Kudret narı yada bitter groud meyvesinin şeker hastalığına iyi geldiğini biliyor muydunuz? Şeker Hastaları için kudret narı suyu tarifi nasıl yapılır? Bu yepyeni diyabet tedavisini yazımızı inceleyerek öğrenebilirsiniz.
Şeker hastalığı günümüzde oldukça yaygın olan ve her yaş grubunu etkileyen bir sağlık problemdir. Tip 2 diyabet, vücudun uygun işlev için yeterli insülin üretmediği veya vücuttaki hücrelerin üretilen insülinle reaksiyona girmediği bir durumu ifade eder. Gebelik diyabeti kadınlarda kanında yüksek seviyede glikoz bulunduğunda hamilelik sırasında ortaya çıkar ancak vücutları tüm glikozu hücrelerine taşımak için yeterli insülin üretemez. Bu durum, giderek yükselen glikoz seviyelerine yol açar.
Hastalığın başlangıcından itibaren insülin seviyesini sabit tutabilirsiniz. Bunun için doğal sebze ve meyveler elinizin altında. Bunlardan biri de kudret narı
kudret narı suyu tarifi
Şeker Hastaları İçin Kudret Narı Tarifi
4-5 adet kudret narı
birkaç dilim limon
1 tatlı kaşığı zerdeçal
Kudret narını güzelce yıkayıp soyun. ve parçalara ayırın içine birkaç dilim limon ve bir tatlı kaşığı zerdeçalı akleyin. 10 dakika kadar kaynatın. Ilık olarak tüketebilirsiniz.
Bu karışım sabah aç karnına tüketildiğinde çok daha etkili olacaktır. Tadı pek hoşunuza gitmeyebilir. İsterseniz içine biraz tarçın ilave edebilirsiniz
Bu kürü uyguladığınızda şeke ilaçlarınızı içmeyi bırakmayın ve doktorunuza danışarak kullanın.Diyabet tedavisinde en etkili yöntem tabi ki iyi bir beslenme programı ve egzersiz olacaktır.
Tüm dünyada hızla artan diyabet yani şeker hastalığına karşı beslenme önem taşıyor. Diyabet hastalarının 5 renkli meyve-sebzeleri mutlaka tüketmesi gerekiyor.
Diyabet renkli diyet
Diyabet görülme sıklığı ülkemizde yüzde 13.7’ye ulaştı. Hal böyle olunca doğru beslenmenin önemi arttı. Uzman Diyetisyen İpekAğaca Özger, şeker hastalarının tüketmesi gereken 5 renk meyve sebzeleri şöyle sıraladı:
KIRMIZININ GÜCÜ
Antioksidan zengini domates, karpuz, kuşburnu, çilek, kırmızıahududu, greyfurt, nar, kırmızı biber, kızılcık, greyfurt, karpuz diyabet hastaları tarafından tüketilebilir.
ENERJİK SARI-TURUNCU
Bal kabağı, havuç, şeftali, kayısı, kavun, muşmula, limon, sarı biber, tatlı patates ve mısır tüketilebilir. Günde en az 1 avuç sarı ve turuncu meyve-sebze tüketilmesini öneririm.
C VİTAMİNİ DEPOSU YEŞİL
Üzüm, erik, kivi, yeşil soğan, brokoli, marul, roka, tere, kuzukulağı gibi tümotlar, taze fasulye, kabak, sivri biber,kuşkonmaz, bezelye, pazı, semizotu tüketilebilir.
MOR CAZİBE
Patlıcan, pancar, morlahana, turp, böğürtlen,yabanmersini,incir, üzüm, kiraz, gibi meyve-sebzelermevsiminde tüketilmeli.beyazın asaletiKaliteli posa içerikleriyle dikkat çekenbu grupta muz, elma, armut, karnabahar,beyaz lahana, sarımsak, soğan, zencefil,mantar, patates, turp, yer elması, hindiba,kereviz, enginar ve pırasa yer alır.
Diyabet, pankreasın yeterli miktarda insülin üretmemesi yahut ürettiği insülini etkili şekilde kulllanamaması ile ortaya çıkan bir hastalık türüdür. İbrahim Saraçoğlu diyabet kürü nasıl yapılır? makalemizde bu doktorun bizlere tanıttığı kür tarifine yer verdik. Diyabet hastalığı idrar yahut kan testi ile kolaylıkla tespit edilebilir.
