Etiket: Cinsellik

  • Depresyon ve Cinsel hayat

    Depresyon ve Cinsel hayat

    Depresyonun kişinin hayatını etkilediği önemli alanlardan biri de cinsel yaşamdır. Depresyonda olan kişilerde, cinsel isteksizlik, zevk alamama, erkeklerde iktidarsızlık, kadınlarda vajinismus gibi cinsel işlev bozuklukları yaşanabilir. Depresyonda olan kişi, genel bir mutsuzluk hali içinde olduğu için hayattan ve yaptığı aktivitelerden eski aldığı zevki almaz.

    ETKİLERİ FARKLI
    Cinsellik eskisi gibi zevk vermediği, heyecan ve arzu yaşatmadığı için kişi cinsellikten kaçınır. Depresyon, aynı zamanda kendine güvenin de azaldığı bir dönem olduğu için kişi cinsel ilişkide de yetersizlik olacağını düşünerek kaygı yaşar.
    Depresyon kadın ve erkekleri farklı etkiler. Depresyondaki kadınlar, daha fazla içe kapanmayı, hüzünlerini kendi içlerinde yaşamayı seçerken, erkekler yaşadıkları mutsuzluğu öfke patlamaları, riskli davranışlarla dışa vururlar. İstek kaybı ve zevk alamama her iki cins için ortak olsa da, depresyonun yol açtığı cinsel işlev bozuklukları erkeklerde ve kadınlarda farklılık gösterebilir. Kadınlar cinsel uyarılma, orgazmla ilgili problemler, vajinismus yaşarlarken, erkeklerde sertleşme kaybı, erken-geç boşalma sorunları görülebilir.

    KISIR DÖNGÜ
    Depresyon ve cinsel sorunlar ilişkisinde olumsuz bir kısır döngü görüyoruz, Çünkü depresyon cinsel sorunlara neden olurken, cinsel sorunlar da depresyonu ağırlaştırabilir. Hasta cinsel hayatının tamamen sona erdiğini düşünerek depresyonunu daha ağır yaşamaya başlar.
    Cinsellik, performans kaygısı haline geldiği zaman da, başaramama korkusu cinsel işlev bozukluğunun kalıcı olmasına neden olabilir. Depresyonda olan birey bu sıkıntıları eşiyle ilişkisiyle ilgili yaşıyorsa, problemler çözülmedikçe, eşler arasındaki her iletişim, paylaşım gibi, cinsellik de bundan etkilenecektir.

    İSTEĞİ AZALTIYOR
    Depresyon tedavisi için kullanılan antidepresan ilaçların büyük çoğunluğu yan etki olarak cinsel isteği azaltmaktadır. Sertleşmede azalma, vajinada kuruluk, orgazm süresinin azalması bu yan etkiler arasında sayılabilir. Dolayısıyla, depresyonda zaten varolan cinsel sorunlar, ilaç tedavisiyle daha da artabilmektedir.

    Dr. Zafer ATASOY

  • Çift, Çocuklar Ayaktayken Anne-Baba, Onlar Yattıktan Sonra Karı-Koca Olur

    Çift, Çocuklar Ayaktayken Anne-Baba, Onlar Yattıktan Sonra Karı-Koca Olur

    Kişinin özel alanı ve gizlilik gibi anlamlarda kullanılan mahremiyet, ‘gizli olma durumu’ demektir. Özel muhabbetlerin, yakınlaşmaların ve cinsel konuşmaların yapılması gereken “MAHREMİYET ANLARI” sağlıklı ve mutlu bir evlik ve aile hayatı için vazgeçilmezdir. Özellikle toplumumuzun mahremiyet anları uygulamasına çok ihtiyacı var. Çünkü yaşları kaç olursa olsun, çocuklar genellikle erken yatmazlar ve anne-babanın yatana kadar tepesinde olurlar. Bu da aile ve evlilik sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor.

    MAHREMİYET ANLARI UYGULAMASI AİLE HAYATINI KORUYOR!
    Karı-koca mahremiyet anları uygulaması hem anne-babalar için hem de çocuklar için çok faydalıdır. Çocuklar hem gereksiz televizyon programlarını ve dizilerini izlemezler hem de erkenden yatıp uykularını alırlar. Anne-babalarda hem kafalarını dinlerler hem cinsellik yaşayarak birbirlerine sevgileri gösterirler ve birbirlerini rahatlatırlar hem de el ele tutuşup, göz göze bakışarak sağlıklı iletişim kurarlar.

    ÇİFT ÇOCUKLAR AYAKTAYKEN ‘ANNE-BABA’, ONLAR YATTIKTAN SONRA ‘KARI-KOCA’ OLUR!
    Özellikle çalışan ebeveynlerde sıkça rastlanılan sorunlardan biri olan iletişimsizlik ve kaliteli zaman geçirememe, beklenmedik aile sorunlarının ve parçalanmaların habercisi olabiliyor. Ev içinde ve dışında yeteri kadar birbirlerine vakit ayıramayan, ÖZEL VE KALİTELİ ZAMAN YARATAMAYAN yani mahremiyet anları uygulamasını hayatlarına sokmayan çiftler, zamanla sevgilerini ve cinsel tutkularını yitirebiliyorlar. Bunun en önemli nedenlerinden biri, gün içinde çalışan ebeveynlerin çocuklarına daha fazla vakit ayırabilmek adına, eşleriyle olan iletişimlerini azaltmaları ve ortak buluşma noktalarını çocuklar üzerine kurmalarıdır. Ana teması sevgi ve fedakârlık üzerine kurulu olan anne-baba ilgisi, zamanla çiftin birbirilerinden soğumalarına yol açabiliyor. Çünkü ebeveynlerin, özellikle de çalışan annelerin yaşadıkları en büyük duygusal kaygılardan biri, çocuklarına iyi ve yeterli bir anne olamamaktır. Bu nedenle tüm gün çocuklarından uzak kalan çiftler akşam eve geldiklerinde tüm ilgilerini ve vakitlerini çocuklarına verebiliyorlar ve birbirlerini ihmal edebiliyorlar. Ancak şunun altını özenle çizmek gerekiyor: ‘Çocuklar ayaktayken çift anne-baba, çocuklar uyuduktan sonra karı ve koca olur!’ Sağlıklı ve mutlu bir aile yaşantısı için çiftin bu iki görevi birbirine karıştırmaması, karı-koca olmayı anne-baba olmaya kurban etmemesi gerekiyor. Sağlıklı ve doğal olan, anne-baba olmayı ihmal etmeden ve çocuklara yaşlarına uygun sorumluluklar vererek karı-koca olmaktır.

