Etiket: cinsel sağlık

  • Kahverengi ve sarı vajinal akıntı neden olur

    Kahverengi ve sarı vajinal akıntı neden olur

    Kadınlarda vajinal akıntı renksiz, kokusuz ve beyaz olduğu sürece bir enfeksiyonun varlığından söz edilemez ancak akıntının kötü kokulu ve renkli olması durumunda bir enfeksiyonun olduğunu düşünmemiz gerekir.

    Vajinal akıntının sarı, yeşil, kanlı ve kokulu olması anormal bir değişiklik olduğunun habercisidir. Bu gibi anormal akıntılarda doktora gidip tedaviye başlamak gerekir. Sarı akıntı ciddi sağlık sorunlarına bağlı olarak ortaya çıkabilir.

    Kadınlarda sarı vajinal akıntı stres, yanlış yaşam tarzı, vücuttaki toksik maddeler nedenli olabilir bu durumlar ortadan kaldırıldıktan sonra akıntı normale dönecektir. Ancak bazı durumlarda sarı vajinal akıntı ciddi sağlık sorunlarının habercisi olabilir en kısa zamanda tedavi gerektirir.

    Kadınlarda sarı vajinal akıntı genellikle cinsel yolla bulaşan hastalıklardan dolayıdır. Klamidya, bel soğukluğu, vulvovajinit ve servisit bu hastalıklardan bazılarıdır. Bu hastalıklar sarı renkli vajinal akıntıya sebep olabilirler. Klamidya ; Bakteriyel bir hastalık olup cinsel yolla bulaşır sarı akıntının yanı sıra anal akıntı ve göz beyazında sarılık belirtileri de verebilir.

    Bel soğukluğu da cinsel yolla bulaşır. Belirtileri arasında sarı akıntıya ek olarak hastalarda ağız lezyonları, yanma hissi ve pelvik bölge ağrısına da neden olur. Vulvovajinit; cinsel yolla bulaşan enfeksiyon hastalığıdır vulva ve vajina’yı etkiler. Bunda da sarı akıntı vardır buna ek olarak kahverengi akıntı, idrar yaparken yanma hissi, cinsel ilişki esnasında ağrı görülebilir.

    Servisit de cinsel yolla bulaşan bir hastalık olup sarı akıntının yanı sıra anormal kanamalar ve ağrıda görülür. Tüm bu cinsel yolla bulaşan hastalıkların temeli bakterilerdir. En önemli ve geçerli tedavi yöntemi antibiyotik kullanımıdır.

    Bu hastalıklara yakalanmamak için sağlıklı ve hijyenik bir cinsel yaşam tarzı seçmek gerekir. Ancak bu koşullarda vajinal enfeksiyonlardan korunmuş olunur.

  • Evlenmeden önce cinsellik

    Evlenmeden önce cinsellik

    Niçin evleniriz; Temelde hepimiz başka insanlarla iletişim kurmayı arzu ederiz. Olgunlaştıkça da bu his bizi yakından ve derinden sevecek bir kişiyi özleyip, aramaya iter. Almakta vermekte sevginin olmazsa olmaz bölümleridir. Biri olmadan öteki pek uzun ömürlü olmaz. Evlenmenin temel nedenlerinden bir tanesi beraberlik,birine sahip olmak ve birine ait olmak duygusu, bundan doğan yakınlık, can yoldaşlığı, istenmek, anlaşılmak, çocuk sahibi olmak, kendi düzenini kurmaktır. Bunlar vazgeçilmez duygusal öğelerdir. Yine bunlar cinselliği yalnızca fiziksel yönden değil, ruhsal yönden de tamamlar.

    Özellikle kadınlar yıllar yılı evlenmeyi ve cinsel ilişkide bulunmayı dört gözle beklerler. Daha çocukluklarından beri her türlü yaşam sorununun evlenince çözümleneceğine inanırlar, ama beraberlik güzel duyguların yanı sıra birçok sorumluluğu ve sıkıntıyı da beraberinde getirir. Evlilik kişilerin bundan sonraki yaşamlarında beraberce kullanacakları sınırlı bir kredidir. Bunu ilk günden tüketebilir ve ya mantık, saygı ve sevgi doğrultusunda bir ömür boyu mutlu olarak kullanabilirsiniz. Cinsellikte bu beraberliğin vazgeçilmez bir parçası ve tamamlayıcısıdır.

    Beraberlikte ilk cinsel ilişkinin kusursuz geçmesi gerektiğine inanmışızdır. Oysa bu inancın tam tersine ilk gece gerginlik ve korku içinde geçer. Yeni beraber olan çiftlerin ilk gecelerini birtakım olumsuz duygular içinde olduklarını ve korkularını gizlemek istemeleri de gerginlik ve baskıları daha da arttırır.

    Yetersiz cinsel eğitim, daha önceden bilinmeyen ama evlilik süresinde ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunları zaten var olan ekonomik sorunlara, toplumsal baskılara ve olumsuzluklara eklenirse cinselliği yok etmeye başlar. Bu yüzden evlilik öncesi bazı hazırlıkları yapmak kişilerin bu olabilecek negatifliklerden uzaklaştırır.

    Bunlar nelerdir ; En önemlisi her iki tarafın evlilik öncesi muayeneye gitmeleridir Erkeğin ve kadının cinsel bir anormalliği yani sağlıklı bir cinsel yaşantıyı engelliyecek problemleri var mı, varsa ve mümkünse bunun düzeltilmesi.

    Herhangi bir bulaşıcı hastalık var mı ( sarılık, cinsel yolla geçen bir hastalık, aids ve bu gibi ) varsa gerekli önlemleri alınıp, tedavi edilmesi .

    İleride sorun olabilecek herhangi bir sağlık problemi var mı. ( Gizli şeker, kalp hastalığı, hormonal bozukluk gibi )

    Bebek sahibi olmayı engelliyecek bir sebep var mı ? Erkeklerde evlenmeden önce sperm sayımı yaptırılması, kadında yumurtalıkların ve hormonal düzenin kontrol edilmesi.

    Gebelik esnasında sorun yaratabilecek kan uyuşmazlığı, kadında toksoplasma( çiğ etten geçip kırsal alanlarda yaygın bir enfeksiyondur ) gibi gebeliğin ileri ki aylarında bebeğin ölümüne sebep verebilecek bir enfeksiyonun var olup olmadığının araştırılması gerekir.

    Kan uyuşmazlığı kan grubu ile değil kanınızda ki Rh faktörü ile ilgilidir. Yalnızca kadının Rh negatif, erkeğin ise Rh pozitif olduğu durumlarda oluşabilir.

