Etiket: deri

  • Vücuttaki çatlaklar için kür

    Vücuttaki çatlaklar için kür

    Ne zaman kilo alıp veririz işte ondan sonra vücudumuzun çeşitli yerlerinde çatlaklar oluşur oluşan bu çatlaklar için Suna Dumankaya bitkisel bir karışım hazırlamış. Vücudunuzdaki çatlakları önlemek için bu formülü denemeniz yeterli…

    Malzemeler:

    1 çorba kaşığı kakao yağı

    1 çorba kaşığı badem yağı

    Yapılışı:

    1 çorba kaşığı kayısı yağı

    1 çorba kaşığı çilek yağı 1 çorba kaşığı limon suyu

    1 çorba kaşığı portakal suyu

    Tüm malzemeleri karıştırın. Bu karışım, özellikle hamile­lerde çatlak oluşmasını engeller. Yukarıdan aşağıya doğru dairesel hareketlerle masaj yapılarak sürülür.

    Vücudunuza tonik olarak, portakal, kara üzüm, elma ve limon sularını karıştırarak sürün.

  • Genç görünmek elinizde…

    Genç görünmek elinizde…

    Bu küçük ayrıntılara dikkat ederek zamanı geri almak sizin elinizde. Hem de evde uygulayabileceğiniz yöntemlerle…

    1.. DUDAKLAR

    Ağız ve dudak bölgesi, yüzde yaşlanma etkilerini en fazla belli eden yerler arasında yer alıyor. Dudaklar ise gülümsememizi şekillendiriyor. Dolayısıyla, tatlı bir gülümsemenizin olması yüzümüzü genç ve canlı göstermenin anahtarı. Bizi daha genç gösteren dudaklara sahip olabilmek için, parlak ve sıcak renkleri tercih etmeliyiz. Çok koyu herhangi bir renk, dudaklar için ölümcül olabilir. Pastel renkler ise dudaktan aydınlatır, daha dolgun ve genç gösterir.Tüyo: Ballı bakım

    Parmağınıza bir miktar bal alarak dudaklarınıza sürüp 10 dakika bekleyin. Dudaklarınızın kısa sürede yumuşak ve pürüzsüz olduğunu göreceksiniz. Ayrıca, dudaklarınızın çevresini belirginleştirmeniz de genç görünmenizi sağlayan diğer bir etken. Bir kulak çubuğu yardımıyla şeffaf renkteki pudrayı dudak kenarlarına sürün. Daha sonra rujunuzu sürün. Gün boyunca dudak kenarlarınızdaki çizginin bozulmadığını fark edeceksiniz.

    2. SAÇLAR

    Her zaman, kısa saçın insanı genç gösterdiğine inanılır. Oysa ki, yapılan araştırmalarda uzun ve dalgalı ya da dümdüz omuzlara inen saçları olan kadınların yaşlarının daha küçük tahmin edildiği ortaya konmuş. Saçlarınızın parlak ve canlı bir görünümünün olması da yüzümüzü daha genç gösteren etkenler arasında. Bunun için ise saçımızın yapısına ve gereksinmelerine uygun olan şampuanı seçmek başta geliyor. Ancak, seçim kadar uygulama yöntemi de çok önemli.Tüyo: Fırçalayarak parlatın

    Şampuanı uygulamaya başlamadan önce, saçınızı mutlaka fırçalayın. Böylece saçınız birikmiş olan tozlardan arınacak ve şampuanın etkisi artacaktır. Şampuanlama sırasında, parmak uçlarınızla saç derinize hafif masajlar yaparak kan dolaşımını hızlandırın. Saçınız şampuanlıyken, seyrek dişli bir tarakla tarayın. Ardından, ılık suyla bolca durulayın. Saçınıza her zaman besleyici ürünler kullanmayı ihmal etmeyin.

    3. TIRNAKLAR VE ELLER

    Ellerimiz kışın soğuğun, yazın da sıcağın etkisiyle bir hayli yıpranıyor. Bunun önüne geçebilmek için, ellerimizi suyla her temasından sonra nemlendirmek, ellerimizin yaşlanmasını geciktirici bir etki yaratıyor. Ayrıca nemlendiricileri kullanırken el masajıyla ellerimizin kan dolaşımını harekete geçirmiş oluyoruz. Kan dolaşımı hızlanınca ellerimiz yaşlanma etkilerine karşı savaş açacak ve daha diri görünüyor. Ayrıca tırnaklarımız da daha genç görünmeniz için son derece önemli. Tırnaklarınıza kendi renginde oje sürmek yerine, pembe ya da kırmızı gibi yaşınızı daha genç gösterecek renkleri tercih edebilirsiniz.Tüyo: Her yere bir krem bırak

    Gün içerisinde elinize besleyici krem sürmeyi kesinlikle ihmal etmeyin. Hatta banyoda, odanızda, iş yerinizde her zaman ulaşabileceğiniz yerlerde krem bulundurun.
    Ancak, bu kremlerin aşın yağlı olmamasına dikkat edin, böylece evde işinizi yapmayı engellemeyecektir.

    4.BOYUN VE DEKOLTE

    Bir çoğumuz yüzümüze kat kat kremler sürerek bakım yaparken, boyun ve dekolte bölgemizi bu bakımdan mahrum bırakırız. Oysa ki, boyun ve dekoltemiz, ultravlyole ışınlarına en çok maruz kalan, güneşte en kolay kuruyan, lekelenen ve kırışan vücut bölümlerimiz. Güneş ve aşın solaryum etkisini ilk önce boyunda gösteriyor ve yaşlanmayı hızlandırıyor. Boyun derisi kısa sürede kalınlaşıyor, kabalaşıyor ve kırışmaya başlıyor. Dolayısıyla, güneşten koruma, yüz temizleme ve nemlendirme adına yaptığımız peeling ve maskelere boyun ve üst dekoltenin de ihtiyacı oluyor. 40 yaşlarından itibaren, boyun ve dekolte bölgemizin rengi solgunlaşmaya, boynumuzdaki yatay kırışıklıklar ve dekolte bölgemizdeki dikey kırışıklıklar belirginleşmeye başlıyor.Tüyo: Sütlü bakım mucize yaratabilir

