Etiket: dermatolog

  • Dermaplaning Nedir? Ne İşe Yarar?

    Dermaplaning Nedir? Ne İşe Yarar?

    Dermaplaning, cilt bakım dünyasında sıkça duyulan ve birçok kişi tarafından tercih edilen bir yöntem olarak ön plana çıkıyor. Özellikle sivilce izleri gibi cilt kusurlarıyla başa çıkma amacını güden bu minimal invaziv prosedür, genç ve sağlıklı bir cilt görünümü elde etme konusunda vaatlerde bulunuyor. Bu yazıda, dermatolog Dr. Anna Guanche, estetisyen Kerry Benjamin ve plastik cerrah Dr. Andrew Ordon’un uzman görüşlerini temel alarak, dermaplaningin sivilce izleri üzerindeki etkilerini ve evde derma rulosu kullanımını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Cilt bakımında yeni bir adım atmaya hazır mısınız? İşte dermaplaningin derinlemesine keşfi ve cildiniz için uygun bakımı sağlamanın ipuçları.

    Dermaplaning, cilt bakımının popüler bir yöntemi olup, sivilce izleri gibi cilt kusurlarının giderilmesine yardımcı olduğu iddia edilen minimal invaziv bir prosedürdür. Bu yöntemi kullanarak, daha genç ve sağlıklı bir cilt ortaya çıkarma amacı güdülmektedir. Bu yazıda, dermatolog Dr. Anna Guanche, estetisyen Kerry Benjamin ve plastik cerrah Dr. Andrew Ordon’un görüşlerine dayanarak, dermaplaningin sivilce izleri üzerindeki etkilerini ve kullanımını inceleyeceğiz.

    Dermaplaning Nedir?

    Dr. Anna Guanche’ye göre, dermaplaning, hasar görmemiş cildi ortaya çıkarmaya yardımcı olur ve cilt kusurlarının, özellikle sivilce izlerinin görünümünü azaltabilir. Bu kozmetik prosedür, cildin üst katmanlarını nazikçe tıraş ederek gerçekleşir, böylece daha genç ve sağlıklı bir cilt ortaya çıkar.

    dermaplaning
    dermaplaning

    Nasıl Çalışır?

    Plastik cerrah Dr. Andrew Ordon’a göre, dermaplaning, cildi eksfoliye ederek ve dış tabakayı kaldırarak çalışır. Bu işlem, dermisin üst katmanındaki düzensiz yara izlerinden sorumlu olan kolajen demetlerini parçalar ve aynı zamanda daha fazla kolajen üretimini uyararak onarım sürecini başlatır. Ancak, Dr. Ordon uyarıyor ki, dermaplaning sivilce izlerini tamamen ortadan kaldırmayabilir ve etkinliği kişisel faktörlere bağlı olarak değişebilir.

    Kimin İçin Uygundur?

    Dermaplaning, genellikle tüm cilt tipleri için güvenli kabul edilir. Koyu ten tonları dahil olmak üzere herkes bu prosedürü uygulayabilir. Dr. Ordon’a göre, dermaplaning özellikle koyu ciltler için etkili olabilir, çünkü cildin donuk görünmesine neden olabilen koyu renkli tüyleri anında yok eder. Ayrıca, dermaplaningin sivilce izlerinden donuk, kuru ve güneşten zarar görmüş cilde kadar çeşitli cilt sorunlarına çözüm olabileceğini belirtiyor.

    Derma Rulosuyla Sivilce İzleri Tedavisi

    Sivilce izlerini tedavi etmek için derma rulosu kullanmak da bir seçenektir. Evde kullanılabilir bir cihaz olan derma rulosu, ufak iğnelerle kaplı bir tambur şeklinde gelir. Ancak, kullanmadan önce dikkate almanız gereken bazı önemli adımlar bulunmaktadır.

    Nasıl Kullanılır?

    Dr. Ordon, derma rulosu kullanmadan önce yüzünüzü dikkatlice temizlemenizi ve kurulamanızı öneriyor. Ardından, derma rulosunu 45 derecelik bir açıyla tutarak, yumuşak ve hafif darbelerle kullanmalısınız. Aşırı baskıdan kaçınmalı ve her zaman tüylerin uzama yönünde hareket etmelisiniz.

    Tedaviyi Güçlendirmek İçin İpuçları

    Derma rulosu tedavisini daha etkili hale getirmek için, temizledikten sonra hyaluronik asit, kök hücreler veya peptitler gibi kolajen artırıcı bir serum uygulayabilirsiniz. Bu, mikro iğneleme işleminden elde edilen avantajları maksimize edebilir ve cildinizin daha hızlı iyileşmesine katkıda bulunabilir.

    Riskler ve Yan Etkiler

    Aktif sivilce, sedef hastalığı, egzama veya iltihaplı cilt gibi durumlarınız varsa, derma rulosu kullanmaktan kaçınmalısınız. Ayrıca, cildinizi temiz ve sterilize edilmiş bir derma rulosu ile işleme tabi tutmalısınız. Herhangi bir endişeniz veya belirsizliğiniz varsa, bir cilt bakım uzmanına danışmak en iyisidir.

    Dermaplaning ve Mikrodermabrazyon Karşılaştırması

    Dermaplaning ve mikrodermabrazyon, cilt bakımında benzer sonuçlar elde etmeye yönelik iki farklı yöntemdir. Dermatolog Dr. Anna Guanche’ye göre, mikrodermabrazyon, cildin üst katmanını makine kullanarak kaldıran bir eksfoliasyon yöntemidir. Öte yandan, dermaplaning, cerrahi bir neşter veya ustura kullanarak cildin üst katmanlarını tıraş etmeyi amaçlar.

    Cilt Hassasiyeti

    Dr. Ordon’a göre, dermaplaning genellikle daha yumuşak bir prosedürdür ve hassas ciltlere daha uygun olabilir. Mikrodermabrazyon ise daha aşındırıcı olabilir, bu nedenle cilt hassasiyetinizi göz önünde bulundurmalısınız.

    Cilt Tipi

    Cilt tipinize göre seçim yapmak önemlidir. Yağlı veya akneye yatkın ciltler için mikrodermabrazyon daha uygun olabilir, çünkü gözenekleri açabilir ve sivilce görünümünü azaltabilir. Dermaplaning ise kuru veya donuk cilde sahip olanlar için daha faydalı olabilir.

    Tedavi Derinliği

    Mikrodermabrazyon, dermaplaningden daha agresif olabilir ve cildin daha derinlerine nüfuz edebilir. Derin sivilce izleriniz varsa, mikrodermabrazyon daha etkili sonuçlar sağlayabilir.

    Sonuç: Dermaplaning Evde Güvenli Mi?

    Derma silindirleri evde kullanıma uygun olsa da, derma rulosu ile işlem yapmayı düşünüyorsanız, Dr. Guanche bir uzmana gitmenizi öneriyor. Yüzünüzde keskin bir bıçak kullanmanın her zaman risk içerdiğini ve ciddi bir cilt enfeksiyonuna neden olabileceğini vurguluyor. Öte yandan, Dr. Ordon, uygun önlemlere uyulduğu sürece evde derma rulosu kullanmanın güvenli olabileceğini belirtiyor. Ancak, teknikleri, riskleri ve araçları öğrenmek için kapsamlı bir araştırma yapmalısınız ve herhangi bir belirsizlik durumunda bir cilt bakım uzmanından yardım almalısınız.

