Etiket: Diş hekimi

  • “Hamile kaldım dişlerim gitti” demeyin!

    “Hamile kaldım dişlerim gitti” demeyin!

    Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zeynep Yeşil Duymuş, halk arasında yaygın olan ‘gebe kaldım, dişlerim gitti, bir çocuk, bir diş’ söyleminin kesinlikle doğru olmadığını belirterek, ”Hamile kalmak isteyen kadınlar, hamilelik öncesi ağız ve diş sağlığı yönünden kontrollerini yaptırmalı” dedi.

    Duymuş, Türkiye’de koruyucu hekimliğin henüz istenilen seviyede olmadığını, insanların bıçak kemiğe dayanmadan, dişi ağrımadan doktora gelmediğini, bunun da diş kayıplarına neden olduğunu anlattı.

    Belli aralıklarla yapılacak kontrollerin dişlerde ağrı aşamasına geçilmeden tedavi olanağı sağladığını ve çok daha başarılı sonuçların elde edildiğini vurgulayan Duymuş, ”Ağızdaki bir bozukluk, iltihap, bütün vücudu, mideyi, hatta kalbi etkileyecek kadar etkin olabiliyor. Bu yönü ile ihmal etmeden kesinlikle tedavi edilmesi gerekiyor. Tedavi kesinlikle antibiyotik, ağrı kesici olarak değerlendirilemez. Uzman hekimler aracılığıyla sebepler ortadan kaldırılmalı. Koruyucu tedbirler en başta uygulamaya konulmalı” ifadelerini kullandı.

    Hamilelik öncesi kadınlara önerilerde bulunan Duymuş, ”Hamile kalmak isteyen kadınlar, hamilelik öncesi ağız ve diş sağlığı yönünden kontrollerini yaptırmalı. Hanımların ağızlarındaki bütün problemleri giderdikten sonra hamile kalmaları gerek. Hamilelik süreçlerinde de kesinlikle ağız sağlığını ihmal etmemeleri, dişlerine bakmaları, fırçalama ve ağız sağlığına çok dikkat etmeleri gerek” diye konuştu.

    Hamile kaldıktan sonra müdahalenin zor olduğunu ifade eden Duymuş, ”Halk arasında yaygın olan ‘gebe kaldım, dişlerim gitti, bir çocuk, bir diş’ söylemi kesinlikle doğru değil. Problem annenin ağız sağlığını ihmal etmesi. Hamilelikle ilgilenirken ağız sağlığı ihmal edilince bu sorunlar ortaya çıkıyor. Hamilelik sürecinde müdahale biraz daha güç olduğu için bu süreçte diş kayıpları yaşanabiliyor. Bunun önüne geçmenin en kolay yolu hamilelik öncesi alınacak tedbirler ve hamilelik sürecindeki bakım” dedi.

    ”SÜT VERDİKTEN SONRA BEBEĞİN AĞZI BOL SUYLA TEMİZLENMELİ”

    Duymuş, bebeklerde de doğumdan itibaren ağız sağlığının önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi:
    ”Süt verdikten sonra bebeğin ağzı bol suyla temizlenmeli. Bebekler besledikten sonra bol su içmeli. Ağızdaki kalıntılar temizlenmeli. Çocukların dişleri temizlenmediği zaman diş çürükleri oluşuyor. Erken yaşta diş çürüğü olduğu zaman tedavisi çok zor. Çocuk tedaviyi kabullenemiyor. Bu nedenle süt içen çocukların bol su ile ağız temizliği yapılırken, belli bir yaşa gelmeden dış fırçalama alışkanlığının geliştirilmesi gerekiyor. Aileler bu yönde en etkin rolü oynuyor. Çocukların ağız sağlığı için koruyucu tedbirleri aileler almalı.”

    Prof. Dr. Duymuş, dil fırçalamanın da ağız kokusu için önemli olduğunu ifade ederek, sadece dış fırçalayıp dili temizlememenin ağızda koku oluşturacağını, dolaylı olarak diş çürüklerine de yol açabileceğini kaydetti.

    AA

  • Gebelikte diş ve dişeti tedavisi

    Gebelikte diş ve dişeti tedavisi

    Diş Hekimi Semra Güler Beşer, ağız ve diş sağlığının devamlılığını sağlamak için yaşam boyu etkili ve yeterli bakım gerektiğini söyledi. Hamilelikte ise diş bakımının bir kat daha önem kazandığına işaret eden Beşer, bebeğin diş gelişiminin anne karnında başladığını kaydetti.

    Özel Bursa Bahar Hastanesi’nden Diş Hekimi Semra Güler Beşer, hamilelik döneminde annenin hem kendi sağlığı hem bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Beşer, diş sağlığı için protein, A vitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler), C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyumdan (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) zengin gıdaların yeterince alınması gerektiğini açıkladı. Beşer, şöyle dedi:

    “Bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanı sıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak, çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır. Hamilelik, tüm vücudun fiziksel ve psikolojik yönden pek çok değişikliklere uğradığı bir dönemdir. Ağzımız ise vücudun bu tür değişikliklerine karşı çok hassas olan bir bölgesidir. Anne adayı hamilelik süresince ister istemez devamlı bebeğini düşündüğü için kendi kişisel bakımını ihmal edebilir. Mide bulantıları ve kusmalar ağız içinde zararlı etkilere neden olur. Bazı yiyecek ve içeceklere karşı aşırı ilgi veya aşırı tiksinme duyulması sonucu ağız da bundan etkilenir.”

