Etiket: çocuk sahibi olma

  • Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır?

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır?

    Aslında 6 çiftte 1’i gebe kalmakta zorlanıyor. İnfertilite için uygulayabileceğiniz seçenekler mevcut ve tüp bebek tedavisi (IVF), çocuk sahibi olma şansınızı artırabilen tıbbi bir prosedürdür. Bu süreç, yumurta ve spermin bir laboratuvar ortamında birleştirilmesini içeriyor. Yumurtalar döllendikten sonra, tüp bebek uzmanları uterus içinde döllenmiş bir yumurta (şimdi embriyo olarak adlandırılır) yerleştirecek ve prosedürün başarılı olup olmadığını görmek için bekleyecektir.

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır?

    Tüp bebek (IVF) prosedürü başarılı olana kadar devam edebilir. Prosedürün birinci veya ikinci döngüden sonra çalışacağına dair bir garanti yoktur. Aslında, prosedür hiç işe yaramayabilir. Ancak, tüp bebek yaptıran çiftlerin % 50’si başarılı oluyor. Bazı çiftler ilk denemeden sonra da çocuk sahibi olabilir, ancak büyük bir başarı yüzdesi yoktur. Bu nedenle denemeye devam etmek gerekebilir. Araştırma, çoğu çiftin hamilelik için yaklaşık 6 embriyo transferine ihtiyaç duyacağını gösteriyor.

    Yaptırabileceğiniz tüp bebek sayısında bir sınırlama yoktur. Bu karar tamamen size ve tüp bebek uzmanlarına bağlıdır. Bazı çiftler 10’dan fazla tüp bebek yaptırıyorken, diğerleri ilk denemeden sonra durmaktadır. Karar tamamen sizin! Yaptıracağınız tüp bebek sayısına siz karar verebilirsiniz, ancak uygulama ile ilişkili maddi yetersizliğin farkında olmanız gerekir.

    Tüp Bebek Tedavisi Kaç Kez Uygulanır? Tüp Bebek İçin Yaş Sınırı Kaçtır? | 1

    Tüp Bebek İçin Yaş Sınırlamaları

    Kadınlar menopoza girmediği sürece, gerçek bir yaş sınırı yoktur. 40 yaşlarındaki birçok kadın tüp bebek prosedürü yaptırabilir, ancak sonuçlar çok başarılı değildir. Avustralya ve Yeni Zelanda’da 40 yaş üstü kadınlara 10.000’den fazla tüp bebek yapıldığı bildirilmiştir. 40 ila 44 yaşları arasında bir bebek sahibi olma olasılığınız yaklaşık % 10 ila %15 olabilir.

    Embriyo Sınırlamaları

    Embriyo transferi sayısında sınırlama olmamasına rağmen, transfer edebileceğiniz embriyo miktarı sınırlıdır. Birçok klinik, uygulama başına sadece bir embriyonun aktarılmasını önermektedir. Bu, çoklu doğumları önlemek için uygulanır. Senelerdir, tüp bebek yaptıran kadınların ikiz bebek sahibi olma şansı çok yüksek bulunmuştur.

    Tüp bebek prosedürleri ile ilgili tüm seçenekleri tüp bebek uzmanlarıyla birlikte gözden geçirmeniz gerekecektir. Tıp uzmanları, tüm seçenekleri anlamanıza yardımcı olacak ve size tüp bebek işlemi için adım adım yapacaklarınızı söyleyecektir. Tüp bebek döngülerinin sayısı tamamen size kalıyor.

    Tüp bebek tedavisinde doğru bilinen yanlışlar için Tıklayın !

    Tüp Bebek Tedavisi Ne Zaman Uygulanmalıdır? Tıklayın !

    Tüp Tedavisinde Yaş Sınırı Var Mıdır? Tıklayın !

  • Stresten uzak durup birbirine destek olan çiftler kısırlığı yenebilir

    Stresten uzak durup birbirine destek olan çiftler kısırlığı yenebilir

    Sağlık problemi olmadığı halde 100 çiftten 20’si gebelik elde edemiyor. Adet günü hesabı, ilişki zamanlaması, yumurtlama takibi ve adet gecikmesi beklentisi içinde olan kadınlar stresle çok daha fazla karşı karşıya kalıyor. Eşinden yeteri kadar destek görmeyen kadınların gebelik şansı düştükçe, stres de katlanarak çoğalıyor. Hâlbuki çiftler, stresten uzak durup birbirlerine destek olursa bebek olma ihtimali artıyor.

    Çocuk sahibi olma isteği ile doktora başvuran çiftlerin yarıdan fazlası açıklanamayan kısırlığa (infertilite) sahiptir. Anne adayının yumurtalıklarının düzenli çalıştığı, tüplerin açık, rahmin sağlıklı ve baba adayının sperm değerleri normal olduğu durumlarda korunmasız geçen bir yıl sonunda gebelik elde edilememesi; açıklanamayan kısırlık olarak değerlendirilir. Güncel teknolojiler ile teşhis edemediğimiz açıklanamayan kısırlık yaşayan çiftlerin önemli bir kısmı, hiçbir yardım almadan kendiliğinden gebelik elde edebilmektedir. Bu çiftler için daha önceki başarısızlıkları ve zaman içinde elde edilen gebeliği açıklamak mümkün değildir.

    GEBELİK ŞANSI YÜZDE 5’E DÜŞER

    Sağlık problemi olmayan 100 çiftten 20’si bilinmeyen sebeplerle gebe kalamamaktadır. Üreme sisteminde bir sıkıntı var ise gebelik engellenmektedir. Problemsiz çiftlerin her ay yüzde 15-20 civarında olan gebelik şansı açıklanamayan kısırlık gruplarında yüzde 3-5’ler seviyesine inmektedir. Yani bu çiftlerde de hâlâ spontan gebelik ihtimali devam etmektedir. Açıklanamayan kısırlıkta; üreme sisteminde geçici veya kalıcı, basit ya da karmaşık bir problem olduğu kabul edilir. Bazen farklı basamaklarda ve mekanizmalarda çok sayıda problem olabilir.

    ÇİFTLER PANİĞE KAPILMAMALI

    Gebe kalma süresinin uzaması, çiftler için stres kaynağı olabilir. Erkekler genellikle sorunları inkar etme ya da eşine yansıtma yollarını kullanarak stresle baş ederler. Ayrıca problemin önemsiz olduğuna inanırlar. Kadınlar ise; adet günü hesabı, ilişki zamanlaması, yumurtlama takibi ve adet gecikmesi beklentisi içinde oldukları için çok daha fazla stresle baş ederler. Her ay adet kanamasını beklemek zor bir durumdur. Eşinden yeteri kadar destek görmeyen kadınların gebelik şansı düşük ise stres katlanarak artmaktadır.

    Bazı toplumlarda çocuk sahibi olamamak mutlak kadına ait bir problem gibi görülmektedir. Bu faktörler, gebelik elde etme şansını gitgide azaltır. Genelde uzun zaman açıklanamayan kısırlık sebebiyle çocuk sahibi olamayan çiftler; tedavi sonrasında gebelik elde ettikten ve doğum olduktan sonra spontan gebelikler başlayabilmektedir. Bu durum da stresin etkisini ortaya koymaktadır. Açıklanamayan kısırlıkta çiftlerin paniğe kapılmaması gerekiyor çünkü bu durumdaki çiftlerin gebelik şansları azalsa da hiçbir zaman sıfır değildir. Tedavi sürecinde bazı çiftler, kendiliğinden gebelik elde edebilir. Bu çiftlere; kendiliğinden gebelik için adet günleri ve şanslarının yüksek olduğu dönemler anlatılmalı veya basit yumurta geliştirme ve takibi yapılarak zamanlı ilişki önerilmelidir.

    EVLİLİK KÖTÜ ETKİLENEBİLİR

    Bu arada ilişkinin zamanlı olması ve bir görev algısı yaratması, bir zorunluluk haline dönüşmesine yol açabilir. Bu da ilişkiyi kötü yönde etkileyip evlilik problemlerine neden olabilir. Bir yıl süre ile gebelik elde edemeyen bir çift için gerekli tetkikler yapılıp açıklanamayan kısırlıkta teşhisi konduktan sonra olası tedavilere yönlendirilmelidir.