    Kadın Rh pozitif, erkek Rh negatif uyuşmazlık yok
    Kadın Rh negatif, erkek Rh negatif uyuşmazlık yok
    Kadın Rh pozitif , erkek Rh pozitif uyuşmazlık yok

    Kan uyuşmazlığının varlığının bilinmesi gebelik öncesinde veya gebeliğin başlangıcında gerekli tedbirlerin alınarak ortaya çıkabilecek rahatsız edici durumları engeller.

    Çiftlerin ailelerinde ve ya kendilerinde kalıtsal ( doğumla geçen ) bir hastalık ve ya anormallik var mı varsa bunların derecelerinin araştırılması , değerlendirilmesi eğer riziko payı varsa oluşacak gebeliklerin titizlikle takip edilmesi gerekir.

    Özellikle akraba evliliklerinde genetik danışmanın alınması ( bunu hekiminizin tavsiye ettiği bir yerde ve ya hastanelerin genetik bölümlerinde yaptırabilirsiniz )

    Akraba evliliklerinde sakat çocuk olmasının nedeni basit olarak şöyle izah edilebilir ;

    Her insanın yapısında var olan ama bulunduğu şekli ile kişide ciddi rahatsızlıklar yaratmayan birtakım anormallikler vardır ( teknik olarak herkesin genetik şifresinde ki bazı yerlerde zararsız bozukluklar vardır ) aynı sülaleden gelen kişilerde bu bozuklukların aynı yerlerde olma olasılığı fazladır. Doğacak bebeğin yapısını oluşturacak formülün yarısını anneden yarısını da babadan alacağı için aynı kökenden gelen kişilerin her ikisinin de vereceği formülde aynı yerde bozukluk olma olasılığı yüksektir. Ve böyle bir bozukluk olursa verilen şifrede aynı yerde bozukluk olacağı için ciddi sakatlıklar görülecektir.

    Teknik olarak her iki taraftan gelecek genetik şifre bozukluklarının aynı yerde ise çocukta o basamaktaki gen tamamen bozuk olacaktır.

    Evlilik öncesi cinsel eğitim ve danışma almak oluşabilecek korku ve yanlışlıkları ve bunların getirebileceği cinsel isteksizlikleri ve problemleri ortadan kaldıracaktır.
    Unutmayınız ki yaşanan her şey iz bırakır.

    Evli çiftlere bir önerimizde birbirlerini iyice tanıyana kadar çocuk sahibi olmamaları. Bunun içinde bir hekime danışarak en uygun doğum kontrol yöntemini cinsel hayatlarına başlamadan önce uygulamalarıdır. Gebe kalma korkusu altında kadın rahat bir cinsellik yaşayamaz.

    Sonuç olarak yukarıda saydığımız olumsuzlukların var olması birbirini seven iki insanın bir araya gelmesi için engel teşkil etmeyebilir. Bunların önceden bilinmesi eğer mümkünse gerekli tedavilerin yapılması ve tedbirlerin alınması faydalıdır.

    Bilinmeden evlilik sırasında ortaya çıkması ve ya getirebileceği tamiri mümkün olmayan
    sonuçlar büyük hayal kırıklıkları, olumsuzluklara hatta ilişkinin bitmesine neden olur.
    Bu gibi rahatsız edici olaylarla karşılaşmamak için önerilerimize uymanızı ve hekim kontrolünde sağlıklı bir cinselliğe adım atmanızı öneririz.

  • Sağlıklı cinsel hayat

    Sağlıklı cinsel hayat

    Prezervatif kullanmanız, seksle ilgili başınıza gelebilecek bütün hastalıklardan korunabileceğiniz anlamına gelmiyor. Uçuklar, enfeksiyonlar ve daha pek çok hastalıktan korunmak için önerilerimize kulak verin.

    Uçukları Kontrol Edin Genellikle uçuklara sebep olan virüsle (HSV-1), genital enfeksiyonlara yol açan virüs (HSV-2) birbiriyle bağlantılıdır. Yani ağzında uçuğu olan bir erkeğin size oral seks yapması, sizde de uçuklar çıkmasına sebep olabilir. Jinekolog Nigel Scott, genital enfeksiyonlara sahip kişilerin yüzde 60’ının bu yolla enfeksiyon kaptığını söylüyor. Uçuk, tende belirdiği andan, tamamen temizlenip yok olduğu ana kadar bulaşıcıdır. Yani partneriniz ilk acıyı ya da kaşıntıyı kendinde hissettiği anda oral seksten kaçınmalı ve hemen medikal tedaviye başlamalı.Ayrıca partneriniz bu tedaviye ek olarak vücudu içten de güçlendirmek için bolca brokoli yemeli.

    Ohio Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin son araştırmalarında, brokolinin içeriğindeki maddelerin uçuk virüslerinin çoğalmasını engellediği ve sonrasında uçuk çıkmasını önlediği belgelenmiş. Yine de uçuk enfeksiyonu kaparsanız paniklemeyin. Her virüs türünün etkisi, en çok görüldüğü yerde en şiddetli biçimde hissedilir. Yani eğer oral yolla genital bölgenize bir enfeksiyon bulaşırsa belirtiler bu bölgede ilk anda acı verici olacak ama korkmayın, tedaviden sonra etkisini kaybedecektir. Balayı Sistiti Seksten sonra ortaya çıkan idrar yolları enfeksiyonlarına, doktorların verdikleri isim bu. Balayı sistiti tanım olarak bir üriner sistem enfeksiyonudur.

    Cinsel yaşamın başlamasıyla ve uzayan ilişki süreleri ile birlikte vajinanın hemen önünde ona bitişik olarak yer alan dış idrar yolunun tahriş olmasıyla ortaya çıkar. Cinsel ilişki sırasında bölgede var olan bakteriler, idrar kanalına doğru itilir, bu sırada ilişki ile zaten tahriş olan idrar kanalı da bakterilerin kolayca yerleşip üreyebilecekleri uygun ortamı hazırlar. İdrar kanalı içine yerleşip üreyen bakteriler, bir-iki gün içinde hastalık semptomlarının ortaya çıkmasına neden olur. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, balayı sistiti bir mesane (idrar torbası) kökenli sistitten çok, idrar kanalı orijinli bir hastalıktır. Seksten önce ve sonra tuvalete giderek, genital bölgenizi önden arkaya doğru silerek riskleri azaltabilirsiniz. Güneşli Aylarda Sekse Dikkat! Uzmanlar güneşli aylarda seksin, genital siğillere yol açan HPV virüsüne yakalanma riskini iki kat artırdığını söylüyor. UV ışınları, bu virüsle savaşan hücreleri etkisiz hale getiriyor. Prezervatif, HPV virüslerine karşı koruma sağlıyor ama yeni araştırmalara göre bu korunma oranı ancak yüzde 70’te kalıyor. Kadın kondomları ise çok daha geniş bir alanı kapladıkları için daha etkili bir koruma sağlıyorlar.

