Etiket: diş eti tedavisi

  • Diş Eti Çekilmesinin Bitkisel Tedavisi, Doğal Çözümü

    Diş Eti Çekilmesinin Bitkisel Tedavisi, Doğal Çözümü

    Diş eti çekilmesi neden olur? Evde bitkisel doğal çözümü var mıdır? Diş eti çekilmesinin bitkisel tedavisinde kullanılan bazı çözüm yöntemleri şunlardır:

    • Hindistan cevizi yağı
    • Susam yağı
    • Yeşil çay
    • Aloe vera
    • Şap
    • Misvak
    • Karbonat
    • Çay ağacı yağı
    • Kristal tuz
    • Hardal yağı
    • Limon yağı
    • Karanfil

    Özellikle Hindistan cevizi yağı ve susam yağı ile gargara yapılması, yeşil çay içilmesi ve aloe veranın jelinin diş etine sürülmesi yöntemleri; diş eti çekilmesinde en etkili bitkisel yöntemlerdir.

    Diş Eti Çekilmesinin Bitkisel Tedavisi, Doğal Çözümü | 1

    Diş Eti Çekilmesi Neden Olur?

    Diş eti çekilmesinin sebeplerinden bazıları şunlardır:

    • Yaşlanmış olma (özellikle 60 yaş ve sonrası)
    • Bazı genetik faktörler
    • Dişleri fırçalarken sert hamleler yapma
    • Hormonal sıkıntılar (ergenlik, hamilelik veya menopoz döneminde olma)
    • Şeker hastası olma
    • Ağız sağlığına özen göstermeme
    • Düzensiz ve sağlıksız beslenme

    Diş Eti Çekilmesi Nasıl Geçer?

    Diş eti çekilmesinin tedavi aşamasında kullanılan 4 farklı yöntem şunlardır:

    • Dişte oluşmuş olan tahribatın yok edilmesi
    • Diş hassasiyetinin ortadan kaldırılması
    • Diş eti çekme ameliyatının gerçekleştirilmesi
    • Diş eti için bitkisel yöntemler uygulanması

    Diş eti çekilmesinin nedenleri Tıklayın !

    Diş eti çekilmesi hakkında bilgi  Tıklayın !

    Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları Tıklayın !

    Sararmış dişler için Doğal diş beyazlatma Tıklayın !

  • Diş estetiğini ihmal etmeyin

    Diş estetiğini ihmal etmeyin

    Düzgün, beyaz ve bakımlı dişler kişinin kendine olan güvenini artırıyor; iş, aile ve arkadaş çevresinde daha sosyal bir insan olmasını sağlıyor. Öte yandan sağlıklı bir ağız, insanların iş hayatındaki performansını da olumlu etkiliyor. Her geçen yıl bu gerçeklerin daha fazla farkında olan Türk insanı da diş hekimlerinin kapısını daha fazla çalıyor, altı ayda bir diş kontrollerini ihmal etmiyor. Hatta diş estetiğinde talepler de hızla artıyor. Diş Hekimi Hakan Hepsev’e diş estetiğindeki son trendleri sorduk.

    DİŞ BEYAZLATMA

    Diş renginin birkaç ton açılması için uygulanan bu yöntem, diş ve diş etleri ile ilgili önemli sorunları çözümlenmiş hastalarda sadece estetik amaçlı olarak uygulanıyor. Diş Hekimi Hakan Hepsev, yöntemin ev tipi ve muayene tipi olarak iki şekilde uygulandığını belirterek şunları söylüyor: “Ev tipi beyazlatmada diş temizliği yapılan hastalarımızın diş ölçülerini alıp şeffaf kalıplar hazırlıyoruz. Beyazlatma malzemesi bu kalıpların içine konularak uygulanıyor. Hastalarımız evde bir film seyrederken ya da dinlenirken bu kalıpları ağızlarında taşıyor. Üç-dört gün üçer saatlik uygulama ile sonuca ulaşılıyor.” Muayenehane tipinde ise hastalara beyazlatıcı ışık altında 20-30 dakikalık seanslarla malzeme uygulanıyor. Diş Hekimi Hepsev, sonuçların beklentileri karşıladığını belirterek, “Bembeyaz dişler morallerini yükseltiyor. Ancak sigara ve boyayıcı maddeler zamanla geri dönüşüme yol açabiliyor. Bu nedenle iki yılda bir tedaviyi tekrarlamak gerekebiliyor” diyor.