    TEDAVİDE KISIRLIK SÜRESİ VE YAŞ ÖNEMLİ

    Kısırlık süresi dört yıldan az, anne adayının yaşı da 35’in altında ise tercih aşılama tedavisi olmalıdır. Anne yaşı 35’in üzerinde ise yine aşılama yapılabilir ama aşılamaların sayısı artırılmadan tüp bebek tedavisine geçilmelidir. Tüp bebek, çiftler için her zaman elde edilebilir bir tedavi yöntemidir. Ancak öncelikle kolay tedaviler denenmeli. Bu yöntemlerle başarıya ulaşamayan çiftlere, daha sonra tüp bebek tedavisi uygulanmalı.” Ferti-Jin Kadın Sağlığı ve Tüp Bebek Merkezi Klinik Direktörü, Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Seval Taşdemir; “Kısırlık süresi dört yıldan uzun ve anne adayının yaşı 40 ve üzerinde ise direkt tüp bebek tedavisi yöntemi denenmeli” diyerek aileleri zaman kaybetmemeleri konusunda da uyarıyor. Doktor, çift ile alternatifleri tartışarak tedavi programı yapmalı ve başarısızlık söz konusu olduğunda bir araya gelerek yeniden değerlendirme yapılmalıdır.

    AŞILAMA TEDAVİSİ

    Aşılama tedavisinde spermin doğru zamanda yumurta ile bir araya gelmesi sağlanmaktadır. Yumurta geliştirici ilaçlar hap veya iğneler yolu ile bir veya iki tane yumurtanın gelişmesi sağlanır. Yumurta belirli bir çapa ulaştığında çatlatma iğneleri yardımıyla yumurtlama gerçekleştirilir. Bu dönem, gebelik şansının en yüksek olduğu zaman dilimidir. Yumurtlama, çatlatma iğnesinden sonra yaklaşık 36 saat sonra gerçekleşir. Bu zamana yakın bir saatte spermler alınarak laboratuvarda hazırlık ve yıkama işlemi yapılır. Ardından, aralarından en hızlı ve sağlıklı olanlar toplanarak rahim içerisine yumuşak bir kateter yardımı ile verilir. Açıklanamayan kısırlık grubunda aşılama ile gebelik şansı yüzde15 civarındadır. Üç aşılama uygulaması sonrasında çiftlerin yüzde 35-40 kadarı bebek sahibi olabilir.

    TÜP BEBEK TEDAVİSİ

    Tüp bebek tedavisinde; aşılamaya oranla daha fazla ilaç kullanılır ve takipler daha sıktır. Folikül çapları belirli bir büyüklüğe ulaştığı zaman, aşılama tedavisinde olduğu gibi çatlatma iğnesinden 36 sonra sonra ince bir iğne ile vajinal ultrasonografi kullanılarak yumurtalar alınır. Laboratuvar ortamında mikroskop altında her bir yumurta, çevresindeki hücrelerden temizlenip değerlendirilir ve mikroenjeksiyon yöntemi ile olgun her bir yumurtaya bir sperm enjekte edilir. Döllenme sonrası gelişen embriyolar inkübatörler içerisinde takip edilerek, seçilen embriyolar anne rahmine transfer edilir. Tüp bebek ile açıklanamayan kısırlık grubunda yüzde 55-60 oranında gebelik elde edilebilmektedir. Anne adayının yaşı genç ise gebelik şansı artar.

    Op. Dr. Seval TAŞDEMİR tarafından yazılmıştır.

  • Tüp bebekte robotik kapsüller

    Tüp bebekte robotik kapsüller

    İnsan vücudu içerisinde dolaşabilen mikro robotik kapsüllerin dışarıdan yönlendirilmesiyle birçok hastalığın tedavisinin mümkün hale geldiğini söyledi…

    İstanbul’a gelen Carnegie Mellon Üniversitesi Nano Robotik Laboratuvarı’nın Direktörü Prof. Dr. Metin Sitti, insan vücudu içerisinde dolaşabilen robotik kapsüller sayesinde, erken teşhis ve hastalıklı bölgelere ilaç uygulama işlemlerinin daha kolay hale geleceğini açıkladı. Türkiye’ye gelen Carnegie Mellon Üniversitesi Nano Robotik Laboratuvarı Direktörü Prof. Dr. Metin Sitti’nin geliştirdiği teknolojiler yankı uyandırdı.

    “Nanoteknoloji ve Doku Mühendisliği Güncel Sorunlar ve Gelecek Öngörüleri” isimli toplantıda konuşan Prof. Dr. Metin Sitti, insan vücudu içerisinde dolaşabilen mikro robotik kapsüllerin dışarıdan yönlendirilmesiyle birçok hastalığın tedavisinin mümkün hale geldiğini söyledi. Sitti, “Amacımız, küçük robotların insan vücudu içinde rahatça dolaşıp tıbbi müdahaleler yapabilmesiydi. İnsan vücudunun içinde kullanılan şu anki tıbbi cihazlar acı veriyor. Bizim yaptığımız kapsüller yutulabileceği gibi acı vermeden hastalıklı bölgeye ya da vücudun herhangi bir bölgesine gönderiliyor. Bu kapsüller hem biyopsi yapabilecek, hem ilaç verebilecek hem de kamerayla görüntü sağlayabilecek şekilde tasarlanıyor. Kanser ilaçlarının yan etkilerinden kurtulmak için ilacı sadece hastalıklı bölgeye uygulamak da bu cihazlarla mümkün olabilecek. Bazen hastalara aşırı doz uygulaması gerekebiliyor ancak yan etkileri nedeniyle yeteri kadar doz verilemiyor. Bu robotlar sayesinde sadece hastalığın var olduğu bölgeye çok miktarda ilaç verilmesi mümkün hale gelecek. Kanserin erken teşhisi ve tedavisinde de sıklıkla kullanılacak bir teknoloji olacak. Çalışmalarına başladık ve önümüzdeki yıllarda hayvan testleri yapılacak” dedi.

    Türkiye’deki bir özel üniversitenin Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü ile Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi, Massachusetts Institute of Technology (MIT) Sağlık Bilimleri ve Teknoloji Bölümü, Boston, Carnegie Mellon ve Ortadoğu Teknik Üniversiteleri ile Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi uzmanları ortaklığında “Nanoteknoloji ve Doku Mühendisliği: Güncel Sorunlar ve Gelecek Öngörüleri” adlı bir toplantı düzenlendi.İki gün süren toplantının açılış konuşmasını İKÜ Rektörü Prof. Dr. S. Semahat Demir yaptı. Prof. Dr. Demir, toplantının uluslararası bilgi paylaşımı bakımından önemli olduğuna dikkat çekerek, katılımcıların alanlarında uzman ve ilgi çekici tıbbi konularda aydınlatıcı bilgiler vereceğini söyledi. Prof. Dr.Semahat Demir, toplantının katılımcılarına birer plaket sunarak tek tek teşekkür etti.

    TÜRK DOKTOR, EN İYİ SPERMİ SEÇEBİLECEK TÜP BEBEK TEKNOLOJİSİNİ GELİŞTİRDİ
    Dünyayı değiştirecek 35 bilim insanından biri olarak kabul edilen Türk Doktor Utkan Demirci, geliştirdikleri tüp bebek sistemini konferansta anlattı. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi, Massachusetts Institute of Technology (MIT) Sağlık Bilimleri ve Teknoloji Bölümü’nde araştırmalarını sürdüren Demirci, “Milyonlarca ölü spermin içerisinden en canlı olanını seçebilirseniz tüp bebek konusunda bir adım önde oluyorsunuz tam olarak yaptığımız şey bu. En iyi spermi ayrıştırabilecek bir cihaz yaptık. Bu daha doğrusu bir çip. Bu cihaz sayesinde bebeği olmayanların şansını bir kademe daha arttırıyoruz” diye konuştu.

