Etiket: Deniz

  • Doğanın koynunda uyuyan güzel Terra Zoe

    Doğanın koynunda uyuyan güzel Terra Zoe

    Assos yakınlarındaki Sivrice Koyu’na tepeden bakan zeytin ve pırnal ağaçlarıyla kaplı büyük bir bahçenin kalbinde yer alır Terra Zoe Otel. Yamaçlarından esen rüzgar önce Ege’nin “deli mavisine”, ardından karşıdaki Lesvos’a ( Midilli Adası) ulaşıp selam götürür bu yakadan her gün usanmadan.

    Toplam 7 odalı bu küçük otel, çevresinde hiç bir yapılaşmanın olmadığı 8 dönümlük bir arazinin içinde nilüfer göletleri, lavantaları ve manzaralı çayır teraslarıyla daha ilk adımda büyülüyor konuklarını. Gündüzleri ardına kadar açık kocaman bir tahta kapıdan içeri girip etrafı çiçeklerle bezeli merdivenlerinden yukarıya ana binaya doğru yöneldiğinizde gürültücü ağustos böcekleri ve kuş cıvıltılarıyla karşılanırsınız önce. Ardından kendi yaptıkları buz gibi bir “hoş geldin” içkisiyle ( bahçenin eriğinden erik suyu veya tarifi saklı portakallı limonata) karşılar otel çalışanları sizi yüzlerindeki kocaman gülümsemeyi hiç eksik etmeden.

    terrazoe_manzara

    İlk sahibinin mimar olması nedeniyle çok güzel düşünülüp düzenlenmiş bu büyük yamaç arazideki otel, önceleri “Kaldera” adıyla hizmet vermiş sonrasında uzun yıllardır Türkiye’de yaşayan bir Amerikalı’ya satılıp Terra Zoe adını almış ayni kişinin Sultanahmet’deki kardeş Empre Zoe Otel’ine çağrışım yapması için. İlk sahiplerince dikilen ağaçlar yıllar içinde büyüyüp orman olmuş. Kahvaltı terasının üstünü kaplayan mor salkımların gövdeleri kıvrım kıvrım sarılmış demir pergolaya sanki bir daha hiç sökülmemecesine zamana direnerek.

    Odaların çoğu ana binada, iki bağımsız taş oda ise bahçede yer alıyor. Çoğu deniz manzaralı balkonlu ve teraslı odalar çift kişilik ve aile süiti olarak iki ayrı tipte düşünülmüş. Yalın bir zevkle döşenmiş ferah ve aydınlık odalarda istenirse klima da mevcut. Bahçedeki büyük taş oda diğerlerinden farklı olarak zen dokunuşlu dekoruyla ve yer yataklarıyla hoş bir deneyime davet ediyor sizi.

    Zengin türk kahvaltısında her gün kendi mamülleri olan farklı bir çeşit ( poğaça, pişi, içli börek, zeytinyağlı sarma, mücver vb) ikram ediyorlar. Hem sahibesinin hem de işletmecilerinin hassasiyeti nedeniyle kahvaltıda sunulan sebzeler ve otlar otelin bahçesinden, orda yetişmeyenler ise büyük market zincirlerinden değil çevredeki küçük üreticilerden. Reçeller her daim taze, yeni yapılmış mis gibi. Plastik şişede su satmıyorlar, kendi bahçelerinden çıkan suyu filtre edip sunuyorlar konuklarına, bittikçe dolduruyorlar odalardaki sürahileri.

    terrazoe_assos_otelleri

    Deniz için 900 m kadar aşağıda ıssız bir koyda sizi bekleyen özel bir plaja yönlendiriliyorsunuz. Zeytin ağaçları, çakıllı kumsalı ve billurdan sularıyla bu özel plaj-bahçe sadece Terra Zoe konuklarına açık. Dilerseniz gün boyu ağaçların gölgelediği şezlongunuzda uzanıp sadece yüzme molaları verirsiniz bu tarifsiz tembelliğe. Plaj keyfi yerine çevreyi gezip tanımak isteyenler için Assos (Behramkale), Apollon Smintheus Tapınağı, balıkçı limanı Babakale, taş evleriyle güzelim yöre köyleri ve hatta günübirlik gezilere niyetlenenler için Troya, Bozcaada ve Kaz Dağları var.

    Akşam olduğunda ise bu saklı bahçede elinizde bir kadeh, gecenin koyu karanlığında mücevherler gibi pırıldayan yıldızlara dalıp gökyüzünde kaybolur gidersiniz.