    ÇOCUKLARIN ERKENDEN YATIRILMASI ŞART!
    Çocuklarda büyüme hormonu saat 22.00 ile 02.00 arasında en fazla salgılandığından, gelişmenin daha hızlı olması için çocukların erkenden yatırılması gerekiyor. İşten eve gelindiğinde mutlu bir aile ortamı sağlayabilmek için çiftin çocuklarına ait günlük yapılması gereken işleri ve bu işlerin yapılmasına en uygun saatleri belirlemesi, hem çocukların sağlıklı gelişimlerine katkıda bulunabilmek hem de karı-koca olabilmenin mutluluğuna varabilmek için gereklidir. Bunun için ilk önce çocuklara uyku saati şartı konulmalıdır. Çocuklar kavun-karpuz gibidir ve yata yata büyürler ve olgunlaşırlar. Böylece çift günün belirli bir vaktine kadar (Örneğin 21.00’a kadar) anne-baba olarak, ebeveyn olarak çocuklarıyla vakit geçirebilir, belirlenen saatten sonra karı-koca olarak kaliteli zaman geçirebilirler. Ayrıca çocuklarla geçirilen vakti kaliteli kılmak, onlarla ne kadar çok vakit geçirildiğinden çok daha önemlidir. Yani süreden ziyade kaliteli zaman geçirmek daha önemlidir. Böylece mahremiyet anları uygulamasıyla çift birbirine daha çok vakit ayırabilir, baş başa, el ele sohbet edebilir, erotik bir şekilde birbirine dokunabilir, sevgilerini gösterebilir, özel paylaşımlarını güçlendirebilir ve cinsel hayatlarını renklendirebilir. Bu durum sağlıklı ve mutlu bir anne-baba olmanın da ön koşuludur. Huzurlu insan, sağlıklı cinsellik, mutlu bir evlilik ve aile yaşantısının temelidir.

  • Aşk varsa seks harika

    Aşk varsa seks harika

    Prof. Dr. Mehmet Sungur, romantik bir aşkın cinsel arzuları da artırdığını söylüyor.

    Aşkın cinsellikten haz almanın garantisi olduğunu belirten Sungur, ekliyor: “Aşkla yapılan seks ziyafet gibidir. Aşksız olanı ise sıradan bir yemektir.”

    Bugünlerde çok satanlar listelerinde hızla yükselen ‘Sen, Ben ve Aramızdaki Her Şey, Şeytan Üçgeni: Aşk-Evlilik, Sadakatsizlik’ adlı kitabıyla adından sıkça söz ettiren Psikiyatrist Prof. Dr. Mehmet Sungur, aşkı sıradanlığa bir başkaldırış olarak nitelendiriyor.

    Aşık olan kişi için yaşamın monotonluğunun kaybolduğunu ve sıradan olayların bile olumlu anlamlar kazandığını belirten Prof. Dr. Sungur, ekliyor: “Aşık olduğunuzda daha anlayışlı, daha sabırlı, daha cömert ve daha sevecen olduğumuzu fark ederiz. Bu haliyle aşk, çoğu insanın derinde kendisine sakladığı iyi ve sevecen yönlerini ortaya çıkaran özellikler taşır. Aşkı böylesine arzulanır kılan bir başka neden de sayısız sahteliklerin yaşandığı dünyada eşsiz bir içtenliği simgeliyor olmasıdır.”

    Şehvetle başlar
    Birbirinden çok etkilenen iki insan arasında kıvılcımlanan duygularla ilgili bir sıralama yapıldığında önce şehvetin, sonra aşkın, en son sırada ise sevginin ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Sungur, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Her şehvet aşka, her aşk da sevgiye dönüşmeyebiliyor. Şehvet cinsel doyum sağlamaya yönelik doğal bir aşerme halidir. Aşk ise, şehvetin belirli bir zaman diliminde idealize edilen bir partnere odaklanmasıdır. Şehvetin özel bir kişiye odaklanabilmesi için cinsel dürtülerin de o kişiye yönelik olarak artmış olması beklenir. Bu bağlamda, aşkın cinsel arzuyu artırması şaşılacak bir durum değildir.”

    Bir ziyafet gibi
    Biyokimyasal açıdan ise, aşık olma sürecinde artan dopaminin, testosteronu da artırdığını belirten Sungur, şöyle devam ediyor: “Testosteron, cinsel arzunun belirleyicisidir. Romantik aşkta salgılanan dopaminin testosteronu artırması, romantik aşkın cinsel arzuyu da artırabildiğine kanıt olarak düşünülebilir. Bu nedenle aşk, cinselliğin haz garantisidir. Aşk içeren cinsellikle, içermeyen cinsellik arasındaki fark; sıradan bir yemekle, ziyafet sofrası arasındaki gibidir.”

    Engeller ve zorluklar aşıklarda ‘Romeo-Juliet’ etkisi yaratır
    Aşkın önündeki engellerin duyguları yoğunlaştırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Mehmet Sungur, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Aşık olunan kişinin evli olması, okyanusun diğer tarafında yaşaması, farklı bir dil konuşması, farklı etnik gruplardan gelmesi ya da farklı dini inanışlara sahip olması romantik duyguları azaltmaz. Aşk, ayrılık ve güçlüklerle karşılaşınca daha çok beslenir. Belki de bu yüzden, anne ve babalar çocuklarının aşık olduğu kişiyi benimsemediklerinde ve engellemeye kalkıştıklarında, onları istemeden de olsa uygun görmedikleri kişilere daha da yaklaştırmış olur. Buna; ‘Romeo-Juliet etkisi’ de diyebiliriz. Bu; olumsuz koşulların duyguları kamçılaması halidir.”

