Etiket: cinsel ilişki

  • Vajinada Balık Kokusu Nedenleri, Tedavisi ve 5 Doğal Ev Çaresi

    Vajinada Balık Kokusu Nedenleri, Tedavisi ve 5 Doğal Ev Çaresi

    Vajinada balık kokusu, genellikle bakteriyel vajinoz, CYBE veya diğer parazit enfeksiyonlarının belirtisi olabilir. Bu tür enfeksiyonlar genellikle korunmasız cinsel ilişki veya yetersiz hijyen sonucu oluşabilir. Kötü koku, genellikle çürük balık kokusu olarak tanımlanır ve cinsel ilişki sırasında ağrı, kaşıntı, yanma hissi ve sarı-yeşil renkte akıntı gibi diğer semptomlarla birlikte ortaya çıkabilir. Ancak endişelenmeyin, çünkü vajinal balık kokusunun nedenlerini anlamak ve doğal ev çözümleriyle bu sorunla başa çıkmak mümkündür.

    Bu yazıda, vajinal balık kokusunun yaygın nedenlerini inceleyeceğiz ve evde uygulanabilen beş doğal çözümü paylaşacağız. Sağlıklı bir vajinal floranın korunması ve kötü kokuların azaltılması için bu doğal çözümleri deneyerek vajinal sağlığınızı destekleyebilirsiniz.

    Vajinada Balık Kokusu Nedenleri ve 5 Doğal Ev Çözümü

    Balık kokulu vajina, genellikle bakteriyel vajinoz, CYBE veya başka bir parazit enfeksiyonunun belirtisi olabilir. Bu enfeksiyonlar genellikle korunmasız cinsel ilişki veya yetersiz hijyen nedeniyle bulaşabilir.

    Kötü koku genellikle çürük balık kokusu olarak tanımlanır ve genellikle cinsel ilişki sırasında ağrı, kaşıntı, idrar yaparken yanma ve sarı-yeşil renkte akıntı gibi diğer semptomlarla birlikte ortaya çıkar. Yeşil vajinal akıntının nedenlerini öğrenmek için buraya göz atabilirsiniz.

    Akıntı ve kötü kokunun nedenini belirlemek ve uygun tedaviye başlamak için bir doktora veya jinekoloğa başvurmanız önerilir. Tedavi, nedenin tespitine bağlı olarak antibiyotik kullanımını içerebilir.

    Vajinada Balık Kokusu Nedenleri

    Vajinada Balık Kokusu
    Vajinada Balık Kokusu

    Balık kokulu vajina, genellikle şu başlıklar altında incelenen kötü kokulu vajinal akıntının birkaç farklı nedeni olabilir:

    1. Bakteriyel Vajinoz: Bakteriyel vajinoz, genellikle Gardnerella sp. bakterisinin neden olduğu bir vajinal enfeksiyondur. Bu enfeksiyon sarı veya gri renkte kalın bir akıntı ve çürük balık kokusuna yol açabilir. Diğer semptomlar arasında dış vajinal kaşıntı, yanma ve idrar yaparken rahatsızlık yer alabilir. Tedavi için doktorunuz tarafından önerilen oral veya topikal antibiyotiklere başvurmak önemlidir.
    2. Trikomoniyaz: Trichomoniasis, Trichomonas vajinalis parazitinin neden olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Bu enfeksiyon sarı-yeşil akıntı, lekelenme, genital bölgede kızarıklık ve ağrıya neden olabilir. Tedavi için doktorunuzun yönlendirdiği antibiyotikleri kullanmak ve tedavi sırasında cinsel temastan kaçınmak önemlidir.
    3. Bel Soğukluğu: Neisseria gonorrhoeae bakterisinin neden olduğu belsoğukluğu, sarı bir akıntıya ve kötü koku oluşumuna sebep olabilir. Tedavi için doktorunuzun reçete ettiği antibiyotikleri kullanmak ve tedavi sırasında cinsel temastan kaçınmak önemlidir.
    4. Klamidya: Chlamydia trachomatis bakterisinin neden olduğu klamidya, kokusuz koyu sarı akıntıya sebep olabilir. Ağrı, idrar yaparken yanma ve cinsel ilişki sırasında kanama gibi semptomlar da görülebilir. Tedavi için doktorunuzun belirlediği antibiyotikleri kullanmak ve tedavi sırasında cinsel temastan kaçınmak önemlidir.
    5. Yabancı Cisim: Vajina içinde unutulan bir tampon veya başka bir nesne, kötü kokulu vajinal akıntıya sebep olabilir. Bu durumda doktora başvurmak ve vajina içindeki cismin çıkarılması gerekebilir.

    Vajinal koku tedavisi, altta yatan neden ve semptomların şiddetine bağlı olarak değişir. Pelvik muayene ve uygun tedavi için doktorunuzla iletişime geçmek önemlidir. Tedavi sürecinde cinsel partnerin de gerekli tedaviyi tamamlaması önemlidir ve cinsel ilişkiden kaçınılmalıdır.

    Vajinada balık kokusu doğal ev çareleri

    Kötü kokulu akıntının neden olduğu rahatsızlığı azaltmaya yardımcı olabilecek bazı ev ilaçları şunlardır:
    1. Guava Yaprağı Oturma Banyosu:

      • Malzemeler:
        • 30 gram guava yaprağı
        • 1 litre su
      • Hazırlık:
        • 1 litre suyu kaynatın, ardından suyu ocaktan alın ve guava yapraklarını ekleyin.
        • Kapağı kapatın ve 3 ila 5 dakika demlenmeye bırakın.
        • Yaprakları süzün ve infüzyonu büyük bir leğene koyun.
      • Kullanım:
        • İnfüzyon soğuduğunda, lavaboya çıplak oturun ve su tamamen soğuyana kadar genital bölgeyi temizleyin. Bu işlemi günde iki ila üç kez tekrarlayın.
    2. Sarımsak Kullanımı:

      • Çiğ sarımsak, antibakteriyel ve antifungal özelliklere sahip bir besindir.
      • Sarımsak yağı kapsülleri kullanabilir veya vajinanın içine bir diş sarımsak yerleştirebilirsiniz.
      • Sarımsak yağı kapsüllerini doktorunuzun önerdiği dozda ve sürede kullanmalısınız.
    3. Stryphnodendron Kabuğu Oturma Banyosu:

      • Malzemeler:
        • 2 yemek kaşığı Stryphnodendron kabuğu
        • 1 litre su
      • Hazırlık:
        • Suyu kaynatın ve kabuğu ekleyin.
        • 10 dakika kaynatın, sonra ocağı kapatın.
        • İnfüzyonu süzün ve bir leğene dökün.
      • Kullanım:
        • Leğene çıplak oturun ve su soğuyana kadar vajinal bölgeyi temizleyin. Bu oturma banyosunu 3 gün boyunca günde bir kez uygulayın.
    4. Peru Biber Ağacı Oturma Banyosu:

      • Malzemeler:
        • 10 gr Peru biber ağacı kabuğu
        • 1,5 L su
      • Hazırlık ve kullanım aşamaları Stryphnodendron Kabuğu Oturma Banyosu ile benzerdir.
    5. Pembe Biber Oturma Banyosu:

      • Malzemeler:
        • 10 gr pembe biber kabuğu
        • 1,5 L su
      • Hazırlık ve kullanım aşamaları diğer oturma banyolarıyla benzerdir.

    Ayrıca, kötü kokulu akıntının azaltılması için probiyotikler içeren doğal yoğurt ve kefir tüketimi önerilir. Meyve ve sebzelerin düzenli olarak tüketilmesi de bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine yardımcı olabilir.

    Dilerseniz Vajinal Koku Giderici Doğal Elma Sirkesi Tarifi‘ne göz atabilirsiniz.

    Hamilelikte Kahverengi Akıntı: 6 Neden ve İlgili Tedavi

  • En Bilinen 10 Aldatma Miti

    En Bilinen 10 Aldatma Miti

    Aldatma evliliği sona erdirir, sadece cinselliktir, nadir görülür… Bu 10 aldatma mitini çözümlüyoruz. Aldatılanların yolunu aydınlatın!

    Aldatma, ilişkilerin en zorlu sınavlarından biridir. Toplumda dolaşan bir dizi yanlış inanç, bu konuyu daha da karmaşık hale getiriyor. İşte bu yazıda, en bilinen 10 aldatma miti üzerine odaklanacağız. Gerçeklerle yanılsamaları ayırarak, bu konudaki doğru perspektifi bulmanıza yardımcı olacağız. Aldatma ile ilgili bu mitlerin sıklıkla karşımıza çıkmasına rağmen, her durumun kendine özgü olduğunu unutmamak önemlidir. Bu mitler, ilişkileri anlamak ve onarmak için yol gösterici olabilir, ancak her zaman bireysel bir bakış açısına ihtiyaç vardır.

