Etiket: çoçuk

  • Diş Teli Tedavisi ve Faydaları

    Diş Teli Tedavisi ve Faydaları

    Diş Teli Tedavileri

    Diş teli tedavisi dişlerdeki çapraşıklıkları, çene gelişim bozukluğu ve kapanışla ilgili problemleri düzelten bir diş hekimliği dalıdır. Düzgün sıralanmış dişler ısırma, çiğneme ve konuşma fonksiyonlarının yanı sıra fiziksel görünümü de olumlu yönde etkiler. Sağlıklı diş etleri ve ideal sıralanmış dişler diş estetiğinin temelini oluşturur.
    Düzgün yerleşmemiş üst ve alt ön dişler diş teli tedavisi ile düzeltilebilecek konuşma bozuklukları yaratabilirler. Diş teli tedavisi aynı zamanda arka diş yüzeylerinin hızlı yıpranmasını da engellerler. Kapanma sırasında dişlere aşırı bir yük biner ve eğer ön dişler düzgün kapanmazlarsa arka dişler daha çabuk yıpranır.

    Diş teli tedavilerinin faydaları
    Diş eti problemlerinin diş teli tedavisinden sonra görülme sıklığı azalır. Hasta ideal bir ağız bakımı yaparsa diş eti hastalıkları, diş taşı, plak oluşumu görülmez.
    Çiğneme kabiliyetiniz gelişir. Sindirim sisteminiz daha sağlıklı hale gelir.
    Diş fırçası daha rahat diş yüzeylerine temas eder ve diş ipi kullanımınız daha pratik olur. Sonuçta daha ideal bir ağız sağlığına kavuşursunuz. Dişleriniz ve çene ilişkiniz düzeldikçe yüz estetiğiniz, dudaklarınızın konturları ve profilinizde de olumlu yönde değişiklilikler olur.
    Dişlerin olması gereken çizgi boyunca dizilmesi daha kolay ve ulaşılabilir temizlik yapmanızı sağlar.

    Görünmeyen Diş Telleri Özgürleştiriyor

    Birçok kişi, dişindeki çarpıklık ya da aralık nedeniyle kendini kötü hisseder ve sırf bu yüzden gülümserken dişlerini kapatır.

    Bu durumdan muzdarip olanlar da diş teli takmak istemediği için bir türlü tedaviye başlamaz. Günümüzde uygulanan alternatif tedavilerle çocukluktan yetişkinliğe her yaştan hastanın tedavi edilebileceğini söyleyen Liv HOSPITAL Ağız ve Diş Sağlığı Bölümü’nden Dt. Fırat Dağcıoğlu yetişkinlerde uygulanan ‘Invasilign ve Lingual’ tedavi yöntemleriyle diş teli takmadan güzel dişlere sahip olunabileceğini söylüyor.

    Düzgün dişler ve güzel bir gülümseme, bireylerin kendisini doğru ifade edebilmesi için en etkili yoldur. Genel sağlığınızdan nasıl göründüğünüze kadar yaşam kalitenizde önemli bir yere sahip olan diş sağlığı için alternatif tedaviler her yaştan hasta için kullanılabiliyor. Çocukluk çağında yapılması daha uygun olan ortodontik tedaviler (diş teli tedavisi) pek çok nedenden ötürü ihmal edilmiş ya da ilerleyen yaşlarda çeşitli nedenlerden ötürü dişlerin şekli bozulmuş olabilir.

    Yetişkin ortodontik tedavisinin çocuk ortodontik tedavisinden farkı ne?

    Erişkin dönemde çene kemiğine iskeletsel yön vermek neredeyse imkânsızdır. Dişlerinin ve destek kemiğin bir kısmını kaybetmiş olabilirler. Ortodontik tedavi daha kapsamlı bir tedavi planının sadece bir parçası olabilir. Aile diş hekimi, ağız cerrahı, ortodontist, periodontist, endodontistin de bulunduğu bir ekip tarafından tedavi kombine bir şekilde yürütülür. Yetişkin tedavisini çocuklarınkinden ayıran başlıca faktör çene gelişiminin tamamlanmış olması. Çene boyutu uyumsuzlukları yetişkinlerde cerrahi müdahalelerle düzeltilebilir. Örneğin alt çenenin çok kısa olduğu bir vakada alt çene üst çeneyi yakalamaya çalışırken çok ciddi kapanış problemleri meydana gelir. Sadece dişleri ortodontik olarak hareket ettirmek bu problemi çözmez. Alt çenenin üst çeneyi yakalaması için boyunun cerrahi olarak uzatılması gerekir.

    Çene eklem ve kaslarda ağrı hissedildiğinde ortodontik tedavinin faydası olur mu?

    Çene eklemi sorunlarına yol açan etkenlerden en önemlisi diş sıkma ve gıcırdatma alışkanlığıdır. Genelde gece yapılan bir alışkanlıktır. Dişlerin aşınmasına sebep olur ve çene ekleminde travma etkisi yaratır. Kronik ya da akut ağrılar meydana gelebilir. Bir ortodontist problemin tanısını koyabilir. Daha ileri boyutlardaki rahatsızlıklarda eklem cerrahisi gerekebilir.

    Invasilign yöntemi nasıl uygulanıyor?

    Diş tellerinden kaynaklı estetik kaygıların yetişkinleri bu tedaviden uzak tuttuğu bilinen bir gerçek. Bu sorunun tel ve braket kullanmadan ‘Invasilign’ yöntemi ile ortadan kaldırılabilmesi mümkün.

    Diş hastalıkları tedavisinde uygulanan yeni teknoloji ‘Invasilign’ yöntemi ile tel ve braket kullanılmadan ağızda belirgin olarak gözükmeyen, ergonomik şeffaf plakalar ile düzgün ve sağlıklı diş tedavisi yapılıyor. Genellikle genetik sebeplerden kaynaklanan ve erken yaşlarda düzeltilebilen çarpık dişler, ilerleyen yaşlarda da düzeltilebiliyor, ancak tedavi daha uzun soluklu. Invisalign yöntemi, çapraşık dişleri düzeltme amacı ile dişlere takılan, çıkarılabilir, ağızda belirgin olarak görünmeyen bir seri şeffaf düzeltici plakla, braket ve teller kullanılmadan dişlerin düzeltilebilmesini sağlayan bir sistemdir. Şeffaf düzelticilerin, üç boyutlu özel bilgisayarlı sistemler yardımıyla hastanın diş yapısına birebir uygun olarak modellendiği, her bir düzeltici plağın yaklaşık 2 hafta boyunca kullanılır ve 2 hafta sonra yeni bir düzeltici takılır. Bu yeni düzeltici ile eskisi arasında, dişleri daha düzgün hale getiren küçük farklılıklar bulunur. Bu süreç adım adım ilerler. Belirli aralıklarla tedavi süresi, dişlerdeki çapraşıklık oranına göre 9-15 ay arasında değişiyor. Bu dönemde yaklaşık 18-30 adet şeffaf düzeltici plak kullanılıyor. Tellerle ve braketlerle yapılan klasik ortodontik tedavi ise 18-24 ay devam ediyor.

    Lingual yönteminin farkı nedir?

