Etiket: doğal

  • Bitkisel Saç Rengi Açan Karışımlar

    Bitkisel Saç Rengi Açan Karışımlar

    Saç renginizi açmak istiyor ve bunun doğal yollarla olmasını istiyorsanız bu yazımız tam da size göre. Bitkilerle yapabileceğiniz ve herhangi zararlı madde içermeyen bu karışımlarla hem saçınızı besleyecek hem de renginin açılmasını sağlayacaksınız…

    1. Yöntem

    Bal saçı hem besler hem de rengini açar. Yapmanız gereken yarım fincan saç kreminin içine çeyrek fincan bal dökün ve karıştırın. Siz saçlarınızı yıkayın ve yaptığınız karışımı sürün. Daha sonra saçlarınızı bir bone yardımı ile kapatın.Bu işlemi uyurken yapın ve sabah kalkınca saçlarınızı yıkayın.

    Saç kremleri için tıklayın !

    2. Yöntem

    Limonun saçı besleyen ve rengi açan özellikleri vardır. 1 bardak suya 3 te 1 limon katın. Ve karıştırın. Bu karışımı bir sprey şişesine doldurun. Sprey kolonya şişeleri bu iş için idealdir. Daha sonra saçınıza bu karışımı püskürtün. Özellikle sokağa çıkarken güneşli havalarda bu işlemi yapın. Güneş ışığı ile birlikte limon etkisini gösterecek ve saç renginiz açılacaktır.

    3. Yöntem

    Son yöntemimiz papatya çayı yöntemidir. Papatya çayını demleyin ve soğumaya bırakın. Soğuduktan sonra bu çayı saçınıza sürün.Bu şekilde 45 dk bekleyin ve saçınızı yıkayın.Papatya bilinen en etkili saç açıcılardandır.

    Saç Rengi ve Saç Boyama hakkında herşey için tıklayın!

  • Güzelleşmenin doğal yöntemi; YAĞ TRANSFERİ

    Güzelleşmenin doğal yöntemi; YAĞ TRANSFERİ

    Yağ dolgusu operasyonları vücudun hemen hemen her bölgesinde kullanılıyor. Yapılan yağ enjeksiyonlarıyla popo, meme, baldır büyütmek, ayak bileği kalınlaştırmak, bacaklardaki şekil bozukluklarını gidermek de mümkün. İmep Estetik’ten Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. İlker Manavbaşı, yağ dolgusu işlemiyle ilgili merak edilenleri açıklıyor.

    Yağ Dolgusu Yağ Transferi ile Yeni Bir Görünüm Kazanın

    Her kadının şikayetçi olduğu yağların, bir gün güzelleşmek için kullanılan sihirli bir çözüm olacağı kimsenin aklına gelmezdi. Günümüzde vücudun herhangi bir bölgesinden alınan yağlar, gözaltı, elmacık kemikleri alın başta gelmek üzere; el sırtı, popo, göğüs, ayak bileği, basenlerde istenen görünümü elde etmek amaçlı uygulanıyor.

    Yağ transferi işlemiyle ilgili bilinmesi gerekenleri açıklayan Opr. Dr. İlker Manavbaşı, “Yağ transferi, kişinin herhangi bir yerinden alınan yağın vücudun başka bir yerine enjekte edilmesi işlemidir. Pek çok kadında bölgesel yağ fazlalığı olduğu gibi, bir kısmında da bölgesel yağ eksikliğine bağlı kontür bozukluğu görülür. Bu sorunların düzeltilmesi, vücut yağlarının fazla olduğu bölgelerden az olduğu bölgelere transfer edilmesi ile gerçekleşir. Bu yönteme, yağ şekillendirme anlamına gelen liposculpturing, liposhaping gibi isimler verilir.” diyor.

    Vücuttan alınan yağlar kısa sürede tekrar vücuda verilmeli

    Yağ fazlalığı olan bölgelerden liposuction yöntemi ile alınan yağlar, yine benzer kanüllerle, yağ eksikliği olan bölgelere verilir. Bu bölgeler, genelde; basen-bel arası, poponun üst kısmı, uyluk iç-orta kısmı ve baldırlar olur. Verilen miktar, liposuction ile alınan yağ dokusuna bağlı olarak toplamda 1 litreye yaklaşabilir. Verilen yağ miktarının yaklaşık yüzde 40’ı birkaç ay içinde vücut tarafından emilse de kalan miktar hastayı memnun eder. Hastaya sadece yağ enjeksiyonu yapılacak ise çoğu zaman sedasyon ve lokal anestezi yapılır. Ancak bu işlem başka bir ameliyat ile beraber yapılacaksa genel anestezi tercih edilir.

