Etiket: dişhekimi

  • Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları

    Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları

    Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları

    1) Hamilelikte meydana gelen dişeti problemleri nelerdir?

    Hamilelikte hormon seviyeleri belirgin bir şekilde artmaktadır. Progesteron seviyesi mensturasyon siklusundaki seviyesinden 10 kat, östrojen seviyesi ise 30 kat daha yüksek seviyelerde seyretmektedir. Hamilelikte gözlenen hormon seviyelerindeki bu değişime bağlı olarak dişeti problemlerinin oluşma riski de artmaktadır. Bu dönemde, ağız hijyen eksikliğine bağlı olarak meydana gelen plak birikiminin ve buna bağlı gelişen dişeti iltihabının yani gingivitislerin hamilelerde, hamile olmayan bireylere göre daha şiddetli seyrettiği görülmektedir. Yapılan çalışmalarda hamilelikte gingivitis görülme sıklığının %50 ila %100 arasında değiştiği bildirilmiştir. Bu dönemde dişetlerinde fırçalama esnasında veya kendiliğinden kanama, renk değişikliği yani kızarıklık, şişlik, yumuşama ve hatta hamilelik epulisi olarak adlandırılan lokal dişeti büyümeleri meydana gelebilmektedir.

    2) Hamilelikte meydana gelen dişeti problemleri nasıl önlenir?

    Bilindiği gibi, etkili ve yeterli plak kontrolü tüm bireyler için büyük önem taşımaktadır. Ancak hamilelikte bu konuda çok daha dikkatli olunmalı ve ağız hijyeni işlemlerine ve maksimum plak kontrolüne özen gösterilmelidir. Doğru, etkili ve yeterli diş fırçalamanın yanısıra diş ipi ve ara yüz fırçası kullanılarak sadece görülen yüzeylerin değil ara yüzlerde biriken plağın da uzaklaştırılması gerekmektedir. Ayrıca hamilelik öncesinde periodontal değerlendirme yapılmalı ve dişeti hastalığı mevcut ise kesinlikle tedavi edilmelidir.

    3) Hamilelikte meydana gelen dişeti problemleri nasıl tedavi edilir? Antibiyotik ve ağrı kesiciler kullanılabilir mi?

    Hamilelikte meydana gelen dişeti iltihabı, başlangıç periodontal tedavisi denilen ağız hijyeni eğitimi, diştaşı temizliği ve profesyonel cila işlemlerinin uygulanmasıyla birlikte kontol altına alınabilmektedir. Bu söz konusu işlemler baslangıç halindeki dişeti iltihabının tedavisinde yeterli olacaktır. Ancak hamilelik epulisi dediğimiz lokalize dişeti büyümesi varsa ve bu hastanın çiğneme veya yemek yeme fonksiyonlarını engelliyorsa cerrahi olarak uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu işlemler hastanın ağrı duymaması için lokal anestezi uygulaması ile yapılır. Hamilelikte de lokal anestezik maddeler güvenle kullanılabilmektedir. Ayrıca hastalara cerrahi işlemler sonrasında veya mevcut problemin tedavisine destek olmak amacıyla penisilin, sefalosporin ve eritromisin türevi antibiyotikler; parasetamol türevi ağrı kesiciler güvenle reçete edilebilir.
    Hamilelikte tetrasiklin, siprofloksasin ve aminoglikozidler hem bebeğin dişlerinde hem de diğer organlarında harabiyete neden olabileceğinden kesinlikle tercih edilmez.

    4) Tedavi edilmeyen dişeti hastalıkları hamilelikte ne gibi problemler yaratabilir?

    Tedavi edilmeyen periodontal hastalıkların hamile bireylerde ciddi bir erken doğum riski oluşturduğu (37 haftadan önce doğumun gerçekleşebileceği) ve düşük doğum ağırlığında bebeklerin (2,5 kg’dan az) dünyaya gelebilme riskinin bulunduğu ortaya konmuştur. Periodontal hastalığa sahip hamilelerde periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran düşük doğum ağırlıklı bebeklerin dünyaya gelme riski 7,5 kat daha fazladır. Yine periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran periodontitisli hamilelerde 5 kat daha fazla 35 haftadan önce ve 7 kat daha fazla 32 haftadan önce erken doğum riski olduğu bildirilmiştir.

