Etiket: D vitamini

  • Çocukların Sağlıklı Gelişimi İçin: Demir, Kalsiyum, D vitamini, Çinko

    Çocukların Sağlıklı Gelişimi İçin: Demir, Kalsiyum, D vitamini, Çinko

    Güne enerjik başlamanın ve gün boyunca algıyı açık tutabilmenin en iyi yöntemlerinden biri olan kahvaltı, özellikle çocukların sağlıklı gelişiminde ve okul başarısında çok etkili bir öğündür. Bu nedenle sofrada yer alan tüm yiyeceklerin, bu gelişime katkı sağlayan vitamin ve minerallerden oluşmasına özen gösterilmesi gerekir. Peki, ideal bir kahvaltı sofrasında neler olmalıdır? Kahvaltı masasında mutlaka olması gereken 4 besin değerini ve faydalarını sizin için listeledik. İşte, o besin değerleri ve faydaları…

    Çocukların Sağlıklı Gelişimi İçin: Demir, Kalsiyum, D vitamini, Çinko

    Demir
    Özellikle bağışıklık sisteminin güçlenmesinde ve birçok kronik sindirim sistemi hastalığının tedavisinde önemli bir yere sahip olan demir; aynı zamanda çocukların kas gelişimine yardımcı olmasıyla da bilinir. Bu besin değerinin eksikliğinde ise; yorgunluk, isteksizlik, hırçınlık ve aşırı uyku isteği görülebilir. İçeriğinde demir bulunan La Vache Qui Rit üçgen peynirini, kahvaltı sofranızdan eksik etmeyerek çocuğunuzu bu olumsuz durumlardan koruyabilirsiniz. Ayrıca; üçgen peynir ve diğer kahvaltı malzemeleriyle hazırlayabileceğiniz farklı karakterlerle çocuğunuzun kahvaltı saatlerini daha eğlenceli bir hale getirebilirsiniz.

    2.jpg

    Kalsiyum
    Süt ve süt ürünlerinde yoğun olarak bulunan kalsiyum; özellikle çocukların diş ve kemik gelişiminde çok önemli bir yere sahiptir. Eksikliğinde; kemik hastalıkları, uyuşukluk, dalgınlık, kas krampları, vücutta titreme, saç ve tırnaklarda kırılma gibi olumsuz durumlara neden olan bu besin değerinin her gün tüketilmesi gerekir. Her sabah çocuğunuza, 2 La Vache Qui Rit üçgen peynir yedirerek 1 su bardağı süte eş değer kalsiyum almasını sağlayabilirsiniz.

    3.jpg

    D vitamini
    Eksikliğinde pek çok kemik rahatsızlığına ve kronik yorgunluğa davetiye çıkaran D vitaminine, özellikle kahvaltı sofralarında yer verilmesi çok önemlidir. İçeriğindeki D vitamini sayesinde, kalsiyumun kemikler tarafından daha iyi emilmesini sağlayan üçgen peynir ile çocuğunuzun hem D vitamini hem de kalsiyum ihtiyacını karşılayabilir, böylelikle iyi beslenmesine katkı sağlayabilirsiniz.

    4.jpg

    Çinko
    Bağışıklık sisteminin güçlenmesinde, kemik ve görme yetisinin gelişmesinde önemli bir yere sahip olan çinkonun yetersiz kalması durumlarında boy uzaması azalabilir, soğuk algınlığı riski ise artış gösterebilir. Her kahvaltıda çocuğunuza La Vache Qui Rit üçgen peynirli lezzetler hazırlayarak vücudu için gerekli çinkoyu almasını sağlayabilir, böylece çinko eksikliğinden doğabilecek olumsuzluklardan korunmasına yardımcı olabilirsiniz.

    Çocukların büyürken ihtiyaç duydukları özen La Vache qui rit® peynirlerinde!

    La Vache qui rit, içeriğindeki yüksek oranda kalsiyum, D Vitamini, protein ve B2 vitaminleri ile çocuğunuzun kemiklerini ve dişlerini her geçen gün biraz daha güç- lendirerek onu sağlıklı bir geleceğe hazırlıyor.

  • D vitamini ve kadın sağlığı

    D vitamini ve kadın sağlığı

    Vitamin D yetmezliği toplumda çok sık görülmektedir. Yaklaşık batı toplumlarının %20 ile %100 ünde vitamin D eksikliği saptanmıştır. Vitamin D kalsiyum, fosfor ve kemik metaboliizmasında önemli bir rol oynadığı için eksikliğinde kemik minrelaizasyonunun yetersiz olmasına bağlı kemik deformiteleri, rikets, osteoporoz gibi kemik hastalıkları meydana gelir. Güneş ışığı en önemli vitamin D kaynağıdır. Ancak son yıllarda güneşin zararlı etkilerinden korunmak amacı ile kullanılan koruyucular derinin güneş ışığından vitamin D sentezlemesini azaltarak, vitamin D eksikliğine sebep olmaktadır.

    Vitamin D eksikliğinin iskelet sistemi, özellikle de kemik metabolizması üzerine etkileri olmasına rağmen, son yıllarda yapılan araştırmalar sayesinde dieğr sistemler ve hastalıklar üzerine de birçok olumlu etkisi olduğu bulunmuştur.

    Vitamin D yetersizliği ve obezite birbiri ile yakından ilişkilidir. Vitamin D, vücut ağırlığını düzenleyen besin maddeleri üzerinde önemli bir rolü vardır. Vitamin D alımının 1.5-3.5 kg kadar kilo vermeye sebep olduğu bazı bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir.

    Vitamin D nin en önemli etkilerinden biri Tip II Diabet Mellitusa iyi gelmesidir. Yaşın ilerlemesi ile birlikte sıklıkla görülen vücuttaki insülin direnci sonucunda insülinin dokulara etki edememesi sonucunda şekerin kullanılamaması ndan ortaya çıkan Tip II Diabetde vitamin D bu durumu önlemekte, diabetin ortaya çıkmasını ve ilerlemesini engellemektedir. Vitamin D kanda 25 ng/ml üzerinde olduğunda diabet riski %43 azalmaktadır. Bunun içinde günde 500 ünite vitamin D alımı önerilmektedir.

    Vitamin D eksikliğinin gebelik ve emzirme dönemlerinde önemli sonuçları olabilir. Gebe kadının kalsiyum ve vitamin D ihtiyacı artmıştır. Özellikle gebeliğin son 3 ayında hem anne hem bebek kemik gelişimi için vitamin D alımı son derece önemlidir. Gebede vitamin kan seviyesi 32 ng/ml olmalıdır. Gebe kadınların %50, süt emen bebeklerin ise %56 sında vitamin D eksikliği görülmüştür. Gebelikte ve emzirme döneminde görülen bazı hastalıklar örneğin preeklampsi, düşük doğum tartılı bebek, yenidoğan tetanisi, doğum sonrası iyi gelişmeyen bebek sendromları, bebeklerde kemiklerin kolay kırılganlığının artması, ve bazı otoimmün hastalıkların görülme olasılığındaki artış vitamin D eksikliğinde sıklıkla görülen durumlardır. Ayrıca bebek beyin fonksiyonlarının gelişmesinde de vitamin D nin son derece önemli işlevi olduğu son yıllarda yapılan çalışmalar ile keşfedilmiştir. Vitamin D yeterli alan bebeklerde ilerinde nöropsikolojik gelişimlerinin mükemmel oldukları bildirilmiştir.
    Vitamin D nin en önemli etkilerinden birisi de damar cidarı üzerindeki kireçlenmeler üzerinedir. Bazı karışık mekanizmalar sonucunda vitamin D damar cidarlarındaki bu kalsifikasyonları önleyebildikleri ileri sürülmüştür. Buna bağlı meydana gelen özellikle kronik böbrek hastalıklarında kullanılmaktadır. Benzer biçimde vitamin D koroner kalp hastalıklarında kireçlenmeyi önlediği ileri sürülmekte, kalp fonksiyonları üzerine olumlu etkilerinin olduğu, hipertansiyonlu hastalarda regülasyonu sağladığı çeşitli bilimsel makalelerde iddia edilmiştir.

