Etiket: cinsel isteksizlik

  • Erkekler vajinismus için ne diyor?

    Erkekler vajinismus için ne diyor?

    Uzmanlar vajinismusun bir kadın hastalığı olarak görülse de aslında bir çift problemi olduğunu söylüyor. Bazen erkek eşin karakter yapısı kadındaki sorunun pekişmesine, güçlenmesine neden olabiliyor. Bazı eşler ise tadaviyi gereksiz ya da anlamsız buluyor. Jinekolog ve cinsel terapist Dr. Süleyman Eserdağ, bazı kadın hastalarının eşlerinden hatta ailesinden gizlice kliniklerine başvurmak zorunda kaldığını söylüyor.

    Uzmanlara göre vajinismus sorunu tam olarak çözülmezse cinsel birleşme yaşansa bile ağrıya sebep olabiliyor. Bu yüzden tedavinin tam olarak yapılması gerektiği, tam olarak çözümlenmemiş hastalarda vajinismus sorununun tekrar edebileceği hatırlatılıyor. Ayrıca doğum sonrasında yaşananlar da vajinismusa neden olabiliyor.

    TEDAVİDEKİ EŞ DİRENCİ NE DEMEK?

    Vajinismusta eşlerin tedaviye direnç gösterebildiğini söyleyen Dr. Süleyman Eserdağ, “Tedaviyi gereksiz, anlamsız bulması, gereksiz maddi ve zaman kaybı olarak görmesi, eşine kendisinden başka hiç kimsenin yardımcı olamayacağı gibi düşüncelerini sürekli olarak dile getirmesi özellikle bizim ülkemizde oldukça sık görülen bir durum” diyor.

    Vajinismus hastalarının eşlerinin kullandıkları bazı cümleler:

    – Bu sorunu yalnızca sen kendi başına aşabilirsin, her şey sende bitiyor…
    – Aslında bu problemi gerçekten çözmek istemiyorsun, eğer ki gerçekten isteseydin yapardın,
    – Sen kendi kendini vajinismus yaptın,
    – Vajinismus tedavisi için doktorlar çuvalla para alıyorlar, hepsi para tuzağı,
    – Hiçbir tedavi bu sorunu çözmemiz için yeterli değil, her şey senin beyninde bitiyor
    – Başkası senin beynine sanki çip mi takacak, sihirli bir değnekle sana dokunacak da sanki birden değişecek misin?

    Vajinismus tedavisinde başarı için ana şartlardan birisi de eş desteğidir. Belki de tedavi öncesinde eşlere bilgi vermek, bu sorunun tüm dünyada oldukça sık görülen bir cinsel problem olduğunu detaylı şekilde anlatmak ve kendi eşinde cinsel ilişki sırasındaki kasılmaların istem dışı gerçekleştiğini iyice anlatmak en doğru yaklaşım olacaktır.

    VAJİNİSMUS EŞLERİNİN ORTAK ÖZELLİĞİ: AŞIRI HOŞGÖRÜLÜ OLMAK

    Vajinismus bir çift problemidir. Bazen erkek eşin karakter yapısı kadındaki sorunun pekişmesine, güçlenmesine neden olabilir. Bu nedenle vajinismus eşinin gerektiği zamanlarda daha otoriter bir yapı sergilemesi gerekebilir. Ancak ilişkilerdeki dengeler iyi kurulmalı, eş asla sert, küçümseyici, aşağılayıcı, rencide edici bir tavır sergilememelidir. Hele fiziksel şiddet asla uygulanmamalıdır.

    Vajinismus eşlerinin ortak yönlerinden birisi de kadınlarına karşı normalden fazla hoşgörülü olmalarıdır. Bu da aslında tedaviyi ertelemedeki en büyük nedenler arasındadır.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimiz için tıklayın !

    Eşlerin “ben seni her halinle seviyorum, bizim için cinsellik olsa da olur, olmasa da, yeter ki sen üzülme, gerekirse çocuk için tüp bebek yaptırırız” şeklindeki yaklaşımları yanlıştır. Erkek eş, biraz da otoriter olmalı ve tedavi konusunda eşiyle net bir şekilde konuşup artık bu sorunla yaşayamayacaklarını, bir an önce tedaviye başlamaları gerektiğini, aksi halde evlilikle ilgili olumsuz sonuçların ortaya çıkabileceğini paylaşmalıdır.

    VAJİNİSMUS BAŞKA PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLARA DA YOL AÇABİLİR

    Depresyon: Pek çok vajinismus hastasında görülen depresyon, yani “içe çökkünlük hali” dönemsel periyodlarda veya daha ağır şekillerde uzun süreli olarak karşımıza çıkabilmektedir. Mutsuzluk, Unutkanlık, Konsantrasyonu toplayamama, Agresif tepkiler (öfke patlamaları, birdenbire ağlama isteği ) , eşi tarafından aldattığı düşüncesi ile paronoya (şüphecilik) sorunu belirtilerdendir.

    Sosyal Fobi: Öz güven eksikliği,sosyal hayattan uzak durma, kendi kabuğuna çekilme, yeni aktivitelerden kaçınma veya yeni kişi ve ortamlardan uzak durma şeklinde tanımlanabilir.

    Fobiler (içsel korkular): En sık olarak; karanlık, yalnızlık, iğne, kan aldırma, muayene, dişçi, kedi, köpek, yükseklik, asansör korkuları gibi fobiler ortaya çıkmaktadır.

    İçsel sıkıntıların bedensel ifadeleri: Uyuşma, karıncalanma, değişik yerlerdeki ağrılar, boğazda düğümlenmeler gibi hiçbir organik hastalığa psikolojik orijinlidir.

    Saplantı Takıntı Hastalığı: Aşırı titizlik, sık sık elini yıkama, temizlik yapma, batıl inançlara ve saplantılara bağlı şekilde yaşama gibi daha pek çok bulgu ile kendisini gösteren obsessif kompulsif hastalıklar pek çok filme dahi konu olmuştur ve bazen vajinismusa da eşlik eden bir hastalık durumudur.

    Hastalık hastası: Hastalar kendileri ile ilgili çeşitli problemler üretip doktor doktor dolaşmaktan kaçınmazlar. Sürekli bir yerlerinden şikayetleri vardır. Vajinismus hastalarında bu patoloji nadiren görülür.

    Madde kullanımı: Nadir de olsa sigara ve alkol kullanımı olabilir. Pek çok hasta dost tavsiyelerini dinleyerek yalan yanlış şekilde alkol alımı sonrasında eşleri ile ilişkiyi denerler. Sonuç yine hüsrandır. Alkol alımının sıklaşması ile alkole bağımlı hale gelen vajinismus hastaları televizyondaki haber bültenlerine konu olmuştur. Ülkemizde nadir de olsa, maalesef bu amaçla uyuşturucu kullanımını deneyen hastalar da mevcuttur.

    VAJİNİSMUS HASTALARI NELER HİSSEDİYOR?

    Hastaların bir kısmı evlenmeden önce korkularının çok fazla olduğunu ve evlendikten sonra böyle bir sorunla karşılaşacaklarını düşündüklerini ifade ederler. Bazıları ise önceden böyle bir sorunun ismini bile duymadıklarını veya asla kendilerine bu durumu konduramadıklarını ifade ederler. “Böyle bir problem nasıl oldu da beni buldu, bir türlü anlayamıyorum” şeklindeki düşünceleri vardır.

    Hastaların bazıları cinsel organlarının kapalı, küçük veya etten bir duvar ile örülü olduğu yönünde düşüncelere sahiptir. Hâlbuki bu, vajinadaki kasılmaya bağlı olarak gelişen bir durumdur.

    Zamanla alınganlık ve sinirlilik hali daha da sık görülen bulgulardır. Etraftan gelen “niye hala çocuk yapmıyorsunuz?” şeklindeki sorular ise mutsuzlukları arttırır.

    VAJİNİSMUS TEDAVİSİ SONRASI NELER HİSSEDİLİYOR?

    Vajinismus tedavisi sonrasında hastaların hayatında son derece olumlu gelişmeler olacaktır: Öncelikle vajinismus hastalığını kişilerin hayatlarında yaşadıkları “kazanılmış bir başarısızlık” olarak tarif etmekteyiz.

    Eşleri ile rahat bir şekilde ilişkiye girebilmesi vajinismus hastalarının “yaşamlarındaki bir dönüm noktası” olmaktadır. Hayata yeniden sımsıkı bağlanma, geçmişteki kötü anıları artık geride bırakma, evliliğe yeniden ve daha normal bir şekilde karı koca olarak devam edebilme, evlilik veya beraberliklerdeki yeni yaşam enerjisi haline gelmektedir.

    Dr. Süleyman Esendağ hastalarında yaşanan değişimi şöyle anlatıyor:

    Cinsel tedavi ettiğimiz vajinismus hastalarımız gördük ki; tedavi sonrasında kendi cinsellikleri ile barışmakta, cinselliğe olan bakışları değişmekte, hem kendilerini hem de eşlerini çok daha fazla sevmektedir.

    Tedavi sonrası vajinismus hastalarımızın kocaları da eşlerini daha çok sevmekte, eşlerine duydukları sevgi- saygı ve güven artmaktadır. Bu şekilde cinsel terapi sonrası aile bütünlüğünün devamlılığı daha güçlü bağlarla yeniden şekillenmektedir.

    Vajinismus sorununu yenen hastalarımızın kendilerine bakışları dahi değişmektedir. Cinsel tedavi sonrası hastalarımız kendilerini daha kadınsı görmekte, dışarıdan farkedilecek derecede giyimleri, duruşları, makyajları, oturuşları dahi değişmekte, hayatlarındaki bu en büyük korkularını yenmenin verdiği rahatlık ve mutluluk tüm ruhlarına işlemektedir. Öz güvenleri artmakta, özel ve profesyonel iş hayatında çok daha başarılı bir insan konumuna gelmektedir.

    ZAMANLA CİNSEL İSTEKSİZLİK DE ORTAYA ÇIKABİLİR

    Cinsel isteksizlik, cinsel ilişkiden haz alamama, cinsel fantezi ve uyarıların eksiliği veya tamamen azlığı ile kendisini gösteren önemli bir cinsel sağlık sorunudur.

