Etiket: dengeli beslenme

  • Sıcak Su İçmek Zayıflatır mı?

    Sıcak Su İçmek Zayıflatır mı?

    Herhangi bir diyet yada egzersiz programına bağlı kalmadan bol bol su içmenin tek başına kilo verdirici bir özelliği olduğunu düşünmek yanlıştır. Diyet yaparken bol su içmek kilo kayıplarından sonra vücutta oluşan sarkmaları yok etmek için idealdir ve ayrıca oluşabilecek kabızlık problemine karşıda iyi gelmektedir.

    Peki diyet yaparken sıcak su içmenin faydası nedir diyecek olursanız; sıcak suyun mide de kalma süresi soğuk suya göre daha fazla olduğundan sıcak su içtikten sonra insana tokluk hissi verme süresi soğuk sudan yaklaşık olarak 4 kat daha fazladır.

    Soğuk su da sıcak suyun aksine insana açlık hissi vererek daha fazla yemek tüketilmesini sağlamaktadır. Çinliler 40′lı yaşlardan sonra vücut sıcaklığından daha soğuk sıvı tüketilmesinin zararlı olduğuna inanmaktadırlar.

    Sıcak su vücudun ısı dengesini bozmadan kana karışır ve kan dolaşımını artırır. İç organların etrafındaki kasların gevşemesine yardımcı olmaktadır. Besinlerin emilimine yardımcı olup sindirimi rahatlatır.

  • 1000 kalorilik diyet

    1000 kalorilik diyet

    Hedef: Haftada ortalama 2 kilo.
    Günlük kalori: 1000 Kcal

    Uzun sürede dengeli bir şekilde kilo verebileceğiniz bir diyet. Bu diyeti istediğiniz kiloya ulaşana kadar 7 günlük periyotlar halinde uygulayabilirsiniz.

    %54,5 Karbonhidrat, %15 Protein, %29,5 Yağ.

    1. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Kuşluk : 4 adet diyet bisküvi
    Öğle : 60 g kırmızı et (ızgara veya haşlanmış), 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    İkindi : 4 adet diyet bisküvi
    Akşam : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1/2 kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 4 yemek kaşığı pirinç pilavı
    Gece : 2 porsiyon meyve

    2. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu dil peyniri, salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Kuşluk : 2 adet grisini
    Öğle : 60 g tavuk (ızgara veya haşlanmış), 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    İkindi : 1 çay bardağı süt
    Akşam : 1 kepçe çorba, 8 yemek kaşığı sebze yemeği, ½ kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 2 ince dilim ekmek (kepekli)
    Gece : 2 porsiyon meyve

    3. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Kuşluk : 1 porsiyon meyve
    Öğle : 1 kepçe çorba, 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1/2 kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek(kepekli)
    İkindi : 4 adet diyet bisküvi
    Akşam : 60 g kırmızı et (ızgara veya haşlanmış), 1 küçük boy haşlanmış patates, 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Gece : 1 porsiyon meyve, 1 çay bardağı süt

    4. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu dil peynir, 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Kuşluk : 2 adet grisini
    Öğle : 1 kepçe çorba, 60 g tavuk (ızgara veya haşlanmış), 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    İkindi : 2 adet grisini
    Akşam : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1/2 kase yoğurt (kaymaksız), salata (yağsız), 4 yemek kaşığı erişte veya kuskus
    Gece : 2 porsiyon meyve

    5. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1/2 kibrit kutusu kaşar peynir, salatalık , domates, 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Kuşluk : 2 adet grisini
    Öğle : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt(kaymaksız), salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    İkindi : 2 adet grisini, 1 küçük kutu ayran
    Akşam : 60 g balık (ızgara veya buğulama), salata (yağsız), 2 ince dilim ekmek (kepekli)
    Gece : 2 porsiyon meyve

    6. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), 1 kibrit kutusu dil peyniri, salatalık , domates 2 ince dilim ekmek (kepekli)
    Öğle : 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    İkindi : 4 adet diyet bisküvi
    Akşam : 60 g tavuk(ızgara veya haşlama), 1 küçük kutu ayran, salata (yağsız), 4 yemek kaşığı makarna
    Gece : 3 porsiyon meyve