    Terra Zoe Otel, işletmecilerinin deyimiyle büyük kentlerin “yorgun ruhları” için yeşilden bir sığınak…

  • Yazlığınız yaza hazır mı?

    Yazlığınız yaza hazır mı?

    Öncelikle yazlığınızın ne derece bakıma ihtiyacı olduğunu belirleyen ve ilk olarak yapılması gereken işlerin bir listesini çıkarın.

    Büyük tamiratlar söz konusuysa, iyi bir ustayla anlaşarak gerekli onarımları yaptırın. İleride daha büyük sorunlara yol açacağıdüşünülürse, küçük onarımları da ertelememekte fayda var.

    Kış boyunca rutubetten çatlamış ve kabarmış iç ve dış cephenin boyanması gerekebilir. Duvarlar kâğıt kaplıysa sökmeden tekrar kâğıtla kaplayın.

    Çatıdaki kiremitler, rüzgârın ve yağışlı havanın etkisiyle uçmuş ya da kırılmış olabilir. Bunları tespit edip yenileyin. Çatının izolasyonu dayanıklı çatı kaplama malzemeleriyle yapıldığında uzun süre bakım gerektirmeyecektir.

    Kapı ve pencere doğramalarınız ahşapsa, kış mevsimi boyunca rutubet ya da yağmurun etkisiyle şişmiş olabilir. Pencerelerin cam macunları kontrol edilmeli, onarılamayacak kadar kötü durumda olanlar değiştirilmelidir.

    Suyunuzu güneş enerjisinden yararlanarak ısıtıyorsanız, mevcut sisteme bir bakım yaptırın. Kırılan camları değiştirin ve paslanan metal kısımları antipas bir boya ile boyayın.

    Elektrik tesisatı da zaman içinde bakım gerektirecektir. Yıpranan prizleri, duyları, yanan ampulleri değiştirin.

    Mutfak ve banyo gibi ıslak alanlar, özellikle su tesisatında bir problem varsa ve zamanında bakım yapılmadıysa, büyük sorunlara yol açabilir. Bu durumda yapılacak ilk iş, tesisatın onarılması ve damlayan muslukların değiştirilmesi olacaktır. Mutfakta, eviye ile alt ve üst dolaplar, banyoda ise lavabo, rezervuar, klozet ve duş kontrol edilmelidir.

    Balkon, kış mevsiminde evin en çok zarar gören bölümü olmasına rağmen, çoğunlukla ihmal edilir. Balkonun su akıtma sistemini ve zemin karolarını gözden geçirin.

    Korkuluklarınız paslandıysa, onları antipas boyayla boyayın. Balkonunuzda barbekü varsa, bacasının tıkalı olup olmadığını kontrol edin.

    Yazlığınızın bulunduğu bölge zehirli hayvanlar veya böcekleriyle ünlüyse, Mayıs ve Temmuz olmak üzere yılda iki kez ilaçlama yapmalısınız. Yaz boyunca sineklerden şikâyet etmemeniz için ise, günaşırı ilaçlama şart.

    Havuzunuzun üstü kış mevsimi boyunca açık kaldıysa, sorunsuzca kullanabilmeniz için mutlaka dezenfekte ederek bakımını yapın. Bahçeniz varsa, toprağı havalandırın, kış boyunca bakımsız kalmış ve böceklenmiş bitkilerinizin kuruyan ve çürüyen kısımlarını budayın.

  • Bronzlaşma bağımlılığı: Tanoreksiya

    Bronzlaşma bağımlılığı: Tanoreksiya

    Bronzlaşma tutkusu kanser riskini beraberinde getiriyor. Uzmanlar sağlıklı bronzlaşma diye bir kavram olmadığına işaret ediyorlar. İşte güneşlenmenin püf noktaları…

    Yaz mevsimiyle daha görünür hale gelen bronz tenli olma isteğini uzmanlar riskli bir eğilim olarak değerlendiriyorlar. Bu isteğin bağımlılığa dönüşmesi ise tıpta tanoreksiya olarak tanımlanıyor.
    Uzmanlar, bu kişilerin kendilerini soluk ve renksiz saydıkları için kışın solaryumda yazın güneş altında bronzlaşma çabası içine girdiklerini ve yeterince bronzlaşmış hissetmedikleri zaman sinirli olduklarını belirtiyorlar.
    Peki bronslaşmanın boyutu nedir? Ne kadarı karar ne kadarı zarar sayılmalıdır?
    Bu konuyu Medical Park Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Gökhan Okan anlattı:

    KANSERE ZEMİN HAZIRLAR

    Bronzlaşmayı tutkuya dönüştürenler tanoreksik, yani bronzluk bağımlısı heline gelmiş sayılırlar.
    Tanoreksiya özellikle gençlerde görülüyor. Hemen belirtelim ki, sağlıklı bronzluk diye bir durum söz konusu olamaz! Özellikle genç yaşlarda alınan yoğun güneş ışınlarının gelecekte cilt kanserine zemin hazırlayacağını sakın unutmayın
    Yaz-kış demeden sürekli bronz bir tene sahip olmak için solaryumdan çıkmayanları ve saatlerce güneşin altında yatanlar şunları unutmamalı:

    • Bronzlaşma; doğal ya da suni kaynaklarla yoğun UV ışınlarına maruz kalınması sonrası deri renginin koyulaşmasıdır. Bronzlaşma sonrası, deri renginde koyulaşma yanında çiller, lekeler, benler, kılcal damar genişlemeleri ve cilt kanserlerine zemin hazırlama gibi istenmeyen etkiler de oluşmaktadır.
    • İnsanların bronzlaşmaya olan merakı, bazı durumlarda bağımlılık oluşturmakta ve bu durum tıp literatüründe ‘tanoreksiya’ diye adlandırılmaktadır. Tanoreksik kişiler kendilerini soluk, renksiz olarak algılamaktadır ve bunu telafi etmek amacıyla da çok sık suni kaynaklarla bronzlaşma yoluna başvurmaktadır. Bu durum bağımlılık hali kazanmakta, kişi kendini bronz görmediği zaman sinirlilik ve ruh halinde bozukluk olmaktadır.

    MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİ

    • Tanoreksiya daha çok ergenlik yaşlarında görülmektedir. Genellikle zayıf ve sigara bağımlısı olan kişilerde daha sık rastlanır. Tanoreksik kişilerin yoğun UV maruziyetinden dolayı cilt kanseri riskleri fazladır. Tanoreksiklerin dermatoloji ve psikiyatri hekimleri ile ortak takip edilmeleri gerekir. Vücutlarındaki riski benler dermatologlar tarafından tespit edilip, gerektiğinde uzaklaştırılmalı, ayrıca kişi psikolojik destek almalıdır.
    • Tanoreksiya tedavi edilmediği durumlarda, özellikle ilerlemiş vakalarda, kişi solaryuma girmediği ve kendini bronz görmediği zaman mide bulantısı ve kusma gibi sorunlar da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle bronzlaşma bağımlılığı, bu ciddi sorunlarla sonuçlanmadan mutlaka tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır.
    • Melanosit dediğimiz hücreler, cildimize renk veren melanin maddesinin salgılanmasından sorumludur. Melanin maddesinin görevi, cildimizi güneşin zararlı etkisinden korumaktır. Çok yoğun güneşe maruz kalındığında, vücut buna koruyucu tepki olarak melanin üretimini hızlandırır. Bu da bronzlaşmanın sebebidir. Açık tenli kişilerde yoğun güneşe maruz kalınması sonrası ciltte kızarıklık sık görülmekte, bronzlaşma son derece nadir olmaktadır. Koyu ten yapısına sahip kişiler ise güneşte kızarmayıp, bronzlaşırlar.

    SOLARYUMUN ZARARLI ETKİSİ

    • Deri renginin koyulaşması, hücrelerde mevcut olan melaninin salınımının artışı ya da yeni melanin salgılanması ile gerçekleşir. Bronzlaşma aniden olabileceği gibi geç de başlayabilir. Erken bronzlaşma, koyu tenli kişilerde daha belirgindir; UVA ışınına cevap olarak hızla oluşur ve kısa sürede söner.
    • Geç bronzlaşma UVB ve UVA ışınlarına temastan 48-72 saat sonra başlar. Yeni pigment oluşumu başlar; pigmentasyon kalıcıdır, haftalarca sürer, kalıcı ve derin bir bronzluğa olur.

    CİLT KANSERİ ŞAKA DEĞİL!

    • Solaryum cihazı suni kaynaklarla cildin bronzlaşmasını sağlar. UVA ışınları ile bu etkiyi yaratır. Güneş ışınlarının neden olduğu tüm olumsuz etkiler solaryum için de geçerlidir.
    • UVA ve UVB ışınlarının cilde bronzluk kazandırma yanında çok sayıda olumsuz etkileri bulunmaktadır. UVA ışınları, cilt kanserlerinde en tehlikelisi olan malign melanom oluşmasında önemli bir etmendir. UVB ışınları erken deri yaşlanması, cilt kanseri ve benlerde değişikliğe neden olma gibi ciddi riskleri vardır.