    Her şeyden önce günlük bakım çok önemli. Her akşam, yatmadan önce yüzünüzü temizlediğiniz gibi, boyun ve dekolte bölgenizi de temizlemeyi ihmal etmeyin. Bunun için peeling ve maske iyi bir yöntem. Ya da evde hazırlayabileceğiniz basit bir karışımı uygulayabilirsiniz. Bir kabın içine; yansı organik süt, yansı su olan bir karışım hazırlayın. Sonra büyükçe bir pamuk parçası ile boynunuza birkaç kere kompres yapın. Ardından soğuk su ile yıkayın. Bu kompres anında etki edecek ve boynunuzun daha diri ve pürüzsüz görünmesini sağlayacaktır. Daha sonra mutlaka nemlendirici krem sürmeyi ihmal etmeyin.

  • Özgür, asil, zamansız! Sezonun trendy materyali deri, nasıl giyilir ?

    Özgür, asil, zamansız! Sezonun trendy materyali deri, nasıl giyilir ?

    Alışveriş yaparken seçimlerinizi neye göre yaparsanız yapın, her gardırobun anahtar parçalara ihtiyacı vardır. Beyaz gömlek, küçük siyah elbise, blazer ceket, siyah stiletto, vücut tipinize en uygun jean, klasik bir trençkot, mevsimlik triko gibi o sezon moda dünyası neon renklerden gold’lara uzanan bir renk paletiyle karşınızda olsa da her duruma uyum sağlayacak parçalardan bahsediyoruz.

    İşte deri ceket de öyle bir seçim. Sizin için mükemmel olan modeli bulmak zaman alabilir, ama bir kez alırsınız ve uzun yıllar sıkılmadan giyersiniz. Hatta bakımını iyi yapabilirseniz, çocuklarınıza miras kalır.

    Modanın ‘ageless’ dediği türden evladiyelik bir yatırım yapmış olursunuz.

    Türkiye’nin Açık Pazarı n11.com’da her tarza uygun deri ceketleri, %65’e varan indirimlerle satın alma fırsatı sürüyorken seçiminizi yapın deriz:

    Peki size en uygun modeli nasıl bulacaksınız?

    Dikkat etmeniz gerekenlerin başında elbette vücut tipiniz geliyor.
    Eğer ‘elma tipi’ bir vücuda sahipseniz yani fazlalıklarınız göğüs bölgenizde toplandıysa,
    bel kısmında biyelerle hatları belirlenmiş, uzunluğu kalça hizasında bir model seçmelisiniz.
    Böylece kalçanız ve göğüs bölgeniz dengeli olarak vurgulanacaktır.
    Eğer vücudunuz, ‘armut tipi’yse yani göğüsleriniz küçük ya da normal, kalçanız büyükse, kemerli modeller göğüslerinizi öne çıkaracak, kalçanızı saklayacaktır.
    Eğer beliniz ince, göğüsleriniz ve kalçalarınız belirginse, yani ‘kum saati’ vücut tipindenseniz, üzerinize oturan diz üstü bir model seçebilirsiniz. Böylece sadece beliniz değil, tüm silüetiniz ortaya çıkacaktır.
    Yaka detayı olan modeller de bel omuz dengesini sağlamak açısından, size uygun olabilir.

  • Estetikte yapılan hatalar

    Estetikte yapılan hatalar

    Hatalı estetik operasyonlar sonucunda güzelleşmek uğruna acı çeken, bıçak altına yatan pek çok kişi hayal kırıklığı yaşıyor.

    Hatalı estetik operasyonlar yalnızca kişilerin psikolojisini değil, sağlığını da olumsuz etkileme riski taşıyor. Estetik operasyonda yapılan yanlışlar yüzünden yapılacak ikinci ameliyatın kötü sonuçlar doğurabileceğini belirten Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu görüşlerini aktarıyor.

    Hatalı burun estetiği

    Burun operasyonlarında rastlanan en büyük hata; doğal olmayan, çok fazla kalkık, yüze uyumsuz ve bakıldığında ameliyatlı olduğu açıkça belli olan burunlar olarak öne çıkıyor. Burun ameliyatlarının bazen plastik cerrah olmayan hekimler tarafından yapılması bu hatayı kaçınılmaz yapabiliyor. Bazı doktorların hava yolunu açarken burundan gereğinden fazla kemik ve kıkırdak aldığını ve açıkta kalan kemikleri yaklaştırmadan operasyonu sonlandırdığını ifade eden Kışlaoğlu, görüşlerini aktarmayı sürdürüyor: “Eğri kısımları düzeltmek yerine çıkarıp alınması hatası, zaman içerisinde kişi için büyük sorunlar yaratabilir.

    Burun ameliyatlarında yapılan diğer bir hata da, nefes alma problemi olan kişilerin önce nefes yolu açma yani septoplasti, sonra da burun estetiği yani rinoplasti ameliyatı yaptırmalarıdır. Septoplasti sırasında kıkırdak doku alınır, sonraki ameliyat için yeterli doku kalmaz. Bu iki ameliyata ihtiyacı olduğunu düşünenler ikisini de bir arada olmayı planlamalıdır. Burun ameliyatlarıyla ilgili oluşabilecek diğer bir sorun da, açık burun ameliyatları sonrasında iki burun deliğinin arasında özellikle esmer tenli kişilerde iz kalmasıdır.”

    Başlıca burun estetiği hataları

    •  Hiç doğal görünmeyen, fazla kalkık, yüzle uyumlu olmayan burunlar.
    • Fazla kıkırdak ve kemik alındığı için çok kötü bir görünüme sahip burunlar. (İleride bunları düzeltmek için kaburgadan kemik ya da kulaktan kıkırdak alınması gerekiyor.)

