Etiket: cinsel ilişki

  • Vajinismus olduğunuzu nasıl anlarsınız?

    Vajinismus olduğunuzu nasıl anlarsınız?

    Vajinismus vajinal giriş denemeleri sırasında vajen kaslarının istemsiz bir şekilde kasılarak cinsel ilişkiye izin vermemesi olarak tanımlanır. Vajinismus toplum tarafından ilk gece korkusu, cinsel ilişkiye girememe olarak da isimlendirilir.

    Vajinismus sorunu yaşayan çiftlerin bir kısmı öncelikle neye uğradıklarına şaşırırlar. Daha önce başlarına böyle bir şeyin geleceğini hiç düşünmemişlerdir. Diğer bir kısmının ise daha önceden ilk gece korkuları vardır. Hatta evlenme tarihi yaklaştıkça korkularda buna paralel olarak artar. Çiftler neden böyle bir sorun yaşadıklarına bir türlü anlayamazlar. Diğer bir gurup çift ise ilk başta vajinismus sorunu yaşadıklarını kabullenmekte zorluk çekerler. Diğer bazı çiftlerde eşlerden her biri bir diğerini suçlayabilir.

    Cinsel ilişkiye girememe(vajinismus) sorunu yaşayan kişi derinden bir üzüntü duyar. Ve ilk başlarda sık sık ağlarlar. Vajinismus sorunu yaşayan tek çift olduklarını düşünürler. Her cinsel ilişki denemesinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından kendilerine olan güvenleri sarsılır. Hatta bu problemi hiçbir zaman çözemeyeceklerine bile inanmaya başlarlar.

    Oysaki vajinismus cinsel terapiye mükemmel cevap verir. Cinsel ilişkiye girememe deneyimli bir cinsel terapist rehberliğinde kesinlikle çözülebilen bir cinsel sorundur.

    Siz vajinismus sorunu mu yaşıyorsunuz? Bunu anlayabilmek için aşağıdaki tipik belirtileri gözden geçirerek vajinimus olup olmadığınıza kendiniz karar verebilirsiniz

    vajinismus_belirtileri

    Cinsel ilişkinin hiç gerçekleşmemesi ya da ağrılı veya acılı olması.

    Cinsel ilişkiye girmekten korkma kaçınma ve ilişkiye girememe.

    O an geldiğinde vücudun tümünde ya da kalçalar ve bacaklarda kasılmaların olması.

    Sıklıkla bacakların kapatılması ve kendini geri çekme.

    Vajinismusun en temel belirtisi o an geldiğinde kişinin panik atak benzeri bir durum yaşamasıdır. Yani kişi eşini iter kasılır. Endişe korku kaygı duyar. Bilinç açık olsa da kontrolünü yitirir. Kontrol bilinç dışının eline geçer. Sanki kişi bilinç dışı tarafından negatif bir hipnoz transı haline getirilir. ( Keçe. 2008)

    O an geldiğinde korku, titreme, terleme, bunaltı veya bayılacakmış hissi yaşama.

    Cinsel ilişkide ağrı acı olacağı beklentisi.

    Cinsel ilişkinin ya hiç gerçekleşmemesi ya da kısmen (penis başı ya da penisin yarısının girişi) gerçekleşmesi.

    Her denemede aynı şeyle karşılaşma duvara çarpma ve girişin gerçekleşmemesi.

    O an geldiğinde vajinada ağrı acı hissetme.

    Başarısız cinsel ilişki denemelerinden sonra ağlama krizlerinin olması.

    Diğer bazı kişilerde cinsel ilişki gerçekleşse bile ilişkinin ağrılı ve acılı gerçekleşmesi.

    Kişinin cinsel ilişkiye girmeyi başarmayı çok istemesine rağmen bilemedikleri bir şekilde bir erteleme ve kaçınma davranışı ve tutumu göstermeleri.

    Bu sıkıntıları yaşayıp yaşamadığınızı gözlemleyerek vajinismus(cinsel ilişkiye girememe) sorunu yaşayıp yaşamadığınıza kendiniz karar verebilirsiniz. Çünkü ne yaşadığınızı en iyi siz bilebilirsiniz.

    Diğer taraftan yukarıdaki tipik belirtilerin hepsinin birden olması gerekmez. Örneğin vajinismus surunu yaşayan bazı danışanlarımın bayılma hissi ve korkusu yaşamalarına rağmen diğer bazılarında bu belirti hiç görülmez. Bazılarında o an geldiğinde titreme olurken bazılarında bu belirti hiç yoktur. Bazıları açık açık ağrı acı olacağından korkarken bazılarında bu korku yoktur ve sade o an geldiğinde kötü şeyler olacağından korkarlar.

    Eğer siz cinsel ilişkiye giremiyorsanız ya da kısmen cinsel ilişki gerçekleşiyorsa ya da cinsel ilişki ağrılı ve acılı oluyorsa ve o an geldiğinde bu belirtileri yaşadığınızı deneyimliyorsanız vajinismus (cinsel ilişkiye girememe) sorunu yaşıyorsunuz demektir. Bu sorunu yaşayan çiftlerin bazıları zamanla çözüleceğine inanıp zamanın akışına kendini bırakırlar. Bazı vajinismus kocaları bu sorunun eşlerin kafasında halledebilecekleri bir sorun olarak görüp eşlerinin kendi kafalarında bu sorunu zamanla kendi kendilerine çözeceklerine inanırlar.

    Diğer bazı grup çift her başarısız denemeden sonra artık yavaş yavaş deneme motivasyonlarını kaybederler. Yavaş yavaş denemelerin arası açılır deneme sayısı düşer ve zamanla hiç denememeye ve bu sorunu konuşmamaya başlarlar. Diğer bir grup çift ise paniğe kapılıp ne yapacağını şaşırır, acele ve hızlı tedavi arayışına girerler. Oysa bu yaklaşımların hiç birisi verimli ve doğru değildir. Yapılması gereken sakin olup biraz araştırıp bilgilenmek ve ardından yukarıdaki belirtilerin kendilerinde olup olmadığını ayırt etmeye fark etmeye çalışmalarıdır. Eğer vajinismus sorunu yaşadıklarını düşünüyorlarsa hiç vakit kaybetmeden bir çift olarak deneyimli bir cinsel terapiste başvurmalıdırlar. Çünkü vajinismus zamanla kendi kendine çözülmez. Ve kişide görülen kasılma ve kaçınmalar onun elinde değildir ve kesinlikle kontrolü dışındadır. Diğer taraftan vajinismus bütün kadın cinsel fonksiyon bozuklukları içerisinde cinsel terapiyle en mükemmel şekilde çözülebilen bir problemdir.

    O an geldiğinde kişinin kendini kasması kaçınması bacaklarını kapatması eşini elleri ile itmesi ve bir korku hali yaşaması kişinin kesinlikle kontrolü dışındadır. Bu nedenle çift birbirini suçlamamalıdır. Bir çift olarak birbirlerini destekleyerek bir cinsel terapist eşliğinde sorunun çözümü konusunda ilerlemek için ileriye yönelik adım atma konusunda karar birliğine varmalıdırlar.

    Vajinismus bir erteleme ve kaçınma rahatsızlığıdır. Çifti bugün olmaz yarın, bu hafta olmaz öbür hafta, bu ay olmaz öbür ay olur mantığı ile zaman kaybettirerek bir kısır döngünün içine sokar. Ne yazık ki bu geçen süre çiftin evlilik ilişkilerinin aleyhine işler. Zamanla cinsel ilişkiye girememe sorununa evlilik sorunları da eklenir. Çiftin yükü giderek ağırlaşır.

    Aynı zamanda vajinismus kişide özgüven sorununa neden olur. Özgüven kaybı hem kişinin zamanla bu problem hiç çözülmeyecekmiş gibi düşünmesine hem de evlilik problemlerine zemin hazırlar ve ilişkiyi yavaş yavaş olumsuz yönde etkilemeye başlar. Vajinismus çifti inanılmaz derecede üzen ve hırpalayan bir problemdir. İyi haber şu ki vajinismus çözümsüz değildir. Vajinismus cinsel terapi ile mükemmel bir şekilde çözülebilir bir problemdir.

    Acaba benim de iyi bir yaşantım olacak mı, bu sorunu çözebilecek miyiz? Diğer çiftler gibi keyifli bir cinsellik yaşayabilecek miyiz? diye kendinize soruyorsanız kesinlikle özlediğiniz bu yaşantıya kavuşacaksınız. Bunun için yapmanız gereken deneyimli bir cinsel terapiste başvurup onun rehberliğinde ilerlemenizdir.

    Biz Sentez Vajinismus Terapi Merkezi olarak çiftlerimize vajinismustan korkmamalarını mutlaka bir çözümün olduğunu bilmelerini ve terapi süreci boyunca bir çift olarak hareket etmelerini ve birbirlerini desteklemenin ne kadar önemli olduğunu bilmelerini tercih ve tavsiye ederiz.

    Kaynaklar:

    1- Keçe. Cem “Vajinismusun üstesinden gelmek “ütopyagrafik, 2008

    2-Kaplan.H.S., The New Sex Therapy, New York :Buruner/ Mazel,1974.

    3-Gillan. P.”Sex Therapy For Single people” Psycbology today.

    Shu.Güldane KAVGACI
    Aile ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist

     

    Psk. Dan. Güldane KAVGACI tarafından yazılmıştır.

  • Yatakta seksi sözcükler…

    Yatakta seksi sözcükler…

    Eğer yatakta seksi sözcükler söylemek size göre değilse ve bu fikirden bile nefret ediyorsanız tabi ki hayır deme hakkına sahipsiniz.

    Fakat bu fikirden hemen vazgeçmeden önce bir deneyin.

    Birçok seksüel aktivite gibi bunu yapmayı öğrendiğinizde ve iyi olduğunuzu gördüğünüzde partnerinizi mutlu edebilirsiniz. Bu hareket size keyif verici ve hoş gelebilir.

    Bunu bir düşünün

    Onun kulağına birkaç kelime fısıldıyorsunuz ve o hızlı hızlı soluk alıp vermeye başlıyor. Konuşmaya devam ediyorsunuz ve o daha fazla tahrik oluyor. Sonunda sizi gerçekten istiyor ama siz “Henüz değil” diyorsunuz. Sizi daha fazla isteyene kadar konuşmaya devam edin.

    Ne demek istediğimi gördünüz mü? Bu öğrenmekten hoşlanacağınız bir şey. Eğer erkeğinizin sizinle tutkulu bir şekilde konuşmasını istiyorsanız ve o bunu bilmiyorsa ona bazı temel kuralları öğretin. Eğer yanlış yaparsa ona bunu söylemeyin ve kendini kötü hissetmesine neden olmayın.

    Neyi seviyor neyi sevmiyorsunuz paylaşın!

    Yetişkin olduğumuz için bu konu hakkında da yetişkin gibi konuşmak istiyoruz. Bu işin kuralı budur. İkiniz içinde neyin tahrik edici olduğunu bulmanız gerekiyor.

    Normal kelimelerden daha kaba kelimeler de hoşunuza gidiyor olabilir ya da tam tersi bazı kelimeleri partneriniz ağzından duymak size hiç hoş gelmeyebilir. Bunu onunla paylaşın aynı şekilde onun da paylaşmasını sağlayın. Seksi bulduğunuz sözleri de birbirinizle paylaşın. Ona bunu söylemekten çekinmeyin.

    Kelimelerin gücü

    Bazı çiftler kendi kelimelerini kendileri yaratmışlardır. Böylece başka insanların içinde de bunu konuşabilirler. Kalabalık bir ortamda ya da çocuklarının yanında bu cümleyi söylemek seksi bir yoldur.

    “Evet sana tam olarak bana ne yapmanı istediğimi anlatayım. İlk olarak beni tutkulu bir şekilde öpmeni istiyorum. Daha sonra elini karnıma koymanı ve daha sonra da pantolonumdan içeri sokmanı istiyorum.” Ne istediğiniz hakkında konuşmanız iyi bir başlangıçtır. Bunu yaptığınızda onun ne yapacağı konusunda ona yardımcı olmuş olursunuz. Bu konuşmayı daha da açık bir şekilde yapabilirsiniz. Bu onu mutlu edecektir.

    Bu konuşmanın en mükemmel tekniği onun yaptıklarından ipucu çıkartıp nasıl hissettiğinizi ona açıklamaktır. “Çok yorgunum” ya da “Bu çok güzel!” dediğinizde bunun sizi ne kadar bitkin ya da mutlu hissettirdiğini fark ettiniz mi? Aynı şey seks için de geçerlidir. Heyecanlı olduğunuzu belirtmeniz daha da heyecanlanmanıza neden olacaktır.

    Aynı zamanda bu tekniği partneriniz sizden uzaktayken, telefonda da kullanabilirsiniz. Telefonda seksi bir şekilde konuşun ve sanki yatak odasındaymışsınız gibi davranın. Ona fantazilerinizi anlatın. Bazı fanteziler hiçbir zaman uygulanmaz o yüzden telefon bunun için iyi bir araçtır. Tutkulu konuşmanın bir diğer avantajı da yaratıcı fikirlerin ve seçeneklerin ortaya çıkmasıdır.

  • Hamilelikte cinsel ilişkinin sakıncalı olduğu durumlar

    Hamilelikte cinsel ilişkinin sakıncalı olduğu durumlar

    Hamilelikte cinsel ilişkiye doktora danışılarak devam edilebilir. Ancak bazı durumlarda hamilelikte cinsel ilişki sakıncalıdır.

    Hamilelikte cinsel ilişkinin sakıncalı olduğu durumlar:

    Düşük tehlikesi varsa

    Erken doğum tehlikesi varsa

    Partnerin cinsel ilişkiyle bulaşan hastalığı varsa

    Genital siğil veya HPV lezyonları söz konusuysa

    Sebebi açıklanamayan vajinal kanama söz konusuysa

    Gebelik kesesinin erkek açıldığı ve suyun erken geldiği durumlarda

    Plasenta previa varsa

    Çoğul gebeliklerde son 3 ayda

    Tekil gebeliklerde son 1 ay cinsel ilişki sakıncalıdır.

  • Yatak odasında mutluluk sırları

    Yatak odasında mutluluk sırları

    Partnerinizle birlikte olduğunuzda haz duyduğunuz, orgazm olduğunuz geçmiş sevişmeleriniz aklınıza geliyorsa ilişkinizi gözden geçirmeniz gerekiyor. Çünkü mutlu bir cinsel ilişki, çiftlerin birbiriyle kurduğu güzel diyaloglarla sağlanıyor.

    İpek gecelikler, saten çarşaflar, cinsel gücü artırıcı ilaçlar, kremler, jeller… Bu liste uzayıp gidiyor. Son dönemde çiftlerin cinsel yaşamlarını hareketlendirmek, daha fazla doyuma ulaşmak, seksten zevk ve haz almak için tercih ettiği ürünler günden güne artıyor. Oysa uzmanlar tüm bunların yerine bir bakış, bir tatlı söz ya da partnerinin içini gıcıklayan bir dokunuşun yeterli olabileceğini söylüyor. Gerçekten de öyle mi? Sorun monotonlaşan cinsel hayat mı, yoksa aslında hiç olmayan ve çoğu zaman jimnastik egzersizinden bir farkı kalmayan tatsız sevişmeler mi? Çiftlerin yatak odası performanslarını ve cinsel ilişkilerini hazzın doruklarına ulaşılmış eski günlere döndürmenin yollarını Psikiyatr-Psikoterapist Dr. Kenan Eren ile görüştük.

    ÇİFTLER NEDEN İLİŞKİNİN BELLİ BİR DÖNEMİNDE CİNSELLİĞİN RUTİNLEŞTİĞİNDEN ŞİKAYET EDİYOR?
    Bu soruyu farklı şekillere çevirmek mümkün… Yıllar geçtikçe ilişki haz almaktan çok bir jimnastik egzersizine mi dönüşüyor? 10-15 yıllık çiftlerde de doyum veren birliktelikler olur mu? Tabii ki bunların hepsi olabilir ama öncesinde şunu konuşmak gerekiyor: “Cinselliğin tam doyum veren bir dozda yaşanabilmesi için kültürel etmenler ele alınmalı!” Çünkü bu coğrafyada yaşayan çocuklar, özellikle de kız çocukları ne yazık ki cinsellikle ilgili çok katı mesajlarla yetiştiriliyor. Dolayısıyla cinsellik eylemi kişi için cesaret ister hale geliyor. Bu nedenle bir çiftin doyum veren, yıllara yayılabilecek bir cinsel birliktelik yaşaması için ilk yapılması gereken, onlar için cinselliğin nasıl kodlandığı ve bunların çözülmesi… Bu yalnızca cinsel hayatta değil, her alanda sorunlara yol açabiliyor. Yatak odasındaki perdenin, çarşafın değişmesi kuşkusuz önemli ama ilişkiyi kurtarmaya yetmiyor.

    romantik_yatak_odasi_cinsel_iliskiler

    NEDİR BU YERLEŞİK KODLAR?
    Örneğin, ülkemizde birçok kadın seviştiğinde kirlendiğini düşünüyor. O halde kadın sevişmeye nasıl yanaşabilir? Çıplaklık onu rahatsız ediyor. Çocukluğundan beri oranı kapat, buranı ört telkinleriyle büyütülüyor. Bu gerçekleri yok saymak imkansız! Konunun temelinde katı mesajlar içeren örf, adet ve gelenekler yer alıyor. Bu kaskatı tutum, kısıtlama ve sınırlama yaratıyor. Seviştikçe kirlendiğini düşünen kadın, bir süre sonra bu eylemi zaruri yani üremek ve kocasının tatminine yönelik bir görev olarak görüyor. Dolayısıyla cinselliğe dair tüm mottoların yeniden oluşturulması gerekiyor. Örneğin zevk! Cinsellikten elde edilen haz Tanrı’nın biz insanlara en büyük hediyesi. Kadınların bunu içselleştirmesi önem taşıyor.

    Cinsellikle ilgili ne kadar mit, yanlış inanış varsa bunları tek tek ortaya koymak gerekiyor. Çiftlerin bunu açıkça anlatması, paylaşması önemli. Cinsel terapide ilk etapta bunlar konuşuluyor. Böylece sorun daha rahat ele alınıp, sağlıklı ilerleme sağlanabiliyor. Bir çift düşünün… Erkek eve geldiğinde kadına dokunmaktan, öpmekten kaçınıyor. Hepsi böyle değil elbette ama büyük çoğunluğu bu şekilde. Yatak odanızın daha renkli olmasını istiyorsanız ilk yapmanız gereken şey, şefkat cimriliğinden vazgeçmek…

    NELER YAPILABİLİR BU KONUDA?
    Şefkat cimriliğinin sevgi bonkörlüğüne dönüşmesi büyük önem taşıyor. Şefkat yoksa şehvetin gelmesi imkansızlaşıyor. Cimrilik hali bonkörlükle yer değiştirirse, şehvete giden yolun kapısı da aralanmış oluyor. Eve girdiğinizde, ne kadar yorgun olursa olsun partnerinizden göreceğiniz güzel bir gülümseme, saçınıza dokunma, kulağınıza bir şeyler fısıldama çok sağlıklı hatta sizi uçuran cinsel birlikteliklerin adımını atmaya yardımcı olabiliyor. Duygusal solfejinizin iyi olması gerekiyor. Yani hem sizin hem de partnerinizin bedenini iyi tanımalı, ona temastan kaçınmamalısınız. İnsan ruhundan anlayarak, partnerinizin hayatında cinselliği nereye koyduğunu, yaşama bakışını, alınganlığını bilmeniz gerekiyor.

    SADECE DÜRTÜLERİNİZ HAREKETE GEÇTİĞİNDE DEĞİL, ONA HER ZAMAN İLGİLİVE SEVGİ DOLU YAKLAŞIN DEMEK İSTİYORSUNUZ!
    Danışanlarımdan edindiğim bilgiler ve gözlemlerimle anlatmak gerekirse, kadınlar “hissetmek istiyorum” diyor. Haz ve mutluluk için penis-vajina birleşmesinden daha öte bir şey gerekiyor. Sadece bir dokunma, bakış dahi cinsel anlamda kadının ıslanmasını, erkeğin ereksiyonunu sağlayabiliyor. Ama ne yazık ki bunu yapanların sayısı bir hayli az. Terapilerde kadınlar sürekli partnerinin ona kadınlığını yani alt metinde insan olduğunu hissettiremediğinden şikayet ediyor. Durum erkek için de değişmiyor. Bu da ilişkilerde farklı bir noktaya ulaşmaya neden oluyor: “Partnerinize kendini kral, kraliçe gibi hissettirin.” Ancak buradaki en önemli nokta, bileşenlerin yatak odası dışında hazırlanması… Bu rollerin dönüşümlü uygulanması hazzın yüksek doza dönüşümüne yardımcı oluyor. Ben bu yaklaşımın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Cinsel işlev bozukluğu ile cinsel terapistlere başvuran çiftlerin birçoğu yalnızca birbirilerini insan yerine koyduklarında sorunlarının büyük çoğunluğu çözülebiliyor. O nedenle kadınla erkeğin birbirine hitapları, sözel dokunmaları, duyumsal okşamaları cinselliğin daha kaliteli olacağına işaret ediyor. Düşünün bir kere, günlük yaşamda partnerine dokunmaktan rahatsız olan biri yatakta bunu nasıl içten yapabilir ki? Kadınlar böyle durumları “İğreti oluyorum, rahatsızlık duyuyorum” sözleriyle açıklıyor. Ve en acısı da bunlar kendilerini cinsel obje olarak görmelerine yol açıyor. Bu düşüncelerle yaşanan cinsellik sevişmek değil, egzersiz halini alıyor. Oysa çiftlerin birbirlerine yazacakları erotik notlar, gün içinde ofise gönderilen hediyeler, yapılan küçük sürprizler yaşanacak olağanüstü ve renkli ilişkiye yardımcı oluyor.

    Tebdilimekanda rahatlık var! 
    Cinsel hayatını renklendirmek isteyen çiftlerin zaman zaman küçük kaçamaklar yapması gerekebiliyor. Evlerinden uzaklaşmak için tatilleri beklemeden, belki sadece bir hafta sonu şehirlerindeki bir otelde baş başa vakit geçirmeleri de onların ilişkilerini doyasıya yaşamalarına yardımcı olabiliyor. Çünkü bazen çocuklar veya komşular duyacak endişesiyle hem kadın hem de erkek ilişki sırasında kendini kısıtlayabiliyor. Bu da hazzın sekteye uğramasına neden oluyor.

    BUNUN İLİŞKİ TÜRÜYLE İLGİSİ VAR MI? EVLİLİK, BİRLİKTELİK GİBİ!
    Hayır çünkü bu medeni durumdan çok kişiyle ilişkili. Bir partner her gün yepyeni bir solukla gelen, sürekli yenilenen, güncellenen bir figürse karşı taraf için heyecan kaynağı oluşturuyor. Tanıştıkları ilk günden beri aynı olan, ilişkinin üzerine hiçbir şey ekleyemeyen kişiler içinse durum tam tersi! Yemekteki çeşitlilik ile cinsellik birbirine çok benziyor. Eğer yemek işini hep ayaküstü, fast food ile geçiştirirseniz cinselliğe de böyle bakarsınız. Bir de içeceklerden masa örtüsüne, mumlardan baharatlara dek her şeyin düşünüldüğü, lezzet moleküllerinin havalarda uçuştuğu sofrada yenen yemeği düşünün! Bu, bir büfede yenen yemekle aynı tadı verebilir mi? Fakat ayırt edilmesi gereken bir başka konu daha var. Burada bahsettiğimiz şehvet dolu, hardcore, hızlı ve insana haz veren birliktelikler değil. Onlar daha çok çiftin fantezi dünyasını ilgilendiriyor. Oysa bizim bahsettiğimiz her seferinde ayaküstü, hazdan yoksun, mekanikleşmiş sevişmeler… Bu tür bir cinsel hayatın üzerine, kadınların yüzyıllar ötesinden gelen katı mesajlarını da eklersek kendilerini kötü, değersiz ve aşağılanmış hissetmelerine şaşırmamak gerekiyor. Kadın partneri hakkında “Beni sadece penisin gireceği vajinadan ibaret görüyor” diye düşünürse ilişki bir daha toparlanamıyor.

    BU NOKTADA DA CİNSEL İLİŞKİLERE TAKVİYE ÜRÜNLER DAHİL OLUYOR DİYEBİLİR MİYİZ?Kremler, erkeğin ereksiyonunu artırıcı haplar, vakumlar, bitkisel takviyeler gibi ürünler kullanılmaya başlıyor. Bazen kadınların kostümler, saten çarşaflar, mum ve tütsü gibi desteklerden yardım aldığı oluyor ama bunlar cinsel hayata çok bir şey katamıyor. Çünkü eğer çiftler birbirine yatak odası dışında değer vermiyor, hissedemiyor, konuşmaya tahammül edemiyorsa o cinsel ilişkide siyah ve beyazdan başka renk aramamak gerekiyor.

    Bazen eve girdiğinizde partnerinize “Günün nasıl geçti?” diye sormak dahi dünyanın en iyi formülü olabiliyor. O zaman çiftler zevk almaya, konuşmaya, zaman geçirmeye başlayabiliyor. Bedendeki tüm noktalar keşfedilebiliyor. İnsanlar birbirine dokunmadan seks yapabilir mi? Hayır ama birçok kişi sadece yatak odasında partneriyle tensel temas kuruyor. Bu birçok kişiye itici gelebiliyor ama öncesinde partnerine herhangi bir cinsel uyarım olmaksızın dokunabilmek, sonrasında ilişkinin boyut atlamasına yardımcı olabiliyor.

    BU NASIL SAĞLANABİLİR?
    Cinsel terapilerde “duyumlara odaklanmak” olarak adlandırılan bir yöntem kullanılıyor. Çiftlere cinsel ilişki yasaklanıyor ve birbirlerini keşfetmeleri sağlanıyor. Örneğin konuşarak, dokunarak… Bu sayede çiftler en büyük organımız olan cildimizdeki belli noktaları keşfedebiliyor. Doğa bunu insanlara bahşettiği için çok şanslıyız. Yapmamız gereken tek şey ise bunu keşfetmek! Olması gereken konuşmak, dokunmak ve cinsellik olarak sıralanıyor. Ama ülkemizde en son yapılacak şey ilk sırada uygulanıyor.

    yatak_odasi_mutluluk_sirlari

    TOPLUMDA CİNSEL İLİŞKİNİN MUTLU SONLA BİTMESİ İÇİN KADINA ATFEDİLEN BAZI ROLLER VAR: ÇIPLAKLIK, İTAATKARLIK GİBİ… BU DURUMDA KADIN CİNSEL OBJE OLMUYOR MU?
    Evet ama kadın ülkemizde her yaşta cinsel bir obje olarak görülebiliyor. Küçük yaşta bir kızın iç çamaşırı gözükse ebeveyni rahatsız olup, kıyafetini örtmeye çalışıyor. Aslında cinsel hayat dünyanın her yerinde aynı ama İsveç’teki taciz, tecavüz rakamlarıyla ülkemizdekiler bir değil. O yüzden de dönüp kendimize bakmamız gerekiyor. Zihnimizin içi çok karanlık. Bunu aydınlatmamız gerekiyor ki kadın bedenini yeniden içselleştirsin. Kadınlar hayatı boyunca bedenine yabancı yaşıyor. Sonra bir anda o kadınların birinden çıplak halde partnerinin karşısına geçmesi ve coşkulu bir birliktelik yaşaması bekleniyor. Unutmayın ki yatakta güzel doyum veren, randımanlı, tatminkar bir ilişki için kadına kraliçe gibi davranmak gerekiyor. Bunlar ilişkinin güçlülüğünü, renkliliğini artırmaya yardımcı oluyor. Bazen de kadınlar erotizmi keşfettikçe suçluluk hissediyor. Bu durumda yanlışlık yaptığını düşündüğünüz bir kadından ne bekleyebilirsiniz? Oysa kadın bedenini karşısına alıp, içsel konuşmalar yaparsa kendini cinsel bir obje değil, partneri tarafından arzu edilen güzel biri olarak kabul edebiliyor. Dolayısıyla ilişkilerdeki en önemli görev aslında hem kadınlara hem de erkeklere düşüyor.

    TATMİN OLMADAN CİNSELLIK OLMAZ!
    İnsanlar son dönemde birçok kanaldan reklam, dizi, film derken adeta bombardımana tutuluyor. Bizlere çok somut, değerlerden ve detaylardan yoksun bir hayat sunuluyor. Herkes Behlül’ünü ve Bihter’ini arıyor. Aslında bunlar herkes olabilecek iken beden ölçüsüne takılmamak gerekiyor. “Çünkü balık etli bir kadın da çok rahat Bihter olabilir” diyen Dr. Kenan Eren şunları söylüyor: “İşin anatomik ve fizyolojik kısmında sorun olduğu düşünülüyor. Hayır orada bir sorun yok ama beden ve ruh birlikte çalışıyor. O yüzden de insanlar cinselliği boşalma-ıslanma noktasında görüyor. Bu noktada listeye bir terim daha eklenmesi gerekiyor: Tatmin! Bunları eğer devreye sokarsa ıslanmada da ereksiyonda da sıkıntı yaşanmıyor. Çünkü partneriyle cinsel organların birleşmesi olmadan, gözlerinin içine bakarak, tenini okşayarak o geceyi bitireceklerine inanıyorlar.”

    Formsante 2016 – Temmuz sayısı
    Ayşegül Uyanık Örnekal

  • Testosteron aldatmaya bahane olabilir mi?

    Testosteron aldatmaya bahane olabilir mi?

    Erkeklerin aldatmasına sebep olarak hormonları gösterilir. Ancak testosteron aldatmada ne kadar sorumludur? Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat hormonların etkisini açıkladı.

    Aldatmada hormonlar ne kadar sorumludur? 

    Aile Sağlığı Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Halim Hattat bu soruya şöyle cevap veriyor: “Cinsel arzuyu kontrol eden hormonların yanında aldatma duygusu kişinin sosyo-kültürel durumu, duygusal ve düşüncesel yapısı, karakterine de bağlı. Ancak son dönemde evlilik dışı yaşama olasılığı ve hormonların ilişkisini araştıran yeni bir çalışmaya göre aldatmayla hormon seviyelerinin ilgisi olduğu gösterildi.  Bu çalışmaya göre testis hacmi, total testosteron seviyeleri, penise giden kan akımı arttıkça erkeklerde aldatma olasılığı da artıyor.  Diğer faktörlere bakarsak eşiyle ilişki problemleri yaşayan,  ailede sorunları olan, eşi cinsel problem yaşayanlarda da bu olasılık sıklaşıyor.  İşinde stres yaşayan, genel olarak kendini mutsuz hissedenlerde de durum aynı.  Görüldüğü gibi aldatma hissini hormonlar kadar kişisel, ilişkiye ait diğer faktörler de etkiliyor.  Aile Sağlığı Araştırma Derneği olarak yaptığımız araştırmalarda cinsel sorunlar konusunda konuşmamanın da aldatma seviyelerini etkileyebileceğini görüyoruz.  Evliliklerinde cinsel sorun yaşayan çiftler cinsel sorunları hakkında birbirleriyle konuşmak yerine çözümü dışarıda, yeni ilişkilerde arayabiliyor.”

    “Uzun süreli ilişkilerde cinsel beraberlik sıklığının azalması normaldir.”

    Prof. Dr. Halim Hattat evliliğin cinsel isteği azaltmasının da bir kural olarak algılanmaması gerektiğini belirtiyor: “Uzun ilişkilerde spontan hislerde bir azalma görülebilir ancak her çift bunu yaşayacak diye bir sonuç yok. Burada önemli olan, cinsel isteğin duygusal, karşılıklı hisler, düşünceler kadar hormonlar, altta yatan organik nedenler, hastalıklar, kullanılan ilaçlar ve yaşam tarzı faktörlerinden de etkilendiğinin bilinmesi. Örneğin 40’lı yaşlardaki bir erkek doğal olarak oluşan testosteron düşüklüğüne bağlı cinsel istek azalması yaşayabiliyor; ya da bir kadın menopoz sürecindeki hormonal değişimlerle cinsel isteğini kaybedebiliyor. Bu sorunlara başka cinsel sorunlar da eklenebiliyor. Bu durumda spontanlık azalabiliyor.

    Günlük yaşam koşuşturması da önemli bir faktör. Birçok kişiye işe gitmek, trafikte kalmak, çocuklarıyla ve eviyle ilgilenmek için bir gün bile az geliyor. Bu durumda çiftler duygusal, entelektüel ve cinsel anlamda birbirinden uzaklaşabiliyor. Çiftler sorunlarını konuşmayınca spontan hisleri daha da azalıyor. Burada hem biyolojik faktörleri, hem de psikolojik ve sosyal faktörleri göz önünde bulundurmak gerekiyor.  Ancak kendiliğinden gelişen cinsellik ve cinsel ilişki sıklığı azalıyor ve bu size rahatsızlık veriyorsa, mutlaka eşinizle konuşmalısınız. Bu konuda uzmanların da tavsiyelerle size yardımcı olabileceğini unutmayın.  Uzun süreli ilişkilerde cinsel beraberlik sıklığının azalması normaldir. Genç çiftlerde bile cinsel ilişki sıklığı zamanla düşebiliyor.  Ancak tatminkar, doyurucu, kaliteli ve sevgi dolu bir beraberlik durumda cinsel ilişki sıklığı azalsa da cinsel ilişkiden alınan doyum değişiklik göstermez.  Önemli olan sizin tatminkar ve zevk dolu bir cinsellik yaşayıp yaşamadığınızdır. Eğer bu noktalarda bir problem yaşıyorsanız, bir uzmana başvurabilirsiniz.
    Kaynak: Milliyet.com.tr

  • Kadınlarda görünen cinsel işlev bozuklukları ve nedenleri

    Kadınlarda görünen cinsel işlev bozuklukları ve nedenleri

    Kadınlarda Cinsel İşlev Bozukluklarını değerlendirilirken, özellikle yaşanılan ilişkinin cinsellik dışı boyutları da göz önünde bulundurulmalıdır. Esiyle mutsuz olan, istemeden evlendirilmiş olan, eşinden psikolojik, fiziksel veya duygusal olarak şiddet gören, aldatılan, esi tarafından anlaşılmadığını hisseden ve esi ile cinsellik dışında başka bir paylaşımı olmayan, ilişkiden beklentileri karşılanmayan kadınlarda oldukça sık görülür.

    Ayrıca cinsellik hakkında tecrübesizlik,abartılmış ilk gece hikayeleri,travmatik cinsel yaşantılar,kızlık zarı ile ilgili korkutucu anlatımlar, eşler arası uyumsuzluk,değerli hissedilmeme,ilişkisel problemler gibi daha birçok neden belirtilmiştir.

    Kadınlardaki cinsel işlev bozuklukları şu şekilde tanımlanmaktadır;

    Kadında Cinsel Uyarılma Bozukluğu:
    Kadınlarda cinsel uyarılma bozukluğu, cinsel birleşmenin rahat bir şekilde gerçekleşmesi için gerekli olan vajinal ıslanmanın sürekli ve yineleyici bir biçimde yetersiz olması durumudur. Bu bozukluk, kişilerde sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olmaktadır.

    İnhibe Kadın Orgazmı:
    Kadınlarda orgazm bozukluğu, normal bir cinsel uyarılmayı izleyerek orgazmın sürekli olarak gecikmesi ya da yokluğu olarak tanımlanmaktadır. Orgazm sorununun daha çok çiftlerin orgazm ile ilgili bilgi ve beklentileriyle, erkeğin kendi gücünü ve performansını sorgulama tutumuyla oluşabildiği gözlenmektedir.

    Orgazm bozukluğu yaşayan bayan ise, aynı geç boşalan erkek gibi, orgazm refleksini serbest bırakma konusunda çeşitli derecelerde problem yaşamasına rağmen cinsel açıdan isteklidir.

    Kadında cinsel uyarılma bozukluğu tanısının konulabilmesi için kadınlarda rahat bir cinsel birleşmeye olanak tanıyan vajinal ıslanmanın sürekli olarak yetersiz olması gerekmektedir. Ayrıca klinisyenin, kadının yaşı, cinsel deneyimi ve aldığı cinsel uyarıların yeterliliği açısından baktığında orgazm olma yetisinin beklenenden daha az olduğu yargısına varması temeline dayanmalıdır. Bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya ya da kişiler arası ilişkilerde zorluklara neden olmaktadır.

    Bu bozukluğun önemli psikolojik nedenleri arasında tutucu değer yargıları, suçluluk duyguları, cinsel travmalar, yetersiz cinsel bilgi ve deneyim, duygusal hazırladığının ya da eşle olan duygusal iletişimin yetersizliği, yetersiz ön sevişme ve cinsel uyarı, eşteki erken boşalma ya da ereksiyon güçlüğü nedeniyle yetersiz cinsel birleşme süresi sayılabilir.

    Kadındaki orgazm bozukluğu, yaşamın önceki dönemlerinde yokken sonradan da ortaya çıkabilir. En sık rastlanan nedenleri arasında, eşler arası uyumsuzluk, evlilik içi sorunlar, cinsel travma, çeşitli jinekolojik ve sistemik hastalıklar, kullanılan ilaçlar, alkol ya da uyuşturucu madde kullanımı.

    Kadın cinsel uyarılma bozukluğu tüm cinsel yakınmalarla başvuran kadınlar arasında %20-35 oranında saptanmıştır. Otuz yasından sonra daha sık rastlandığı söylenmekle birlikte en çok 50-59 yasları arasında görülmektedir. Uyarılma fazıyla ilişkili işlev bozukluğu olan kadınlarda sıklıkla orgazm sorunları da bulunmaktadır ve görece mutlu evli çiftlerden oluşan bir grupta kadınların %33’ünün cinsel heyecanı sürdürmede zorluk yasadıkları bulunmuştur. Cinsel uyarılma bozukluklarının nedenleri arasında performans korkusu ve ‘kendini seyretme’ davranışı önemli bir etkendir.

    Disparoni (Ağrı bozukluğu):
    Cinsel ağrı bozukluğu, cinsel ilişki öncesi, sırasında ya da sonrası sürekli ya da yineleyici bir genital ağrının olması olarak tanımlanmaktadır. Disparoni tanısının konulabilmesi için ağrının, vajinal ıslanma eksikliğinden veya vajinismustan kaynaklanmıyor olması gerekir.

    Kadınlarda ağrı vajen girişinde hissediliyorsa etiyolojide uyarılma eksikliği, hafif bir vajinismus durumu, vajinal enfeksiyon ve bartholini kisti gibi nedenler araştırılmalıdır. Eğer ağrı cinsel birleşmenin süresi uzadıkça azalıp kayboluyorsa uyarılma eksikliğine bağlı olduğu ortaya çıkmaktadır.

    Vajinismus:
    Erkeklerde benzeri bulunmayan, kadınlara özgü bir sorun olan vajinismus, vajina girişini koruyan kaslar, herhangi bir penetrasyon girişiminde bulunulduğunda spazmodik tepki vermeye şartlanmıştır. Bu bozukluk bu yüzden cinsel birleşmeyi imkânsız kılar.

    Vajinismus, vajinanın dış üçte birindeki kaslarda birleşmeyi engelleyecek biçimde, sürekli ya da yineleyici istem dışı kasılmalar olarak tanımlanabilir. Bu bozukluk belirgin bir sıkıntıya ya da eşler arasında sıkıntıya neden olmaktadır.

    Bu kasılma istemsiz, yani kadının bilinçli kontrolü dışında gerçekleşen bir kasılmadır. Bu kasılmaya tüm bedendeki kasılmalar, bacakların kapanması, adeta bir kitlenme, korku, cinsel birleşmeden kaçınma, girişin olmayacağı inancı eşlik eder. Nadiren, cinsel birleşme olmaktadır ancak kasılma sürdüğünden, cinsel birleşme ağrılı ve sıkıntılıdır. Vajinismus, genellikle cinsel yaşamın, daha doğrusu cinsel birleşme denemelerinin başlamasıyla birlikte, çok daha seyrek olarak ise jinekolojik muayene, kürtaj, zorlu ya da komplikasyonlu geçen doğumlardan veya benzeri deneyimlerden sonra gelişmektedir.

    Bu sorun kadının hem kendi kadınlığında eksiklik olduğunu düşünmesine hem de eşine karşı suçluluk hissetmesine neden olur. Erkek de, eşine karşı öfke duyabilir, ya da istenmeme, reddedilme olarak yaşadığı için kırgınlık, ereksiyon güçlüğü yaşayabilir. Bazen eşlerin bekaret konusunda şüphe duymalarına neden olabilir. Sıklıkla adli olaylara, boşanmaya, tecavüz girişimi ya da fiziksel şiddet davranışlarına neden olur.

    Cinsel İstek Azlığı:
    Genel olarak, kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülmektedir. Hatta ülkemizde, kadınlar arasında en sık görülen cinsel işlev bozukluğudur. Bunun en temel nedeni, cinsellik ile ilgili mitlerin yaygınlığıdır. Toplumumuzda, cinselliğin, yalnızca erkeklere özgü olduğu, erkeklerin cinselliği istemeye, ondan zevk almaya ve doyuma ulaşmaya hakkı olduğu şeklinde yaygın bir inanç bulunmaktadır. Bu inanca göre, cinsellik kadınlar için bir “haz” ve “doyum” aracı değil bir “görev” dir .

    Genel isteksizlik yaşayan bayan, aynı ereksiyon sorunu çeken erkek gibi genel uyarıma tepki vermez, yani ıslanma ve genital vazokonjesyon belirtilerini göstermez.

    Tedavisi var mıdır?

    Öncelikle ilk değerlendirme için cinsel işlev bozuklukları konusunda deneyimli bir jinekoloji uzmanına başvurulmalıdır. İlk değerlendirme sorunun psikolojik, ilişkisel, duruma bağlı ya da fiziksel kaynaklı olup olmadığını ayırma açısından oldukça önemlidir. Cinsel İşlev Bozukluklukları fizyolojik bir neden bulunamadıysa Cinsel Terapi yöntemi ile tedavi edilebilmektedir.Cinsel terapi, cinsel soruna (cinsel işlev bozukluğu) odaklı psikoterapötik yaklaşımlar içerir. Bilgilendirme, yanlış inanışları düzeltme amaçlanır. Her cinsel işlev bozukluğuna özgü özel teknikler öğretilir. Süresi, ortalama 1-4ay arasında olmaktadır. Çeşitli faktörlere bağlı olarak değişebilmesine karşın, haftada en az bir görüşme yapılması idealdir.

    Uzm.Psk.Damla KANKAYA

  • Normal cinsel ilişki sıklığı nedir

    Normal cinsel ilişki sıklığı nedir

    Normal ilişki sıklığı, kişilerin ve çiftlerin kendi durumlarını kıyaslamak ve normalin neresinde durduklarını anlamak için en çok merak edilen konulardan ve karşilaşılan cinsel mitlerden biri olmuştur.

    Tarih boyunca her kültürün ve dinin kendine özgü düzenlemeler getirdi?i cinsel ilişki sıklığı bir çok farklılıklar gösterir. Tarihsel süreçte bakarsak, Yahudili?in son dönemi, hristiyanlı?ın ilk bir kaç yüzyılında karıyla kocanın haftanın yalnızca bir günü Cumartesi (sept günü) arifesinde birlikte olmasına izin verilir, bunun dışındaki günlere hoşgörüyle bakılmazdı. Farklı sosyal sınıfların nasıl ve ne sıklıkta birlikte olaca?ında dair düzenlemeler vardı. Mesela varlıklı kişiler yalnızca geceleri birlikte olabilirken işçiler haftada iki kere izin verilirdi. Başka şehirde yaşayanların haftada bir kez, deve sürücüleri otuz günde bir eşlriyle birlikte olma mecburiyeti vardı. Bilginlerin haftada bir kez cumartesileri zorunlu, bir kez de iste?e ba?lı ilişkiye girebiliyorlardı.

    Eski Yunanlılar şehvet peşinde koşup her türlü cinselli?i ölçüsüz yaşarken, ilk hristiyanlar buna tepki gösterdi ve Klasik Roma döneminde cinsel perhiz kutsanmaya, ne kadar az ilişkiye girilirse o kadar itibarlı olunmaya başlandı. Bu durum bazı grup ve mezhepler tarafından benimsenmiş hal günümüzde bile etkisini sürdürmektedir. Hazreti İsa evlilikte cinselli?i önem vermiş ancak takipçilerinden İ.S. 354-430 yılları arasında yaşamış olan St. Augustin sevdi?i metresiyle evlenemeyip kendi sosyal sınıfından istemedi?i bir kadınla evlenince yaşadı?ı vicdan azabı ile cinselli?e küsüp düşman kesilmiş ve geliştirdi?i cinsellik karşıtı ve bakareti kutsayan ö?reti bugünün hristiyan toplumlarının cinsel tutumları üstünde belirleyici olmuştur. Müslümanıkta da evlilik içi cinsellik kabul görmüş kocaların eşlerini memenun etmeleri istenmiştir.

    Avustralya ve Yeni Gine’de ki bazı yerlilerde ilişki sıklı?ını belirleyen kadının döllenmeye uygunlu?u, Afrika’daki bazı kabilelerde mevsimsel de?işiklikler ve do?al olaylar olabilmektedir.

    Yukarıdaki örneklerden de anlaşılaca?ı gibi her ça?a ve topluma uygun bir norm olmamakla birlikte yapılan araştırmalar batı toplumlarında ortalamanın haftada iki veya üç oldu?u şeklinde. Eşlerin yaşı, sa?lık durumları, evlilik süreleri, aralarındaki yaş farkı, çocuk sayısı, ortamın uygunlu?u, stres faktörleri gibi bir çok de?ışken olmasına ra?men bizdeki normlarda batı normlarıyla paralellik gösteriyor. Biz cinsel terapistler olarak, herkes için geçerli tek bir sayı olmadı?ını, her çiftin kendi normunu kendisi belirlemesi gerekti?ini, esas olanın çiftin uyumu ve cinsellikten aldı?ı doyumun niteli?i oldu?unu düşünüyoruz.

    Sayı olarak fazla ama eşlerin haz almadı?ı görev vari bir cinsellik yerine dokunmaktan ve sevişmekten keyf alındı?ı, duyguların bütünleşti?i, yasaksavarcasına de?ıl istekle yapılan bir birlikteli?in yaşadı?ı cinselli?i öneriyoruz.

    Kimi zaman eşlerden biri di?erinden daha istekli olabiliyor ve daha sık sevişmek isteyebiliyor. Bazı çiftlerde sorun oluşturan bu duruma karşı daha fazla istekli olan eşin mastürbasyon yoluyla kendi tatmin etmesi eşini zorlamaması gerekir. Sevgi ve saygının oldu?u çiftlerde daha az istekli olan taraf eşini elle okşama, oral sex gibi farklı tekniklerle doyuma ulaştırabilir ve eşinin gerginli?ini azaltabilir. Bir di?er yöntem de seksi daha fazla seven tarafın bunu eşinede sevdirecek şekilde çeşitli fantaziler, sex oyuncakları, erotik ortam yaratma gibi yollara başvurmasıdır.

    Skor odaklı de?il bir oyun gibi e?lenerek yaşanan ve karşılıklı doyumun oldu?u çiftler normlara takmazlar. Onlar nasıl daha keyifli bir cinsellik yaşayabileceklirini düşünürler.

    Herşeye ra?men çiftin arasına bir so?ukluk girmiş ve eşler uzun bir süredir birbirlerini arzulamıyorsa, yataklar ayrılmış ise bunun da normal olmadı?ını, evlilik ilişkisinde ciddi sorunların başladı?ını kabul etmek gerekir. Burada cinsellikten daha önemli sorunlar vardır ve belkide profesyonel bir yardıma ihtiyaç duyulur hale gelinmiştir. Çünkü yolunda gitmeyen bir ilişkinin ilk belirtileri cinsel yaşamda ortaya çıkar. Ilişki sorunları çözülmeden cinsel sorunların çözülmesi, tutkulu bir cinsel yaşamın olmadı?ını klinik deneyimler de gösteriyor.

    Kemal Özcan, Psikolog, Evlilik ve Çift Terapisti, Cinsel Terapist

  • Vajina enfeksiyonları Vajina hastalıkları

    Vajina enfeksiyonları Vajina hastalıkları

    Vajina Hastalıkları Vajina cinsel ilişkinin kurulduğu ve normal doğumda bebeğin geçtiği doğum kanalıdır.Vajina hastalıklarında en sık görülen vajinanın enfeksiyonlarıdır.Daha nadirende iyi huylu tümörleri görülür.

    VAJİNA ENFEKSİYONLARI

    Vajina epitelinin enfeksiyonlarına vajinit denir.Vajinitler jinekolojide en sık rastlanılan problemler arasındadır.

    Normalde vajinada enfeksiyona sebep olmayan pek çok mikroorganizma vardır.Bu organizmalar vajinanın asitlik derecesini ayarlarlar.Üreme çağında vajina epiteli enfeksiyonlara karşı koruyucu bir rol oynar.Fakat puberte öncesi çocuklarda(küçük kız çocukları),menapozdaki kadınlarda vajina epiteli bu görevi yapamaz.Bazı önemli hastalıklarda,örneğin şeker hastalarında,ileri evre kalp hastalıklarında vajinitler sık görülür.

    Vajinitin en önemli bulgusu lökore(akıntı)dir. Yalnız her akıntı vajinit bulgusu değildir.Kadınlarda adetin bazı dönemlerinde,değişik miktarlarda akıntılar olabilir.Adetten hemen önce ve adetten hemen sonraki dönemlerde aşırı olmayan beyaz akıntı normaldir.Ayrıca adet ortasında ,yumurtlama döneminde rahim ağzından olan sekresyon çok artar.Rengi şeffafdır,kıvamı suludur. Tuvalete oturduğunda uzayan bir akıntıdır. Bu akıntılar fizyolojik akıntı olarakda adlandırılmaktadır. Akıntıdan yakınan bir kadında, bu nedenle akıntının zamanı sorgulanmalı. Fizyolojik akıntılar kötü kokulu değildir. Akıntı dışında başka bir bulgu yoktur. Vajinitlerde akıntıya ek olarak dış genital organda irritasyon,hassasiyet ve kaşıntı vardır.Bu şikayetler özellikle idrr yaparken belirginleşir. Muayenede devajina epiteli kızarık ve ödemlidir.İdrar yaparken yanma şikayeti idrar yolu enfeksiyonu varmış gibi yanlış değerlendirilebilir.Tetkikler ve kadın doğum doktoru na muayene ile esas tanı konur.

    Vajinite neden olan mikroorganizmalardan sık görülenler trichomonas vajinalis, candida(mantar), bakteriyal vajinozisdir.

    Trichomonas vajinalis seksüel geçişli bir enfeksiyondur. En önemli şikayet artmış vajinal akıntı,cinsel ilişkide yanma ,sızı,kaşıntıdır.Akıntı özellikle adet kanamasından hemen sonra çok artar, bol köpüklü, yeşil, sarı renkli ve kötü kokuludur.T richomonas vajinitlerinde eş tedaviside uygulanmalıdır. Aksi takdirde enfeksiyon tekrarları kaçınılmaz olur.

    Candida(mantar) vajiniti her yaş grubu kadında olabilir.Kadınların %75i yaşamının herhangi bir döneminde mantar enfeksiyonu geçiriler.Ve bunlarında %15-40 ında tekrarlar olur.Gebelik ve oral kontraseptif(doğum kontrol hapı) kullananlarda vajinal kandidiazis oranı artabilir.Aşırı miktarda karbonhidrat kullanımının da mantar vajinite yatkınlığı artırdığı bazı çalışmalarda gösterilmiştir.Ayrıca mekanik tahriş, genital bölgenin ıslak kalması, sentetik iç çamaşırları, külotlu çorap kullanımı, hijyenik petler, bazı parfümler enfeksiyon oluşumunu ve tekrar riskini artırır.Mantar vajinit cinsel ilişki ile bulaşır.Ayrıca mantarlı el teması,mantar bulaşmış havlu, çamaşırlar ve cerrahi aletlerlede bulaşır.Candida vajinitde en belirgin şikayet şiddetli dış genital kaşıntıdır.Ayrıca idrarda yanma hissi ve ağrılı cinsel ilişki olur.Kaşıntı sıcaklıkla birlikte özellikle gece artar.Akıntı genellikle koyu penir kıvamı veya beyaz süt kesiği görünümündedir.Menapoz dönemindeki kadınlardaki mantar vajinitlerinde mutlaka kan şekeri bakılmalı, diabet araştırılmalı.

    Bir diğer vajinit atrofik vajinitdir. Bu vajinit daha çok buluğ çağı öncesinde ve menapozdaki kadınlarda görülür.Vücuttaki östrojen eksikliğinden kaynaklanır.

    Bir diğer vajinit yabancı cisimlerden kaynaklanır. Bunlar genelde vajinada unutulmuş tamponlar, peserlerdir. Küçük kız çocuklarında değişik materyallere rastlanabilir.

    VAJİNANIN İYİ HUYLU TÜMÖRLERİ

    Vajinanın iyi huylu tümörlerinden en sık olanı kistlerdir.Kistler daha çok vajinanın alt kısımlarındadır.Genellikle doğumlardaki vajina yırtıklarından gelişirler. İçleri sıvı doludur. Çok nadiren şikayet yaparlar. Onun için genellikle alınmaları gerekmez. Diğer bir kist embriyonik dönemden kalan sistemin kalıntı kistleridir. Şikayete neden olmazlar.Çok büyürde vajina yolunu kapatırsa çıkartılabilir. Genelde küçüktür, tedavi gerektirmez.

    Tüm bu bahsedilen durumlarla karşılaşan bir kadının mutlaka jinekoloğa gitmesi, eş, dost tavsiyesi ile ilaç kullanmaması gerekir

    Op. Dr. Ayşe DARAMA tarafından yazılmıştır.

  • Hamilelikte cinsel ilişki faydaları

    Hamilelikte cinsel ilişki faydaları

    Birçok erkek yanlış bir inanış nedeniyle bebeğe ve anneye zarar veririm düşüncesiyle hamilelik döneminde eşiyle cinsel ilişkiye girmiyor. Hatta birçoğu, hamilelikte eşiyle ilişkiye girememesini aldatma gerekçesi yapıyor.

    Aslında doktorunuz aksi yönde bir tavsiyede bulunmadığı sürece, gebelikte cinsel ilişkiye girmek tamamen güvenli.

    Hamilelikte cinsel ilişkinin faydaları

    Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Betül Görgen, eğer gebelik esnasında; açıklanamayan vajinal kanama, amnios sıvısının gelmesi, rahim ağzı yetmezliği, bebeğin eşinin aşağıda olması, daha önce erken doğum, çoğul gebelik gibi hamileliği tehlikeye düşürecek bir durum yoksa hamileliğin her döneminde cinsel ilişkiye girilebileceğini söylüyor.

    “Önemli olan yavaşça hareket etmektir” diyen Op. Dr. Betül Görgen, kuruluk, ekstra hassas serviks ve cinsel ilişki sonrası lekelenme gibi sebepler yüzünden gebelikte cinsel ilişki sırasında dikkatli hareket etmek gerektiğine işaret ediyor.

    Op. Dr. Betül Görgen, dokuz aylık gebelik boyunca cinselliğe zaman ayırmanızı gerektirecek dokuz sebep ve  gebelikte cinsel ilişkinin dokuz faydasını şöyle anlattı.
    ORGAZMIN ARDINDAN DAHA İYİ BİR UYKU

    Gebeler, hamileliğin her döneminde uyku sorunları yaşayabilirler. Özellikle, sık tuvalete gitme ihtiyacı gebeliğin ilk üç aylık döneminde oldukça rahatsız edicidir. Son üç aylık dönemde de anne adayı, iyice büyümüş göbeğinden dolayı rahat uyuyamayabilir. Bazı kadınlar da gebelikteki hormonal değişikliklerden kaynaklı uykusuzluk  problemi yaşarlar. Seks bütün bu uyku sorunlarını ortadan kaldırabilir, çünkü orgazmın hemen arkasından prolaktin hormonu salgılanır, bu da kişinin rahatlamış ve uykulu bir hale girmesine yardımcı olur. Gece uykusunu güzel almış bir anne sabah daha enerjik bir anne demektir.

    SEKS AĞRILARINIZI ENGELLER

    Birçok gebe bütün gün boyunca gece kendilerini yatağa atmanın hayalini kurar ama günün sonunda yataklarına kavuştuklarında, orada da rahat edemediklerini fark ederler. Çabuk büyüyen rahim genel olarak vücuda  büyük yük yükler, bu da bazen ağrılara sebep olur. Ama seks bu ağrıları engelleyebilir. Orgazm sırasında “sevgi hormonu” olarak da bilinen oksitosin hormonu salgılanır ve bu hormonun ağrıyı engelleme ve ağrı toleransını arttırma gibi özellikleri vardır.

    hamilelikte_cinsel_iliski

    SIK SIK SEKS DAHA AZ HASTALIK

    Herkes bağışıklık sisteminizi nasıl güçlendirebileceğiniz konusunda bir şeyler söyler. Bilimsel araştırmalara göre sık sık seks yapan insanlar daha az hasta oluyor. Gebe kadınlarda normale göre zaten baskılanmış bir bağışıklık sistemi vardır. Seks, vücutta hastalıklara karşı savaşan antikorların sayısını arttırır ve bu sayede minik bebeğinizi beklerken en son başınıza gelmesini isteyeceğiniz hastalıklardan korunmuş olursunuz.
    DAHA AZ ALTA KAÇIRMA İHTİMALİ

    Birçok kadının gebelikleri sürecince hiç beklemedikleri bir anda, öksürdüklerinde, güldüklerinde ya da bir şeye şaşırdıklarında, altlarına kaçırdığı olmuştur. Pelvik tabanınız, leğen kemiğinizdeki tüm organları tutan bir tramboline benzer ve mesanenin kontrolüne yardımcı olur. Seks yapmak pelvik tabanınızı güçlendirmeye yardımcı olur. Orgazm pelvik kaslarda kasılmalara sebep olur. Keyif veren bir egzersiz yapmış gibi olursunuz. İdrar yaparken, idrar akışını durdurmak için kullandığınız kaslar pelvik taban kaslarıdır.

    CİNSEL İLİŞKİ KAN BASINCINI DÜŞÜRÜR

    Gebelik boyunca sağlıklı beslenme kan basıncının istenen düzeyde kalmasına yardımcı olur ama bilimsel araştırmalar cinsel ilişkinin de sistolik kan basıncını (büyük tansiyon) düşürmede etkili olduğunu göstermiştir. Tansiyonunuzun istenen düzeyde olması bebeğinizin ve sizin sağlığınız ve gebeliğinizdeki riskleri azalttığı için önemlidir. Sağlıklı kan basıncı sizi doğum için suni sancı (indüksiyon) almaktan ve hatta sezaryen ameliyatı olmaktan koruyabilir.

    ORGAZM RUH HALİNİZİ İYİLEŞTİRİR

    Anne adayları bazen gebeliğin zorluklarından bunalabilirler. Yorgunluk hissi ve bir türlü rahat edememek genel ruh halinizi kötü yönde etkileyebilir. Cinsel ilişki sırasında orgazmla hem anne hem bebek için faydalı olan endorfin hormonu salgılanır, bu da ruh halinizin iyileşmesine yardımcı olur. Ayrıca oksitosin hormonu da anne ve baba arasında sevgi ve yakınlığı arttırarak daha mutlu bir ilişkiye kapı aralar. Orgazmın bu kadar faydası olduğunu muhtemelen bilmiyordunuz.

    hamilelik_cinsel_iliski_faydalari

    DAHA AZ STRES

    Bir çiftin hayatında bebeklerini bekledikleri dönem hep güzel hatırlanacak bir zaman dilimi olmalıdır ama bu dönemin strese sebep olduğu zamanlar da vardır. Yine strese karşı orgazm bir rahatlama kaynağıdır. Oksitosin ve endorfinler beyindeki haz merkezlerini harekete geçirir, bu da gerginlik, stres ve hatta depresyonun azalmasını sağlar.

    DOĞUM KASILMALARINI BAŞLATIR YA DA İLERLETİR

    Meninin içinde prostaglandinler denen rahimin açılmasına ve yumuşamasına yardımcı olan bileşenler vardır. Orgazm sırasında da çok fazla oksitosin hormonu salgılanır. Bu hormon aynı zamanda kasılmalara sebep olan ve bebeğinizin rahim kanalından geçerek dünyaya gelmesine yardımcı olan hormondur. Vücudunuz doğuma hazırsa, cinsel ilişkide bulunmak doğum kasılmalarının başlamasını tetikleyebilir. Kasılmalar başladığında, eşinizle beraber bu kasılmaları karşılıyorsanız onunla yakın hareket ediyor olmaktan ve salgılanan yüksek oksitosin nedeniyle cinsel olarak uyarılmış olabilirsiniz. Gebelik kesesi açılmadığı ve anne adayının suyu gelmediği sürece, doğum kasılmaları sırasında cinsel ilişkiye girmek tamamen güvenlidir ve hatta doğum için de faydalıdır. Kulağa biraz tuhaf geldiği için birçok çift böyle bir şeyi denemeyi akıllarından bile geçirmez. Fakat kasılmalar sırasında cinsel ilişki doğumu ilerleterek, bebeğin dünyaya daha çabuk gelmesini sağlayabilir.

    DAHA ÇABUK İYİLEŞME

    Gebelik sürecince güçlendirilen pelvik taban kasları, bebeğin doğumundan sonra da annenin daha hızlı iyileşmesine yardımcı olur. Güçlü bir pelvik taban bebeğin doğumunu kolaylaştırır, iyileşme süreci de daha az ağrılı olur. Yine de doktorunuza mutlaka gebeliğiniz boyunca cinsel ilişkinin sizin için güvenli olup olmadığını konusunu danışın. Unutmayın, eğer güvenliyse, bu dönemde cinsellikten uzak kalmamanız için dokuz sebebiniz var.

    Hamilelikte bazı kadınların cinselliğe olan ilgisi artarken, bazılarının da azaldığını anlatan Op. Dr. Görgen, anne adaylarına “Size doğru gelen ve sizi rahat ettiren neyse onu yapın” tavsiyesinde bulunuyor. Erkeklere de seslenen Görgen, “Eşler, lütfen anne adaylarını rahat ettirmeye dikkat edin. Hamilelikte ilişkiye girilebiliyormuş diyerek istemediği halde eşinizi ilişkiye zorlamayın” diyor.

  • Hamilelikte Cinsel İlişki

    Hamilelikte Cinsel İlişki

    Gebeliğin ilk üç ayında anne adayı psikolojik ve fizyolojik olarak gebeliğe adapte olma sürecindedir. Gebeliğin ilk üç ayı gebelik belirtilerinin en yoğun yaşanadığı dönemdir ve kadının bu süreçte cinsellikten soğuması normaldir. İkinci üç aylara girildiğinde ise gebelik belirtileri hafifler, genital organlara giden kan akışıyla beraber anne adayının libidosu artabilir. Son üç ayda ise anne adayı gene cinsellikten soğuyabilir. Bu gelgitler, gebelik döneminde oldukça normaldir. Bu süreçte kadın kendini ne zaman hazır hissediyorsa, o zaman ilişkiye girmelidir. Unutulmaması gereken nokta ise, gebelik riskli bir gebelik değilse, gebeliğin her döneminde cinsel ilişkide bulunulabileceği ve ilişki sırasında bebekle herhangi bir temas olmadığıdır.

    Dikkat edilmesi gereken noktalar ise:

    • Cinsel ilişkiden sonra kramp tarzı ağrılar söz konusu oluyor ise,
    • Karında sertleşme meydana geliyor ise,
    • Vajinal kanamalar yaşanıyor ise,
    • Düşük ve erken doğum riski söz konusu olabilir. Bu durumda zaman kaybetmeden bir uzmana danışmak gerekmektedir. Cinsel ilişkiden bu gibi durumlarda kaçınmak gerekmektedir.

    Gebeliğin ilk üç ayında cinsel ilişki:

    Gebeliğin ilk aylarında kadın cinsel ilişkiden soğuyabilir. Anne adayının mide bulantıları, yorgunluğu, duygu durum değişimleri ve kokulara olan hassasiyeti sebebiyle cinsel ilişkide bulunmak istemeyebilir. Bu dönemde memelerde hassasiyet mevcuttur. Bazı anne adayları kokuya çok duyarlı olduğu için eşinin kokusunundan tiksinebilir. Bu hormonal ve geçici bir durumdur. Bu sebeple de endişe edilmesine gerek yoktur. Gebeliğin ikinci üç aylarında bu durum düzelecektir.

    İlk üç aylar, anne adayının gebelikle ilgili endişelerinin en yoğun olduğu dönemdir. Bu süreçte nasıl anne olacağına dair endişeler, maddi kaygılar, ilişki ile ilgili endişeler, ön plandadır. Bu sebeple de anne adayı ilk üç ay kendini ilişki için zorlamamalıdır.

    Gebeliğin 3-6. Ayı cinsel ilişki:

    Hamileliğin ikinci üç ayları 3 ve 6. Ay arasındadır. Bu süreçte anne adayı gebelik belirtilerini daha az yaşar, genital organlarına daha fazla kan akışı olur. Bu sayede de libidoda artış gözlemlenir. Anne adayı yoğun orgazmlar yaşabilir. Rahim büyüdüğü için kasılmalar da artacak bu sayede de orgazmlar daha güçlü olacaktır.

    Üçüncü üç aylarda cinsel ilişki:

    Üçüncü üç aylar gebeliğin 6. Ve 9. Aylarını ifade eder. Üçüncü trimester, gebelik dönemine ait belirtilerin yeniden yaşandığı bir dönemdir. Bu süreçte anne adayı yorgunluk, uykusuzluk, mide sorunları yaşayabilir. Yaklaşan doğumun etkisiyle de cinselliği yeniden arka planlara atabilir. Bu dönemde rahmin doğuma hazırlanması için braxton hicks kasılmaları oluşur. Karın da iyice büyüdüğü için rahat cinsel ilişki pozisyonu bulmakta güçlük çekilebilir. Ancak son dönemde de cinsel ilişkide bulunmanın herhangi bir sakıncası yoktur. Şayet anne adayı rahatsa ve herhangi bir sorun yaşamıyor ise cinsel ilişkide bulunabilir.

     

    Kaynak: http://hamilelik.com/hamilelikte-cinsel-iliski/