    Vajinismus hastalarında cinsel istek azalması (cinsel isteksizlik) görülmemekle birlikte, zaman içerisinde başarısız ilişki denemeleri sonucunda cinsel isteksizlik gelişebilir. Burada çoğu kez vajinismus sorunu çözümlendikten sonra cinsel isteksizliğin de bittiğini izlenmektedir. Bazı durumlarda kadınlarda ve erkeklerde vajinismus sorunu olmadan cinsel isteksizlik de görülebilir. Cinsel isteksizlik sorunu daha önceden de varsa tedavisi, vajinismus tedavisine göre daha uzun sürer ve daha çok emek gerektirir.

    Cinsel isteksizlik tedavisi için kliniğimizde önce bireysel psikoterapi ve daha sonrasında davranışsal – bilişsel cinsel terapiler uygulanmaktadır.

    Bireysel psikoterapi; kişinin yetişme tarzı ve cinselliğe bakışı ile ilgili durumlarda farklı bir bakış açısı kazandırmayı hedefler, kişiye ruhsal anlamda bir rahatlama ve farkındalık kazandırır. Daha sonrasında uygulanan bilişsel terapiler; cinsellikle, genital anatomi, orgazm fizyolojisi ve ilişkilerle ilgili doğru bilgileri kazandırmakta, maketler üzerinde anlatılmakta, kazanılmış yanlış davranışları düzeltilmektedir. Son aşamada uygulanılan davranışsal terapi ise bir takım genital egzersizleri içerir. Cinsel egzersizlerle kişilerin vajina, G noktası ve klitorisini doğru şekilde kullanmaları sağlanır.

    Gerekli gördüğümüz bazı hastalarımızda tedavilere hipnoz tedavisini (hipnoterapi) de eklenmektedir. Yine, gerekli durumlarda hap ve jel formlarında medikal ilaç desteği de sağlanmaktadır. Tüm bu tedavilerde amaç; kişilere yalnıza cinselliği yeniden kazandırmak değil, ruhsal ve bedensel bütünlüğün, ahengin oluşturulmasıdır.

    VAJİNİSMUS TEDAVİ ÜCRETLERİ

    Vajinismus tedavi ücreti merkezden merkeze değişmektedir. Bazı merkezler vajinismus tedavisi için seans ücreti alırken, bazı vajinismus klinikleri tedavilerde “paket ücretlendirme” uygularlar.

    Vajinismus tedavi ücretleri pek çok klinikte “seans ücreti” olarak alınmaktadır. Seanslar haftalık olarak yapılır ve ortalama 40 dakika kadar sürer. Klinikten kliniğe vajinismus tedavi süreleri 3 ile 6 ay arasında sürebilir. Tedavinin uzaması tedavi maliyetini de arttırmaktadır.

  • Hormonlar Aldatmaya Etki Ediyor…

    Hormonlar Aldatmaya Etki Ediyor…

    Uzmanlarca yapılan fast-food sex araştırmasından, aldatmada hormon seviyelerinin de etken olduğu sonucuna varıldı. Araştırmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor.

    Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin ‘fast-food sex’ araştırmasında, erkeklerin yüzde 93’ü, kadınların yüzde 82’si cinselliğin ilişkide çok önemli olduğunu söyledi.

    Sakarya Adliyesi’ne boşanmak için başvuran 150 kadınla yüz yüze görüşülerek yapılan araştırmada, şiddetli geçimsizlik nedeniyle açılan birçok davanın temel nedeninin cinsel sorunlar olduğu ortaya çıktı.

    Aldatmanın boşanma nedenlerinin başında geldiğini belirten ve “Aldatma cinsel arzuyu kontrol eden hormonların yanında kişinin duygusal, düşünsel yapısı ve karakterine de bağlı” diyen Prof. Dr. Halim Hattat, ihanetle hormonların ilişkisini anlattı:

    Kadın bünyesinde de erkek bünyesinde de hem östrojen hem de testosteron hormonu bulunuyor. Kadında östrojen baskılı testosteron; erkekte de testosteron baskılı östrojen mevcut. Erkekte de kadında da cinsel isteği testosteron hormonu etkiliyor; özellikle serbest testosteron miktarı kadın ve erkekte cinsel isteği kontrol ediyor. Libidoda hormonların çok etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Halim Hattat; “Ancak biz artık cinselliği biyo-psiko-sosyal perspektiften inceliyoruz. Kaliteli cinselliği fiziksel dürtülerin yanı sıra psikolojik, duygusal, sosyal tüm faktörler etkiliyor” diyor.

    Aldatmayla hormon seviyeleri ilişkili

    “Bazı hormonların fazla olmasının aldatma isteğini körüklediği yönündeki kanı doğru mu, hem kadın hem de erkek açısından bunun bilimsel bir açıklaması var mı?” sorusuna Prof. Hattat’ın cevabı şöyle:

    “Aldatma ile hormonların ilişkisini araştıran yeni bir çalışma, aldatmayla hormon seviyelerinin ilişkili olduğunu gösterdi. Bu çalışmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça, erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor. Diğer faktörlere bakarsak eşiyle cinsel sorun yaşayanlarda bu olasılık sıklaşıyor. İşinde stresli olan, genel olarak kendini mutsuz hissedenlerde de durum aynı. Görüldüğü gibi aldatma hissini hormonlar kadar ilişkiye ait diğer faktörler de etkiliyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin yaptığı araştırmalarda cinsel sorunları konuşamamanın da aldatma seviyelerini etkilediğini gördük. Sorun yaşayan çiftler cinsel sorunlarını konuşmak yerine çözümü dışarıda, yeni ilişkilerde arayabiliyor.”

    Boşanmada cinsel uyumsuzluğun etkisi

    Sakarya’da yapılan bir araştırma, boşanmaların en önemli nedeninin cinsel sorunlar olduğunu ortaya koydu. Mahkemeye “şiddetli geçimsizlik” olarak sunulan boşanma nedenlerinin, aslında yoğun olarak cinsel kökenli olduğu vurgulandı.

    Araştırmaya katılan kadınların en önemli boşanma nedeninin cinsel uyumsuzluk ve mutsuzluk olduğu belirtildi.

    Araştırmayı yürüten Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuran Kömürcü, “Günümüzde, boşanmalarda, adliyelere yansıyan en önemli neden, şiddetli geçimsizlik şeklinde geçse de, bunun gerçek neden olmayıp, genellikle cinsel uyumsuzluk üzerinde uzlaşılmış hukuki bir terim olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu neden, resmi kayıtlarda bütün boşanmaların yüzde 85′ini oluşturmaktadır” dedi.

    Prof. Halim Hattat ise boşanma ve aldatmada cinsel uyumsuzluğun etkisini şöyle açıklıyor:

    “‘Fast-food sex’ araştırmasında erkeklerin yüzde 93’ü, kadınların yüzde 82’si, cinselliğin ilişkide çok önemli olduğunu belirtiyor. Araştırmalar cinsel sorunların hastaların yüzde 62’sinde özgüven kaybına neden olduğunu, yüzde 21′inde ise ilişkilerini bitirdiğini gösteriyor. Cinsel problemler hem hastalarda hem de partnerlerde özgüven eksikliği, öfke, endişe, depresyon ve mutsuzluk hissi yaratıyor. Erkekler kendini yetersiz, kadınlar çekiciliklerini yitirmiş hissediyor. Partnerleri cinsel sorun yaşayan kadınlarda cinsel tatmin seviyesi yarı yarıya azalıyor.

    En önemli sorun ‘konuşmamak’

    “Buradaki en büyük sorun çiftlerin cinsellik hakkında konuşmamaları. Özellikle cinsel bilgisizlik, cinsel konuların tabu sayılması, bu konuların sadece psikolojikmiş gibi algılanması ve utanma nedeniyle çiftler sorunlarını paylaşmıyor, tedavi arayışına girmiyor. Oysa cinsel sorunların aşılmasında en önemli faktör çiftlerin samimi bir şekilde birbiriyle iletişimde olmasıdır. Cinsel sorunların çiftleri birbirinden uzaklaştırdığı biliniyor. Cinsel problemler, bazen ilişki sorunlarının ana nedeni, bazen de sonucu oluyor. Konuşmayan çiftlerde cinsel sorunlar büyüyor, ilişki problemleri ve boşanmalar artıyor.”

    Kadın bünyesinde de erkek bünyesinde de hem östrojen hem de testosteron hormonu bulunuyor. Kadında östrojen baskılı testosteron; erkekte de testosteron baskılı östrojen mevcut. Erkekte de kadında da cinsel isteği testosteron hormonu etkiliyor; özellikle serbest testosteron miktarı kadın ve erkekte cinsel isteği kontrol ediyor. Libidoda hormonların çok etkili olduğunu belirten Prof. Dr. Halim Hattat; “Ancak biz artık cinselliği biyo-psiko-sosyal perspektiften inceliyoruz. Kaliteli cinselliği fiziksel dürtülerin yanı sıra psikolojik, duygusal, sosyal tüm faktörler etkiliyor” diyor.

    Aldatmayla hormon seviyeleri ilişkili

    “Bazı hormonların fazla olmasının aldatma isteğini körüklediği yönündeki kanı doğru mu, hem kadın hem de erkek açısından bunun bilimsel bir açıklaması var mı?’ sorusuna Prof. Hattat’ın cevabı şöyle:

    “Aldatma ile hormonların ilişkisini araştıran yeni bir çalışma, aldatmayla hormon seviyelerinin ilişkili olduğunu gösterdi. Bu çalışmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça, erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor. Diğer faktörlere bakarsak eşiyle cinsel sorun yaşayanlarda bu olasılık sıklaşıyor. İşinde stresli olan, genel olarak kendini mutsuz hissedenlerde de durum aynı. Görüldüğü gibi aldatma hissini hormonlar kadar ilişkiye ait diğer faktörler de etkiliyor. Aile Sağlığı Araştırma Derneği’nin yaptığı araştırmalarda cinsel sorunları konuşamamanın da aldatma seviyelerini etkilediğini gördük. Sorun yaşayan çiftler cinsel sorunlarını konuşmak yerine çözümü dışarıda, yeni ilişkilerde arayabiliyor.”

