Etiket: diş sağlığı

  • 20 Lik Diş Belirtileri Nelerdir? Ne Zaman Çıkar?

    20 Lik Diş Belirtileri Nelerdir? Ne Zaman Çıkar?

    20 lik diş belirtileri 17 – 21 yaş arasında ağızdaki en büyük 3. azı dişinin çıkması sırasında görülmektedir. Bu azı dişleri 20’li yaşlarda gelişimini tamamladığında halk arasında yirmi yaş dişi olarak bilinirler.

    Çene ve diş yapısına bağlı olarak bu diş bazı durumlarda sorunsuz çıkabilirken bazı durumlarda gömülü veya yarı gömülü olarak kalabilir. 20 lik diş çekimi sadece ağrıya neden olan, diş veya çene yapısını bozan durumlarda yapılır.

    20 Lik Diş Belirtileri Nelerdir? Ne Zaman Çıkar? | 1

    Eğer 20 lik diş gömülü veya yarı gömülü iken sorun yaratmıyorsa diş çekimi yapılmaz. 20 lik dişlerinizi düzenli kontrollere giderek çıkışını gözlemlemeniz iyi olacaktır. Dilerseniz forum sayfamızda 20 lik dişler ile ilgili paylaşım alanına göz atabilirsiniz.

    20 Lik Diş Çıkardığınızı Nasıl Anlarsınız?

    20 lik diş nasıl çıkar belirtileri şu şekilde sıralanabilir;

    • Ağızda veya yüzde şişkinlik
    • Ağrı
    • Isırma veya çiğneme zorluğu
    • Ağzı açmada zorlanma
    • Ağız kokusu
    • Çene ve kulak çevresine vuran şiddetli ağrı
    • Ağzı kapamada zorluk ve kapatıldığında çıkan 20 lik dişe baskı
    20 Lik Diş Belirtileri
    20 Lik Diş Belirtileri

    20 Lik Diş Ne Zaman Çıkar?

    20 lik diş genellikle 20’li yaşlarda çıktığından bu adı almasına rağmen farklı yaşlarda da çıkabilir. Hatta 20 lik diş kaç yaşında çıkar sorusuna uzmanlar tarafından 16 ile 70 yaş arası çıkabileceği söylenmektedir. Adı 20 lik diş olsa da genetik ve çevresel faktörlere bağlı olarak yirmilik dişin tamamen çıkması 20 yaşlardan önce veya sonra olabilir. Bir önceki yazımız olan Diş Ağrısından Kurtulmanın Doğal Yolları nelerdir göz atabilirsiniz.

  • Diş Eti Çekilmesinin Bitkisel Tedavisi, Doğal Çözümü

    Diş Eti Çekilmesinin Bitkisel Tedavisi, Doğal Çözümü

    Diş eti çekilmesi neden olur? Evde bitkisel doğal çözümü var mıdır? Diş eti çekilmesinin bitkisel tedavisinde kullanılan bazı çözüm yöntemleri şunlardır:

    • Hindistan cevizi yağı
    • Susam yağı
    • Yeşil çay
    • Aloe vera
    • Şap
    • Misvak
    • Karbonat
    • Çay ağacı yağı
    • Kristal tuz
    • Hardal yağı
    • Limon yağı
    • Karanfil

    Özellikle Hindistan cevizi yağı ve susam yağı ile gargara yapılması, yeşil çay içilmesi ve aloe veranın jelinin diş etine sürülmesi yöntemleri; diş eti çekilmesinde en etkili bitkisel yöntemlerdir.

    Diş Eti Çekilmesinin Bitkisel Tedavisi, Doğal Çözümü | 2

    Diş Eti Çekilmesi Neden Olur?

    Diş eti çekilmesinin sebeplerinden bazıları şunlardır:

    • Yaşlanmış olma (özellikle 60 yaş ve sonrası)
    • Bazı genetik faktörler
    • Dişleri fırçalarken sert hamleler yapma
    • Hormonal sıkıntılar (ergenlik, hamilelik veya menopoz döneminde olma)
    • Şeker hastası olma
    • Ağız sağlığına özen göstermeme
    • Düzensiz ve sağlıksız beslenme

    Diş Eti Çekilmesi Nasıl Geçer?