    Son Tavsiye: Dermaplaning, sivilce izleri için etkili bir çözüm olabilir, ancak herkesin cilt tipi farklıdır. İşlem öncesinde bir uzmana danışmak ve doğru teknikleri uygulamak önemlidir. Evde derma rulosu kullanacaksanız, kaliteli bir ürün seçmek ve hijyen kurallarına uygun olarak kullanmak önemlidir. Cildinizin sağlığını ön planda tutarak, istediğiniz sonuçlara güvenli bir şekilde ulaşabilirsiniz.

    Çukurlaşmış Sivilce İzleri ve 6 Tedavi Yöntemi

  • Ben Aldırma Nedir? 6 Adımda Nasıl Yapılır? Fiyatları

    Ben Aldırma Nedir? 6 Adımda Nasıl Yapılır? Fiyatları

    Ben aldırma operasyonu, cilt üzerindeki benign tümörleri veya lezyonları çıkarmayı amaçlayan bir cerrahi işlemdir. Genellikle estetik veya sağlık nedenleriyle tercih edilen bu operasyon, melanosit hücrelerinin birikmesi sonucu oluşan pigmentli lezyonlar olan benlerin çıkarılmasını içerir. Bu makalede, ben aldırma operasyonunun ne olduğunu, benlerin nasıl oluştuğunu ve benlerin kanserle ilişkisini anlatarak, operasyon öncesinde, sırasında ve sonrasında dikkate alınması gereken önemli bilgileri ele alacağız. Ayrıca, lazerle ben aldrma operasyonunun nasıl gerçekleştirildiği, iyileşme süreci ve operasyon sonrası dikkat edilmesi gereken noktalar gibi konuları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Sağlıklı bir cilt için ben aldırma operasyonunun önemi ve bu konuda merak edilenler için bu makale rehber niteliğinde olacaktır.

    Ben Aldırma Operasyonu Nedir?

    Ben aldırma operasyonu, cilt üzerinde bulunan benign (iyi huylu) tümörlerin veya lezyonların cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Bu operasyon genellikle estetik veya sağlık nedenleriyle yapılabilir. Benler, genellikle melanosit adı verilen hücrelerin birikmesi sonucu ortaya çıkan pigmentli lezyonlardır.

    Benler Nasıl Oluşur?

    Benler genellikle melanosit hücrelerinin ciltte kümelendiği yerlerde oluşur. Melanositten kaynaklanan pigment melanin, cilde rengini verir. Genetik faktörler, güneş maruziyeti ve hormonal değişiklikler, benlerin oluşumunda etkili faktörlerdir.

    Benin Kanser Olup Olmadığına Dair Belirtiler Nelerdir?

    Genellikle benign olan benler, malign melanom adı verilen cilt kanseri türüne dönüşebilir. Bir benin kanserli olup olmadığını belirlemenin anahtarı, ABCDE kriterleridir: Asimetri (asimetri), Sınırlar (borders), Renk (color), Çap (diameter) ve Evrim (evolution). Eğer bir ben bu özelliklere sahipse, derhal bir dermatologa başvurmak önemlidir.

    Ben Aldırma Operasyonu Nasıl Yapılır?

    Ben aldırma operasyonu, lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Doktor, benin tipine ve büyüklüğüne bağlı olarak çeşitli teknikleri kullanabilir. Bu teknikler arasında kesme (cerrahi çıkarma), elektrokoter, kriyoterapi (soğukla tedavi) ve lazerle ben aldırma bulunabilir.

    ben aldırma
    ben aldırma

    Ben aldrıma operasyonu, genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirilen bir cerrahi işlemdir. İşlem, benin türüne ve büyüklüğüne bağlı olarak farklı teknikler içerebilir.

    İşte ben aldırma operasyonunun adım adım nasıl yapıldığına dair genel bir rehber:

    1. Muayene ve Değerlendirme:
      • İlk adım, doktorun beni muayene etmesi ve benin tipini, büyüklüğünü, rengini, şeklini ve diğer özelliklerini değerlendirmesidir.
      • Dermatolog, benin benign (iyi huylu) olduğunu teyit eder ve operasyon için uygun olduğunu belirler.
    2. Anestezi:
      • Operasyon lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Bu, benin çevresindeki bölgeyi uyuşturarak hastanın operasyon sırasında ağrı hissetmemesini sağlar.
    3. Kesme veya Lazer Kullanımı:
      • Cerrahi çıkarma yöntemi seçilirse, doktor beni çıkarmak için bir cerrahi bisturi kullanabilir.
      • Lazerle ben aldrma tercih edilirse, lazer cihazı benin üzerinde gezdirilerek lazer ışığı kullanılır. Bu yöntem, benin çıkarılmasını ve aynı zamanda kanamayı azaltmayı sağlar.
    4. Dikiş Atma veya Kapatma:
      • Benin çıkarılmasının ardından, cerrahi kesim kapatılır. Küçük benlerde genellikle dikiş atılmayabilir, ancak daha büyük benlerde dikişler kullanılabilir.
    5. Yara Bakımı:
      • Operasyon sonrasında yara iyileşmesini hızlandırmak ve enfeksiyon riskini azaltmak için doktorun önerdiği yara bakımı yönergelerine dikkat edilmelidir.
      • Bu, belirli bir süre boyunca yara bölgesini temiz ve kuru tutmayı içerir.
    6. İzleme ve Kontrol:
      • Operasyon sonrasında doktor, iyileşme sürecini izlemek ve gerekirse kontrol muayeneleri yapmak için belirli bir takip programı önerebilir.

    Her ben aldrma operasyonu vakası benzersizdir ve bu adımlar, her hasta için özelleştirilebilir. Bu nedenle, operasyon öncesi detaylı bir danışma ve değerlendirme süreci önemlidir. Operasyonun amacı, benin çıkarılmasıyla estetik bir düzeltme yapmaksa, bu işlem genellikle hızlı bir şekilde tamamlanabilir. Ancak, operasyonun kanser şüphesi nedeniyle yapılması durumunda, daha fazla doku çıkarılabilir ve ek önlemler alınabilir.

    Lazerle Ben Aldırma Operasyonu Nasıl Yapılır?

    Lazerle ben aldırma operasyonu, bir lazer cihazının kullanılmasıyla gerçekleştirilir. Lazer ışığı, benin üzerindeki dokuyu buharlaştırarak çıkarmak için kullanılır. Bu yöntem genellikle küçük ve yüzeyde bulunan benlerin çıkarılmasında tercih edilir.

    Ben Aldırma Operasyonu Sonrası İyileşme Ne Kadar Sürer?

    İyileşme süresi, operasyonun büyüklüğüne ve yapılan tekniklere bağlı olarak değişebilir. Genellikle küçük ben aldırma operasyonlarından sonra hemen günlük aktivitelere dönülebilir. Ancak, büyük operasyonlardan sonra daha uzun bir iyileşme süresi gerekebilir.

    Ben Aldırma Operasyonu Sonrası Nelere Dikkat Edilmelidir?

    Operasyon sonrasında doktorun önerilerine uymak önemlidir. İyileşme sürecinde enfeksiyon riskini azaltmak için yara bakımına dikkat edilmelidir. Ayrıca, güneşten korunmak ve izin iyileşene kadar güneşe maruz kalmaktan kaçınmak da önemlidir.