    7. GÜN

    Sabah : Çay veya kahve (şekersiz), 1 kibrit kutusu beyaz peynir (az yağlı), 1 adet haşlanmış yumurta, 2-3 adet zeytin, salatalık , domates, 2 ince dilim ekmek (kepekli)
    Öğle : 1 kepçe çorba, 8 yemek kaşığı sebze yemeği, 1 kase yoğurt(kaymaksız), salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Akşam : 1 kepçe çorba, 100 gr. balık (ızgara veya buğulama), salata (yağsız), 1 ince dilim ekmek (kepekli)
    Gece : 2 porsiyon meyve

    İlgili konular ;
    Diyet – Sağlıklı Beslenme
    Diyet Başarı Öyküleri

  • Sofranızda Diyetin İpuçları

    Sofranızda Diyetin İpuçları | 1Yemeğinizi masada yiyin!! – Yemeğinizi yerken dikkatinizi başka yere odaklamazsanız düşündüğünüzden daha az yersiniz. Tabağınızı doldururken veya yemeğinizi çiğnerken televizyonu kapatıp, bilgisayarınızdan uzaklaşırsanız düşüncesizce davranmazsınız. Bir düşünün!! Kaç kere film izlerken korkunç büyüklükteki patlamış mısırı kasesini tek başınıza bitirdiniz?

    Tabağınızı doldurmayın!! – Sağlıklı beslenmek aynı zamanda porsiyon kontrolünde mücadele gerektirir. Özellikle de porsiyonların geçmiş yıllara göre büyüdüğünü düşünürsek.  Önce   “ tabağındaki her şeyi bitirmelisin” mantığını bir kenara bırakıyoruz. Onun yerine “yavaş yavaş ye ve doyduğun an yemeyi bırak”  sözünü ilke ediniyoruz. Eğer önce gözüm doymalı diyenlerdenseniz o zaman haydi küçük tabaklar kullanmaya!!!

    Yemekleri masadan uzak tutun!! – Gözden ırak  olan gönülden de ırak olur. Bu her zaman böyledir.. Çalışmalar göstermektedir ki, tüm yemekleri masaya koyarsanız daha fazla yersiniz. Tüm yiyecekleri masaya yerleştirmek yerine mutfakta tutun. Ha istisnalar yok mu? Taze sebzeler ve salata hariç:) Onlar her zaman gözünüzün önünde olsun..

  • Doğum sonrası beslenmenin 11 püf noktası

    Hem emziren annenin hem de bebeğin sağlığı açısından dengeli ve yeterli beslenme büyük önem taşıyor.


    Doğum sonrasında annenin aklına gelen en önemli sorulardan biri, fazla kilolardan nasıl kurtulacağıdır. “Lohusalık döneminde kilolarınızı dert edinmeyin” diyen Diyetisyen Ayşe Korkmaz, emziren annelerin hem kendilerinin hem de bebeklerinin sağlıklarını ön planda tutması gerektiğini söyledi ve kadınlara doğum sonrası doğru beslenme ile ilgili ipuçları verdi:

    Öncelikle emzirmenin yoğun olduğu ilk 6 ayda kilo vermek için hiçbir zayıflama diyeti uygulamayın.

    Özellikle yağlı yemekler yapmaktan kaçının, unlu ve şekerli gıdaları çok fazla tüketmemeye çalışın. Daha çok ızgara veya buharda pişirme yöntemlerini kullanın. “Sütüm olacak” diye kilolarca tatlı yemenize gerek yok. Çünkü şeker ve şekerli besinler sütünüzü artırmaz. Aspirin bile olsa, doktorunuza başvurmadan ilaç almamalısınız. Bunlar sütünüze geçebilir.

    EMZİRMEK KİLO VERMENİN EN ETKİLİ YOLU

    Bebeğinizi emzirmek kilo vermenizi kolaylaştıran en etkili yöntemdir. Çünkü emzirme sırasında bazal metabolizma hızı denilen vücudun harcadığı enerji, normal dönemden daha fazladır. Bu nedenle, bu dönemde uygulanan sağlıklı bir beslenme programı ile hem kilo vermek kolaylaşıyor hem de bebeğinizi daha kaliteli sütle beslemiş olursunuz. İlk maddesi emzirmek olan bu 11 maddelik listemiz ise beslenmenizdeki yeni düzenlemeler için size yol gösterici olabilir:

    1-KALORİYE DİKKAT

    Şu anda her lokmanız bir zamanlar içinizde gelişmekte olan bebeğinizle paylaştığınız kadar önemli olmasa da, besin seçiminiz süt kaliteniz açısından önem taşımaktadır. Özellikle yeni bir anne olarak çok daha fazla enerjiye ihtiyacınız olacak. Bu nedenle eğer emziriyorsanız hamilelik öncesi ağırlığınızı korumak için almanız gereken kalori miktarına günde 400 ile 500 ekstra kalori eklemeniz gerekiyor.

