Etiket: diyetler

  • Gelin Diyeti

    Gelin Diyeti

    Bu kadar yoğun ve telaşlı zaman diliminde kolay ve etkili bir kilo verme ve koruma yöntemi bulmalısınız. Böylece düğün resimlerine baktığınızda keşke zayıf olsaydım ne kadar da şişman çıkmışım hayıflanmalarınız olmayacak.

    Basit karbonhidratları azaltın… Beyaz şeker, beyaz un basit karbonhidrat içerir ve emilimi çok hızlıdır. Vücutta çok çabuk enerjiye dönüşür ve fazlası yağ olarak depolanır. Besin kalitesi de oldukça düşüktür, boş enerji kaynağı olarak adlandırılır. Günlük enerji ihtiyacının kaliteli besin kaynaklarından karşılanması sağlık açısından her halükârda daha olumlu olur. Bu çok önemli ve yoğun zaman diliminde beyaz şeker ve şekerli besin tüketiminin azaltılması kilo almamak ve kolay verebilmek için çok önemli artı değere sahiptir.Öğünlerinizin glisemik indeksini düşürün… Glisemik indeks, bir besinin kan şekerini ne kadar ve ne hızda yükselttiği ile ilgili bir terimdir. Glisemik indeksi yüksek olan besinler kan şekerini hızlı yükseltir ve hızlı düşürürler. Bu durum, açlık hissinin artmasına neden olur ve miktar kontrolü zorlaşır. Bu nedenle, basit karbonhidratlar yerine öğünlerde kuru baklagil, sebze, tam buğday ekmeği, makarna gibi kompleks karbonhidratlar yeterli miktarda yer almalıdır.
    Doymuş yağ tüketimine bir son verin… Tereyağı, kaymak, kuyruk yağı gibi hayvansal kaynaklı yağlar, doymuş yağ kaynaklarıdır. Doymuş yağların kalp sağlığı üzerinde yarattığı olumsuz etkiler araştırmalarca kanıtlanmıştır. Sofrada, doymuş yağ kaynakları yerine sıvıyağlar tercih edilmelidir.

    Protein kaynaklarını doğru kullanın…
    Et ve süt ürünleri, hayvansal protein kaynakları; sebze, tahıl ürünleri ve kuru baklagiller bitkisel protein kaynaklarıdır. Günlük protein ihtiyacının yarısından fazlası hayvansal kaynaklı proteinden yarısından azı ise bitkisel kaynaklı proteinden sağlanmalıdır. Bu dengeyi sağlamanın en kolay yolu, öğünlerde hayvansal ve bitkisel kaynaklı proteinlere bir arada yer vermektir. Et, sebze, ekmek grubu, sebze öğünlerde bir arada bulunmalıdır.

    Lifler önemlidir, ihmal etmeyin…
    Doğal yapıda lif içeren besinler tercih edilmesi düğün telaşınızın olduğu yoğun zamanlarda sindirim sisteminizin destekçisi olacaktır. Lifler, midede dolgunluk yaratarak tokluk hissinin uzamasını sağlarlar. Besinlerin sindirim hızını yavaşlatırlar ve böylece kan şekerinin dengelenmesinde etkin rol oynarlar. Lifler veya diğer tanımlamayla posa; barsaktan zararlı maddelerin atılmasını sağlayarak kolon kanserine yakalanma riskini de azaltır ve barsaklarda su tutulmasını sağlayarak, kabızlıktan korurlar. Bu yararlarının yanı sıra, kolesterolü düşürücü etkileri olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, lif içeren besinlerin enerji içeriği daha düşüktür. Sağlıklı ve yararlı lif alımını sağlamak için çiğ salatalara, sebze ve kurubaklagil yemeklerine yer vermeniz, beyaz ekmek yerine tam buğday unundan yapılmış ekmek tüketmeniz ve meyve tüketiminizi arttırmanız yeterli olacaktır.

    Su içmeyi sakın unutmayın…

    Vücudumuzun yaklaşık % 60’ı sudan oluşmaktadır. Su, vücudumuzun işlevlerini doğru sürdürmesi için gereklidir. Bir yetişkinin günde yaklaşık 8-10 su bardağı su tüketmesi gerekir. Su, yarattığı doygunluk hissi ve vücutta oluşan yıkım ürünlerini vücuttan uzaklaştırması nedeni ile zayıflamak isteyenler için oldukça önemlidir. Ne kadar düzenli ve sürekli su içerseniz vücudunuz o kadar dengeli olur. Düğün öncesi bu yoğun ve dengesiz dönemde yeterli su içmek doping etkisi gösterir.

    Tuz tüketiminde aşırıya kaçmayın…
    Gereğinden fazla tuz tüketimi tansiyonunuzun yükselmesine, ödem seviyenizin artmasına neden olabilir. Ödem ne kadar yüksek olursa kendinizi o kadar yorgun hissedersiniz. Yemeklere ekstra tuz ilave etmeden makul ölçülerde tuz kullanın.

    Gelin Diyeti
    Sabah uyanınca 1 saat içinde kahvaltı yapmalısınız.
    Kahvaltıdan önce
    • 1 su bardağı ılık su
    • 1 su bardağı kadar daha soğuk su

    Sabah
    • 1 su bardağı süt
    • 1 dilim peynir
    • 1 dilim ekmek
    • Bol yeşillik ve çiğ sebze

    Ara öğün
    • 1 adet kabuklu elma
    Öğlen
    • 1 avucunuzun büyüklüğü kadar ızgara veya haşlanmış et
    • 1 avucunuzun dolusu makarna veya bulgur pilavı
    • Yoğurt veya ayran
    • Sınırsız salata ( az zeytinyağı ilaveli)

    Ara öğün
    • 1- 2 adet taze meyve
    • 1 avuç yağlı kuruyemiş ( fındık, fıstık, badem, ceviz)

    Akşam
    • 1 tabak sebze yemeği
    • 3-4 yemek kaşığı haşlanmış buğday
    • 1 su bardağı yoğurt
    • Bol salata ( az zeytinyağı ilaveli)

    1200- 1400 kal içeren bu diyet düğün öncesi dönemi maksimum verimlilikte ve rahat geçirmenizi sağlayacağı gibi kilo vermenizi de sağlar.

