında bolca oyun odaklı öğrenme ve hikaye anlatma var.

    EL BECERİSİ ZEKAYA DÖNÜŞÜYOR

    Google’ın bir üst düzey iletişim bölümü çalışanı olan Alan Eagle, New York Times’a yaptığı açıklamada “App uygulamasının ya da iPad’in çocuğuma okumayı ya da matematiği daha iyi öğreteceği fikri çok komik” diyor. 5.sınıfa giden kızı henüz Google kullanmayı bilmiyor. Bunun yerine kızı, sınıfındaki diğer çocuklar gibi dikiş becerilerini güçlendirmeye çalışıyor.

    Hedefleri birgün kendi çoraplarını dikebilmek. Waldorf eğitim sistemine göre problem çözme ve matematik becerisi, örgü örmek, makas ya da bıçak kullanmak gibi ufak el becerileriyle gelişiyor. El becerileri ve atlama, zıplama, tırmanma gibi hareket becerileri, 7 yaşından sonra zekaya dönüşüyor.

    Teknoloji becerisini fazlasıyla büyüten günümüz ebeveynlerinin aksine Alan Eagle’a göre teknolojiyi kullanmayı öğrenmek, dişleri fırçalamayı öğrenmek kadar kolay. “Google’da ve diğer her yerde, teknolojiyi, zekası en düşük insanın bile rahatlıkla kullanabileceği kadar basit hale getiriyoruz. Çocuklarımız büyüdüğünde teknolojiyi kullanmayı becerememeleri gibi bir şey söz konusu bile olamaz” diye özetliyor anne babaların yere göğe koyamadıkları teknoloji becerisini Eagle.

    Waldorf sistemi neredeyse 100 yıllık bir eğitim sistemi ancak bilgisayar konusunda tartışma yaratmaya daha yeni başladı. İyi ki de başladı. Çok daha karmaşık hareketler yapabilen çocuğunuzun mouse kullanmak kadar basit bir hareketiyle gurur duymayı bir kenara koyup, onu dikiş dikmek, makas kullanmak gibi pek önemsemediğiniz, oysa çok daha fazla zeka gerektiren el becerileri konusunda yüreklendirmenin zamanı geldi de geçti bile.

    kaynak: eğitimpedia

  • Anaokulu Seçimi Okula Başlarken

    Anaokulu Seçimi Okula Başlarken

    Anaokulu Seçimi 

    Anaokulu bir çocuğun akademik yolculuğunun ilk adımıdır ve tüm öğrenim hayatının temelini oluşturur. Çocuğunuzun hazır olduğuna karar verdiğiniz anda doğru okulu seçmek gözünüzü korkutan bir süreç gibi gelebilir. Ama ne istediğinizi ve çocuğunuz için neyin iyi olacağını bilirseniz, iş okulları dolaşıp doğru soruları sormaya kalacaktır.

    Anaokulu çocuğun okulu sevmeyi öğreneceği ve öğrenmenin keyfine varacağı bir yer olmalıdır. Okula hazırlık için temel bir öğretimin yanı sıra, sosyal becerilerini geliştirecekleri bir ortamdır. Anaokulu öğretmenlerinin okul öncesi çocuk eğitimi konusunda eğitimli ve (ideal olarak en az iki yıl) deneyimli olmasına dikkat edin.

    Ve unutmayın ki küreselleşen dünyada, İngilizce hayatın her alanında temel bir ihtiyaç haline gelmiştir. Çocuğunuzun bu dili öğrenmeye mümkün olan en erken yaşta ve ana dili İngilizce olan bir öğretmenle başlaması, onun geleceği için çok önemlidir.

    Okula Başlarken 

    Bu dönemi en zor yaşayacak olanlar şüphesiz yanlarından bir an bile ayıramadıkları minik bebeklerini okula ilk kez gönderecek olan anne-babalardır. Peki bu sancılı dönemi en ağrısız şekilde nasıl atlatabiliriz?