    Ben Aldırma Fiyatları ve Lazerle Ben Aldırma Fiyatları

    Ben aldırma operasyonu fiyatları, operasyonun yapılacağı yer, benin büyüklüğü ve çıkartılma yöntemine bağlı olarak değişebilir. Genellikle bu operasyonlar estetik nedenlerle yapıldığı için sağlık sigortaları tarafından karşılanmaz. Lazerle ben aldırma fiyatları da benin türü ve büyüklüğüne göre değişiklik gösterebilir. Bu konuda en doğru bilgiyi almak için bir dermatolog veya estetik cerrahi ile görüşmek önemlidir.

    Ortalama Ben Aldırma Fiyatı: 1750 ₺ – 3500 ₺ aralığındadır.

    Forum: Ben Aldırma Tecrübem Tıklayın!

  • Sinirsel Kaşıntı Belirtileri ve 3 Rahatlama Yolu

    Sinirsel Kaşıntı Belirtileri ve 3 Rahatlama Yolu

    Hayatın karmaşık dansında, vücudumuz bazen bize gizemli sinyaller gönderir. Sinirsel kaşıntı, bu sinyallerden biridir ve genellikle ciltteki rahatsızlıkla tanımlanır. Kaşıntı, sadece fiziksel bir rahatsızlık olmanın ötesine geçer; aynı zamanda zihinsel ve duygusal bir etki yaratır. Bu yazıda, sinirsel kaşıntının belirtileri üzerine odaklanacak ve bu kaşıntının nedenleriyle başa çıkmanın yollarını keşfedeceğiz. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için kendi bedenimizle kurduğumuz iletişimi anlamak, bu gizemli kaşıntının ardındaki hikayeyi çözmekte ilk adım olabilir.

    Sinirsel Kaşıntı Nedir?

    Sinirsel kaşıntı, nöropatik kaşıntı olarak da adlandırılan ve sinir hücrelerinde, özellikle nöronal ve glial hasarlarda meydana gelen herhangi bir bozukluktan kaynaklanan bir sağlık sorunudur. Kaşıntının kökeni cilt değil, sinir sistemi üzerindedir ve nedeni dermatologlar veya nörologlar tarafından tam olarak anlaşılamamıştır. Nöropati hastalarında sıkça görülen ağrı gibi, kaşıntı da ciddi bir semptom olabilir, özellikle de kronikleşmiş durumlarda tedavisi zordur ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilir. Hem nöropatik ağrı hem de kaşıntı durumunda, uyaranlara karşı aşırı duyarlılık söz konusudur.

    Hastanın tıbbi geçmişi, kaşıntının şiddeti ve türü gibi faktörler, tedavi planının oluşturulmasında önemli bir rol oynar. Sinirsel kaşıntının gelişim mekanizması hakkında farklı görüşler bulunmakta olup, henüz tam olarak anlaşılamamıştır ve bilimsel araştırma çalışmaları bu konuda devam etmektedir.

    Sinirsel Kaşıntı Belirtileri ve Rahatlama Yolları

    Sinirsel kaşıntı, genellikle ciltte meydana gelen hoş olmayan bir durumdur. Bu kaşıntı, pek çok farklı sebepten kaynaklanabilir ve kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilir. Bu yazıda, sinirsel kaşıntının belirtileri hakkında detaylı bilgi bulabilir ve rahatlama yollarını öğrenebilirsiniz.

    Sinirsel Kaşıntının Belirtileri

    Sinirsel kaşıntı genellikle şu belirtilerle kendini gösterir:

    1. Ciltte Kızarıklık: Sinirsel kaşıntı genellikle ciltte kızarıklıkla birlikte gelir.
    2. Döküntüler: Kaşıntıya bağlı olarak ciltte döküntüler oluşabilir.
    3. Nemli Cilt: Kaşıntının şiddetli olduğu durumlarda, ciltte nemlenme ve sıvı kaybı yaşanabilir.
    4. Geceleyin Artan Kaşıntı: Sinirsel kaşıntı genellikle geceleyin artar, bu da kişinin uykusunu etkileyebilir.

    Forum: Sıkıntılardan başlayan kaşıntı Tıklayın!

    Sinirsel Kaşıntının Sebepleri

    sinirsel kaşıntı
    sinirsel kaşıntının nedenleri
    1. Stres ve Anksiyete: Zihinsel sağlık durumu, sinirsel kaşıntının ortaya çıkmasında etkili olabilir.
    2. Nörolojik Sorunlar: Sinir sistemi ile ilgili sorunlar kaşıntıya neden olabilir.
    3. Cilt Hastalıkları: Egzama, sedef hastalığı gibi cilt hastalıkları sinirsel kaşıntıya yol açabilir.

    Dermatolojik Durumlarda Kaşıntı Anksiyeteyle Bağlantılıdır

    Kaşıntı birçok dermatolojik durumla ilişkilidir ve kaşıntısı olan ayaktan dermatoloji hastaları, kaşıntısı olmayanlara göre önemli ölçüde daha fazla kaygı ve daha düşük yaşam kalitesi yaşarlar (  ). Atopik dermatitli hastalar üzerinde yapılan çalışmalarda, en sık görülen kronik inflamatuar cilt hastalığı (  ), kaşıntı (Egzama Alanı ve Şiddet İndeksi veya Atopik Dermatitin Skorlaması değil), durumluk anksiyete ve stres duyarlılığı ile şu şekilde ölçülen korelasyon göstermiştir: doğrulanmış psikometrik anketler (  ;  ).

    Ayrıca, bir interlökin-4 reseptör-α inhibitörü olan dupilumab tedavisi kaşıntıyı azalttığında, atopik hastalar aynı zamanda anksiyete ve diğer psikolojik skorlarda da iyileşme bildirmişlerdir (  ). Mesleki el egzaması olan kişiler üzerinde yapılan bir çalışmada, kaşıntının açıklayıcı bir değişken olduğu, anksiyete semptomlarının yüksek bir prevalansı (%20) bulunmuştur (  ).

    Rahatlama Yolları

    1. Stres Yönetimi: Yoga, meditasyon gibi aktivitelerle stresi azaltmak kaşıntıyı hafifletebilir.
    2. Cilt Bakımı: Cildi nemli tutmak ve tahrişi önlemek için uygun cilt bakımı önemlidir.
    3. İlaçlar: Doktor gözetiminde antihistaminikler ve nemlendiriciler kullanılabilir.

    Sinirsel kaşıntı teşhisi nasıl konulur?

    Sinirsel kaşıntının neden olduğu nöropatinin teşhisi genellikle hastaların ağrı ve kaşıntı şikayetleriyle sağlık kuruluşlarına başvurmasıyla başlar. Hasta, detaylı bir tıbbi öykü alımıyla, eşlik eden hastalıklar ve ailedeki hastalık öyküleri konusunda bilgi verir. Nörolojik muayene de gerçekleştirilir. Nöropati şüphesi olan hastaların yaygın şikayetleri arasında kaşıntı ve ağrıya ek olarak eller ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma, üşüme, yanma, güçsüzlük, ve çabuk yorulma gibi sorunlar yer alabilir. Bu semptomları tetikleyebilecek farklı hastalıklar göz önüne alındığından, hekim ayırt edici sorular sorabilir ve ek tanı testleri isteyebilir.