    Boşanmada cinsel uyumsuzluğun etkisi

    Sakarya’da yapılan bir araştırma, boşanmaların en önemli nedeninin cinsel sorunlar olduğunu ortaya koydu. Mahkemeye “şiddetli geçimsizlik” olarak sunulan boşanma nedenlerinin, aslında yoğun olarak cinsel kökenli olduğu vurgulandı. Araştırmaya katılan kadınların en önemli boşanma nedeninin cinsel uyumsuzluk ve mutsuzluk olduğu belirtildi.

    Araştırmayı yürüten Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nuran Kömürcü, “Günümüzde, boşanmalarda, adliyelere yansıyan en önemli neden, şiddetli geçimsizlik şeklinde geçse de, bunun gerçek neden olmayıp, genellikle cinsel uyumsuzluk üzerinde uzlaşılmış hukuki bir terim olduğu herkesçe bilinmektedir. Bu neden, resmi kayıtlarda bütün boşanmaların yüzde 85′ini oluşturmaktadır” dedi.

  • Cinsel soğukluğa “sıcak tavsiyeler”

    Cinsel soğukluğa “sıcak tavsiyeler”

    Evli ya da uzun süre birlikteliği olan çiftler cinsel isteksizliğin faturasını genellikle partnerlerine veya stresli yaşam koşullarına çıkarırlar ama uzmanlara göre cinsellik için her zaman isteğe gerek yok

    Doğru şeyler yapıldığında beden cinselliğe her zaman hazır olabilir ve kişi istemese de seks yapabilir.

    Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerine göre, cinsellik kişinin istediğine bağlı bir durum değil. Çünkü beden adeta bir makine gibi “uygun mekan, uygun partner ve uygun uyarı” ile her zaman cinselliği hazır hale gelebilir.

    Terapistler, cinselliğin, diğer tüm güdüler gibi bazen içgüdüsel bazen de beyin tarafından salgılanan hormonlarla başlayan kompleks bir süreç olduğunu hatırlattı.

    Seks dürtüsünü harekete geçiren ve hareketli tutan en önemli unsurun testosteron miktarı olduğunu ifade eden terapistler, kadınlarda bu hormonun vücuttaki oranın erkeklere göre çok daha az olduğunu vurguluyorlar.

    Ancak yorgunluk ve stres, testosteron miktarını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Hurafelerden (mitler) dolayı çiftlerin cinsel hayatının sosyal, kültürel ve durumsal gerçeklere dayalı olarak şekil değiştirdiğine dikkat çeken CİSED terapistlerine göre, bu durum ilişkilerde tehlike çanlarının çalmasına da yol açabiliyor.

    Cinsel terapistler, çiftlerin “Seks doğal olarak başlamalı, isteğin yoksa ne yapabilirsin ki?” inanışlarının, cinsel ve ilişkisel sorunları içinden çıkılmaz bir hale getirdiğini kaydederken, çok çarpıcı tespitler yaptılar:

    GÖREV DİYE ALGILAMAK YANLIŞ DEĞİL!

    “Uzun birlikteliklerde yıllar içinde her şeyde olduğu gibi cinsel olarak uyarılma şekilleri de değişebilir. Doğru yöntem ise duruma uygun olarak kişinin yeni bir cinsel yaklaşım geliştirmesidir. Şunu da kabullenmek gerekiyor:

    “Cinsel istek cinsel temas başlamadan önce sizi yakıp tutuşturan türden olmasa bile çoğu zaman olay başladıktan sonra gelişecek ve alacağınız zevk eskisinden farklı olmayacak. Yani uygun mekan, uygun partner ve uygun uyarı ile cinsellik seks görev olarak da başlıyorsa bir zararı yok. Görev olsun diye cinsel ilişkiye başlayan çiftlerin çoğu bu aktiviteyi büyük zevk alarak noktalayabiliyor. Öyleyse cinsel aktivite, görev olarak başlayıp zevkle bittiği sürece amacına ulaşmıştır.”

    İSTEMESENİZ DE YAPIN!

    Cinsel terapistler, “İlerleyen yıllar içinde çiftin sekse karşı körelmeye başlayan ilgiyi canlandırabilmesinin anahtarı düşüncelerindedir” diyor. Bu konuda önemli uyarıları var:

    “Sürekli cinsel teması başlatmaya çalışan ve sürekli reddedilip gururu kırılan kişi, bir zaman sonra partnerine bunu sormamayı tercih ediyor. Bu da ilişkilerin uzun vadede ciddi hasarlar almasına neden olabiliyor. İlerde yaşanması muhtemel cinsel işlev bozukluklarının önüne geçmek için cinselliği istemeyi beklemeyin, istemeseniz de seks yapın. Seks yapmak demek ille de penis-vajina birlikteliği değildir. Bazen sevişmek, okşamak, öpüşmek, erotik masaj yapmak, birlikte banyo yapmak veya sarılarak uyumaya çalışmak da seks yapmaktır. Çünkü cinsellik, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilmedir. Ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır.”

    Peki cinsel soğukluktan yakınan çiftler bunun üstesinden nasıl gelebilir?

    Sıcak tavsiyeler ;

    -Öncelikle mevcut cinsel sorunu, düşük istekli bireyin sorunu olmaktan ziyade ortak sorununuz olarak görmeye çalışın.
    – Cinselliğe yaklaşım tarzınızı değiştirin. Bir kere başladı mı zevkin kendiliğinden geleceğini düşünüp, kabul edip ona göre davranmanız şart.
    – Gün içinde zaman buldukça seksten alacağınız zevki düşünün. Geçmişte sizi etkileyip aklınızda kalmış olan bir cinsel ilişki hatırasını ya da sizi hakikaten uyaran bir fanteziniz varsa onu düşünün.
    – Cinsel teması başlatmadan önce 5 dakikalık bir motivasyon yapın. Hayal dünyanıza başvurun ve aklınızda cinsel fanteziler kurun. Partnerinizle paylaşılmasında sakınca olmayacak olan cinsel fantezilerinizi paylaşın.
    – Aşk kaslarınız için Kegel Egzersizleri adı verilen uygulamaları yapın. Yani erkekte makat, yumurtalıklar ve kasıkları, kadınlarda vajina çevresini kapsayan aşk kaslarınızı belli bir disiplin içinde peş peşe kasıp yavaşça gevşetin.
    – Cinsel ilişki sırasında sadece dokunmanın ve sevişmenin verdiği hazza, alacağınız zevke odaklanmanız gerekli. Asla eşinizden karşılanmayan beklentilerinizi veya onun bu beklentilerinizi yerine getirmeyerek sizi nasıl çileden çıkardığını düşünmeyin.
    – Cinsel istek günlüğü tutun. Cinsel açıdan uyarıcı televizyon şovları ile filmlerdeki sahneleri not edin. Romantik/erotik içeriğe sahip kitapları okuyun ve kendi erotik fantezilerini oluşturun.
    – Nefes ve gevşeme egzersizleriyle arada bir kendinizi ödüllendirin.
    – Arada bir cinsel birleşmeyi kendi kendinize yasaklayın.
    – İlişkinizde yeniden bir flört etme dönemi yaratın. Daha fazla keyif alacağınız veya yakınlaşacağınız sıcakkanlı davranışları arttıracak metotları araştırın. Sarılmalar, elle şakalaşmalar, küçük öpücükler, el ele tutuşmak, televizyon izlerken birinin diğerinin kucağına oturması, kol kola yürüyüş yapmak gibi davranışlar sıcakkanlı davranışlara örnek verilebilir.
    – Partnerinizle birlikte cinselliğe bakış açınızı ve cinsel davranış özelliklerinizi konuşun ve yanlış davranış kalıplarınızı düzeltmeye çalışın.

  • Kadınlarda cinsel isteksizlik

    Kadınlarda cinsel isteksizlik

    Cinsel istek kişinin bir partnerle ilişkiye girme arzusudur. Bununla birlikte bu arzuya, olası çekici cinsel partnere yönelik dikkatin olması, yazılı veya görsel erotik materyallere karşı ilgi, cinsel içerikli rüyalar veya fanteziler kurma, cinsel etkinlikle ilgili arzular da eşlik eder. Görme, tatma, dokunma, duyma, koklama , kişinin duygu ve düşünceleri gibi binlerce uyarı cinsel istek doğurur. Cinsel arzu fiziksel, bedensel (hormonal) problemi olmayan herkeste mevcuttur.

    Memorial Hastanesi Cinsel Sağlık Merkezi’nden kadın hastalıkları ve doğum uzmanı Op. Dr. Dilek Uslu Erdoğru, kadında azalmış cinsel istek hakkında bilgi verdi ve tedavi yollarını anlattı:

    Azalmış cinsel istek bozuklukları, kadının cinselliği başlatmak ya da partnerinden gelen uyarıya cevap verecek ruh halinde olamaması durumudur.

    Cinsellikten keyif alamamak farklı nedenlere bağlı

    * Kadın cinsellikten keyif almaz, orgazm olacak kadar uyarılamazsa cinsel isteğinin düşük olacağı beklenen bir sonuçtur.
    * Bazen kadınlar kültürel, ahlaki veya dini sebeplerden ötürü cinsel dürtülerini baskılar.
    * Cinsel isteğin baskılanmasına yol açan en önemli nedenlerden biri, geçmişte kadının yaşadığı cinsel istismar veya tecavüz nedeniyle, cinsellikle beraber nahoş duyguların canlanmasıdır.
    * Kontrolünü kaybetme korkusu cinselliği baskılayan bir faktör.
    * Gebelik korkusu cinselliği baskılar. Bebek istemeyen çiftler eğer güvenli, etkin bir korunma yöntemi kullanmazlarsa bu sorun kadının cinsellikten uzaklaşmasına yol açar.
    * Yeterli derecede uyarılıp orgazm olmasına rağmen cinsel isteksizlik sorunu yaşayan kadınlar da vardır. Cinsellikten hoşlanmalarına rağmen cinsel birliktelik için istek duymazlar.

    Görev haline gelirse isteksizliğe neden olur
    Kadın istemediği halde partnerini memnun etmek için ilişkiye girerse, bundan zevk almayacaktır. Eğer kadında cinsel isteksizlik kronikleşirse, partneriyle ilişkisi mutlaka etkilenir.

