Etiket: Cinsellik

  • Erkekler Erotizmden Kadınlar Romantizmden Gelir

    Erkekler Erotizmden Kadınlar Romantizmden Gelir

    Hem zihinsel hem de fizyolojik olarak nasıl ki erkek ve kadın birbirinden ayrıysa, aşk ve cinsellik konusundaki beklentileri de farklıdır. Bu nedenle, “Kadınlar için romantizm ne demek?” diye soru sormak yanlış bir kullanımdır. Çünkü romantizm, çoğu zaman bir kadın tarafından adlandırılan ve kadına özgü olan bir zihin durumu olarak algılanır.

    Romantizm, kişinin aşkı ve cinsel coşkuyu bulma biçimidir. Erkeklerin anlam yüklediği ve kadından beklediği erotizm de, aşka yönelik tüm duyguları içeren ve aslında romantizmden daha yoğun olan bir duygu bütünüdür. Erotizm de, aşk, şehvet, cinsel tutkular, düşler, arzular, sahiplenme duygusu gibi romantizmde genellikle ön plana çıkmayan pek çok duygu tipi var. Aşk tanrısı Eros’un adından türeyen erotizmin temelinde, sanılanın aksine seks değil sevgi ve aşk tutkusu yatar. Erkek ya da kadın, çiftin her ikisinin de karşılaştığı problemlerin nedeni romantizm ya da erotizm terimlerinin ayrımı değil, çiftin duygularını birbirine ifade edememe durumundan kaynaklanan beklenti ve ihtiyaçların anlaşılamaması ve giderilememesidir.

    KADININ GÖZÜNDEN İDEAL ERKEK…

    Bugünün kadınları güçlü, özgür, çok daha alımlı, zeki ve cinsel özgürlüğe sahip olsalar da hala duygusal yönden hala tanrıçalarmış gibi ilgi gösterilmesinden, şövalye misali korunup gözlenmekten hoşlanıyorlar. Bu nedenle kadınlar hem cinsleriyle sürekli olarak rakip halinde olmaktan hiç vazgeçemiyorlar. Bir kadın için çekici erkek mutlaka bir başka kadın tarafından beğenilmeli, tercih edilmeli fakat sadece onun olmalıdır. Bu his kadının bir numaralı haz kaynaklarından biridir. Ayrıca, kadına göre, erkek dediğin güçlü ve lider özellikte olmalı, kendine güvenmeli, partnerine ve sevdiklerine kol kanat germelidir. Kadınlar için diğer bir önemli arayışta, sırtlarını dayayacak bir erkek bulabilmektir. Bunun için hem güçlü, hem de iyi bir statü sahibi olmak yetmiyor. Bunların yanı sıra, erkeğin karizmatik olması, istek ve arzularını belli etmesi, övgü sözcüklerine yer vermesi ve değer verdiğini hissettirmesi gerekiyor.

    ERKEKLER NE İSTER…

    Her ne kadar, erkekler için “Aşksız seks, nikâhsız çocuk isterler!” yakıştırması yapılsa da, erkekler de etten kemikler yapılmış, duyguları ve hisleri olan canlılardır. Erkekler genellikle kadınlar için büyük jestler ya da sürprizle yapmayı beceremeseler de, kadının sorumluluğunu alma bilincine sahiptirler ve kadının hayatını kolaylaştırmak için vardırlar. Kadının sevgisinden, bağlılığı ve sadakatinden emin olmak isteyen erkekler, partnerleri tarafından takdir edilmek, onaylanmak, güvenilmek, sevilmek ve kendilerine ihtiyaç duyulduğunu hissetmek isterler. Sahiplenme duygusu olan hemen hemen her erkek yanında olduğu kadın tarafındanbeğenilmek ve kendisine hayran olunduğunu görmek ister. Erkekler bunu göremediği zaman, aynı kadınlar gibi mutsuzluğa sürüklenirler. İlgi görmek ve göstermek hem erkek hem de kadın için başlı başına bir ihtiyaçtır. Bu ihtiyaçların karşılanmadığını gören ya da hisseden kadın veya erkek kendini dışlanmış, yalnız ve mutsuz hissedebilir.

    ERKEĞİN GÖZÜNDEN İDEAL KADIN…

    Erkeklerin partner seçiminde kadınlar kadar hassas oldukları bir gerçektir ve kadınlar gibi erkekler de, hayatlarını devam ettirecek bir partner arayışı içerisindedirler. Erkekler için feminen, güler yüzlü, bakımlı, seksi ve anlayışlı kadın her zaman üstün tutulur. Yardım etmeye hazır bir halde bekleyen erkekler, kendilerine ihtiyaç duyulduğunu görmekten hoşlandıkları için partnerlerinin feminen olmasından yanadırlar. Aslında erkeklerin ideal kadın imajının belirleyicisi feminenlikten, diğer bir değişle, kadının dişilik özelliklerini kullanabilmesinden geçer. Kadının dişil enerjisini açığa çıkarabilmesi için sadece yatakta değil, günlük yaşamda, arkadaşları arasında, iş yerinde, markete giderken ve her zaman kadın olduğunu hissettirmesi gerekir. Ayrıca, erkekler baktıkları zaman gözü gönlü açılacak ve erkeğini dışarı yönlendirmeyecek bir partner isterler ki, olması gereken de budur. Son olarak da, güler yüzlü ve anlayışlı kadın kavramının üzerinde durmak istiyorum. Bunlar, sadece erkekler için değil, kadınlar için de oldukça önemli iki kavramdır. Hiç kimse, gerekmedikçe gülen bir yüze hasret kalarak ömrünü geçirmek istemez. Özellikle kadın davranışları altında saklı olan ve bilinçli ya da bilinçsiz sürekli ortaya çıkan anlayışsızlık ve bencilik duygusunun ilişkinin en büyük düşmanı olduğunu da unutmamak gerekiyor. Hem de, tatlı dil yılanı bile deliğinde çıkarmaya yeterken…

    KADINLAR NE İSTER…

    Erkeklerin sürekli olarak üzerinde düşündükleri fakat bir türlü bulamadıkları sorunun cevabı aslında çok basit… Kadınlar, kendilerini dinleyen ve anlayan, sahiplenme duygusu olan, dokunarak ve bakarak sevgisini ifade eden, anlayışlı erkekler isterler. Kadınların kendilerinin yenilgiye uğradıklarını düşündükleri ve savaşamayacak kadar aciz kaldıkları tek şey kendilerini değersiz hissetmeleridir. İşte size kilit noktası; kadınlar çoğu kez değerli olduklarını hissetmek isterler! Bunu hissettirebilmek için erkek kadınının gururunu okşamalı, her akşam en az yarım saat elini tutup, gözlerinin içine bakarak sadece onu dinlemeli ve anladığını göstermeli, şefkatli olmalı ve her daim arkasında olduğunu hissettirmelidir.

    SEVİŞMEK HER ZAMAN SEKS ZAMAN ZAMAN!

    Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Bu açıdan kadın erkek ilişkilerindeki erotizme ve romantizme baktığımızda, erotizm daha kapsamlı olsa da, kadınların bilinçsiz bir şekilde romantizme odaklandıkları, erkeklerin ise bu konuda oldukça kısır oldukları bilinen bir gerçektir. Aşk ve tutkuyu içinde barındıran erotizm varken, erkekler sadece romantizme zaman ayırmak istemiyorlar. Kadınlara baktığımızda ise ilişkide romantizm olmazsa olmazlardan… Evet, kadın ve erkeğin ilişkiye bakış açıları farklı fakat ortak bir nokta her zaman bulunabiliyor. İstek, arzu ve beklentiler özgürce ifade edildiğinde, karşılandığında bir armağan verilmiş gibi mutlu olunduğunda, karşılanmayınca küsüp tepki gösterilmediğinde, sevgi karşılıklı olduğu sürece, sağlıklı ve mutlu bir birlikteliğe sahip olunabiliyor. Araya anlayışsızlık ve bencillik kavramı girdiğinde ise çatışma yaşanması kaçınılmaz oluyor. Bu nedenle, dokunmanın ve hissetmenin yoğun olduğu sevişme bir kural, seks ise zaman zaman yerine getirilen güzel bir istek olarak görülmelidir. Yani sevişmek her zaman, seks zaman zaman yaşanmalıdır…

  • Evliliğin 10 Düşmanı

    Evliliğin 10 Düşmanı

    Herkesin hayalinde mutlu ve sağlıklı bir ilişki yaşamak vardır fakat pek çok kişi birlikteliklerde zaman zaman sorunlar yaşar, yaşadığı sorunların sebeplerini bulamaz ve çıkmaza girebilir. Bu durum hem çifti umutsuzluğa düşürür hem de ilişkilerini sekteye uğratır. Çiftler yorulur ve farkında olmadan birbirlerine ve ilişkilerine gereksiz yere zarar verebilir. Hal böyle olunca, her ilişkide yaşanabilen fakat kaçınılması gereken, evliliğin 10 düşmanını tartışmaya açtım, işte çarpıcı başlıklar:

    1-KAYINVALİDE SENDROMUNA DİKKAT!

    Evliliği olumsuz yönde etkileyen nedenlerin başında gelin-kaynana sorunu geliyor ve bu sorun çiftin evlilik hayatını zannettiklerinden çok daha fazla etkiliyor. Bunun en büyük nedeni ön yargılı olunması. Ülkemizde depresyona girip terapiste giden kadınların %70’i kayınvalide-gelin çatışmasından dolayı şikâyetçi oluyor. Bu konuda kadınların yaptığı en büyük yanlışların başında kayınvalide ile sözlü münakaşaya girmek, düşman olmak, irtibatı azaltmak ve eşe bu konuda baskı yapmakgeliyor. Fakat bunların hiç biri çözüm olmuyor, aksine, kayınvalideyi tanıyıp doğru adımlar atmak, çiftin sağlığından olmaması, birbirlerinden nefret etmemesi ve evliliklerini bitme noktasına kadar getirmemesi için yapılması gereken en doğru davranış gibi görünüyor.

    2-YATAĞINIZI AYIRMAYIN, SEKSİNİZİ CEZALANDIRMAYA KURBAN ETMEYİN…

    Haz ve mutluluk kaynağı olan seksin cezalandırmaya kurban edilmemesi gerekiyor. Duygusal, fiziksel ya da cinsel anlamda kırılan kadınların öçlerini almak için eşlerine uyguladıkları bir numaralı cezalardan biri olan yatakta soğuk davranma, evliliği bitiren nedenlerin arasında ikinci sırada yer alıyor. Birçok kadın bu kısıtlamayı yatağını ayırmadan yaparken birçoğu da dozajı artırarak ayrı odalarda yatma cezası verebiliyor. Kadın bu kısıtlamayı getirirken, kendini de cezalandırdığını unutuyor. Doğası gereği her insan kızgınlıktan kaynaklanan aksamalar yaşandığı zaman, partnerinin artık kendisini istemediğini düşünebilir.Bu da olası tartışmaların habercisidir. Çünkü cezalandırmak için bir kereye mahsus yapılan cinsel kısıtlama eylemi, zamanla alışkanlık haline gelebiliyor. Bu nedenle çiftin cinsel kısıtlamanın evliliklerin kaçınılmaz sona gelmesi için ortam hazırladığını unutmaması gerekiyor. Ayrıca erkeklerin içlerindeki sevgiyle ve kadınsı yönle bağlantıya geçme ve bunu partnerlerine ifade etme yollarından biri sekstir. Kadınların bundan yakınmak yerine, bu farkı algılayıp erkeklerin kalplerinin kilidini seksle açmalarında fayda var. Çünkü ‘sevmek’ belki bir şeydir ama ‘sevildiğini bilmek ve hissetmek’ çok şeydir, büyük bir zenginliktir.

    3-HEYECANIN BİTMESİNE MÜSAADE ETMEYİN…

    Çiftlerin evlilik ilişkisinde heyecanın bitmemesi için ellerinden geleni yapmaları gerekiyor. Çok büyük aşk yaşanarak başlayan ilişkinin monotonlaşması ve cinsel arzunun yerini cinsel isteksizliğin alması evliliğin bitmesine yol açan nedenlerden üçüncüsü olarak karşımıza çıkıyor. Bu durumda çiftlerin yaptığı en büyük yanlış durumu kabullenmek oluyor. Bunun yerine çiftin ilişkideki huzuru kaybetmemek için çaba sarf etmesi, küçük sürprizlerle evliliğe hareket getirmesi ve birbirlerine daha çok zaman ayırması için ortak sosyal faaliyetlerde bulunması gerekiyor. Şaşırtmak ise bu süreçte yapılması gereken en önemli davranış gibi görünüyor. Ayrıca sevginin bir ateş olduğunu, ateşin sönmemesi için sürekli beslenmesi yani ilgilenilmesi gerektiğini, aksi takdirde ateşin külleneceğini ve küllenen ateşin alevlenmesinin çok zor olduğunu hiç unutmamak gerekiyor.

    4-ŞİDDET OLDUĞUNDA TERAPİ ALMAK ŞART…

    Şiddet sözün bitti yerdir ve insan hakları ihlalidir. Kadının kendisine ve kişiliğine karşı yapılan saldırı boşanma nedenleri arasında dördüncü sırada yer alıyor. Direk boşanma sebebi olan şiddetti önleyebilmek için çiftin bir evlilik terapistine giderek yardım alması tavsiye edilmektedir.

    5-AYRILMA VE BOŞANMA KELİMELERİNİ AĞIZA SAKIZ YAPMAMAK GEREKİYOR…

    Ayrılma ve boşanma kelimelerinin ağza sakız yapılmaması gerekiyor. Evliliklerin sonlandırılmasının bir diğer nedeni de ‘Bitti!’, ‘Ayrılalım!’, ‘Boşanalım!’ gibi kelimelerinin ağızdan hiç düşürülmemesidir. Nasıl ki bir şeyin 40 defa söylenince gerçekleşeceğine inanılıyorsa, devamlı ayrılık laflarını kullanmak da ayrılık getirebiliyor. Her tartışmanın sonuna ayrılık cümlelerini eklemek, çiftin bilinçdışında yer ederek kendilerini ayrılığa odaklamalarına yol açabilir. Bu nedenle çiftin enerjisini ilişkiyi bitirmek yerine sorunun üstesinden gelebilmek adına kullanmalarında fayda var.

    6-İLETİŞİM SANATI ZAMANLA ÖĞRENİLEBİLİYOR…

    İletişim bir sanattır ve bu sanat zamanla öğrenilebiliyor. Hemen hemen her çift konuşamamaktan yakınır ve evliliği bitiren sebeplerin başında iletişim sorunları gelir. Oysa iletişim hayatı devam ettirebilmek için su içme kadar gerekli olan bir eylemdir. Çünkü iletişim ilişkinin sağlam temellerini oluşturmaya yarayan en büyük etmendir. Evliliklerde yaşanan iletişim sorunları çiftin birbirini ve ilişkisini çevresindekilerle kıyaslaması, birbirinin sözünü kesmesi ya da yüksek sesle partnerini bastırmaya çalışması ve genelleme yapmasıdır. Son zamanların en çok kullanılan cümlelerinden biri olan ‘Konuşacak bir şey bulamıyorum!’ cümlesi bu açıdan çok manidardır. Çift aklına gelebilecek her şeyi birbiriyle paylaşmalıdır, böylece aralarındaki bağ güçlenecektir. Unutmayın ki, paylaşmak güzeldir!

