Etiket: ebeveynlik

  • Ebeveynlik Stresi: Başa Çıkmak ve Gelişmek için 14 Temel İpucu

    Ebeveynlik Stresi: Başa Çıkmak ve Gelişmek için 14 Temel İpucu

    Ebeveynlik stresi mi yaşıyorsun? Bu yazıda stresinizi yenmenize ve ailenizle keyifli zaman geçirmenize yardımcı olacak 14 ipucu bulacaksınız.

    Ebeveynlik, sevgi dolu anların yanı sıra bazen zorlayıcı ve stresli anları da beraberinde getirir. Çocuklarımız için en iyi ebeveyn olma arzusu, kendi sağlığımızı ihmal etme riskini taşır. Bu yazıda, ebeveynlik stresiyle başa çıkmanın ve gelişmenin önemli ipuçlarını bulacaksınız. Organizasyon, mükemmeliyet baskısından kurtulma, aileyle kaliteli zaman geçirme ve kişisel bakım gibi pratik önerilerle, ebeveyn olmanın keyfini çıkarırken kendi sağlığınıza da özen göstermenin yollarını keşfedeceksiniz.

    Her ebeveynlik yolculuğu benzersizdir, bu nedenle size en uygun olan stratejileri bulmak için bu ipuçlarını esnek bir şekilde uygulayın. Kendinize iyi bakmak, çocuklarınıza daha iyi bakmanıza katkıda bulunacaktır.

    Ebeveynlik Stresi: Başa Çıkmak ve Gelişmek için 14 Temel İpucu

    Ebeveyn olmak, birçok sevinçli ve tatmin edici anın yanı sıra, stresli ve zorlayıcı anları da beraberinde getirir. Çocuklarınızın hayatında pozitif bir etki yaratmak istemenin yanı sıra, kendi fiziksel ve duygusal sağlığınıza da dikkat etmek önemlidir. Bu makalede, ebeveynlik stresiyle başa çıkmanın ve gelişmenin 14 temel ipucunu bulacaksınız.

    1. Daha Organize Olun: Küçük Adımlarla Büyük Değişiklikler

    Stresinizi azaltmanın ilk adımlarından biri, günlük yaşantınızı mümkün olduğunca organize etmektir. Haftalık planlamalar, yapılacaklar listeleri ve aile düzenleme uygulamaları, kontrolünüzü artırmanıza ve stresi en aza indirmenize yardımcı olabilir.

    2. Mükemmel Olmaya Çalışmaktan Vazgeçin

    Kendinize mükemmel olma baskısı yapmak, gereksiz yere stres yaratır. Her ebeveynin farklı olduğunu ve hataların kaçınılmaz olduğunu unutmayın. Sosyal medyadaki mükemmel görünen hayatlara odaklanmak yerine, kendi benzersiz ebeveynlik yolculuğunuzun tadını çıkarın.

    3. Ailenizle Zaman Geçirin ve Eğlenin

    Ebeveynlik Stresi
    Ebeveynlik Stresi

    Çocuklarınızla kaliteli zaman geçirmek, hem sizin hem de onların stresini azaltabilir. Birlikte oyun oynamak, etkinliklere katılmak veya sadece güzel bir yürüyüşe çıkmak, ailenizle bağlantı kurmanın ve eğlenmenin harika yollarıdır.

    4. Öncelik Belirleyin ve Hayır Diyin

    Açık önceliklere sahip olmak, zamanınızı ve enerjinizi doğru şekilde yönlendirmenize yardımcı olabilir. Gereksiz sorumlulukları azaltın ve hayır demeyi öğrenin. Kendinize ve ailenize odaklanın.

    5. Stresinizi Görmezden Gelmemeyi Öğrenin

    Stresle başa çıkmanın ilk adımı, onu görmezden gelmemektir. Stresinizi kabul edin ve bununla başa çıkmanın yollarını bulun. Kendinize dikkat ederek, stresinizi daha iyi yönetebilirsiniz.