    İngiliz Kanser Araştırma Merkezi’nden Dr. Anne Szarewski bunun sebebini virüsün sadece peniste değil genital bölgenin tüm çevresinde yaşayabilmesiyle açıklıyor. Lezyonun üzerine uygulanan kremler ve ilaçlar çözüm olabilir. Bunlarla başarılı olunamadığı taktirde, yakma ya da dondurma yöntemleriyle öncelikle lezyonlar tedavi ediliyor. Lezyonların yok edilmesi, bu virüsün vücuttan tamamen atıldığı anlamına gelmiyor. Bu virüs lezyon yapmasa bile gidip rahim ağzı hücrelerine yerleşip orada değişikliğe yol açabiliyor. Suda Mikroplar Daha Çabuk Hücum Eder Amerika’da yapılan son araştırmalara göre ortalama kalitedeki bir spa banyosundan alınan bir kaşık suda bile iki milyon bakteri bulunuyor. Eğer bu tip yerlerde seks yapmaktan hoşlanıyorsanız cilt ve idrar yolu enfeksiyonlarına yakalanabilirsiniz. Aynı zamanda suda seks doğal kayganlaştırıcı salgılarınızı etkisiz hale getirdiği için bu mikropların vajina ağzından içeri girmesine yol açan küçük yırtıklar oluşmasına sebep olur. “Sulu, köpüklü, kokulu bir akıntıya sebep olan, vajina iltihabı denilen bir enfeksiyon da jakuzi kullanımıyla alakalıdır” diyor Kadın Doğum Uzmanı Patrick French. Bu bakteri, vücudunuzda doğal olarak yaşar ancak temiz olmayan su, vajinanızın doğal ortamına karıştığında aktif hale geçer. Ne yazık ki bu riskleri azaltmanın bir yolu yok, kuru yerlerde seks yapmak dışında. Epilasyon Meselesi Eğer jiletle epilasyon yapmaya karar verirseniz, sevgilinizin jiletini kesinlikle kullanmayın. Mikroplar, jiletin üstündeki kan zerrelerinde yaşayabilirler ve kullanım sırasında yanlışlıkla kendinizi keserseniz bu mikroplar size geçebilir. Aslında, ikiniz arasında o kadar çok mikrop geçişi olabilir ki bu durum prezervatifsiz seks yapmak kadar riskli sayılabilir. Örneğin karaciğer bozukluğuna yol açabilen ve can sıkıcı bir hastalık olan Hepatit B ve C önemli bir risktir. Profesyonel bir epilasyon merkezine gitmek çok daha doğru bir seçim olacaktır. Ama o zaman bile yapılan işlemi dikkatli izlemeniz gerekiyor.

    Her seferinde yeni bir spatula kullanılmıyorsa önceki müşterilerden gelen mikroplara maruz kalabilirsiniz. G-string’i Sadece Göz Zevkiniz İçin Kullanın Jinekolog Dr. Jill Maura Rabin, G-string tipi iç çamaşırlarını “kalın bağırsak ucu ile idrar yolları arasında bakteri taşıyan metro vagonları” olarak nitelendiriyor. Hiç şüphe yok ki çoğu uzman, G-string’lerin sistit gibi enfeksiyon risklerini artırdığına inanıyor. Teninize direkt temas eden G-string’ler, cinsel birleşme sırasında vajinanızı kayganlaştıran bezleri tahriş edebilir ve bu da kist ya da apseye yol açabilir. Yani bu iç çamaşırlarınızı yatak odanızda tutun ve giydiğinizde üzerinize tam oturduğundan emin olun. Rahatsız bir G-string‘in tahriş edip bakteri transferine ya da iltihaba yol açma riski daha fazladır. Eğer kist ortaya çıkarsa (vajina dudaklarında oluşan bir yumru), semptomları azaltmak için ılık suyla yıkayın. Acı vermeye başlarsa, bir apse oluşumu başlamış demektir, hemen jinekoloğunuza görünün.

  • Cinsel ilişki aşamaları

    Cinsel ilişki aşamaları

    Cinsel ilişki dört aşamadan oluşuyor:

    İstek, uyarılma, orgazm ve çözülme dönemleri. Bunlara bağlı ortaya çıkan problemler farklı farklı olabiliyor.

    İstek bozuklukları, uyarılma bozuklukları, orgazm ve cinsel ağrı bozuklukları yaşanabiliyor.

    Kadında da, erkekte de bu bozukluklar var. Bugünden itibaren cinsel sağlıkta yaşanan sorunları ele alacağız.

    Cinsel sorunların psikiyatri içindeki yeri nedir?

    Bazen psikiyatrik sorunla uzmana gidiliyor ama altından bir cinsel sorun çıkıyor. Bazen de direkt cinsel sorunla gidiliyor uzmana ancak bunların yanında tabii ki, cinsel sorunlara zemin olan psikolojik sorunlar var.

    Cinselliği olumsuz etkileyen hastalıklar

    Depresyon, anksiyete, kaygı cinselliği olumsuz etkiliyor. Obsesif kompülsif bozukluklar, takıntılar ya da birtakım dini takıntılar da öyle. Örneğin; günah işlemeye yönelik endişeler oluşuyor ve bunlar insanı cinsellikten uzaklaştırıyor.

    Ayrıca eşler arasındaki ilişki sorunları nedeniyle de cinsel yaşam çok fazla bozulabiliyor, örneğin alkol bağımlılığında, hem eşler arasında sorun oluyor ve cinsellik evlilik bu soruna bağlı olarak etkileniyor ya da alkol direkt olarak damar yapısını bozduğu için cinsel sorun yaşanıyor.

    Tabii ki, kaygı bozukluklarında, sıkıntı, stres, kişinin yaşam güçlükleri, iş stresi, uyku sorunları varsa bunlar da kişinin cinsel isteğini azaltıyor ya da yok ediyor.

    Cinsel istek bozukluğu neden olur?

    Cinsel istek bozuklukları hipo aktif cinsel istek bozukluğu ve cinsel tiksinme bozukluğu olarak ikiye ayrılıyor.

    Bozukluk, cinsel isteğin olması ya da hiç olmamasıdır

    İsteksizliğin düzeyi önemlidir. Birincil ya da ikincil olarak ayrılır cinsel istek sorunu. Yaşamı boyunca hiç haz almamış olanlar ya da duymuş ama sonradan istemeyenler olarak sınıflandırılır.

