Etiket: cinsel sağlık

  • Cinsellik Haz Vermiyorsa Elem Verir!

    Cinsellik Haz Vermiyorsa Elem Verir!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “KADINLARIN SEKSİ GÖREV GİBİ GÖRMELERİ VE ACI ÇEKMELERİ ERKEKLERİ ERKEN BOŞALTABİLİYOR!”

    Erkeklerin karşılaştıkları cinsel uyumsuzluk sorunlarının en önemlisi olan erken boşalmaerkeğin cinsel birliktelik sırasında boşalma refleksi üzerinde çok az ya da hiç kontrol sahibi olamaması durumudurErkeğin henüz boşalmak istemediği halde boşalması durumu olarak bilinen erken boşalma cinsel birleşme esnasında ya da öncesinde olabilmektedir . Hemen hemen her erkeğin hayatının bir bölümünde yaşadığı erken boşalma sanılanın aksine, sadece erkek kaynaklı bir problem değildir ve tedavi edilmediği takdirde çiftin cinsel hayatında ciddi sorunlara yol açabilir. Ülkemizde cinsel hayatı aktif olan her on erketen yedisinin sorunu olan erken boşalmayla ilgili bilinmeyen yeni gerçekleri Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe açıkladı. İşte çok çarpıcı başlıklar:

    ERKEN BOŞALMA ÇİFTİN CİNSEL UYUMSUZLUĞUDUR!

    Ülkemizde cinselliğin hala bir tabu olduğunu söyleyen CİSED Onursal Başkanı Cinsel Terapist Dr. Cem Keçe; “Asırlar öncesinden süregelen cinsellikle ilgili mitler ve cinselliğin ayıp, yasak ve günah olarak ifade edilmesinedeniyle, özellikle kadınlar cinsel birlikteliğin ağrılı ve acılı yaşanacağı düşüncesini bir tabu haline getirdiler. Yapılan araştırmalar çocukluk dönemini baskı altında geçiren, cinselliğin ya da cinsel istek ve arzuların ifade edilmesini ayıp, yasak veya günah olduğunu düşünen kadınların ya da erkeklerin sayısının her geçen gün arttığını gösteriyor. Erken boşalmanın en sık görülen nedenlerinden biri, %60’lık bir oranla, cinselliği ve cinsel birleşmeyi erkeğe karşı bir görev olarak gören, cinselliğin ağrılı ve acılı bir şekilde yaşanacağını düşünen ve cinselliğin ruh ve beden sağlığının en temel olgularından biri olduğunu unutan kadınlardır. Bu nedenle erkek boşalma sadece erkeğin bir sorunu değil çiftin sorudur, çiftin cinsel uyumsuzluğudur .” dedi.

    ZEVK ALAMAYAN VE ACI ÇEKEN KADINLAR ERKEN BOŞALMAYA NEDEN OLABİLİYOR!

    CİSED olarak cinsellik konusunda halkı bilgilendirme amacıyla çeşitli çalışmalar yaptıklarını söyleyen CİSED Onursal Başkanı Cinsel Terapist Dr. Cem Keçe; “Yapılan araştırmalar erkeklerin %72’sinin partnerlerinin cinselliğe karşı ilgi duymadığından, cinselliği başlatmak istemediğinden, seksten keyif almadıklarından, cinsellik hakkında konuşmadıklarından ve pasif kalmayı tercih ettiklerinden yakındıklarını gösteriyor. Bunun dışında, partnerlerinin cinsel ilişki sırasında ağrı ve acı duyduklarından dolayı cinsel memnuniyetsizlik yaşadıklarını ifade eden erkeklercinsel ilişkiyi aceleye getirmek zorunda kaldıklarını savunuyorlar. Kadınların cinselliğe ve partnerlerine karşı olumsuz tutumları erkekleri cinsellikten soğutabiliyor, cinsel birliktelik süresini kısaltabiliyor, sertleşme sorunları, cinsel isteksizlik veya erken boşalma gibi cinsel işlev bozukluklarına neden olabiliyor. Bu nedenle mutlu ve huzurlu bir ilişki yaşamak isteyen kadınların, cinselliğin rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olduğu nu içlerine sindirmeleri gerekiyor. Çünkü cinsellik karşılıklı yaşanırsa haz ve doyum verebilir, tek taraflı olunca mastürbasyona tercih edilmeyen bir aktiviteye dönüşebilir ve manasını yitirebilir. Bu bağlamdacinselliği doğru yaşayabilmek ve karşılıklı doyuma ulaşabilmek için doğru kaynaklardan doğru bilgilerin edinilmesi gerekiyor.” dedi.

    HAZZA KOŞ, ELEMDEN KAÇ…

    Haz ve elem dengesinin cinsel yaşamdaki önemine değinen CİSED Onursal Başkanı Cinsel Terapist Dr. Cem Keçe; “Cinselliğin penis vajina birleşmesinden ibaret olduğunu düşünen ve acele eden erkekler nedeniyle doğru ve sağlıklı cinsel birleşme yaşayamayan kadınlar cinsel ilişki sırasında ağrı ve acı duyabiliyorlar. Zamanla cinsellikten soğuyabiliyorlar ve cinselliği bir görev gibi yaşayabiliyorlar. ‘Tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan çıkar?’ özdeyişinde olduğu gibi, erkekler kadınları soğutabiliyor, kadınlar da erkekleri erken boşalmaya teşvik edebiliyor. Her iki durumunda gerçek olduğu bu tabloda, tavuk yumurtadan çıkar yani erkekler kadının ruhuna ve bedenine hitap edemeyince kadınlar cinsellikten soğur, cinselliği bir görev gibi algılarlar, ağrı ve acı çekerler, yumurta tavuktan çıkar yani kadınların ağrı ve acı çekmeleri, cinselliğe karşı ilgisizlikleri ve cinselliği bir görev gibi görmeleri erkekleri erken boşalmaya teşvik edebilir. Çünkü hiçbir erkek acı çeken veya cinselliği görev gibi gören bir kadınla seksi bilinçli olarak uzatmak istese bile bilinçdışı olarak kısa tutmak ister ve erken boşalır. Bilinçdışının en kadim kuralı ‘Hazza koş, elemden kaç!’ şeklindedir. Bir kadına acı vermek veya arzulanmadığını düşünmek erkeklere elem verirken, mutlu etmek, onların keyif aldıklarını görmek ise haz verir. Bu nedenle erkeklerin kadınları sadece penisleriyle boşaltabilecekleri düşünmemeleri, onların haz alabilmelerini, bedenlerinin ve vajinalarının cinsel ilişkiye hazırlanabilmesi için gerekli olan ön sevişmeyi ihmal etmemeleri gerekiyor. Ayrıcakadınların vücudunu ve erojen bölgelerini tanımayan erkekler, onların boşalmasında önemli rol oynayan klitoral dokunmaları ve G noktası uyarılarını ihmal edebiliyorlar. Sonuç olarak erkeklerin kadınların vücutlarını tanımaları, onlarla cinselliği konuşmaları, haz aldıkları noktaları keşfetmeleri, cinselliği bir görev haline getirmeden zevk almayı ve vermeyi keşfetmeleri ve kadınların önce ruhlarını sonra bedenlerini okşayarak onları cinsel birlikteliğe hazırlamaları gerekiyor .” dedi.

    Kadınların zevk noktaları için tıklayın !

  • Adam ve Erkek Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı Çiftleri Yoruyor!

    Adam ve Erkek Olmanın Dayanılmaz Ağırlığı Çiftleri Yoruyor!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “NE ADAMLIK NE ERKEKLİK NE DE CİNSEL MUTLULUK PENİSTE SAKLI DEĞİLDİR!”