Diyabet belirtileri nelerdir?
Bireysel olarak size mahsus semptomlar yaşayabilir bazen hiç bir belirti olmadan diyabet hastalığı ile karşı karşıya gelebilirsiniz.
Diyabet hastalığının genel belirtileri ise şunlardır
Sık idrara çıkma
Aşırı susama
Artan açlık hissi
Kilo kaybı
Yorgunluk
Ilgi ve konsantrasyon eksikliği
Ellerde veya ayaklarda karıncalanma hissi veya uyuşma
Bulanık görme
Sık enfeksiyon geçirme
Yaraların yavaş iyileşmesi
Kusma ve mide ağrısı (genelde griple karıştırılır)
İbrahim saraçoğlu diyabet bitkisel tedavi kürü nasıl yapılır?
Malzemeler
Meşe palamudu
Su
Yapılışı
Kaynayan yarım litre suya 5-6 adet meşe palamudunu kabuklarıyla beraber bıçakla yarıp atın.
Kısık ateşte 10 dk kaynatın. Ilıdıktan sonra süzerek günde 1 defa akşam yemeklerinden yarım saat önce aç karına için.
Bunun için meşe palamudunu topladıktan sonra gölgede kurutun, içlerinin bembeyaz olmasına dikkat edin, kara olmamalı.
Uygulama süresi toplamda 1 aydır. 1 aylık süresi tamamlandıktan sonra 2 hafta ara vererek tekrar 1 ay uygulanması gerekmektedir.
Yılda 4-5 defa tekrarlanması önerilir.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.
Cantaloupe asma üzerinde yetişen, yumuşak, etli ve oldukça lezzetli bir kavun çeşididir. Cantaloupe meyvesinin faydaları makalemizde bu kavunun sağlığımız üzerindeki olumlu etkilerine yer verdik. Meyve çok az yağ ve az miktarda kalori içerir. Kolestrolsüz yapısıyla kalp hastaları için ideal meyvelerdendir.
Cantaloupe kavunu A vitamini deposudur. A vitamini ise hastalıklardan korunmak ve göz sağlığı için oldukça önemli bir vitamindir. Gözleri kataraktan ve yaşlanma dolayısıyla oluşabilecek makula dejenerasyonunu önler.
Gözlerinizin sağlıklı olmasını ve keskin görme yeteneği istiyorsanız bu kavunu yemeğe devam etmenizi tavsiye ederiz.
Cantaloupe kavunu bağışıklık sisteminizi güçlendirir. İçeriğindeki C vitamini ve fitokimyasallar sayesinde serbest radikallerle savaşır, bedeni mikroorganizmaların ve yabancı cisimlerin saldırısından korur.
Cantaloupe kavunu insomnia yani uykusuzluk çekenlere şifa olan bir meyvedir.
Sinirleri rahatlatır, kasları gevşetir, uyku uyarıcı yardımcı besin içeriği ile güzel bir gece geçirmenizi sağlar.
Cantaloupe, diyabetten muzdarip insanlar için de çok yararlıdır. Kan şekeri düzeylerini kontrol eden yardımcı bitkisel besinler içerir. Aynı zamanda diyabetik nefropati gibi böbrek sorunlarından, diyabetik hastaları korur. Bu meyvede insülin direncini iyileştirmeye yardımcı besin vardır. Cantaloupe kavunu mükemmel bir anti-diyabetik meyvedir.
Cantaloupe meyvesi hipertansiyonun önlenmesi ve tedavisinde yardımcı potasyum açısından zengindir. Yüksek sodyum düzeyi hipertansiyonun ana nedenidir.
Cantaloupe fazla sodyumun atılımını sağlar. Bu nedenle yüksek kan basıncını kontrol altına almak isteyenler için ideal meyvelerdendir.
Cantaloupe meyvesi kalp hastalığını önlemede yardımcı birçok besin maddesi içerir. Kavun, kalp sağlığı için çok iyidir.