    Geçmişte hastalar birtakım beyazlatma tozları, karbonat ya da çamaşır suyu gibi sakıncalı maddelerle dişlerini beyazlatmaya çalışırken, bugün diş ve diş etinin zarar görmesi engellenerek çok daha beyaz sonuçlar alınabiliyor.

    DİŞ ETİ ESTETİĞİ

    Diş etleri sağlıklı olduğu halde diş boylarının çok kısa olmasından yakınan hastalarda diş eti estetiği uygulanabiliyor. Pembe estetik de denilen bu yöntem, diş eti dokusunun dişlerin üzerini çok fazla örttüğü durumlarda da uygulanabiliyor. Diş Hekimi Hakan Hepsev, lokal anestezi ile uygulanan yöntemi şöyle anlatıyor: “Diş eti kesilerek ya da lazerle yakılarak yapılan uygulama tek seansta tamamlanıyor. Sonrasında ağrı şikayeti olmuyor. İşlemden sonra gerekirse dişler beyazlatılıyor ya da lamina veya zirkonyum porselenlerle daha da estetik hale getiriliyor.”

  • Gebelikte diş ve dişeti tedavisi

    Gebelikte diş ve dişeti tedavisi

    Diş Hekimi Semra Güler Beşer, ağız ve diş sağlığının devamlılığını sağlamak için yaşam boyu etkili ve yeterli bakım gerektiğini söyledi. Hamilelikte ise diş bakımının bir kat daha önem kazandığına işaret eden Beşer, bebeğin diş gelişiminin anne karnında başladığını kaydetti.

    Özel Bursa Bahar Hastanesi’nden Diş Hekimi Semra Güler Beşer, hamilelik döneminde annenin hem kendi sağlığı hem bebeğinin diş gelişimi için dengeli beslenmeye dikkat etmesi gerektiğini vurguladı. Beşer, diş sağlığı için protein, A vitamini (et, süt, yumurta, sarı sebze ve meyveler), C vitamini (narenciye, domates, çilek), D vitamini (et, süt, yumurta, balık) ve kalsiyumdan (süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler) zengin gıdaların yeterince alınması gerektiğini açıkladı. Beşer, şöyle dedi:

    “Bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılmalıdır. Kullanılan ilaçlar bebeğin diş sağlığının yanı sıra genel vücut gelişimini de olumsuz yönde etkileyebilecektir. Bebeğin diş sağlığı konusunda bilgili olmak, çocuğunuzun ömür boyu sağlıklı dişlere sahip olmasında ilk basamaktır. Hamilelik, tüm vücudun fiziksel ve psikolojik yönden pek çok değişikliklere uğradığı bir dönemdir. Ağzımız ise vücudun bu tür değişikliklerine karşı çok hassas olan bir bölgesidir. Anne adayı hamilelik süresince ister istemez devamlı bebeğini düşündüğü için kendi kişisel bakımını ihmal edebilir. Mide bulantıları ve kusmalar ağız içinde zararlı etkilere neden olur. Bazı yiyecek ve içeceklere karşı aşırı ilgi veya aşırı tiksinme duyulması sonucu ağız da bundan etkilenir.”

    “HAMİLELİKTE ANNE DİŞLERİNDEN KALSİYUM ÇEKİLMEZ”
    Hormonal etkiler sonucunda ağız içinde bazı değişimler olduğunu belirten Dt. Semra Güler Beşer, kandaki ve tükürükteki asit miktarı arttığı için dişlerin çürümesinin kolaylaştığını söyledi.