    2- PROTEİNLER BESLENMENİN YAPI TAŞLARI

    Enerjinin yüzde 15’i proteinlerden gelmelidir. Et, tavuk, balık, yumurta ve kurubaklagiller proteinler zengin olan besinlerdir. Ayrıca bu besinler B grubu vitaminleri, demir ve çinko açısından da zengindir.

    3-KALSİYUM GELECEK İÇİN ÖNEMLİ

    Bu dönemde kalsiyum ihtiyacınızı tam anlamıyla karşılamak en çok dikkat etmeniz gereken konulardan biridir. Günlük beslenme içerisinde 3 porsiyon süt ve süt ürünleri tüketmek yeterli olacaktır.  Kilo kontrolü açısından az yağlı olanları tercih edebilirsiniz.


    4-DOĞAL VİTAMİN KAYNAKLARI SEBZE VE MEYVELER

    Meyve ve sebzelerde hayati önem taşıyan vitaminler ve mineraller bulunur. Her öğünde mutlaka sebzeve meyve tüketmeye çalışın. Pişirme şekli vitamin ve mineral içerikleri üzerinde etkilidir. Bu nedenle sebzeler önce yıkanıp sonra mümkün olduğu kadar büyük parçalar şeklinde pişirilmelidir.

    5-DEMİR AÇIĞINI TELAFİ EDİN

    Vücuttaki demir eksikliği hamilelik döneminde birçok kadının karşısına çözülmesi gereken bir sorun olarak çıkar. Bunun için hamilelikte demir ihtiyacına yönelik beslenmenin yanı sıra doktorun önerdiği şekilde dışarıdan demir takviyesi yapılır. Çünkü hamileliğin ikinci yarısında bebeğiniz, demir depolarını oluştururken sizin demir depolarınızdan yararlanır. Bu nedenle, doğum sonrasında da devam eden demir eksikliğinizi gidermek için öğünlerinizi demir yönünden zenginleştirmek için kırmızı et, pekmez, yumurta sarısı günlük beslenmeye eklenmelidir. Yiyeceklerle beraber alınan demirin vücutta kullanılmasını önemli ölçüde engelleyen çay tüketimini ise mümkün olduğunca azaltmalısınız. Ayrıca demir emilimini arttırmak için C vitamini içeren besinler ile tüketilmesi daha iyi olacaktır. Salata, taze sıkılmış meyve suları gibi.

    6-FOLİK ASİTİ İHMAL ETMEYİN

    Ezirme döneminde de tıpkı hamileliğinizde olduğu gibi folik asit yönünden zengin besinler tüketmelisiniz. Folik asit en fazla yapraklı yeşil sebzeler, karaciğer, böbrek, yumurta, kabuklu tahıllar, ceviz, badem, fındık, fıstık, mercimek, baklagiller ve taze sıkılmış portakal suyunda bulunuyor. Hamilelikte ve emzirme süresinde 400-800 mikrogram alınması gerekiyor. Bu miktarı besinlerle karşılamak zor olduğu için vitamin haplarıyla açığı kapatabilirsiniz. Ayrıca folik asit vücutta depolanamadığı için her gün almak gerekiyor.

    7-YAĞLARDAN UZAK DURUN

    Enerjinin yüzde 30’u bu gruptan sağlanmalıdır. Özellikle n-3, n-6 ve n-9 yağ asitleri örüntülerine dikkat edilmelidir. n-3 yağ asitleri deniz ürünleri özellikle yağlı balıklarda (somon, uskumru), soyayağı, kanola yağı, yumurta sarısı ve anne sütünde bulunmaktadır. n-6 yağ asiti; soyayağı, ayçiçek ve mısırözü yağında bulunmakta, n-9 yağ asiti ise fındık ve zeytinyağında bulunur.

    8-İYOTLU TUZ KULLANIN

    Hamilelik dönemi vücudun iyot gereksiniminin arttığı bir dönem. Çünkü hamilelikte görülen iyot eksikliği düşük, ölü doğum ve bebek ölümlerinde artmaya neden olurken, bebeklerde zeka geriliğine, sağırlık ve cüceliğe neden oluyor. Emzirme döneminde iyotlu tuz kullanmak iyot ihtiyacını karşılamak için yeterli olacaktır. Tuzu kapalı ve ışık almayan yerde saklayın.