    Hatalı liposuction

    Liposuciton ameliyatlarında yapılan en büyük hatanın hastayı zayıflatmak amacıyla gerekenden çok daha fazla yağ çekilmesi olduğunu belirten Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu görüşlerini aktarmayı şu sözlerle sürdürüyor: “Liposuction, bir zayıflatma değil bir şekillendirme ameliyatıdır. Burada amaç, vücudun fazlalıklar nedeniyle şekil bozukluğu olan bölgelerini daha biçimli hale getirmektir. Fazla yağ çekilmesinin öncelikle hastanın sağlığı açısından büyük risk taşıdığını bilmek gerekir. Liposuciton ameliyatı sonucunda bazı şekil bozuklukları ve deformasyon oluşabilir. Derinin belirli bir küçülebilme kapasitesi vardır ve bu kapasitenin üzerine çıkıldığında deride sarkıklıklar, çukurluklar meydana gelir.”

    Başlıca liposuction hataları

    • Liposuctionda en önemli risk, yanlış ameliyat sırasında veya sonrasında damarlarda pıhtı oluşarak akciğerlerde tromboemboliye neden olmasıdır. Bu öyle bir hatadır ki, kişiyi ölüme götürebilir.
    • Yine bilinçsiz bir cerrah eli ile düzgün olmayan, çukurlu görünümler ortaya çıkabilir. Karın bölgesine yapılan yanlış liposuction ameliyatları nedeniyle sarkmalar meydana gelebilir.
    • Özellikle yaşı ileri hastalarda, diz kapağının üzerinden yağ alma işlemi doğru yapılmazsa buradaki deri dizin üzerine sarkabilir.
    • Doğru uygulanmadığı takdirde de ciddi yanıklara bile neden olabilir.

    Hatalı göğüs estetiği

    Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu’na göre göğüs büyütme ameliyatlarında en büyük sorun hastayla doktor arasında doğru bir iletişimin sağlanamaması ve göğüs ölçüsünde ortak bir karara varılamamasıdır. Bunun sonucunda hasta yeni ölçüsüne alışamayabiliyor ya da başta beğense bile sonra taşıyamıyor. Göğüs büyütme ameliyatlarında da diğer estetik operasyonlarda olduğu gibi en büyük sorun doğal olmayan sonuçlar olarak öne çıkıyor. Çok büyük protezler doğal sonuçlar vermiyor, ayrıca zorlanarak konulduğu için bazı komplikasyonlara da neden olabiliyor.

    Başlıca göğüs estetiği hataları

    • Doğal olmayan, uzaktan bakıldığında sert iki küre gibi duran göğüsler.
    • İki göğüs arasında eşitsizlik, asimetrik görüntü.
    • Protezlerin zamanla hastayı rahatsız edecek kadar büyük olması.
    • Zorlanarak konan protezlerin komplikasyonlara neden olması. (Örneğin nadir rastlansa da, kapsül kontraktürü olarak adlandırılan durumda protezin çevresinde vücut sert bir zırh oluşturabiliyor.)

    Hatalı dudak dolgunlaştırma

    Burun gibi dudak da yüzün en dikkat çekici bölgesi olduğundan, yapılacak en küçük bir hata hemen belli oluyor. Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu, dudak dolgunlaştırmak amacıyla kişinin kendi dokusunun kullanılabileceği veya hyalüronik asit gibi doğal maddelerin de tercih edilebileceğini söylüyor.

    Başlıca dudak dolgunlaştırma hataları

    • Çok yapay ve şiş görüntüler.
    • Vücutla uyumlu olmayan dolgu maddelerinin doğurduğu, hem görünüm hem de sağlık açısından sorun yaratan komplikasyonlar.

    Hatalı saç ekme
    Saç ekme basit gibi görünse de, hem hasta hem de doktor açısından son derece önemli ve dikkat isteyen bir operasyon olmasıyla dikkat çekiyor. Mikro implantasyon yönteminde her bir saç kökü tek tek alınarak ekiliyor. Bu işlemde sabır gösterilmez ya da tecrübeli eller tarafından yapılmazsa birçok sorun çıkabiliyor. Saçlar alın ve şakaklardaki girintilere sadık kalınmadan ekildiğinde, başın üst kısmında toplanan saçlar çember şeklinde peruğa benzeyen bir görüntünün oluşmasına neden oluyor.

    Başlıca saç ekme hataları
    • Peruğa benzeyen, doğal olmayan görüntü.
    • Saç köklerinin tek tek değil bir arada ekilmesinden dolayı, bir kökten fışkıran onlarca teli.

    Estetik ve Estetik Cerrahi için tıklayın !

  • Su İçmenin Cilde Faydaları

    Su İçmenin Cilde Faydaları

    Yazın dayanılmaz sıcaklığıyla tanıştığımız şu günlerde suyun vücudumuz için önemli bir gereksinim olduğ u tartışılmaz bir gerçek. Özellikle vücudumuzun koruyucu tabakası olan derimizin yaz aylarında kuruyup dökülmesini engelleyen, elastikiyet, ipek gibi bir görünüm ve canlılık kazandıran tek yaşam kaynağı su. Cildimiz vücudumuzun dış etkenlere, virüs, bakteri ve toksik maddelere karşı en büyük silahı.

    Derimiz, yaşamın zorlukları na karşı vücudumuzu koruyan elastik bir sınır. Cildimizde yer alan su, vücuttaki toplam suyun yüzde 20’sini oluşturur. Normal iklim koşullarında derimiz günde yaklaşık 400 ml su kaybeder. Derinin kusursuzluğ u, esnek ve elastik doğası değişik tabakalarındaki su miktarına bağlıdır. Epidermis adı verilen derimizin en üst katmanı nı oluşturan ölü hücreler, esnek kalabilmek için suyla birleşmesi gereken keratin adında lifli bir protein içerir. Yüzey kuru dukça esneklik kaybolur, su kaybı cildimizin erken yaşlanmasına yol açar. Bu yüzden cildin nemlendirilmesi büyük önem taşır.