    Diş eti çekilmesinin tedavi aşamasında kullanılan 4 farklı yöntem şunlardır:

    • Dişte oluşmuş olan tahribatın yok edilmesi
    • Diş hassasiyetinin ortadan kaldırılması
    • Diş eti çekme ameliyatının gerçekleştirilmesi
    • Diş eti için bitkisel yöntemler uygulanması

    Diş eti çekilmesinin nedenleri Tıklayın !

    Diş eti çekilmesi hakkında bilgi  Tıklayın !

    Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları Tıklayın !

    Sararmış dişler için Doğal diş beyazlatma Tıklayın !

  • Diş Etinde Renk Değişikliği Neden Olur?

    Diş Etinde Renk Değişikliği Neden Olur?

    Diş etindeki renk değişikliğini fark ettiğinizde korkmanıza gerek var mıdır? Diş etinde renk değişikliği neden olur? Diş etinin koyulaşması yada beyazlamasından tedirgin olanlar bu yazıya göz atabilir.

    Diş Etinde Renk Değişikliği Neden Olur?

    Diş etininde oluşan renk değişiklikleri bazen tükettiğiniz gıdalara bağlı olarak bazen ise diş eti rahatsızlıklarına bağlıdır. Düzenli olarak ağız bakımı yaptırarak ve ağız temizliğinize dikkat ederek renk değişikliğini engelleyebilirsiniz. Gün içerisinde fazla tüketilen sigara ve kahve diş etinizde koyu renklere neden olabilir.

    Diş Etinde Renk Değişikliği Neden Olur? | 3

    Diş etindeki ani ve net renk değişiklikleri ise bazı hastalıkların habercisi olabilir. Bu hastalıklar mide, böbrek yada ağız içi hastalıklar olabilir. Dişçiniz bu durumdan şüphelendiyse sizi doktora yönlendirecektir. Vakit kaybetmeden uzman doktor ile görüşmenizde yarar vardır.

    Günümüzde diş eti renginden rahatsız olmayan ve değişiklik isteyen hastalar için lazer ile farklı tedavi uygulamaları mümkün.

  • Diş ağrısı psikolojiyi bozuyor

    Diş ağrısı psikolojiyi bozuyor

    Diş Hekimi Zafer Kazak, diş çürüğünün ilerlediği durumlarda dişin içerisindeki sinir-damar paketinin etkilenip zamanla ağrı oluşabileceğini belirterek diş ağrısının kişinin psikolojisini bozduğunu söyledi.
      Diş Hekimi Zafer Kazak, “Bazı durumlarda ise diş eti hastalıkları nedeniyle ya da travma nedeniyle dişler canlılıklarını kaybedebilir. Böyle durumlarda dişlerin enfeksiyon odağı olmadan ağız içerisinde kullanılabilmeleri için kanal tedavisi yapılması gerekebilir” dedi.
      Global Diş Hekimleri Derneği Başkanı Diş Hekimi Zafer Kazak, “Dişte hissedilen ağrılar diş, dişeti ya da kemik kaynaklıdır. Öncelikle ağrının sebebi saptanmalıdır. Ağrı, çürük, iki diş arasına sıkışan gıdanın yapmış olduğu basınç, dişeti hastalıkları, dişte oluşmuş çatlaklar, dişeti çekilmesiyle açığa çıkan kök yüzeyi, minede meydana gelen aşınmalar ve hatta sinüzit gibi pek çok sebepten kaynaklanabilir. Ancak, diş ağrısının en sık karşılaşılan nedeni yetersiz ağız hijyeni varlığında gelişen derin diş çürükleridir. Dişin en dış katmanı olan minede sinir yoktur bu nedenle dış uyaranlardan rahatsız olmayız ancak içteki dokulara doğru ilerledikçe his artar. Çürüğe neden olan çok sayıda mikroorganizma, çürüğün ilerlemesiyle birlikte dişin içerisinde bulunan sinirlere ulaşabilir. Başlangıçta hafif olan ağrılar çürük ilerledikçe giderek şiddetlenir. Ağrı farklı şekillerde oluşabilir: Soğuk ve sıcak uyaranlara karşı gelişen şiddetli ve uzun süreli ağrı, çiğneme esnasında baskıyla oluşan ağrı veya kendiliğinden başlayıp uzun süre devam eden ağrı görülebilir” diye konuştu.
      “Tedavi edilmezse dişin çekilmesi gerekebilir”
      Başlayan şiddetli diş ağrısının sebebinin ileri derecede çürümüş bir dişin iltihaplanmaya başlamış olduğunu belirten Kazak, “Bu iltihabi durum diş içindeki sinir-damar paketinde baskı oluşmasına ve özellikle gece uykudan uyandıracak şiddette zonklayıcı tarzda ağrıya sebep olur. Diş ağrılarının kendiliğinden geçmesi beklenmemelidir. Halk arasında uygulanan karanfil, sarımsak, alkol, aspirin vb. yöntemler işe yaramamakta hatta diş ve çevresindeki dokulara zarar verdiği için tavsiye edilmemektedir. Ağrı diş çürüğü kaynaklıysa ve çürük ilerleyerek dişin sinirine kadar ulaşmışsa ya da diş siniri başka sebeplerle (travma, diş kırığı vs.) canlılığını yitirmişse, bu dişler ‘kanal tedavisi’ ile tedavi edilebilir. Herhangi bir tedavi uygulanmadığı takdirde enfeksiyon şişliğe neden olabilir, apse oluşabilir. Sonuç olarak tedavi edilmezse dişin çekilmesi gerekebilir” şeklinde konuştu.
    Kaynak: gazetevatan.com
  • Diş ipi kullanmanın aslında ‘hiçbir yararı yok’

