Etiket: cinsel sorunlar

  • Kadınlarda En Çok Görülen Cinsellik Sorunu

    Kadınlarda En Çok Görülen Cinsellik Sorunu

    Evlilikte yaşanan bir çok sorun var. Bunlardan bazıları da çiftlerin cinsel hayatlarıyla ilgili sorunlar.Çoğu zaman çiftlerin kendilerine bile açıklayamadıkları ya da karşılıklı konuşamadıkları bu sorunların çözülmediği her bir gün çiftleri ne yazık ki evliliğin çatırdamasına bir o kadar yaklaştırıyor.

    Cinsel sorunlar hakkında merak ettiğiniz her şeyi Aile ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist Güldane Işık Kavgacı Kadınlar Kulübü TV’ye sizler için anlatıyor. Sakın kaçırmayın!

    Kadınlarda cinsellik sorunu nelerdir?

    Evlilik ve cinsel yaşam hakkında diğer merak ettikleriniz için:

    Erkeklerde cinsel sorunlar neden olur?

    Cinsel tedavi yöntemleri nelerdir? Nasıl uygulanır?

    Cinsel terapi nedir?Nasıl yapılır?

    Evlilikte cinsel yaşam

    Vajinismus nedir?

    Vajinismusun belirtileri nelerdir?

    Vajinismus olduğumuz nasıl anlaşılır?

    Vajinismus neden olur?

    Vajinismus olan çiftler ne yapmalı?

    Boşanma süreci ve boşanma sürecinde çocuk

    Evlilik terapisi ne işe yarar?

    Eşimi seçerken nelere dikkat etmeliyim?

    Aldatma sonrası ilişki nasıl düzelir?

     

  • Cinsel geğirti bozukluğu

    Cinsel geğirti bozukluğu

    Mide ya da yemek borusundaki havanın karın kaslarının kasılmasıyla zorlu bir biçimde ağızdan çıkartılması olayı olan “geğirme” doğal bir durum ve genelde yutulan hava veya yiyeceklerin sindirim sırasında çökmesi yüzünden oluşuyor. Geğirme sıklıkla mide ülseri, midenin kardia bölümü bozuklukları ya da safra yolları ve kesesi hastalıklarında ortaya çıkan bir belirti olabiliyor. Bunun yanı sıra psikolojik ve cinsel sorunları bulunan bazı kişilerde geğirme belirtisine rastlanabiliyor, cinsel sorunlara ve günlük faaliyetlere engel olduğunda ciddi bir durumun göstergesi olabiliyor.

    HANGİ KADINLARDA GÖRÜLÜYOR…

    20 yıla yakın yürüttüğüm uzun araştırmalar sonucunda, (1) erken yaşta evlenen, (2) kadın olmadan anne olan, (3) ilk geceye dair bilgisiz, tecrübesiz ve anlayışsız bir eşe sahip, (4) cinselliği ayıp, günah ve yasak olarak algılayan, (5) rüyalarında ağabey, erkek kardeş, baba, amca ve dayı gibi erkeklerle seks yaptığını gören (ensestiyöz içerikli rüyalar) ve (6) karabasan tecrübesi olan kadınlarda “cinsel geğirti bozukluğu” adını verdiğim yeni bir cinsel işlev bozukluğu tanımladım.Umarım bilim camiasında en kısa zamanda karşılığını bulur…

    TETİKLEYEN SEBEPLER…

    Aile baskısı sonucu evlenmek zorunda kalma, evliliği aileden kaçış olarak görme, gebe kalınması sonucu evliliği seçmek zorunda kalma ve özenti sonucu evlenme gibi nedenlerle erken yaşta yapılan evlilikler ciddi psikolojik bozukluklara neden olabiliyor. Henüz evliliğe hazır olmadan diğer bir değişle, evlilik bilincine erişmeden yapılan evliliklerde cinsel bilgisizlik ya da yanlış bilgilenme, hatalı bilişsel şemaların oluşumuna yol açabiliyor. Bunun sonucunda da, suçluluk duyguları, gerçek olmayan beklentiler, endişe ve kaygı hissi yaratan psikolojik travmalar meydana gelebiliyor. Ayrıca, yanlış cinsel bilgilendirme sonucu cinselliğin ayıp, günah ve yasak olarak benimsenmesi, ileriki dönemlerde cinsellikle ilgili doğru ve güvenilir bilgi edinmenin zorlaşmasına, cinsel bilgisizlik ve deneyimsizlik sonucu meydana gelebilecek olan psikolojik kökenli sorunların ise kaçınılmaz olmasına neden olabiliyor. Bu tarz birlikteliklereerkek partnerin tecrübesizliği ve anlayışsızlığı da eklendiğinde, kadınların psikolojik durumu bir hayli olumsuz etkilenebiliyor. Bilindiği gibi, kızlık zarına verilen aşırı önemden dolayı, ilk gece kâbusunu kadınlar erkeklere oranla daha çok yaşıyor. İlk gece, kadınlarda genellikle aşırı kanama olacağı ya da kanama olmayacağı ve penetrasyon (penis-vajina birlikteliği) sırasında acı çekileceği korkusundan dolayı, kadın cinsel işlev bozukluklarından en sık karşılaştığımız vajinismus ve yine, aynı şekilde, kadının cinsellikten kaçınmasının bir başka dışavurumu olarak karşımıza çıkan cinsel uyarılma bozukluğu ve cinsel isteksizliğin dışında cinsel geğirti bozukluğuna da rastlanabiliyor. Cinsel geğirti bozukluğunu tetikleyen bir başka ve en önemli neden ise rüyada görülen ensestiyöz ilişkiler… Toplumsal, kültürel, sosyal ve psikolojik süreçleri içinde barındıran pek çok nedenden dolayı,“ensestiyöz içerikli rüyalar”ortaya çıkabiliyor. Freud’un geliştirmiş olduğu ve fallik dönemde ortaya çıkanelektra kompleksi ve ağır ruhsal bozukluklarensestiyöz içerikli rüyaların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Cinsel geğirti bozukluğunda, özellikle rüyada ve erkek partnerle yaşanılan cinsel ilişki sırasında, fantezi ya da flashback şeklinde ortaya çıkan “ensestiyöz görüntüler ve imajinasyonlar” kadını rahatsız ediyor, seks öncesi, seks sırasında ve seks sonrasında geğirmesine yol açabiliyor.

    BASTIRILMIŞ CİNSELLİĞİN DIŞA VURUMU: “GEĞİRTİ VE KARABASAN SENDROMU”

    Toplumsal nedenler, aile bakış açısı ve yetiştirilme tarzı, kültürel farklılıklar, cinsellik hakkındaki doğru bilinen yanlışlar, cinsel bilgisizlik ve deneyimsizlik, dini ve ahlaki açıdan yasaklanmış kadın ve erkek ilişkileri, 3 ile 6 yaş arasında alt benliği (id) oluşturan zihin yapısına kodlanıyor. Bu kodların üst benlikle (süperego) verdiği mücadele sonucunda seksten kaçınma davranışı ortaya çıkabiliyor. Konu cinsellik olunca, özellikle kadınlarda meydana gelen dışavurumlar cinsel geğirti bozukluğu olarak karşımıza çıkabiliyor ve şu belirtilere rastlanıyor: (1) Partnerlerle yapılan cinsel ilişki öncesinde, cinsel ilişki sırasında ve cinsel ilişki sonrasında gerçekleşen istemsiz geğirtiler, (2) göbek altı ve ayak parmak uzuvlarında sıkça rastlanan istemsiz kasılmalar, (3) cinsel ilişki sırasında ağrı ve acı duyma, (4) klitorise ve erojen bölgelere dokunulmasından hoşlanmama, (5) nefes alıp vermede zorlanma …Çoğunlukla dini ve ahlaki açıdan kabul görmeyen erotik-ensest rüya ya da fanteziler, cinsel haz almanın günah ve yasak olduğu bilinciyle, kadının iç dünyasında kendi kendini cezalandırmaya yol açabiliyor. Kendi kendini cezalandırmanın en çok görülen şekillerinden biri de karabasanlar… Bilindiği üzere, rüya sırasında görülen ya da yapılan eylemlerin fizyolojik etkisi olarak “ karabasan” terimi kullanılıyor. Aslında, bilimsel olarak karabasanteriminin anlamı, REM uykusu sırasında, beyindeki hareket emir noktasının çalışmaması nedeniyle, kişinin hareket etmek istemesine rağmen hareket özgürlüğünün olmaması, sesinin çıkamaması… Beynin hareket etme ve konuşma noktasını kapatmasının nedeni, yine kişinin kendisini korumaya yönelik güvenlik sistemi kurmasından kaynaklanıyor. Özellikle heyecanlı durumlar, ensestiyöz rüyalar ve fanteziler gibi olmaması gereken bir şeyin gerçekleştiği rüyalarda ve fantezilerde, bu tarz bir savunma mekanizması görülebiliyor.