    Gelinlik İçin Gelin Diyeti 1 Haftada 3 Kilo Verme Düğün Diyet Listesi Tıklayın !

  • LC Diyeti

    LC Diyeti

    LC diyeti nedir?

    LC diyeti karbonhidrat oranı düşürülmüş, karbonhidratlı yiyeceklerin kontrollü bir şekilde tüketildiği bir beslenme programıdır. Popüler birçok diyet gibi katı kuralları yoktur ama karbonhidrat oranı yüksek yiyecekleri limitli yemelisiniz.

    Dikkat edilmesi gereken yiyecekler neler?

    LC diyetinde sakıncalı beyaz besinlere dikkat edilmelidir; sofra şekeri, beyaz un, nişasta, beyaz pirinç, patates.

    LC diyetinin faydaları

    LC diyeti uygulayanlarda kilo kaybının yanı sıra, metabolizmada artış, daha az tatlı yeme isteği, konsantrasyonda artış, kolesterol problemi olanlarda trigliserit seviyesinde düşme, şeker hastalarında veya insülin direnci olan kişilerde düzenli salgılanan kan şekeri, tansiyon hastalarında kan basıncında düzelme, HDL-iyi huylu kolesterolde yükselme, fiziksel aktivite ile beraber kas artışı görülebilmektedir.

    Diğer diyetlerden farkı nedir?

    Birçok diyet programı günlük alınan kaloriyi azaltma odaklıdır, ama LC diyetinde sadece sakıncalı besinleri daha az zararlı besinlerle yer değiştiriyorsunuz. Eğer tüketim miktarınızda değişim oluşursa elbette günlük aldığınız kaloride de azalma olacaktır. Burada önemli olan total kalori değil kan glikoz seviyesinin hızlı yükselmemesi ve dalgalanmalar yaşanmamasıdır.

    Nereden başlamalı?

    Her gün tükettiğiniz yiyecekleri gözden geçirin yada birkaç günlük besin tüketim kaydı oluşturun. Ne sıklıkta ve ne miktarda bu sakıncalı yiyeceklerden tüketiyorsunuz tespit edin. Ve işe bu yiyeceklerin miktarlarını azaltarak hatta bir süre tüketmeyerek başlayabilirsiniz. Sonrasında ki değişime sizde şaşıracaksınız. İlk hafta zorlayıcı olabilir, hatta biraz baş ağrısı da yaşayabilirsiniz.

    Sağlıklı pişirme teknikleri öğrenin

    Beyaz un, şeker, beyaz pirinç gün içerisinde tükettiğimiz temel besinler. Yiyecekleri hazırlarken eşdeğerlerini yani beyaz un yerine kepekli un, beyaz pirinç yerine kepekli pirinç veya bulgur, şeker yerine meyve veya tatlandırıcıları kullanabilirsiniz. Ama bu besinler her zamanki yaptığınız yemeklerin pişme sürelerini ve tatlarını biraz değiştirebilir. Kepekli pirinç zor pişen bir besindir, önceden suda bekletebilirsiniz, kepekli unla kek yapacaksanız biraz daha fazla süt ilave edebilirsiniz, yada canınız muhallebi çekti muhallebiyi pişirdikten sonra tatlandırıcıyı ilave edebilirsiniz.

    Diyetisyen Özlem Sert Aydın – Milliyet

  • Diyet yapanların 30 hatası

    Diyet yapanların 30 hatası

    İşte zayıflamaya çalışırken dikkat etmemiz gereken yanlışlar:

    – Beyaz ekmek yemek
    – Yiyeceklerin kalorilerine bakmamak
    – Çok fazla meyve suyu içmek
    – Yoğurt tüketmemek
    – Dergi ve kitaplardan yemek tarifleri okumak
    – İşte masa başında yemek yemek
    – Yeterince uyumamak
    – Büyük tabakta yemek
    – TV önünde yemek
    – Müziksiz spor yapmak
    – Kapalı alanda spor yapmak
    – Yemeği yeterince çiğnemeden yutmak
    – Yanlış renk tabakta yemek. Yemek ve tabak kontrast olmalı. ( Domatesli makarnaya yeşil tabak)
    – Uzmana danışmadan diyet yapmak
    – Her diyeti uygulamak
    – ‘Teşekkürler yemek istemiyorum’ diyememek
    – Her gün tartışmak
    – Aynaya bakmamak
    – Assosyal olmak
    – Stresli olmak
    – Açken alışveriş yapmak
    – Eve çeşit çeşit yemek almak
    – Boşanmak ya da evlenmek
    – Yemek yerken pop dinlemek
    – Sadece yoga yapmak
    – Spordan hemen sonra yemek
    – Yaşa göre yanlış spor yapmak
    – Gereğinden fazla meyve tüketmek
    – Sınırsız bitki çayı tüketmek

