Etiket: cilt

  • Yaşınızı soranlara cildinizle yanıt verin

    Yaşınızı soranlara cildinizle yanıt verin

    Kadınlara yaşı sorulmaz ama cildine bakarak tahminde bulunulabilir. Tahminleri boşa çıkarmak istiyorsanız Hollywood ünlülerinin dermatoloğu Dr. David Colbert’in önerilerini okumadan geçmeyin.

    Hollywood yapımlarında cilt danışmanlığı yapan, Naomi Watts, Rachel Weisz, Sienna Miller, Rosie Huntington, Jennifer Carpenter gibi isimlerin takipçisi olduğu ve daha birçok ünlü isme hizmet veren Dermatolog David Colbert, Türkiye’de ilk defa formsanté dergisine konuk oldu. New York Dermatoloji Grubu’nun kurucusu ve Colbert MD markasının yaratıcısı olan Dr. Colbert, Türk kadınlarına yaş gruplarına göre pırıl pırıl bir cilde sahip olmanın yollarını anlattı.

    20’ler – CİLDİ KORUMA DÖNEMİ
    20’li yaşlarda ana hedefiniz cildinizi kırışıklıklara ve erken yaşlanmaya karşı korumak olmalı. Tam da yaz aylarındayken şunu unutmayın; yoğun güneşe maruz kalmaktan ve üst üste bronzlaşmaktan uzak durmanız gerekiyor. Gün boyunca güneş ışınlarını pencerelerden ya da kıyafetlerinizin üstünden fark etmeden alıyorsunuz. Buna bir de dışarıdayken aldığınız ışınlar eklenince durum daha da kötü bir hale geliyor. Bu nedenle cildinize uygun ve güneşten koruyan bir nemlendirici günlük yaşamınızın bir parçası olmalı. Nemlendiricinin altına güneşten koruyucu etkileri nedeniyle ince bir tabaka C vitamini içerikli krem uygulayın.

    30’lar – YEDİKLERİNİZE DİKKAT ETME ZAMANI
    30’lu yaşlarla birlikte ne yerseniz o olduğunuzu fark etmeye başlayacaksınız. Tükettiğiniz her gıda artık cildinize doğrudan etki edecek. Bundan böyle şeker ve işlenmiş gıda tüketimini bırakmanız gerekiyor. Öğünlerinize lahana, yoğurt, badem, yabanmersini, zeytinyağı ve beyaz balık etini eklerseniz sadece karın bölgesindeki sıkılaşmayı izlemekle kalmaz, cildinizin ışıldadığını da fark edersiniz. 30’uncu yaş gününüzü kutladıktan sonra artık sorunlu bölgelerinizde birkaç damla botoksu düşünmenin hiçbir sakıncası yoktur. 30’larındayken 20’lerinde görünmek isteyenler mikrodermabrazyon, lazerle leke tedavisi, meyve asitleri ile hafif peeling ile yüz bakımı yöntemlerini deneyebilir. 30’lu yaşlarda küçük dozda botokslar uzun vadede sarkma ve kırışıklardan koruyabiliyor. Dr. Colbert’in tavsiyesi, 35 yaş ve üstündekilerin her üç ayda bir lazerli leke tedavisi ya da yılda üç kere fraksiyonel lazer tedavisi yaptırması…

    ● Korunmasız olan bölgelerinize (yüz, boyun, eller, kollar, bacaklar ve ayaklar) mutlaka her gün 30 koruma faktörlü ürünler kullanın ve bunu kapıdan çıkmadan en az 30 dakika önce yap›n. Ürününüzü günlük yaşamınıza uygun bir türde seçin; sprey, losyon, krem ya da roll-on olabilir. Böylece onu her gün kullanacağınızı garanti altına almış olursunuz.
    ● Dudaklarınızı da asla ihmal etmeyin ve koruma faktörlü nemlendirici rujlardan kullanın.
    ● Güneşin altında olduğunuz süre boyunca, şapka takın, güneşten koruyucu kıyafetler giyin. Araç kullanırken camdan gelen ışınlara karşı çok dikkatli olun.
    ● Cildinizi nemlendirmek için bol su tüketin.
    ● Yaz meyve sebzelerini bol bol tüketerek cildinize ihtiyacı olan antioksidanları verin.

