Etiket: cinsel sağlık

  • Oral Seks Zararları Nelerdir?

    Oral Seks Zararları Nelerdir?

    Oral seks karşımızdaki kişinin cinsel organını ağız yoluyla uyarmaya denir. Oral seks zararları nelerdir? makalemizde oral seksin yol açtığı hastalıklara yer verdik.

    Oral Seksin Zararları Nelerdir?

    Uçuk:

    Herpes siplemks virüsü oral seksle en çok bulaşan cinsel hastalığa neden olan virüstür. Ağız çevresi yaralardan sorumlu olan türü HSV1; genital yaralardan sorumlu olansa HSV2 dir. Ne yazık ki, hiçbir semptom olmasa bile bu iki türden birini bulunduran bir kişiden kapmanız mümkündür. Gözle görülen yaralarınızı kontrol altında tutmak herpesten kaçmak için yeterli değildir. Uçuk tedavi edilemez ve ömür boyu kalıcıdır.oral_seksin_zararlari_nelerdir (1)

    HPV:

    HPV vücut sıvısı transferi ile değilde cilten cilde temas yoluyla bulaştığından diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklardan farklıdır. HPV aynı zamanda genital siğil olarak da bilinir ve oral seks ile hızlıca bulaşır. Bazı uzmanlar oral seksin gırtlak kanserine bile yol açabildiğini ve kadınlarda serviks kanserine neden olabildiğini söylemiştir. 18-26 yaş arasındaki kişiler için 3 dozdan oluşan HPV aşısı vardır. Ancak, tedavisi yoktur; gençler, erkekler ve yaşlı bayanlar için uygun bir aşı da yoktur.

    Bel Soğukluğu:

    Oral seks yoluyla kolayca bulaşabilen boğaz ağrısı, sarı ve beyaz akıntı, yutma güçlüğü ve kırmızı lekeler belirtileriyle boğaz enfeksiyonlarına neden olan bir hastalıktır. Oral yolla bulaştığında tüm vücuda yayılabilir ve cinsel organ da etkilenir.İlaç tedavisinde antibiyotik kullanılır ancak çoğu antibiyotik dirençli hale gelmiştir. Tedavisi 4 ay alabilir ve bu süreçte bel soğukluğu hala bulaşıcıdır. Gonore kadınların serviks bölgesinin derinlerinde olduğundan bir erkeğin kadından oral seksle bu hastalığı kapmasındansa kadının erkekten kapması daha olasıdır.

    Klamidya:

    Raporlara göre oral seksle klamidyaya yakalananların sayısı çok fazladır. Neyse ki, antibiyotiklerle 2 haftada tedavi edilebilmektedir ama sizinle beraber partneriniz de iyi şekilde tedavi edilmezse tekrar edebilir. Belirtileri genital akıntı,soğuk algınlığı semptomları, boğaz ağrısı, işeme sırasında yanma, seks sırasında acı ve testiste acıdır. Gonore gibi, kadınların erkeklere oral seks yaparken yakalanma olasılığı erkeklerinkinden daha yüksektir.

    Frengi:

    Oral seksle kolayca bulaşır. Herpes ve HPV aksine, frengi sadece semptomları gösterdiği aşamada bulaşıcıdır. Belirtiler ellerde ve ayaklarda yaralar, şişmiş lenf düğümleri, ateş, saç dökülmesi, baş ağrısı, kilo kaybı ve bitkinlik şeklindedir. Eğer tedavi edilmezse, frengi beyne zarar verip düzensiz ve şiddetli davranışlara neden olabilir.

    Hepatit B:

    Ağız ve genital bölge ilişkisinden değil Hepatit B ağız ve anal bölge ilişkisinden bulaşır. Neyse ki, 1. dünya uluslarında yaşayan insanların çoğu Hepatit Bye karşı aşılanıyor.Tüm cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için olduğu gibi prezarvatifsiz ilişkiye girmeyin

    HIV:

    HIV anal ve vajinal seksle bulaşabildiği gibi oral sekslede bulaşabilmektedir. Ağızda kesikler ya da yaralar varsa enfeksiyonun ağız içine yerleşme riski daha fazladır.

    Oral Seks İlgili Konular;

  • Cı̇nsel organın yüzeyel hastalıkları

    Cı̇nsel organın yüzeyel hastalıkları

    Cinsel organın cildinde bulunan hastalıklar vücudun diğer kısımlarında bulunanlardan farklı mıdır?

    İnsan cildini tutan tüm hastalıklar cinsel organ cildinde de görülebilir. Çok az cilt hastalığı sadece cinsel organda görülür. Cilt hastalıkları genelde, bulundukları yer dışında benzer belirti ve bulgular gösterirler.

    Mantar enfeksiyonları kendisini nasıl gösterir ve tedavileri nasıl yapılır?

    Hastalıkla ilgili belirtiler erkeklerde sıklıkla kasıklarda ve skrotum (testisleri kaplayan cilde verilen isim)da yer alır. Penis nadiren tutulur. Kadınlarda ise cinsel organın dış dudaklarında ve kasıklarda bulunur.
    Cilt yüzeyinden yüksek kırmızı kenarlı, kırmızımsı-kahverengi renktedir. Hastalıklı kısım, normal ciltten keskin sınırlar ile ayrılır. Kaşıntılıdır. Tekrarlayan ve süreğen hastalıklar ciltte koyulaşma tarzında renk değişikliklerine neden olur.

    Tedavide genelde hastalıklı bölgeye sürülen uygun merhemler yeterlidir. Nadiren ağızdan ilaç tedavisine ihtiyaç duyulur.

    Cilt reaksiyonları (kontakt=temas dermatitleri) kendisini nasıl gösterir ve tedavileri nasıl yapılır?
    Kişinin belirli alerji oluşturan maddelere (alerjen) veya tahriş edicilere karşı cildinde gözlenen yanıta kontak dermatit denir.

    Çeşitli maddelere karşı verilen yanıt sonucu ciltte pullanma ve kabuk oluşumu görülebilir. Şiddetli cilt yanıtları kabarcıklanmaya neden olabilir. Etkilenmiş alanlar kızarabilir veya yanabilir.
    Temas cilt reaksiyonları başlıca tahriş eden bir nesne ile veya allerjen ile oluşurlar. Tahriş eden temas cilt reaksiyonları, genelde cilt dokularına zarar veren sorumlu ajana maruz kaldıktan hemen sonra ortaya çıkar. Tahriş eden temas cilt reaksiyonları, asit ve alkali maddelere bağlı endüstriyel bir problemdir. Cinsel bölge ile en çok temas eden tahriş ediciler; sabunlar, temizlik ürünleri, kayganlaştırıcılar, parfümler, bu bölgenin vücut salgıları ve dışkıdır. Cevabın şiddeti, keselenme ve kaşınma ile artar. Tedavinin en önemli bölümü, sorumlu ajanın cilt ile temasından kaçınılmasıdır. Tedavide çeşitli merhemler kullanılır. Doktorunuza başvurunuz.

    Allerjik temas cilt reaksiyonları ise temas eden maddeye bağlı ortaya çıkan, vücut savunma sisteminin verdiği bir yanıttır. Cevap temastan hemen sonra ortaya çıkmaz. Tekrarlayan temaslar cevapta önemlidir. Söz konusu allerjenin ortadan kaldırılması önemlidir. Ancak tespiti her zaman mümkün değildir. Etkilenmemiş ciltte sık görülen allerjenlerle yapılan yama testi sıklıkla yardımcıdır. Hastalıklı bölgelere sürülen merhemler e ve ağızdan alınan ilaçlara ihtiyaç olabilir. Doktorunuza başvurunuz.

    Masum yaralanmalar kendilerini nasıl gösterir ve tedavileri nasıl yapılır?

    Bu tür belirtiler cinsel ilişkiye ( ısırık, yabancı maddelerin cilt altına yerleştirilmesi gibi), süsleme (tatoo) ya da alışılmadık temizlik teknikleri (yakıcı maddeler ile temizlik gibi) bağlı olabilir. Tedavi belirtinin dururmuna göre değişir. Doktorunuza başvurunuz.

    Bit bulaşması kendisini nasıl gösterir ve tedavisi nasıl yapılır?

    Hastalık cinsel bölgede aynı anda birden çok bölgede olabilir. Cilt yüzeyine yakın kıl gövdelerinde bit yumurtalarının görülmesi ya da kıl diplerinde yuvalanmış bitlerin görülmesiyle tanı konulur. Bu bitler, çıplak gözle veye küçük büyütme altında sıklıkla görülebilir. Yoğun kaşıntılıdır. Kaşıntı, genelde bite, dışkısına veya tükrüğüne karşı cildin duyarlılığına ikincildir. Kolay tedavi yöntemleri vardır. Tekrarlamayı önlemek önemlidir. Özellikle ilaç kullanımıyla eş zamanlı evdeki tüm havlu, çarşaf ve nevresimlerin iyice kaynatılarak temizlenmesi önemlidir. Doktorunuza başvurunuz.

    Uyuz kendisini nasıl gösterir ve tedavisi nasıl yapılır?

    Uyuzlar, yoğun kaşıntılı, 0,5 cmlik kabarık lezyonlar ve doğrusal tünel benzeri lezyonlar ile karakterizedir. Sıklıkla parmak araları, koltuk altı, göbek, anüs, dirsek iç kısımları, bilek, bacak ve cinsel organlar gibi bölgelerde aynı anda bulunurlar. Baş ve yüz genelde tutulmaz. Tedavi için doktorunuza başvurunuz. Tedavi ile eş zamanlı çamaşırların, havluların ve yatak örtülerinin sıcak suyla yıkatılıp temizlenmesi önemlidir.

    Cinsel bölge uçukları (Genital Herpes) kendisini nasıl gösterir ve tedavisi nasıl yapılır?

    Cinsel bölge uçukları cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. Hastalığa sebep olan virüsün iki alt tipi vardır. Bunlardan bir tanesi genelde dudak çevresinde diğeri ise genelde cinsel bölgede hastalık yapar. Ancak cinsel ilişkinin şekline göre dudak çevresinde

    hastalık yapan etken cinsel bölgede de hastalığa sebep olabilir. Bunun yanında cinsel bölgede hastalık yapan virüs tipinin, kuru havluda ve klozet kenarında uzun süre canlı kalabilir ve kişiden kişiye bulaşabilir. Bu virüsü taşıyan hastaların %90’ ı bu durumdan habersizdir, %50’ sinde ise hastalığın belirtileri ortaya çıkmamktadır ve bu kişilerin %70’ i ise hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce başklarına bulaştırmaktadır.

    Hastalık etkeni virüs bulaştan sonra ilk belirtileri ortaya çıkarır ve sonra vücutta uyku haline geçer. Ardından sürekli tekrarlayıcı hastalığa yol açar. Tekrarlar özellikle vücut direncinin düştüğü zamanlarda olur.
    Cinsel bölgede bir biriyle grup yapma eğilimli, ağrılı, 0,5 cm’ den küçük içi sıvı dolu ve zaman zaman ıslak keseciklerdir. Kesecik tabanları kırmızıdır. Sinir uçlarında yerleştikleri için nadiren ciddi yan hastalıklara neden olabilirler. Virüse karşı etkili ilaçlar ile bölgesel olarak tedavi edilir. Doktorunuza başvurunuz.

    Cinsel bölge siğilleri (Genital Kondilom) etkenleri nedir ve hastalık nasıl gözükür?
    HPV(İnsan Papilloma Virüsü) adlı bir virüs nedeniyle ortaya çıkar. Bu virüsün önemi kadınlarda rahim ağzı kanserine yol açmasıdır. Rahim ağzı kanserlerinin %99’ u HPV enfeksiyonu nedeniyle ortaya çıkar. Ancak HPV’ nin 50’ den fazla alt tipi vardır ve bu tiplerden ellerde ve ayaklarda yaygın siğillere neden olan tipleri nispeten zararsızdır. Cinsel yolla bulaşan HPV alt tiplerinden 15 tanesinin kanserojen olduğu saptanmıştır. HPV tip 16,18,45 ve 31 rahim ağzı kanseriyle ilişkilidir. Siğiller; tek yada çok sayıda, yumuşak, karnabahar görünümünde ve ağrısızdır. Peniste, erkek idrar kanalı içinde, kadın cinsel organı dış dudakları çevresinde, vajinanın içinde, rahim ağzında, anüs çevresinde yerleşebilir. Ancak enfeksiyon bazen görüntü vermeden seyredebilir. Oral cinsel ilişkiler nedeniyle ağız içinde de bu siğillere rastlanabilir.

    Cinsel bölge siğilleri (Genital Kondilom) nasıl bulaşırlar?

    HPV’ nin bulaşması için mutlaka tam bir cinsel ilişki olması gerekmez, enfekte bölgenin birbiriyle teması ile de hastalık kolayca geçebilir. Virüs bulaştıktan yaklaşık 1 yıl sonra siğil şeklinde belirtilere yol açar. Ancak arada geçen bu zaman içinde de bulaşıcılık olabilir. Siğil olduğu durumlarda bulaşıcılık çok fazladır.

    HPV enfeksiyonunun doğal seyri nasıldır?

    HPV bulaşan kadınların %90’ ında vücut bağışıklık sistemi virüsü etkisiz hale getirir. % 10’ unda ise hastalık devam eder ve 15-20 yıllık bir süre içinde rahim ağzı kanserine yol açabilir. Bu nedenle kanser öncülü lezyonların önceden saptanarak (pap-smear testi) rahim ağzı kanserinin önlenmesi mümkündür.

