Etiket: dişeti hastalığı

  • Diş eti çekilmesinin nedenleri

    Diş eti çekilmesinin nedenleri

    Diş eti dokusunun normal sınırı olan mine-sement birleşiminden başka bir deyişle kron-kök sınırından apikal yöne, yani diş köküne doğru sıyrılmasına diş eti çekilmesi ya da tıp dilinde diş eti atrofisi denir. Dişeti çekilmesinin birçok nedeni vardır ve önlem alınmadığı zaman diş kayıplarına neden olmaktadır.

    Diş eti çekilmesinin sebepleri nelerdir?
    – Yaşlanma,
    – Yanlış diş fırçalama,
    – Diş taşları ve bakteri plağı,
    – Diş arkı (diş dizisi) üzerindeki diş veya dişlerin, diş arkı dışında yer almaları ve çarpık, düzensiz, rotasyona uğramış (dönmüş) olmaları,
    – Diş eti iltihabı veya periodontitis sonucunda diş eti kenarında meydana gelen iltihaplı ve dejeneratif değişimler,

    – Periodontal cepler ve büyümüş diş etlerinin ortadan kaldırılması amacıyla yapılan bazı diş eti operasyonları sonrasında,
    – Okluzal travmalar (yüksek ya da hatalı yapılmış kron, köprü, dolgulu dişlerde ve bruksizm denen diş sıkma ve gıcırdatma vakalarında,
    – Dudak, yanak kas bağlantılarının diş etlerine yakın olmaları,
    – Dişler arasına gereksiz ve çok fazla kürdan, toplu iğne vb. cisimler sokulup kurcalanması, diş etinin tahriş ve tahrip edilmesi.
    Söz konusu bu nedenler arasında çok önemli yer tutan diş taşları ve bakteri plağı (diş yüzeyine yapışan, gözle görülmeyen, gıda artıkları ve bakterilerin birlikte oluşturduğu yapışkan bir tabaka) detartraj da denen diş taşı temizliği veya gerekiyorsa diş eti altında, daha derinde bulunan diş taşları ve oluşumların uzaklaştırılması amacıyla yapılan subgingival küretaj işlemiyle temizlenmelidir.
    Dişeti seviyesindeki ya da üzerindeki görünür diş taşları çeşitli görevleri ve biçimleri olan el aletleri ya da ultrasonik cihazlar ile temizlenir. Daha derinlerdeki, diş eti altındaki, kök yüzeyindeki gözle görülmeyen diş taşları, granülasyon dokusu (bozulmuş, hastalıklı nedbe dokuları) ve nekrotik (ölü) sement dokusunun ortadan kaldırılması ve temizliği işlemine de subgingival küretaj denir ve dişe, küretaj yapılan bölgeye ve dişin yüzeyine uygun farklı şekil, büyüklük ve amaçtaki ‘küret’ denen el aletleri yardımıyla yapılır.

    Dişlerimizi beyazlatmak için sert fırçalamayalım!
    Dişlerinizin renginden, şeklinden ve boyutundan memnun musunuz ?
    Gülümsemeniz özgüveninizdir
    Dişhekimliğinde Lazer Kullanımı ve Dişeti Hastalıkları

  • SNAP-ON SMILE

    SNAP-ON SMILE

    Ağrı yok, anestezi yok, delme yok, yapıştırıcı yok. Tedavi ve estetik diş hekimliğinde nonefraktif, iki taraflı, uygun maliyetli bir yol arayan hastalar Snap-On Smile için mükemmel adaylardır. Snap-On Smile, daha iyi hissetmek, daha iyi görünmek ve daha iyi hizmet isteyen hastalar için kolay, hızlı ve maliyeti düşük bir çözümdür. Çünkü yemek yerken bile Snap-On Smile’ı kullanabilirsiniz. Hatta sert olan gıdaları rahatlıkla yiyebilirsiniz. Snap-On Smile’i kullanan hastalar, kendilerine daha çok güvendiklerini ve daha çok öz saygı hissettiklerini bildirirler.