    Asırlardır çok büyük anlamlar yüklenen penis, kadınların erkekler konusunda tercihinde olduğu kadar erkekler arasındaki güç gösterilerinde de oldukça büyük önem arz ediyor. Doğru bilinen yanlışlar nedeniyle, pek çok kadın ve erkek tabularını yıkamadığı için hem cinsel yaşamlarında hem de sosyal hayatlarında hüsrana uğruyorlar. Oysa ne adamlık ne erkeklik ne de cinsel mutluluk peniste saklı değil… Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, penise yüklenen yanlış düşünceler nedeniyle adamlığı ve erkekliği peniste arayan kadın ve erkekleri aydınlattı…

    PENİSLE ERKEK OLUNMAZ!

    Toplumsal genel yargıların ve kültürün çok yanlış bir şekilde hem adamlığı ve erkekliği penisle eşleştirdiğine hem de cinselliğin ayıp, yasak ve günah olarak kodlayarak gizlenmesine çanak tuttuğuna dikkat çeken CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Hal böyle olunca, erkeklerin davranış biçimlerini belirleyen ana özellikleri olan sertlikleri, adamlıkları, saygınlıkları, erkeksilikleri, güçlülükleri, dobralıkları ve koruyuculukları, kendilerini cinsel yönden ispatlamaya çalışmayla bir tutuldu. Bu yanlış ‘Erkek cinsel gücünün simgesi penistir!’ düşüncesiyle günümüze kadar geldi. Fakat erkeklik ve adamlık kavramları hiç de böyle değil…” dedi.

    ADAM DEDİĞİNİZ…

    Adam olmanın kriterlerini anlatan CİSED Genel Başkanı Dr. Cebrail Kısa; “Can Yücel‘in de dediği gibi, erkek dediğiniz kadınını elinin tersiyle değil avucunun içiyle kavrayacak. Kadın bilecek ki, emin ellerdeyim. Adam diyebildiğiniz adamın yanında rahat olacaksınız. Adam dediğiniz ince olacak, kadınını onun kadar düşünecek. Adam dediğiniz ilgi gördüğünde ilgiyle, sevgi gördüğünde sevgiyle karşılık verebilecek. Vurdulu kırdılı, küfürlü davranışlar sergileyen, maço tavırlı kişi değildir adam. Adam dediğiniz, kadınının ruhunu okşamasını bilecek, romantik olacak, kimi gün habersizce kucağında çiçeklerle çıkıp gelecek ve güzel günleri unutmayı marifet saymayacak. Kadını sırf onun için kendine baktığında, sırf ona daha güzel görünmek için giyip kuşandığında, hiçbir şey olmamış gibi davranmayacak. Adam dediğiniz cesur olacak fakat bu cesurluğunu kadınına karşı değil,‘Seni seviyorum!’ derken korkmayarak, başka şeylerin ardına gizlenmeyerek yapacak. Adam dediğiniz,‘Özüyorum!’ diyorsa gelecek,‘Kaybetmek istemiyorum!’ diyorsa kaybetmeyecek. Adam olan ‘Seviyorum!’ dedikten sonra bir sonraki perdede kaçmayacak…” dedi.

    PENİSİN BOYU DEĞİL İŞLEVİ ÖNEMLİ!

    Toplumsal ve ahlaki değerlerin yerleşmesinde önemli yer tutan penis boyu tabusunun, “erkek”, “erkeklik” “adam”, “adamlık” ve “güçlü adam” kavramlarıyla özdeşleştiğini söyleyen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Yine insanlık bu tabunun ve fetişe dönüşen organın penceresinden olaylara bakma aptallığına kapıldı. Çünkü erkek soyunduğunda sahnede olan kendisi değil penistir. Penis boyutu günümüzde iyi eğitim almış kişiler arasında bile güç ve otoritenin göstergesi olarak kabul edilebiliyor. Çünkü penis boyu çok yanlış bir şekilde erkek cinselliğiyle özdeşleşti ve cinsel hazzın garantisi olarak algılandı ve erkeklik gücü daha doğrusu bir güç sembolü haline geldi. Aslında bu durum doğru değil ve penisin bir standardı yok. Çünkü kadında döllenmenin olabilmesi için erkeğin spermlerinin kadın vajinasının arkasına ulaşabilmesi gerekiyor. Bunun için ise 10 cm ve üzerinde bir penis boyu yeterli oluyor. Ama unutulmaması gereken şudur: Cinsellikte penisin boyundan çok işlevi önemlidir’.Yüzyıllardan beri penis boyu ile erkeklik gücü arasında bir bağlantı kuruldu. Böylece erkeğin penisi ne kadar büyükse yatakta da o kadar iyi olacağı düşünüldü. Oysaki penis boyu cinsel ilişkide çok da önemli değil. Çünkükadının asıl zevk kaynağı vajinanın 1/3’lük giriş kısmı ve klitorisidir. Dolayısıyla, penisin uzunluğu ile işlevi arasında herhangi bir bağlantı olmadığı gibi erkeklik, güç, sertlik, adamlık, saygınlık, dobralık ve koruyuculuk gibi karakteristik özellikler arasında da herhangi bir bağlantı yok.” dedi.

    SEKS ZİHİNDE BAŞLAR VE DEVAM EDER!

    Nasıl ki erkeklerin seks algısı genellikle zihinlerinde oluşturdukları görsel şovlardan ibaretse, kadınların da cinsel isteği zihinlerinde birleştirdikleri algılardan geldiğine değinen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Diğer bir değişle, tahrik olmak ve cinsel istek duymak beynin zevk merkezlerinin hareketliliğiyle meydana geliyor. Bu durum erkeklerde daha basittir. Kadınlarda ise bu cinsel istek, arzu ve ardından gelen boşalma veya orgazm sadece penise değil, klitorisin uyarısına ve erkeğin sağladığı güven, sevgi ve şefkat duygusuna bağlı. Bu da âşık oldukları ve kendilerine âşık olan, seven ve arzuladığını hissettiren erkeklerin partnerlerini daha kolay boşalttıkları veya orgazma ulaştırdıklarına bir işaret. Bu nedenle, penis boyunu ya da enini büyütmek için tıbbi yöntemlere, ilaç kullanımlarına ya da geç boşalmak için spreylere başvurmaktansa, kadının beyninde yer edebilme, samimi davranışlar sergileme, kadını rahat ve güvenilir hissettirme, anlayışlı, yol gösterici, şefkatli ve ilgili olabilmeyolunda erkekler kendilerini geliştirmelidir. Ayrıca, erkekler önce kadınların duygularına hitap etmeli, daha sonra kadın vücudunu tanımalı, onların erojen bölgelerini keşfetmeli, dokunmanın verdiği hazza odaklanmalı, onların bedenlerinin en önemli haz noktası olan klitorisin işleyişini öğrenmelidir. Kadın zihnine hükmetmeden, sadece penisin boyutlarıyla sağlanabilen cinsellik tek taraflıdır. Ayrıca, unutulmamalıdır ki, kadın cinselliği, boşalması veya orgazmı oldukça karmaşık ve gizemlidir, rahatlıkla taklit yapılabilir bir karşı bildirimdir.” dedi.CİNSEL TERAPİ CİNSEL SORUNLARA ÇÖZÜM OLUYOR!