    9-BOL BOL SIVI TÜKETİN

    Doğumdan sonra emzirme döneminiz içerisinde günlük 2,5-3 litre sıvı almaya özen gösterin. Bu miktar sıvının tamamını su ile tamamlayabilirsiniz veya hazır meyve suları ve asitli içecekler yerine, az şekerli komposto suyu ve taze sıkılmış meyve sularını tercih edin.

    10-VİTAMİN TAKVİYESİ GEREKEBİLİR

    Emzirme dönemi içerisinde doktor tavsiyesi ile ek vitamin takviyesi alınabilir. Bu noktada sebze-meyvede bulunan doğal vitaminlerden daha fazla yararlanabilmek için ;meyve suları sıkıldıktan sonra yarım saat içinde tüketlimeli, salata yaparken mümkün olduğu kadar az bıçak ile işlem uygulanmasına dikkat edilebilir. Ayrıca salatanın limonu yemeden hemen önce sıkılmasına dikkat edilmelidir.

    11- ENERJİ İÇİN KARBONHİDRAT TÜKETİN

    Emzirme döneminde hamilelikte olduğu gibi günlük enerjinin yüzde 55-60’ını karbonhidratlardan sağlamanız gerekir. Burada dikkat edilecek nokta şeker gibi basit karbonhidrat yerine pilav, makarna, patates, ekmek gibi kompleks karbonhidratlar tercih edilmelidir. Kilo kontrolü sağlamak açısından iyi olacaktır.

  • 1 Haftada 5 kilo “NASIL” verilir ?

    Çok basit: VERİLEMEZ !

    Öte yandan her gün kitle iletişim araçlarında onlarca “mucize diyet” ile karşılaşılmakta. “İsveç Diyeti, Ayırma Diyeti, Hollywood Diyeti, Manken Diyeti, Lahana Çorbası Diyeti, Burçlara Göre Diyet, Uzman Diyeti, Kan Grubu Diyeti, Renk Diyeti, Amerikan Kalp Vakfı Diyeti, Atkins Diyeti, Son Şans Diyeti” ve daha yüzlerce değişik isimli veya isimsiz diyet. Peki bu kadar çok diyet listesi ortalarda dolaşırken neden hala insanların kilo problemi var ? Çünkü bu tip diyetlerin çoğu başlangıçta hızlı kilo kaybı sağlasa da, kısa bir süre sonra bu kilolar fazlasıyla geri alınmaktadır. Bu tip diyetler sağlığa zarar vermenin ve metabolizmanın bozulmasını sağlayarak ömrü kısaltmanın yanı sıra, kişinin “ben bu işi başaramıyorum” diyerek umutsuzluğa kapılmasına neden olmaktadır. Zaten yaşam tarzı haline getirilemeyen hiçbir yönteme başlamamak gerekir.
    diyet_tarti
    Gerçek ağırlık kaybı vücuttaki yağ kitlesinin azalması ile mümkündür. Kas ve su kitlesindeki kayıplar hem sağlık açısından risklidir, hem de kalıcı ağırlık kaybına neden olmamaktadır. Ağırlık kaybının hızlı olması öncelikle su, sonrasında kas kitlesindeki azalma ile ilişkilidir.

    Genel ilkeleri benzer olmakla birlikte diyet mutlaka “kişiye özel” olarak hazırlanmalıdır. Çünkü herkesin metabolizması birbirinden farklılık gösterir, tıpkı parmak izi gibi. Multifaktöriyel bir hastalık olan şişmanlığın tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekir. Dahiliye uzmanı veya endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog ile ekip halinde tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuçlar alınabilir. Günümüzde birçok kronik hastalığın temel nedenini oluşturan şişmanlığın tedavisinde diyetisyen en yetkili ve etkin meslek mensubudur. Sağlık ekibinin temel direği olan hekim hastanın gerekli muayenesini yapar, tahlillerini yaptırır ve diyetisyen, kişinin özelliklerine uygun beslenme modelleriyle normal ağırlığa iniş sürecini başlatır. Diyetisyenler aldıkları eğitimin gereği olarak beslenme programını kişiye göre ayarlayabilen, aynı zamanda zayıflama diyetlerini yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı sağlayabilecek şekilde düzenleyebilen kişilerdir.