    7-SORUMLULUKTAN KAÇMAK YERİNE SORUMLULUK ALMAK GEREKİYOR…

    Evlilik ilişkisinde sorumluluktan kaçmak yerine sorumluluk almak gerekiyor. Özellikle çalışan çiftlerin karşılaştıkları zorluklardan biri de evlilik yükünün tek tarafa yüklenmesidir. Ev işleri, çocuk bakımı, alışveriş ya da fatura ödemelerinin tek tarafa yüklenmesi kişiyi aşırı strese sokuyor ve öfkelendiriyor. Bu da evliliğe yansıyor ve evlilik bağının kopmasına neden olabiliyor. Burada yapılması gereken, kadın erkek ayrımı yapmaksızın yapılacak işleri ortaklaşa yapmak olmalıdır.

    8-İNATLAŞMA KONUSUNDA İNAT OLMAMAK GEREKİYOR…

    İnatlaşma konusunda inat olmamak gerekiyor. Kişinin kendi hâkimiyetini kabul ettirebilmek için inatlaşma adı altında karşı tarafa baskı kurması sık karşılaşılan bir durumdur. Bu da çiftin birbirinden soğumasına neden olan ve ilgisizliğin ortaya çıkmasına yol açan bir harekettir. Bu durum evin içerisinde savaş çıkmasına neden olacağı gibi evliliğin sekizinci önemli düşmanıdır. Oysaki evliliklerde zaman zaman kadının zaman zaman ise erkeğin sözü geçmelidir.

    9-KISKANÇLIK BAHARAT GİBİDİR, AZI KARAR, ÇOĞU ZARARDIR…

    Kıskançlık baharat gibidir, azı karar, çoğu zarardır. Sahip olduğunu kaybetme korkusuyla açığa çıkan kıskançlık duygusu patolojik olabiliyor, evlilikleri ve çiftin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Kıskançlık kişinin içinde barındırdığı bir duyguyla ortaya çıkabildiği gibi, eşin düşüncesizce yaptığı eylem sonucu da gelişebiliyor. Patolojik kıskançlık nedeniyle kişi, kuşkucu davranarak eşini evden ve kendisinden soğutabiliyor, savunmaya geçen eşle ciddi tartışmalara girebiliyor ve evliliğini bitme noktasına getirebiliyor. Bu durumda yapılması gereken şey sakin, sabırlı, açık ve net olmak gibi görünüyor. Oysa kıskançlık bir baharat gibidir, nasıl ki baharatın azı yemeğe tat verir, fazlası yemeği yenemez hale getirirse, kıskançlıkta dozunda ilişkiyi sıcak tutar, dozu aşılınca soğutur.

    10-ALDATMA BİR YOL KAZASIDIR…

    Bir yol kazası olan aldatma evliliği bitiren sebeplerin başında geliyor. Aldatma meydana geldiğinde misilleme yapmak, duyguları bastırmak, yüze vurmak ve ayrıntılara dalmak yerine ‘Aldatılmak bana neyi öğretti?’ diye sorabilmek ve bir evlilik terapistinden yardım almak en bilgece yaklaşım olacaktır.

  • Vajinismus Belirtileri

    Vajinismus Belirtileri

    Evlenirken her çiftin cinsellikle ilgili beklenti ve hayalleri vardır, vajinismus sorunu ortaya çıktığında bunlar ilk geceden yıkılır ve balayı kâbusa döner. Vajinismus; kadın bedeninin penis-vajina birlikteliğini içeren cinselliği reddedişidir. Vajinismus ağrılı ve acılı olacağı varsayılan cinsel birlikteliği önlemek amaçlı vücudun kendini kapatmasıdır. Yani cinsel ilişkide birleşme anı geldiğinde kadının kendisini kasarak, kapatarak, geriye çekerek, bacaklarını kapatarak ve eşini iterek cinsel ilişkinin gerçekleşememesi durumudur. Vajinanın ve aşk kaslarının istemsiz kasılmasıyla birlikte penis adeta bir duvarla karşılaşmakta ve vajina içerisine girememektedir. Vajinismuslu kadınların pek çoğu cinsel ilişki sırasında yalnızca vajinalarını değil karın, kasık, bel, kalça kaslarını da kasabilmektedirler. Kadınların istemsiz ve çaresizce yaşadığı vajinismusun belirtileri şunlardır:

    • Zor ya da imkânsız penis-vajina birlikteliğini içeren cinsel birleşme denemelerinden dolayı vajina kaslarının kasılması
    • Tampon, parmak ya da penisin vajinaya girme denemelerinde ağrı, acı, yanma ya da batma yaşanması
    • Ağrı ve acı duyma korkusu
    • Cinsel birleşme denemelerinde eşi itme, bacakları kapatma
    • Cinsel birliktelikten ve cinsel etkinliklerden kaçma veya kaçınma
    • Ağrı ve acıdan dolayı cinsel istek kaybı
    • Cinsel ilişkiden korkma ve deneyememe

    Vajinismus belirtilerinin şiddeti değişebilir. Bazı kadınlarda vajina içine bir şey sokmak mümkün değildir. Bazı kadınlarda tampon yerleştirmek ve jinekolojik muayeneyi tamamlamak mümkün ama ilişki mümkün değildir. Bazı kadınlar cinsel ilişkiyi deneyebilir ama çok acı çekerek son verirler. Bazı kadınların ağrı ve acı çektiklerinden dolayı cinsel birleşme dışındaki diğer etkinlerde boşalma yaşamaları mümkün değildir. Bu belirtiler tamamen irade dışı ve istemsizdir. Vücut ağrı ile cinsel birlikteliği (penetrasyon) ilişkilendirir. Vücut vajinal kasları koruma içgüdüsüyle harekete geçer.

    Vajinismus olan kadınların seks yapmayı sevmemesi doğru değildir. Vajinismuslu birçok kadın partnerinin yakınlığını arar ve seks yapmak ister. Yapamadığı zaman ise kendini kötü hisseder. Ancak cinsellikten zevk alabilmek için karşılıklı mastürbasyon, ön sevişme ve oral seksi deneyebilir ve bu sırada boşalabilir.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim Tıklayın !!!

    Çiftler vajinismus sorunu ile karşılaşınca önce büyük bir üzüntü ve çaresizlik yaşarlar ve bu sorunu en yakın çevrelerinden bile saklarlar. Başlangıçta sorun genellikle ya görmezden gelinir ya da kendiliğinden düzeleceği düşünülerek bir cinsel terapiste başvurma kararı sürekli ertelenir. Cinsel terapiye başvurma kararı verildiğinde ise, sihirli bir değneğin kendilerine dokunmasını ve hayatlarına sorunsuz olarak devam etmeyi arzu ederler. Bu nedenle de hızlı ve mucize tedavilerde umut ararlar. Bunlar kızlık zarının ameliyatla aldırılması, anestezi altında cinsellik yaşamak, botoks uygulamaları ya da tek seanslık tedavi yöntemleri olabilmektedir. Bu yöntemler çiftin hem paralarının hem enerjilerinin hem de umutlarının tükenmesine neden olur. Çünkü deneyip de başarısızlıkla sonuçlanan her tedavi girişimi çifti dipsiz bir kuyuya doğru sürükler, umutlarını kırar ve daha sonraki tedavi girişimlerini güçleştirir. Sorunların devam ediyor olması çiftin daha çok yıpranmasına ve cinselliği daha kötü algılanmalarına neden olur. Çift bir süre sonra bunun bir kader olduğunu kabul etmeye başlar, cinsellikten uzaklaşır veya cinselliğe küser. Hatta bir evliliği tamamlayamamayı kişisel başarısızlık olarak algılayan çift, penis-vajina birlikteliğini içermeyen yalan bir cinsel hayat yaşamaya başlar. Zamanla cinsel birleşme denemeleri giderek seyrekleşir veya “sürtünme” ile boşalma alışkanlığı geliştirilir. Son aşamada iç dünyalarında fırtınalar kopmaya başlayan çift; birbirlerinden gün geçtikçe uzaklaşır, çocuk sahibi olmalarına yönelik çevrelerinden gelen baskılarla yanlış üstüne yanlışa sürüklenir. Çocuk sahibi olmak için aşılama ya da tüp bebek yöntemine yönelir. Hatta çift çoğu zaman vajinismustan değil çocuk sahibi olamamaktan şikâyetçi olur. Aslında emek veya çaba harcamaktan kaçınan çift kendilerini daha yoğun bir mücadelenin içerisinde bulur ve bu süreç, onların tüm güzellikleriyle birbirlerini yaşamalarına engel olur. Artık onlar için amaç evliliğin başında olduğu gibi mutlu olmak değil; utanç, kızgınlık, umutsuzluk duyguları ile kurdukları yalan dünyalarına sığınmak ve gizlenmektir.