    Yağ Dolgusu

    Opr. Dr. İlker Manavbaşı, yağ transferi işlemi sırasında dikkat edilmesi gerekenleri ise şu şekilde açıklıyor: “Alınan yağlar o anda herhangi bir işleme tabi tutulmadan transfer edilebilir. Çünkü yağları saklamak canlı yağ hücresi sayısını ciddi miktarda azaltır. Yağ dokusu çok hassas bir dokudur, sıcaklık, kuruma ve fiziksel stresler ile hemen canlılığını kaybeder. Yaklaşık bir saat süren bir zaman zarfında bu işlemler tamamlanmalıdır. Eğer daha uzun sürecek ise alınan yağın soğutulması gerekmektedir. Ancak alınan yağların saklanarak başka bir seansta tekrar enjekte edilmesi önerilen bir yaklaşım değildir. Bu tip uygulamalarla canlı yağ dokusu son derece azalmaktadır. Alınan yağ miktarı, enjekte edilecek bölgenin durumuna göre değişir. Örneğin yüze ve ellere genelde 15-45 cc yağ enjekte etmek yeterli olurken, popoya ve göğüse 600-700 cc enjekte edilebilir.

    Yağ Transferi hem doğal, hem risksiz

    Yağ transferi ile hem bölgesel incelme sağlandığını, hem de istenilen bölgede arzu edilen şekle kavuşulduğunu belirten İlker Manavbaşı, “deyim yerindeyse bir taşla iki kuş vurulur” diyor: “İşlemde amaç fazlalıkları almaktan öte, transfere yetecek kadar yağ almaktır. Yağ dokusu çok ince liposuction kanülleri ile alındığı için birkaç milimetrelik kesi ile bu işlemler yapılabilmektedir. Bu küçük operasyonda yağ çekilen yerler kendiliğinden iyileşir, yara izi kalmaz. Hatta hastalar işlem yapılan yeri bile fark etmezler. Operasyondan birkaç gün sonra hasta işine, normal hayatına rahatlıkla dönebilir. Her hastaya kendi yağı kullanıldığı için hastalık kapma riski de yoktur.

    Opr. Dr. İlker Manavbaşı, yağ transferinin aynı zamanda yanık izleri veya travmaya bağlı yumuşak doku eksikliği durumlarında da çözüm sunduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Enjekte edilen yağ kişinin kendi dokusu olduğu için vücudun bunu kabul etmemesi gibi bir durum söz konusu olamaz. Ayrıca enjekte edilen yağ dokusunun içindeki kök hücreler sayesinde enjekte edildiği bölgede hücre yenilenmesine katkı sağlar. Hasta açısından değerlendirdiğimizde ve piyasadan temin edilen geçici dolgularla karşılaştırıldığında steril şartlar ve ek cerrahi aletler gerektirir. Fakat bu sayede hasta kalıcı bir sonuç elde edilmiş olur.

    Vücut güzelleştirmede en kalıcı çözüm;Yağ dolgusu

    Yağ enjeksiyonu, etki süresi olarak kalıcı dolgu kategorisindedir. Enjekte edilen yağlar uygulanan tekniğe göre yüzde 40-70 oranında kalıcıdır. Yağ enjeksiyonu temelde iki bölgeye yani; yağ içeren ve içermeyen bölgelere uygulanır. Bu iki farklı bölgede enjekte edilen yağlar farklı davranış sergilerler. Dudak, el sırtı, alın gibi normalde sadece çok ince cilt altı yağ dokusu içeren bölgelerde bu yağların hiçbir zaman erimeyeceği kabul edilmektedir. Elmacık kemikler, şakak bölgesi gibi bölgelerde ise enjekte edilen yağların o bölgelerdeki yağların fizyolojik değişimine uğrayacağı ve çok uzun yıllar varlığını devam ettireceği tespit edilmiştir. Bu sürenin de uzunluğu göz önüne alındığında tüm bölgelere enjekte edilen yağ dokusunun kalıcı olduğu kabul edilmektedir. İlker Manavbaşı, burada belirleyici unsurun, vücut dokuları ile dolgu amacıyla uygulanan maddelerin uyumlu olması, vücuda zarar vermemesi olduğunu ve bu bağlamda, en uygun materyalin kişinin kendi yağı olduğunu belirtiyor.

    Yağ enjeksiyonu ortakları: Botoks ve PRP

    Botoks uygulaması, bir tür bakterinin ürettiği toksinin çok düşük dozlarda belli kasların içine verilmesi sayesinde o kaslarda geçici hareket kaybı elde edilmesini sağlar. Estetik cerrahide kullanımı ise; yüzde mimik oluşturan bazı kasların geçici fonksiyon kaybına uğratılarak zamanla oluşmuş kırışıklıkların düzeltilmesini içerir. Bunlar çoğunlukla, kazayağı, alındaki çizgiler ve boyun altı bantlarıdır. Botoks ile yağ enjeksiyonunun etkilerinin birbirlerinden çok farklı olduğunu belirten Opr. Dr. İlker Manavbaşı, birbirlerinin yerine değil birbirlerini tamamlayacak şekilde kullanılmalıdır açıklamasını yapıyor:

    Yağ Dolgusu

    “PRP, kişiden alınan kandan hazırlanan ve kan hücreleri tarafından üretilen bir takım hormonların daha konsantre hale getirilerek o kişinin arzu edilen bölgesine enjekte edilmesidir. Dolgu yapmak amacıyla kullanılmaz. Bu hormonların etkisi ile enjekte edilen bölgede, fibroblastlar, saç derisine uygulandıysa, saç kökü hücreleri uyarılarak, cildin daha gergin, tonunun daha artmış olması, lekelerin azalması ve saç köklerinin daha canlı hale gelmesi sağlanır. On beşer gün ara ile 4 seans uygulanması ve 6 ay sonra tekrarlanması önerilir. Yağ enjeksiyonu ile beraber kullanılması o bölgedeki gençleştirici etkiyi artırır.”