    “HAMİLELİKTE ANNE DİŞLERİNDEN KALSİYUM ÇEKİLMEZ”
    Hormonal etkiler sonucunda ağız içinde bazı değişimler olduğunu belirten Dt. Semra Güler Beşer, kandaki ve tükürükteki asit miktarı arttığı için dişlerin çürümesinin kolaylaştığını söyledi.

    Dişin çürümesinin, bakterilerin salgıladığı asitlerle dişin yumuşaması anlamına geldiğine işaret eden Beşer, hamileliğin erken safhalarında diş etlerinde şişlikler, kızarıklıklar gözlenebildiğini, bu şekildeki diş etinin oldukça hassas ve kolayca kanadığını dile getirdi. Halk arasındaki, ‘Hamilelik döneminde annenin dişlerinden kalsiyum çekildiği ve bu nedenle her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği’ anlayışının yanlış olduğuna dikkat çeken Dt. Beşer, hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulmasının dişlerin çabuk çürümesine uygun bir ortam oluşturduğunu kaydetti.

    Beşer, hamilelikte dişlerin daha çabuk çürümesinin sebeplerini şöyle sıraladı: “Bebek beklenen dönemde tatlıya, abur cubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilmesi, ilk aylarda görülen kusmalardan sonra annenin ağız bakımına yeterince özen göstermemesi, gebelik hormonlarının (östrojen, progesteron) etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan annenin, dişlerini fırçalamaktan kaçınması sayılabilir. Bu nedenlerden dolayı, bu dönemde diş sağlığına daha fazla özen göstermek gerekir.”

    GEBELİKTE DİŞ VE DİŞETİ TEDAVİSİ
    Hamilelik süresince rutin muayene ve diştaşı temizliği yapılabildiğini anlatan Beşer, acil olmayan tedavilerin yalnızca gebeliğin ikinci trimesterinde (hamileliğin her üç aylık bölümü) yapıldığını kaydetti. Acil tedavilerin hamileliğin her trimesterinde yapılabildiğini belirten Dt. Semra Güler Beşer, “Herhangi bir anestezi ve ilaç kullanımı söz konusu olduğunda kadın doğum uzmanı ile istişare yapılmalıdır. Diş röntgen filmleri ise ancak çok acil olan durumlarda anne adayına kurşun önlük giydirilerek alınabilir.

    Hamile olmayı düşünen veya hamile olan her kadın, mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeli, ağız sağlığı için neler yapması veya yapmaması gerektiğini öğrenmeli ve gereken tedavilerini yaptırmalıdır. Bu, hem annenin hem de çocuğunun sağlığı için çok önemlidir. Genellikle acil olmayan işlemler hamilelik sürecinde yapılabilir. Ancak herhangi bir diş tedavisi için en uygun zaman 4. ve 6. aylar arasıdır. Şiddetli ağrının eşlik ettiği acil durumlarda tedavi hamileliğin herhangi bir döneminde yapılabilir. Anestezi ve ilaç verilmesini gerektiren durumlarda jinekolog ile irtibat kurulmalıdır. Ertelenebilecek işlemler doğumdan sonraya bırakılmalıdır. Eğer dişlerde derin diştaşı birikimi varsa diş hekimi tarafından elimine edilmelidir. Diğer diş tedavilerinde olduğu gibi diştaşı temizliği de özellikle hamileliğin ikinci üç ayında yapılmalıdır.” diye konuştu.

    İyi bir beslenme ile beraber yeterli ağız diş bakımı yapılırsa, hamilelik döneminde normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşılmayacağının altını çizen Dt. Beşer, hamilelik sırasında beslenme, hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için önemli olduğunu vurguladı. Beşer, hamilelikte bebeğin diş gelişiminin 5. ve 6. haftalarda başladığına işaret etti.

    CİHAN

  • Diş Teli Tedavisi ve Faydaları

    Diş Teli Tedavisi ve Faydaları

    Diş Teli Tedavileri

    Diş teli tedavisi dişlerdeki çapraşıklıkları, çene gelişim bozukluğu ve kapanışla ilgili problemleri düzelten bir diş hekimliği dalıdır. Düzgün sıralanmış dişler ısırma, çiğneme ve konuşma fonksiyonlarının yanı sıra fiziksel görünümü de olumlu yönde etkiler. Sağlıklı diş etleri ve ideal sıralanmış dişler diş estetiğinin temelini oluşturur.
    Düzgün yerleşmemiş üst ve alt ön dişler diş teli tedavisi ile düzeltilebilecek konuşma bozuklukları yaratabilirler. Diş teli tedavisi aynı zamanda arka diş yüzeylerinin hızlı yıpranmasını da engellerler. Kapanma sırasında dişlere aşırı bir yük biner ve eğer ön dişler düzgün kapanmazlarsa arka dişler daha çabuk yıpranır.