    Bir diğer tedavi yöntemi ise görünmeyen diş teli veya gizli diş teli olarak adlandırılan ‘Lingual’ ortodonti tedavisi dişlerdeki, çapraşıklıkları düzeltmek için kullanılan braket ve tellerin dişlerin ön yüzeyleri yerine arka taraflarına uygulandığı ortodontik tedavi çeşididir. Diş hekimliği eğitiminden sonra uzman olan ortodontistler Lingual ortodonti eğitimi için değişik üniversitelerin lingual ortodonti programlarına devam eder ve bu teknikle ilgili yaklaşık 2 yıl süren ek bir eğitim alır. Benzer şekilde Dünya Lingual Ortodonti (WSLO) ve Avrupa Lingual Ortodonti Dernekleri (ESLO) lingual teknik ile ilgili bir klinik yeterlilik sınavı uygulanır. Ancak bu sınavdan başarılı olan ortodontistler bu tedaviyi uygulayabilir. Bu teknik üzerinde uzmanlaşmış yeterli bilgi ve klinik tecrübeye sahip ortodontistler tarafından yapılacak lingual ortodontik tedavi ile labial teknikte (dışarıdan teller) olduğu gibi her çeşit vakayı tedavi etmek mümkündür.

    Ağız – Diş Sağlığı ve Bakımı için tıklayın…

  • Hamileyken diş tedavisi yapılır mı?

    Hamileyken diş tedavisi yapılır mı?

    Diş Hekimi ve Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, ağız ve diş sağlığının sürekliliğini sağlamak için ömür boyu etkili ve yeterli bakımın şart olduğunu ve kadınların hamilelik, bebek emzirme, menstruasyon, menopoz gibi dönemlerde dişlerine ayrıca özen göstermesi gerektiğine dikkat çekiyor.

    Hamilelik döneminde anne adayının dişlerinde kalsiyum kaybı olduğuna dair herhangi bir bilimsel bir veri olmadığını söyleyen Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, “Halk arasında ‘Hamilelik sırasında bebeğin kendisi için gerekli olan kalsiyumu annenin dişlerinden alarak annesinin dişlerinin çabuk çürümesine yol açtığı, bu sebepten ötürü anne adaylarının diş kaybına uğradığı’ şeklindeki düşünce bilimsel bir gerçeği yansıtmıyor” diyor.
    Ancak hamilelikte ağız sağlığında bazı değişikliklerin olacağını hatırlatan Dr. Kışlaoğlu “En önemli değişiklik östrojen ve progesteron hormon düzeylerindeki artıştır. Bu durum, dişler üzerindeki plak birikiminin artması ile bağlantılıdır.” diyerek vurgu yapıyor.

    DİŞLER NEDEN ÇABUK ÇÜRÜR?
    Diş Hekimi Çağdaş Kışlaoğlu, hamilelik döneminde vücuttaki dengenin bozulması, dişlerin normal dönemden daha çabuk çürümesine uygun bir ortam yarattığını vurgulayarak hamilelikte dişlerin daha çabuk çürümelerinin nedenlerini şöyle sıralıyor:

    – Bu dönemde tatlıya, abur cubura aşırı istek belirir ve bunlar yendikten sonra diş fırçalama ihmal edilir.

    – Hamileliğin ilk aylarında görülen kusmalardan sonra anne adayı ağız bakımına yeterince özen göstermeyebilir.

    – Gebelik hormonlarının etkisi ile dişetleri daha çabuk kanayan anne adayı, dişlerini fırçalamaktan kaçınır.

    DİŞLERDE KALSİYUM ÇÖZÜNMESİ OLMAZ
    Hamilelik döneminde bebeğin ve annenin kemiklerinin sağlıklı olabilmesi için anne adayının, günlük olarak 1200 ilâ 1500 mg kalsiyuma alması gerektiğini söyleyen Dr. Kışlaoğlu, bebek bekleyen kadınların bu dönemde süt ve süt ürünleriyle yeşil yapraklı sebzeler gibi kalsiyum bakımından zengin gıdalar tüketmesi gerektiğini vurguluyor.

    Doktor Çağdaş Kışlaoğlu açıklamalarına şöyle devam ediyor: ‘Anne adayı eğer kalsiyum ihtiyacını gıdalardan karşılayamazsa, bebeğin gelişimi için gerekli olan kalsiyum, annenin kemiklerinden karşılanıyor. Ancak anne adayı, hamilelik döneminde iyi beslenir yeterli ağız diş bakımı yaparsa bu dönem, normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşmaz.”

    ŞEKERDEN UZAK DURUN!
    Hamilelik sırasında beslenme, hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için oldukça önemli olduğunu söyleyen Dr. Kışlaoğlu, anne adaylarının hamilelik döneminde nasıl beslenmesi gerektiğini şöyle anlatıyor:

    “Anne adaylarının, hamilelik süresince A,C ve D vitaminleri ile fosfor ve kalsiyum yönünden zengin temel besinler, meyveler ve sebzeler almaya dikkat etmeleri gerekiyor. Hamileyken ayrıca tahıl, süt ve süt ürünleriyle, balık ve yumurta dengeli olarak almaları yararlı olacaktır. Anne adayları, -özellikle yemek aralarında- şekerden mümkün olduğu kadar uzak durmalı. Kurutulmuş meyve ve karamel gibi yapışkan şekerli yiyeceklerden de kaçınmaları gerekiyor.”

    HAMİLEYKEN DİŞ TEDAVİSİ YAPILABİLİR Mİ?
    Diş Hekimi Protez Doktoru Çağdaş Kışlaoğlu, hamileyken diş tedavisi yapılıp yapılmayacağı konusunda şunları söylüyor:

    – Bebeğin organ gelişim evresi olan hamileliğin ilk üç ayında etkili dental tedaviden kaçınılması gerekiyor.

    – Diş ya da diş eti iltihabı gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği düşüncesi ön plana alınmalı ve bir jinekologun önerileri doğrultusunda diş tedavisi yapılmalıdır.

    – Son üç ayda tedavi için gerekli olan pozisyonları rahat alalaması ve koltukta uzun süre oturamaması nedeni ile diş tedavisi yaparken anne rahatsız olabilmektedir.

    EKSTRA BİR AĞIZ-DİŞ BAKIMI ŞART!
    Dr. Çağdaş Kışlaoğlu, anne adaylarının hamilelik döneminde ağız ve diş sağlığına normal dönemden daha fazla özen göstermesi gerektiğini söyleyerek, şu hatırlatmalarda bulunuyor:

    – Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı, ağız mukozasını dış etkenlere karşı özellikle bakteri plaklarına karşı daha hassa yapar. Bunun için günlük ağız ve diş bakımı kesintiye uğratılmamalıdır.

    – Plak birikimi ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt bir ilişki vardır. Bu nedenle anne adayları, hamilelik öncesinde tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalıdır.

    – Anne adayları hamilelikte günde en az iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapmalı, plak birikimine engel olmalıdır.

    – Hamilelikte ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Özellikle ılık tuzlu su diş etlerini rahatlatır ve dişeti hassasiyetini azaltır.