    STRES TETİKLİYOR…

    Anksiyete, depresyon, cinsel sorunlar ve stres geğirti oluşumunu tetikleyebiliyor. Kadınların çoğunun stresle geğirme arasında bir ilişki olduğunu bildirmesine karşın, aslında bu stres normal kişilere göre farklı değil… Bu kadınlarda stresin algılanması abartılı oluyor. Yani, bu kişilerde uyaranlara karşı mide-bağırsak duvar gerginliği sağlıklı bireylere göre abartılı algılanıyor. Stres geğirmeyi tetikleyebiliyor veya alevlendirebiliyor. Bu kadınlarda stres sırasında, geğirmenin ortaya çıkması normal bireylerdekinden daha olası… Strese karşı artan bu duyarlılıktan sorumlu mekanizmalar tam olarak anlaşılamamış ise de bağırsağın sinir kontrolü ile ilgili olduğu düşünülüyor.

    PSİKOSOMATİK BOZUKLUK OLARAK ELE ALINMALI…

    Ruh ve beden arasındaki ilişki psikosomatik terimi altında inceleniyor. Psikosomatik tıp, insanı biyolojik ve fizyolojik özellikleri, ruhsal ve psikolojik yapısı ve sosyal, kültürel ve çevresel yapısıyla ele alıyor. Geğirme gibi psikosomatik organ bozuklukları, kalpte çarpıntı gibi fonksiyonel bozukluklar ve kanser gibi somatopsişik bozukluklar olmak üzere psikosomatik bozukluklar birkaç tipe ayrılıyor. Psikosomatik bozuklukların görülmesinde genetik, fizyolojik, bedensel, psikolojik, ruhsal ve çevresel etkenler rol oynuyor. Erken çocukluk döneminde ailesel faktörler çok önemli… Aile bireylerinin geğiren bireylerden oluşması, ebeveynlerden herhangi biri veya ikisinin kronik bir hastalığa sahip olması, ebeveynlerin çocuk sağlıklı iken çok beklentili olup, ödüllendirici olmayan, hastalandığında ise aşırı ilgili, sevecen, ödüllendirici davranışları, ebeveynlerin ruhsal, sosyal ve ekonomik krizlerle baş etmede yetersizlikleri, bir şey elde etmek veya cezadan, ödevlerden, sorumluluklardan, görevlerden kaçmak için kasıtlı hasta taklidi yapmak, bireylerin birbirlerinin ilgilerini çekmek için psikodramatik rollere girmesi, erken çocukluk döneminde çocuğu olumsuz etkileyebiliyor. Psikosomatik bozukluklardaki bedensel belirtiler, kişinin erken çocukluk döneminde ruhsal algı ve duygularının sentezinin bedensel düzeyden ruhsal düzeye geçmesindeki yetersizlikten kaynaklanabiliyor. Böyle kişilerde bireyleşme gelişimindeki aksaklık, eksiklik, kişinin şuur altında bilinçdışı olarak yaşadığıyalnız bırakılma ve terk edilme korkularıçaresizlik, umutsuzluk ve öfke duyguları, ileride fizyolojik ve bedensel faktörlerle de birleşerek, cinsel geğirti bozukluğunun meydana gelişini kolaylaştırıyor. Bu kişiler bilinçdışında ebeveynlerine ya da onlara bakan bakıcılarına tutsak, bağımlı kalıyorlar ve erişkin yaşantılarında bu bağımlılığı eş ve iş ortamındaki bireylere aktararak sorumluluk duygusundan kaçıyorlar, hep bir koruyucu, ödüllendirici destek arıyorlar. Eğitim düzeyi düştükçe, sosyoekonomik düzey geriledikçe, kırsal kesimde ve doğu illerinde cinsel geğirti bozukluğu daha yaygın olarak görülüyor. Çünkü sosyoekonomik etkenler, eğitim ve alt kültür, ruhsal ve psikolojik sıkıntının hangi oranda geğirti olarak dışa vurulacağını belirliyor.

    BİR TÜR CİNSEL AĞRI BOZUKLUKLUĞU…

    Cinsel ilişki esnasında ağrı duyulması nispeten sık yaşanan bir durum… Özellikle cinsel yaşamın başlangıcının ilk aylarında kadınların çoğu az ya da çok ağrı duyuyor. Özellikle kadının yeterince hazır olmadığı ve uyarılamadığı bir zamanda ilişkide bulunulması ağrının oldukça rahatsızlık verici boyutlara ulaşmasına neden olabiliyor. Vajinismus (seks yapma korkusu) vedisparoni (ağrılı cinsel ilişki) cinsel işlev bozuklukları sınıflandırmasında cinsel ağrı bozukluklarının alt tipleri olarak tanımlanıyor. Cinsel geğirti bozukluğunda da ağrı ve kasılma olduğu için, bu bozukluğu bir tür cinsel ağrı bozukluğu alt tipi olarak vajinismus ve disparoninin yanına eklemek gerekiyor.

    TEDAVİDE DİNAMİK YÖNELİMLİ CİNSEL TERAPİ GEREKİYOR…

    Cinsel geğirti bozukluğu henüz tam olarak tanımlanamadığı ve ruh sağlığı profesyonelleri ve jinekologlar tarafından yeterince bilinmediği için, ülkemizde uygun tanı konamıyor ve tedavi edilemiyor. Bu kadınlara klinik tıp branşlarınca tamamen organik gözle bakılıyor, gereksiz ve uzun süre mide ilaçları ve geğirti önleyici ilaçlar veriliyor. Aşırı ve gereksiz ilaç kullanımı, kadınlarda ilaca karşı direnç gelişimine ve madde kötüye kullanımına yol açabiliyor, hasta-hekim ilişkisinde güven kaybına yol açabiliyor, kadınları hoca veya medyum gibi tıp dışı alternatif tedavilere yöneltiyor, ailesel ve ilişkisel sorunlara yol açabiliyor. Kadınların tedavisinde danışan-cinsel terapist ilişkisinin güvenilir olmasına dikkat etmek çok önemli… “Sizde bir şey yok, sizin bütün sorununuz kafanızda!” şeklindeki yaklaşım tamamen yanlış… Kadınların cinsel geğirti bozukluğunun gerçekliğini kabullenmesi gerekiyor. Ayrıca dinamik yönelimli cinsel terapi ile bedensel belirtilerden ziyade bilinçdışındaki sorun ve çatışmalara odaklanılması önem taşıyor. Uygun durumlarda aşırı talepler, dikkat çekici davranışlar ve yönlendirmelere katı sınırlamalar getiriliyor. Depresyon, anksiyete gibi psikiyatrik durumların varlığında psikotrop ilaçlardan yararlanılabileceği gibidinamik yönelimli cinsel terapi, cinsel geğirti bozukluğunda en etkili tedavi metodu olarak kullanılıyor.

    Dr. Cem Keçe

  • Hangi korunma yöntemi size göre?