    Sebebi ne olursa vajinismusun tedavisi mümkündür. Cinsel hayatın penis-vajina birlikteliğini içermemesi, sağlıklı olmaması kişinin ruh sağlığını bozabilir, günlük hayatını ve tüm ilişkilerini olumsuz etkileyebilir. Aldatma, duygusal ve fiziksel şiddet, saygısız davranışlar, duygusal tatminde azalma, herkesin rahatça girdiği cinsel ilişkiye “biz nasıl giremiyoruz veya neden biz?” şeklindeki suçluluk, eksiklik hissi, utanç duyma, kendinden nefret etme, hayal kırıklığı, bunaltı, sıkıntı, umutsuzluk, çaresizlik gibi durumlar da vajinismustan kaynaklanabilir. Bunalım ve sıkıntıya düşen çift kendilerine ve birbirlerine güvenlerini yitirebilir. Bu nedenle vajinismus tedavisindeki en önemli faktör çiftin kendilerine, cinsel terapistlerine ve uygulanan tedavi yöntemlerine karşı hissettikleri güvendir. Çünkü mutluluğu yakalamak çok zor değildir, mutluluk, tedavi kararının sağlıklı alınmasına ve başvurulacak cinsel terapistin doğru seçimine bağlıdır. Unutulmamalıdır ki, vajinismusun %100 tedavisi vardır ve cinsel terapidir, başlangıçta zor gibi görünen yol, içine girildiğinde en kolay ve en keyif veren yol olabilmektedir.

  • Kadınların Orgazmına Giden Gizemli Yol

    Kadınların Orgazmına Giden Gizemli Yol

    Karmaşık gibi görünen ve yüzyıllardır gizemli olduğuna inanılan kadınların cinsellik sırları çözümlenmeye devam ediyor. Bilinen bir gerçek olarak kadınların boşalmaları veya orgazmları erkeklerin zirveye ulaşmasından daha zor ama imkânsız değildir. Orgazm olmakla boşalmak aynı şey değildir. Boşalma bedensel bir rahatlamayken orgazm ise bu bedensel rahatlamaya ruhun eşlik ettiği çok yüksek haz veren bir durumdur. ‘Uygun zaman, uygun mekan, uygun partner, uygun uyarılma, uygun süre ve yoğunlukta uyarıda bulunma ve uygun taleplerde bulunma’ şeklinde ‘6 U Kuralı’ yerine getirildiğinde kadınların çok rahatlıkla boşalabildikleri görülse bile, yapılan araştırmalar kadınların neredeyse %90’ının psikolojik olarak boşalamadıklarını gösteriyor. Bu da demek oluyor ki, boşalma sorunlarının üstesinden gelinebiliyor. Psikolojik olan diğer bir değişle, içten gelen istek ve arzuları açığa çıkarmak için önce kadınların ruhlarının okşanması gerekiyor. Cinsel yaşama hazırlık süreci, tahrik olma, uyarılma, odaklanma, boşalma ve orgazm özellikle kadınlar için erkeklere nazaran çok daha uzun bir süreç alıyor. Bu nedenle seks yapmaya geçilmeden önce diğer bir değişle, kuvvetli bir arzu belirinceye kadar kadınlara dokunmak, özel, değerli, sevilmeye layık ve arzulanan biri olduklarını hissettirmek ve konuşarak bunları sık sık söylemek gerekiyor.

    SOHBET HAVASINDA BİR CİNSELLİK…

    Kadınların partnerleriyle birlikte yapmaktan en çok hoşlandıkları eylemlerden biri sohbet etmek gibi görünüyor. İletişim kurabilmek ve konuşmak kadınlar için adeta bir terapi gibidir. Yani kadınların rahatlamak, gevşemek, sevildiklerini ve önemsendiklerini anlamak ve partnerlerine yakınlaşabilmeleri için en çok ihtiyaç duydukları araç konuşmaktır. Bu nedenle, kadınlar direk konuya girmektense, konuşmayı uzatarak samimiyeti sağlamaya ve güven inşa etmeye çalışırlar. Kadınların cinselliği de tıpkı büyük keyif aldıkları sohbet edişleri gibidir. Diğer bir değişle, erkeklerin cinselliğinden bir hayli farklı olan kadınların cinsel bakış açısı, sonuç odaklı gitmeyen, tanımak ve tanışmak için yapılan bir sohbetten farksızdır. Bu nedenle, kadınların cinsel arzularını artırmanın ve cinselliği tam anlamıyla yaşamalarını sağlamanın en iyi yollarından biri onlara zaman ayırmak, hoş dakikalar yaşatmaktır. Bunu yapabilmenin en güzel yolu ise kadınları yine, yeni, yeniden keşfetmektir.

    KADININ CİNSELLİĞİ USUL USUL GELİŞİR…

    Görsellikten etkilenen ve cinsel arzuları anlık tavan yapan erkeklerin aksine, kadınlar cinselliği usul usul yaşamayı isterler. Bu nedenle, kadınlar erojen bölgelerine (meme uçları, kulak arkaları, omuzlar, boyun, klitoris, vb.) dokunulmasını, öpülüp okşanmasını beklerler. İstek ve arzularına ulaşamayan kadınlar, kendilerini erkeklere ve cinselliğe tam anlamıyla açmayacakları için yarım kalmış bir cinsellik yaşarlar. Erkeklerin önce kadınların dudaklarını daha sonra yavaş ve emin adımlarla bedenlerini keşfe çıkmaları gerekiyor. Bu noktada olaya gizem katmak için dokunmaya, öpmeye ya da okşamaya kısa molalar verip tekrar başlanması cinsel heyecanı arttırıyor. Yani kadınları boşalmanın eşiğine getirip bırakmak ve oradan yuvarlanmalarına izin vermek ve ‘7 kere getir ve bırak, sonunda boşalmasına müsaade et!’ felsefesini uygulamak gerekiyor. Unutmayın, beklenilen anda beklenmeyeni yapmak her zaman daha kışkırtıcıdır. Cinsel eylemlerden uzaklaşıp tekrar aktif olunması kadınların duyarlılığını artırır ve alacakları zevki iki katına çıkartır. Diğer bir değişle, duyulan özlemin derecesi ne kadar yükselirse, kadınların bu özlemlerine kavuştukları zaman alacakları ve erkeklerine verecekleri zevk de bir o kadar artacaktır. Bu süreçte kadınlar erkeklerin her bir santimini hissetmeye çalışırken, erkekler de kadınların her bir santiminin kendilerine ait olduğunu onların kulağına fısıldamalı ve sevişirken bunu sürekli yinelemelidirler.

    KADINLARIN GEVŞEMEYE İHTİYAÇLARI VAR!