  • Doğum kontrolde ‘sperm ağı’ dönemi

    Doğum kontrolde ‘sperm ağı’ dönemi

    Bilim adamları hem istenmeyen gebelikleri önleyecek, hem de cinsel hastalıklardan koruyacak ağ şeklinde bir doku üretti. Kadınların kullanacağı, spermleri yakalayan ve salgıladığı ilaçla öldüren ağ, geleceğin doğum kontrol yöntemi olmaya aday.

    Seattle’daki Washington Üniversitesi’nden araştırmacılar, sadece nanometrelerle ölçülebilecek büyüklükteki liflerden oluşan esnek bir doku geliştirdi.

    VÜCUTTA ERİRKEN ELAÇ SALGILIYOR

    Gözeneklerinin çok küçük olması nedeniyle spermleri bile geçirmeyen doku, bir süre sonra vücut içinde erimeye başlıyor ve erirken dışarı saldığı ilaçlarla da örneğin AIDS hastalığını önleyebilecek antiviral maddeler ya da spermleri öldürücü maddeler salgılayabiliyor.

    Ağın vücutta ne kadar sürede eriyeceği ise kullanılan plastik maddeye bağlı.

    Washington Üniversitesi’nden Cameron Ball, Deutsche Welle’ye verdiği demeçte, yavaş yavaş iki gün içinde eriyen madde kullanmayı düşündüklerini, bu süre içinde dokunun sürekli ilaç salgılayarak spermleri öldüreceğini, ayrıca eriyene kadar fizikî engel işlevini de sürdüreceğini kaydetti.

    İKİYE KATLANIP VAJİNAYA YERLEŞTİRİLİYOR

    Ball, dokunun çeşitli şekiller alabilecek durumda olduğunu da belirterek “Örneğin bir kadın yaklaşık 5 santimetrekare büyüklüğündeki bir dokuyu parmağıyla ikiye katlayıp vajinanın içine yerleştirebilir” diye konuştu.

    Nano parçacıklardan oluşan malzemenin doğrudan vücuda yapışacağını ve erimeye başladığında bir nevî jel salgılamaya başlayacağını belirten Ball, dışarıdan görünmemesi nedeniyle kadınların bu yöntemi partnerlerinden habersiz kullanabileceklerine de dikkat çekiyor.

    Araştırma ekibinin başkanı Kim Woodrow da doğum kontrolünde ilk kez nano liflerin kullanıldığını belirterek “Hayalimiz, kadınları aynı anda hem HIV’den hem de istenmeyen gebeliklerden koruyacak bir ürün geliştirmekti” dedi.

    Araştırmacılar, bu heyecan verici buluşun günlük yaşamda ne kadar güvenilir ve pratik olduğunu görmek için zamana ihtiyaç olduğunu belirtiyor.

    Microsoft’un kurucusu Bill Gates’in eşi Melinda ile birlikte kurduğu vakıf da bu heyecan verici buluşun gelecek vadettiğine ikna olmuşa benziyor. Vakıf, araştırmaların sürdürülmesi için projeye şimdiye kadar yaklaşık bir milyon dolarlık kaynak ayırdı.

    Deutsche Welle Türkçe

  • Diş teli tedavisi

    Diş teli tedavisi

    Düzgün dizilmiş dişler, estetik bir gülüş hem sağlıklı hem de güzel bir görüntünün temel unsurları.
    Ortodonti Uzmanı Diş Hekimi Kıvanç Cebesoy, dişlerin görünümünü iyileştirmek için kullanılan yöntem olan diş teli takmanın en önemli nedenlerini anlattı.

    Diş teli tedavisi çene ameliyatlarından kurtarır
    Tedaviye mümkün olduğunca erken başlanmalıdır. Çünkü büyümenin bittiği dönemdeki bozuklukların tedavisi diş çekimi ya da çene ameliyatları ile gerçekleşir.

    Çiğneme işlemini düzeltir
    Birbiriyle uyumsuz üst ve alt çene sindirimi zorlaştırır. Sindirim sistemimizin temeli olan çiğneme işleminin düzgün yapılması ve yemeklerin iyi öğütülebilmesi için alt ve üst dişler ısırma pozisyonunda uyumlu olmalıdır.

    Çene kapanış problemini ortadan kaldırır
    Çenelerin birbirine uyumsuz büyümesi diş çapraşıklığına ve kapanış problemlerine neden olur. Ergenlik dönemi büyüme atılımında 6 ay içinde büyüme sapmaları düzeltilebilir. 15 yaşından sonra ise büyüme bittiği için tedavi çok daha zorlaşır.

    Çene kaslarını korur
    Uyumsuz dişler çene kaslarını deforme eder. Dişlerin uyumsuzluğu çene ve eklem sorunları nedeniyle çene kaslarına baskı yapar ve bu durum baş ağrısına sebep olabilir. Ortodontik tedavi ısırışın yoğunluğunu azaltmaya yardımcı olur.

    Çene eklemlerindeki erimeleri engeller
    Uyumsuz çene kapanışları çene eklemlerinde erimelere yol açar. Uyumsuz çene kapanışları uzun dönemde TME (çene eklemi)’ de yıkıcı disk erimelerine neden olur.

    Konuşmayı kolaylaştırır
    Üst çenenin alt çeneye göre daha önde olduğu, alt ve üst ön dişlerin arasının açık olduğu vakalarda bazı harflerin telaffuzunda sıkıntı yaşanır. ” S, ş, ç, m, n” gibi harfleri söyleyememek konuşmayı direkt olarak etkiler.

    Dişleri çürüklerden korur
    Çapraşık dişlerin olduğu bölgeler ne kadar fırçalanırsa fırçalansın bakteri plakları diş fırçasının ulaşamadığı yerlerden tam olarak temizlenemez. Bu bölgelerde ani asit artışına bağlı olarak normalin beş katı daha hızlı çürüme meydana gelir.

    Vaktinde tedavi, sağlam dişleri kurtarır
    Çapraşık dişlerde biriken diş taşları sağlam dişleri kaybettirir. Ülkemizde çekilen dişlerin büyük bir bölümünün sebebi çene kemiği erimesine neden olan diş taşlarıdır ve diş taşları en çok dişlerin çapraşık olduğu bölgelerde birikir. Diş teli tedavisi ile yapılacak düzeltmeler diş taşlarını azaltarak dişleri çekilmekten kurtarmayı sağlar.

    Güzel gülüşe sahip olmayı sağlar
    Çapraşık dişler ve çene darlığı dişlerin üzerinde gölge oluşturduğu için dişler olduğundan iki, üç ton daha gri görülebilir. Düzgün sıralanmış dişler ışığı daha iyi yansıtır ve güzel gülüşün temeli olan bembeyaz dişlere sahip olunmasını sağlar.

    Diş etlerini korur
    Çeneye göre fazla yoğun ve bitişik dişler diş etlerinde apse yapar. Çene yapısına göre kalabalık ve çok bitişik sıralanmış dişler, diş teli tedavisi ile ideal dizilmiş dişlere getirilirken, çapraşık dişlerin neden olduğu diş eti hastalıklarının da önüne geçilir.

    Diş teli ile ilgili soru, sorun ve deneyimleri paylaşalım

  • Boşanma Kararı Çocuğa Nasıl Açıklanmalı?