    Mutlu evliliğin sırrı aşk değil
    Prof. Dr. Sungur, mutlu evliliğin sırrının kesinlikle aşk olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Mutlu bir evlilik için aşk asla yetmez. Evliliğin sağlıklı bir biçimde devam edebilmesi, çiftlerin evliliği romantik bir rüyanın devamı olarak algılamalarını değiştirmeleri ile mümkündür. Evlilik, birbirlerinden farklı geçmişleri, beklentileri, ihtiyaçları, tepkileri ve duyarlılıkları olan iki ayrı bireyin, rutin seyreden bir ilişki içinde uyumla yaşayabilmeleri sanatıdır. Aşk bir görme kusuru, evlilik ise görme kusurunun istem dışı tedavisidir. Aşk ‘ben’leri yok etmek pahasına ‘biz’ olmak, sınırları iyi çizilmiş bir evlilik ise ‘ben’leri koruyarak ‘biz’ olmaktır. Sadakatsizlik ise; ‘biz’i yok etme riskini göze almak demektir.”

    Aşk bir görme kusurudur
    Aşkın bir görme kusuru olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Sungur, ekliyor: “Çeşitli düzeylerde görme kusuru içeren aşkı yaşayan kişiler, aşık olunanda ihtiyaç duyulan her şeyin var olduğuna inanır. Aşıklar bu yüzden birbirlerine, ‘Birbirimiz için yaratılmışız’ veya ‘Sen benim ruh ikizimsin’ gibi sözler söyler. Sanki elmanın iki yarısı uzun zamandır birbirlerini aramış ve nihayet bir araya gelerek bir bütün oluşturmuştur. Hatta öyle bir beraberlikleri vardır ki; bu beraberlikte dış dünyaya duyulan ihtiyaç giderek azalır. Ne var ki ihtiyaçlardan kaynaklanan görme kusuru nedeniyle idealize edilen bu kaynaşma hali, uzun sürmez. Zamanla görme kusuru düzelmeye başlar ve her şeyi olmasını istediğimiz gibi görmekten vazgeçip, olduğu gibi görmeye başlarız. Aşk, hayal edilenle gerçek arasındaki değişiklik fark edilinceye kadar geçen zaman dilimidir.”

  • Cinsel ilişki aşamaları

    Cinsel ilişki aşamaları

    Cinsel ilişki dört aşamadan oluşuyor:

    İstek, uyarılma, orgazm ve çözülme dönemleri. Bunlara bağlı ortaya çıkan problemler farklı farklı olabiliyor.

    İstek bozuklukları, uyarılma bozuklukları, orgazm ve cinsel ağrı bozuklukları yaşanabiliyor.

    Kadında da, erkekte de bu bozukluklar var. Bugünden itibaren cinsel sağlıkta yaşanan sorunları ele alacağız.

    Cinsel sorunların psikiyatri içindeki yeri nedir?

    Bazen psikiyatrik sorunla uzmana gidiliyor ama altından bir cinsel sorun çıkıyor. Bazen de direkt cinsel sorunla gidiliyor uzmana ancak bunların yanında tabii ki, cinsel sorunlara zemin olan psikolojik sorunlar var.

    Cinselliği olumsuz etkileyen hastalıklar

    Depresyon, anksiyete, kaygı cinselliği olumsuz etkiliyor. Obsesif kompülsif bozukluklar, takıntılar ya da birtakım dini takıntılar da öyle. Örneğin; günah işlemeye yönelik endişeler oluşuyor ve bunlar insanı cinsellikten uzaklaştırıyor.

    Ayrıca eşler arasındaki ilişki sorunları nedeniyle de cinsel yaşam çok fazla bozulabiliyor, örneğin alkol bağımlılığında, hem eşler arasında sorun oluyor ve cinsellik evlilik bu soruna bağlı olarak etkileniyor ya da alkol direkt olarak damar yapısını bozduğu için cinsel sorun yaşanıyor.

    Tabii ki, kaygı bozukluklarında, sıkıntı, stres, kişinin yaşam güçlükleri, iş stresi, uyku sorunları varsa bunlar da kişinin cinsel isteğini azaltıyor ya da yok ediyor.

    Cinsel istek bozukluğu neden olur?

    Cinsel istek bozuklukları hipo aktif cinsel istek bozukluğu ve cinsel tiksinme bozukluğu olarak ikiye ayrılıyor.

    Bozukluk, cinsel isteğin olması ya da hiç olmamasıdır

    İsteksizliğin düzeyi önemlidir. Birincil ya da ikincil olarak ayrılır cinsel istek sorunu. Yaşamı boyunca hiç haz almamış olanlar ya da duymuş ama sonradan istemeyenler olarak sınıflandırılır.

    Cinsel istek sıklığını ilişki ile sınırlandırmıyoruz kesinlikle. İsteğin olması durumunu mastürbasyon, eşine istek duymak, fantezilerin olması ile değerlendiriyoruz. İsteksizlik, sadece bir partnere yönelik mi, yoksa genelde mi isteksizlik var buna bakıyoruz.

    Cinsel istek bozukluğu demek için mesela insanın hiç istemiyor olması lazım yoksa sadece eşine yönelik bir isteksizliği olabilir kişinin. Çünkü onunla ilişkisinde sorunlar vardır. O ise durumsal isteksizliktir.

  • Vitamin veya Gıda Desteği İnfertiliteyi Artırır mı?

    Vitamin veya Gıda Desteği İnfertiliteyi Artırır mı?

    Vitamin veya Gıda Desteği İnfertiliteyi Artırır mı?

    Çocuk sahibi olmakta zorlanan kişiler geçmişten günümüze şifayı doğada aramış, aramaya devam etmektedir. Kullanılan vitaminlerin özellikle antioksidan olarak kabul edilen A-C-E vitaminlerinin fertiliteyi artırıcı etkisi konusunda araştırmalar yapıldı. Peki sonuç ne çıktı?

    Doç.Dr. Ulun Uluğ

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

    Bazı gıdalarda vitamin oranlarının fazla olması kişide genel bir iyilik hali yaratır. Bu da kişinin hem öz güveninin artmasına hem de bazı durumlarda çocuk sahibi olmanın tamamıyla zamana bağlı olması nedeniyle başarılı gibi görünür.

    Cinsel Performans ile Çocuk Sahibi Olmak Doğru Orantılı mı?

    Özellikle erkeklerdeki bu tip gıda takviyeleri cinsel fonksiyonlar üzerinde artış yapmaktadır. Ancak unutmamak gerekir ki cinsel performans ile çocuk sahibi olmak arasında %100 oran yoktur. İnsanlarda cinsel dürtülere yol açan endokrin sistem ile sperm veya yumurta üretmesine yol açan endokrin yani hormonal sistem devamlı kesişmez.

    Menisinde canlı hücre olmayıp normal cinsel hayatını devam ettiren birçok erkek olduğu gibi, sperm sayısında standartlarda olup cinsel hayatında problem yaşayan birçok erkek de bulunmaktadır. Bu yüzden vitamin veya gıda desteği alırken problemin kaynağını da düşünmek gerekir.

    Üreme Hücreleri Nelere Karşı Hassastır?

    Vücudumuzda üreme hücreleri dış ortam değişikliklerine karşı çok hassastır. Örneğin kronik bir rahatsızlık olması, devamlı ilaç kullanma gerektiren rahatsızlıklar sperm veya yumurta hücrelerine negatif yönde etkiler. Vücudumuzda zararlı maddelerin metabolizması sırasında açığa ‘Oksidatif Radikaller’ adı verilen maddeler çıkar. Bu maddelerin yoğunlaşması hassas yumurta ve sperm hücrelerini etkileyebilir. Bu olumsuz etkileşme hem fonksiyon hem de kalite açısından üreme mekanizmasını ilgilendirir. Bunlar laboratuar koşullarında görülür. Örneğin; sigara içimi vücutta oksidatif radikallerin yükselmesine ve sperm kalitesi üzerinde özellikle DNA denilen genetik yapı üzerinde kırıklara yol açar.

    Vitaminler Fertiliteyi Artırır mı?

    Kullanılan vitaminlerin fertiliteyi artırıcı etkisi olduğunu düşünebiliriz. Özellikle antioksidan olarak kabul edilen A-C-E vitaminleri bu gruba girmektedir. Günümüze değin vitamin desteğinin kısırlık ‘infertilite’ üzerine etkileri konusunda binlerce araştırma yapılmış. Sonuçlara bakıldığında kimileri yararlı bulurken kimileri de fark etmediği görülmüştür.

    Folik Asit Desteği Şart!

    Kanıta dayalı tıp açısından baktığımızda ‘Folik asit’ dışında herhangi bir vitamin desteğinin özellikle infertilite tedavisi görenlerde bir yararı olduğu gösterilmemiştir. Sağlıklı beslenen ve düzgün spor yapan kişilerde vitamin eksikliği kolay kolay olmaz. Gebelik öncesi kullanılan folik asidin bebeklerde sinir sisteminin gelişimi üzerine etkisi bilinmektedir.

    Son yıllarda besin katkısı veya vitamin üreten endüstri çok büyümüş ve gerekli gereksiz birçok reklam yapılmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken konu; infertilite tedavisi gören çiftlerin düzenli ve yeterli beslenme alışkanlığıdır. Aksi takdirde zayıf veya aşırı kilolu, dengesiz beslenen çiftlerde vitamin eksikliği olacağı bilimelidir. Sağlıklı bir vücudun gebeliğe hazır olacağını unutmamak gerekir.

  • Uyku ve cinsel isteksizlik

    Uyku ve cinsel isteksizlik

    Uzmanlar, uyku bozuklukları olan insanlarda cinsel isteksizlik ve güçsüzlük belirtileri gözlendiğini açıkladı.

    Uzmanlar, uykusuzluğun hassas bir konu olduğuna dikkat çekerek, uyku problemi çekenleri uzmanlara görünmeleri konusunda uyardı. Prof. Dr. Mehmet Karadağ, günlük yaşamda insanların hayatlarının neredeyse üçte birini uyuyarak geçirdiğini anlattı.

    Yeni doğan bebeklerin günün 18-20 saatinde uyurken, erişkin insanlarda bu sürenin 4-11 saat arasına düştüğünü kaydeden Karadağ, “Anadolu’da, ‘Uyusun da büyüsün’ diye bebeklere söylenen ninnilerin altında yatan gerçeği bugün çok daha iyi anlıyoruz. Gerçekten de büyüme hormonunun en fazla uyku sırasında salgılandığını, uykunun vücudun büyüme ve yenilenmesinde, öğrenme ve bellek fonksiyonlarının gelişmesinde çok önemli bir rol oynadığını bilim insanları ispatladı” dedi.

    “UYKUSUZ KALMAYIN”

    Sağlıklı uykunun kasları gevşeterek dinlendirdiğini ifade eden Karadağ, şöyle devam etti:
    “Tüm sistemlerimiz bir bilgisayar gibi kendini test etmekte ve fonksiyonlarını yeniden düzenlemektedir. Bağırsak hareketlerimiz yavaşlamakta, karaciğer, böbrek gibi önemli organlarımız günlük streslerin etkisinden kurtulmak için fonksiyonlarını azaltmaktadır. Yapılan çalışmalarda derin uykuda, vücutta protein sentezinin, hücre mitozunun ve büyüme hormonu salgılanmasının arttığı, buna karşılık adrenalin ve kortikosteroidler gibi katabolik, yıkıcı hormonların salgısının azaldığı gösterilmiştir.”

    “UYKUSUZLUK CİNSELLİĞİ ETKİLİYOR”

    Uykuda solunum bozukluğu olan kişilerin sabah uyandıklarında yorgun kalktığını söyleyen Karadağ, “Uyku sırasında farkında olmadan nefes darlığı çekmişlerdir. Solunum eforunun yorgunluğu ile güne isteksiz ve yorgun başlarlar. Zaman içerisinde sabah baş ağrıları görülebilir. Beyin fonksiyonları berraklığını kaybetmeye başlar. Unutkanlık, isteksizlik, mutsuzluk, gerginlik ve kişilik değişiklikleri görülmeye başlar. Uykuda solunum bozukluğuna bağlı olarak gelişen depresyon, cinsel isteksizlik ve cinsel güçsüzlük önemli sosyal problemlere yol açar” dedi.

    İHA

  • Topuklu ayakkabılar ve Cinsellik

    Topuklu ayakkabılar ve Cinsellik

    Orgazm hakkındaki ilginç gerçekleri hiç merak ettiniz mi? Sevişmede “altın an” olarak bilinen orgazmın bir çok yararının dışında enteresan gerçekleri de bulunuyor.

    İşte orgazm hakkında şaşırtan gerçekler!

    Topuklular ve orgazm ilişkisi

    Christian Louboutin, İngiliz gazetesine verdiği bir röportajında “orgazm ve topuklu ayakkabıların çok fazla ortak yönü olduğu” söylemişti. Louboutin’e göre topuklu ayakkabıların seksi olmasının nedeni; bu ayakkabıların kadın ayağını, orgazm olurken aldığı şekle sokması.

    Kadınlar da erken boşalabilir

    Erken boşalma sadece erkeklerde yok. Kadınlarda erken boşalabiliyor. Erkeklerin %30′u hayatlarına erken boşalma sorunu yaşıyor. Portekiz’de yapılan bir araştırmada 18-45 yaş arasındaki kadınların %40’ı da ara sıra beklediklerinden daha önce orgazm olduklarını itiraf etti.

    Düşünerek orgazm olmak

    Düşünce gücüyle orgazm olmanız mümkün. Çılgın şarkıcı Lady Gaga bir zamanlar “Hafızamızın hislerimizle ilgili bölümü çok güçlü; bazen sadece düşünerek bile orgazm olabiliyorum” demişti. Betty Dodson’a göre bu açıklama doğru.

    Yogazm ile orgazm

    “Yogazm”, yoga yapanlar arasında son zamanlarda çok konuşulan bir konu. Yoga yaparken uyarılmak gerçekten mümkün mü?
    Seksolog Jeffre TallTrees’ın kadında orgazmı başlatan ve idrarı tutmayı sağlayan pelvik kaslarının yoga sayesinde de çalıştığını söyledi.

    Çoklu orgazm

    Cinsel ilişki esnasında çok zevk aldığınızda birden çok orgazm olmanız mümkün. Betty Dodson’a göre kadınlar orgazm sonrası ortaya çıkan otonom refleksleri de orgazm olarak algılayabiliyor olabilir.

    Orgazmın doğurmaya etkisi

    Üreme konusunda sadece erkeğin orgazm olması yeterli değil. Kadın orgazmı üzerinde araştırmalar yapan bir üniversite kadınında bu konuda çok etkili olduğunu kanıtladı. Kadının orgazm olması çiftleri hem birbirine bağlıyor hem de ebeveyn olma iç güdüsünü arttırıyor.

  • Haz dolu seks hayatının püf noktaları

    Haz dolu seks hayatının püf noktaları

    Cised onursal başkanı Dr. Cem Keçe: “Çiftler sevildiklerini, değerli olduklarını ve arzulandıklarını birbirlerine hissettirmelidir!”

    Özellikle uzun süreli birlikteliklerde, aşkı ve tutkuyu öldüren, monotonlaştıran cinsel hayat tarzından ziyade çiftin bakış açısıdır. Çünkü kadın ve erkek çift olmaya başladığı andan itibaren büyük tutkular ve cinsel tatminler yaşamaya başlar ve bu şehvet duygusuyla doyumsuz seksin kapıları ardına kadar açılır. Her şey güzel ve anlamlı giderken, ilerleyen zamanla birlikte çift kendi bedenlerini ve dolayısıyla istek ve arzularını da keşfetmeye başlar. Bu keşif bazen sancılı olabilir ve cinsel beklentilerden doğan anlaşmazlıklar yaşanabilir. Bu tür anlaşmazlıkların kör düğüm olmadan çözümlenebilmesi için Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (Cised) Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe, daha iyi bir seks hayatının püf noktalarını açıkladı…

    Altın değerinde öneriler…
    İdeal sekste kadına da erkeğe de eşit oranda sorumluluklar düşüyor. Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır. Bu sanatı icra ederken çift sadece anın tadını çıkarmalı ve beyinlerini başka şeylerle meşgul etmemelidir.

    Haz dolu seks hayatının püf noktaları…

    İşte çarpıcı öneriler:

    1- Kadının cinsel yoldan doyuma ulaşabilmesi için duygusal yönden sevildiğine, değerli olduğuna ve arzulandığına inanması gerekir. Bu erkeğin gözlerinde, sözlerinde, davranışların ve dokunuşlarında fark etmek ister. Erkek sevdiğini ve sevildiğini cinsel ilişkiyle fark edebilirken, kadın da cinsel ilişkiden haz alarak ve partnerine bu hazzı yaşatarak duygusal ihtiyaçlarını fark eder.

    2- Erkeğin kadının cinsel ihtiyaçlarının farklı olabileceğini anlaması gerekir. Çünkü bir kadına haz yaşatmak ve bu haz sonunda doyuma ulaştırmak tümüyle farklı bir konudur. Sanılanın aksine, erkeği mutlu eden her şey kadını da mutlu etmeyebilir. Bu nedenle, erkeğin partnerinin bedenini tanıması ve nasıl uyarıldığını bilmesi ve zamanla keşfetmesi gerekir. Kadının da bu keşfe yardımcı olması esastır.

    3- Kadının erkeğe yaptıkları, aslında kendisine yapılmasını istedikleridir, erkeğin bunu anlaması gerekir. Her kadın erojen bölgelerinin keşfedilmesine yönelik erkeği yönlendirmek istemez ya da bunu yapamaz. Çekingen olan bir kadının bunu ifade edebilme yolu %87 oranında “Yaptığımı yap!” şeklindedir. Bu nedenle erkek, seks sırasında kadının ne yaptığına odaklanarak, asıl istediği şeyin ne olduğunu keşfedebilir.

    4- Cinsel birleşme sırasında, öpüşme ve dokunuşlarda, özellikle klitoral dokunuşlarda yavaş hareket edilmesi önemli bir ayrıntıdır. Erkek haz almaya başladığı noktada daha da sertleşirler ve kadının bu sertlikten hoşlanacağını düşünür fakat bu her daim böyle değildir. Özellikle erkek klitoral dokunuşlarda yavaşladığı takdirde, kadın çok daha fazla mutlu olur. Bu nedenle, erkek yavaş hareket etmeli ve kadının bedeninin sesini dinlemelidir.

    5- Kadın cinsel arzularını ne kadar hissederse ve istekleri ne kadar karşılık bulursa cinsel ilişkiden ve partnerinden o kadar zevk alır. Erkek uyarıldıktan hemen sonra testosteron hormon seviyesini düşürmek için boşalmayı hedefler, ancak kadının hormonları ancak bu seviyede çalışmaya başlar. Kadının cinselliği erkeğe göre geç ve tahrik olunca başlar ve erkeğin tersine kadın gerginliğini doyuma ulaşabilmek adına muhafaza eder. Bu gerginliğin muhafıza edilebilmesi için uyarıların yüksek olması, klitoral uyarının sevişme ve cinsel bileşme süresinde devam ettirilmesi gerekir.

    6- Kadın cinsel arzularını daha derinden hissedebilme peşinde olur. Bu da cinsel ilişki süresinin kaliteli bir şekilde uzatılması anlamına gelir. Ön sevişme sırasında yapılması gereken dokunuşlar, öpüşmeler, mimikler ve hislerin dile gelmesi söz konusu olunca, karşılıklı olarak hissedebilme yeteneği de kendiliğinden yükselir. Aslında bu sadece kadın için değil erkek için de eşsiz bir zevk, sevgi ve huzur kaynağıdır.

  • Cinsel sorunlara hipnoz

    Cinsel sorunlara hipnoz

    Kamuoyunda cinsellik kadar olmasa da çok ilgi çeken, merak uyandıran; buna karşı hakkında bilinenlerin hemen tümünün yanlış olduğu başka bir konu da hipnozdur. Söz, bakış, hayal gücü yada bazı yardımcı nesneler kullanılarak telkin vb. tekniklerle oluşturulan; kişinin duygu, düşünce, algı ve bellek işlevlerinde değişikliklerin gerçekleştirilebildiği çok özel bilinç durumuna hipnoz diyoruz. Hipnoz tamamen beynin doğal ve normal işlevlerinden bir tanesidir.

    Büyü, sihir yada doğaüstü hiçbir yönü yoktur. Hipnoz sadece gevşeme ve rahatlama aracı değildir. Hipnoz bilinçaltına açılan bir kapıdır. İyi bir cinsel terapist bu kapıdan içeri girer ve cinsel hastalıklara, kötü huylara, alışkanlıklara yol açan ve çocuklukda hatta bazen doğmadan önce oraya yerleşmiş yanlış bilgileri, inançları, düşünceleri, algılamaları bulur ve değiştirir. Ayrıca eğitim almış hipnoz uygulayıcılarına hipnozitör, hipnozla cinsel terapi veya psikoterapi yapan terapistlere ise hipnoterapist denir.

    CİNSEL SORUNLARDA HİPNOZ MUCİZESİ

    Özellikle psikolojik kökenli cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde, hipnoz son derece etkili yöntemdir. Yıllardır cinselliği bir tabu sayan, ayıp, yasak ve günah kavramları tarafından kuşatan ve konuşamayan Türk insanı, artık cinsel sorunları olduğunu kabul ediyor ve çözmek için yeni çareler arıyor. Hipnozun tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de en yaygın kullanıldığı alanlardan biri de erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus, cinsel isteksizlik vb. cinsel işlev bozuklarıdır.

    Hipnoz cinsel terapide kullanılan araçlardan biridir. Hipnoz aracılığı ile bazı cinsel işlev bozukluklarının tedavi edilmesine hipnoterapi diyoruz. Cinsel terapi seansları sırasında kullandığımız tıbbi bir girişimlerden biri olan hipnoz; tek başına mucize yaratmaz. Çünkü hastayı iyileştiren bizzat hipnozun kendisi değil, hipnoz sırasında uyguladığımız değişik tedavi yöntemleridir. Yani, hipnoz cinsel terapide çok işe yarayan ve kolaylaştıran bir tedavi aracıdır. Bu anlamda hipnozu bir şırıngaya benzetmek mümkündür. Nasıl ki şırınga, iyileşmek için hastanın gereksinim duyduğu çeşitli ilaçları uygulamak için kullanılan bir tedavi aracı ve hastayı iyileştiren şey şırınga değil de içindeki ilaçlar ise; aynı şekilde hastayı iyileştiren şey bizzat hipnozun kendisi değil; hipnoz sırasında uygulanan değişik tedavi yöntemleridir.

    HİPNOZ UYKU DEĞİLDİR

    Hipnozdaki kişinin uyanıktır, hipnozitörün yani hipnoz uygulayan kişinin tüm sözlerini duyar, anlar ve hatta yargılayıp sorulara yanıtlar bile verebilir ancak farklı bir bilinç halindedir. Dıştan bakıldığında hipnozdaki kişi çok rahat ve huzurlu bir şekilde uyuyor gibi göründüğünden yüzyıllardır, hipnozun bir uyku olduğu yanılgısı yerleşmiş olarak sürmektedir. Oysa hipnoz bir uyku değildir. Hipnoz artmış bir farkındalıktır. Hipnoz, kişinin gönüllü isteğiyle, hipnoz uygulayan kişinin direktifleri doğrultusunda dikkatini toplaması, gevşemesi ve yoğunlaştırması ile gerçekleşen bir durumdur. Dolayısı ile hipnoza girmek istemeyen kişi dikkatini yoğunlaştırmayacağı ve direktiflere uymayacağı için isteği dışında hipnoza sokulamaz.

    Hipnoz sırasında kişinin kontrolü tamamen kendi elindedir. Biz cinsel terapide bilinçli hipnoz tekniğini kullanıyoruz. Yani kişi, hipnozitörün söylediği her şeyi dinler, anlar, değerlendirir ve istemediği hiçbir şeyi söylemez, istemediği hiçbir şeyi de yapmaz. Eğer, hipnoz uygulayan kişi, hipnozdaki kişiden söylemek istemediği gizli sırlarını söylemesini yada onun ahlaki ve sosyal değerlerine aykırı bir şeyi yapmasını isterse kişi bunu kabul etmez daha da zorlanırsa hipnozdan çıkar.

    Kimi insan hiç hipnoza giremezken, kimileri çok kolay kimileri ise çok zor hipnoza girerler. Kişilerin hipnoza girebilme düzeyine hipnoza yatkınlık adını veriyoruz. Hipnozun gerçekleşmesinde zeka, algılama, değerlendirme, hayal gücü ve konsantrasyon çok önemlidir. Bu nedenle de bu işlevlerin düzeyleri hipnoza yatkınlığı belirlemektedir. Hipnoza yatkınlık, bireyin kişilik özelliklerine, bilişsel işlevlerinin düzeyine ve içinde bulunduğu ruhsal durum ya da varsa ruhsal hastalığının niteliklerine göre farklılıklar gösterir.

    Örneğin, dikkat ve algılamanın ciddi düzeylerde yetersiz olduğu yada bozulduğu zeka geriliği olan kişilerin, ağır depresyon ve bunama hastalarının hipnoza girmeleri mümkün değildir. Yine karşısındakine güvenmeyen, her an kontrolü elden kaçırma yada zarar görme endişesi yaşayan, kuşkucu, aşırı titiz ya da başkalarından direktif almayı kabullenemeyen paranoid, obsesif ve narsisistik kişilik özellikleri olan kişiler hipnoza çok zor ve yüzeysel girerler. Zeki, hayal gücü kuvvetli, kolayca dikkatini yoğunlaştırabilen kişiler; hipnoza çok kolay girer, kolayca derinleşebilir ve cinsel sorunlarına çok daha kısa sürede çözüm bulabilirler.

    HİPNOZDAN ÇIKAMAMA GİBİ BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

    Hipnoza alınan herkes seans sonunda hipnoz uygulayan kişinin direktifleriyle hipnozdan çıkabilir. Diyelim ki hipnoz sırasında hipnozitör çeşitli nedenlerle kişiyi hipnozdan çıkartmadan odadan ayrıldı. Hipnozitörün uzaklaştığı süre ve mesafeye bağlı olarak bir süre sonra hipnoz kendi kendine sona erer. Yani hipnozdan çıkamama gibi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca iyi ve tecrübeli bir hipnozitör televizyon başında izleyenleri veya telefonda karşı taraftakini hipnoz yapabilir. Hastanın hipnoza girmek için hipnozitöre ihtiyacı vardır, ancak çıkmak için değil.

    VAJİNİSMUS ve ERKEN BOŞALMAYA HİPNOZLA ÇARE

    Hipnozla cinsel sorunların tedavisinde hastalığın öznelliğine ve hastanın durumuna göre seansların uzayabilir. Hipnozla en kolay tedavi edilen cinsel sorunların başında erken boşalma ve vajinismus, en zor tedavi edilenlerin başında ise cinsel kimlik bozuklukları gelmektedir. Hipnoz cinsel yaşamın renklendirilmesinde de büyük yarar sağlayabilir. Cinsel isteksizlik duyanlar, korku nedeniyle ve acı nedeniyle ilişki kuramayan vajinismuslu kadınlar, erken boşalıp partnerini tatmin edemediği için suçluluk duyan erkekler, hipnozun etkisiyle normale dönebilirler. Ayrıca hipnoz iktidarsızlığın cinsel terapisinde çok yoğun olarak tercih edilmektedir.

    KADINLARDA CİNSEL İLİŞKİYE GİREMEME – VAJİNİSMUSTA HİPNOZ

    Kadında cinsel ilişkinin olduğu anatomik bölgeye vajen adı verilir. Vajenin etrafındaki kasların kasılması, tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku ve panik hali, kadının bacaklarını sıkıca kapatması ve elleriyle eşini itmesine yol açan, istemsiz bir şekilde yani kadının kontrolü dışındaki bilinçdışı vajinal kasılmalara vajinismus denir. Halk arasında evli bakireler, tamamlanmamış evlilik veya cinsel fobi, tıp literatüründe cinsel işlev bozuklukları sınıflamasında ise cinsel ağrı bozukluğu da denilir ve hipnoz destekli cinsel terapi ile %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır.

    OTOHİPNOZ – KENDİ KENDİNE HİPNOZ

    Otohipnoz kişinin kendi kendini hipnotize etmesidir. Bunun için hastamız hipnotik transta iken hastamıza -sen benim seninle olduğumu ve sana yaptığım gibi sana hipnoz için verdiğim önerileri düşünerek kendi kendini hipnotize edeceksin. Sana vermiş olduğum ve senin kendi kendine verebileceğin aynı uyanma telkinlerini verebileceksin ki otohipnozdan uyanmama korkusuna sahip olmana gerek kalmasın. İlave olarak sizin otomatikman uyanabilmeniz için biri sizin yanınızda olmalı yada başka bir kişi hipnotik durum esnasında size gereklidir. Bunun için sağ elinin başparmağını avuç içine, diğer dört parmağını da onun üzerine kapatıp hafif bir yumruk yapacaksın. Bu esnada gözlerini kapatacaksın ve sorunun hakkında kendi kendine telkin vereceksin.

    Artık kendi kendinin hipnozitörü oldun. Gerektiği hallerde ve yerde ototelkini kullanıp rahatlayabilirsin. Ancak bu kendi talebin ile ilgili hazırladığın telkinler doğrultusunda uygulayabileceksin. Onun dışında kullanmayacaksın. Ortalama tedavi süren 3-5 seans arasındadır- telikinini veririz. Otohipnozu başarmak için kullanılan daha az yaygın yollar veya metodlar da vardır. Bunlar, kasetçalar ile hastayı hipnotize ederek tedavi etmek, tedavi edici öneriler veya telkinler ve kendi yönteminizle uyanmak gibi çeşitli metodları içerisine alır. Hipnoz sonrasında hasta kaset çalacak ve daha sonraki hayali durumlarda hasta kendi kendine hipnotik duruma girebilecektir. Yazılı telkinlerle ve aynı yolun uygulanmasıyla bu başarılmıştır.

    HİPNOZUN YAN ETKİSİ YOK

    Hipnoz insanlık tarihi kadar eski ve güvenilir bir yöntemdir, bir şifa, huzur ve başarı aracıdır. Bilimsel bir yöntemdir. Ancak yine de farklı bir varoluşla kişinin kendisi hakkında bilinmeyenleri öğrenmesinin bir yolu olan hipnozun ehil ve deneyimli kişilerce yapılması gerekir. Çünkü biz hipnozu insanları uyutmak için değil aksine gizli gerçeklere yandırmak için kullanırız. Hipnoz öze dönüştür. İçsel ve öz kaynaklarımızın eczaneniz olarak kullanılmasıdır.

    CİNSEL SAĞLIK, MUTLULUK VE BAŞARI İÇTEN KAYNAKLANIR

    Hipnoz sanılanın aksine başkalarının davranışlarını yönetmek ya da kendi iradelerine aykırı bir biçimde davranmalarını sağlamak amacı ile kullanılmaz. Hipnoz herkesin en olumlu yanları ile isteklerini gerçekleştirmesine izin veren öz benliğimizi idrak etmemizde ve doğal ahengi engelleyen duygusal sınırlarımızı yok etmede etkili olur. Cinsel birçok sorun ve rahatsızlık içsel kavram ve inançlarımızın bir sonucudur ve bir çözüm bulma girişimidir. Eğer en içsel duygularımızı ve inançlarımızı tanımaya, kabul etmeye ve değiştirmeye gönüllüysek, cinsel sorunlarımıza daha yapıcı çözümler bulabilir ve rahatsızlıktan tamamen kurtulabiliriz.

    Cinsel sağlık, mutluluk ve başarı daima içten kaynaklanır. Düzenli bir şekilde içsel kaynaklarımızla bağlantı kurduğumuzda iç benliğimizin dikkatimizi çekebilmesi için bizi hasta etmesine gerek kalmaz. Bu bakımdan hipnoz aslında hastalığı doğrudan tedavi etmez, hastanın telkin alma ve kabul etme yetisini arttırır. Ayrıca cinsel hastalıkların altında yatan faktörleri belirlememize yardımcı olur. Çünkü bilinçaltına atılan bir olay, hipnoz seansı sırasında birden akla gelebilir. Bu da özellikle insanın doğal dengelerini yeniden kurmasını sağlayarak, cinsel sorunların çözümüne katkıda bulunur.

    ERKEN BOŞALMADA HİPNOZ

    Erken boşalan kişi genellikle o an geldiğinde kendini tutamadığını söyler. Hipnoz destekli cinsel terapi ile erken boşalma %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır.

    KADINLAR HİPNOZA DAHA YATKIN

    Özellikle kadınlar hipnoza daha yatkındır. Çünkü kadınların üzerinde var olan toplumsal, ailevi ve dini baskılar nedeniyle cinselliği çok daha az konuşur ve yaşarlar. Bu nedenle hipnoz seanslarında kendi cinsellikleri yeniden keşfedebilirler ve sorunlarına erkeklere göre daha kolay çözüm bulabilirler.

  • Ağrılı cinsel ilişki

    Ağrılı cinsel ilişki

    Ağrılı Cinsel İlişki veya Disparoni, cinsel birliktelik sırasında kadının yüzeyel olarak vajina girişi veya daha derin kasık bölgesinde ağrı, acı, batma veya yanma hissetmesidir.

    İlk cinsel birliktelik den itibaren Disparoni gelişebileceği gibi, cinsel birliktelikden yıllar sonra da ağrılı cinsel ilişki oluşabilir.

    Toplumumuzda cinselliği çoğunlukla bir görev olarak gören kadınlarımız, disparoni şikayeti olsa da bu nedenle doktora başvurmayı pek gerek görmezler. Bu yüzden disparoninin hangi sıklıkda görüldüğüne dair elimizde net bir bilgi yoktur. Ancak son yıllarda cinselliğe bakış açısının yavaş yavaş değişmesi ile birlikte kliniklere ağrılı cinsel ilişki şikayeti ile gelen hasta sayısında da bir artış izlenmektedir.

    Ağrılı cinsel ilişkisi olan bir kadın öncelikle jinekolojik muayene ile değerlendirilmelidir. Cinsel birliktelik sırasında oluşan ağrı, penisin vajinaya giriş bölgesinde ise Yüzeyel Disparoni olarak değerlendirilir. Derin Disparoni ise penis vajinanın daha ilerisindeyken, daha çok kasık bölgesinde hissedilir. Bu hastalarda genital bölgenin anatomik bozukluk veya enfeksiyonları öncelikle araştırılmalıdır. Karşılaşılan en sık Disparoni nedenleri şunlardır:

    • Vajina veya vulvar bölge enfeksiyonları, Bartholin absesi, genital uçuk veya siğiller.

    • Kızlık zarı veya vajina giriş bölümünde doğumsal anatomik darlıklar: Kalın kenarlı veya septalı kızlık zarı veya vajinanın normalden kısa olması.

    • Vulvar vestibulit sendromu.

    • Menopoz döneminde östrojen hormon eksikliğine bağlı vajinal sekresyonların azalması, vajinal kuruluk ve doku harabiyeti.

    • Rahim sarkması, mesane sarkması (sistosel) veya vajina arka duvarının sarkması (rektosel).

    • Cinsel ilişki sırasında kullanılan prezervatife karşı gelişen alerjik reaksiyon.

    • Endometriozis hastalığına veya pelvik bölgede daha önceden geçirilen operasyonlara bağlı gelişen yapışıklıklar.

    • Doğum sonrası veya vajinal yoldan geçirilen bir cerrahi operasyona ait dokuların kötü iyleşmesi.

    • Vajina, vulva veya diğer pelvik organlara ait tümöral yapılar.

    • Cinsel birlikteliğe tam hazır olmadan ilişkiye girmek: Ön sevişmenin uzun tutulduğu cinsel birlikteliklerde vajinal sekresyonlar daha fazla olacağı için vajinal kuruluk ve iritasyon daha az olacaktır.

    • Anüs, rektum bölgesine ait kronikleşmiş hastalıklar: Anal fissür, fistül, hemoroid, kronik inflamatuar barsak hastalıkları veya kabızlık.

    • Psikolojik sorunlar, cinselliğe ait kötü tecrübeler, cinsel yaşamla ilgili mitler, vajinismus.

    Ağrılı cinsel ilişki şikâyeti olanlarda tedavide esas olan ağrının nedenini ortaya koyabilmektir. Daha sonrasında alt da yatan nedene yönelik uygun tedaviler, cerrahi, medikal veya cinsel terapiler planlanabilir.

    Cinsel ilişki sırasında ağrı, kadında cinsel doyumda azalma ve cinsel ilişki sıklığında azalmaya zemin hazırlar ve zaman içinde cinsel isteksizlik gelişir. Bu durum giderek cinsel birliktelik de çiftlerin her ikisi için de sorun olmaya başlar.

    Bu yüzden eğer sizin de cinsel ilişki sırasında ağrınız varsa artık daha fazla ertelemeyin, hemen doktorunuzla görüşün!