    Aldatılmak, duygusal bir travma yaşatır ve bu süreçte birçok farklı duygu yaşanabilir. Öfke, yas süreci, üzüntü, sıkıntı, uykusuzluk, onur ve gururun yaralanması, tedirginlik, özgüvenin sarsılması ve depresyon gibi duygular ortaya çıkabilir. Bu dönemde, bir evlilik veya çift terapistine başvurmak oldukça önemlidir. Çünkü kurulu bir düzenin yıkılması zordur ve aldatılan kişinin sadece karşı taraftan değil, kendi içinden kaynaklanan sorunları da çözmek için adım atması gereklidir.

    Aldatılanda öfke, yas süreci, üzüntü, sıkıntı, uykusuzluk, onur ve gurur yaralanması, tedirginlik, özgüven sarsılması ve depresyon dönemi başlayabilir. Bu dönemde bir evlilik veya çift terapistine başvurulması gerekir. Çünkü kurulu bir düzeni yıkmak zordur ve aldatılan kişinin partneriyle bir araya gelerek sadece karşı taraftan değil kendisinden kaynaklanan sorunları çözmek için de adım atması uygun olur. Eşin sadakatsizliğinde evliliği hemen bitirmek yerine, “Eşim beni sevmediği için mi yoksa insani bir zaaftan dolayı mı aldattı?” sorusuna bir evlilik terapistinin nezaretinde yanıt aramak ve kar zarar analizi yapmak doğru bir yol olacaktır. Çünkü sevgiyi, güveni ve saygıyı artırıcı çözümler bulmak o kadar da zor değildir. Evlilik terapisi sürecini yaşayan çiftler evliliklerini yeniden yapılandırabilir ve tekrar mutlu olabilirler.

    Borderline ve narsisistik kişilik özelliklerine sahip bireylerin aldatma olasılığı oldukça yüksektir. Bu durum, yakınlaşma ve ayrışma konusundaki problemleri olan bu kişilerin, aldatarak ilişkilerinde duygusal mesafe yaratma eğiliminde olmalarından kaynaklanır. Bu, adeta ilişkide denge sağlama çabasıdır. Aldatma, bir bakıma yakınlaşma korkusunu, yutulma, boğulma veya terk edilme korkularını kontrol altına alma çabasıdır. Bu bağlamda, partnerleriyle aralarındaki mesafeyi ayarlamak amacıyla aldatma yoluna başvurduklarını söyleyebiliriz.

    En Bilinen 10 Aldatma Miti

    İşte aldatmaya dair en yaygın 10 aldatma miti:

    1. Aldatma evliliği yıkar.

    Aldatılan kişi ilişkisini veya evliliğini bitirebilir, ancak her aldatma boşanmayla sonuçlanmaz. Aldatma sonrasında yaşanan sorunlar çözülebilir ve evlilik daha sağlıklı bir şekilde ilerleyebilir. Bağlılık duygusu artabilir ve sorunlar üzerine konuşarak ortak bir çözüm yolu bulunabilir.

    1. Aldatma sadece fiziksel değildir.

    Aldatma sadece cinsel değil, duygusal veya zihinsel olarak da olabilir. Bu, cinsel ilişki dışında duygusal bir yakınlık yaşamak veya zihinsel olarak başka biriyle ilgilenmek anlamına gelebilir. Duygusal, cinsel veya zihinsel aldatma, ilişkide problemlere yol açabilir.

    1. Aldatma nadir bir durum değildir.

    Aldatma, tarihsel olarak yaygın olan ve toplumun her kesiminde görülen bir durumdur. Son yıllarda toplumsal değişimler ve internet kullanımının artmasıyla daha yaygın hale gelmiştir.

    1. Aldatma bir hastalık değildir.

    Aldatma, insan doğasının bir parçasıdır ve var olmaya devam edecektir. Farklı faktörler, psikolojik süreçler veya merak gibi sebeplerle gerçekleşebilir.

    1. Aldatmayı başlatan her zaman erkek değildir.

    Aldatma sürecinde sadece erkekler suçlu değildir. Aldatılan kişinin de bir partneri vardır ve bu durumu onaylamıştır. Aldatma sürecinde suçlu olan sadece erkek değildir.

    1. Kadınlar da aldatabilir, erkekler de.

    Aldatma sadece erkeklere özgü bir davranış değildir. Kadınlar da partnerlerini aldatabilir. Aldatma nedenleri cinsiyetten bağımsızdır.

    1. Evdeki cinsel yaşamın olmaması aldatmanın bir işareti değildir.

    Evdeki cinsel yaşamın olmaması sadece aldatmayla ilişkilendirilmemelidir. Bu, çiftler arasında yaşanan diğer sorunlardan kaynaklanabilir.

    1. Aldatma, kötü bir evlilik ya da kötü bir eşle sınırlı değildir.

    Aldatma, iyi giden ilişkilerde de görülebilir. Psikolojik, sosyolojik ve toplumsal faktörler aldatma sürecini etkileyebilir.

    1. Evlilik dışı ilişki konusunda çiftler uzlaşabilir.

    Uzlaşma, kültüre, topluma ve çiftin dinamiklerine göre değişebilir. Bu süreci değerlendiren faktörler farklılık gösterebilir.

    1. AIDS aldatma sıklığını düşürmez.

    Cinsel yolla bulaşan hastalıklara duyarsız olan kişiler, genellikle partneri dışındaki kişilerle ilişkilerine devam ederler. Bu, cinsel eğitim eksikliğiyle ilişkilidir. Sağlıklı cinsel ilişkiler, partnerin hakları ve sağlığı göz önünde bulundurularak yaşanmalıdır.

    Aldatılan biri ne yapmalı?

    Aldatılan kişi, durumu kabullenerek duygusal süreçlerle başa çıkmaya çalışabilir. Psikolog Serap Güngör’e göre, aldatılan kişi bu süreçte çeşitli duygular yaşayabilir, ancak bu dönemde kendini kaybetmemek ve kendine olan saygısını korumak önemlidir. Ayrıca, bu sürecin çiftler arasında iletişimi güçlendirebileceği unutulmamalıdır.

  • Doğum Sonrası Cinsellik Ne Zaman Başlamalıdır?

    Doğum Sonrası Cinsellik Ne Zaman Başlamalıdır?

    Doğum sonrası cinsellik ne zaman başlamalı diye merak ediyorsanız, cinsel ilişkiye doğum sonrası başlangıç zamanı çoğu çift için 6 haftadan sonrasıdır.

    Genel anlamda bu süre, annenin biyolojik ve duygusal olarak kendini hazır hissetme durumuna göre belirlense de, ilk 1 ayda cinsel ilişki yaşayabilen çift sayısı çok azdır. Üç aya kadar çoğu çift cinsel ilişki denemesi yapar ancak doğumdan sonra ilişki için 6 aya kadar beklemeyi tercih etmiş çiftler de vardır.

    Normal Doğum Sonrası Cinsel İlişki

    Normal doğum sonrası meydana gelen lohusalık döneminin bitişine kadar cinsel ilişkiye girmemek en doğrusu olacaktır. Bunun nedeni doğumda çıkan plasentanın yarasının halen kapanmamış olmasıdır.

    Doğum sonrası cinsel ilişki
    Doğum sonrası cinsel ilişki

    Kanama ve akıntı durmadan ilişkiye girmek, enfeksiyon, acı, ağrı riskini arttırır. Düzenli jinekolog muayenesi ile yaranın durumunu öğrenmek faydalı olacaktır. Bunun yanında normal doğumdan sonra cinsel ilişki sonrası kanama görülebilir. Kanamanın aşırı olması durumunda mutlaka doktora başvurulmalıdır. Doğum sonrası ilk cinsel ilişki Tıklayın !

    Sezaryen Doğum Sonrası Cinsel İlişki

    Sezaryenden sonra lohusalıkta cinsel ilişki,normal doğuma göre daha zordur. Resmi bir ameliyat olan sezaryen, annenin karnında kesiye neden olacağından ilişki sırasında şiddetli sancılara ve ağrıya neden olur.

    Doğum Sonrası Cinsellik Ne Zaman Başlamalıdır? | 1

    Sezaryen doğum yapıldıysa mutlaka en az 6 hafta beklenmelidir, ancak süre daha da uzayabilir. Doğum sonrası yalnız yara değil, yorgunluk, stres ve bebeğe alışma süreci de olduğundan annenin cinsel ilişki konusunda sıkıştırılması, cinsel ilişkiden soğumaya neden olabilir. Doğumdan Sonra Seks İçin Öneriler yazımıza göz atabilirsiniz.

  • Kadın prezervatifleri hakkında bilmeniz gereken 7 şey

    Kadın prezervatifleri hakkında bilmeniz gereken 7 şey

    Kadın prezervatifleri son zamanda en çok aranan şeylerden biri oldu! Peki, halen çoğu kadının bilmedi bu prezervatif türleri tam olarak nedir ve nasıl kullanılır? İşte bu soruların cevabı

    Her ne kadar yeni bir haber olmasa da kadınların çoğu “kadın prezervatifinin” varlığından bile haberdar değil. Son zamanlarda giderek popüler olmaya başlayan bu koruyucular hakkında ne kadar bilgiye sahipsiniz bilmiyoruz ama her bir kadının mutlaka bu “kadın prezervatifleri” hakkında öğrenmesi gereken şeyler var.