    Nörolojik muayene sırasında cilt yapısı, görünümü, renk değişiklikleri, alt ve üst ekstremite nabızları, uyaranlara verilen tepkiler, ağrı, ısı ve pozisyon tepkileri, kas gücü, refleks düzeyi gibi konularda inceleme yapılır. Nöropati şüphesi bulunan hastalara elektromiyografi (EMG) testi uygulanır. Bu test, nörolojik hasarı tespit edebilir ve nöropati teşhisi koymada yardımcı olabilir. Sinir biyopsisinde ise sinirden alınan bir örnek parça laboratuvar koşullarında incelenir. Ancak, sinir biyopsisi günümüzde nadiren kullanılan bir tarama yöntemidir.

    Tüm bu muayenelerin sonucunda kaşıntı ve diğer semptomların nedeni belirlenir ve tedavi süreci başlatılır.

    Sinirsel kaşıntı tedavisi nasıl yapılır?

    Sinirsel kaşıntı tedavisi, geniş bir yelpazede uygulanan ve bireysel ihtiyaçlara göre adapte edilen bir süreçtir. Kaşıntı ve ağrının kalıcı bir çözümü olmamakla birlikte, genellikle ilk tercih edilen tedavi yöntemi ilaç tedavisidir. İlaçların etkisiz olduğu durumlarda, çeşitli cerrahi müdahaleler gerekebilir. İlaç tedavisi alan hastalarda, farklı ilaç alternatifleri genellikle deneme-yanılma yöntemiyle belirlenir. Gabapentin, duloksetin, pregabalin, alfa lipoik asit gibi farmakolojik ajanlar, sinirsel kaşıntıda sıkça kullanılan ilaçlardan bazılarıdır.

    sinirsel kaşıntıya ne iyi gelir
    sinirsel kaşıntıya ne iyi gelir

    Diyabete bağlı nöropatik kaşıntılarda, öncelikle kan şekeri düzenlenmelidir. Yeni teşhis konulmuş şeker hastalarında gerekiyorsa insülin tedavisi uygulanmalı, uygun bir diyet programı ile hastaya eğitim verilmelidir. Kan şekeri düzeldikten sonra, hasta tarafından düzenli aralıklarla kan şekerini kontrol etmek önemlidir.

    Sinir hasarına bağlı semptomların giderilmesine yönelik kullanılan ilaçlar, kas güçsüzlüğü gibi yan etkilere neden olabilir. Bu etkileri minimize etmek için fizik tedavi ve egzersiz gibi uygulamalardan yararlanılabilir. Ayrıca, fizik tedavi, meditasyon ve ağrı tedavisi gibi çeşitli yöntemler de doktor tarafından önerilebilir, ancak her hasta için uygun tedavi planı farklılık gösterebilir.

    Sonuç: Sinirsel kaşıntı, yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilen bir durumdur. Ancak, doğru tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile bu durumun üstesinden gelinebilir. Eğer sürekli bir kaşıntınız varsa, mutlaka bir sağlık profesyoneli ile görüşmelisiniz.

  • Meyan Kökü Sivilceye İyi Gelir Mi? Nasıl Uygulanır?

    Meyan Kökü Sivilceye İyi Gelir Mi? Nasıl Uygulanır?

    Organik ve doğal çözüm arayanlar için meyan kökü sivilcelerin giderilmesinde etkili olabilir. Meyan kökünün sivilcelere faydalarını keşfedin!

    Cilt sorunlarıyla başa çıkmak için doğal çözümler arayışı, günümüzde popülerliğini koruyor. Bu doğal çözümler arasında, son yıllarda meyan kökünün sivilce tedavisinde etkili olabileceği keşfedilmiş durumda. Glycyrrhiza glabra bitkisinden elde edilen bu kök, geleneksel tıpta sindirim sorunlarından ülsere kadar bir dizi rahatsızlığın tedavisinde kullanılmıştır. Ancak, anti-enflamatuar ve anti-mikrobiyal özellikleri sayesinde, meyan kökünün cilt sağlığına olan olumlu etkileri de gün yüzüne çıkmıştır. Bu yazıda, meyan kökünün sivilce tedavisindeki potansiyelini ve nasıl kullanılacağını detaylı bir şekilde ele alacağız.

    Meyan Kökü Sivilceye İyi Gelir Mi?

    İnsanların cilt sorunlarıyla başa çıkmak için doğal çözümler arayışı her dönemde var olmuştur. Bu doğal çözümlerden biri de meyan köküdür. Meyan kökünün sivilcelere olumlu etkileri konusunda yapılan araştırmalar, bu bitkinin cilt sağlığına faydalarını ortaya koymaktadır.

    Meyan Kökü Nedir?

    Meyan kökü, Glycyrrhiza glabra bitkisinden elde edilen bir bitki köküdür. Geleneksel tıpta, meyan kökü öksürük, ülser ve sindirim sorunları gibi birçok rahatsızlığın tedavisinde kullanılmıştır. Ancak son zamanlarda, meyan kökünün cilt bakımında da etkili olabileceği keşfedilmiştir.

    Meyan Kökünün Sivilceye Etkisi

    Meyan kökünün anti-enflamatuar (iltihap önleyici) ve anti-mikrobiyal özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Bu özellikler, sivilcelerin oluşumunda rol oynayan bakterilerin büyümesini engelleyebilir ve cildin iltihaplanmasını azaltabilir.

    Meyan Kökü Sivilceye Nasıl Kullanılır?

    meyan kökü sivilce maskesi tarifi
    meyan kökü sivilce maskesi tarifi

    Meyan kökünü sivilce tedavisinde kullanmak için aşağıdaki adımları izleyebilirsiniz:

    Malzemeler:

    • 1 çay kaşığı toz haline getirilmiş meyan kökü
    • 1 yemek kaşığı su

    Hazırlık:

    • Meyan kökü tozunu bir kaseye koyun.
    • Üzerine suyu ekleyin ve iyice karıştırın, pürüzsüz bir macun elde edene kadar karıştırmaya devam edin.

    Uygulama:

    1. Temizlenmiş yüzünüze ince bir tabaka halinde meyan kökü macununu uygulayın.
    2. Yaklaşık 15-20 dakika bekletin.
    3. Ilık su ile yıkayarak temizleyin.

    Dikkat Edilmesi Gerekenler:

    1. Meyan kökü ciltte hassasiyete neden olabilir, bu nedenle ilk kez kullanmadan önce küçük bir alan üzerinde test yapmanız önerilir.
    2. Eğer cildinizde herhangi bir reaksiyon veya alerji belirtisi görürseniz, kullanımı hemen durdurun.

    Unutulmamalıdır ki, doğal çözümler herkes için aynı derecede etkili olmayabilir. Eğer sivilce problemi ciddi ise, bir dermatologa başvurmak en iyi çözüm olacaktır.

    Sonuç Olarak

    Meyan kökü, doğal bir çözüm olarak sivilcelerin tedavisinde potansiyel etkilere sahip olabilir. Ancak her cilt tipi farklıdır, bu nedenle herhangi bir cilt bakım ürününü veya doğal çözümü kullanmadan önce bir uzmana danışmanız önemlidir.

    Cilt Bakımında Meyan Kökünün Faydaları

  • Seboreik Dermatit Nedir Tedavisi Var Mıdır?

    Seboreik Dermatit Nedir Tedavisi Var Mıdır?