    Çogu kişi Snap-On Smile’ın doğal görünümünden ve kullanırken verdiği histen etkilenir, yaşam değiştiren sonuçlara yaklaşık iki haftada ulastıklarına çok memnun kalır. Bu devrim yaratan ürün, kısa ve uzun vadeli klinik sorunların genis bir yelpazede çözümü için en ideal üründür. Aynı zamanda nonefraktif tedavi seçenegi yanısıra bir tanı cihazı işlevi görür. Snap-On Smile daha ciddi diş operasyonlarından önce yüz yapısında yükselme, çıkarilabilir bir takma diş ve uzun vadede gülümsemenizi arttırma yoluyla dişlerinizi daha güzel göstermeyi amaçlayan bir üründür.

    Snap-On Smile yillarca kullanılabilir ve buna ragmen fiyati yeterince uygundur. Snap-On Smile, ihtiyaci olup tedavi konusunda kararsız olan hastalar için tedavi için harekete geçirici bir ürün olduğunu da kanıtlamıştır. Araştırmamız, Snap-On Smile ile tedaviye başlayan hastaların yüzde 40’inin daha kapsamlı tedavi edici diş hekimliğine geçiş yaptığını kanıtlamıştır.

     

    SNAP-ON SMILE | 1 SNAP ON SMILE Nedir ?

    Ürünümüz Dr.Marc Leichtung tarafından icat edilen ve 7 senedir kusursuz bir şekilde 46 ülkeye yayılan kişiye özel üretilen Dental Kozmetik bir üründür.Ürün Kristalize edilmiş Asetil Reçine hammaddesinden üretilmektedir.Çok rahat takılıp çıkarılabilen Veneer olarak tanımlanabilecek Non-invaziv bir estetik uygulamadır.

    Ürünümüz eşsiz ve alanında tek patente sahip üründür.

    Snap On Smile ile günlük yaşamınıza aynı şekilde devam edebilir.Yemek yiyebilir ve birşeyler içebilirsiniz.Ceviz kırabilir ve Elma yiyebilirsiniz.Materyalin esenkliği sayesinde dişin ekvator hattına doğru genişleyen Snap On Smile’ın kuron marginleri,ekvator hattından koleye doğru tekrar daralarak undercutlara tutunmaktadır.Bu tutunma çiğneme esnasında protezin ağızda hareket etmemesini sağlayabilecek kadar kuvvetlidir.

    Dişlerin okluzal kısımlarını açık hazırlayarak okluzyonun değişmemesini sağlamak,3 üyeye kadar blok köprügövdesi ile dişsizlikleri gidermek mümkün olan eşsiz bir üründür.

    Snap On Smile sadece 2 kısa diş hekimi ziyareti ile sahip olabileceğiniz,Ağrı,sızı,kaşıntı,yanma,kızarıklık Hassasiyet, alerjik reaksiyon,diş kesimi,delme,yapıştırma,çakma gibi işlemlerin yapılmadan mükemmel ağız görüntüsü sağlayacak tek ve gerçek Dental Kozmetik ve Estetik ürünüdür.Snap on Smile ile artık gülmekten çekinmenize asla gerek kalmamaktadır.

    Snap on Smile özellikle Kozmetik Gülüş Geliştirme,Implant sonrası restorasyon,Dikey yükseltme gibi dental konularda en basit ve en uygun çözümdür.

    Dişlerinize diş hekimi tarafından hiç değilmeden üretilen bir üründür.Tek yapılması gereken düzgün bir ölçü alınması ve RX FORM’un diş hekimi tarafından doldurulması ve Isırık Referansı(Kapanış referansı) alınması ve tarafımıza gönderilmesidir.

    3 hafta sonra ürün hastaya teslim edilmektedir.2012 yılı sonuna kadar hedef üretimin Türkiye Cumhuriyeti içerisinde yapılmasıdır.Bu üretim ile birlikte hastaya teslim süresi 3-5 günü geçmeyecektir.Snap on Smile gülmekten çekiniyorsanız,diş hekiminden korkuyorsanız,dişleriniz için anestezi gerektiğinde şoka giriyorsanız hayatınızı pozitif yönde değiştirebilecek en etkin üründür.