    Cinsel isteksizlik kadınların yarısını etkileyen bir durum. Erişkin kadınların yüzde 43’ü cinsel isteksizlik yaşıyor ve bu nedenle kaygı duyuyor. Partnerlerinde ereksiyon yani sertleşme sorunu olan kadınların da yüzde 44’ünde cinsel istek azalması belirlenmiştir. Cinsel ilişki sırasında ağrıya neden olan vestibulodinya gibi rahatsızlıklar cinsellikten uzaklaşmaya sebep olabilir.

    Depresyon veya epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar, doğum kontrol hapları libidoyu azaltır.
    Alkolün fazla tüketilmesi, cinsel istek üzerine olumsuz etkiye sahip.

    Cinsel organ ve üreme organlarına yapılan cerrahi girişimler sonrası kadınlarda vücut görünümünün değişmesi, üremeyle ilgili endişelerin doğması, cinsel istek bozukluklarına yol açabilir.

    Menopoz döneminde hormon seviyelerindeki düşüş, vajinal kuruluğa ve sonuç olarak cinsel ilişkide ağrıya sebep olarak ilişkiyi rahatsız hale sokar.

    Gebelik süresince ve emzirme dönemindeki hormonal değişiklikler, bu dönemdeki vücut değişiminin yarattığı olumsuz duygular, uykusuzluk ve yorgunluk, kadınlarda cinsel istek azalmasına yol açar.

    Hormon tedavileri etkili
    Menopoz sonrası cinsel fonksiyon bozukluğu olan kadınlarda androjenlerin (erkeklik hormonu) hormon destek tedavisine eklenmesiyle hayat kalitesinde ve cinsel bozuklukta anlamlı iyileşme meydana gelir. Fakat testosteron türevlerinin ses kalınlaşması, erkek tipi saç dökülmesine yol açabileceği unutulmamalı.

    Östrojen tedavisi lokal yolla vajinaya krem veya vajinal fitil formunda, sistemik olaraksa hap, flaster veya jel formlarında verilebilir. Sistemik östrojen verilen hastaların, kardiyak rahatsızlıklar ve meme kanseri açısından daha sıkı takipte olmaları gerekir. Rahimleri duran menopoz hastalarında östrojenlere ilave olarak progesteron tedavisi de endometriyum kanserini önlemek amacıyla verilmeli.”

    Dokunma egzersizleri faydalı oluyor
    Şeker, hipertansiyon ve koroner kalp hastalığı gibi kronik rahatsızlıkların düzenli diyet ve egzersizle kontrol altında tutulması, fazla kiloların verilmesi kişinin yaşam kalitesini ve genel sağlık durumu iyileştirir, cinsel isteği artırır.

    Kendi bedenini tanımayan, kendini sevmeyen bir kişinin cinsellikten zevk alması veya cinsel olarak istekli olması mümkün değil. Cinsel isteksizliği olan kadının öncelikle kendi vücudunu ve cinsel organlarını tanımasına yönelik egzersizlerle cinselliğini keşfetmesi önemli. Bundan sonraki aşamaysa nelerden hoşlandığını veya hoşlanmadığını eşiyle paylaşarak cinsel yaşamlarında iyileşmeyi sağlamak. Tedavide çiftelere verilen dokunma egzersizleri de duygulanımı ve cinselliği artırır. Kişinin haftada üç kez cinselliği düşünmesi, fanteziler kurarak cinsel ilgisinin artması sağlanırken, partneriyle yaşadığı güzel deneyimleri hatırlaması, cinselliğini yaşama arzusu uyandırır.

  • Cinsel isteksizliğin de nedeni kalp krizi

    Cinsel isteksizliğin de nedeni kalp krizi

    Her 100 kişiden 5’inde görülen uyku apnesi tedavi edilmezse kalp krizinden inmeye, diyabetten cinsel soğukluğa birçok hastalığı tetikleyebilir.

    İSTANBUL – Uyku Apne Sendromu; geceleri uyku sırasında üst hava yollarının daralması ya da tam tıkanması nedeniyle, nefes alıp vermenin bozulması sonucunda akciğerlere yeterince hava girememesine bağlı olarak dokulara yeterli oksijen iletilememesiyle karakterize bir hastalık. Uyku sırasında apne denilen nefes durmaları kanda oksijen miktarını düşürüyor, hem sistemik, hem de pulmoner hipertansiyona neden olacak sempatik deşarja neden oluyor. Ayrıca oksidatif stres denilen, vücuttaki tüm damarlarda damar sertliği yapacak bir dizi olayın başlamasına neden oluyor.Sendrom gündüz ve gece aşırı uyku eğilimi yaparak kişinin direksiyon başında veya işyerinde uyuklamasına ve dikkat dağınıklığına yol açarak sık trafik ile iş kazaları olmasına neden oluyor. Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sadık Ardıç, Uyku Apne Sendromu’nun tedavi edilmediğinde yaşamı tehdit eden pek çok hastalığı da tetiklediğine dikkat çekerek, “Bu sendrom kalp krizinden inmeye, diyabetten obeziteye kadar birçok hastalığa davetiye çıkarabiliyor. Bu nedenle hastalığın tedavi edilmesi yaşamsal öneme sahip” diyor.

    ÜÇ TEMEL BELİRTİSİ VAR

    Şiddetli horlama, nefes durması, gündüz aşırı uyku hali… Doç. Dr. Sadık Ardıç, Uyku Apne Sendromu’nun en temel belirtisinin şiddetli horlama olduğuna dikkat çekiyor. Horlama daralmış hava yollarında vücudun aşırı çaba harcayarak nefes almaya çalışmasından kaynaklanıyor. Uykudan boğularak uyanma ve uykuda nefesin zaman zaman kesilmesi de diğer önemli belirtilerinden. Apneler gece boyunca onlarca kez tekrarlayabiliyor. Bu şekilde her gece birçok kez uyanan hastalar sık uyku bölünmeleri nedeniyle dinlendirici derin uyku evrelerine geçemiyor. Bunun sonucunda gündüz uyuklama hali ve çok çabuk uykuya dalma sorunundan da şikayet ediyor. Bunların yanı sıra sabahları gergin uyanma ve baş ağrıları, çabuk sinirlenme, unutkanlık, anksiyete, konsantrasyon bozukluğu ve cinsel yaşama karşı isteksiz görülebiliyor. Belirtilerden özellikle nefesin durması, horlama ve gündüz aşırı uyku hali varsa, bu durum hastada yüzde 90 olasılıkla Uyku Apnesi Sendromu olduğuna işaret ediyor. Kesin tanı ‘polisomnografi’ adı verilen uyku testi ile konuyor.

    UYKU APNESİ’NİN TETİKLEDİĞİ 7 HASTALIK

    Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Sadık Ardıç, Uyku Apne Sendromu’nun tedavi edilmediğinde uzun dönemde hangi hastalıklara yol açabileceğini şöyle sıralıyor:

    1. İnme: Oksidatif stres vücuttaki tüm damarlarda sertliğin gelişmesine neden oluyor. Bunun sonucunda da beyinde yaşamı tehdit eden dolaşım bozuklukları gelişiyor. Kişi ya yaşamını yitiriyor ya da hayatına felçli olarak devam ediyor.

    2. Kalp krizi: Yapılan araştırmalar kalp krizi geçiren hastaların yüzde 35-65’inde Uyku Apne Sendromu olduğunu tespit etti. Özellikle genç yaşta hayatını kaybeden ve ‘hiçbir yaşta hastalığı yoktu’ denilen hastaların çoğunun ölüm nedeni aslında Uyku Apne Sendromu oluyor.

    3. Yüksek tansiyon: Yapılan çalışmalar Uyku Apne Sendromu olan hastaların yarısından çoğunda hipertansiyon olduğunu ortaya koydu. Hastaların kan basıncı uykuda apnelere bağlı gelişen sempatik aktivitenin artışına, kan oksijen değerinin düşmesine bağlanıyor. Bu hastaların gece ve gün boyu tansiyonları yüksek olabiliyor. Bazı hastalar ise düzenli ilaç tedavisi almalarına rağmen yüksek tansiyonlarının kontrol altına alınamadığından şikayet ediyor. Bu hastaların kontrolünün Uyku Apne Sendromu tedavisinden sonra kolaylaştığı biliniyor.

    4. Pulmoner Hipertansiyon: Akciğer damarlarında sempatik aktivite artışı ve oksidatif stres nedeniyle damar cidarında yapı bozukluğu oluşup, tansiyonunun yükselmesi durumudur. Uyku Apne Sendromu tedavisi ile düzeliyor. Ancak tedavi olmayan hastalarda, tedavisi çok zor olan nefes darlığıyla kendisini gösteriyor.

    5. Diyabet: Apne sonrası gelişen uyku parçalanmaları ve oksidatif stres bir süre sonra insulin direnci gelişmesine neden olarak diyabet gelişimini kolaylaştırıyor. Bu durum tedavi edilmezse glikoz kontrolü ve insülin direncini kötü etkiliyor ve kan şekeri düzensizliğinin daha da artarak hastalığın ağırlaşmasına neden oluyor.6. Obezite: İştahı ve doyma isteğini düzenleyen hormonların mekanizmasının bozulmasına yol açarak obeziteye neden oluyor. Bu hormonların oranları değiştiğinde kişide önlenemez bir iştah artışı ortaya çıkıyor. Ayrıca gece uyku bölünmesi de kilo artışını kolaylaştıran bir başka önemli faktörü oluşturuyor.

    7. Erkeklerde empotans, kadınlarda cinsel isteksizlik: Libido kaybına neden olarak aynı zamanda cinsel yaşamı da olumsuz etkiliyor. Örneğin erkeklerde empotansa (iktidarsızlık) neden olurken, kadınlarda ise cinsel isteksizlik ve orgazm güçlüğüne yol açabiliyor. Uyku apnesinin cinsel ilişkide sorun yaratmasının diğer bir önemli nedeni, hastaların uykuya eğilimleri nedeniyle cinsel ilişkiyi sürdürememeleri.