    Cinsel istek sıklığını ilişki ile sınırlandırmıyoruz kesinlikle. İsteğin olması durumunu mastürbasyon, eşine istek duymak, fantezilerin olması ile değerlendiriyoruz. İsteksizlik, sadece bir partnere yönelik mi, yoksa genelde mi isteksizlik var buna bakıyoruz.

    Cinsel istek bozukluğu demek için mesela insanın hiç istemiyor olması lazım yoksa sadece eşine yönelik bir isteksizliği olabilir kişinin. Çünkü onunla ilişkisinde sorunlar vardır. O ise durumsal isteksizliktir.

  • Yaz sıcaklarında cinsellik

    Yaz sıcaklarında cinsellik

    Cinsel Sağlık Enstitüsü (CİSED) Adana Şube Başkanı Uzm. Dr. Taner Canatar, Türkiye’de hızla artan sayıda insanın psikolojik sorunlar, evlilik ve cinsel problemler yaşadığını, birçok insanın da bu problemler için terapiye başvurduğunu belirtti.

    Dr. Canatar, “Ama buna rağmen halen cinsel sorun yaşayıp yardım almadan yaşayan çok sayıda insan var. Kolaylıkla çözümlenebilecek bir soruna rağmen bu insanlar hayatı kendilerine zehir ediyorlar. Maalesef ülkemizde cinsel sorunlar çok yaşanıyor ama az konuşuluyor” dedi.

    Uz. Dr. Taner Canatar, “Ahlak hastalığı” olarak bilinen vajinismus sorunu ile sık karşılaştıklarını belirterek, “Birçok genç çiftin evliliğine karabasan gibi çöken, zamanla evliliğin dengesini bozarak boşanmalara kadar götüren vajinismus hastalığı, uygun bir cinsel terapiyle yüzde100 tedavi edilebiliyor” diye konuştu.

    Canatar, cinsel sorunlar için başvururken çekinilmemesi gerektiğini, bu sorunların da diğer sağlık sorunlarından farklı olmadığını, ayıp ve utanma duygularıyla çiftlerin kendilerini mutsuzluğa mahkum etmemeleri gerektiğini ifade etti.

    CİNSELLİĞİN MEVSİMİ

    İnsanın temel dürtüleri olan yemek, içmek, barınmak, korunmak ve cinselliğin bir zincirin halkaları gibi olduğuna dikkat çeken Dr. Canatar, açıklamasını şöyle sürdürdü:

    “Cinselliğin mevsimi olmasa da yaz sıcaklarında aşırı yemek yiyerek, tok karnına veya soğuk içecekler içtikten ya da dondurma yedikten sonra cinsel ilişkiye girmek sağlıklı değildir. Hazımsızlık ve soğuk yiyecekler cinsel enerjide dengesizliğe yol açabilir. Aşırı tok karın performans düşüklüğünden, ereksiyon sorunlarına, cinsel isteksizlikten cinsel başarısızlığa kadar birçok cinsel soruna neden olabilir.”

    Yazın gelmesiyle birlikte cinsel istekte artış olabileceğini belirten Dr. Canatar, “Çünkü güneş ışığı cinsellik için önemlidir, ışık kesildiği zaman mutluluk hormonu olan serotonin seviyesi düşer, insanlar daha mutsuz olurlar. Doğanın baharda yeniden canlanması gibi insanların cinsel hayatı da baharda ve yazın canlanabilir” dedi.

    Uzm. Dr. Canatar, yapılan bir araştırmaya da dikkati çekerek, “Seksin mevsimi bahar ve yazdır. Çünkü insanlar sekse çağrıyı genellikle koku ve görüntüyle yaparlar. Yazın erotik görsel uyarılar ön plana çıkar ve insanlar daha rahat giyinirler, dolayısıyla cinsel isteklerde artış olabilir” ifadesini kullandı.

    İHA

  • Tiroit hastaları ve cinsellik

    Tiroit hastaları ve cinsellik

    Doğurganlık çağındaki planlı gebeliklerde ve/veya yardımcı üreme teknikleriyle gebe kalmayı planlayan kadınlarda, gebelikten önce TSH denilen ve tiroit fonksiyonları hakkında detaylı bilgi veren hormonun ve tiroit antikorlarının ölçülmesi, gebelik sırasındaki olası problemlere engel oluyor.

    Özellikle gebelikte, süt veren annelerde, bebeklik ve gelişme çağındaki çocuklarda yeterli iyot alımı büyük önem taşıyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bilim Dalı Öğretim Üyesi, İyot Koruma Programı Sağlık Bakanlığı Üniversite Danışmanı Prof. Dr. Murat Faik Erdoğan, “İyotlu tuz mu yoksa iyotsuz tuz mu?” sorusunu, “Tabii ki iyotlu tuz” diye yanıtlıyor.

    İyot anne rahminden başlayarak, özellikle bebeklik ve çocukluk çağında, genç yetişkinlerde, hamilelikte ve süt veren annelerde son derecede önemli bir mikro besleyici olarak görülüyor. Aksi doktor tarafından belirtilmedikçe iyotlu tuz tüketilmemesi gerekiyor. İyotsuz tuz tüketmesi gereken kesim tiroit hastalarının çok ufak bir kısmını oluşturuyor. Prof. Dr. Erdoğan, “Hedefimiz Türkiye’de endemik guatr ve iyot eksikliği hastalıklarını yok etmektir” diye konuşuyor.

    İyot eksikliğine dikkat!
    Tiroit bezinin büyümesine ‘guatr’ deniyor. Bu büyüme bezin genelinde olabileceği gibi, nodül adı verilen oval bezeler şeklinde de olabiliyor. Guatrın veya nodüllerin en iyi bilinen nedeninin iyot eksikliği olduğu belirtiliyor.

    Kişi özellikle gelişme çağında yeterli iyot alamazsa bez kendisini büyüterek yeterli hormon salgılamaya çalışıyor ve bu arada nodüller oluşabiliyor. Ayrıca vücudun bağışıklık sisteminden kaynaklanan ve bezin az veya çok çalışmasıyla giden guatrlar, nadiren de tiroit kanserlerine ait nodüller görülebiliyor.