    5) Hamilelerde dental tedaviler hangi dönemde yapılmalıdır?

    Diş çürüklerinin tedavisi (dolgu uygulaması) şeklindeki kısa süreli dental uygulamalar hamileliğin her döneminde yapılabilir. Ancak daha uzun süreli işlemler (operasyon, diş çekimi) 14. haftadan sonra yapılmalıdır. Çünkü ilk trimesterde (hamileliğin ilk 3 ayı) bebeğin organlarının gelişimi söz konusudur. Son trimesterde (hamileliğin son 3 ayı) ise vena cava kompresyonu sendromuna bağlı olarak ana damarlar üzerine baskı olması sonucu hastada senkop gelişerek erken doğum gerçekleşebilir, çünkü bu dönemde uterus dış uyaranlara karşı oldukça hassastır. Bu nedenle uzun süreli tüm dental işlemler 2. trimesterde (3-6. aylar arasında) daha güvenle uygulanabilmektedir.

    6) Hamilelerde diş çekimi yapılabilir mi?

    Evet diğer tüm bireylerde olduğu gibi diş çekimi de hamilelikte güvenle yapılabilir. Diş çekimi dolguya göre daha invaziv bir işlem olduğundan genellikle 2. trimesterde yapılması önerilmektedir.

    7) Radyografi alınabilir mi?

    Hamilelikte de normal bireylerde olduğu gibi radyografi alınabilmektedir. Ancak klinik pratikte zorunlu olmadıkça radyografi alınması tercih edilmemektedir. Radyografi alınması gerekiyorsa 2. trimesterde kurşun önlük koruyucu giydirildikten sonra alınması daha güvenlidir. Alınacak radyografilerin panoromik filmlerden ziyade problemli bölgeye yönelik lokal periapikal radyografiler şeklinde olması daha uygun olacaktır. Yine, az dozda radyasyon alınması için bu periapikallerin dijital olarak alınması eğer dijital imkanı yoksa hızlı filmlerle düşük dozda poz alınarak analog görüntüleme yapılması uygundur.

  • Dişlerimizi beyazlatmak için sert fırçalamayalım!

    Dişlerimizi beyazlatmak için sert fırçalamayalım!

    Günümüzde diş aşınmalarının artışı ile birlikte dişlerin fırçalama tekniği ve asitli gıdaların ne şekilde tüketilmesi gerektiği ile ilgili bilinçlendirme, yeni yeni gündeme gelmektedir.

    Çoğumuz, dişlerimizi genellikle yatay ve sert bir şekilde fırçalıyoruz. Oysa bu, dişleri en çok aşındıran fırçalama yöntemidir. Tavsiye edilen yöntem ise, bir fırçaboyundaki alanda 5’er-6’şar dairesel hareketten sonra, dişetinden dişe doğru bir süpürme hareketinin yapılmasıdır. Bunu takiben bir fırçaboyu öne veya arkaya kayılmalıdır. Birey üst veya alt çenesini dişlerinin ön, arka ve çiğnediği alanları fırçalamalıdır. Ayrıca, dişlerin fırçalaması alt ve üst çenede ayrı ayrı olarak gerçekleştirilmesi önerilir. Diş fırçası, dişin dişeti ile birleştiği boyun bölgesine yerleştirilip, dişetine de masaj yapılmalıdır. Bu sayede, dişlerin tüm yüzeyleri ve dişetleri masaj etkisiyle temizlenebilir.Diş fırçalarının orta-sert yapıda, yukarıda tarif edilen yöntemle kullanılması, aşınmayı ve asit erozyonunu azaltacak önemli bir ayrıntıdır. Bu yöntemle, gerçekleştirilen fırçalama süresi 1-2 dakikamızı almaktadır. Eskiden, ‘Dişlerinizi 3 dakika fırçalayın’ diye önerirken; günümüzde ‘2-3 diş yüzeylerini 5’er-6’şar dairesel hareket ile temizleyin’ni öğretiyoruz.