    Hangi korunma yöntemi size göre?

    Günümüzde kadınlar kariyer planlaması ya da farklı nedenlerle çocuk sahibi olmayı erteleyebiliyor. Bu konuda kadınların en büyük yardımcıları da birbirinden farklı doğum kontrol yöntemleri. Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Başar Önal, gebelikten korunmada en çok tercih edilen yöntemler olan rahim içi araçlar ve doğum kontrol haplarını karşılaştırarak, bilgi verdi.

    Rahim içi araç
    Üİkemizde ve gelişmekte olan ülkelerde en çok tercih edilen korunma yöntemi olan rahim içi araçlar (spiral) yüzde 99 oranında etkili oluyor. Standart, bakırlı, altınlı ve hormonlu olmak üzere değişik tipleri bulunan bu korunma yöntemi; rahim içinde yer kaplayarak döllenmiş yumurtanın yerleşmesine engel olma prensibiyle çalışıyor. Hormonlu tipleri ise salgıladıkları progesteron hormonu etkisiyle yumurtlama sürecine engel oluyor. Rahim içi araç (RİA) uygulamasının, tercihen adet döneminde yapılması gerekiyor. Uygulamayı takip eden ilk ayın ardından kontrol muayenesi yapılıyor. Bu sayede aracın rahme uyum sağlamaması veya yerinden kayması gibi durumlar fark edilebiliyor. Kasık ağrılarının çok şiddetli olması, iki ay içinde azalmaması veya kanamaların normal miktarının iki katına ulaşması gibi durumlar halinde RİA’nın çıkarılması gerekiyor. Yabancı bir cisim olan RİA kullanan kadınlarda, genital organların iltihabi hastalıklarına sıkça rastlanabiliyor. Bu tür hastalıklarla fazlaca karşılaşan hastaların değişik bir korunma yöntemi tercih etmesi gerekiyor. Öte yandan doğum yapmamış kadınlarda, iltihabi hastalık riski nedeniyle RİA’nın ilk tercih edilen yöntem olmaması öneriliyor.

    Doğum kontrol hapı
    Gebelikten korunmada en sık tercih edilen bir başka yöntem de oral kontrasepti (OK) yani doğum kontrol hapı kullanımı oluyor. Bu ilaçların uzun süreli kullanımda yumurtalık ve rahim kanserine yakalanma oranlarını düşürdüğü ancak 10 yılı aşan sürelerde meme kanseri riskini az oranda da olsa artırdığı biliniyor. Doğum kontrol hapı korunmanın yanı sıra sancılı adet görme, adet düzensizliği, yumurtalık kistlerinin tedavisi ve kıllanma gibi durumlarda da kullanılıyor. Kadınlarda adet kanamalarının miktarını ve süresini azaltan bu ilaçların östrojen ile progesteron hormonu içeren türü olduğu gibi yalnızca progesteronlu çeşitleri de bulunuyor. Genellikle 21 ile 28 haplık tabletleri bulunan bu ilaçların kullanımına ilk ay adetin birinci gününde başlanıyor. 21 tane hap tamamlandığında yedi gün ara verilip, yeni kutuya başlanması gerekiyor. 28 hap içeren kutularda ise ilaca yine ilk ay adetin birinci günü başlandıktan sonra aralıksız kullanılması önem taşıyor. Ailesinde meme kanseri öyküsü bulunan, kalp damar rahatsızlığı ve pıhtılaşma bozukluğu olan kişiler ile 35 yaşın üzerinde, sigara kullanan kadınların bu yöntemi doktoru ile görüşerek ve risk faktörlerini kabul ederek kullanması gerekiyor.

    Hangisi size göre?
    Her iki yöntemin de koruyuculuğu yüzde 99 oranında seyrediyor. RİA’nın koruyucu etkisi takıldığı anda başlıyor, çıkarıldığında da son buluyor. Bu yöntemde kadının her gün bir ilaç almak gibi yükümlülüğü bulunmuyor. Doğum kontrol hapı kullanımında tıbben sakınca varsa RİA tercih ediliyor. Kanamaları fazla, adetleri sancılı olan, sık genital iltihabi hastalık geçiren ve RİA ile rahat edemeyen kadınlara ise doğum kontrol hapı öneriliyor. Hangi doğum kontrol yönteminin uygun olduğu konusunda bir uzmana danışılması, gerekli muayene ve tetkiklerden sonra yöntemin belirlenmesi önem taşıyor.

  • Yatakta kafamızdaki sorular

    Yatakta kafamızdaki sorular

    Cinsel hayatınızla ilgili soruları siz bize sordunuz, biz de işin uzmanına… Destek için her zaman buradayız ama unutmayın en önemli iş size düşüyor; cinsel sıkıntılarınızı partnerinizle daima paylaşmak çözümün ilk adımı…

    Tarih boyunca erkekler kadınları anlayamamaktan yakındı. Oysa biz bile kendimizi anlayamıyoruz; hele ki konu cinsellik olunca… Cinsel hayatımız da orgazmımız da o kadar karmaşık konular ki adeta bir diyet listesi gibi elimize tutuşturulacak formüller arıyoruz. Her sevişmede orgazm olmak, her zaman istekle yanıp tutuşmak, filmlerdeki sahneleri gerçek hayata taşımak…

    Öncelikle rahat olun, her şey, her an “mükemmel” olmak zorunda değil. İnişler çıkışlar, istekler isteksizlikler, orgazmlar ya da sadece sarılıp yatmalar… Hepsi cinsel hayatın bir parçası… Sizin elinizden gelebilecek şeylerden biri ise cinselliğinizi öğrenmek. Sizlerden sık gelen soruların bir kısmını İstanbul Psikiyatri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Tuğba Kaplanhan’a yönelttik. Şimdi öğrenme vakti…

    Orgazm taklidi yapıyorum, kendimi kötü hissetmeli miyim?

    Cinsellik kadınlar için öğrenilebilen bir konu… Becerilerimizi taklit yaparak öğreniyoruz. Günlük hayatta da bir şeyi öğrenirken ya teorik olarak okuyoruz ya da deneyip yanılarak, taklit yaparak öğreniyoruz. Orgazm da aslında böyle bir şey… Zaman zaman taklit yapmak kadınları kötü hissettirmemeli. Biz hala kadınlığımızla çok barışık değiliz o nedenle orgazm taklidi yapmayı bile suçluluk gibi algılayabiliyoruz. Oysa bu böyle olmamalı… Orgazm zaten çok komplike, kadın cinselliği de öyle. Taklit etmek, cinselliği ve orgazmı öğrenmenin bir parçası… İki yüzlülük olarak düşünmemek lazım. Orgazmı taklit etmek, kadınların cinsel becerilerini ve cinsellikten alacakları keyfi artıracak da bir şey. Kegel egzersizleri dediğimiz; pelvik kaslarını beş saniyelik aralıklarla tutup bırakarak uygulanan bir egzersiz var. Bu egzersizlerle kadınlar orgazmı başta taklit ediyor, sonra öğreniyor. Bir kadın, yatakta “Eyvah orgazm olamıyorum, eyvah şimdi taklit yapıyorum” diye düşünürse, o kadın dışarıdan sorgulayan bir konuşma baloncuğu haline gelir, yatakta olan sadece bedenidir.

    Öte yandan her seferinde orgazm olmak gerekmez, bu da yanlış mitlerden biri… Her seferinde orgazm olamamak bizim iyi bir cinsellik yaşamadığımızı göstermez. Skora ve sonuca takılmamak gerekiyor.

    Bazen o kadar isteksiz oluyorum ki eşimin aklına seks gelmemesi için evde pejmürde geziyorum.