    Dr. Utkan Demirci ile birlikte cihazı geliştiren Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Op. Dr. Selçuk Kılınç ise tüp bebek çipinin nasıl çalıştığı hakkında bilgiler verdi. Kılınç, “Geliştirdiğimiz çip spermlerin gideceği yolları inceliyor. Spermlerin doğasında bulunan yarışma güdüsünü kullanmak için bir ortam oluşturuyoruz. Dolayısıyla en iyi ya da en canlı spermin doğru kanaldan gitmesi sağlanabiliyor” diye konuştu.Toplantıda, Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Mehmet Dökmeci, çok fonksiyonlu nanosensörlerin tıpta kullanılmasından bahsetti. Dökmeci, Karbon nanotüpler olarak tasarlanan bu yapıların mekanik sağlamlık ve sıcaklığa dayanıklılık gibi özellikleri sayesinde değişen ortam şartları ile ilişkili biyomoleküllerin saptanabildiğini gösterdi.

    Boston Üniversitesi Mekanik Mühendisliği Bölümü’nden Dr. Kamil Ekinci ise nanosistemler aracılığı ile bakterilerde antibiyotik direncinin gözlemlenebildiğini açıkladı. Ekinci, benzer sistemlerin hastalarda yeniden organ yapımına yönelik olarak kullanılabileceğini anlattı.

    Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden (ODTÜ) Prof. Dr. Nesrin Hasırcı polimerik materyallerin mikro ve nano düzeyde değişimlerinin tıpta kullanımlarına değinerek, özellikle kemik dokusunun nakli sonrası kullanılan materyallerden kaynaklı adhezyon ve enfeksiyon problemlerin altını çizerek antibakteriyel özellikte ve çabuk yara iyileşmesi sağlayan biyoaktif moleküller hakkında bilgiler aktardı.

    Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi, Massachusetts Institute ofTechnology (MIT) Sağlık Bilimleri ve Teknoloji Bölümü’nden Dr. Ali Khademhosseini mikro ve nano ölçekli 3 boyutlu akışkan biyomateryaller ile kök hücrelerden mühendislik temelleri ile yeni organ veya doku yapılması teknikleri konusunda toplantıya katılanları bilgilendirdi.

    Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Biyomalzeme ve Doku Mühendisliği Derneği Kurucu Başkanı Prof. Dr. Vasıf Hasırcı doku mühendisliğindeki potansiyel yaklaşımlar ve sınırlamalar ile biyomalzemelerin kullanımlarını anlattı.Toplantıda sonrasında düzenlenen oturumda ise konuşmalar hakkında genel bir değerlendirme gerçekleştirildi. İstanbul Kültür, MIT, Harvard, Carnegie Mellon, ODTÜ, Boston üniversitelerinden uzmanlar gelecekte potansiyel işbirlikleri, uygulama alanları, çok disiplinli projeler ve alan ile ilgili uygulama yapacak uzmanların yetiştirilmesi ile ilgili temalar hakkında fikir paylaşımında bulundu.

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

  • Çip bebek

    Çip bebek

    Türk doktorların geliştirdiği ‘hücre ayrıştırıcı çip’ bebek sahibi olamayan çaresiz çiftler için umut ışığı oldu.

    Bu yöntem Türkiye ve ABD’de eşzamanlı olarak sunularak , Harvard Tıp Fakültesi- MIT Sağlık Bilimleri ve Teknoloji Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Utkan Demirci, tüp bebek merkezlerinde seçilen spermlerin kalitesini arttırarak daha başarılı tüp bebek çalışmalarının ortaya çıkmasını sağlayacak ‘hücre ayrıştırıcı çip’ teknolojisini tanıttı. KOSGEB’in desteğiyle İzmir’de üretilen çipin, tüp bebek tedavisinin başarısını artıracağını anlatan Utkan Demirci: “Bu teknolojiyi ilk kez ürün olarak sunuyoruz. Ayrıca ABD’de eş zamanlı olarak geliştirilerek sunulacak. Özellikle erkeklerdeki sperm azlığından kaynaklanan çocuk sahibi olamama problemlerine çözüm üreteceğiz” dedi.

    Üretken ve verimli anlamına gelen ‘Fertil’ adının verildiği çip ile çiftlere umut ışığı olmayı hedeflediklerini anlatan Utkan Demirci:

    “Bir girişi ve çıkışı olan çipe 50 milyon hücre koyabilirsiniz. En verimli, yumurtayı en iyi dölleyebilecek olan spermler, çip sayesinde kolayca ayrıştırılacak. Dünyada sperm hücrelerini bir kanalda ayrıştırabilen bir teknoloji yok.
    Çok yoğun ve fazla sayıda proses yapmak yerine ayrıştırma yapıldığını belirten ve spermlerin ortamın mikro olmasından etkilenerek yarışmaya ve yüzmeye başladıkları ve en kalitelisini belirlendiğini aktardı.
    Böylece hiçbir şey yapmadan spermleri yarıştırarak sonunda toplayıp tüp bebek adımında kullanabiliyoruz. Özellikle erkeklerden kaynaklanan çocuk edinme problemlerinde başarı elde edebileceğimiz bir teknoloji oldu” diye konuştu.
    Kök Hücre Tedavisinde Kullanılabilecek
    Bu yeni çiplerden kök hücre ayrıştırılması konusunda da faydalanılacağını dile getiren Demirci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle kanda kök hücre ayrıştırılmasında kullanılacak bu sistem sayesinde organ nakillerinde de bazı ilerlemeler gerçekleşecek.”

  • Tüp Bebekte Cevabı Aranan Sorular

    Tüp Bebekte Cevabı Aranan Sorular

    Ülkemizde çocuk sahibi olma problemi yaşayan 1.5 milyon çift en kısa zamanda hayallerini gerçeğe dönüştürmek için cevabını bilmediği soruların yanıtını arıyor.

    İnsanın varoluş sebeplerinden biri yaşamak diğeri de üremektir. Ancak gelişen teknoloji ve modern yaşamın insanlığa verdiği yanıtlardan biri de kısırlık… Yapılan araştırmalar ülkemizde 1.5 milyon çiftin çocuk sahibi olma problemi yaşadığını ortaya koyuyor.

    İşte çiftlerin cevabını aradığı sorular ve yanıtları:

    Tüp bebek tedavisine ne zaman karar verilmelidir?

    Tüp bebek tedavisine başlamadan veya karar vermeden önce daha basit yöntemler ile gebe kalınıp kalınmayacağı araştırılmalıdır. Erkeğe bağlı sperm problemi yoksa yumurtlama fonksiyonları normal ise genç çiftlerde tüp bebek denemeye gerek yoktur. Yumurtlamayı artırıcı yöntemler veya aşılama tedavisi ile daha basit daha hesaplı bir şekilde netice alınabilir.

    Tüp bebek tedavilerinde başarının tanımı nedir?

    Tüp bebek merkezleri başarılarını klinik gebelik oranı ve canlı doğum oranı ile belirler. Klinik gebelik oranı pozitif gebelik testinin ardından rahimiçi gebelik kesesinin de ultrasonografik olarak geliştiği hasta grubunu kapsar. Canlı doğum oranı ise kimi tanımlarda gebeliğin 20 haftaya ulaşması, kimi tanımlarda ise eve bebek götürme oranı olarak belirlenmiştir. Bu anlamda en önemli etken az sayıda embriyo transferi ile elde edilen tekil veya ikiz gebeliklerdir. Merkezlerin başarıları tüp bebek tedavilerinin tüm basamaklarının doğru uygulanması ile yükselmektedir. Bir çifte, iyi uygulanmış ovülasyon indüksiyonu, doğru zamanda toplanmış yumurta, iyi seçilmiş sperm ile uygulanan doğru mikroenjeksiyon nihayetin de iyi bir teknikle embriyonun transfer edilmesi yüksek gebelik oranı sağlayacaktır. İyi merkezler zor hasta karakteristiğine sahip olmalarına rağmen klinik gebelik ve canlı doğum oranlarını yüksek tutmaktadır.