    Aşırı uzun süreli dişlerin fırçalanması, fırçanın sert yapıda olması ve asitli gıdaların fazla miktarda tüketilmesi diş aşınmasına neden olabilir. Asitli gıda ve içecekler tüketilmesini takip eden ilk 2-3 saat süresinde dişler fırçalanmamalıdır. Asitli içecek dişin yüzeyini yumuşatarak aşınmaya uygun bir zemin yaratır. Dişler, asit tüketimi sonrasında hemen fırçalandığında, mikron düzeyinde aşınmalar gerçekleşir. Bu alışkanlık, 1-2 yıl içersinde dişlerde gözle görülen aşınmalara neden olur. Başlangıçta, portakal kabuğu görüntüsü veren mine kaybı ve hafif hassasiyet şikayeti görülür.

    İlerleyen dönemde, daha büyük aşınma alanları ve minenin ortadan kalkmasıyla daha sarı renkteki dentinin ortaya çıktığını görüyoruz. Bireyler, genellikle minenin ortadan kalktığını farketmediği için dişlerindeki sararmadan kurtulmak için daha da sert ve daha da üzun süreli fırçalayabilir. Bunun sonucunda, daha geniş alanlı aşınma ve estetik problemler görülür.

    Neden sert fırçalıyoruz ?

    Hastanın dişlerini sert fırçalamasının altında hijyen kaygısının yanı sıra diş rengini beğenmemesinden kaynaklanan bir başka kaygı da olabiliyor. Bu aslında şimdiye kadar hiçbir bilimsel makalede yer almamıştı.

    Diş aşınması olan hastalarımızın yüzde 85-90’ında dişlerin koyu renkte olduğunu gözlemledik. Bir anket hazırladık ve bu ankette hastalara “Diş renginizden memnun musunuz?” ve kullanılan ağız bakım ürünlerini sorguladık. Ankete cevap veren diş aşınması olan hastaların yüzde 85’inin diş rengini beğenmediği ortaya çıktı. Biz bu araştırmadan sonra, hastaların aşınan dişlerine sadece dolgu yapmak yerine dişleri de beyazlatmaya başladık. Hastaların, aşınma alanlarını dolguyla kaplayıp beyazlatma yaptıktan sonra eskisi kadar sert fırçalamaktan vazgeçtiklerini gördük. Diş renginden memnun olmayan ve dişlerine beyazlatma talep eden hastaların diş aşınması ile ilgili bir geri dönüş almadık. Oysa beyazlatma yapmadığımız, eskiden sadece asit erozyonunu önlemekle ilgili bilgileri paylaştığımız kişiler, bir iki yıl sonra aşınma şikayetiyle tekrar bize başvuruyordu. Beyazlatma tedavisi kozmetik bir yaklaşım iken, diş aşınması olan hastalarda tedavinin önemli bir parçası oldu, çünkü dişlerini beyazlatmaya çalışan aşınma hastalarında bu faktörü elimine etmiş olduk.

    Doç.Dr.Arzu AYKOR
    Estetik Dişhekimi

  • Dişlerinizin renginden, şeklinden ve boyutundan memnun musunuz ?

    Dişlerinizin renginden, şeklinden ve boyutundan memnun musunuz ?

    Dişlerinizin renginden, şeklinden ve boylarından memnun değil ve gülerken ağzınızı mı kapatıyorsunuz? Müjde, artık, dişlerinizin yapısına zarar vermeden, dişin üst yüzeyine yapıştırılabilen çok ince yaprak porselenler ile güzel dişlere sahip olabilirsiniz.

    Dişlerinizdeki antibiyotiğe bağlı renkleşmeleri beyazlatma ile gideremiyorsanız, dişleriniz yüzünüzün yapısına göre çok küçük veya büyük geliyorsa, şekilsiz sıralanmışsa, diş aralıklarınız çok fazla ve kötü görünüyorsa artık güvenle gülümsemeniz için porselen lamina uygulaması ile gülüşünüze güzellik katabilirsiniz.