    Yüz ve El sırtı uygulamaları

    Yaşlanma sebebiyle yüzde yumuşak doku erimesi ve zayıflama aynı anda görülür. Kırışıklar da bu tabloya eşlik eder. Yaşlanmanın erken dönemlerinde yüzde zayıflık ve boşalmanın daha yoğun olduğu hastalarda uygulanması gereken ilk çözüm yağ enjeksiyonudur. Cilt altı dolduğunda mevcut kırışıklıklar da bir miktar açılacaktır. Yaşlanmanın etkisi sadece yüzde değil, el sırtında ve dekolte bölgesinde de gözlenir. Cilt altı dokularda incelme ve ciltte leke oluşumu en belirgin göstergedir.

    Bu sorunlara yönelik yapılan işlemlerin yine PRP ve yağ enjeksiyonu olduğunu vurgulayan İlker Manavbaşı, PRP ile cildin daha gergin, parlak ve canlı olurken yağ enjeksiyonu ile daha dolgun ve genç bir yapıya kavuştuğunu, kombine müdahalelerde başarının bir basamak yukarı taşınarak, çok doğal ve mutlu edici sonuçlar alınmaya başlandığını söylüyor.

  • ‘Profiloplasti’ yöntemi

    ‘Profiloplasti’ yöntemi

    Eğer burnunuzun kötü bir görüntüsü varsa ve sizi mutsuz ediyorsa devreye burun estetiği giriyor. ‘Profiloplasti’ yöntemi en iyi seçenek.

    Burun estetiği yaptırmak isteyen kişilerde, burnun tek başına değerlendirilmesi gerekir. Yüzdeki ideal güzelliğe ulaşmak için parçalar bir bütün olarak değerlendirilmelidir.

    Burun, dudak, yanaklar, çene, alın, kaşlar ve boyun aynı anda değerlendirmeye alınır ve estetik cerrahi uygulamalarına tüm bu analizlerin sonucuna göre karar verilmeli. İşte bu uygulamalar ‘Profiloplasti’ denilen terimi ortaya çıkardı.

    Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahı Op. Dr. Hakan Gence burun estetiği isteyen kişilere ‘Profiloplasti’ yöntemini tarattı ve şu bilgileri verdi.

    Doğal görünümlü olmalı

    İdeal burun, doğal görünüm-j lü ve kişinin yüzüne en çok yakışacak burundur. Burun estetiğinde kişinin cinsiyeti ve yüz hatlarının mutlaka göz önünde bulundurulması gerekir. Burun estetiği yaptırdığınız zaman elbette sizi yakından tanıyanlar yüzünüzdeki değişikliği fark eder. Fakat sizi tanımayan insanlar ne kadar doğal görünümlü ve çekici bir burun sahibi olduğunuzu düşünmeli ve burun estetiği yaptırdığınızı anlayamamalıdır.

    Çekici yüzler, belli orantılara sahiptir. Başarılı bir burun estetiği yapabilmek için bu özellikler iyi analiz edilmelidir. Günümüzde rutin bir burun küçültme yapmak yerine, mevcut dokuları şekillendirmenin daha doğru olduğu fark edilmiştir.

    İdeal burun nasıl olur?

    Op. Dr. Hakan Gence ideal burun ölçülerini şöyle anlattı: “Burun, ideal olarak her iki kulağı da içerecek şekilde yüzün 1/5 genişliğinde olması gerekir. Yani yüzü enine 5 eşit parçaya böler. Burun yüksekliği, saçlı deri sıran ve çenenin en alt ucu arasındaki mesafenin 1/3 oranında olmalıdır. Yani yüzü dikine 3 eşit parçaya bölmektedir. Kadınlarda çene, ait dudak hizasının çok hafif arkasında, erkeklerdeyse çene daha kuvvetli ve öndedir. Burnun kemik kısmının genişliği, burun deliklerinin olduğu taban kısmının genişliğinin yüzde 80’inden daha fazla olmamalıdır. Burun tabanından aşağıdan bakıldığı zaman eşkenar üçgen şeklinde bir görünüm olmalı.

    Yandan bakıldığı zaman burunla üst dudak arasındaki açı ideal olarak bayanlarda 95-100 derece, erkeklerde ise 90-95 derece olmalıdır.

    İşte bu yüzdendir ki düşük bir burun ucu kadınlara erkeksi, kalkık bir burun ucu ise erkeklere daha kadınsı bir yüz ifadesi verir.”

    Yüz bütünlüğü sağlanmalı

    Burun estetiğinde yüz, bir bütün olarak düşünülür. Yüzdeki ideal güzelliğe ulaşmak için çene, alın ve dudak birlikte değerlendirilmelidir. Burun estetiğinde kaş, alın, çene ve dudakta şu işlemler yapılır:

    Alın ve Kaş: Burun kökünün, her iki kaş arasında çok fazla çökük olması kişinin burnunda aslında bulunmayan bir kemer görüntüsü verebilir.