    DAHA KOLAY ORGAZM OLMANIZI SAĞLIYOR!

    Kadın prezervatifleri (condom) lateks olmayan nitrilden üretildikleri için vücut sıcaklığıyla ısınabilirler. Bu şekilde kadınlar normale nazaran daha hızlı orgazm olabiliyorlar.

    HER İKİ TARAF DAHA ÇOK ZEVK ALIR

    Cinsel ilişki esnasında prezervatifin dış halkası klitorise çarparken iç halkada penis başını uyaracaktır. Yani kadın prezervatifleri sayesinde seks esnasında her iki taraf da daha çok zevk alır.

    TAKMASI VE KULLANMASI ZOR MU?

    Kadın prezervatiflerini ilk kez görünce takması zor gibi durabilir. Ama bu durum aslında çok farklı. Çünkü kadın prezervatifini ayakta, yatarak, oturarak istediğiniz pozisyonda rahatça takabilirsiniz.

    KÜRESEL KADIN PREZERVATİF GÜNÜ

    Size bu bilgi biraz ilginç gelebilir ama bu kadar kadın prezervatifleri hakkında konuşup da böyle bir “eşya”nın gününü hatırlatmadan olmaz. Evet Uluslararası kadın kondomları günü olarak belirlenmiş bir gün var; Uluslararası Kadın Prezervatif Koalisyonu 2012’de, 16 Eylül tarihini “Küresel Kadın Prezervatif Günü” ilan etmiştir.

    KADIN PREZERVATİFİ NEDİR? NASIL KULLANILIR?

    İstenmeyen gebelikten ve cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için kullanılan, kadınların vajinal kanalına yerleştirerek kullanabileceği lateks ya da poliüretandan yapılmış kese şeklindeki cinsel sağlık ürünüdür. Femidom (‘female condom’un yani kadın prezervatifinin kısaltması) olarak da bilinir.

    Erkek prezervatifi lateksten yapılırken, artık çoğu kadın prezervatifi poliüretandan yapılıyor. Bunun sebebi, poliüretanın ısı iletebilme özelliğine sahip olması. Bu özelliği ile kadın prezervatifi vajina duvarlarına tutunabiliyor ve ısıyı yüksek oranda geçirerek ilişki sırasında kondomun varlığı çok az hissediliyor.

    Kadın prezervatifi silindir biçiminde ve halkası olan iki ucu var. Kapalı olan uçtaki halkanın görevi, rahim ağzını sarmak. Açık uçtaki halka ise vajina girişinin etrafına tutunarak, cinsel hastalık bulaştıran, siğil oluşumuna sebep olan virüslere karşı koruma sağlıyor.

    Kadın prezervatifi
    Kadın prezervatifi

    17 cm’lik kadın prezervatifi cinsel ilişkiden sekiz saat kadar önce vajinaya yerleştirilebiliyor Cinsel ilişki sırasında ihtiyaç duyulan kayganlığı sağlayan bir yapıya sahip. Ancak kayganlaştırıcı yağ da kullanabilirsiniz.

    Kadın prezervatifi vajinaya doğru yerleştirilirse ve ilişkiden sonra gerektiği biçimde çıkarılırsa yüzde 99 oranında gebeliğe karşı koruma sağlıyor.

    Kadın prezervatifi, erkek prezervatifi ile kıyaslandığında bazı avantajlara sahip. Mesela erkek prezervatifi gibi penis üzerinde sıkışmışlık hissi yaratmıyor. Ayrıca ısıyı ileten malzemeden üretilmiş olması, penisin sıcaklığını hissetmeye izin veriyor.

    İlk kadın prezervatifi 1980’li yıllarda Danimarkalı Lasse Hessel tarafından tasarlandı ve 10 yıl kadar sonra Fransa’da geliştirildi.

  • Vajinismus psikolojik tedavisi

    Vajinismus psikolojik tedavisi

    Vajinismus; eğitim ve sosyo-kültürel düzeyi ne olursa olsun bütün kesimlerde görülen, kadının bir takım korku ve endişelerden dolayı istem dışı vajinasını kasması sonucunda cinsel ilişkinin gerçekleşememesi durumudur. Bazen penisin vajinaya girme durumunda değil, sadece ilişkinin hayal edilmesinde bile bu kasılma durumları söz konusu olabilir. Ülkemizde görülme sıklığı hayli yüksek olan vajinismus, daha çok yeni evli çiftlerde görülmekle beraber yıllarca evli kalan çiftlerde de görmekteyiz. Dünyada görülme sıklığı %2-4 arasında iken ülkemizde %10 ları bulmaktadır.

    Vajinismusun Nedenleri

    Kişiye, yaşadığı kültürel ortama göre değişen birçok nedeni vardır. Fizyolojik olarak bir çocuğun doğabileceği şekilde esnek olan vajinanın cinsel birleşmeye karşı kasılıp kendini kapatması anlamsız gibi görünse de, o an yaşanan endişe, korku ve kaygılar göz önünde bulundurulduğunda normal bir tepki olduğu anlaşılmaktadır. Önemli olan bu yaşanan kaygıların altında yatan psikolojik nedenlerdir.

    • Toplumumuzda ayıp ve yasak olarak algılanan cinsellik hakkında sağlıklı bilgiler edinilmemesi, yanlış ve yetersiz cinsel bilgiler,
    • Abartılarak anlatılan ilk gece hikayelerindeki korkutucu ve ürkütücü durumlar, genç kızlarda kendilerinin de ilişki esnasında çok acı çekeceklerine dair korku oluşturması,
    • Bekaretin kutsandığı toplumumuzda kızlık zarının yırtılacağı, patlayacağı, çok kan akacağı şeklindeki kaygılar,
    • Vajinanın küçük olduğu ve penisin giremeyeceği endişesi,
    • Yeterli uyarılma ve sevginin olmaması,
    • Kızlık zarının çok kalın olduğu düşüncesi,
    • Erkeğin ilk ilişki sırasında kaba davranması,
    • Bilinç dışı kadınlığı kabullenememe ve kız olarak kalma, masumiyetini kaybetmeme,
    • Annenin değersiz görüldüğü bir ailede kız çocuğunun önemsenmek istediği için kadınlığı reddetmesi,
    • Geçmişte yaşanan taciz ve travmalar,
    • Gebelik ve doğum korkusu,
    • Cinsel güvensizlik,
    • Cinsel isteksizlik,
    • Cinsel kimlik sorunları,
    • Güvensizlik,
    • Cinselliğin kadın için zevk değil görev olduğu algısı,

    Gibi nedenler olabileceği gibi kadının daha farklı farkında olmadığı, bilgi çarpıtması, bilinç dışı nedenler, farklı bir kaygı ve korkunun buraya transfer edilmesi de olabilir.

    Vajinismus İlişkiyi Nasıl Etkiler?

    Vajinismusta ilk tepkiler genelde yaşanan durumu anlamlandıramama, korku ve panik halleri, umutsuzluk, başarısızlık, çiftlerin kendilerini birbirlerine karşı suçlu hissetmeleri ve çaresizliktir. Genelde ne yapacaklarını bilemezler ve çözümü ötelerler.

    Kadın kendini eksik ve yetersiz hissederken, erkekte de istenilmeme, reddedilme gibi algılandığından öfke ve kırgınlık yaşanabilir.Yaşanan durumun sadece kendilerine özgü olduğunu düşünerek yoğun ümitsizlikler yaşarlar.

    Uzun süre tedavi edilmediğinde erkekte, cinsel isteksizlik ve erken boşalma gibi sorunların ortaya çıktığı görülmüştür. Ayrıca evlilikte bir çok çatışmanın da temelinde cinselliğin olmaması yatmaktadır.

    Cinselliği konuşmanın bile yadırgandığı toplumumuzda sorunu dile getirmek ve çözüm arayışında bulunmak çok zordur. En yakınlarından bile çoğu zaman gizlenir. Zamanla düzeleceği düşünülerek beklenir, yeni denemelerde bulunulur.

    Neden bizim başımıza geldi?

    Nasıl geçecek bu durum?

    Tedavisi varmıdır?

    Nasıl tedavi edilir?

    Nereye, kime başvurmak gerekir?

    Nasıl tedavi edilecek?

    Tedavi ne kadar sürecek?

    Maliyeti ne kadar?

    Tedavi edilirse daha sonra tekrar bu sorunu yaşarmıyız?

    Gibi bir çok soru akla gelir. Bu durumda yapılması gereken şey ne kadar süredir olursa olsun, hemen bir kadın doğum uzmanının muayenesinden geçip, cinsel terapiste başvurulmalıdır. Terapiye gelen danışanlarımızdan yıllarca vajinismustan dolayı cinsellik yaşamadan evliliklerini sürdürmeye çalıştıklarını görmekteyiz. Mutlu bir evlilikte önemli bir yer tutan cinsellik hem çiftlerin ilişkilerini güçlendirmesi, neslini devam ettirmesi açısından önemliyken hem de alınan hazzın, keyfin hayatlarına lezzet kattığını unutmamalıdır.