    Dişin çürümesinin, bakterilerin salgıladığı asitlerle dişin yumuşaması anlamına geldiğine işaret eden Beşer, hamileliğin erken safhalarında diş etlerinde şişlikler, kızarıklıklar gözlenebildiğini, bu şekildeki diş etinin oldukça hassas ve kolayca kanadığını dile getirdi. Halk arasındaki, ‘Hamilelik döneminde annenin dişlerinden kalsiyum çekildiği ve bu nedenle her bebeğin anneye bir diş kaybettireceği’ anlayışının yanlış olduğuna dikkat çeken Dt. Beşer, hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulmasının dişlerin çabuk çürümesine uygun bir ortam oluşturduğunu kaydetti.

    Beşer, hamilelikte dişlerin daha çabuk çürümesinin sebeplerini şöyle sıraladı: “Bebek beklenen dönemde tatlıya, abur cubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilmesi, ilk aylarda görülen kusmalardan sonra annenin ağız bakımına yeterince özen göstermemesi, gebelik hormonlarının (östrojen, progesteron) etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan annenin, dişlerini fırçalamaktan kaçınması sayılabilir. Bu nedenlerden dolayı, bu dönemde diş sağlığına daha fazla özen göstermek gerekir.”

    GEBELİKTE DİŞ VE DİŞETİ TEDAVİSİ
    Hamilelik süresince rutin muayene ve diştaşı temizliği yapılabildiğini anlatan Beşer, acil olmayan tedavilerin yalnızca gebeliğin ikinci trimesterinde (hamileliğin her üç aylık bölümü) yapıldığını kaydetti. Acil tedavilerin hamileliğin her trimesterinde yapılabildiğini belirten Dt. Semra Güler Beşer, “Herhangi bir anestezi ve ilaç kullanımı söz konusu olduğunda kadın doğum uzmanı ile istişare yapılmalıdır. Diş röntgen filmleri ise ancak çok acil olan durumlarda anne adayına kurşun önlük giydirilerek alınabilir.

    Hamile olmayı düşünen veya hamile olan her kadın, mutlaka bir diş hekimi kontrolünden geçmeli, ağız sağlığı için neler yapması veya yapmaması gerektiğini öğrenmeli ve gereken tedavilerini yaptırmalıdır. Bu, hem annenin hem de çocuğunun sağlığı için çok önemlidir. Genellikle acil olmayan işlemler hamilelik sürecinde yapılabilir. Ancak herhangi bir diş tedavisi için en uygun zaman 4. ve 6. aylar arasıdır. Şiddetli ağrının eşlik ettiği acil durumlarda tedavi hamileliğin herhangi bir döneminde yapılabilir. Anestezi ve ilaç verilmesini gerektiren durumlarda jinekolog ile irtibat kurulmalıdır. Ertelenebilecek işlemler doğumdan sonraya bırakılmalıdır. Eğer dişlerde derin diştaşı birikimi varsa diş hekimi tarafından elimine edilmelidir. Diğer diş tedavilerinde olduğu gibi diştaşı temizliği de özellikle hamileliğin ikinci üç ayında yapılmalıdır.” diye konuştu.

    İyi bir beslenme ile beraber yeterli ağız diş bakımı yapılırsa, hamilelik döneminde normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşılmayacağının altını çizen Dt. Beşer, hamilelik sırasında beslenme, hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için önemli olduğunu vurguladı. Beşer, hamilelikte bebeğin diş gelişiminin 5. ve 6. haftalarda başladığına işaret etti.