    Cinsel terapinin cinsel sorunlara çözüm olduğunu söyleyen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Erkek ya da kadın, çoğu cinsel işlev bozukluklarının temelinde yanlış inanışlar (cinsel mitler, hurafeler), cinsel bilgisizlik ve deneyimsizlik yatar. Ayrıca erken boşalma, iktidarsızlık, cinsel isteksizlik gibi erkek cinsel işlev bozuklukların veya yaşanmakta olan mutsuz cinsel ilişkilerin altında yatan nedenlerin başında, erkeğin kadın bedenini tanımaması, penisinin uzunluğu ile ilgili olumsuz düşüncelere kapılması, abartılı beklentilere girmesi, başarısız olmaktan korkması, kendisine güvenmemesi, penis boyu ve genişliğini takıntı yapması, penisi erkekliğin ve adamlığın simgesi olarak görmesi geliyor. Bu sorunların geçici çözüm yolları ilaç tedavisi, spreyler ve tıbbi müdahalelerken, kalıcı çözüm yolu ise yaşanan sorunların nedenlerinin belirleneceği ve ona göre bir tedavi planının uygulanacağı cinsel terapidir. Cinsel terapi ile cinsel sorunlar yüzde yüz tedavi edilebilir .” dedi.

  • Cinsel Cahillik Orgazmı Engelliyor

    Cinsel Cahillik Orgazmı Engelliyor

    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) Adana Şube Başkanı Taner Canatar, tıbbi araştırmaların kadında görülen boşalma ve orgazm sorunlarının en sık görülenin nedeninin; cinsel bilgisizlik olduğunu söyledi. Canatar, ilaç kullanımı ve klitoris büyütme gibi tedavi yöntemlerini de uzmanlar olarak tavsiye etmedikleri uyarısında bulundu.

    Sebepleri neler?

    Uzman Doktor Canatar, orgazm olmak ile boşalmanın aynı şey olmadığını belirterek, “Tarif edilmesi zor olan bu geri bildirimlerden boşalma, bedensel bir rahatlamayken, orgazm bu bedensel rahatlamaya ruhun da eşlik ettiği çok yüksek haz veren bir durum. Boşalma sorunları kadınlarda anksiyeteye ve depresyona, kendine güvensizliğe ve kişinin kendisine olan saygısını yitirmesine yol açabiliyor” dedi.

    Çözümü mümkün

    Boşalma ve orgazmın, kadınlardan en sık görülen cinsel işlev bozukluğu olduğunu kaydeden Canatar, sorunun tedavisindeki ilk aşamanın cinsel terapistin kişi veya çiftlerle ilk görüşme yapması olduğunu vurguladı. Bu süreçte cinsel öykü alınıp, çeşitli testler ve ölçekler kullanmanın yanında gerektiğinde jinekolojik muayene de önerilebileceğini anlatan Canatar, böylelikle sorun keşfedilerek, olası çözüm yollarının kişi veya çifte sunulduğunu belirtti.

    Çiftin kendilerine özel olarak hazırlanan tedavi planını kabul etmesi ile cinsel terapi sürecinin başlayacağını dile getiren Canatar, bu aşamada da kadın veya çiftin yaşantısı, geçmişteki birliktelikleri, genel olarak cinsel hayatı, partner uyumu gibi boşalma ve orgazm olamama sorununa neden olabilecek alt başlıkların saptanmaya çalışıldığını kaydetti.

    Flört önemli

    Yapılan tıbbi araştırmaların, boşalma ve orgazm sorunlarının en sık görülen nedeninin; cinsel bilgisizlik olduğunu ortaya koyduğunu vurgulayan Canatar, “Cinsel terapi evresinde kişiye ve çifte cinsel ilişki, cinsellik ve cinsel organlarla ilgili bilgi verilir ve bilişsel yeniden yapılandırma yapılır. İlişkideki mevcut iletişim sorunları çözümlenir ve çiftin ilişkisi flört havasına sokulur” diye konuştu.

    Bu sürecin ardından da kadının, boşalmasını veya orgazm olmasını engelleyen duyguları ile bağlantıya geçilmesi ve onları söze dökmesi sağlanacağını belirten Canatar, “Önce kişinin kendi vücudunu tanımasına, sonra çiftin birbirinin vücudunu tanımasına yönelik aşk oyunları adında çalışmalar yapılır. Buradaki amaç; cinsellikle ilgili önceden gelen yanlış ve eksik bilgilerin silinip, yerine doğru bilgilerin getirilmesidir” dedi.

    İlaç kullanmayın çünkü…

    Uzman Doktor Taner Canatar, her ne kadar ilaç kullanımı ve klitoris büyütme gibi tedavi yöntemlerinin, boşalma ve orgazm sorunlarını önleyici birer tedavi yöntemi olduğu belirtilse de, cinsel terapistler olarak bunu tavsiye etmedikleri uyarısında bulundu. Canatar, “İlaçlar sorunu kökünden çözmeyecek. İlaç kullanımı geçici boşalmalara neden olacağı için sonrasında ciddi cinsel sorunlara ve depresyona neden olabilir” dedi.

    Aşk kaslarını çalıştırın

    Klitoris büyütme operasyonunun, klitoral uyarma yani mastürbasyon eylemine kadını daha duyarlı hale getireceğini anlatan Canatar, ancak cinsel birliktelik sonucu oluşacak olan vajinal boşalmaya ve vajinal orgazma çok fazla faydası olmayacağını söyledi. Aşk kaslarını kullanmayı öğrenmenin, boşalma ve orgazmı kolaylaştırdığını ifade eden Canatar, “Kesin sonuçlu tedavide, kadının erojen bölgeleri yani duyarlı bölgelerine yoğunlaşma tekniklerine yönelten cinsel terapi programına ihtiyaç var. Bu tür durumlarda aşk kaslarını çalıştırma egzersizleri yani Kegel egzersizleri ile duyarlılığı arttırmak da mümkün” diye konuştu.

  • Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Hamilelikte Cinsellik Sınırlı Mı?

    Gebelik döneminin başlaması ile birlikte çiftler arasındaki en hassas hale gelen konulardan biri cinselliktir. Anne adayı, geçirdiği fiziksel değişimler nedeniyle psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalırken, baba adayları da bu süreçte eşlerine nasıl destek verecekleri konusunda sorun yaşamaktadır.

    Memorial Antalya Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Pınar Özalp, gebelik döneminde çiftlere sağlıklı cinsel yaşam önerilerinde bulundu.

    Gebelik ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreç
    Gebelik, kadının ruh ve beden sağlığını etkileyen önemli bir süreçtir. Gebelik hormonlarının etkisiyle; kalp damar, solunum, sindirim, kas-iskelet, genital ve tüm diğer sistemlerde bazı değişiklikler ortaya çıkar. Anne adayı bu değişimleri aşama aşama hisseder ve yaşar. Bu süreçte, yeni duruma adaptasyonda güçlükler, bebeğiyle doğum ve doğum sonrası ile ilgili kaygı ve korkular, vücut şeklindeki değişiklik nedeniyle beğenilmeme düşüncesi gebelik döneminde yaşanan en önemli sorunlardır.

    Düzenli bir cinsel yaşam gebeliği olumlu etkiler
    Anne adayları, gebelik sürecinde özellikle eşi ve yakın çevresinden yeterli desteği görmediğinde, bu sürecin getirdiği doğal değişimleri bir sorun olarak algılayabilir. Eşler arasındaki ilişkinin en önemli boyutu olan cinsellik de; bu dönemden ve yanlış inanışlar yüzünden olumsuz etkilenebilir. Çünkü eşler, cinsel yaşamlarındaki olumsuz gelişmeyi çoğu zaman bir problem olarak değil, gebelikte yaşanması zorunlu bir süreç olarak kabullenir. Problem olarak görse bile doktorları ya da çevreleri ile paylaşmaktan çekinir. Zaten konuşulması bile tabu olan cinsellik konusu, konuşulmamak üzere gündeme getirilmez. Oysa ki, cinsellik gebelikten önce nasıl evlilik yaşamının önemli bir parçasıysa gebelikte de yaşanması gereken durumdur. Çünkü gebelikte düzenli cinsel ilişki, anne adayının psikolojik durumuna ve gebelik sürecine olumlu etkiye sahiptir.