    Vitamin D kadınlaraın korkulu rüyası olan meme kanseri gelişimi üzerine de olumlu etkisi vardır. Meme kanserli kadınlarda vitamin D reseptörleri hücrelerde az bulunmuştur. Bu reseptörleri olan kadınlarda vitamin D bağlanarak etki etmekte ve bazı metabolitleri tümör hücrelerinin geişimini baskılayarak kadınları meme kanserinden koruduğu gösterilmiştir.

    Özellikle Vitamin D ve Omega-3 birlikte kullanımının antikanser etkisinin çok güçlü olduğu bilimsel olarak gösterilmiştir. İki ajan birlikte anti-inflamatuar, pro-apoptotik, anti-angiogenik ve anti-proliferatif etkileri olması nedeni ile kanserden koruyucu oldukları gösterilmiştir.
    Cildimizdeki keratonosit hücrelerinde bulunan vitamin D reseptörleri vasıtası ile etki eden vitamin D, epidermisin proliferasyonunu ( derinin kalınlaşması), saç foliküllerinin kaybolmasına bağlı saç dökülmesi ve kelliğe sebep olabilir. Vitamin D yine deri tümörlerinin oluşumunu engeller.

    Vitamin D eksikliğinde erken yaşlarda şifzofreni , ileri yaşlarda ise Alzheimer, Parkinson hastalığı, deppresyon ve bilişsel fonksiyonlarda azalmanın olduğu gösterilmiştir. Vitamin D önemli beyin fonksiyonlarını sağlayan nörotransmitterlerin yapım ve salınımını idare eder. Bunlardan en önemli ve bilineni de Dopamin dir. Vitamin D eksikliğinde beyinde Dopamin azalır.
    Son olarak Vitamin D nin hücrelerdeki etki mekanizması, kadınlardaki östrojen hormonunun etki yolu ile ortak özellikler göstermesinden dolayı, menopoz sonrası görülebilen bazı şikayetlerin iyileştirilmesinde veya tedavi edilmesinde, tek başına veya estrojen tedavisi ile birlikte kullanımı daha da yaygınlaşmaktadır.

    Vitamin D yetmezliği veya eksikliği teşhisi için birçok tanı metodu vardır. Kanda en güvenilir olarak 25 hidroksivitamin D bakılmalıdır. Bu değer 20 ng/ml altında olmamalıdır. Tercihan 30 ng/ml üstünde olmalıdır.

    Vitamin D eksikliğine karşı Amerikan Endokrinoloji ve Metabolizma Cemiyetinin bazı önerileri vardır. Sıfır ile 1 yaş arasındaki bebekler için günde 400 ünite vitamin D almalıdır. 1-18 yaş arasında günde 400-600 ünite vitamin D alınmalıdır. 19-50 yaş arasında 600 ünite ve 50-70 yaş arasında 600-800 ünite vitamin D alınmalıdır. Gebe ve emziren kadınlar ise günde 1500-2000 ünite vitamin D almalıdır.

    Prof.Dr.C.Tamer Erel

  • Kadınlarda yaşa göre beslenme

    Kadınlarda yaşa göre beslenme

    Kadınlarda yaşa göre beslenme … Her yaşın ayrı bir güzelliği var denildiği gibi her yaşın ayrı beslenme özellikleri de olduğunu belirten Olcay Barış, dönemine uygun beslenmenin kadına sağlık ve mutluluk kattığını söylüyor.

    Kadınlarda yaşa göre beslenme

    30’lu yaşlarda, gençliği koruyan besinlere ağırlık verilmeli

    Gençlikten yetişkinliğe geçiş dönemi olan 30’lu yaşlarda sağlığın ve gençliğin korunması açısından antioksidanlar, demir ve C vitamini tüketimine dikkat etmek gerekir. Kadınların, regl dönemlerinde kaybettikleri demirin yerine mutlaka konulması gerektiğini anlatan Uzman Diyetisyen Olcay Barış , “19–50 yaş arası bir erkeğin günlük demir ihtiyacı 8–10 mg iken, kadın bedeninde bu ihtiyaç 18 mg’dır. Demir kaynağı açısından yumurta sofralardan eksik edilmemeli, yanında bol yeşillik ve taze sebze tüketerek hem C vitaminini karşılanmalı hem de demir emilimine katkı sağlanmalıdır. Bol sebze-meyve tüketiminin posa ve antioksidanlar açısından çok önemli olduğu da unutulmamalıdır”dedi.

    40’lı yaşlarda bağışıklık sistemini kuvvetlendiren besinler önem kazanıyor

    “Dengeli Beslen Harekete Geç Kampanyası”na da rehberlik eden Uzman Diyetisyen Olcay Barış, kadınların 40’lı yaşlarda bağışıklık sistemlerini güçlendiren B vitamini ve E vitamini tüketimine dikkat etmeleri gerektiğini belirtiyor. Barış, “Kurubaklagiller ve tahıllar beslenmede yer almalı, her öğünde bir dilim tam buğday, çavdar veya tam tahıllı ekmek B vitamini kaynağı olarak tüketilmelidir. E vitamini açısından ise kavrulmamış fındık, ceviz ve bademi bir avucu geçmeyecek miktarda tüketmek kadınlarımız için önemli”.

    50’li yaşlarda menopoza uygun beslenilmeli

    Olcay Barış, bu dönemde menopozun etkisiyle yıpranmaya başlayan kemikler için kalsiyuma özen göstermenin yanında, haftada en az 3 kez 30-45 dakikalık yürüyüşlerin de çok önemli olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Bol bol hareket etmek yavaşlayan metabolizmaya etki ederek kemiklerin yıpranmasını yavaşlatacaktır. Bu yaşlarda vücuttan kalsiyum atımı hızlanır. Kemik kırılmalarına kadar varabilecek sağlık sorunlarından kaçınmak için kalsiyum tüketimine önem verilmelidir. En iyi kalsiyum kaynağı olan süt, yoğurt, peynir her gün tüketilmeli, ikinci kalsiyum kaynağı olan yeşil yapraklı sebzelere de öğünlerde yer verilmelidir”.

    60’lı yaşlarda doğru beslenmenin yanında D vitaminini güneşten almak gerekiyor

    Sağlıklı bir yaşlılık dönemi için yeterli hayvansal protein alımı, her yaşta bol su tüketimi ve D vitamini alımı çok önemlidir. Protein kaynağı olarak başta tavuk ve balık olmak üzere et, yumurta ve kurubaklagil tüketimini öneren Barış, vücudun D vitamini ihtiyacını karşılamak için kış günlerinde 25 dakika, sıcak yaz günlerinde ise sabah veya akşamüzeri 15 dakika koruyucu krem sürmeden güneşe çıkılması gerektiğini belirtiyor. D vitaminini en iyi içeren gıdaların balık, peynir ve yumurta olduğuna ve kadınların günde en az 10 bardak su tüketmelerinin önemine de dikkat çekiyor.

    kaynak: gazeteyeniyuzyil.com

  • Diyette D vitamini önemi!

    Diyette D vitamini önemi!

    Diyette D vitamini önemi! D vitamininiz eksikse kilo vermekte zorlanabilirsiniz! Zayıflamada unutulan bir ayrıntıdır…

    Diyette D vitamini önemi!