    CİHAN

  • Gülüş estetiği

    Gülüş estetiği

    Gülmek her insanın gündelik hayatının bir parçasıdır. Dikkat çekici bir diş yapısı ve estetik gülüşün, hayatın her alanında önem kazanmaya başlaması, başarıyı olumlu yönde etkileyen bir faktördür. Özellikle iş görüşmelerinde ve yeni tanışılan kişiler üzerinde olumlu etki yaratan samimi bir tebessüm, kişiye sosyal ilişkilerinde de pozitif değer katan bir iksirdir adeta! Her an kolayca yapılması mümkün olan bu eylemin iş yaşamında düzgün ve dikkat çekici olmasının, kılık kıyafet kadar önemli olduğu gerçekliğini de unutmamak gerekiyor. Gülüş estetiği ve ideal bir diş yapısının meslek hayatında çok önemli bir yeri olduğunu söyleyen Diş Hekimi Arzu Yalnız “Mesleğe Göre Gülüş Estetiği” ne dikkat çekiyor.

    Mesleğe göre gülüş estetiği tasarlayan Dt. Arzu Yalnız, gülüş tasarımının kişilerin toplumdaki statülerini belirlemede öncelikli etmen olduğunu söylüyor. Son yapılan araştırmalara göre yeni tanışılan kişilerin ilk önce gülüşleriyle ön plana çıktığına ve gülüş estetiğinin önemine de dikkat çekiyor. Gülüş estetiğini “Sanatın Bilimle Buluştuğu Nokta” olarak ifade eden Dt. Arzu Yalnız, gülüşün insan ilişkilerinde de önemli bir yeri olduğunu belirtiyor. Özgüven ve diş yapısı arasındaki ilişki, gün geçtikçe daha çok önem kazandığını, özellikle meslek sahibi kişilerin bu yöntemleri daha çok tercih ettiğini söylüyor.

    Dt. Arzu Yalnız gülüş estetiği örneklerini mesleklere göre şöyle sıralıyor:

    Çekici Gülüş

    Bu teknikte ön dişler diğer dişlere göre fark edilebilir derecede daha uzundur. Aslında dişlerin doğal görünümü de bu şekildedir ama zamanla bu dişler kısalıp aşınarak kişiye yaşlı bir ifade katabiliyor. Bu dezavantajlı durumu gülüş estetiği uygulamaları ile avantaja dönüştürmek mümkündür. Mankenlik, fotomodellik, modacı, şarkıcılık, gibi mesleklere sahip kişiler üzerinde uyguladığımız bu teknik sayesinde kişiye daha dinamik ve çekici bir gülümseme kazandırıyoruz.

    İkna Edici Gülüş

    Yuvarlak hatlı ve bombeli bir diş yapısı olan bu tarz, diğerlerine oranla daha beyaz bir renklendirme ile kişiye ideal bir görünüm kazandırır. Satış temsilcisi, avukat, pazarlamacı, psikolog gibi mesleklere sahip kişilerde daha çok bu tekniği uyguluyoruz.

    Entelektüel Gülüş

    Bu teknikle oluşturduğumuz gülüş estetiğinde, dişleri yatay çizgi üzerine sıralanmış bir görünüme kavuşturuyoruz. Çünkü bu gülümseme kişiye bilgili ve olgun bir gülüş ifadesi veriyor. Bu gülümsemede alt dudak ve dişlerin daha çok vurgulanacağı bir görünüm sağlanmaya çalışılmaktadır. Daha çok akademisyen, öğretmen, gazetecilik, devlet sanatçıları, yazarlık, psikolog, tarihçi gibi mesleklere mensup kişiler bu gülüş tekniğini tercih ediyor.

    Otoriter Gülüş

    Bu gülüş şekli daha çok yöneticilik yapan kişilerde olması gereken bir tarzdır. Bu tarz gülüşlerde keser dişlerin daha köşeli, köpek dişlerin ise daha sivri olduğu bir diş yapısı tercih edilmektedir. Bu teknikle kişilerin daha otoriter bir görünüme sahip olmasını sağlıyoruz. Bu gülüşü daha çok; CEO, Yönetim kurulu üyesi, akademisyen, öğretmen, hakimlik gibi meslek grubuna mensup kişiler üzerinde uyguluyoruz.