    Gebelikte cinsel ilişkiye engel sorunlar önemsenmeli
    Sağlıklı bir gebelik; düşük, bebekte sakatlık ve erken doğum gibi sorunlara yol açmaz. Gebelik takibi süresince herhangi bir problem yaşanmamışsa, doğuma bir ay öncesine kadar cinsel ilişkiye girilebilir. Ancak bu dönemde eşler arasında destek ve anlayış çok önemlidir. Gebelikte; düşük ve erken doğum tehlikesi, bazı plasental hastalıklar, bazı enfeksiyonlar ve rahim ağzı yetmezliği gibi sorunlar varsa, gebelik döneminde cinsel ilişki kısıtlaması getirilebilir.

    Doktorunuzla konuşmaktan çekinmeyin
    Anne adayları, eşleri ile birlikte, cinsellik hakkındaki endişe ve önyargılarını mutlaka doktoru ile paylaşmalıdır. Sorunların çözümü ile ilgili ilk adım, bu şekilde atılmış olacaktır. Doktoruyla gerekli şekilde konuşarak gebelikte yaşayacağı tüm değişiklikleri önceden öğrenen anne adayları, normal ve normal olmayan süreçlerle ilgili bilgi sahibi olacak ve cinsel yaşamına adapte olması kolaylaşacaktır.

  • Boşalma ve Orgazm Sorunlarının Tedavisi

    Boşalma ve Orgazm Sorunlarının Tedavisi

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “ÇİFTE ÖZEL BİR TEDAVİ PROGRAMI UYGULANMALI!”

    Boşalma ve orgazm, tıptaki son gelişmelere rağmen hala bilinmezliklerle dolu iki ayrı terimdir. Dolayısıyla, Orgazm olmakla boşalmak aynı şey değildir. Tarif edilmesi zor olan bu geri bildirimlerden boşalma bedensel bir rahatlamayken, orgazm bu bedensel rahatlamaya ruhun da eşlik ettiği çok yüksek haz veren bir durumdur. Boşalma sorunları kadınlarda anksiyeteye ve bunun sonucunda oluşabilecek depresyona, kendine güvensizliğe ve kişinin kendisine olan saygısını yitirmesine yol açabilmektedir. Boşalamayan veya orgazm olamayan kadın beyninde bunu takıntıya dönüştürmekte, boşalma bozukluklarına neden olmaktadır. Kadınlardaki cinsel işlev bozuklukları üzerinde araştırma yapan Cinsel Sağlık Enstitü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri, boşalma ve orgazm sorunlarının kadınlarda en sık görülen cinsel işlev bozukluklarının başında geldiğinin altını çizerek, tedavi yollarına dikkat çekti…

    EN ETKİLİ YÖNTEM: CİNSEL TERAPİ PROGRAMI!

    Tedavinin ilk aşamasının, cinsel terapistin kişiyle veya çiftle ilk görüşme yapması olduğuna değinenCİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “İlk görüşmenin sonunda cinsel terapist kişiye veya çiftecinsel eğitim videoları ve kitaplarıverir yani bibliyoterapi yapar. Daha sonra cinsel terapist kişiyi veya çifti değerlendirme görüşmelerine alır. Bu süreçte cinsel öykü alınır, çeşitli testler ve ölçekler kullanmanın yanında gerektiğinde jinekolojik muayene de önerebilir. Böylece yaşanan sorunun nedeni keşfedilir ve olası çözüm yolları kişiye veya çifte sunulur. Çift kendilerine özel olarak hazırlanan tedavi planını kabul ettiğinde cinsel terapi süreçleri başlatılır. Cinsel terapi aşamasında kadının veya çiftin yaşantısı, geçmişi, geçmişteki birliktelikleri, genel olarak cinsel hayatı, partneri ile uyumu gibi boşalma ve orgazm olamama sorununa neden olabilecek alt başlıklar saptanmaya çalışılır.” dedi.

    EN BÜYÜK NEDEN CİNSEL BİLGİSİZLİK!

    Cinsel terapi süreçlerinin önemine değinen CİSED Genel Psikiyatri Uzmanı Yrd. Başkanı. Dr. Cebrail Kısa;“Yapılan tıbbi araştırmalar sonucu elde edilen verilere göre, boşalma ve orgazm sorunlarının en sık görülen nedeni cinsel bilgisizlik olduğu için cinsel terapi evresinde kişiye ve çifte cinsel ilişki, cinsellik ve cinsel organlarla ilgili bilgi verilir ve cinsel eğitim videoları eşliğinde bilişsel yeniden yapılandırma yapılır. İlişkideki mevcut iletişim sorunları çözümlenir ve çiftin ilişkisi flört havasına sokulur. Ardından kadının boşalmasını veya orgazm olmasını engelleyenduygularıyla bağlantıya geçmesi ve onları söze koyması sağlanır. Daha sonra ise kişinin önce bireysel olarak kendi vücudunu tanımasına sonra çiftin birbirinin vücudunu tanımasına yönelik aşk oyunları adında çalışmalar yapılır. Buradaki amaç, cinsellikle ilgili önceden gelen yanlış ve eksik bilgilerin temizlenmesi ve yerine doğru bilgilerin getirilmesidir.” dedi.

    İLAÇ KULLANIMI VE KLİTORİS BÜYÜTME ÇÖZÜM DEĞİL!

    İlaç kullanımı ve klitoris büyütme gibi tedavi yöntemlerinin boşalma ve orgazm sorunlarını önleyici birer tedavi şekli olduğu söylense de, cinsel terapistlerce kullanımının önerilmediğine dikkat çeken CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “İlaçlar sorununu kökünden halletmeyecektir. İlaç kullanımı geçici boşalmalara neden olacağından, sonrasında ciddi cinsel sorunlara ve depresyona neden olabilir. Klitoris büyütme operasyonu ise klitoral uyarma yani mastürbasyon eylemine kadını daha duyarlı hale getirecek ama cinsel birliktelik (penetrasyon) sonucu oluşacak olan vajinal boşalmaya ve vajinal orgazma çok faydası olmayacaktır.” dedi.

    CİNSEL TERAPİDE AMAÇ KESİN SONUÇ ALMAKTIR!

    Aşk kaslarını kullanmayı öğrenmenin boşalma ve orgazmı kolaylaştırdığını ifade eden CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Kesin sonuçlu tedavide, kadının erojen bölgeleri yani duyarlı bölgelerine (meme uçları, klitoral bölge, kulak ve boyun çevresi, kasık bölgeleri, bacak iç kısımları, vb.) yoğunlaşma tekniklerine yönelten cinsel terapi programına ihtiyaç vardır. Ancak bu teknik, klitoral uyarı ile boşalan ama cinsel ilişki sırasında boşalamayan kadınlarda genellikle etkisizdir. Böyle durumlarda aşk kaslarını çalıştırma egzersizleri yani Kegel egzersizleri ile duyarlılığını arttırmak mümkündür.” dedi.

  • İstek ve Arzularını İfade Eden Herkes Sapık veya Kötü Kadın Değildir!

    İstek ve Arzularını İfade Eden Herkes Sapık veya Kötü Kadın Değildir!

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR. CEM KEÇE: “MUTSUZ ÇİFTLERİN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR!”