    D vitamini, besinlerde az miktarda bulunan, esas kaynağının güneş ışığı olduğu, vücutta adeta bir hormon gibi çalışan bir vitamindir. Besinlerdeki ana kaynakları; yağlı balıklar, yumurta ve et olmakla birlikte, esas olarak güneş ışınlarının varlığı ile derimizde sentezi yapılmaktadır.

    Yağlı balıkların dışında hiçbir besin kaynağı, normalin üzerinde tüketilmiş olsa bile, D vitamini gereksinmesini karşılayamaz. Somon, sardalya ,ton balığı gibi yağlı balıklar en iyi kaynaklardır. Haftada 3-4 kez yağlı balık yemek yetişkin bireyin gereksinmesini ancak karşılayabilir. Süt, yumurta, karaciğer gibi besinlerin normal tüketimiyle D vitamini gereksinimi karşılanamaz. Güneş ışığı az alan ülkelerde, güneşten yararlanma oranı düşük olduğu için, burada yaşayan insanlar besinleri D vitamini ile zenginleştirerek eksikliği gidermeye çalışmaktadırlar.

    Güneş ışığıyla aldığımız D vitamini öncüllerinin (D vitaminine henüz çevrilmemiş form) % 70’i deri tarafından kullanılmaktadır. Hücre yapısını yenileyen bu vitamin kollajen ve elastin üretiminde kullanılmakta olup cilde elastikiyet kazandırmaktadır. Aynı zamanda D vitamini, keratin sentezini artırarak saçların uzamasını da sağlamaktadır.

    D vitamini vücutta neredeyse tüm hastalıklarla ilişkisi olan tek vitamindir. Bağışıklık sistemi fonksiyonlarının düzenlenmesi, kemik ve diş sağlığının korunması, hücrelerin sağlıklı olarak bölünebilmesi, vücutta insülin hormonu fonksiyonlarının düzenlenmesi vb. birçok yerde etkinliği olan D vitaminin son yıllarda obezitenin önlenmesinde etkili olacağına dair birçok çalışma mevcuttur.

    Diyette D vitamini önemi!
    Diyette D vitamini önemi!

    KEMİK SAĞLIĞININ BAŞTACI!

    D vitamini yetersizliği özellikle çocukluk çağı döneminde büyümenin en hızlı olduğu 0-2 yaşta oldukça önemlidir. Kemik dokusunun gelişiminde D vitamini ve kalsiyum minerali birlikte çalışırlar. Bu yaşlarda D vitamini eksikliği yaşayan çocukların kemik mineral yoğunluğu bozulur. Vücudun kalsiyum ihtiyacı barsaklarda besin öğelerinden karşılanması yerine,kemik dokusundaki kalsiyum deposundan sağlanır. Bu durumda da zayıflamış bir kemik doku ve sonucunda raşitizm hastalığı meydana gelmektedir.

    Yaşlılarda D vitamini eksikliği osteoporoz açısından oldukça önemlidir. Yüksek doz D vitamini kullanımı bulantı, kusma, kabızlık, güçsüzlük ,karaciğer toksisitesi gibi etkiler yaratmaktadır.

    GEBELİKTE EKSİKLİĞİ BEBEKTE KALICI HASARLARA YOL AÇABİLİR!

    Hamilelerde D vitamini yetersizliği direkt anne karnındaki bebeklerin beyin ve kemik gelişimini olumsuz etkiler. Bebek, doğumsal katarakt hastalığı, enfeksiyon hastalıkları vb. sorunlarla karşı karşıya kalır.

    OBEZ BİREYLERİN D VİTAMİNİ SEVİYELERİ DAHA DÜŞÜK!

    İnsülin, kan şekeri olarak bilinen glikozun vücutta gerekli organlara taşınmasında yardımcı olan, fazlasını yağa dönüştüren ve bu dengeyi sürekli aktif tutan bir hormondur. Eğer dokuların insüline cevabı bozulursa yani insüline karşı bir direnç oluşursa, dokular tarafından kullanılamayan glikoz yağa çevrilir. Sonuç olarak, vücutta yağ dengesi bozularak yağlanma artar.

    Yapılan çalışmalarda, obez bireylerin D vitamini seviyeleri diğer bireylere göre daha düşük vurgulanmıştır. D vitamini takviyesi yapılan obez bireylerin kilo verimlerinde artış olduğu gözlemlenmiştir.

    Yapılan başka bir çalışmada, D vitamininin vücutta insülin salınımını düzenlemede yardımcı olduğu ve iştah kontrolünde rol oynadığı belirtilmiştir.

    D vitaminin yetersiz alımında; hastaların insülin hormonuna cevapları azalmış, göbek bölgesi etrafındaki yağlanmaları artmış ve tip 2 Diyabet ( şeker hastalığı) risklerinde artış olduğu vurgulanmıştır.

    Gestasyonel diyabette (hamilelik diyabeti) D vitaminin normal düzeylerde olması, diyabeti önleyebilir etki gösterebileceği yönündedir.

    DEPRESYONDAN KORUR!

    D vitaminin beyindeki serotonin üretimini arttırır. D vitamini ayrıca stres ve yorgunluk karşıtı etkisi bulunan magnezyumun emilimine de yardımcı olmaktadır. Yapılan çalışmalarda, D vitamini takviyesi yapılmış hastalarda depresyon ölçek puanlarında anlamlı düşüşler saptanmıştır.

    KANSER SAVAŞÇISI!!

    Yapılan son çalışmalar, D vitamininin kanser üzerindeki etkileri üzerinde. D vitamininin; bazı kanser türlerinin (meme, prostat, kolon rektum kanseri) gelişimini azalttığı gözlemlenmiştir.

    D VİTAMİNİ EKSİKLİĞİ KRONİK HASTALIKLARA YATKINLIĞINIZI ARTIRIR!

    Sonuç olarak ; D vitamini eksikliği kronik hastalıklar (obezite,diyabet vb) açısından risk faktörüdür. Yeterli D vitamini alımını günlük 20 dakikalık yürüyüşlerle sağlayabilirsiniz. Güneş ışığının deri ile temas etmesi gerekmektedir. Camdan geçen güneş ışığı ile D vitamini ihtiyacı karşılanmaz. Özellikle hamileler, çocuklar ve yaşlıların D vitamini ihtiyacını karşılamak için haftada 2-3 kez güneşten yararlanmaları önemlidir.

    Güneş ışığından yararlanamayan bireyler, doktor kontrolünde Dvitamini takviyeleri (damla veya supleman) almalıdırlar. Birey kendisi bilinçsiz bir şekilde D vitamini takviyesi kullanmamalıdır. Dvitaminin fazlası karaciğerde toksik etki yaratır. Gerekli koşullarda ve belirtilen miktarlarda , bir doktor kontrolünde alınması gerektiği asla unutulmamalıdır.

    Dyt. Gizem TAŞKIN tarafından yazılmıştır.

  • Hamilelikte Temel Besin Kaynakları

    Hamilelikte Temel Besin Kaynakları

    Kadınlar kulübü editörleri olarak araştırdık, uzmanların verdiği bilgilerden oluşan, hamilelikte temel besin kaynakları yazımızı sizler için hazırladık. Burda bildirilen beslenme planına ve diyet listesine uyarak sağlıklı bir hamilelik geçirebilirsiniz.