    Dikkatli davranın: Yetişkinlerde olduğu gibi, çocukların da yeni bir ortama girerken belli bir kaygı düzeyi yaşaması doğaldır. Ancak okula gideceği için endişe duyan bir çocuğun anne-babasının da kaygılı olması ve istemeden de olsa bunu davranışlarıyla hissettirmesi, çocuğu kaygılarının gerekli olduğuna inandıracaktır. Bu nedenle çocukların, yetişkinlerin sözel olmayan davranışlarını okumakta usta oldukları unutmamalı ve verilen sözsel/davranışsal mesajlara çok dikkat edilmelidir.

    Açıklayıcı ve gerçekçi olun: Çocuklar yeni ortamlara girerken kaygı yaşayacağı gibi, uyum yeteneğinin de yüksek olduğu bilinmektedir. Ancak onun bu uyum yeteneğinin anne-babalar tarafından desteklenmesi gerekmektedir.  Okula başlamadan önce anne-baba tarafından, okul ve okulda yapılacak faaliyetler hakkında bilgi verilmesi, çocukları bu sürece hazırlamaya yardımcı olacaktır. Hatta imkanı olan aileler bu süreci desteklemek için okula ön bir gezi düzenleyebilir, okulda yapılacaklara benzer faaliyetleri evde uygulayabilirler.anaokulu_kres_yuvas_secimi

    Anne-babasından hiç ayrı kalmamış bir çocuğun aniden farklı bir ortamda yalnız kalması, kaygısını yükselteceği için, okula başlamadan önce kısa süreli ayrılıklarla onu okula hazırlamak faydalı olacaktır. (ör. Hafta sonu büyükanne/baba ile kalması gibi).

    Söz veriyorsanız yerine getirin: Okul çağı çocuğu için, verilen sözler büyük önem taşır. Örneğin, eğer çocuğunuza okuldan sonra gelip onu alacağınızı söylemişseniz, okul bitiminde onu almak için hazır bulunmanız gerekmektedir. Tutulmayan sözler, çocuklarda büyük bir kaygı yaratır ve bu, çocuğun okula uyumunu zor, hatta imkansız kılar.

    Küçük düzenlemeler yapın: Okula başlamadan önce çocuğunuzun günlük yaşamını okul saatlerine göre bir düzene sokmak, hem aileler hem de çocuklar için rahatlatıcı olur. Ayrıca uykusunu alan bir çocuğun, okulda daha aktif ve başarılı olduğu da gözlemlenmiştir.

    Kararlı olun: Anne-babaların özellikle okulun ilk döneminde, yoğun bir duygu savaşı haline girmeleri mümkündür. Bu duygusallık anne-babayı verdiği kararları tolere edebilecek, hatta kararlarından vazgeçirebilecek konuma dahi getirebilir. Çocuğunuza okul ve ev arasında seçme şansı verirseniz çok büyük bir olasılıkla evde kalmayı tercih edecektir; veya istediği takdirde okuldan alınacağını bilen bir çocuk, okuldan eve gelebilmek için her şeyi deneyecektir. Ancak şunu da unutmayın ki, okul öncesi eğitime başlayacak olan bir çocuk, henüz kendisi için doğru olanı değerlendirme kapasitesine sahip değildir. Bu nedenle, böylesi önemli kararlar çocuğa bırakılmamalıdır. Anne-babaların kararlı ve soğukkanlı olmaları gereken diğer bir konu ise çocuklarını okula bırakırken yaşayacakları durumlardır. Okula bırakılırken ağlayan, anneden/babadan ayrılmak istemeyen çocuğun, bu durumu en kısa sürede aşması için, vedalaşma süresi kısa tutulmalı ve duygusal sahnelerden kaçınılmalıdır.

    İletişim içinde olun: Anne-babalar ve öğretmenler okulun her döneminde karşılıklı iletişim içinde olmalıdırlar. Aile içi bir değişimin (boşanma, anne/babanın yurt dışı yolculuğu vs.) veya çocuk hakkında uykusuzluk, hastalık ve bunun gibi günlük bilgilerin öğretmene verilmesi önemlidir. Durumun farkında olan öğretmen, çocuğun davranışlarını daha yakından inceler, olası davranış değişikliklerini fark eder ve durumun çocuk üzerinde kalıcı bir etki yaratmaması için elinden geleni yapar.