    İhtiyacınızı öğrenin doğru yöntemi seçin
    Cilt bakımının yaşa uygun olması büyük önem taşıyor çünkü hiçbir yüz birbirinin aynı olmuyor. Dermatolog Dr. David Colbert şunları söylüyor: “Örneğin 30 yaşında ve cildi bronzlaşmaktan dolayı çok hasar görmüş birinin fraksiyonel lazer tedavisine ihtiyacı, 40 yaşında hiç bronzlaşmamış birinden önce ortaya çıkıyor. Benim felsefem, ne yapılmasına ihtiyacınız varsa onu yaptırmanızdır. Çoğumuz için geçerli olan şey şudur; 30’ların sonlarına ya da 40’ların başlarına kadar dolgu malzemeleri ve botoksa başlamak gerekiyor. En iyisi, uzman bir dermatologla endişelerinizi paylaşıp, neler yapmanız gerektiğini öğrenmeniz olacaktır.”

    40’lar – İNCE ÇİZGİLERİ DOLDURUN
    Yılda üç defa fraksiyonel lazer uygulaması yaptırın. Kılcal damarların görünümünü lazer tedavisi ile azaltın. Ayda bir kez cildinizdeki ölü deriyi arındırıcı yöntemlere başvurun. Cildinizde oluşabilecek her türlü şekil ve renk değişikliğini önemseyin. Her yıl düzenli olarak cilt kanseri açısından kontrollerinizi yaptırmaya başlayın. Her zamanki gibi fazla güneşten kaçının. Plajda 50+ koruma faktörü kullanın. Cilt bakımınıza uygun bir yüz yağını kullanmaya başlayın. Omuzlarda ve dekoltede oluşan kahverengi noktaları yok etmek için uygun yöntemleri araştırın. Restylane yöntemi ile ince çizgilerinizi erkenden doldurtun. Çene ve dudak üstündeki tüyleri lazer yöntemiyle yok edin. Güzel bir cildin kaynağı olan kolajen ve elastini artırmak için uygun bir nemlendirici kullanın.

    50’ler – DİYETİNİZİ DEĞİŞTİRME ZAMANI
    Haftada 3-5 kere Retinol A içerikli krem kullanın ve kızarıklıkları yok etmek için mutlaka altına bir tabaka anti inflamatuvar krem sürün. Her gün yüzünüze, boynunuza ve ellerinize 50 koruma faktörlü krem kullanın. cilt-2-temmuz-2012-resim-5Metabolizmanızdaki yavaşlama nedeniyle mutlaka diyetinizi değiştirin. Yüksek oranda früktoz alımından uzak durun. Enerjisi yüksek (kalorisi değil) sağlıklı gıdalar tüketin. Örneğin lahana, badem, balık, yoğurt, zeytinyağı… Her gün en az 20 dakika egzersiz yapın. 3-4 saatte bir su (sıvı değil su) için. Gıdınız ve alnınız için küçük botokslar uygulayın. Boyun ve yüz sıkılaştırma için ameliyatsız germe yöntemi olan Ulthera’yı tercih edebilirsiniz. Haftada iki üç kere cildinizi ölü derilerden arındırın. Geceleri mutlaka güçlü bir gece kremi kullanın. İlerleyen yaşla beraber küçülen dudaklar için yüzde 5 ile 8 oranında hacim verici dolgu işlemi yaptırabilirsiniz. Kalsiyum kristalleri içeren dolgu yöntemi ile düzleşmeye başlayan elmacık kemikleri ve çene kemikleri tekrar doldurulabilir. Bu işlem yüzün doğal yapısını koruyacaktır.

    Yaşlanma haritanızı çıkarın
    Güzel bir cilde sahip olmak için yolunuzu çizerken ailenizin tarihine uzun soluklu bir bakış yerinde bir karar olabilir. Çünkü eğer ailenizde ya da birkaç kuşak öncesinde cilt problemleri varsa, bunları bulmak ve en başından önlem almak akıllıca olacaktır. Belki hiçbir şey yapmak istemeyeceksiniz. Bu durumda sadece güneşten koruyucu kremler ve nemlendirici de hiç yoktan iyidir. Nasıl görünmeyi seçtiğiniz kişisel bir karardır. Eğer biraz açık renkli veya ince bir cildiniz varsa koyu renkli ve dolgun ciltlere göre üstünde biraz daha fazla çalışmanız gerekebilir. Güzellik görecelidir ve bu nedenle kendi planınızı yapmalı ve gerektiğinde değiştirmelisiniz.