    Boşanma Kararı Çocuğa Nasıl Açıklanmalı?

    Çocuğunuzun boşanma kararınızından en az şekilde etkilenmesini istiyorsanız, bunlara dikkat edin…

    Günümüzde birçok anne ve baba boşanmaya karar verdikten sonra bu durumu çocuğuna nasıl açıklayacağını bilemediğinden yanlış sonuçlara yol açabiliyor. İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil, boşanmaya karar veren ebeveynlerin bu süreçte çocuklarıyla ilgili nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda öneriler verdi.

    Boşanmaya karar veren çiftler, bu kararlarını çocuklarına nasıl açıklamalı? Bu süreçte nasıl hareket etmeli, hangi davranışlarına dikkat etmeliler? İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil, anne ve babalara bu konuda tavsiyelerde bulundu.

    Ortak bir dil ve dürüstlük

    Çiftlerin boşanmaya karar verdikten sonra bunu çocuğa birlikte anlatmaları gerektiğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil; “Eğer ayrı ayrı konuşarak açıklamaları gerekiyorsa da ortak bir dil kullanmalı ve en önemlisi dürüst olmalılar. Dürüst olmak için boşanmanın bütün detaylarını çocuğa anlatmak gerekmez. Özellikle küçük yaşlardaki çocuklara boşanmayı anlatırken, onların anlamlandırabileceğinden daha detaylı bilgiler vermek kafalarının karışmasına sebep olur. Anne ve baba birlikte “Artık eskisi kadar iyi anlaşamıyoruz” şeklinde bir açıklama yapabilir.” dedi.

    “Anne ve babalar boşanma kararlarını açıkladıklarında, çocuk bu durumun onun hayatında nasıl bir değişikliğe yol açacağını bilmek ister.” diyen Sevil; “Belirsizlik, çocuklarda kaygı, korku ve endişe uyandırır. Anne babalar, onun hayatında nelerin aynı kalacağını, nelerde nasıl bir değişiklik olacağını somut örneklerle çocuğa açıklamalıdır.” diye konuştu.

    Çocuğu mesaj iletmek için kullanmayın!

    Özden Sevil, anne ve babaların çocuklarına yapacakları açıklamayla ilgili olarak şu önerileri ekledi: “Birbirlerini suçlamadan açıklama yapmalı ve çocuğu taraf tutmak durumunda bırakmamalıdırlar. Anne ya da baba karşı tarafı suçladığında ya da “annen/baban beni artık sevmiyor”, “annen/baban ayrılmak istedi” gibi açıklamalar yaptıklarında çocuklar ister istemez bir tarafı tutmak zorunda kalırlar ve her çocuk için bu ağır bir yüktür. Ayrılık sonrası görüşmelerde anne ve baba çocuğu arada laf taşıyan bir konuma düşürmemeli, çocuk aracılığı ile diğer ebeveyne mesaj iletmemelidirler.”

    Çocuğun her detaydan haberi olmamalı

    Boşanmanın çocuk açısından en önemli sonuçlarından biri de kuşkusuz velayet konusu. Velayetle ilgili karar sürecinde çocuğa, kimde kalmak istediği gibi bir soru sorulmaması gerektiğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil; “Bu kararın sorumluluğu anne ve baba olarak yetişkinlere aittir. Hiçbir çocuk anne ya da babası arasında bir tercih yapmaya zorlanmamalıdır. Okul öncesi ya da ilkokul dönemindeki çocuklara onların anlamlandırabileceği şekilde açıklama yapılmalıdır. Örneğin; “Okula gittiğin günlerde annenin/babanın yanında kalacaksın. Okulun tatil olduğu günlerde benim yanımda kalacaksın” gibi. Ergenlik dönemindeki çocuklar, velayetin ne demek olduğunu merak edebilir ve sorular sorabilirler. Anne-babalar bunun yasal öncelikle ilgili olduğunu, anne ve babalık olarak bir değişiklik anlamına gelmediğini ve yetişkin olarak, bu konuyla ilgilendiklerini söyleyebilirler.” dedi.

    Özden Sevil velayet konusu ile ilgili olarak şu bilgileri verdi: “Velayetin anne ya da babada olması halinde, diğer ebeveynle çocuğun görüşmesi düzenli aralıklarla ilerlemelidir. Eğer belirlenen günde çocuğu görmeye gelemeyecekse anne/baba bunu önceden haber vermelidir. Anne ya da baba şehir dışındaysa ya da uzakta yaşıyorsa internetten görüntülü konuşma, telefon gibi araçlarla iletişim devam ettirilmelidir. Eğer anne ya da babanın yeni bir ilişkisi söz konusuysa, çocuğa anne/babanın birlikte olduğu partneri ile ilgili sorular sorulmamalı, çocuk arada bırakılmamalıdır.”

    Anneyi ve babayı sıklıkla görmeli

    Çocuğun sağlıklı gelişimi için hem annesi hem de babası ile olan ilişkisini sürdürmesinin önemli olduğunu söyleyen Sevil; “Çocuğun, ebeveynlerden biri tarafından ihmali, istismarı gibi bir durum yoksa, ikisi ile düzenli görüşmeye devam etmelidir. Çocuğun her iki evde de rutin bir düzeni olmalıdır. Eğer çocuk babası ile sadece hafta sonları görüşüyorsa, iki gün sadece eğlenceli aktivitelere ayrılmamalı, hafta içi uygulanan düzenin devamı şeklinde olmalıdır. Aksi durumlarda, anne çocuğun ödevlerine yardımcı olmak, okulla işbirliği kurmak, fiziksel bakımını sağlamak gibi sorumlulukları üstlenirken, baba sadece hafta sonu eğlencelerini, tatilleri üstlenmiş olabiliyor. Anne-babalar, çocukla ilgili konularda bir araya gelip ortak kararlar alabildiklerinde, çocuk boşanma sonrası sürece daha kolay uyum sağlayabilir.” dedi.

    Olumsuz iletişimden uzak tutun

    “Çiftler ayrılmaya karar verdikten sonraki süreç anne, baba ve çocuklardan daha fazlasını kapsayabiliyor. Özellikle bizim kültürümüzde çiftlerin kendi aileleri de sürece dahil olabiliyorlar. Çocuklar anne babalarından olmasa da diğer akrabalardan anne ya da babayı suçlayıcı açıklamalar duyabiliyorlar.” diyen Özden Sevil; bu nedenle çiftlerin diğer aile üyelerinin çocukla iletişimini yakından gözlemlemesi ve gerektiğinde müdahale etmesi gerektiğini söyledi. Ya da süreci yönetebilecek, “onlar senin annen ve baban ve hep öyle olacaklar ve seni hep çok sevecekler” dilini koruyabilecek akrabalardan da destek isteyebileceklerini belirtti.

    Olumlu iletişim kuran kişilerle konuşmalı

    Boşanma sürecinin çiftler için de zorlayıcı bir süreç olduğunu ve anne ve/veya baba için bu süreci yönetmenin kolay olmayabileceğini söyleyen İNDA Çözüm Odaklı Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Klinik Psikolog Özden Sevil; “Bu durumda kendileri bir uzmandan destek alabilirler. Okulla işbirliği yapmak, çocuğun arkadaşlarıyla vakit geçirmesini sağlamak, çocukla olumlu iletişimi olan aile üyelerini devreye sokmak da önemli koruyucu faktörlerdir.” dedi.