    Çocuklarımıza okula başlarken yaşatacağımız uyumlu bir süreç, onların sosyal gelişimini, akademik performansını, davranışlarını ve kendilerine güvenlerini olumlu yönde etkileyecektir. O yüzden pozitif, soğukkanlı, emin ve güçlü olun.

    Başarılar…

     

    The English School of Istanbul / İstanbul İngiliz Anaokulu

    Uzm. Psikolojik Danışman (Çocuk Psikoloğu)

    Süheyla TİMUÇİN

    www.englishschoolistanbul.org

     

     

  • Toplum Bastırılmış Cinselliğini Şarkılarda ve Kliplerde Buluyor!

    Toplum Bastırılmış Cinselliğini Şarkılarda ve Kliplerde Buluyor!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “EROTİK ŞARKILAR ERKEN YAŞTA CİNSEL İLİŞKİYE GİRMEYE YOL AÇABİLİYOR!”

    Müzik piyasasında büyük bir durgunluk yaşanırken, argo, şiddet ve cinsellik çağrıştıran sözler içeren müzik albümlerinin çok satmasının beraberinde getirdiği tartışma her geçen gün büyüyor. Birer sosyal medya fenomeni olan ama haklarında bir şey bilinmeyen Gam Gam Style ve Elvan Dalton parçaları son günlerde gündemde uzunca yer buldu, birçok muadili piyasaya çıktı. Ekranlarda yoğun görmemizden ve radyolarda çokça çalınmasından dolayı insanlar “Nedir bu Gam Gam Stlye ve Elvan Dalton?” diye sormaya başladı. Ağır argolu, oynak ritimli Elvan Dalton şarkısının videosunuYoutube’da yaklaşık 6 milyon insan tıkladı. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri argo, şiddet ve cinsellik çağrıştıran şarkılara ve video kliplerine olan ilginin artmasının nedenlerini açıkladı…

    TOPLUM BASTIRILMIŞ CİNSELLİĞİNİ ŞARKILARDA VE KLİPLERDE BULUYOR!

    Olayı toplumsal ve kültürel erozyon olarak tanımlayan CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Son dönemde cinselliği uluorta gözler önüne seren, küfürlü sözlere sahip şarkılar ve video klipler sükse yapıyor. Müzik piyasasında büyük bir durgunluk yaşanırken argo, şiddet ve cinsellik çağrıştıran şarkılara ve video kliplerine ilginin artması, toplumun kendi bastırılmış cinselliğini bu şarkılarda bulmasından ve cinsel şiddetin her geçen gün artmasından kaynaklanıyor. Ülkemizde cinselliğin hala bir tabu olduğunu kabul edersek, adı sanı duyulmayan genç türkücülerin albümlerinin yok satması durumu hiçte şaşırtıcı değil. Esprili bir cinselliği çağrıştıran bu tür albümler; cinsellikle ilgili yaşanan sorunların, kültürel yapımızı ve sosyal ilişkilerimizi olumsuz yönde etkilemesinden dolayı çok satıyor. Türkiye’de cinsellik ve cinsel sorunlar konusunda bilgi ve bilinç düzeyi çok düşük. Bu nedenle de, cinsel sorunlar çok az konuşuluyor ve genellikle çözümsüz kalıyor.” dedi.

    ELVAN DALTON’U DAHA ÇOK VAROŞLAR DİNLİYOR!

    Şehirlerin varoşlarında öfkenin her geçen gün arttığına dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bastırılırmış her türlü duygu patlama noktasına gelmek üzere. Şarkıların toplumun aynası olduğu söylenir. Varoş insanları konuşamadıkları ve sağlıklı bir alana aktaramadıkları duygularını cinsellik içeren şarkılarda fark ediyor. Çünkü‘Benim adım Elvan Dalton, ben gezerim balkon balkon. Gelirimde koynuna girerim ama kobrayı dolarım boynuna…’ veya ‘Yakacaksın sobayı, ısıtacan odayı, saat beşe gelince göreceksin pompayı…’ sözlerinde, insani derinlik ve gelişmişlik açısından kültürel bir erozyonun etkisi gizlidir.” dedi.

    YERLİ GAM GAM STYLE ÇOCUKLARA VE GENÇLERE KÖTÜ ÖRNEK OLUYOR!