    Diş teli tedavilerinin faydaları
    Diş eti problemlerinin diş teli tedavisinden sonra görülme sıklığı azalır. Hasta ideal bir ağız bakımı yaparsa diş eti hastalıkları, diş taşı, plak oluşumu görülmez.
    Çiğneme kabiliyetiniz gelişir. Sindirim sisteminiz daha sağlıklı hale gelir.
    Diş fırçası daha rahat diş yüzeylerine temas eder ve diş ipi kullanımınız daha pratik olur. Sonuçta daha ideal bir ağız sağlığına kavuşursunuz. Dişleriniz ve çene ilişkiniz düzeldikçe yüz estetiğiniz, dudaklarınızın konturları ve profilinizde de olumlu yönde değişiklilikler olur.
    Dişlerin olması gereken çizgi boyunca dizilmesi daha kolay ve ulaşılabilir temizlik yapmanızı sağlar.

    Görünmeyen Diş Telleri Özgürleştiriyor

    Birçok kişi, dişindeki çarpıklık ya da aralık nedeniyle kendini kötü hisseder ve sırf bu yüzden gülümserken dişlerini kapatır.

    Bu durumdan muzdarip olanlar da diş teli takmak istemediği için bir türlü tedaviye başlamaz. Günümüzde uygulanan alternatif tedavilerle çocukluktan yetişkinliğe her yaştan hastanın tedavi edilebileceğini söyleyen Liv HOSPITAL Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü’nden Dt. Fırat Dağcıoğlu yetişkinlerde uygulanan ‘Invasilign ve Lingual’ tedavi yöntemleriyle diş teli takmadan güzel dişlere sahip olunabileceğini söylüyor.

    Düzgün dişler ve güzel bir gülümseme, bireylerin kendisini doğru ifade edebilmesi için en etkili yoldur. Genel sağlığınızdan nasıl göründüğünüze kadar yaşam kalitenizde önemli bir yere sahip olan diş sağlığı için alternatif tedaviler her yaştan hasta için kullanılabiliyor. Çocukluk çağında yapılması daha uygun olan ortodontik tedaviler (diş teli tedavisi) pek çok nedenden ötürü ihmal edilmiş ya da ilerleyen yaşlarda çeşitli nedenlerden ötürü dişlerin şekli bozulmuş olabilir.

    Yetişkin ortodontik tedavisinin çocuk ortodontik tedavisinden farkı ne?

    Erişkin dönemde çene kemiğine iskeletsel yön vermek neredeyse imkânsızdır. Dişlerinin ve destek kemiğin bir kısmını kaybetmiş olabilirler. Ortodontik tedavi daha kapsamlı bir tedavi planının sadece bir parçası olabilir. Aile diş hekimi, ağız cerrahı, ortodontist, periodontist, endodontistin de bulunduğu bir ekip tarafından tedavi kombine bir şekilde yürütülür. Yetişkin tedavisini çocuklarınkinden ayıran başlıca faktör çene gelişiminin tamamlanmış olması. Çene boyutu uyumsuzlukları yetişkinlerde cerrahi müdahalelerle düzeltilebilir. Örneğin alt çenenin çok kısa olduğu bir vakada alt çene üst çeneyi yakalamaya çalışırken çok ciddi kapanış problemleri meydana gelir. Sadece dişleri ortodontik olarak hareket ettirmek bu problemi çözmez. Alt çenenin üst çeneyi yakalaması için boyunun cerrahi olarak uzatılması gerekir.

    Çene eklem ve kaslarda ağrı hissedildiğinde ortodontik tedavinin faydası olur mu?

    Çene eklemi sorunlarına yol açan etkenlerden en önemlisi diş sıkma ve gıcırdatma alışkanlığıdır. Genelde gece yapılan bir alışkanlıktır. Dişlerin aşınmasına sebep olur ve çene ekleminde travma etkisi yaratır. Kronik ya da akut ağrılar meydana gelebilir. Bir ortodontist problemin tanısını koyabilir. Daha ileri boyutlardaki rahatsızlıklarda eklem cerrahisi gerekebilir.

    Invasilign yöntemi nasıl uygulanıyor?

    Diş tellerinden kaynaklı estetik kaygıların yetişkinleri bu tedaviden uzak tuttuğu bilinen bir gerçek. Bu sorunun tel ve braket kullanmadan ‘Invasilign’ yöntemi ile ortadan kaldırılabilmesi mümkün.