  • Diyet takıntısı mutsuz ediyor

    Diyet takıntısı mutsuz ediyor

    Çağımız bir standartlar ve normlar çağı. Uluslararası, ulusal standart ve norm belirleme kuruluşları yaşamı kolaylaştırmak amacıyla birçok konuda standartları tanımlamayıp neyin nasıl olması gerektiğini tarif ederken, tıp dünyası da koruyucu-önleyici sağlık davranışlarından, egzersiz, spor ve beslenmeye dek çeşitli alanlarda öneriler sıralayıp sağlıklı bir yaşam için nelerin yapılması veya yapılmaması gerektiğine dair uzunca listeler oluşturuyor.
    Peki, olumlu bir amaca hizmet etmek üzere oluşturulan bu öneriler en çok üzerine spekülasyon yapılan ve gerçek bağlamından kopartılarak, yeni bir standartlar-normlar manzumesi olarak topluma pazarlanan ve yoğun kampanyalarla mutlak olarak tüketilmesi emredilen “dış görünüş-kilo-diyet” üçlemesine dönüştürülünce neler oluyor?
    Psikiyatri Uzmanı Dr. Bora Telaferli, “ Dış görünüş-kilo-diyet konularında kadınlar üzerine oluşturulan baskı ve ayrımcılığın boyutu belki de modern dünyada başka hiçbir konuda söz konusu değil. Pazarlama bacağı iyi düşünülmüş moda, yaşam tarzı, diyet yayın ve ürünleri yok satıyor. Buralarda önerilen yöntemlerin sağlıklı olmadığı, sağlığı korumayı amaçlamadığı, mucize vaatler içerdiği ve hatta sağlığı tehlikeye attıklarını bile bile insanlar bunların peşinden gitmemeli” diyor.
    Taleferli, bazı insanların konuyu iyice ileri götürerek diyeti bir takıntı haline getirdiğini, hayatının her anına bulaştırarak sonunda kendini mutlak mutsuzluğa mahkûm ettiğini vurguluyor: “Dış görünüş-kilo-diyet” üçlemesi üzerine yoğun toplumsal baskı ve propaganda karşısında verilen tepkiler iki grupta ele alınıyor. Uçlarda olmayan, çan eğrisinin orta kısmında yer alan kişiler olabildiğince toplumdan ayrı düşmemeye çabalayarak, “standardı” tutturmaya özen gösteriyor. Maruz kaldığı baskıya gücünün yettiği kadar tepki vererek/esneyerek uyum göstermeye çalışıyor. Çok zorlanıp, uyması gereken normlar gücünü aştığında, ben bu halimden de memnunum diyerek, enerjisini başka bir alana yönlendirebiliyor. Bu grup, diyeti bazen yapılması gerekli bir şey gibi görürken, gerektiğinde ondan vazgeçip pastasını da keyifle yiyebiliyor.”

    DİYETTEN SAPMAK SUÇLULUK DUYGUSU YARATIYOR
    Uçlarda yer alan kişiler için ise diyetin yaşamın olmazsa olmaz zorunluluğu haline geldiğini belirten Taleferli, bu kişilerin, diyetin dışına çıkmayı adeta en büyük günah veya suç olarak gördüklerini vurgulayarak şunları aktarıyor: “Diyetin bir sonu, varılacak hedefi olmadığı için diyete tabi kalmak da bu grubu mutlu etmiyor. Diyetten sapmak suçluluk, diyeti sürdürmek mutsuzluk ikilemi içinde tablo bir anda saplantılı-zorlayıcı hal alıyor. Aslında bu kişilerin sorunu diyet değildir. Diyet burada bir yer tutucudur, temelde yatan sorun kişinin kendini-algılaması ve bilinçaltı ile ilintilidir. Diyeti alıp çıkartacak olsanız, yerini temizlik, düzen, sağlık vs. başka bir takıntılı konu hızla dolduracaktır. Altta yatan psikopatolojinin üzerine gidilip, klinik tablonun tedavisi sağlanmadıkça kişi rahat ve huzur bulamaz.”
    Diyet ve beslenme çevresinde dönüp duran bu davranış örüntüleri normal, çağın gereği olarak algılanıyor ve patolojilerin üzeri örtülüyor. Yetişkin insanların dahi özgür iradesini kısıtlayan bu durum, yeni yetişmekte olan çocuklarda çok ciddi sorunlar yaratarak, kronik yeme bozuklukları başta olmak üzere çok sayıda önemli psikiyatrik ve tıbbi hastalığa zemin hazırlıyor. Taleferli’ye göre, bu konuda çok ciddi bir bilinçlendirme kampanyası ve sivil örgütlenme kaçınılmaz bir ihtiyaç.

  • Göbek eriten enginar diyeti

    Göbek eriten enginar diyeti

    İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ziya Mocan, yaza sağlıklı girmeniz için kendisinin de hayatında uyguladığı yöntemleri anlattı. Bahar detoksu yapmanın tam zamanı. Prof. Mocan’ın reçetesi hem zayıflatacak hem de bünyenizi daha güçlendirecek

    ÖMÜR UZATAN FORMÜLLER
    Ailenizin sağlık koçu siz olun. Bunu yaparken ezberlenen, bol tekrarlanan ve kulaktan dolma hazırlanan önerilerden lütfen kaçının. Yirmi beş yıldır sağlık yazıları yazan biri olarak Türkiye’nin en seçkin doktorlarını sizler için bir araya getirdim. Özel formüllerini, en yeni araştırmalarını derlediler. Dünyanın dört bir tarafından yapılan bilimsel araştırmaları yeniden gözden geçirdiler, kendi deneyimleri sonucu elde ettikleri formülleri, hastaları için hazırladıkları reçeteleri SABAH okurlarıyla paylaştılar. Gözden dişe, beyin sağlığından estetiğe kadar dünyada yapılan en yeni tedavi yöntemlerini masaya yatırdılar. Çok özel bir çalışma sonucu hazırlanan bu yazı dizisinin sağlık kılavuzunuz olabileceğine inanıyorum. Basit ama etkili yöntemleri uygulamaya alışırsak, hayatımız gençleşebilir.

    * EV YAPIMI ELMA ÇAYI ZAYIFLATIR
    Bir iki elmayı kesip haşlayın. İçine bir iki limon ya da portakal atın. Karanfil ve tarçın ekleyin. Çocuklara verecekseniz, bardağın içine bal koyup öyle verin. Elma suyunu hazırlarken içine koyacağınız limon ve portakalı sakın soymayın. Kabuklarıyla haşlayın. Bunların kabuklarında asit vardır. Bu zayıflama ilaçlarının içinde de bulunur. Elma çayı kilo sorunu olan kişilerin zayıflamasını sağlar. Mucize ilaç gibidir.