    Zayıflama programlarının, kişinin (yaş, cinsiyet, boy uzunluğu, vücut ağırlığı, fiziksel aktivite düzeyi, beslenme alışkanlıkları vb.) özelliklerine göre enerji ve besin öğesi içermesi; yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırabilmesi ve yavaş (0,5 – 1 kg / hafta) ağırlık kaybı ile bireyin yeni beslenme programını yaşam tarzı haline getirmesini sağlayabilmesi gerekir. Unutulmamalıdır ki; ayda 6 kg üzerinde ağırlık kaybı metabolik olarak başka sağlık problemlerine zemin hazırlamaktadır. Sabırlı olmak şart. Kişi, seneler içerisinde aldığı kiloları birkaç haftada vermeye çalışmamalı. Bu uğurda aç karına greyfurt veya limon suyu içmenin, kabak çekirdeği yemenin, sürekli maden suyu içmenin, yosun tabletlerinden, kekik sularından ve form çaylarından medet ummanın hiçbir bilimsel dayanağı olmadığı gibi; faydadan çok zarar verdiği aşikardır.
    diyet_her_kadin_guzeldir
    Ağırlık kaybının geçmişine bakıldığında; midede hacim oluşturan posa tabletlerinin sindirim sisteminde tıkanmalara, kafein ve amfetaminlerin bağımlılığa, çok düşük kalorili diyetlerin ve sindirim sistemine yapılan cerrahi müdahalelerin besin öğesi yetersizliklerine, protein diyetlerinin böbrek ve kalp problemlerine, kalp yetmezliği sonucu ölümlere neden olduğu görülmektedir.

    Dünya Sağlık Örgütü aylık ağırlık kaybını 2 – 4 kg arasında olması gerektiğini vurgulamaktadır. Kişi çok şişmansa ve ameliyata hazırlanacaksa, anestezi riskini azaltmak için doktor ve diyetisyen gözetiminde ayda 6 kg verdirilebilir. Yoksa kimse 20 senede aldığı kiloları 20 günde vermeye kalkışmamalı, sabırla tedavinin üzerine gitmelidir. Zayıflamanın temelinde eğitim yer almaktadır. Dahiliye uzmanı veya endokrinolog kontrolünde yapılacak klinik muayenenin ardından elde edilen kan tahlil sonuçları yorumlanarak, kişi diyetisyen eşliğinde tıbbi beslenme tedavisine alınmalıdır. Egzersiz ve davranış değişikliği tedavisinin yerleştirilmesi ile hedefe ulaşılmalı ve kişi koruma programına alınmalıdır. 3 ay süresinde diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisi uygulanmadan kimseye ilaç tedavisi ve/veya cerrahi tedavi uygulanmamalıdır.

    Sonuç olarak; zayıflama programı kişiye özel, bireyin benimseyip, yaşam tarzı haline getirerek uygulayabileceği, yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırabilecek özellikte olmalıdır. Ayrıca obezitenin tedavisinde tek başına diyet tedavisi yeterli olmamakta, beraberinde egzersiz programı ve davranış değişikliği tedavisi de gerekmektedir.

    Uzman Diyetisyen
    M. Turgay KÖSE

    1977 İstanbul doğumlu Köse, ilk ve ortaöğrenimini aynı şehirde tamamladıktan sonra Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden 2001 yılında derece ile mezun oldu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda yedek subay Diyetisyen olarak askerlik görevini tamamladı. Sonrasında Florence Nightingale Hastanesi Diyabet, Obezite ve Metabolizma Hastalıkları Merkezi bünyesinde Diyetisyen olarak çalıştı. 2004 yılında Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü’nde yüksek lisans programını tamamlayarak “Toplu Beslenme Sistemleri Bilim Uzmanlığı” aldı.

    Türkiye Diyetisyenler Derneği, Obezite Derneği ile Diyabet, Obezite ve Beslenme Derneği ve Yeni Çınar Lions Kulübü’ne üye olan Köse, hem bireysel hem de kurumsal anlamda beslenme danışmanlığı ve eğitimi çalışmalarını 2004’ten beri kurucusu olduğu Etik Diyet Danışmanlık’ta sürdürmektedir. Uzman Diyetisyen Turgay Köse fuar, kongre, seminer, internet TV, radyo ve televizyon programlarında konuşmacı; çeşitli gazete, dergi ve web sayfalarında köşe yazarı olarak yer almaktadır. Uzman Diyetisyen M. Turgay Köse’nin beslenme alanındaki ilk kitabı “Beslenme ve Diyetetik” Ekim – 2007’de piyasaya çıkmıştır.