    Kanserli nodüller tüm nodüllerin yüzde 5’ini oluşturuyor. Nodüllerin, uzmanlar tarafından ultrason ve biyopsiyle değerlendirilmesi gerekiyor. Hastaların önemli kısmında ameliyata gerek duyulmuyor. Hipo ve hipertirodi sorunu cinsel işlev bozukluklarına, âdet düzensizliklerine, düşüğe ve ölü doğumlara neden olabiliyor. Sertleşme ve boşalma sorunları ya da isteksizlik yaşayan kişilerin, âdetleri düzensiz olan gebe kalmada problem yaşayan kadınların tiroit fonksiyonlarını ölçtürmesinde yarar bulunuyor.

    Çarpıntı, terleme ve kilo kaybına dikkat!
    Hipertiroidi bazen sinsi ilerlese de, kendini genellikle çarpıntı, terleme, ciddi bir iştaha rağmen kilo kaybı, sinirlilik, uykusuzluk gibi belirtilerle ele veriyor. Kadınlarda en sık görülen orta ve ileri yaş hastalığı olduğu belirtiliyor. Ailesinde bezin az veya çok çalışma hikâyesi olanlarda, doğum sonrası dönemde, stresli bireylerde veya bir psikolojik travmayı takiben ortaya çıkabiliyor. Kendisi depresyon ve huzursuzluk yapabilmekle beraber, depresif ve huzursuz bireylerde de tiroit hastalıklarıyla sık karşılaşılıyor.

  • Depresyon ve Cinsel hayat

    Depresyon ve Cinsel hayat

    Depresyonun kişinin hayatını etkilediği önemli alanlardan biri de cinsel yaşamdır. Depresyonda olan kişilerde, cinsel isteksizlik, zevk alamama, erkeklerde iktidarsızlık, kadınlarda vajinismus gibi cinsel işlev bozuklukları yaşanabilir. Depresyonda olan kişi, genel bir mutsuzluk hali içinde olduğu için hayattan ve yaptığı aktivitelerden eski aldığı zevki almaz.

    ETKİLERİ FARKLI
    Cinsellik eskisi gibi zevk vermediği, heyecan ve arzu yaşatmadığı için kişi cinsellikten kaçınır. Depresyon, aynı zamanda kendine güvenin de azaldığı bir dönem olduğu için kişi cinsel ilişkide de yetersizlik olacağını düşünerek kaygı yaşar.
    Depresyon kadın ve erkekleri farklı etkiler. Depresyondaki kadınlar, daha fazla içe kapanmayı, hüzünlerini kendi içlerinde yaşamayı seçerken, erkekler yaşadıkları mutsuzluğu öfke patlamaları, riskli davranışlarla dışa vururlar. İstek kaybı ve zevk alamama her iki cins için ortak olsa da, depresyonun yol açtığı cinsel işlev bozuklukları erkeklerde ve kadınlarda farklılık gösterebilir. Kadınlar cinsel uyarılma, orgazmla ilgili problemler, vajinismus yaşarlarken, erkeklerde sertleşme kaybı, erken-geç boşalma sorunları görülebilir.

    KISIR DÖNGÜ
    Depresyon ve cinsel sorunlar ilişkisinde olumsuz bir kısır döngü görüyoruz, Çünkü depresyon cinsel sorunlara neden olurken, cinsel sorunlar da depresyonu ağırlaştırabilir. Hasta cinsel hayatının tamamen sona erdiğini düşünerek depresyonunu daha ağır yaşamaya başlar.
    Cinsellik, performans kaygısı haline geldiği zaman da, başaramama korkusu cinsel işlev bozukluğunun kalıcı olmasına neden olabilir. Depresyonda olan birey bu sıkıntıları eşiyle ilişkisiyle ilgili yaşıyorsa, problemler çözülmedikçe, eşler arasındaki her iletişim, paylaşım gibi, cinsellik de bundan etkilenecektir.

    İSTEĞİ AZALTIYOR
    Depresyon tedavisi için kullanılan antidepresan ilaçların büyük çoğunluğu yan etki olarak cinsel isteği azaltmaktadır. Sertleşmede azalma, vajinada kuruluk, orgazm süresinin azalması bu yan etkiler arasında sayılabilir. Dolayısıyla, depresyonda zaten varolan cinsel sorunlar, ilaç tedavisiyle daha da artabilmektedir.

    Dr. Zafer ATASOY

  • Cinsel sağlık için fındık

    Cinsel sağlık için fındık

    Cinsel sağlık ve doğurganlık için her vitamin ve mineralin önemi büyüktür. Fındık ise barındırdığı vitamin ve mineraller ile cinsel problemlere ilaç gibi gelir

    Yeterli ve dengeli beslenme, çok çeşitli bitki karmaları ve sağlıklı yaşam tarzı ile cinselliğiniz sağlıklı bir hale gelecektir. Eğer doğru beslenme alışkınlıkları sizin yaşam tarzınızı oluşturuyor ise doğurganlığınız ve cinsel yaşamınız açısından sağlıklısınızdır.

    B VİTAMİNİ: B grubu vitaminlerin vücutta birçok etkinliği vardır. Bu vitaminler enerji üretimi, büyüme ve cinsiyet hormonları için gereklidir. B vitaminindeki Tiamin vücuttaki hücrelerin ürettiği enerji miktarını arttırır. Enerji miktarınız yetersiz olduğu takdirde cinsel sağlığınızda sorunlar çıkacaktır. En zengin kaynakları bitkilerin tohumlarıdır. B vitaminleri içinde önemli bir diğer unsur da niasindir. En zengin niasin kaynakları hayvansal kaynaklı yiyecekler (tavuk, balık, et gibi), bulgur ve kuru baklagillerdir.

    E VİTAMİNİ: Kalp hastalığı riskini azaltan E vitamini adet kramplarıyla PMS sancılarını azaltır. E vitamini eksikliğinde cinsel organlarda gelişme geriliği görülür. Aynı zamanda E vitamini vajina kuruluğunu önlemede etkilidir. Erkekler de ise prostat kanserini önlemede önemli etkisi vardır. Güzel ve genç görünmenizi sağlar. Bu kadar önemli etkileri olan E vitamini besinlerin işlenmesi sırasında bir miktar kaybolur. Bitkisel yağlar, yumurta, kuruyemişler, marul, soya fasulyesi, deniz ürünleri ve sakatatlar iyi kaynaklarıdır. Yeterli alım için zeytinyağını sofranızdan eksik etmeyin. Günde 2-3 fındık, ceviz yiyin.

    KAFEİN: Kafein birçok bitkinin yaprağında, tohumunda ve meyvesinde doğal olarak bulunur. Çay, kahve ve çikolata en iyi bilinen kaynaklarıdır. Kafein vücutta birikmez idrarla atılır. Bir yetişkin için alınması gereken günlük miktar 300 miligramdır. İçilen bir fincan kahve cinsel gücü olumlu yönde etkileyebilir ancak bu kişisel farklılıklar gösterebilir. Ancak kahve ve diğer kafeinli ürünlerin tüketiminde aşırıya kaçılmamalıdır.