    * YEŞİL DİYETİN TAM ZAMANI
    Karın bölgesi geniş olanlar şu sıra haftada bir iki sabah kahvaltı yerine enginar ve muz, enginar ve çilek yiyebilir. Kahvaltıya karaciğer diyeti diyeceğimiz karın yağlarını eriten diyettir. Yeşilçaya ve kokusuna dayanırsanız sarımsağa ağırlık vermek karın yağlanmasına iyi geliyor.

    * AÇIK HAVADA ATIŞTIRIN
    Atıştırmaya günde bir kez ekinezya çayı ile başlayın. Sonra ayran için ya da bir kase yoğurt yiyin. Her zaman dışarıda yani açıkhavada yemek yemeyi tercih edin.

    * ÇİKOLATAYA ALKOL MUAMELESİ
    İkisini de ancak çok canınız çekerse ve aç karnına tüketmeye dikkat edin. Bir kadeh beyaz şarap istediyseniz için ama içine bir-iki tane buz atın tadını bozmaktan çekinmezseniz maden suyu ekleyin. Böylece alkol oranını ve kalori etkisini azaltırsınız.

    * ÇALIŞIRKEN SALATALIK YİYİN
    Çalışırken karnı tok tutmak ve konsantrasyonunuzu artırmak için meyve, salatalık ve havuç yiyin. Çağla ve erik de ekleyebilirsiniz ancak abartmayın.

    * YEŞİL ÇAYI RİZEDEN ALIN
    Fabrikaya girmemiş yeşil çayların antioksidan miktarı, diğerlerine göre 10 kat fazladır. Yani kansere karşı 10 kat daha fazla koruyucudur. Rize’deki aktarlarda fabrikaya girmemiş çok yeşil çay var. İsteyen herkes bunlardan getirtebilir. Yeşilçay hazırlamanın en iyi yolu yapraklarını bardağa koyup üzerine su ekleyerek içmektir.

    * SODA-LİMONA ALIŞIN
    İçecek olarak en ideali soda limondur. Mide probleminiz yoksa günde 3-4 bardak içebilirsiniz. Mideniz sorunluysa sodanın yerini ılık su alsın. Metabolizmanızı hızlandırır ve kilo vermenize yardım eder.

    * SİMİT KEYFİ YAPIN
    O gün yeterince doyurucu bir öğlen yemeği yemediyseniz, beş çayında kendinize kepekli bir simit ısmarlayın ama içini çıkartın.

    * KURUYEMİŞ İLAÇ GİBİDİR
    Kuruyemişleri iyi seçerseniz sağlıklı beslenirsiniz. Ancak çok tüketirseniz kilo alırsınız. Ceviz, badem ve fındık hep elimizin altında olsun. Hep tekrarlıyoruz bunların içinde Omega-3 var. Ama günde birkaç taneden fazla yemeyin. Akşam üstü yorgunsanız birkaç kuruyemiş ilaç gibi etkilidir.

    BU DETOKS GENÇLEŞTİRİR!
    Hastalıktan korunmak, organlarınızı dinlendirmek, arınmak ve gençleşmek için özellikle mevsim dönüşümlerinde detoks öneririm. Evde de rahatlıkla detoks yapabilirsiniz. Mevsim geçişlerinde de yapacağınız detoks vücudunuzu güçlendirir. Daha kolay diyet yapmanızı sağlar. Derinizi temizler, yaşlanmayı geciktirir, motivasyonunuzu artırır, sakinleştirir, enerji verir.

    * EV DETOKSU 3 GÜN SÜRER
    Tıbbi detoks hekim tarafından yapılır ve lağmanın yeri yoktur. Ev detoksunda ise müsillerin ve etin yeri yoktur. Protein çok kısılır.
    Sabah kahvaltısı: Haşlanmış pirinci blenderdan geçirip süt ve muzla karıştırılarak bu karışım içilebilir. İçine biraz bal konabilir.
    Öğlen (veya akşam): Yalnızca sebze çorbası. Ancak hazırlarken tuz koymayın ve et suyu kullanmayın. Dereotu, maydanoz, semizotu, kabak, sarımsak, domates, kereviz, soğan, biber (acı veya tatlı), mercimek, kimyon, zerdeçal veya zencefil kullanılması gerekir. Bunlardan hepsi veya birkaçını çok az miktarda (bir tatlı kaşığı) zeytinyağı ile çorba şeklinde detoks çorbası olarak sunabiliriz. Haftada 3 gün öğlen veya akşam yemeklerinde 2 kase bundan içilmesi lazım. Bir öğün bu şekilde geçirilmeli.
    Akşam (veya öğlen): Diğer öğünde bol miktarda yoğurt (yağsız) veya cacık olması lazım. Her türlü yeşillik (kişi neyi seviyorsa) veya salata. Detoks 3 gün yapılır. 3 gün sonra sadece yeşillik, sebze yemekleri yenilir. 3 gün tekrar detoksa geçilir. Et yok, yağ yok, tatlı yok. Makarna yok. Ve iyi bir detoks için aralıklarla 3 kere bu kür tekrar edilir.

    MODA DİYETLERİN KARNESİ
    Karatay: Kolesterol karşıtı bu diyet sağlığı aykırı özellikle orta yaş üzerindekiler için yaz aylarında çok tehlikeli.
    Montinyak: Bir iki hafta uygulanabilir ama uzun süre sürdürülmesi çok zor.
    Protein diyeti: Taş devri diyeti bazı durumlarda verilebilir şeker hastaları için tercih ediyoruz. Böbrek hastaları ve üresi olanlar için tehlikeli.
    Meyve diyeti: Aslında çok güzel ama uzun süre uygulanmaz, üç gün meyve üç gün sebze diyeti ile güzel detoks yapılır.
    Akdeniz diyeti: Süper bir diyettir orta derecede kalp hastalığı riski bulunanların riskini yüzde 15 azaltır. Tek problem zeytinyağının bol kullanılmaması gerekiyor. En sağlıklı yağ zeytinyağı ve ayçiçeği yağıdır ama kızartma yerine üzerine hafif dökerek tüketin.