    Vajinismusun Tedavisi

    Tedavisi en kolay ve kısa süreli olan vajinismus, psikolojik bir sorundur. Sadece kadının değil çiftin her ikisinin de sorunudur.

    Fizyolojik bir rahatsızlığın olup olmadığını anlamak için yapılacak jinekolog muayenesinden sonra, herhangi bir organik sorun olmadığı psikolojik nedenlere bağlı olduğu anlaşıldığında cinsel terapi yapan bir terapiste gidilmelidir.

    Evli çiftlerin terapiye birlikte katılmalarını önermekteyiz. Kadın isterse tek başına da terapiye gidebilir. Eşlerin katılımı terapiye olumlu bir destek sağlar.

    Vajinismus tedavilerinde bir çok değişik teknikler uygulanmaktadır. Tedavi şekli vajinismus sorunu olan danışanın ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yapılmaktadır. Sorunun altında yatan nedene göre kişiye özgü bir yaklaşım sergilenmektedir. Bazı danışanlarda sadece bilgilendirme yapıldığında sorunun çözüldüğünü görürken, bazılarında davranışsal terapi teknikleri uygulanması gerekmekte, bazılarında ise geçmişle ilgili ayrıntılı dinamik psikoterapi teknikleri uygulamak gerekmektedir. Bütün bu tekniklerin birleştirilerek bütüncül bir yaklaşımda sergilenebilmektedir.

    Sorunun kaynağı sadece penisin vajinaya girmemesi, yani organlarla ilgili bir durum değil, ruhun, beynin ve bedenin ortak sorunudur.

    Çiftlerin ikisinin birlikte katılmasını önemsediğimiz vajinismus terapisinin ilk seanslarında değerlendirme görüşmeleri yapılır; sorunun nedenleri, ne zamandır varolduğu, çiftin yaşamını nasıl etkilediği, nasıl ortaya çıktığı gibi bir çok soruya cevap aranır

    Terapinin ikinci aşamasında; ilişkideki çatışmalar çözümlenir ve yeniden yapılandırılır. Eşlerin cinselliğe bakış açıları değerlendirilerek yanlış düşünce ve davranış örüngüleri düzeltilir. Cinselliğin bir görev yada zorunluluk olmadığı, istekli bir şekilde yapılan, evliliğin ve hayatın gerekliliği olduğu farkındalığı kazandırılır. Evliliği heyecanlı ve canlı kılan, çiftlerin birlikte yapmaları gerekli olan; iletişim kurma, dokunma, sarılma, birlikte aynı anda yatağa girme, sadakat gibi konular işlenir. Çiftlerin adeta yeniden flört yaşamaya başlaması sağlanmaya çalışılır.
    Üçüncü aşamada; cinsel eğitim verilerek, çiftlerin cinsellikle, cinsel organlarla ve cinsel hurafelerle ilgili doğru ve gerekli bilgi edinmeleri sağlanır. Cinsel mitler ele alınarak doğrular netleştirilir. Vajinismusun sadece birinden kaynaklı olmadığı çiftlerin her ikisinin de sorunu olduğu, birlikte çözmeleri gerçeği vurgulanır. Çiftlerin birbirlerini suçlamamaları, destek olmalarının önemi üzerinde durulur. Cinsellikle ilgili bilinen tüm yanlış inançlar ele alınarak, suçluluk ve günahkarlık duygularıyla baş edilebilmesi için her iki tarafında cinsel gereksinimlerinin normal olduğu, doğal gereksinim olduğu ve uyumun öğrenilebileceği işlenir. Ayrıca kolaylıkla yapılabilen bir takım ev ödevleri verilir. İlişkide karşılıklı yapılan davranışların üzerinde durularak cinselliğin yetişkin yetişkine kaliteli ve zevkli bir eylem olduğu vurgulanır.
    Dördüncü aşamada; derinlerde hissedilen duygulara odaklanılır. Çiftlerin fantezileri, zevk algıları, kendilerini keşfetmeleri, çocukluk döneminin yansımaları ele alınır. Sosyo-kültürel baskıların oluşturduğu gerilimler giderilir. Toplumsal olarak kadına ve erkeğe yüklenen anlamsız sorumluluklar ve rollerin cinsel hayata olumsuz etkilerinden kurtulmaları sağlanır.
    Son aşamada ise çiftin baş başa birlikte yapacakları çeşitli aşk oyunları önerilir. Bu oyunlarla kendi bedenlerini ve partnerlerinin bedenlerinin keşfedilmesi, nelerden haz duydukları, nelerden hoşlandıklarını, sevişme sanatının inceliklerini hiçbir kaygı hissetmeden öğrenirler. Yeni ve ilgi çekici duygusal, cinsel teknikler öğrenirler. En önemlisi çiftler bütün bunları büyük bir keyif duygusuyla kendilerini ve partnerlerini en özel şekilde keşfetmek için yaptıklarından zevk ve mutluluk duyarlar. Sonuçta hayatlarını anlamlı kılan cinselliği; problemsiz, kaygısız doya doya yaşamayı ve mutlu olmayı öğrenirler.

    Feyzullah ALPMAN

    Psikolojik Danışman

  • Vajinismus olduğunu öğrenen kadın ne yapmalıdır?

    Vajinismus olduğunu öğrenen kadın ne yapmalıdır?

    Çoğu kadının yaşadığı ilk gece korkusu vajinismus tedavisi ile çözülebilecek bir durumdur. Peki vajinismus olduğunu öğrenen kadın ne yapmalıdır?

    İlk gece korkusu (Gerdek gecesi), çocukluğundan itibaren tüm kızların zihinlerini hayali yapılarla dolduran bir korku türüdür. İlk gecenin çok zor olacağı, çok acı çekeceği, çok kanayacağı, ilişkiden sonra yürüyemeyeceği, oturamayacağı, penisin vajen içinde sıkışıp kalacağı, süpürge sapı gibi bir şeyin oraya gireceği, gözlerin göz bebeklerinden fırlayacağı gibi kulaktan duyma hikayeler ile oluşan korku türüdür.

    Bu korku sürekli çevreden alınan bilgilerle körüklenir. İlk geceye gelindiğinde de zihin kendi öznel dünyasını yaratma eğiliminde olduğu için bu sanal korkuyu gerçek gibi algılar. Tam ilişki yaşanacağı anda zihin beden üzerinde panik belirtileri oluşturur; kalp çarpıntısı, nefeste düzensizlik, kasılma, kaçınma, eşini eli itme vb.

    Vajinismus Nedir? Tecrübe ve deneyimlerimiz için Tıklayın!

    Bu belirtiler öylesine yüksek seviyededir ki adeta kadın o anda başka bir hâldedir. Farklı bir durumu yaşamaktadır.

    Korkunun kaynağı gerçek bir durum olsa buna dönük bir tedavi ile sorun çözülebilir. Örneğin zar problemi ve buna bağlı acı. Ancak  korkunun kaynağı sanal bir sürecin sonunda zihnin kendine ait bir öznel dünya yaratıp bunu gerçekmiş gibi algılaması olduğu için zar operasyonu yapılması ya da uyuşturucu, Alkol ile ilişkinin denenmesi de sorunu çözmemektedir.

    Dr. Murat Ulusoy’a göre iyi bir Vajinismus tedavisinde; eğitim ve vajene ait kontrol çalışmalarının yanı sıra asıl olarak zihin üzerindeki korkunun hipnoz ile kaldırılıp, gevşemenin sağlanmasının gerekli olduğudur. Bu üçlüye riayet eden tedavide başarı oranı oldukça yüksektir.

    Vajinismus tedavisi nasıl olmalı?

    Vajinismus kadını zaman kaybetmeden tedaviye başlamalıdır. Herhangi bir sebepten ötürü öteleme yaparsa yıllar su gibi akıp gitmekte, denenen ve başarılamayan her ilişki vajinismusu adeta daha derinlere taşımaktadır.

    Vajinismus olduğunu öğrenen kadının yaşadığı üzüntüyü bir kenara bırakıp, eşine de durumun bir hastalık olduğunu anlatması gerekir. Erkeğin bu noktada “Hayır bu bir hastalık değil ve sen istersen yaparsın” ya da “Zamana bırakalım yaparız” demesi çözümsüzlüğü de beraberinde getirir. Nasıl ki diğer zihinsel ve ruhsal hastalıklarda hekim yardımı alınıyorsa, vajinismus da aynı kategoride değerlendirilmelidir.

    Bir önemli nokta da erkeğin güvensizlik yaratacak, zorlayacak deneyimlerden uzak durması gereğidir.

    Dr. Murat Ulusoy

  • Gebe kalmak için neler yapılmalı?

    Gebe kalmak için neler yapılmalı?

    Gebe kalmak için neler yapılmalı? İstemelerine rağmen gebelik elde edemeyen çiftlerden bazılarında altta yatan problem uygun zamanda ve yeterli sıklıkta ilişkinin olmaması, ya da uygulanan yanlış yöntemler gibi çok basit nedenler olabilir.