    Diş hastalıkları tedavisinde uygulanan yeni teknoloji ‘Invasilign’ yöntemi ile tel ve braket kullanılmadan ağızda belirgin olarak gözükmeyen, ergonomik şeffaf plakalar ile düzgün ve sağlıklı diş tedavisi yapılıyor. Genellikle genetik sebeplerden kaynaklanan ve erken yaşlarda düzeltilebilen çarpık dişler, ilerleyen yaşlarda da düzeltilebiliyor, ancak tedavi daha uzun soluklu. Invisalign yöntemi, çapraşık dişleri düzeltme amacı ile dişlere takılan, çıkarılabilir, ağızda belirgin olarak görünmeyen bir seri şeffaf düzeltici plakla, braket ve teller kullanılmadan dişlerin düzeltilebilmesini sağlayan bir sistemdir. Şeffaf düzelticilerin, üç boyutlu özel bilgisayarlı sistemler yardımıyla hastanın diş yapısına birebir uygun olarak modellendiği, her bir düzeltici plağın yaklaşık 2 hafta boyunca kullanılır ve 2 hafta sonra yeni bir düzeltici takılır. Bu yeni düzeltici ile eskisi arasında, dişleri daha düzgün hale getiren küçük farklılıklar bulunur. Bu süreç adım adım ilerler. Belirli aralıklarla tedavi süresi, dişlerdeki çapraşıklık oranına göre 9-15 ay arasında değişiyor. Bu dönemde yaklaşık 18-30 adet şeffaf düzeltici plak kullanılıyor. Tellerle ve braketlerle yapılan klasik ortodontik tedavi ise 18-24 ay devam ediyor.

    Lingual yönteminin farkı nedir?

    Bir diğer tedavi yöntemi ise görünmeyen diş teli veya gizli diş teli olarak adlandırılan ‘Lingual’ ortodonti tedavisi dişlerdeki, çapraşıklıkları düzeltmek için kullanılan braket ve tellerin dişlerin ön yüzeyleri yerine arka taraflarına uygulandığı ortodontik tedavi çeşididir. Diş hekimliği eğitiminden sonra uzman olan ortodontistler Lingual ortodonti eğitimi için değişik üniversitelerin lingual ortodonti programlarına devam eder ve bu teknikle ilgili yaklaşık 2 yıl süren ek bir eğitim alır. Benzer şekilde Dünya Lingual Ortodonti (WSLO) ve Avrupa Lingual Ortodonti Dernekleri (ESLO) lingual teknik ile ilgili bir klinik yeterlilik sınavı uygulanır. Ancak bu sınavdan başarılı olan ortodontistler bu tedaviyi uygulayabilir. Bu teknik üzerinde uzmanlaşmış yeterli bilgi ve klinik tecrübeye sahip ortodontistler tarafından yapılacak lingual ortodontik tedavi ile labial teknikte (dışarıdan teller) olduğu gibi her çeşit vakayı tedavi etmek mümkündür.

    Ağız – Diş Sağlığı ve Bakımı için tıklayın…

  • Hamileyken diş tedavisi yapılır mı?

    Hamileyken diş tedavisi yapılır mı?

    Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, ağız ve diş sağlığının sürekliliğini sağlamak için ömür boyu etkili ve yeterli bakımın şart olduğunu ve kadınların hamilelik, bebek emzirme, menstruasyon, menopoz gibi dönemlerde dişlerine ayrıca özen göstermesi gerektiğine dikkat çekiyor.

    Hamilelik döneminde anne adayının dişlerinde kalsiyum kaybı olduğuna dair herhangi bir bilimsel bir veri olmadığını söyleyen Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, “Halk arasında ‘Hamilelik sırasında bebeğin kendisi için gerekli olan kalsiyumu annenin dişlerinden alarak annesinin dişlerinin çabuk çürümesine yol açtığı, bu sebepten ötürü anne adaylarının diş kaybına uğradığı’ şeklindeki düşünce bilimsel bir gerçeği yansıtmıyor” diyor.
    Ancak hamilelikte ağız sağlığında bazı değişikliklerin olacağını hatırlatan Dr. Kışlaoğlu “En önemli değişiklik östrojen ve progesteron hormon düzeylerindeki artıştır. Bu durum, dişler üzerindeki plak birikiminin artması ile bağlantılıdır.” diyerek vurgu yapıyor.

    DİŞLER NEDEN ÇABUK ÇÜRÜR?
    Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu, hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması, dişlerin normal dönemden daha çabuk çürümesine uygun bir ortam yarattığını vurgulayarak hamilelikte dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenlerini şöyle sıralıyor:

    – Bu dönemde tatlıya, abur cubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir.

    – Hamileliğin ilk aylarında görülen kusmalardan sonra anne adayı ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.

    – Gebelik hormonlarının etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne adayı, dişlerini fırçalamaktan kaçınır.

    DİŞLERDE KALSİYUM ÇÖZÜNMESİ OLMAZ
    Hamilelik döneminde bebeğin ve annenin kemiklerinin sağlıklı olabilmesi için anne adayının, günlük olarak 1200 ilâ 1500 mg kalsiyuma alması gerektiğini söyleyen Dr. Kışlaoğlu, bebek bekleyen kadınların bu dönemde süt ve süt ürünleriyle yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum bakımından zengin gıdalar tüketmesi gerektiğini vurguluyor.