    Diyet ve deneyimlerimiz için tıklayın !

    Kaynak : Sabah

  • Canan Karatay diyet önerileri

    Canan Karatay diyet önerileri

    İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, saat saat sağlıklı yaşam önerilerini sunarken, demir eksikliğinin önemini de vurguluyor. Karatay ayrıca “Diyabetliler bal, pekmez ve her türlü reçelden de uzak durmalılar” uyarısında bulunuyor…

    SON kitabı “Karatay Diyeti’yle Obezite ve Diyabete Çözüm Var” ile sağlıklı beslenmeyle ilgili tüm sorularımızı yanıtlayan İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, saat saat sağlıklı yaşam önerilerini sıralıyor, diyabet hastalarının neler yapması gerektiğine ışık tutuyor. Karatay, kişide D vitamini ve demir eksikliği varsa kilo verilemeyeceğinin altını çizerken, Türk halkını şişmanlatan hataları da sıralıyor. İşte Karatay’dan öneriler…

    ‘DİYABET HASTALARI EKMEK, BÖREK, KEK, PİLAV YEMEMELİ’

    “Eğer obezseniz, diyabet ya da gizli şeker hastasıysanız, mutlaka sık yeme ihtiyacınız oluyordur. Diyabetlilerin öncelikle hedefi bunu kırmak olmalıdır. Diyabet, yanlış beslenme ve yaşam biçimi sonucu gelişen metabolizma bozukluğu hastalığıdır. Bu sebeple sağlıklı beslenme ile gerileyebilir. Diyabetlilerin vücuduna sağlıklı yağ (Köy tereyağı, soğuk sıkım sızma zeytinyağı, omega 3), sağlıklı protein (özgür tavuk yumurtası, normal yağlı peynir, et, balık, pastırma, evde yapılmış sucuk ve yoğurt), sağlıklı karbonhidrat (baklagiller grubu yani fasulye, mercimek, barbunya, börülce veya kuruyemiş grubundan fındık, fıstık, ceviz ve badem) girdiği zaman ensülin direnci yavaş yavaş kırılmakta ve kan değerleri yavaş yavaş normale dönmektedir. Sağlıksız karbonhidrat grubundaki yiyecekler (ekmek, börek, kek, beyaz pirinç pilavı, patates, fazla meyve, taze ve endüstriyel meyve suyu, asitli ve şekerli içecekler, alkol) tamamen kesilmelidir.” “Diyabet hastalarının tatlı ihtiyacı, kuruyemişler (fındık, fıstık, ceviz, badem) ve kuru meyvelerle (kuru kayısı, kuru erik, kuru incir) karşılanabilir. Diyabetliler, bal, pekmez (keçiboynuzu dahil) ve her türlü reçelden (diyet dahil) de uzak durmalılar.”

    ‘DOĞAL YAĞLAR VE KIRMIZI ET OBEZLER İÇİN SAĞLIKLIDIR’

    “Doğal yağla yapılan yemekler kolesterolün ve ensülinin sağlıklı, normal değerlere gelmesini sağlıyor. Bu sebeple doğal yağlar ve kırmızı et obezler ve diyabet hastaları için sağlıklıdır, zararlı değildir!”

    ‘Düşük enerji, aşırı egzersiz yanlış’

    “OBEZLERDE karaciğer yağlanmasının oluşması sonucu, göbek etrafında araba tekerleği şeklinde yağların birikmesinin nedeni de budur. Fizik aktivitemizi artırarak, ensülin direncinin gelişmesini önlemek elimizdedir. Günlük karbonhidrat tüketimimizi azaltıp sağlıklı yağları ve proteinleri tüketiyorken, aynı zamanda fizik aktivitemizi de artırırsak, kan şekerimizi normal düzeylere indirmek mümkün olmaktadır. Düşük kalorili diyet ve fizik aktivitenin artırılmasının kilo verdirmediği, aksine kişileri bunalıma düşürdüğü yapılan çalışmalarla gösterilmiştir. Yani günlük enerjinizi azaltacaksınız, düşük enerji alıyorken her gün 1 saat koşacaksınız! İşte yapılan en önemli yanlışın bu öneriler olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. Bu şekilde ‘kilo verme’ ise, kilo almanın en güçlü nedenidir. Düşük enerji, aşırı egzersiz kilo aldırır, verdirmez!”

    ‘Türk halkı hareketsiz ve unlu gıdaları çok tüketiyor’

    * “Türk halkındaki en büyük problem, hareketsizlik!” * “Türk halkı maalesef çok fazla ekmek, tatlı ve unlu gıdalar tüketiyor. Özellikle gençlerimiz fast food kültürüyle yetiştiriliyor. Hamburger, pizza, tost, sandviç, cips gibi yiyeceklerle karınlarını doyurmaya çalışıyor.” * “Ayrıca halkımızın büyük bir kısmı sağlıklı sanarak, her gün neredeyse 2-3 kilogram taze meyve yiyor, ama kuruyemişten kilo aldırır diye uzak duruyor!” * “Kuruyemiş tüketenler de, çiğ yemek yerine kavrulmuş ve tuzlanmış şekilde yiyerek büyük hata yapıyor!” * “Türk halkı az az, sık sık yiyerek zayıflamaya çalışıyor. Oysa sık sık yemek, sürekli ensülin hormonu salgılanmasına sebep oluyor ve farkında olmadan yağları eriten leptin hormonunun salgılanmasına engel olunuyor!” * “Halkımızın yaptığı bir diğer yanlış da sağlıklı yağlarla sağlıksız yağları aynı kefeye koymak. Vücudumuza sağlıklı yağ (doğal tereyağı, doğal sızma zeytinyağı) girmediği sürece birikmiş zararlı yağlarımızdan kurtulamayız!” * “diyetyapanlar, yalnızca kalori hesabına takılıyor. Yiyeceklerin ne protein içeriğine, ne de sağlıklı yağ içeriğine bakılıyor.”