    6. Besleyici Yiyecekler Tercih Edin

    Sağlıklı ve dengeli beslenmek, enerjinizi artırmanın ve stresle başa çıkmanın önemli bir yoludur. Fast food yerine meyve, sebze ve sağlıklı karbonhidratları tercih edin. Kafein ve alkol tüketimini sınırlayarak vücudunuzu destekleyin.

    7. Günlük Egzersiz Yapın

    Her gün kısa bir egzersiz seansı, stresinizi azaltmanın etkili bir yoludur. Basit kardiyo hareketleri veya yürüyüşler, hem zihinsel hem de fiziksel sağlığınız için faydalı olabilir.

    8. Uykunuza Özen Gösterin

    Yeterli ve kaliteli uyku almak, stresle başa çıkmanın temelidir. Uyku eksikliği, stres seviyelerinizi artırabilir. Uyumaya yatmadan önce rahatlatıcı bir rutin oluşturun ve uyku düzeninize dikkat edin.

    9. Kendinize Zaman Ayırın: Anne Babalık Dışında Bir “Siz”

    Ebeveynlik Stresi
    Ebeveynlik Stresi

    Haftada birkaç saat olsa bile kendinize zaman ayırmak, bireysel ihtiyaçlarınıza odaklanmanıza ve stresi azaltmanıza yardımcı olabilir. Eşinizden veya bir aile üyesinden destek isteyin ve bu zamanı kendinize ayırın.

    10. Duygusal Destek Arayın

    Bazen bir arkadaşla konuşmak veya bir uzmana danışmak, duygusal yükü hafifletmenin etkili bir yoludur. Duygusal destek, ebeveynlik stresiyle başa çıkmanıza yardımcı olabilir.

    11. Esnek Olmayı Öğrenin

    Hayatın planlandığı gibi gitmediği zamanlarda esnek olmak, stresle başa çıkmanın anahtarıdır. Beklenmedik durumları karşılamak için esnek bir zihniyet geliştirin ve her şeyin mükemmel olması gerektiği beklentisinden vazgeçin.

    12. Komikliklere ve Mizaha Yer Açın

    Gülme, stresle başa çıkmanın doğal bir yolu olan endorfin salgılar. Komik filmler izleyin, espri yapın ve hayatta mizahı bulun. Bu, hem sizin hem de ailenizin ruh halini iyileştirebilir.

    13. Meditasyon ve Derin Solunum Teknikleri Uygulayın

    Meditasyon ve derin solunum, zihinsel rahatlama sağlayabilir. Gün içinde kısa meditasyon seansları veya derin nefes alıp verme teknikleri uygulayarak stresle başa çıkabilirsiniz.

    14. Profesyonel Yardım Almaktan Çekinmeyin

    Eğer ebeveynlik stresi sizi aşırı derecede etkiliyorsa, profesyonel yardım almayı düşünün. Bir psikolog veya danışmanla görüşmek, duygusal sağlığınızı güçlendirmenize ve stresle daha etkili bir şekilde başa çıkmanıza yardımcı olabilir.

    Bu ipuçları, ebeveynlik stresiyle başa çıkmanıza yardımcı olabilir. Ancak herkes farklıdır, bu nedenle size en uygun olan stratejileri bulmak önemlidir. Unutmayın ki kendinize iyi bakmak, çocuklarınıza daha iyi bakmanıza yardımcı olacaktır.

    Forum: Ergen Çocuğu Olan Ebeveynlere Öneriler Tıklayın!

  • 1 Yaş Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Atlatılır?

    1 Yaş Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Atlatılır?

    1 Yaş Sendromu nedir, belirtileri nelerdir ve nasıl atlatılır? Ebeveynler için ipuçları. Çocuğun bağımsızlık isteğine uygun yaklaşım önemlidir.