    Gebe kalmak için neler yapılmalı?

    Kadınların herhangi bir ayda gebe kalma olasılıkları %20-25 arasındadır. Çiftler bilgi eksikliği nedeni ile yaptıkları bazı davranışlar yoluyla bu olasılığı azaltabilirler. Kısır olduklarını düşünen bazı çiftlerde alınacak basit tedbirler ve uygulanacak çok kolay yöntemler ile hiçbir tedaviye gerek kalmadan gebelik elde edilebilir.

    Uygun zaman
    Gebelik isteyen çiftler için cevaplandırılması gereken ilk soru en uygun zamanın ne olduğudur. Düzenli adet gören kadınlarda yumurtlama genelde adet siklusunun 14. gününe denk gelir. (adet kanamasının başladığı günden itibaren 14. gün). Ancak yumurtlama tarihinde sapmalar olabileceği, ve sperm ile yumurta hücresinin kadın vücudu içinde yaşama potansiyeli göz önüne alındığında 9 ile 15. günler arasında gün aşırı cinsel ilişki olması gebelik şansını yükseltir.
    İlişkinin her gün önerilmemesinin sebebi erkeğin sperm kalitesini düşürmemektir. Her ilişkiden önce erkeğin en az 48 saat süreyle boşalmaması özellikle sperm sayısı düşük ya da sınırda olan erkekler için yararlıdır. Alınabilecek başka bir önlem de ilişkinin sabah olmasıdır. Boşalmanın olmadığı geceyi takip eden sabah erkeğin sperm düzeyleri en yüksek sayıdadır. Ancak bu ilişkiler yaşanırken “bugün mutlaka ilişkide bulunmamız gerekir” şeklinde stres yaratmak gebelik açısından olumsuz etki gösterir. Bu stresi gidermek için olayı kendi haline bırakmak veya egzersiz, yürüyüş gibi stres giderici faaliyetlerde bulunmak gereklidir. Unutulmamalıdır ki üreme sistemini yöneten bütün hormonlar hem fiziksel hem de ruhsal strese karşı hassasdır.

    Uygun Şekil
    Gebelik için uygun dönem saptandıktan sonra ikinci aşama cinsel birleşmenin şeklidir. Pek çok pozisyon gebelik için uygun ortam yaratmaz. Normal bir ilişki sonrası gebelik oluşabilmesi için spermlerin vajinaya uygun şekilde bırakılması ve vajinanın spermlerin rahim içine doğru ilerleyebilmesi için uygun pozisyonda durması gerekir. Bu şartları sağlayan pozisyonlar erkeğin üstte olduğu, kadın ve erkeğin yana doğru dönük olduğu pozisyonlar ile kadının diz-dirsek pozisyonunda olduğu şekillerdir. Erkeğin üstte olduğu durumda kadının kalçaları altına bir yastık yerleştirerek pelvisini yükseltmesi spermlerin doğru yönde ilerlemelerine yardımcı olur. Diz-dirsek pozisyonu ise özellikle sperm sayısı düşük olan durumlarda ek fayda sağlar. Oturur pozisyonda, kadının üstte olduğu veya ayakta olan cinsel ilişkiler gebelik elde etmek için uygun değildir.

    İnsanlarda cinsel ilişkinin amacı büyük ölçüde haz almak olmasına rağmen biyolojik açıdan primer amacı soyun devamını sağlamak yani gebelik elde etmektir. Bu amaç dışında birleşme doğada sadece insanda ve birkaç türde daha olmaktadır. Gebelik elde etmek isteyen çiftler bu nedenle ilişki esnasında bazı etkinliklerden kaçınmalıdırlar. Bunların başında oral seks gelir. Tükrük içinde bulunan birtakım enzimler ve bakteriler spermlerin dölleme kabiliyetini azaltır, hatta spermlerin ölümüne neden olabilir. benzer şekilde anal seks de sperm aktivitesi üzerinde olumsuz etki yaratabileceğinden bu tür ilişkilerden kaçınılmalıdır. Yine benzer mekanizma ile ilişki esnasında kullanılabilen kayganlaştırıcılar da sakıncalıdır. Özellikle petrol bazlı olan vazelin, masaj yağları gibi maddeler kesinlikle kullanılmamalı, mutlaka kayganlaştırıcı kullanılması gerekiyor ise su bazlı olanlar tercih edilmelidir. Gebelik arzulayan çiftlerin su altında veya içinde ilişkide bulunmaları vajen pH’ı bozulacağından sakıncalıdır. Sıcak su da sperm sayısı ve hareketliliğini bozacağından önerilmez.

    İlişki sonrası
    Eğer ilişki sonrası kadın hemen ayağa kalkarsa fazla miktarda meni dışarıya kaçacaktır. Spermler rahim ağzına ulaşacak yeterli zaman bulamadıkları için bu durum gebelik elde edilmesi açısından önemlidir. Gebe kalmak isteyen bir kadın ilişkiden hemen sonra ayağa kalkıp idrar yapmaya ya da yıkanmaya gitmemelidir. İdeal olan kalçalarının altına bir yastık koyarak 20-30 dakika kadar yatmasıdır. Erkek de meni kaçağını azaltmak için birkaç dakika kadar kendini geri çekmemelidir.

    Vajina dışarıdan kulanılan herhangi bir maddeye gereksinim duymadan kendi kendini temizleyebilen ve uygun ortamını yaratan bir organdır. Adet kanaması ve ilişki sonrasında dahi vajina sağlıklı kalabilmek için kendi önlemini alır.(Eğer ilişkiden sonra kötü bir koku duyuluyor ise bu enfeksiyonun belirtisi olabilir ve doktor kontrolü gerekir). Sadece gebelik isteyenlerde değil hiçbir kadında vajinal duş önerilmez.İlşiki öncesi yapılan duş vajen pH’ını değiştireceğinden gebelik şansını olumsuz yönde etkiler. Spermin yaşama şansı tehlikeye girer, ilişkiden hemen sonra yapılan duş ise spermleri ortamdan uzaklaştıracağından, şansı azaltır. Ayrıca duş, bakterileri kadın üreme sistemi içinde yukarılara doğru zorlayarak enfeksiyon ve dolayısı ile infertilite şansını arttırır.

    Özet

    Gebe kalmayı planladığızda 3 ay öncesinden korunmayı bırakın
    Gebe kalmak için en uygun zamanda gün aşırı ilişkide bulunun
    Gebelik için uygun dönemdeki ilk ilişkiden önce ve iki ilişki arasında erkeğin 48 saat boşalmamasının ideal olduğunu unutmayın
    Sabah erken saatte ilişkide bulunun
    Kayganlaştırıcı kullanmayın
    Hiçbir zaman vajinal duş yapmayın
    Vajinanın doğal duruşunu sağlayan gebelik için uygun pozisyonları tercih edin
    Alternatif seks yöntemlerinden uzak durun
    Su altında ilişkide bulunmayın.

     

    Kaynak: mumcu.com

  • Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    Karnızındaki bebek doğup da onunla tanıştıktan sonra hayatınız bir süre eski düzenine girmeyecek ve eski halinize gelmeniz biraz zaman alacak bunun farkındasınız. Örneğin aldığını kiloları verip hamile kalmadan önceki halinize dönmeniz için biraz zamana ihtiyacınız var. Benzer şekilde yatak odası departmanı için de eski düzene dönmek biraz zaman gerektirebilir

    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    Doğum sonrası genelde ilk 6 haftalık sürede cinsel ilişki olmamasını öneriyoruz. Bunun nedeni yeni annenin hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan kendini toparlaması ve bunun yanında olası bir enfeksiyon riskini en aza indirmek. Dünyanın kadın hastalıkları ve doğum konusundaki en saygın bilimsel dergilerinden biri olan British Journal of Obstetrics and Gynecology dergisinde yayınlanan bir makaleye göre yeni annelerin çoğu bizim bu önerimize uyuyorlar hatta daha uzun bile bekliyorlar

    Doğum sonrası seks
    Doğum sonrası seks

    Avusturalya’da bulunan Murdoch Children’s Research Institute araştırmacıları ilk kez anne olan 1507 kadın ile ilgili çalışmalarında doğum sonrası ilk cinsel ilişkinin ne zaman olduğunu sorgulamışlar. Buna göre 6. haftanın sonunda hastaların %41’i, 8. haftanın sonunda %65’i ve 12. haftanın sonunda %78’i vajinal seks yaptığını bildirmiş.

    İncelemede doğum sonrası ilk ilişki için beklenilen sürede en önemli etkenin doğum sırasında herhangi bir komplikasyon olup olmadığı ortaya çıkmış. Sezaryen olan, doğumda epizyotomi açılan ya da benzeri bir komplikasyon yaşayan kadınların bekleme sürelerinin anlamlı olarak 6 haftadan daha uzun olduğu saptanmış.

    Çalışma, doğum sonrası seks yaşantısının normale dönme süresi ile ilgili evrensel bir süre olmadığını göstermiş. Herşeyin 6 hafta sonra normale döneceği şeklinde kesin bir zaman sınırı herkes için geçerli değil özellikle de cinsel yaşantı konusunda.