    SAĞLIKLI BRONZLUK YOKTUR!

    • Bronzluk, tavsiye edilecek bir durum değildir. Sağlıklı bronzluk diye bir kavram söz konusu değildir. Bronz görüntü isteyen kişiler otobronz ürün kullanmalıdır. Özellikle ergenlik çağındaki gençlere güneşin uzun dönemdeki yan etkileri hakkında bilgi verilmelidir.
    • Bronzlaşmak isteyen kişiler için en iyi alternatif otobronz ürünlerdir. Otobronz ürünler; krem, losyon, sprey ve jel şeklinde olup güvenilirdirler. Yan etkileri yok denecek kadar azdır. Ultraviole ışını olmaksızın cilde bronz görünüm kazandırırlar. İçeriklerindeki güneş koruyucuların faktörleri düşük olduğundan, otobronz ürünlerin üzerine ayrıca güneş koruyucu sürülmesi unutulmamalıdır.

    BİLİNÇSİZ GÜNEŞLENMENİN FATURASI

    • GÜNEŞ YANIKLARI: Kısa sürede yoğun güneşe maruz kalma sonrasında gerçekleşir. Kızarıklık, su toplaması, ateş yüksekliği, titreme, bulantı ve kusma görülür.
    • BRONZLAŞMA: Uzun dönemde yoğun güneşe maruz kalma sonrasında gelişir. Vücudun verdiği bir savunma mekanizmasıdır. Cilt renk hücreleri, korunma amacıyla renk üretir.
    • ERKEN YAŞLANMA: Uzun süreli güneşe maruziyet ciltte derin çizgileşme, damarlarda genişleme, kahverengi lekelenme şeklinde görüntüye neden olur. Damarların genişlemesine, pigment hücrelerinin düzensiz çalışmasına, kollajen üretiminde azalmaya neden olur.
    • CİLT KANSERLERİ: Güneşin vücudumuza vermiş olduğu zararların en tehlikelisidir. Tüm dünyada sıklığı giderek artmaktadır.
    • KATARAKT: Güneş ışınları katarakt oluşumuna zemin hazırlamaktadır.
    • ALERJİK REAKSİYONLAR: UV ışınları bazı kişilerde kaşıntı, kızarıklık, sulantı ile kendini belli eden alerjik reaksiyonlara neden olur. Ayrıca kullanılan kozmetikler, parfümler ve bazı ilaçlarda güneşe karşı hassasiyet yaratabilir.
    • BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ BASKILAR: Deride bulunan bağışıklık sistemi hücreleri UV maruz kalma sonrasında baskılanır. Herpes (uçuk) virüsü gibi enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkışını kolaylaştırır. Lupus, porfiri gibi bazı rahatsızlıklar güneş ışınlarının etkisiyle aktifleşir.

    GÜNEŞE KARŞI NE YAPMALI?

    • UYGUN ZAMANI SEÇİN:
     Güneş ışınlarının en yoğun olduğu saatler olan 10:00-16:00 arasında dışarıda mümkün olduğunca bulunulmamalı.
    • GÖLGEDE DURUN: Dışarıda zaman geçirileceği zaman mümkün olduğunca gölgede kalınmalı.
    • GİYSİNİZ DE SPF’Lİ OLSUN: Koruyucu ve açık renkli giysiler giyilmeli, güneşten koruyucu gözlükler ve şapka takılmalı.
    • DOĞRU KREM SEÇİN: Mutlaka güneş koruyucu kullanımına önem verilmeli.
    • KULAĞINIZA BİLE SÜRÜN: Güneş koruyucular dışarı çıkılmadan 20 dakika önce sürülmeli. Her tarafa eşit uygulanmalı ve arada boşluk bırakılmamalı. Burun, kulaklar, yanaklar, ayak tabanları, sırt, eller ve kolların yan yüzlerine eşit oranda sürülmeli.
    • BEBEKLERE ŞAPKA: Bebekler altı aylıktan küçükse güneş koruyucu kullanımından çok şapka takma, gölgede kalma gibi koruyucu önlemler alınmalı.

    • YEŞİL ÇAY İÇİN: Güneşten kaynaklanan zararlı etkilerden korunmak amacıyla harici ya da sistemik antioksidan kullanımı faydalı olabilir. Vitamin C, E, selenyum, çinko, yeşil çay, silimarin ve soya isoflovanları etkili başlıca antioksidanlardır.