    Hangi HPV enfeksiyonu olan hastalar rahim ağzı (serviks) kanseri için riski altındadır?

    · Erken yaşta (18 yaş öncesi) ve çok eşli cinsel yaşam

    · Cinsel yolla bulaşan diğer hastalıkların varlığı

    · Sigara kullanma

    · Kötü beslenme

    · Kişisel hijyenin bozuk olması

    · Çok doğum

    · Bağışıklık sisteminin baskılandığı durumlar

    HPV enfeksiyonunda korunma yolları var mıdır?

    Birden fazla cinsel eşi olanların düzenli prezervatif(kondom) kullanması riski azaltır. Ancak HPV bulaşıcılığı o kadar yüksektir ki kondom kullanılsa da bulaşabilir. HPV aşısı ile genital siğillerin % 90’ ını önlemek mümkündür. Aşının 11-12 yaşındaki kızlara rutin yapılması önerilmektedir. Aşı, cinsel yaşama başlamış kadınlarda daha az etkilidir.

    HPV enfeksiyonunun tedavisi nasıl yapılır?

    Hastalığın kanser yapıcı etkisinin azaltmak ve yayılmasını önlemek için erken tedavi önemlidir. Tedavide, çeşitli ilaçlar ile siğilin yakılması, çok düşük ısılara dondurma (kriyoterapi) ve cerrahi ile çıkarılması mümkündür.

    Kepek hastalığı (Seboreik dermatit) kendisini nasıl gösterir ve tedavisi nasıl yapılır?
    Seboreik dermatit çok yaygın bir hastalıktır. Sebebi kepektir. Sıklıkla kafatasında görülse de anüs, penis ve cinsel bölge kıllarında da görülebilir. Belirtiler genellikle kıllı yüzeylerde kırmızı kabarık ve sıklıkla mumsu, sarı kabuğa sahiptir. Tedavisi kepeğe karşı etkili şampuanlarla yıkamadır.

    Yağ kistleri (Sebase kistler) kendilerini nasıl gösterir ve tedavisi nasıl yapılır?

    Yağ (sebase) kistleri,deri bezlerinin ürettiği peynirimsi bir maddeyle dolu keseciklerdir. Yağ salgılayan deri bezlerinin kanalının dış ağzının tıkanmasıyla birlikte cilt bezinden üretilen yağ dışarı atılamaz, birikir ve kist oluşur. Bunlar peynirimsi materyal ihtiva ederler. Kist içindeki yağ dokusu zamanla enfekte olursa içinden kokulu bir materyal boşalır. Kadınlarda cinsel organın dış dudakları üzerinde , erkeklerde skrotumda( testisleri kaplayan ciltte)’ dır. Belirti vermiyorsa ve küçükse tedaviye gerek yoktur. Fakat çok büyükse ve tekrarlıyorsa çıkarılmalıdır. Doktorunuza başvurunuz.

    Peniste küçük deri etiketleri (İnci penil papüller) kendilerini nasıl gösterir ve tedavisi nasıl yapılır?
    Erkeklerin yaklaşık %30’ unda görülür. Gençlerde ve sünnetsiz kişilerde sıktır.Belirtiler, 1-2 mm boyutunda, açıktan kırmızıya gider, penis başında penis gövdesine yakın kabarık kısımda çepe çevre bulunurlar, birbiriyle birleşmezler fakat yakın yerleşerek birden fazla sıra oluşturabilirler. Belirtiler yaşla azalabilir ve genellikle tedavi gerektirmezler.

    Cinsel bölge ülserleri (Genital ülserler) hangi durumlarda olurlar?

    Cinsel yolla bulaşan hastalıkların bir kısmı cinsel bölgede ülserlere (üstü açık cilt yarası) neden olabilir.

    · İlaca bağlı yan etki oluşması nedeniyle cinsel bölge ülseri gelişebilir. o Burada mutlaka yeni bir ilaç alımının akabinde gelişme vardır.

    · Cinsel aktivite sırasında, tarvmaya bağlı olarak cinsel bölgede ülserler gelişebilir.

    · Sifiliz (Bel soğukluğu);
    o Cinsel temastan 2-4 hafta sonra “şankr” denilen ağrısız yara oluşur.
    o Şankr, genellikle küçük kırmızı 0,5 cm’ lik yüzeyden kabarık lezyon

    şeklinde başalar daha sonra patlayarak delikli lezyon şeklini alır.
    o Ülser yüzeyel veya derin olabilir, keskin sınırlıdır, yüzeyden kabarık, tabanı düzdür ve yuvarlak yada oval şeklindedir. Genellikle sadece bir tanedir.

    o Beraberinde iki taraflı kasıkta ağrısız sert lenf bezesi şişliği de olabilir.

    · Cinsel bölge uçukları (Herpes enfeksiyonu);
    o Kırmızı tabanlı 0,5 cm den küçük içi sıvı dolu çok sayıda, bazen birleşik kesecikler bulunur. o Ağrılıdır

    o Beraberinde iki taraflı kasıkta ağrılı sert lenf bezesi şişliği de olabilir. · Şankroid;

    o Ağrılıdır ve beraberinde kasıkta ağrılı lenf bezesi şişliği yapar.
    o Ülser derin ve keskin sınırlıdır, iltihabi akıntısı olabilir, yumuşaktır,

    tabanı kolaylıkla kanayabilir, genellikle çok sayıda ülser vardır.
    o Afrikada HIV hastalığı bulaşması açısından önemli bir risk faktörüdür.

    · Lenfogranuloma veneriyum;
    o Önce sert, ağrısız kenarları hafif kabarık bir lezyon ortaya çıkar.
    o Ülser tektir, yüzeyel ya da derin olabilir, kenarları kabarıktır, yuvarlak ya da oval olabilir.

    o Lezyon ilerledikçe ağrılı kasık lenf bezleri de büyümeye başlar.
    o Hastalık lenf bezelerine doğru ilerler ve kasıkta abseleşerek cilde doğru akıntılar oluşturur.

    o Hastalık lenf bezine ulaştıktan sonra, ateş, titreme, bulantı-kusma ve

    eklem ağrılarına yol açar. · Granüloma inguinale;

    o İlk belirti yüzeyden kabarık , 0,5 cm’ den küçük lezyondur. Bunlar oldukça kaşıntılıdır. Daha sonra genellikle ciltten kabarık küçük bir ülser oluşur.

    o Ülserler abseleşirler, abseler birkaç gün içinde deriye açılır ve birbiriyle birleşirler.

    o Ülser tabanı kırmızıdır, kanamalı bir salgısı olabilir, hassas değildir ve serttir. Kadifemsi görünümlüdür ve temas ile kolayca kanarlar.

    o Hastalık genelde tropikal bölgelerde bulunur.
    o Hastalık deri kıvrımları boyunca yavas yavas ilerler ve ancak aylar sonra genis bir alanı kapsayacak hale gelir.

    o Ülserler, kadınlarda aşağıya ve arkaya doğru gelişerek anüs çevresi bölgeyi tutarken, erkeklerde yanal bir yayılım göstererek kasık bölgesini tutacak şekilde genişler.

    En sık görülen belirti idrar kesesi hassasiyet belirtileridir; idrar yaparken yanma, sık idrara çıkma, gece idrara kalkma ile başlar. Hastalarda göbek altında ağrı, idrar tetkikinde kan hücrelerinin görülmesi, böbrekleri tutuyorsa yan ağrıları veya ele böğürde şişlik gözlenebilir.

    Sperm kanallarını tutabilir, bu durumda testis (erkek yumurtalığı) kenarında, sperm kanalının başladığı noktada ağrısız ve az ağrılı şişlik başlar. Daha sonra tespih gibi boğum boğum şişlikler oluşabilir. Bazen bu şişlikler abseleşerek cilde ağızlaşabilir Menide kan görülebilir

    Prostat tutulumuna bağlı semen (boşalma sırasında dışarı atılan içi sperm dolu sıvı) miktarı azalabilir.

    Hangi durumlarda özellikle verem düşünülmelidir?

    · Tedaviye cevap vermeyen, sık hastalıklara bağalanamayan, zaman zaman tekrar eden idrar kesesi iltihabı

    · İdrar tahlilinde PH’ ın düşük olması, lökosit denilen iltihabi hücrelerin olması ve kültürlerde bakteri saptanamaması

    · Gözle görülebilen veya idrar tahlilinde ortaya çıkan idrarda kanama

    · Testis kenarında sperm kanalının başladığı yerde sert, ağrısız veya ağrılı

    şişlikler, sperm kanalının kalınlaşması, elle tespih gibi hissedilmesi

    · Sık hastalıklara bağlanamayan, tedaviye cevap vermeyen, süreğen sperm kanalı başlangıç kısmı iltihabı veya testisleri kaplayan ciltte iltiyabi akıntılı

    yaralar

    · Semende kanama veya tahlillerde iltihabi hücrelerin bulunması

    Böbrek, idrar yolları ve üreme organları vereminin tanısı nasıl konulur?

    · Kişide daha önce geçirilmiş akciğer tüberkülozu veya başka organ tüberkülozu olması

    · Yukarda sayılan belirti ve bulguların olması

    · Tanı ancak hastalığa neden olan mikrobun tespiti ile konulabilir (şüphenilen

    örnekten mesela idrardan alınan kültürde üretilmesiyle)

    · Şüphelenilen kişilere verem deri testi (PPD) yapılabilir.

    · İdrar tahlilinde iltihabi hücreler olmasına rağmen rutin kültürlerde üreme

    olmaması durumu ki bu duruma steril piyüri denir genitoüriner tüberkülozun

    araştırılmasını gerektirir. Ancak unutulmamalıdır ki hastaların %15-20’ sinde

    ikincil mikrobik hastalıklar nedeniyle kültürde üreme de gözlenebilir.

    · Verem mikrobu tespiti için 3 gün üst üste tercihen sabah idrarında özel boyama yöntemleri ile (ARB) verem mikrobu aranmalıdır. İdrar mümkün

    olduğunca çabuk kültür için ekilmelidir.

    · Verem mikrobunun kültürde üremesi için beklenen zaman 2-3 ayı bulabilir

    · Son zamanlarda kullanılmaya başlanan PCR yöntemi ile de verem mikrobu

    idrarda saptanabilmektedir. Birkaç günde sonuç alınması avntajıdır.

    · Ancak kesin tanı için ARB, kültür ve PCR testlerinin beraber değerlendirilmesi

    önemlidir.

    · Kan tahlilleri genelde çok fazla ek bilgi vermez

    · Görüntüleme yöntemleri ile böbreğin hiç çalışmadığı, abseleştiği, büyüdüğü,

    şiştiği veya küçüldüğü saptanabilir. İdrar kesesi ile böbrek arasındaki kanalın tek bir yerde veya birden fazla yerde daraldığı izlenebilir. İdrar kesesi küçülmüş ve büzülmüş olabilir. Prostatta abseler ve ölü dokular görülebilir

    PPD (verem deri testi) nedir nasıl yapılır?

    Kişinin hastalıksız cilt altına mikrobun hastalık bulaştırmayan bir parçası zerk edilir. Kişinin buna verdiği yanıta göre ölçüm yapılır. Eğer ciltteki reaksiyon alanının çapı 1 cm’ den büyük ise kişide verem hastalığı olabilir (test pozitif). Eğer 1,5 cmden fazla ise testin yapıldığı kişilerde mevcut aktif hastalık var denebilir. Böbreklerinde verem hastalığı olanların %90’ ında deri testi pozitiftir. Ancak vücut bağışıklık sisteminin direncinin düştüğü durumlarda veya hastalıklarda deri testi yalancı negatif çıkabilir (hastalık olduğu halde pozitif sonuç çıkmaz)

    Böbrek, idrar kanalı ve üreme organları tüberkülozu sonucu etkilenen organlarda ne gibi değişiklikler gelişebilir?

    · Böbrekte kısmi veya tamamen fonksiyon kaybı

    · Böbrek taşları oluşumu

    · Böbrek etrafında abse oluşumu

    · Böbrek ile idrar kesesi arasındaki kanalda darlıklar

    · Küçük kapasiteli, büzüşmüş idrar kesesi

    · İşeme sırasında idrarın böbreğe kaçması ve buna bağlı böbrekte şişme

    · Sperm kanalı tıkanıklığı nedeniyle kısırlık

    · Her iki böbreğin beraber tutulduğu durularda böbrek yetmezliği

    · İdrar kanalı darlıkları

    Tüberküloz bulaşı açısından kimler risk altındadır?

    · Yakın temasta olduğu kişilerde aktif tüberküloz hastalığı bulunanlar

    · Çeşitli hastalıklar nedeniyle vücut direnci düşmüş kişiler

    · Daha önce tüberküloz hastalığı geçirenler

    · Şeker hastaları, böbrek yetmezliği hastaları

    · Çok küçük çocuklar, yaşlı insanlar

    · Organ nakli hastaları

    · Bağışıklık sistemi baskılayıcı tedavi alan tüm hastalar

    · HIV pozitif (var anlamında) hastalar

    · AIDS hastaları

    Böbrek, idrar kanalı ve üreme organları tüberkülozu nasıl tedavi edilir?