    Hasta ideal burun boyutlarına sahip fakat burun kökü fazla içerideyse bu durumda hastaya burun estetiği değil, bu bölgeye dolgu maddesi yapılmasını önerilir. Benzer şekilde kişinin alın yapısının geride olması da burnunu göreceli olarak büyük gösterebilir. Böyle durumlarda da burun estetiği operasyonu, alın bölgesine yağ enjeksiyonlarıyla tamamlanır.

    Özel protezler yapılır…

    Çene: Alt çene yapısı, üste göre belirgin bir şekilde geride olan kişilerde de burun kendini çok fazla ön plana çıkartabilir. Operasyon sırasında burun, çeneye uygun hale getirmek için çok fazla küçültülmemeli.

    Çenesi geride olan hastalara burun estetiğiyle eş zamanlı olarak çene bölgesine özel protezlerle yapılan bir operasyon önerilir.

    Dudak: Burun estetiği sırasında dudaklarda şekil değişikliği oluşturulmaz. Fakat, çok ince dudaklara sahip bir kişide burun estetiği sırasında burun ucunun yukarı kaldırılması, dudağın inceliğini ön plana çıkartabilir. Bu gibi durumlarda burun estetiğini, dudak dolgunlaştırma uygulamaları birlikte uygulanabilir.

    İşte başarılı bir estetiğin formülü

    Op. Dr. Hakan Gence, başarılı bir burun estetiğinin formülünü şöyle açıkladı:

    ■ Doğal görünüm

    ■ Kişinin yüz yapısına ve cinsiyetine uygunluk

    ■ Burun estetiği yaptırdığınızı sizi taramayan kişilerin anlayamaması

    ■ İdeal burun ölçülerine sahip olmak

    ■ Solunum problemi yaratmayan bir burun…

  • Yaz sıcaklarında kalıcı ruj

    Yaz sıcaklarında kalıcı ruj

    Sıcak yaz günlerinde dudaklarda ruju kalıcı hale getirmek biraz güçleşiyor. Dolgun,yumuşak dudaklarınızde rujun etkisiyle daha da çekici hale getirebilirsiniz.

    Öncelikle dudak kalemi ile dudağımızı komple boyayabiliriz. Kalem sert dokuda oluğu için dudağı daha muhafaza eder kolay çıkmaz. Ya da rujunuzu sürmeden önce dudaklarınıza yüzünüze kullandığınız fondötenden biraz sürüp pudralayın.

    Açık renkli fondöten üzerinde rujunuzun rengi daha belirgin olacaktır.Özellikle açık renkli rujlarda bu daha çok önem kazanır.

    Dudaklarınızda rujun dağılmasını önlemek için için kalemle konturun üzerinden geçin ve içlere doğru dağıtın.Sonra ten rengi bir kalem kullanarak çizgiyi yenileyin. Son olarak da rujunuzu sürün.

    Rujunuzun daha doğal görünmesi için sürüldükten sonra peçete ile üzerine bastırıp fazlalığı alın daha doğal duracaktır. Rujun üstüne parlatıcı uygulamak istiyorsanız eğer şeffaf ise belirli bölgelere sürüp yedirin, çok fazla parlatmamış olursunuz.

  • Menopozla doğal yolla başa çıkma

    Menopozla doğal yolla başa çıkma

    Bitkisel ilaçlar ve doğru beslenme ile menopozun istenmeyen yan etkilerini azaltmak mümkün.

    Menopozun yan etkilerini azaltmak için kullanılan hormon tedavilerinin kalp hastalıkları, felç ve kanser riskini arttırdığı kanıtlandıktan sonra, pek çok kadın çareyi doğal terapilerde aramaya başladı.

    Bitkisel ilaçlar ve doğru beslenme ile menopozun istenmeyen yan etkilerini azaltmak mümkün.

    Menopozun etkileri

    Ateş basması menopozda en sık görülen belirtilerden biri. Fiziksel olarak rahatsızlığa ve uyku bozukluklarına neden olabiliyor.

    Hormon değişiklikleri nedeniyle oluşan hafıza bozuklukları, konsantrasyon güçlükleri

    Kalp çarpıntıları sıklıkla görülen diğer bir belirti

    Vajinal kuruluk. İdrar yolları iltihaplarına ve cinsel problemlere yol açabiliyor.

    Huysuzluk, kaygı bozuklukları ve depresyon

    Doğru beslenme ilk ilacınız olmalı.
    Doğru besinler, menopozun yan etkilerini azaltabilir hatta önleyebilir bile. İşte yapmanız gerekenler.

    Günlük olarak lifli besin tüketiminizi artırın. Bol bol taze sebze ve meyve tüketin. Keten tohumunu günlük beslenmenize ekleyin.

    Kaliteli ve sağlıklı yağları tercih edin. Yemeklerinizi zeytin yağı, ceviz yağı ya da hindistan cevizi yağı ile pişirmeye özen gösterin ve mutlaka balık yağı (omega 3) kullanın.

    Kanşekerinizi dengede tutmaya çalışın. Bunun için her öğün protein içeren besinler yiyin. Basit şeker ve karbonhidrat tüketiminizi azaltın.

    Mercimek, nohut ve soya fasulyesi gibi besinlere günlük diyetinizde yer verin.