    Hastalıklar

    Gizli şeker, diyabet ve tüm kronik hastalıkların nedenleri

    * Kötü beslenme * Kronik stres * Mikroplar * Toksinler * Alerjenler

    ‘D vitamini ve demir eksikliği kilo vermeyi engeller!’

    “BANA gelip ‘Ne yaparsam yapayım, kilo veremiyorum’ ya da ‘Çok yavaş kilo veriyorum’ diyenlerin gizli alerjileri, bilinmeyen değişik sağlık sorunları ve hormonal dengesizlikleri olabilir. D vitamini eksikliği de, kilo vermeyi engeller! Vücudumuzun ürettiği doğal ve en güçlü antioksidan özelliği olan D vitamininin eksikliğinde hücrelerimiz normal çalışmadığı için her türlü alerjik hastalık ve enfeksiyon hastalığı meydana gelmektedir. D vitaminin iki kaynağı vardır: Birincisi güneşin UVB ışınları etkisiyle derimizde üretilmektedir. İkincisi, gıdalarla alınabilmektedir. En önemli besin kaynağı balık, yürek ve karaciğerdir.”

    ‘Karaciğer, yürek ve dalak demir açısından zengin gıdalardır’

    “DEMİR eksikliği varsa, yine kilo verilemez! Yemekten hemen sonra çay içme âdeti de, gıdalarda bulunan az miktardaki demirin emilimini önlemektedir. Karaciğer, yürek, dalak gibi sakatatlar, kırmızı et, baklagiller, kuru üzüm ve yumurta sarısı demir açısından zengin gıdalardır.”

    ‘MUTLAKA YOĞURT TÜKETİN’

    “Yoğurt, bir mutfağın olmazsa olmazlarındandır. Önemli bir probiyotik gıdadır, sindirim enzimlerinin düzenli çalışması ve bağırsaklardaki faydalı mikropların üremesi adına çok etkilidir. Yani buzdolabınızdan eksik olmamalıdır. Evde yoğurt yapmak için açık süt, mandıralardan veya günlük taze süt satan şarküterilerden alınabilir. Eğer bulunmazsa günlük pastörize süt (cam şişede) kullanılabilir.”

    ‘6-7 DİLİM EKMEK SAKINCALI’

    “Günde 100 gram karbonhidrat yeterlidir. Çünkü vücudumuzu aşırı çalışmaya zorlar. Bu nedenle kilolu, karaciğer yağlanması oluşmuş, göbek çevresi genişlemiş olan obezlere ve diyabet hastalarına günde 6-7 dilim ekmek tüketmenin önerilmesi son derece sakıncalıdır.”

    Yemeklerin yanında tercih edilen yiyecekler 

    * “Et ve balık yemekleri ile birlikte bol mevsim salatası, soğan yenebilir.” * “Yemeklerle birlikte cacık, sızma zeytinyağı, bol sarmısak ve nane eklenerek içilebilir.” * “Turşu, evde geleneksel usulle (bol sirkeli ve az tuzlu) hazırlanarak rahatlıkla tüketilebilir.”

    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz için tıklayın !

    Saat saat öneriler :

    06:00

    Kahvaltıda köy tereyağında yumurta (arzu edilirse pastırmalı olarak), yanında 8-10 adet zeytin, bir avuç içi kadar beyaz peynir, bir çay bardağı ceviz içi, arzu edildiği kadar domates, biber, salatalık, turp, maydanoz, nane, roka, tere ve limonlu çay.

    08:00 – 09:00

    Herhangi bir ekmek, simit, poğaça yenmeyecek.

    10:00

    Ara öğün şart değil! Acıkma hissi oluşanlara şekersiz bitki çayı ve birlikte avuç içi kadar ceviz içi yeter de artar.

    11:00

    Her gün bir antioksidan vitamin ile birlikte mutlaka 2-3 gram katkısız omega 3 tüketmenizde fayda var.

    Öğle yemeği, bir tabak zeytinyağlı yeşil fasulye, 3-4 adet ızgara köfte, bir kâse yoğurt, turp ve havuç ile hazırlanmış salata ile bir tatlı kaşığı keten tohumu olabilir. Tüm salatalara doğal sirke konabilir. Çünkü sirke, mide hazmını ve midenin boşaltılmasını yavaşlatır. Bu nedenle faydalıdır.

    14:00

    Öğle yemeği sonrası işe başlamadan önce 15-20 dakika yürümek, siz çalışırken yağlarınızın yakılmasını, göbeğinizin erimesini ve selülitlerinizin yok olmasını kolaylaştırır.

    15:00

    Ara öğün şart değil! Yine de acıkanlar bir elma, bir avuç tuzsuz yer fıstığı ile taze limon eklenmiş su ya da şekersiz çay tüketebilir.

    16:00

    Her gün 2-3 litre sıvı almaya dikkat etmeli. Öğünler arasında bol limonlu su, şekersiz çay ve ayran içilebilir.

    17:00

    Üzerinde diyet yazsa dahi kurabiye, bisküvi, çikolata, şeker yenilmeyecek, gazlı içecekler içilmeyecek.

    18:00 – 19:00

    Akşam yemeğinde 3-4 kalem kuzu pirzolası, mevsim salatası, zeytinyağlı enginar yenebilir.

    20:00

    Bu saatten sonra meyve dahil her şey yasak! Şekersiz bitki çayı ile limonlu suya izin var.

    21:00 – 22:00

    Sakın bir şeyler atıştırmayın! Ensülini yükseltmeyin.

    23:00

    Yatmadan önce 20 dakikalık yürüyüş harika olur.

    24:00 – 01:00

    Uyku önemlidir. Siz uykunun derinliklerine dalarken, zayıflatan hormon leptin uyanıyor ve en yüksek düzeyde salgılanmaya başlanıyor.

    02:00

    Leptin hormonunun salgılanmasına fırsat verdiğimiz zaman kilolarımızı rahatlıkla verebiliriz. Böylece organizmada birikmiş ve depo edilmiş yağlarımızın, ara öğün olarak kullanılmasını sağlıyoruz. Güçlü ve dinç kalıyoruz.