    C VİTAMİNİ: C vitamini deri ve cilt sağlığı için çok önemli bir vitamindir. Antioksidan olan C vitamini serbest radikal dediğimiz zararlı maddelerden vücudu korur. Cinsel aktivite üzerinde ve doğurganlıkta yardımcıdır, cinsel sağlığı korur. C vitamini her öğünde besinlerle alınmalıdır bunun için sebze tüketimi her yemeğe eşli etmeli, taze limon suları kullanılmalıdır. En iyi kaynakları turunçgiller, yeşil sebzeler, domates, çilek, böğürtlengiller ve kividir.

    ÇOCUK SAHİBİ OLMAK İÇİN…
    Su içmeyi asla unutmayın ve 10-12 bardak su için.
    İşlenmiş ve katkı maddeli besinleri tüketirken dikkatli olun.
    Yeşil yapraklı sebzeleri sofranızdan eksik etmeyin.
    Bolca meyve tüketin ve kabuklu yenilebileceklerin kabuklarını soymayın.
    Zeytin yağ ve kuruyemişleri mutlaka tüketin ama miktarını iyi ayarlayın.
    Sigara ve alkolden uzak durun.
    Egzersiz yaparak yaşam kalitenizi artırın.
    Mutluluğun içinizde olduğunu unutmayın ve strese karşı savaş açın.
    Günde 2-3 fincan mutlaka bitki çayı için.
    Güne kafeinli bir içecekle (kahve gibi) başlayabilirsiniz ama güne kafeinle son vermeyin.
    Kahvaltıyı mutlaka yapın ve akşam öğünlerinizi hafif geçirin.

    Taylan Kümeli

  • Cinsel sorunlara hipnoz

    Cinsel sorunlara hipnoz

    Kamuoyunda cinsellik kadar olmasa da çok ilgi çeken, merak uyandıran; buna karşı hakkında bilinenlerin hemen tümünün yanlış olduğu başka bir konu da hipnozdur. Söz, bakış, hayal gücü yada bazı yardımcı nesneler kullanılarak telkin vb. tekniklerle oluşturulan; kişinin duygu, düşünce, algı ve bellek işlevlerinde değişikliklerin gerçekleştirilebildiği çok özel bilinç durumuna hipnoz diyoruz. Hipnoz tamamen beynin doğal ve normal işlevlerinden bir tanesidir.

    Büyü, sihir yada doğaüstü hiçbir yönü yoktur. Hipnoz sadece gevşeme ve rahatlama aracı değildir. Hipnoz bilinçaltına açılan bir kapıdır. İyi bir cinsel terapist bu kapıdan içeri girer ve cinsel hastalıklara, kötü huylara, alışkanlıklara yol açan ve çocuklukda hatta bazen doğmadan önce oraya yerleşmiş yanlış bilgileri, inançları, düşünceleri, algılamaları bulur ve değiştirir. Ayrıca eğitim almış hipnoz uygulayıcılarına hipnozitör, hipnozla cinsel terapi veya psikoterapi yapan terapistlere ise hipnoterapist denir.

    CİNSEL SORUNLARDA HİPNOZ MUCİZESİ

    Özellikle psikolojik kökenli cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde, hipnoz son derece etkili yöntemdir. Yıllardır cinselliği bir tabu sayan, ayıp, yasak ve günah kavramları tarafından kuşatan ve konuşamayan Türk insanı, artık cinsel sorunları olduğunu kabul ediyor ve çözmek için yeni çareler arıyor. Hipnozun tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de en yaygın kullanıldığı alanlardan biri de erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus, cinsel isteksizlik vb. cinsel işlev bozuklarıdır.

    Hipnoz cinsel terapide kullanılan araçlardan biridir. Hipnoz aracılığı ile bazı cinsel işlev bozukluklarının tedavi edilmesine hipnoterapi diyoruz. Cinsel terapi seansları sırasında kullandığımız tıbbi bir girişimlerden biri olan hipnoz; tek başına mucize yaratmaz. Çünkü hastayı iyileştiren bizzat hipnozun kendisi değil, hipnoz sırasında uyguladığımız değişik tedavi yöntemleridir. Yani, hipnoz cinsel terapide çok işe yarayan ve kolaylaştıran bir tedavi aracıdır. Bu anlamda hipnozu bir şırıngaya benzetmek mümkündür. Nasıl ki şırınga, iyileşmek için hastanın gereksinim duyduğu çeşitli ilaçları uygulamak için kullanılan bir tedavi aracı ve hastayı iyileştiren şey şırınga değil de içindeki ilaçlar ise; aynı şekilde hastayı iyileştiren şey bizzat hipnozun kendisi değil; hipnoz sırasında uygulanan değişik tedavi yöntemleridir.

    HİPNOZ UYKU DEĞİLDİR

    Hipnozdaki kişinin uyanıktır, hipnozitörün yani hipnoz uygulayan kişinin tüm sözlerini duyar, anlar ve hatta yargılayıp sorulara yanıtlar bile verebilir ancak farklı bir bilinç halindedir. Dıştan bakıldığında hipnozdaki kişi çok rahat ve huzurlu bir şekilde uyuyor gibi göründüğünden yüzyıllardır, hipnozun bir uyku olduğu yanılgısı yerleşmiş olarak sürmektedir. Oysa hipnoz bir uyku değildir. Hipnoz artmış bir farkındalıktır. Hipnoz, kişinin gönüllü isteğiyle, hipnoz uygulayan kişinin direktifleri doğrultusunda dikkatini toplaması, gevşemesi ve yoğunlaştırması ile gerçekleşen bir durumdur. Dolayısı ile hipnoza girmek istemeyen kişi dikkatini yoğunlaştırmayacağı ve direktiflere uymayacağı için isteği dışında hipnoza sokulamaz.

    Hipnoz sırasında kişinin kontrolü tamamen kendi elindedir. Biz cinsel terapide bilinçli hipnoz tekniğini kullanıyoruz. Yani kişi, hipnozitörün söylediği her şeyi dinler, anlar, değerlendirir ve istemediği hiçbir şeyi söylemez, istemediği hiçbir şeyi de yapmaz. Eğer, hipnoz uygulayan kişi, hipnozdaki kişiden söylemek istemediği gizli sırlarını söylemesini yada onun ahlaki ve sosyal değerlerine aykırı bir şeyi yapmasını isterse kişi bunu kabul etmez daha da zorlanırsa hipnozdan çıkar.