    [youtube id=”c3GRqBF5FB0″ width=”600″ height=”350″]

    Diş Eti Estetiği

    – Diş eti çekilmelerinde ne tür tedavi yöntemleri uygulanabilir?
    – Diş eti estetiği nasıl yapılır?
    – Diş etlerine estetik yaptırmak pahalı mı?
    – Hangi diş eti hastalıkları estetik müdahaleyi gerektirir?
    – Diş eti estetiği ağrı yapar mı?
    – Diş ve diş eti estetiklerinde nelere dikkat edilir?
    – Kimler diş eti estetiği yaptırabilir?
    – Diş etlerinde sık karşılaşılan estetik sorunlar nelerdir?

    Diş Estetiği Yöntemleri

    – Estetik diş hekimliğinde protez dişler nasıl kullanılır?
    – Lamine diş kaplamalarının avantajları nelerdir?
    – Estetik diş hekimliğinde hangi yöntemler kullanılır?
    – Estetik diş hekimliğinde ne tür estetik dolgular yapılabilir?
    – Diş estetiği uygulamalarında implantlar nasıl kullanılır?
    – Estetik diş tedavileri hangi durumlarda gereklidir?
    – Diş estetiğinde diş etlerinin önemi nedir?

  • Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları

    Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları

    Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları

    1) Hamilelikte meydana gelen dişeti problemleri nelerdir?

    Hamilelikte hormon seviyeleri belirgin bir şekilde artmaktadır. Progesteron seviyesi mensturasyon siklusundaki seviyesinden 10 kat, östrojen seviyesi ise 30 kat daha yüksek seviyelerde seyretmektedir. Hamilelikte gözlenen hormon seviyelerindeki bu değişime bağlı olarak dişeti problemlerinin oluşma riski de artmaktadır. Bu dönemde, ağız hijyen eksikliğine bağlı olarak meydana gelen plak birikiminin ve buna bağlı gelişen dişeti iltihabının yani gingivitislerin hamilelerde, hamile olmayan bireylere göre daha şiddetli seyrettiği görülmektedir. Yapılan çalışmalarda hamilelikte gingivitis görülme sıklığının %50 ila %100 arasında değiştiği bildirilmiştir. Bu dönemde dişetlerinde fırçalama esnasında veya kendiliğinden kanama, renk değişikliği yani kızarıklık, şişlik, yumuşama ve hatta hamilelik epulisi olarak adlandırılan lokal dişeti büyümeleri meydana gelebilmektedir.

    2) Hamilelikte meydana gelen dişeti problemleri nasıl önlenir?

    Bilindiği gibi, etkili ve yeterli plak kontrolü tüm bireyler için büyük önem taşımaktadır. Ancak hamilelikte bu konuda çok daha dikkatli olunmalı ve ağız hijyeni işlemlerine ve maksimum plak kontrolüne özen gösterilmelidir. Doğru, etkili ve yeterli diş fırçalamanın yanısıra diş ipi ve ara yüz fırçası kullanılarak sadece görülen yüzeylerin değil ara yüzlerde biriken plağın da uzaklaştırılması gerekmektedir. Ayrıca hamilelik öncesinde periodontal değerlendirme yapılmalı ve dişeti hastalığı mevcut ise kesinlikle tedavi edilmelidir.

    3) Hamilelikte meydana gelen dişeti problemleri nasıl tedavi edilir? Antibiyotik ve ağrı kesiciler kullanılabilir mi?

    Hamilelikte meydana gelen dişeti iltihabı, başlangıç periodontal tedavisi denilen ağız hijyeni eğitimi, diştaşı temizliği ve profesyonel cila işlemlerinin uygulanmasıyla birlikte kontol altına alınabilmektedir. Bu söz konusu işlemler baslangıç halindeki dişeti iltihabının tedavisinde yeterli olacaktır. Ancak hamilelik epulisi dediğimiz lokalize dişeti büyümesi varsa ve bu hastanın çiğneme veya yemek yeme fonksiyonlarını engelliyorsa cerrahi olarak uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu işlemler hastanın ağrı duymaması için lokal anestezi uygulaması ile yapılır. Hamilelikte de lokal anestezik maddeler güvenle kullanılabilmektedir. Ayrıca hastalara cerrahi işlemler sonrasında veya mevcut problemin tedavisine destek olmak amacıyla penisilin, sefalosporin ve eritromisin türevi antibiyotikler; parasetamol türevi ağrı kesiciler güvenle reçete edilebilir.
    Hamilelikte tetrasiklin, siprofloksasin ve aminoglikozidler hem bebeğin dişlerinde hem de diğer organlarında harabiyete neden olabileceğinden kesinlikle tercih edilmez.