    Su cildi nemlendirir

    Su, mucizevi diye tanımlanan güzellik kremlerinin hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceğ ini yapar ve cilde yaşam katar. Su, cildi doğal olarak nemlendirir. Çünkü gerçek nemlendirme ancak derinin altından, yani doğal suyla olur. Derinin nemi çeşitli dış etkenlerle azaldığında, ki bu yaz aylarında artış gösterir, deriyi dışarıdan nemlendirmek yetersiz kalır. Derinin nem dengesini sağlamanın tek yolu ise yeterli ve sağlıklı miktarda su içmek.

    Su cildi dirileştirir

    Hücrelerin canlılığını sürdürebilmesindeki en önemli element su. Vücudumuzdaki su dengesinin de cilt üzerinde büyük bir etkisi bulunur. Su, sağlıklı bir cildin temel besin kaynağıdır. Güneş, hava basıncı ve klimaların yarattığı sağlıksız ortamlarda cildimizin doğal parlaklığını bol bol su içerek koruyabiliriz.

    Su neden gerekli

    Vücudumuzdaki tüm enzim reaksiyonları suyla yapılır. Suyun, enzim reaksiyonlarını hızlandırıcı işlevi bulunur. Vücut suyumuzun yüzde 90’ı, vücudun ana suyolu diye adlandırılan kan plazmasında yer alır. Yiyecekler hücrelere bu ana suyoluyla taşınır ve daha sonra geriye kalan atıklar böbreklerden süzülerek idrarla birlikte dışarıya atılır. Vücudumuza aldığımız suyun yüzde 20’sini ise buharlaştırırız. Sindirim sistemi, yiyecekleri işlemek için vücudumuza aldığımız suyun çoğunu kullanır.

    Vücut, suyu kendini soğutmak için de kullanır. Dışarıda sıcaklık 33 derecenin üstüne çıktığında ya da spor yaptığımızda vücut ısınır. Sağlık açısından vücut ısısı mutlaka dağıtılmalıdır. Sistem içerisinde kan, kaslardan deriye doğru pompalanır ve suyla birlikte ciltte nem oluşmasını sağlayarak vücudu soğutur. nsan vücudu üç ana elementten oluşur. Kas, organik doku ve yağ. Vücudumuza bu yağın yalnızca yüzde 3’ü gereklidir. Yağın yerleşim alanı böbrekler ve mide gibi hayati organizmaların içi ve etrafıdır. Değişik hormon seviyeleri nedeniyle erkek ve kadın vücudunda depolanan yağ oranı farklıdır. Kadınlar, erkeklere göre daha çok yağ depolar.

    Forma girmek için su

    Fazla kilolarımız estetik açıdan olduğu kadar sağlığımız açısından da tehlike taşıyor. Kilo verme amaçlı uygulanan bir diyette günde üç litre su içmenin büyük yararı var. Çünkü su, yağların parçalanarak dışarı atılmasında önemli rol oynar. Hiç kalorisi olmadığı için sanıldığının aksine şişmanlatıcı etkisi yoktur. Metabolizmamızı hızlandırdığı için alınan besinlerin yararlı kullanımına ve gereksiz metabolik atıkların vücut dışına çıkarılmasına yardımcı olur.

    Sağlığın anahtarı su

    Normal bir yetişkinin günde en az 1.5 litre, sporcuların, hamilelerin ve emziren annelerin en az 2.5 litre su içmesi gerektiğini biliyoruz. Hiçbirimiz susuz bir hayatı düşünemezken sağlığımız için bu kadar önem taşıyan suyu acaba yeterince tanıyabiliyor muyuz? Suyunuzun nasıl olması gerektiği konusunda birkaç ipucu var:

    • Yerleşim yerlerinden uzak, hijyenik koşullarda şişelenen, doğal kaynak suyu olmalı.

    • Suyunuz bulanık olmamalı, renksiz ve berrak olmalı.

    • İçeriğindeki mineral yapısı dengeli olmalı.

    • Tokluk hissi verir.

    • Vücutta gereksiz su toplanmasını önler. Çünkü vücut az su alınca bunu tehlike işareti sayar ve her damlayı saklar. Bu da el, ayak, ve bacakların şişmesine yol açar.

  • Kalın derili burunlarda burun estetiği

    Kalın derili burunlarda burun estetiği

    Burun estetiğinde deri, yaptığımız heykelin üzerine örttüğümüz kumaştır. Kumaş-deri ne kadar parlak, ince, yağ bezlerinden fakirse o kadar alttaki formu daha iyi gösterir. Deri, kalın yağ bezlerinden zengin ve çok sayıda siyah noktalı ise sonuç olumsuz etkilenir.

    “Redrape” kelimesini tam olarak Türkçe’ye çeviremiyorum ama açıklayayım. Derinin inceliği, kalınlığı bu aşamada etkili. “Redrape” burun derisini kaldırıp, altındaki kıkırdak ve kemiklere şekil verdikten sonra, derinin yeni burnumuza tekrar adapte olmasıdır. İnce derinin adaptasyonu kolay olurken, kalın deri daha zor adapte olur.

    Kalın deri:

    Türk insanında, kalın derili burun yapısı, sık olarak görülür. Bu nedenle, bu yazıyı okuyan çok kişi şu cümleyi duymuştur yada duyacak.  “SENİN DERİN KALIN, GÜZEL OLMAZ”. Kalın derili burunlarda çözüm üretemiyorsak, 5 kişiden 1 kişiyi hiç ameliyat etmememiz lazım. Ben, kalın derili ve burun estetiği isteyen hastalarıma, durumu iyice anlatıyorum ve ameliyat ediyorum.

    Kalın deri neden burun estetiğini zorlaştırır?

    Burun derisi, alttaki kıkırdaklara tam oturmaz. Merdivene bir halı serildiğinde, tam köşelerin oturmaması gibi. Kalın derili hastalarda, burun, daha fazla şişer. Ameliyattan sonraki dönemde, şişlik nedeniyle ilk halinden daha büyük görünebilir. Şişlik, açık teknikte daha fazladır ve daha uzun sürer.

    Kalın derili burunlarda, açık teknik mi, kapalı teknik mi, daha başarılı?