    Sportif Gülüş

    Bu gülümseme şekli kişiye samimi, sıcak ve ayrıştırıcı bir ifade kazandırıyor. Orta kesici dişler yan keserlere göre çok az daha uzun bir yapıdadır. Bu gülüş kişiye ne çok çocuksu, ne de çok ciddi bir ifade katar. Bu gülüş tekniğini daha çok; reklamcılık, spor eğitmenliği, halkla ilişkiler, turizm ve otelcilik, doktor, mühendis, hemşire, mimarlık, çocuk bakıcılığı, sinema ve televizyonculuk gibi meslek gruplarına mensup kişiler üzerinde uyguluyoruz.

  • Diş eti çekilmesinin nedenleri

    Diş eti çekilmesinin nedenleri

    Diş eti dokusunun normal sınırı olan mine-sement birleşiminden başka bir deyişle kron-kök sınırından apikal yöne, yani diş köküne doğru sıyrılmasına diş eti çekilmesi ya da tıp dilinde diş eti atrofisi denir. Dişeti çekilmesinin birçok nedeni vardır ve önlem alınmadığı zaman diş kayıplarına neden olmaktadır.

    Diş eti çekilmesinin sebepleri nelerdir?
    – Yaşlanma,
    – Yanlış diş fırçalama,
    – Diş taşları ve bakteri plağı,
    – Diş arkı (diş dizisi) üzerindeki diş veya dişlerin, diş arkı dışında yer almaları ve çarpık, düzensiz, rotasyona uğramış (dönmüş) olmaları,
    – Diş eti iltihabı veya periodontitis sonucunda diş eti kenarında meydana gelen iltihaplı ve dejeneratif değişimler,

    – Periodontal cepler ve büyümüş diş etlerinin ortadan kaldırılması amacıyla yapılan bazı diş eti operasyonları sonrasında,
    – Okluzal travmalar (yüksek ya da hatalı yapılmış kron, köprü, dolgulu dişlerde ve bruksizm denen diş sıkma ve gıcırdatma vakalarında,
    – Dudak, yanak kas bağlantılarının diş etlerine yakın olmaları,
    – Dişler arasına gereksiz ve çok fazla kürdan, toplu iğne vb. cisimler sokulup kurcalanması, diş etinin tahriş ve tahrip edilmesi.
    Söz konusu bu nedenler arasında çok önemli yer tutan diş taşları ve bakteri plağı (diş yüzeyine yapışan, gözle görülmeyen, gıda artıkları ve bakterilerin birlikte oluşturduğu yapışkan bir tabaka) detartraj da denen diş taşı temizliği veya gerekiyorsa diş eti altında, daha derinde bulunan diş taşları ve oluşumların uzaklaştırılması amacıyla yapılan subgingival küretaj işlemiyle temizlenmelidir.
    Dişeti seviyesindeki ya da üzerindeki görünür diş taşları çeşitli görevleri ve biçimleri olan el aletleri ya da ultrasonik cihazlar ile temizlenir. Daha derinlerdeki, diş eti altındaki, kök yüzeyindeki gözle görülmeyen diş taşları, granülasyon dokusu (bozulmuş, hastalıklı nedbe dokuları) ve nekrotik (ölü) sement dokusunun ortadan kaldırılması ve temizliği işlemine de subgingival küretaj denir ve dişe, küretaj yapılan bölgeye ve dişin yüzeyine uygun farklı şekil, büyüklük ve amaçtaki ‘küret’ denen el aletleri yardımıyla yapılır.

    Dişlerimizi beyazlatmak için sert fırçalamayalım!
    Dişlerinizin renginden, şeklinden ve boyutundan memnun musunuz ?
    Gülümsemeniz özgüveninizdir
    Dişhekimliğinde Lazer Kullanımı ve Dişeti Hastalıkları

  • Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları

    Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları

    Hamilelikte oluşan dişeti hastalıkları

    1) Hamilelikte meydana gelen dişeti problemleri nelerdir?