    Doktor Çağdaş Kışlaoğlu açıklamalarına şöyle devam ediyor: ‘Anne adayı eğer kalsiyum ihtiyacını gıdalardan karşılayamazsa, bebeğin gelişimi için gerekli olan kalsiyum, annenin kemiklerinden karşılanıyor. Ancak anne adayı, hamilelik döneminde iyi beslenir yeterli ağız diş bakımı yaparsa bu dönem, normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşmaz.”

    ŞEKERDEN UZAK DURUN!
    Hamilelik sırasında beslenme, hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için oldukça önemli olduğunu söyleyen Dr. Kışlaoğlu, anne adaylarının hamilelik döneminde nasıl beslenmesi gerektiğini şöyle anlatıyor:

    “Anne adaylarının, hamilelik süresince A,C ve D vitaminleri ile fosfor ve kalsiyum yönünden zengin temel besinler, meyveler ve sebzeler almaya dikkat etmeleri gerekiyor. Hamileyken ayrıca tahıl, süt ve süt ürünleriyle, balık ve yumurta dengeli olarak almaları yararlı olacaktır. Anne adayları, -özellikle yemek aralarında- şekerden mümkün olduğu kadar uzak durmalı. Kurutulmuş meyve ve karamel gibi yapışkan şekerli yiyeceklerden de kaçınmaları gerekiyor.”

    HAMİLEYKEN DİŞ TEDAVİSİ YAPILABİLİR Mİ?
    Diş Hekimi Protez Doktoru Çağdaş Kışlaoğlu, hamileyken diş tedavisi yapılıp yapılmayacağı konusunda şunları söylüyor:

    – Bebeğin organ gelişim evresi olan hamileliğin ilk üç ayında etkili dental tedaviden kaçınılması gerekiyor.

    – Diş ya da diş eti iltihabı gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği düşüncesi ön plana alınmalı ve bir jinekologun önerileri doğrultusunda diş tedavisi yapılmalıdır.

    – Son üç ayda tedavi için gerekli olan pozisyonları rahat alalaması ve koltukta uzun süre oturamaması nedeni ile diş tedavisi yaparken anne rahatsız olabilmektedir.

    EKSTRA BİR AĞIZ-DİŞ BAKIMI ŞART!
    Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, anne adaylarının hamilelik döneminde ağız ve diş sağlığına normal dönemden daha fazla özen göstermesi gerektiğini söyleyerek, şu hatırlatmalarda bulunuyor:

    – Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı, ağız mukozasını dış etkenlere karşı özellikle bakteri plaklarına karşı daha hassa yapar. Bunun için günlük ağız ve diş bakımı kesintiye uğratılmamalıdır.

    – Plak birikimi ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt bir ilişki vardır. Bu nedenle anne adayları, hamilelik öncesinde tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalıdır.

    – Anne adayları hamilelikte günde en az iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapmalı, plak birikimine engel olmalıdır.

    – Hamilelikte ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Özellikle ılık tuzlu su diş etlerini rahatlatır ve dişeti hassasiyetini azaltır.

  • Ağız ve diş bakımı nasıl olmalı?

    Ağız ve diş bakımı nasıl olmalı?

    Diş çürüğünün nasıl oluştuğunu biliyor muyuz?

    Ağızda bulunan bakterilerin oluşturduğu bakteri plağı, şekerli ve unlu gıdalardan ağızda kalan artıklar sebebiyle asit oluşturuyor. Bu asitler, dişlerin mineral dokusunu çözüyor, diş minesinin bozulmasına ve çürük başlangıcına sebep oluyor.

    Diş çürüğü ağrıya neden olduğu zaman, diş hekimine başvuruluyor. Ağrının en çok, soğuk, sıcak, ekşi veya tatlı gıdaların tüketimiyle hissedildiği belirtiliyor.

    Uzmanlar, önlenebilir bir durum olmasına rağmen, dünyada dişi çürümeyen kişi sayısının çok az olduğunu ifade ediyorlar.

    Dişlerimizi çürüklerden nasıl koruyabiliriz?

    Dişleri fırçalamak ve dişlerin aralarını temizlemek, yiyecek parçalarını ve bakterileri temizlemenin en iyi yolu olarak gösteriliyor.

    Diş bakımının, dişleri günde en az iki kez( sabah ve gece yatmadan önce) fırçalama, diş aralarını da günde en az bir kez temizleme şeklinde olması gerektiği belirtiliyor.

    Diş bakımında daha da iyi olan, her öğünden sonra dişleri fırçalamak.

    Florlu diş macunu, diş fırçası ve diş ipiyle gerçekleştirilen bir temizliğin en az üç dakika sürmesi gerekiyor.

    Bu kurallara dikkat ederek diş bakımımızı yürütürsek, ağız ve diş sağlığımızı korumada üzerimize düşeni yapmış oluruz.

    Ağız – Diş Sağlığı ve Bakımı ile detaylı bilgi almak için tıklayın…

  • Diş teli tedavisi

    Diş teli tedavisi

    Düzgün dizilmiş dişler, estetik bir gülüş hem sağlıklı hem de güzel bir görüntünün temel unsurları.
    Ortodonti Uzmanı Diş Hekimi Kıvanç Cebesoy, dişlerin görünümünü iyileştirmek için kullanılan yöntem olan diş teli takmanın en önemli nedenlerini anlattı.