    Tedavi ilaç tedavisi ve cerrahi tedavi olarak iki kesimlidir. Cerrahi standart uygulanan bir yöntem değildir. Belirli durumlarda ihtiyaç doğduğunda uygulanır. Ancak hastalık tespit edilen herkese ilaç tedavisi verilmelidir.
    Böbrek, idrar kanalı ve üreme organları tüberkülozu daha önce oluşmuş tüberküloz hastalığına ikincil olduğundan daha önce ilaç tedavisi almış olsa bile yeniden tedaviye ihtiyaç duyulur. Verem mikrobuna etkili olduğu bilinen başlıca 9 çeşit ilaç vardır. Bu ilaçlar belli özelliklerine göre bir birlerinin etkilerini güçlendirmek için bir arada kullanılır. Tedaviye 2 ay süreyle 4’ lü ilaç kombinasyonu ile başlanır. Daha sonra 4 ay süreyle 2’ li ilaç kombinasyonu verilir. Tüberküloz için günümüzdeki tehlike, mikrobun kullanılan ilaçlara karşı direnç geliştirmesidir. Tedavi edilen hastalar tedavi sonrası 3,6 ve 12. Aylarda kontrol edilmelidir.

    Hamile iken verem tedavisi yapılabilir mi?

    Mümkünse tedavi tamamlanana kadar hamilelik düşünülmemelidir. Hastalık saptandığında hamile ise kişi, ilaçlar kullanılabilir ve verem tedavisi yapılabilir. Çoğunun bebeğe zararlarının olmadığı düşünülür. Doz ayarlaması gerekebilir.

    Süt veren annelerde kullanılabilir mi?

    Belirli tiplerdeki ilaçlardan kaçınılarak emzirme sırasında verem tedavisi uygulanabilir

    Hastalıklı dokunun çıkarılması hangi durumlarda düşünülmelidir?

    Böbreğin tamamının çıkarılması çalışmayan böbrek, tüm böbreği tutan hastalıkla birlikte böbrek çıkım darlığı veya yüksek tansiyon hastalığı gelişmesi, verem ilaçlarının düzenli kullanılmasına rağmen idrarda verem mikrobunun varlığının devam etmesi, böbrek absesi gelişmesi, yaşamı etkileyen ağrı durumlarında düşünülmelidir.

    Başka hangi cerrahiler genitoüriner tüberkülozda gerekebilir?

    Ayrıca abse drenajı ve gerek duyuluyorsa sperm kanalının çıkarılması için de cerrahi uygulanabilir. Organlardaki bozulmaları düzeltici cerrrahi tedaviler (mesela darlıkların açılması vs) gerekebilir.

    Böbrek, idrar kanalı ve üreme organları tüberkülozundan korunma yolları nelerdir?
    Bu aynı zamanda akciğer tüberkülozundan korunma anlamına da gelir. Tüberkülozdan korunma başlıca üç ana yolla olur;

    · Vereme yakalanmış hastaların etkin şekilde tedavisi
    o Tedavinin ikinci haftasından itibaren mikrop sayısı ve öksürük sayısı

    çok azalır, bu da bulaştırıcılığı belirgin şekilde azaltır.
    o Hasta kişilerin tedavisi çevresindekileri hastalıktan korumuş olur

    · Henüz hastalıkla karşılaşmamış çocukluk yaş gurubundakilerin BCG denilen aşı ile aşılanması

    · Vücuduna verem mikrobu girmiş, bulaşmış ancak hastalanmamış kişilerde koruyucu ilaç kullanımı (izoniazid kullanımı)

    Tüberkülozun bulaşma riski nedir?

    Aktif hastalığı olan bir kişi çevresindeki 20 sağlıklı kişiye hastalık bulaştırabilir. Çevreye mikrop saçan aktif verem hastasıyla temas eden sağlıklı bir kişi için sessiz, belirtisiz hastalık riski %95, iki yıl içinde aktif hastalık geliştirme riski %5’ tir.

    Sessiz-belirtisiz hastalıktan aktif hastalık geliş için riskli durumlar hangileridir?

    Ek risk faktörü yoksa 1 kat , 5 yaşından küçük veya 60 yaşından büyük ise 3-5 kat , hastalık yeni bulaştıysa 15 kat, organ nakli gibi nedenlerle bağışıklık sistemi ilaçlarla baskılanıyorsa 4-16 kat, HIV virüsü pozitifse(varsa) 113 kat ve AIDS hastalığı varsa 170 kat daha fazla bulaşma riski mevcuttur. Daha önceden tüberküloz geçirmiş kişiler, şeker hastaları, böbrek yetmezliği hastaları, steroid denen ilaçlarla tedavi edilenler de sessiz hastalıktan aktif hastalığa geçiş için risk altındadır.

    Temas durumuna göre bulaşma riski farklılık gösterir mi?

    Evet, ev içi temasta bulaşma riski %20, takın arkadaşlıkta %3,7, iş arkadaşlığında %0,3’ dür.

    Ev içi tüberkülozlu hasta ile temasta ne yapmak gerekir?

    Ev içinde temasta olan kişilerde akciğer filmi çekilerek aktif hastalık dışlandıktan sonra koruyucu ilaç tedavisine başlanması önerilmektedir(özellikle 15 yaş altı çocuklar). Doktorunuza danışınız.

    Tüberküloz cinsel ilişki ile bulaşır mı?

    Üreme organlarını tutan verem hastalığının cinsel yolla bulaşması çok nadirdir Hastalığın yaygın olduğu ülkelere seyahatte bir önlem alınabilir mi?
    Hastalığın yaygın olduğu bilinen ülkelere veya bölgelere seyahat öncesinde ve sırasında koruyucu ilaç tedavisi alınmalıdır

    Toplu taşım araçlarını kullanmak tüberküloz bulaşması için risk yaratır mı? Hastalığın, toplu taşıma araçlarını kullanmakla veya günlük işlerle uğraşırken bulaşma riski yok gibidir. Tüberkülozlu çocukların hastalığı yayma olasılığı çok düşüktür.

    Genitoüriner filariasis nedir ve nasıl oluşur?

    Özellikle tropikal bölgelerde görülen bir hastalıktır. Lenf bezelerini tutan hastalığın çoğunluğundan Wuchereria bancrofti denilen bir parazit sorumludur. Tüm lenf bezesi filarya hastalığı, paraziti taşıyan sivri sineklerin tükürük salgılarıyla kişiyi ısırarak enjekte etmeleriyle bulaşır. Ancak hastalık için birden çok kez ısırılma gerekir. Hastalık belirtileri bulaştan yıllar sonra ortaya çıkabilir.

    Genitoüriner filariasisin belirtileri nelerdir?

    · Ateş

    · Lenf bezelerinde şişlik

    · Bölgesel lenf bezi iltihabı

    · Cinsel organlarda ödem, şişlik

    · Erkelerde hidrosel (testis etrafında sıvı toplanması)

    · Yıllar içinde erkeklerde yumurtalık iltihabı görülebilir

    · Kişilerdeelefentiazis (fil hastalığı-cinsel organı, her iki bacağı, her iki ayağı

    kaplayan harekete izin vermeyen aşırı derecede şişlik) gelişebilir.

    · İdrardan lenf sıvısı gelmesi (beyaz, köpüklü)

    Genitoüriner filariasisin tanı nasıl konulur?

    Hastanın kan örneklerinde, beyaz idrarında( varsa) veya hidrosel sıvısında parazitin saptanması ile tanı konulur.

    Genitoüriner filariasis nasıl tedavi edilir?

    Hastalık, fil hastalığına neden olmuşsa bu durumu geri döndürecek tedavi yoktur. Hastalığın tedavisinde DEC veya ivermectiri kullanılır.

    Genitoüriner aktinomikozis nedir ve nasıl oluşur?

    Actinomyces israelli denilen bir fırsatçı etken hastalığıdır. Hastalık birincil olarak mide, barsak veya apendiks’ te başlar. Burdan kan yoluyla yayılarak böbrek, idrar kesesi veya yumurtalıklara ulaşır. Direkt temas ile testisleri saran cilde veya penis cildine bulaşabilir.

    Genitoüriner aktinomikozis belirtileri ve bulguları nelerdir?

    Tipik belirtileri yoktur. İdrar kesesi hassasiyeti bulguları (sık idrara çıkma, gece idrara çıkma,idrar yaparken yanma, ani idrar isteği gibi), böbrek iltihabı bulguları (ateş, yan ağrısı gibi), bel bölgesinde veya erkekde yumurtalıkları saran cilt dokusunda abse ağızlaşmasına bağlı akıntılı delikler görülebilir.

    Genitoüriner aktinomikozis tanı nasıl konulur?

    Hastalıklı doku örneklerinde çeşitli boyamalar ile etkenin gösterilmesi ile kültürde etkenin üretilmesi ile tanısı konulur.

    Genitoüriner aktinomikozis nasıl tedavi edilir?

    Hastalık penisilin ile tedavi edilir. Gerekli durumlarda cerrahi tedavi uygulanabilir.

    Genitoüriner şistosomiasis (bilharziosis) nedir ve nasıl oluşur?

    Bu hastalığa sebep olan 3 formda etken vardır. İdrar kanalları ve üreme organlarında hastalık yapan formu S. Haematobium’ dur. Diğer formlar esas olarak kalın bağırsağı tutar. Bu hastalık, Kuzey Afrika ve Arap ülkelerinde görülür.

    Genitoüriner şistosomiasis (bilharziosis) nasıl bulaşırlar?

    İnsanlara sudan (özellikle sulama kanalları), etken parazit yavrularının insan cildini delip cilt altına yerleşmeleri ile bulaşır. İlk kez bu parazitin vücuduna bulaştığı kişilerde, parazit buradan akciğerlere ulaşır. Buradan kan dolaşımı ile idrar kanalları, idrar kesesi ve üreme organlarına ulaşır. Dişi olan idrar kesesi duvarında, yüzeyin hemen altındaki kılcal damarlara yumurtalarını bırakır. Bunlar idrar kesesi içine çıkarak, idrarla atılabilir.

    Genitoüriner şistosomiasis (bilharziosis) kendisini nasıl gösterir?

    Etkenin uzun süreli varlığı, etkilenen organlarda ülserler, darlıklar, büzülmelere yol açabilir. Bu hastalık, bahsedilen bölgelerde idrar kesesi kanserinin en önemli nedenidir.

    Genitoüriner şistosomiasis (bilharziosis) nasıl tedavi edilir?

    Hastalık ilaç tedavisi ile tedavi edilebilir. Hastalığın tedavisindeki başarı erken dönemde yapılan etkin ilaç tedavisine bağlıdır.

    Doç. Dr. Volkan İZOL

  • Vajina sağlığı için diyet

    Vajina sağlığı için diyet

    Vajina sağlığı için her kadının diyetinde bulundurması gereken 10 müthiş yiyecek Kadın bedeni, bakımı hiç de kolay olmayan karmakarışık bir mekanizma maalesef. Malum cinsel sağlığımızı korumak erkeklere göre çok daha zahmetli olabiliyor. Peki cinsel sağlığımızı korumak için hangi yiyecekleri tüketmeliyiz?

    Vajina sağlığı için diyet

    1- Avokadonun lezzeti ve etkilerinden faydalanın

    Avokado potasyum ve B6 vitamini bakımından çok zengin bir besin. Avokado vajinadaki doğal sıvıların üretilmesine yardımcı oluyor ve vajinanın kurumasına engel oluyor. Avokadodaki yararlı yağlar vajina duvarının güçlenmesini sağlıyor, ayrıca avokadonun libidoyu arttırdığı biliniyor.

    2- Sevimli dostumuz yaban mersini

    Son yıllarda şifasıyla ünlenen besinlerden biri de yaban mersini. Yaban mersini suyu genel vajina sağlığına çok iyi gelen bir meyve. Yaban mersini idrar yolları enfeksiyonuyla müthiş etkili bir şekilde savaşıyor ve vajinanın ph düzeyini dengeliyor. Bu güzel meyvenin faydasını en iyi şekilde görebilmek için şekerli meyve suları yerine saf, doğal ve şekersiz olanlarını tercih etmenizi öneririz. Ayrıca günde bir avuç yaban mersinini direkt meyve olarak da tüketebilirsiniz.

    3-Hayat kurtaran milli yiyeceğimiz doğal yoğurt ve probiyotikler

    Yüksek probiyotik içeren besinler, vajina sağlığını koruyan yararlı bakteriler bakımından da zengin olurlar. Bu besinlerin başında da yoğurt geliyor. Yoğurt ph oranını dengeliyor ve enfeksiyonların yol açtığı hastalıklı organizmaları öldürüyor. Dolayısıyla bize evde leziz yoğurtlar yapmak için bir neden daha çıkıyor.

    4-Tatlı mı tatlı patatesler

    Tatlı patatesi sevmeyen var mı? Bu listede belki de bizi en mutlu edecek seçenek olabilir kendisi. Tatlı patateste bulunan A, C, B vitaminleri, magnezyum, potasyum ve demir vajina sağlığı için birebir. Bunlar vajina ve rahim duvarını güçlendiriyor, daha sağlıklı hale getiriyor ve antioksidanlar enerji verici hormonlarımızı arttırıyor.

    5- Bırakın koksun, siz faydasını düşünün

    Babaanneniz gibi konuşmak istemezdik ama gerçek şu ki, sarımsak neredeyse tüm hastalıklara şifa olabilen bir çeşit “süper bitki”. Sarımsakta çok güçlü antibikrobiyeller ve mantar önleyiciler var. Bu da vajinal akıntı, kaşıntı, koku ve mantar gibi rahatsızlıkları önlemesi demek.