    4) Tedavi edilmeyen dişeti hastalıkları hamilelikte ne gibi problemler yaratabilir?

    Tedavi edilmeyen periodontal hastalıkların hamile bireylerde ciddi bir erken doğum riski oluşturduğu (37 haftadan önce doğumun gerçekleşebileceği) ve düşük doğum ağırlığında bebeklerin (2,5 kg’dan az) dünyaya gelebilme riskinin bulunduğu ortaya konmuştur. Periodontal hastalığa sahip hamilelerde periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran düşük doğum ağırlıklı bebeklerin dünyaya gelme riski 7,5 kat daha fazladır. Yine periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran periodontitisli hamilelerde 5 kat daha fazla 35 haftadan önce ve 7 kat daha fazla 32 haftadan önce erken doğum riski olduğu bildirilmiştir.

    5) Hamilelerde dental tedaviler hangi dönemde yapılmalıdır?

    Diş çürüklerinin tedavisi (dolgu uygulaması) şeklindeki kısa süreli dental uygulamalar hamileliğin her döneminde yapılabilir. Ancak daha uzun süreli işlemler (operasyon, diş çekimi) 14. haftadan sonra yapılmalıdır. Çünkü ilk trimesterde (hamileliğin ilk 3 ayı) bebeğin organlarının gelişimi söz konusudur. Son trimesterde (hamileliğin son 3 ayı) ise vena cava kompresyonu sendromuna bağlı olarak ana damarlar üzerine baskı olması sonucu hastada senkop gelişerek erken doğum gerçekleşebilir, çünkü bu dönemde uterus dış uyaranlara karşı oldukça hassastır. Bu nedenle uzun süreli tüm dental işlemler 2. trimesterde (3-6. aylar arasında) daha güvenle uygulanabilmektedir.

    6) Hamilelerde diş çekimi yapılabilir mi?

    Evet diğer tüm bireylerde olduğu gibi diş çekimi de hamilelikte güvenle yapılabilir. Diş çekimi dolguya göre daha invaziv bir işlem olduğundan genellikle 2. trimesterde yapılması önerilmektedir.

    7) Radyografi alınabilir mi?

    Hamilelikte de normal bireylerde olduğu gibi radyografi alınabilmektedir. Ancak klinik pratikte zorunlu olmadıkça radyografi alınması tercih edilmemektedir. Radyografi alınması gerekiyorsa 2. trimesterde kurşun önlük koruyucu giydirildikten sonra alınması daha güvenlidir. Alınacak radyografilerin panoromik filmlerden ziyade problemli bölgeye yönelik lokal periapikal radyografiler şeklinde olması daha uygun olacaktır. Yine, az dozda radyasyon alınması için bu periapikallerin dijital olarak alınması eğer dijital imkanı yoksa hızlı filmlerle düşük dozda poz alınarak analog görüntüleme yapılması uygundur.

  • Dişlerimizi beyazlatmak için sert fırçalamayalım!

    Dişlerimizi beyazlatmak için sert fırçalamayalım!

    Günümüzde diş aşınmalarının artışı ile birlikte dişlerin fırçalama tekniği ve asitli gıdaların ne şekilde tüketilmesi gerektiği ile ilgili bilinçlendirme, yeni yeni gündeme gelmektedir.