Cantaloupe, oksidatif stresle savaşarak kolesterol düzeylerini kontrol altına almaya yardımcı antioksidanlar bakımından zengindir.
Meyve ayrıca damar sertliği önlemede yardımcı olan C vitamini de içerir. Bu meyveyi yemeye devam ederek inmeyi önleyebilirsiniz.
Folat eksikliği için Cantaloupe
Bu kavun kansızlığı önlemek için en iyi meyvelerdendir. Vücut hücrelerinin sağlıklı olmasını sağlayan folik asit açısından zengindir. Folat eksikliği anemi semptomlarının ana nedenidir. Folat eksikliği yeni doğanlarda gelişme geriliği, konjenital defektler gibi önemli sağlık sorunlarına neden olabilir.Cantaloupe yemek folat eksikliğine bağlı sorunların önlenmesinde yardımcı olur. Hamile kadınlar ve anemi hastaları için mükemmel bir meyvedir.
Cantaloupe meyvesinin kalorisi düşüktür, lifli yapısıyla sizi uzun süre tok tutar ve acıkmanızı önler. Zayıflamaya yardımcı süper besinlerdendir.
Yapılan araştırmalar cantaloupe kavunu yemenin metabolik sendromu önlemede yardımcı olduğunu göstermiştir. Bu kavunu bolca tüketen İran ve Tahran halkında metabolik sendrom rahatsızlığına rastlanmamaktadır. Cantaloupe iltihabı tedavi eden böylece metabolik sendromu önleyen besleyici özlere sahiptir.
Cantaloupe meyvesi kanseri önlemekte de oldukça etkilidir.
Meyve bedenimizi toksinlerden arındıran antioksidandan yüksek miktarda içerir.
Akciğer, pankreas, meme ve bağırsak kanserinin önlenmesine yardımcı olur.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.
Türkiyede her 100 kişiden 14’ü şeker hastasıdır.Şeker hastalarına önemli tavsiyeler makalemizde şeker hastaları ne yer? şeker hastası nasıl beslenmeli? gibi konulara yer verdik. Asla aç kalmayın
Bir diyabetik olarak asla aç durmayın.
Bu durum şeker seviyesinizi düşürerek bazı ciddi komplikasyonlara neden olabilir.
İşyerine, okula giderken çantanızda mutlaka yiyecek birşeyler olsun.
Düzenli aralıklarla yemek yiyin
Şeker hastası olarak aç kalmamanız gerek bunun için kendinize yemek saatleri belirleyin. Az ve sık yiyin.
Böylece şekerinizi kontrol altında tutabilirsiniz.
Daha fazla protein alın
Sağlıklı bir beden için yeterli protein alımı çok önemlidir.
Proteinli gıda tüketimine herkes özellikle şeker hastaları daha fazla önem vermeli.
Önemli protein kaynakları: süt ve süt ürünleri, et, yumurta vb.
Lif açısından zengin gıdalarla beslenin.
Meyveler, sebzeler, tam tahıllı hamur işleri gibi lifli gıdalar kişiyi uzun süre tok
tutarak, glukoz oranını stebil tutar.
Bu gıdalar kompleks karbonhidrat olarak adlandırılır ve işlenmiş gıdalardan daha uzun süre bedende kalırlar.
Yanınızda her zaman tatlı birşey taşıyın.
Böylece ani kan şekeri düşmelerine çözüm sağlayabilirsiniz.
Düzenli spor yapın
Doğru beslenin ve her gün spor yapın.
Sağlığı korumak için egzersiz çok mühimdir.
Spor sayesinde bedeninizde birikmiş fazla yağı ve glikozu yakarsınız.
Bu durum glikoz seviyesini kontrol altında tutmanızı sağlar.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.
Son yıllarda giderek yaygınlaşan oranda uygulanmaya başlanan şeker hastalığı ameliyatı, hastaların vücudunda emilim bozukluğuna sebep olmadan başarıyla uygulanmaktadır. Hastalarda sadece ince bağırsaktaki baş ve son kısmının değiştirilmesi esasına dayanan ameliyatla ilgili, şeker hastalarının merak ettiği konular bulunmaktadır. Bizleri bu konularda aydınlatacak olan Sn Dr. Tuğrul Demirel Hocamıza şimdiden teşekkür ediyoruz.