    Hamilelikte dengeli ve düzenli beslenme sağlıklı bir çocuk dünyaya getirmek için yapılması gereken en önemli adımdır. Unutmayın ki yediğiniz herşeyi artık bebeğinizle paylaşıyorsunuz. Bu nedenle,
    beslenme alışkanlıklarınızı hamilelikte tekrar gözden geçirmeniz gerekiyor. Hamilelik döneminde yeterli ve dengeli beslenmek, doğacak bebeğinizin ve sizin sağlığınız için çok önemlidir. Çünkü bebek anne karnında 40 hafta boyunca, annenin beslenmesine bağlı olarak gelişir. Temel besin maddelerinin yeterli miktarda ve düzenli olarak alınması ilk şarttır. Hamilelik dönemi, günlük enerji, sıvı, protein, vitamin ve mineral ihtiyaçlarının arttığı bir dönemdir. Düzensiz beslenme sizin ve bebeğinizin sağlığını kötü yönde etkileyebilir.
    İçinizde büyüyen cenin için vitamin, mineral ve proteinli yiyeceklerden yeterli miktarda tüketmek zorundasınız. Yediğiniz sağlıklı besinler, fetüsün daha iyi büyümesini ve gelişmesini sağlayacaktır.
    Kadınlar kulübü editörleri olarak araştırdık, uzmanların verdiği bilgilerden oluşan, hamilelikte temel besin kaynakları yazımızı sizler için hazırladık. Burda bildirilen beslenme planına ve diyet listesine uyarak sağlıklı bir hamilelik geçirebilirsiniz.

    Hamilelikte Temel Besin Kaynakları

    hamilelikte temel besin kaynakları
    hamilelikte temel besin kaynakları

    Kalsiyum
    Hamilelikte kalsiyum alımı sizin ve ceninin sağlığı için çok önemlidir.
    Yeterli kalsiyum alımı güçlü kemik ve dişler demektir.
    Ayrıca kalsiyum bebeğin kas ve sinir sisteminin sağlıklı bir şekilde oluşması için zaruri bir vitamindir.
    Gebeliğin özellikle ilk üç ayında,süt, peynir, yoğurt, ıspanak, sardalye, somon gibi kalsiyum yönünden zengin gıdalar,
    günlük diyet listenizde muhakkak bolca yer almalıdır.

    hamilelikte temel besin kaynakları
    hamilelikte temel besin kaynakları

    Folik Asit
    Folat diye de bilinen folik asit bir B vitaminidir.
    Birçok araştırma gebe kalmadan önce ve erken gebelik aylarında günde 400 mikrogram (0.4 miligram) folik asit almanın,
    bebeklerde ciddi beyin ve omurilik hastalıklarını %70 den fazla azalttığını göstermiştir.
    En çok rastlanan sinir sistemi hastalıklarını; spina bifida ( omurganın kapanmayarak açık kalması),anansefali (beyinin gelişmemesi),
    ve ensefalosel (beyinin kafatası kemiğinden dışarı çıkması) oluşturur.
    Bütün bu sorunlar gebeliğin ilk 28 gününde oluşur.Folik asit hücre büyümesinde ve organ gelişiminde de rol oynar.
    Birleşmiş Milletler Hastalık kontrol ve Korunma Merkezi gebe kalmayı planlayan bayanların günde 0.4 miligram (400 mikrogram)
    folik asit almalarını önermektedir.
    Uygun folik asit alımı büyük önem taşır.
    Gebe kalmadan 1 ay önce ve sonrasında en az 3 ay alınması bebekte sinir sistemi hastalıkları riskini azaltır.
    Gebelik esnasında 800 mikrograma çıkılabilir.
    Bezelye, Mercimek, Kuşkonmaz, Ispanak, Fasulye Yer fıstığı, fındık, Portakal suyu, Tahıl ekmeği, Marul Brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler folik asit içeren gıdalardır.

    hamilelikte temel besin kaynakları
    hamilelikte temel besin kaynakları

    Demir
    Gebelikte demir açısından zengin gıdalarla beslenmek, kırmızı kan hücrelerinin üretimini
    artırır. Bebeğinizin beyin ve vücut gelişimi için demir muhakkak alınması gereken vitaminlerdendir.
    En iyi demir kaynakları; et, balık, yeşil sebze, baklagiller ve tam tahıllardır.

    hamilelikte temel besin kaynakları
    hamilelikte temel besin kaynakları

    B12 Vitamini Ve D vitamini
    Siz ve bebeğinizin sağlıklı kemik, dişlerin inşaası ve korunması için bu vitaminlere ihtiyacınız vardır.
    B12 Vitamin, aynı zamanda gebelikte, bebeğin beyninin düzenli işlemesi ve gelişimine yardımcı olmak için alınması gereken temel besinlerdendir.
    Karaciğer, böbrek, sığır eti, balık, süt, yumurta, peynir de B12 vitamini bulunur.
    D vitamini ise balık yağı, süt ve süt ürünleri, morina balığı yağı, sardalya, uskumru, somon, ton balığı, yumurta sarısı, tereyağı, yulaf ezmesi gibi yiyeceklerde bulunur.

    Su İçmek
    Bebeğiniz ve bedeniniz için gerekli besinlerin sindirimi ve kanın beyne oksijen taşıması gibi hayati fonksiyonlar, su vasıtasıyla gerçekleşir.
    Bu nedenle hamilelikte yeterli sıvı alımı çok önemlidir.
    Günde 2litre yani yaklaşık 8-10 bardak su içmek ideal olanıdır.

    Meyveler
    Meyve yemek hamilelikte ihmal edilmemesi gereken bir konudur.
    Meyvelerin içindeki pekçok vitamin özellikle beta karoten bebeğinizle sizin cilt, göz ve kemik sağlığı için zaruri bir vitamin olan A vitamini sağlar.
    Beta karoten meyve ve sebzelerde bulunur.
    Ispanak, marul, lahana,brokoli, kavun, şeftali, havuç, kayısı, kırmızı ve yeşil biber beta karoten açısından zengin besinlerdir.
    Genel olarak sarı, turuncu ve koyu yeşil sebzeler ile sarı turuncu meyveler beta karoten içeren yiyeceklerdir.

    hamilelikte beslenme
    hamilelikte beslenme

    Proteinler 
    Hamilelik diyet planında olması gereken 10 temel besin kaynağından biri proteinlerdir.
    Proteinler sizin ve bebeğinizin kas ve hücre oluşumunu destekler, sağlıklı bir beden için olmazsa olmazlardandır.
    Yumurta ve tavuk en iyi protein kaynaklarındandır.

    hamilelikte beslenme
    hamilelikte beslenme

    Lifli Gıdalar
    Çoğu hamile kadın, gebelik boyunca kabızlık, şişkinlik gibi sindirim problemleri yaşar.
    Bu sebeple lifli gıdalarla beslenmek, hamilelik diyet planında uyulması gereken kurallardandır.
    Meyveler, sebzeler, hububat ve baklagiller lifli gıdalardır. Hamilelikte lifli gıdalarla beslenmeniz kabızlığı da önleyecektir.

    hamilelikte beslenme
    hamilelikte beslenme

    Karbonhidratlar
    Karbonhidratlar vücutta başlıca enerji kaynağı olarak kullanılırlar.
    Sizin ve bebeğinizin bu doyurucu tahıllara ihtiyacı vardır.
    Hamilelikte ideal karbonhidrat tüketim miktarı günlük alınan besinlerin %40’ını oluşturacak kadar olmalıdır.
    Çoğu besin karbonhidrat içerir ancak en çok ekmek, pirinç, un, tatlılar, çikolata, şeker, meyce, sebze, hamur işleri gibi besinlerde bulunur.

    hamilelikte beslenme
    hamilelikte beslenme

    Yağlar
    Hamilelik diyet planınızda olması gereken besin kaynaklarından biri yağlardır.
    Trans yağlardan uzak durmalı, omega 3 yönünden zengin yiyeceklere yönelmelisiniz.
    Bunlar zeytinyağı, balık türleri ve fıstık ezmesidir.