    İyileşme ve normale dönme sadece fiziksel iyileşme anlamına gelmiyor. Ruhsal iyileşmenin de tamamlanması gerekli. Bir çok yeni anne bebeğinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırken çok meşgul ve yorgun olduklarından cinselliği düşünecek enerjileri kalmıyor. Bazıları ise doğum sonrası cinsel ilişkinin ağrı ve acıya neden olacağı korkusu yaşayabiliyorlar. Bunların hepsi normal ve insani davranışlar ve kadının bundan dolayı suçluluk duyması gereksiz ve anlamsız.

    Gebelik ve lohusalık döneminde cinselik ile ilgili en sık karşılaşılan 4 yanlış bilgi ise şunlar

    1. Gebelikte cinsel istek (libido) azalır

    Gebe bir kadının libidosunda azalma tamamen normal bir durumdur. Bu azalma özellikle yakınmaların fazla olduğu ilk üç aylık dönemde en fazladır. Ancak bu tüm gebeler için geçerli değildir. bazı kadınlarda artan hormonların etkisi ile libido artışı gözlenebilir. Özellikle gebelik ilerledikçe kadın kendi vücut hatlarını daha fazla beğenip kendini daha seksi hissedebilir. Pek çok çift dokuz ay boyunca tatminkar ve keyifli bir cinsel yaşantıya sahip olurlar. Burada önemli olan neyin normal neyin anormal olduğuna takılmamaktır çünkü normal diye bir şey yoktur.

    2. Seks bebeğe zarar verebilir.

    Gebelikte yaşanan cinsel ilişkinin bebeğe zarar vermesi olanaksızdır ancak bu yanlış inanış hemen hemen tüm kültürlerde inatçı bir şeklide varlığını sürdürmektedir. Bu korku çoğu zaman erkeklerde daha güçlüdür.

    Eğer erken doğum riski, plasenta previa, nedeni açıklanamayan vajinal kanama, rahim ağzında açılma gibi bir komplikasyon yoksa ve doktorunuz gebelik sırasında seksi yasaklamadıysa çoğu zaman cinsel ilişki anne adayı ve bebek açısından %100 güvenlidir. Ancak gebelik haftasına bağlı olarak ilişki poziyonlarında rutin dışına çıkmak gerekebilir. Gebeliğin yaklaşık 15-20. haftalarından itibaren sırt üstü yatmanın önerilmediğini aklınızdan çıkarmayın

    3.Doğum sonrası 6. haftada cinsel yaşantı başlamış olmalıdır.

    Eğer ilk 6 hafta içinde cinsel rutininize dönebildiyseniz tebrikler. Mutlu azınlığa dahilsiniz demektir. Az önce de belirttiğimiz gibi 6 haftada eskiye dönebilenlerin oranı sadece %40 civarında.

    6 hafta, doğum sonrası iyileşmeniz açısından en az gerekli süre ve pek çok kadın daha uzun zamana gereksinim duyuyor. Doğum sonrası genital organlarınız daha hassas ve enfeksiyonlara daha açık. Bununla beraber açılmış olan rahim ağzının eskisi gibi kapalı hale gelmesi de yaklaşık 6 hafta alıyor. Eğer doğumda epizyotomi açıldıysa bunun iyileşmesi de 6 hafta civarında gerektiriyor. Bu arada ilk defa bebek sahibi olan kadınlar içinde doğum sırasında en ufak bir yırtılma ya da kesi olmayanların oranının sadece %10 olduğunu hatırlatmakta yarar var. Bu nedenle ilk 6 hafta içinde vajinal ilişki önerilmiyor ancak cinsel istek varsa ilişki olmadan yaşana yakınlaşmalar çiftlerin birbirine yeniden bağlanmasına yardımcı olması açısından önemli

    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları
    Doğum sonrası seks ile ilgili ipuçları

    4. İlk seferinde acı olur

    Hemen hemen her kadın doğum sonrası ilk cinsel ilişki sırasında canının acıyacağından korkar. Bu son derece normal bir korkudur ancak vücudunuza ve ruhunuza iyileşmesi için yeterli zamanı tanırsanız seks bir problem olmayacaktır. Her kadının kendini hazır hissetmek için farklı zaman sürelerine gereksinim duyduğunu mutlaka akılda tutmak gerekir. İlk seferlerde kuruluk olabileceğinden kayganlaştırıcıların kullanılması yarar sağlayacaktır. Bebeğinizi emziriyor olsanız bile doğum kontrolüne dikkat etmeyi ihmal etmeyin. Unutmayın hayat sürprizlerle doludur

     

    Kaynak: Dr. Ahmet Mumcu / mumcu.com

  • Ön Sevişme Hakkındaki Gerçekler

    Ön Sevişme Hakkındaki Gerçekler

    Ön Sevişme Hakkındaki Gerçekler… Kama Sutra kurallarına göre erkek; ilişkiye geçmek için kesinlikle aceleci davranmamalı. Önce eğlenceli bir konu hakkında konuşmalı, hatta bir iki kadeh hafif bir içki içmeliler. Hatta akabinde birlikte şarkı söylemeli ya da dans etmeliler. Sıcaklık yükselmeye başlamalı… Modern zamanlarda; hızlı yaşıyoruz. Şimdilerde birbirimize dokunmanın ne kadar eğlenceli olduğunu unutmuş durumdayız, İngiltere’nin en çok satan kitaplarından biri olan The Great Lover Playbook’un yazarı Lou Paget; “Ön sevişmeye yeterli zaman ayrılmıyor” diyor ve ekliyor, “Seks artık fast food yemek gibi oldu. Bir an önce sonuca ulaşmak istiyoruz.”

    Ön Sevişme Hakkındaki Gerçekler

    Jinekolog Dr. Ayşe öz ise “iyi bir ön sevişme, hoş bir seksi tam bir fenomene dönüştürebilir” diyor ve ekliyor; ” Kanınız daha hızlı akmaya başlar ve vücudunuz hassaslaşır. Kolunuza hafifçe dokunması bile sizi tahrik edebilir.” Hiç şüphesiz, kadınların yüzde 80’i ön sevişmeyi ne kadar uzun tutarlarsa orgazmı da o oranda garantilediklerini söylüyor. Aşağıdaki ön sevişme raporunu okuyun; şaşırtıcı buluşlar, uzman tavsiyeleri ve kendinizle ilgili keşifler sizi daha ciddi bir aşka götürecek…

    Ön Sevişmenin İdeal Süresi Nedir?

    10-20 dakika

    Kadın ve erkek üzerinde; ön sevişmenin ne kadar sürmesi gerektiğiyle ilgili bir araştırma yapıldı. 26 yaşındaki Jale; “ön sevişme sırasında kafamdaki tüm düşünceleri en aza indirgeyebiliyorum. Onun hemen işini bitirmek istediğini düşünmek ya da öyle hissetmek istemiyorum” diyor. Peki ya erkeklere göre?- 30 yaşındaki Mehmet; “Bazen üç dakika içinde her şeyi bitirmek istiyorum” diye itiraf ediyor ve ekliyor; “Ama sonra birbirimizin vücuduna ne kadar uzun süre odaklanırsak o kadar güzel bir seks yaşadığımızı ayırt ediyorum. En az 15 dakikamı ön sevişmeye ayırmam gerektiğini biliyorum. Bir kadını mutlu etmek bir tür ego tatmini aynı zamanda.” Belki de sırf bu yüzden erkeklerin yüzde 30’u ön sevişmenin yarım saat uğraşmaya değdiğini düşünüyor. Üzgünüz ama bu yüzde 30’luk kesimin telefon numaralarını size veremeyeceğiz!

    – “Bazı kadınlar sekste aradıklarını bulamadıkları için ön sevişmenin çok daha uzun sürmesini isteyebiliyorlar” diyor The Best You’ll Ever Have kitabının yazarlarından Shannon Mullen ve ekliyor; “Miktar için değil, kalite için çabalıyorlar olsa gerek!” 35 yaşındaki Selin ise “Manzaralı yoldan gitmek her zaman kısa yoldan gitmekten daha eğlencelidir. Ancak bazı geceler kısa yolları da tercih edebilirsiniz” diyor.

    Ön Sevişme Hakkındaki Gerçekler
    Ön Sevişme Hakkındaki Gerçekler

    Kadınların En Hoşuna Giden Ön Sevişme Taktikleri

    Evet; kadınlar ne tarz bir ön sevişmeyle çılgına dönerler? Yüzde 31’i boyunlarının ve omuzlarının öpülmesinden çok hoşlanıyorlar. Bunu yüzde 19 ile oral seks, yüzde 11 ile mastürbasyon takip ediyor. “Bir kadının kulak memesiyle omuzlarının arası tam anlamıyla bir tahrik bölgesidir” diyor The Great Lover Playbook kitabının yazarı Lou Paget ve ekliyor; “Sinir uçlarının yoğunluğundan dolayı, bu bölge oldukça hassastır.”