    1 Yaş Sendromu, çocukların yaklaşık olarak 1 yaşına geldiği dönemde ortaya çıkan bir evre olarak bilinir. Bu dönemde çocukların fiziksel, duygusal ve davranışsal olarak bazı değişiklikler yaşadığı gözlenir. 1 Yaş Sendromu, çocuğun bağımsızlık isteğiyle birlikte çevresine tepki verme ve sınırları test etme eğiliminde olduğu bir evredir. Bu yazıda, 1 Yaş Sendromu’nun belirtileri, nasıl atlatılacağı ve ebeveynlerin nelere dikkat etmesi gerektiği üzerinde durulacaktır.

    1 Yaş Sendromu Nedir? Belirtileri Nelerdir? Nasıl Atlatılır?

    1 yaşına gelen çocukların davranışlarında ve duygusal durumlarında farklılıklar görülebilir. Bu dönemde çocukların gelişim süreci hızla ilerlerken, bir yandan da bağımsızlık isteği ortaya çıkar. Bu durum, çocuğun ebeveynleriyle ilişkisinde bazı zorluklar yaşanmasına sebep olabilir. İşte bu dönemde ortaya çıkan ve 1 Yaş Sendromu olarak adlandırılan evre, çocukların gelişimine paralel olarak değişen davranışlarını kapsar. Bu yazıda, 1 Yaş Sendromu’nun belirtileri, nasıl atlatılacağı ve ebeveynlerin nelere dikkat etmesi gerektiği üzerinde durulacaktır.

    Oku: 1 yaşındaki çocuk davranışları?

    1 Yaş Sendromu Nedir?

    1 Yaş Sendromu, çocuğun 1 yaşına geldiği dönemde gösterdiği davranış değişikliklerini ifade eder. Bu dönem, çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal gelişiminde önemli adımlar attığı bir evredir. Çocuk, bu dönemde yürümeye başlar, sözcükler kullanmaya çalışır ve çevresini keşfetme isteği artar. Bu yeni yetenekler, çocuğun bağımsızlık arayışını tetikler ve ebeveynleriyle ilişkisinde bazı sorunlara yol açabilir.

    1 Yaş Sendromu’nun temel nedeni, çocuğun gelişiminin hızla ilerlemesiyle birlikte ortaya çıkan bağımsızlık isteğidir. Çocuk, kendini ifade etme ve kontrol etme isteğiyle birlikte sınırları test etmeye başlar. Bu durum, bazen çatışmalara yol açabilir ve ebeveynlerin sabrını zorlayabilir. Ancak, 1 Yaş Sendromu geçici bir evredir ve çocuğun gelişim sürecinin doğal bir parçasıdır.

    1 Yaş Sendromu
    1 Yaş Sendromu

    1 Yaş Sendromu’nun Belirtileri

    1 Yaş Sendromu, çocuğun davranışlarında ve duygusal durumunda bazı belirtilerle kendini gösterir. Bu belirtiler, çocuğun bağımsızlık isteğiyle birlikte ortaya çıkar ve ebeveynleri tarafından dikkatle yönetilmelidir.

    İşte 1 Yaş Sendromu’nun bazı belirtileri:

    1. İnatçılık ve öfke patlamaları: Çocuk, isteklerinin yerine getirilmediği durumlarda inatlaşabilir ve öfke patlamaları yaşayabilir.
    2. Aşırı bağımlılık: Çocuk, anne veya babasına aşırı bağımlı hale gelebilir ve sürekli ilgi ve sevgi arayışı içinde olabilir.
    3. Sınırları test etme: Çocuk, ebeveynlerinin kurduğu sınırları test etmek için çeşitli davranışlar sergileyebilir.
    4. Uyku düzeninde değişiklikler: Çocuğun uyku düzeni, 1 Yaş Sendromu döneminde değişebilir. Uykuya dalma zorluğu veya sık uyanma gibi durumlar görülebilir.
    5. Yemek reddi: Çocuk, yemek yeme konusunda seçici olabilir ve bazı yiyecekleri reddedebilir.