    Canan Karatay Diyet Deneyimlerimiz için Tıklayın !

  • Karatay diyetinin sırları

    Karatay diyetinin sırları

    Türkiye’de diyet ve sağlıklı beslenme konusunda ezberi bozan İç Hastalıkları ve Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, günde 2 öğün beslenilmesi gerektiğini söylüyor

    Tereyağı, yoğurt ve zeytinin evde yapılması önerisinde bulunan Karatay, Türk halkının günde 8-12 öğün beslendiğine dikkat çekerek, toplumun ‘enine büyüdüğünü’ ifade ediyor
    İç Hastalıkları ve Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, sakatatlardan dönere, çiğköfteden diyet gıdalara dek pek çok konuda görüşünü dile getirirken, yemek yaparken hangi yağların kullanılması gerektiği ve hangi yağların zararlı olduğunu da tek tek sıralıyor.
    Tereyağ, yoğurt ve zeytinin evde yapılması gerektiğini savunan Prof. Karatay’a göre, günde 2 öğün beslenmeke gerekiyor. Dahası Karatay, yaş ilerledikçe yürüyüşe daha çok ağırlık verilmesi önerisinde bulunuyor. Yazı dizimizin 2.’nci gününde Karatay, Türk insanının enine büyümesine yol açan hatalara ve özellikle çocuklardaki karaciğer yağlanmasının nedenlerine de dikkat çekiyor.

    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz için tıklayın !

    ‘KÖY TEREYAĞI SAĞLIKLI’
    “Tam yağlı, doğal olan her şey tüketilmeli. Saf köy tereyağı, katkısız Trabzon, Urfa ya da Malatya gibi yörelerimizin tereyağı kullanılabilir. Hatta kadınlarımız tıpkı yoğurt gibi evde tereyağını kendileri yapabilirler. Zeytin dahi evde yapılabilir. ‘Karatay Mutfağı’nda bunların tarifini verdim. Katkısız ve çocuklara en faydalı biçimde kendi besininizi hazırlayabilirsiniz. Tereyağı, yayık ayranı aslında yarım saatlik bir iş. Neneler ya da ev kadınları, evde oturduklarında sürekli televizyon izlemek yerine bunu kolaylıkla yapabilirler. Saf köy tereyağı, en sağlıklısıdır, buzdolabında bile katı değildir ve istenildiği kadar kullanılabilir. Saf köy tereyağı ve soğuk sızma zeytinyağı her gün gereği kadar vücudumuza girmelidir.”

    ‘YEMEKTE TEREYAĞ VE ZEYTİNYAĞI KULLANILMALI’
    “Zararlı dediğimiz yağlar, trans yağlardır. Trans yağlar, kızartmalarla meydana gelen yağlardır, işlenmiş her gıdanın içindeki trans yağlar zararlı ve kanserojendir. Artık halkımız, şekere ve trans yağlara dikkat etmeli, zaten dikkat edilirse hastalık da kalmaz. Mısırözü ve ayçiçeği yağı, çiğ olarak kullanılabilir. Ama ikisi de ısındığı veya kızardığı zaman aşırı miktarda trans yağ oluşur. Margarin haline gelince de, katı ya da sıvı olsun, içi trans yağ doludur.
    yemek yaparken tereyağı, zeytinyağı veya fındıkyağı kullanmak gerekir, çünkü bunlar ısıya dayanaklıdır ve hemen bozulmazlar. Bunlardan asla korkmayacağız, bu yağlar yanmadıkça, trans yağ oluşmaz. Isınınca bozulan mısırözü ve ayçiçeği yağıdır. Bunlarla kızartma yaparsak hemen kanserojen olur. Trans yağlar, en fazla çoklu doymamış dediğimiz bitkisel yağlarda oluşmaktadır unutmayalım!”

    ‘Kelleyi, paçayı, işkembeyi rahatlıkla yiyebilirsiniz’
    “Yağlardan en sağlıklısı, serbest dolaşan hayvanların etindeki hayvansal yağlardır. Kuzu eti yediğiniz zaman yağıyla birlikte yemelisiniz. Kuzu etini kaynatıp et suyu çıkardığınız zaman da çok sağlıklı olur.
    Sevdiğiniz kelleyi, paçayı veya işkembeyi rahatlıkla yiyebilirsiniz. Sakatatlardan hepsini yiyebilirsiniz. Karaciğer de buna dâhil. Şişman hanımlar, ‘Dizlerimde kıkırdak kalmadı’ diyor. Sen protein yemezsen tabii ki dizin gider, sağlıklı protein, sağlıklı yağ, yumurta, tereyağı, saf zeytinyağı yemezsen kilo veremezsin. Paça çorbası, diz eklemleriyle ilgili sorunlara birebirdir. Ben haftada 2 kez paçamı, işkembe çorbamı içerim. Beni eleştirenler, ’10 yıl sonra ne olacak?’ diyorlar, oysa ben bunları yeni söylemiyorum ki. Yıllardır bunları anlatıyorum. 1987 yılında, ABD’ye gittim. Oraya gidinceye kadar İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Koruyucu Kardiyoloji Anabilim Dalı Başkanı’ydım. Tüm bu söylediklerim yeni ifadeler değil. O zamandan beri takip ettiğim hastalar, şimdi 80-90 yaşlarında ve sağlıklılar.”