    Hiç kimsenin kaygılarının dikkatinizi dağıtmasına izin vermeyin. 28 yaşındaki Ceren; “Eşim kalçalarıma dokunduğu zaman utanıyorum” diyor ama köprücük kemiğine dokunduğu anda inanılmaz bir zevk alıyormuş.

    Biz kadınlar; bize tapılmasından hoşlanıyoruz. Tek sorun erkeklerin ilişkiye girme isteği. Shannon Mullen ise “Erkekler hemen genital bölgeye yoğunlaşıyor. Çünkü vücudumuzda dokunmayı en sevdikleri nokta orası. Partnerleri için de durumun aynı olduğunu sanıyorlar” diyor.

    Erkekler belki de yetiştirilişlerinden dolayı kadınlar kadar hassas bir vücuda sahip değiller diye düşünüyor, Newyork Center of Human Sexuality Başkanı Marian Dunn. “Erkek çocuklarıyla top oynayıp güreşirken, kız çocuklarını kucağımıza alır okşarız. Dolayısıyla erkekler yetişkin oldukları zaman, seks sırasında en hassas bölgelerine dokunulmasını isterler, başka şeylerin de hoşlarına gidebileceğini hiç düşünmezler” diye de ekliyor.

    31 yaşındaki Can ise kendi teorisini açıklıyor; “Erkekler keşfe çıkmaktan hoşlanırlar. Aşağıdaki bermuda üçgenini merak ederler. Bizi belin üst kısmında tutmanın tek yolu ne biliyor musunuz? Eteğinizi yukarı çekmek.”

    Erkekleri En Çok Baştan Çıkaran Oral Seks Yapmak Yaptırmak

    Erkeklerin en favori ön sevişme aktivitelerini listelediklerine asla inanmazsınız… Aslında inanmalısınız çünkü tamamıyla sizin düşündüğünüz gibi… 25 yaşındaki Ali diğer hemcinsleri gibi; “Sevişirken kız arkadaşımın aşağılara inmesine bayılıyorum. Doğum günü hediyesi almak gibi bir şey bu benim için” diyor. Erkekler partnerlerinin bu işin tamamıyla içinde olmalarından hoşlanıyorlar.

    “Aldıkları haz sadece fiziksel değil” diyor The Complete Idiot’s Guide To Amazing Sex kitabının yazarı Sari Locker ve ekliyor, “Erkekler kadın vücudunun tüm bölgelerinin kız arkadaşları tarafından kabul edilmesi fikrinden hoşlanırlar.” Ayrıca en fazla tedirgin olduğunuz konu olan seksi erken bitirme konusunda içinizi rahat tutabilirsiniz. Erkeklerin yüzde 78’i cinsel birleşme sırasında ara verilmesini o kadar da fazla önemsemiyor. Henüz erkeklerin oral seksten hoşlandıktan başlığının altındayken şunu da belirtmeden geçemeyeceğiz; erkeklerin yüzde 23’ü kendilerine oral seks yapılması kadar oral seks yapmaktan da hoşlanıyor.

    Buna ek olarak, daha fazla sayıda erkek en favori ön sevişme aktivitesini partnerine oral seks yapmak olarak tanımlıyor. 32 yaşındaki Raif; “Sadece tek bir bölgeye yoğunlaşmak çok güzel. Hamleler çok daha yavaş ve dolayısıyla tahrik edici oluyor. Bir anda dünyadaki her şeyi unutuveriyorsunuz” diyor.

    Ankete katılan kadınlar erkekler kadar şevkli değiller bu konuda. Sadece yüzde 5’i kendilerine oral seks yapılmasından hoşlanıyor. Ankete katılan kadınlardan biri; “Bazı erkekler yatakta öylece yatıyorlar. O yatarken siz aşağıda onu tahrik etmek için uğraşıp duruyorsunuz. O ise o anda sanki olayın bir parçası değilmiş gibi davranıyor” diyor.

    Lou Paget; “Çiftler pozisyon değiştirmeyi denemeliler. Böylece erkek olaya daha fazla dahil olabilir. Ayakta olmayı ya da oturmayı deneyin. Onu omzunuza elini koyması konusunda cesaretlendirin. Bir erkek karşısındaki kadına ne kadar fazla bakar, ona ne kadar dokunursa sekse o kadar dahil olur” diye tavsiyede bulunuyor.

    Erkekler Yönlendirilmek İstiyorlar!

    Evet; ankete katılan erkeklerin yüzde 55’i kadınların daha fazla ön sevişme direktifi vermesinden hoşlanıyor. “Detaylar çok önemlidir” diyor 34 yaşındaki Deniz ve ekliyor, “Hiçbir erkek, ne kadar olgun olup olmadığı önemli değil, garip bir şekilde kadının ne istediğini biliyor.” Ankete katılan erkek ve kadınların çoğu konuşmak yerine jest yapmayı tercih ediyorlar. “Anlatmak yerine göstermek her zaman en etkin taktiktir” diyor Shannon Mullen ve ekliyor; ” Bazen erkeklerin bazı şeyleri sizden duymaya ihtiyaçları vardır. Eğer, ‘Bu çok iyi hissettiriyor’ veya ‘Ah evet’ gibi şeyler söylerseniz, ‘birazcık sola demeniz gerektiğinde bu onda bir şok etkisi yaratmayacaktır.” 34 yaşındaki Mine için her şey sessiz olmaya bağlı. “Fısıltılar duyguyu daha canlı tutuyor ve hiçbir zaman hor görülmüyor” diyor.

    Ön Sevişmede Nelerden Vazgeçilebilir?

    Seksi canlandırma fikri gerçek hayatta pek de uygulanamıyor. Ankete katılanlara; ‘Hangi Ön sevişme aktivitesini hayatınızdan çıkarabilirsiniz?’ diye sorulduğunda nerdeyse erkeklerin yarısı ve kadınların yüzde 31’inin cevabı birlikte porno film izlemek oluyor. Bir sonraki vazgeçilebilir aktivite ise argo konuşmak… Ayrıca bazı temel aktiviteleri de küçümsememek lazım. Erkekleri en fazla heyecanlandıran ilk üç aktiviteden biri de partnerinin soyunuşunu izlemek. Ayrıca her iki cinsiyet de iyi bir öpüşmeyle heyecanlanıyorlar.
    Sadece küçük sürprizler ekleyin yeter! Lou Paget’e göre; yatakta yer değiştirmek, koltukta başlamak veya sol eliniz yerine sağ elinizi kullanmak ön sevişmeyi daha güzel kılıyor çünkü kendinizi acemi hissediyorsunuz. Acemi hissettiğinizde ise olaylar daha eğlenceli oluyor.

    ERKEKLERİN İLK BEŞİ

    1. Oral seks yapılması…
    2. Oral seks yapmak…
    3. Partnerini soyunurken izlemek…
    4. Boynunu ve omuzlarını öpmek…
    5. Dudaktan öpmek…

    KADINLARIN İLK BEŞİ

    1. Boyun ve omuz öpülmesi…
    2. Dudaktan öpmek…
    3. Belden aşağısının okşanması…
    4. Göğüslerinin ellenmesi…
    5. Oral seks yapılması..

    Kaynak: mahmure.hurriyet.com.tr

  • Vajinismus evlilik ilişkisini nasıl etkiler

    Vajinismus evlilik ilişkisini nasıl etkiler

    Vajinismus cinsel ilişki denemesi sırasında vajina kaslarının cinsel ilişkiye izin vermeyecek şekilde istemsiz olarak kasılmasıdır. Vajinismus, İlk gece korkusu cinsel ilişkiye girememe olarak ta tanınmaktadır.

    Vajinismus (cinsel ilişkiye girememe) cinsel birleşmeyi çoğu zaman tamamen engeller. Bu nedenle diğer evlilik sorunları ve cinsel sorunlar gibi göz ardı edilemeyecek bir sorundur.

    Vajinismus hem çiftin evlilik ilişkilerini hem de çiftin ebeveynlerini etkiler. Çünkü evlilik birliğini tehdit edici olarak algılanır ve çiftin bebek sahibi olmalarını engeller.

    İlk cinsel deneyim başarısızlıkla sonuçlandığında çift bunu düğün yorgunluğuna yorar ve balayında olur diye düşünürler balayı hayalleri kurmaya başlarlar ancak balayında da aynı şey olur. Cinsel ilişki gerçekleşmez. Bu seferde evimize gidince daha rahat oluruz diye diye düşünürler denerler ancak yine cinsel ilişki gerçekleşmez. Bu kez çift şaşırır, karışık duygular yaşamaya başlar ve giderek bir sorunla karşı karşıya olduklarını anlarlar. Her denemenin başarısızlıkla sonuçlanması giderek umutlarını ve cesaretlerini kırar, zaman geçtikçe öz güvenleri sarsılmaya ve başaramama korkusunu yaşamaya başlarlar.

    Kadın cinsel birleşmede acı duyacağı, kanama olacağı ya da kötü bir şeyler olacağı korkularına ilaveten başarısız birleşme girişimlerinden sonra suçluluk, yetersiz hissetme, aşağılanma ve ümitsizlik duygularına kapılabilir. Giderek işe yaramazlık ve yetersizlik duygularını derinden deneyimlemeye başlar.