    Her an cinsellik istenmeyebilir ancak biyolojik olarak hayatımızda önemli bir yer tutuyor. İstenmediği zaman nasıl orgazm olunmuyorsa ve kadının bunu rahatça söylemesi gerekiyorsa, istemediğinde de kendini hazır hissetmediğini söyleyebilmesi lazım. Çiftlerin iletişimi çok kuvvetli olmalı ve kadın, “Şu an sevişmek istemiyorum ama bu seni istemediğim, sevmediğim anlamına gelmiyor” diyebilmeli. Çünkü konuşmayınca erkek baskı yapmaya başlıyor ya da istenmediğini düşünüp iyice uzaklaşıyor. Bizim en uygun cinsellik dediğimiz şey soru işaretlerinden arınıp yatağa girmek… “Olur mu olmaz mı, bulunduğumuz mekan uygun mu değil mi” diye düşünmeden yaşamak, sorgulamamak… Eğer istemiyorsak bunu da sorgulamamamız gerekiyor. Bu istemeyişin altındaki nedenleri konuşmak önemli… Kadının isteksiz olduğu hamilelik, aldatılma gibi durumlar da var. Aldatılan birçok kadın eşini affetmiş olsa bile cinsellik için kendini uzun bir süre hazır hissetmeyebiliyor. Hatta iş yerindeki stres de, çocukların evdeki varlığı da kadınların isteğini olumsuz etkileyebiliyor. Tüm bunları eşlerin konuşabilmesi, yıllar geçse bile cinsellikle ilgili fantezileri, değişiklikleri birbirlerinden esirgememeleri çok önemli.

    Anne olunca sevişmekten eskisi kadar hoşlanmaz oldum, değişecek mi?

    Normal doğumlardan sonra vajinanın kendi halini alması altı haftayı buluyor. Özellikle kadın doğum uzmanlarının söylediği egzersizlerle vajina biraz daha hızlı toparlanabiliyor. Biz ise taze annelere rolleri ayırmalarını öneriyoruz. Annelik gömleği giyildiğinde cinsellik rolünü rafa kaldırıyoruz. Oysa adaptasyon sürecinin sonrasında kadının kendini hazırlamış olması, eşlerin de o sürede kadınlara sonsuz destek sağlaması gerekiyor. Annelik hüznü de oluyor, vücut değişiyor, uykusuzluk yaşanıyor. Babaların, “Harika görünüyorsun, çok güzelsin, harikulade bir eşsin” gibi sözleri söylemeleri gerekiyor. Başka bir odada uyumaya başlayan ya da evden uzaklaşan babalar var ve bu anne için çok yaralayıcı bir şey…

    Eşimin erken boşaldığını düşünüyorum, bunu ona nasıl söyleyebilirim?

    Erkeklerde de stres, gerginlik ve işle ilgili sıkıntılar erken boşalmaya neden olabiliyor. Bir de erken boşalmanın aşamaları var; vajinaya girer girmez mi, beş dakika içinde mi? Kadın orgazm olmadan erkeğin boşalması da süre ne olursa olsun erken boşalma kabul edilebilir. Eşinizle bunu uygun bir dille konuşabilirsiniz. “Sürenin biraz daha uzamasını istiyorum, neler yapabiliriz?” diyebilirsiniz. Her erkek hayatının belirli döneminde erken boşalma sorunu yaşayabilir. Onun da bunu rahatça ifade edebilmesi, eşiyle de bunu konuşup kabul edebilmesi önemli. Yargılayarak, suçlayarak değil anlamaya çalışarak iletişim kurulmalı. “Sen yapıyorsun” değil, “Ben böyle hissediyorum” diye konuşulmalı… Erkekler için erken boşalmayı önleyebilecekleri kolay egzersizler var.

    Her sevişmede orgazm olamıyorum ve bunu dert etmiyorum ama eşim kendini kötü hissediyor.

    Bunu cinsellik esnasında değil, başka bir zaman konuşmak gerekiyor. “Cinsellik keyif aldığımız bir şey ama her seferinde orgazm olmayabiliriz” diyebilmek gerekiyor. Bunun cinsellikten keyif almadığımız anlamına gelmediğini söyleyebilmek gerekiyor. Bu konuşulabildiğinde yataktaki gerginlik de azalacaktır. “Eyvah orgazm olmadım, ne düşünüyor?”, “Eyvah, orgazm olmasını sağlayamadım, daha ne yapabilirim?” gibi gerginlikler işleri daha da zorlaştırıyor. Orgazmı, cinselliği, görev gibi görmemek gerekiyor.

    Eşim zaman zaman mastürbasyon yapıyor, kendimi kötü hissetmeli miyim?

    Kötü hissetmeyin, aksine yardımcı olun. Mastürbasyon bizim gözümüzde felaketleştirdiğimiz bir şey olmamalı. Erkeğin de hayal kurması, arzulaması, zihinsel olarak cinselliği yaşaması gerçek cinsellikte de daha etkin olmasına yardımcı olabilir. Ama şöyle bir faktör var; mastürbasyon gerçek cinselliğin yerini alıyorsa sıkıntı var demektir. Gerçek cinsellik daha sosyal, iletişim kurmaya açıktır, mastürbasyon ise asosyal ve tek başınadır. Aynı şey kadın için de geçerli… Eskiden kadınlar ve kadınlık ile ilgili çok az kaynak vardı. Kadınlar artık cinsellik anlatan kitapları çok daha rahat alıp otobüste, parkta, bahçede okuyabiliyor. Bu beni çok sevindiriyor. Kadınlar artık dişilikleri ile daha barışık… Kadınlar da bu tür yayınları daha fazla okuyabilir, kendilerini daha iyi tanıyabilir ve kendilerine dokunabilirler. Ancak sınırı cinselliğin asıl olması, fantezi dünyasının bunun önüne geçmemesi…

  • Vajinismus Tedavisinin Dayanılmaz Ağırlığı

    Vajinismus Tedavisinin Dayanılmaz Ağırlığı

    Vajinismus alanındaki en heyecan verici gelişme sağlık personellerince bu durumun tanınması… Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) tarafından eğitimleri verilen ve başarıyla uygulanan “cinsel terapi” ile vajinismus yüzde yüz tedavi edilebiliyor.“Vajinismusun Üstesinden Gelmek”, “10 Adımda Vajinismus Tedavisi”, “Evli Bakireler” ve “Seks Korkusu” adlı kitaplar, tarafımdan yayınlandı… Bu kitapların vajinismuslu danışanlar tarafından okunması gerekiyor. Çünkü vajinismus tedavisi sırasında pek çok kadın mağdur ediliyor. Vajinismus tedavisi adı altında çiftlerin doktor kontrolünde ilişkiye zorlanıyor, bu doğru değil… Bu yöntem bir çeşit tecavüz… Cinsellikte, kadın ve erkeğin hazzı esas olmalı…

    KIZLIK ZARININ AMELİYATLA ALINMASI…

    Vajinismusun kızlık zarıyla bir ilişkisi yok… Kızlık zarının alınması var olan sorunu çözmüyor. Fakat kızlık zarının kalınlığına bağlı olarak; ağrı, acı veya kanama nedeniyle vajinismus gelişmiş ise, cerrahi bir yöntemle bu zarın alınması önem taşıyor. Ancak vajinismuslu kadınlar üzerinde yapılan araştırmalarda tedaviye gelen her dört kadından birinin, tedaviye başvurmadan önce kızlık zarlarını aldırttıkları görülüyor.