  • Bebeğinizin cinsiyetini 10. haftasında öğrenin !

    Bebeğinizin cinsiyetini 10. haftasında öğrenin !

    Anne baba adaylarının en hayecanlı anları bebeğin cinsiyetinin öğrenildiği andır. Bu heyecanlı sürecin sonucunu öğrenmek için artık uzun süreler beklemek gerekmiyor.  2006 yılında Amerika’da  daha sonra 25 ülkede satışına başlanan  İntelligender cinsiyet belirleme testi şimdi Türkiye’de.

    Testi Ne zaman Uygulanabiliyor…

    Hamileliğinizin 10. Haftasından itibaren testi uygulayabilirsiniz . Test anne adaylarının bebeğin cinsiyetini belirlemek için 20.haftada yapılan ultrason sonucunu beklemelerine gerek bırakmıyor. Intelligender Cinsiyet Belirleme Testi bu süreyi yarıya indirerek hayallerinizi erken şekillendirmenizi sağlıyor!

    Test Nasıl Uygulanıyor…

    Testi uygulamak hem ucuz hem de çok pratik… Sadece 10 dakikanızı ayırarak 2.kişiye ihtiyaç duymadan evinizde uygulayabiliyorsunuz.  Anne adayinin sabah  ilk idrariyla yapilan testin sonuç rengi , test şişesinin üzerindeki  renklerle eşleştirilip bebeğinizin cinsiyeti belirleniyor.

    Test Doğru Sonuç Verir mi…

    Yapılan klinik testler sonucu testin doğruluk oranı %90’ın üzerindedir. Anne adayının testi talimatlara uygun olması, progestorone tedavisi görmüyor olması ve “polikistik over sendrome” tanısı konulmamış olması haricinde testin yanılma payı bulunmuyor.

    Sizde eşinize ve sevdiklerinize unutamayacakları bir sürpriz yapmak ve bu heyecanı onlarla paylaşmak isterseniz anne adayının sağlığına hiçbir yan etkisi olmayan bu testi, testin Türkiye distribütörü olan www.onhafta.com adresinden temin edebilir, detaylı bilgi alabilirsiniz.

    OnHafta Facebook
    OnHafta Twitter

  • Hamilelik Öncesi Mutlaka Diş Hekimine Uğrayın

    Hamilelik Öncesi Mutlaka Diş Hekimine Uğrayın

    Sağlık problemlerinin ne zaman ortaya çıkacağının belli olmadığını belirten uzmanlar, bu nedenle anne olmaya karar veren kadınların hamilelik öncesi mutlaka diş hekimine başvurması gerektiğini söyledi.

    Hamilelik öncesinde diş hekimine başvurulduğunda ileride ortaya çıkabilecek sorunların hekim tarafından değerlendirilerek, gerekli tedavinin uygulanacağını belirten Trabzon Diş Hekimleri Odası Başkanı Mustafa Yıldız, “Örneğin, küçük çürükler hiç belirti vermeden hamilelik sırasında ilerleyerek ağrı oluşumuna yol açabilir. Henüz başlangıç halinde tespit edilip gerekli tedavi uygulanırsa sorun ilerlemeden çözülmüş olacaktır” dedi.

    Yıldız, gerekli görüldüğünde yapılacak olan diş taşı temizliğinin hamilelikhamilelik sürecinde yaşayabileceği streslerden uzaklaşmış olur. Yanlış kanı olarak bazı anne adayları ‘bebeğe zarar gelebilir’ düşüncesiyle bu süre içinde diş hekimine gitmekten çekinirler. Fakat hamileliğin her aşamasında bebeğe ve anneye zarar vermeden yapılabilecek tedavi yöntemleri vardır” diye konuştu. sırasında, hormonların etkisiyle ilerleyebilecek olan diş eti hastalıklarını da önleyeceğini ifade ederek, “Böylece anne adayı

    Anne adaylarına acil tedavi yöntemleri dışında müdahale yapılmayacağını anlatan Yıldız, şöyle devam etti:

    “Ancak gerekli durumlarda diş hekimi, anneye ve bebeğe zarar vermeyen ilaçlarla tedavinin ertelenmesini sağlayacaktır. Hamileliğin 3 ile 6 aylık döneminde dolgu, kanal tedavisi, diş taşı temizliği gibi işlemler güvenle uygulanabilir. Hamilelik öncesi diş hekimine gidilememiş ise bu dönem anne adayları tarafından iyi değerlendirilmelidir. Emzirme döneminde de diş hekimliği açısından anneye yapılacak müdahalelerin herhangi bir sakıncası yoktur.”

    Mustafa Yıldız, hamilelik sırasında diş eti kanamalarının çok sık karşılaşılan bir sorun olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:

    “Diş etinde görülen kanamaların sebebi diş eti iltihabıdır. İleri derecede diş eti iltihabı erken doğum ve zayıf bebek doğurma riski oluşturduğunu unutmamalıyız. Hamileliğin ikinci üç aylık döneminde hekime başvurularak, diş eti iltihabı mutlaka tedavi edilmelidir. Ağız sağlığı yaşamın her döneminde ihmal edilmemesi gereken önemli bir konudur. Ancak kadınların ergenlik, hamilelik, bebek emzirme ve menopoz döneminde buna daha çok dikkat etmeleri gerekmektedir.”

  • Unutmayın Çocuklarımızın da Hakları Var!

    Unutmayın Çocuklarımızın da Hakları Var!

    Kanunen ve ahlaki olarak dünyadaki tüm çocukların doğuştan sahip oldukları barınma ve eğitim hakkı, fiziksel, psikolojik ve cinsel sömürüye karşı korunma hakları vardır. Bunların hepsini tanımlamak için kullanılan ve her yıl 20 Kasım’da Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kutlanan günde Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, “çocuk yaşta yaptırılan evliliklere” dikkat çekti…

    İNTİHAR EDİYORLAR!

    Erken yaşta yaptırılan evliliklerin ülkemizin en önemli toplumsal sorunlarından biri olduğuna değinen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Ülkemizde bazen dedesi yaşındaki adamlara para için satılan, bazen ikinci ya da üçüncü eş olarak alınan, bazen de yaşça olgun adamların fiziksel ve cinsel şiddetine maruz kalan ve daha kendisi çocukken çocuk sahibi olan gelinler var… Anlaşıldığı üzere kız çocuklarını ekonomik yük olarak gören ve bu zihniyete sahip olan aileler, bu durumu ayrıca kendi geçim sıkıntılarına karşı bir çözüm yolu olarak da görebiliyor. Erken yaşta evlendirilen kız çocuklarının yaşamsal birçok hakkının elinden alınmasıyla birlikte, küçük yaşta yaşamak zorunda kaldıkları cinsellik nedeniyle, daha henüz cinsel yaşamın ne demek olduğunu bile bilmeden cinsellikten soğuyorlar, cinselliği bir görev olarak görüyorlar ve cinsel işlev bozuklukları yaşıyorlar. Hatta yaşadıkları büyük travmayı atlatamayan pek çok kız çocuğu intihar ediyor.” dedi.