    Çiftlerin cinsel ilişki sırasında belli etmedikleri ama akıllarında olan pek çok endişesi oluyor. Kusursuz bir cinsel birleşmeyi hayal eden çiftler sevişme sırasında, kendilerinden kaynaklanabilecek herhangi bir sebepten dolayı işlerin ters gitmesi endişesinin yanında, cinsel istek ve arzularını ifade ettiklerinde, duygularını gösterme biçimleri yanlış anlaşıldığında “sapık” veya “kötü kadın” gibi algılanmaktan korkuyorlar. Bu nedenle isteklerini ve arzularını bastırıyorlar ve zamanla birbirlerinden soğuyorlar. Bu durum aldatmalara, kavgalara, aile içi şiddete ve boşanmalara yol açabiliyor. Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistleri bastırılan ve ifade edilmeyen cinsel istek ve arzuların nelere yol açtığını ve bu durumun üstesinden gelebilmenin yollarını anlattı. İşte çarpıcı başlıklar:

    MUTSUZ ÇİFTLERİN SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR…

    Toplum kurallarının, kültürün, ahlaki değerlerin ve sosyal çevrenin, bireylerin ve çiftlerin cinsel yaşamları üzerinde büyük bir etkisi olduğunu söyleyen CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bu nedenle, hem erkeklerin hem de kadınların cinselliğe olan ilgileri değişkenlik gösteriyor. Milenyum çağında olmamıza rağmen, çocukluk dönemi baskı altında geçen, cinselliğin ya da cinsel istek ve arzuların ifade edilmesini ayıp veya günah olduğunu düşünen kadın ya da erkeklerin sayısı her geçen gün artıyor. Çünkü cinsel arzu ve isteklerin açığa çıkarılması erkekler için sapık, kadınlar için ise ahlaksız veya kötü kadın gibi algılanma korkusu nedeniyle mümkün olmuyor. Oysaki cinsel istekler, arzular ve fanteziler, çiftin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için var ve mutlu birlikteliklerin yaşanması, çiftin birbirinden uzaklaşmaması, aldatmaların yaşanmaması, beden ve ruh bütünlüğünün korunabilmesi için oldukça önemli. Bu nedenle zihinde şekillenen cinsel isteklerin ve arzuların davranışlarla ifade edilmesinin yanında, açık bir iletişimle paylaşılması da gerekiyor.” dedi.

    SUSMAYI TERCİH EDİYORLAR…

    Cinsellikle ilgili yanlış beklentiler ve inançların kadınların cinselliğe karşı tutumunu ve cinsel davranışlarını olumsuz bir şekilde etkilediğini söyleyen CİSED Genel Başkanı Dr. Cebrail Kısa; “Kadının cinsel arzularını ve partnerinden istediklerini ifade etmesinin ahlaksızlık olduğuna inananların oranı yüzde 61‘dir. Yani toplumun önemli bir kısmı hala kadınların cinsel isteklerinin olamayacağına, cinsel yaşama aktif olarak katılım gerçekleştiremeyeceklerine, haz alan, haz veren ve paylaşan taraf olmaması gerektiğine inanıyor . Bu nedenle, kadınlar cinsel istek ve arzularını ifade ederlerse ahlaksız kadın veya kötü kadın olacaklarını ya da reddedileceklerini düşünüyorlar ve bu yüzden susmayı tercih ediyorlarEşinden uzun bir ön sevişme veya oral seks talep eden, banyoda sevişmek veya değişik pozisyonlarda seks yapmak isteyen kadınlar ahlaksız veya kötü değildir Ahlaksız veya kötü kadınlar; ahlak sahibi olmayan, dürüst davranmayan, kötü huylu, evrensel ahlak kabullenmesine karşı gelen kişilerdir. Sonuç olarak, kadınlar cinsel istek ve arzularını partneriyle paylaşamıyorlar, partnerinden isteklerini talep edemiyorlar. Bu durum çiftin cinsel yaşam alanlarının daralmasına, alınabilecek hazların yitirilmesine, kadının kendi idealini yaşayamamasına yol açıyor. Böylece çift zamanla birbirinden soğuyor, tartışmalar artıyor, aile içi şiddet yaşanıyor ve en önemlisi de aldatma oranları yükseliyor.” dedi.

    ERKEK CİNSEL İSTEK VE ARZULARINI İFADE EDERSE “SAPIK” OLMAZ!

    Her ne kadar görünüşte erkeklerin cinsel duygularını, isteklerini ve hislerini açıkça ifade edebildiğine inanılsa da, durum hiç de göründüğü gibi olmadığına değinen CİSED Genel Başkan Yardımcısı Dr. Yasemin Yıldız; “Yapılan araştırmalara göre, erkeklerin akıllarından geçenlerle eyleme döktükleri arasında uyuşmazlık var. Türkiye’de, cinsel arzu beklentilerini dile getiremeyen, getirdiği takdirde “sapık” olarak algılanacağına inanan erkek sayısı yüzde 43oranında. Bu düşüncenin altında yüzyıllık iyi ve kötü ayrımı yatmaktadır. Özellikle kadınlar tarafından da benimsenen bu düşünce erkeklerin cinsel arzularını ifade etmesiyle sapıklık eyleminin aynı derecede tutulmasından kaynaklanıyor.Eşinden erotik masaj yapmasını isteyen, oral seks talep eden, değişik pozisyonlarda seks yapmak isteyen erkekler sapık değildirCinsel sapıklar; çocuklarla, hayvanlarla veya ölülerle seks yapma gibi cinsellik açısından aykırı eğilimleri olan kimselerdir, tavır ve davranışları normal olmayan veya geleneklerden, törelerden ayrılan, anormal kişilerdir. Yanlış inanışlar ve kadınların olumsuz tutumları nedeniyle cinsel isteklerini bastırmaya yönelen erkekler, bu tabuya aykırı bir kadın figür gördüklerinde evlilik dışı ilişkilere daha kolay yönelebiliyorlar. Mutsuz oldukları için daha kolay kavga çıkartabiliyorlar ve şiddet uygulayabiliyorlar.Bu nedenle çiftler arasında çıkan tartışmaların, cinsel soğukluğun ve aldatmaların sır gibi saklanan gerçeklerinden biri açık iletişimin olmamasıdır.” dedi.

    PARTNERİNİZE KARŞI AÇIK OLUN!

    Sağlıklı cinsel yaşamın partner ilişkisinin en önemli parçalarından birisi olduğunu söyleyen CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Doğası gereği birbirinden farklı olan kadın ve erkeğin cinsel yakınlık ihtiyaçları da birbirinden farklı olabiliyor. Cinsel duygu, düşünce, istek, arzu ve talepler partnerle paylaşılması gereken en önemli bilgilerdir. Çünkü cinsellik; hayatın bir gerçeği, beden ve ruh sağlığının en temel olgularından biridir. Bu nedenle,rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olan cinselliğitadabilmek için çiftin her konuda olduğu gibi cinsellikte de birbirine dürüst olması, cinsel arzu ve isteklerini paylaşması gerekiyor.” dedi.

    TEKRAR FLÖRT HAVASINI YAKALAYIN!

    İlişkinin ilk çeyreğinde duyulan romantik kalp atışlarını devam ettirmenin çiftin elinde olduğunu söyleyen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Gülüm Bacanak; “Cinsel yaşamın monotonlaşmasının önüne geçebilmek için aşk oyunlarına yer vermek gerekiyor. Aşk yaşamı hareketlendirebilmek için; birlikte duş almak, yatmadan önce seks yapmak, öpüşmek, dokunmak, fantezileri paylaşmak, birlikte aynı anda yatmak, küçük ama baştan çıkarıcı jestler yapmak (erotik masaj, seksi iç çamaşırlarıyla dans etmek, vb.), iletişimi canlı tutmak, baş başa vakit geçirmek, konuşurken sevgi sözcüklerine daha fazla yer vermek çoğunlukla yeterli olacaktır.” dedi.

    İSTEK VE ARZULARINIZI PAYLAŞIN!