    Diş teli tedavisi çene ameliyatlarından kurtarır
    Tedaviye mümkün olduğunca erken başlanmalıdır. Çünkü büyümenin bittiği dönemdeki bozuklukların tedavisi diş çekimi ya da çene ameliyatları ile gerçekleşir.

    Çiğneme işlemini düzeltir
    Birbiriyle uyumsuz üst ve alt çene sindirimi zorlaştırır. Sindirim sistemimizin temeli olan çiğneme işleminin düzgün yapılması ve yemeklerin iyi öğütülebilmesi için alt ve üst dişler ısırma pozisyonunda uyumlu olmalıdır.

    Çene kapanış problemini ortadan kaldırır
    Çenelerin birbirine uyumsuz büyümesi diş çapraşıklığına ve kapanış problemlerine neden olur. Ergenlik dönemi büyüme atılımında 6 ay içinde büyüme sapmaları düzeltilebilir. 15 yaşından sonra ise büyüme bittiği için tedavi çok daha zorlaşır.

    Çene kaslarını korur
    Uyumsuz dişler çene kaslarını deforme eder. Dişlerin uyumsuzluğu çene ve eklem sorunları nedeniyle çene kaslarına baskı yapar ve bu durum baş ağrısına sebep olabilir. Ortodontik tedavi ısırışın yoğunluğunu azaltmaya yardımcı olur.

    Çene eklemlerindeki erimeleri engeller
    Uyumsuz çene kapanışları çene eklemlerinde erimelere yol açar. Uyumsuz çene kapanışları uzun dönemde TME (çene eklemi)’ de yıkıcı disk erimelerine neden olur.

    Konuşmayı kolaylaştırır
    Üst çenenin alt çeneye göre daha önde olduğu, alt ve üst ön dişlerin arasının açık olduğu vakalarda bazı harflerin telaffuzunda sıkıntı yaşanır. ” S, ş, ç, m, n” gibi harfleri söyleyememek konuşmayı direkt olarak etkiler.

    Dişleri çürüklerden korur
    Çapraşık dişlerin olduğu bölgeler ne kadar fırçalanırsa fırçalansın bakteri plakları diş fırçasının ulaşamadığı yerlerden tam olarak temizlenemez. Bu bölgelerde ani asit artışına bağlı olarak normalin beş katı daha hızlı çürüme meydana gelir.

    Vaktinde tedavi, sağlam dişleri kurtarır
    Çapraşık dişlerde biriken diş taşları sağlam dişleri kaybettirir. Ülkemizde çekilen dişlerin büyük bir bölümünün sebebi çene kemiği erimesine neden olan diş taşlarıdır ve diş taşları en çok dişlerin çapraşık olduğu bölgelerde birikir. Diş teli tedavisi ile yapılacak düzeltmeler diş taşlarını azaltarak dişleri çekilmekten kurtarmayı sağlar.

    Güzel gülüşe sahip olmayı sağlar
    Çapraşık dişler ve çene darlığı dişlerin üzerinde gölge oluşturduğu için dişler olduğundan iki, üç ton daha gri görülebilir. Düzgün sıralanmış dişler ışığı daha iyi yansıtır ve güzel gülüşün temeli olan bembeyaz dişlere sahip olunmasını sağlar.

    Diş etlerini korur
    Çeneye göre fazla yoğun ve bitişik dişler diş etlerinde apse yapar. Çene yapısına göre kalabalık ve çok bitişik sıralanmış dişler, diş teli tedavisi ile ideal dizilmiş dişlere getirilirken, çapraşık dişlerin neden olduğu diş eti hastalıklarının da önüne geçilir.

    Diş teli ile ilgili soru, sorun ve deneyimleri paylaşalım

  • Hamilelik Öncesi Mutlaka Diş Hekimine Uğrayın

    Hamilelik Öncesi Mutlaka Diş Hekimine Uğrayın

    Sağlık problemlerinin ne zaman ortaya çıkacağının belli olmadığını belirten uzmanlar, bu nedenle anne olmaya karar veren kadınların hamilelik öncesi mutlaka diş hekimine başvurması gerektiğini söyledi.

    Hamilelik öncesinde diş hekimine başvurulduğunda ileride ortaya çıkabilecek sorunların hekim tarafından değerlendirilerek, gerekli tedavinin uygulanacağını belirten Trabzon Diş Hekimleri Odası Başkanı Mustafa Yıldız, “Örneğin, küçük çürükler hiç belirti vermeden hamilelik sırasında ilerleyerek ağrı oluşumuna yol açabilir. Henüz başlangıç halinde tespit edilip gerekli tedavi uygulanırsa sorun ilerlemeden çözülmüş olacaktır” dedi.