    Kadın eşi kaybetme korkusu, eşin kendini aldatabileceği düşüncesi, hatta sorunun uzun süre devam etmesi halinde evliliğini kaybedeceği korkusu yaşamaya başlayabilir.

    Kadın kendi içinde bu sorunlarla boğuşurken erkek eşte bundan nasibini alır. Erkek eş kendisinin istenmediğini, reddedildiğini, sevilmediğini düşünerek eşe öfke duyabilir. Kendi içinde bu sorun sürekli bir anlam bulma çabası içerisindedir. Eşinin fiziksel bir rahatsızlığı olduğunu ya da kendisinin yanlış bir şeyler yaptığını ya da tekrar yanlış yapma korkusu yaşayabilir Hatta bazı vajinismus kocalarının kafası öylesine karışır ki kendisinde bir problem olduğunu düşünerek bir üroloğa gider. Bu kafa karışıklığının etkisi ile ne yazık ki alkolle deneme lokal anesteziler kullanma gibi yanlış vajinismus tedavilerine yönelerek vakit kaybedenler olur.

    Bu karmaşa içinde çift huzursuzlanmaya başlar ve dolayısıyla cinselliğe karşı ilgileri giderek azalma eğilimine girer. Ve evlilik ilişkileri de bozulmaya başlar. Evin içinde herkes havadan nem kapar bir konuma gelir. Birbirlerine karşı hoşgörü ve anlayışları zayıflar.

    Bazı vajinismus çiftleri sorunu hiç konuşmazlar. Sanki böyle bir sorun yokmuş gibi hayatlarına devam ederler. Ancak hayatlarında bir eksiklik olduğunu her iki eşte pek ala bilir ve bunun burukluğunu kendi içinde yaşar. Çoğu çiftte koca kadının problemin çözümü için atılımda bulunmasını tedavi arayışı için bir girişimde bulunmasını bekler. Ancak işin en ilginç yanı kadın da kendi içinde kocadan bu problemin çözümü için bir destek ve yardım bekler. Ancak kocadan bu destek bir türlü gelmeyince daha da üzülür ve kendi içine kapanır. Kocanın bunu umursamadığını hatta kendisini pek de istemediğini bile düşünmeye başlayabilir. Aynı şekilde adam da eşinin kendisini istemediğini ve çözüm konusunda pek de istekli olmadığını düşünür.

    Bazen çift böyle bir problemin başlarına gelmesini kabul edemez. Neden benim başıma geldi? diye sürekli sorgular. Kabullenmeleri zaman alır. Erkek kadını kadında erkeği suçlar. Her biri sorunun diğerinden kaynaklandığını düşünür.

    Diğer bir gurup çiftte vajinismusa inat eder gibi daha da bir birlerine yaklaşıp yaşadıkları bu sorunun evlilik ilişkilerini olumsuz yönde etkilemesine hiç izin vermezler. Böylece ileriye yönelik ortak kararlar alırlar.

    Çiftin ailelerinin bu durumu bilmesi durumu daha da karmaşık bir hale getirir. Ne yazık ki halen kültürümüzde ilk geceye ait çarşaf beklentileri vardır. Ayrıca yakın akraba, arkadaş çevrelerinden çocuğunuz olmuyor mu? ya da ne zaman olacak? beklentileri çifti daha da izole bir hayat yaşamaya mahkum eder. Ailelerde baskı, sürekli sorgulama gündemdedir. Genellikle kadının ailesi erkeği, erkeğin ailesi kadını suçlar. Ailelerden biri evliliğin bitirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirebilir. Ya da her iki eşin ailesi gidilecek yer alınacak tedavi konusunda çifti sıkboğaz edebilir Sanki çiftin sorunları kendine yetmiyormuş gibi birde aileleri ile uğraşmak zorunda kalırlar

    İlk cinsel ilişki deneyiminin başarısızlıkla sonuçlanması genellikle yorgunluğa, düğün stresine ve gerginliğine bağlanır. Bir sorun olarak algılanmaz. Ancak her denemenin başarısızlıkla sonuçlanması çiftleri bir sorunla karşı karşıya oldukları ile yüz yüze getirir.

    Vajinismus bir çiftin evlilik ilişkisinin gündemine bir kez oturduktan sonra çiftin mahremiyet sınırlarını zorlamaya başlar. Bu konuyu aile büyüklerine açma ya da saklama konusunda bir gidip gelme ve dolayısı ile gerilim yaşarlar. Diğer taraftan bu konu çiftin mahremiyet sınırlarında kalması gereken bir konudur. Bazı çiftler tepkisel olarak aile üyelerinden birine bu konuyu açarken diğer bir grup çift her şey yolundaymış gibi bir yaşam sürdürmek zorunda kalırlar. Ancak evliliklerinde/ilişkilerinde bir şeylerin eksik olduğu düşüncesi içlerini kemirir.

    vajinismus_evlilik

    Her başarısız cinsel ilişki deneyiminden sonra çiftin morali daha da bozulur. Bazıları bu yüzden sürekli tartışırken diğer bir gurup çift bu konuyu hiç dile getirmez. Her bir eş bunu kendi içinde yaşamaya başlar. Zaman geçtikçe cinsel ilişki denemelerinin arası açılmaya başlar. Bunun arkasından denemeler tamamen kesilebilir. Artık her denemelerinin sonunda neyle karşılaşacaklarını deneyimlemişlerdir. Belli bir aşamadan sonra bu sorunun hiç çözülmeyeceğine bile inanmaya başlarlar.

    Bütün bunların sonucunda çift üyelerinden birinde ya da her ikisinde cinsel ilgi ve isteklerinde azalma, erkekte sertleşme ve erken boşalma görülebilir. Birbirlerine uygun olmadıklarını düşünebilirler.

    İlk başlarda bazı vajinismus kocaları sorunun çözümünü eşinden bekler. Daha doğrusu eşinin kafasında halledebileceği bir problem olarak görür. Çözüm olmadıkça eşine gücenmeye başlar. Ancak zaman geçtikçe bunun eşinin elinde olamadığını fark eder ve bu aşamadan sonra tedavi arayışlarına girişir. İlk başlarda kocanın sorunun doğasını anlayamamasından kaynaklanan bu tutumu kadını gücendirir ve üzer, anlaşılmadığını hisseder ve daha da içine kapanabilir.

    Diğer bir gurup erkek eşini daha da üzmemek için her şey yolundaymış gibi davranır. Hatta bazı kocalar tedavi sürecinde daha da utanacağını düşünerek adeta eşini koruyan bir tavır sergileyerek işi zamana bırakmanın en iyi yol olduğunu düşünürler. Bu yaklaşım zaman kaybetmelerine neden olduğu gibi çifttin problem yokmuş gibi davranmalarına hizmet eder. Sonuçta bu durum aralarında konuşamadıkları önemli bir problem olduğu için bir birbirlerine yönelik duygu geçişini yavaşlatabilir veya engelleyebilir.

    Vajinismus uzun süre devam ederse evlilik problemlerine yol açabilir. Çiftin evlilik duygusu çift olama duygusu geliştirmelerini zora sokar. Eğer kriz iyi yönetilmezse ailelerde bu işe müdahil olursa bazen boşanmaya kadar varabilir

    Diğer taraftan evliliklerde bir evlilik güveni, ilişki duygusu çift için ne kadar önemliyse, çift arasında aynı derecede önemli olan cinsel güven duygusu diye bir şey de vardır. Cinsel güven duygusu bir çift ilişkisinin sağlıklı yürütülebilmesi için en az evlilikte ki güven duygusu kadar önemlidir.

    Vajinismus (cinsel ilişkiye girememe) sorunu yaşayan çiftlerde ne yazık ki cinsel güven duygusunun gelişmesi zora girer. Bu nedenle vajinismus terapisi çiftin cinsel güven duygularının gelişmesi için aynı zamanda çok önemli bir fırsattır.

    Vajinismus çözümsüz değildir. Vajinismus konuya hakim deneyimli bir cinsel terapist rehberliğinde cinsel terapi ile kesinlikle çözülebilen bir kadın cinsel fonksiyon bozukluğudur. Çiftlere sorunu açıkça konuşmalarını birbirlerinin duygularını anlamaya çalışmalarını ve sorunun çözümü için birbirlerini desteleyerek ileriye yönelik kararlar almalarını, üzülmemelerini, ilişkilerini hırpalamamalarını vajinismusun tedavisi olduğunu bilmelerini özellikle belirtmek isterim.

    Çift vajinismus sorunu yaşarken ne kadar zorlanmış olursa olsun vajinismus terapisi sonucunda çiftlerden “biz asıl şimdi evlendik “ demelerini duymak ve çiftin gözlerindeki o pırıltıyı görmek bir cinsel terapist için değeri dünyada hiçbir şey ile ölçülemeyecek kadar kıymetli, son derece ödüllendirici ve keyif vericidir.

    Shu.Güldane KAVGACI
    Aile ve Evlilik Terapisti & Cinsel Terapist