    Cinsel istek ve arzuların dile getirilmesiyle ulaşılan cinsel mutluluğun kişinin yaşam kalitesinin en önemli belirleyicilerinden birisi olduğunu söyleyen CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan ; “Aşk ve cinsel yakınlık için güçlü bir cinsel özgüven gerekiyor. Özgüvenin sağlanabilmesi için çiftin isteklerini ve problemlerini ertelememesi, tabuların üzerine gitmesi, güçlü ve saydam bir bağ oluşturması, arzu ve isteklerini ya da sorunlarını karşılıklı olarak açık bir şekilde konuşmaktan çekinmemesi gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, mutlu cinsellik ancak kadın ve erkeğin karşılıklı tatminiyle mümkün oluyor. Ancak her konuda olduğu gibi cinsellikte de problemler çıkabiliyor. Önemli olan bu problemleri dile getirerek çözebilmektir. Bu nedenle, her birey, partnerine mutlubir cinsellikten beklentisinin ne olduğunu açıkça anlatmalı. Bu konuda dikkat edilmesi ve özen gösterilmesi gereken en önemli noktalar; reddedilmeyi göze alarak istek ve arzuları talep etmektalep edilen ve yerine getirilen arzu ve istekleri bir armağan gibi görmek, dünyanın en güzel armağanını almış gibi mutlu olmak ve bunu partnere göstermektir. Ayrıca yerine getirilmeyen istek ve arzular karşısında küsüp, tavır almamak ve karşı tarafı olduğu gibi kabullenebilmek de gerekiyor. Çünkü cinselliğin koşulsuz sevgi ve kabulle yaşananı makbuldür.” dedi.

  • Cinsel uyum testi

    Cinsel uyum testi

    Cinsel uyum, mümkün olduğunca sık seks yapmak anlamına gelmiyor. Komple bir cinsel ve duygusal mutluluk için birbirinizin ihtiyaçları ve arzularını yerine getirme konusunda sorumluluk almanızı gerektiriyor cinsel uyum. Bu, tabii söylendiği kadar kolay değil.

    Şimdi hazırsanız cinsel uyum testini çözün.

    Kendinize karşı dürüst olun ve soruları öyle yanıtlayın.

    Cinsel uyumunuzun “düşük”, “ortalama” ya da “mükemmel” sıfatlarından hangisini hak ettiğini bulun.

    Onun vücudunda çirkin ya da sevimsiz bulduğunuz belli bölümler var mı?
    a. Evet, vücudunda çirkin bulduğum belli bölümler var.
    b. Vücudunun hangi bölgesi olduğuna bağlı.
    c. Hayır, tüm vücudunu çekici buluyorum.

    Zevkten inlendiğinde bu sizi rahatsız ediyor mu?
    a. Evet, beni rahatsız ediyor.
    b. Bazen biraz daha ağırbaşlı olmalı.
    c. Hayır, bunu kendim için daha da tahrik edici buluyorum.

    Topluluk içinde sizi öpmesinden ve size sarılmasından hoşlanıyor musunuz?
    a. Hayır, bunun uygunsuz olduğunu düşünüyorum.
    b. Evet, fakat nerede ve kimlerin arasında olduğumuza bağlı.
    c. Evet, bunu seviyorum. Bana dünyanın en mükemmel kadını olduğumu hissettiriyor.

    Onun her önerisine evet yanıtını vermek zorunda olmadığınız için kendinizi rahat hissediyor musunuz?
    a. Hayır, çünkü o benden her şeye evet dememi bekliyor.
    b. Bu erkeğine bağlı.
    c. Evet, ben özgür bir kadınım!

    Hoşlandığınız şeyleri ondan isteme konusunda kendinizi rahat hissediyor musunuz?
    a. Hayır, buna cesaret edemiyorum.
    b. Evet, ama fantezilerimi hiçbir zaman davranış olarak gerçekleştirmiyoruz.
    c. Evet, karşılıklı olarak isteklerimizi birbirimizden rahatlıkla talep edebiliyoruz.

    Seks hayatınızla ilgili bir sorun olduğunu düşündüğünüzde bunu onunla rahatlıkla tartışabiliyor musunuz?
    a. Hayır, çok utanıyorum.
    b. Evet, ama bunun için bütün cesaretimi toplamam gerekiyor ve kendimi tedirgin hissediyorum.
    c. Evet, bu konuda hiç sorunumuz yok, birbirimize karşı açığız.

    Seks modunda olduğunuzu hissettiğinizde daima bunu partnerinize söylüyor musunuz?
    a. Hayır, seksi onun başlatmasını bekliyorum.
    b. Her zaman değil. Benim bir nemfomanyak olduğumu düşünmesini istemiyorum.
    c. Evet, derhal söylüyorum.

    Vücudunuzun çekici ve güzel olduğunu düşünüyor musunuz?
    a. Hayır, bu seks yaparken beni gerçekten çok rahatsız ediyor.
    b. Vücudumun hangi bölgesi olduğuna bağlı.
    c. Tabii ki, ben seksi bir kadınım.

    Orgazma ulaştığınızda bunu onun anlamasını sağlıyor musunuz?
    a. Hayır, asla sesimi çıkarmıyorum.
    b. Her zaman değil, bunu kendime saklıyorum.
    c. Tabii ki, ona da başardığını göstermek istiyorum.

    Fantezilerden hoşlanıyor musunuz?
    a. Hayır, hiçbir zaman fantezi geliştirmiyorum.
    b. Bazen zevk alıyorum ama bunun asla çıldırtıcı bir şey olduğunu düşünmüyorum.
    c. Evet, fantezileri seviyorum, cinsel isteğimi fazlasıyla uyandırıyor.

    A’lar çoğunluktaysa / Cinsel uyumunuz: düşük

    Sekste kendinizi müthiş konforlu hissetmiyorsunuz. Bu, firijit olduğunuz anlamına gelmiyor, takıntı haline getirmeyin. Seksle ilgili daha keşfedeceğiniz çok şey var, o nedenle biraz maceraya açık olun.

    Çift olarak birbirinize karşı pek açık değilsiniz. Peki ama neden? Belki hala çok genç ve deneyimsizsiniz. Zaman içinde sekste daha rahat hale gelebilirsiniz. Ama süreci hızlandırmak için yatakta kendinizi ifade edin!

    Belki de vücudunuzla ilgili bir sorununuz var. Vücudunuzu sevmeyi öğrenmelisiniz. Sürekli kendinizi saklamaya çalışmanız hiç de seksi bir şey değil bir erkek için. Vücudunuzun ne kadar seksi ve etkileyici olduğunu düşünün.

    Belki de sorun sizin değil, onun vücudu? Eğer vücudunu korkutucu buluyorsanız onu yavaş yavaş keşfetmeye çalışın. Bunun için sizi yönlendirmesini sağlayın. Neleri sevdiğini öğrenin ve yeni şeyler deneyin, ama asla kendinizi rahat hissetmediğiniz bir şeyi yapmayın.

    Hiçbir zaman kendinizi rahat hissetmediğiniz bir şeyi yapmak zorunda değilsiniz. Sadece kendinize biraz daha fazla güvenmeniz gerekiyor. Cinsel uyum zamanla kendi kendine gelecektir!

    B’ler çoğunluktaysa / Cinsel uyumunuz: ortalama

    Seks, ilişkinizin önemli bir parçası, ama hala keşfetmediğiniz yönleri var. Bu nedenle henüz tam bir cinsel uyumunuz olduğunu söyleyemesek de bu uyumun derecesini artırmak sizin elinizde.

    Cinsel uyumu yakalama yolunda iyi bir noktadasınız. Güçlü ve zayıf yanlarınızı ele alın. Saplantılarınızı def etmek ve performansınızı geliştirmek için kendinize şu soruları sorun: Vücudunuz hakkında gerçekten ne düşünüyorsunuz? Onu sevgiliniz için bir hediye olarak mı görüyorsunuz? Partnerinize daima ne istediğinizi, nelerin sizi tahrik ettiğini anlatıyor musunuz? Onun vücuduna karşı kendinizi rahat hissediyor musunuz? Erotik fantezileriniz var mı?