    Menopozda kullanılan faydalı bitkiler.
    Bu bitkisel ilaçlar, hormon seviyelerini dengeleyip, sinir sistemini olumlu etkileyerek menopozun istenmeyen etkilerini en aza indirmeye yıllardır yardımcı oluyor.

    Şerbetçiotu (Hops): Bira yapımında kullanılan bitkilerden bir olan şerbetçiotu, ateş basmalarını azaltıp, uyku düzenini olumlu olarak etkiliyor.

    Çarkıfelek: Kaygıyı azaltıp, uyumaya yardımcı olan en iyi bitkisel ilaçlardan biri.

    Karayılan otu: Avrupada menopoz için kullanılan en favori bitkilerden biri olan karayılan otu ateş basması ve gece terlemelerinde en etkili bitki olarak biliniyor.

    Aslan kulağı: Hormonal değişikliklerden kaynaklanan huysuzluk ve kaygı problemleri için kullanılan en etkili bitkilerden biri.

    Kızılcık (cranberry): Menopoz sırasında sıklıkla görülen idrar yolu enfeksiyonlarından korunmada kullanılan, çok etkili bir meyve.

    Menopoz hakkında herşey için tıklayın !!!

  • Cilt lekelerine doğal maskeler

    Cilt lekelerine doğal maskeler

    Cildinizdeki güneş lekeleri, sivilce lekeleri gibi sorunlarla savaşıyorsanız. Bu maskelere mutlaka göz atın…

    Süt Maskesi
    1 çay bardağı sütün içine 1 salatalık rendeleyin. 2 saat bekletip süzün ve yüzünüze uygulayın. Hergün kurudukça tekrarlayın 15 gün devam edin.

    Votka-Elma Suyu Maskesi
    Bir yemek kaşığı votka ve bir çorba kaşığı taze elma suyuna alabildiği kadar öğütülmüş yulaf unu ve bir tatlı kaşığı kayısı yağı karıştırın. Bu maskeyi cildinizde 20 dakika bekletin. Havuç ve limon suyunu karıştırıp dondurun. Her gün bir kapsülü cildinizde dolaştırın.

    Ayva Maskesi
    1 ayvanın içinden cıkarılan cekirdekleri yarım çay bardagı ılık suda 2 gun bekletin kaygan bı sıvı halini alacaktır bunu yuzunuze uygulayın kurudukca uzerıne tekrar surun cıldınız hem sıkılastıgını hemde lekelerın azaldıgını goreceksiniz haftada 1 sefer uygulayın.

    Yumurta Kabuğu Tozu Maskesi
    Malzemeler
    * 1 tatlı kaşık kabartma tozu,
    * 1 tatlı kaşık vaselin
    * Yumurta kabuğu, ancak bunu ezerek toz ve un haline getirmelisiniz.
    25 dk beklet ve yıka

    Peloid Pelomen Kil Maskesi
    Peloid pelomen kil akşamları cilt tipinize göre bekleteceksizniz kullanma şekli içinde yazıyor. yatmadan önce uygulayın mümkünse buhar tutup yüzünüze arkasından maskeyi yapın sadece su ile durulayıp iyi bir hücre yenileyici krem sürün üzerine ama sabırlı olun kalıcı bir çözüm çok yavaş geçiriyor ama kalıcı çözüm rengini açmıyor tamamiyle bozuk hücreleri yeniliyor 2. neo strata yıkama jeli

    Tatlı kayısı Maskesi
    Tatlı kayısı yağı ve elma sirkesini hergece temiz cildinize uygulayın

    Limon maskesi
    Hergün yüzünüze temiz cilde tabiki yatmadan limon sürün ve yıkamadan yatın sabah kalktığınızda yıkayın.bende daha yeni başladım inşallah iyi gelir…

    Kil-Limon Maskesi
    Kille limonu karıştırıp maske haline getirin yüzünüze sürün. Daha sonra zambak yağı ile cildinizi nemlendirin.

    Tuz Maskesi
    1 yemek kaşığı tuza 1 tatlı kaşığı sikeyi koyup lekeli bölgeye dairesel hareketlerle uygulayın. haftada 1 kez tekrar ediniz.

    Havuç-Bal Maskesi
    Malzemeler
    1 Havuç
    ¼ çay kaşığı bal.
    Uygulama yöntemi: Havucu doğrayarak suyunu sıkınız sonra da bal ile karıştırınız.
    Uygulaması: Bu karışımı cilde sürün. 10-15 dakika öylece bırakın. Ve sonra da temizleyin.

    Salatalık Maskesi
    Hergün biraz solmuş olan salatalık ile bu lekelerinize masaj yaparsanız zaman içinde lekenin renginin de sarardığını ve açık renk aldığını göreceksiniz.

    Şeftali Maskesi
    İçindekileri
    Bir adet şeftali
    Bir adet elma
    Biraz şeker
    Beş altı tane siyah üzüm ve dört yemek kaşığıda şarap
    Hazırlama : Tüm meyveleri blendırdan geçirip ezin ve kavonaza koyun.Bunun üzerinede şekerle şarabı ekledikden sonra buzdolabında on gün bekletin.Daha sonra bunu süzerek suyunu cam şişede saklayın…Bunu her gün yarım saat bekletin.
    gitmesine yardımcı olacaktır.