  • Hangi peynir kaç kalori ?

    Hangi peynir kaç kalori ?

    Hangi peynir kaç kalori ?

    Muzaffer Kuşhan’la Diyet Dergisi

    Hangi peynir kaç kalori ? Buzdolabından ilk çıkarılan da, kahvaltı sofrasının vazgeçilmezi de, simit, zeytin, domates ve rakının ekürisi de odur. Diyetle başı dertte olan peynir tutkunlarına ne demeli peki ?  ‘Kibrit kutusu‘ etrafında hayatı sürdürmek mayın tarlasında sınırı geçmeye benzer artık. Gerilim had safhadadır …

    Sürekli diyette olan peynir tutkunları için, ‘bir kibrit kutusu kadar‘ sözü bir kabusun da başlangıcıdır adeta… ‘Kibrit kutusu‘ etrafında hayatı sürdürmek mayın tarlasında sınırı geçmeye benzer artık. Gerilim had safhadadır. Kimi zaman mayınlara basmadan aşılır sınırlar. Oysa dönüşü, mayın yüklüdür sınırın. Zira, aşılmış her kibrit kutusu daha da küçülmüş kibrit kutularını beraberinde getirir; yağlısı, tuzlusu, bol kalorilisiyle, ‘küçülmeyi’ biraz da hak etmiştir peynir…

    Evet, diyet listelerinin baş köşesine oturan peynir hayatımızın önemli bir parçası… Öyle ki, sabah güne uyanırken başlar peynirle kucaklaşmamız… Buzdolabından ilk çıkarılan da kahvaltı sofrasının vazgeçilmezi de simit, zeytin, domates ya da rakının ekürisi de odur. Böreklerin harcı, makarnanın tadı, fakirin katığı, zenginin her gün bir yenisini keşfettiği aperitifidir. Burnunu sokmadığı hiçbir sofra yok desek yeridir. Pastaya da katılır, bebek mamasına da…
    İnek sütünden yapılan peynirin müptelaları ayrıdır, koyun ya da keçi sütünden yapılanlarınki ayrı…

    Otlusundan kızartılmışına, çökeleğinden küflüsüne kadar, kokusu, yumuşaklığı ve sertliği, hatta rengiyle bile her zevke, her keseye hitap edebilir peynir. Söz sanatlarına da katkısı olmuş, ‘peynir gemisi‘nin lafla mı işle mi daha iyi yürüyeceği şeklindeki tartışmaların odağına oturmuştur.

    Peynir, artık kahvaltılık bir malzeme olmaktan çıkıp, ana yemeklere girdi, şarabın tamamlayıcısı oldu. Evde yiyecek bir şey bulamadığımız zamanlarda yaptığımız makarnayı peynirle çeşnilendirdik ya da karnabaharla fırına verdik. Yani peynir, artık tüm öğünlerin ve özellikle diyetlerin ayrılmaz bir parçası oldu… Kısacası bazı tutkunları için aşkın, bazıları içinse bağımlılığın öteki adıdır peynir.

    AMA HANGİSİ ?

    Peynirin içindeki kalori ve yağ oranları, öyle ‘aş’a ‘katık‘ edilecek cinsten değil… ‘Bir kibrit kutusu‘ ölçüsü hayati önemi taşıyor bu nedenle. Hangi peyniri ne miktarda tükettiğimiz çok önemli.

    Peynirlerin besin değerlerine göz atıp, ‘kibrit kutusu‘ sınırının ne olduğunu görelim istedik. 30 gram, yani yaklaşık ‘bir kibrit kutusu‘ peynir neleri içeriyor.

    Dr. Muzaffer Kuşhan sizin  için peynirlere not verdiarticle_peynir

    İSVİÇRE PEYNİRİ

    120 kalori, 9 gr. yağ, 290 mg. kalsiyum
    Protein ve mineral açısından zengin. 30 gramında, günlük olarak alınması tavsiye edilen kalsiyumun üçte birinden fazlası var.
    Sağlık değerlendirmesi: 6

    BRİE
    96 kalori, 8 gr. yağ,  162 mg. kalsiyum
    Brie, yağlı peynirlerarasında gösterilse de içerdiği yağ kaşar peynirinden az. B1 vitamini açısından zengin. Çinko oranı da azımsanmayacak düzeyde.
    Sağlık değerlendirmesi: 7