    Bu belirtiler, 1 Yaş Sendromu döneminde çocuğun normal gelişiminin bir parçasıdır ve genellikle geçicidir. Ancak, ebeveynlerin doğru yaklaşımlar ve yöntemlerle çocuğu desteklemesi önemlidir.

    1 Yaş Sendromu Nasıl Atlatılır?

    1 Yaş Sendromu dönemi, çocuğun gelişim sürecinin doğal bir parçasıdır ve doğru yaklaşımlarla atlatılabilir.

    İşte ebeveynlere yardımcı olabilecek bazı yöntemler:

    1. Sabır ve anlayış: Ebeveynlerin sabırlı olması ve çocuğun davranışlarını anlaması önemlidir. Bu dönemde çocuk, duygusal ve fiziksel olarak büyük değişimler yaşadığı için bazen zorlayıcı olabilir.
    2. Rutin oluşturma: Çocuğun günlük rutinleri oluşturmak, ona güven ve istikrar hissi verir. Belirli saatlerde yemek, uyku ve oyun gibi etkinliklerin düzenli olarak gerçekleştirilmesi önemlidir.
    3. Sınırları netleştirmek: Çocuğun sınırlarını ve kuralları anlaması için net bir şekilde ifade etmek gerekir. Ancak, bu sınırların çocuğun gelişimine uygun ve esnek olması önemlidir.
    4. İlgili ve sevgi dolu bir tutum: Çocuğa ilgi göstermek, onun duygusal ihtiyaçlarını karşılamak ve sevgi dolu bir tutum sergilemek, onun güvenli hissetmesini sağlar.
    5. Oyun ve keşif imkanları sunmak: Çocuğun keşif yapabileceği ve deneyimler yaşayabileceği ortamlar oluşturmak önemlidir. Oyun, çocuğun gelişimine katkıda bulunur ve enerjisini pozitif bir şekilde yönlendirmesine yardımcı olur.

    Ebeveynlerin Dikkat Etmesi Gerekenler

    Ebeveynlerin 1 Yaş Sendromu döneminde dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır:

    1. Kendi duygusal sağlığına önem vermek: Ebeveynler, çocuğun davranışlarıyla başa çıkmak için kendi duygusal sağlıklarını korumalıdır. Destek almak için aile, arkadaşlar veya uzmanlardan yardım istemek önemlidir.
    2. Takım çalışması: Ebeveynler arasında iletişim ve işbirliği önemlidir. Çocuğun gelişimini desteklemek için birlikte çalışmak ve tutarlı bir yaklaşım sergilemek önemlidir.
    3. Çocuğun bireysel ihtiyaçlarına odaklanmak: Her çocuğun ihtiyaçları farklı olabilir, bu nedenle ebeveynler çocuğun bireysel ihtiyaçlarını gözlemlemeli ve ona uygun bir şekilde yanıt vermeli.
    4. Olumlu iletişim: Ebeveynler, çocuklarıyla olumlu bir iletişim kurmalı ve onları anlamaya çalışmalıdır. Olumsuz davranışları eleştirmek yerine, olumlu davranışları övmek ve teşvik etmek önemlidir.

    Sonuç

    1 Yaş Sendromu, çocuğun 1 yaşına geldiği dönemde ortaya çıkan normal bir evredir. Bu dönemde çocukların bağımsızlık isteği artar ve davranışlarında değişiklikler görülür. Ebeveynler, sabır, anlayış, sevgi dolu bir tutum ve doğru yöntemlerle çocuğu desteklemelidir. 1 Yaş Sendromu genellikle geçicidir ve çocuğun sağlıklı gelişimi için önemli bir aşamadır. Ebeveynlerin çocuklarıyla güçlü bir bağ kurmaya ve onların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmaları önemlidir. 1 Yaş Sendromu’nun üstesinden gelmek, çocuğun gelişiminde sağlıklı bir adım atmaya yardımcı olacaktır.