    Limon-Sirke Maskesi
    içindekiler :
    Bir çay kaşığı su
    Bir çay kaşığı limon suyu
    İki çay kaşığı sirke
    Hazırlanışı : Tüm hepsini karıştırın ve bu karışımla her gece yatmadan önce lekeleri silin.Sabah kalkıncada yüzünüzü yıkayın.

    Patates Unu Maskesi
    İçindekiler :
    Bir yemek kaşığı patates unu
    Üç damla zeytınyağı
    Bir tane domatesin suyu
    Hazırlama : Bütün malzemeleri karıştırın ve bütün cilt lekeleri için kullanın.En az yirmi dakıka kullanıp bekleyin.

     

  • Selülitler için lahana kürü

    Selülitler için lahana kürü

    En iyi selülit doğal çözümü Lahana kürü işte mucizevi yöntemle güzel bir vücuda sahip olabilirsiniz.

    Selülit damar aralarında biriken yağ demektir. Bu yağların yakılımını hızlandırırsak ve bu içeriği sporla desteklersek selülitlerden kurtulmak çok kolay.

    Kadınlar, güzellik ajandanıza bu kürü mutlaka ekleyin! İşte yapmanız gerekenler!

    *Kış boyunca biriken fazla kilolarınızdan kurtulmanızı sağlıyor.
    *Vücutta biriken toksinleri atıyor, kolon kanserini önlüyor.
    *Kan dolaşımını düzenleyip, vücudumuzun canlanmasını sağlıyor.

    Prof. Dr. İbrahim Saraçoğlu ‘ndan Lahana kürü

    *3-4 adet beyaz lahana yaprağı, kaynamakta olan yarım litre suya atılır ve hafif ateşte ağzı kapalı olarak 15 dakika pişirilir.

    *Aç veya tok karnına Sabah bir su bardağı ve akşam bir su bardağı olmak üzere için. Bu işleme toplam 3 gün devam edin.

    *Bu kürü 3 gün uyguladıktan sonra 3 gün ara verin ve tekrar 3 gün uygulayın. Bu şekilde toplam 21 gün içerek kürü tamamlayın.

    *Bu uygulamadan sonra 21 gün ara verin.21 gün aradan sonra sadece haftada bir defa sabah ve akşam,aç yada tok karnına 1 su bardağı içilerek selülitler yok olana kadar bu küre devam edilir.

    *Damak tadına uygun olsun ya da içimi kolay olsun düşüncesiyle haşlama suyuna hiç bir şey ilave etmeyin.

    *21 günlük kür için kesinlikle ihtiyacınız olan miktarı bir defada değil, her gün taze olarak hazırlayın.

    Kan dolaşımını düzenlemek amaçlı kullanımda:

    *3-4 adet beyaz lahana yaprağı, kaynamakta olan yarım litre suya atılır ve hafif ateşte ağzı
    kapalı olarak 15 dakika pişirilir.

    *Birinci hafta Sabah ve akşam aç veya tok karına bir su bardağı içilir.

    *İkinci ve üçüncü haftalarda gün aşırı (bir gün atlayarak) Sabah ve akşam aç veya tok karına
    bir su bardağı içmeye devam edin.

    *Dördüncü haftadan itibaren iki günde bir olmak üzere iki hafta daha uygulayıp kürü sonlandırın.

    Üç ay ara verdikten sonra aynı kürü tekrar edin.

    Selülit için kahveli vücut peelingi tarifi :

    Malzemeler:

    * 2 fincan çekilmiş kahve
    * 1/2 fincan tozşeker veya deniz tuzu
    * 2-3 yemek kaşığı masaj yağı

    Uygulama: Öncelikle cildinizin gözeneklerinin açılması için sıcak bir banyo yapımalısınız. Daha sonra malzemelerin tamamını karıştırıp güçlü dairesel hareketler ile elde ettiğiniz kahveli karışımı cildinize uygulayın.

    Uygulamadan sonra duş alarak cildinizi temizleyin. Cildinizi kuruladıktan sonra vücut losyonunuzu sürün. Kahve cildinizi canlandırır aynı zamanda selülitlerinize de iyi gelir.

  • Diyet ürünlerden uzak durun !

    Diyet ürünlerden uzak durun !

    Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Akif Başaran, hayat boyu sürecek olan sağlıklı beslenme düzeninin oluşturulduğu takdirde, birçok kronik hastalığın önüne geçilebileceğini ve yaşlanmanın durdurulabileceğini ifade etti.

    Dr. Akif Başaran, insanların ilerleyen yaşlarına rağmen sağlığı yerinde, dinamik, kendiyle barışık ve mutlu bir hayat için bedenlerine saygı duymaları ve yiyip içtiklerine dikkat etmeleri gerektiğini vurguladı.