    Diş ipi kullanmanın aslında ‘hiçbir yararı yok’

    Uzmanların her gün diş ipi kullanmanın diş plakları ve diş eti hastalıklarıyla mücadeleye yardımcı olduğu yönünde bir kanıt bulunmadığını kabul ettiği belirtildi.

    Biliminsanlarının onyıllardır yapılan diş ipi kullanma tavsiyesinin güçsüz kanıtlara dayandığını kabul ettiği söyeniyor.

    Diş ipi kullanımının yararına ilişkin bilimsel kanıt bulunamadığından ABD’de artık resmen tavsiye edilmediği bildiriliyor.

    ABD Sağlık Bakanlığı’nın resmi sağlık tavsiyelerinden kaldırılma karara ise, geçmişte bu konuda yapılan araştırmaların ele alındığı iki incelemeden sonra varıldığı söyleniyor.

    İncelemeler sonucu diş ipi kullanımının yararı konusunda “yoğun olarak tavsiye edilmesine karşın, diş ipi kullanımı konusundaki araştırmaların büyük çoğunluğu diş ipinin plakların temizlenmesinde ve diş eti iltihaplanmasında genel anlamda etkili olduğunu destekleyen kanıt gösteremiyor” deniyor.

    AP’nin sorusuyla başladı

    Amerikan Sağlık Bakanlığı’nın 1979’tan bu yana yaptığı diş ipi kullanma tavsiyesini sessiz sedasız kaldırmasına yol açan sürecinse, Associated Press Haber Ajansı’nın bu tavsiyenin dayandığı bilimsel kanıtları sormasıyla başlatıldığı belirtiliyor.

    ABD hükümetinin ajansa gönderdiği mektupta diş ipi kullanımının uzun vadeli araştırılmadığını kabul ettiği ve etkili olduğu sonucuna varan araştırmaların, diş eti hastalıkları ve çürükler konusundaki uzun vadeli etkilerine değil, sadece bir iki hafta boyunca ağız hijyenine odaklandığını söylediği bildiriliyor.

    Ancak uzmanların kanıtların zayıf olduğunu söylemekle birlikte, özellikle sigara içenler ve şeker hastaları gibi risk gruplarına diş ipi kullanımını sürdürmeleri tavsiyesini yaptıkları da vurgulanıyor.

    Kaynak: bbc.com/turkce

  • Kanal tedavisi tarihe mi karışıyor?

    Kanal tedavisi tarihe mi karışıyor?