    İlgili Konular
    Hamilelikte Süt İçmenin Faydaları Tıklayınız
    Hamilelikte Folik Asit Alabileceğiniz 7 Yiyecek
    Hamileyken Mutlaka Yenilmesi Gereken 9 Besin!
    Hamilelikte Yumurta Yemenin Faydaları
    Hamilelikte Yapılmaması Gereken 13 Şey için Tıklayın
    Hamilelere 13 Uzman Önerisi için Tıklayın
    Hamilelikte Temel Besin Kaynakları

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Metabolizmanızı hızlandıran 15 formül!

    Metabolizmanızı hızlandıran 15 formül!

    Düzenli ve hızlı çalışan bir metabolizma hepimiz için çok önemlidir. Çünkü hızlı metabolizma demek, daha fazla kalori yakımı, dolayısıyla kilo kontrolü demektir. Metabolizma hızını birçok faktör etkiler.

    Aşağıda belirtilen uzman tavsiyelerine uyarak siz de hızlı bir metabolizmaya sahip olabilirsiniz.

    Metabolizmanızı hızlandıran 15 formül

    Metabolizmanızı hızlandıran 15 formül
    Metabolizmanızı hızlandıran 15 formül

    Organik Gıdalar Tüketin!
    Günlük tükettiğiniz gıdaların organik olmasına özen gösterin! Araştırmalar kimyasal içeren gıdaların metabolizmayı yavaşlattığını gösteriyor. Bu, organik olmayan gıdalarda bulunan toksinlerin, vücutta sindirilmeden yağ olarak depolanması anlamına geliyor. Bedeninizde özellikle basenlerinizde yağ birikimi istemiyorsunuz, en iyi çözüm organik meyve ve sebzelerle beslenmek.

    Metabolizmayı Hızlandırmanın 7 Yolu Tıklayınız

     

    Metabolizmanızı hızlandırmak meditasyon
    Metabolizmanızı hızlandırmak meditasyon

    Meditasyon Yapın!
    Düzenli meditasyon yapmak vücudunuzun metabolizma hızını artırmaya yardımcı olur. Stres, özellikle bel çevrenizde yağ hücrelerinin toplanmasına yol açarak, hem iç organlarınızın yağlanmasına, hem de vücut şeklinizin bozulmasına neden olur. Meditasyon stres kontrolü sağlayarak, yediğiniz gıdaların daha iyi sindirilmesini, her zaman formda kalmanızı sağlar.

    Metobolizma hızlandırmak için yeşilçay
    Metobolizma hızlandırmak için yeşilçay

    Yeşil Çay İçin!
    Yeşil çay zayıflamak için doğru bir tercihtir! “Sağlığa faydalı 10 bitki” isimli araştırmada yeşilçayın içinde bulunan “kateşin” maddesinin metabolizma hızını artırarak, vücut kütle indeksini azalttığı tespit edilmiştir. Araştırmalar gösteriyor ki yeşilçayın kanıtlanan diğer bir yararı da kötü kolestrolü düşürerek, kolestrolle savaşta büyük bir rol oynamasıdır.

    Metobolizma hızlandırmak için soğuk duş
    Metobolizma hızlandırmak için soğuk duş

    Soğuk Duş Alın!
    İşte kilo vermenin yollarından bir diğeri!
    Soğuk suyla duş almak, üşümenize ve vücudunuzun titremesine, bu da kasların büzüşmesini sağlayarak, metabolizma hızınızı artırır. Diğer bir söylemle, vücudunuz normal vücut ısısına dönmeye çalışırken, metabolizmanız harekete geçer.

    Metabolizma hızlandırmak için nane
    Metabolizma hızlandırmak için nane

    Nane veya Narenciye koklayın!
    Bir gıdayı koklamak ve metabolizmanın hızlanması:), bunu duymak size garip gelmiş olabilir. Fakat araştırmalar gösteriyor ki nane ve narenciye bitkileri sinir sistemini uyararak metabolizmayı hızlandırıyor. Meşrubatlara atacağınız bir kaç nane yaprağı ile metabolizmanız harekete geçecektir.

    Metabolizma hızlandırmak için soğuk su
    Metabolizma hızlandırmak için soğuk su

    Soğuk Su İçin!
    Su, besinleri hücrelere taşıyarak, vücudumuzun fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yerine getirmesi için temel içecektir. Araştırmalara gösteriyor ki, günde 8-12 bardak su içenlerin Bmr’si yani temel metabolizma oranı, yalnızca 4 bardak içenlerden çok daha yüksek. Soğuk su içmek ise, musluk suyu ısısına oranla daha fazla yağ yaktırıyor. Tüm bunlara ek olarak, su içmek tokluk hissi vererek, daha az yemenize sebep oluyor.

    Metobolizma hızlandırmak için baharatlı gıdalar
    Metobolizma hızlandırmak için baharatlı gıdalar

    Baharatlı gıdalar tüketin!
    Baharatlı gıdalar yerken gözleriniz yaşarıyorsa, bilin ki vücudunuz kalori yakıyor, çünkü baharatlı gıdalar, kalp atış hızını artırır, bu yiyecekler yenirken daha fazla enerji harcanır, bu daha çok kalori harcanması anlamına gelir.

    Keten tohumu:
    Keten tohumu, midede su alarak şişmekte ve tokluk hissi yapmaktadır. Barsak hareketlerini artırarak dışkılamayı kolaylaştırır. Ayrıca sindirim sistemi üzerindeki olumlu etkilerinden dolayı metabolizma hızını arttırır. 1 kase yoğurdun içine 1 tatlı kaşığı keten tohumu karıştırarak tüketebilirsiniz. Mutlaka arkasından 2 su bardağı su tüketin.

    metobolizmanizi_hizlandiran_15_formul_8

    İşyerinizde, zaman zaman kalkın hareket edin!
    Ünlü diyetisyen William Sukala, obezitenin en önemli nedenlerinden birini, iş yerlerinde geçirilen, uzun süre hareketsiz saatler olarak tanımlıyor. Eğer işiniz ofiste ve sürekli oturarak geçiyorsa, 5 dakikada bir, bu mümkün değilse 15 dakika da bir kalkın hareket edin. Bu çay almaya gitmekte olabilir, lavaboya gitmekte. Bu uygulamalar, metabolizmanızı harekete geçirmekte etkili olacaktır.

    metobolizmanizi_hizlandiran_15_formul_9

    Bir fincan kahve alın!
    Kahve alışkanlığı, sizin uykunuzu açmaktan fazlası demektir! Diyetisyenler kafeinin kalp atış hızını, nabzı, ve metabolizmanın hızını artırdığını bildiriyor.Araştırmalar kahveyi kafeinli içenlerin metabolizma hızlarının, kafeinsiz içenlere oranla %16 daha hızlı çalıştığını gösteriyor.

    metobolizmanizi_hizlandiran_15_formul_10

    Nefes alın!
    Evet doğru tüm canlılar olarak nefes alıyoruz:)! fakat doğru nefes almak, nefes alırken ağızdan alıp ağızdan vermek yerine, burnumuzundan nefesi çekip, akciğerlerimizi oksijenle doldurmak, ve bu şekilde soluk alıp vermek çok önemlidir. Nefes egzersizleri sayesinde vücudumuza daha fazla oksijen alımı olur, bu da gıdaların oksijenle yakımını düzenle hale getirip, metabolizmanızın muntzaman işlemesine yardımcı olur.