    Nasıl ki, barda, kafede, okulda ya da bir fuarda, kadınlarla tanışmadan ve yakınlaşmadan seks evresine atlanamıyorsa, cinsellikte de sevişmeden penis-vajina birlikteliğine (penetrasyona) geçiş yapılmaması gerekiyor. Kadınların doruk noktasına yükseldikleri haz dolu bir cinsel ilişki yaşayabilmeleri için öncelikle gerginliklerinden kurtulmaları, rahatlayıp gevşemeleri çok önemli gibi görünüyor. Onlara bu fırsatı erkekler öpüşme, dokunma ve ön sevişme ile verebiliyorlar. Böylece kadınlar daha çok dokunulması gerektiği arzusuna kapılarak kapılarını cinselliğe açıyorlar. Bu uyarıları gerçekleştirirken erkekler yumuşak davranmaya, yavaş hareket etmeye ve kendilerini dizginlemeye gayret etmeli ve bunu mutlaka göstermelidirler. Erkeklerin heyecanlı ve istekli olduklarını görmek kadınları çıldırtıyor, hislerini net ve açık bir şekilde belli etmelerini sağlıyor, duyarlı noktalarının harekete geçmesine ve cinsel arzularının ortaya çıkmasına önayak oluyor.

  • Beyinismus

    Beyinismus

    Vajinismus ülkemizde diğer Avrupa ülkelerine oranla çok daha yaygın bir şekilde görülmekte. Ülkemizde 10 kadından birinde görülen bir sorun olan ve çiftlerin cinsel hayatlarını kâbusa çeviren vajinismus, yıllardan beri “cinsel birleşme sırasında vajina kaslarının kasılması ve cinsel ilişkiyi engellemesi” olarak tanımlanmakta. Aslında vajina kaslarının kasılmasına neden olan beyindir, bu nedenle de bu hastalığa vajinismus yerine “beyinismus” denmesi daha doğru olur. Peki, vajina kasları kendiliğinden mi kasılmakta?

    Vajinismus aslında kadının kendini korumasıdır, savunmasıdır
    Ülkemizde çiftlerin cinsel terapiye başvurma nedenlerinde vajinismus ilk sıralarda yer alır. Diğer ülkelerde bizdeki kadar yaygın olmayan vajinismus ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her 10 kadından birinde görülmektedir. Bunun temel nedeni de kadına çocukluğundan itibaren aşılanan cinsellikle ve özellikle kızlık zarıyla ilgili olumsuz telkinlerdir. “İlk gecenin çok acılı, ağrılı olacağı, oluk oluk kanlar akacağı, canının çok yanacağı ama dişini sıkması gerektiği, içinde bombalar patlayacağı, cinsel ilişkinin tıpkı iğnenin deliğinden limonu geçirmeye benzediği, deliğin küçük ve dar olduğu, kızlık zarının yırtılacağı, delineceği, patlayacağı, çok kanama olursa hastaneye kaldırılabileceği, ilk gece kadın ve erkeğin birbirine kilitli kalabilecekleri” gibi olumsuz telkinler çocukluktan itibaren kadının kafasına yerleşir ve cinsel ilişkiyi gözünde fazlaca büyütmesine neden olabilir. Bunları duyarak büyüyen bir genç kızın ileride cinsel hayatında sorun yaşaması kaçınılmazdır. Çünkü vajinismus aslında kadının kendini korumasıdır, savunmasıdır. Yani vajinismus bir savunma mekanizmasıdır.

    Beyinismus nedir?
    Vajinismus yıllardan beri vajinanın ilk 1/3’lük kısmındaki kasların cinsel birleşmeyi engelleyecek şekilde istem dışı kasılması olarak tanımlanıyor. Vajinismus dendiğinde sadece vajina kaslarının kasılması akla gelse de aslında cinsel birleşme sırasında her kadında farklı tepkiler olabilir. Sadece vajina kasları değil, kadının tüm vücudu kasılabilir, bacaklarını kapatabilir, eşini elleriyle itebilir, hatta panik atak benzeri bir durum yaşanabilir. Peki, başta vajina kasları olmak üzere vücuttaki kasların istem dışı kasılması neden olur? Vajina durup dururken kendi kendine kasılmaz, vajinanın kasılmasına neden olan beyindeki cinselliğe dair olumsuz duygu ve düşüncelerdir. Aslında vajinismusa neden olan genellikle vajina değildir, beyindir. Bu nedenle de vajinismus yerine beyinismus demek daha doğru olacaktır.

    Vajinismus deneyimlerimizle Vajinismusu yenelim tıklayın !

    Penis ve vajina figürandır, başrol oyuncusu beyindir
    Cinsellik tamamen beyinle ilgili bir süreçtir. Cinsel organlar denildiğinde akla penis ve vajina gelir ve toplumda cinselliğin penis-vajina birleşmesinden ibaret olduğuna dair yaygın bir yanlış inanış vardır. Oysaki en büyük cinsel organımız beyindir, çünkü cinsellikten alınan haz tamamen duygularımız ve düşüncelerimizle bağlantılıdır. Eğer kişinin cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri varsa, cinsel ilişkiden haz alması da zordur. Sağlıklı ve mutlu bir cinsellik için kişinin konsantre olması ve kafasının başka şeylerle meşgul olmaması gerekir. Penis ve vajina figürandır, başrol oyuncusu beyindir.

    Cinsel işlev bozukluklarının temelinde cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceler yatar
    Sadece vajinismusun değil neredeyse tüm cinsel işlev bozukluklarının temelinde kişinin kendisiyle, kendi bedeniyle, partneriyle ya da cinsellikle ilgili olumsuz duygu ve düşünceleri yer alabilir. Genellikle vajinismusta neden cinsel birleşme ile ilgili çocukluktan itibaren duyulan yanlış bilgilerken, erken boşalmada her ilişkiye başlarken erkeğin kafasında var olan “ya erken boşalırsam” düşüncesidir. Şimdiye kadar toplum tarafından erkeğin kafasına yerleştirilmiş erkeklik ve cinsel güçle ilgili “penisin her zaman sert olması gerektiği, penisin sertliğinin erkekliğin simgesi olduğu, erkeğin her zaman cinsel ilişkiye hazır olması gerektiği” gibi olumsuz telkinler sertleşme sorununa neden olurken, yine kadının kendisi ve kendi bedeniyle ilgili olumsuz düşünceleri ve ilişki sırasında kendini rahat bırakamaması de orgazm olamamaya yol açabilir. Görüldüğü gibi aslında çoğu cinsel sorunun nedeni de yine beyindeki olumsuz düşüncelerdir.

    Cinsel mitler olumsuz etkiliyor
    Cinsel mitlerin yani toplumda yüzyıllardan beri var olan cinsellikle ilgili yanlış, abartılı ve gerçekdışı inanışların cinsel işlev bozukluklarının ortaya çıkmasında büyük etkisi vardır. Cinsel mitler sadece ülkemizde değil, tm dünyada mevcuttur ve bu yanlış bilgilere inanıldığında çiftlerin cinsel hayatları da olumsuz etkilenmektedir. Ülkemizde cinsel eğitim olmaması büyük bir eksikliktir. Cinsel bilgi edinilecek doğru ve güvenilir kaynaklar az olduğu için, kişiler bilgisizlikten dolayı cinsel sorunlar yaşamaktadırlar. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) doğru bilgi edinmek için güvenilir bir adrestir. Unutmayın cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır…

  • Seks Şifa Verir

    Seks Şifa Verir

    Cinsellik kavramı kadın ve erkekler için farklılıklar gösteriyor. Geçmişten bugüne uzanan “erkekler ve erotizm” veya “erkekler ve seks”, “kadınlar ve romantizm” veya “kadınlar ve aşk” eşleştirilmeleri çiftlerin cinsel yaşamını ve çatışmalarının doğasını bir hayli etkiliyor. Erkeklerin sadece seks yapmak için kendileriyle ilgilendiklerini savunan ve bu nedenle onları yüzeysel olmakla suçlayan kadınların sayısı her geçen gün artıyor. Kadınların bu algılarının altında yatan nedenleri anlamaları, beklentilerin iyice arttığı günümüzde bir hayli zorlaşmış gibi görünüyor. Oysa cinsellik erkeklerin aşk ve sevgi duygularının farkına varmalarında çok önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle erkelerin erotizm alabilmek için romantizm vermeleri, kadınlarında romantizm alabilmek için erotizmi sunmaları gerekiyor.