    Oku: 1 yaşındaki oğlum aşırı sinirli

    1 Yaş Sendromu hakkında sıkça sorulan sorular (SSS)

    1 Yaş Sendromu ne kadar sürer?

    1 Yaş Sendromu genellikle geçici bir evredir. Her çocuk farklı olduğu için süre bireysel farklılıklar gösterebilir, ancak genellikle birkaç hafta veya birkaç ay içinde çocukların davranışları normale döner.

    1 Yaş Sendromu nasıl atlatılır?

    1 Yaş Sendromu’nun atlatılması için ebeveynlerin sabırlı, anlayışlı ve sevgi dolu bir tutum sergilemeleri önemlidir. Çocuğun duygusal ihtiyaçlarını karşılamak, sınırları netleştirmek, rutin oluşturmak ve çocuğa uygun oyun ve keşif imkanları sunmak da yardımcı olabilir.

    1 Yaş Sendromu döneminde ebeveynlerin nelere dikkat etmesi gerekmektedir?

    Ebeveynler, 1 Yaş Sendromu döneminde kendi duygusal sağlıklarına önem vermeli ve destek alabilecekleri kaynaklardan yardım istemelidir. Ayrıca, çocuğun bireysel ihtiyaçlarına odaklanmalı, olumlu iletişim kurmalı ve takım çalışması içinde olmalıdır.

    1 Yaş Sendromu normal midir?

    Evet, 1 Yaş Sendromu çocuğun gelişim sürecinin doğal bir parçasıdır. Bu dönemde çocukların bağımsızlık arayışı ve davranış değişiklikleri normaldir. Ebeveynlerin doğru yaklaşımlarla bu dönemi desteklemesi önemlidir.

    1 Yaş Sendromu’nun diğer isimleri var mıdır?

    1 Yaş Sendromu, bazen “korkunç bir” veya “terrible twos” (korkunç ikili) döneminden önceki evre olarak da adlandırılır. Ancak, bu terimler genellikle çocuğun daha sonraki gelişim dönemlerini ifade etmek için kullanılır.

    1 Yaş Sendromu’nu nasıl önleyebilirim?

    1 Yaş Sendromu, doğal bir gelişim evresidir ve tamamen önlenemez. Ancak, sağlıklı bir ilişki, güvenli bir bağ ve doğru ebeveynlik yaklaşımıyla çocuğun bu dönemi daha rahat geçirmesi sağlanabilir.

  • Mutlu çocuk yetiştirmenin sırları

    Mutlu çocuk yetiştirmenin sırları

    NLP Uzmanı ve Öğrenci Koçu Oğuz Akyıldız, mutlu çocuklar yetiştirmek için 10 öneride bulundu

    1. Çocuğunuza güvenin, onu olduğu şekilde kabul edin ve her türlü seçimine saygı duyun.
    Ona güvenir ve saygı duyarsanız o da kendisine ve çevresine karşı güven, saygı ve duyarlılık hissedecektir. Sadece yaşı küçük olduğu için sizin düşüncelerinizden farklı seçimleri olması, her koşulda bunların yanlış olduğunu göstermeyecektir.

    2. Onu kendinize benzetmeye çalışmayın.
    Onlar size rol model olmaya çalıştıkları için siz de kendi anne-babanızın yolundan gitmeyin. Hatırlayın, siz bundan hiç hoşlanmamıştınız, o halde aynısını kendi çocuklarınıza yapmayın. Sizin için doğru olanlar çocuklarınız için doğru olmak zorunda değil, çünkü o sizden tamamen farklı bir birey.

    3. Çok küçük yaşlardan itibaren ona irade kazanma yolunda sorumluluk verin.
    En başta kendi hayatının sorumluluğunu… Herkes hayatından kendisi sorumlu, sizin ebeveynlik göreviniz onun hayatının sorumluluğunu almak değildir, bunu unutmayın. Çocuk kendi hayatının sorumluluğunu alırsa hayatla barışık olur, olanlardan başkalarını sorumlu tutmaz. Hayata endişe ile bakarak hatalarından korkmaz, onlardan ders çıkartmasını öğrenerek bir daha olmamasını sağlar.