    8 yıl önce genelde açık teknik yapıyordum. Erkek hastalarımda ve kalın derili kadın hastalarımda, istediğim kadar burnu küçültemediğim için kapalı teknik sayım arttı. Burun derisinin en kalın olduğu yer burun ucudur. Açık teknikte de burun ucu ödemi uzun sürer. “Bekle inecek” “daha erken bekleyin lütfen” cümleleri kurmaktan yorulmuştum. İnsanlar 1 yıldan daha önce sonuç görmek istiyorlar. Kapalı teknik ile kalın derili hastalarda, daha iyi sonuç alabiliyorum. İnce deride bu fark daha az. Kalın deride açık teknik tercih edilirse, burun altında ince deriye göre belirgin iz kalıyor.

    Ameliyatta derimi inceltemez misiniz?

    Önemli Soru şu: Derinin tam olarak neresi kalın? Deri, tüm örtücü yumuşak doku için kullanılıyor. Bu doğru değil. Örtücü yumuşak dokular içerisinde sırayla, kıkırdak ve kemik zarı, kıkırdakları arası ligamentler, derin yağ dokusu, kas dokusu, yüzeysel yağ dokusu ve en son deri bulunur. Deri inceltme işleminde, teknik olarak derin tabakalar çıkartılır. Yani, kalın derili burunlarda, alttaki ligament ve kasları çıkartmak, benim hiç bir zaman aklıma yatmadı. Kası ve ligamentleri olmayan burun, et yığını gibi geliyor bana. Burun kaslarının solunuma büyük etkisi var. Kaslar çıkartıldığında, burun kanatları derin nefes alırken kapanabiliyor. Bu olmasın diye, yapısal rinoplasti denilen bol kıkırdak greftleme yapılınca da burun hem büyüyor hem de sertleşiyor. Ben kalın derili hastalarda, yumuşak doku inceltmesi yapmıyorum, faydalı olduğuna da inanmıyorum. Çünkü , temel problem, en üst tabaka olan derinin kalın olması.

    Deriyi inceltmenin başka yolu yok mu?

    Evet var. Kalın derili burunlarda, deri eklerinden olan, en üst tabakanın içindeki yağ bezlerinin sayısı ve hacmi fazla oluyor. Yağ bezleri ile derin ve yüzeysel yağ tabakasının birbiriyle isim benzerliği dışında, hiç alakaları yok. Derideki yağ bezlerinin hacmini ve sayısını azaltacak ilaçlar var. İzotretionin etken maddesi (Roaccutane, aknetrent, zoretanin,.) içeren ilaçlar, derinin yağ bezlerinin sayısını azaltır ve deriyi inceltir.  Bu tedaviyi almak kolay değil.  Ciddi yan etkileri var. Geçmeyen  sivilce problemi olanlar kullanıyorlar ve hastalar çok fayda görüyor.

    Diğer bir yöntem ise cilt soyma. Deriye uzun süre düşük dozda A vitamini kremleri kullanarak, deride incelme sağlanabiliyor. Burun derisinde, siyah nokta çoksa ameliyattan sonra, daha fazla şişiyor ve sivilce sık görülüyor. Ben, mutlaka ameliyattan 1 hafta öncesinde, 1-2 defa cilt bakımı öneriyorum. Basit bir cilt bakımı bile çok faydalıdır.

    İçten bantlama

    Burun estetiği isteyen hastamızın, derisi ince ise, ek tedbir almasınız bile deri alttaki anatomiye kolay adapte olur. Ancak, kalın deri oturmaz. Bu da yuvarlaklaşma yapar. Derinin “redrape” denilen adaptasyonunu şansa bırakmamak için ameliyatıma, 15 dakikalık ek bir işlem ekliyorum. Burun derisinin, en çok kabardığı noktaları, alttaki kıkırdaklara dikiyorum yada teyelliyorum. İçten bantlama, kalın derili hastalardaki yuvarlaklaşma olayını azaltıyor. Burun derisinin, adaptasyonu arttığı için burnu daha fazla küçültebiliyorum.

    Derinin kalınlığı dışında et fazla ise ne yapacağız?

    Bazen, burun yan etleri o kadar kalın, geniş ve sarkık oluyor ki, sadece burun estetiği ile küçültmek mümkün değil. Bu hastalarda, burun kanatlarını tabandan ve delik içlerinden deri çıkartarak yukarıya alıyoruz. Bu ciddi bir küçülme sağlıyor.

     

    Op.Dr. Barış Çakır
    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
    bariscakir.com

    Dr. Barış Çakır Facebook 

    Dr. Barış Çakır Twitter

    İlgili Konuları ;
    – Burun ameliyatlarında “Mandal Burun” tehlikesi
    – Burun estetiğinde doğal görünüm için Poligon Rinoplasti
    – Burun estetiğinde içten bantlama tekniği
    – Burun nefes problemleri
    – Burun estetiğinde kapalı teknik mi ? açık teknik mi ?
    – Gülerken diş etlerinizin çok görünmesi (Gummy Smile) 

  • Pürüssüz bir cilt için

    Pürüssüz bir cilt için

    Yaş, kilo ve cinsiyet gözetmeyen cilt çatlaklarının, merak edilen sırlarını dermatoloji uzmanı Dr. Şerafettin Saraçoğlu’ndan öğrendik.

    Cilt çatlağı nedir?
    Cilt çatlaklarının ne olduğunu anlamak için önce cildin yapısını ve nasıl çalıştığını açıklamak gerekiyor. Normal cilt, yüzde 80 kolajen ve yüzde dört elastin’den oluşan lif gözenekli bir ağ yapısına sahip. Cilt yapısında bulunan elastin, cilde esnekliğini veren ve gerilmesini mümkün kılan proteindir. İşte elastin lifleri hasar gördüğünde cilt çatlakları ortaya çıkıyor.

    Çatlak nasıl oluşur?
    Cilt çatlaklarıyla ilgili halk arasında en sık duyulan hurafe çatlakların cildin gerilmesinden kaynaklandığı. Dahası, bu durum kilo almakla veya hamilelikle ilişkilendirilir; cildin bu yeni ve daha geniş vücuda uymak için gerildiği düşünülür.