    HERKESE GÖREV DÜŞÜYOR!

    Zihinlere yerleşmiş köklü gelenek kodlarının değiştirilebilmesi için erken evliliklerin yapıldığı bölgelerde çok yönlü reformlar gerçekleştirilmesi gerektiğini savunan CİSED Genel Başkanı Dr. Cebrail Kısa; “Gelenek diye kabul ettirilmeye çalışılan ve nesillerce devam ettirilen erken yaştaki kız çocuklarına yaptırılan evlilikler ülkemizde çok büyük hasara sebep olmakta, ülkenin ve toplum gelişememesine neden olmaktadır. CİSED olarak Çocuk Hakları Bildirisi’ndeki hakların hayata geçirilmesi için başta Milli Eğitim Bakanlığı ve değerli medyamız olmak üzere tüm kurum ve kuruluşlara görevler düştüğüne inanıyoruz.” dedi.

  • Çocuğa cinsellik nasıl anlatılır?

    Çocuğa cinsellik nasıl anlatılır?

    “Nasıl bir üslupla ne anlatılmalı, ne ölçüde açıklanmalı, sorularının hepsi cevaplandırılmalı mı, fazla bilgi tehlikeli olur mu, anlatacağımız bilgiler onu ürkütür mü” gibi düşünceler ailelerin bu konuşmayı geciktirmesine neden olabilir.

    Çocuk, bedenini keşfettiği dönem olan 2 yaşından itibaren cinsellikle ilgili sorular sormaya başlayabilir. Özellikle 3 yaştan itibaren 2 cins arasındaki farklılıklar üzerinde durur, buna yönelik sorular sorar. Bu dönemdeki ilgi tamamen merak ve öğrenmeyle alakalıdır. Ailelerin çocuğa cinsellikle ilgili bazen gereksiz, bazen eksik bilgiler vererek konuyu hızlıca kapatması ve cevapların çocuğu tatmin etmemesi sıkıntılı anların yaşanmasına sebep olabilir. Çocuk aklında soru işareti kaldığı zaman çevreden gördükleriyle kendi kendine yorum yapar ki bu da çoğu zaman doğru olmayan ve ürkütücü olayları tetikler. Verilecek cevabın doğruluğu kadar ebeveynin o anki tavrı da oldukça önemlidir. Kararsız, isteksiz, net olmayan, sinirli cevaplar ya da konuyu komik bulup gülmek çocuğun zihninde değerlendirilir. Çocuk kendi değerlendirmesi sonrasında korkabilir, üzülebilir veya kafası karışabilir; hatta 2. bir defa soru sormaktan vazgeçebilir. Bu durumu ayıp, kötü ya da olumsuz olarak düşünüp merakını ve içgüdülerini bastırma yoluna gidebilir. Sorduğu soru anlamsız bile olsa, seviyesine yakın, dürüst ve doğal bir tavırla yanıtlanmalıdır. Açık ve sade sözcükler kullanmalı, eğer yabancı terimler kullanmak ebeveyn için kolaylaştırıcı olacaksa ‘’vajina’’, ‘’penis’’ gibi kelimeler tercih edilmelidir.

    “Ben annemin karnına nasıl girdim?”

    Çocuk, “Ben nasıl dünyaya geldim?’’ diye sorduğunda aile bu sorunun cevabını verirken daha az zorlanır. 3 yaş sonrasında, “Ben annemin karnına nasıl girdim?” diye sorduğunda ise aile paniğe kapılabilir. Bu sorunun cevabında cinsel ilişkiden bahsetmek gerekmektedir. Aile bundan kaçınabilir. Bu noktada aileye en önemli tavsiyemiz, çocuğunuza güzel bir şekilde aşkı, sevgiyi anlatmaktır. Anne ile babanın âşık olmasından, yaşadıkları güzel, mutlu duygulardan bahsedilmelidir. Bu olaylar hikaye, masal, öykü gibi anlatılırsa çocuk keyif alır ve mutlu olur. Dünyaya gelme kavramını daha iyi anlar. Öncelikle ‘bebekler nasıl olur, ben nereden geldim’ gibi sorular ilk sorulardır. Çocuklar bu soruları meraklarını gidermek için sorarlar. Cinsellikle ilgili değildir. Özellikle yaz aylarında çocukların cinsellikle ilgili sorular sorması daha kolaydır. Bazen sizi cinsel ilişki anında görebilir ya da yakalayabilir. Bu durum sizi korkutmasın. Böyle durumlarda onunla konuşmanız uygun olacaktır. En uygunu böyle bir durumla karşılaşmadan önce onunla bu konuları konuşmaktır. “Bu konu çok tatsız, birkaç cümleyle geçiştirilmeli’’ imajının yaratılmaması gerekir.

    Ayrıca çocuklar arkadaşlarıyla da bu konuda diyalog halindedirler. Bazı çocuklar ailelerinin bu konuları anlattığını ve bildiklerini söyleyerek “ailem bana güveniyor’’ görüntüsü verirler. Anne karnında 9 ay kaldığını, gelişimini tamamladığında dünyaya geldiğini onun anlayacağı şekilde anlatmaya çalışırken hayvanların doğumlarından yararlanabilirsiniz. Bunlar onun ilgisini çekecektir. Eğer sezaryenle doğum yaptıysanız doğum izinizi ona rahatlıkla gösterebilirsiniz.

    Çocuğunuzu mutlaka cinsellik hakkında bilgilendirin

    Günümüzde çocuklar okula başlamadan, okuma-yazma öğrenmeden önce internetle tanışıyor ve kullanmaya başlıyorlar. Bu sayede pek çok şeyi de hızlı bir şekilde öğreniyorlar. Çocukların internet ve bilgisayar kullanımı belirli süre sınırlandırmalarla desteklenmelidir. Fakat bu esnada internette kötü niyetli kişiler çocuklar için cinsel tehlikeler yaratabilir. Siz çocuğunuza bilmesi gerekenleri anlayacağı bir şekilde anlatırsanız, onu internette karşısına çıkacak tehlikelerden de korumuş olursunuz.

    Bilgilendirme yaparken abartıdan kaçının, zayıf ihtimallerle olabilecek şeyleri bile anlatmayın. Bunları anlatmanız onu ürkütecek, cinsiyetinden ve cinsellikten soğumasına neden olacaktır. Böylesi bir durumu düzeltmek için ise çok uğraşmanız gerekir.

    Ailelerin televizyon konusunda dikkatli olmaları gerekir. Çocuğunuzun uyku saatini iyi ayarlamalısınız. 2-6 yaş arası çocuklar 20:00-21:30 saatleri arasında uyumuş olmalıdır. Bu saatlerden önce tv’de gösterilen programlardaki cinsel içerikler daha az ve ölçülüdür. Psikologlar bu gibi durumlarda yaşanan sorunlar konusunda ailelere yardımcı olabilmektedir.