    Bu soruları sadece kendinize sormakla kalmayın, partnerinizle de paylaşın. Böylece sizin zayıf ve güçlü taraflarınızdan haberdar olmasını sağlayın. Sonra da zayıf taraflarınızı birlikte nasıl geliştirebileceğinizi tartışın.

    C’ler çoğunluktaysa / Cinsel uyumunuz: Mükemmel

    Çok etkileyici! Cinsel uyumunuz süper! Yani hiçbir saplantınız yok ve seks esnasında tamamıyla kendinizi rahat hissediyorsunuz. Her ikiniz de nelerin sizi tahrik ettiğini, birbirinizden ne istediğinizi iyi biliyorsunuz.

    Seks sizin için tamamen doğal bir şey. Vücudunuzla barışık, seks konusunda rahatsınız ve birbirinizle nasıl iletişim kurulacağını iyi biliyorsunuz. Cinsel fantezilerden de zevk alıyorsunuz. Bunlar kesinlikle ilişkinize negatif etki bırakmıyor.

    Uyumlu bir seks hayatından fazlasına sahipsiniz ve bu, birlikte bir gelecek için iyi bir işaret. Seks yapmak sizin için neredeyse bir sanat! Seks hayatınızı her zaman geliştirebilirsiniz, çünkü siz olabildiğiniz kadar mutlu olduğunuz sürece, ilişkiniz daha iyi bir noktaya gelecektir.

  • Cinsel Uyumu Yakalamanın Yolları

    Cinsel Uyumu Yakalamanın Yolları

    Cinsel uyumu yakalamak için neler yapılmalı? Cinsel uyum için neler yapılmalı ? Sağlıklı bir seks hayatı için birkaç püf noktası…

    Uzman Psikolojik Danışman Hülya Topal anlatıyor: “Cinsel ilişkide sadece kendinizi ya da eşinizi düşünerek hareket ediyorsanız, bu her şekilde eksik bir ilişki yaratacaktır. Cinsel birleşme, her iki taraf için de zevk alınacak, uyum içerisinde ortak duyguların ve sonuçların elde edildiği bir süreç olmalıdır. Aksi takdirde bir tarafa zevk verirken, bir taraf acı çekebilir veya hiçbir şey hissetmeyebilir. Buna bağlı olarak duygu durumunda farklılaşma görülebilir. Mutsuzluk, hayal kırıklığı, öfke, karamsarlık, başka arayışlar vb. duygular cinsel ilişkinize gölge düşürebilir.”

    Doğru bir uyum için neler yapılmalı?
    Uyum; birlikte daha güçlü olmak ve daha iyi sonuçlar alma çabasıdır. Uyum yaşamanın her aşamasında önemliyken, cinsellikte çarpıcı bir öneme sahiptir.

    Hem kendinizi hem de eşinizi tanıyın: Öncellikle kendinizin ve eşinizin bedenini tanıyın. Kendinizle barışık olun. Kendini tanımayan ve kendi ile ilgili olumlu ve olumsuz düşüncelerin farkında olmayan biri, cinsellikte de rahat olmaz.

    İletişim kurun: Karşılıklı konuşarak cinsellikle ilgili kafanızdaki kaygılarınızı, korkularınızı, üzüntülerinizi, geçmiş sıkıntılarınızı, cinsellikle ilgili beklentilerinizi ve hayallerinizi paylaşmalı ve bunları uygun bir dille iletebilmelisiniz. Kendinizin ve eşinizin algı sistemlerini (görsel, işitsel, dokunsal gibi) fark edebilmeniz ve ona bağlı iletişim kanallarını aralamalısınız.

    Kendinizi sevin ve güvenin: Kendinizi sevmezseniz, başkasının da sizi seveceğine inanmanız zorlaşır. Kendinizi güvende hissedin ki, partneriniz de güvenli olarak, sağlıklı ve mutlu bir cinsellik yaşasın.

    Partnerinize karşı sevgi ve saygı besleyin: Eşlerin birbirlerine karşı saygı ve sevgileri olmadığı takdirde, mutsuz sağlıksız bir cinsel hayatları olur. Gün içinde güzel jest ve mimikler kullanmak, güzel ve anlamlı bir bakış, bir çiçek vermek ya da telefonla hal hatırı güzel aşk sözcükleri ile ifade etmek, sevgi ve ilgiyi ifade eden yollardan bazılarıdır.

    Birbirinize zaman ayırın: Bir şeye biçtiğiniz değer, ona ayırdığınız zamanla ilintilidir. Eşinizle yeni tanıştığınızda birbirinize ayırdığınız zaman belki daha çokken; sonraları çocuk, iş, arkadaşlar, günlük sorunlara odaklanıp birlikte daha az vakit geçirmeye başlamış olabilirsiniz. Eşinizle birbirinize ayırdığınız zaman ilk günkü gibi olmalıdır.

    Tartışmaktan çekinmeyin: Çiftler arasındaki farklılıklar kaçınılmazdır ve tartışma ilişkinin doğal parçasıdır. Eşinizle, her zaman aynı fikirde olmasanız bile, sağlıklı bir şekilde tartışmalı ve duygularınızı paylaşmalısınız. Bu, aranızdaki bağı güçlendirir.

    Sık sık dokunun: Dokunmak insan doğasında var olan bir duygudur ve birey için bir ihtiyaçtır. Dokunmanın vermiş olduğu rahatlık, karşınızdakine güven, destek, koruma, şefkat ve tabii ki heyecan verir.

    Esnek ve değişime açık olun: İnsanlar, fizyolojik ve psikolojik değişimlere bağlı olarak sancılı veya sancısız değişim ve gelişim geçirebilirler. Partnerinizin geçirdiği değişime uyum sağlamanız ya da birlikte değişebilmeniz, size başarılı bir ilişki sürdürebilmeniz için fayda sağlar.

    Spor yapın ve iyi beslenin: Alkol ve kafein tarzı içeceklerden sakınmalısınız, çünkü bunlar cinsel hayatınızı olumsuz etkiler. Ayrıca, düzgün ve esnek bir vücuda sahip olmak için spor yapmalısınız. Örneğin, eşinizle birlikte yaptığınız sabah yürüyüşleri, genel anlamda sağlığınız ve cinsel yaşamınız için son derece önemlidir. Çünkü sinir sisteminiz, salgı bezleriniz ve iç organlarınız arasında güçlü bir ilişki bulunmaktadır. Cinsel ilişkinizde bu küçük ayrıntılara dikkat ettiğinizde aranızdaki uyumun arttığını fark edeceksiniz.

  • Yaşlanınca cinsel yaşam bitmez…

    Yaşlanınca cinsel yaşam bitmez…

    Genel kanının aksine uzmanlar vurguluyor: “Cinsellik doğumla başlayan, ölüme kadar süren temel bir insani ihtiyaçtır. Kişinin cinsel yaşamı genç erişkinlik döneminde ne kadar sağlıklı ve aktifse, yaşlılıktaki cinsel yaşamı da o kadar aktif olmaktadır.”

    Her yaşın cinselliğinin farklı olduğunu belirten Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Tıp Fakültesi Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. İzzet Koçak, “Sağlıklı bir yaşlıda cinselliğin olmadığını ya da olmaması gerektiğini düşünmek, yemek yemenin, uyumanın yaşlılıkta gereksiz olduğunu düşünmek gibidir. İnsan yaşamında yeri olan böyle bir olguyu yaşlılar için yok saymak gerçekçi değildir. Yaşlılıkta cinselliğin boyutları farklıdır. Cinsel birleşme bu yaşlarda artık üreme amaçlı yaşanmaz. Yaşlılıkta cinsellik, daha çok birlikte rahatlama, gevşeme ve haz paylaşma amacına yönelik olarak kişilerin birbirlerine karşı sevgi ve bağlılıklarını ifade etmelerinin bir aracı olabilir’ diyor.