    Fakat çatlakların asıl nedeni hormonlardır. Ergenlik çağındaki gelişme sırasında ve hamilelikte vücut geliştikçe cildin de genişlediği doğrudur. Fakat, bu yaşam değişikliklerine hormonlarımızdaki ve cilt metabolizmasındaki değişiklikler eşlik eder. Cilt çatlaklarına neden olan asıl etken gerilme değil, bu etkilerdir.

    Cildin fiziksel olarak gerilmesi cilt çatlaklarında çok küçük bir rol oynuyor; “fakat bu olumsuz durum kesinlikle cildin hareketiyle veya kıvrılmasıyla ilgili değil” diyor Saraçoğlu.

    Hamilelik, doğum kontrol hapları, hızlı kilo alma veya verme, lokal steroid kremleri ve hızlı büyüme, cilt çatlaklarına neden olan en önemli faktörler arasında. Bu durumda ana sebep, tüm bu olayların ciltteki hormonlar üzerindeki bıraktığı etki.

    Nasıl önlenir?
    Çatlaklarla ilgili en önemli sorun ciltteki esnek liflerin hasar görmesi ve onarılmalarının zor olması. Saraçoğlu, konuyla ilgili şöyle diyor: “Örneğin bir yara, kolajen proteinlerinin yenilenmesi sayesinde iyileşirken, elastik liflerin onarılması çok daha güçtür.” Cilt çatlaklarını problemli yapan da, bu liflerde bir kusur olması ve liflerin etkili bir şekilde onarılamamasından kaynaklanan kalıcı görüntü bozuklukları.

    Özellikle hamilelik sırasında ve kilo alma döneminde yapılabilecek en önemli şey alfa-hidroksi asitli lokal kremler uygulamak. Saraçoğlu, “Bu lokal uygulamalar, vücut çatlaklarının başlangıcını frenlemeye yardımcı olabilir” diyor ve ekliyor; “Cilt çatlaklarını tedavi etmenin en iyi yolu, ilk aşamada onları engellemektir.” Bu noktada yapmanız gereken en önemli şey lokal steroid ürünlerle birlikte retinoid ve alfa hidroksi asit içeren lokal kremler kullanmak.

    Laboratuar ortamında normal cilt üzerinde suni olarak cilt çatlaklarına neden olmak için kullanılan lokal steroid kremlerin bu noktada devreye girmesi kulağa biraz garip geliyor olabilir.

    Ancak çatlak, vücudun bir tepki biçimi ve steroid kremler bu tepkiyi minimum düzeyde tutmak için uygulanıyor. Steroid kremlerin olumsuz etkilerini dengelemek içinse alfa-hidroksi asitler ve retinoid’ler kullanılabiliyor.

    Lazer tedavisi
    Cilt çatlaklarını düzeltmeye yardımcı olabilen, özellikle lazerlerle uygulanan çeşitli tedaviler de bulunuyor. Fakat hiçbir tedavi, cilt çatlaklarının tamamen kaybolarak normal cilt görünümüne kavuşmasını sağlayamıyor. Özellikle kırmızı cilt çatlaklarında etkili bir sonuç vaat eden “pulse boya lazer”, kırmızılığı azaltıyor ve dokuyu düzeltebiliyor.

    Cilt çatlakları beyaz olduğundaysa, lazer en iyi durumda orta dereceli bir düzelme sağlıyor. Yine de cilt çatlakları, problemin azaltılabildiği, ortadan kaldırılamadığı bir bölge olarak kalıyor. Cerrahi müdahalelerle ilgili gerçekten iyi bir yöntemin olmadığını düşünen Saraçoğlu, cilt çatlağından kurtulmaya çalışırken bundan çok daha kötü bir cerrahi yara izine sahip olunabileceği konusunda uyarıyor.

    Dikkat!
    Vücudunuzdaki çatlakların suçlusu kilo alıp vermek değil; hormonal değişimler. Ürünler kullanarak bu sorunu başlamadan çözmek mümkün.

  • Yorgun Göze Yağ Aşısı

    Yorgun Göze Yağ Aşısı

    Yorgun Göze Yağ Aşısı:

    Konuşurken, karşımızdakinin gözlerine ve dudaklarına bakarız. Gözlerimiz, ruh halimizle ilgili karşımızdakine sürekli bilgi verir. Yaşlanan ve yorulan aslında gözler değil göz  kapaklarıdır. Çok güzel gözler, göz kapaklarının çukur olmasından dolayı, yorgun ve yaşlı görünebilir.

    Güzel bakışlar için kirpikler ile, üst göz kapağının üstündeki katlantı arasında 2-3 mm mesafe olur. Yıllar geçtikçe, göz etrafındaki yağların erimesine bağlı olarak bu mesafe artar ve gözler daha yaşlı görünür. Dolgun göz kapakları gençlik işaretidir.

    Yağ Aşısına İhtiyacım var mı?

    Aynanın karşısına geçin. Başınızı hafifçe öne eğin. Bakışlarınız daha hoşunuza gidiyorsa, yağ aşısı, bakışlarınızı gençleştirebilir. Göz kapaklarına yağ dolgusunu, plastik cerrahınıza danışabilirsiniz.

    Nasıl Yapılıyor?

    Göz kapaklarının derisi, çok incedir. Bu bölgeye dolgu yapmak büyük dikkat gerektirir. Ben, 1 mm çapında delikleri olan iğnelerle elde edilmiş yağ kullanıyorum. Sentetik dolguları, yeteri kadar güvenli bulmuyorum. Kullanılacak yağ dokusu, kişinin kendisinden alınıyor. Elde edilen yağ dokusu, 0,7 mm kalınlığında, ucu künt iğnelerle homojen şekilde göz kapağının kasının arkasına veriliyor. Yağ dokusunun bir kısmı, alırken ve verirken parçalanıyor. Yaşayan yağ hücreleri ise göz kapağında yaşamaya devam ediyor. Yani bu işlemde elde edilen sonuç geçici değil, kalıcı. Hem lokal hem de genel anestezi ile yapılabilir. Ameliyat süresi yaklaşık 1 saattir. Hastanede kalmanıza gerek yok, ev istirahatine gerek yok. Koyu bir gözlük ile ertesi gün dışarıya çıkabilirsiniz.