    Metobolizma hızlandırmak için gülmek
    Metobolizma hızlandırmak için gülmek

    Daha fazla gülün!
    Araştırmalar, günde yüz kez gülmenin sağladığı enerji yakımını, 10 dakika kürek çekmekle veya bisikletle 15 dakika egzersiz yapmakla bir tutuyorlar. Bunlara ilaveten gülmek, stres hormanlarını etkisiz hale getirerek, sindirim sisteminin düzenli işlemesine yardımcı oluyor. Kahkaha atmak kan şekeri üzerinde de pozitif etkilere sahip. Son gülen iyi gülmekle kalmıyor, zayıfta kalıyor:),

    Metabolizma hızlandırmak için zeytinyağı
    Metabolizma hızlandırmak için zeytinyağı

    Günlük diyet listenizde sızma zeytinyağı olsun!
    Diyet uzmanlarına göre, günlük diyet listenizde bir tatlı kaşığı sızma zeytinyağı eklemek, sindirim sisteminizin düzenli çalışmasını sağlıyor. Bu yağ oksidasyon özelliği ile metabolizma hızını artırıyor, antioksidan özelliği ile de vücuttan iltihabların atılmasını sağlıyor.

    Metabolizmanızı hızlandırmak d vitamini
    Metabolizmanızı hızlandırmak d vitamini

    Daha Fazla Güneşlenin!
    Güneş “d vitamini” deposudur. Araştırmalar, yetersiz “d vitamini” alan kişilerin, metabolizmalarının yavaşladığını gösteriyor. Bu güneşin altında istakoz gibi pişelim anlamına gelmiyor, günde 10 dakika güneşlenmek bu vitamini almak için yeterli. Tabi bu süre kış aylarında daha uzun tutulmalı. Güneşlenmeyi sevmiyorsanız, “d vitaminini” tablet olarakta alabilirsiniz.

    Metobolizma hızlandırmak için egzersiz
    Metobolizma hızlandırmak için egzersiz

    Düzenli egzersiz yapmaya özen gösterin!
    Egzersiz, bedeninizde biriken yağ kütlesini azaltmak için gerekli enerjiyi sağlar. Egzersiz, yağ yakımını sağladığı gibi düzenli yapılması da düşük metabolizma hızınızı artırır. Yapılan çalışmalar, 3 saati aşan ağır bir spor yerine orta yoğunlukta ve düzenli sporun metabolizma hızında olumlu etkilerini göstermiştir. Hormonal değişikler nedeniyle 40 yaşından sonra kas kütlesinde kademeli azalmalar olur, bu da metabolizma hızını düşürür. Düzenli egzersiz ile bu süreci yavaşlatın.

    Metabolizma hızlandırmak için ananas
    Metabolizma hızlandırmak için ananas

    Ananas Yiyin!
    Yağ yakıcı ve sulu meyve olan ananas gastrologlar tarafından vücudun ihtiyacı olarak görülen, mide bağırsak hastalıklarının tedavisi için kullanılan, proteini parçalayan ve vücudun metabolizma hızını artıran bromelain enziminin kaynaklarından biri olarak görülür. Bu meyveyi tüketmek metabolizma hızınızı artırır, sindirim sisteminizin düzgün çalışmasını sağlar.

  • Hangi vitamin, hangi hastalığın nedeni?

    Hangi vitamin, hangi hastalığın nedeni?

    Dr. İbrahim Bağcivan, vücudumuzun ihtiyacı olan vitaminlerin fazla kullanımının, hangi hastalıklara neden olduğunu açıkladı.

    Vitaminler, hayatımızı sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için olmazsa olmaz besin öğelerinden biri. Günümüzde vitaminlerin öneminin anlaşılması, tedavilerin de bir parçası haline gelmesine neden oldu. Ancak yararı sayılamayacak kadar çok vitaminin gereğinden çok alınması bir çok tehlikeyi de beraberinde getiriyor.

    Dr. İbrahim Bağcivan, her ilacın aslında bir zehir olduğunu ve ilacı zehirden ayıran tek özelliğin dozu olduğunu belirterek, “İnsan için en önemli, en hayati olan su bile gereksiz ve fazla tüketildiğinde önemli sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Günümüz tıbbında vitaminlerin hangi şartlarda tedavi amacı ile hangi şartlarda tedbir amacı ile kullanılacağı bellidir” diyor.

    Vitamin eksikliğinin hastalıklara yol açabileceği ilk olarak 1896 yılında anlaşılıyor ve şu sonuç ortaya çıkıyor:

    C vitamini eksikliğinde cilt ve dişeti problemleri.
    A vitamini eksikliğinde görme problemleri.
    D vitamini eksikliğinde kemik problemleri.
    B vitamini eksikliğinde cilt ve sinir sistemi problemleri oluşuyor.
    Vejetaryen beslendiği bilinen kişilerde ise, hayvansal gıda tüketmediklerinden dolayı B12 vitamini eksikliği görülüyor. Bu nedenle vejetaryen beslenmeyi tercih eden kişilere tedbir amaçlı B12 vitaminini öneriliyor.

    Sadece yetersiz beslenme yüzünden olmuyor
    Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde beslenme problemlerinden kaynaklanan vitamin eksikliklerine pek sık rastlanmıyor. Bununla beraber vitamin eksikliği yalnızca yetersiz beslenmeye bağlı olarak ortaya çıkmıyor. Yaşamımızın değişik dönemlerinde artmış ihtiyacın (bebeklik, gebelik, ergenlik) karşılanamaması, diyabet, böbrek yetmezliği, barsaktan emilim bozukluğuyla seyreden hastalıklar, mide ameliyatları, yoğun alkol kullanımı gibi birçok durumda eksiklikler ortaya çıkabiliyor. Vitamin tedavisi denildiğinde bu risk gruplarına özel tedavi yapılması gerekiyor. Ancak günümüzde doğal besinlerle alınması gereken vitaminler ihtiyaç oluşmadan ilaç olarak rastgele alınıyor.

    Fazla alınan A, D, K vitaminlerine dikkat!
    Vitaminler kimyasal özelliklerine göre suda eriyen ve yağda eriyen vitaminler olmak üzere iki gruba ayrılıyor. B ve C vitaminleri suda eriyebildiği için vücudumuzda depo edilmesi söz konusu olmuyor. Bu nedenle eksiklikleri yağda eriyen vitaminlere göre daha sık görülüyor. Fazla tüketilmeleri vücutta birikim yapmadığı için çoğu zaman sorun oluşturmuyor. Yağda eriyen vitaminler (A, D, E, K vitaminleri) fazla alındığında vücutta birikiyor ve kontrolsüz kullanıldığı zaman “hipervitaminoz” denilen vitamin fazlalığına yol açabiliyor. Vitamin eksikliğinin sağlık sorunu olması gibi fazlalığı da sağlık sorunlarına neden olabiliyor.

    D vitamini fazla alındığında: Kalsiyum fazlalığının yanı sıra, D vitamini zehirlenmesine yol açıyor. Artmış D vitamini vücutta fazla kalsiyum emilmesine, dolayısıyla ciddi kalsiyum fazlalılığına neden oluyor. Bu da kalp ve böbrek sağlığı açısından ciddi ve önemli sonuçlar doğuruyor.

    A vitamini fazla alındığında: Ciltte koyulaşmaya, pullanmaya, kafa içi basıncının artmasına, şiddetli baş ağrısına, görme sorunlarına neden olabiliyor.

    K vitamini fazla alındığında: Kanın pıhtılaşmasına yönelik sorunları ortaya çıkarabiliyor.

    Fazla D vitamini almak kandaki kalsiyumu artırıyor
    Vitamin kullanımı ile karşılaşılan sorunlar bu ilaçların ilaç gibi değerlendirilmeyip masum ve zararsız sanılmaları gibi yanlış bir kanıdan kaynaklanıyor. Hal böyle olunca doktor önerisi olmadan, kontrolsüz ve bilinçsiz vitamin kullanımı değişik sağlık sorunlarına da yol açabiliyor. Özellikle ihtiyaçtan fazla alındığında vücutta depo edilebilen yağda eriyen vitaminlerin fazlalığına daha sık rastlanıyor. Fazla alınan vitaminler, bazı sağlık sorunlarına yol açabiliyor:

    D vitamini fazlalığı kan kalsiyum düzeyinde artmaya ve buna bağlı olarak kas krampları, kalp ritim problemleri, kabızlık gibi sorunların oluşumuna neden oluyor.