    Dondurulmuş embriyo transferinden sağlanan gebeliklerde hastalık riski artar mı?

    Bilimsel çalışmalar tüp bebek tedavilerinde dondurulmuş embriyo transferi ile elde edilen gebeliklerde taze embriyo gebeliklerine oranla fetuslarda artmış doğumsal anomali veya genetik hastalık riski saptamamıştır. Günümüzde embriyo dondurulması tüp bebek tedavilerinin standart bir ayağını oluşturmaktadır.

    Dondurulmuş embriyo transferlerinden sonra gebelik oranları azalır mı?

    Dondurulmuş embriyo transferi, taze siklusta transferin mümkün olmadığı durumlarda, endometriyum tabakası inceliği veya ohss riski gibi veya taze embriyo transferinden elde edilen fazla sağlıklı embriyoların tekrarlayan denemelerde uygulanması ile gerçekleştirilir. İyi tekniklerle dondurma ve çözdürme işlemi uygulanmış kaliteli embriyolar ile taze transferlere oranla daha yüksek gebelik başarısı sağlanır. Bunun en olası sebebi aktif embriyo geliştirilen aylarda hormonal değişimlerin rahim alıcılığı üzerindeki olumsuz etkisidir. Bu nedenle dondurulmuş embriyo transferi, tekrarlayan basarisiz IVF denemeleri olan hastalarda bir tedavi stratejisi de olabilmektedir.

    Yumurtalık dondurulabilir mi? Kimlere önerilir?

    Yumurtalık dokusunun dondurularak saklanması kanser tedavileri nedeniyle doğurganlığı tehdit altında olan kadınlar için uygulanabilen bir yöntemdir. Kemoterapi ve/veya radyoterapi öncesi laparoskopik ameliyat ile alınan over dokusu dondurularak saklanır ve kanser tedavisinin ardından üreme fonksiyonlarının kazanılması için tekrar vücuda yerleştirilir. Günümüzde nakil sonrası başarılı gebelikler ve doğumlar elde edilmiş olmasına rağmen halen deneysel bir tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir. Kanser tedavisi için kemoterapi ve/veya radyoterapi planlanan, kemik iliği veya kök hücre nakline hazırlanan ve bağışıklık sistemi hastalıkları nedeniyle yüksek doz kemoterapi planlanan kadınlara önerilir. Klinik olarak doğurganlığını doğal limitlerin üzerine taşıma isteği bulunan kadınlar için de uygulanabilir olsa da bilimsel olarak bu hasta grubuna uygulanmamaktadır.

    Kanser tedavileri, kemoterapi sperm yapımını bozar mı?

    Kemoterapi hızlı bölünen hücreleri yok etme prensibi ile çalışan bir tedavi yöntemidir. Hedef hücre kanser hücresi olmakla beraber vücutta hızla bölünen saç-kök, mide-bağırsak sistem ve üreme hücreleri olan sperm ve yumurta hücrelerini de yok eder. Aynı şekilde radyasyon terapileri de sperm ve sperm hücresini oluşturan germ hücrelerine zarar verir. Kemoterapi ve radyoterapi tedavi tipi sayısı ve toplam doza bağlı olarak erkeklerde geri dönüşsüz ‘azoospermiye’ yani ‘hiç sperm oluşturamama’ durumuna dolayısıyla kısırlığa yol açabilir. Kanser tedavileri öncesinde spermin dondurularak saklanması doğurganlığın korunması için uygulanan kanıtlanmış tek tedavi yöntemidir.

    Genetik hastalıklar kısırlık nedeni midir?

    İnsanlarda normalde 46 kromozom bulunmaktadır. Bunların iki tanesi cinsiyet kromozomu olan X ve Y kromozomlarıdır. Kadınlar iki X kromozomu (46XX), erkekler bir X ve bir Y kromozomu (46XY) taşırlar. Cinsiyet kromozomlarında ki bozukluklar kısırlık sebebidir. Erkeklerde Y kromozomunun bazı bölgelerinde ki genetik materyal kaybı azoospermi veya şiddetli sperm sayı azlığı şekil ve hareket bozukluğuna yol açarak kısırlık sebebi olmaktadır. Aynı şekilde kadınlarda x kromozomu kaybı yumurtalıkların fonksiyon görmemesine ve dolayısıyla kısırlığa neden olmaktadır. Cinsiyet kromozomları dışında ki otozomal kromozomlarda olabilen genetik kusurlar da çiftlerde tekrarlayan düşüklere, kısırlığa ve fetusta genetik bozukluğa yol açmaktadır.

    Adet görmeyen kadınlar gebe kalabilir mi?

    Primer Amenore olarak adlandırılan ve beyinden yumurtalıkları uyaran hormon döngüsünün çalışmadığı Hipogonadotropik Hipogonadizm olgularında kadınlar kendiliğinden hiç adet göremez. Bu eksik hormonların takviye edilmesiyle yumurtlama sağlanır ve çift uygun yardımlı üreme tekniğine yönlendirilerek gebelik elde edilir. Adet göremeyen diğer durumlar da ise Turner Sendromu olarak bilinen genetik sendrom ( 45, X0), erken menoza yol açan Prematur Over Yetmezliği ve menopoz döneminde kadınlarda kendi yumurtaları ile gebelik elde etmek mümkün değildir. Bu olgular yumurta donasyonu yöntemiyle gebe kalabilir.

    Hangi enfeksiyonlar tüplerde tıkanma yapar?

    Fallopian tüpleri rahim ile yumurtalıklar arasında ki bağlantıyı sağlayan ve yumurta ile spermin döllenmeyi gerçekleştirdiği yapılardır. Tüplerdeki enfeksiyonlar tıkanmaya yol açarak kadın kısırlığı oluşturmaktadır. Tüpleri tutan ve en sık enfeksiyona yol açan ajanlar streptokok, stafilokok ve mikroplazma bakterileri ve cinsel yolla bulaşan klamidya ve gonokok enfeksiyonlarıdır. Tüberküloz enfeksiyonu da nadiren tüpleri tutarak tıkanıklığa yol açabilir. Enfeksiyonlar rahimiçi araç uygulaması, cinsel ilişki, düşük, kuretaj ve doğum sonrası, cinsel yolla bulaşma ve appendisit gibi durumlarla tüplere yerleşebilir.

    Tüp bebek tedavilerinde kullanılan ilaçlar kanser yapar mı?

    Bugüne kadar yapılmış en geniş çalışmalar kısırlık tedavilerinde kullanılan ilaçların kadınlarda kanser olasılığını arttırmadığını göstermektedir. Meme ve rahim kanserleri için artmış bir risk görülmemektedir. Kuzey Avrupa’da yapılmış bir çalışma infertilite tedavisi almış kadınlarda yumurtalık kanserleri için hafif artmış bir risk oranı saptamış olsa da bunun hasta karakterinden kaynaklanabilecek bir çalışma hatası olabileceği düşünülmektedir. Tüm bu bilgilerle beraber hormon tedavisi almış kadınların rutin kontrollerini düzenli yaptırmaları önemlidir.

    Tüp bebek tedavisine şehirdışı ve yurtdışından gelirken hangi hazırlıkları yapmak gereklidir?

    Tedavi kararı verildiğinde on hazırlık testleri kendi bulunduğunuz şehirde yapılmalı ve sonuçlar tüp bebek doktorunuzla paylaşılmalı, böylece tedavi öncesi tüp bebek programı veya gebelik için engel bir durum olmadığından emin olunmalıdır. Bu dönemde prenatal vitamin kullanımı başlanmalıdır. Tüp bebek tedavileri bayan esin adet kanamasının 2. günü başlar ve yaklaşık olarak 15-18 gün kadar devam eder. Bu dönem içerisinde toplam 6-7 kez merkezinizde kontrolünüz olacaktır. Adet düzensizliği yaşayan hastalarımız doktorlarının tercihi doğrultusunda adet düzenleyici ilaçlar kullanabilir. Yasal prosedürler gereği gerekli resmi belgeleri ve tüm tıbbi kayıtlarınızı yanınızda getiriniz.