    “TEDAVİDE BASINÇLI HAVA AVANTAJLI”

    Doç. Dr. Sadık Ardıç, Uyku Apnesi Sendromu’nda hangi tedavi yönteminin uygulanacağına hastalığa yol açan nedenler ve sorunun şiddeti göz önüne alınarak karar verildiğini söylüyor. Ardıç, Uyku Apnesi Sendromu için günümüzde birçok tedavi seçeneği olduğunu belirterek şu bilgileri veriyor:

    “Tedavi, tıkanıklığa yol açan nedenin ortadan kaldırılmasıyla sağlanıyor. Örneğin hasta eğer kiloluysa uzman eşliğinde diyet yaparak ideal kiloya ulaşması isteniyor. Ameliyat dışı yöntemler arasında en etkili tedavi ise burundan basınçla hava üfleyen ve hastanın yatarken yüzüne taktığı maske aracılığıyla etkili olan CPAP-BiPAP (devamlı pozitif basınçlı hava) cihazıdır. CPAP daralan hava yollarında basınçlı hava girmesini sağlayarak, kullanıldığı süre boyunca uyku Apne Sendromu’nu tedavi edebiliyor. Üst solunum yollarında tıkanıklığa neden olan daralmalar varsa, bunlar da operasyonla düzeltilebiliyor. Örneğin ileri derecede burun tıkanıklığı yapan burun etleri, radyofrekans yöntemiyle küçültülerek burundaki tıkanıklık ortadan kaldırılabiliyor.

  • İçeride neler oluyor ?

    İçeride neler oluyor ?

    Cinsel sorunların çözümünde terapi kelimesi her zaman geçer. Peki birçok sorunda olduğu gibi cinsel sorunlarda da etkili olan terapiler sırasında kapalı kapılar ardında neler konuşulduğunu merak ediyor musunuz? Cevabı, yazımızda gizli…

    Cinsel sorunların tedavisinde sıklıkla duyduğumuz cinsel terapi kelimesi kulağa aşina gelse de içeriğinde neler olduğunu birçoğumuz merak ediyor. Cinsel terapi kiminle, nasıl yapılıyor, cinsel sorunların tedavi edilmesi için verilen ödevler arasında neler bulunuyor gibi soruların cevabını siz de merak ediyorsanız cinsel terapist Doç. Dr. Ercan Özmen’in anlattıklarını dikkatle okumanızı tavsiye ediyoruz.

    CİNSEL TERAPİ KİMLERE UYGULANIYOR?
    Doç. Dr. Ercan Özmen cinsel terapinin cinsel sorunları tedavi etmeye yönelik olduğunu ve ilaç yerine davranış terapilerinin etkili olduğu bir yöntemin esas alındığını belirtiyor. Cinsel terapilerin en iyi yanı, kısa süre içinde etkili sonuçlar alınabilmesi. Terapi yapılmasının nedeni ise cinsel sorunların aslında tek kişinin sorunu olmaması ve karşı tarafın cinsel yaşamını da etkilemesi olarak açıklanıyor. Cinsel sorunlar erkeğin ya da kadının sorunu olarak görülmüyor. Doç. Dr. Ercan Özmen, “Hastalar bireysel olarak gelseler de düzenli bir partnerleri varsa onlarla da görüşülmesi gerekiyor. Çünkü cinsel sorunların büyük bir çoğunluğunun altında psikolojik kökenli nedenler olabiliyor. Yanlış öğrenilmiş birtakım düşünceler ve hatalı beklentiler de cinsel yaşamı olumsuz yönde etkiliyor. Terapide öncelikli olarak yanlış bilgiler düzeltiliyor. Doğru bilgiler veriliyor. Bu bilgilerin içinde karşı cins ile iletişimin nasıl kurulacağı ya da anatomik, fizyolojik ve davranışsal bilgiler de oluyor” diyor.

    İletişim cinsellikte de önemli
    Çiftler arasındaki iletişim sorunu cinsel hayatı da olumsuz yönde etkileyebiliyor. Terapilerin en önemli yanı ise çiftlere iletişim sorunlarını aşmaları için destek olmak oluyor. Çünkü cinsel sorun yaşayan kişi bir süre sonra cinselliği haz veren bir birleşme değil zorunluluk olarak görmeye başlıyor. Cinsel isteksizlik, erken boşalma ve vajinismus gibi çok sık görülen sorunlar için cinsel terapiler oldukça etkili. Bu terapilerde verilen ev ödevleri ise çiftlerin cinsel hayatlarını canlandırmaya yönelik oluyor.

    VAJİNİSMUS
    Vajinismus; vajinadaki istemsiz kasılmalar anlamına geliyor ve dolayısıyla cinsel birleşmeyi engelleyen bir durum olarak ortaya çıkıyor. Vajinismus daha çok katı bir ailede yetişen, yanlış bilgilerle büyüyen (cinsel birleşmenin acı vereceği gibi) kişilerde görülüyor. Bilinçaltındaki bu kaygılar da cinsel birleşme sırasında istemsiz kasılmalara yol açıyor. Bu tür sorun yaşayan hastalara verilen ödevler için Doç. Dr. Ercan Özmen şöyle diyor: “Öncelikle bu düşüncelerin yanlış olduğunu göstermek için örnekler veriyoruz: Vajinanın ne kadar esnek olduğunu balona benzeterek anlatma gibi… Aynı zamanda vajinanın içine girecek şeylerin endişeye yol açmaması gerektiği de öğretiliyor. Bunun için ise verilen egzersizler arasında kendi parmağını vajinaya sokma gibi ödevler bulunuyor. Bu durumun kötü bir şey olmadığıyla kişinin yüzleşmesi gerekiyor. Vajinismus sorunu için yapılan tedavilerden iki ay yani dört görüşmeden sonra sonuç alınabiliyor” diyor. Bu ödevlerle sadece vajinismus çözülmüyor aynı zamanda korktuğu için yıllarca cinsel birleşmeden uzak kalan kadının zevk alması için sevişme ödevleri, masaj ödevleri de veriliyor.

    CİNSEL İSTEKSİZLİK
    İstek sorunu genellikle zevk alamamanın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bu sorunun altında ise genelde uyarılma ve orgazmla ilgili sebepler oluyor. Doç. Dr. Ercan Özmen, “Cinsel isteksizlik sorununun altında depresyon gibi başka nedenler yoksa kişiye yine anatomik bilgiler, resimler gösterilerek kendi kendini uyarma ödevleri veriliyor. Çiftlerin bu ödevleri önce tek başlarına, sonra da partnerleriyle yapmaları öneriliyor. Çiftler zevk almaya başladıkları andan itibaren istekleri de geri geliyor. Önce haz almak öğretiliyor, istek ise hazzın peşinden geliyor” diyor.

    ÖNCE DOKUNMA ÖĞRENİLMELİ
    Cinsel terapilerde önemli olan cinsel ilişkiyi kısıtlayıcı düşünceleri ortadan kaldırmak oluyor. Cinsel birleşme olmadan da insanlar haz alabiliyorlar. Burada dokunma ve sevişme devreye giriyor. El teması özellikle kadınlar için çok önemli. Terapilerde dokunmanın öğrenilmesi için masaj ödevleri de veriliyor.

    Erken boşalma
    Erken boşalma sorunu için yapılan terapilerde erkeğin boşalmayı kontrol etmesi öğretiliyor. Boşalmayı engellemek için birçok egzersiz yaptırılıyor. Doç. Dr. Ercan Özmen, uyarılmayı kontrol edebilmek mastürbasyonun önemli bir egzersiz olduğunu belirtiyor.

    Partner olmaması
    Cinsel terapilerde görülen en büyük sorunlardan biri de kişinin partnerinin olmaması. Cinsel sorunu yüzünden ilişkiden kaçınan kişinin sorunlarının düzeltilmesi daha zor olabiliyor. Partner olmayınca aslında terapi de olmuyor. Bu durumda sadece bireysel yapılabilecek egzersizler veriliyor.

    Pornografi bağımlılığı
    Pornografi bağımlılığı da cinsel terapi ile tedavi edilebiliyor. Pornografi bağımlısı olan bir kişi aslında alkol bağımlısı gibi tüm gününü bu uğraşla geçiriyor ve sosyal, mesleki hayatı bu sorun nedeniyle sekteye uğruyor. Pornografi bağımlılığının temel sebeplerinden bir tanesi pornografinin uyarıcı olması oluyor. Pornografi bağımlılığı dürtü bağımlılığı olarak da düşünülebilir. Terapide pornografi bağımlısı olan kişinin en çok uyarıldığı öğeler belirlenerek partneriyle bu öğeler paylaşılıyor. Rol-play denilen bazı fanteziler gerçek hayata uygulanabiliyor.

    BU NOKTALARA DİKKAT
    Doç. Dr. Özmen, vücutta erojen bölgeler bulunduğunu söylüyor ve “Kadınlarda göğüsler, bacak, boyun, omuz gibi bölgeler erkeklerde ise genital bölgeler olabilir” diyor. Fakat her bireyin farklı erojen bölgeleri olabiliyor. Bunların öğrenilmesi, araştırılması ise terapi sürecinin bir parçası. Sadece o bölgelerin bulunması değil, ne tür dokunuşlarla uyarıldığı da önemli. Bazıları okşayarak bazıları bastırarak, masaj tarzında uyarılmaya yatkın olabiliyor. Çiftlere terapilerde önce vücutlarına sonra birbirlerine dokunmaları öğretiliyor. Özellikle erkekler için görsellik ön planda oluyor. Uyarıcı ve görsel unsurların belirlenmesi de gerekiyor. Tütsü, parfüm gibi bazı kokular da uyarıcı olabiliyor. Bunların da konuşulması cinsel hayatı etkiliyor. Fanteziler uyarıcı olduğu için etkili bir şekilde kullanılması gerekiyor. Bazen de çiftlere cinselliği öğrenmeleri için kitap tavsiye edilebiliyor” diyor.

    formsante

  • Disparöni nedir ? Disparöni ve vajinismus arasındaki bağlantı nedir ?

    Disparöni nedir ? Disparöni ve vajinismus arasındaki bağlantı nedir ?

    Genel seks acısı olan disparöni, vajinanın istemsiz sıkılığından kaynaklanan seks acısı ve giriş sorunu olan vajinismusu tetikleyebilir.

    Disparöni
    Disparöni basitçe ‘acılı cinsel birleşme’ anlamına gelen tıbbi bir terimdir. Her türlü cinsel acıyı tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir. Giriş sırasında, cinsel birleşme sırasında ve/veya cinsel birleşme sonrasında cinsel acı hissedilebilir. Klitoris, labia ya da vajina vb. gibi kadının cinsel organının herhangi bir yerinde acı hissedilebilir. Hissedilen acı, keskin, batan, yanan, vuran, kramplar şeklinde ya da başka şekillerde tanımlanabilir.

    Disparöni ve vajinismus arasındaki bağlantı
    Cinsel acının (disparöni) birçok nedeni vardır ve vajinismus da bunlardan biridir. Vajinismus özel olarak, vajinanın pubococcygeus (PC) kaslarından ötürü istemsiz sıkılığı olarak nitelendirilir. Cinsel birleşme çabalarında, vajinal sıkılık cinsel rahatsızlığa, yanma, sıkılık, acı ya da giriş yapamamak gibi rahatsızlıklara neden olabilir.

    Vajinismus disparöninin bütün diğer formlarıyla da yakından bağlantılıdır çünkü herhangi bir genel seks acısı vajinismusu tetikleyebilir. Bu durumlarda vajinismus özgün acı sorununa ek olarak komplikasyon yaratan bir rahatsızlık ve acı durumu haline gelir ve özgün sorun çözümlense ya da kontrol altına alınsa da tipik olarak devam eder. Hatta bir kadın, özgün sorunun hâlâ çözülmediğine inanarak vajinismusun devam eden sorununu özgün acı sorunuyla karıştırabilir.

    “Vajinismus devam eden ve hiçbir fiziksel nedeni yok gibi gözüken her türlü cinsel acının var olduğu durumda buna katkıda bulunması mümkün olan sorun ya da belki de bunun ana nedeni olarak düşünülmelidir.”

    Vajinismustan ötürü örtüşen komplikasyonlar olduğunda cinsel acıyı teşhis ve tedavi etmek epey zor olabilir. Bu durum hem doktorları, hem de hastaları sıkıntıya düşürebilir. Örneğin, geçici bir enfeksiyonun (bir disparöni biçimi) vajinismusu tetiklediği bir kadını düşünelim. Belki de kadın doktora gittiğinde enfeksiyon yok olmuştu ama vajinismus devam ediyordu. Hasta artık özgün enfeksiyondan değil, vajinismustan ötürü acı duymaya devam ettiğinden, doktor acının nedenini keşfetmeye çalıştığında, görünürde hiçbir fiziksel neden olmayabilir. Ayrıca aslında farklı zamanlarda iki tane acıya neden olan sorun olduğundan kadının acıyı tanımlaması kafa karıştırıcı gözükebilir.

    Aynı zamanda iki değişik cinsel acı var olduğunda ve ikincisi de vajinismus olduğunda, uzmanların çoğu özgün tıbbi sorunun çözülmesini ve ondan sonra da vajinismusu tedavi etmek için gerekli adımların atılmasını önerir.

    Dikkat: Aslında durum hiçbir invasif prosedür olmadan çözümlenecek basit bir vajinismus durumu olduğu halde, doktorlar ve hastaları ameliyatlar ve tıbbi prosedürlerin gerekli olduğunu düşünmüşlerdir. Özellikle de, invasif ameliyat bir tedavi seçeneği olarak sunulduğunda hastaların kadınların cinsel acı rahatsızlıklarını tedavi etmekte deneyimli doktorlardan ikinci bir görüş almaları gerekir. Vajinismus tedavisi normalde ameliyat içermez.

    Acı veren seksin olası nedenleri (disparöni)
    Seksin acı vermesinin birçok nedeni vardır:

    – Vulvodini/Vestubulodini (Vulvar Vestibulitis ya da Vestibulitis)
    – Pelvik Enflamasyon Hastalığı (PID)
    – Jenital ya da Pelvik Tümörler
    – Yumurtalık Kistleri
    – İdrar yolu iltihabı
    – İdrar Yolu Enfeksiyonu
    – İnterstisyel Sistit
    – Vajinal Atrofi (atrofik vaginit)
    – Vajinal Kuruluk
    – Yetersiz vajinal kayganlaştırıcı
    – Doğum Travması (doğumdan sonra)
    – Vulva Kanseri
    – Radyasyon Terapisi
    – Vajinal Enfeksiyonlar/Tahriş ediciler Maya ya da bakteriyel, bazı cinsel yolla bulaşan hastalıklar, vb.
    – Cilt Hastalıkları – Liken Skleroz, Liken Planus, Egzama, Psoriyaz
    – Bazı ilaçların yan etkisi
    – Pelvik/Jenital bölgede zedelenme
    – Menopoz ve/veya yaşlanmayla bağlantılı olan yaşla ilgili belirtiler
    – Giysiler, kondomlar, doğum kontrolü köpükleri ve/veya sperm öldüren ilaçlara alerjik tepkiler
    – Acı veren pelvik muayeneler
    – Cinsel saldırıdan ötürü yaşanan travma
    – Kadın Sünneti (FGM)
    – Bartholin Kisti
    – Endometriyoz
    – Vajinismusun yukarıdaki durumlarla birlikte var olabileceğine ve bunlar çözümlendikten ya da kontrol altına – alındıktan sonra da varlığını sürdürebileceğine dikkat etmek önemlidir.

  • Evlilik yıldönümünde kızlık zarını hediye eden kadın var

    Evlilik yıldönümünde kızlık zarını hediye eden kadın var

    Türkiye’de cinsellik adeta onlarca yıldır süren bir kriz. Genelde erkek perspektifinden bakılan ve sömürülen bu alanda yok olansa daima kadınlar. Jinekolog, terapist ve Operatör Dr. Gökçen Erdoğan, kadın cinselliğine yoğunlaşmış bir hekim. Uzun bir süredir bu alanda çalışan Dr. Erdoğan’la, kadın cephesindeki cinselliği ve son dönemcinsel estetikteki yeni trendleri konuştuk.

    Türkiye’nin cinsel profiline baktığınızda kadın açısından nasıl bir tablo ortaya çıkar?
    Uçların yaşandığı bir ülke Türkiye. Bir tarafta orgazmın ne demek olduğunu bilmeyen Ayşe Hanım, diğer tarafta, “Eşimbana yetmiyor onu nasıl ateşlendirebilirim?” diyen Fatma Hanım. Bize ulaşamayan çoğunlukta olduğunu düşündüğüm gizli bir grup damonoton bir cinsel hayat süren orta grup. Prensipleriyse ne acı ki, “Görevimi yaparım, adamım keyfine bakar” şeklinde.
    Bu tablo, bölgesel farklılıklar gösteriyor mu? Şikâyet tahterevallisinde İç Anadolu ve Doğu Anadolu ağır basıyor. İlişkiye girememe ya da ilişkiye girmede zorlanma olarak bilinen vajinismus, aile baskısı ve çevre baskısı daha yoğun olarak yaşanan bu bölgeleri mesken tutmuş adeta. İçinizde cinselliği çözmüş olsanız bile, gizli bir güç sizi bilmiyor gibi yaşamaya ve zamanla bedenin bile bunu inkârına zorluyor bu bölgelerde.

    Ne gibi?
    Etrafınızda yükselen sesler, “Kızımbacaklarını ört, eteğini kapat ve erkeklere dikkat et” olduğunda fark etmeden ilerideki cinsel hayat etkileniyor. Beyin bunu yapmaya zorluyor bedeni. Günler geçiyor, ilişki zamanı geldiğinde sonuç vücudun başkaldırısı yani vajinismus oluyor.

    Ya cinsel isteksizlik ve orgazm olamama sorunları?
    Bu sorunlar biraz daha kentvari oldu. Nedeni de şu: “İlişkiye giriyor musun?” Evet. Öncesi, sonrası önemlimi? Bir sonraki aşamayı dert eden kişiler biraz daha sosyoekonomik yönden güçlü olan, kendini dinleyen grup. Erken boşalma ve sertleşme sorunuysa erkeğin hayatı boyunca yüzde 60-70 oranında karşılaşacağı bir durumolduğu için bölgesel farklılık göstermiyor.

    ‘İLİŞKİYE GİREMEDİĞİNİ ARTIK SÖYLEYEBİLİYOR’
    Son 10 yılda, kadın cinselliği nasıl değişti? Kendini ve eşini önemseme derecesi arttıkça bize olan başvuru sayısı artıyor. 5 yıl öncesinde “Gebe kalamıyorum” şikâyetiyle gelen vakaları sorguladığımızda, “Cinsel ilişki yaşayamıyoruz ki” cevabını güç bela duyabiliyorken, şimdi biz sormadan, “Biz ilişkiye giremiyoruz” diyebiliyorlar. O yüzden belki de son 5 yıldır daha aktif olarak çalışıyoruz cinsel sorunlarda. Son yıllarda özellikle cinsel isteksizlik ve orgazm sorunlarına yoğunlaştık.

    ÖĞLE ARASI ESTETİK YAPTIRIYORLAR
    Sezaryen ve kürtajın kısıtlanması bu alanda oranları aşağı çekmiş gözüküyor mu?
    Sezaryen konusunda belki ama kürtaj konusunda oranların azalacağını düşünmüyorum. Hayatta en zor kararlardan biridir gebeliğin sonlandırılması ya da dramatize ederek söyleyeyim: Bebeğin alınması. Bu aşamaya gelene kadar karar çok defa süzgeçten geçirilmiştir ve hekime gelinmiştir. Eğer bu karar verilmişse kanımca hiçbir güç kadını ya da erkeği bu fikirden caydıramaz.

    Cinsel estetikte hastalardan hangi talepler geliyor?
    Öğlen arası estetikleri dediğimiz bu operasyonlarda vücudunun bir bölümünden rahatsızlık duyan kadın, yarımsaat sonra bunu aşmış olarak klinikten ayrılıyor. “Dudaklarımdaha küçük olmalı” ya da “Biraz daha dolgun istiyorum” diyor. “Eşimilişki sırasında rahatsız oluyor, vajinamı daraltabilirmiyiz?” isteği oluyor. “Orgazmsorunu yaşıyorum, G noktası dolgusuyla bu sorunu çözebilirmiyiz?” talebi geliyor. Bunlara, “Evet” demek son derece keyifli.

    Cinsel estetikte yeni trendler neler?
    Cinsellik farklı bir âlem. Kimsenin sınırı yok. Sadece var olduğuna inanmayı ve başkalarını da buna inandırmayı seçebiliyor insan. Ama yok. Arap ülkelerinden gelen bir talep var. Adamın yıllardır birlikte olduğu kadının bekaretini yeniden bozma isteği. Eşi bunu kadına söylüyor, kadın da kabul ediyor. Bize gelip “kız olma”yı istiyor. Evlilik yıldönümünde, kızlık zarı diktirip eşine sürpriz hazırlayanlar var. Bu artık ülkemizde de yaygınlaşmaya başladı. Belki de bir başlangıç. Cinsel hayata ivme ya da farklılık ne dersek diyelimbir renk katıyor. Partnerlerin onayı biz doktorlar için yeterli oluyor.

    Bu kişiler hangi yaş aralığından? Cinsel hayatı monotonlaşmış, renklendirmek için bir hareket ya da ortamisteyen ailelerde daha çok oluyor. Özellikle 40-45 yaş arası kadınlar bu istekle diğer yaş gruplarından daha çok geliyor. Bu hembir değişiklik hemde eşlerine farklı bir heyecan oluyor. Kendini taze bir genç kız gibi hissettiğini söyleyen de var. Eşinin kendisine verdiği değeri en başa saracağını düşünen de… Hatta hiçbir şey düşünmeden sadece değişiklik olsun diye yapanlar da var.

    KADINLARIN YARISINDAN ÇOĞU CİNSEL ORGANINI BİLMİYOR
    Bir cinsel terapist olarak en çok hangi vakalarla karşılaşıyorsunuz?
    Yüzde 100 başarımızı net olarak gördüğümüz vajinismus en fazla ilgilendiğim sorun. Erkeklerde sertleşme sorunu ve erken boşalma konusunda ekip olarak çalışıyoruz.

    Terapilerde sizi en çok şaşırtan hangisi olmuştu?
    Yakın bir süre önce çok sevdiğim ve çoğu kişi tarafından da bilinen bir kadın doğumcu arkadaşımın vajinismus sorunuyla bana gelmesiydi. Şaşırtıcı olan bu işi bilen ve onlarca vakanın içinde yaşayan bir hekimin bunu kendisinin de yaşaması ve seneler geçmesine rağmen bu bataklıktan tek başına çıkamamasıydı. Sonuç: Başarı. Fakat bu vaka bana bir kez daha şunu dedirtti: Bu lanet sorun herkesi her yaşta bulup kurutabiliyor. Önemli olan bu konuda sizi başarıya sürükleyecek bir otorite.

    Ya erkeklerde?
    İki partnerini de alıp gelen bir adam, sorunum şu demişti: “Bu kadınla ilişkimi çok başarılı yaşarken bu kadınla erken boşalıyorum. O zaman sorun kadında. O yüzden kadını tedavi edin.” Ben de sizler gibi her vakamda yeniden şaşırabiliyorum. Herkesin başka bir hikâyesi var. Her gün öğreniyorum ve mesleğimin önemini daha iyi kavrıyorum. İmdada yetişme duygusu, yatak odası söz konusu olunca da çok önemli. İnanın buna.

    Tabii terapiye girerken, insanların cinsel donanımını da görüyorsunuz?
    Nerede cinsel donanım… Donanım için bilgi olması gerekir. Bilgi eğitimle alınır ki; hangi okulda hangi seviyede cinsel eğitim! Türkiye, ilişkiyi sadece penis-vajen birlikteliği olarak gören çiftlerle dolu. Görev yapılır ve biter. İşin duygusal boyutu yok. 100 kadına, “Cinsel organınızı tanıyor musunuz?” diye sorsam yarısından çoğu bunu bilmez. İnanabiliyor musunuz? Hatta hiç bakmamıştır. Orada kaç tane delik olduğunu bilmez.

    Bu kadar vahim mi durum?
    Bir kadın memur, annesi öyle öğrettiği için bebeğin makatta yerleştiğini, idrar yapılan delikten ilişkiye girildiğini, doğum kontrol hapının daha iyi korusun diye vajinaya yerleştirildiğini, bebek olmadığı için vajinal bölgeye ceviz yerleştirilebileceğini sanıyordu.

    ‘Kadının hayal âlemi, özel ve güzeldir ama anlatamaz’
    Cinsellikte, hep erkeklerin fantezi dünyasında dolaştığı gibi bir algı var. Olur mu?
    Kadınların hayal dünyası renkli ama bunu dile getirebilmek konusunda sorunları var. Ahh! Bir anlatabilseler ve yaşayabilseler ne kadar özel ve güzel bir dünya yaratacaklar hayal âlemlerinde. Fakat çocuğunun annesi fantezilerle dolu olamaz. Eşi yatakta isteyici olamaz. “Basit kadın” olarak nitelendirilen bu özellikler temiz aile kadınlarına yani anne sabahlığı giyen bir kadına yakışmaz. İşte çevremizde çok yaygın olan bu düşünceler ne kadar basit ve çürük ama buna rağmen ne kadar kabul görmüş…

    Bizde kadınların düşleri renkli mi peki?
    Hayal dünyasının anahtarı kadınlarda bunu bilmiyor musunuz? Biz bu kapının deli dumruluyuz. Geçenden kamçı, geçmeyenden kelepçe alıyoruz. Gecenin bir yarısında seksshop’u açtırıp erkek arkadaşına giden kadından tutun, bir gecede yatak odasının tepesini ayna kaplattıran kadınlar var. Yaş gününde havuz kapatan ve havuzda ilk cinselliği yaşayan var. Dükkândan tüm siyah tül çorapları alıp, erkeğe kaçırtmadan giydirdiği takdirde ödül vereceğini söyleyen var… Daha ne detaylar, ne çok renk var; bir bilseniz… Dünyada ne kadar kadın varsa o kadar renk var.

    Türkiye’de kadınların pornoya ilgisi nasıl ve genelde tercih ettikleri porno türleri neler oluyor?
    Kadınlar daha erotik filmlerden hoşlanıyor. Yumuşak geçişler, romantizm, duygusal sahneler… Sonrasında cinsellik. Her sahnede penis, vajen, zenci, grup; itici geliyor kadınlara. Fakat filmle tahrik ülkemizde kadınları harekete geçirme yöntemlerinin başında. Hele de 40-45 yaş monotonluğuna geçmiş orta yaş kadınları için önemli bir uyarıcı. ‘Kadının şikâyeti: Aldatılma, erken boşalma ve duygusuzluk’

    Kadınların, eşleriyle ilgili olarak en çok şikâyet ettiği konu erken boşalma mı?
    Hayır! Başkasına boşalma. (Gülüyor) En çok bundan şikâyetçiler. Aldatılan kadın sayısı o kadar fazla ki, erkeği erken boşalsa ona bile razı olacak kadın. Eklemek isterim ki; erken boşalma ve bir de duygusuzluk en çok duyduğum şikâyetler.

  • Aseksüel Sorunların Nedenleri

    Aseksüel Sorunların Nedenleri

    Pek çok evlilikte cinselliğin büyüsü 2-3 yıl içinde azalmaya başlıyor. Bu azalma 5-10 yıl içinde pek çok evlilikte aseksüelliğe kadar gidiyor.Cinsel ilişkinin yılda 4-5 kereye düşmesi bazen de tamamen bitmesiyle kendini gösteren aseksüel evlilikler, her zaman boşanmayla sonuçlanmasa da beraberliği yaralayabiliyor. Cinsel Eğitim Tedavi Araştırma Derneği Üyesi ve Acıbadem Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Cem İncesu, sorularımızı yanıtladı…

    Evlilikte Aseksüelliğin Nedenleri Neler?

    Öyle çiftler var ki aralarında kavga yok, sorun yok, “Dünyaya ortak bakıyoruz, gezmekten keyif alıyoruz” diyorlar ama ikisinde de büyük bir boşluk var. Cinsellik yok ya da formalite icabı gidiyor. Türkiye‘de böyle çok çift var.

    Aseksüellik İçin Bir Kriter Var mı?

    Yılda 4-5 kerenin altında kalan cinsel ilişkiyi biz aseksüellik olarak kabul ediyoruz. Tabii hiç yaşanmayan cinselliğin oranı da az değil.

    Peki Evlilik İçinde Aseksüel Olan Çiftlerden Biri Seksi Dışarıda Yaşıyor mu?

    Bir kısmında olabiliyor. Genel olarak cinsel isteksizlik görülüyor bu çiftlerde. Bazen de adama soruyoruz, cinsel isteği olduğunu söylüyor. Nasıl var? Mastürbasyon yapıyor. İnternette porno izliyor ama eşiyle birlikte olmak istemiyor. Kadın için de aynı şey geçerli.

    Evlilikte Aseksüelliğin Görülme Sıklığı Biliniyor mu?

    İlişkilerde yüzde 15-20 gibi oranlar veriliyor evlilik ve uzun süreli ilişkilerdeki aseksüelliğin sıklığıyla ilgili. Burada da yılda birkaç kere ya da hiç olmayan cinsel ilişki kastediliyor. Türkiye’de bu oran daha yüksek olabilir.

    Neden?

    Türkiye’de aseksüel evlilik oranı kesinlikle az değil. Çünkü muhafazakar yapı, cinselliği ciddi şekilde etkiliyor. Büyük aile kavramı içinde sürekli bir arada, yakın olmanın da etkisi var. Sürekli başkalarının olduğu bir ortam içinde özgürce, duygusal olarak kendilerini ifade edemiyor çiftler.

    Bu, duygusal ve cinsel yaşamı sinsi sinsi örseliyor. Ayrıca Türkiye’de cinsel işlev bozukluklarının sayısı az değil. Cahillik, utanma, yardım isteyememe gibi etkenlerle cinsel isteksizlik kadınlarda çok yaygın.

    Boşanmalarda Ne Kadar Rolü Var?

    Aseksüel evlilikler illa ki boşanmaya gidecektir diye bir kaide yok. Türkiye’de yüz binlerce çift, aseksüel olarak yaşıyor ama boşanmayı akıllarına getirmiyor.

    Yani İlişkileri İyi Ama Cinsellik Yok, Nasıl Oluyor?

    Toplumda ‘cinsellik kötüyse mutlaka ilişki de kötüdür’ inanışı var. Hayır, bu yanlış. İlişki çok iyi olabilir. Çiftleri bir yıl izliyoruz, hiçbir sorun yok ilişkilerinde, her şey ideal ama cinsellik yok. Bazılarında da başlangıçta çok iyi giden cinsellik çiftler arasındaki çatışmalar, rollerin oturmaması gibi nedenlerle bozulmuş.

    Aslında hala cinsel istekleri olduğunu söylüyorlar. Duygusal ve düşünsel olarak çatışma yaşamasalar iyi bir cinsel hayatları olacağını belirtiyorlar. Ama öyle olamıyor çünkü o çatışma sürekli var.

    Aseksüel Çiftlerin Terapi Şansı Var mı?

    Aseksüel evliliklerdeki tedavi başarı oranıyla ilgili elimizde çok fazla rakam yok. Ama bu, terapi açısından baktığımızda uğraştığımız bir konudur. 4-6 ay süren bir terapiyle geri dönüşüm yaşanabilr. Bu süre bazen bir yıl sürebilir.

    Hangi Çiftler Daha Şanslı?

    Etkenlere bakıyoruz. Etkenleri ortadan kaldırarak sorun çözülüyor mu? Diyelim ki aseksüel evlilik bir cinsel işlev bozukluğuyla oluşmuş. Tedavi ederseniz sorun ortadan kalkıyor. Çatışma nedeniyle oluşmuşsa ilişki düzeldikçe aseksüel evlilik de ortadan kalkar.

    İnternet Haz Aracı Oldu!

    ”Günde beş saat kendini internetten ayıramayanlar var, internet haz ve doyum aracı oldu” diyen Doç. Dr. Cem İncesu, “Bu kişilere bağımlılık tedavisi yapıyorum. Çiftlerden biri internetin karşısına geçiyor ve eşi bundan şikayetçi. “Konuşmaya, birlikte uyumaya, seks yapmaya tercih ediyor interneti” diyor.

    Cinselliğin öğrenilen ve düşünülmesi gereken bir şey olduğunu vurgulayan Doç. Dr. İncesu, şunları söylüyor: “Özellikle Türkiye’de kadınların cinselliği keşfetmesi önlendi. Cinselliği keşfeden, yaşayan, haz alan kişinin cinselliği neden biter? Modern hayatın çalışma temposunun getirdiği bir şey, kendimize ve partnerimize ayıracak zaman ve enerjimiz yok.

    ABD’de yapılan bir araştırmaya göre, çiftler aslında günde birbirlerine sadece beş dakika ayırabiliyorlar. Seksi düşünmek için zaman bile kalmıyor.

  • Erkeğin cinsel ilişkiden kaçması

    Erkeğin cinsel ilişkiden kaçması

    Yatakta ‘başım ağrıyor’ cümlesinin sadece kadınların sığındığı bir bahane olduğu düşünülse de erkekler de çoğu zaman cinsellikten kaçıyor.Onların yataktan kaçma sebepleri ise çoğu zaman biz kadınlardan farklı oluyor.

    Erkeklerin her zaman cinselliğe hazır olduğu düşüncesi aslında onların sırtındaki ağır bir yük gibi. Çünkü erkekler de bazen cinsellikten soğuyabiliyor, cinsel ilgisi ya da isteği azalabiliyor. Bu sorun sadece partnerle ilgili olabilirken bazen de ruhsal ve fiziksel nedenlerden kaynaklanıyor. CETAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğiticisi, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Cinsel İşlev Bozuklukları Polikliniği’nde görev yapan Psikiyatri Uzmanı Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Erkeklerde cinsel isteksizlik aslında sanıldığından daha önemli bir sorun. Bu sorunları dört grupta toplayabiliriz. Birincisi herhangi bir neden yokken kişide cinsellikle ilgili isteğin kaybolması. İkincisi başka bir cinsel sorun olmasından dolayı cinselliğe yönelik ilgi ve isteğin zaman içinde kaybolması. Bunların içinde ilk sırada sertleşme bozukluğu, ikinci sırada da erken boşalma sorunu görülüyor. Üçüncü sıklıkta ise eşine ait cinsel bir sorun olması geliyor. Dördüncü grup başka bir hastalığa ya da kullanılan ilaçlara bağlı olarak ilgi ve isteğin kaybolması durumu oluyor” diyor.
    Uzun süre alkol ve madde kullanıma bağlı olarak da cinsel istek azalabiliyor.

    CİNSEL SORUNLAR
    Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Sertleşme sorunu yaşayan erkek için, cinsellik keyif veren bir şeyken ‘Acaba tekrar sertleşme olacak mı?’ gibi bir müsabaka haline gelebiliyor. O andan itibaren cinsellik kaygı vermeye başlıyor, çünkü her olumsuz deneme kişide ciddi sıkıntılara yol açıyor. Özellikle erkek cinselliğine önem veren, erkeğin temel kimliğini cinsellikle tanımlayan kültürlerde sertleşmeyle ilgili sorunlar olması gerektiğinden daha fazla ruhsal sıkıntılara neden oluyor. Bu da beraberinde cinsellikten kaçınmayı getiriyor. Her dört erkekten birinde görülen bir başka sorun da erken boşalma. Erkeklerde cinsellikten kaçınmanın önemli faktörlerinden biri de bu sorun oluyor. Çünkü zamanla cinsellikle ilgili algıların değişmesi özellikle kadın cinselliğinin öne çıkmasıyla, her iki tarafın da doyum alması önemli hale geldi. Erken boşalma ise bu duruma bir engel. Kişi bunu çok dert ederse cinsellikten kaçınma olabiliyor” diyor.

    Bir neden olmayabilir
    Eşiniz bir neden yokken cinsel ilişkiden kaçıyorsa bunun belirli bir nedeni olmayabiliyor. Bazı erkekler cinselliği normal şekilde yaşarken bir anda cinsel ilgilerini kaybedebiliyor. Kadınlarda daha fazla görülen bu durum sonradan ortaya çıkabileceği gibi cinselliğe aktif olarak başlanan ergenlik döneminden itibaren de görülebiliyor. Bu sorunun altında yatan sebepler arasında cinsellik konusunda katı kurallarla yetiştirilme, cinselliğin ahlak dışı olarak kabul edilmesi olabiliyor. Kişinin heteroseksüel ilişki yerine homoseksüel ilişkiye yönelmesi ve bunu yaşayamıyor olması da cinsel isteksizliğe yönlendirebiliyor.

    Cinsel mitler
    Yaşanılan toplumdaki cinsel tabular, mitler, cinsellikle ilgili inanışlar da erkeğin cinsel hayatını etkiliyor. ‘Cinselliği erkek başlatır, erkek cinselliği her zaman ister’ gibi inanışlar erkekte cinselliğe yönelik birtakım yükler getiriyor. Bu yükler bir süre sonra cinsellikten uzaklaşmasına neden olabiliyor. Erkekler cinselliğe her zaman hazırdır inancı cinselliğin başarı göstermesi gereken bir yarışma gibi tanımlanmasına neden oluyor.

    Hastalıklar
    Kalp damar, diyabet, psikiyatrik sorunlar gibi birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ilaçlar da cinsel istek kaybına neden olabiliyor. İlaç kullanımı dışında hormonal bozukluklar, yaralanmalar sonucu gelişen durumlar ve metabolizma hastalıkları da cinselliği etkiliyor. Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Kişinin yaşam zorlukları, ilişki sorunları ve psikiyatrik rahatsızlıklara bağlı ilgi, istek kaybı da olabiliyor. Ani bir kayıp, kişinin işlerinde yaşadığı maddi kayıplar, stresli durumlar, ilişkide yaşanan ciddi bir aldatılma, huzursuzluk da kişinin cinselliğe ilgisini etkiliyor. Psikiyatrik hastalıklar içinde ise depresyon başta olmak üzere doğrudan cinsel isteğin kaybına neden olabiliyor. Cinsel saldırıya maruz kalma, ağır ruhsal hastalıklarda da bu durum söz konusu” diyor.

    Partnerin sorunları
    Eğer birlikte olduğu kadın cinsel bir sorun yaşıyorsa erkekte bir süre sonra cinsel ilgisizlik görülebiliyor. Kadının cinsel isteksizliği, uyarılma sorunu, ağrılı cinsel ilişki, orgazm olamaması ya da vajinismus erkekte de cinsel isteksizliğe neden olabiliyor.

    İkili ilişkilerde yaşanan sorunlar
    Eşler arasında herhangi bir iletişim sorunu varsa bundan ilk etkilenecek nokta cinsellik oluyor. Cinsellik kendi içinde de bir iletişimdir. Eğer çiftlerin birbirlerinden beklentilerinde sorun olduysa, küsme gibi bir durum ortaya çıktıysa cinsellik bazen bu sorunu aşabilse de bazen de ilk etkilenen alan olabiliyor. Aldatma gibi bir sorun yaşanıldığında ise cinsellik kişinin karşı tarafla paylaşacakları açısından sıkıntı vermeye başlıyor. Çünkü kişi ihanete uğradığını düşündüğünde cinsel istek kaybı yaşayabiliyor.

    Ne yapılabilir?
    Dr. Ejder Akgün Yıldırım, “Her çiftin kendilerince geliştirmiş olduğu bir iletişim dilinin olması gerekiyor. Cinsel terapilerde çiftler arasındaki iletişimin yetersiz olduğunu görüyoruz. Cinsellikte iletişim yeterli değilse cinsel sorun da ortaya çıkıyor. Toplumdaki inanışlardan biri konuşmanın cinselliğin büyüsünü bozduğu yönündedir, oysa bu doğru bir düşünce değil. Cinsellikte iletişim tekniklerinde çiftlerin sevişme sırasında sözel ya da bedensel olarak mesaj verebileceklerini öğretiyoruz. Bu mesajın sağlıklı olduğunu belirtiyoruz. Çiftler cinsellik sırasında neden konuşmaz? Çünkü cinsellik alınganlığa açık bir alan, yanlış anlaşılmalar olabiliyor. Sorunlar reddedilme gibi anlaşılabiliyor. Cinsellikle ilgili konuşmak ayıp gelebiliyor” diyor.

    İletişim nasıl kurulabilir?
    Çiftler bazen kendini haklı göstermek istiyor. Tartışmanın da bazı kuralları oluyor. Her iki tarafın da belirli bir süre konuşma süresi olmalı. Kendi haklılığını değil, kendi yanlışını görmek üzerine konuşmak gerekiyor. Beş dakikalık bir konuşmada “Ben bu sorunda şu noktalardan dolayı doğru yapmamış olabilirim” demek, yani karşı tarafı suçlamayarak konuşmak gerekiyor.

    formsante