    Lamina adı verdiğimiz ince porselenler şeklinde dişlere yapıştırılan malzeme, metal alt yapı içermemesi ve ışık geçirgenlik özelliği nedeni ile doğal dişlere en yakın tedavi şeklidir. Özellikle kamera karşısında, podyum, sahne ışığı gibi ışığın altında kötü yapılmış dişler kalın, ağızda büyük duran, yüz oranları ile uyumsuz gözükmektedir.Oysa,laminanın ışığı geçirmesi nedeni ile son derece ince, zarif, doğal rengi ile estetik görüntüsü çok daha etkileyici olmaktadır.

    Doç.Dr.Arzu Aykor
    Estetik Dişhekimi

  • Gülümsemeniz özgüveninizdir : Estetik Dişhekimi Doç. Dr. Arzu Aykor

    Gülümsemeniz özgüveninizdir : Estetik Dişhekimi Doç. Dr. Arzu Aykor

    Artık, kişiler kendi yüzlerine gidecek özel gülüş tasarımı yaptırıyorlar. Pırıl pırıl dişlerle hoşa giden bir gülümseme karşınızdakine pozitif, olumlu’bir imaj yaratırken, çirkin bir gülüş de olumsuz bir etki bırakabiliyor.

    Etkileyici ve güzel bir gülüşün sırrı, dişlerin hem birbirleriyle, hem de dişetiyle uyumudur.Dudaklar ise, bu uyumu çerçeveleyen unsurdur.

    Dişlerdeki renk bozuklukları, hijyenik görüntünüzü etkilerken, aşınmış dişler ise gülümsemenizin daha yaşlı görünmesine neden olabilir.

    Dişlerin arasındaki aralık ve çapraşıklıklar bireylerin estetiğini ve konuşmasını etkilerken dişlerin simetri bozukluğu yüzde dudağın orantısız görünmesine neden olur. Dişetlerinin az veya çok görünmesi, dudağın dişleri örtmesi veya kapanamaması da bu uyumu bozabilir.Bütün bu kötü görüntüler yaşam enerjinizi ve sosyal hayatınızı olumsuz yönde etkileyebilir.

    İşte kendinden emin, toplumda duruşu olan kişilere baktığınızda dişlerinin estetiğini ve yüzdeki orantısını görebilirsiniz.

    Hastalarımıza bu nedenle; yüzüne, dudak yapısına ve çenesine uygun, kişiye özel işlemler uygulamaktayız. Bu işlemlerin bir kısmı,çok zaman ayırmaksızın bir öğle molasında dahi yaptırılabileceğiniz işlemlerdir.

    Yüzünüzde yapılacak diğer işlemler ile Plastik cerrahi hekimi ile birlikte çalışarak dudak,elmacık kemikleri ve ağız çevresinde oluşan deformasyon ve çöküntüler dolgu, botox, yağ hücresi nakli gibi girişimsel işlemler ile doldurularak mükemmel gülüşler yaratılabilmektedir.

    Gülümsemeniz özgüveninizdir : Estetik Dişhekimi Doç. Dr. Arzu Aykor | 1

  • Hamilelikte Ağız ve Diş Bakımı Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar…

    “Her doğumda bir diş kaybedilir” düşüncesi şehir efsanesi mi ?

    Ağız ve diş sağlığı konusunda farkında olmadan yaptığımız hatalar, kimi zaman telafisi çok güç sonuçlar doğurabiliyor. Buna rağmen, toplumumuzda her konuda olduğu gibi diş bakımı konusunda da kulaktan dolma bilgilerle hareket etmek oldukça yaygın. Ağız sağlına özellikle dikkat edilmesi gereken bir dönemde yani hamilelikte başvurulan yanlış yöntemler sebebiyle bazen sağlıklı dişler bile kaybedilebiliyor.Her hamilelik bir diş kaybettirir’ düşüncesi yüzünden çürük dişe razı gelmek, hamileyken diş taşı temizliği yaptırmamak, ağrı yapsa bile çürük dişi tedavi ettirmemek, gebelikte ağız gargarası yapmamak hamilelik döneminde ağız ve diş bakımında yaygın olarak yapılan hataların başında geliyor

    Dişhekimine ne zaman gitmelidir ?