    Tüp bebek tedavisi sonrası gebelikler içinde tedavi gerekir mi?

    Tüp bebek tedavisi ile gebe kalmış özellikle açıklanamayan kısırlık, pkos, hafif erkek faktörü  ve düşük ovaryen rezerv tanıları almış çiftler daha sonra ki dönemler de doğal yollarla gebe kalabilirler. Tubal faktör ve ağır erkek infertilitesi nedeniyle tedavi görmüş çiftlerde doğal gebelik beklenmez.

    Tüp bebek ile ilgili merak ettikleriniz için tıklayın !

  • Tüp bebek yönteminde müjde

    Tüp bebek yönteminde müjde

    Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, ‘Ailelerin Umudu Gerçek Oluyor Projesi’ kapsamında tüp bebek yöntemiyle ikiz çocuk sahibi olan Yücel ailesini ziyaretinde, bu yöntemle tanınan hakkın 2’den 3’e çıkarttıkları müjdesini verdi.

    Aydın ve Zeliha Yücel çiftini, Mevlana Mahallesi’ndeki evlerinde ziyaret eden Şahin, burada ikiz bebeklere çeyrek altın taktı. Bebekleri seven Şahin, proje hakkında bilgi verip, çocuğu olmayan ailelere müjde verdi. Ülke genelinde bebek sahibi olmayan kişilerin taramasını yaptıklarını anlatan Şahin, 2 bin 500 aileyi belirlediklerini, bunların 900’ünün tedaviye başladığını kaydetti. 800’ünün tedavisinin sonuçlandığını aktaran Şahin, 250 çiftin bebeğinin olduğu müjdesini aldıklarını vurguladı. Sosyal güvencesi olmayan aileler için başlattıkları bu kampanyaya dikkat çeken Şahin, Acıbadem Sağlık Grubu’nun da tedaviyi karşıladığını hatırlattı. Şahin, tüp bebek yöntemimde tanınan hakkın 2’den 3’e çıkarıldığı müjdesini verdi. Anne Zeliha ve baba Aydın Yücel de büyük mutluluk yaşadıklarını söyleyerek, emeği geçenlere teşekkür etti.

    Ailelerin Umudu Gerçek Oluyor Projesi tıklayın !

  • Tüp bebekte son 10 yılın en büyük değişimi

    Tüp bebekte son 10 yılın en büyük değişimi

    MSD, Tüp Bebek tedavisinde 7 günlük enjeksiyonu 1’e indiren yeni ürününü Antalya’da gerçekleştirilen 5. Üreme Kongresi’nde tıp dünyasına sundu.

    Kadın sağlığı ile ilgili tedavilerin geliştirilmesi için yürütülen Ar-Ge çalışmalarının öncülüğünü yapan MSD, fertilite alanında sunduğu kolay uygulamalı ve az ağrılı tedavi yöntemi ile Tüp Bebek tedavisindeki hataları, endişeleri azaltıyor ve hasta dostu bir tedavi olanağı sunuyor.

    Tüp Bebek tedavisinde uygulanan protokollere ek olarak geliştirilen bu yeni tedavi yöntemi hakkında bilgi veren Brüksel Ziekenhuis Üniversitesi Üreme Tıbbı Merkezi Tüp Bebek Uzmanı olarak görev yapan Prof. Dr. Paul Devroey, yeni uygulamanın tedaviyi daha konforlu hale getirdiğini belirtti. Prof. Dr. Devroey sözlerine şöyle devam etti: “Tüp Bebek yöntemi, kontrollü olarak çoğaltılan yumurtaları vücut dışında, laboratuvar ortamında eşinden alınan spermlerle döllendirilmesi ve oluşan embriyoların 2 ila 5 gün sonra tekrar rahime yerleştirilmesidir”.

    “Doğal yolla gebe kalamayan çiftler için tüp tebek tedavisi büyük bir umut kaynağı oluşturmaktadır ve günümüzde, her yıl binlerce çift bu yöntemle çocuk sahibi olmaktadır. Tüp bebek tedavisinde iki çeşit protokol uygulanır. Uzun protokolde yaklaşık 34 iğne kullanılabilir. Kısa protokolde ise yaklaşık 16 iğne kullanılır. Uygulanan iğnelerin neden olabileceği fiziksel ve psikolojik yük, tedavinin bırakılmasının en önemli nedenidir. Yapılan araştırmalar, her gün yaşanan iğne stresinin, hastaların günlük hayatlarını olumsuz etkilediğini ve tedaviyi bırakmalarına neden olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra hastaların %45’i enjeksiyon yaparken hata yaptığını söylüyor. Aşırı stres yumurtlamayı, yumurtanın döllenmesini, embriyonun rahime tutunmasını ve tüplerin işlevselliğini olumsuz etkiliyor. Dolayısıyla, tüp tebek tedavisinde, psikolojik anlamda sabır ve özveri gerektiren bir süreçten söz ediyoruz. Bu yeni uygulama 7 enjeksiyon yerine 1 enjeksiyon verilerek, uzun protokolle karşılaştırıldığında hastaya uygulanan iğne sayısını % 70 daha azaltmış oluyor. Böylece hastanın hem psikolojik olarak rahat etmesi sağlanıyor, hem de olası enjeksiyon hatalarının önüne geçilerek tedavinin başarı oranı artırılıyor. AB ülkelerinde Haziran 2010’dan beri uygulanan bu yeni tedavi seçeneği ile binlerce hasta bebek sahibi oldu”.

    Tüp Bebek Özel Bölüm için tıklayın !

  • Tedaviyle her 2 çiftten 1’i tüp bebek sahibi oluyor!

    Tedaviyle her 2 çiftten 1’i tüp bebek sahibi oluyor!

    Dünyada her yıl yaklaşık 1 milyon 600 bin tüp bebek uygulaması yapılıyor ve bu uygulamalarla 400 binden fazla bebeğin dünyaya gelmesi sağlanıyor.

    Günümüzde tüp bebek ve mikroenjeksiyon yöntemiyle doğmuş 5 milyondan fazla bebek bulunuyor. Yakın çevre ve eşlerin birbirine verdiği stresin gebe kalmayı zorlaştırdığı belirtiliyor.

    Ülkemizde tüp bebek başarı oranları dünya ülkeleriyle yarışır düzeyde. Tüp bebek tedavisi; tüpleri tıkalı kadınlar, açıklanamayan infertilite, endometriozis ve diğer nedenlerle çocuk sahibi olamayan çiftlere uygulanıyor. “Mikroenjeksiyon” yöntemi de erkeklerin çocuk sahibi olmasına yardımcı olarak kullanılıyor. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, “Tedavi gören çiftlerin yüzde 50 oranında gebelik şansı vardır” diye konuşuyor. Tedavi ve laboratuar tekniklerindeki gelişmeler ışığında kadınlardaki tüp ve erkeklerdeki spermle ilgili sorunlar büyük ölçüde çözülüyor.

    Yumurtası olmayan tüp bebek yapamaz
    “Döllenme” sperm ile yumurtanın, rahim ve yumurtalıklar arasında yer alan tüplerde birleşmesi olarak tanımlanıyor. Tüp bebek uygulamasında kadından toplanan yumurtalar ile erkekten elde edilen spermlerin, laboratuar ortamında bir araya getirilerek vücut dışında döllenmesi sağlanıyor. Tüp bebek uygulamasının yapılabilmesi için sağlıklı ve kaliteli bir yumurta gerekiyor. Prof. Dr. Buyru, “Yumurtaları tükenmiş bir kadın, tüp bebek yöntemiyle bebek sahibi olamaz” diyor.

    Normal yollardan gebe kalmak için milyonlarca sperm gerekirken, “mikroenjeksiyon” sayesinde birkaç sperm gebelik için yeterli oluyor. Tüp bebek yönteminde döllenme vücut dışında gerçekleştirildiği için kadının tüplerine ihtiyaç duyulmuyor. Gebeliğin yerleşerek bebeğin gelişmesi için sağlıklı bir rahim iç ortamının bulunması gerekiyor.