    A vitamini fazlalığı beyin basıncının artmasına, kas güçsüzlüğüne, baş ağrısına, görme problemlerine yol açıyor.

    C vitamininin vücutta depo edilmemesine rağmen idrarla atıldığından bazı böbrek taşlarının oluşmasını sağlıyor.

    Son dönemlerde yapılan bilimsel çalışmalar da yüksek dozda kullanılan E ve C vitaminlerinin akciğer kanserinin oluşumunu artırdığını gösteriyor.

    Yine yapılan çalışmalarda yüksek doz A, C ve E vitamini kullanmanın mide-barsak, prostat kanserinde kanser gelişimine neden olmasa bile beklenen yaşam süresini kısalttığı, tümörün büyümesine ve ilerlemesine katkı sağladığı gösteriyor.

    Doktora danışmadan almayın
    Günlük ihtiyaç kadar doğal gıdalardan alınan vitaminlerin herhangi bir soruna yol açmadığı biliniyor. Bu nedenlerden dolayı ihtiyaç gruplar dışında sağlıklı beslenmenin vitamin alımı için yeterli olduğu, ek vitamin ihtiyacının ise doktor tavsiyesine göre planlanmasının gerekliliği vurgulanıyor.

    Hangi dönemde hangi vitamin?
    İnternational Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. İbrahim Bağcivan, hangi dönemde hangi vitaminlerin alınması gerektiğini şöyle sıralıyor:

    Süt çocukluğu dönemi: D Vitamini
    Gebelik: Folik asit
    Böbrek yetmezliği olanlar ve diyaliz hastaları: Folik asit, D vitamini
    Mide ve bağırsak ameliyatı geçirenler: B12 vitamini
    Barsaktan emilim problemi ile seyreden hastalıklar: D vitamini, B12
    Yoğun alkol kullanımı: B1, B12
    Şeker hastaları: B1, B6
    Vejetaryen: B12

  • D vitamini eksikliğinde hangi sorunlar oluşuyor?

    D vitamini eksikliğinde hangi sorunlar oluşuyor?

    Ülkemizde D vitamini eksikliği önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan araştırmalarla D vitaminin bazı sistemik hastalıklar ve kanser türlerinde de yararlı etkileri olduğu anlaşılıyor. Uzmanlar, yıl da bir kez D vitamini ölçtürülmesini tavsiye ediyor.

    Acıbadem Bursa Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nadir Şener, D vitaminin başlıca kaynağının güneş ışınları olduğunu dile getirerek, güneşlenme ile günlük gereksinimin yüzde 80’inin karşılanabileceğini ifade ediyor.

    Prof. Dr. Şener, D vitaminin yararlarını şöyle dile getiriyor: “D vitamin, kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenliyor, kalsiyumla birlikte kemik ve dişleri güçlendiriyor. Hücrelerin büyümesinde ve kas ile sinir sistemlerinin düzenli işlevinde önemli rol oynuyor. Ayrıca kan basıncının düzenlenmesinde ve bağışıklık sisteminin güçlenmesinde de önemli görevleri ver. Son yıllardaki araştırmalar, D vitamininin kalın bağırsak, kemik, deri, kolon ve meme kanserinde de koruyucu etkisi olduğunu ortaya çıkartıyor.”

    Özellikle Mart-Ekim aylarının D vitamini açısından en etkin dönem olduğunu dile getiren Prof. Şener, şöyle devam ediyor: “Bu aylarda koruma kremi kullanmadan her gün 10–15 dakika güneşlenmek gerekiyor. Mart-Ekim arası, özellikle güneş ışınlarını dik geldiği 11.00– 15.00 arasındaki saatler D vitaminin dönüşümü için en etkili dönem. Ancak bu saatler cilt kanseri için de en riskli saatler. Bu nedenle sadece 10-15 dakikalığına, koruma kremi kullanmadan, diz ve dirseklerden aşağısını güneşlendirmek yeterli.”

    Şener, ayrıca esmer kişilerde D vitamini sentezinin sarışınlara göre daha yavaş olduğunu ve esmerlerin cilt özelliklerinden ötürü sarışınlardan 3–6 kat daha fazla güneşte kalmaları gerektiğini belirtiyor.

    D VİTAMİN EKSİKLİĞİNDE OLUŞAN SORUNLAR

    D vitamini eksikliğinin kemik ve kas güçsüzlüğüne sebep olduğunu vurgulayan Şener, şu bilgileri veriyor: “Ayrıca halsizlik ve terlemeye de sık rastlanıyor. Kemik erimesi hızlanıyor. D vitamini eksikliği fazla olduğunda 2 önemli klinik tablo karşımıza çıkar; Birincisi Raşitizm. Çocuklarda D vitamini eksikliği ile oluşan hastalık. Çarpık bacaklar, kemik veya eklem yerlerinde deformasyonlar, diş gelişiminde gerilik, kaslarda zayıflık, yorgunluk, bitkinlik görülür. İkincisi Osteomalazi. Yetişkinlerde D vitamini eksikliği ile oluşan hastalık. Kaburga kemiklerinde, omurganın alt kısmında, leğen kemiğinde, bacaklarda ağrı, kas zayıflığı ve spazmları, çabuk kırılan kemikler şeklinde klinik belirti veriyor.”

    KİMLERE D VİTAMİNİ TAKVİYESİ VERİLMELİ?

    Dr. Şener, D vitamini takviyesi yapılması gereken kişileri ve grupları şöyle sıralıyor: “0-24 aya arası çocuklar, adolesan yaş grubu, doğurganlık çağındaki kadınlar, gebe ve emzikli kadınlar, postmenapozal dönemdeki kadınlar, 50 yaş üstündekiler, güneş görmeyenler (ofis çalışanları ve kapalı giyinenler), bağırsaklardan yağ emilimi bozuk hastalar, karaciğer hastalığı, kronik böbrek yetmezliği olanlarla mide ameliyatı geçirenler, osteoporozlu hastalar, obezite sorunu olanlar, antiepileptik, glukokortikoid ve antifungal (mantar ilacı) ilaç kullanan hastalarda. D vitamini hassas testlerle kolaylıkla ölçülebiliyor. Bu nedenle eksikliği düşünüldüğünde veya risk grubu olanlarda yılda bir kez D vitamini ölçtürülmesi gerekiyor.”
    CHA

  • Cilde Folik Asit Desteği

    Cilde Folik Asit Desteği

    Hamilelik döneminde anne adaylarına önemle tavsiye edilen folik asidin faydası şimdilerde cilt güzelliği ve hücre yenilenmesi konusunda da keşfedildi…

    Bir tür B vitamini olan folik asit, biz kadınların hayatında çok önemli. Avrupa ve Amerika’da keklerin, kurabiyelerin bile içinde mutlaka bulundurulan folik asit kullanımına, Türkiye’de ancak hamilelik döneminde önem veriliyor. Eksikliği kansızlığa sebep olan folik asidin cilt için de çok önemli olduğu Hamburg’da Beiersdorf tarafından düzenlenen bir toplantıda açıklandı. Konu hakkında bilgisine başvurduğum dermatalog Dr. Betül Şengör, folik asidin hücrelerimizin en önemli yapıtaşı ve adeta bilgi merkezi görevi yapan DNA molekülünün sentezinde çok önemli rol oynadığını anlattı.