    CAMEMBERT
    89 kalori, 7 gr. yağ, 105 mg. kalsiyum
    Sert peynirlere oranla, üçte bir oranında daha az yağ ve dörtte bir oranında daha az kalori mevcut. Folik asit açısından zengin.
    Sağlık değerlendirmesi: 8

    PARMESAN
    136 kalori, 9.8 gr. yağ, 360 mg. kalsiyum
    Kalsiyum deposudur. Makarna üzerine koyacağınız sadece bir çorba kaşığı parmesan, tavsiye edilen günlük kalsiyum miktarının yüzde 15’ini karşılar. Fazlaca tuzlu, ancak çinko oranı bir hayli yüksek.
    Sağlık değerlendirmesi: 6

    SÜZME PEYNİR
    29 kalori, 1.2 gr. yağ, 22 mg. kalsiyum
    Gerçekten çok az yağ içeriyor ve kilo vermeye çalışanlar için de ideal. Ancak kalsiyum açısından zengin değil.
    Sağlık değerlendirmesi: 10

    KAŞAR
    124 kalori, 10.3 gr. yağ, 216 mg. kalsiyum
    En yağlı peynirlerden, ancak iyi bir kalsiyum ve çinko kaynağı.
    Sağlık değerlendirmesi: 6

    MOZARELLA
    90 kalori, 7.5 gr. yağ, 155 mg. kalsiyum
    Orta yağlı olmasına rağmen doymuş yağ oranı yüksek.
    Sağlık değerlendirmesi: 8

    RİCOTTA
    56 kalori, 4.4 gr. yağ, 63 mg. kalsiyum
    Nispeten daha az yağ ve tuz içeriyor. Kalsiyum açısından çok zengin değil.
    Sağlık değerlendirmesi: 9

    KEÇİ PEYNİRİ
    59 kalori, 4.7 gr. yağ, 57 mg. kalsiyum
    İnek peynirine oranla az kalorili. D vitamini açısından zengin. Ancak kalsiyum, ya da çinko açısından zengin olduğu söylenemez.
    Sağlık değerlendirmesi: 9

    BEYAZ PEYNİR
    75 kalori, 6 gr. yağ, 108 mg. kalsiyum
    Yarım yağlı kaşardan daha az kalori içeriyor. Kalsiyum oranı ne çok az ne de fazla.  Tuzlu ve D vitamini açısından zengin.
    Sağlık değerlendirmesi: 7

    Alırken, saklarken, yerken, bunları unutmayın !

    article_peynir2Beyaz peynir çok fazla gözenekli ise alırken bir kez daha düşünün. Gözeneklerin fazlalığı, asitli süt kullanıldığını gösterir.

    Beyaz peynir ambalajına fazla su salmışsa bu peynirin yeterince olgunlaşmadığını gösterir.

    Tadıldığında çok fazla ekşilik veren beyaz peynirden kaçının. Ancak ekşi oranı çok az olan peynirde yoğurt kültürünün kullanılmış olabileceği aklınızda olsun.

    Taze kaşar peyniri açık sarı renkte, homojen yapıda, süt kokulu, kolay dilimlenebilir ve az tuzlu olur.

    Dil peyniri az tuzlu olmalı ve lif lif ayrılabilmelidir.

    Peynir, ışıksız ortamda (buzdolabında, sebzelik gözünde) saklanmalıdır.

    Peynir hemen tüketilmeyecekse, kendi ambalajında saklanmalıdır. Ambalajı açıldıktan sonra ise mutlaka saklama kabında veya ambalaj malzemelerine sararak korunmalıdır. Aksi takdirde peynir nemini kaybeder, aroması ve lezzeti azalır.

    Beyaz peynir; ambalajı açıldıktan sonra, içme suyuna, yumurta yüzecek kadar tuz eklenerek hazırlanan sıvıda saklanabilir. Böylece peynirin olgunlaşma süreci de devam eder.

    Peynir dilimlere ayrılmadan saklanmalıdır, böylece dış ortamla teması en aza indirilebilir.

    Kabuklu peynirler (eski kaşar gibi), kabuğu temizlenmeden saklanmalı, temizleme işlemi peyniri tüketmeden hemen önce yapılmalıdır. Krem peynirler mutlaka kendi ambalajının içinde ve kapağı kapalı olarak saklanmalıdır.

    Kızartma peynirler tüketilmeden önce 4-5 saat suda bekletilerek tuzu alınmalıdır.