  • Güneş ışınları ve cilt

    Güneş ışınları ve cilt

    Güneşten korunma; spor, havuz, deniz aktiviteleri veya gezmekten vazgeçmek anlamına gelmemeli,tam aksine gerekli önlemleri alarak; bu aktiviteleri, sağlıklı bir şekilde ve doya doya yaşayabilmeye yardımcı olmalıdır.

    GÜNEŞ IŞINLARI
    “Cildiniz, güneş ışınlarının hassas terazisi olmasın!”
    20. yüzyılın özellikle ikinci yarısında güneş ile ilgili bilgi ve gözlemlerimizin artması, güneş ışınları hakkındaki yarar-zarar dengesini hassas bir noktaya getirdi. Bir yandan bronz bir ten, sağlık ve güzellik belirtisi olarak kabul edilirken; diğer yandan güneşin insan sağlığına olumsuz etkilerine işaret eden kanıtlar, gün geçtikçe artmaya başladı. Bu gelişmeler karşısında ise günlük yaşamda nasıl davranmamız gerektiği konusunda bazı soru işaretleri doğdu…

    Dünyamıza elektromanyetik ışın demetleri şeklinde ulaşan güneş enerjisi, görülebilen (gün ışığı) ve görülemeyen (ultraviyole – UV) olmak üzere ikiye ayrılıyor. UV ışınları ise, dalga boylarına göre ultraviyole – A (UVA), ultraviyole – B (UVB) ve ultraviyole – C (UVC) olarak üçe ayrılırken; UVC ışınları, atmosferi geçemedikleri için yeryüzüne ulaşamıyor ve bizler günlük hayatımızda sadece UVA ve UVB ışınlarına maruz kalıyoruz.

    GÜNEŞ IŞINLARININ ZARARLI ETKİLERİ
    “Güneş; cildin erken yaşlanmasına, kırışıklıklara ve lekelenmelere yol açıyor!”

    Erken dönemi kapsayan etkiler

    Güneş yanıkları
    Güneş yanığı; özellikle açık tenli kişilerin uzun süre güneş ışınlarına maruz kalmasını takip eden 12-48 saat içinde ortaya çıkan ağrı, sızı ciltte kızarıklık ve su toplaması ile kendini belli eden geçici bir hastalıktır. Hastalık şiddetli olduğunda; baş dönmesi, tansiyon düşüklüğü, ateş, bulantı-kusma gibi genel belirtiler (güneş çarpması olarak bilinir) ortaya çıkabilir ve bu durum acil müdahale gerektirebilir.

    Güneş ışınlarına bağlı gelişen alerjiler
    Bazı kişiler güneş ışınlarına maruz kaldıklarında, çok kısa süre içinde (bu bazen 5-10 dakika bile olabilir) ya da birkaç gün sonra ciltlerinde; kızartı, kabartı, kaşıntı ve lekeler ile karşılaşabilir. Cilt yüzeyine sürülen kozmetik veya tıbbi ürünler ya da bazı ilaçlar (doğum kontrol hapları, bazı psikiyatrik ilaçlar, tansiyon ve romatizma ilaçları) da bu durumun ortaya çıkmasını artırabilir.

    Geç dönemi kapsayan etkiler
    Güneş ışınlarının geç dönem zararlı etkileri ise günümüzde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve tıp otoritelerince daha önemli bir toplum sağlığı problemi olarak kabul edilmektedir. Güneş ışınlarının geç dönem etkilerini kısaca şöyle sıralayabiliriz:

    Cildin erken yaşlanması
    Kırışıklıklar ve güneş lekeleri ile cildin kuru, sert ve kaba bir görünüm alması, özellikle yüz ve el sırtında sert ince kabuklu cilt lekelerinin gelişmesi; cildin erken yaşlanmasının habercileridir. Bu leke ve kabuklu gelişimlerin, aktinik keratoz olarak adlandırılan ve kansere dönüşme riski taşıyan belirtiler olabileceği unutulmamalıdır.

    Cilt kanserleri
    Güneş ışınlarının özellikle açık tenli, açık renkli gözlü, sarışın / kızıl saçlı kişilerde cilt kanseri oluşma riskini çok artırdığı bilinmektedir. Cilt kanserlerinin büyük bir kısmı, vücudun güneş ışınlarına fazla maruz kalan kısımlarında oluşmaktadır.

    GÜNEŞTEN KORUNMAK
    “Güneşten korunma konusunda; davranışlar, alışkanlıklara dönüştürülmelidir!”