    Seboreik dermatit tedavisi çoğu zaman gerekmeden kendiliğinden geçebilmektedir. Bu hastalığın kesin bir tedavi bulunmamakla birlikte belirli aralıklarla tekrarlayabilmektedir.

    Seboreik dermatit çok yaygın bir şekilde görülebilen ve kolay bir şekilde tedavi edilebilen bir cilt hastalığıdır. Seboreik dermatit sık görülen bir egzama türü olarak tanımlanabilmektedir. Kaşıntılı ve döküntülü bir deri rahatsızlığıdır.

    Seboreik dermatit, ciltte kırmızı, pullu, kaşıntılı ve yağlı bir döküntü ile karakterize kronik bir deri rahatsızlığıdır. Bu durum, genellikle saçlı deride, kaşlarda, burun kanatlarında, kulak arkasında, göğüslerde ve sırtta görülür.

    Seboreik, cildin yağlı kısımlarında (sebum) mantarın aşırı büyümesiyle ortaya çıkar. Ciltteki yağlı bölgelerdeki mantarlar, cildin üst tabakasında (epidermis) iltihaplanmaya neden olan bir madde olan oleik asidi parçalar.

    Bu durumun kesin nedeni bilinmemekle birlikte, bazı faktörlerin seboreik dermatit riskini artırdığı bilinmektedir. Bunlar arasında stres, yorgunluk, soğuk hava, aşırı terleme, cilt bakım ürünleri, hormonal değişiklikler, bazı ilaçlar ve bazı tıbbi durumlar bulunur.

    Seboreik dermatit tedavisi, belirtiler ve semptomların şiddetine bağlıdır. Tedavi yöntemleri arasında topikal kortikosteroidler, antifungal kremler ve şampuanlar, immünomodülatör kremler, ultraviyole ışık tedavisi ve belirli diyet değişiklikleri yer alabilir.

    Seboreik Dermatit Sebepleri Nelerdir?

    Seboreik dermatit saçlı deride daha sık görülmekle birlikte göğüs ortası ya da altlarında, kulak ve göz kapaklarında görülebilmektedir. Her yaşta görülebilen bir hastalık olan seboreik dermatitin sebepleri şu şekilde sıralanabilmektedir;

    • Hassas yapıda olan kafa derisi
    • Kafa derisindeki sebum içeriğinde bulunan doğal yağlar
    • Saçlı deride aşırı çoğalan Malassezia Furfur,
    Seboreik Dermatit Nedir Tedavisi Var Mıdır? | 1

    Seboreik Dermatiti Arttıran Faktörler Nelerdir?

    Seboreik dermatit genellikle tedavi gerekmeyen bir hastalıktır. Fakat belirli dönemlerde tekrarlayabildiği gibi bazı faktörlerin oluşmasıyla fazlalaşabilmektedir. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilmektedir;

    • Havada oluşan ani değişiklikler, özellikle havada nem oranının artması
    • Stres (Duygusal ve bedensel)
    • Travma (şiddetli kaşınmalar sonucu)

    Seboreik dermatit, cildin yağlı bölgelerinde mantarların aşırı büyümesi nedeniyle ortaya çıkan bir deri rahatsızlığıdır. Seboreik dermatitin semptomları arasında kaşıntı, pullanma ve kızarıklık bulunur. Seboreik dermatit, bazı faktörlerin bir araya gelmesiyle tetiklenebilir. Bu faktörlerden bazıları şunlardır:

    1. Hormonal değişiklikler: Hormonal değişiklikler, özellikle ergenlik döneminde, hamilelikte ve menopozda, seboreik dermatitin semptomlarını artırabilir.

    2. Yağlı cilt: Yağlı cilt, seboreik dermatitin gelişmesine ve semptomlarının şiddetlenmesine neden olabilir.

    3. İmmün sistem zayıflığı: İmmün sistem zayıflığı, seboreik dermatitin ortaya çıkmasına neden olabilir veya semptomların daha şiddetli olmasına yol açabilir.

    4. Soğuk hava: Soğuk hava, seboreik dermatit semptomlarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.

    5. Beslenme: Yüksek yağlı veya şekerli yiyecekler, alkol ve kafein tüketimi, seboreik dermatitin semptomlarını kötüleştirebilir.

    6. Bazı ilaçlar: Bazı ilaçlar, seboreik dermatitin semptomlarını tetikleyebilir veya kötüleştirebilir.

    7. Hijyen: Cildin temizliğinin yetersiz olması, seboreik dermatit semptomlarının kötüleşmesine neden olabilir.

    8. Saç ve cilt bakım ürünleri: Bazı saç ve cilt bakım ürünleri, seboreik dermatit semptomlarını kötüleştirebilir.

    Seboreik dermatit, birçok faktörün bir araya gelmesiyle tetiklenebilir veya semptomların şiddeti artabilir. Seboreik dermatitin semptomlarının hafifletilmesi veya önlenmesi için, yukarıda bahsedilen faktörlerin kontrol edilmesi veya azaltılması gerekebilir. Bununla birlikte, doğru teşhis ve uygun tedavi için bir dermatologa başvurulması önerilir.

    Seboreik Dermatit Nedir Tedavisi Var Mıdır? | 2

    Seboreik Dermatit Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

    Seboreik dermatit tedavisi 2023 yılında genel olarak koruyucu ya da azaltıcı yöntemlerle yapılmaktadır. Öncelikle kafa derisinde bulunan doğal yağların içerdiği sebum miktarı düşürülmeye çalışılır. Bunun yanı sıra keratolojik etkinin artması adına özel kozmetik ürünler kullanımı tavsiye edilmektedir. Kepeklenme, pullanma ve dökülmede oluşan aşırılık esnasında bir dermatolog hekime başvurulması en iyisi olacaktır.

    Seboreik dermatit, ciltte kızarıklık, pullanma ve kaşıntı gibi semptomlarla karakterize kronik bir deri rahatsızlığıdır. Genellikle saçlı deride, kaşlarda, burun kanatlarında, kulak arkasında, göğüslerde ve sırtta görülür. Bu durum, cildin yağlı bölgelerindeki mantarların aşırı büyümesi nedeniyle ortaya çıkar.

    Seboreik dermatit tedavisi, semptomların şiddetine bağlı olarak değişebilir. Tedavi seçenekleri arasında topikal kortikosteroidler, antifungal kremler ve şampuanlar, immünomodülatör kremler, ultraviyole ışık tedavisi ve bazı diyet değişiklikleri yer alır.

    Topikal kortikosteroidler, seboreik dermatit semptomlarını hafifletmek için sıklıkla kullanılır. Bu kremler, inflamasyonu azaltarak kaşıntı ve kızarıklığı hafifletir. Antifungal kremler ve şampuanlar, seboreik dermatitin altında yatan mantar enfeksiyonunu tedavi etmek için kullanılır. İmmünomodülatör kremler, cildin bağışıklık sistemini etkileyerek seboreik dermatitin semptomlarını azaltabilir.

    Ultraviyole ışık tedavisi, cildin enfeksiyonla mücadele eden hücrelerini aktive ederek seboreik dermatitin semptomlarını hafifletmek için kullanılır. Ancak, bu tedavi yöntemi genellikle diğer tedavilerin başarısız olduğu durumlarda tercih edilir.