    Yıldız, gerekli görüldüğünde yapılacak olan diş taşı temizliğinin hamilelikhamilelik sürecinde yaşayabileceği streslerden uzaklaşmış olur. Yanlış kanı olarak bazı anne adayları ‘bebeğe zarar gelebilir’ düşüncesiyle bu süre içinde diş hekimine gitmekten çekinirler. Fakat hamileliğin her aşamasında bebeğe ve anneye zarar vermeden yapılabilecek tedavi yöntemleri vardır” diye konuştu. sırasında, hormonların etkisiyle ilerleyebilecek olan diş eti hastalıklarını da önleyeceğini ifade ederek, “Böylece anne adayı

    Anne adaylarına acil tedavi yöntemleri dışında müdahale yapılmayacağını anlatan Yıldız, şöyle devam etti:

    “Ancak gerekli durumlarda diş hekimi, anneye ve bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedavinin ertelenmesini sağlayacaktır. Hamileliğin 3 ile 6 aylık döneminde dolgu, kanal tedavisi, diş taşı temizliği gibi işlemler güvenle uygulanabilir. Hamilelik öncesi diş hekimine gidilememiş ise bu dönem anne adayları tarafından iyi değerlendirilmelidir. Emzirme döneminde de diş hekimliği açısından anneye yapılacak müdahalelerin herhangi bir sakıncası yoktur.”

    Mustafa Yıldız, hamilelik sırasında diş eti kanamalarının çok sık karşılaşılan bir sorun olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

    “Diş etinde görülen kanamaların sebebi diş eti iltihabıdır. İleri derecede diş eti iltihabı erken doğum ve zayıf bebek doğurma riski oluşturduğunu unutmamalıyız. Hamileliğin ikinci üç aylık döneminde hekime başvurularak, diş eti iltihabı mutlaka tedavi edilmelidir. Ağız sağlığı yaşamın her döneminde ihmal edilmemesi gereken önemli bir konudur. Ancak kadınların ergenlik, hamilelik, bebek emzirme ve menopoz döneminde buna daha çok dikkat etmeleri gerekmektedir.”

  • Lingual Tedavi : Görünmeyen diş telleri hayatı özgürleştiriyor

    Lingual Tedavi : Görünmeyen diş telleri hayatı özgürleştiriyor

    Diş sağlığı ve estetiği konusundaki uygulamalar gün geçtikçe gelişiyor. Artık hastalar tedaviye değil, tedaviler hastaya ayak uyduruyor. Çapraşık diş tedavisindeki “görünmeyen diş telleri tedavisi / Lingual Tedavi” kişilerin tedavi sırasında özgürce yaşamına devam etmesini sağlıyor.

    Bugüne kadar diş telleriyle yapılan tedavinin önemli bir handikapı vardı. O da bu tellerin görünmesi ve görünen bu tellerle uzunca bir dönem birlikte yaşanması.
    Özellikle iş dünyasında sürekli toplantılarda ya da göz önünde olan kişiler bu nedenden dolayı tedaviye yanaşmıyor ya da erteliyordu. Görünmeyen diş telleri ve braketler dişin ön kısmına değil arka kısmına uygulanıyor. Böylece estetik açıdan hiç bir sorun yaşanmıyor.

    Kelime anlamı olarak “Lingual” dişlerin dil tarafı anlamına gelmektedir. Lingual ortodontide adından da anlaşılacağı üzere, dişlere kuvvet uygulayan tellerin bağlandığı braketlerin dişlerin dudak tarafındaki ön yüzeyleri yerine, dil tarafındaki arka yüzeylerine yerleştirildiği tekniktir. Bu yaklaşım özellikle ortodontik tedavi görürken braketlerin görünmesini istemeyen estetik kaygılara sahip hastalar için idealdir. Hastalar düzgün dişler ve mükemmel bir gülüşe sahip olabilmek için ortodontistlere başvurmakta ancak çoğu zaman bu sonuca ulaşmalarını sağlayacak olan ortodontik aygıtları estetik kaygılarından dolayı taktırmak istememektedirler.

    Lingual

    1980’li yıllardan itibaren dişlerin dış yüzeylerinde metal braketler yerine diş rengine yakın seramik braketlerin kullanılması yetişkin hastalar arasında ortodontik tedaviye olan ilgiyi bir miktar arttırsa da, kullanılan tellerinin metalik görüntüsü ve braketlerin zaman içerisinde renk değişikliğine uğraması yetişkinler için diş telleri ile ilgili estetik kaygıları tam olarak ortadan kaldıramamıştır.

    Son 10 yıl içerisinde estetik ortodonti alanında meydana gelen teknolojik gelişmeler ortodontistlere hastalarına başkaları tarafından fark edilmeyecek ve konuşma zorluğu oluşturmayacak şekilde tasarlanmış tedavi yöntemleri sunma olanağı sağlamıştır. Artık günümüzde estetik sabit ortodontik tedavi denilince akla braket ve tellerinin dişlerin arka yüzeylerine yerleştirildiği görünmez diş telleri olarak bilinen lingual ortodontik tedavi gelmektedir.