    Güneşten korunma kavramı, son 20-30 yılda hayatımıza girmiş bir kavram olup; sınırları henüz netlik kazanmamıştır. Güneşten korunma konusunda bugün için bilinen ve uygulamada fayda sağladığı tespit edilen bazı önemli noktalar bulunmaktadır.

    • Güneş ışınlarının yeryüzüne ulaşma şekli ve şiddeti coğrafi bölgelere, mevsimlere ve günün saatlerine göre farklılık göstermektedir. Coğrafi olarak; ekvatora yaklaştıkça, ilkbahar-yaz aylarında ve öğlen saatlerinde güneş ışınlarının şiddeti artmaktadır. Ayrıca yüksek rakımlarda güneş ışınlarının size ulaşmak için kat edeceği mesafe azalacağından şiddeti de daha fazla olmaktadır.

    • Güneş ışınlarının önemli zararları, direkt olarak gökyüzünden gelen ışınlarla olmakla birlikte; bu ışınların kar, kum ve su yüzeyinden yansıyabileceği ve bunun da zararlı etkilere yol açabileceği unutulmamalıdır.

    • Güneşte kalma süresi, alınan ışının dozunu da belirlemektedir.

    • Giysiler, güneş gözlükleri, şemsiye veya tente güneş ışınlarının önemli kısmını engelleyebilmektedir.

    • Açık tenli, açık renk gözlü, kızıl / sarı saçlı kişiler koyu tenli kişilere göre; bebek ve çocuklar ise erişkinlere göre güneş ışınlarına daha az dayanıklıdır.

    • Güneşten koruyucu ürünler, ultraviyole ışınlarının zararlı etkilerini önemli ölçüde engelleyebilmektedir.

    Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunma, çocukluk çağından başlayan ve hayat boyunca devam eden bir uygulama olmalıdır.

    Alışkanlığa dönüşmesi istenilen davranışlar

    • Açık alanda kalmanız gerekiyorsa (spor aktiviteleri, plaj – havuz aktiviteleri, iş nedeniyle veya gezinti – piknik vb. sırasında), daima gölge bir yer arayın ve gölgede kalmaya çalışın.

    • Geniş kenarlıklı şapka ve ultraviyole ışınlarını yansıtan gözlük kullanın.

    • Sıkı dokunmuş kumaşlardan üretilmiş giysileri tercih edin.

    • Dış ortamda geçireceğiniz zamanın mümkünse, sabah saat: 10.00 ile 16.00 arasına denk gelmemesine özen gösterin.

    • Güneşte kalacağınız zaman cildinizin açıkta kalan tüm alanlarına güneşten koruyucu krem veya losyon sürün.

    • Çocukları ve bebekleri mutlaka yüksek koruma faktörlü (en az SPF 30) ürünlerle koruyun ve öğlen saatlerinde başka aktiviteler yaratarak, güneşte kalmalarını engelleyin.

    Koruyucu ürünler hakkında…
    “Doğru kişiye, doğru zamanda, doğru ürün!”

    Güneşten koruyucu ürünler, içerdikleri kimyasal maddeler yolu ile cildimize ulaşan ultraviyole ışınlarını emerek ya da yansıtarak derinin alt tabakalarına geçişlerini engellemektedir. Bu ürünlerin üzerindeki numaralar, güneşten korunma faktörü (SPF) olarak bilinmekte ve ultraviyole-B ışınlarını engelleme kapasitelerini belirtmektedir. Günlük aktivitelerde 15-20 faktör yeterli olabilmekte ancak deniz kenarında geçirilen bir gün için en az 30 faktörlü bir ürün kullanılmalıdır.

    Açık tenli kişiler, koyu tenli kişilere göre çocuk ve bebekler ise büyüklere göre daha yüksek koruma faktörüne ihtiyaç duymaktadır. Bu ürünlerin etkileri, sürüldükten en az 15-30 dakika sonra başladığı için güneşe çıkmadan en az yarım saat önce sürülmeleri gerekmektedir. Terleme, su ile temas (yüzme – yıkanma) ve havlu ile kurulanma sonucu koruyucu ürünlerin etkileri kaybolabileceğinden; koruyucu ürünlerin gün içerisinde ihtiyaç duyuldukça-birkaç saatte bir- tekrar sürülmeleri gerekmektedir.

    Son yıllarda koruyucu ürünlere, cildi ultraviyole–A ışınlarından da koruyan yeni bileşenler eklenmiştir ancak bu ürünlerin kalıcılık süreleri daha kısa olduğundan, bu ürünlerin, daha sık sürülmeleri gerekmektedir.