Hocam sizden öğrenmek istediğimiz ilk konu bu ameliyat her şeker hastasına uygulanabilir mi?
Bu ameliyat sadece pankreasın insülin hormonu ürettiği, vücudun bu insülini kullanamadığı şeker hastalarında yani bizim Tip 2 diyabet dediğimiz gruptaki hastalara uygulanabilir. Tabi bunun yanında hastaların bazı kriterleri taşıması gerekir. Öncelikli olarak hastaların 18-65 yaş grubunda olması gerekiyor. Hastanın en az 2 yıl süreyle şeker hastası olması ve tıbbi tedaviye cevap vermediği gibi, kendisine önerilen diyet ve egzersiz programını uygulayamadığından, kan şekeri kontrolü sağlanamayan hastalara bu ameliyatı yapabiliyoruz. Hasta düzenli şekilde diyet yapıyorsa, egzersizlerini uyguluyorsa, ilaçların kullanımıyla kan şekeri kontrolünü sağlayabiliyorsa, şeker hastalığı ameliyatının yapılmasını uygun görmüyoruz. Bunların dışında insüline duyarlılığı olan, yan etkiler yaşayan hastalarda ameliyata uygundur. Bknz: Şeker hastalığı ameliyatı nasıl yapılır?
Hocam sizden öğrenmek istediğimiz bu ameliyatı obezite ve morbid obezite tedavisinde kullanılabilir mi?
Evet, insanların bu konuda bir yanılgısı bulunmaktadır. Ancak şeker hastalığı ameliyatı obezite ameliyatı değildir. Bunu metabolik sendrom kapsamına giren sağlık sorunlarının giderilmesinde, Tip 2 diyabet hastalığını tedavi etmekte kullanıyoruz. Bu ameliyatın obezite ve morbid obezite tedavisi için kullanılan ameliyatlardan üstün özelliklere sahiptir.
Hocam bu ameliyat sayesinde hastalarda ne gibi etkiler elde edilmektedir?
Yapılan ameliyat sindirim sistemindeki ince bağırsaklarda sıralamayı değiştirmektedir. Vücuttaki bu yeni düzenleme sayesinde, vücutta metabolik değişimler olmaktadır. Bu sayede hem şeker hastalığında, hem de metabolik sendrom belirtilerinde düzelme elde edilir. En önemlisi vücuttaki hormonlarda değişimler meydana gelmektedir. Hastalarda besin emilimi azalmamaktadır. Etkiler insülinin etkili olmasını sağlamakta, insülin direncinin azalmasına neden olan hormonları düzenlemektedir. Bu sayede insülinin daha etkin olmasını sağlar.
Hocam şeker hastalığı ameliyatı nasıl yapılır?
Bu ameliyatın esası ince bağırsaklarda yer değiştirmeye dayanır. İnsülin direncini ortadan kaldıracak olan ince bağırsağın besin temasında sıralamayı değiştirir. Ameliyatın ardından ince bağırsaktan salınan GLP-1 hormonu uyarılır. Hormon pankreastaki beta hücrelerinin sayısını arttırdığından, insülin üretimi artar. Bilindiği gibi beta hücreleri insülin üretiminden sorumludur.
Hocam bu ameliyatın hastalara ne gibi faydası olur?
Bu ameliyat sayesinde metabolizmada meydana gelmiş ve geri dönüşü mümkün olabilen tüm sorunların düzelmesini sağlayabiliriz. Hastaların yaşam süresi ciddi oranda uzayabilir. Bunu diğer tedavi yöntemleriyle kıyaslamak mümkün değildir. Ameliyat şeker hastalığının neden olduğu tüm komplikasyonları önleyebilir. Kan şekerini normal seviyelere çeker. Bu sayede hastalarda oluşabilecek organ hasarları önlenmiş olur. Hastalar kullandıkları ilaçları bırakır. Aynı zamanda kendilerinde olan yüksek tansiyon, kolesterol gibi rahatsızlıklar sona erer ve bunlar için ilaç kullanmalarına gerek kalmaz. bknz:Şeker Hastalığı Ameliyatı Ardından Yaşam için tıklayınız!