    ‘KIZARTMA HİÇ YOK’
    “Kızartma bitti, hiç yapılmayacak, Çünkü kızartma trans yağ demektir. Balık ızgara, fırın, buğulama şeklinde yenilebilir. En sağlıklısı bunlardır. Ama Trabzon ya da Ordu’da yapıldığı gibi hamsiyi una bulayıp kızartırsanız o tehlikelidir! Kanserojendir! Aslında yiyecekleri biz pişirirken ya da tüketirken tehlikeli hale getiriyoruz.
    İdeal bir öğlen yemeği, biftek veya bonfile ile güzel bir salatadan oluşur. Bütün bir balık yiyebilirsiniz. Izgara yapılmış sebze, döner yiyebilirsiniz. Ama dönerin yanında pilav, patates, pide yok! Bir iki kaşık tam buğday veya bulgur pilavı, cacık, yoğurt, ayran olabilir. Doyuncaya kadar yiyebilirsiniz, sakın az yiyip de aç kalmayın, sonra halsizleşir doğru dürüst iş yapamazsınız. Kilo almayacağım diye yalnız salatayla öğün geçirmek bu nedenle doğru değildir!”

    ‘Türk milleti 8-12 öğün besleniyor, enine büyüyor’
    “İbn-i Sina, Ortaçağ’ın en önemli bilimadamı, tıp hekimidir. Onun yazdığı tıp kitapları Ortaçağ’da bütün tıp okullarında okutuluyordu. İbn-i Sina, ‘İki öğün sağlıktır, üçüncü öğün hastalıktır’ der. Sabah zaten çok kuvvetli yiyince doğal olarak iki öğüne iniyorsunuz. Akşam yemeği de erken yemeli. Hz. Muhammed’in tavsiyesi de bu doğrultudadır. Kuvvetli bir kahvaltı yaptıktan sonra zaten acıkmıyorsunuz. Ama Türk milleti maşallah 8-12 öğün besleniyor, öyle alıştırıldı, öyle programlandı. Bu nedenle de Türk milleti enine büyümeye başladı!

    ‘YAŞ İLERLEDİKÇE HAREKET ARTACAK’
    50 yaşından sonra 6-7 öğün yemek tamamen sağlıksızdır. İbn-i Sina diyor ki, ‘Yaş ilerledikçe, hareket artacak’. Oysa biz yaşlandıkça köşemize çekiliyoruz, bu çok yanlış. Türk toplumu eğer şişmansa, hastaysa, göbeği varsa, şeker veya kalp hastasıysa, kiloluysa, depresyon hastasıysa, kanseri varsa, Alzheimer’ı varsa şeker, tatlı tüketmeyecek. Benim gibi 60-70 yaşındaysanız, oturup 3 öğün ekmek, şeker yiyemezsiniz. Şekerli içecek içemezsiniz. Çünkü harcamıyorsunuz, ihtiyacınız da kalmıyor. Metabolizma yavaşlamış oluyor, hormonlar gitmiş. Vücutta hormon kalmamış. Ben buna dikkat çekmek istiyorum.”

    diyet yiyeceklere dikkat!’
    “Light ürünlere, diyet olan tüm yiyecek ve içeceğe karşıyım. Çünkü diyet denilen besinler, içindeki doğal yağların, doğal vitaminlerin, doğal minerallerin alınmış olan kısmıdır. diyet yiyecekler, en sağlıklı kısmı alınan ve en pahalı satılan ürünlerdir. Hazır gıdalar da öyle. Hazır gıdalardan da uzak duracaksınız. Doğal gıdaları kendiniz hazırlayıp yiyeceksiniz. O zaman hastalanmazsınız, verdiğiniz kiloları da almazsınız.”

    ‘Yapay gıdalar kısırlık ve kanseri artıyor’
    “Yanlış beslenme ve yapay gıdalar sonucunda kısırlık artıyor. Sadece kısırlık değil, kanser, kalp hastalığı, şeker hastalıklarında da artış görülüyor. Hepsinin temelindeyse obezite yatıyor.
    Obez, karaciğer yağlanması olan yani insülin yüksekliği olan kişilerde östrojen hormonu da yükseliyor, polikistik over gelişiyor, kadınlarda üreme duruyor, erkeklerde memeler büyüyor ve spermin kalitesi ve sayısı azılıyor. Bir de GDO’lu gıdalar var. Bunlar ve trans yağların aşırı tüketilmesi üreme dahil vücuttaki her şeyi bozuyor.”

    ‘Hareket etme şartıyla istediğin kadar ye’
    “Kaç gün diye bir şey yok, doyuncaya kadar her şeyi yiyeceksiniz. Karatay Mutfağı’nda ‘kaç kalori’ hesabı yok. Ben başka bir şey söylemiyorum. Hareket etmek ve sağlıklı yiyecekler olması şartıyla istediğiniz kadar yiyebilirsiniz.
    Bilgisayar ya da televizyon karşısında saatlerce oturursanız olmaz! Hareket etmeden hiç kimse kilo veremez. Ama gençsiniz, atletsiniz, saatlerce spor yapıyorsanız ya da hamileyseniz o zaman tabii ki yiyecekseniz. Her gün 5 kilometre koşun ya da yürüyün, o zaman sağlıklı yiyeceklerden istediğinizi, doyuncaya kadar, bakın bir kez daha vurguluyorum doyuncaya kadar yiyebilirsiniz. Örneğin pastırmalı kuru fasulye, mercimek, piyaz gibi yemekleri doyana kadar yemelisiniz. Ama ekmeksiz olarak! Tabii ki kuru soğanla… Neden? Çünkü biz de bir söz vardır biliyorsunuz: ‘Aç ayı oynamaz!’ deriz. Pirinç yerine de bulgur tüketilmeli. Tam buğday ve bulguru yiyebilirsiniz.”

    ‘Yemekte içilen su hazımsızlık yapar’
    “Su 24 saat içilmelidir. Ancak yemek sırasında içilmemeli. Çünkü mide asidini sulandırır, hazımsızlığa neden olur. Her gün azar azar yudum yudum 2.5 litre su tüketilecek. En önemli kriter, idrar rengi, açık limonata renginde olacak. Öyle değilse vücuda yeterli su girmiyordur. Bu nedenle de bağırsaklar çalışmıyor. İşte bu sebeple Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri de kabızlıktır. Kabızlık ise, metabolizmanın bozulduğunun en basit ve en önemli göstergesidir, belirtisidir. Ciddi bir sağlık sorunudur.”

    Habertürk