  • Tırnaktaki Beyaz Leke

    Tırnaktaki Beyaz Leke

    Bazı insanların tırnaklarında dönem dönem beyaz lekeler ve çizgiler görülmektedir.Bu beyaz lekeler ve çizgiler tamamen vücudun ürettiği birşeydir. Bu çizgiler tırnağınızın direncini kırar. Kırılmalarını engellemeniz için tırnaklarınızı kısa kesmelisiniz. Şekil bozukluğunu ise doktorunuzun uygulayacağı tedaviyle giderebilirsiniz.

    Tırnağın, çok fazla ojeli kalmasının ya da sigara içmenin de tırnaklar üzerinde sarartmak gibi olumsuz bir etkisi olabileceğini vurgulayan uzmanlar, “Bunun çok çirkin bir görüntü olduğunu düşünüyorsanız, yüzeysel bir temizleme uygulayabilirsiniz. Ayrıca tırnakları besleyici ürünlerden yararlanabileceğiniz gibi, ojenizin markasını da değiştirebilirsiniz.

    Bazen çocukluğumuzdan beri tırnaklarımızda beyaz beyaz lekelerle karşılaşırız. Bu vücudumuzda bulunan, saç ve tırnağımızın temelini oluşturan keratin hormonu gerektiği gibi çalışmıyor demektir. Sonradan meydana gelmiş olabilecek koyu renk beyaz lekeler ise manikür sırasında tırnakların çok fazla zarar görmesi ve mantar kapması nedeniyle oluşmuş olabilir.

    Travmatik olaylar sonucunda karşılaşabileceğimiz bu tırnak sorunu için sadece bir süre beklemek yeterli. Bütün bu sorunlarla baş etmenin en etkili yolu ise dışarıda yaptırsanız bile kendi manikür takımınızı kullanmanızdır” şeklinde sözlerini tamamladı.

    İlgili konular ;
    Tırnak Üzerinde Beyaz Leke?

  • Sihirli Kazak

    Sihirli Kazak

    Yapımı kolay ve çabuk olan bu model…Sizler kazağı yazlık iplerle yapıp mayo ve bikinilerinizin üzerine pareo olrakta kullanabilirsiniz.

    Ön: 75 ilmek atalım 1 düz 1 ters,1 düz 1 ters…. biçiminde 30 cm.işleyelim Şişin üzerinde bekletelim.

    Arka:Aynı Önü başladığımız gibi arkayı da 30 cm. işleyelim şişin üzerinde bırakalım.

    Kol: 63 ilmek atalım 1 düz, 1 ters, 1 düz, 1 ters……biçiminde 30 cm.işleyelim. ilmekleri yine şişin üzerinde bırakalım.

    3.5 nolu misinalı şişimizle ilk olarak ön parçayı ( düzleri alıp,tersleri almadan) şişe takalım. Şimdi ilk olarak kolun birini,arkayı ve öbür kolu aynı biçimde şişe takalım.Şişe almadığımız ilmekleri boşandırarak aşağıya kadar sökelim.Misinalı şişin üzerindeki ilmekleri 1 düz, 1 ters…. olarak 3 cm.işleyelim. İlmekleri eksilterek tamamlayalım.


    Ön ve arkayı eklkeyerek dikelim.kolları da ekleyelim.Kolları reglan kol biçiminde dikelim.Etek ucunu kol kısımlarını süsleyelim.

    İlgili Konular ;
    Sihirli Kazak
    Örgü
    Drops design dergisinden modeller

  • TURMEPA, suda çözünebilen ve doğada biyolojik birikim yapmayan temizlik ürünler ile çevreyi koruyor

    Denizlere gönül vermiş ve denizlerimizi gelecekte de yaşatma çabası gösteren DenizTemiz Derneği/TURMEPA, temizlik ürünleriyle çevrenin ve özellikle doğal su kaynaklarının korunmasına katkı sağlıyor. TURMEPA Çevre Dostu Temizlik Ürünleri, dünyamızın kısıtlı kaynaklarından olan sudan tasarruf edilmesi ve aynı zamanda denizlerin korunması, çevrenin kirletilmemesi ilkesinden yola çıkarak hazırlandı. Doğal hammaddelerden elde edilen, suda hızla çözünebilen, doğada biyolojik birikme yapmayan, ayarlı köpüğü sayesinde kolay durulama sağlayarak su tasarrufuna imkan veren temizlik maddelerinin ambalajları ise geri dönüşümlü malzemeden üretiliyor.