    Beyaz peynir dışındaki peynirler yıkanmaz, su ile temas peynirin lezzet ve aromasının kaybolmasına yol açar.
    Beyaz peynirleri keserken, bıçağı ıslatmak peynirin düzgün kesilmesine yardımcı olur.

    YÖRESEL TATLAR

    Kars gravyer peyniri

    Peynir ve zeytin cenneti olan Türkiye’de, tam 23 çeşit yöresel-özgün peynir bulunuyor.
    Türkiye Perakendeciler Federasyonu Dergisi’nde (PERDER) yer alan bilgilere göre, Türkiye’de en yaygın olan peynirlerin başında beyaz peynir ve kaşar peyniri geliyor.

    İşte, bir dönem sadece üretildiği kentin sınırları içinde kalan, ancak şimdilerde farklı lezzetleriyle her tür tüketiciye ulaşabilen, özgün peynirlerimiz: Mihaliç (kelle) peyniri, keçi peyniri, Erzincan tulum (şakak) peyniri, İzmir tulum peyniri, Van otlu peyniri, lor, Urfa beyaz peyniri, dil peyniri, Çerkez peyniri, Abaza peynirleri, tel (civil) peyniri, çökelek, Yozgat çanak peyniri, külek peyniri, Hatay cara (testi) peyniri, örgü peyniri, golot peyniri, İstanbul çayır peyniri, Manisa çayır peyniri, Ordu torba peyniri, Giresun imansız peyniri, Kars gravyer peyniri ve Denizli yörük peyniri.

    Türkiye’deki insan mozaiği, peyniri de çeşitlendiriyor

    Özellikle peynir çeşitlerinin fazlalığıyla övünen Fransızlarla, bir rekabete girmemiş olsak da ülkemizde de hatırı sayılır bir peynir lezzeti var. Prof. Dr. Artun Ünsal, bu çeşitliliği bizzat yerinde tespit etmiş. Sadece şarküterilerde gördüğü peynir çeşitleriyle yetinmemiş, semt pazarlarına, oralardan da Anadolu’nun dört bir köşesine ‘peynir’ yolculuğuna çıkmış. ‘Süt Uyuyunca’ kitabıyla noktaladığı gezilerden izlenimleri de bir hayli ilginç. Zira peynir tüketim alışkanlıkları yöreden yöreye değişiyor. Kaşar peyniri, bizim bildiğimiz kaşar peynirinin ötesinde dil peyniri olabiliyor, örgü peyniri, hellim peyniri olabiliyor.

    Ünsal. peynirdeki çeşitliliği ise insan mozaiğine bağlıyor. “Orta Asya’daki atalarından öğrendiği şekilde bir peyniri yapan köylüye karşılık, Balkanlar’dan, Trakya’dan ve daha birçok yerden gelenlerin peyniri tabii ki çok farklı olacak. Bu topraklarda var olan mozaiği düşünürseniz müthiş bir zenginlik gözünüze çarpar” diyor. Dünyada 8 peynir yapım çeşidi olduğunu Türkiye’de ise 7’sinin kullanıldığını söylüyor Artun Ünsal.

    Kafkas Üniversitesi Kars Meslek Yüksek Okulu Öğretim Üyesi Asya Çetinkaya da Türkiye’nin peynir haritasını çıkarmış, 260 peynir çeşidi elde etmiş. Ancak, peynirlerin birçoğu yapım benzerliği gösterdiği için bunları eleyerek 193 peynir çeşidini içeren bir kitap ve harita oluşturmuş.

    Light‘ diye aşırıya kaçmayın siz yine de!

    Piyasadaki pek çok markanın diyet peynirleri ile ‘kibrit kutusu’ sınırını aşıp aşmamak sizin kararınız artık. Hemen bütün peynir ürünlerinin “light”ları var marketlerde. Düşük kalorili, şekersiz, tuz oranı azaltılmış, yağsız, diabetik peynir ürünlerini bulmak zor değil. İşte birkaç örnek. Sütaş’ın light kaşar peyniri, kalori oranını sınırlamış. Pınar’ın Labne light sürülebilir krem peyniri, Pınar Labne’nin yüzde 50 daha az yağlı ve yüzde 30 daha az kalorili halidir. Yörsan’ın light teneke beyaz peyniri yine az kalorili olarak piyasada. Ülker’in mavi yeşil light kaşar peyniri de az yağlı az kalorisiyle diyet listelerine uygun.