    Sonuç olarak; çocuğunuz cinsellikle ilgili soru sorduğunda onu dinleyin. Anlatırken olumlu konuşabilirsiniz, fakat yüz ifadeniz olumsuz bir elektrik veriyorsa, bunun hiçbir anlamı olmaz. Çocuğun güveni sarsılır ve korkabilir. Onun aklındaki karmaşaları giderin, sıkıntıya düştüğünüzde ise psikologlardan yardım alın.

    Genellikle ilk sorular cinsiyet farklılıklarına yönelik olur;

    Soru:Kızların niye pipisi yoktur?
    Cevap:Kızlarla erkekler ayrı yaratılmışlardır.Kızların pipisi olmaz çünkü büyüyünce kızlar anne olurlar.Pipisi olsaydı anne olamazlardı.

    Soru:Annelerin niye memesi olur?

    Cevap:Anneler bebeklerini beslesinler diye göğüsleri vardır ve orada bebekleri beslemek için süt olur.

    Soru:Ben nasıl oldum?(Ya da bebekler nasıl olur gibi sorular)

    Cevap: Annenin içindeki yumurtayla (ya da tohumla),babanın yumurtası (tohumu)birleşince bebek oluşur.Bebekler de annelerinin karnındaki yuvada büyürler.

    Soru:Annelerin karnı neden şişer,karnında ne var?
    Cevap:Çocuklar annelerinin karnında büyürler.Annenin karnında seni koruyacak bir yuva var,sen büyüyüp geliştiğinde hastaneye gittik ve doktorlar seni oradan çıkardılar.

    Soru:Çocuk anneden nasıl çıkar?(Ya da doğmak ne demek?)
    Cevap:Annelerde çocuğun dışarı çıkması için bir delik vardır.Bebekler çok küçüktür ve annedeki o delikten kolayca dışarı çıkabilir.

    Soru: Bu balonu şişirebilir miyim? Bu ne işe yarar? (Prezervatif için)
    Cevap:O balon değil ve şişmez.Biz şu an başka bir çocuk sahibi olmayı düşünmüyoruz.Bu yüzden babanla beraber yatarken,tohumlarımız birbirine karışmasın ve bebek olmasın diye baban bunu kullanıyor.

    Soru:Eğer bebek yapmayacaksanız neden birlikte yatıyorsunuz?
    Cevap:Anne babalar sadece bebek yapmak için beraber yatmazlar.Biz birbirimize sarılarak uyumayı seviyoruz.

    Soru:Bu kadın ve adam ne yapıyorlar?(Televizyonda bir sevişme sahnesini gören çocuğun sorusu)
    Cevap:Birbirlerine sarılmak ve kucaklamak istemişler.Kucaklaşıp öpüşüyorlar.

    Soru:Fahişe ne demek?
    Cevap: Bazı kadınlar tanımadıkları erkeklerle aynı yatakta yatarlar ve bunu para karşılığı yaparlar.Bu davranış hoş karşılanmaz ama onlar bu işi meslek olarak yaparlar.

    Soru: Aşk yapmak (ya da sevişmek) ne demek?
    Cevap: Kadın ve erkek ya da anne baba birbirine dokunmak, kucaklaşmak ve öpüşmek ister. Birbirlerini bu şekilde sevmek isterlerse buna sevişmek denir.

    Soru: Benim vücudum niye büyüklerinki gibi değil?
    Cevap: Çünkü henüz küçüksün. Büyüdüğünde vücudunda büyüyecek ve büyüklerin vücudu gibi olacak.(Bu tip sorularda çok ayrıntıya girmeye gerek yok.)

    Soru: Büyüklerin vücudunda niye tüyler var,niye benim tüylerim yok?
    Cevap: Sen büyüdüğünde vücudun da büyüyecek ve bazı değişiklikler olacak.Vücudun bazı hormonlar üretecek ve o hormonlar senin vücudunda tüyler oluşturacak.

    Soru:Ben de büyükler gibi öpüşebilir miyim(ya da sevişebilir miyim)?
    Cevap:Çocuklar büyükler gibi böyle şeyler yapamazlar.Bunun için büyümeniz gerekir.Büyüdüğün zaman bir erkeği (ya da kadını) sevebilirsin ve onunla öpüşebilirsin.

    Soru:Doğum yapmak ne demek?Nasıl doğum yapılır?
    Cevap:Annenin karnında büyüyen bebeğin dışarı çıkmasına doğum yapmak denir. Annenin bacaklarının arasındaki bir delikten bebek dışarı çıkar.Bebekleri doktorlar dışarı çıkartabilir. Bazen annenin ameliyat edilmesi gerekir.Bunun için doktorlar annenin karnında küçük bir delik açarak bebeği dışarı çıkartırlar.

    Soru:Doğum yaparken annenin canı yanar mı?
    Cevap:Doğum yaparken anneler biraz ağrı duyabilirler,canları yanabilir.Ama bu kısa sürer ve anne bebeğini kucağına alınca bütün ağrıları biter.Doğum yapmak güzel bir olaydır,herkes çok mutlu olur.

    Soru:Seks ne demektir?Seks yapmak ne demektir?
    Bu çok önemli ve anne babayı çok zorlayan bir sorudur.Çocuklar genellikle 6-7 yaş civarındayken bu tip sorular sorarlar.3-4 yaşındaki bir çocuk sorsa da ayrıntılı olarak açıklamak yaşını ve anlama düzeyini aşacağı için gereksizdir. Yaşı daha büyük olan çocuklar artık cinselliğin ne olduğu konusunda bazı düşüncelere sahiptir.Bu düşüncelerinin doğru ya da yanlış olduğunu test etmek amacıyla bu tür soruları sormaya başlayan çocuklar konuyu gerçekten öğrenmek isterler.O nedenle cinsel ilişki doğru olarak anlatılmalıdır.Böyle değerlendirildiğinde yaş düzeyleri göz önüne alınarak iki ayrı cevap verilebilir.

    Cevap 1 (Küçük yaş grubu için):Kadın ve erkek ya da anne ve baba birlikte oldukları zaman birbirlerine dokunmak ve kucaklaşmak isteyebilirler. Birbirlerini öpebilirler. Birbirlerine sarılarak ve dokunarak yatabilirler.Seks yapmak böyle bir şeydir.
    Cevap 2 (Büyük yaş grubu için): Anne ve baba ya da kadın ve erkek birbirlerini çok sevdikleri zaman birbirlerine dokunmak ve sarılmak isterler. Beraber oldukları zaman babanın penisi annenin vajinasına girer.Bu seks yapmaktır.Sadece anne babalar yapabilirler.

    Bu sorular aslında tehlikeli sorulardır.Çocuktan böyle bir soru geldiğinde konu uzatılmadan ve kaçak cevaplar verilmeden net olarak açıklanmalı ama ayrıntılı konuşmalara girilmemelidir.

    Soru:Kızlar neden ayakta tuvaletini yapamaz?Neden erkekler ayakta çiş yapabilirler?
    Cevap:Çünkü kızların pipisi(penisi) yoktur.Erkeklerin pipisi olduğu için onların tuvalete oturmasına gerek yok.Ayakta da yapabilirler.