    Hamilelikte hormon seviyeleri belirgin bir şekilde artmaktadır. Progesteron seviyesi mensturasyon siklusundaki seviyesinden 10 kat, östrojen seviyesi ise 30 kat daha yüksek seviyelerde seyretmektedir. Hamilelikte gözlenen hormon seviyelerindeki bu değişime bağlı olarak dişeti problemlerinin oluşma riski de artmaktadır. Bu dönemde, ağız hijyen eksikliğine bağlı olarak meydana gelen plak birikiminin ve buna bağlı gelişen dişeti iltihabının yani gingivitislerin hamilelerde, hamile olmayan bireylere göre daha şiddetli seyrettiği görülmektedir. Yapılan çalışmalarda hamilelikte gingivitis görülme sıklığının %50 ila %100 arasında değiştiği bildirilmiştir. Bu dönemde dişetlerinde fırçalama esnasında veya kendiliğinden kanama, renk değişikliği yani kızarıklık, şişlik, yumuşama ve hatta hamilelik epulisi olarak adlandırılan lokal dişeti büyümeleri meydana gelebilmektedir.

    2) Hamilelikte meydana gelen dişeti problemleri nasıl önlenir?

    Bilindiği gibi, etkili ve yeterli plak kontrolü tüm bireyler için büyük önem taşımaktadır. Ancak hamilelikte bu konuda çok daha dikkatli olunmalı ve ağız hijyeni işlemlerine ve maksimum plak kontrolüne özen gösterilmelidir. Doğru, etkili ve yeterli diş fırçalamanın yanısıra diş ipi ve ara yüz fırçası kullanılarak sadece görülen yüzeylerin değil ara yüzlerde biriken plağın da uzaklaştırılması gerekmektedir. Ayrıca hamilelik öncesinde periodontal değerlendirme yapılmalı ve dişeti hastalığı mevcut ise kesinlikle tedavi edilmelidir.

    3) Hamilelikte meydana gelen dişeti problemleri nasıl tedavi edilir? Antibiyotik ve ağrı kesiciler kullanılabilir mi?

    Hamilelikte meydana gelen dişeti iltihabı, başlangıç periodontal tedavisi denilen ağız hijyeni eğitimi, diştaşı temizliği ve profesyonel cila işlemlerinin uygulanmasıyla birlikte kontol altına alınabilmektedir. Bu söz konusu işlemler baslangıç halindeki dişeti iltihabının tedavisinde yeterli olacaktır. Ancak hamilelik epulisi dediğimiz lokalize dişeti büyümesi varsa ve bu hastanın çiğneme veya yemek yeme fonksiyonlarını engelliyorsa cerrahi olarak uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu işlemler hastanın ağrı duymaması için lokal anestezi uygulaması ile yapılır. Hamilelikte de lokal anestezik maddeler güvenle kullanılabilmektedir. Ayrıca hastalara cerrahi işlemler sonrasında veya mevcut problemin tedavisine destek olmak amacıyla penisilin, sefalosporin ve eritromisin türevi antibiyotikler; parasetamol türevi ağrı kesiciler güvenle reçete edilebilir.
    Hamilelikte tetrasiklin, siprofloksasin ve aminoglikozidler hem bebeğin dişlerinde hem de diğer organlarında harabiyete neden olabileceğinden kesinlikle tercih edilmez.

    4) Tedavi edilmeyen dişeti hastalıkları hamilelikte ne gibi problemler yaratabilir?