    Kimi insan hiç hipnoza giremezken, kimileri çok kolay kimileri ise çok zor hipnoza girerler. Kişilerin hipnoza girebilme düzeyine hipnoza yatkınlık adını veriyoruz. Hipnozun gerçekleşmesinde zeka, algılama, değerlendirme, hayal gücü ve konsantrasyon çok önemlidir. Bu nedenle de bu işlevlerin düzeyleri hipnoza yatkınlığı belirlemektedir. Hipnoza yatkınlık, bireyin kişilik özelliklerine, bilişsel işlevlerinin düzeyine ve içinde bulunduğu ruhsal durum ya da varsa ruhsal hastalığının niteliklerine göre farklılıklar gösterir.

    Örneğin, dikkat ve algılamanın ciddi düzeylerde yetersiz olduğu yada bozulduğu zeka geriliği olan kişilerin, ağır depresyon ve bunama hastalarının hipnoza girmeleri mümkün değildir. Yine karşısındakine güvenmeyen, her an kontrolü elden kaçırma yada zarar görme endişesi yaşayan, kuşkucu, aşırı titiz ya da başkalarından direktif almayı kabullenemeyen paranoid, obsesif ve narsisistik kişilik özellikleri olan kişiler hipnoza çok zor ve yüzeysel girerler. Zeki, hayal gücü kuvvetli, kolayca dikkatini yoğunlaştırabilen kişiler; hipnoza çok kolay girer, kolayca derinleşebilir ve cinsel sorunlarına çok daha kısa sürede çözüm bulabilirler.

    HİPNOZDAN ÇIKAMAMA GİBİ BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİLDİR

    Hipnoza alınan herkes seans sonunda hipnoz uygulayan kişinin direktifleriyle hipnozdan çıkabilir. Diyelim ki hipnoz sırasında hipnozitör çeşitli nedenlerle kişiyi hipnozdan çıkartmadan odadan ayrıldı. Hipnozitörün uzaklaştığı süre ve mesafeye bağlı olarak bir süre sonra hipnoz kendi kendine sona erer. Yani hipnozdan çıkamama gibi bir durum söz konusu değildir. Ayrıca iyi ve tecrübeli bir hipnozitör televizyon başında izleyenleri veya telefonda karşı taraftakini hipnoz yapabilir. Hastanın hipnoza girmek için hipnozitöre ihtiyacı vardır, ancak çıkmak için değil.

    VAJİNİSMUS ve ERKEN BOŞALMAYA HİPNOZLA ÇARE

    Hipnozla cinsel sorunların tedavisinde hastalığın öznelliğine ve hastanın durumuna göre seansların uzayabilir. Hipnozla en kolay tedavi edilen cinsel sorunların başında erken boşalma ve vajinismus, en zor tedavi edilenlerin başında ise cinsel kimlik bozuklukları gelmektedir. Hipnoz cinsel yaşamın renklendirilmesinde de büyük yarar sağlayabilir. Cinsel isteksizlik duyanlar, korku nedeniyle ve acı nedeniyle ilişki kuramayan vajinismuslu kadınlar, erken boşalıp partnerini tatmin edemediği için suçluluk duyan erkekler, hipnozun etkisiyle normale dönebilirler. Ayrıca hipnoz iktidarsızlığın cinsel terapisinde çok yoğun olarak tercih edilmektedir.

    KADINLARDA CİNSEL İLİŞKİYE GİREMEME – VAJİNİSMUSTA HİPNOZ

    Kadında cinsel ilişkinin olduğu anatomik bölgeye vajen adı verilir. Vajenin etrafındaki kasların kasılması, tüm vücutta bir kasılma, endişe, korku ve panik hali, kadının bacaklarını sıkıca kapatması ve elleriyle eşini itmesine yol açan, istemsiz bir şekilde yani kadının kontrolü dışındaki bilinçdışı vajinal kasılmalara vajinismus denir. Halk arasında evli bakireler, tamamlanmamış evlilik veya cinsel fobi, tıp literatüründe cinsel işlev bozuklukları sınıflamasında ise cinsel ağrı bozukluğu da denilir ve hipnoz destekli cinsel terapi ile %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır.

    OTOHİPNOZ – KENDİ KENDİNE HİPNOZ

    Otohipnoz kişinin kendi kendini hipnotize etmesidir. Bunun için hastamız hipnotik transta iken hastamıza -sen benim seninle olduğumu ve sana yaptığım gibi sana hipnoz için verdiğim önerileri düşünerek kendi kendini hipnotize edeceksin. Sana vermiş olduğum ve senin kendi kendine verebileceğin aynı uyanma telkinlerini verebileceksin ki otohipnozdan uyanmama korkusuna sahip olmana gerek kalmasın. İlave olarak sizin otomatikman uyanabilmeniz için biri sizin yanınızda olmalı yada başka bir kişi hipnotik durum esnasında size gereklidir. Bunun için sağ elinin başparmağını avuç içine, diğer dört parmağını da onun üzerine kapatıp hafif bir yumruk yapacaksın. Bu esnada gözlerini kapatacaksın ve sorunun hakkında kendi kendine telkin vereceksin.

    Artık kendi kendinin hipnozitörü oldun. Gerektiği hallerde ve yerde ototelkini kullanıp rahatlayabilirsin. Ancak bu kendi talebin ile ilgili hazırladığın telkinler doğrultusunda uygulayabileceksin. Onun dışında kullanmayacaksın. Ortalama tedavi süren 3-5 seans arasındadır- telikinini veririz. Otohipnozu başarmak için kullanılan daha az yaygın yollar veya metodlar da vardır. Bunlar, kasetçalar ile hastayı hipnotize ederek tedavi etmek, tedavi edici öneriler veya telkinler ve kendi yönteminizle uyanmak gibi çeşitli metodları içerisine alır. Hipnoz sonrasında hasta kaset çalacak ve daha sonraki hayali durumlarda hasta kendi kendine hipnotik duruma girebilecektir. Yazılı telkinlerle ve aynı yolun uygulanmasıyla bu başarılmıştır.

    HİPNOZUN YAN ETKİSİ YOK

    Hipnoz insanlık tarihi kadar eski ve güvenilir bir yöntemdir, bir şifa, huzur ve başarı aracıdır. Bilimsel bir yöntemdir. Ancak yine de farklı bir varoluşla kişinin kendisi hakkında bilinmeyenleri öğrenmesinin bir yolu olan hipnozun ehil ve deneyimli kişilerce yapılması gerekir. Çünkü biz hipnozu insanları uyutmak için değil aksine gizli gerçeklere yandırmak için kullanırız. Hipnoz öze dönüştür. İçsel ve öz kaynaklarımızın eczaneniz olarak kullanılmasıdır.