    6- Daha çok sevgiyi hak eden soya ürünleri

    Soyanın her ne kadar gerçek dışı kötü bir namı olsa da, kendisine haksızlık edildiği bir gerçek. Cilde zararlı olduğu gibi bir efsanesi olan soya, aslında soya ürünleri kadın sağlığı için müthiş besinlerden biri. Adet sancılarını azaltan soya aynı zamanda vajinanın doğal olarak salgıladığı sağlıklı sıvıların oluşmasında etkili. Ayrıca soyanın içindeki sağlıklı omega 3 asitleri menapozun getirdiği semptomları da yatıştırıyor.

    7- Film izlerken yemesi pek zevkli olan kabak çekirdeği

    Çinko ve E vitamini bakımından zengin olan kabak çekirdeği adet döngümüzü düzene sokuyor, vajinal tahrişi ve rahatsızlık hissini önlüyor. Ayrıca aynı avokado gibi vajina kuruluğunu ve adet sancılarını önlüyor.

    8- Kucaklanası güzellikteki koyu yeşil yapraklı sebzeler

    Kıvırcık lahana, ıspanak, pazı gibi koyu yeşil yaprakları olan sebzeler, kan akışını düzenleyen ve enfeksiyonlarla savaşan A ve C vitamini açısından çok zengin. Yeşil sebzeler vajina kuruluğu, kaşıntısı, yanması gibi hisleri azaltıyor.

    9- Salatalarınıza bol bol elma sirkesi ekleyin

    Temizlikte ayrı, beden sağlığında ayrı karşımıza çıkıp duran bir besin elma sirkesi. Elma sirkesinin içinde bulunan doğal enzimler vajinadaki yararlı bakterilerin üremesine yardımcı olurken zararlı bakterileri de kovmada baya başarılı.

    10- Listenin sürpriz besini: Bitter çikolata

    Çikolata sadece insanı mutlu eden muhteşem bir yiyecek değil, ayrıca bağışıklık sistemimiz için de birebir. Bitter çikolata yüksek düzeyde antioksidan, sağlıklı mineraller, magnezyum ve doğal uyarıcılar bulunuyor. Bitter çikolatanın afrodizyak etkisi olduğuna inanılıyor ve içindeki aminoasitler insana kendini iyi hissettiren dopamin üretimini arttırıyor.

    Kaynak: Posta.com.tr

  • Kadınlarda görünen cinsel işlev bozuklukları

    Kadınlarda görünen cinsel işlev bozuklukları

    Kadınlarda Cinsel İşlev Bozukluklarını değerlendirilirken, özellikle yaşanılan ilişkinin cinsellik dışı boyutları da göz önünde bulundurulmalıdır. Esiyle mutsuz olan, istemeden evlendirilmiş olan, eşinden psikolojik, fiziksel veya duygusal olarak şiddet gören, aldatılan, esi tarafından anlaşılmadığını hisseden ve esi ile cinsellik dışında başka bir paylaşımı olmayan, ilişkiden beklentileri karşılanmayan kadınlarda oldukça sık görülür.

    Ayrıca cinsellik hakkında tecrübesizlik,abartılmış ilk gece hikayeleri,travmatik cinsel yaşantılar,kızlık zarı ile ilgili korkutucu anlatımlar, eşler arası uyumsuzluk,değerli hissedilmeme,ilişkisel problemler gibi daha birçok neden belirtilmiştir.

    Kadınlardaki cinsel işlev bozuklukları şu şekilde tanımlanmaktadır;

    Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu:
    Kadınlarda cinsel uyarılma bozukluğu, cinsel birleşmenin rahat bir şekilde gerçekleşmesi için gerekli olan vajinal ıslanmanın sürekli ve yineleyici bir biçimde yetersiz olması durumudur. Bu bozukluk, kişilerde sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olmaktadır.

    İnhibe Kadın Orgazmı:
    Kadınlarda orgazm bozukluğu, normal bir cinsel uyarılmayı izleyerek orgazmın sürekli olarak gecikmesi ya da yokluğu olarak tanımlanmaktadır. Orgazm sorununun daha çok çiftlerin orgazm ile ilgili bilgi ve beklentileriyle, erkeğin kendi gücünü ve performansını sorgulama tutumuyla oluşabildiği gözlenmektedir.

    Orgazm bozukluğu yaşayan bayan ise, aynı geç boşalan erkek gibi, orgazm refleksini serbest bırakma konusunda çeşitli derecelerde problem yaşamasına rağmen cinsel açıdan isteklidir.

    Kadında cinsel uyarılma bozukluğu tanısının konulabilmesi için kadınlarda rahat bir cinsel birleşmeye olanak tanıyan vajinal ıslanmanın sürekli olarak yetersiz olması gerekmektedir. Ayrıca klinisyenin, kadının yaşı, cinsel deneyimi ve aldığı cinsel uyarıların yeterliliği açısından baktığında orgazm olma yetisinin beklenenden daha az olduğu yargısına varması temeline dayanmalıdır. Bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olmaktadır.

    Bu bozukluğun önemli psikolojik nedenleri arasında tutucu değer yargıları, suçluluk duyguları, cinsel travmalar, yetersiz cinsel bilgi ve deneyim, duygusal hazırladığının ya da eşle olan duygusal iletişimin yetersizliği, yetersiz ön sevişme ve cinsel uyarı, eşteki erken boşalma ya da ereksiyon güçlüğü nedeniyle yetersiz cinsel birleşme süresi sayılabilir.

    Kadındaki orgazm bozukluğu, yaşamın önceki dönemlerinde yokken sonradan da ortaya çıkabilir. En sık rastlanan nedenleri arasında, eşler arası uyumsuzluk, evlilik içi sorunlar, cinsel travma, çeşitli jinekolojik ve sistemik hastalıklar, kullanılan ilaçlar, alkol ya da uyuşturucu madde kullanımı.

    Kadın cinsel uyarılma bozukluğu tüm cinsel yakınmalarla başvuran kadınlar arasında %20-35 oranında saptanmıştır. Otuz yasından sonra daha sık rastlandığı söylenmekle birlikte en çok 50-59 yasları arasında görülmektedir. Uyarılma fazıyla ilişkili işlev bozukluğu olan kadınlarda sıklıkla orgazm sorunları da bulunmaktadır ve görece mutlu evli çiftlerden oluşan bir grupta kadınların %33’ünün cinsel heyecanı sürdürmede zorluk yasadıkları bulunmuştur. Cinsel uyarılma bozukluklarının nedenleri arasında performans korkusu ve ‘kendini seyretme’ davranışı önemli bir etkendir.

    Disparoni (Ağrı bozukluğu):
    Cinsel ağrı bozukluğu, cinsel ilişki öncesi, sırasında ya da sonrası sürekli ya da yineleyici bir genital ağrının olması olarak tanımlanmaktadır. Disparoni tanısının konulabilmesi için ağrının, vajinal ıslanma eksikliğinden veya vajinismustan kaynaklanmıyor olması gerekir.

    Kadınlarda ağrı vajen girişinde hissediliyorsa etiyolojide uyarılma eksikliği, hafif bir vajinismus durumu, vajinal enfeksiyon ve bartholini kisti gibi nedenler araştırılmalıdır. Eğer ağrı cinsel birleşmenin süresi uzadıkça azalıp kayboluyorsa uyarılma eksikliğine bağlı olduğu ortaya çıkmaktadır.

    Vajinismus:
    Erkeklerde benzeri bulunmayan, kadınlara özgü bir sorun olan vajinismus, vajina girişini koruyan kaslar, herhangi bir penetrasyon girişiminde bulunulduğunda spazmodik tepki vermeye şartlanmıştır. Bu bozukluk bu yüzden cinsel birleşmeyi imkânsız kılar.

    Vajinismus, vajinanın dış üçte birindeki kaslarda birleşmeyi engelleyecek biçimde, sürekli ya da yineleyici istem dışı kasılmalar olarak tanımlanabilir. Bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya ya da eşler arasında sıkıntıya neden olmaktadır.

    Bu kasılma istemsiz, yani kadının bilinçli kontrolü dışında gerçekleşen bir kasılmadır. Bu kasılmaya tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, adeta bir kitlenme, korku, cinsel birleşmeden kaçınma, girişin olmayacağı inancı eşlik eder. Nadiren, cinsel birleşme olmaktadır ancak kasılma sürdüğünden, cinsel birleşme ağrılı ve sıkıntılıdır. Vajinismus, genellikle cinsel yaşamın, daha doğrusu cinsel birleşme denemelerinin başlamasıyla birlikte, çok daha seyrek olarak ise jinekolojik muayene, kürtaj, zorlu ya da komplikasyonlu geçen doğumlardan veya benzeri deneyimlerden sonra gelişmektedir.

    Bu sorun kadının hem kendi kadınlığında eksiklik olduğunu düşünmesine hem de eşine karşı suçluluk hissetmesine neden olur. Erkek de, eşine karşı öfke duyabilir, ya da istenmeme, reddedilme olarak yaşadığı için kırgınlık, ereksiyon güçlüğü yaşayabilir. Bazen eşlerin bekaret konusunda şüphe duymalarına neden olabilir. Sıklıkla adli olaylara, boşanmaya, tecavüz girişimi ya da fiziksel şiddet davranışlarına neden olur.

    Cinsel İstek Azlığı:
    Genel olarak, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir. Hatta ülkemizde, kadınlar arasında en sık görülen cinsel işlev bozukluğudur. Bunun en temel nedeni, cinsellik ile ilgili mitlerin yaygınlığıdır. Toplumumuzda, cinselliğin, yalnızca erkeklere özgü olduğu, erkeklerin cinselliği istemeye, ondan zevk almaya ve doyuma ulaşmaya hakkı olduğu şeklinde yaygın bir inanç bulunmaktadır. Bu inanca göre, cinsellik kadınlar için bir “haz” ve “doyum” aracı değil bir “görev” dir .

    Genel isteksizlik yaşayan bayan, aynı ereksiyon sorunu çeken erkek gibi genel uyarıma tepki vermez, yani ıslanma ve genital vazokonjesyon belirtilerini göstermez.

    Tedavisi var mıdır?

    Öncelikle ilk değerlendirme için cinsel işlev bozuklukları konusunda deneyimli bir jinekoloji uzmanına başvurulmalıdır. İlk değerlendirme sorunun psikolojik, ilişkisel, duruma bağlı ya da fiziksel kaynaklı olup olmadığını ayırma açısından oldukça önemlidir. Cinsel İşlev Bozukluklukları fizyolojik bir neden bulunamadıysa Cinsel Terapi yöntemi ile tedavi edilebilmektedir.Cinsel terapi, cinsel soruna (cinsel işlev bozukluğu) odaklı psikoterapötik yaklaşımlar içerir. Bilgilendirme, yanlış inanışları düzeltme amaçlanır. Her cinsel işlev bozukluğuna özgü özel teknikler öğretilir. Süresi, ortalama 1-4ay arasında olmaktadır. Çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilmesine karşın, haftada en az bir görüşme yapılması idealdir.

    Uzm.Psk.Damla KANKAYA

  • Evlilikteki cinsel sorunlar

    Evlilikteki cinsel sorunlar

    Bir kadın bir erkek… Bir ömür boyu, aynı yastıkta zor iş… Ekonomik kaygılar, monotonluk, çoluk çocuk derken, bir bakmışsın hayatınızın aşkı bir yabancıya dönüşmüş. Cinsellikse çoktan bir lüks olmuş. Oysa sizi bir arada tutan en önemli bağ “seks”. Cinsel hayatınıza gereken özeni göstermek daha mutlu bir aile hayatını da beraberinde getiriyor.

    Ten uyumsuzluğu
    Araştırma sonuçları bize her bedenin bir kimyası olduğunu gösteriyor. Ve kadın ile erkeğin vücut sıvılarının, ter dahil, birbirleriyle uyumlu olması gerekiyor. Ten uyumunda sorun olmayan çiftler, birbirlerini arzular, gün içinde özler ve “cinsel aşk” diye tanımladığımız tutkulu duyguyu yaşarlar. Eğer çiftler arasında cinsel aşk varsa en sorunlu evliliği bile kurtarmak mümkün olabiliyor. Ama bakıyorsunuz evlilikte çok büyük sorunlar yok ama cinsel aşk da yok, yani ten uyumları sıfır, o zaman evliliği kurtarmak ne yazık ki imkansız oluyor.
    Çiftlerin Seks Hayatında Vücut Saatlerinin Uyumsuzluğu: Erkeklerin büyük çoğunluğunun sabah saatlerinde seksi seçtiklerini biliyoruz. Erkeğin sabahları erekte olarak uyanmış olması bunun en etkin sebeplerinden biri. Kadınlarsa daha romantik olduklarından ötürü akşam saatlerinde eşleriyle sevişmeyi arzu ediyor. Kadın danışanların şikayetleri genelde şöyle oluyor: “Eşim sabahları benimle sevişmek istiyor. Onun için hava hoş tabii. Duşunu alıp çıkacak. Oysa ben banyoya gireceğim, saçımı kurutucağım, ardından kahvaltı hazırlayacağım, çocukları okula göndereceğim ve sonunda ben de işe gideceğim. Oysa akşam el ayak çekildikten sonra seks yapmak benim için çok daha zahmetsiz ve duygu dolu.” Erkeğin mantığıyla kadının duygusallığının çatıştığı nokta burası oluyor genelde. Yirmi küsur yıllık terapi deneyimimde yalnızca bir ya da iki kadın sabahları sevişmek istediğini söylemiştir.