    Tedavi edilmeyen periodontal hastalıkların hamile bireylerde ciddi bir erken doğum riski oluşturduğu (37 haftadan önce doğumun gerçekleşebileceği) ve düşük doğum ağırlığında bebeklerin (2,5 kg’dan az) dünyaya gelebilme riskinin bulunduğu ortaya konmuştur. Periodontal hastalığa sahip hamilelerde periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran düşük doğum ağırlıklı bebeklerin dünyaya gelme riski 7,5 kat daha fazladır. Yine periodontal açıdan sağlıklı bireylere nazaran periodontitisli hamilelerde 5 kat daha fazla 35 haftadan önce ve 7 kat daha fazla 32 haftadan önce erken doğum riski olduğu bildirilmiştir.

    5) Hamilelerde dental tedaviler hangi dönemde yapılmalıdır?

    Diş çürüklerinin tedavisi (dolgu uygulaması) şeklindeki kısa süreli dental uygulamalar hamileliğin her döneminde yapılabilir. Ancak daha uzun süreli işlemler (operasyon, diş çekimi) 14. haftadan sonra yapılmalıdır. Çünkü ilk trimesterde (hamileliğin ilk 3 ayı) bebeğin organlarının gelişimi söz konusudur. Son trimesterde (hamileliğin son 3 ayı) ise vena cava kompresyonu sendromuna bağlı olarak ana damarlar üzerine baskı olması sonucu hastada senkop gelişerek erken doğum gerçekleşebilir, çünkü bu dönemde uterus dış uyaranlara karşı oldukça hassastır. Bu nedenle uzun süreli tüm dental işlemler 2. trimesterde (3-6. aylar arasında) daha güvenle uygulanabilmektedir.

    6) Hamilelerde diş çekimi yapılabilir mi?

    Evet diğer tüm bireylerde olduğu gibi diş çekimi de hamilelikte güvenle yapılabilir. Diş çekimi dolguya göre daha invaziv bir işlem olduğundan genellikle 2. trimesterde yapılması önerilmektedir.

    7) Radyografi alınabilir mi?

    Hamilelikte de normal bireylerde olduğu gibi radyografi alınabilmektedir. Ancak klinik pratikte zorunlu olmadıkça radyografi alınması tercih edilmemektedir. Radyografi alınması gerekiyorsa 2. trimesterde kurşun önlük koruyucu giydirildikten sonra alınması daha güvenlidir. Alınacak radyografilerin panoromik filmlerden ziyade problemli bölgeye yönelik lokal periapikal radyografiler şeklinde olması daha uygun olacaktır. Yine, az dozda radyasyon alınması için bu periapikallerin dijital olarak alınması eğer dijital imkanı yoksa hızlı filmlerle düşük dozda poz alınarak analog görüntüleme yapılması uygundur.

  • Dişhekimliğinde Lazer Kullanımı ve Dişeti Hastalıkları

    Dişhekimliğinde Lazer Kullanımı ve Dişeti Hastalıkları

    Lazer, hayatımızın birçok alanında kullanıldığı gibi, diş hekimliğinde de tedavinin bir parçası olarak kullanılmaktadır.

    Diş Eti Çekilmesi

    – Diş eti çekilmesi nasıl tedavi edilir ?
    – Diş eti çekilmesini nasıl önleyebiliriz ?
    – Diş eti çekilmesi nedir ?
    – Diş eti neden çekilir ?
    – Diş eti çekilmesi tedavi edilmezse ne olur ?
    – Diş etleri çekilen kişi dişlerini nasıl fırçalamalı ?
    – Çekilen diş etinin nasıl bir görüntüsü olur ?

    Lazer ile dişe ve dişetlerine temas etmeden çalışmak mümkün olabildiği için titreşim ve sürtünmeye bağlı ağrı ve hassasiyet oluşmaz. Bu nedenle lazer uygulamaları, diş hekimi korkusu olan hastalarda dişhekimlerinin de tercih ettiği en güncel tedavi türüdür.