    Diş tedavileri arasında en çok korkulan kanal tedavisi tarihe mi karışıyor? Kanal tedavisine alternatif bir yöntem kullanılabilir mi? Harvard Üniversitesi’nin geliştirdiği yeni yöntem sayesinde diş sinir köklerine direkt müdahale edilmeyecek; dişteki hastalıklı doku kök hücreyle iyileştirilecek. Diş Hekimi Pertev Kökdemir, geliştirilen bu yeni yöntemin ileride klasik tedavi yöntemleri arasında yer alabileceğini belirtiyor.

    İnsanlarda diş hekimi fobisinin en büyük sebeplerinden olan, tedavi koltuğunu kabus haline getiren kanal tedavisi; geliştirilen yeni yöntem sayesinde tarihe karışabilir. Dışarıdan sağlıklı olarak görülen ancak kökler üzerinden ilerleyen rahatsızlıklar sonucu diş sinir köklerine müdahale edilmesi olarak bilinen kanal tedavisi, yerini çok daha rahatlatıcı bir çözüme bırakıyor.

    DOKUYU KÖK HÜCRELER TEDAVİ EDECEK

    İngiltere’deki Nottingham Üniversitesi ve ABD’deki Harvard Üniversitesi’nin geliştirdiği devrim niteliğindeki tedavi yöntemine göre, dişteki hastalıklı doku alınacak. Enfeksiyonlu dokunun diş köklerine ulaşması engellenerek kişinin dişini kaybetmesinin önüne geçilecek. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde ise kanallara koyulan kimyasal maddeler ile delikler doldurulmayacak. Onun yerine dokuyu tamir edecek kök hücreler kullanılacak. Kök hücreler, hastalıklı kısmı otomatik olarak tedavi edecek.

    YÖNTEM İKİNCİLİK ÖDÜLÜ KAZANDI

    Bu yöntem sayesinde, hem zorlu ve acı dolu kanal dolgusu işlemi uygulanmayacak, hem de yenilenen dokular sayesinde hastalığın ilerlemesi ortadan kalkmış olacak. Araştırmacılar önümüzdeki yıllarda tamamlanmasını umdukları yöntemin aynı zamanda çok daha ucuz olacağını, bu sayede diş hekimlerinden korkmak veya kaçmak için de herhangi bir sebep kalmayacağını dile getiriyor. Söz konusu tedavi yöntemi, 2016 Kraliyet Bilim Yarışması’nda ikincilik ödülünü almıştı. 

    DİŞİN İÇİNDE YENİ DAMAR VE SİNİR YAPISI OLUŞACAK!

    Diş Hekimi Pertev Kökdemir, kısa zamanda hayata geçirilmesi planlanan bu devrim niteliğindeki tedavi yöntemi ile ilgili bilgi verdi:

    Kökdemir; “Kök hücre tedavisi birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Kök hücre, yeni saç köklerinin üretilmesinden kanser tedavisine kadar hastalıklarda destekleyici tedavi olarak kullanılabilmektedir. Dişlerin içindeki sinirlerin iltihaplanması sonucu ortaya çıkan kanal tedavisi ihtiyacı da ileriki yıllarda kök hücre tedavisi ile düzeltilebilecektir. İltihaplı olan sinir ve damarlar, dişin içinden temizlenip kök hücre tedavisi ile dişin içinde yeni damar ve sinir yapıları oluşması sağlanabilecektir” diyerek önümüzdeki yıllarda bu tedavinin klasik tedavi yöntemleri arasında yer bulabileceğini de belirtti. 