    Sağlıklı beslenme için sunduğu hareket planında patates, pirinç pilavı, mısır, kraker, sütlü çikolata, şekerli atıştırma ürünleri, sofra şekeri, meyve suyu, gazlı içecekler, tahıllı gıdalar gibi, kan şekerini arttırma hızı yüksek besinlerden uzak durulması gerektiğini kaydeden Dr. Başaran, “Bu yiyeceklerin yerine glisemik indeksi düşük besinler yemeliyiz. Bu besinler içinde de özellikle kırlarda dolaşan büyük ve küçükbaş hayvan eti olmak üzere her türlü et, baklagiller, her çeşit yeşil sebze, ev yoğurdu, kefir, siyah çikolata, kuruyemiş, tereyağı, sızma zeytinyağı, 3-4 adet yumurta var” açıklamasında bulundu.

    Sağlıklı beslenmede en önemli ve en zor olan konunun egzersiz olduğunu ifade eden Dr. Başaran, egzersiz için koşmanın veya spor salonuna gitmenin gerekmediğini, her fırsatta tempolu yürüyüşün, asansör yerine merdiven kullanmanın, hafif ağırlık çalışmanın, ayakta durmanın bile işe yaradığını söyledi.

    “DİYET ÜRÜNLERDEN UZAK DURUN”

    Dr. Başaran, sağlıklı beslenmek, obeziteden korunmak ve kilo vermek için diyet ürünlerden uzak durulması gerektiğini de vurguladı. Diyet ürünlerin kalorisinin az olmasına rağmen içindeki tatlandırıcı ve katkı maddelerin aşırı insülin salgılatarak acıktırdığını belirten Dr. Başaran, kolay zayıflamayı garanti eden doğal ve kimyasal madde veya gıdalara dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyardı.

    Her gün yenisi çıkan zayıflatma ilaçlarının veya gıdalarının birçoğunun faydadan çok zarar verdiğini ifade eden Dr. Başaran, “Doktorunuza danışmadan zayıflama ilacı kullanmayın. Her ne kadar içinde yazmıyor olsa da gıda etiketlerini dikkatle okuyun, içinde fruktoz, gıda boyası, koruyucu madde, soya varsa uzak durun” dedi.

    3 ana öğün dışında mecbur kalmadıkça bir şey yenmemesi gerektiğini dile getiren Dr. Başaran, sağlıklı beslenme konusunda şunları söyledi:

    “Açlık insülin değerinizi 5 IU/ml altında tutun, bunu başarırsanız göbek yağlarından kurtulursunuz; şeker ve kalp hastalıklarından uzak kalırsınız. En önemlisi de yaşlanmayı durdurup sağlıklı bir hayatı garantilersiniz. Üç ana öğün dışında mecbur kalmadıkça bir şey yemeyin. Eğer bir şeyler yemek zorundaysanız öncelikle bir bardak su için, hala açlık hissediyorsanız kuruyemiş, peynir, domates, ev yoğurdu gibi glisemik indeksi düşük gıdalar tüketin.

    Meyvelere dikkat edin; birçoğu günlük ihtiyacımızın çok üstünde früktoz, yani meyve şekeri içeriyor. Bir zamanlar diyet yapan insanlara bol meyve önerilmekteydi oysa fruktozun sadece 15-20 gram kadarı vücut tarafından kullanılmakta, geri kalanı hızlıca trigliseride dönüşerek göbek yağımızı artırmakta, ayrıca diyabet, koroner kalp hastalığı ve hipertansiyon için zemin oluşturmaktadır.

    Obezite ve diyabetten korunmak için mutlaka D vitamini düzeyine baktırın, gerekirse doktorunuzdan takviye isteyin. Her fırsatta yanmayacak şekilde güneşlenmeyi ihmal etmeyin. Magnezyum, insülin direncini azaltan ve obeziteden koruyan en değerli minerallerden biridir.

    En çok bulunduğu gıdalar ıspanak, marul, kereviz, pırasa gibi yeşil sebzeler, ceviz, badem, siyah çikolata (yüzde 70 kakao) ve fındıktır. Ancak gıdalarla günlük yeterli miktara (350-400 mg) ulaşmak çok zordur. O yüzden takviye olarak alınması gerekebilir.

    Son olarak omega3 takviyesi almayı unutmayın. Malesef gıdalarda artık neredeyse hiç bulunmadığı için balık yağı olarak likid veya kapsül şeklinde günlük alınması gereklidir.

    Burada en önemli konu omega3 balık yağında bulunan EPA ve DHA miktarıdır. Toplamda günlük olarak 1 gram civarında alınması, kalp damar hastalığı başta olmak üzere bizi birçok hastalığa karşı koruyacaktır. Şeker hastalığının ilk belirtisi olan reaktif hipoglisemiye dikkat edin. Yemekten kısa süre sonra halsizlik, uyuşukluk, ellerde titreme, çarpıntı, terleme şikayetleriniz varsa ve şekerli bir besine ihtiyaç duyuyorsanız, bir an önce düşük glisemik indeksi olan besinlere geçiş yapın. Gerekirse doktorunuzla görüşüp tetkiklerinizi yaptırın.”

    İHA

  • Cilt sorunlarına doğal tedavi

    Cilt sorunlarına doğal tedavi

    Tariflerin etkileri cilt tipine göre farklılıklar göstermektedir.
    Cilt sorunlarınız için öncelikle Doktora başvurmanız gerektiğini bir kez daha hatırlatalım.