    GENEL ANESTEZİ ALTINDA CİNSEL BİRLEŞME TAVSİYE EDİLMİYOR…

    Genel anestezi sırasında vajinal kaslar gevşediğinden, cinsel birleşmeye olanak vermeyen vajinal kasılmalar olmuyor ve ilişki gerçekleştirilebiliyor. Ancak buna rağmen sonraki normal cinsel birleşmelerde de aynı sorun yaşanabiliyor. Cinsel ilişkide karşılıklı haz esasken, bu durum bir nevi tecavüz… Cinsellik, kadın ve erkek arasında sevginin ve zevkin paylaşımı… Ancak vajinismuslu çiftler için cinsellik zevk olmaktan çıkıyor, keder ve elem yaratan eziyet verici bir eyleme dönüşüyor. Genel anestezi altında yapılacak bir cinsel birleşme aslında çift için ciddi bir travma… İlişki bir kereye mahsus gerçekleşse bile, kadın hem eşine karşı öfke geliştirebiliyor hem de erkek savunmasız haldeki eşine böyle bir şey yaptığı için suçluluk duyabiliyor. Bu nedenle anestezi altında ilişkiye girilmesi kesinlikle önerdiğimiz bir yöntem değil…

    TÜP BEBEK ÖNERİLMİYOR…

    Vajinismuslu çiftler süre uzadıkça çevreden gelen yoğun bir çocuk baskısı ile karşılaşıyorlar ve alternatif çözüm yolları aramaya başlıyorlar. Anne olmak isteyen vajinismuslu kadınlara tüp bebek tedavisini önermiyoruz. Çünkü bu, tedavinin imkânsızlığını kabullenmek anlamına geliyor ve çoğu zaman çocuk sahibi olmak da çiftin kendini mutlu hissetmesine yetmiyor.

    VAJİNİSMUS TEDAVİSİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN UNSURLAR…

    Çok ama çok düşük oranda da olsa vajinismusun fiziksel bir nedeni olabiliyor. Bu nedenle kadının mutlaka cinsel terapi öncesi bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına görünmesi gerekiyor. Vajinismusu mekanik olarak çözmek yetmiyor. Çifte, sağlıklı bir cinsel hayat sunmak için tedavide iki aşama izleniyor. Birinci aşamada, cinsel birleşmenin olması hedefleniyor. İkinci aşamada ise cinsel ilişkiden zevk alma teknikleri öğretiliyor.

    MUAYENEHANEDE GERDEK OLMAZ…

    Kadına verilen sakinleştirici ilaç ve kremlerle çifti, hekimin gözetiminde cinsel ilişkiye zorlamak, tıbbi etiği ihlal ettiği için kınanmış bir tedavi… Yurtdışında cinsel terapistin veya doktorun gözü önünde cinsel ilişkiye girebileceğiniz özel cinsel tedavi merkezleri var. Ama burası Türkiye… Türk hekimlerinin ve cinsel terapistlerinin kendi toplumsal yapısına, örf ve adetlerine uygun tedavi yöntemlerini tercih etmeleri gerekiyor. Aksi durumlarda tedaviye muhtaç insanlar ve cinsel sağlık bilimi de zarar görebiliyor.

    BİLİNÇALTINDAKİ KORKULAR ORTADAN KALDIRILMALI…

    Lokal uyuşturucu kremler ve pomatların ilişki öncesi vajinaya sürülerek kullanılması, kadınların bilinçdışı korkularını ortadan kaldırmadığı için yararsız… Kadının cinsel ilişki öncesi fazla alkol alması, kişinin bilincini kaybetmesine yol açtığından bir işe yaramıyor. Cinsel ilişki öncesi alınan sakinleştirici ilaçlar, cinsel isteği azalttığı için normalde de tavsiye edilmiyor. İlişki öncesi vajinaya buhar tutulması, sıcak su banyosu, ağrı kesici ve sıkıntı giderici ilaçların birlikte kullanılması sadece cinsel birleşme korkusu yaşayan kişilerde, bazen işe yarayan veya geçici çözüm yöntemleri… .

    TEK SEANSLIK TEDAVİ KADINI KORKUTUYOR…

    Vajinismuslu çiftler vajinismusu çözmeye hazırsa ve derinlerde yatan ciddi bir patoloji yoksa sorun cinsel bilgilendirme ve danışmayla kolaylıkla çözülebiliyor. Ama tek seanslık bir tedavi kadının var olan korkularını daha da artırabiliyor. Bu nedenle tek seanslık tedaviler tavsiye edilmiyor. Vajinismus tedavisinde, altında yatan psikolojik nedenleri ortaya çıkartmak, seks hakkında daha önce öğrenilmiş yanlış inançları değiştirmek önemli… Tedavi planı çiftin ihtiyacı doğrultusunda oluyor.

    ANESTEZİ HAMİLELİĞİ…

    Genel anestezi ile birleşme sonrasında hamile kalan kadınlar var… Hamileliğin oluşması için erkeğin vajina içine boşalması gerekmekle birlikte, nadiren vajina üzerine boşalma ile de hamile kalınabiliyor. Genel anestezi altında da çok küçük bir ihtimal de olsa hamile kalınması mümkün. Bu nedenle vajinismus tedavisine çocuğu olan hastalar da gelebiliyor. Çocuk sahibi olmak onlarda çevre baskısına karşı geçici bir rahatlama yaratıyor.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimizlerimiz için tıklayın !

  • P Noktası

    P Noktası

    Ruh ve beden sağlığının en önemli olgularından biri olan cinsellin keşfi dur durak bilmiyor… Kadınların boşalmalarını kolaylaştırmak ve daha fazla haz almalarını sağlamak için yapılan araştırmalar en sonunda meyvesini vermiş gibi gözüküyor.

    Kadınlarda cinsel haz almayı sağlayan ve boşalmalarını kolaylaştıran klitoris ve G noktasına ek olarak yeni bir haz noktası keşfedildi. Vajina ile anüs arasında kalan ve birçok sinir ucunun kesiştiği yere “P noktası” adı veriliyor. Cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olduğuna göre, dünyadaki en güzel ve en özel alışveriş de olmalı… Çiftler bu alışverişi nasıl gerçekleştiriyor? Elbette ki, zevk almak istedikleri ölçüde zevk vererek! Öyleyse çiftlerin daha çok zevk almalarının önünü açacak olan P noktasını keşfe çıkmaları gerekiyor.

    P NOKTASI BOŞALMAYI KOLAYLAŞTIRIYOR…
    Vajina girişinin sonundaki bölgeden başlayarak anüse gelmeden son bulan bölgeye “perine” adı veriliyor. Perine bölgesinde bulunan P noktası kadınların boşalmalarını kolaylaştırıyor. Dolayısıyla, bu noktaya doğru bir şekilde yapılan basınç hazzın doruğuna taşınmasına yardımcı olabiliyor. Özellikle cinsel birleşme sırasında P noktasının uyarılması psikolojik bir uyarıcı görevi görüyor. Cinsel ilişkide P noktasının uyarılması için her pozisyon uygun olmakla birlikte, Jokey pozisyonu (kadının üstte, erkeğin altta olduğu pozisyon) ve Misyoner pozisyonu (kadının sırtüstü yattığı, erkeğin üstte olduğu pozisyon) doğru seçim olabiliyor. Erkekler genellikle görsel ve işitsel eğilimli, kadınlarsa daha çok dokunsal ve işitsel eğilimli oluyorlar. Bu nedenle P noktası uyarılırken kadının kulağına güzel şeyler fısıldanması alınan hazzı arttırabiliyor.

    P NOKTASI KEŞFEDİLMEYE AÇIK BAKİR TOPRAKLAR GİBİ…
    Kadınlar P noktalarına dokunulmasından, yalanmasından ve basınç uygulanmasından çok hoşlanıyorlar. P noktasına yapılan hafif bir masaj, sevişmeye renk katmaya ve boşalmanın hazzını doruklara taşımaya yardımcı olabiliyor. Bu nedenle “P noktasının keşfi erkeklerin işini kolaylaştırdı!” desek, eminim yanılmış olmayız… Kadın vajinasının içinde bulunan G noktasının yerini bulmak, klitorise doğru ve ritmik hareketlerle dokunmak profesyonellik istiyor. Cinsel birleşme sırasında heyecandan dokunuşlarının şiddetine pek hâkim olamayan erkekler için P noktasına dokunmak daha kolay bir deneyim… Çünkü P noktasının uyarılması kolay, hazzı büyük… Keşfedilmeye açık bakir topraklar gibi… Çiftin seks yaparken “Acaba neresiydi?” diye düşünüp dikkatini dağıtmasına neden olabilecek bir durum da yok! Bunun dışında erkekler oral seks yaparken partnerlerinin boşalmalarını kolaylaştırmak için G noktası ve klitorisin yanında, hemen ulaşabilecekleri P noktasını da kullanabiliyorlar. Ancak P noktasına yapılacak olan basıncın derecesinin klitorise yapılacak olan basıncın derecesinden biraz daha yüksek olması gerekiyor. Ayrıca P noktası her kadının farklı hissettiği bir bölge… Çünkü P noktasındaki cinsel duyular kişiye ve ruhsal etkilerin derecesine göre değişebiliyor. Bu nedenle hangi dokunuşun daha uygun olduğunu kadının partnerine ifade etmesi gerekiyor.