    Başkaları tarafından fark edilmesi imkansız olan bu teknik sayesinde estetik kaygıları yüksek hasta grupları dış görünüşlerinden ödün vermeden dişlerindeki düzelmeyi daha tedavi başından itibaren adım adım izleyebilmekte, bir yandan düzgün dişlere sahip olurken diğer taraftan da tedavi sırasında özgürce gülümseyebilmekte ve hayatlarına devam edebilmektedir.

  • Çocuklarımızı çapraşık dişlerden nasıl koruyabiliriz ? Erken teşhis ve tedavi önemli midir ?

    Çocuklarımızı çapraşık dişlerden nasıl koruyabiliriz ? Erken teşhis ve tedavi önemli midir ?

    Çocuklarımızı, süt dişleri sürerken ileri yaşlarda daha estetik,çapraşıklığı olmayan,daimi dişleri taşıyabilmesi için çocuk diş hekimleri ile mutlaka tanıştırmalıyız.

    Çünkü, erken süt dişi kayıpları ve bunların yerlerinin daimi dişlerin sürmesine kadar korunmaması halinde diğer dişler kayarak bu yerleri kapatmakta ve daimi dişlerin sürecekleri yerleri işgal etmektedir. Süt dişlerinin erken kaybedilmesi ve alttan gelen sürekli dişe rehberlik edememesi durumunda yer darlıkları ortaya çıkabilir.Bu da dişlerin çapraşıklığına veya gömülü kalmasına sebep olmaktadır.Çocuk diş hekimleri bu yer darlıklarının giderilmesi ile de ilgili hekimdir.Kayıp dişin yerini tutan ve yer tutucu adı verilen aygıtlar ile tedavi yapılarak sağlıklı dişlerin sürmesi sağlanılmaktadır.

    Sürekli dişlerin ortodontik tedavisi Ortodontistler tarafından yapılmaktadır.Süt dişleri döneminde görülen parmak emme, dudak yeme gibi alışkanlıklara bağlı olarak ortaya çıkan sorunları ortadan kaldırır.Çenenin iskelet yapısında kalıcı bir bozukluk meydana gelmesi engellenmiş olur. Alt ve üst çene gelişiminin birbiriyle uyumlu olarak meydana gelmemesi sonucunda ortaya çıkan çenelerarası uyumsuzluk da ortodontinin tedavi alanına girer.

    Ortodontik tedaviler 9-10 yaşlarda,düzenli kontroller ile diş bozukluklarının tespit edilmesi ile çapraşıklığı önleyecek tedavi planın oluşturulmasını sağlayarak,ileriki yaşlarda ortaya çıkabilecek sorunların önüne geçmiş olur.

    Ağız hijyenine dikkat edilmezse, ortodonti tedavisi sırasında çürüklerin ve dişeti problemlerinin oluşması kaçınılmazdır.Ortodontik tedavi sürecinde dikkat etmeniz gerekenler:

    • Dişlerinizi hergün diş hekiminizin tarif ettiği gibi,uygun diş fırçası ve macunu ile ihtiyaç duyulursa ara yüz diş fırçaları ile fırçalayın, gerekirse ağız gargarası kullanın.
    • Şekerli yiyecek ve içecek tüketimini azaltın.Bu dönemde tellerin arasına biriken şeker dişlerinizin daha kolay çürümesine neden olur.
    • Havuç, elma,kraker,Sert,kabuklu kuruyemiş ve cips gibi gibi sert yiyecekler ve yapışkan yiyecekleri tüketmeyin veya çok küçük parçalara bölerek tüketiniz,braketlerin düşmesine neden olabilir.
    • Kemikli et,tavuk gibi yiyecekleri ısırarak değil,bıçak yardımıyla yiyin.
    • Yiyeceklerinizi küçük parçalara bölerek ağzınıza alın.
    • Ortodontik tedavi boyunca genellikle sakız tavsiye edilmez.tellere takılabilir ve çıkmalarına, zarar görmelerine neden olabilir.
    • Asitli içeceklerden uzak durun.

    Doç.Dr. Arzu Aykor
    Estetik Dişhekimi

    Çocuklarda Diş Sağlığı
    – Çocuklarda diş çarpıklıklarını düzeltmenin tek tedavisi diş teli mi ?
    – Çocuklara takılan diş tellerinin bakımı nasıl yapılır ?
    – Çocuklarda süt dişleri çürüdüğünde çekilebilir mi ?
    – Çocuklarda diş çürükleri nasıl önlenebilir ?
    – Çocuklarda diş ağrısına ilk müdahale nasıl olmalı ?
    – Çocuklarda diş fırçalamaya ne zaman başlanmalı ?
    – Çocuklarda çarpma veya düşme sonucu kırılan diş saklanmalı mı ?
    – Çocuklardaki diş çarpıklıklarını önlemek için nelere dikkat etmeliyiz ?
    – Çocuklarda düşme sonucu hasar gören süt dişlerine nasıl müdahale edilmeli ?
    – Çocuklar mutlaka çocuklar üzerine uzmanlaşmış diş hekimine mi gitmeli ?