    Mezunlar buluşmasında herkes sizin cildinizi konuşsun
    Dr. David Colbert, Ocak 2010’da Terry Reed ile birlikte kaleme aldığı ‘The High School Reunion Diet’ adlı kitabında ABD’de bir gelenek haline gelmiş olan mezunlar buluşmalarında eski okul arkadaşlarına genç görünmek isteyenlere adeta bir gönderme yapıyor. Kitapta, doğru beslenmeyle, kişisel sağlık ve fiziksel güzellik arasındaki bağlantılar anlatılıyor ve güzel bir cilde sahip olmaya yardımcı gıdalar listesi sunuluyor. İşte bazı ipuçları…
    Şiddetle uzak duracaklarınız:
    Şeker, glikoz ve früktoz şurubu içeren bütün gıdalar ve içecekler, aşırı tuz, kurabiye, çörek gibi besleyici değeri olmayan gıdalar, işlenmiş tüm gıdalar, aşırı miktarda alkol, gereksiz yere alınan bütün ilaçlar.
    Mutlaka ama kararında tüketecekleriniz:
    Yulaf, esmer pirinç pilavı, yeşil fasulye, marul, salatalık, haşlanmış patates, soğan, çilek, mango, ay çekirdeği ve varsa karpuz çekirdeği, pırasa, istiridye, kuşkonmaz, yumurta, ciğer, tatlı kabak, susam, kaju fıstığı, yer fıstığı, yoğurt, lahana, badem, zeytinyağı, domates, kırmızı et ve tavuk ürünleri.

  • Botoks etkisi yapan maske tarifi

    Botoks etkisi yapan maske tarifi

    Bu maske, ciltte botoks etkisi yapıyor ve cildi canlandırarak gergin bir hal almasını sağlıyor.

    Gerekli Malzemeler

    – 1 yumurta sarısı
    – 1 tatlı kaşığı limon suyu
    – 1 tatlı kaşığı süt
    – 1 tatlı kaşığı bal
    – 1 çimdik tuz

    Hazırlanışı

    Tüm malzemeleri karıştırın. Önceden temizlenmiş olan cildinize, hazırlamış olduğunuz karışımı, gözlatlarınız hariç tüm yüzünüze 1 kat sürün. 10 dakika bekledikten sonra üstüne bir kat daha sürün. Toplamda, 3 kat maske sürdükten sonra, Cildinizde 30 dakika beklettikten sonra yüzünüzü ılık su ile yıkayın. Acil durumlar için, son derece faydalı bir maskedir.

  • Saçlara da çay sürülür mü?

    Saçlara da çay sürülür mü?

    Özellikle kış aylarının vazgeçilmezi olan çay, keyifli anlarda içilecek sıcacık bir mola olmanın yanı sıra güzelliğin kapılarını da aralıyor.

    CİLT YENİLEYİCİ MASKE

    Bu maske cildinizdeki toksinlerin atılmasına yardımcı olacak. Üç yemek kaşığı yoğurtla bir tatlı kaşığı bal ve çayı karıştırın. Gözlerinizi koruyarak yüzünüze sürün ve 20 dakika beklettikten sonra yıkayın. Cildinizdeki yumuşaklık ve canlılık hissini hemen fark edeceksiniz.

    ŞİŞ GÖZLERDEN KURTULUN

    Özellikle yorucu bir günün ardından ya da bilgisayar karşısında uzun süre kaldıysanız veya akşam çok geç uyuduysanız, gözleriniz şiş ve yorgun görünebiliyor. Fakat bu durum canınızı sıkmasın. Birçok derde çare olan çay şiş gözler konusunda size yardımcı olabilir. Bunun için iki poşet çayı yarım çay fincanı kaynar suda 15 dakika demleyin sonra buzdolabında biraz soğumasını bekleyin. Buzdolabında soğuduktan sonra iki parça pamuğu çaya batırın, sıktıktan sonra göz kapaklarınızın üzerine yerleştirin ve yaklaşık 10 dakika kadar bekletin. Gözlerinizin çok daha iyi göründüğünü göreceksiniz.

    SAÇLARINIZI PARLATIN

    “Saçlara da çay sürülür mü?” diye sormayın. Eğer saçlarınız yıprandığı için cansız ve mat görünüyorsa çay banyosu gibisi yok. Saçlarınızı ilk olarak normal şampuanınızla yıkayın ve durulayın. Sonrasında daha önce demlediğiniz çayı saçınıza dökün ve yaklaşık beş dakika kadar saçınızda bekletin. Saçınızı duruladıktan sonra kurutma makinesi yardımıyla değil de kendi kendine kurumasını bekleyin. Ardından saçınıza istediğiniz gibi şekil verebilirsiniz.

    Çayın içeriğinde bulunan tein adlı madde hem uyarıcı hem de susuzluğu giderici özellikler içeriyor. E vitamininden 20 kat daha güçlü bir antioksidan olan polifenol adlı madde ise kan dolaşımını hızlandırırken, hücrelerin oksitlenmesini önlüyor ve cildin yaşlanmasını geciktirerek sıkılaştırıcı bir etki sağlıyor.