    Lazer; Diş çürüklerinin temizlenmesi, dişetlerinin simetri ve seviyelerinin düzeltilmesi, küçük cerrahi tedaviler, uçuk ve aft tedavisi, hassas dişlerin tedavisi, kanal tedavilerinde dezenfeksiyon işlemleri, dişlerin beyazlatılması ve estetik diş hekimliği uygulamaları gibi pek çok tedavi alanında kullanmaktadır.Diş taşı temizliği sonrası yapılan lazer uygulamaları sayesinde oluşan dezenfeksiyon ile hızlı bir doku iyileşimi ve sağlıklı dişetlerinin devamlılığı sağlanabiliyor.Lazer destekli başlagıç dişeti tedavileri daha ileri tedavi yöntemlerinden koruyor.

    Lazer, hastaların acısını azalttığı gibi, tedavi süresini de kısaltarak zamandan tasarruf etmeyi sağlıyor. Üstelik, artık diş hekimi korkusu olan hastalarıda dişhekimi koltuğunda daha rahat oturuyor.Ancak,lazer ile diş tedavisinde dişhekiminin lazer eğitimi almış olması ve lazeri etkili ve komplikasyonsuz olarak kullanım tecrübesine sahip olması na dikkat etmek gerekir.

    Gingivitis, dişetinin iltihabi hastalığıdır. Bu aşamada iltihap sadece dişetini etkiler ve henüz alttaki kemik dokusunda kayıplar yoktur. Bu nedenle röntgen filmlerinde herhangi bir belirti göstermez. Gingivitisin daha ileri bir dişeti rahatsızlığına dönüşmemesi için, 6 ayda bir yapılacak diştaşı temizliği ve lazer uygulamaları gerekir. Diştaşı temizliğini takiben lazerli dezenfeksiyonların gingivitis tedavisini önemli oranda desteklediği bilinmektedir. Gingivitis bu sayede daha ileri bir dişeti ameliyatı gerektiren hastalığa dönüşmez.

    Periodontitis ise, (halk arasında “piyore” diye de bilinen ) dişi çevreleyen kemikte erimelere neden olan bir dişeti hastalığıdır. Bu hastalık, dişlerin etrafında abseler oluşmasına, dişlerin sallanmasına, dişlerin yer değiştirmeye başlamasıyla dişler arasının yelpaze gibi açılarak birbirinden uzaklaşmasına ve en sonunda dişlerin kaybına neden olur. Dokulardaki bu yapısal değişiklik “periodontal cep” diye adlandırılır. Periodontitisin tedavisinde dişeti ameliyatı ve lazer ile hastalıklı dokuların temizlenmesi gerekir.

    Periodontitis, bazı ender formları dışında, çok yavaş ilerleyen bir hastalıktır. Uzun yıllar sinsice varlığını sürdürebilir. Tüm bu zaman içinde, lenf ve kan yoluyla yayılarak, tüm vücudu ve önemli organları etkileyen bir enfeksiyon odağı olma özelliği taşır.

    Eğer, ailede erken yaşta diş kayıpları, dişeti çekilmeleri, dişlerin sallanması, dişlerin uzaması ve dişeti hastalığı söz konusuysa kişilerin lazer tedavisini dişhekimlerinden talep etmeleri gerekmektedir. Yapılan dişeti tedavileri sonrasında iyi bir ağız hijyeni devamı ve hastalığın tekrarlamamsı için döner başlıklı diş fırçası kullanmak şarttır.

    Dr. Okan Acar
    Dişeti Hastalıkları Uzmanı

    İlginizi Çekebilir;

    Lazer ile Diş Tedavisi
    – Lazer ile diş beyazlatma nasıl yapılır ?
    – Lazer ile ne tür diş sorunlarından kurtulabiliriz ?
    – Lazer ile diş tedavisi kimlerde kullanılabilir ?
    – Diş tedavilerinde lazer nasıl kullanılır ?
    – Lazer ile diş tedavisinin klasik yöntemlere göre avantajları nelerdir ?

    Dişlerimizi beyazlatmak için sert fırçalamayalım!

    Dişlerinizin renginden, şeklinden ve boyutundan memnun musunuz ?