    Elma Sirkesi : 
    Aynı miktarlarda Su ve Elma sirkesini bir kapda kaynatın
    Daha sonra bu karışım ile yüzünüze buhar banyosu yapın.

    Ayrıca gene Aynı miktarlarda Su ve Elma sirkesini ile yüzünüzü 3-4 günde bir silerek de cilt lekelerinizden kurtulabilirsiniz.

    Anason Tohumu : 
    Anason tohumları bir kaba konarak üstünü kapatıncaya kadar su eklenir ve kaynatılır. Tohumlar süzülerek atılır ve elde edilen su soğuduktan sonra cilde masaj yapılarak sürülmesi haline cilt lekelerin önlenmesi ve canlılık kazanması sağlanır.
    Arpa Unu :
    Arpa unu hamur haline getirilerek yüze maske halinde sürülür ve 2 saat süresince bekletilir. Bu işlem sonucunda yüzdeki lekeler yok olur.

    Aşk Otu :
    Aşk otu kökü kaynatılarak elde edilen sıvı, yüzdeki lekeleri yok eder.

    Biberiye : 
    Biberiye, merhem haline getirilerek vücuda sürülerse cildi güzelleştirir, kırışıklıkları giderir. 2 gram kurutulmuş biberiye yaprağı ve çiçeği bir tas içinde 20 dakika kaynatılarak, vücut yıkandığında güzelleştirir, pürüzsüz hale getirir.

    Maske : 
    Haftada bir gün bir tatlı kaşığı süzme yoğurt ve bir çay kaşığı karbonatı karıştırın. Cildinizde bir saat bekletip ovarak çıkarın. Bir çorba kaşığı eşit miktarda mısır unu , ıslatılmış kil, el kremi ve suyu karıştırın ve cildinize sürün. 5 dakika ovarak peeling yapın.

    Bu, cildinizdeki ölü deriyi çıkarır ve porselen gibi cilde sahip olursunuz

    Kudretnarı : Kabakgiller familyasından, tırmanıcı, ince gövdeli, bir yıllık bir bitkidir. Yaprakları saplı ve el gibi parçalıdır. Meyvesi olgunlaşınca, birbirinden ayrılır. Meyveleri 10-15 cm boyunda şişkin ve iki uçta incelmiş şeklindedir. Üzerinde kabarcıklar vardır. Turuncu – sarı renktedir. Ev ilaçlarında, zeytinyağı ile karıştırılarak kullanılır.

    Egzama ve diğer cilt hastalıklarında faydalıdır. Yaraların çabuk kapanmasını sağlar.

    Kayınağacı : Kayıngiller familyasından; kış aylarında yapraklarını döken güzel görünüşlü bir orman ağacıdır. Dalları salkım gibidir. Kabukları halka halkadır. Kabuk ve dallarının kuru distilasyonundan kayınağacı katranı elde edilir.

    Kabuklarının suda kaynatılmasıyla elde edilen suyla yüz lekeleri, çiller giderilir. Kıllar temizlenir.

  • Doğal cilt sıkılaştırıcı maske

    Doğal cilt sıkılaştırıcı maske

    Yemek alışkanlıkları ve fazla kilo nedeni ile cilt ödem toplayabilir, yağlanabilir, bozulabilir ve şişebilir. Özellikle kilo kayıplarından sonra deride oluşan sarkmalar ve çatlaklar oldukça üzücü durumlar yaşatabiliyor. Bu sorunların önüne geçebilmek için doğadan faydalanabilirsiniz. Evde yapılabilecek bazı formüller sayesinde cilde güzellik kazandırırken bir yandan da sıkılaşmak hayal gibi fakat kesinlikle gerçekleşebilecek bir hayal. Sadece evde yapılabilen bu basit tarifi denemeniz yeterli.

    Doğal Sıkılaştırıcının içeriği 

    Bir şişe gliserin
    5 Limon suyu
    Yarım kilo kırmızı acı biber
    Bir şişe biberiye yağı

    Doğal Sıkılaştırıcının Hazırlanışı 

    Gliserin ve biberiye yağını aktarlarda hazır halde bulabilirsiniz. Diğer malzemeler ise kolayca bulunabilen ve zahmetsizce hazırlanan malzemelerdir. Kırmızı acı biberler haşlanır ve limon suyunda öldürülür. Bütün malzemeler temin edildikten sonra hepsi birden bir blendar yardımıyla karıştırılır. İşlem şimdilik hazır sayılmaz. Elde edilen karışımın 3 gün karanlık ve serin bir yerde muhafaza edilmesi gerekiyor. Bunun için karışımı koyduğunuz şişeyi ya da kavanozu folyo ile sarabilir ve dolapta bekletebilirsiniz.

    Doğal Sıkılaştırıcının Uygulanışı 

    Evde hazırlanan doğal sıkılaştırıcı her gün düzenli bir şekilde kullanılmalıdır. Mümkünse karışımı sürdüğünüzde güneşlenin ya da egzersiz yapın. Bir saatlik bir bekleme sürecinden sonra cildinizi ılık suyla yıkayabilirisiniz. Doğal sıkılaştırıcı düzenli kullanıldığında gözle görülür derecede şişliklerin indiğini, sıkılaştığını ve cildinizin yenilendiğini göreceksiniz.