    Folik asit, hücrelerin çoğalmaları, yenilenmeleri ve tamir edilmeleri sırasında kilit role sahiptir. Özellikle sinir sisteminin ve omurliğin gelişiminde bebekler için önemi tartışılmaz. Eksikliğinde vitamin B 12 emilimi de etkilenebileceğinden kansızlığa yol açabilmektedir. Ayrıca huzursuzluk, yorgunluk, dilde hassasiyet, ciltte solukluk, saç dökülmesi ve birçok değişik belirtileri vardır’ diye devam etti Şengör. Ayrıca folik asidin özellikle saç ve tırnaktaki etkilerinin çok iyi bilindiğini, ancak yüz bakımında böyle bir çalışmayı ilk kez duyduğunu söyledi. Jinekolog Dr. Tayfun Osmanağaoğlu ise folik asidin, vücutta yeni kan hücresi yapımında ve aminoasit yapımında önemli görevi olduğunu söylüyor ve folik asidi doğal yoldan almanın da mümkün olduğunu ekliyor.

    Bebek yapmadan önce FOLİK ASİT

    Jinekolog Dr. Tayfun Osmanağaoğlu folik asidin hamilelik dönemindeki önemini şöyle anlattı:

    Bir yetişkin için folik asidin önemi nedir? Yeterli miktarı nedir?

    Özellikle folik asit eksikliğinde kansızlık görülür. Yapısal olarak normalden daha iri ancak işlevleri iyi olmayan alyuvarlar meydana gelir.
    Doğal yoldan almak mümkün müdür? Hangi besinlerde bulunur?
    Doğal yoldan almak mümkündür. Doğal folik asit kaynakları tahıllar, portakal ,baklagiller, fasulye, koyu yeşil yapraklı sebzelerdir.
    Bebek sahibi olmak isteyenler niye/ ne zaman/ ne kadar folik asit almalı?
    Bebek sahibi olmak isteyenler gebelik kararı aldıklarında, 2-3 ay öncesinde folik asite başlamalılar. Günde 400 mikrogram folik asit alınmalı. Bu miktarda folik asidi ilaç olarak öneriyoruz. Özellikle folik asit eksikliğinde nöral tüp defekti (omurgada açıklık, beyin dokusunun gelişmemesi) dediğimiz anomaliler oluşabilir.
    Hamilelik dışında kullanımı nasıl olmalı?
    Folik asit eksikliğine bağlı kansızlık bulgusu yoksa gıdalardan alınan yeterlidir. Ekstra kullanılması gerekmez.
    Folik asit eksikliği nelere yol açar?
    Folik asit eksikliği kansızlığa ve gebeliklerde santral sinir sisteminde bazı anormalliklere yol açar.
    Folik asitte doz aşımı gibi bir risk var mı acaba? Yani aşırı kullanım gibi bir durum olur mu yoksa vücuttan C vitamini gibi kolayca atılır mı?
    Folik asit mide barsak sisteminden emilir, karaciğerde biyotransformasyona uğrar ve idrar yolu ile atılır. Yani ihtiyaç fazlası idrar ile atılır. Zehirlenme bulguları olmaz.
  • Gençleşmek için 12 formül

    Gençleşmek için 12 formül

    Prof. Dr. Mehmet Öz, garanti ömür sürenizi uzatma kılavuzu hazırladı. Tüm dünyada tanınan Öz, ‘Siz: Genç Kalın’ adlı kitabında daha uzun yaşamak isteyenlere, uzun ömrün formülünü veriyor. Öz ayrıca size, 14 günlük ‘Siz: Uzatılmış Garanti Planı’yla; hayatınıza yeni baştan yön vermenin yollarını açıklıyor. Mehmet Öz, Amerika’da en popülerler listesine giren kitabını sizler için anlattı.

    Prof. Dr. Mehmet Öz’e göre sürekli genç olmanın 12 formülü…

    1. Vitaminlerinizi alın
    Düzenli olarak B6, C, D, E vitamini, kalsiyum ve folat alın.
    2. Sigarayı bırakın
    Sigara sizi 8 yaş, yaşlı gösterir.
    3. Tansiyonunuzu öğrenin
    Düşük kan basıncına sahip bir kişi, yüksek kan basıncına sahip bir kişiden 25 yaş kadar daha sağlıklıdır.
    4. Stresi azaltın
    Sağlam sosyal ilişkiler kurarak ve stres azaltma stratejilerinden yararlanarak, stresten mümkün olduğunca uzaklaşın.
    5. Diş ipi kullanın
    Diş ipi kullanmak ve dişlerinizi düzenli olarak fırçalamak son derece önemlidir. Unutmayın ki; sağlık ağızdan başlar.
    6. Egzersiz yapın
    Biraz egzersiz mesela günde 2 kez 20 dakikalık yürüyüş, sağlığınızı olumlu etkiler.
    7. Emniyet kemeri kullanın
    Emniyet kemeri kullanma alışkanlığı edinin ve her zaman hız sınırının 10 km/saat altında araç kullanın.
    8. Lifli gıda tüketin
    Erkeklerin günde 25 gramdan daha fazla lif tüketmeleri gerekir.

    9. Sağlığınızı takip edin
    Sağlığı ile ilgili gelişmeleri titizlikle izleyen, tedavi ve bakım konusunda standartlarını her zaman yüksek tutan kişiler; daha genç kalabilirler.
    10. Sağlıklı gençleşme planı yapın
    Tüm yaşamınızı göz önüne aldığınızda, yaşamınızın bundan sonraki her gününü daha genç ve en uzun sürede yaşamanız için yüksek enerjili olun.
    11. Bol bol gülün
    Kahkaha stresi azaltır ve bağışıklık sistemini destekler.
    12. Hep öğrenci kalın
    Yaşamınız boyunca entelektüel faaliyetlerden uzak kalmayın.

    Daha geç yaşlanmak için neler yapılmasını önerirsiniz?

    Özellikle gençler, aşırı seviyede alkol ve sigara tüketmekten kaçınmalıdır. Çünkü yaşlanma süreci tam olarak 20 yaşında başlar. Ağırlık kaldırma gibi etkinliklerle kemiklerinizi güçlü tutabilir, uzun bir ömür elde edebilirsiniz. Fakat bu; sağlıklı kemiklere sahip olmak için tek yol değildir. Sağlıklı kemiklere sahip olmak istiyorsanız; mümkün olduğu kadar D vitamini almalısınız.

    Winfrey’nin önerdiği iksir

    Prof. Mehmet Öz’ün hazırladığı ‘yeşil içecek’, Amerika’da çok popüler. Mehmet Öz formülü kendisine ait olan ve ‘gençlik iksiri’ adını verdiği bu içeceği ilk kez ünlü talkshow sunucusu Oprah Winfrey’nin televizyon programında tanıtmıştı. Bu içecek, Winfrey beğenip önerdikten sonra bir anda Amerika’nın en popüler içecekleri arasına girdi. Öz, evde de kolayca hazırlanabilen bu içecekten günde 3-4 bardak içilmesini öneriyor.

    Yeşil içecek; doping etkisi yapıyor, kilo aldırmıyor ve uzun bir yaşam sürmeyi sağlayan bir anti-aging ilacı olarak görülüyor. Birçok farklı sebzeyle hazırlanan karışım; bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor. İçindeki antioksidanlar uzun bir hayat sürmeyi sağlıyor. Karışım; diyet yapanlara da yardım ediyor, beslenme ihtiyaçlarını gideriyor.

    İşte mucize tarif

    Bütün bir ıspanak demetini blendera atın. Buna maydanoz, zencefil, salatalık, kereviz ve biraz limon ekleyin. Bu karışımın içine biraz tatlandırmak için bir elma ekleyin. Hepsini karıştırın ve için.