  • Yatak odası faciaları

    Yatak odası faciaları

    Yatak odanızda her şey yolunda gitmiyor olabilir. Özellikle eşinizden kaynaklanan bazı sorunlar söz konusuysa her biriyle nasıl baş etmeniz gerektiğini bilmelisiniz.

    Ön sevişme sırasında çok heyecanlanıyor

    Partnerinizin kalp atışları ön sevişme sırasında kontrolden çıkıyorsa bayrağı elinize almanın zamanı gelmiştir. İlk siz ona dokunun ve bu dokunuşlardan geri dönüşler almaya çalışın. Heyecanlanmaması için onu telkin edin. Ön sevişmeye düşük tempoda başlayıp daha sonra yavaş yavaş hızlanın.

    Eşiniz sevişme sırasında sıkılıyor

    Birlikte yatağa giriyor ve öylece uyuya kalıyorsanız yeni bir şeyler deneme zamanınız gelmiş demektir

    Tuhaf sesler çıkartıyor

    Seks sırasında eşiniz size garip gelen sesler çıkartıyorsa bastırmak için müzik açmayı deneyin. Fakat bunu ona çaktırmadan yapmalısınız. Sonuçta onun kendine olan güvenini kaybetmesi seks hayatınızı tehlikeye sokar.

    Seksle ilgilenmiyor

    Sevgiliniz seksle ilgilenmiyorsa öncelikte kullandığı ilaçların yan etkilerini araştırın. Eğer ilaç kullanmıyorsa büyük ihtimalle zor bir dönemden geçiyordur. İşle ilgili büyük bir baskı altında olabilir. Onu konuşturmaya çalışın ve birlikte bir çözüm yolu arayın. Bunlardan biri değilse ilişkinizi gözden geçirmenizin zamanı gelmiş demektir.

    Eşiniz çok erken geliyor

    Eşinizin seks esnasında sizi yarı yolda bırakması en büyük sevişme felaketlerinden biri olabilir. İyisi mi hareketin kontrolünün sizde olduğundan emin olun. Ya üstte olduğunuz pozisyonları tercih edin ya da eşinizden biraz yavaşlamasını isteyin.

    Eşiniz erekte olmakta zorlanıyor

    Partneriniz ereksiyona girmekte güçlük çekiyorsa dürtülerini harekete geçirmek için biraz daha uğraşmanız gerekiyor olabilir. Genital bölgesiyle ilgilenmeniz işe yaramıyorsa dokunmanızdan hoşlanacağı başka bölgeleri seçin.

    Berbat öpüşüyor

    Eşinizin öpüşü sizi cezbetmiyorsa bütün kontrolü elinize almaya bakın. Sizi öpeceği sırada durmasını söyleyin ve öpüşmeye ilk siz başlayın.

  • Boşanma sonrası cinsel hayat

    Boşanma sonrası cinsel hayat

    Evli bir çifti boşanma noktasına kadar götürebilen cinsel sorunlar boşanmadan sonra birden ortadan kalkmıyor, çoğu zaman daha da artarak devam ediyor ve daha önceden olmayan başka sorunlar da bu süreçte ortaya çıkabiliyor.

    Sorunlu evliliklerde yaşanan iletişim sorunları, yoğun öfke ve kavgalar zamanla cinsel hayatı olumsuz etkiliyor, zamanla eşler birbirlerinden ve cinsellikten uzaklaşmaya başlıyorlar. Sorunlu evliliklerden sonra yaşanan boşanmaların faturası bazen cinselliğe kesiliyor. Bunun yarattığı olumsuz duygular beraberinde cinsellikten daha da soğumaya, kaçınma davranışları geliştirmeye, sosyal ilişkilerden uzaklaşmaya ve içine kapanma gibi davranışlara yol açıyor. Yani boşanmak cinsel sorunları çözmüyor.
    Boşanmadan sonra erkeklerde en sık rastlanan cinsel işlev bozuklukları; sertleşme sorunları, erken boşalma ve cinsel isteksizliktir. Boşanma sonrası geçmişe dönük olarak hissedilen yoğun suçluluk, öfke ve başarısızlık duyguları erkeklerde iktidarsızlığa neden olur. Hatta evliliğe ve kadınlara karşı beslenen olumsuz duygular zamanla cinsel isteksizliğe ve erken boşalmaya yol açabilir.

    SIRA DIŞI DAVRANABİLİR

    Boşanma sonrası erkeklerin farklı ve sıra dışı davranışları olabilir. Hayal kırıklıklarıyla dolu bir süreç olan boşanma çok kolay atlatılamaz. Çünkü kişiler yeni bir hayat kurmak ve bu hayata alışmak zorunda kalırlar, alışkanlıkları, arkadaşları ve sosyal çevreleri değişir, maddi sıkıntılar çekerler ve para harcama alışkanlıkları değişir. Birçok erkek kendini gezmeye ve alışverişe verebilir ve bu durumdan bir başka kadınla tanışana kadar kurtulamaz. Hatta kimi boşanmış erkekler boşandıktan sonra adeta bir ergen gibi davranarak, hemen bir partner bulup olabildiğince yoğun bir cinsellik yaşamaya çalışabilir ve sosyal statüsüne uygun olmayan davranışlar içine girebilir. Bazıları içine kapanabiliyor ve her türlü sosyal ilişkiden kaçarak depresyona girebiliyor. Örselenmiş bir egonun savunma tepkileri olarak değerlendirilecek her iki davranış zamanla cinsel hayatta sertleşme sorunu şeklinde kendini gösteriyor. Araştırmalar ayrılık travmasının yaklaşık üç yıl sürdüğünü gösteriyor. Bu nedenle ilk üç yıl içinde yaşanan ilişkilerde geçmişin etkisi sürebilir, iktidarsızlık ve benzeri cinsel problemler yaşanabilir.

    PEKİ, NE YAPMAK GEREKİYOR?

    Boşanma sonrası erkeklerin yardım almaları gerekiyor. Boşanma sonrası cinsel sorunlar yaşayan erkekler öncelikle paniğe kapılmamalı ve yaşadıklarının içinde bulundukları duruma göre normal olduğunu kabul etmelidir. Çünkü duygusal açıdan oldukça zor bir dönem olan boşanma ve sonrasında yaşananlar, erkeklerin üstünde bir yakının ölümünde veya bir organının kaybında yaşanacak kadar büyük bir travma etkisi yaratabilir. Erkek ayrılık sonrası geçmişiyle yüzleşebilmeli, yaşanan sorunlarda kendi sorumluluklarının farkına varmalı, hayatında yani bir başlangıç yapmalı ve cinsel hayatında geçmişe takılı kalmamalıdır. Her şeye rağmen uzun süre iktidarsızlık yaşayan erkeklerin karamsarlığa kapılmamasında, bir cinsel terapiste başvurmalarında ve cinsel terapi almalarında fayda var. Böylece kendilerini çok daha özgür, hafif ve mutlu hissedebilirler.