    ERKEKLER SEKS İLE SEVGİLERİNİ GÖSTERİRLER…

    Cinselliğin aşkı alevlendirdiği ve bağlılığı artırdığı artık kabul edilen bir gerçek oldu. Aslında bu işleyiş sanıldığı gibi kadınlara uzak bir düşünce değil. Kadınlarda aynı erkekler gibi cinsellik üzerinden duygularını açığa çıkartıyor, sevgi ve bağlılıklarını arttırıyorlar. Çünkü cinsellik, çift arasında olabilecek en üst düzeydeki yakınlaşmayı sağlayan, onların birbirlerini hem ruhsal hem de bedensel olarak tanımalarına ön ayak olan sıcak bir ilişkidir. Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır… Doğaları gereği, duygusal olan, şefkate ve aşka önem veren kadınlar hisleriyle hareket ederken, sevgi açlığı duyan erkekler cinsel içgüdüleriyle aşka yöneliyorlar. Diğer bir değişle, seks erkeğin sevgi gereksinimi duymasını, kadının ise sevildiğini ve değerli olduğunu hissetmesini sağlayan önemli bir araç. Bu nedenle, kadınların erkeklerin sadece cinselliği düşündüklerini ve bu doğrultuda harekete geçtiklerini düşünmemeleri gerekiyor. Nasıl ki, kadınlar sevgi göstermenin yöntemlerinden biri olan dokunulmaktan hoşlanıyorlarsa, erkeklerde dokunmaktan hoşlanıyorlar ve seksi sevgilerini gösterme biçimi olarak yaşıyorlar. Kadınlar, erkeklerle aşklarını tazelemek adına iletişime geçmek istiyorlarsa, konuşmak, bakışmak, öpüşmek gibi eylemlerle sevildiklerini hissediyorlarsa, erkekler de sevildiklerini seks yoluyla hissederler ve gösterirler. Yani erkeklerin içlerindeki sevgiyle ve kadınsı yönle bağlantıya geçme ve bunu partnerlerine ifade etme yollarından biri sekstir. Kadınların bundan yakınmak yerine, bu farkı algılayıp erkeklerin kalplerinin kilidini seksle açmalarında fayda var. Çünkü ‘sevmek’ belki bir şeydir ama ‘sevildiğini bilmek ve hissetmek’ çok şeydir, büyük bir zenginliktir.

    ÇİFTLERİN ÖNCELİĞİ SEKS OLMALI…

    Çiftlerin sağlıklı, mutlu ve haz dolu bir ilişkiye sahip olabilmelerinin yollarından biri ve belki de en önemlisi, cinsel ilişkilerinin kalitesi ve tutku düzeyleridir. Haz alınıp, verilen harika bir cinsel ilişki sonucunda erkekler içlerindeki sevgiyi hissedip, sevgilerini gösterirlerken, kadınlar da ihtiyaçları olan sevgiye ulaşmış oluyorlar. Çünkü erkelerin kalplerini açtıkları, sevgilerini gösterdikleri, şefkatlerini en iyi şekilde paylaştıkları ve içlerindeki kadınsı yönlerini fark ettikleri en iyi yöntemlerden biri sekstir. Aslında kadınlar da ön yargılarından arınıp, sağlıklı düşündüklerinde, seks ile yumuşadıklarını, gevşeyip, rahatladıklarını, sevildiklerini ve değerli olduklarını hissettiklerini ve daha çok partnerlerine bağlandıklarını göreceklerdir. Bu nedenle, çiftler ellerindeki en güçlü ve şifa veren silahı yani seksi daha çok kullanmalı ve hayatlarında vazgeçilmez bir yere koymalıdırlar.Böylece çiftler çok daha tutkulu bir cinsel yaşama ve hoş bir iletişime sahip olabilirler.

  • Cinsel bilgisizlik sorunlara neden oluyor

    Cinsel bilgisizlik sorunlara neden oluyor

    Türk toplumu yeterince cinsel bilgiye sahip olmadığından dolayı birçok cinsel sorun yaşıyor.
    Psikoterapist Selma Henrichs, toplumumuzda cinselliği konuşmanın bir tabu olmasından dolayı eksik bilgi sahibi olan kadınların vajinusmus, erkeklerin ise çok sık erken boşalma sorunu yaşadıklarını söyledi.

    Almanya’nın Köln kentinde pozitif psikoterapist ve bağımlılık uzmanı olarak çalışan Selma Henrichs, Türk toplumunun yeterince cinsel bilgiye sahip olmamasından dolayı birçok cinsel sorun yaşadıklarını ve bu sorunlarını da gizlediklerini belirtti. Vajinusmus ya da erken boşalma konularının hastalarında çok sık görüldüğünü belirten Henrichs, bu sorunların temelinde eksik ya da yanlış bilgilendirmenin yattığını söyledi.

    Konuşmakta zorlanıyorlar

    Cinsel konularda insanların konuşmakta zorlandığını hatta bir uzmana gitmeye çekindiklerini dile getiren Selma Henrichs, “Cinsellik toplumumuzda bir tabu olarak görünüyor. İnsanlarımız bu konuda ailede çok fazla eğitim almadıkları için anne babayla bu konuyu konuşamadığı için ilerde eşler arasında da bu konuda konuşmak, olabilecek bir sorunu çözmek zor oluyor. Evlilik terapisine gelen çiftlerde cinsellik evliliğin temek parçası olduğu için tabi ki bu konularda konuşuluyor, eşlerin cinsel hayattaki birtakım problemlerini de çözüme kavuşturmaya çalışıyoruz. Burada gördüğüm insanlar diğer sosyal alanlardaki sorunlarını konuşmakta zorlanmazken olabilecek herhangi bir cinsel problemlerini söylemekte çok zorlanabiliyorlar” dedi.

    Sorunların temelinde yatan sebep

    Farklı sebeplerden dolayı kendilerine gelen birçok kişinin sorunlarının temelinde cinsel sorunların yattığının ortaya çıktığını da sözlerine ekleyen Henrichs şöyle konuştu: “Geliş sebepleri bu olmadığı halde birçok çiftte vajinismus sorunu görüyorum. Birkaç yıldır evli olmalarına rağmen aralarında hiçbir ilişki geçmediğini görüyoruz.

    Bu sorunu kendi aileleriyle konuşmak bile çok zor gelebiliyor. Burada sorun iki tarafında yanlış cinsel bilgilerinden dolayı kaynaklanıyor. Bizim toplumumuzda maalesef cinsel eğitim çok az, çevreden duyulan bilgiler de kişiyi yanlış yönlendirebiliyor. Kişilerde bir merak var ama bilgi yok, bazen o koruma çabaları ters tepkiler oluşturabiliyor. Örneğin genç kızlarda cinselliğe çok fazla merak oluşturup yanlış ilişkilere yönlendirebiliyor ya da aşırı derecede korku yaratıp vajinusmus gibi sorunlara yol açabiliyor, dolayısıyla tamamen cinsellikten soğuma ve frijite neden olabiliyor.

    Erken boşalma sorunu

    Erkeklerde erken boşalma sorununun çok yaygın şekilde yaşandığını da sözlerine ekleyen Selma Henrichs, şunları söyledi: “Yanlış cinsel bilgilendirmenin getirdiği sorunlar erkeklerde de farklı şekilde ortaya çıkıyor. Terapiler sonucu ne yazık ki birçok erkekte erken boşalma sorununun olduğunu görüyoruz.

    Türk erkeklerinin genelde ilk cinsel deneyimlerini bir birlikteliğin sonucu değil de duygusallıktan uzak bir şekilde rastgele dışarıda yaşamalarının sonucunda duygudan da yoksun bir birlikteliğin çok sağlıklı olmasını bekleyemeyiz. Burada kişi cinselliği doğrudan bir boşalma olarak gördüğü için bu da evliliğe kötü yönde yansıyor. Çünkü cinsellik evlilikte duygusallığın devamı niteliğindedir, dolayısıyla bu evliliği ayakta tutan temel öğelerdendir.