    Çocuğun cinsel sorularını cevaplarken ayıp ya da yasak kavramının ardına sığınılmaması gerektiği unutulmamalıdır.Ayıp ,bizim konuya yüklediğimiz bir anlamdan başka bir şey değildir.Çocuklar için ayıp yoktur ve onlar gerçekten de öğrenmek için sorarlar.Yanıtından emin olmadığınız ya da cevaplarken sıkılacağınız sorular için bazı kaynaklardan araştırma yapmak yararlı olur.Bu konuda çocukların sorularına nasıl yanıtlar verilebileceğine dair hazırlanmış çok güzel kitaplar var ve anne babalar sıkıntılarını aşmakta bu kitaplardan yararlanabilirler.

  • Boşanmaların Faturasını Çocuklar Ödüyor!

    Boşanmaların Faturasını Çocuklar Ödüyor!

    Anne baba ayrılığının çocuğun gelişimine en az şekilde yansıması için neler yapmalı, nelere dikkat etmeli?

    ABD’de yapılan bir araştırmada, boşanmış anne ve babanın çocuklarının, matematik derslerinde ve sosyal becerilerde sınıf arkadaşlarının gerisinde kaldığı tespit edildi. Bu da gösteriyor ki boşanmalar çocuk başarısını doğrudan etkiliyor.

    Boşanmaların yükünü en fazla çocuklar çekiyor. Çünkü çocuk genellikle boşanmadan dolayı kendisini suçlu hissediyor. Hal böyle olunca çocuk daha o yaşta yaşayabileceği en büyük travmaya maruz kalıyor.

    Suçluluk hissi yaşıyorlar

    Uzmanlar, boşanma sürecinde çocuğun suçluluk hissi yaşamaması, dolayısıyla herhangi bir travmaya maruz kalmaması için, “Her şey yetişkin biriyle konuşuluyor gibi çocuğa anlatılmalı” uyarısında bulundu.

    İlgiyi eksik etmeyin!

    Çocukların fiziksel ve psikolojik gelişimini en iyi ailesinin içinde tamamladığına dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocukların hem anne hem de babanın ilgisine, sevgisine, şefkatine muhtaç birer varlık olduklarını söyledi. Çocuğun ruhsal ve zihinsel açıdan sağlıklı olmasının en başta gelen şartlarından birinin, kişiliğinin ideal bir aile tarafından yoğrulması olduğuna vurgu yapan Tarhan, günümüzde birçok çocuk ailesi yıkıldığı için gelişimini tamamlayamadığuna dikkat çekti.

    Boşanmanın yükü çocukların omzunda

    Boşanmanın, çocuğun hiç istemediği fakat kaçınılmaz olarak sonuçlarına katlanmak zorunda kaldığı bir durum olduğunu ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, boşanan eşlerin yeterince sorumlu davranmadıkları takdirde çocukta uyum ve davranış sorunlarına neden olabileceğini dile getirdi. Tarhan, boşanmanın yükünü en fazla çocukların çektiğini de sözlerine ekledi.

    Sorunları çocuğa yansıtmayın!

    Boşanmaya çocuğun penceresinden bakan Rektör Tarhan, çocukların boşanmadan genellikle kendilerini suçlu hissettiğini belirtti. Çocukların, anne ve babasının kendisi yüzünden anlaşamadığını, onun yüzünden boşandıklarını zannettiğini vurgulayan Tarhan, anne ve babanın aralarındaki sorunları çocuğa yansıtmaktan özenle kaçınmaları gerektiğini de dile getirdi. Tarhan boşanmanın çocuğun travma yaşamasına neden olabileceğini vurguluyor.

    “Anne babası boşanan bir çocuk zaten o yaşta yaşayabileceği en büyük travmalardan birini yaşamaktadır. Boşanma öncesinde devamlı didişen anne baba, çocuğu depresyona iten bir sebeptir. Aileler boşanma öncesinde ve sonrasında aralarındaki sorunları çocuklarına asla yansıtmamalıdır.”

    Anne ve baba olduğunuzu bir an bile unutmayın

    Boşanan ailelerde çocukluk depresyonlarına çok sık rastlandığına dikkat çeken Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocukların küçük yaşta olsalar bile sorunları hissettiklerini söyledi.

    “Çocuk çok küçük bile olsa çevresinde olan biteni takip etmekte, sorunları hissetmektedir. Sorunları hisseden çocuk sıkıntısını söz diliyle anlatamadığı için bunu farklı şekillerde dışarıya yansıtır. Bu durum tırnak yeme, altını ıslatma şeklinde ortaya çıkabilir. Çocukta psikosomatik hastalıklar gözlenebilir; sık sık hasta olur, kusar, bağırsakları bozulur. Evden, okuldan kaçma, kendisine ait olmayan şeyleri alma, uyuşturucuya yönelme gibi durumlar yaşanabilir. Yıkılan ailelerde çocukluk depresyonlarına da çok sık rastlıyoruz. Aileler ne yapıp edip çocuğun kendisini boşanmanın sorumlusu olarak görmesini engellemeli ve çocuğun psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaya özen göstermelidir. Anne baba ayrılsa da annelikten ve babalıktan istifa etmemelidir.”

    Boşanma çocuğa nasıl anlatılmalı?

    Boşanmanın çocuktan saklanılacak bir durum olmadığını vurgulayan Tarhan, durumun çocuğa anlatılması gerektiğini kaydetti. Tarhan;

    “Ebeveyn çocuk ilişkisinde temel bir ilkemiz vardır: Çocuğu büyük insan yerine koyup ona olan biteni anlayabileceği bir dille anlatmak, fakat karşılığında büyük bir insan gibi tepki vermeyebileceğini kabul edip sabırlı ve anlayışlı olmak. Bu ilke çocuk için aşılması zor bir engel olan anne baba ayrılığında da uygulanmalıdır. Anne babalar ne yapıp edip çocuğu kendi aralarındaki sorunlardan uzak tutmalı, kaldıramayacağı sorunları çocuğa yansıtmamalıdır. Boşanma çocuktan saklanılamayacak bir durumdur. Sorunları çocuğa yansıtmamak için olan biteni ondan saklamak çözüm değildir. Çocuk zaten ailesinde yaşananları takip edecek, anne baba onu bu konudan haberdar etmezse olayları zihninin elverdiği ölçüde yorumlayacaktır.

    Çocuğun yaşananları doğru algılaması için olayı ona bizim anlatmamız faydalı olacaktır. Aksi halde çocuk zihin kapasitesinin üstünde olan bu durumu yanlış anlar ve büyük bir ihtimalle suçu kendisinde arar.”

    Verdiğiniz mesajlar çok önemli

    Tarhan bu süreçte seçilecek dilin de önemin vurgu yaptı. “Anne ve baba boşanma durumunu çocuğa anlatırken çok açık ve net bir dil kullanmalıdırlar. Ebeveynler çocuğa yaklaşırken şöyle bir tutum sergileyebilirler: ‘Biz senin üzüleceğini, bir müddet mutsuz olacağını biliyoruz. Bir süre bu duruma katlanman gerekiyor ama senin bu durumla ilgili hiçbir suçun ve sorumluluğun yok. Bu tamamen bizden kaynaklanan bir olay.’ Anne baba çocuğa bu mesajı verebilirse çocuk bu durumdan en az zararla çıkmış olur.”