    Tek embriyon ile çoğul gebelik önleniyor
    Son yıllarda çoğul gebeliklerden kaçınmak için tek embriyon transferinin yapılması tercih ediliyor. Bu sayede üçüz gebelik oranının yüzde 3.7’den yüzde 0.7’ye düşürüldüğü belirtiliyor. Türkiye’de düşük ve erken doğum riski yüksek olan 35 yaş altı kadınlardaki çoğul gebelikleri önlemek adına tek embriyon transferi yapılabiliyor. Kalan embriyonların dondurularak daha sonra tekrar kullanılması da gerçekleştirilebiliyor. 2 seferden fazla başarısız deneme yaşamış olanlar ile 35 yaş üzerindeki kadınlara ise birden fazla embriyon transfer ediliyor.

    Türkiye’de demikroenjeksiyon yaygın
    Dünyadaki uygulamaların üçte ikisi klasik tüp bebek, üçte biri mikroenjeksiyon ile yapılırken, Türkiye’de daha çok mikroenjeksiyon yöntemi tercih ediliyor. İki yöntemde de kadına uygulanan tedavi aynıyken aradaki fark laboratuar işleminde oluyor. Klasik tüp bebek yönteminde laboratuvar ortamında her yumurtanın etrafına bırakılan 150-200 bin spermden birinin yumurtayı döllemesi beklenirken; mikroenjeksiyon yoluyla yumurta, embriyolog tarafından seçilen tek bir sperm ile dölleniyor. Mikroenjeksiyon yöntemi esas olarak erkek kısırlığının çözümü için geliştirilmesine rağmen, diğer infertilite nedenlerinde de sıklıkla kullanılıyor.

    Tüp bebek yönteminin dünü bugünü
    İlk tüp bebek uygulamalarında doğal olarak gelişen tek yumurta kullanılırken, daha sonra başarı şansını artırmak için yumurtalıkları uyarıcı ilaçların tedaviye eklenmesi gerçekleştiriliyor.
    Önceleri çok yumurta geliştirmek amacıyla yüksek doz ilaç verilirken, bugün yeterli yumurta sayısına ulaşmak için daha düşük dozda ilaç kullanımı tercih ediliyor. Bu sayede hem tedavinin yan etkileri azaltılıyor hem de maliyet düşürülüyor. Ayrıca kısa süreli ve düşük doz ilaç tedavisiyle hastanın konforu da artırılıyor.
    İlk tüp bebek uygulamalarında yumurtalar “laparoskopi” ameliyatıyla toplanıyorken, günümüzde “ultrasonografi’ kullanılıyor.
    Yumurta toplandıktan 2-5 gün sonra, embriyonların gelişimi izlenerek bunların rahim içine yerleştirilmesi anestezi olmadan ağrısız şekilde yapılıyor.
    İlk yıllarla karşılaştırıldığında ilaç ve tedavi maliyetlerinin önemli ölçüde azaldığı görülüyor.

    Doğru embriyonu seçerken
    Transfer edilecek embriyon hücre sayısı
    Hücrelerin birbirine eşit büyüklükte olması
    Embriyondaki artıkların tespiti
    Embriyonların 6 saat arayla fotoğrafını çekerek erken bölünen, uygun ve gebelik şansı yüksek embriyolnarı değerlendiren “embriyoskop” yöntemi
    Doğru spermin seçimine yarayan özel mikroskoplar önem taşıyor.

    Tedavinin detayları yakın çevreyle paylaşılmamalı
    Çocuk sahibi olmak için tedaviye karar veren çiftlerin birden fazla merkez veya doktorun görüşünü alarak tedaviye başlaması öneriliyor. Prof. Dr. Buyru, “Tedavi yerinin seçiminde; merkezin başarı oranı ile deneyimi, çiftlerin doktorlarıyla kurdukları iletişim ve işlemin maliyeti göz önüne alınmalıdır” diyor. Ayrıca çiftlerin tedavi ayrıntılarını çevreleriyle fazlaca paylaşmaları doğru bir hareket olarak görülmüyor. Buyru, “En deneyimli ve en başarılı merkezlerde bile gebelik oranlarının yüzde 50 oranında olduğu ve tedavi yapılan 2 çift arasından ancak 1’inin gebeliğe ulaşacağı unutulmamalıdır” diyor.

    Kadının yaşı ile embriyon-yumurta kalitesi tedavi başarısını doğrudan etkileyen faktörler olsa da çok iyi embriyonların transfer edilmesine karşın gebe kalamayan çiftlerin de bulunduğu belirtiliyor.

    Çevre baskısı gebe kalmayı zorlaştırıyor
    Yıllarca gebe kalamadıktan sonra tedaviyle çocuk sahibi olmalarının ardından birkaç ay sonra tekrar doğal olarak gebe kalan birçok çift bulunuyor. Ayrıca defalarca başarısız tüp bebek denemesinden sonra tedaviyi bırakarak kendi kendine gebe kalan çiftlere de sıkça rastlanıyor. Prof. Buyru, “Bu, ‘Açıklanamayan infertilite’ olgularında görülen bir durumdur” diyor. Çevre baskısı veya eşlerin birbirleri üzerinde kurduğu stres, gebe kalmayı zorlaştırabiliyor. Böyle çiftlerin psikolojik destek alması öneriliyor.

    Embriyon dondurmada yaş çok önemli
    Yumurtalıkları aşırı uyarılan kadınlarda, karında sıvı birikmesi ve böbrek yetersizliği gibi risklerden kaçınmak için embriyon dondurma işlemi gerçekleştirilebiliyor. Dondurulmuş ve çözünmüş embriyon transferlerindeki başarı oranının yüzde 30 civarında olduğu belirtiliyor.

    Prof. Dr. Buyru, “Dondurulmuş embriyonların çözülerek tekrar transferi yapıldığında taze embriyonlar kadar yüksek gebelik şansı vardır” diyor. Yapılan son çalışmalar, yumurtalıkları aşırı uyarılmış ve hormon düzeyleri beklenenden çok yükselmiş kadınlarda, embriyonların dondurulduktan sonraki aylarda çözülerek transfer edilmesi ile daha iyi gebelik oranlarına ulaşıldığını gösteriyor. Prof. Dr. Buyru, “Bu yöntemin başarılı olabilmesi için yeterli sayı ve kalitede yumurtaya gereksinim vardır. Bu, kadının yaşıyla doğrudan ilişkilidir” diyor.

    Her isteyen yumurtasını donduramıyor
    Ülkemizde yumurta dondurulmasına belirli koşullarda izin veriliyor. Kanser gibi bazı hastalıklar nedeniyle uygulanacak tedaviler sonucu zarar görebilecek kadınlara yumurta dondurma işlemi yapılabiliyor. Kişinin daha sonra çocuk sahibi olma düşüncesiyle yumurtalarını dondurmasına yasal olarak izin verilmiyor. Dondurulan yumurta ve embriyonların yasal olarak 5 yıllık bekleme süresi olsa da tıbbi açıdan bir son kullanma tarihi yok.

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

  • Tüp bebek merkezi seçerken dikkat edin

    Tüp bebek merkezi seçerken dikkat edin

    Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin karşılarına çıkan en önemli iki soru; tedavi görmek için hangi merkezi seçmeleri gerektiği ve başarılı bir tedavi sonrası bebek sahibi olabilme şanslarının ne olduğudur. Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Mustafa Bahçeci tüp bebek merkezi seçiminde çiftlere rehber olacak noktaları açıkladı.

    Ülkemizde Sağlık Bakanlığı’nın bildirdiği verilere göre 140’ın üzerinde ruhsatlı tüpbebek merkezi mevcuttur. Bu merkezlerin yarısından çoğunun son 7-8 yılda açıldığı dikkate alındığında sağladıkları hizmetler ve elde edilen başarı oranlarının da ciddi olarak farklılık gösterdiği göze çarpar.

