Etiket: cinsel yaşam

  • Doğumdan Sonra Seks İçin Öneriler

    Doğumdan Sonra Seks İçin Öneriler

    Doğumdan sonra seks önerileri ile daha mutlu olabilirsiniz. Çoğu çift için, çocuklarının doğumu heyecanla beklenen bir andır; ancak aynı zamanda hayatlarını büyük ölçüde değiştirir.

    Doğumdan hemen sonraki dönem özellikle zor geçmektedir.
    Cinsel arzuda azalma, kadının kendini tamamen bebeğe adamasını sağlayan doğal kuvvetlerin bir sonucudur.

    Doğumdan Sonra Seks Önerileri

    Çiftler, doğumdan hemen sonraki birkaç ayda cinsel ilişkinin şahane geçmeyeceği fikrine alışmalı. Buna hazırlıklı olun, en önemlisi de sabır gösterin. Aşağıdaki yöntemleri düşünmekte fayda var….

    doğum sonrası seks
    doğum sonrası seks hayatı

    Kendinizi cinselliğe kapatmayın

    Doğumdan sonra eşinizle fiziksel birlikteliğinizi korumanız, her zamankinden çok önem taşıyor. Sevgili olarak kalın , buna zaman tanıyın ve kendinizi adayın. Hayatınızın bu yönü ölürse, ilişkinizin ölmesine de izin vermiş olursunuz. Doğumdan sonra cinselliğinize nasıl sahip çıkacağınızı öğrenmek için okumaya devam edin.

    İlk altı haftadan sonra yorganın altında

    Doğumdan sonra, vücut ağrır ve iyileşmek için zamana ihtiyacı vardır. Doğuma katılan organların önceki konumlarına dönmesi için ortalama otuz gün gerekmektedir. Altı haftadan sonra, rahim doğumdan önceki boyutlarına döner, vajinal kasların kasılma düzeninin iyileşmesi bir yıl boyunca sürecektir.

    Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Doğum yapan bir kadın doğumdan sonraki altı hafta boyunca dinlenmelidir, bu aynı zamanda jinekologdaki doğum sonrası ilk check-up randevusuna denk gelir. Altı haftadan sonra da cinselliğe hazır olmayabilir, özellikle de hâlâ acı hissediyorsa. Eğer kadın fiziksel ve duygusal olarak hazır değilse, kendini cinsel ilişkiye zorlamaması çok önemlidir, eşi de bu konuda aynı şekilde davranmalıdır.

    En başa dönün- mastürbasyon ve okşama

    Şefkatinizi başka şekillerde de gösterebilirsiniz (mastürbasyon ve okşama gibi)- hatta bu arzulanır bir şeydir! Bir kadın vücudunu dinlemiyorsa, iyileşme ve cinsel hayata dönme sürecini uzatacak bir duygusal (korku, direnç) veya fiziksel kapanma (vajinal kuruma) deneyimi yaşayabilir.

    Erkekler, dikkat: destek olun, teşvik edin, anlayış gösterin

    Eğer erkek kadına destek oluyorsa, onu cesaretlendiriyorsa ve cinsel arzu eksikliğinin geçici olduğunu anlıyorsaherşey daha kolay olur. Tabi ki bazı durumlarda bir uzmandan yardım almak gerekir: karşılıklı arzu ve dikkate rağmen cinsellikten korku duyuluyorsa, acı hissi devam ediyorsa veya penetrasyon imkansız hale geldiyse, vs.

    Doğumdan sonraki ilk cinsel deneyiminizi aşağıdaki yöntemlerle kolaylaştırın.

    • Su bazlı bir kayganlaştırıcı kullanabilirsiniz,
    • İkinize de uyan, ancak özellikle kadın için uygun olan pozisyonlar seçmelisiniz (kadınlar kalça üzerinde veya erkek üzerindeyken hızı ve derinliği ayarladıkları için daha kolay olabilir.)
    • Kendinize özen gösterin ve öz-saygınızı geri kazanmaya çalışın.

    Acele etmeyin- önsevişmeye özen gösterin

    Özellikle de siz cinselliğe hazırsınız diye veya karşınzdaki mutlu olsun diye acele etmeyin. Önsevişmesiz, hızlı cinsel ilişki acı verici olabilir, çünkü doğumdan sonra vajina hassas ve kurudur, o yüzden yavaş yavaş ve hassas bir şekilde başlayın.

    Eğer sorun uykusuzluksa…

    Bebeğinizin uyuduğu veya yorgun olmadığınız bir zamanı seçin. Spontan olun. Sevecen olmak için doğru yer yatak odası, doğru zaman gece olmayabilir. Hamilelik öncesinde olduğu gibi aşk hayatınıza renk katın. Unutmayın: Emzirmeniz gebe kalma ihtimalini ortadan kaldırmaz, o nedenle doğum kontrolüne özen gösterin – tabi eğer bir çocuk daha istemiyorsanız!

    Sezaryenden sonra dikkat etmek gerekir

    Cinsel ilişkiye girilmemesi gereken süre içinde belli ölçüde dinlenmek gerekir.Bu dönem rahmin asıl boyutuna dönmesine, rahim ağzının kapanmasına kadar sürer, aksi takdirde ilişki iltihaba neden olabilir.

    Eğer sezaryen yöntemle doğum yaptıysanız ve yara hâlâ yumuşak ve hassas ise, yaraya temas edilmeyecek bir pozisyon seçin (oturarak, yan durarak). doğum vajinal yoldan gerçekleşmemiş olda da, hormon değişimlerine bağlı olarak acı hissedilebilir.

    Yeni anne olanlar kendileri için ne yapmalıdır

    Bebek uyurken, siz de dinlenmelisiniz:bebek uyuduktan sonra bir iki saat boyunca temizlik veya iş yapıyorsanız, sadece enerji kaybedersiniz. Bebek uyandığında yorgun ve huysuz olursunuz.

    kitap okumaya, müzik dinlemeye, rahatlatıcı bir banyo yapmaya vakit ayırın veya başka yollarla rahatlamaya çalışın.

    Kendinizi ihmal etmeyin ve kişisel bakımınıza özen gösterin. Çocuk doğurdunuz ve kilo aldınız diye eşofmanla saç baş dağınık gezmenizin alemi yok. Kendinize ne kadar bakarsanız, kendiniz ve eşiniz için o kadar çekici olursunuz.

    Açık havada mümkün olduğunca çok vakit geçirin, bebeğinizi de yanınıza alın veya ona bakacak biri varsa yalnız dolaşın. Günde en az onbeş dakikanızı eşinizle konuşmaya ayırın. Konuşun- ama sadece bebeğinizden bahsetmeyin. Ev işlerini en aza indirin;daha sonra bu işleri çok yapacaksınız zaten. Eve gelen misafirler sizi yoruyorsa ziyaretleri de azaltın. Doğum Sonrası Cinsel Yaşam için forum konumuza göz atabilirsiniz.

  • Kadın prezervatifleri hakkında bilmeniz gereken 7 şey

    Kadın prezervatifleri hakkında bilmeniz gereken 7 şey

    Kadın prezervatifleri son zamanda en çok aranan şeylerden biri oldu! Peki, halen çoğu kadının bilmedi bu prezervatif türleri tam olarak nedir ve nasıl kullanılır? İşte bu soruların cevabı

    Her ne kadar yeni bir haber olmasa da kadınların çoğu “kadın prezervatifinin” varlığından bile haberdar değil. Son zamanlarda giderek popüler olmaya başlayan bu koruyucular hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz bilmiyoruz ama her bir kadının mutlaka bu “kadın prezervatifleri” hakkında öğrenmesi gereken şeyler var.

    DAHA KOLAY ORGAZM OLMANIZI SAĞLIYOR!

    Kadın prezervatifleri (condom) lateks olmayan nitrilden üretildikleri için vücut sıcaklığıyla ısınabilirler. Bu şekilde kadınlar normale nazaran daha hızlı orgazm olabiliyorlar.

    HER İKİ TARAF DAHA ÇOK ZEVK ALIR

    Cinsel ilişki esnasında prezervatifin dış halkası klitorise çarparken iç halkada penis başını uyaracaktır. Yani kadın prezervatifleri sayesinde seks esnasında her iki taraf da daha çok zevk alır.

    TAKMASI VE KULLANMASI ZOR MU?

    Kadın prezervatiflerini ilk kez görünce takması zor gibi durabilir. Ama bu durum aslında çok farklı. Çünkü kadın prezervatifini ayakta, yatarak, oturarak istediğiniz pozisyonda rahatça takabilirsiniz.

    KÜRESEL KADIN PREZERVATİF GÜNÜ

    Size bu bilgi biraz ilginç gelebilir ama bu kadar kadın prezervatifleri hakkında konuşup da böyle bir “eşya”nın gününü hatırlatmadan olmaz. Evet Uluslararası kadın kondomları günü olarak belirlenmiş bir gün var; Uluslararası Kadın Prezervatif Koalisyonu 2012’de, 16 Eylül tarihini “Küresel Kadın Prezervatif Günü” ilan etmiştir.

    KADIN PREZERVATİFİ NEDİR? NASIL KULLANILIR?

    İstenmeyen gebelikten ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için kullanılan, kadınların vajinal kanalına yerleştirerek kullanabileceği lateks ya da poliüretandan yapılmış kese şeklindeki cinsel sağlık ürünüdür. Femidom (‘female condom’un yani kadın prezervatifinin kısaltması) olarak da bilinir.

    Erkek prezervatifi lateksten yapılırken, artık çoğu kadın prezervatifi poliüretandan yapılıyor. Bunun sebebi, poliüretanın ısı iletebilme özelliğine sahip olması. Bu özelliği ile kadın prezervatifi vajina duvarlarına tutunabiliyor ve ısıyı yüksek oranda geçirerek ilişki sırasında kondomun varlığı çok az hissediliyor.

    Kadın prezervatifi silindir biçiminde ve halkası olan iki ucu var. Kapalı olan uçtaki halkanın görevi, rahim ağzını sarmak. Açık uçtaki halka ise vajina girişinin etrafına tutunarak, cinsel hastalık bulaştıran, siğil oluşumuna sebep olan virüslere karşı koruma sağlıyor.

    Kadın prezervatifi
    Kadın prezervatifi

    17 cm’lik kadın prezervatifi cinsel ilişkiden sekiz saat kadar önce vajinaya yerleştirilebiliyor Cinsel ilişki sırasında ihtiyaç duyulan kayganlığı sağlayan bir yapıya sahip. Ancak kayganlaştırıcı yağ da kullanabilirsiniz.

    Kadın prezervatifi vajinaya doğru yerleştirilirse ve ilişkiden sonra gerektiği biçimde çıkarılırsa yüzde 99 oranında gebeliğe karşı koruma sağlıyor.

    Kadın prezervatifi, erkek prezervatifi ile kıyaslandığında bazı avantajlara sahip. Mesela erkek prezervatifi gibi penis üzerinde sıkışmışlık hissi yaratmıyor. Ayrıca ısıyı ileten malzemeden üretilmiş olması, penisin sıcaklığını hissetmeye izin veriyor.

    İlk kadın prezervatifi 1980’li yıllarda Danimarkalı Lasse Hessel tarafından tasarlandı ve 10 yıl kadar sonra Fransa’da geliştirildi.

  • Cinsel takıntılar ve kurtulma yollları

    Cinsel takıntılar ve kurtulma yollları

    Cinsel takıntılar ve kurtulma yollları … Takıntılar (obsesyonlar), istem dışı akla gelen, kişiyi rahatsız eden, tekrarlayıcı ve zorlayıcı düşünceler, duygu veya dürtülerdir. Kişi çoğunlukla obsesyonunun mantıksız olduğunun farkındadır ancak yine de zihninden atmakta zorlanır. Çoğunlukla takıntılara kompülsiyon(zorlantı) dediğimiz bazı davranışlar eşlik eder. Kompülsiyonlar, kişinin takıntısından kaynaklanan sıkıntıyı gidermek için ona istinaden yaptığı veya yapmak zorunda hissettiği tekrarlayan davranışlar veya düşüncelerdir. Bu nedenle hastalık obsesif-kompülsif bozukluk olarak tanınır. Ülkemizde 2 milyon kişinin obsesif kompulsif bozukluğa (OKB) sahip olduğu belirtiliyor. Toplumda görülme sıklığı %4-5 olsa da, İstanbul da bu oran %7-8 (yaklaşık 250 bin kişi) olarak açıklanıyor.

    Cinsel takıntılar ve kurtulma yollları

    Takıntılar

    En çok rastlanan obsesyon bulaşma (herhangi bir hastalık veya tiksinilen bir nesneye temas vb.) ve bundan dolayı ortaya çıkan temizlenme kompülsiyonudur. Aşırı el yıkama bazen derinin tamamen tahrip olmasına dahi yol açabilir; kişi günün büyük bir kısmını yıkanarak veya bulaşma korkusuyla dışarı çıkmayıp kendini izole ederek evde geçirebilir. Sıklıkla rastlanılan bir diğer takıntı şüphe (ocak açık mı?, kapı kilitli mi?, her şey yerli yerinde mi? hata yaptım mı?) dir. Bu şüpheler ise kontrol kompülsiyonuyla beraberdir. Örneğin kapının kilitli olup olmadığını kontrol etmek için defalarca eve geri dönülebilir, ışığın açık kalıp kalmadığını kontrol için defalarca yataktan kalkılabilir veya verilen bir işi hatasız yapıp yapmadığından emin olmak adına aynı yazı yüzlerce kez kontrol edilebilir, bazı sözlerin söylendiğinden emin olana kadar defalarca tekrar edilebilir. Bunların dışında birçok obsesyon olabilir, örneğin cinsel, dini takıntılar (günahkar mıyım, değil miyim?), kötülük veya kötü bir şey yapacağından korkma takıntısı, kontrolü kaybedebileceğinden korkma, her şeyin yerli yerinde ve düzgün(simetrik) olması takıntıları da sık görülen takıntılardandır.

    Takıntılı kişilerde evlilik oranları daha düşüktür ve bu kişilerin sürekli ilişki kurmada yaşadıkları güçlükler, cinsel deneyimlerinin kısıtlı olmasına neden olmakta ve cinsel doyumsuzluk yaşamaktadırlar.

    Cinsel takıntılar ve kurtulma yollları | 1

    Cinsel Takıntılar

    Takıntılı kişiler cinsel obsesyonlar konusunda çok yoğun sıkıntı, endişe, utanç duyarlar. Çünkü istemedikleri düşünceler istem dışı, olmadık zamanlarda aklılarına gelir ve kontrol edemezler. En yoğun görülen cinsel obsesyonlar:

    Cinsel yolla hastalık bulaşabilir kaygısı; kişi partnerinden yada ilk defa görüşüp cinsel ilişki yaşadığı yada yakınlaştığı durumlarda aids (hiv) yada cinsel yolla bulaşan diğer hastalıklara yakalandığı şeklindeki gerçek dışı düşünceler içerisine girer. Defalarca test yaptırsa da, ilişki esnasında korunmuş olsa da, olabilecek bütün olasılıkları çürütse de hastalık kapmadığına inanmakta zorluk çeker. Yada hastalık bulaşır endişesiyle ilişkiden ve cinsel eylemlerden tamamen uzak kalır.

    Eşcinsel olma ya da olduğunu düşünme; özellikle kimlik gelişiminin tamamlandığı inişli çıkışlı duygu durum ve davranışların sergilendiği ergenlik döneminde çok sık rastlanır. O dönemde çok sık lakap takma ve alay edilme gibi davranışlarla eğlenen gençler, obsesif kişilerde çok ağır etkiler bırakır. Özellikle erkek yada dişi kimliği üzerine vurgu yapılan, küçümsenen, “sen ne biçim erkeksin”, “topsun”, gaysin”, “lezbiyensin” gibi söylemlere maruz kalanlarda tamamlanmamış kimlik zarar görür ve kendi cinsel kimliğinden şüphe duymaya başlar. Akabinde de kendine kanıtlar arar, her bulduğu kanıtı kullanarak kendi kendini etiketler. “Zaten küçükken hep kızlarla oynardım”, “Kızlar benden hoşlanmıyor, beğenmiyor, hiç kız arkadaşım olmadı” gibi içsel konuşmaları kanıt olarak kullanır. Ayrıca çocukluk, ergenlik döneminde taciz, cinsel içerikli oyunlarda hemcinsi ile fiziksel bir yakınlaşma varsa “ben eşcinselim” obsesif düşüncesi pekişir. Bu düşünceye sahip kişiler hemcinsleriyle arkadaşlık yapmaktan kaçınabilir “ya ondan hoşlanıyorsam, hoşlanırsam” düşüncesiyle. Bazıları da kendine eşcinsel olmadığını kanıtlamak için o tarz eğilimlerde olanlarla yakınlaşır, ilişki yaşar. Cinsel dürtünün yoğun olduğu bu yaşlarda “haz” ile eylem birleşince “hemcinsimle sex yapmaktan yada yakınlaşmaktan zevk olayorum öyleyse ben zaten eşcinselim” diyerek cinsel kimlik karmaşasına girer.

    Yakınlarına karşı cinsel arzu duyma ya da aklından geçmesi kaygısı; obsesif bir erkeğin annesi yada kız kardeşiyle ilgili aklına gelen cinsel istek ve düşünceler, yada kızın babası veya erkek kardeşiyle alakalı cinsel düşünceleri, babanın veya annenin çocukları ile ilgili cinsel düşünceleri “sarılırsam uyarılırmıyım” endişeleri gibi normalde olmaması gereken kontrol edilemeyen obsesyonlar. Kişide çok yoğun utanç, suçluluk ve sıkıntı hissettirir. En yakınlarından uzak durmalarına, kaçınmalarına neden olur.

    Sperm bulaşırmı korkusu; sperm bulaşmış iç çamaşırının makine da yıkanırken annesi veya kardeşinin çamaşırlarına da bulaşır hamile kalırlarsa korkusu, veya masturbasyon yaptıktan sonra elini yıkamasına rağmen hala elinde sperm kalıntılarının kalabileceği ve birine temas ettiğinde onun hamile kalacağına ilişkin kaygılar.

    Cinsel ilişki esnasındaki kaygılar; cinsel ilişki esnasında haz ve zevke odaklanma yerine kişinin aklına gerçeklikten uzak kaygı verici düşünceler gelir. “Ya çişimi tutamazsam”, “gaz çıkarırsam”, ereksiyon sorunu yaşarsam”, “gülünç duruma düşersem” gibi düşünceler çok fazla görülür.

    Sapık olma korkusu; kendini kontrol edemeden “birine tecavüz edermiyim”, “tecavüzcü yada pedofili olurmuyum” kaygıları istem dışı akla gelir. Bu düşünce karşısında kişiler o kadar çok suçluluk, utanç ve gerilim hisseder ki kendini toplumdan soyutlayabilir.

    Cinsel Takıntılar İlişkileri Olumsuz Etkiler

    Takıntılarda özellikle kişiyi rahatsız eden düşünce ve imgelerde cinsel temaların yapılan araştırma sonuçlarında %30-35 düzeyinde olduğu görülmüştür. Bu cinsel obsesyonlar bireylerin ahlaki değerleri ile çatışmaktadır. Obsesyonlar ve kompulsiyonlar düşmanlık, şiddet ve cinsellik içeren dürtülerin bastırılması ve takibinde gelişen savunma düzenekleri zemininde değerlendirilebilir ve hastaların yaşamında cinsel ilişkiler ve evlilik alanında gözlemlenebilir. Bireyin kontrole yönelik tutumu, başarısızlık korkusu ile cinsellikten kaçınmayla sonuçlanabilir. Obsesif kompulsif semptomlarında bireylerin evlilik ve cinsel yaşamlarında sorun oluşturabilmekte ve bu belirtilerin cinsel yakınlık kurulmasına engel teşkil edebilmektedir.

    Obsesif kişilerde gözlenen hastalık bulaşma korkuları ve cinsel salgılardan kaçınma cinsel doyumsuzluğa neden olmaktadır. Monteiro(1987), Obsesif kompulsif örüntüye sahip kişilerde yaptığı bir çalışmada kadın hastaların yaklaşık %9 oranında anorgazmi (orgazm olamama) bulunduğu, %22’sinin cinsel istek fazı ile ilişkili sorunlar yaşadığını, erkekler de ise %25 oranında istek azlığı, %12 oranında ise erken boşalma olduğunu, %6’sında ise sertleşme bozukluğu bulunduğunu ortaya koymuştur ve bu kişilerin %39’unda cinsel doyumsuzluk saptamıştır.

    Cinsel Takıntıların Nedenleri Nelerdir?

    Cinsel takıntılar, obsesif kompulsif bozukluğunun çok görülen türlerindendir. Bir kaygı bozukluğu sonucu olduğu için nedeni de çocukluk döneminde maruz kaldığı çevresel etkenlerden kaynaklanır. Daha çok;

    Biyolojik etkenler; serotonin eksikliği gibi,

    Çok titiz ve aşırı kuralcı ebeveyn tutumları; baskı, suçlanma vb.

    Kaygılı ve korumacı ebeveyn tutumları,

    Çocuğun yetiştiği çevrede birinin benzer örüntüler göstermesi,

    Bilinçdışı çatışmalar,

    Gelişim evresinde maruz kalınan travmalar neden olsa da, daha çok stres ve gerginlik durumlarında ilerleyen yaşlarda ortaya çıkar.

    Özellikle cinsel takıntılar suçluluk ve günahkarlık duyguları karşısında ödenen bir bedel gibi kendini gösterir. Bu takıntıları yaşayan kişi genelde ahlaki değerleri yüksek, daha tutucu bir ortamda yetişmiş kişilerdir. Değer yargılarına ters düşen bir düşünceyle boğuşmak kendilerine ödettikleri ağır bir cezadır.

    Cinsel Takıntıların Tedavisi

    Bir düşünce hastalığı olduğu için, düşünce bozukluklarının terapi sürecinde çalışılması ve düzeltilmesi gerekir. Tek başına kişinin bu sorunun üstesinden gelmesi çok zordur. Bu konularda deneyimli bir psikoterapistin rehberliği kişiyi güvende hissettirir ve iyileşmesini kolaylaştırır. Tedavisi zor olan OKB uzun bir süreç gerektirir. Psikoterapi ve ilaç tedavisinin birlikte olması daha iyi sonuçlar doğurmaktadır. Seçilecek psikoterapi yöntemi için sorunun nedenselliğinin, tetikleyicilerinin, gelişim sürecinin iyi anlaşılması ve analiz edilmesi gerekir. Sonrasında yapılan psikoeğitimsel seanslar tedavi süresini kısaltmaktadır. OKB vakalarında bütüncül terapi yöntemleri daha etkili sonuçlar vermektedir.

    Bilişsel davranışçı terapinin hipnoz, emdr, eft gibi bazı tekniklerle kombine uygulanması tedavi başarısını artırmaktadır. Bilinç dışı çatışmalara bağlı durumlarda daha uzun süre çalışılması içsel çatışmaların terapistle kurulan ilişkiyle çözülmesi gerekir.

    Feyzullah ALPMAN

    Uzm. Klinik Psikolog/Psikoterapist

  • Cinsel İsteksizliğin Nedenleri

    Cinsel İsteksizliğin Nedenleri

    Her ne kadar özel bir konu olsa da birçok evliliğin bitmesine neden olan cinsel isteksizliğin nedenlerini hiç merak ettiniz mi?

    Evlilik hayalleri kuruyorsunuz ve bir gün sevdiğiniz erkekle evleniyorsunuz ya sonrası? Sonraki süreçte birçok evli çiftte cinsel isteksizlik sorunu yaşanıyor. Ve tüm kurduğunuz hayaller bir anda kötü bir izlenime dönüşüyor. Cinsel yaşamdaki her sıkıntı normal yaşantınıza yansıdığından dolayı evlilikler risk altına giriyor. Kendisinde cinsel isteksizlik belirtisi sezen çiftler bunu karşılıklı olarak konuşmaları gerekir.

    Cinsel hayatınızda keyif almadığınızda ve karşı tarafa sürekli olarak ret cevabı verdiğinizde ilişkinizde ciddi sorunlara neden olur. Bunun önüne geçmek için iletişim kurmanız çok önemli. Bu reddetmeleri sürekli olarak tekrarladığınızda karşı tarafta size ve evliliğe karşı güven sorunu oluşur.

    Cinsel İsteksizliğin Nedenleri | 2

    Cinsel uyumsuzluğun sonucu

    Eğer partnerinize karşı cinsel uyumsuzluk sorunu yaşıyorsanız bu zamanla cinsel isteksizlik boyutuna taşınır. Cinsel uyumsuzluğu içinizde yaşadığınızda ileriye gitmiş boyutunda cinsel isteksizlik yaşamanız kaçınılmaz.

    Haz alamama durumu

    Eşinizle ilişki yaşadığınızda aldığınız hazzı mastürbasyon yaptığınızda aldığınız zevkten daha az yaşıyorsanız cinsel isteksizliğin sizde var olduğunu gösterir. Cinsel uyumsuzluğun sonucu olarak ortaya çıkan cinsel isteksizlik sorunu en sık kadınlarda görülür. Ve bu durum zamanla ilişkiden tiksinme boyutuna kadar gider.

    Erkeklerde ise bu sorun başarısızlık korkusu, performans kaygısı yaşayarak kendini gösterir. Bu sorunun çoğunluk grubunu oluşturan kadınlar evlilikle ilgili yaşadıkları sorunları cinsel yaşama taşımalarından dolayı yaşadıkları görülür.

    Cinsel İsteksizliğin Nedenleri | 3

    Cinsel isteksizliğin nedenleri

    -Kadınlar kültürel tutumlarından dolayı ilişkilerinden keyif almayabilir.

    -Geçmişte yaşadığı taciz, tecavüz gibi olumsuz şeyler yaşadıysa isteksizlik olabilir.

    -Gebe kalma korkusu cinsel isteksizliğe iten en sık nedenlerden.

    -Cinsellikten hoşlanmalarına rağmen cinsel birliktelikten kaçınma eyleminde olma.

    -Cinsel ilişkinin görev haline gelmesinden dolayı olabilir.

    -Depresyon veya epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar ve az da olsa doğum kontrol haplarının etkisi var.

  • Kadınlarda En Çok Görülen Cinsellik Sorunu

    Kadınlarda En Çok Görülen Cinsellik Sorunu

    Evlilikte yaşanan bir çok sorun var. Bunlardan bazıları da çiftlerin cinsel hayatlarıyla ilgili sorunlar.Çoğu zaman çiftlerin kendilerine bile açıklayamadıkları ya da karşılıklı konuşamadıkları bu sorunların çözülmediği her bir gün çiftleri ne yazık ki evliliğin çatırdamasına bir o kadar yaklaştırıyor.

    Cinsel sorunlar hakkında merak ettiğiniz her şeyi Aile ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist Güldane Işık Kavgacı Kadınlar Kulübü TV’ye sizler için anlatıyor. Sakın kaçırmayın!

    Kadınlarda cinsellik sorunu nelerdir?

    Evlilik ve cinsel yaşam hakkında diğer merak ettikleriniz için:

    Erkeklerde cinsel sorunlar neden olur?

    Cinsel tedavi yöntemleri nelerdir? Nasıl uygulanır?

    Cinsel terapi nedir?Nasıl yapılır?

    Evlilikte cinsel yaşam

    Vajinismus nedir?

    Vajinismusun belirtileri nelerdir?

    Vajinismus olduğumuz nasıl anlaşılır?

    Vajinismus neden olur?

    Vajinismus olan çiftler ne yapmalı?

    Boşanma süreci ve boşanma sürecinde çocuk

    Evlilik terapisi ne işe yarar?

    Eşimi seçerken nelere dikkat etmeliyim?

    Aldatma sonrası ilişki nasıl düzelir?

     

  • Bel Ağrısı ve Cinsel Yaşam

    Kronik ağrıların tümü gibi, bel ağrıları da hayatımızın tüm yönlerini etkiler, cinselliğimiz dahil!

    Genellikle bu etki iki şekilde ortaya çıkar: Ağrı bir taraftan hareketleri kısıtlayıp cinsel ilişkiyi güçleştirirken, diğer taraftan cinsel yanıtı azaltabilir.
    Üzerinde durulması gereken çok önemli bir sorun olmasına rağmen insanlar utandığı için bu konuyu genellikle hekimle paylaşmazlar ve soru sormazlar. Bu nedenle konunun en azından burada ele alınmasında fayda vardır. Ancak unutulmaması gerekir ki, sunulan bilgiler genel tavsiyeler olup, en ufak bir kuşkuda hekimle görüş alışverişinde bulunulmalıdır.

    Bel ağrısı cinsel sıkıntıya yol açar mı?
    Evet. Hepimiz meşhur “ bu gece olmaz hayatım, başım ağrıyor” bahanesini biliriz. Bel ağrısı da baş ağrısı kadar hayatımıza giren, bir bahane olmasa da, cinsel yaşamımızı olumsuz yönde etkileyen bir halk sağlığı sorunudur.

    Cinselliğin her boyutunda bel ağrısı başa dert mi?
    Sağlıklı bir cinsel ilişkinin arzulama, heyecanlanma ve orgazm olmak üzere 3 temel aşaması vardır. Arzulama aşaması fiziksel ve görsel uyarılarla başlar. Bu dönemde beynin ilgili alanları harekete geçer. Ağrı, sekse odaklanmayı ve beynin harekete geçmesi ve geçirilmesini frenleyebilir. Heyecanlanmanın olduğu aşama ise, erkekte sertleşme (yani ereksiyon) kadında vajinal ıslanma olduğu dönemdir. Ağrı bu aşamaya da sekte vurabilir. Üçüncü aşama olan orgazma ulaşma döneminde de, kontrolsüz hareketler nedeni ile ağrı ortaya çıkabilir.

    Arzulama aşamasında ağrı engellenebilir mi?
    Bireylerden birinin ağrılı olduğu durumlarda bu sorun mutlaka konuşulmalı ve çareler üretilmelidir. Bu belki de en önemli kuraldır. İkinci kural ağrınızın en az olduğu dönemde seks yapılmasıdır. Gerekirse ağrı kesicilerle ağrı azaltılmalıdır.
    Cinsel ilişkinin bu ilk döneminde genellikle aşırı fiziksel efor gerekmemektedir. Ağrısı olan birey bu aşamada pasif kalırsa, ağrının önüne geçilebilir. Ayrıca, dokunmalar ve masaj uygun bir şekilde yapılırsa, faydaları bile olabilir. Bu aşama, dokunma, öpüşme ve yakın temas, olabildiğince uzun tutulmalıdır.

    Fiziksel temasın yoğun olduğu heyecan aşamasında nelere dikkat edilmeli?
    Bu aşamada artan ağrı bir çuval inciri berbat edebilir. Bu nedenle uygun pozisyon ve uygun seks yüzeyine dikkat edilmelidir. Uygunsuz yüzeyde yapılan birleşme uygun pozisyonu bile etkiler. Düz yüzey seçilebilecek en iyi yüzeydir.

    Hangi pozisyonlar sıkıntı yaratmaz?
    Yatarak, diz çökerek ve oturarak yapılan pozisyonların çoğu dikkat edilirse sorun yaratmaz. Belinizi destekleyen yastıklar kullanın. Aslında ana kural, beli ağrımayan bireyin üstte olmasıdır. Ancak ağrılı bireyin altta kaldığı durumlarda, mutlaka belin altındaki boşluk bir yastık ile desteklenmelidir. Bu, ağrıları büyük ölçüde azaltır.

    Yeni pozisyonlar denenebilir mi?
    Kesinlikle evet. Ağrısız yeni pozisyonlar denemekten kaçınmayın. Ancak yeni pozisyonlara fiziksel ve psikolojik olarak alışmak zaman alabilir.

    Bel ağrısında beli zorlamayan seks pozisyonları

    Bel ağrılı birey kadın ise, önerilecek pozisyonlar:

    1. Kadın sırt üstü yatarken beli yastık veya havlu ile desteklenmelidir. Kadının kalça ve beli bükülmeli. Erkek üstte ve kadının üzerine ağırlık binmemesine dikkat etmelidir. Bu durumda her iki birey yüzyüze kaldığı için öpüşme olanağı da sağlanmış olur.

    2. Kadın dizlerinin üzerinde, dirsekleri ile de yatağa dayanmalıdır. Erkek arka tarafta durur ve dizlerinin altına koyduğu yastık veya havlu ile yüksekliği ayarlamaya çalışmalıdır. Bu pozisyonda kadın tamamen pasif kalmalıdır.

    3. Bel fıtığına bağlı bel ağrısı olan kadınlar, yüzü koyun pozisyonda rahat edebilirler. Yüzükoyun pozisyonda bel omurgası ekstansiyona yani geriye eğildiği için, omurgaya az yük biner. Bu nedenle bel fıtıklı hastalar için iyi bir pozisyondur. Dahası beldeki arkaya doğru bükülme karın altına konan yastıklarla ayarlanabilir.

    4. Bel fıtığına bağlı olmayan bel ağrılarında oturur pozisyonda seks daha rahat olabilir. Bu pozisyonda erkek sandalyeye oturur, kadın da erkeğin üstünde olur. Bu pozisyon öpüşmeye olanak sağlar. Bu pozisyonda, her iki bireyin dizlerinin kalçaya göre hafifçe yüksekte olmasına dikkat etmeleri gerekir. Her ikisinin ayaklarının altında yastık olmasında yarar vardır.

    Bel ağrısı olan birey erkek ise:
    Bu durumda erkek sırt üstü konumda olup, bel mutlaka yastık veya havlu ile desteklenmelidir. Bel böylece hareketsiz olur. Kadın üstte ve aktif olmalıdır. Erkeğin kalça ve dizlerinin hafifçe bükülmüş olması bel üzerindeki zorlanmayı azaltır. Şayet kadının da beli ağrıyorsa, kadın belini fazla bükmemeli, el ve kollarına fazla ağırlık binmemesi için önlem almalıdır. Kadın dizlerini önde tutarak kalça hareketlerini rahatlatmalıdır.

    “Erkek dizüstü kadın yatakta sırtüsü” pozisyonunda nelere dikkat edilmelidir?
    Kadının dizleri kalça seviyesine göre biraz yüksekte olmalıdır. Bu nedenle ayaklarının altına bir yastık konmasında fayda vardır. Erkeğin dizinin altında da yastık konabilir. Erkek belini fazla bükmemelidir. Yatak erkeğe göre alçak kalıyor ve bel ağrısı oluyorsa, masa üstünde seks yapılmalıdır. Aslında bu pozisyon her iki bireydeki ağrılı durumda kullanılabilir.

  • Öpüştükten sonra neler olur?

    Öpüştükten sonra neler olur?

    Cinselliğin en önemli bileşeni olarak görülen öpüşmenin, cinselliğe ne kattığı ve kadınlar ile erkeklerin bu eyleme yaklaşım farklılıklarını anlatan Psikolog Mahmut Şefik Nil, yapılan bir araştırma üzerinden bilgiler aktardı.

    1041 üniversite öğrencisi üzerinde öpüşme hakkında araştırma yapan bir grup psikoloğun değerlendirmelerine göre; katılımcılar daha önce çekici bulmadıkları birini ilk öpüşmeden hemen sonra çekici bulmaya başladıklarını ifade etmişlerdir. Araştırmacılardan Gallup; iki insanı romantik olarak birbirine bağlayan çok fazla faktör olsa bile öpüşmenin, özellikle ilk öpüşmenin asla vazgeçilmeyecek bir şey olduğunu ifade eder.

    Kadınların öpüşmeye yüklediği anlam

    Aynı araştırma kadınlar ve erkeklerin, öpüşmeyi nasıl algıladıkları hakkında da önemli farklılıklar gösterdiklerine işaret ediyor. Erkekler ayrılırken, cinsel haz almak için ya da arabuluculuk yaptıklarında öpüşme eğiliminde olurken; kadınlar ilişkilerinin nasıl gittiğini görmek ve ilişkinin gerçekliğini ve değerini anlamak için öpüşme eğilimindeler.

    Erkekler hangi tür öpüşmeden hoşlanıyor?

    Kadınlar, erkeklere nazaran öpüşme konusunda çok daha ısrarcı davranmakla kalmıyor, öpüşme olmadan gerçekleşen cinsel yaşantılara girmek istemiyorlar, reddediyorlar. İlginç olan ise erkeklerin bir kısmının, öpüşme olmayan cinselliği tercih ettiklerini ifade etmeleri. Kadınlara nazaran daha fazla sayıdaki erkek iyi öpüşmeyen biri ile de seks yapabileceklerini ifade ediyorlar. Buna rağmen erkekler dillerini kullanarak ya da dudakları aralayarak öpüşme başlatmaktan daha fazla hoşlanıyorlar. Araştırmacılar bunun nedenini erkek tükürüğünde daha fazla bulunan ve cinsel isteği artıran bir hormon olan testeronun varlığı ile açıklıyorlar.

    Psikolog Gallup, öpüşmenin kur yapma ritüelinin bir parçası olarak evrimleştiğini vurguluyor. İki insanın öpüştüklerinde oldukça zengin ve karmaşık kimyasal, dokunsal ve duruşsal ipuçlarını barındıran bir bilgi aktarımında bulunduklarını ifade ediyor. Bu bilgi aktarımının harekete geçirdiği mekanizma ise evrimsel olarak üremek için uygun olmayan bireylerin tanınmasını ve onlardan uzak durulmasını sağlıyor.

    Ön sevişme neden kadınlar için önemli?

    Cinsel yaşantılar sağlıklı insan davranışının doğal bir parçası. Ancak kadın ve erkeğin fizyolojik ve ruhsal yapıları nedeniyle farklılıklar gösterdiği de bir alan. Erkekler, kadınlara göre çok daha hızlı uyarılıp tatmin olabiliyorken kadınlar için durum daha farklı. Bu nedenle kadınlar tatmin olabilmek için ön sevişme adını verdiğimiz erotik temaslara erkeklerden daha çok ihtiyaç duyuyor.

    Bu ihtiyaç nedeniyle öpüşme cinsel yaşamın sağlıklılığı için vazgeçilmez olarak görünüyor. Öpüşme eylemi sadece dudakların bir başkasının dudağı ile birleşmesi değil duygusal ve erotik derinliği artıran bir eylem olarak öne çıkıyor. Sadece dudaklar değil gövdenin erojen bölgeler adı verilen uyarılmaya yatkın alanları da öpüşme yolu ile uyarılabiliyor.

    Sağlıklı ve karşılıklı cinsel yaşantılar sırasında tüm beden cinsel organ haline gelir. Beş duyu organının algıladığı her uyaran erotikleşiyor olsa da insanlar sıklıkla ellerini ve dudaklarını çok daha etkin bir şekilde kullanma eğiliminde olurlar. Okşama ve öpüşme yolu ile bedenin tamamı cinsel eyleme katılmış olur. Böylelikle iki taraf da hem sevilmeyi hem de sevmeyi birbirlerinde yeniden yaşamış olurlar.

  • Mutlu cinsel yaşam

    Mutlu cinsel yaşam

    Cinsellik öncelikle bireyin kendi bedenini tanımasıyla başlar. Mutlu ve doyurucu cinsellik için ise etkin iletişim ve paylaşım çok önemlidir.

    Mutlu bir cinsel yaşam için, herkese geçerli olacak bir formül olduğunu düşünmüyorum. Yani “şunu şöyle yaparsanız çok mutlu bir cinsel yaşamınız olur” demek doğru değildir. Her insanın farklı beklentileri, hayal ve fantezileri vardır. Bu nedenle etkin iletişim ve paylaşım çok önemlidir.

    Çiftler kendi aralarında sevdikleri, haz aldıkları ve istedikleri veya sevmedikleri cinsel davranışları konuşmalıdır.
    Örneğin;
    “ bana şunu şunu yapmanı seviyorum”
    ya da
    “ sevişmeden önde dişlerini fırçalamanı istiyorum”
    gibi cinselliği çekici ve itici kılan konuları konuşabilmelidirler.
    Ayrıca hiç kimse hoşlanmadığı bir cinsel davranışı yaşamak ya da sürdürmek zorunda değildir. Cinselliği nasıl yaşayacakları, neler yapacaklarına dair ayrıntılar çiftlerin ortak kararı ve rızasıyla olmalıdır.
    Cinsellikle ilgili bir çok yanlış inanış mutlu bir cinsel yaşamı engelleyebilir.
    Örneğin;
    . cinsel ilişki isteğini belli eden kadın “ hafif “ biridir.
    Sevişmek cinsel birleşme demektir.
    Erkek veya kadın sevişmeye hayır diyemez
    Bir erkek ne kadar sık ve üst üste sevişiyorsa o kadar güçlüdür.
    Veya
    Cinsel ilişki sırasında masturbasyon yanlıştır gibi.
    Mutlu cinsel yaşamı engelleyebilecek bir diğer unsur ise yetersiz cinsel bilgidir.
    İyi eğitimli bir cinsel terapistle yapılacak birkaç seansla cinsel organların yapısı ve yanlış inanışlarla ilgili bilgi alınabilir.
    Çiftler cinsel yaşamlarını renklendirmek için çeşitli teknikler de kullanabilirler. Cinsel terapi seanslarında öğrettiğimiz bazı tekniklerden örnek verecek olursam:
    Cinsel birleşme olmadan çiftlerin karşılıklı dokunma ve okşama egzersizleri yapması, bu egzersizlerden sonra nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadıklarını konuşmaları bunlardan biridir. Ya da kendi cinsel fantezilerini öyküleştirmeleri hem cinsel isteklerini hem de cinsel yaşantılarını zenginleştirebilir. Buna örnek verecek olursak çiftlerden biri bir cümle söyler ve öyküyü başlatır, diğeri de kendi cümlesiyle o öyküye dahil olur ve erotik senaryoları böylece başlar. Bu tarz bu öyküleme çiftlerin hem kendi hayallerini dile getirmelerine hem de partnerininkileri öğrenmesine yardımcı olur.

    Uzm. Psk. Sedar ERTAŞ

  • E-vitamini cinsel yaşamda önemi

    E-vitamini cinsel yaşamda önemi

    Üremek ve türünü devam ettirmek, tüm canlıların en önemli amacıdır. Bedenler ve ruhlar kendini gerçekleştirmek için büyük bir cinsel çekimin yörüngesinde dönüp dururlar. Sağlık ve gençlik de doyumlu bir cinsel yaşamla sıkı sıkıya ilişkilidir. Sağlık olmadan cinsellik mümkün olamaz. Öte yandan cinsel doyum sağlığımızı geliştirir ve genç kalmamızı sağlar…

    Sex insanı gerçekten gençleştirir. Fiziki olarak izah edersek; Tüm vücut ritmini yükseltir. Kalbin daha hızlı ve daha güçlü çarpmasına neden olur. Böylece Kardiyovasküler aktiviteyi arttırır. Tabii kasları çalıştırır, kan dolaşımını hızlandırır ve hormonları yükseltir.

    Manevi yönüne gelince, ki bence daha da önemlidir;

    · Stresi dağıtır
    · beyni boşaltır,
    · yaşama olan güveni ve bağlılığı arttırır,
    · yalnızlık duygusunu ve ölüm korkusunu hafifletir ..

    Sex’ten vazgeçmek kolay kabullenilecek bir şey değildir ve bu noktada anti aging araştırmaları devreye girer. Tıp dünyası cinsel performansı geliştirmek uğruna her soruna bir çare arıyor ve olanakları sonuna kadar zorluyor. Hormonlar, hormon tedavileri ve onlardan daha güvenli olan besinler bir bir araştırılıyor.Bizim kültürümüze yabancı olmayan; mesir macunları, cezeryeler, kudret şurupları gibi dünyanın her bölgesinde ve her dönemde afrodizyak arayışları daima olmuş..

    E VİTAMİNİ
    Bugün özellikle E Vitamininden söz edeceğim. Bu vitaminin afrodizyak olup olmadığı bilinmiyor ama son derece güçlü bir antioksidan olduğu kesin. Özellikle C Vitamini ve Selenyum ile birlikte alındığında etkisi kat kat artar. Bu ne demektir, antioksidan etki bir bakıma tüm vücut sistemimizin paslardan ve küflerden arıtılmasıdır! Bu da yaşam pınarlarının engelsizce akabilmesi anlamına gelir. Tüm antioksidanlar yaşam kalitemizi yükseltirler ama cinselliğin E vitamini ile ilişkisi daha farklıdır.

    ▪ E Vitaminin büyük kısmı alfa d- tocopherol’dur. Tocopherol sözcüğü Latince yeniden üretmek, doğurganlık yeteneği anlamına gelir.

    ▪ Daha 1920 yılında, E vitamini çiftlik hayvanlarının doğurganlığını arttırmak için kullanılıyordu. Yemlere eklenen E vitamini eksik bırakıldığında, üremenin gerilediği görülüyordu.

    ▪ E Vitamini damar yüzeyini temiz tutar. Böylece kan dolaşımı düzeltir ve arttırır. Bu etkisi cinsel faaliyeti kolaylaştırır.

    ▪ E Vitamini kadınlarda vajina kuruluğunu önler ve libidoyu güçlendirir.

    ▪ E Vitamini, sex hormonları ve büyüme hormonu üretim zinciri ile kimyasal olarak ilişkilidir.

    ▪ Adet öncesi sorunlarında ve menapoz sonrasında yaşanan sıkıntılar E vitamini ile hafifletilebilmektedir.

    ▪ E vitamini düzenli kullanıldığında prostat kanserleri % 32 oranında önlenebilmektedir.

    ▪ E-A vitaminleri ile Çinko bir araya geldiğinde, sex hormonlarının seviyesini yükseltir ve üreme bezlerinin işlevlerini geliştirir.

    E vitamini gerçekten çok etkili bir antioksidandır. Bağışıklık sistemini geliştirir, hücre yenilenmesine yardımcı olur, kıkırdak yetersizliğini önler, yaşlanma sürecini geciktirir ayrıca yaraların iyileşmesine katkıda bulunur. Bu vitaminin cildi güzelleştirdiği ve ince çizgileri azalttığı çok eskiden beri bilinirdi. E vitamini gece görüşü sorunlarını da düzeltir.

    DİKKAT!
    Yalnız E vitamininin aynı aspirin ve komadin gibi kanı inceltme eğilimi olduğunu belirmeden geçemeyeceğim. Bu nedenle ameliyatlardan önce alınması konusunda doktora danışmanız gerekir. Bir de eğer kolesterol düşürmek için ilaç alıyorsanız yine E vitamini almadan önce doktorunuzun fikrini sormanızda yarar var. Çünkü E Vitamini birçok kolesterol ilacında bulunan statinlerin etkisini azaltır.

    Dr. Yasemin FATİH AMATO

  • Ten uyumu olmazsa aşk olur mu?

    Ten uyumu olmazsa aşk olur mu?

    Mükemmel ilişkide uyum; hem cinsel, hem ruhsal, hem de fiziksel olmalıdır. Bu üçünün toplamı ise ten uyumudur. Bu üçlüden biri eksik olduğunda ise uyum tam olarak yaşanmaz ve ilişki topallamaya başlar.

    Dokunmaya karşı koyamaz hale getiren ve karşındakinin cinsel anlayışına hitap eden bir iletişim şekli olarak tanımlanabilir ten uyumu. Özellikle bazı erkekler için sadece cinsellik olarak nitelendirilebilen ten uyumu, farklı öğelerin bir araya gelmesiyle oluşan bir etkileşim durumudur. Çekicilik, büyü, hayal, tutku, zevk alma ve verme, gözlerdeki hayat ışığı, hayattan soyutlanma gibi…

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı-Cinsel Terapist Op. Dr. Gökçen Erdoğan konuyla ilgili “Bir ud taksimi yapar gibi düşünün; aşk peşrevine başlanılır, girişi ten uyumu ile yapılır. Ten uyumu bir ilişkinin olmazsa olmazı değil ama mükemmel bir ilişki için önemli bir girizgah.”

    Ten uyumunu hissetmek…
    “Başrolde ten, yardımcıları renk, tat, koku, his ve dokudur.’’ Film başladığında ruhunuz ya da içiniz bir tuhaf olur, tüm damarlarınızın attığını hissedersiniz genital bölgenizde bir hareketlenme olur, kalbiniz çarpar, dudaklar kurur ve kelimeler aklınızla saklambaç oynar, onları yakalayamazsınız. Dokunmak istersiniz, onu yaşamak istersiniz. Zamanı durdurup, kelimeleri kullanmadan, ona bakışlarla bir şeyleri ifade etmek istesiniz. Bu aşama ten uyumu aşamasıdır. Cinsel ilişkinin öncesinde ya da onunla eş zamanlı da yaşanabilir. Ten uyumu olan kişilerde vücuttan salgılanan çeşitli maddeler bulunur. Bu maddeler hava yoluyla alınıp beyne iletilir. Bu da kişinin duygusunu, davranışını, ruhi tavrını belirler. Bir sonraki hamle artık etkileşimin olmasıdır. Bu maddelerin birçok görevi vardır. Kadınların tam olarak gebe kalma dönemlerinde de yaydıkları bu maddeler erkekler tarafından algılanır ve erkekler kadını daha çekici hisseder.

    Yakalandığı takdirde insanın aklını başından alır…
    Uyum beyindedir, uyum yaşamdadır, uyum cildimizin altındaki damarlardan geçen kanda ve sinirlerdedir. Bunu yakalayabilirsek ne mutlu. Bu kombinasyonların bir araya gelmesi zor görünebilir fakat geldiği zaman tepeden tırnağa her bir hücrenizi yerinden oynatacak kadar güçlü, aklınızı başınızdan alacak kadar sarsıcı olur.

    Ten uyuşmazlığı çözülebilir mi?
    Ten uyumun yakalanmasıyla beynimizin salgıladığı maddeyi istediğimiz anda ortaya çıkaramayız ancak, nitelikli bir beraberlik yaşanması için çaba sarf ederek, yol aldığımız hastalarımız var. İkiliye aşk ve ilişki konusunda aynı kelimelerle konuşmayı, duygulara aynı anlamı yüklemeyi öğretiyoruz ve ilişkilerini yeniden keşfetmeleri konusunda katkıda bulunuyoruz.