    4. Çocuğunuzun gerçek özbenliğinin ortaya çıkmasına çaba sarf edin.
    Anne babanın birinci görevi çocuklarının içindeki cevherin ortaya çıkmasına yönelik rahat ve huzurlu bir ortam sağlamaktır. Mutlu ve tatminkar bir hayatın temeli kişinin kendini tanımasıyla başlar, onun için çocuğu yönlendirmeden ve sabırla kendi gerçeklerinin, yeteneklerinin, kısacası kendi yaşam “öz”ünün ortaya çıkmasına zemin hazırlayın.

    5. Ona cevaplar değil, sorular verin.
    Hayat doğru cevaplarla değil, doğru sorularla ilgilidir. Doğru cevap yoktur, sadece o kişiye özel cevap vardır, bu da ancak kişiye özel sorgulamalarla ortaya çıkacaktır. Ona cevaplar sunmaktansa çocuğunuza soru bilincini aşılayın, onu doğru sorularla yönlendirin, ancak bu şekilde çocuğunuz kendine özel cevapları keşfederek hayatı doğru şekilde anlayacak ve yaşayabilecektir.

    6. Hayatı bir öğrenme süreci olarak çerçeveleyin.
    Çocuğunuza hayatı, sürekli peşinden koşulacak hedeflerin olduğu sonuç odaklı bir yolculuktan ziyade, her anından keyif alınması gereken ve her durumda öğrenilecek dersler sunan bir serüven olarak görebilmesine yardımcı olun. Hayat aslında sadece “şu an”da gerçekleşiyor, onu hiçbir zaman kaçırmamasına liderlik edin.

    7. Sevgi ve güç aşılayın.
    Çocuğa özellikle anne tarafından sunulan sevgi sonsuz olmalı ve asla koşula dayandırılmamalıdır. Çocuk bu sevgiden hiçbir zaman şüphe duymamalıdır. Baba ise çocuğu hayata hazırlamada güç, otorite ve adaleti temsil etmelidir. Sağlıklı psikolojiye sahip çocuk ebeveynlerin uygun rolleri oynadıkları bir ailede yetişebilir.

    8. Sadece aklına değil, duygu ve sezgilerine de güvenmesine ön ayak olun.
    Özellikle hayatı ile ilgili önemli kararlarda ona yardım edecek olan sezgilerine güvenmesine yardımcı olun. Karşılaşacağı problemlerde sadece aklını kullanarak değil, duygularına ve sezgilerine de güvenerek çözüme ulaşmasına destek olun. Akıl genellikle fayda sağlama peşinde koşarken sezgiler ruhunuzun sesini duymanızı sağlar.

    9. Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirin, onu gözlemleyin.
    Ona verebileceğiniz en değerli hediye, onun kendini keşfetmesini sağlamaktır, onunla bu doğrultuda vakit geçirin. Duygu ve hayal dünyasını geliştirmeye çaba sarf edin, yeteneklerine ve ilgi alanlarına odaklanmasını sağlayın, çocuğunuz ancak bu sayede kendi hayatı ile ilgili gerçeklerin farkına varmaya başlayabilecektir.

    10. Onu eleştirmeyin, suçlamayın, yargılamayın.
    Bu onun her yaptığının doğru olduğunu kabul etmeniz anlamına gelmez, onun kendi hatalarının kendi farkına varmasına ve derinde yatan sebepleri keşfetmesine yardımcı olun. Hatalar ancak bu şekilde içselleştirildiği takdirde çözülebilir. Ceza ya da madalyonun diğer yüzü olan ödül psikolojisi, yapılan hataya anlam katamayacağından, çocuğun kişisel gelişimine hiçbir katkı sağlamayacaktır.