    Tüp bebek Merkezi Seçerken Dikkat Edilecek Noktalar!
    Bahçeci Sağlık Grubu Fulya Tüp Bebek Merkezi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof.Dr. Mustafa Bahçeci tüpbebek merkezi seçiminde çiftlere rehber olacak noktaları açıkladı.
    Tüp bebek merkezi seçerken dikkate alınacak ilk kriter embriyoların rahme transferinden 12-15 gün sonra gerçekleştirilen hormon testidir veya 3-4 hafta sonrasında gerçekleştirilen ilk ultrason muayenesinde görülen kalp atışlarıdır. Pek çok çift bu test sonrası çocuk sahibi olmuşçasına sevinseler de tüpbebek tedavisinde sonuç; çiftin sağlıklı bebeklerini kucaklarına alabilmesidir. “Eve sağlıklı bebek götürme oranı” olarak ifade edilen bu oran, tüpbebek tedavisi sunan merkezlerin gerçek başarı oranlarını gösteren en önemli sayısal göstergedir. Zira hormon testi sonrası iyi gebelik oranları alınan, fakat eve sağlıklı bebek götürme oranları nispeten düşük merkezler de mevcuttur.

    Yapılan Yanlışlara DİKKAT!
    Başarı oranları hakkında değerlendirme yapılırken genellikle yapılan bir diğer yanlış; görüşülen kişi veya doktorun genellikle merkezde tedavi gören başarılı olma şansı yüksek veya genel hasta popülasyonu üzerinden sonuçlar vermesidir. Aslında tüpbebek tedavilerinde gerek gebelik oranları gerekse eve sağlıklı bebek götürme oranı tedavi sırasındaki kadın yaşı, yumurtalık rezervi, sperm kalitesi, daha önceki denemelerin varlığı, genetik bir hastalık taşıyıcısı olma vs. gibi durumlarda son derece farklılık göstermektedir. Çiftlerin tedavi görecekleri merkezi seçerken ve seçilen merkezin başarı oranlarını değerlendirirken göz önüne alınması gereken en önemli konu; kendilerine verilen gerçekçi gebelik ve eve bebek götürme oranlarıdır.

    Eve Sağlıklı Bebek Götürme Oranları Nelere Bağlıdır?
    Öncelikle başarılı bir tüpbebek merkezi herbiri konusunda uzman, akademik olarak yapılan çalışmalar ile bilimsel bilgi düzeyini sürekli arttıran, profesyonel doktorlar, hemşireler, hasta danışmanları, embriyologlar, teknisyenlerden meydana gelmiş bir ekipten oluşuyor ise yüksek başarıdan söz etmek mümkündür. Örneğin klinik hizmetler, tedaviler ne kadar başarılı olursa olsun eğer teknik ve teknoloji olarak güncel ve titiz bir laboratuar altyapı yoksa yüksek oranlar beklemek zordur. Ekipteki her bir bireyin en uygun zamanda devreye girmesi ve görevini hatasız yapması, grubun organize edilmesi de verilen hizmet kalitesi açısından en önemli faktördür. Ayrıca merkezde hizmet veren doktor ve embriyologların teknik ve uygulama tecrübeleri, eğitim düzeyleri de önemlidir.

    En Önemli Aşama Embriyoloji Laboratuarı
    Tüp bebek merkezlerinde tedavinin başarısı ilk olarak elde edilen yumurta ve sperm hücrelerinin sayı ve kalitesine bağlıdır. Burada görev yumurta gelişimi için tedaviyi takip eden doktora ve gerektiğinde erkeklerde mikroskop altında yumurtalıklardan sperm almayı başaran ürolog doktora düşüyor. Sonrasında ise en önemli aşama mevcut yumurta ve sperm hücreleri ile en kaliteli embriyoları elde etmektir. İşte bu aşamada gerekli tüm işlemler embriyoloji laboratuarında gerçekleştirilir. Başarılı laboratuar; en son teknolojik altyapı ile donatılmış, alınan yumurta ve sperm hücrelerinden mümkün olduğu kadar az kayıp ile en kaliteli embriyoyu üreten ve seçebilen laboratuardır.
    Özellikle bazı çiftlerde kadın yaşı 40’lar civarında ve son derece sınırlı sayıda yumurta elde edilebilir. Bir de bu resme sınırlı sperm sayısı eklendiğinde elde edilecek 1 embriyo bile son derece değerlidir. Seçilen embriyonun doğru zamanda ve doğru şekilde rahme transferi de başarının en kolay görülen fakat en önemli ve dikkat verilmesi gereken aşamasıdır. Dolayısı ile başarılı bir merkezi diğerlerinden farklı yapan bu süreçte planlanan tedavinin eksiksiz ve hatasız işlemesi, kişilerin ve uzmanların mesleki deneyimleri ve bu deneyimlerini en üst düzeyde tedaviye aktarmalarına bağlıdır.

    Yüksek Başarı İçin İleri Teknolojiyi Doğru ve Etkin Kullanmak Şart!
    Başarıya giden 3 aşama ve anahtar vardır.
    1-Problemin kaynağını doğru olarak tanımlayabilmek,
    2-Doğru tedavi yaklaşımları ile optimal bir tedavi sürecinin planlanması, 3-Tüm ara aşamalarda mümkün olan en yüksek teknoloji ve yetkinliği gösterilmiş cihazların kullanımına imkan sağlanması.
    Günümüzde artan bilgi birikimi ile birlikte özellikle laboratuar teknolojisindeki ilerlemeler daha yüksek gebelik oranlarının elde edilmesini sağlayarak dolayısı ile eve canlı bebek götürebilme oranlarını dramatik olarak yükseltebilir. Embriyolar artık özel inkübatörler ve kamera sistemi olan cihazlar ile canlı olarak gözlenebilir, her bir embriyonun gelişim kaydı oluşturulur ve gebelik oluşturacak en kaliteli embriyo bu kayıtların titiz bir çalışması sonucu seçilir. Benzer şekilde sınırlı sayıdaki sperm hücreleri IMSI adı verilen teknik ile yüksek mikroskobik büyütme teknolojisini kullanarak seçilebiliyor ve mikroenjeksiyon bu seçilen spermler ile gerçekleştirilir. Dahası özellikle gebelik elde etmede problem yaşayan, birden fazla başarısız denemesi olan çiftlerde elde edilen embriyolar genetik bozukluklar yönünden taranır, kapsamlı kromozom taraması tekniği ile tüm kromozomları yönünden normal bulunan embriyolar seçilerek tedavide kullanılabilir.

    Tüp bebek özel bölüm için tıklayın !

    Yeni Teknik ve Yöntemler Göründüğü Kadar Başarılı Olmayabilir!
    Bununla birlikte basında çıkan her yeni yöntem veya teknik göründüğü kadar fayda sağlamayabilir. Özellikle yeni tekniklerin uygulanıp uygulanmadığının yanında uygulama şekli ve kime uygulandığı da başarı için son derece önemlidir. Başarılı bir merkez, teknolojiyi yakından takip ederek gerçekten fayda görebilecek kişilere uygun tedaviyi sağlayan merkezdir ve her zaman amaç etkinliği kanıtlanmış tedavilerin çiftlere sunulmasıdır. Üzülerek belirtmeliyiz ki, gerek basında gerekse bilimsel toplantılarda tartışılan yeni tekniklerin %70’i ilk çalışmalarda etkin gibi görünse de sonraki yıllarda yapılan çalışmalarda ve değerlendirmelerde göründüğü kadar başarılı bulunamayarak kullanımdan kalkabilmektedir. Tüp bebek uygulaması için esas olan çiftlerin bu konularda da gerekli bilince sahip olmaları, başarıyı doğru değerlendirebilmeleri için önemli.