    YARIM SAATTE AĞRISIZ, ACISIZ OLARAK YAPILABİLEN BİR İŞLEM

    Diş Hekimi Pertev Kökdemir; “Tabii şunu da belirtmekte fayda var; herkes tarafından ağrılı ve acılı olarak bilinen kanal tedavisi, teknolojinin gelişmesi ile birlikte özel cihazlar sayesinde tamamen ağrısız ve acısız, yarım saat içinde tamamlanabilen bir işlemdir. Yani eskiden olduğu gibi kanal tedavisi için defalarca diş hekimine gitmek gerekmemekte, sadece kısa bir seansta hiçbir ağrı duymadan bu işlem bitirilebilmektedir. Üstelik kanal tedavisi yapılırken eskiden olduğu gibi defalarca röntgen çekimine ihtiyaç duyulmamakta, bu yeni cihazlar sayesinde kanal boyu cihaz tarafından tespit edilip kanallar doldurulmaktadır. Kanal tedavisi için kullandığımız bu cihazın bir özelliği de diş hekiminde bildiğimiz çok ses çıkaran makinalardan farklı olarak tamamen sessiz çalışmasıdır” diyerek bilinenin aksine kanal tedavisinin aslında ağrılı ve acılı bir tedavi yöntemi olmadığı da özellikle belirtiyor.

  • Dişler için en zararlı yiyecekler

    Dişler için en zararlı yiyecekler

    İşte Sağlıklı bir gülümseye sahip olmak için uzak durulması gereken 10 zararlı yiyecek ve içecek! Diş Hekimi Oğuz Kara,sağlıklı bir gülümseye sahip olmak için uzak durulması gereken 10 zararlı yiyeceği ve içeceği açıkladı.

    1. Sigara:Diş ve diş etlerine zarar verir,ağız kokusuna neden olur.

    2. Alkol: Tükürük ağızımızdaki plağın ve asidin etkisini azaltacak ilk savunmamızdır. Bu yüzden ağız kuruluğuna sebep olacak her şey diş için zararlıdır. Alkol de ağız kuruluğuna sebep olacağı için kullanılmaması gereken bir içecektir.

    3. Meyve Suları : PH’ı 7 den düşük olan gıdalar dişlere zarar verir. PH ‘I 2,5 olduğu için meyve suları da dişlere zararlıdır

    4. Limon : PH’ı 2 olduğu için dişler için zararlıdır.

    5. Kola : En zararlı içeceklerden biridir. Çünkü hem fosforik asithem şeker hem de sitrik asit içerir.

    6. Enerji içeceği : Sitrik asit ve şeker içerdiklerinden dolayı dişler için zararlıdırlar.

    7. Yapışık gıdalar (lokum, jeli bon vb.) : Tatlı şekerlemelerden daha zararlıdır. Çünkü daha fazla şeker verirler ve aynı zamanda sitrik asit içerirler.

    8. Kuru Meyve: Kuru meyveler karbonhidrat ihtiva eder. Aynızamanda kuru meyveler yapışkanlığı sebebiyle ağız içinde daha uzun süre kalır. Sürekli kuru meyve yiyip dişlerinizi fırçalamamanız dişlerinizin çürümesine sebep olur.

    9. Buz : Buz çiğnemek iyi bir fikir değildir. Buz çok serttir. Eğer eski büyük dolgularınız varsa buz yediğiniz zaman çok kolay bir şekilde dişleriniz kırılabilir. Soğuk aynı zamanda dişlerinizin kamaşmasına sebep da olabilir.

    10. Beyaz Ekmek : Tükürükte bulunan amiloz enzimi karbonhidratları şekere çeviren enzimdir. Fakat şekeri zararlı kılan şey ağızdaki bakterilerin şekeriyemesi ve asit ortaya çıkarmasıdır.

     

    kaynak: gazeteyeniyuzyil.com

  • Diş Gıcırdatma Tedavisi İçin Öneriler

    Diş Gıcırdatma Tedavisi İçin Öneriler

    Diş gıcırdatma toplumumuz çok sık görülebilen bir sağlık sorunudur. Diş gıcırdatma nasıl tedavi edilir? makalemizde bu dertden kurtulmanıza yardımcı olacak tavsiyelere yer verdik.

    Diş gıcırdatma tedavisi için ilk önceliğiniz doktora başvurmak ve kendinize diş aparatı yaptırmak olmalıdır.

    dis_gicirdatma_tedavisi (1)Bu sorundan muzdaripseniz, bedeninizin susuz kalmaması önceliğiniz olmalıdır.
    Her gün ortalama 2-2,5 litre su içmeli, böylece sindirim sisteminizin düzenli çalışmasını temin etmelisiniz.