    Çocuklar ve gençlerin cinsellik içeren albümlerdeki basitliği ve taklitçiliği sezemediklerini söyleyen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Sanatsal hiçbir değeri olmayan ve birkaç günde internetin, TV kanallarının ve radyoların etkisiyle Türkiye’nin gündemine oturan albümler çocuklarımıza ve gençlerimize güzel geliyor, sevmeye başlıyorlar. Ama tehlikeli olan ise çocukların ve gençlerin değer yargılarındaki olumsuz değişimdir. Bu tür albümler kolay şeyleri, değersiz şeyleri, kolay yoldan elde edilen şeyleri sevmeye yöneltiyor ve kötü örnek oluyor. Bir işin eğitimini almak, onlar için hiçbir değer ifade etmiyor.” dedi.

    CİNSEL İÇERİKLİ ŞARKILAR VE VİDEO KLİPLER NE YAPIYOR?

    Cinsel ifadelerin ve görüntülerin yer aldığı müzikleri dinleyen gençlerin erken yaşta cinsel ilişkiye girme ihtimalinin iki kat fazla olduğu ifade eden CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “ABD’de yapılan bir araştırma, düzenli olarak cinsel ifadelerin yer aldığı müziği dinleyen gençlerin erken yaşta cinsel ilişkiye girme ihtimalinin diğerlerine göre iki misli olduğu belirlendi. Bununla birlikte bu tarz müzik dinlemenin erken yaşta cinsel ilişkiye girmeye doğrudan katkısı olduğunu söylemek bilimsel olarak zor olsa da, aralarında bir bağlantı olduğunu vurgulamak gerekiyor. Bu nedenle anne ve babalar bu gerçeği göz önünde bulundurmalı, çocuklarıyla cinselliği, bu tarz şarkıları ve sözlerini konuşmalıdır.” dedi.

    70’Lİ YILLARDAKİ SEKS FURYASI GİBİ…

    Argo, şiddet ve cinsellik çağrıştıran albümlerin 70’li yıllardaki seks furyasını hatırlattığını söyleyenCİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Türk sinemasının 1974-1980 seks filmleri ve karanlık dönemi sayılan araya parça giren yıllardaki Parçala Behçet, Yırt Kazım gibi filmlerin isimlerinden çağrışımların bulunduğu argo, şiddet ve cinsellik çağrıştıran albümlerde bir yenilik, yaratıcılık yok. Bu nedenle zamanla kendilerini baltalar hale gelecekler. Bu nedenle yasaklamak yerine her şeyi zamanın teskin edici etkinse bırakmak lazım. Ancak ceza gelmiyor diye‘Arabada beş, evde on beş hoşuma da giderse ağaya beleş…’ sözleriyle işin suyunu çıkarmamak lazım. Burada görev RTÜK’ten önce sivil toplum kuruluşlarına ve medyaya düşüyor.” dedi.

    EĞİTİM ŞART!

    Cinsel şiddetin önlenebilmesinde, kültürel ve toplumsal yozlaşmanın önüne geçilmesinde eğitimin önemine dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Eğitim sadece okullarda verilen derslerden ibaret değildir. Eğitimin insanın doğduğu andan itibaren başlar. Çünkü hiç kimse cinsel şiddete maruz kalmak istemez, hiç kimse cinsel şiddeti hak etmez, hiçbir davranış cinsel şiddet için neden olarak gösterilemez, her tür cinsel şiddet kanunlar ve toplum önünde suçtur, hiç kimse cinsel şiddet uygulamak üzere doğmaz, onlar zamanla bu hale getirilir. Cinsel şiddeti cinsel mitler, yanlış kültürel değerler ve eğitimsiz toplum yaratır. Okullarda çocukların terbiye edilmesi için şiddet uygulanması hoş karşılanıyor, sayıları artık azalsa da erkeklere askerde şiddet ve şiddetin erkeklik için ne kadar gerekli olduğu öğretilebiliyor. Argo, şiddet ve cinsellik çağrıştıran albümler gibi gerek sesli ve görüntülü yayınlarda, gerekse internet dünyasında cinsel şiddet olaylarının yaygınlığı, bu tür eğilimlere hazır kişilerde, şiddet eğilimlerini ortaya çıkartabiliyor. Bu bakımdan, medyanın cinsel şiddete, toplumsal ve kültürel yozlaşmaya yönlendirebilecek her türlü yayından kaçınması ve bu konuda çok daha bilinçli bir tutum sergilemesi zorunludur.” dedi.