    Gençlik Dönemindeki Cinsellik Önemli

    İleri yaşlarda tüm bedensel işlevler gibi cinsel işlevlerde de fizyolojik değişiklikler olduğunu vurgulayan Koçak, bu değişiklikleri bilmeyen ya da kabul edemeyen kişiler için çeşitli cinsel sorunlar ve doyumsuzlukların ortaya çıkabildiğini belirtti.

    Yaşın ilerlemesiyle birlikte, erkeklerin cinsel açıdan uyarılmaları için gereken sürenin uzadığını, sertleşmenin ortaya çıkışının daha çok zaman aldığını, kadınlarda ise östrojen hormonundaki azalmaya bağlı olarak vajinadaki kayganlığın azaldığını ve ciltte incelmelerin ortaya çıktığını aktaran Koçak, şu bilgileri verdi:

    “Kişinin cinsel yaşamı genç erişkinlik döneminde ne kadar sağlıklı ve aktifse, yaşlılıktaki cinsel yaşamı da o kadar aktif olmaktadır. Fiziksel çekicilik azaldığında cinsel yaşamın da biteceğini sanılmamalı, sağlıklı ve güvenli bir ilişkide cinsel doyuma ulaşmanın tek yolunun da cinsel birleşmeden ibaret olduğu düşünülmemelidir. Yaşlılıkta ortaya çıkabilecek fiziksel cinsel sorunlar yumuşaklık, sevecenlik, güven ve tanışıklık sayesinde kolayca aşılabilir.”

    İleri yaşlarda cinsel etkinliğin ortadan kalkmasının nedeninin genellikle cinsel bir partnerin (eş) yokluğu ya da araya giren fiziksel rahatsızlıklar ve hastalıklar olduğunun altını çizen Koçak, kalp damar hastalıkları, şeker hastalığı, hipertansiyon, iltihaplar, cinsiyet hormonları yetersizliği, romatizma gibi kronik fiziksel hastalıklar, tansiyon ve depresyon tedavisinde kullanılan bazı ilaçlarla sigara ve alkolün cinsel sağlıkta bozukluklara yol açabildiğini söyledi.

    Yaşlandıkça Cinsel İsteksizlik Olabilir

    Bazen yaşlıların, kaybolmayan cinsel ilgileri nedeniyle sıkıntı, utangaçlık ve suçluluk duyabildiklerini, cinsellikle ilgili doğal ilgileri ile toplumun kendilerinden beklediği cinsellikten uzak, ciddi ve güvenilir davranışlar arasında çatışma yaşayabildiklerini vurgulayan Koçak, şöyle konuştu:

    “Yaşlıların cinsellikle ilgili duygu ve düşüncelerini ifade etmede desteğe, cinsel istek ve aktivitenin sağlıklı yaşlanmanın bir gereği olduğunu bilmeye, yaşla oluşan fizyolojik değişiklikleri ve cinsel davranışını etkileyen hastalık ve tedavileri tartışmaya ihtiyaçları vardır. Yaşlandıkça cinsel isteksizlik olabilir. Bu normal bir durumdur. Önemli olan yaşlılık döneminin kendine özgü bir cinselliği taşıyabileceğini bilmek ve kabullenmektir. Cinsel doyum ilişki sıklığından çok, cinselliğin sevgi ve şefkat, dokunma, birlikte yatma gibi boyutlarının ön plana geçmesine izin vermekle mümkün olabilecektir.”

  • Zamanla cinsel isteksizlik sorunu başlar

    Zamanla cinsel isteksizlik sorunu başlar

    Karın bölgesinde oluşan fıtıkların en sık görülen türü olan kasık fıtığı ağrı oluşturarak günlük aktiviteleri sınırlamasının yanı sıra cinsel yaşamı da olumsuz etkileyebiliyor. Örneğin, cinsel ilişki sırasında ağrıya yol açmak gibi…

    Karın iç organların bir kısmının doğumsal veya sonradan oluşan zayıf noktalardan karın dışına çıkmasına fıtık deniliyor. Karın duvarı fıtıkları, yüzde 80 gibi rakamla en sık kasıkta ortaya çıkıyor. Her 100 kişiden 1-2’sinde görülen kasık bölgesindeki fıtık tedavi edilmezse zamanla büyüyebiliyor. Bunun sonucunda ağrı oluşturarak hayat standartlarını ciddi boyutlarda düşürebiliyor.

    Cinsel İlişkide Ağrı Nedeni

    Fıtık tedavi edilmezse büyüyor ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyor. Örneğin ağır şeyler kaldırmak, öksürmek, ıkınmak, uzun süre oturmak ya da ayakta kalmak fıtık bölgesinde ağrıya neden oluyor. Fıtık aynı zamanda cinsel fonksiyonları da olumsuz etkiliyor. Örneğin her iki cinsiyette de cinsel ilişki sırasında ağrıya yol açabiliyor. Ayrıca oluşan şişlik kişileri estetik yönden rahatsız ederek özgüven eksikliği oluşturabiliyor. Bu faktörlerin etkisiyle de zamanla cinsel isteksizlik sorunu başlayabiliyor.

    Hayatı Tehdit Edebiliyor

    Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hakan Gök tanı konduğunda fıtığın en yakın zamanda ameliyatla onarılması gerektiğini belirterek nedenlerini şöyle sıralıyor: “Çünkü geç kalındığında zayıf olan alan genişlediği için onarımı daha zor olduğu gibi fıtığın tekrarlama riski de artıyor. Ayrıca fıtığın içine giren bağırsağın boğulmasıyla, şiddetli ağrının yanı sıra delinme sonucu oluşan enfeksiyon gibi hayatı tehdit edebilecek komplikasyonlar oluşabiliyor. Bunun aksine erken tanı ve tedaviyle hasta kısa sürede normal hayatına dönebiliyor.”

    Aşırı Kilo ve Sigara Riski Artırıyor

    Fıtık herkeste görülebiliyor. Ancak; aşırı kilolularda, ileri yaştakilerde, bağ dokusu hastalığı olanlarda, sigara içenlerde ve diyaliz hastalarında risk artıyor. Kesi fıtıkları ise ameliyat yaralarının çeşitli etkenlerden ötürü tam iyileşmemesi nedeniyle zayıflamasına bağlı oluşuyor. b kolay teşhis ediliyor. Karın ön duvarı ya da kasıkta derinin altında bir şişlik ve dolgunluk fıtığın tipik belirtilerini oluşturuyor.

    Laparoskopik Yöntem Büyük Konfor Sağlıyor

    Fıtığın tek tedavisi var, o da cerrahi yöntem. Laparoskopik yöntemle uygulanan operasyonda karın bölgesi, içine özel bir iğne yardımıyla vücut için zararsız bir gaz olan karbondioksit verilerek şişiriliyor. Ardından karın duvarının uygun bir yerine 1 santim gibi küçük bir kesiden endoskop denilen ince bir teleskop benzeri alet sokularak karın içi görüntüleniyor. Endoskop bağlı olduğu kamera yardımıyla görüntüyü bir televizyon ekranına aktarıyor. Fıtık kesesi içine giren organlar yerlerine yerleştirildikten sonra sentetik bir yama zayıf olan yere tespit edilerek onarım tamamlanıyor. Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Hakan Gök operasyonun fıtığın yerine ve büyüklüğüne göre 15 dakika ile 60 dakika arasında tamamlandığını belirterek, hastaların bir gün sonra taburcu olabildiklerini ve 3-5 günde de rutin işlerine dönebildiklerini söylüyor.