     

    Vitaminler
    Bedenin sağlıklı bir şekilde fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için beslenme çok önemlidir. B5 içeren gıdalar sofranız eksik olmasın.
    Balık ve tavuk yiyin. Bu yöntem gece yaşanılan diş gıcırdatmalarını önlemekte etkilidir.

     

    Kafeinin diş gıcırdatma sorununu tetikleyebileceği hiç aklınıza gelmiş miydi?
    Kahve, çay tiryakileri için kötü bir haber olabilir, fakat diş gıcırdatmadan kurtulmak için bu içeceklerden uzak durmalısınız.

    Diş Gıcırdatma Doğal Tedavi Yolları Tıklayınız

     

    dis_gicirdatma_tedavisi (2)

    Stres diş gıcırdatma denilince akla gelen ilk nedenler arasında yer alır.
    Sevdiklerinizle vakit geçirerek, spor yaparak, akupuntur, bionerji gibi alternatif yöntemlere
    başvurarak stresle baş edebilirsiniz.

    dis_gicirdatma_tedavisi (4)

    Yeterli potasyum tüketmek, diş gıcırdatmasından kurtulmakta yardımcınız olacaktır.
    Muz, portakal ve domates iyi birer potasyum kaynağıdır.
    Diş etlerine masaj yapıp, orda bulunan kasları gevşetmeye çalışmakta bu derde derman olabilecek yollar arasındadır.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Eksik Diş Şişmanlatıyor

    Eksik Diş Şişmanlatıyor

    Ağız ve diş sağlığına önem veren ülkelerde diş hekimine 6 ayda bir gitme zorunluluğu varken ülkemizde sürekli ertelenip, son ana kadar beklenmekte!

    Ağzımızda bulunan her bir dişin ayrı görevi olduğunu belirten Hospitadent Yönetim Kurulu Üyesi Dt. Selçuk Özbölük, “Birinin eksikliği sindirim sistemimizde problem yaratıyor. Eksik diş nedeniyle yeterince çiğnenmeyen ve öğütülmeyen besinler, bütün olarak yutulduğunda hazımsızlık, şişkinlik ayrıca gastrit ve ülser gibi mide problemlerine yol açıyor” dedi. Sağlıksız beslenme ve hareketsizliğin doğal sonucu olarak karşımıza çıkan obezitenin, başka bir nedeninin de diş eksikliği olduğunu söyleyen Dt. Selçuk Özbölük, “ Diş eksikliği nedeniyle iyi çiğnenmeden yutulan yiyeceklerin yağ olarak vücutta depolanıyor olması göz ardı edilemez” dedi. Diş eksikliğinden kaynaklanan problemlerin bununla bitmediğini, eksik bir dişin komşu dişleri etkileyip, boşluklara doğru ilerlemesine sebep olacağını ifade eden Dt. Selçuk Özbölük, buna bağlı olarak da kapanış bozuklukları ortaya çıkıyor. Tek taraflı çiğnemeler de ise tüm kuvvetin tek tarafa verilmesi çene eklemi ağrılarına yol açıyor. Sağlıklı bir çiğneme ancak çift taraflı ve dengeli yapıldığı zaman gerçekleşir. Bu nedenle eksik diş nedeniyle tek taraflı çiğneme varsa implant ya da protezlerle mutlaka telafi edilmelidir” diye konuştu. Eksik dişin beden sağlığımız dışında psikolojik olarak da bizi mutsuz ettiğini belirten ve ülkemizdeki 65 yaş üzeri dişsizlik oranının yüzde %67 olduğunu hatırlatan Selçuk Özbölük,“ Yetişkin bireylerin yedide birinde yetersiz ağız sağlığının psikolojik ve sosyal huzura etkisi olduğu, tat almayı, iletişimi, sosyal ilişkileri ve diğer günlük aktiviteleri azalttığı görülmüştür. Araştırmacılar yetişkinlerin diş kayıplarına olan reaksiyonlarını; öz-güven kaybı ve öz-imaj değişimi, yoksunluk, görünüşlerinden hoşnutsuzluk ve kendilerini daha ileri yaşlarda algılama şeklinde sıralamışlardır” dedi.