    Denizlerimizin gelecekte de yaşatılması çabalarına devam eden DenizTemiz Derneği/TURMEPA, aynı zamanda doğal kaynakların en etkin şekilde kullanımı ve çevre kirliliğinin önüne geçilmesi için bilinç oluşturma ve farkındalık yaratma çalışmalarını da sürdürüyor. DenizTemiz Derneği tarafından üretilen TURMEPA markalı Çevre Dostu Temizlik Ürünleri, kısıtlı doğal su kaynaklarının en verimli şekilde kullanımı için ideal çözümü sunuyor.

    TURMEPA Çevre Dostu Temizlik Ürünleri, insan ile doğa arasında denge kurulması, doğal kaynakları tüketmeden gelecek kuşakların ihtiyaçlarının karşılanması ve kalkınmada sürdürülebilirlik sağlanması için herkesin görev bilincinde olması gerektiği düşüncesinden hareketle üretildi. Tüketiciler de seçimleriyle ülkemiz deniz ve kıyılarının korunmasına, yaşanabilir bir çevreye sahip olma yolunda TURMEPA’nın yaptığı çalışmalara destek olabilecek ve özellikle küresel ısınma ve kuraklığın ülkemizde ciddi tehditler oluşturduğu şu günlerde, doğanın korunmasına katkıda bulunabilecek.

    Şehirlerde, tüm atıkların kanalizasyonlarla, yeraltı sularına, göl, nehir, dere ve dolayısı ile denizlere karıştığı düşünüldüğünde su kaynaklarının ve temizlik maddelerinin kullanımının önemi daha da ortaya çıkıyor. TURMEPA Çevre Dostu Temizlik Ürünleri ise doğal hammaddelerden elde ediliyor ve suda hızla çözünebiliyor, doğada biyolojik birikme yapmıyor, ayarlı köpüğü sayesinde kolay durulama sağlayarak su tasarrufuna imkan veriyor. Dünyanın kısıtlı su kaynaklarının kirletilmemesi ve tasarrufu açısından çok önemli olan bu ürünlerin satışından elde edilen gelir de, deniz kirliliği ile mücadele amaçlı projelerde kullanılıyor.

    Çevre dostu TURMEPA markalı ürünler West Marine, marinalar ve Opet bayileri ile Migros, Tansaş, Makro, Koçtaş ve Metro marketlerinden elde edilebiliyor.

    TURMEPA Çevre Dostu Temizlik Ürünleri

    Sıvı Sabun: Ellerin deniz suyuyla bile temizlenebilmesi özel olarak formüle edilmiştir. Cilt dostudur. Elleri korur, bakımlı ve yumuşacık olmalarını sağlayarak hoş bir koku bırakır. Formulasyonu doğada çözünebilir özelliğe sahiptir.

    Genel Yüzey Temizleyici: Tüm yıkanabilir yüzeyleri deniz suyuyla bile temizler ve parlatır. Ana temizlik maddesi doğal hammaddelerden elde edilen ve doğada çözünebilen sabun bazlıdır.

    Bulaşık Deterjanı: En ağır yağlı ve kirli bulaşıkların deniz suyuyla bile temizlenebilmesi için özel olarak formüle edilmiştir. Doğada çözünebilir özelliğe sahiptir. Ayarlı köpüğü sayesinde kolay durulama sağlar. Çevre ve cilt dostudur.

    Ağır Yağ Çözücü: Her türlü yağ lekesi, motor yağı, zift, katran ve boya lekelerini kolaylıkla temizler. Bitki özlü, doğada çözünebilir hammaddelerin bileşimi ile yağlı ve kirli yıkanabilir yüzeylerde temizlik ve parlaklık sağlar.

    DenizTemiz Derneği Hakkında:
    Denizcilik ve iş dünyasının denize gönül vermiş önde gelen isimleri tarafından 8 Nisan 1994’te kurulmuş olan Deniz Temiz Derneği bugün; 533 asli, 324 tüzel üye sayısıyla denizler ve kıyılar konusunda ülkemizin en önde gelen sivil toplum kuruluşudur. Halktan, işbirliği içerisinde olduğu kamu kuruluşları, üniversiteler, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarından aldığı destek ile çalışmalarını en çok çocuk ve gençlerin eğitilmesi, halkın bilinçlendirilmesi, teknolojik kıyı temizliği çalışmalarının yürütülmesi yönünde artırarak sürdüren Deniz Temiz Derneği, Hopa’dan İskenderun’a kadar uzanan 8.333 km’lik kıyımızda 84 bölge koordinatörü ile denizleri yaşatma çabalarına devam etmektedir.

    turmepa