  • Darüşşafaka Annesi Hayatta Olmayan Çocuklara da Kapılarını Açıyor..

    Darüşşafaka Annesi Hayatta Olmayan Çocuklara da Kapılarını Açıyor..

    Darüşşafaka bu öğretim yılında kapılarını annesi hayatta olmayan çocuklara da açıyor

    Yaklaşık bir buçuk asırdır babası hayatta olmayan, maddi durumu yetersiz yetenekli çocuklara çağının en ileri eğitim fırsatını sunan, eğitimde fırsat eşitliği ilkesinin sembolü Darüşşafaka, artık annesi hayatta olmayan çocuklara da kapılarını açıyor. Aynı zamanda Cemiyet’in doğal başkanı da olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 14 Nisan günü düzenlenen “Olağanüstü Genel Kurul”da oy çokluğuyla kabul edilen tüzük değişikliği ile “annesi hayatta olmayan” çocuklara da eğitimde fırsat eşitliği tanınacak.

    Bu çerçevede Darüşşafaka, 27 Mayıs’ta 20 ilde gerçekleştirilecek sınavla 2012-2013 öğretim yılından itibaren annesini kaybetmiş çocuklara da eğitim vermeye başlayacak. Türkiye genelinde farklı şehirlerden sınava katılacak öğrencilerin ve velilerin sınav merkezlerine ulaşım giderleri, talep etmeleri halinde Darüşşafaka tarafından karşılanacak.

    Darüşşafaka Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Yıldırım değişikliğin gerekçesini şu sözlerle açıkladı: “Günümüzde anne kaybının maddi ve manevi yönden baba kaybından farksız hatta daha da önemli olabildiği gerçeğinden hareketle, annesi hayatta olmayan yavrularımızın da Darüşşafaka gibi çağdaş bir kurumun sağladığı eğitim fırsatından yararlanmasının önemli olduğunu düşünüyoruz. Böylelikle eğitimde fırsat eşitliği misyonumuzu daha fazla öğrenciye ulaştırmış olacağız. Bizce, babası hayatta olmayan çocuklar gibi annesi hayatta olmayan çocuklarımız da dezavantajlıdır ve en az onlar kadar pozitif ayrımcılığa ihtiyaç duymaktadır. Bu anlamda Darüşşafaka, annesini kaybetmiş çocukları da okula alarak aslında kuruluş amacını değiştirmemekte, pozitif ayrımcılık yelpazesini genişletmekte ve eğitimde fırsat eşitliğine derinlik kazandırmaktadır.”

    65 ilden 927 öğrenci kolej seviyesinde eğitim görüyor

    Türkiye’nin en köklü eğitim kurumlarından biri olan Darüşşafaka Eğitim Kurumları, 1873 yılından bu yana babası hayatta olmayan, ailelerin maddi olanaksızlıkları nedeniyle iyi eğitim fırsatı bulamayan öğrencilere, ilköğretim 4. sınıftan itibaren liseyi bitirinceye kadar tam burslu ve yatılı, İngilizce eğitim veriyor. Üniversiteyi iyi bir dereceyle kazanan öğrencilere ise Darüşşafaka Cemiyeti tarafından burs verilmeye devam ediliyor.
    2011 – 2012 eğitim-öğretim yılında Türkiye genelinde 65 ilden 927 öğrencinin eğitim gördüğü okulda, öğrencilerin eğitim masraflarının yanı sıra giyim, barınma, yemek, kitap, sağlık gibi ihtiyaçları da Darüşşafaka Cemiyeti tarafından karşılanıyor.

    Darüşşafaka Annesi Hayatta Olmayan Çocuklara da Kapılarını Açıyor.. | 1

    Darüşşafaka Annesi Hayatta Olmayan Çocuklara da Kapılarını Açıyor.. | 2

    Darüşşafaka Annesi Hayatta Olmayan Çocuklara da Kapılarını Açıyor.. | 3