    Yorgun göze yağ aşısı
    Yorgun göze yağ aşısı

    Op.Dr. Barış Çakır
    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
    bariscakir.com

    Dr. Barış Çakır Facebook 
    Dr. Barış Çakır Twitter

    İlgili Konuları ;
    Burun ameliyatlarında “Mandal Burun” tehlikesi
    – Burun estetiğinde doğal görünüm için Poligon Rinoplasti
    – Burun estetiğinde içten bantlama tekniği
    – Burun nefes problemleri
    – Burun estetiğinde kapalı teknik mi ? açık teknik mi ?
    – Gülerken diş etlerinizin çok görünmesi (Gummy Smile)

  • Evimi nasıl daha geniş gösteririm?

    Evimi nasıl daha geniş gösteririm?

    Mimar Hüray-Kağan Erk çifti, 60 metrekarelik evlerini geniş göstermenin püf noktalarını House Beautiful dergisinin yeni sayısına anlattı. İşte, küçük bir mekanı geniş göstermenin incelikleri….

    1. Odanızı daha yüksek ve ferah göstermek için ışığı yansıtan renkleri tercih edin. Duvar ve tavana aynı rengi uygularsanız tavan olduğundan daha yüksek görünür.
    2. Dar bir odayı daha geniş göstermek için yer döşemesinde nötr renkler ve tek tip malzeme kullanın. Çizgili bir halıyı odanın enine sermek, metrekareyi daha geniş gösterir. Halıların, mobilya boyutlarından daha büyük olmasına da dikkat edilmeli.
    3. Odanızın boyutlarını geri plana atmak için dikkati üzerine çekecek bir odak noktası oluşturabilirsiniz. Bunun için, odanızın bir duvarına zıtlık yapacak bir renk uygulayabilir ya da televizyon ünitesi kullanabilirsiniz.
    4. Geniş alanları kaplayan desenli aksesuarlardan kaçının. Bunun yerine daha küçük alanlarda desen kullanın. Mesela, krem tonlarındaki bir kanepeyi desenli yastıklarla tamamlayın.
    5. Uyumak ve çalışmak için yeterli alanınız yoksa, katlanan paravanları tercih edin. Yatak olabilen kanepeler, küçük mekanlar için ideal mobilyalardır.
    6. Dar bir odada birçok parçayı aynı mekana sıkıştırmak yerine, köşe koltuğu gibi mobilyalar kullanın. Odanızın uzun duvarı önüne yerleştireceğiniz bir kanepeye, orta sehpanın altına itilebilen minik puflar gibi portatif parçalar eşlik edebilir.
    7. Yüksek mobilyalar dikkati alçak tavana çektiği için, onları duvarınızın renk tonlarında boyayarak kamufle edebilirsiniz.
    8. Bir mekanı canlı ve ışıltılı göstermek için beyaz, krem ve açık sarı tonlarını seçin.
    9. Farklı ve cesur tonlar kullanmak istiyorsanız, bunları tek bir duvarda uygulayın.
    10. Kırmızı küçük mekanlar için zor bir renktir. Odanızın ferahlığını bozmadan bu rengi uygulamak istiyorsanız, kırmızıyı sadece aksesuarlarda kullanın.
    11. Uzun ve dar bir odanın bitimindeki duvarı daha koyu bir tonda boyayarak, gözü mekanın içine çekebilir ve odanın kareye yakın algılanmasını sağlayabilirsiniz.
    12. Uzun ve dar dolaplar seçin. Fazla yer kaplayan kollu sandalyeler yerine daha küçük olanları tercih edin.
    13. Mutfakta kullanacağınız boy dolapları mekanın düşey yüzeylerini değerlendirir.
    14. Camlı ve raflı büyük bir mutfak dolabı yerine kullanım alanı geniş, düz hatlıları seçin.
    15. Ayakla yükseltilmiş mobilyaların altında kalan yüzeyleri bir an için görmek, mekanın daha hacimli algılanmasını sağlar.
    16. Göz hizasındaki bölgeleri boş bırakın. Duvara monte edilmiş ünitelerin kapı girişlerinin karşısında olmaması görüntü kirliliğini engeller.
    17. Odanın uzun duvarı önündeki uzun bir kanepe, gözün duvar boyunca gezmesini sağlar ve odayı büyük algılatır.
    18. Tavana kadar uzanan açık renkli dar dolaplar ve çok ince kulplar düşeyselliği vurgular. Alçak seviyedeki mobilyalar da yüksekliği pekiştirecektir.
    19. Boyuna çizgili desenler, mekanı yüksek gösterir. Çizgili bir halıyı mekan boyunca sererek veya alçak bir kanepeye enine çizgili yastıklar ekleyerek burayı geniş gösterebilirsiniz.
    20. Masa ve sandalyeleri duvara yaslamayın. Mobilyaları doğru şekilde yerleştirerek odanın kenarlarını ve köşelerini belirsiz hale getirebilirsiniz.
    21. Odadaki dar duvarın kapı aralığı varsa kapıyı veya pervazı duvarla aynı renge boyayın.
    22. Evinizin planı elverdiği ölçüde, cam tuğla veya buzlu camdan bölücü duvarlar ya da cam paneller kullanmak aydınlık bir mekan için idealdir.
    23. Mobilya sayınızı sadece bir ya da iki büyük ana parçaya indirgeyin. Küçük parçalar mekanı karmaşık gösterecektir.
    24. Mutfak ve banyoda kullanılan küçük yer ve duvar karoları, yüzeylerin daha büyük algılanmasını sağlar. Çünkü göz çok sayıdaki küçük karoyu, büyük bir mekanla özdeşleştirir.
    25. Yumuşak ışığı tavana yönlendirmek için, dekoratif lambalar ve duvara monte edilen aydınlatmalar kullanmayı tercih edins.
    26. Banyoda küvet yerine duşakabin tercih edin. Küçük ve penceresiz banyolarda ışık bantlarını buzlu cam panellerin veya aynanın arkasına yerleştirebilirsiniz.
    27. Dışarıya bakan pencereler, gözünüzü oda sınırlarının ötesine taşırken, saksılardaki bitkiler de ışığı kesmeden doğal sınırlar oluşturur.
    28. Kamufle edilmiş radyatörler, süpürgelikler ve resimlerin duvarlara tutturulduğu raylar, duvarla aynı renge boyayın.
    29. Krem ve kahverengi gibi renklerin uygulanması kolaydır. Evin bütününde kullanılmaya elverişli olan bu tonlar, odalar arasındaki sınırları da belirsizleştirir.
    30. Depolama için en pratik ve ekonomik malzeme kutulardır. Bunları hem düzenli bir mekan oluşturmada hem de dekoratif amaçlı kullanılabilirsiniz. Herkesin hayalinde geniş ve ferah bir ev vardır. Evin yüzölçümü bu hayale cevap vermezse, devreye bazı görsel hileler girer. Tıpkı ikisi de mimar olan Hüray-Kağan Erk çiftinin, 60 metrekarelik evlerinde yaptıkları gibi!