    HTHAYAT

  • Doğumla ‘Cicim Ayları’ Biter mi?

    Doğumla ‘Cicim Ayları’ Biter mi?

    Yapılan tüm araştırmalar bebekten sonra evliliğin özellikle doğumdan bir sene sonra kesinlikle etkilendiğini ortaya koyuyor.

    Aile ve çift terapisi üzerine kırk senelik birikimi olan, bu konuda kitaplar ve makaleler yayınlamış Amerikalı psikolog William Hiebert kendisine gelen çiftlere ilk olarak nasıl tanıştıklarını soruyor. Ve ‘aşk hikayelerini’ anlatmalarını istiyor. Sebebi, şu andaki mutluluk düzeyleri ne olursa olsun bir zamanlar birbirlerine aşık olduklarını hatırlatmak. Evet, bizde de öyle değil midir? Sürekli ‘koklaşan’ yeni evli çiftlere genelde şu söylenir: “Bunlar cicim ayları, hele birkaç sene geçsin o zaman görürüz sizi”. Sonra da eklenir: “Hele bir de çocuğunuz olsun, işte o zaman başlıyor her şey!”

    Farkında mısınız?

    Yapılan tüm araştırmalar bebekten sonra evliliğin özellikle doğumdan bir sene sonra kesinlikle etkilendiğini ve bunun üstesinden gelmenin en etkili yolunun farkındalık olduğunu destekliyor. Dolayısıyla, çiftlerin hangi konularda zorluk yaşayabileceklerini önceden olabildiğince tespit etmeleri, ileride yaşayabilecekleri sorunlar karşısında daha donanımlı olmalarını sağlıyor.

    Gelelim değişikliğe!

    Doğumdan birkaç gün önce ‘geleceğe bir mektup’ yazın birlikte! Bu mektupta bebek sahibi olacağınızı öğrenmeden önceki yaşantınızı, sadece siz ve eşiniz varken nasıl bir hayatınız olduğunu, daha sonra da tabii ki bu güzel haberle birlikte neler hissettiğinizi, duygularınızı, beklentilerinizi, bebeğinizle ilgili hislerinizi yazıya dökün. Yukarıda önerdiğim gibi konuları konuşurken anne-babalıkla ve eş olmakla ilgili neler hissettiğinizi yazın. Ve sizi bekleyen bu anne-babalık yolculuğunda yazdıklarınızı zaman zaman hatırlayın. Günün sonunda, ortalık sakinlediğinde eşinizle bebekten önceki ve şimdiki hislerinizi paylaşın. Beklentilerinizin değişip değişmediğini konuşun ve tabii ki olabildiğince sık birbirinize ‘aşk hikayenizi’ hatırlatın!

    Devir iletişim devri!

    Bebeğinizi beklemeye başladıktan itibaren eşinizle konuşabileceğiniz konulardan birkaçı şunlar olabilir:

    • Bebeğiniz dünyaya geldikten sonra düzeninizin (uyku, seyahat, sosyal hayat, iş gibi) nasıl değişeceğini konuşun.

    • Her iki tarafın geniş aileleri ‘mutlu haberinizi’ öğrendikten sonra ne kadar hayatınızın içinde olacak? Genelde ne sıklıkla görüşüyorsunuz; habersiz evinize geliyorlar mı; tatillerinize birlikte çıkar mısınız? Bebekten sonra bunların nasıl değişeceğini öngörüyorsunuz? Ne kadar destek, ne kadar yalnız bırakılmak istiyorsunuz?

    • Bebek bakımı, düzeni, ileride disiplini gibi konularda kimden ya da kimlerden fikir ve bilgi almayı planlayın. (Çocuk doktoru, bebek hemşiresi, pedagoglar, ailedeki büyükler, kitaplar, arkadaşlarınız gibi)

    • Bebeğinizin yetiştirilmesi konusunda fikir ayrılığı yaşarsanız kimin yöntemleriyle yola devam edeceğinizi kararlaştırın.