    Çiftlerden birinin cinsel isteksizliği
    On çiftten ikisinde görülen cinsel isteksizlik, elbetteki çiftlerin cinsel yaşamını oldukça olumsuz etkiliyor. Kimi zaman kadın, kimi zamansa erkekte görülen cinsel isteksizliğin birden fazla sebebi olabiliyor. Takıntılı kişiliklerde cinsel isteksizliğe daha fazla rastlıyoruz. Eşinin ağız kokusu, diş yapısı, bedenindeki kusurlar, göbekli olması, fazla tüylü olması, vücuttaki bir leke ya da biçimsizlik cinsel isteksizliği tetikleyen nedenlerin başında geliyor. Ayrıca kadınların en büyük şikayetlerinden biri, eşlerinin vücut temizliklerine dikkat etmemesi. Kesilmemiş, içi kirli tırnaklar, ter kokusu, fırçalanmamış dişler ve ağız kokusu kadınlarda isteksizlik yaratabiliyor. Kadınların Cinsel Cezaya Başvurmaları: Kadınlar öfkelendikleri zaman bu öfkelerini biriktirme özelliğine sahiptir. Kadının detaycı ve analizci bir beyne sahip olması ve geçmişte yaşanan olayları, söylenen sözleri ve davranışları unutmaması, evlilikte sıkıntı yaratan sebeplerin başında geliyor. Kadının eşini değiştirmek istemesi ve erkek değişmedikçe öfkelenmesi de etkin nedenlerden biri. Kadın özellikle de Türk kadını eşini cezalandırmak için cinsel yasağa başvuruyor. Hele ki eşinin libidosu yani cinsel enerjisi yüksekse, kadın eşini cinsellikten uzak tutarak cezalandırdığını düşünüyor ama hiç kuşkusuz bu, doğru bir yol değil. Çiftler arasında zamanla cinsel soğukluk oluşabiliyor ve aldatmaya kadar giden daha büyük sorunlar oluşabiliyor.

    Kadınlarda vajinismus
    Bu, kadının cinsel ilişki sırasında vajinasındaki kasların kasılıp eşinin girişine izin vermemesidir. Çoğunlukla korkudan, özellikle de ilk gece korkusundan oluşan bir rahatsızlıktır. Genç kızlarımızın cinsel tabularla baskılanması, cinselliğin ayıp günah olarak gösterilmesi, bekaret sendromu ve cinselliğin zevk almak değil de acı çekmek olarak yüklenmesi vajinismusun nedenlerinin başında geliyor. Yıllarca evli olup da eşiyle cinsel ilişkiye giremeyen pek çok kadınımızın olması, çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Psikoterapi ve gerekiyorsa ilaç tedavisiyle başarılı sonuçlar alınabiliyor.

    Erkeklerde erken boşalma
    Eğer fiziksel bir sorundan kaynaklanmıyorsa, erken boşalmanın sebeplerinde de yine psikolojik baskıyı görüyoruz. Toplumun ve ailenin damat adayından, eşini mutlu etme beklentisi ve baskısı, mutlaka “İlk gecede kızlık zarını bozacaksın” yüklemeleri, zaten heyecan içinde olan erkeğin sinir sisteminde yıpranma yarattığından, “ya başaramazsam kaygısı” yüksek olur ve erken boşalma gerçekleşir. Bir kez erken boşalan erkek, yine başarısız olacağım kaygısını oldukça yoğun yaşar ve eşiyle cinsellikten adeta kaçar. Erkekliğinin onuruna yediremediği için de bunu kimseye söylemez ve doktora gitmez. Tıpkı vajinimusta olduğu gibi evli olup da senelerce eşine dokunmayan, ayrı yataklarda yatan erkekler vardır. Günümüz tıp dünyasında tedavisi çok basit olan erken boşalmayla ilgili yine psikoterapi ve ilaç işbirliğine başvuruyoruz.

    Birinci adım sorunların üzerini örtmek değil çözmeye karar vermek
    Eşler arasında sorunların olması, özellikle de evlilikteki cinsel yaşantıda sorun yaşanması dünyanın sonu değildir. Ten uyumsuzluğu haricinde tüm cinsel sıkıntıların çözümü vardır. Yeter ki çiftler bu sorunlarına sahip çıksın. Burada birkaç altın öğüt verebiliriz:
    Sorundan kaçmayın, üzerini örtmeyin ve çözümü ertelemeyin. Unutmayın ki üzerini örttüğünüz ve çözümünü ertelediğiniz sorunlarınız kısa bir süre sonra size iki veya üç katı sıkıntıyla geri dönecektir.
    Eşinizle birlikte yaşadığınız sorununuzdan dolayı, sadece eşinizi suçlamayın. Tüm suçu eşinize yükler ve çözümü ondan beklerseniz, haksızlık etmiş olursunuz ve çözüme de ulaşamazsınız. Karşı tarafı suçlama davranışınızdan vazgeçin.
    Sorununuza sahip çıkın. Unutmayın ki evlilik ve cinsellik iki kişiliktir. Her ikiniz de bu sorundan sorumlusunuz, suçlu değil.
    Birlikte çözüm üretmeye çaba gösterin. Eğer çözümsüz kalıyorsanız bir uzmana ya da evlilik terapistine başvurun. Yardım almaktan çekinmeyin.

    Birbirinizi suçlamayı değil, konuşmayı seçin
    Kavga ve suçlama da bir iletişim yoludur, çiftler birbirlerine duygu ve düşüncelerini bu şekilde de iletebilirler. Ancak bu yol, yıkıcı ve evliliği zedeleyici, sevgiyi örseleyici bir yoldur. Sağlıklı iletişim için;
    Birbirinizi dinleyin, karşı tarafın sözünü kesmeyin. • Birbirinizle empati kurun, eşinizin yerine geçip onu anlamaya çalışın.
    Birbirinizden beklentilerinizi gözden geçirin ve ne kadar gerçekçi olup olmadığını değerlendirin.
    Eşinize karşı önyargılarınızı törpüleyin.
    İletişimin sadece konuşmak değil dinlemek olduğu gerçeğine gözden kaçırmayın.
    Eşinizle tartışmalarınız olacaktır ama asla aşağılayıcı, kırıcı konuşmayın, küfürleri lugatınızdan çıkarın.

    Kadınlar duygularının, erkekler iç güdülerinin doyurulmasından yana
    Cinsellik en temel içgüdümüz ancak bu içgüdünün duygularla süslenmesi gerekiyor. Erkekler eşlerinin işveli cilveli olmamasından, soğuk olmasından şikayet eder en çok. Kadınlarsa eşlerinin kendilerine duygusal yaklaşmadığından yakınır ve bu yüzden soğuk davrandıklarını söyler. Kadın danışanlarımın biri şöyle demişti: “Eşim normal zamanda benimle ilgilenmez. Gün içinde aramaz. Eve gelince ne yaptın bugün, diye sormaz. Ama ben mutfaktayken gelir arkamdan sarılır. İşte o an kendimi çok kötü hissederim. Sadece şimdi mi aklına geliyorum diye itelerim çoğu zaman.” Bu anlamda kadınlar haklı. Erkekler cinselliği sadece içgüdü yani hayvansı yanlarıyla yaşamasalar da duygularını işin içine katsalar, cinsel hayatları daha keyifli olacak ve eşleri soğuk kadın olmaktan çıkacak. Tabii burada kişilik yapıları da etkin rol oynuyor. Evlenmeden önce o kadın çok sıcakkanlı ve istekliydi de, evlenince mi öyle oldu? Çiftler birbirlerinin kişilik yapılarını da iyi değerlendirmeliler.

    Tutukusuzluk ve monotonluk cinsel hayatı öldürür
    Evliliklerde %70 gibi önemli bir oranı kaplıyor cinsel hayat. Çiftlerin birbirine tutkularının bitmesi ve monotonluk cinsel hayatın iki güçlü katili. Çiftler cinsel hayatlarını renklendirmek için neler yapmalı?
    Tutkularınızı öldürmeyin. Tutku kendiliğinden yaşamaz, onu beslemeli ve özen göstermelisiniz. Birlikteliğinize özel zamanlar ayırmalısınız.
    Cinselliği sadece yatak odanıza hapsetmeyin. Evinizin her köşesi cinselliğe açıktır. Monotonluk cinsel hayatınızın en büyük düşmanıdır.
    Birbirinizle cinselliği konuşmaktan utanmayın. Hoşunuza giden ve gitmeyenleri eşinize söyleyerek onu yönlendirin. Kimse kimsenin beynini okuyamaz!
    Eşinize gücenebilir hatta kırılabilirsiniz ama yatağa asla küsmeyin. Eşinizi cinsel yasakla cezalandırmayın.
    Anne baba rollerinizi bir kenara bırakıp eşinizle baş başa hafta sonu tatilleri yapın.
    Renkli bir cinsel yaşam için yaratıcılık gerekir. Bu konuda hayal gücünüzü harekete geçirin.
    Her şeyi karşı taraftan beklemeyin, siz de planlar yapın. Özellikle kadınlar cinselliği başlatmaya utanır. Bu önyargınızdan vazgeçin.

  • Seks Yapma Korkusu Vajinismus

    Seks Yapma Korkusu Vajinismus

    Seks yapma korkusu olarak bilinen vajinismus; kadının bilinçli olarak cinsel ilişkiye girmek istemesine rağmen, penis-vajina birlikteliği sırasında, başta aşk kaslarını (pelvik taban kasları) ani ve istemsiz bir şekilde sıkması ve bununla beraber korku, endişe veya panikle tüm bedenini kasması, eşini itmesi, bacaklarını kapatması ve cinsel ilişkiye girememesidir. Diğer bir değişle, cinsel birliktelik sırasında, hata bunu denemeden önce vücudun korkuyu bedenle ifade etmesi olarak da ifade edilebilir . “Canım çok yanacak!”, “Çok kanamam olacak!”, “Kilitlenip kalacağım ve doktorlar bizi hastanede levye ile ayıracak!”, “İçimde bombalar patlayacak!” gibi abartılı ve yanlış inanışlardan dolayı hissedilen korku ve tehlike algısının bilinçdışından aktarılması sırasında, istemsiz kasılmalar ortaya çıkar, psikolojik ve fiziksel bir panik haliyle tüm bedenle “Giriş yok!” mesajı verilir. Seks yapmaktan korkan, seks yapmaktan kaçınan veya seks yapmayı erteleyen birçok çift, vajinismus olduğunu bilmeden vakit kaybediyor, evliliklerini ya da beraberliklerini tehlikeye atıyor ve ciddi özgüven sorunları yaşıyor. Ancak şunun altını çizmekte fayda var;vajinismus kader değildir, yüzde yüz tedavisi vardır ve cinsel terapidir. Bunun için öncelikle sorunun kabul edilmesi ve daha sonra datecrübeli bir cinsel terapiste başvurmak yeterlidir.

    CİNSEL İLİŞKİYE GİREMİYORUM…

    Ben 4 aylık evli bir bayanım. Daha önce hiç cinsel ilişki yaşamadım. Ara sıra yaptığım mastürbasyonların dışında bedenime dokunmazdım bile… Eşimle cinsel ilişki yaşayamamamız psikolojimi bozdu. Bir kadın doğum uzmanına kontrole gittim fakat hiçbir şekilde vajinama temas edemedi. Bu nedenle benim vajinismus olabileceğimi söyledi. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Ne olur bana yardımcı olun.

    J.B./Çukurambar

    Erkeğin cinsel organı penis ile vajinanın birbirine nüfus etmesi anında vajina kaslarının istemsiz kasılmasına vajinismusdenir. Bu istemsiz kasılma sadece eşinizin penisiyle değil, sizin ya da eşinizin parmağı ya da tampon sonucu da olabilir.Vajinismus (vajinanın tamamen kapanması) cinsel birleşmeyi zor ya da imkânsız hale getiren bir durumdur. Belirtileri kadından kadına değişiklik gösterebilir. Cinsel birleşmeniz bozulur ya da tamamen durur. Çünkü vajinismus sorunları cinsel ilişki yaşamanızı hatta aile kurabilmenizi bile engelleyebilir. Ayrıca jinekolojik muayene ya da pelvik muayene de zor ve imkânsız bir hale gelebilir. Hatta bazı durumlarda doktor muayene etmeden önce anestezik müdahale gerekebilir. Yine de, vajinismus kader değildir ve cinsel terapi programları ile %100 tedavisi mevcuttur. Bu nedenle size vakit geçirmeden bir cinsel terapiste başvurmanızı önerebilirim.

    İLK GECE KORKUSU…

    Ben önümüzdeki hafta evleniyorum ve bakireyim, daha önce hiç cinsel tecrübem olmadı. İlk cinsel ilişki yaşayacağım kişi eşim olacak ve çok korkuyorum. Daha şimdiden kasılıyorum, seks yapacağımız aklıma gelince bayılacak gibi oluyorum. Vajinismus diye bir şey durdum. Eşime yanlış davranıp onu bu illete sürüklemek istemiyorum. Bu nedenle, ilk gecede nasıl davranmam gerektiğini öğrenmem lazım. Bu konuda bana yardım edebilir misiniz?