    Çoğumuz, dişlerimizi genellikle yatay ve sert bir şekilde fırçalıyoruz. Oysa bu, dişleri en çok aşındıran fırçalama yöntemidir. Tavsiye edilen yöntem ise, bir fırçaboyundaki alanda 5’er-6’şar dairesel hareketten sonra, dişetinden dişe doğru bir süpürme hareketinin yapılmasıdır. Bunu takiben bir fırçaboyu öne veya arkaya kayılmalıdır. Birey üst veya alt çenesini dişlerinin ön, arka ve çiğnediği alanları fırçalamalıdır. Ayrıca, dişlerin fırçalaması alt ve üst çenede ayrı ayrı olarak gerçekleştirilmesi önerilir. Diş fırçası, dişin dişeti ile birleştiği boyun bölgesine yerleştirilip, dişetine de masaj yapılmalıdır. Bu sayede, dişlerin tüm yüzeyleri ve dişetleri masaj etkisiyle temizlenebilir.Diş fırçalarının orta-sert yapıda, yukarıda tarif edilen yöntemle kullanılması, aşınmayı ve asit erozyonunu azaltacak önemli bir ayrıntıdır. Bu yöntemle, gerçekleştirilen fırçalama süresi 1-2 dakikamızı almaktadır. Eskiden, ‘Dişlerinizi 3 dakika fırçalayın’ diye önerirken; günümüzde ‘2-3 diş yüzeylerini 5’er-6’şar dairesel hareket ile temizleyin’ni öğretiyoruz.

    Aşırı uzun süreli dişlerin fırçalanması, fırçanın sert yapıda olması ve asitli gıdaların fazla miktarda tüketilmesi diş aşınmasına neden olabilir. Asitli gıda ve içecekler tüketilmesini takip eden ilk 2-3 saat süresinde dişler fırçalanmamalıdır. Asitli içecek dişin yüzeyini yumuşatarak aşınmaya uygun bir zemin yaratır. Dişler, asit tüketimi sonrasında hemen fırçalandığında, mikron düzeyinde aşınmalar gerçekleşir. Bu alışkanlık, 1-2 yıl içersinde dişlerde gözle görülen aşınmalara neden olur. Başlangıçta, portakal kabuğu görüntüsü veren mine kaybı ve hafif hassasiyet şikayeti görülür.

    İlerleyen dönemde, daha büyük aşınma alanları ve minenin ortadan kalkmasıyla daha sarı renkteki dentinin ortaya çıktığını görüyoruz. Bireyler, genellikle minenin ortadan kalktığını farketmediği için dişlerindeki sararmadan kurtulmak için daha da sert ve daha da üzun süreli fırçalayabilir. Bunun sonucunda, daha geniş alanlı aşınma ve estetik problemler görülür.

    Neden sert fırçalıyoruz ?

    Hastanın dişlerini sert fırçalamasının altında hijyen kaygısının yanı sıra diş rengini beğenmemesinden kaynaklanan bir başka kaygı da olabiliyor. Bu aslında şimdiye kadar hiçbir bilimsel makalede yer almamıştı.

    Diş aşınması olan hastalarımızın yüzde 85-90’ında dişlerin koyu renkte olduğunu gözlemledik. Bir anket hazırladık ve bu ankette hastalara “Diş renginizden memnun musunuz?” ve kullanılan ağız bakım ürünlerini sorguladık. Ankete cevap veren diş aşınması olan hastaların yüzde 85’inin diş rengini beğenmediği ortaya çıktı. Biz bu araştırmadan sonra, hastaların aşınan dişlerine sadece dolgu yapmak yerine dişleri de beyazlatmaya başladık. Hastaların, aşınma alanlarını dolguyla kaplayıp beyazlatma yaptıktan sonra eskisi kadar sert fırçalamaktan vazgeçtiklerini gördük. Diş renginden memnun olmayan ve dişlerine beyazlatma talep eden hastaların diş aşınması ile ilgili bir geri dönüş almadık. Oysa beyazlatma yapmadığımız, eskiden sadece asit erozyonunu önlemekle ilgili bilgileri paylaştığımız kişiler, bir iki yıl sonra aşınma şikayetiyle tekrar bize başvuruyordu. Beyazlatma tedavisi kozmetik bir yaklaşım iken, diş aşınması olan hastalarda tedavinin önemli bir parçası oldu, çünkü dişlerini beyazlatmaya çalışan aşınma hastalarında bu faktörü elimine etmiş olduk.

    Doç.Dr.Arzu AYKOR
    Estetik Dişhekimi