  • İyi Seksin Püf Noktaları

    İyi Seksin Püf Noktaları

    Özellikle uzun süreli birlikteliklerde, aşkı ve tutkuyu öldüren, monotonlaştıran cinsel hayat tarzından ziyade çiftin bakış açısıdır. Çünkü kadın ve erkek çift olmaya başladığı andan itibaren büyük tutkular ve cinsel tatminler yaşamaya başlar ve bu şehvet duygusuyla doyumsuz seksin kapıları ardına kadar açılır. Her şey güzel ve anlamlı giderken, ilerleyen zamanla birlikte çift kendi bedenlerini ve dolayısıyla istek ve arzularını da keşfetmeye başlar. Bu keşif bazen sancılı olabilir ve cinsel beklentilerden doğan anlaşmazlıklar yaşanabilir. Peki, daha iyi bir seks hayatı elde etmenin püf noktaları nelerdir?

    1-Kadının cinsel yoldan doyuma ulaşabilmesi için duygusal yönden sevildiğine, değerli olduğuna ve arzulandığına inanmasıgerekir. Bu erkeğin gözlerinde, sözlerinde, davranışların ve dokunuşlarında fark etmek ister. Erkek sevdiğini ve sevildiğini cinsel ilişkiyle fark edebilirken, kadın da cinsel ilişkiden haz alarak ve partnerine bu hazzı yaşatarak duygusal ihtiyaçlarını fark eder.

    2-Erkeğin kadının cinsel ihtiyaçlarının farklı olabileceğini anlaması gerekir. Çünkü bir kadına haz yaşatmak ve bu haz sonunda doyuma ulaştırmak tümüyle farklı bir konudur. Sanılanın aksine, erkeği mutlu eden her şey kadını da mutlu etmeyebilir. Bu nedenle, erkeğin partnerinin bedenini tanıması ve nasıl uyarıldığını bilmesi ve zamanla keşfetmesi gerekir. Kadının da bu keşfe yardımcı olması esastır.

    3Kadının erkeğe yaptıkları, aslında kendisine yapılmasını istedikleridir, erkeğin bunu anlaması gerekir. Her kadın erojen bölgelerinin keşfedilmesine yönelik erkeği yönlendirmek istemez ya da bunu yapamaz. Çekingen olan bir kadının bunu ifade edebilme yolu %87 oranında “Yaptığımı yap!” şeklindedir. Bu nedenle erkek, seks sırasında kadının ne yaptığına odaklanarak, asıl istediği şeyin ne olduğunu keşfedebilir.

    4-Cinsel birleşme sırasında, öpüşme ve dokunuşlarda, özellikle klitoral dokunuşlarda yavaş hareket edilmesi önemli bir ayrıntıdır. Erkek haz almaya başladığı noktada daha da sertleşirler ve kadının bu sertlikten hoşlanacağını düşünür fakat bu her daim böyle değildir. Özellikle erkek klitoral dokunuşlarda yavaşladığı takdirde, kadın çok daha fazla mutlu olur. Bu nedenle, erkek yavaş hareket etmeli ve kadının bedeninin sesini dinlemelidir.

    5-Kadın cinsel arzularını ne kadar hissederse ve istekleri ne kadar karşılık bulursa cinsel ilişkiden ve partnerinden o kadar zevk alır. Erkek uyarıldıktan hemen sonra testosteron hormon seviyesini düşürmek için boşalmayı hedefler, ancak kadının hormonları ancak bu seviyede çalışmaya başlar. Kadının cinselliği erkeğe göre geç ve tahrik olunca başlar ve erkeğin tersine kadın gerginliğini doyuma ulaşabilmek adına muhafaza eder. Bu gerginliğin muhafıza edilebilmesi için uyarıların yüksek olması, klitoral uyarının sevişme ve cinsel bileşme süresinde devam ettirilmesi gerekir.

    6-Kadın cinsel arzularını daha derinden hissedebilme peşinde olur. Bu da cinsel ilişki süresinin kaliteli bir şekilde uzatılması anlamına gelir. Ön sevişme sırasında yapılması gereken dokunuşlar, öpüşmeler, mimikler ve hislerin dile gelmesi söz konusu olunca, karşılıklı olarak hissedebilme yeteneği de kendiliğinden yükselir. Aslında bu sadece kadın için değil erkek için de eşsiz bir zevk, sevgi ve huzur kaynağıdır.
    Sonuç olarak, boşalmanın verdiği hazzı birlikte yaşamak, sevgi, zevk ve huzurun daha coşkulu bir şekilde ortaya çıktığını görmek, erkek açısından erkekliğinin onaylanması ve takdir edilmesidir, kadın açısından ise sevildiğinin ve değerli olduğunun ortaya çıktığı duygusal bir paylaşımdır.

  • Erkeklerin içlerindeki sevgi…

    Erkeklerin içlerindeki sevgi…

    CİSED: “ERKEKLERİN İÇLERİNDEKİ SEVGİYLE BAĞLANTIYA GEÇME VE BUNU İFADE ETME YOLLARINDAN BİRİ SEKSTİR!”

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “SEKS ŞİFA VERİR!”

    Cinsellik kavramı kadın ve erkekler için farklılıklar gösteriyor. Geçmişten bugüne uzanan “erkekler ve erotizm” veya “erkekler ve sekskadınlar ve romantizm” veya “kadınlar ve aşk” eşleştirilmeleri çiftlerin cinsel yaşamını ve çatışmalarının doğasını bir hayli etkiliyor. Erkeklerin sadece seks yapmak için kendileriyle ilgilendiklerini savunan ve bu nedenle onları yüzeysel olmakla suçlayan kadınların sayısı her geçen gün artıyor. Kadınların bu algılarının altında yatan nedenleri anlamaları, beklentilerin iyice arttığı günümüzde bir hayli zorlaşmış gibi görünüyor. Oysa cinsellik erkeklerin aşk ve sevgi duygularının farkına varmalarında çok önemli bir yer tutuyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri erkelerin erotizm alabilmek için romantizm vermelerinin, kadınlarında romantizm alabilmek için erotizmi sunmalarının önemine dikkat çekiyor.

    ERKEKLER SEKS İLE SEVGİLERİNİ GÖSTERİRLER…

    Erkeklerin seks ile sevgilerini gösterdiklerini söyleyen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Cinselliğin aşkı alevlendirdiği ve bağlılığı artırdığı artık kabul edilen bir gerçek oldu. Aslında bu işleyiş sanıldığı gibi kadınlara uzak bir düşünce değil. Kadınlarda aynı erkekler gibi cinsellik üzerinden duygularını açığa çıkartıyor, sevgi ve bağlılıklarını arttırıyorlar. Çünkü cinsellik, çift arasında olabilecek en üst düzeydeki yakınlaşmayı sağlayan, onların birbirlerini hem ruhsal hem de bedensel olarak tanımalarına ön ayak olan sıcak bir ilişkidir. Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır… Doğaları gereği, duygusal olan, şefkate ve aşka önem veren kadınlar hisleriyle hareket ederken, sevgi açlığı duyan erkekler cinsel içgüdüleriyle aşka yöneliyorlar. Diğer bir değişle, seks erkeğin sevgi gereksinimi duymasını, kadının ise sevildiğini ve değerli olduğunu hissetmesini sağlayan önemli bir araç. Bu nedenle, kadınların erkeklerin sadece cinselliği düşündüklerini ve bu doğrultuda harekete geçtiklerini düşünmemeleri gerekiyor. Nasıl ki, kadınlar sevgi göstermenin yöntemlerinden biri olan dokunulmaktan hoşlanıyorlarsa, erkeklerde dokunmaktan hoşlanıyorlar ve seksi sevgilerini gösterme biçimi olarak yaşıyorlar. Kadınlar, erkeklerle aşklarını tazelemek adına iletişime geçmek istiyorlarsa, konuşmak, bakışmak, öpüşmek gibi eylemlerle sevildiklerini hissediyorlarsa, erkekler de sevildiklerini seks yoluyla hissederler ve gösterirler. Yani erkeklerin içlerindeki sevgiyle ve kadınsı yönle bağlantıya geçme ve bunu partnerlerine ifade etme yollarından biri sekstir. Kadınların bundan yakınmak yerine, bu farkı algılayıp erkeklerin kalplerinin kilidini seksle açmalarında fayda var. Çünkü ‘ sevmek’ belki bir şeydir ama ‘sevildiğini bilmek ve hissetmek’ çok şeydir, büyük bir zenginliktir…” dedi.