    Diyet değişiklikleri, seboreik dermatit semptomlarının hafifletilmesine yardımcı olabilir. Bazı çalışmalar, omega-3 yağ asitlerinin, probiyotiklerin ve diğer sağlıklı besinlerin seboreik dermatitin semptomlarını azaltabileceğini göstermiştir.

    Seboreik dermatit tedavi edilebilen bir deri rahatsızlığıdır. Tedavi seçenekleri semptomlara bağlı olarak değişebilir ve topikal kortikosteroidler, antifungal kremler ve şampuanlar, immünomodülatör kremler, ultraviyole ışık tedavisi ve diyet değişiklikleri içerebilir. Ancak, doğru teşhis ve uygun tedavi için bir dermatologa başvurulması önerilir.

  • Soğuk havalarda cilt bakımı nasıl yapılır ?

    Soğuk havalarda cilt bakımı nasıl yapılır ?

    Soğuk havalarda cilt bakımı nasıl yapılır ? Cilt bakımı için, özellikle bahar ve yaz aylarında güneşin yoğun etkisinin hissedildiği dönemlerde daha titiz oluyoruz. Halbuki kışın soğuk havalarda cilt bakımını kesinlikle ihmal etmemeliyiz.
    article_soguk

    Soğuk havalarda cilt bakımı nasıl yapılır ?

    Her mevsim ve zamanda cilt bakımına özen göstermek şüphesiz ki çok önemli. Ancak kış aylarında cilt ekstra bir bakım istiyor. Soğuk ve rüzgârlı hava cildin kurumasına yol açarken, kapalı mekânlardaki kirli hava ise cildin gözeneklerini kapatarak, nefes almasını engelliyor.

    Kuru hava, klimalar ve kaloriferle ısınan kapalı ortamlar, kalın, yünlü, sentetik giysiler ve cilt temizliğinin yaz aylarından daha seyrek yapılması nedeniyle cildin dış etkenlerden daha fazla olumsuz etkilendiğini belirten Este World Estetik ve Güzellik Merkezleri Dermatoloğu Dr. Eylem Acar, kışın özellikle soğuk havalarda cildin güneş altında gibi kuruduğunu ve nem ihtiyacının arttığını söyledi:

    Her zaman olduğu gibi kış aylarında da cilt bakımında temel kural cildin iyi temizlenmesi ve nemlendirilmesidir. Mutlaka herkes cilt yapısına uygun nemlendirici kullanmaya özen göstermeli. Kışın özellikle cildimiz daha çok kuruduğu için nemlendirici ihtiyacı daha da önem kazanacaktır. Yüz ve vücut deri tipine uygun nemlendiriciler (gliserin, vazelin, üre, laktik asit, hyaluronik asit içerenler) her banyodan sonra uygulanmalı ve kuruluğa engel olunacak şekilde nemlendiriciler daha sık sürülmelidir. Güneşten korunmak her daim olduğu gibi kış mevsimde de önemli. Maalesef kışın da güneş ışınlarının olumsuz etkilerine maruz kalıyoruz. Özellikle kardan yansıyan ışıklar cildimizde hoş olmayan sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle kış mevsiminde dışarı çıkmadan yarım saat öncesinde güneş koruyucumuzu sürmek cildimiz için çok faydalı olacaktır. Düşük nem ve ısı kaynakları ekzemalarda şiddetlenme ve kaşıntıda artış yapabilir. Kış aylarında soğuk havanın etkisiyle seboreik dermatit, saçlarda kepeklenme gibi şikayetler artabilir. Böyle bir durumda yine cilt doktorunuzdan profesyonel destek almak gerekir. Kış mevsiminin, cildimiz için avantajlı yönleri de var tabii. Örneğin yazın yapamadığımız bir çok profesyonel bakımı kış mevsiminde cilt doktorunuz daha güvenli ve sorunsuz bir şekilde uygulayacaktır. Bunlardan en önemlileri kimyasal peeling uygulamaları. Çok gelişmiş peeling sistemleri ile leke, akne tedavisi, akne izleri, kırışıklıkların açılması-antiaging uygulamaları çok başarılı bir şekilde yapılmakta. Yine lazer ile cilt gençleştirme, leke tedavisi vb uygulamalar kış mevsimi için son derece uygun uygulamalar. Bu tür sorunların giderilmesi için de kış mevsimi cilt bakımında önem arz etmekte.

    Sağlıklı beslenmenin de cildimiz için önemli olduğuna dikkat çeken Dr. Eylem Acar, kış beslensinin balık, sebze ve su ağırlıklı olması gerektiğini vurgulayadı:

    Günde en az 1.5 litre su içilmeli. Bunun yanı sıra E ve C vitaminli meyve ve sebze suları bol bol içilebilir. A, C, E vitaminleri, çinko, bakır, demir, selenyum alımına dikkat edilmeli. Cildin dış etkenlere karşı savunma gücünü artıran balığı yemeye özen gösterin. Posalı yiyeceklerle (soya, fasulye, bezelye gibi) cildinizin yaşlanmasını durdurun. Soya, içeriğindeki doğal östrojen sayesinde cildin her dem genç kalmasını sağlıyor. Omega 6 içeren ceviz, fındık, badem ve ay çekirdeği cildi nemlendirip besliyor ve yaşlanmayı geciktiriyor.

    Kış Aylarında Cilt Bakımı Nasıl Olmalı? Tıklayın !

    Kış aylarında bebek cildini nasıl korumalı? Tıklayın !

    En İyi Nemlendiriciler Tıklayın !

  • Saçınızı aşırı taramayın

    Saçınızı aşırı taramayın

    Yaz mevsiminde daha çabuk yıpranan saçlarınızın, nasıl daha sağlıklı bir görünüme kavuşabileceğini, Dermatoloji Uzmanı Dr. Burçak Bozdemir Aral anlattı.

    Kadınların yaklaşık % 40’ının yaşamları boyunca en az bir kez saç dökülmesi problemi yaşadıklarını belirten Uzm. Dr. Burçak Bozdemir Aral; “Kıl köküne yeterli maddelerin ulaşamaması sonucu saç beslenemez, incelir, kırılgan hale gelir ve dökülmeye başlar.

    Dışarıdan uygulanan kozmetikler saçın temizlenmesini, kolay taranmasını ve görüntüsünü etkiler. Ancak unutmamak gerekir ki saçın beslenmesi ve büyümesi yalnızca kökü yoluyla olur” diye konuştu.

    Güzelliğin önemli bir parçası olan saçların bakımı için önemli ipuçları…

    Yaz mevsiminde UV ışınlarına ve güneşe normalden daha uzun süre maruz kalma, deniz ve havuz suyuna sık temas etme gibi nedenlerle saçlarınız kurur ve yapısı bozulur.

    Saç kuruluğunu azaltan bakım ürünleri kullanmak ve saçı yıpratan bu etkilerden uzaklaşmak hasarı azaltmakta önemli role sahiptir.

    Saçınızın yapısını sağlamlaştırmak ve dökülmeleri azaltmak istiyorsanız;

    • UV ışınlarına gereğinden fazla maruz kalmayın. Güneş ışınlarında bulunan UV ışınları saçın mat ve kaba görünmesine neden olur. Saç elastik yapısını kaybederek daha kırılgan hale geldiğinden taramak ve şekil vermek zorlaşır, sık sık kırılır.