    Embriyo Dondurma
    Yumurta, sperm ve embriyoların etkin bir şekilde dondurulması, saklanması ve çözme sonrası %100’e yakın oranlarda canlılık artık başarılı merkezlerde mümkündür. Geriye kazanım ve özellikle dondurulmuş hücreler ile elde edilen yüksek gebelik oranları bir kliniğin başarı seviyesini gösteren en önemli göstergedir. Eğer bir tüp bebek merkezinde verilen tıbbi hizmet en üst seviyede ise, tedavi süresince veya sonrasında dondurulan materyal sayısı da o kadar fazladır ve dondurularak saklanabilen gamet hücresi veya embriyo çiftlere daha zahmetsiz ek tedavi olanağı sağlar. Dolayısı ile bir merkezin ne kadar başarılı olduğu, embriyo dondurma oranları ve dondurulmuş embriyolarla elde ettiği başarılı sonuçlara bakılarak rahatlıkla görülebilir, değerlendirilebilir. Eğer doğru uygulanıyorsa dondurulmuş embriyolar ile gerçekleştiren tedavilerdeki başarı oranları taze transfer yapılarak gerçekleştirilen tedavilerden daha yüksektir.

    Hasta Hizmetleri
    Başarılı bir tedavi süreci için sadece verilen tıbbi hizmetler ve bu hizmetlerin fazlalığı ile değil aynı zamanda hasta odaklı bir hizmet anlayışı da gereklidir. Tüp bebek tedavileri, tedavi gören çiftler için başlı başına bir stres kaynağı ve eğer bu süreç doğru yönetilmez ise beraberinde sadece tıbbi olarak değil ayni zamanda mevcut psikolojik sorunları da arttırabilir. Başarılı merkezler bu süreci en iyi şekilde yönetmeye odaklanmış merkezlerdir.

  • Tüp bebek aşamaları

    Tüp bebek aşamaları

    1-Yumurtalıkların uyarılması;

    İlk görüşme,muayene ve tetkikler sonrası tüp bebek uygulamasına geçilmeye karar verilen olgularda tedaviye yumurtalıkların uyarılması ile başlanır.

    Tüm protokollerde adet kanamasının ikinci ya da üçüncü gününde temel ultrason incelemesi ve kanda östrojen tayini yapılır ve kullanılacak ilaç dozuna karar verilir. Uyarı tedavisi başladıktan sonra hasta belirli aralıklarla kontrole çağırılır. Bu kontrollerde vajinal ultrasonografi yapılarak gelişen folliküllerin sayısı ve büyüklüğü kontrol edilir.Zaman zaman yumurtalıkların durumuna göre kanda östrojen incelemesine gerek duyulabilir.

    Tüp bebek özel bölüm için Tıklayın !

    Tedavide amaç mümkün olduğunca fazla sayıda 16-20 mm çaplı follikül elde etmektir. Takipler esnasında kan östrojen düzeyleri kontrol edilerek ilaç dozu ayarlaması yapılabilir. Hedef 14- mm’den büyük follikül basına 200 pg/ml östrojen düzeyine ulaşmaktır. Folliküller yeterli büyüklüğe ulaştığında son olgunlaşmayı sağlamak için 5.000-10.000 ünite human chorionio gonadotropin (hCG) enjeksiyonu yapılır. Tedavinin süresi değişken olmakla birlikte kendi kliniğimizde ortalama 10.4 + 1.7 gündür. Çatlatma iğnesinden 34-36 saat sonra yumurta toplama işlemi yapılır.

    Ultrason takipleri şırasında değerlendirilen bir diğer faktör de rahimin içini döşeyen ve endometrium adı verilen tabakanın yapışı ve kalınlığıdır. Gebelik oluştuğunda endometriuma yerleşeceğinden bunun yapışı son derece önemlidir.hCG gününde endometrium 6 mm veya daha ince olduğunda gebelik şansı azalmaktadır. Kendi uygulamalarımızda bu tür hastalardaki klinik gebelik oranı %11.8’dir. Endometrial kalınlığın 14 mm’den fazla olması da olumsuz etki yaratmakta ve gebelik elde edilse bile düşük olma olasılığı artmaktadır.

    2-Yumurtaların toplanması;

    Yumurtalar olgunlaştıktan sonra toplama işlemi yapılır. Yumurta toplama işlemi (oocyte pickup-OPU) vajinal ultrason eşliğinde yumurtalık içine iğne ile girilerek yumurta içeren ve folikül adı verilen içi sıvı dolu yapıların boşatılmasıdır. Tüp içine alınan sıvının içinde yumurta mikroskop altında görülebilecek çok küçük bir hücredir. OPU işlemi genelde kısa süreli genel anestezi ile yapılmaktadır. İşlem 10-15 dakika kadar sürer.

    Her folikülün içinden yumurta çıkmaz. Genelde foliküllerin %70’inin içinde yumurta vardır. Yumurtalar toplandıktan birkaç saat sonra etraflarındaki hücreler temizlenerek olgun olup olmadıkları değerlendirilir. Olgun olan yumurtalara ise dölleme işlemi uygulanır. Yumurta toplam işlemi sonrasında en fazla 1-2 saat dinlendikten sonra hasta eve yollanır.

    3-Mikroenjeksiyon;

    Döllenme klasik tüp bebek veya mikroenjeksiyon yöntemi ile olur. Klasik tüp bebekte spermler toplanan yumurtaların yanına bırakılır ve kendiliklerinden yumurtayı döllemeleri beklenir.Erkeğin tamamen normal olduğu ve kısırlığın kadına bağlı olduğu durumlarda kullanılır. Mikroenjeksiyonda ise yumurtanın içine tek bir sperm mikromanipulator adı verilen özel bir alet yardımı ile zerk edilir. Döllenme işlemi yumurtalar toplandıktan yaklaşık 2-4 saat sonra yapılır. Mikroenjeksiyon ile olan döllenmede öncelikle yumurtaların çevresindeki hücreler (kumulus hücreleri) temizlenir.

    Daha sonra ise yumurta sabitleyici bir pipet ile tutulur ve çok ince bir iğne ile sperm yumurtanın içine zerk edilir. Toplanan yumurtaların ortalama %70 civarı olgun ve döllenmeye müsaittir. Bunların da yaklaşık %70’i döllenecektir. Örneğin 10 yumurtası olan bir kadının ortalama 5 embryosu gelişecektir. Bu bir ortalama olup sayı bunun altında veya üstünde olabilir.

    4- Embriyo Transferi ;

    Embriyolar iki hücreli aşamadan çok hücreli blastokist aşamasına kadar herhangi bir dönemde transfer edilebilmekle beraber, en şık tercih edilen transfer zamanı 4-8 hücreli aşamadır. Embriyolar bu aşamaya genellikle 2 ya da üçüncü günde ulaşmaktadırlar. Embriyo transferi iki-altıncı günler arasında yapılabilir.

    Yardımcı üreme tekniklerinde transfer edilen embriyo sayısı ile klinik gebelik oranları arasında direkt bir ilişki mevcuttur. En iyi klinik sonuçlar 2-4 embriyonun transfer edilmesi ile alınmaktadır, ikiden fazla sayıda embriyo transfer edildiğinde çoğul gebelik oranları oldukça yükselmektedir; ancak bu risk artan kadın yaşı ile birlikte azalmaktadır. Çoğul gebeliklerin komplikasyon oranlarının yüksek olması ve erken doğum gibi nedenler ile maliyetin artması nedeni ile pek çok ülkede transfer edilen embriyo sayışının kısıtlanması yoluna gidilmektedir.

    Günümüzde 35 yaşından genç her hastada sadece bir tane blastokist transfer edilmesi önerilmektedir. Embriyo transferi yapılırken hasta jinekolojik muayene pozisyonunda yatırılır. Vajinaya spekulum takıldıktan sonra steril serum fizyolojik ile temizlik yapılır. Ardından özel kültür sıvıları ile rahim ağzı temizlenir. Embriyolog transfer edilecek embryolan katater içinde laboratuvardan getirir, işlemi yapacak olan hekim karından yapılan ultrason esliğinde embriyoları rahim içine bırakır.

    Embriyo transferi işlemi ağrılı bir işlem değildir ve genelde anestezi gerektirmez.

    İşlem sonrası endometriumu desteklemek için hastaya enjeksiyon, fitil ya da krem şeklinde hormon ilaçları verilir.Luteal faz desteği adı verilen bu tedavi eğer gebelik oluşursa 10.haftaya kadar devam eder. Gebelik oluşmayıp adet kanamasının olduğu durumlarda ise kanamanın başlaması ile birlikte tedavi kesilir.