    CİNSEL SAĞLIK, MUTLULUK VE BAŞARI İÇTEN KAYNAKLANIR

    Hipnoz sanılanın aksine başkalarının davranışlarını yönetmek ya da kendi iradelerine aykırı bir biçimde davranmalarını sağlamak amacı ile kullanılmaz. Hipnoz herkesin en olumlu yanları ile isteklerini gerçekleştirmesine izin veren öz benliğimizi idrak etmemizde ve doğal ahengi engelleyen duygusal sınırlarımızı yok etmede etkili olur. Cinsel birçok sorun ve rahatsızlık içsel kavram ve inançlarımızın bir sonucudur ve bir çözüm bulma girişimidir. Eğer en içsel duygularımızı ve inançlarımızı tanımaya, kabul etmeye ve değiştirmeye gönüllüysek, cinsel sorunlarımıza daha yapıcı çözümler bulabilir ve rahatsızlıktan tamamen kurtulabiliriz.

    Cinsel sağlık, mutluluk ve başarı daima içten kaynaklanır. Düzenli bir şekilde içsel kaynaklarımızla bağlantı kurduğumuzda iç benliğimizin dikkatimizi çekebilmesi için bizi hasta etmesine gerek kalmaz. Bu bakımdan hipnoz aslında hastalığı doğrudan tedavi etmez, hastanın telkin alma ve kabul etme yetisini arttırır. Ayrıca cinsel hastalıkların altında yatan faktörleri belirlememize yardımcı olur. Çünkü bilinçaltına atılan bir olay, hipnoz seansı sırasında birden akla gelebilir. Bu da özellikle insanın doğal dengelerini yeniden kurmasını sağlayarak, cinsel sorunların çözümüne katkıda bulunur.

    ERKEN BOŞALMADA HİPNOZ

    Erken boşalan kişi genellikle o an geldiğinde kendini tutamadığını söyler. Hipnoz destekli cinsel terapi ile erken boşalma %100 tedavi edilebilir bir hastalıktır.

    KADINLAR HİPNOZA DAHA YATKIN

    Özellikle kadınlar hipnoza daha yatkındır. Çünkü kadınların üzerinde var olan toplumsal, ailevi ve dini baskılar nedeniyle cinselliği çok daha az konuşur ve yaşarlar. Bu nedenle hipnoz seanslarında kendi cinsellikleri yeniden keşfedebilirler ve sorunlarına erkeklere göre daha kolay çözüm bulabilirler.

  • Ağrılı cinsel ilişki

    Ağrılı cinsel ilişki

    Ağrılı Cinsel İlişki veya Disparoni, cinsel birliktelik sırasında kadının yüzeyel olarak vajina girişi veya daha derin kasık bölgesinde ağrı, acı, batma veya yanma hissetmesidir.

    İlk cinsel birliktelik den itibaren Disparoni gelişebileceği gibi, cinsel birliktelikden yıllar sonra da ağrılı cinsel ilişki oluşabilir.

    Toplumumuzda cinselliği çoğunlukla bir görev olarak gören kadınlarımız, disparoni şikayeti olsa da bu nedenle doktora başvurmayı pek gerek görmezler. Bu yüzden disparoninin hangi sıklıkda görüldüğüne dair elimizde net bir bilgi yoktur. Ancak son yıllarda cinselliğe bakış açısının yavaş yavaş değişmesi ile birlikte kliniklere ağrılı cinsel ilişki şikayeti ile gelen hasta sayısında da bir artış izlenmektedir.

    Ağrılı cinsel ilişkisi olan bir kadın öncelikle jinekolojik muayene ile değerlendirilmelidir. Cinsel birliktelik sırasında oluşan ağrı, penisin vajinaya giriş bölgesinde ise Yüzeyel Disparoni olarak değerlendirilir. Derin Disparoni ise penis vajinanın daha ilerisindeyken, daha çok kasık bölgesinde hissedilir. Bu hastalarda genital bölgenin anatomik bozukluk veya enfeksiyonları öncelikle araştırılmalıdır. Karşılaşılan en sık Disparoni nedenleri şunlardır:

    • Vajina veya vulvar bölge enfeksiyonları, Bartholin absesi, genital uçuk veya siğiller.

    • Kızlık zarı veya vajina giriş bölümünde doğumsal anatomik darlıklar: Kalın kenarlı veya septalı kızlık zarı veya vajinanın normalden kısa olması.

    • Vulvar vestibulit sendromu.

    • Menopoz döneminde östrojen hormon eksikliğine bağlı vajinal sekresyonların azalması, vajinal kuruluk ve doku harabiyeti.

    • Rahim sarkması, mesane sarkması (sistosel) veya vajina arka duvarının sarkması (rektosel).

    • Cinsel ilişki sırasında kullanılan prezervatife karşı gelişen alerjik reaksiyon.

    • Endometriozis hastalığına veya pelvik bölgede daha önceden geçirilen operasyonlara bağlı gelişen yapışıklıklar.

    • Doğum sonrası veya vajinal yoldan geçirilen bir cerrahi operasyona ait dokuların kötü iyleşmesi.

    • Vajina, vulva veya diğer pelvik organlara ait tümöral yapılar.

    • Cinsel birlikteliğe tam hazır olmadan ilişkiye girmek: Ön sevişmenin uzun tutulduğu cinsel birlikteliklerde vajinal sekresyonlar daha fazla olacağı için vajinal kuruluk ve iritasyon daha az olacaktır.

    • Anüs, rektum bölgesine ait kronikleşmiş hastalıklar: Anal fissür, fistül, hemoroid, kronik inflamatuar barsak hastalıkları veya kabızlık.

    • Psikolojik sorunlar, cinselliğe ait kötü tecrübeler, cinsel yaşamla ilgili mitler, vajinismus.

    Ağrılı cinsel ilişki şikâyeti olanlarda tedavide esas olan ağrının nedenini ortaya koyabilmektir. Daha sonrasında alt da yatan nedene yönelik uygun tedaviler, cerrahi, medikal veya cinsel terapiler planlanabilir.

    Cinsel ilişki sırasında ağrı, kadında cinsel doyumda azalma ve cinsel ilişki sıklığında azalmaya zemin hazırlar ve zaman içinde cinsel isteksizlik gelişir. Bu durum giderek cinsel birliktelik de çiftlerin her ikisi için de sorun olmaya başlar.

    Bu yüzden eğer sizin de cinsel ilişki sırasında ağrınız varsa artık daha fazla ertelemeyin, hemen doktorunuzla görüşün!