  • Salon Mobilyası Nasıl Seçilir?

    Salon Mobilyası Nasıl Seçilir?

    Salonu düzenlerken titiz davranmakta yarar var çünkü salon evin en çok kullanılan odalarından biridir. Misafir ağırlamak için ya da TV karşısında dinlenmek için salonu tercih ederiz. Bu durumda salon hayatımızı kolaylaştırmalı ve evde geçirdiğimiz saatlerde bizi stresten uzak tutmalıdır. Bu yüzden salon mobilyası seçerken dikkatli olmak önemlidir. Yanlış mobilyalar sizi evinizden soğutabilir.

    Salon Mobilyası Nasıl Seçilir? | 1

    Salona Kaç Parça Sığıyor Önceden Hesaplayın

    Kabaca bile olsa kafanızda büyük parçaları salona nasıl yerleştireceğinizi düşünün. Televizyon hangi duvara gelecek, kanepe ve tekli koltuklar nasıl yerleştirilecek? Yemek odası takımı olacak mı? Konsol için yer kalıyor mu? Eşya satın almadan önce ‘neler’ alabileceğinizin bir dökümünü yapın. Sadece indirimde olduğu için çok parçalı takımlar alıp salonu eşyaya boğmak en yaygın hatalardan biridir.

    Salon Mobilyası Nasıl Seçilir? | 2

    Şunu aklınızdan çıkarmayın, eğer salonda rahat hareket edilemiyorsa, sürekli bir eşya ayağınıza takılıyorsa mobilya seçiminde bir hata var demektir.

     

    Sizce hangi köşe takımı daha kullanışlı hanımlar ?

    Salon Mobilyası Nasıl Seçilir? | 3

    Salon Nasıl Kulanılacak?

    Eşya satın alırken genellikle misafirleri daha çok kafamıza takarız. Elbette evinizi başkalarına hoş göstermek istemeniz normal. Ancak nadiren misafir ağırlayıp salonda daha çok kendi ailenizle vakit geçiriyorsanız, eşya seçerken misafirleri değil kendinizi düşünmelisiniz. Misafir gelince otursun diye alınan tekli koltuklar evin baş köşesine yerleştirilir ve sonra da bütün aile tek bir kanepeyi paylaşamaz.

    Salon Mobilyası Nasıl Seçilir? | 4

    Günleriniz genellikle nasıl geçiyor, ev alışkanlıklarınız neler? Büyük bir yemek masasına gerçekten ihtiyacınız var mı yoksa genellikle mutfakta yediğiniz için yuvarlak masalı bir yemek odası sizin eviniz için yeterli mi? Bu sorular doğru mobilyaya yönelmeniz için size yardımcı olacaktır. Ya da tam tersi her an yemeğe birileri davetli. Eğer öyleyse yemek masasını büyük tutup bazı mobilya parçalarından feragat edebilirsiniz.

    Salon Mobilyası Nasıl Seçilir? | 5

    Tarzınızı Belirleyin 

    Tarz belirlemek deyince kulağa korkutucu gelebilir. Yapmanız gereken eşya satın almadan önce hangi salon dekorasyonlarını daha çok sevdiğinizden emin olmak. İnternetten bol bol fotoğraflara bakın. Sevdiğiniz salonlardaki mobilyaların özelliklerini saptamaya çalışın. Renkli salonlar mı hoşunuza gidiyor yoksa siyah beyaz olanlar mı? Modern tasarımlı mobilyalar mı size daha uygun yoksa klasik tarzdaki mobilyalar mı? ‘Evim çok klasik oldu, nasıl modernleştirebilirim?’ sorusu, sandığınızdan daha çok kişinin derdidir. Bu tip hataları baştan engellemekte fayda var.

    Salon Mobilyası Nasıl Seçilir? | 6

    Salon mobilyasını takım almak zorunda değilsiniz. Bu durumda tarz konusu daha çok öne çıkacaktır. Modern bir sehpa ile antika bir koltuğu bir araya getirmek epey hüner ister. Bu tip riskler almamaya çalışın. Salon için satın aldığınız her parçayı neden aldığınızı, nasıl kullanacağınızı, nereye yerleştireceğinizi kendinize sorarak satın alın.

    Tarzınız ne olursa olsun, rahatlığı ön planda tutun. Evde tek başına olsanız bile eğer kendinizi diken üstünde oturuyor gibi hissetmek istemiyorsanız koltukların modelinden ziyade rahatlığına önem verin. Arkanıza yaslanmak, uzun süre oturmak sorun olmamalı. Kırışmayan, kolay kolay kir tutmayan kumaşlara yönelin.

    Salon ve Salon Mobilyaları tasarımları

    yapidekorasyon360