    A.K./Balgat

    İçinde bulunduğunuz kötü durumun sorumlusu ne sizsiniz, ne de eşiniz. Sorumlu olan toplumumuz. Bizlere cinselliği öcü gibi gös­teren eğitim sistemimiz, çevremiz, ailemiz cinsel bilgiler edinmememiz, buna karşılık mutsuzluğa mahkûm olabilmemiz için birbirleriyle adeta yarı­şıyorlar. Şu andan itibaren yapabileceğiniz tek şey var. Cinsellikle ilgili bir takım yol gösterici kitaplar edinin. Bu kitapları eşinizle birlikte okuyun. Bilgi dağarcığınızı doldurduğunuzda artık işiniz nispeten daha kolay olacaktır. Bu arada erotizme açık olun. Sizi cinsel yönden tahrik edecek şeyler­den kaçınmayın. Hatta gerekirse erotik dergiler alın, erotik filmler seyredin. Siz ancak olabildiğince cinsel bilgiler edindikten ve iyice tahrik olduk­tan sonra yeni bir denemeyi başarıyla geçekleştirebilirsiniz. Bunu tek başınıza yapamıyor, cinsellikle ilgili doğru bilgileri öğrenemeyeceğinizi düşünüyorsanız, eşinizle birlikte bir cinsel terapiste başvurabilirsiniz.

    YATAKTAN KAÇIYORUM…

    Ben 3 aylık hamile bir kadınım. Eşimle 3 ay evvel evlendik. İlk gecemizde zar zor da olsa cinsellik yaşayabildik ama inanılmaz bir acı ve ağrı hissettim ve bir daha seks yapamadık. Eşim ön sevişme süremizi uzun tutuyor ve beni hiç incitmiyor ama ben yinede sevişirken ağrı çekiyorum., eşimi itiyorum ve yataktan kaçıyorum. Ayrıca hiç orgazm yaşamadım. Ne yapmamı önerirsiniz?

    G.U./Mamak

    Vajinismus kadının bir takım korkuları nedeniyle kasılarak ilişkinin gerçekleşmesine izin vermemesidir. Size tam olarak vajinismus dememiz şu an için mümkün değil, bunun için ayrıntılı olarak cinsel öykünüzün alınması ve jinekolojik muayene olmanız doğru olacaktır. İlk ilişkinin zor geçmiş olması sizi olumsuz etkilemiş, ancak normal şartlarda kadın rahat olur, gevşer ve yeterince sulanırsa ne ilk ilişkide ne de daha sonraki ilişkilerde acı, ağrı, kanama olmaz. Siz korkularınızdan dolayı kendinizi kasıyorsanız ve yeterince ıslanmıyorsanız, ilişkiye girmeniz zorlaşır. Öncelikle rahat olmalısınız, seksin iki kişi arasında zevkin paylaşımı olduğunu ve acı verici bir şey olmadığını düşünmelisiniz. Ayrıca eşinizle birlikte bir cinsel terapistten yardım almanız faydalı olacaktır.

    Vajinismus Hakkında Herşey için tıklayınız!

    SANIRIM BEN VAJİNİSMUSUM…

    Ben 2 senelik evli bir bayanım ve internetteki yazılarınızdan anladığım kadarıyla vajinismusum. Eşim çekingen biri olduğu için doktora gidemiyoruz. Sizce bunu nasıl çözebiliriz?

    L.E./Yüzüncüyıl

    Vajinismus istemsiz kasılma veya vajinan içine bir nesnenin girilmesiyle (tampon, parmak, penis, spekulum), “aşk kasları” adını verdiğimiz pelvik taban kaslarının refleks sonucu kasılmasıdır. Aşk kaslarının kasılması rahatsızlıktan kaynaklanan acı, yanma ve ağrıya neden olur. Vajinismusun çözümünde kadının rahatlaması, gevşemesi, yeterince ön sevişme yapılması ve kadının yeterince ıslanması çok önemlidir. Gevşeme ve nefes egzersizleri faydalı olacaktır. Size tavsiyem mutlaka bir cinsel terapiste gitmeniz yönünde olacaktır.

    CİNSELLİKTEN KORKUYORUM…

    Ben 18 yaşındayım ve neredeyse 8 aydır süregelen bir ilişkim var. Erkek arkadaşımın isteği üzerine cinsel ilişki yaşamaya karar verdik ama bir türlü cinsellik yaşayamadık. Aslında bende istiyorum ama bir anda ayaklarımı kapatıyor ve istemsiz olarak erkek arkadaşımı itiyorum. Sizce bu neden oluyor?

    İ.O./Çankaya

    Vajinismus, vajina kaslarının kontrolsüz bir şekilde kasılması sonucu ortaya çıkan bir cinsel işlev bozukluğudur. Vajina penis birleşmesi sırasında kadında meydana gelen kasılmaların cinsel ilişkiyi zorlaştırması hatta imkânsız bir hal almasına neden olmasıyla bilinmektedir. Hem psikolojik hem de fiziksel nedenlere bağlı olarak gelişen vajinismus oldukça karmaşık bir sorundur. Vajinismusun cinsel travma, cinsel istismar, psikolojik faktörler ve cinsel ilişki sırasında duyulan rahatsızlık öyküsü de dahil olmak üzere pek çok olası nedeni vardır. Bazen ise nedeni bile bulunamamaktadır. Vajinismus tedavisi cinsel terapi ile yapılmaktadır. Kegel egzersizleri, vajinada bulunan pelvik taban kaslarının tekrarlayıcı kasılma ve gevşemelerini sağlamaktadır. Bu egzersizler vajinal kaslar üzerindeki kontrolü geliştirmede yardımcı olmaktadır. Size tavsiyem Kegel egzersizleri yapmanız ve mutlaka bir cinsel terapistten yardım almanız yönünde olacaktır.

    Cem Keçe

  • Ten uyumu olmazsa aşk olur mu?

    Ten uyumu olmazsa aşk olur mu?

    Mükemmel ilişkide uyum; hem cinsel, hem ruhsal, hem de fiziksel olmalıdır. Bu üçünün toplamı ise ten uyumudur. Bu üçlüden biri eksik olduğunda ise uyum tam olarak yaşanmaz ve ilişki topallamaya başlar.

    Dokunmaya karşı koyamaz hale getiren ve karşındakinin cinsel anlayışına hitap eden bir iletişim şekli olarak tanımlanabilir ten uyumu. Özellikle bazı erkekler için sadece cinsellik olarak nitelendirilebilen ten uyumu, farklı öğelerin bir araya gelmesiyle oluşan bir etkileşim durumudur. Çekicilik, büyü, hayal, tutku, zevk alma ve verme, gözlerdeki hayat ışığı, hayattan soyutlanma gibi…

    Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı-Cinsel Terapist Op. Dr. Gökçen Erdoğan konuyla ilgili “Bir ud taksimi yapar gibi düşünün; aşk peşrevine başlanılır, girişi ten uyumu ile yapılır. Ten uyumu bir ilişkinin olmazsa olmazı değil ama mükemmel bir ilişki için önemli bir girizgah.”

    Ten uyumunu hissetmek…
    “Başrolde ten, yardımcıları renk, tat, koku, his ve dokudur.’’ Film başladığında ruhunuz ya da içiniz bir tuhaf olur, tüm damarlarınızın attığını hissedersiniz genital bölgenizde bir hareketlenme olur, kalbiniz çarpar, dudaklar kurur ve kelimeler aklınızla saklambaç oynar, onları yakalayamazsınız. Dokunmak istersiniz, onu yaşamak istersiniz. Zamanı durdurup, kelimeleri kullanmadan, ona bakışlarla bir şeyleri ifade etmek istesiniz. Bu aşama ten uyumu aşamasıdır. Cinsel ilişkinin öncesinde ya da onunla eş zamanlı da yaşanabilir. Ten uyumu olan kişilerde vücuttan salgılanan çeşitli maddeler bulunur. Bu maddeler hava yoluyla alınıp beyne iletilir. Bu da kişinin duygusunu, davranışını, ruhi tavrını belirler. Bir sonraki hamle artık etkileşimin olmasıdır. Bu maddelerin birçok görevi vardır. Kadınların tam olarak gebe kalma dönemlerinde de yaydıkları bu maddeler erkekler tarafından algılanır ve erkekler kadını daha çekici hisseder.

    Yakalandığı takdirde insanın aklını başından alır…
    Uyum beyindedir, uyum yaşamdadır, uyum cildimizin altındaki damarlardan geçen kanda ve sinirlerdedir. Bunu yakalayabilirsek ne mutlu. Bu kombinasyonların bir araya gelmesi zor görünebilir fakat geldiği zaman tepeden tırnağa her bir hücrenizi yerinden oynatacak kadar güçlü, aklınızı başınızdan alacak kadar sarsıcı olur.

    Ten uyuşmazlığı çözülebilir mi?
    Ten uyumun yakalanmasıyla beynimizin salgıladığı maddeyi istediğimiz anda ortaya çıkaramayız ancak, nitelikli bir beraberlik yaşanması için çaba sarf ederek, yol aldığımız hastalarımız var. İkiliye aşk ve ilişki konusunda aynı kelimelerle konuşmayı, duygulara aynı anlamı yüklemeyi öğretiyoruz ve ilişkilerini yeniden keşfetmeleri konusunda katkıda bulunuyoruz.

  • Nezle ve Gribe Seksi Çözüm

    Nezle ve Gribe Seksi Çözüm

    Mevsim kış, nezle (soğuk algınlığı) ve grip ortalıklarda kol geziyor. Herkesi yatağa düşüren ve okulundan işinden eden nezle ve gribe savaş açmaya ne dersiniz. Nasıl mı? Tamamen doğal yollarla nezle ve gribi çok kolay atlatmak mümkün… Bir kahve kupası Osmanlı şerbeti veya kırmızı şarap, bir çay kaşığının ucuyla karabiber, 10 adet karanfil, 1 tatlı kaşığı bal, bir çay kaşığı toz tarçın, ter atmak ve güzel bir sevişme nezle ve gribe çok iyi geliyor…

    NEZLE NEDİR?

    Nezle ve grip aynı hastalık değil ve hep birbirine karıştırılıyor. En sık kış ve bahar mevsimlerinde görülen nezle, çeşitli virüslerin yol açtığı, üst solunum yollarında bazı belirtilere yol açan hafif seyirli bir hastalık… Nezlenin belirtileri arasında; boğaz ağrısı, hapşırma ve aksırma, burun akıntısı ve burun tıkanıklığı, ses kısıklığı, nadiren ateş (genelde 38 altında), nadiren baş ağrısı ve nadiren tüm vücutta kırgınlık sayılabiliyor. Hastalığın bünyeye yerleşme süresi 24 – 72 saat arasında değişiyor. İlk belirti çoğu zaman kuru kaşıntılı boğaz ağrısı şeklinde oluyor. Koku ve tat duygusunun azalması, kulaklarda basınç hissi ve ses kalitesindeki değişiklikler gibi durumlara sıkça rastlanıyor. Belirtiler ortalama 7 gün sürüyor.

    GRİP NEDİR?

    Grip, ateş, öksürük, baş ağrısı, halsizlik ve kas ağrıları ile seyreden akut bir virüs hastalığı… Grip, ülkeler ve kıtalar arası yaygınlaşma özelliğine sahip olan bir hastalık olarak ciddi akciğer hastalıklarına yol açabilmesinden dolayı nezleden ve diğer solunum sistemi hastalıklarından farklı bir konuma sahip… Grip ve nezle bulaşma şekilleri ve belirtiler yönünden benzerlik gösteriyor ama gripte baş ağrısı, kas ağrıları ve ateş daha ön planda oluyor. Günümüzdegrip aşıları gripten korunmanın en güvenli yolu… Gribin belirtileri arasında; ani baş ağrısı, 38–39 C ateş, daha çok sırt, kol, bacaklarda olmak üzere tüm vücutta genel ağrı ve kırgınlık, yorgunluk, genelde kuru öksürük , bazen burun tıkanıklığı, hapşırma ve nadiren boğaz ağrısı, üşüme, titreme, terleme sayılabiliyor.

    HAFİF KIRGINLIK DURUMUNDA NE YAPMAK GEREKİYOR?

    Nezle ve grip olunacağı çoğu zaman önceden tahmin ediliyor ve öncesinde hafif bir kırgınlık hissediliyor. Hafif kırgınlık durumlarında, terleme kürleri, hamam, sauna, soğuk-sıcak duşlar, sıcak mürver meyvesi şurubu, diğer kırmızı meyve suları, C vitaminli taze sıkılmış meyve suları, mürver çiçeği, ıhlamur çiçeği veya zencefil çayları, uçucu yağlar ile masajlar, refleksoloji, dinlenme, temiz havada zorlamayan yürüyüşler, stresten uzak kalma ve “sevişerek iyileşme” adını verdiğimiz sihirli iksirin içilmesi çoğu zaman çok işe yarayan tavsiyelerin başında geliyor. Ancak nezle ve grip başladığında ve ağırlaştığında, bir hekime muayene olunması, düzenli beslenilmesi ve istirahat edilmesi gerekiyor.