  • Diş sağlığında doğru bilinen 4 yanlış

    Diş sağlığında doğru bilinen 4 yanlış

    Sağlıklı bir vücut için ağız ve diş sağlığının önemi gözardı edilemez. Ancak doğru bilinen birçok yanlış düşünce, insanlarda kafa karışıklığına yol açıyor. Uzmanlar diş sağlığı ile ilgili, “Sert diş fırçası dişleri beyazlatır, diş taşlarını rutin temizletmeye gerek yoktur, her hamilelikte bir diş kaybedilir, düzenli diş fırçalamak iyi bir ağız bakımı için yeterlidir.” gibi bilgilerin kesinlikle yanlış olduğunu belirtti.

    Diş Hekimi Murat Zogun, ağız ve diş sağlığına ilişkin doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.
    Sert diş fırçası dişleri beyazlatır bilgisinin kesinlikle yanlış olduğunu söyleyen Zogun,”Çünkü önemli olan fırçanın sertliği değil, fırçalama tekniğidir.Diş fırçası, sentetik kıldan yapılma olmalıdır.Kişiye uygun diş fırçalarını konusunda diş hekimleri hastalarını bilgilendirirler. Doğru teknikle,düzenli olarak fırçalamak ağız ve diş bakımı açısından oldukça önemlidir.Diş beyazlatma; çeşitli nedenlerle renk değiştirmiş veya kişiye özel diş rengini bir kaç ton açmak için dişlerin yüzeyindeki gözenekli mine yapısında oluşan renkli organik ve inorganik maddelerin diş beyazlatma jelleri ile çözünmesi işlemidir.Bu nedenle dişlerin beyazlatılması da ancak diş hekimin uyguladığı yöntemle ya da ev tipi diş beyazlatma ile sağlanabilir.” dedi.

    Evde Diş Beyazlatmanın 7 Doğal Yolu İçin Tıklayınız!

    Ağız bakımı için sadece diş fırçalamak yetersiz kalır diyen Zogun, “Dişler ağız yüzeyinin yalnızca yüzde 25’ini kapladığı için, kalan yüzde 75’lik ağız yüzeyi fırça ve diş ipiyle yapılan temizlikten belli bir oranda yarar görüyor. Ulaşılamayan yüzeylerdeki bakteriler hızla çoğalarak dişlerin üzerine ve tüm ağıza yeniden yayılıyor. Bu sebeple bakteri plağına karşı etkili ve sürekli kullanıma uygun bir ağız gargarası, diş fırçası ve diş ipi ile günlük, etkin bir ağız temizliği yapılabiliyor.” diye konuştu.

    Her hamilelikte bir diş kaybedilir düşüncesinin yanlış olduğunu belirten Zogun, şunları ifade etti: “Anne adayında yetersiz kalsiyum alımı veya yeme bozukluğu varsa bebekler bu eksiği annenin kemiklerinden aldıkları kalsiyum ile gidermeye çalışırlar. Ancak dişlerden kalsiyum çözülmesi gibi bir durum kesinlikle doğru değildir. Hamilelikte meydana gelen diş kayıpları çoğunlukla annenin ağız bakımındaki ihmallerinden kaynaklanmaktadır. Hamilelik sırasında diş fırçalama, diş ipi ve üç ayda bir hekim kontrolü tavsiye ediliyor. İlk ve üçüncü üç ayda acil olmayan diş tedavilerinden kaçınmak gerekiyor. Ağız bakımlarını doğru ve düzenli yapan bir anne adayı için böyle bir durum söz konusu değildir.”

    Diş taşlarını rutin temizletmeye gerek yoktur fikrinin de yanlış olduğunu söyleyen Zogun, “Diş taşı temizliğinde diş yüzeyine ait olmayan maddeler (plak, diş taşı) temizlenir. Yani diş taşı temizliği yapılmış ya da yapılmamış olsun ağız ve diş bakımı yapılmadığı sürece diş taşlarının oluşumu kaçınılmazdır.Tabii ki düzenli ve doğru fırçalama diş taşı oluşumunun önüne geçiyor. Ancak oluşmuş diş taşlarının mutlaka hekim tarafından temizlenmesi gerekiyor.Bu temizliğinde rutin olarak 6 ayda bir yaptırılması gerekiyor.” diye konuştu.