Hocam bu ameliyatın uygulandığı hastaların, daha sonra nasıl bir yaşamı oluyor, nasıl besleniyorlar, sorunları nasıl çözümleniyor?
Hastalarımıza ameliyatın ardından bazı beslenme önerilerinde bulunuyoruz. Normal olarak sebzeli ve kıymalı besinlere geçiş bir ayı buluyor. Her istedikleri yemekten yemeleri ise, 3-4 ay içinde gerçekleşiyor. Ancak şunu belirtelim. Biz hastalara besin kısıtlaması yapmıyoruz. Hastalar kendileri fazla miktarda besin tüketmeyi istemezler. Kendilerini bu konuda hiç zorlamazlar. Ameliyat sırasında yapılan işlemle midenin ön dış tarafı kapatıldığından, hem açlık hissetmez, hem de az orandaki yemekle doyarlar. Doğal olarak hastalarda az ve sık beslenme düzeni oluşur. Ama diyet yapmazlar. Hastaların uyku apnesi, horlama gibi sorunları da bir ay içinde çözülür, kilo kontrolünü yapmak mümkün olur.
Hocam sizden öğrenmek istediğimiz, ameliyatın olumlu etkilerinin görülmesi her hastada aynı şekilde oluyor mu?
Genellikle hastalar ilaçlarına ve insülin kullanımına son vererek, belki düşük oranda ilaçlarla hayatlarına devam eder. Bu sırada vitamin takviyesi bile almalarına gerek kalmaz. Fakat hastaların yaşayacağı stresler, kendi sorunları, ailesinin ve çevresinin tutumu nedeniyle bazen iyileşme süresinde uzama görülebiliyor. Hastalarda organ hasarı olsun olmasın, ameliyattan sonra yaşamlarına organlarına sahip şekilde ve sorunsuz olarak devam edebiliyorlar. Gecikmeli bile olsa, ameliyatın olumlu etkileri görülebiliyor.
Maalesef diyabetli çocuklar her istediğini yiyemiyorlar. Diyabetli çocuğun beslenmesiçocuklarda diyabet ve beslenme makalemiz ebeveynlere yardımcı olmak için hazırlanmıştır. Diyabetik çocuklar, özellikle insülin kullanmak zorunda olanları yedikleri yiyeceklere muhakkak dikkat etmelidir, yoksa ileriki hayatlarında ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirler, bunda anne babaya büyük sorumluluk düşüyor.
Çocuğun büyümesi fiziksel gelişimi için proteinler, mineraller, vitaminler çok mühimdir, fakat çocuğunuzun diyabet rahatsızlığı varsa, bu gıdalar bir uzmana danışmadan yedirilmemelidir.
Nişasta
Çocuğunuz, belli miktarda nişastalı gıdalardan yemeye izinliyse, bunu çeşitli öğünlere bölün. Pirinç miktarını azaltın, şekeri düşük, proteini yüksek gıdalarla besleyin.
İnsülin ve diğer diyabetik ilaç alan çocukların karbonhidrat alımlarını dengede tutmak önemlidir. Tahıl, ekmek pirinç yerine tercih edilebilir yiyeceklerdir.
Meyve Sebze
Su zengini salatalık, kavun. Elma, muz, portakal, üzüm, domates, çilek, armut doktor izniyle yenilebilir.
Düşük yağlı yoğurt ve meyve kaybettikleri enerjilerini geri kazanmalarını sağlayacaktır.
Deniz Ürünleri
Kızartma deniz ürünleri diyabet hastaları için sağlıklı gıdalar değildir.
Doğru pişirildi mi, doktor onayıyla diyabetli çocuğunuza yedirebilirsiniz.
Yağ
Diyabetli çocuklarda alınan yağ oranını düşük tutmak en iyisidir.
Düşük yağlı peynir, yoğurt, dondurma tercih edilebilir.
Evinizde çocuğunuz için şekersiz dondurmayı siz de yapabilirsiniz.
Et
Yağsız et, diyabetli çocuklar için en iyi yiyeceklerdendir.
Kıyma yerine daha az yağlı olan hindi eti tercih edilebilir.