    Farklı kültür olumsuz etkiler mi

    22 yaşında bir genç kızım. İki yıllık erkek arkadaşımla evlenmek istiyoruz. Erkek arkadaşımı çok seviyorum ancak ikimiz de çok farklı kültürde yetişen kişileriz. Farklı kültürde olmak evliliğimizi nasıl etkiler?

    Kültürel farklılıklar evlilik üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Çünkü her kültürün yaşam tarzları ve standartları farklıdır. Ancak bunlar aşılmayacak problemler değildir. Kültür farkı ile oluşabilecek sorunlar değişime açık olmayla, anlayış, saygı, güven, sabır ve sevgiyle çözülebilir. Bunun için önce eşlerin sevgilerinin çok güçlü olması, birbirlerine gerçekten saygı göstermeleri ve evlilikte kararlı olmaları gerekir. Farklı kültür özelliklerini taşımak ve bu koşullarda bir araya gelmek dezavantaj gibi görünse de çiftler bunu olumluya çevirebilirler. Çiftler kültürel özelliklerin zenginliğinden yararlanarak hayatı başka açılardan görmeyi öğrenebilirler, ilişkilerini çok renkli, dinamik veya zengin yapabilirler, her iki taraf kendine yeni bir şeyler katabilir.

    Eşim sürekli küsüyor

    Eşimle görücü usulü ile evlendik ama 4 ay gibi bir süre birbirimizi tanıma fırsatı bulduk. Eşim bu zaman zarfında bana küsmek benimle konuşmamak gibi huylara sahip değildi. Evlendikten sonra hemen hemen her lafıma alınmaya başladı. Bu yatak odamızı da etkiliyor. Bana ne önerirsiniz?

    Evliliğin ilk üç yılı çiftin birbirini tanıma, anlama ve birbirine uyum yapma sürecidir ve bu zaman içinde küslükler, ufak tartışmalar olacaktır, rahat olun. Size düşen evliliğin ve eşinizin güzel yanlarını görüp, bu fark ettiğinizi göstermek olacaktır. Eşinizle birlikte daha sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşama sahip olmak, cinsel sorunlarınızı aşmak için sorumluluk almanız, küslükten vazgeçip, suçlamadan konuşmanız doğru bir seçim olacaktır. Bunun için ilk önce geçmiş mutlu günlerinizi hatırlamanızda fayda var. Böylece dargınlıkları, kırgınlıkları bir yana bırakarak sevgi ve hoşgörü içerisinde sizi birbirinize daha sıkı bağlayacak bir iletişime ve cinselliğe sahip olabileceksiniz.

    GÜNÜN SÖZÜ

    Mutlu olmak için sadece bedeninize yatırım yapmanız yetmez, ruhunuza iyi gelecek seçenekleri hayata geçirmeniz gerekir.

    Cem Keçe

  • Tecavüz ve vajinismus

    Tecavüz ve vajinismus

    Aile içi cinsel tacizler “ensest” olarak bilinir. Malesef vajinismus sorununda en dirençli olgular ensest sonrası gelişmektedir.

    Cinsel taciz, tecavüz, çocukluk dönemindeki cinsel istismarlar, şiddet görme, ensest ilişkiler vajinismusa neden olabilmektedir. Bu tür cinsel travmalar, vajinismus haricinde cinsel isteksizlik, ağrılı cinsel ilişki ve orgazm olamama gibi cinsel sorunlarına da neden olabilir. Tecavüz; gönülsüz olan bir kişiyle, şiddet uygulayarak ve aşağılayarak yapılan cinsel ilişki kurma eylemidir. Tecavüz eden erkekle kadın arasında temel etkileşim, fiziksel egemenlik ve boyun eğdirme ilişkisidir. Tecavüz sırasında tecavüzcü, cinsel olarak bazen yetersiz olmakta bu durumda şiddetini daha fazla arttırmaktadır. Tecavüzcülerin neredeyse tümü erkek ve mağdurların tümüne yakın bir kısmı kadındır. Hem tecavüz hem de cinsel tacize uğrayan kadınların tipik tepkileri aşağılanma, yetersizlik hissi, sıkıntı hissi, utanç, öfke, depresyon ve korkudur. Tecavüze uğrayan kadınların büyük bir kısmı, yaşadıkları durumdan kendilerinin sorumlu olup olmadığını ve saldırıyı bir şekilde kendilerinin davet edip etmediklerini sorgulamaktadırlar.

    Etkileri: Yaşanılan tecavüzün tekrar yaşanıyormuş gibi olması, kendini kirletilmiş hissetme, izlenme korkusu, kabuslar, uykusuzluk, yeme alışkanlıklarındaki değişimler, baş ağrıları, bulantı ve kusma, cinsel ilişkiye girmekten kaçınma veya başta vajinismus olmak üzere bazı cinsel sorunlar gelişebilir. Aile içi tecavüz, eş tecavüzü de oldukça yaygın gözükmektedir ve kadınlarda cinsel problemler yaratmaktadır.

    Hera Kadın Sağlığı Merkezinden Op. Dr. Süleyman Eserdağ a göre; Tecavüzlerin % 50 sinden fazlası yetkililere bildirilmemekte ve bu göz önüne alındığında mağdur olan kadınların tedavi görmedikleri öngörülmektedir.
    Fakat yukarıda bahsedilen etkiler tedavi edilmediği taktirde kişiyi depresyona sokarak yaşam boyu silinmeyen izler bırakacak ruhsal sorun halini alabilmektedir.

    Sayın Eserdağ; “Vajinismus hastalarının pek çoğu cinsel ilişkiyi hiç yaşayamazken bazıları zor ve ağrılı şekilde ilişkiye girebilmektedir. Cinsel ilişki başında veya sırasında ağrı, acı, yanma, batma hissetme kaygısı kişinin, kendisini kasmasına neden olabilmektedir. Kasılma derin ise hazzın azalmasıyla vajinal kuruluk ve bunun sonucunda daha fazla acıya yol açarak kişiyi kısır döngüye sokabilmektedir. Bu kısır döngünün sürekliliği de cinsel ilişkiden soğutarak zamanla kişinin cinsellikten uzaklaşmasına yol açabilir. Sizin bu konudaki önerileriniz nelerdir?”.

    ‘’Cinsel travma sonrası vajinismus ve diğer cinsel problemleri yaşayanların mutlaka cinsel terapi almalarını öneriyoruz. Vajinismus rahatsızlığının kesin çözümü bilimsel, etik ve modern tedavi yöntemlerinden geçer. Tedavisi % 100 mümkün olan vajinismusun dört ayrı derecesi vardır: Bir pozitif en hafifi, dört pozitif en ağırı tarif eder. Dört pozitif vajinismuslu hastalarda tedaviye hipnoterapi ile başlanabilir. Diğer durumlarda ise sistematik duyarsızlaştırma tekniği ile bilişsel-davranışçı yaklaşımlar ve gevşeme egzersizleri yeterli olabilmektedir.’’

    ‘’ Unutmayın ki tedaviye karar vermek ve yalnızca adım atmak bile başarmanın yarısıdır.’’

  • Boşanma sebepleri

    Boşanma sebepleri

    Evlilikte yaşadığınız hangi sorunlar boşanma sebebi olarak sayılır, hangileri sayılmaz? Cinsel sorunlar yüzünden boşanma davası açılabilir mi? Haysiyetsiz hayat sürmek, anlaşmalı boşanmak ne demek?

    Her güzel başlayan evlilik başlarda umulduğu kadar iyi gitmeyebiliyor ne yazık ki… Ayrılık kapıya dayanıveriyor. Bu durumda akıllarda soru işaretleri oluşuyor: Hangi sebebi öne sürerek dava açabilirim? Eşimin ayrılmamıza neden olan davranışlarını mahkemede nasıl kanıtlarım? Benim sorun olarak gördüğüm eşime ait her davranış boşanma nedeni olarak geçerli mi? Hakim boşanma isteğimizi reddedebilir mi?

    Şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanma davası nasıl açılır?