    CİLDİNİZİ CANLANDIRIN

    Özellikle kuru ciltler için kurtarıcı görevi gören çayı güvenle kullanabilirsiniz. Nemlendirici yüz kreminizin içerisine biraz çay ekleyin ve yüzünüze gece yatmadan önce sürün. Sonra cildinizi ılık suyla yıkayın ve kurutun. Cildinizin yumuşacık olduğunu göreceksiniz. Çayın içeriğinde bulunan doğal astringent isimli madde doğal bir sıkılaştırıcıdır. Bu nedenle cildinizi sadece çayla yıkama bile canlanmasına yardımcı oluyor.

    Not: Yapılan araştırmalara göre yüzü siyah ya da yeşil çay ile yıkamak cilt kanserinden de korunmaya yardımcı oluyor.

    AKNELERİNİZİ GİDERİN

    Eğer yüzünüzde sivilce çıkacağına dair işaretlerin farkına vardıysanız önleminizi çayla alabilirsiniz. Bir poşet çayı birkaç dakika sıcak suda demledikten sonra poşeti çıkarın ve biraz soğumasını bekleyin. Sonra sivilcenin çıkacağı yere koyun ve 5-10 dakika sivilcenin üzerinde bekletin. Poşeti aldıktan sonra sivilcenin olduğu yeri bir süre yıkamayın. Sivilce üzerinde yarattığı etkiye inanamayacaksınız!

  • Genç görünmek elinizde…

    Genç görünmek elinizde…

    Bu küçük ayrıntılara dikkat ederek zamanı geri almak sizin elinizde. Hem de evde uygulayabileceğiniz yöntemlerle…

    1.. DUDAKLAR

    Ağız ve dudak bölgesi, yüzde yaşlanma etkilerini en fazla belli eden yerler arasında yer alıyor. Dudaklar ise gülümsememizi şekillendiriyor. Dolayısıyla, tatlı bir gülümsemenizin olması yüzümüzü genç ve canlı göstermenin anahtarı. Bizi daha genç gösteren dudaklara sahip olabilmek için, parlak ve sıcak renkleri tercih etmeliyiz. Çok koyu herhangi bir renk, dudaklar için ölümcül olabilir. Pastel renkler ise dudaktan aydınlatır, daha dolgun ve genç gösterir.Tüyo: Ballı bakım

    Parmağınıza bir miktar bal alarak dudaklarınıza sürüp 10 dakika bekleyin. Dudaklarınızın kısa sürede yumuşak ve pürüzsüz olduğunu göreceksiniz. Ayrıca, dudaklarınızın çevresini belirginleştirmeniz de genç görünmenizi sağlayan diğer bir etken. Bir kulak çubuğu yardımıyla şeffaf renkteki pudrayı dudak kenarlarına sürün. Daha sonra rujunuzu sürün. Gün boyunca dudak kenarlarınızdaki çizginin bozulmadığını fark edeceksiniz.

    2. SAÇLAR

    Her zaman, kısa saçın insanı genç gösterdiğine inanılır. Oysa ki, yapılan araştırmalarda uzun ve dalgalı ya da dümdüz omuzlara inen saçları olan kadınların yaşlarının daha küçük tahmin edildiği ortaya konmuş. Saçlarınızın parlak ve canlı bir görünümünün olması da yüzümüzü daha genç gösteren etkenler arasında. Bunun için ise saçımızın yapısına ve gereksinmelerine uygun olan şampuanı seçmek başta geliyor. Ancak, seçim kadar uygulama yöntemi de çok önemli.Tüyo: Fırçalayarak parlatın

    Şampuanı uygulamaya başlamadan önce, saçınızı mutlaka fırçalayın. Böylece saçınız birikmiş olan tozlardan arınacak ve şampuanın etkisi artacaktır. Şampuanlama sırasında, parmak uçlarınızla saç derinize hafif masajlar yaparak kan dolaşımını hızlandırın. Saçınız şampuanlıyken, seyrek dişli bir tarakla tarayın. Ardından, ılık suyla bolca durulayın. Saçınıza her zaman besleyici ürünler kullanmayı ihmal etmeyin.

    3. TIRNAKLAR VE ELLER

    Ellerimiz kışın soğuğun, yazın da sıcağın etkisiyle bir hayli yıpranıyor. Bunun önüne geçebilmek için, ellerimizi suyla her temasından sonra nemlendirmek, ellerimizin yaşlanmasını geciktirici bir etki yaratıyor. Ayrıca nemlendiricileri kullanırken el masajıyla ellerimizin kan dolaşımını harekete geçirmiş oluyoruz. Kan dolaşımı hızlanınca ellerimiz yaşlanma etkilerine karşı savaş açacak ve daha diri görünüyor. