Etiket: cinsel isteksizlik

  • Vajinismus Nedir? Nedenleri, Belirtileri Nelerdir? Tedavi Yolları

    Vajinismus Nedir? Nedenleri, Belirtileri Nelerdir? Tedavi Yolları

    Vajinismus ne demek sorusuna verilebilecek onlarca değişik yanıt olmasına rağmen, en yakın tanımın, vajinismusun sadece kadınlarda görülen ve fiziksel bir engel ya da sorun olmamasına rağmen endişe, kaygı ve korku neticesinde kadının cinsel ilişkiye girememe problemi olarak adlandırılır. Vajinismus problemi yaşayan kadınların her biri bu problem için farklı şekillerde tepki verirken, genel anlamda bilinç altındaki kaygılar nedeniyle kadının vajşna bölgesinde kasılmalar oluşması ve bu nedenle ortaya çıkan kilitlenme sonunda kadınların cinsel ilişkiye giremedikleri görülmektedir Bazı kadınlar başarılı bir ön sevişme evresi geçirilmiş olsa bile, sıra cinsel birleşmeye geldiğinde aynı şekilde duyulan kaygı çerçevesinde vajina girişindeki kasların istemsiz kasılması neticesinde bacaklarını sıkıca kapatıp cinsel ilişkiye izin vermezken, bazı kadınlarda bu durum sadece penisin vajinaya gireceği anda ortaya çıkmaktadır. İstemsiz kasılmalara ağlama krizleri de eşlik ederken problemin devamlılığı sırasında süreç boşanmaya dahi gidebilmektedir.

    Vajinismus Nedir? Nedenleri, Belirtileri Nelerdir? Tedavi Yolları | 1

    Vajinismus Tedavisi

    Vajinismusun nedenlerine bakıldığında ortaya birçok farklı tip rahatsızlık çıkmasına rağmen, vajinismus aslında kesin tedavisi mümkün olabilen ve çoğu vakada oldukça kısa zamanda çözülebilen bir problemdir. Vajinismus tedavi yöntemleri için ilk yapılması gereken probleme sahip kadının ayrıntılı ve ilgili bir şekilde dinlenmesi ve eşinin de içinde olduğu birkaç terapi seansı yapılmasıdır. Sürecin tamamı oldukça basit ve rahatlıkla atlatılan bir süreç olmakla beraber kişinin korku, endişe ve kaygılarının çözümlenebilmesine yönelik bir tedavi süresi gerektirmektedir. Bu yönde yapılacak telkinler ve egzersizler çoğu zaman faydalı olurken, bazı hastalarda her sistemden birer tedavi yöntemi alınarak uygulanan kombin tedavi yöntemi de uygulanmaktadır. Tedavi süreci genel anlamda maksimum 14-21 gün süren 2-3 seansta atlatılabilirken, vajinismus tedavi ücreti her çiftin kolaylıkla karşılayabileceği tutarlar içermektedir.

    Vajinismus Kullanıcı Yorumları İçin Tıklayın !

    Kegel Egzersizleri : Vajinismus ve Tedavisi Tıklayın!

    Vajinismus Psikolojik Tedavisi Tıklayın !

    Vajinismus belirtileri nelerdir? Tıklayın !

    Vajinismus Neden Olur? Nasıl Tedavi Edilir? Tıklayın !

    Cinsel isteksizliğin nedenleri nelerdir? Tıklayın !

  • Cinsel isteksizliğin nedenleri nelerdir?

    Cinsel isteksizliğin nedenleri nelerdir?

    Kadınlarda cinsel isteksizliğin nedenleri nelerdir? Cinsel isteksizliğin temelinde ne gibi sorunlar vardır? Cinsel yaşamda mutluluğu yakalamak için neler yapılmalıdır?

    Cinsel isteksizliğin nedenleri nelerdir?

    Kadınlarda karşılaşılan cinsel isteksizliğin büyük çoğunluğu fiziksel olamayan psikolojik nedenlere bağlıdır. Cinsel isteksizlikle alakalı kadın yada erkeğin kendisini suçlaması bu durumu çözüme kavuşturmaz. Aksine sizin psikolojik nedenlerinizin çözüme kavuşmasını zorlaştırır. Cinsellik kişilerde sadece görev haline gelirse bu duruma gelişmesinin normal olduğu konusunda uzmanlar uyarıyor. Kadınların cinsel isteksizliği engelleyen en önemli nedenlerden biri olan bedenini tanımaması yada sevmemesidir. Mutlu bir cinsel hayat için öncelikle kendinize karşı sevgi duymanız gerekiyor.

    Cinsel isteksizliğin nedenleri nelerdir? | 2

    Cinsellikten Uzaklaştıran Fiziksel Nedenler

    Menopoz,

    Hamilelik

    Hormonel problemler,

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklar,

    Epilepsi hastalığı,

    Tansiyon,

    Diyabet,

    Nörolojik rahatsızlıklar,

    Alkol ve sigara bağımlılığı,

    Pelvis bozukluğu.

    Psikolojik Nedenler

    Cinselliğin yanlış aktarılmış olması,

    Depresyon,

    Partneriyle kavga,

    Nefret,

    Korku gibi durumlar olması,

    Geçimsizlik sorunudur.

    Kadınların cinselliğe neden olan faktörün fiziksel mi yok psikolojik mi olduğunu belirlemesi gerekir. En sık rastlanan sorun ise vajinimustur.

    Vajinimus cinsel ilişki sırasında vajinada kasılmalar meydana gelmesidir. Kadın için cinsel ilişki şiddetli ağrılara neden olan bir duruma dönüşebilir. Uzman jinekolog muayenesinden sonra psikologlar eşliğinde tedavi edilebilir. Nedeni ise büyük çoğunlukla çocukluk çağlarından itibaren cinselliğin yanlış anlatımıdır.

     

  • Cinsel isteksizlik : buz dağının görünen kısmı

    Cinsel isteksizlik : buz dağının görünen kısmı

    Öfkenin işaretleri olarak sinirden kıpkırmızı olmuş yüzleri, en yüksek perdeden gelen bağırışları, sertçe çarpılan kapıları görürüz. Ancak öfke çok başka işaretlerle de kendisini belli eder. İnsan öfkeli olduğunun farkına varmadığı ya da anlasa da kabul etmek istemediği zamanlarda içinde biriken öfke, uyuşukluğa ve sonrasında cinsel isteksizliğe dönüşür.

    Öfkemizi Neden İfade Edemeyiz ?

    Partnerimize kızgın olduğumuzda, bu kızgınlık sonucu uyuşuk ve melankolik bir ruh haline kapılır ve onunla seks yapmak istemeyiz. Öfkemizi görmezden gelmeyi yeğlememizin de 2 nedeni vardır.

    1-) İlk olarak bizi sinirlendiren olaylar biz daha onların farkına varmadan, son derece hareketli ve kaotik ortamlarda (kahvaltı sırasında, çocukları okula gönderme telaşında vs.) o kadar çabuk gerçekleşir ki öfkemizin nedenini tam olarak belirleyip onu ifade etmeyi başaramayız. Ok yayından çıkıp bizi yaralamıştır bir kere ancak okun zırhımızı tam olarak nasıl ve ne zaman deldiğini saptamak için gerekli verileri ve bağlamı zihnimizde yeniden oluşturamayız.

    2-) İkinci neden ise öfkemizin farkında olduğumuz zamanlarda bile onu ifade etmekten genellikle kaçınmamızdır. Bizi yaralamış olan şeyler gözümüze o kadar küçük, önemsiz ve saçma görünür ki onları dile getirdiğimizde karşımızdakinin bize gülmekten kendisini alamayacağını düşünürüz.

    Sessiz Savaşın Kaybedeni İlişki Olur

    Sakin geçen bir hafta boyunca bir taraf ötekinin attığı o küçük oklardan düzinelercesine hedef olur ve kendisi de bunlardan karşı tarafa düzinelerce atar, hem de ne oklara hedef olduğunun, ne de kendisinin ok fırlattığının farkına vararak. Bu yaraların izleri, çiftin arasına giren o belli belirsiz soğuklukta görülür; zaman içinde bu soğukluk çiftin seks yapma isteğini öldürür, çünkü seks keyifsiz olduğumuzda, özellikle de bunun farkında bile olmadığımızda karşımızdakine vermekten kolaylıkla vazgeçtiğimiz bir hediyedir. Bu durum sık sık daha da kötüleşip içinden çıkılmaz bir hal alır. Partnerini istemeden yaralamış olan taraf, seks yapma isteği reddedilerek cezalandırılır. Bu da reddedilen tarafın daha da üstü kapalı oklar atmasına neden olur. Oklara hedef olan taraf ise aldığı yaraların farkına varamaz, varlıklarını bile bilmediği bu yaraları tedavi etmek için de çaba harcamaz. Bir türlü kapanmayan bu yaralardan dolayı kendini geri çeker ve saldırır, ancak bunları neden yaptığını ne kendisi ne de partneri bilir.

    ”Bugün Havamda Değilim”

    Güvenilir bir iş arkadaşı, sevgi dolu bir dost ve topluma yararlı bir birey olarak görülen iyi niyetli ve mantıklı kişilerin arasında bile aşağıdaki gibi bir patlama yaşanır:

    CEM: Sen aslında benimle hiç sevişmek istemiyorsun, öyle değil mi?

    FUNDA: Hayır istiyorum tabii de, bugün havamda değilim.

    CEM: Hep aynı şeyi söylüyorsun.

    FUNDA: Hayır, söylemiyorum. Kendimi buna mecbur hissetmek istemiyorum sadece.

    CEM: Ben seni hiçbir şeye mecbur etmiyorum!

    FUNDA: Baksana şu haline. Tabii ki ediyorsun.

    CEM: Acaba frijit misin diye düşünüyorum bazen.

    FUNDA: Ben de senin iğrenç bir adam olduğunu düşünüyorum.

    CEM: Ben salonda yatacağım.

    FUNDA: Umurumda değil, nerede istiyorsan orada yat.

    Dünyanın her yerinde her an yüzlerce belki de binlerce bu tür konuşmalar yapılır. Zaman kaybına ve ruhsal sorunlara neden olan bu konuşmalar aslında son derece gereksizdir; çünkü birbirlerine şu an ne kadar hakaret ediyor gibi görünseler de her iki taraf da birbirini gerçekten sevip kibar olmayı bilen kişilerdir, ancak bunu yeniden anımsamaları için öfkelerinin nedenlerini saptamaları gerekir.

    Günümüzde, çiftlerin birbirlerine neden ok attıklarını ve ilişkilerin neden sona erdiğini bilecek kadar insan denen varlığı tanımış durumdayız. İlişkilerin sona ermesinin nedenleri, psikoloji kitaplarında duygusuz ve net bir dille açıklanmıştır. İstediğimiz bütün bilgiler o kitaplarda durur, ancak bir kurnazlık yapıp kriz anlarında bize bir türlü yardımcı olmaz. Böyle kriz anlarında önerilerini dinleyeceğimiz, nesnel gözlemcilere ve zihnimize iyi düşüncelerin yerleşmesini sağlayacak mantralara gereksinim duyarız. Bunu şüphesiz daha düzgün işleyen bir DÜNYA, çiftlerin birbirleriyle savaşlarına bir son vererek, onları sessiz bir odaya davet ederek yapacaktır. Dünyanın, en azından ülkemizin bu seviyeye gelmesi zaman alabilir. Siz bir şeyler yapmak isterseniz evlilik terapisi deneyimi bu ihtiyacınızı fazlasıyla karşılayacak, özleminizi duyduğunuz ilişki için size mentörlük edecektir.

    Sevgiyle Kalın

    Uzm.Psk.Dan.Eyüp SARI

    Cinsel Terapist & Çift Terapisti

  • Doğum sonrası cinsel isteksizlik

    Doğum sonrası cinsel isteksizlik

    Doğum yapan ve emzirmeye başlayan kadınların birçoğunda cinsel isteksizlik baş gösterebiliyor. Bunun sebebi de emzirme işleminin yüksek düzeyde prolaktin hormonu salgılamasıdır. Bu hormon, cinsel isteği azaltıcı özelliğe sahiptir. Yani doğum sonrası dönemde yüksek oranda salgılanan prolaktin, cinsellikte önemli rol sahibi olan estrojen ve androjen hormonları üzerinde baskı uygular. Bu durum da kadınların cinselliğe karşı bir soğukluk yaşamalarına yol açar.

    Bilhassa sorunlu bir emzirme dönemi geçiren, sütünün az olması konusunda sıkıntı yaşayan yeni anneler, bebeklerine yetemediklerini düşündükleri için mutsuz ve depresif olabiliyor. Bebeğini besleyemediğine inanan bu anneler, kendilerini yalnızca bebeği doyurabilmeye odaklar. Bu nedenle doğum sonrası, hormonal değişikliklerin yanı sıra bir de psikolojik değişimler yaşayan annelere cinsellik konusunda ısrarcı yaklaşılmaması gerekir.

    Cinsel isteksizlik süresi önemlidir
    Öncelikle kadınlarda görülen doğum sonrası cinsel isteksizliğin normal karşılandığı bilinmelidir. Fakat bu isteksizlik sürecinin uzaması bazı ciddi problemlere zemin hazırlayabiliyor. Bu konuda yapılan araştırmalar, kadınların yüzde 21’lik kısmının doğum sonrası cinsel anlamda tamamen isteksizlik yaşadığını, yüzde 20’lik kısmında ise ilk 3 ay boyunca cinsel isteklerinde azalma olduğunu göstermiştir.
    Hamilelik sonrası dış görünüş cinsellikten uzaklaştırabilir
    Hamilelik sürecinden geçen ve yeni doğum yapan kadınların, vücutlarının değiştiğini düşünmeleri cinselliği olumsuz yönde etkileyen diğer sebepler arasındadır. Çünkü hamilelik döneminde alınan kilolar ve vücudun bozulduğu düşüncesi kadınların psikolojisini bozabiliyor.

    Doğum sonrasındaki 6. haftadan sonra uygun egzersiz programı ve emzirmeyi takiben uzman tavsiyesi çerçevesinde uygulanabilecek diyetler yeni annelerin zayıflamasına yardımcı olabilir.

    Anneler, bebeklerinden başka bir şeyle ilgilenmek istemeyebilir
    Kadınların doğum sonrası yaşadığı cinsel isteksizliği başka farklı sebeplerin de tetikleyebildiği söylenebilir. Çünkü yeni bebek sahibi olan anneler, gününün büyük bir kısmını bebeğiyle geçirirler ve bebeğin ihtiyacı dışındaki her şeyden alakalarını keserler.

    Mevcut tüm enerjilerini bebekleri için harcadıklarından hem fiziksel hem de ruhsal olarak yorulabilirler. Bebeklerinden arta kalan zamanlarda yalnız kalmak ve dinlenmek isteyen anneler, bu nedenle cinsellikten uzak kalmak isteyebilirler.

    cinsel_isteksizlik
    Cinsel isteksizlik yaşayan kadınlara karşı sabırlı olunmalı
    Lohusa olarak adlandırılan doğum sonrası ilk 40 gün, anneler için bir iyileşme sürecidir. Kadınlar, fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak toparlanmaya çalıştıkları bu dönemde cinsel ilişkinin genellikle fiziksel olarak acı vereceğine inanır. Bu zaman diliminde erkekler eşlerine karşı sabırlı olmalı ve onları desteklemelidir.
    Yeni anneye destek olabilirsiniz
    Doğumdan sonraki süreçte eşlerin yanı sıra aile büyükleri de anlayışlı olmalıdır. Yeni anneleri mutsuz edecek olumsuz eleştirilerde bulunulmamalıdır. Ayrıca aile büyükleri, yeni oluşan aileye zaman tanımalı, annenin bebeğiyle olan ilişkisine çok fazla müdahale etmemeli ve ev içinde gereğinden fazla kalabalık oluşturmamalıdır.

    Yeni babalar bebeğin bakımına aktif şekilde destek olmalıdır. Eşinin desteğini hisseden yeni anneler böylece, ilişkilerinin eski haline geri dönüş yapabilir. Fakat tüm bu desteklere rağmen annenin olumsuz davranışları, duygularının süresi ve şiddeti artıyorsa bir uzman desteğine başvurulmalıdır.

    Kaynak: Milliyet.com.tr / Pembenar
  • Kadınları cinsellikten soğutan 10 neden

    Kadınları cinsellikten soğutan 10 neden

    Sekse ilginiz azalmaya başladıysa, cinsel isteksizlik yaşıyor ama bunu kendinize bile itiraf etmeye çekiniyorsanız, bunun bir sebebi olmalı!

    Yorgunum, hemen uyuyalım”, “Başım ağrıyor” gibi cümleleri sık kurmaya başladıysanız, ilişkiniz kopma noktasına gelmeden bunun altında yatan nedeni keşfetmeye ne dersiniz? Cinsel hayatınızda soğukluğa neden olabilecek sebeplerle yüzleşmeye hazırsanız, başlayalım!

    CİNSEL SORUNLAR 
    Uzm. Psk. Oya Çelik, “Kadında cinsel yanıt döngüsü istek, uyarılma, plato, orgazm ve çözülme olmak üzere beş evreden oluşur. İstek evresi cinselliği başlatan ve şekillendiren en önemli evre. Dolayısıyla isteğin azalması ya da tamamen ortadan kalkması durumu diğer evrelerde de bozulmayı beraberinde getirir” diyor ve ekliyor: “Vajinismus gibi ağrı bozukluklarında, cinsellik korku ve acı verici algılandığından cinsellikten kaçınma ve cinsel isteğin azalması söz konusu olabiliyor. Vajinismus hastalarının birçoğu duydukları ağrı ve korkular nedeniyle cinsellikten kaçınıyor.” Uzm. Klinik Psikolog Başkak ise konu ve çözüm hakkında şunları söylüyor: “Danışmanlık verdiğimiz çiftlerde kadınlar terapiye kadar cinselliğin olmadığı bir yaşama mecburmuş gibi durumu kabullenmiş oluyorlar. Seksi uzak durulması gereken bir dehşet anı gibi düşünmeleri de cinsel soğukluğa yol açıyor. Vajinismus hipnoterapi ile ortalama altı yedi seansta tamamen çözülebilmekte. Anorgazmi (orgazm olamama) da çok yaygın bir cinsel soğukluk sebebi. Birçok sebebe bağlı olmakla birlikte cinselliği, cinsel hazzı kendi bedeninde tanıyamamış ve cinsel hazza dair bir deneyimden yoksun kadınlar için cinsellik sadece başkası için katlanılması gereken anlamsız bir süreç. Çok yüksek bir orana sahip olan orgazm bozukluğu sorunu da hipnoterapi ile çok çabuk çözülebiliyor.”

    STRES 
    Stres ve depresyon tüm yaşamı olumsuz etkilediği gibi seks hayatında da sorunlara sebep olabiliyor. İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Uzm. Psk. Oya Çelik, “Ekonomik güçlükler, hastalık ve ölümler, yoğun iş yaşamının getirdiği olumsuzluklar gibi kişide sıkıntı ve üzüntü yaratan olaylar dönemsel olarak cinsel isteği azaltabiliyor. Örneğin; iş stresi yaşayan, ekonomik koşulları konusunda yoğun kaygı duyan bir bireyin dikkatini bedenine, cinselliğe ve partnerine yöneltmesi güç olabiliyor. Yaşamın üzücü olayları uzun süreli streslere, depresyon ve tükenmişlik gibi psikolojik sorunlara da sebep olabiliyor. Bu sorunlar da cinsel ilgiye etki edebiliyor. Böylesi durumlarda öncelikle içerisinde olunan sıkıntılı sürecin atlatılması için girişimlerde bulunulması gerekiyor” diyor.

    KULLANILAN İLAÇLAR 
    Böbrek üstü bezlerinin fazla ya da az çalışması, tiroid hormonlarının azlığı, depresyon, anksiyete bozuklukları gibi fiziksel ve psikiyatrik hastalıklar da cinsel isteği azaltabiliyor. Ayrıca bu hastalıklarda kullanılan ilaçlar da cinsel isteğin azalmasına neden olabiliyor. Uzm. Klinik Psikolog-Hipnoterapist Mehmet Başkak, “Bütün ilaçlar faydalarının yanı sıra yan etkiler de içeriyor. Özellikle bünyeyi duyarsızlaştırmaya, uyuşturmaya dayalı ilaçlar kullanıldığında cinsel hayatta ciddi sorunlar yaşanabiliyor. Hekimler ile ilaçların yan etkilerini konuşmak, bu ilaçların yan etkilerini öğrenmek ve gerektiğinde değiştirilmesini sağlamak gerekebilir” diyor. Uzm. Psk. Oya Çelik ise cinsel isteğin azalmasına neden olan etkenin bir hastalık ya da ilaç olması durumunda cinsel istek bozukluğu tanısı konulmadığını, öncelikle var olan hastalığın tedavisinin tamamlanması ya da ilacın değiştirilmesi gerektiğini, daha sonra ihtiyaç duyulursa cinsel terapinin uygulandığını söylüyor.

    PARTNERIN CİNSEL SORUNLARI 
    Partnerin erken boşalma, sertleşme zorluğu, cinsel isteksizlik, boşalma güçlükleri gibi sorunlar yaşaması bir süre sonra sizin de uyarılma ve tatmin konularında sorunlar yaşamanıza sebep olabiliyor. Uzm. Psk. Oya Çelik, “Partnerinde cinsel işlev bozukluğu olan kadınlardan sıklıkla ‘Başlangıçta çok hevesli ve istekliydim ancak sorun tekrarladıkça benim de isteğim azaldı, artık ben de çok yaklaşmıyorum. Sonunda aynı şey olacaksa cinsellik olsa ne olur, olmasa ne olur’ gibi söylemler duyabiliyoruz. Eşlerden birindeki cinsel sorun sıklıkla diğer kişide de cinsel sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor” diyor. Uzm. Klinik Psikolog Başkak “Erkeklerdeki sertleşememe, erken boşalma gibi cinsel sorunlar, kadınlardaki beklentiyi karşılayamadığından bir süre sonra cinsel ilişkiye karşı yorgunluk, bıkkınlık, sıkılma şeklinde etkiler oluşturabiliyor ya da yarım kalan cinselliğin olumsuzluğu bilinçaltı düzeyde ilişkiye karşı soğukluk geliştirmelerine sebep olabiliyor” diyor.

    KISA SÜRELİ ÖN SEVİŞME 
    Partnerin sonuç odaklı ve empatiden yoksun davranması, ön sevişmenin her seferinde hızlıca geçilmesi de kadınlarda zamanla cinsel soğukluk yaratabiliyor. Ön sevişme kadını da, erkeği de ruhsal ve fiziksel olarak cinsel birleşmeye hazırlaması açısından önemli. Doyurucu bir cinsellik için de aceleye getirilmemesi şart.

    VÜCUDUNU BEĞENMEME 
    “Doğumdan sonra aldığım kiloları veremedim”, “Emzirme döneminden sonra göğüslerim sarktı” gibi düşüncelerle kendinizi beğenmez hale gelmeniz, ardından da “Artık beni çekici bulmuyor” düşüncesine kapılmanız cinsel hayatınızı olumsuz etkiliyor olabilir. Uzm. Psk. Çelik, kadınların bedenleri ile ilişkilerinin genellikle erkeklere oranla daha zayıf ve olumsuz olduğunu ve bunda popüler kültürün etkisinin de büyük olduğunu söylüyor. “Özellikle medyadan yansıtılan ideal kadın vücut ölçüleri ve yapısı, kadınların sıklıkla kendilerini televizyonda gördükleri kadınlarla kıyaslamalarına ve beğenmemelerine neden oluyor. Bunun bir sonucu olarak kendini beğenmeyen, çekici olmadığını, cazibesini yitirdiğini düşünen kadın kendisini cinselliğe ve partnere rahat bir şekilde bırakamaz. Kendi bedeninden haz almayan bireyin partner ile ilişkiden haz alması güç ve bu cinsel ilgi ve isteği azaltıyor. Kendisi ve bedeninden hoşnut olan, kendisini seven, sayan ve güvenen kişi, kendisini cinselliğe daha rahat bırakacak ve karşısındakine de bu olumlu duygularla yönelecek. Kısacası bireyin kendisini nasıl bulduğu, kendisi ile ilgili ne hissettiği cinsel yaklaşımını da belirleyecek” diyor.

    GEBELİK KORKUSU 
    Uzm. Psk. Oya Çelik: “Bilinçli ya da bilinçdışı bir şekilde gebe kalmayı istememek cinsellikten kaçınmayı getiriyo r. Kadın anneliğin getireceği sorumluluklara hazır olmama, doğumdan korku, çocuğun getireceği ilişki dinamiklerindeki değişime yönelik endişe gibi çok çeşitli nedenlerle gebe kalmak istemediğinde cinsel ilişkiden kaçınma için isteğini de ketleyebiliyor. Bu durum özellikle eşin çocuk isteyip kendisinin istemediği durumda daha belirgin bir ruhsal çatışmaya neden oluyor. Böylesi durumlarda bu endişelerin ortaya çıkarılıp çözümlenmesi cinsel isteğin tekrar oluşması için yeterli olacak.”

    İLİŞKİ SORUNLARI
    “Kadınların cinsel isteği erkeklere göre daha kırılgandır” diyen Uzm. Psk. Oya Çelik, ilişkinin genel gidişinin cinselliği de etkilediğini söylüyor. Yani eğer eşinize kızgınsanız, kırgınsanız ya da ilişkinizdeki güç dengesinden memnun değilseniz, bu durum cinsel hayatınızı da etkiliyor olabilir.

    UYKUSUZLUK VE YORGUNLUK 
    Uykusuzluk ve yorgunluk sadece konsantrasyonu olumsuz etkilemekle kalmıyor. Uzm. Klinik Psikolog- Hipnoterapist Mehmet Başkak, yoğun çalışma temposunun, eve taşınan işlerin, gece hayatı ile ortaya çıkan yorgunluğun vücut direncini düşürdüğünü ve bundan cinselliğin de etkilendiğini söylüyor.

    BAKIMSIZ ERKEK 
    Zaman geçtikçe ilk buluşmadaki özeni ilişkilerde bulmak zorlaşıyor. Sizin ilişkinizde de durum bu şekilde mi? Eşinizin dişlerini fırçalama alışkanlığı olmaması, özel bölge temizliğine özen göstermemesi, tütün, alkol, ter kokması sizi cinsel ilişkiden uzaklaştırıyor olabilir. Böyle bir durumda yapmanız gereken şey, kırıcı olmadan konuyu gündeme getirmek.

    Formsanté 2016 – Haziran sayısı
    Burçin Öztınaz

  • Kadınlar cinsel isteksizlik

    Kadınlar cinsel isteksizlik

    Kadınlar cinsel isteksizlik … Cinsellikten uzaklaşma ve isteksizliğin birçok nedene bağlı olduğunu ifade eden Dr. Üney, “Bazen bu duruma fiziksel sorunlar neden olurken, bazen de psikolojik sorunlar neden olmaktadır.Cinsellikten soğuma esasında isteksizlik olarak ortaya çıkmaktadır. Cinsel problemlerle psikoterapistlere başvurmanın en sık nedenidir. Hatta cinsel problemlerin yarısı bu konuyla ilgilidir. Ülkemizde bu konu bir tabu olarak karşımızdadır. Bunun en sık nedeni cinsellik hakkında bilgi eksikliği veya yanlış bilgilenmedir.” dedi. En çok yanlış bilgi; erkekler her zaman isteklidir ve kadınların cinsel isteğinin olması ayıp olmasıdır. diyen Üney kadınların erkeklere göre cinsellikten daha fazla soğumuş durumda olduklarını kaydetti.

    Kadınlar cinsel isteksizlik

    Amerika’da yapılan bir araştırmada erkeklerin yüzde 15’i kadınların ise yüzde 32’si cinsellikten soğumuş durumdalar. Bizim ülkemizde de benzer ve belki de kadınlar açısından durum daha vahimdir. Cinsellikten soğumanın bedensel nedenleri şeker hastalığı, kalp hastalığı, tansiyonproblemleri gibi yaşam boyu süren hastalıklar, kanserler, menopoz, kullanılan ilaçlar ve hormonsal sorunlardır.

    Cinsellik yaşam boyudur ve isteksizliğin tedavi süreci vardır.

    Kadınlarda cinsellikten soğumanın nedenleri:

    1. Cinsel konuda bilgi yetersizliği

    2. Cinsel konularda istekli gözükürse, bunun başka anlamlar çekilmesi kaygısı

    3. Aldatılma

    4. Ön sevişme süresinin kısalığı

    5. Kendi bedeniyle ilgili beğenilme kaygısı

    6. Orgazm olamama

    7. Depresyon

    8. Evlilikte uyumsuzluk

    9. Hamile kalma korkusu

    10. Yeterince duygusallık yaşayamama

    11. Erkeğin kadın cinselliği konusunda bilgisizliği

    12. Cinsel istekleri konusunda kendi ifade edememesi,

    13. Cinselliğin başlatılmasını erkekten bekleme,

    14. Olumsuz yaşanan ilk deneyim,

    15. Menopoz

    16. Mastürbasyon yapmama

    17. Vajinusmus (Birleşememe)

    18. Hamilelikte cinsellik konusunda yanlış bilgiler

    19. Emzirme,

    20. Sözel şiddet

    21. Fiziksel şiddet,

    22. Suçluluk duyguları,

    23. Cinsellikte eşe itaat algısı,

    24. Cinsel taciz ve tecavüzler.

    Kaynak: Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney – Posta.com.tr

  • Evlilikteki cinsel sorunlar

    Evlilikteki cinsel sorunlar

    Bir kadın bir erkek… Bir ömür boyu, aynı yastıkta zor iş… Ekonomik kaygılar, monotonluk, çoluk çocuk derken, bir bakmışsın hayatınızın aşkı bir yabancıya dönüşmüş. Cinsellikse çoktan bir lüks olmuş. Oysa sizi bir arada tutan en önemli bağ “seks”. Cinsel hayatınıza gereken özeni göstermek daha mutlu bir aile hayatını da beraberinde getiriyor.

    Ten uyumsuzluğu
    Araştırma sonuçları bize her bedenin bir kimyası olduğunu gösteriyor. Ve kadın ile erkeğin vücut sıvılarının, ter dahil, birbirleriyle uyumlu olması gerekiyor. Ten uyumunda sorun olmayan çiftler, birbirlerini arzular, gün içinde özler ve “cinsel aşk” diye tanımladığımız tutkulu duyguyu yaşarlar. Eğer çiftler arasında cinsel aşk varsa en sorunlu evliliği bile kurtarmak mümkün olabiliyor. Ama bakıyorsunuz evlilikte çok büyük sorunlar yok ama cinsel aşk da yok, yani ten uyumları sıfır, o zaman evliliği kurtarmak ne yazık ki imkansız oluyor.
    Çiftlerin Seks Hayatında Vücut Saatlerinin Uyumsuzluğu: Erkeklerin büyük çoğunluğunun sabah saatlerinde seksi seçtiklerini biliyoruz. Erkeğin sabahları erekte olarak uyanmış olması bunun en etkin sebeplerinden biri. Kadınlarsa daha romantik olduklarından ötürü akşam saatlerinde eşleriyle sevişmeyi arzu ediyor. Kadın danışanların şikayetleri genelde şöyle oluyor: “Eşim sabahları benimle sevişmek istiyor. Onun için hava hoş tabii. Duşunu alıp çıkacak. Oysa ben banyoya gireceğim, saçımı kurutucağım, ardından kahvaltı hazırlayacağım, çocukları okula göndereceğim ve sonunda ben de işe gideceğim. Oysa akşam el ayak çekildikten sonra seks yapmak benim için çok daha zahmetsiz ve duygu dolu.” Erkeğin mantığıyla kadının duygusallığının çatıştığı nokta burası oluyor genelde. Yirmi küsur yıllık terapi deneyimimde yalnızca bir ya da iki kadın sabahları sevişmek istediğini söylemiştir.

    Çiftlerden birinin cinsel isteksizliği
    On çiftten ikisinde görülen cinsel isteksizlik, elbetteki çiftlerin cinsel yaşamını oldukça olumsuz etkiliyor. Kimi zaman kadın, kimi zamansa erkekte görülen cinsel isteksizliğin birden fazla sebebi olabiliyor. Takıntılı kişiliklerde cinsel isteksizliğe daha fazla rastlıyoruz. Eşinin ağız kokusu, diş yapısı, bedenindeki kusurlar, göbekli olması, fazla tüylü olması, vücuttaki bir leke ya da biçimsizlik cinsel isteksizliği tetikleyen nedenlerin başında geliyor. Ayrıca kadınların en büyük şikayetlerinden biri, eşlerinin vücut temizliklerine dikkat etmemesi. Kesilmemiş, içi kirli tırnaklar, ter kokusu, fırçalanmamış dişler ve ağız kokusu kadınlarda isteksizlik yaratabiliyor. Kadınların Cinsel Cezaya Başvurmaları: Kadınlar öfkelendikleri zaman bu öfkelerini biriktirme özelliğine sahiptir. Kadının detaycı ve analizci bir beyne sahip olması ve geçmişte yaşanan olayları, söylenen sözleri ve davranışları unutmaması, evlilikte sıkıntı yaratan sebeplerin başında geliyor. Kadının eşini değiştirmek istemesi ve erkek değişmedikçe öfkelenmesi de etkin nedenlerden biri. Kadın özellikle de Türk kadını eşini cezalandırmak için cinsel yasağa başvuruyor. Hele ki eşinin libidosu yani cinsel enerjisi yüksekse, kadın eşini cinsellikten uzak tutarak cezalandırdığını düşünüyor ama hiç kuşkusuz bu, doğru bir yol değil. Çiftler arasında zamanla cinsel soğukluk oluşabiliyor ve aldatmaya kadar giden daha büyük sorunlar oluşabiliyor.

    Kadınlarda vajinismus
    Bu, kadının cinsel ilişki sırasında vajinasındaki kasların kasılıp eşinin girişine izin vermemesidir. Çoğunlukla korkudan, özellikle de ilk gece korkusundan oluşan bir rahatsızlıktır. Genç kızlarımızın cinsel tabularla baskılanması, cinselliğin ayıp günah olarak gösterilmesi, bekaret sendromu ve cinselliğin zevk almak değil de acı çekmek olarak yüklenmesi vajinismusun nedenlerinin başında geliyor. Yıllarca evli olup da eşiyle cinsel ilişkiye giremeyen pek çok kadınımızın olması, çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Psikoterapi ve gerekiyorsa ilaç tedavisiyle başarılı sonuçlar alınabiliyor.

    Erkeklerde erken boşalma
    Eğer fiziksel bir sorundan kaynaklanmıyorsa, erken boşalmanın sebeplerinde de yine psikolojik baskıyı görüyoruz. Toplumun ve ailenin damat adayından, eşini mutlu etme beklentisi ve baskısı, mutlaka “İlk gecede kızlık zarını bozacaksın” yüklemeleri, zaten heyecan içinde olan erkeğin sinir sisteminde yıpranma yarattığından, “ya başaramazsam kaygısı” yüksek olur ve erken boşalma gerçekleşir. Bir kez erken boşalan erkek, yine başarısız olacağım kaygısını oldukça yoğun yaşar ve eşiyle cinsellikten adeta kaçar. Erkekliğinin onuruna yediremediği için de bunu kimseye söylemez ve doktora gitmez. Tıpkı vajinimusta olduğu gibi evli olup da senelerce eşine dokunmayan, ayrı yataklarda yatan erkekler vardır. Günümüz tıp dünyasında tedavisi çok basit olan erken boşalmayla ilgili yine psikoterapi ve ilaç işbirliğine başvuruyoruz.

    Birinci adım sorunların üzerini örtmek değil çözmeye karar vermek
    Eşler arasında sorunların olması, özellikle de evlilikteki cinsel yaşantıda sorun yaşanması dünyanın sonu değildir. Ten uyumsuzluğu haricinde tüm cinsel sıkıntıların çözümü vardır. Yeter ki çiftler bu sorunlarına sahip çıksın. Burada birkaç altın öğüt verebiliriz:
    Sorundan kaçmayın, üzerini örtmeyin ve çözümü ertelemeyin. Unutmayın ki üzerini örttüğünüz ve çözümünü ertelediğiniz sorunlarınız kısa bir süre sonra size iki veya üç katı sıkıntıyla geri dönecektir.
    Eşinizle birlikte yaşadığınız sorununuzdan dolayı, sadece eşinizi suçlamayın. Tüm suçu eşinize yükler ve çözümü ondan beklerseniz, haksızlık etmiş olursunuz ve çözüme de ulaşamazsınız. Karşı tarafı suçlama davranışınızdan vazgeçin.
    Sorununuza sahip çıkın. Unutmayın ki evlilik ve cinsellik iki kişiliktir. Her ikiniz de bu sorundan sorumlusunuz, suçlu değil.
    Birlikte çözüm üretmeye çaba gösterin. Eğer çözümsüz kalıyorsanız bir uzmana ya da evlilik terapistine başvurun. Yardım almaktan çekinmeyin.

    Birbirinizi suçlamayı değil, konuşmayı seçin
    Kavga ve suçlama da bir iletişim yoludur, çiftler birbirlerine duygu ve düşüncelerini bu şekilde de iletebilirler. Ancak bu yol, yıkıcı ve evliliği zedeleyici, sevgiyi örseleyici bir yoldur. Sağlıklı iletişim için;
    Birbirinizi dinleyin, karşı tarafın sözünü kesmeyin. • Birbirinizle empati kurun, eşinizin yerine geçip onu anlamaya çalışın.
    Birbirinizden beklentilerinizi gözden geçirin ve ne kadar gerçekçi olup olmadığını değerlendirin.
    Eşinize karşı önyargılarınızı törpüleyin.
    İletişimin sadece konuşmak değil dinlemek olduğu gerçeğine gözden kaçırmayın.
    Eşinizle tartışmalarınız olacaktır ama asla aşağılayıcı, kırıcı konuşmayın, küfürleri lugatınızdan çıkarın.

    Kadınlar duygularının, erkekler iç güdülerinin doyurulmasından yana
    Cinsellik en temel içgüdümüz ancak bu içgüdünün duygularla süslenmesi gerekiyor. Erkekler eşlerinin işveli cilveli olmamasından, soğuk olmasından şikayet eder en çok. Kadınlarsa eşlerinin kendilerine duygusal yaklaşmadığından yakınır ve bu yüzden soğuk davrandıklarını söyler. Kadın danışanlarımın biri şöyle demişti: “Eşim normal zamanda benimle ilgilenmez. Gün içinde aramaz. Eve gelince ne yaptın bugün, diye sormaz. Ama ben mutfaktayken gelir arkamdan sarılır. İşte o an kendimi çok kötü hissederim. Sadece şimdi mi aklına geliyorum diye itelerim çoğu zaman.” Bu anlamda kadınlar haklı. Erkekler cinselliği sadece içgüdü yani hayvansı yanlarıyla yaşamasalar da duygularını işin içine katsalar, cinsel hayatları daha keyifli olacak ve eşleri soğuk kadın olmaktan çıkacak. Tabii burada kişilik yapıları da etkin rol oynuyor. Evlenmeden önce o kadın çok sıcakkanlı ve istekliydi de, evlenince mi öyle oldu? Çiftler birbirlerinin kişilik yapılarını da iyi değerlendirmeliler.

    Tutukusuzluk ve monotonluk cinsel hayatı öldürür
    Evliliklerde %70 gibi önemli bir oranı kaplıyor cinsel hayat. Çiftlerin birbirine tutkularının bitmesi ve monotonluk cinsel hayatın iki güçlü katili. Çiftler cinsel hayatlarını renklendirmek için neler yapmalı?
    Tutkularınızı öldürmeyin. Tutku kendiliğinden yaşamaz, onu beslemeli ve özen göstermelisiniz. Birlikteliğinize özel zamanlar ayırmalısınız.
    Cinselliği sadece yatak odanıza hapsetmeyin. Evinizin her köşesi cinselliğe açıktır. Monotonluk cinsel hayatınızın en büyük düşmanıdır.
    Birbirinizle cinselliği konuşmaktan utanmayın. Hoşunuza giden ve gitmeyenleri eşinize söyleyerek onu yönlendirin. Kimse kimsenin beynini okuyamaz!
    Eşinize gücenebilir hatta kırılabilirsiniz ama yatağa asla küsmeyin. Eşinizi cinsel yasakla cezalandırmayın.
    Anne baba rollerinizi bir kenara bırakıp eşinizle baş başa hafta sonu tatilleri yapın.
    Renkli bir cinsel yaşam için yaratıcılık gerekir. Bu konuda hayal gücünüzü harekete geçirin.
    Her şeyi karşı taraftan beklemeyin, siz de planlar yapın. Özellikle kadınlar cinselliği başlatmaya utanır. Bu önyargınızdan vazgeçin.

  • Sık rastlanan cinsel sorunlar

    Sık rastlanan cinsel sorunlar

    Bir kadın bir erkek… Bir ömür boyu, aynı yastıkta zor iş… Ekonomik kaygılar, monotonluk, çoluk çocuk derken, bir bakmışsın hayatınızın aşkı bir yabancıya dönüşmüş. Cinsellikse çoktan bir lüks olmuş. Oysa sizi bir arada tutan en önemli bağ “seks”. Cinsel hayatınıza gereken özeni göstermek daha mutlu bir aile hayatını da beraberinde getiriyor.

    Ten uyumsuzluğu
    Araştırma sonuçları bize her bedenin bir kimyası olduğunu gösteriyor. Ve kadın ile erkeğin vücut sıvılarının, ter dahil, birbirleriyle uyumlu olması gerekiyor. Ten uyumunda sorun olmayan çiftler, birbirlerini arzular, gün içinde özler ve “cinsel aşk” diye tanımladığımız tutkulu duyguyu yaşarlar. Eğer çiftler arasında cinsel aşk varsa en sorunlu evliliği bile kurtarmak mümkün olabiliyor. Ama bakıyorsunuz evlilikte çok büyük sorunlar yok ama cinsel aşk da yok, yani ten uyumları sıfır, o zaman evliliği kurtarmak ne yazık ki imkansız oluyor.

    Çiftlerin Seks Hayatında Vücut Saatlerinin Uyumsuzluğu: Erkeklerin büyük çoğunluğunun sabah saatlerinde seksi seçtiklerini biliyoruz. Erkeğin sabahları erekte olarak uyanmış olması bunun en etkin sebeplerinden biri. Kadınlarsa daha romantik olduklarından ötürü akşam saatlerinde eşleriyle sevişmeyi arzu ediyor. Kadın danışanların şikayetleri genelde şöyle oluyor: “Eşim sabahları benimle sevişmek istiyor. Onun için hava hoş tabii. Duşunu alıp çıkacak. Oysa ben banyoya gireceğim, saçımı kurutucağım, ardından kahvaltı hazırlayacağım, çocukları okula göndereceğim ve sonunda ben de işe gideceğim. Oysa akşam el ayak çekildikten sonra seks yapmak benim için çok daha zahmetsiz ve duygu dolu.” Erkeğin mantığıyla kadının duygusallığının çatıştığı nokta burası oluyor genelde. Yirmi küsur yıllık terapi deneyimimde yalnızca bir ya da iki kadın sabahları sevişmek istediğini söylemiştir.

    Çiftlerden birinin cinsel isteksizliği
    On çiftten ikisinde görülen cinsel isteksizlik, elbetteki çiftlerin cinsel yaşamını oldukça olumsuz etkiliyor. Kimi zaman kadın, kimi zamansa erkekte görülen cinsel isteksizliğin birden fazla sebebi olabiliyor. Takıntılı kişiliklerde cinsel isteksizliğe daha fazla rastlıyoruz. Eşinin ağız kokusu, diş yapısı, bedenindeki kusurlar, göbekli olması, fazla tüylü olması, vücuttaki bir leke ya da biçimsizlik cinsel isteksizliği tetikleyen nedenlerin başında geliyor. Ayrıca kadınların en büyük şikayetlerinden biri, eşlerinin vücut temizliklerine dikkat etmemesi. Kesilmemiş, içi kirli tırnaklar, ter kokusu, fırçalanmamış dişler ve ağız kokusu kadınlarda isteksizlik yaratabiliyor. Kadınların Cinsel Cezaya Başvurmaları: Kadınlar öfkelendikleri zaman bu öfkelerini biriktirme özelliğine sahiptir. Kadının detaycı ve analizci bir beyne sahip olması ve geçmişte yaşanan olayları, söylenen sözleri ve davranışları unutmaması, evlilikte sıkıntı yaratan sebeplerin başında geliyor. Kadının eşini değiştirmek istemesi ve erkek değişmedikçe öfkelenmesi de etkin nedenlerden biri. Kadın özellikle de Türk kadını eşini cezalandırmak için cinsel yasağa başvuruyor. Hele ki eşinin libidosu yani cinsel enerjisi yüksekse, kadın eşini cinsellikten uzak tutarak cezalandırdığını düşünüyor ama hiç kuşkusuz bu, doğru bir yol değil. Çiftler arasında zamanla cinsel soğukluk oluşabiliyor ve aldatmaya kadar giden daha büyük sorunlar oluşabiliyor.

    Kadınlarda vajinismus
    Bu, kadının cinsel ilişki sırasında vajinasındaki kasların kasılıp eşinin girişine izin vermemesidir. Çoğunlukla korkudan, özellikle de ilk gece korkusundan oluşan bir rahatsızlıktır. Genç kızlarımızın cinsel tabularla baskılanması, cinselliğin ayıp günah olarak gösterilmesi, bekaret sendromu ve cinselliğin zevk almak değil de acı çekmek olarak yüklenmesi vajinismusun nedenlerinin başında geliyor. Yıllarca evli olup da eşiyle cinsel ilişkiye giremeyen pek çok kadınımızın olması, çok ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Psikoterapi ve gerekiyorsa ilaç tedavisiyle başarılı sonuçlar alınabiliyor.

    Erkeklerde erken boşalma
    Eğer fiziksel bir sorundan kaynaklanmıyorsa, erken boşalmanın sebeplerinde de yine psikolojik baskıyı görüyoruz. Toplumun ve ailenin damat adayından, eşini mutlu etme beklentisi ve baskısı, mutlaka “İlk gecede kızlık zarını bozacaksın” yüklemeleri, zaten heyecan içinde olan erkeğin sinir sisteminde yıpranma yarattığından, “ya başaramazsam kaygısı” yüksek olur ve erken boşalma gerçekleşir. Bir kez erken boşalan erkek, yine başarısız olacağım kaygısını oldukça yoğun yaşar ve eşiyle cinsellikten adeta kaçar. Erkekliğinin onuruna yediremediği için de bunu kimseye söylemez ve doktora gitmez. Tıpkı vajinimusta olduğu gibi evli olup da senelerce eşine dokunmayan, ayrı yataklarda yatan erkekler vardır. Günümüz tıp dünyasında tedavisi çok basit olan erken boşalmayla ilgili yine psikoterapi ve ilaç işbirliğine başvuruyoruz.

    Birinci adım sorunların üzerini örtmek değil çözmeye karar vermek
    Eşler arasında sorunların olması, özellikle de evlilikteki cinsel yaşantıda sorun yaşanması dünyanın sonu değildir. Ten uyumsuzluğu haricinde tüm cinsel sıkıntıların çözümü vardır. Yeter ki çiftler bu sorunlarına sahip çıksın. Burada birkaç altın öğüt verebiliriz:
    Sorundan kaçmayın, üzerini örtmeyin ve çözümü ertelemeyin. Unutmayın ki üzerini örttüğünüz ve çözümünü ertelediğiniz sorunlarınız kısa bir süre sonra size iki veya üç katı sıkıntıyla geri dönecektir.
    Eşinizle birlikte yaşadığınız sorununuzdan dolayı, sadece eşinizi suçlamayın. Tüm suçu eşinize yükler ve çözümü ondan beklerseniz, haksızlık etmiş olursunuz ve çözüme de ulaşamazsınız. Karşı tarafı suçlama davranışınızdan vazgeçin.
    Sorununuza sahip çıkın. Unutmayın ki evlilik ve cinsellik iki kişiliktir. Her ikiniz de bu sorundan sorumlusunuz, suçlu değil.
    Birlikte çözüm üretmeye çaba gösterin. Eğer çözümsüz kalıyorsanız bir uzmana ya da evlilik terapistine başvurun. Yardım almaktan çekinmeyin.

    Birbirinizi suçlamayı değil, konuşmayı seçin
    Kavga ve suçlama da bir iletişim yoludur, çiftler birbirlerine duygu ve düşüncelerini bu şekilde de iletebilirler. Ancak bu yol, yıkıcı ve evliliği zedeleyici, sevgiyi örseleyici bir yoldur. Sağlıklı iletişim için;
    Birbirinizi dinleyin, karşı tarafın sözünü kesmeyin. • Birbirinizle empati kurun, eşinizin yerine geçip onu anlamaya çalışın.
    Birbirinizden beklentilerinizi gözden geçirin ve ne kadar gerçekçi olup olmadığını değerlendirin.
    Eşinize karşı önyargılarınızı törpüleyin.
    İletişimin sadece konuşmak değil dinlemek olduğu gerçeğine gözden kaçırmayın.
    Eşinizle tartışmalarınız olacaktır ama asla aşağılayıcı, kırıcı konuşmayın, küfürleri lugatınızdan çıkarın.

    Kadınlar duygularının, erkekler iç güdülerinin doyurulmasından yana
    Cinsellik en temel içgüdümüz ancak bu içgüdünün duygularla süslenmesi gerekiyor. Erkekler eşlerinin işveli cilveli olmamasından, soğuk olmasından şikayet eder en çok. Kadınlarsa eşlerinin kendilerine duygusal yaklaşmadığından yakınır ve bu yüzden soğuk davrandıklarını söyler. Kadın danışanlarımın biri şöyle demişti: “Eşim normal zamanda benimle ilgilenmez. Gün içinde aramaz. Eve gelince ne yaptın bugün, diye sormaz. Ama ben mutfaktayken gelir arkamdan sarılır. İşte o an kendimi çok kötü hissederim. Sadece şimdi mi aklına geliyorum diye itelerim çoğu zaman.” Bu anlamda kadınlar haklı. Erkekler cinselliği sadece içgüdü yani hayvansı yanlarıyla yaşamasalar da duygularını işin içine katsalar, cinsel hayatları daha keyifli olacak ve eşleri soğuk kadın olmaktan çıkacak. Tabii burada kişilik yapıları da etkin rol oynuyor. Evlenmeden önce o kadın çok sıcakkanlı ve istekliydi de, evlenince mi öyle oldu? Çiftler birbirlerinin kişilik yapılarını da iyi değerlendirmeliler.

    Tutukusuzluk ve monotonluk cinsel hayatı öldürür
    Evliliklerde %70 gibi önemli bir oranı kaplıyor cinsel hayat. Çiftlerin birbirine tutkularının bitmesi ve monotonluk cinsel hayatın iki güçlü katili. Çiftler cinsel hayatlarını renklendirmek için neler yapmalı?
    Tutkularınızı öldürmeyin. Tutku kendiliğinden yaşamaz, onu beslemeli ve özen göstermelisiniz. Birlikteliğinize özel zamanlar ayırmalısınız.
    Cinselliği sadece yatak odanıza hapsetmeyin. Evinizin her köşesi cinselliğe açıktır. Monotonluk cinsel hayatınızın en büyük düşmanıdır.
    Birbirinizle cinselliği konuşmaktan utanmayın. Hoşunuza giden ve gitmeyenleri eşinize söyleyerek onu yönlendirin. Kimse kimsenin beynini okuyamaz!
    Eşinize gücenebilir hatta kırılabilirsiniz ama yatağa asla küsmeyin. Eşinizi cinsel yasakla cezalandırmayın.
    Anne baba rollerinizi bir kenara bırakıp eşinizle baş başa hafta sonu tatilleri yapın.
    Renkli bir cinsel yaşam için yaratıcılık gerekir. Bu konuda hayal gücünüzü harekete geçirin.
    Her şeyi karşı taraftan beklemeyin, siz de planlar yapın. Özellikle kadınlar cinselliği başlatmaya utanır. Bu önyargınızdan vazgeçin.

  • Yataktaki Düşman

    Yataktaki Düşman

    The Guardian’ın haberine göre İngiltere’de yaşayanlar 2000 yılına oranla yüzde 20 daha az seks yapıyor.

    16-44 yaş arası nüfusun bir ayda seks yapma sayısı ortalama 6.3’ten 5’e kadar geriledi.

    Uzmanlar bu gerilemenin olası sebeplerini şöyle sıralıyor:

    * İlk sebep depresyon. Çiftlerin en çok şikayet ettiği konu bu.

    * Tablet bilgisayarlar, telefonlar, bilgisayarlar yatak odasında çiftin arasına sınırlar koyuyor, motivasyonu kaçırıyor.

    * İşsiz insanlar seks yapmak istemiyor. İki durum arasında inkar edilemez ve güçlü bir bağ var.

  • Cinsel Soğukluğun Nedenleri Nelerdir?

    Cinsel Soğukluğun Nedenleri Nelerdir?

    Cinsel isteksizlik, kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Cinsel isteksizlik kadınların ortalama %33’ünde görülür. Oranlar yaşa bağlı olarak artmaktadır.

    Cinsel Soğukluğun Nedenleri Nelerdir?
    1- Fiziksel Faktörler:Yaşlanma ve menopoz, cinsellikten uzun süre uzak kalmak, kullanılan bazı ilaçlar, alkolizm, böbrek, karaciğer ve kalp yetmezliği, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıklar, multipl skleroz, Parkinson gibi nörolojik problemler, ameliyatla rahmin alınması, hormonal dengesizlikler, doğumdan sonraki lohusalık ve emzirme dönemleri, cinsel organlarının yapı ve fonksiyonlarının bilinmemesi, rahim ağzı enfeksiyonları, vajinal mantar, trikomonas gibi vajen enfeksiyonları, vajen akıntıları, yaşa bağlı hormonal yetersizlikten kaynaklanan kuruluk, ameliyat sonrası meydana gelmiş yapışıklıklar gibi cinsel hayatı etkileyecek jinekolojik rahatsızlıklar, ilişkide ağrı hissetmedir.
    2- Psikolojik Faktörler: Vaginismus, aşırı stres, eşler arasındaki geçimsizlikler ve çatışmalar, homoseksüellik, evlilikle ilgili problemler, beden şekli ile ilgili kaygılar, bıkkınlık, cinsel travmalar, tecavüz, ailede birinin ölümü, çocuk doğumu, taşınma gibi önemli yaşam olayları, ilişkiye gerekli özenin gösterilmemesi, cinsel ilişki ile bazı olumsuz anıların yerleşmesi, cinsel ilişkide bulunmanın bir suç veya günah olarak algılanması, anksiyete ve depresyondur.

    Nedenleri toparlayacak olursak, bir kısmı erkeklerin sebep olduğu, bir kısmı kadınların kendilerinden gelen ve bir kısmı da çevre ile ilgili nedenlerdir. Kadınların yaklaşık %1’de gerçekten fiziksel bir problem vardır.Geri kalan %99’luk kesimin problemi tamamen psikolojiktir.

    Tedavi
    Tedavi, neden olan faktörün ortaya konmasından sonra mümkündür. Tedavinin amacı eşler arasında bir uyum oluşturulması ve aralarındaki bozulan iletişimin yeniden düzenlenmesidir. Eğer eşlerden birinde belirgin düzeyde cinsel istek azlığı varsa istek düzeyini arttırmaya çalışmak gerekir. Bazen de eşlerden birinde aşırı isteklilik ve talepler varsa dengeyi sağlamak açısından bu istek ve talepleri azaltmak gerekebilir. Bu nedenle tedaviye “çift” olarak hastalar kabul edilmelidir. Herhangi bir organik hastalık saptanamamışsa isteksizliğin nedeni psikolojiktir. Bu durumda çiftlerin birlikte psikiyatrik yardım alması gerekmektedir:

    Cinsel Terapi
    Aile Terapisi,
    Bedensel egzersizler,
    Cinsel egzersizler,
    Cinsel hayatta kısa ayrılıklardan sonra bir araya gelme, eğitim amaçlı erotik videolar seyretme, kıyafet değişikliği, tavırlardaki bir değişiklik, mekan değişikliği gibi küçük değişiklikler ve fanteziler yapılması vb. cinsel yaşama yeniliklerin kazandırılması,
    İlaç tedavisi: Testosteron hormonu, viagra, antidepresan ilaçlar, feromonlar ve Opti-S’xtiva yani kadınlar için yulaftan yapılma viagra benzeri bitkisel afrodizyaklar.
    Cinsel İsteksizlik Hakkında Bilinmeyenler

    Yapılan araştırma sonuçlarına göre seks; stres, yorgunluk ve baş ağrısıyla savaşır ve bu sayede bünyeyi de rahatlatır.
    Bazı kadınların kendiliğinden cinselliğe ilgileri yoktur fakat eşlerinin yaklaşımına fizyolojik bile olsa yanıt verir, uyarılır ve orgazm olurlar.
    Kadınlarda aşk cinsel isteği artıran bir etkendir.
    – Cinsel isteksizlik kadının kısır olması demek değildir. Çünkü kadınlar hiç cinsel birleşme yapmadan da gebe kalabilirler.
    – Genel olarak bütün kadınlar yeterli bedensel ve ruhsal uyarmalarla hazırlandıkları takdirde cinsel birleşmeden zevk alabilirler.
    – Kadınların büyük çoğunluğu cinsel isteksizliklerinin gerçek nedenini kocalarının beceriksizliğinde ararlar. Oysa, çoğu kez durumdan erkek kadar, hatta ondan daha fazla, kadın sorumludur.
    – Cinsel isteksizlik genellikle çiftler arasındaki sorunları yansıtır.