    Evlilik birliği içinde tarafların artık birbirlerine sevgi ve saygısının kalmadığı hallerde ya da taraflardan birinin evlilik birliğini veya toplumun ona yüklediği görevleri yerine getiremediği durumlarda, diğer taraf için evliliği sürdürmekten imtina edilmesi, evlilik birliği içinde fayda kalmaması halinde, “şiddetli geçimsizlik” kavramı içinde dava açılabilir.

    Davayı açmak isteyen eş, son altı ayda birlikte ikamet ettikleri yerde ya da fiilen ayrılarsa diğer eşin bulunduğu yerin mahkemesinde dava açabilir.

    Önemli olan, gerçekleşen olayların, davalının kusurunun geçerli delillerle ispat edilmesidir. Mahkemeyi ikna edecek mahiyette fotoğraf, doktor raporu, ceza dosyası, tanık delili gibi çoğaltılabilir deliller bu işte yardımcı olur. Hakim ikna olduğu takdirde boşanmaya karar verecektir. Aksi takdirde davanın reddi gerekir.

    Evlilikte yaşanan hangi sorunlar boşanma nedeni kabul edilir?

    Evlilik birliği içinde kanunun, toplumun eşlere yüklediği ve tarafların birbirlerine karşı yükledikleri yükümlülüklerin yerine getirilmemesi bir boşanma sebebidir. Tarafların birbirlerine olan sadakat yükümlülüğünün ihmali, zina, taraflardan birinin akıl hastalığına tutulması ve iyileşemeyecek durumda olması, hayata kast, birinin diğerine kötü muamelede bulunması gibi özel sebepler boşanma nedeni olabilir.

    Bunların dışında, genel olarak evlilik birliğinin artık yürümeyecek olması, tarafların birbirlerine saygı ve sevgilerinin kalmaması gibi hallerde de, gerçekleşen olayın niteliğine göre mahkeme boşanmaya karar verebilir.

    Boşanma sebeplerini tek tek saymak mümkün değildir. Çünkü boşanma, her iki tarafın da ortak bir hayal kurma ideali üzerine başlattıkları bir adımdır. Bu adımın devam etmesi için de tarafların her şeyden önce birbirlerine saygı göstermeleri gerekir. Saygı unsurunu ortadan kaldıracak her kusurlu davranış, boşanma sebebi olarak kabul edilir.

    Cinsel sorunlar boşanma nedeni olabilir mi?

    Taraflar arasındaki cinsel uyumsuzluk, birinin sahip olduğu ve tedavi ettirmek istemediği cinsel hastalıklar boşanma sebebi olarak sayılabilir. Cinsel hayatı olmayan bir evliliğin devam ettirilmesi beklenemez.

    Türkiye’de çok sık karşılaşılan durum, tarafların cinsel ilişkiye girememesidir. Burada önemli olan kusurun kimden kaynaklandığı, giderilip giderilemeyeceği ve kişinin tedaviye yanaşıp yanaşmadığıdır. Erkekler için ereksiyon sorunu, kadınlar için vajinismus gibi durumlarda evliliğin devam etmesi söz konusu olmaz. Çünkü evlilik içinde tarafların birbirlerine saygı ve sevgisiyle birlikte cinsel hayata da ihtiyaç vardır. Bunu sağlayamayan tarafın gerekli tedaviyi görmesi, sonuç alınamıyorsa da evlilik birliğini sonlandırması beklenir.

    Taraflardan biri eşinin cinsel sorunlarından dolayı mahkemeye başvurduğunda mutlaka o kişiyle alakalı doktor ya da adli tıp raporuyla birlikte boşanmaya karar verilmesi gerekir.
    Son yıllarda aile içi şiddet kavramı içinde cinsel şiddet de yer almaya başladı. Eşlerden biri diğerini cebren cinsel ilişkiye zorlamamalıdır. Bu aynı zamanda Türk Ceza Kanunu açısından da bir suç teşkil eder. Bu tip eylemle karşı karşıya kalan eşin ceza şikayeti yapma hakkı olduğu gibi bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkı da mevcuttur.

    Hakim evlilikteki hangi sorunları boşanma nedeni olarak kabul etmeyebilir?

    Mahkemenin boşanmaya karar verebilmesi için davacının iddia ettiği vakaların gerçekliğinin ispatlanması gerekir. Ayrıca bu boşanma sebebinin ya kanunda sınırlı sayılan zina, akıl hastalığı terk gibi sebepler ya da genel olarak evlilik birliğinin temelinden sarsılması hususuna dayanması, bu birliğin davacı için devam etmesinin artık hukuki bir dayanağının kalmadığı gibi birliğin de artık çekilmez hale gelmiş olması gerekir. Kusurlu olduğu iddia edilen davalı eşin olumsuz davranışlarının mühim ve evlilik birlikteliğini devam ettirmeyi gerekli kılmayacak şekilde olması gerekir.

    Evlilik birliği içinde gerçekleşebilecek basit münakaşalar, tahammül edilebilir kusurlu davranışlar, temele dayanmayan fikir ayrılıklarının boşanma sebebi olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Bir taraf diğer tarafın kusurlu hareketlerine göz yumuyor ve affediyorsa belli bir süre sonra bunları boşanma davasına sebep olarak gösteremez. Karşı tarafın hayatını zorlaştıracak davranışlar ise boşanma davasında sebep olarak kabul edilebilir.

    Boşanma değil ayrılık kararı

    Hakim, davada tarafların daha sonra barışma ihtimalini görürse, evlilik birliğinin devamı ve toplum sağlığı açısından boşanma yerine ayrılık kararı verebilir. Ayrılık kararı 1-3 yıl arasında gerçekleşir. Bu süre içinde tarafların bir araya gelmeleri ve evlilik birliğini devam ettirmeleri umulur. Fakat bu gerçekleşmezse verilen sürenin sonunda boşanma davası açılabilir.

    Boşanma sırasında yaşanan sıkıntılar adlı yazısı da boşanmayı sorunsuz atlatmak için fikir verebilir.

    Haysiyetsiz hayat sürmek ne demektir?

    Eşlerden birinin haysiyetsiz hayat sürmesi Türk Medeni Kanunu’nda özel bir boşanma sebebi olarak sayılmıştır. “Haysiyetsiz hayat sürme”, net olarak tanımlanabilir bir ifade değildir. Önemli olan, bir tarafın yaptığı davranışların toplumun büyük kısmında infiale yol açacak, tepki çekecek nitelikte olması ve diğer taraf için bu evlilik birliğini yürütmenin imkansız hale gelmiş olmasıdır.

    Yapılabilecek en küçük bir hata, bu mahiyette olsa dahi, haysiyetsiz hayat sürme olarak kabul edilmeyebilir. Kişinin davranışının süreklilik arz etmesi gerekir. Bu sebepten ötürü kişinin evlilik birliğini yürütmesinin artık kendisinden beklenmeyecek ölçüde zorlaşmış olması gerekir.

    Eşin suç işlemesi boşanma nedeni sayılabilir mi?

    Eşlerden birinin suç işlemesi diğer eş için boşanma sebebi olarak sayılabilir. Burada önemli olan suçun niteliği ve kasıt ya da taksirle işlenip işlenmediğidir. Kasıtla işlenen hırsızlık, dolandırıcılık, hileli iflas gibi toplumun kabul etmediği ve Anayasa’da “yüz kızartıcı” olarak gösterilmiş olan suçlar daha ön plana çıkar.

    Önemli olan, suç sebebiyle taraflardan birinin evlilik birliğini devam ettirmesi için ortada geçerli bir sebebin kalmaması ve diğer tarafın boşanmayı istemesidir. Suç işlemek başlı başına bir boşanma sebebi olarak kabul edilmeyebilir. Suçun niteliği, tarafların durumları, sosyal statüleri önem kazanır. Her davada kişilerin ve olayın özelliğine göre ayrıca değerlendirilmesi gereken bir husustur.