    ÇİFTLERİN ÖNCELİĞİ SEKS OLMALI…

    Çiftlerin önceliğinin seks olması gerektiğini savunan CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Çiftlerin sağlıklı, mutlu ve haz dolu bir ilişkiye sahip olabilmelerinin yollarından biri ve belki de en önemlisi, cinsel ilişkilerinin kalitesi ve tutku düzeyleridir. Haz alınıp, verilen harika bir cinsel ilişki sonucunda erkekler içlerindeki sevgiyi hissedip, sevgilerini gösterirlerken, kadınlar da ihtiyaçları olan sevgiye ulaşmış oluyorlar. Çünkü erkelerin kalplerini açtıkları, sevgilerini gösterdikleri, şefkatlerini en iyi şekilde paylaştıkları ve içlerindeki kadınsı yönlerini fark ettikleri en iyi yöntemlerden biri sekstir. Aslında kadınlar da ön yargılarından arınıp, sağlıklı düşündüklerinde, seks ile yumuşadıklarını, gevşeyip, rahatladıklarını, sevildiklerini ve değerli olduklarını hissettiklerini ve daha çok partnerlerine bağlandıklarını göreceklerdir. Bu nedenle, çiftler ellerindeki en güçlü ve şifa veren silahı yani seksi daha çok kullanmalı ve hayatlarında vazgeçilmez bir yere koymalıdırlar. Böylece çiftler çok daha tutkulu bir cinsel yaşama ve hoş bir iletişime sahip olabilirler.” dedi.

  • Seks hakkında doğru bilinen yanlışlar

    Seks hakkında doğru bilinen yanlışlar

    Her şeyde olduğu gibi cinsellikte de birçok doğru bilinen yanlış mevcuttur. İşte o yanlışlar…

    Çok orgazm, az sperm demektir (DOĞRU)

    Erkekler ne kadar çok orgazm yaşarlarsa, vücutları o kadar az sperm üretir. Örneğin bir gün önce orgazm yaşayan bir erkek bir çorba kaşığı kadar sıvı boşaltırken, birkaç saat önce orgazm olmuşsa daha az sıvı üretir.

    Çikolata cinsel isteği artırır (DOĞRU)

    Yapılan araştırmalar, her gün çikolata yiyen kadınların seks konusunda daha istekli olduklarını ve daha şiddetli orgazm yaşadıklarını söylüyor.

    Ön sevişmeyi olabildiğince uzatmak gerekir (YANLIŞ)

    Ön sevişme her ne kadar özellikle kadın açısından genital bölgenin gevşemesi ve kayganlaşması için gerekliyse de ayarını tutturamayıp bu süreyi fazla uzatmak, hem kadının
    hem de erkeğin orgazma ulaşma süresini uzatıp ve orgazm şiddetini düşürebilir.

    Erkekler her 7 saniyede bir seks düşünür (YANLIŞ)

    Bazıları daha insaflı davranıp, “Hayır, 58 saniyede bir” diyor. Bu sayılar her yerde uçuşuyor aslına bakarsanız. Ancak, erkeklerin sadece yüzde 23′ü sık sık seksi düşündüğünü, fantezi kurduğunu söylüyor.

    Kadınlar sadece klitoryal orgazm yaşarlar (YANLIŞ)

    Klitorisin uyarılması sekste çok önemli ve birleşme olmaksızın sadece klitorisin uyarılmasıyla
    da kadınlar orgazma ulaşabilirler. Ancak, klitoryal orgazmın yanı sıra vajinal orgazm da yaşayabilirler. Tabii bu, öğrenilmesi gereken ve defalarca ilişkiye girerek kazanılabilecek bir tecrübe.

    Önemli olan boyu değil işlevi (DOĞRU)

    Vajinanın alt 3′te 1′lik kısmı zengin bir sinir ağına sahipken, üst 3′te 2′lik kısımda sinir lifleri nispeten daha azdır. Bu nedenle alt kısım çok daha hassas ve penis en çok bu kısmı uyar

    Kalp hastaları cinsel yaşamdan sakınmalı (YANLIŞ)

    Bir araştırmaya göre, sabah yataktan kalktığımız an ile cinsel ilişki sırasında kalp krizi geçirme riski aynı.

    Yaşlanınca cinselliğin kalitesi azalır (YANLIŞ)

    Seks hayatı yaş ilerledikçe farklılaşsa da bu, eskisinden daha kötü olacağı anlamına gelmez. Yaşı ilerleyen kadınların cinsellik açısından kendilerine güvenleri artar ve cinsel birleşmeden daha fazla zevk alırlar. Üstelik hamile kalma riski olmadan özgürce sevişebilirler.

    Yoğurt ve peynir cinsel gücü artırır (DOĞRU)

    Bu yiyecekler, triptofan içerdiğinden, cinsel gücü olumlu etkiler. Orta Avrupa kültüründe, uzun akşam yemeklerinin peynirle tamamlanmasının altında, triptofanı beyne daha fazla ulaştırıp, kendini iyi hissetme duygusundan faydalanma ve sekse yönelmeyi kolaylaştırmanın yattığı düşünülüyor.

    Vajinusmus ilaçla tedavi edilebilir (YANLIŞ)

    Cinsel birleşme esnasında vajina girişindeki 3′te 1′lik kısmın istem dışı kasılarak penis girişine izin vermemesi anlamına gelen vajinusmusun tek tedavi biçimi, cinsel terapidir. Ne ağrı kesici jeller, ne kas gevşetici ilaçlar sorunu çözemez, çünkü bu hastalık vajinayla değil, beyinle ilgilidir.

    Vajinusmus deneyimleri için tıklayın !

    Suda seks, spermleri öldürür (DOĞRU)

    Havuzda ya da küvette seks, bazı spermleri öldürür. Özellikle sıcak su, testisleri aşırı ısıtıp spermlerin ölmesine yol açar. Ancak, bunu hiçbir zaman için iyi bir doğum kontrol yöntemi
    olarak düşünmeyin. Geride, yumurta avına çıkmış spermlerin kalmadığını bilemezsiniz!

    Doğumdan sonra kadında cinsel istek azalır (DOĞRU)

    Loğusalık döneminde süt salgılanmasıyla birlikte kadının hormon düzeylerinde bir azalma olduğundan cinsel isteksizlik gerçekleşebilir. Bu durum genelde iki ay sürer. Cinsel ilişkinin tekrar başlaması kadının kendini ilişkiye hazır hissetmesiyle alakalıdır.

    Menopozda cinsel arzu azalır (YANLIŞ)

    Menopozla birlikte hormonlarda değişiklikler oluşsa da cinsellik sadece hormonlarla açıklanamayacağından, menopozla birlikte seks de biter diyemeyiz. Zira 50 yaş üzerindeki kadınların yüzde 70′inden fazlasının istek azalması dahil, cinsel yaşamları ile ilgili herhangi bir şikayetleri bulunmadığını araştırmalar ortaya koyuyor.

    Sevişmede nihai hedef cinsel birleşmedir (YANLIŞ)

    Pek çok kadın cinsel birleşme olmadan, yeterince uyarılmışsa orgazma ulaşır. Erkek, sevişmede sadece birleşmeye odaklanırsa, çoğu zaman sevişme kadın için zevkli bir aktivite olmaktan çıkar.

    Sevişmeli mi, sevişmemeli mi?