Kemiksiz ve derisiz tavukta çocuğunuz için doyurucu, faydalı bir gıdadır.
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.
Diyabetin körlüğe neden olan hastalıklar arasında ikinci sırada geldiği belirtildi.
Düzce Üniversitesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Murat Kaya, toplumda sıkça görülen diyabete bağlı göz hastalıkları konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Prof.Dr. Kaya, hastaneye göz sorunu nedeniyle başvuran hastaların üçte birinin diyabet hastası olduğunu, diyabetin körlüğe neden olan hastalıklar arasında ikinci sırada geldiğini belirtti. Ayrıca Kaya, diyabete bağlı olarak damar sisteminin bozulması neticesinde gözün arka kısmında kanama, ödem, su toplaması ve damarlarda sızma gibi problemlerin oluştuğunu bunun da körlüğe neden olduğunu vurguladı.
Ailesinde şeker hastalığı geçmişi bulunan bireylerin düzenli aralıklarla hem şeker hem de göz kontrollerini aksatmamaları gerektiğini dile getiren Kaya, kontrolsüz diyabetin kör edebileceğinin altını çizdi.
Diyabete bağlı körlüğün önüne geçilebilmesi için Prof. Dr. Murat Kaya, şöyle konuştu: “Düzce Üniversitesi Hastanesi’nde lazer tedavisini başarıyla uyguluyoruz. Diyabetli hastalarımızın kontrollerini aksatmadan yaptırmalarını, tedavinin başarısı açısından zorunlu buluyoruz. Hastaların kendi kendilerinin doktoru olması, diyabetli hastalar için oldukça önemlidir. Göz şikayetiyle üniversitemiz hastanesine gelen diyabetli hastalarımıza 3 ile 6 ay arasında değişen süreçte göz kontrolü yapıyoruz.”
Hastalığın takibinin önemini vurgulayan Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Diyabetli hastalara, mutlaka göz kontrollerini yaptırmaları konusunda uyarılarda bulunuyoruz. Kontrol neticesinde gözde kanama tespit edilmesi durumunda üç ya da dört seans süren lazer tedavisi uyguluyoruz. Bu sayede hastada körlük oluşmasının önüne geçiyoruz. Burada önemli olan hastanın kontrollerini aksatmaması, hastalığının öneminin farkına varıp hayat tarzını ona göre şekillendirmesidir.”
Diyabet hastalığında erken tanının önemini anlatan Prof.Dr. Kaya, şeker hastalığının, 10 yıldan sonra göze zarar vermeye başladığını, gözün etkilenmesinin, böbrek ve kalp gibi hayati organların da zarar gördüğünün habercisi olduğunu vurguladı.
Tabak Modeli, size öğünlerinizde hangi besinlerden hangi miktarlarda tüketmeniz gerektiğini açıklıyor.
2012 yılı itibariyle Amerika Diyetisyenler Derneği ‘’Myplate” yani Tabak Modeli’ni, Besin Piramidi Modeli’nin yerine tüm dünya genelinde yeni eğitim modeli olarak kabul etmiştir.
Günümüzde, beslenmede dengeli öğün dağılımı genellikle başarılamadığından, aşırı veya yetersiz beslenmeye bağlı olarak gelişen sağlık sorunları gün geçtikçe artmaktadır. Gelişmiş ülkelerin yanısıra gelişmekte olan ülkelerde de obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi genetik ve beslenmeye dayalı sağlık sorunları hızla artış göstermektedir. Bu durumun önüne geçebilmek için uygulanabilecek en temel çözüm, beslenme bilincini artırmak olacaktır.
Tabak Modeli
Tabak Modeli’nde besin grupları nelerdir?
Sebze Grubu
Tabağın en az ¼’lük kısmı sebzelere ayrılmalıdır. Bazı vitaminlerin suya geçme özelliği olduğundan sebzeler az suda pişirilerek besin ögelerinin korunmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca kızartma, bol yağda kavurma gibi kanserojenik risk oluşturan ve trans yağ miktarını arttıran pişirme yöntemlerinden kaçınılmalıdır. Sebzeler, ayrıca çiğ olarak salata şeklinde de tüketilebilir. Öte yandan patates, bezelye ve havuç gibi glisemik indeksi yüksek olan sebzeler, kan şekerini hızla yükselttiği için tüketim miktarlarına (glisemik yük) dikkat edilmelidir.