    SEVİŞEREK İYİLEŞİN…

    Sofralarımıza tat katan karabiber sadece çorbaların ve yemeklerin üzerinde lezzet vermiyor, mikropları öldürüyor, ağrıları dindiriyor, bedensel ve zihinsel yorgunlukları gideriyor, afrodizyak etkisiyle cinsel gücü arttırıyor, cinsel arzuları kamçılıyor, nezle ve öksürüğe çok iyi geliyor. Daha çok ağız kokusunu gidermek için alınan karanfil, ruhsal ve bedensel yorgunlukları gideriyor, bulaşıcı hastalıklara karşı insanı koruyor ve cinsel gücü arttırıyor. Tüm dünyada bilinen en eski baharatlardan biri olan tarçın, enfeksiyonlara iyi geliyor, kasları gevşetiyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor, halsizliği yok ediyor, vücut direncini arttırarak nezleye iyi geliyor ve cinsel isteği arttırıyor. Özellikle tarçınlı bal düzenli kullanıldığında pek çok ilaçtan daha sağlıklı ve daha etkili bir ilaç olabiliyor. Sık ya da ağır soğuk algınlığı şikâyeti olanlar bir kaşık ılık balı, çeyrek kaşık toz tarçınla üç gün boyunca birer kez alabiliyor. Bu tedavi çoğu kronik öksürüğü ve soğuk algınlığını tedavi edebiliyor, sinüsleri temizleyebiliyor, boğaz ağrısını iyileştirebiliyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve vücudu bakteri ile virüs saldırılarından koruyor. Balın düzenli tüketimi akyuvarları güçlendirerek bakteri ve virüs hastalıklarına karşı direnci ve cinsel gücü artırıyor. Başta kış hastalıkları olmak üzere hastalıklara karşı korunmada büyük fayda sağlayan, Osmanlı saray mutfağında ve halk sofralarında eksik olmayan Osmanlı şerbeti, cinsel isteği arttırmanın yanında, nezle ve gribe de çok iyi geliyor. Osmanlı’da taze meyve ve gül, demirhindi, kızılcık, zambak, menekşe, fulya, yasemin, muhabbet, iğde ve nilüfer gibi çiçeklerden yapılan yaklaşık 300 şerbet çeşidi bulunuyordu. Özellikle kızılcık, ayva, karadut ve dağ çileği şerbetleri öksürük ve soğuk algınlığına şifa arayanlar için bire bir… Osmanlı şerbeti yerine, yapısında en önemli minerallerden biri olan seleniumu barındıran kırmızı şarap da tercih edilebiliyor. Çünkü üzüm veya başka meyve sularını türlü yöntemlerle mayalandırarak elde edilen içeceklerin kullanımı rahatlamayı ve stres atılımını kolaylaştırıyor. Filozof Eflatun’un “ Az içilen şarap ilaç gibidir, yaşlıları gençleştirir, hastaları iyileştirir!” sözünü doğru çıkartan kırmızı şarap, düzenli ve ölçülü alındığında cinsel isteği arttırıyor. Grip ve nezle aynı evde yaşandığı için genellikle partnere bulaşıyor. Bu nedenle karabiber, karanfil, tarçın, bal, Osmanlı şerbeti veya tercihen kırmızı şarap, hastalığın bulaştığı partnerle güzel bir sevişmeyle ve ter atılmasıyla ruha ve bedene şifa verebiliyor. Nasıl mı? İşte sihirli iksirin formülü“Bir çay kaşığının ucuyla karabiberi, 10 adet karanfili, 1 tatlı kaşığı balı, bir çay kaşığı toz tarçını, ısıtılmış bir kahve kupası Osmanlı şerbeti veya kırmızı şarap ile yavaşça karıştırın. Bu karışımı yavaş yavaş için, ardından çok kalın giyinin ve yine çok kalın yorganların altına girin. Bir süre sonra terlemeye başlayacaksınız. İyice terleyin ve sonrasında partnerinizle sevişin. Boşalıp rahatladıktan sonra duşunuzu alın ve hayatınıza kaldığınız yerden devam edin…”

    Cem Keçe

  • Cinsel geğirti bozukluğu

    Cinsel geğirti bozukluğu

    Mide ya da yemek borusundaki havanın karın kaslarının kasılmasıyla zorlu bir biçimde ağızdan çıkartılması olayı olan “geğirme” doğal bir durum ve genelde yutulan hava veya yiyeceklerin sindirim sırasında çökmesi yüzünden oluşuyor. Geğirme sıklıkla mide ülseri, midenin kardia bölümü bozuklukları ya da safra yolları ve kesesi hastalıklarında ortaya çıkan bir belirti olabiliyor. Bunun yanı sıra psikolojik ve cinsel sorunları bulunan bazı kişilerde geğirme belirtisine rastlanabiliyor, cinsel sorunlara ve günlük faaliyetlere engel olduğunda ciddi bir durumun göstergesi olabiliyor.

    HANGİ KADINLARDA GÖRÜLÜYOR…

    20 yıla yakın yürüttüğüm uzun araştırmalar sonucunda, (1) erken yaşta evlenen, (2) kadın olmadan anne olan, (3) ilk geceye dair bilgisiz, tecrübesiz ve anlayışsız bir eşe sahip, (4) cinselliği ayıp, günah ve yasak olarak algılayan, (5) rüyalarında ağabey, erkek kardeş, baba, amca ve dayı gibi erkeklerle seks yaptığını gören (ensestiyöz içerikli rüyalar) ve (6) karabasan tecrübesi olan kadınlarda “cinsel geğirti bozukluğu” adını verdiğim yeni bir cinsel işlev bozukluğu tanımladım.Umarım bilim camiasında en kısa zamanda karşılığını bulur…

    TETİKLEYEN SEBEPLER…

    Aile baskısı sonucu evlenmek zorunda kalma, evliliği aileden kaçış olarak görme, gebe kalınması sonucu evliliği seçmek zorunda kalma ve özenti sonucu evlenme gibi nedenlerle erken yaşta yapılan evlilikler ciddi psikolojik bozukluklara neden olabiliyor. Henüz evliliğe hazır olmadan diğer bir değişle, evlilik bilincine erişmeden yapılan evliliklerde cinsel bilgisizlik ya da yanlış bilgilenme, hatalı bilişsel şemaların oluşumuna yol açabiliyor. Bunun sonucunda da, suçluluk duyguları, gerçek olmayan beklentiler, endişe ve kaygı hissi yaratan psikolojik travmalar meydana gelebiliyor. Ayrıca, yanlış cinsel bilgilendirme sonucu cinselliğin ayıp, günah ve yasak olarak benimsenmesi, ileriki dönemlerde cinsellikle ilgili doğru ve güvenilir bilgi edinmenin zorlaşmasına, cinsel bilgisizlik ve deneyimsizlik sonucu meydana gelebilecek olan psikolojik kökenli sorunların ise kaçınılmaz olmasına neden olabiliyor. Bu tarz birlikteliklereerkek partnerin tecrübesizliği ve anlayışsızlığı da eklendiğinde, kadınların psikolojik durumu bir hayli olumsuz etkilenebiliyor. Bilindiği gibi, kızlık zarına verilen aşırı önemden dolayı, ilk gece kâbusunu kadınlar erkeklere oranla daha çok yaşıyor. İlk gece, kadınlarda genellikle aşırı kanama olacağı ya da kanama olmayacağı ve penetrasyon (penis-vajina birlikteliği) sırasında acı çekileceği korkusundan dolayı, kadın cinsel işlev bozukluklarından en sık karşılaştığımız vajinismus ve yine, aynı şekilde, kadının cinsellikten kaçınmasının bir başka dışavurumu olarak karşımıza çıkan cinsel uyarılma bozukluğu ve cinsel isteksizliğin dışında cinsel geğirti bozukluğuna da rastlanabiliyor. Cinsel geğirti bozukluğunu tetikleyen bir başka ve en önemli neden ise rüyada görülen ensestiyöz ilişkiler… Toplumsal, kültürel, sosyal ve psikolojik süreçleri içinde barındıran pek çok nedenden dolayı,“ensestiyöz içerikli rüyalar”ortaya çıkabiliyor. Freud’un geliştirmiş olduğu ve fallik dönemde ortaya çıkanelektra kompleksi ve ağır ruhsal bozukluklarensestiyöz içerikli rüyaların ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Cinsel geğirti bozukluğunda, özellikle rüyada ve erkek partnerle yaşanılan cinsel ilişki sırasında, fantezi ya da flashback şeklinde ortaya çıkan “ensestiyöz görüntüler ve imajinasyonlar” kadını rahatsız ediyor, seks öncesi, seks sırasında ve seks sonrasında geğirmesine yol açabiliyor.

    BASTIRILMIŞ CİNSELLİĞİN DIŞA VURUMU: “GEĞİRTİ VE KARABASAN SENDROMU”

    Toplumsal nedenler, aile bakış açısı ve yetiştirilme tarzı, kültürel farklılıklar, cinsellik hakkındaki doğru bilinen yanlışlar, cinsel bilgisizlik ve deneyimsizlik, dini ve ahlaki açıdan yasaklanmış kadın ve erkek ilişkileri, 3 ile 6 yaş arasında alt benliği (id) oluşturan zihin yapısına kodlanıyor. Bu kodların üst benlikle (süperego) verdiği mücadele sonucunda seksten kaçınma davranışı ortaya çıkabiliyor. Konu cinsellik olunca, özellikle kadınlarda meydana gelen dışavurumlar cinsel geğirti bozukluğu olarak karşımıza çıkabiliyor ve şu belirtilere rastlanıyor: (1) Partnerlerle yapılan cinsel ilişki öncesinde, cinsel ilişki sırasında ve cinsel ilişki sonrasında gerçekleşen istemsiz geğirtiler, (2) göbek altı ve ayak parmak uzuvlarında sıkça rastlanan istemsiz kasılmalar, (3) cinsel ilişki sırasında ağrı ve acı duyma, (4) klitorise ve erojen bölgelere dokunulmasından hoşlanmama, (5) nefes alıp vermede zorlanma …Çoğunlukla dini ve ahlaki açıdan kabul görmeyen erotik-ensest rüya ya da fanteziler, cinsel haz almanın günah ve yasak olduğu bilinciyle, kadının iç dünyasında kendi kendini cezalandırmaya yol açabiliyor. Kendi kendini cezalandırmanın en çok görülen şekillerinden biri de karabasanlar… Bilindiği üzere, rüya sırasında görülen ya da yapılan eylemlerin fizyolojik etkisi olarak “ karabasan” terimi kullanılıyor. Aslında, bilimsel olarak karabasanteriminin anlamı, REM uykusu sırasında, beyindeki hareket emir noktasının çalışmaması nedeniyle, kişinin hareket etmek istemesine rağmen hareket özgürlüğünün olmaması, sesinin çıkamaması… Beynin hareket etme ve konuşma noktasını kapatmasının nedeni, yine kişinin kendisini korumaya yönelik güvenlik sistemi kurmasından kaynaklanıyor. Özellikle heyecanlı durumlar, ensestiyöz rüyalar ve fanteziler gibi olmaması gereken bir şeyin gerçekleştiği rüyalarda ve fantezilerde, bu tarz bir savunma mekanizması görülebiliyor.

    STRES TETİKLİYOR…

    Anksiyete, depresyon, cinsel sorunlar ve stres geğirti oluşumunu tetikleyebiliyor. Kadınların çoğunun stresle geğirme arasında bir ilişki olduğunu bildirmesine karşın, aslında bu stres normal kişilere göre farklı değil… Bu kadınlarda stresin algılanması abartılı oluyor. Yani, bu kişilerde uyaranlara karşı mide-bağırsak duvar gerginliği sağlıklı bireylere göre abartılı algılanıyor. Stres geğirmeyi tetikleyebiliyor veya alevlendirebiliyor. Bu kadınlarda stres sırasında, geğirmenin ortaya çıkması normal bireylerdekinden daha olası… Strese karşı artan bu duyarlılıktan sorumlu mekanizmalar tam olarak anlaşılamamış ise de bağırsağın sinir kontrolü ile ilgili olduğu düşünülüyor.