    • Dermatoloğunuza başvurun ve hekiminizin yönlendirmesiyle saçınızın ihtiyaç duyduğu vitaminleri içeren ilaçları kullanın. Bu vitaminleri uygun olan miktarda besinlerle almak zor olduğundan ve dışarıdan uygulanan kozmetikler saçın beslenmesini etkilemediğinden, ağızdan kullanılan bu ilaçlarla saçın ihtiyaç duyduğu destek sağlanmış olur.

    • Saçlı deri tipinize uygun ürünler kullanın.

    Saçınızı aşırı taramayın, sıkı toka ve bandajlar kullanmayın.

    • Saç derinize uygun boyaları kullanın.

    • Deniz ve havuz suyunun zararlarından korunmak için mutlaka saçınızı deniz veya havuza girdikten sonra yıkayın.

  • İdeal Cilt Bakımı

    İdeal Cilt Bakımı

    İyi bir cilt bakımının sorumluluğu sandığınızdan çok daha fazla. Cildiniz hala genç ve formdayken gelecekte yaşayacağınız sorunların önlemini alabilirsiniz.

    İşte yedi adımda bakım rutininiz…
    -Önce yüzünüzdeki kırışıklıkları hedef alın. Hem yaşlanma karşıtı bakım hem de sivilce tedavisi sağlayan bir temizleyici ürün tercih edin.

    -İkincil hedefiniz gözeneklerinizi mümkün olduğunca açık tutmak ve cildinizi buna rağmen iyice nemlendirmek. Sivilceye yatkın bir cilt yapısına sahipseniz kullandığınız ürünlerin içeriğinde salisilik asit olmasına özen gösterin.

    -Cilt yapınıza göre seçtiğiniz nemlendiriciyi mutlaka en azından SPF15 güneş koruyucuyla destekleyin. Göz çevresi kırışıklıklarını da asla unutmayın.

    -Ölü hücreleri uzaklaştırıp, hücre yenilemesini tetiklemek için mutlaka cildinize haftada bir kez peeling yapın.

    -Doğru yiyecek ve içecekleri tüketin. Günde en az bir buçuk litre su için. Ve kolajen bağlarının arasında bağlanıp sertleştikten sonra kırılarak kırışıkların oluşmasına neden olan şeker tüketimini minimuma indirin.

    -Egzersiz yaparak hücre döngüsünü hızlandırın, yağ yakın. Emin olun bedeninizin sağlığı yüzünüze yansıyacak.

    -Cilt problemlerinizi mutlaka dermatoloğunuzla paylaşın.

  • Genital Bölge Siğilleri

    Genital Bölge Siğilleri

    Kondiloma aküminata olarak da adlandırılan cinsel bölgedeki siğiller Human Papiloma Virüsün (HPV) yaptığı bir enfeksiyondur. Seksenden fazla HPV türü olmasına rağmen bunlardan çok azı (özellikle HPV tip 6 ve 11) genital siğile neden olur. Diğer tipleri el, ayak veya vücudun diğer alanlarında enfeksiyona neden olur. HPV 16 ve 18 dış genital bölgede, makat bölgesinde ve rahim ağzında kanser gelişimine neden olabilir. Bu nedenle hastalığa yakalanan kişilerin bayan partnerleri enfeksiyonun varlığını saptamak üzere bir Kadın Doğum uzmanı tarafından muayene edilmelidir. Cinsel bölgede enfeksiyona yol açan diğer HPV tipleri kansere nadiren yol açar. Cinsel bölgedeki siğiller cinsel temasla bulaşır, nadiren cinsel bölgede enfeksiyon bulunan anneler normal doğum esnasında enfeksiyonu bebeklerine bulaştırabilir.

    Cinsel bölgedeki siğiller hamile bayanlarda ve bağışıklık sistemi çeşitli nedenlerle ( kanser, AİDS, organ nakli, bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanımı ) bozulanlarda problem oluşturabilir. HPV enfeksiyonuna yakalananların çok azında cinsel bölgede siğil gelişir. Çoğu kişi taşıyıcı olup, cinsel bölgesinde hiç bir zaman siğil gelişmez, fakat enfeksiyonu cinsel partnerlerine bulaştırabilirler. HPV ile temastan sonra enfeksiyon gelişme süresi birkaç ayı alır, bazı kişilerde ise yıllar sonra enfeksiyon gelişir.

    Cinsel bölgedeki siğiller nasıl görünürler?

    Siğiller tipik olarak deri renginde pürtüklü yüzeye sahiptir. Büyük veya küçük, tek veya gruplar halinde görülebilir. Dış genital bölgede, vajinada ve de makat bölgesinde görülebilir.

    Cinsel bölgedeki siğiller tedavi edilmeli midir?

    İnsanların çoğu siğillerini tedavi ettirmek istemektedir, çünkü hastalar siğillerden hem kozmetik olarak rahatsız olmaktadır, hem de cinsel partnerlerine hastalığı bulaştırmak istememektedir. Bazen de siğiller kaşınabilir, kanayabilir ve bu bölgenin temizliğini zorlaştırabilir ve bu nedenle tedavisi gerekir.

    Siğillerin tedavi edilmesi enfeksiyonun bulaşmasını engeller mi?

    Başarılı bir tedavi HPV enfeksiyonunun tamamının ortadan kalktığını garanti etmez, tedaviden sonra kişi muhtemelen daha az bulaştırıcıdır.

    Siğiller nasıl tanınır?

    Bir çok siğile muayene ile tanı konulur. Bazı olgularda doktor siğilleri belirginleştirmek amacı ile cinsel bölgeye sulandırılmış sirke sürebilir. Bazı olgularda ise tanı koymak için şüpheli alan cerrahi olarak çıkartılıp patolojik incelemeye yollanır.

    Siğiller nasıl tedavi edilir?

    Siğillerin tedavisi zordur ve bütün tedavi seçeneklerinde tekrarlama olasılığı vardır. Tedavi şekli siğilin sayısına , bulunduğu bölgeye ve diğer faktörler göre değişir. Siğiller cerrahi veya kimyasal yollarla tedavi edilebilir. Cerrahi tedaviler basit cerrahi çıkartma, koter, dondurma tedavisi velaser tedavisi şeklinde yapılabilir. Bu tedaviler ağrılı olabilir, az miktarda kanamaya neden olabilir ve iyileşme esnasında bakteri enfeksiyonları gelişebilir. Kimyasal tedavide asitler, ( bikloroasetik asit ve triklorasetik asit) 5-fluorourasil krem (kanser tedavisinde kullanılan bir ilaç) ve podofilin kullanılabilir. Bu kimyasalların tahriş edici özellikleri vardır ve normal deride yanıklara yol açabilirler. Tüm bu kimyasal ve cerrahi yöntemler HPV ye etkili olmadığından hastalık tekrar edebilir.

    Virüse etki eden bir ilaç interferon alfadır. Bu ilacın kullanımı yan etkilerinden (baş ağrısı, halsizlik ve ateş) ve enjeksiyon yoluyla uygulanmasından dolayı yaygın değildir.

    Son zamanlarda hastaların kendi kendilerine uygulayabileceği tedaviler (Podofilox gel ve imiquimod krem) geliştirilmiştir. Podofilox siğil hücresinin gelişimini durdururken, imiquimod HPV ye karşı bağışıklık sistemini lokal olarak uyarır. Her iki tedavide virüsü tedavi eder, fakat lokal tahrişe neden olabilir. Ama sistemik yan etkileri yoktur. Podofiloksun antiviral etkisi veya bağışıklık sistemin güçlendirici etkisi olmadığından tedaviden sonraki üç ayda hastaların üçte birinde tekrarlama görülür. Imiquimod ise bağışıklık sistemini harekete geçirerek etkili olduğundan, tedavi sonrası takip edilen hastaların sekizde birinde tekrarlama görülür.