Meyve Grubu
Farklı meyveler, farklı besin ögelerini (vitamin ve mineralleri) barındırır. Hergün çeşitli renklerde meyve, iyice yıkandıktan sonra yenilebilen kabukları ile tüketilmelidir. Meyve ve sebzeler, mevsimine, yani bol ve ucuz olduğu dönemlere göre tercih edilmelidir.
Tahıl Grubu
Tabağın en az ¼’lük bölümü tahıllara ayrılmalıdır. Karbonhidratlar, birincil enerji kaynağımızdır. Beyaz ekmek, beyaz pirinç ve beyaz un ile hazırlanan rafine gıdalar yerine; tam tahıllı ekmekler, bulgur, tam buğday unu kullanılarak hazırlanmış ürünler, kepekli pirinç ve tam tahıllı kahvaltı gevrekleri tercih edilmelidir.
Protein Grubu
Kırmızı et, tavuk, balık, yumurta ve kuru baklagilleri içerir. Tüketilecek tüm etlerin görünen yağları ve kümes hayvanlarının derileri ayrılarak tüketilmesi tercih edilmelidir. Özellikle kırmızı etin ve işlenmiş et türevlerinin (şarküteri) doymuş yağ içeriğinin yüksek olduğu ve kardiyovasküler hastalıklar için risk oluşturduğu unutulmamalı, tüketim miktarlarına dikkat edilmelidir.
Süt Grubu
Tabağın yanında ayrı bir yere konumlandırılmış olması; beslenmedeki önemini vurgulamaktadır. Ana öğünlerde süt grubunun mutlaka bir temsilcisi bulundurulmalıdır. Kalsiyum mineralinin temel kaynağı olan bu grupta, yağı azaltılmış ürünler tercih edilmelidir.
Unutulmaması gereken diğer noktalar
Her ne kadar yağlar besin gruplarının içinde sayılmasa da, vücutta düzenleyici görevleri olan, elzem besin ögelerindendir. Öğünlerde omega-3, omega-6 ve omega-9 içeren sağlıklı yağlar (zeytinyağı, fındık yağı, balık, yağlı tohumlar (ceviz, badem, fındık gibi)) tercih edilmeli, trans yağlar ve katı yağlardan kaçınılmalıdır.
Su, yaşam için oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan yemek yemeden günlerce yaşayabilirken, susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Sıvı gereksinimi bireye göre değişmekle beraber, günlük ortalama 12- 15 bardak su tüketilmesi önerilmektedir.
Tüm bunlara ek olarak, düzenli fiziksel aktivitenin sağlıklı kilo kontrolü, dayanıklılık, güç ve esnekliğin artmasında oynadığı rolün yanı sıra, kronik hastalıklara yakalanma riskini azalttığı bilinmektedir.
Tahıl, meyve – sebze, ceviz, fındık, balık, zeytinyağı ve düşük kırmızı et temelli Akdeniz diyetinin, üç ayda kalp hastalıkları riskini yüzde 15 gerilettiği kanıtlandı…
ABD’DE yayımlanan yeni bir araştırmaya göre, üç ay Akdeniz diyetiyle beslenenlerde kalp hastalıkları riski yüzde 15’e kadar azalıyor. Araştırma için orta derecede kalp hastalığı riski olan 212 erkek ile kadın seçildi. Bu kişiler üç ay boyunca, tahıl, meyve-sebze, ceviz, fındık, balık, zeytinyağı ve düşük kırmızı et temelli Akdeniz diyetiyle beslendi.
AKDENİZ diyetini uygulayanlar, haftada dört kez balık, haftada bir defa kırmızı et yedi. Erkeklerin günde 2, kadınların ise 1 kadeh kırmızı şarap içmesine izin verildi. Sonuçta Akdeniz diyetiyle beslenenlerin kolesterol miktarlarının yüzde 7.5 oranında azaldığı saptandı. Akdeniz diyetinin kalp hastalıkları riskini yüzde 15 oranında gerilettiği belirlendi.