    Hamilelik planlanıyorsa veya hamile olunduğundan şüpheleniliyorsa dişhekimi ziyaret edilmelidir. Ilk 3 aylık dönemin sonunda temizlik yapılması uygundur. Dişhekimi hamileliğin kalan dönemi için bir tedavi takvimi hazırlayacaktır. İkinci 3 ayda da ağız dokularında meydana gelen değişikliklerin ve ağız bakımının etkinliğinin değerlendirilmesi ile birlikte tekrar temizlik önerilebilir. Duruma göre üçüncü 3 aylık dönemde de tekrar randevu verilebilir fakat tüm bu seanslar mümkün olduğunca kısa süreli olmalıdır.

    Hamilelik sırasında yapılmaması gereken işlemler var mıdır?

    Genellikle acil olmayan işlemler de hamilelik sürecinde yapılabilir. Ancak herhangi bir diş tedavisi için en uygun zaman 4. Ve 6. aylar arasıdır. Şiddetli ağrının eşlik ettiği acil durumlarda tedavi hamileliğin herhangi bir döneminde yapılabilir. Anestezi ve ilaç verilmesini gerektiren durumlarda jinekolog ile irtibat kurulmalıdır. Ertelenebilecek işlemler doğumdan sonraya bırakılmalıdır.

    Hamilelik döneminde diş röntgeni zararlı mıdır ?

    Bu dönemde tedavi için çok gerekli degil ise pek rontgen çekılmemelidir.Ancak zorunlu durumlard ağız içinden 1-2 film alınabilir.Her ne kadar dişhekimliğinde çekilen röntgenlerde verilen radyasyon miktarı çok az ve karın bölgesine çok yakın değilse de gelişmekte olan bebeğin ışın almasını önlemek için mutlaka kurşun önlük kullanılması gerekir.Yine de ilk üç ay film çekilmesinden kaçınmak gerekir.

    Dişler hamilelik sırasında daha çabuk mu çürür ?

    Daha öncede de belirtildiği gibi “hamilelik döneminde annenin dişlerinden kalsiyum çekildiği ve bu nedenle her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği” inancı kesinlikle doğru değildir. Hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması dişlerin çabuk çürümesine uygun bir ortam yaratır. Bu dönemde dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenleri şunlardır;

    Bebek beklenen dönemde tatlıya, aburcubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir

    İlk aylarda görülen kusmalardan sonra anne ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.

    Gebelik hormonlarının (östrojen, progestron) etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne, dişlerini fırçalamaktan kaçınır. İşte bu nedenlerden ötürü bu dönemde diş sağlığına daha özen göstermek gerekir.

    Bebeğin diş sağlığı için alınması gereken önlemler var mıdır ?

    Bebeğin diş gelişimi anne karnında başlar. Bu dönemde anne hem kendi sağlığı hem de bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmelidir. Diş sağlığı için protein,Avitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler) C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyum (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) dan zengin gıdaların yeterince alınması gerekir. Bunun yanısıra bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanısıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak,çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır. Bebeğin diş bakımı ve beslenmesi ile ilgili bilgi edininiz.

    “Hamileyken antibiyotik kullandım” bebeğimin dişleri etkilenir mi?

    Bu dönemde bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılması gerektiğini belirtmiştik. Ancak kullanılan her antibiyotiğin bebeğin dişlerinde lekelenmelere neden olduğu kanısı yanlıştır. Dişlerde renklenmelere neden olan antibiyotik grubu “tetrasiklinler”dir. Bunun dışındaki antibiyotiklerin renklenme yaptığı kanıtlanamamıştır.

    Dt.Beno Bunyamın Çukran