    Araştırılan yeni tedavi yöntemleri var mıdır?

    Yeni tedaviler üzerinde çalışılmaktadır. En önemli çalışmalardan birisi HPV aşısıdır. Aşı hem tedavi de, hem de siğil ve kanserden korunmada kullanılabilecektir. HPV aşısı, bazı ülkelerde kız çocuklarını ilerde rahim ağzı kanserine karşı korumak için koruyucu aşı takvimine alınmıştır. Aşı Mart 2007 itibari ile Türkiye’de de piyasada bulunmaktadır.

    Siğil çok eşlilerde sık görülür

    Siğilin çok seksüel partnerli durumlarda olma ihtimali yüksektir. Tek eşlilikte olma ihtimali çok nadirdir. Kişi bu lezyonun başlamasıyla bir problem olduğunu düşünüp hekime müracaat eder. Yoksa tek başına bu yara veya siğil dediğimiz doku hiçbir zaman bir problem yaratmaz.

    Temelde sayısı çok arttığı zaman estetik bir problem yaratır. Yıkanırken, genital temizlik yaparken kanamasıyla kendini gösterir. Tek başına ağrı, sızı yaratan bir problem değildir.

    Hastalıktan nasıl korunulabilir?

    Doktorlar kondom kullanımı ve HPV enfeksiyonlu hastaların tedavi edilmesi ile hastalığın azaltılabileceğini düşünmektedir. Bununla birlikte hiçbir metot hastalığı kesin olarak engelleyemez. Kondom kullanılsa bile, hastalık kondom kullanılan alanların dışında da görülebildiğinden, tam koruma sağlamaz. Tek eşlilik hastalığın geçişini azaltır.

    İlgili Konular ;

    Genital Siğil Hakkında.Genital Siğil Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?
    Hamilelikte Genital Siğil
    Genital Siğil İçin krem kullanma
    Jinekoloji
    Rahim ağzı kanseri

  • Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ?

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ?

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyerinin cildi olduğunu biliyor muydunuz ? | 3 Bebek cildinin hayati rolü

    Cilt bariyerinin temel rollerinden biri, vücudu zehirli-zararlı, tahriş edici, alerjen maddeler gibi çevresel tehditlerden korumaya yardımcı olmaktır.

    Sağlıklı bir cilt, bebeğin bu çevresel tehditlere karşı ilk savunma hattıdır. Cildin en üst tabakası, vücudu korumaya yardımcı olur1,2; su, kimyasallar, mikroplar, aşırı sıcaklıklar, elektrik dalgaları ve ultraviyole ışınlar (UV) gibi çevresel tehditlere karşı kalkan görevi görür. Bu sayede sağlıklı bir cilt, vücudu ciltten girebilecek enfeksiyonlardan korumaya destek olur.

    Bebek cildi neden özel ilgiye ihtiyaç duyar ?

    Bebek cildi yetişkin cildinden farklıdır ve yaşamının ilk yılı boyunca gelişmeye/değişmeye devam eder.3 Bebek cildi yetişkin cildine göre daha ince, daha geçirgen ve daha hassastır.3,4 Bu nedenle çevresel tehditlere karşı daha korunmasızdır. Genetik özelliklerin yanı sıra, bebek cilt bakımında uygun ürünlerin kullanılmaması ve gerekli cilt bakım uygulamalarının yapılmaması cildin bariyer bütünlüğünün bozulmasına/hasar görmesine neden olabilir.

    Hasar görmüş cilt bariyeri alerjenlerin cildin alt tabakalarına geçmesine izin verir, böylece alerjik olmayan bir bebeği alerjiye yatkın hale getirebilir. Bu da bebeklerde atopik dermatit oluşumuna kadar ilerleyebilir.

    Bebeğin bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan hassas cilt bariyerini korumak için özel ürünler kullanmak gerekir

    Bebek cildine doğru şekilde bakım yapılması cilt bariyerinin hasara uğramasını engeller. Bu da ancak doğru bebek şampuanı ve bebek bakım ürünlerinin kullanımıyla gerçekleştirilebilir.

    Uzmanlar bebek şampuanı ve cilt bakım ürünlerinin sağlıklı cilt bariyerinin bütünlüğünü koruması konusunda hemfikirdirler. Doğumdan itibaren bebek cildine uygun ürünlerin doğru şekilde kullanılması bebeğin cilt bariyerini koruyarak atopik dermatit gelişme riskini azaltır.

    Benzil alkol, SLS, sabun, alkol ve alerjen içerikli ürünlerin bebek saç ve cilt bakımında kullanımından kaçınmak ve cildi düzenli olarak nemlendirmek bu uygulamaların arasında sayılabilir. Bebek cildi için özel olarak formüle edilmiş şampuan ve diğer ürünlerin güvenliği ve etkinliği klinik olarak kanıtlanmış olmalıdır.

    Pediatrik Dermatoloji Derneği Johnson’s® baby ürünlerini tavsiye eder.

    Johnson’s® baby ürünleri, bağışıklık sisteminin ilk bariyeri olan cildine özen gösterecek ve cilt bariyerini koruyacak şekilde formüle edilmiştir. Pediatrik Dermatoloji Derneği bebek saç ve cilt bakımında Johnson’s® baby ürünlerinin* kullanılmasını tavsiye ediyor.

    *Johnson’s® baby Şampuan, Yenidoğan Saç ve Vücut Şampuanı, Yağ, Parfümsüz Islak Mendil

    Referanslar:
    1.Hoath S, et al. Neonatal Skin Structure and Function. 2003
    2.Chiou Y, Blume-Peytavi U. Skin Pharmacology and Physiology. 2004
    3.Nikolovski J, et al. Journal of Investigative Dermatology. 2008
    4.Stamatas G, et al. Pediatric Dermatology. 2009
    5.Stamatas G, et al. Cosmetics & Toiletries. 2009

    Johnson’s Baby şampuan:

    Gerçek Göz Yakmayan® formülü gözler için saf su yumuşaklığındadır. Johnson’s baby şampuan yeni ve yumuşak formülü sayesinde saçın doğal nem dengesini korur ve saçta hiçbir kalıntı bırakmaz. Saçların ipeksi yumuşaklığını korur ve mis gibi kokmalarını sağlar. Bebeğinizin saçını temizlemek ve nemlendirmek için idealdir.

    Çocuklarda Cilt Problemleri
    – Çocuklarda egzama hangi nedenlerle ortaya çıkabilir?
    – Çocuklarda hangi cilt problemlerine daha sık rastlanır?
    – Çocuklarda mantar hangi nedenlerle olur?
    – Çocuğumda sürekli kaşıntı var, neden olabilir?
    – Çocuğumun cildi sürekli kızarıyor, sebep ne olabilir?
    – Çocuğumun cildinde döküntü var, neden olabilir?
    – Atopik egzama nedenleri nelerdir?
    – Çocuğumun cilt probleminin hangi hastalığa bağlı olduğunu nasıl anlarım?
    – Çocuklardaki hangi deri hastalıkları bulaşıcıdır?