    PSİKOSOMATİK BOZUKLUK OLARAK ELE ALINMALI…

    Ruh ve beden arasındaki ilişki psikosomatik terimi altında inceleniyor. Psikosomatik tıp, insanı biyolojik ve fizyolojik özellikleri, ruhsal ve psikolojik yapısı ve sosyal, kültürel ve çevresel yapısıyla ele alıyor. Geğirme gibi psikosomatik organ bozuklukları, kalpte çarpıntı gibi fonksiyonel bozukluklar ve kanser gibi somatopsişik bozukluklar olmak üzere psikosomatik bozukluklar birkaç tipe ayrılıyor. Psikosomatik bozuklukların görülmesinde genetik, fizyolojik, bedensel, psikolojik, ruhsal ve çevresel etkenler rol oynuyor. Erken çocukluk döneminde ailesel faktörler çok önemli… Aile bireylerinin geğiren bireylerden oluşması, ebeveynlerden herhangi biri veya ikisinin kronik bir hastalığa sahip olması, ebeveynlerin çocuk sağlıklı iken çok beklentili olup, ödüllendirici olmayan, hastalandığında ise aşırı ilgili, sevecen, ödüllendirici davranışları, ebeveynlerin ruhsal, sosyal ve ekonomik krizlerle baş etmede yetersizlikleri, bir şey elde etmek veya cezadan, ödevlerden, sorumluluklardan, görevlerden kaçmak için kasıtlı hasta taklidi yapmak, bireylerin birbirlerinin ilgilerini çekmek için psikodramatik rollere girmesi, erken çocukluk döneminde çocuğu olumsuz etkileyebiliyor. Psikosomatik bozukluklardaki bedensel belirtiler, kişinin erken çocukluk döneminde ruhsal algı ve duygularının sentezinin bedensel düzeyden ruhsal düzeye geçmesindeki yetersizlikten kaynaklanabiliyor. Böyle kişilerde bireyleşme gelişimindeki aksaklık, eksiklik, kişinin şuur altında bilinçdışı olarak yaşadığıyalnız bırakılma ve terk edilme korkularıçaresizlik, umutsuzluk ve öfke duyguları, ileride fizyolojik ve bedensel faktörlerle de birleşerek, cinsel geğirti bozukluğunun meydana gelişini kolaylaştırıyor. Bu kişiler bilinçdışında ebeveynlerine ya da onlara bakan bakıcılarına tutsak, bağımlı kalıyorlar ve erişkin yaşantılarında bu bağımlılığı eş ve iş ortamındaki bireylere aktararak sorumluluk duygusundan kaçıyorlar, hep bir koruyucu, ödüllendirici destek arıyorlar. Eğitim düzeyi düştükçe, sosyoekonomik düzey geriledikçe, kırsal kesimde ve doğu illerinde cinsel geğirti bozukluğu daha yaygın olarak görülüyor. Çünkü sosyoekonomik etkenler, eğitim ve alt kültür, ruhsal ve psikolojik sıkıntının hangi oranda geğirti olarak dışa vurulacağını belirliyor.

    BİR TÜR CİNSEL AĞRI BOZUKLUKLUĞU…

    Cinsel ilişki esnasında ağrı duyulması nispeten sık yaşanan bir durum… Özellikle cinsel yaşamın başlangıcının ilk aylarında kadınların çoğu az ya da çok ağrı duyuyor. Özellikle kadının yeterince hazır olmadığı ve uyarılamadığı bir zamanda ilişkide bulunulması ağrının oldukça rahatsızlık verici boyutlara ulaşmasına neden olabiliyor. Vajinismus (seks yapma korkusu) vedisparoni (ağrılı cinsel ilişki) cinsel işlev bozuklukları sınıflandırmasında cinsel ağrı bozukluklarının alt tipleri olarak tanımlanıyor. Cinsel geğirti bozukluğunda da ağrı ve kasılma olduğu için, bu bozukluğu bir tür cinsel ağrı bozukluğu alt tipi olarak vajinismus ve disparoninin yanına eklemek gerekiyor.

    TEDAVİDE DİNAMİK YÖNELİMLİ CİNSEL TERAPİ GEREKİYOR…

    Cinsel geğirti bozukluğu henüz tam olarak tanımlanamadığı ve ruh sağlığı profesyonelleri ve jinekologlar tarafından yeterince bilinmediği için, ülkemizde uygun tanı konamıyor ve tedavi edilemiyor. Bu kadınlara klinik tıp branşlarınca tamamen organik gözle bakılıyor, gereksiz ve uzun süre mide ilaçları ve geğirti önleyici ilaçlar veriliyor. Aşırı ve gereksiz ilaç kullanımı, kadınlarda ilaca karşı direnç gelişimine ve madde kötüye kullanımına yol açabiliyor, hasta-hekim ilişkisinde güven kaybına yol açabiliyor, kadınları hoca veya medyum gibi tıp dışı alternatif tedavilere yöneltiyor, ailesel ve ilişkisel sorunlara yol açabiliyor. Kadınların tedavisinde danışan-cinsel terapist ilişkisinin güvenilir olmasına dikkat etmek çok önemli… “Sizde bir şey yok, sizin bütün sorununuz kafanızda!” şeklindeki yaklaşım tamamen yanlış… Kadınların cinsel geğirti bozukluğunun gerçekliğini kabullenmesi gerekiyor. Ayrıca dinamik yönelimli cinsel terapi ile bedensel belirtilerden ziyade bilinçdışındaki sorun ve çatışmalara odaklanılması önem taşıyor. Uygun durumlarda aşırı talepler, dikkat çekici davranışlar ve yönlendirmelere katı sınırlamalar getiriliyor. Depresyon, anksiyete gibi psikiyatrik durumların varlığında psikotrop ilaçlardan yararlanılabileceği gibidinamik yönelimli cinsel terapi, cinsel geğirti bozukluğunda en etkili tedavi metodu olarak kullanılıyor.

    Dr. Cem Keçe

  • Yatakta kafamızdaki sorular

    Yatakta kafamızdaki sorular

    Cinsel hayatınızla ilgili soruları siz bize sordunuz, biz de işin uzmanına… Destek için her zaman buradayız ama unutmayın en önemli iş size düşüyor; cinsel sıkıntılarınızı partnerinizle daima paylaşmak çözümün ilk adımı…

    Tarih boyunca erkekler kadınları anlayamamaktan yakındı. Oysa biz bile kendimizi anlayamıyoruz; hele ki konu cinsellik olunca… Cinsel hayatımız da orgazmımız da o kadar karmaşık konular ki adeta bir diyet listesi gibi elimize tutuşturulacak formüller arıyoruz. Her sevişmede orgazm olmak, her zaman istekle yanıp tutuşmak, filmlerdeki sahneleri gerçek hayata taşımak…

    Öncelikle rahat olun, her şey, her an “mükemmel” olmak zorunda değil. İnişler çıkışlar, istekler isteksizlikler, orgazmlar ya da sadece sarılıp yatmalar… Hepsi cinsel hayatın bir parçası… Sizin elinizden gelebilecek şeylerden biri ise cinselliğinizi öğrenmek. Sizlerden sık gelen soruların bir kısmını İstanbul Psikiyatri Enstitüsü’nden Uzman Klinik Psikolog Tuğba Kaplanhan’a yönelttik. Şimdi öğrenme vakti…

    Orgazm taklidi yapıyorum, kendimi kötü hissetmeli miyim?

    Cinsellik kadınlar için öğrenilebilen bir konu… Becerilerimizi taklit yaparak öğreniyoruz. Günlük hayatta da bir şeyi öğrenirken ya teorik olarak okuyoruz ya da deneyip yanılarak, taklit yaparak öğreniyoruz. Orgazm da aslında böyle bir şey… Zaman zaman taklit yapmak kadınları kötü hissettirmemeli. Biz hala kadınlığımızla çok barışık değiliz o nedenle orgazm taklidi yapmayı bile suçluluk gibi algılayabiliyoruz. Oysa bu böyle olmamalı… Orgazm zaten çok komplike, kadın cinselliği de öyle. Taklit etmek, cinselliği ve orgazmı öğrenmenin bir parçası… İki yüzlülük olarak düşünmemek lazım. Orgazmı taklit etmek, kadınların cinsel becerilerini ve cinsellikten alacakları keyfi artıracak da bir şey. Kegel egzersizleri dediğimiz; pelvik kaslarını beş saniyelik aralıklarla tutup bırakarak uygulanan bir egzersiz var. Bu egzersizlerle kadınlar orgazmı başta taklit ediyor, sonra öğreniyor. Bir kadın, yatakta “Eyvah orgazm olamıyorum, eyvah şimdi taklit yapıyorum” diye düşünürse, o kadın dışarıdan sorgulayan bir konuşma baloncuğu haline gelir, yatakta olan sadece bedenidir.

    Öte yandan her seferinde orgazm olmak gerekmez, bu da yanlış mitlerden biri… Her seferinde orgazm olamamak bizim iyi bir cinsellik yaşamadığımızı göstermez. Skora ve sonuca takılmamak gerekiyor.

    Bazen o kadar isteksiz oluyorum ki eşimin aklına seks gelmemesi için evde pejmürde geziyorum.

    Her an cinsellik istenmeyebilir ancak biyolojik olarak hayatımızda önemli bir yer tutuyor. İstenmediği zaman nasıl orgazm olunmuyorsa ve kadının bunu rahatça söylemesi gerekiyorsa, istemediğinde de kendini hazır hissetmediğini söyleyebilmesi lazım. Çiftlerin iletişimi çok kuvvetli olmalı ve kadın, “Şu an sevişmek istemiyorum ama bu seni istemediğim, sevmediğim anlamına gelmiyor” diyebilmeli. Çünkü konuşmayınca erkek baskı yapmaya başlıyor ya da istenmediğini düşünüp iyice uzaklaşıyor. Bizim en uygun cinsellik dediğimiz şey soru işaretlerinden arınıp yatağa girmek… “Olur mu olmaz mı, bulunduğumuz mekan uygun mu değil mi” diye düşünmeden yaşamak, sorgulamamak… Eğer istemiyorsak bunu da sorgulamamamız gerekiyor. Bu istemeyişin altındaki nedenleri konuşmak önemli… Kadının isteksiz olduğu hamilelik, aldatılma gibi durumlar da var. Aldatılan birçok kadın eşini affetmiş olsa bile cinsellik için kendini uzun bir süre hazır hissetmeyebiliyor. Hatta iş yerindeki stres de, çocukların evdeki varlığı da kadınların isteğini olumsuz etkileyebiliyor. Tüm bunları eşlerin konuşabilmesi, yıllar geçse bile cinsellikle ilgili fantezileri, değişiklikleri birbirlerinden esirgememeleri çok önemli.

    Anne olunca sevişmekten eskisi kadar hoşlanmaz oldum, değişecek mi?

    Normal doğumlardan sonra vajinanın kendi halini alması altı haftayı buluyor. Özellikle kadın doğum uzmanlarının söylediği egzersizlerle vajina biraz daha hızlı toparlanabiliyor. Biz ise taze annelere rolleri ayırmalarını öneriyoruz. Annelik gömleği giyildiğinde cinsellik rolünü rafa kaldırıyoruz. Oysa adaptasyon sürecinin sonrasında kadının kendini hazırlamış olması, eşlerin de o sürede kadınlara sonsuz destek sağlaması gerekiyor. Annelik hüznü de oluyor, vücut değişiyor, uykusuzluk yaşanıyor. Babaların, “Harika görünüyorsun, çok güzelsin, harikulade bir eşsin” gibi sözleri söylemeleri gerekiyor. Başka bir odada uyumaya başlayan ya da evden uzaklaşan babalar var ve bu anne için çok yaralayıcı bir şey…

    Eşimin erken boşaldığını düşünüyorum, bunu ona nasıl söyleyebilirim?

    Erkeklerde de stres, gerginlik ve işle ilgili sıkıntılar erken boşalmaya neden olabiliyor. Bir de erken boşalmanın aşamaları var; vajinaya girer girmez mi, beş dakika içinde mi? Kadın orgazm olmadan erkeğin boşalması da süre ne olursa olsun erken boşalma kabul edilebilir. Eşinizle bunu uygun bir dille konuşabilirsiniz. “Sürenin biraz daha uzamasını istiyorum, neler yapabiliriz?” diyebilirsiniz. Her erkek hayatının belirli döneminde erken boşalma sorunu yaşayabilir. Onun da bunu rahatça ifade edebilmesi, eşiyle de bunu konuşup kabul edebilmesi önemli. Yargılayarak, suçlayarak değil anlamaya çalışarak iletişim kurulmalı. “Sen yapıyorsun” değil, “Ben böyle hissediyorum” diye konuşulmalı… Erkekler için erken boşalmayı önleyebilecekleri kolay egzersizler var.

    Her sevişmede orgazm olamıyorum ve bunu dert etmiyorum ama eşim kendini kötü hissediyor.

    Bunu cinsellik esnasında değil, başka bir zaman konuşmak gerekiyor. “Cinsellik keyif aldığımız bir şey ama her seferinde orgazm olmayabiliriz” diyebilmek gerekiyor. Bunun cinsellikten keyif almadığımız anlamına gelmediğini söyleyebilmek gerekiyor. Bu konuşulabildiğinde yataktaki gerginlik de azalacaktır. “Eyvah orgazm olmadım, ne düşünüyor?”, “Eyvah, orgazm olmasını sağlayamadım, daha ne yapabilirim?” gibi gerginlikler işleri daha da zorlaştırıyor. Orgazmı, cinselliği, görev gibi görmemek gerekiyor.

    Eşim zaman zaman mastürbasyon yapıyor, kendimi kötü hissetmeli miyim?

    Kötü hissetmeyin, aksine yardımcı olun. Mastürbasyon bizim gözümüzde felaketleştirdiğimiz bir şey olmamalı. Erkeğin de hayal kurması, arzulaması, zihinsel olarak cinselliği yaşaması gerçek cinsellikte de daha etkin olmasına yardımcı olabilir. Ama şöyle bir faktör var; mastürbasyon gerçek cinselliğin yerini alıyorsa sıkıntı var demektir. Gerçek cinsellik daha sosyal, iletişim kurmaya açıktır, mastürbasyon ise asosyal ve tek başınadır. Aynı şey kadın için de geçerli… Eskiden kadınlar ve kadınlık ile ilgili çok az kaynak vardı. Kadınlar artık cinsellik anlatan kitapları çok daha rahat alıp otobüste, parkta, bahçede okuyabiliyor. Bu beni çok sevindiriyor. Kadınlar artık dişilikleri ile daha barışık… Kadınlar da bu tür yayınları daha fazla okuyabilir, kendilerini daha iyi tanıyabilir ve kendilerine dokunabilirler. Ancak sınırı cinselliğin asıl olması, fantezi dünyasının bunun önüne geçmemesi…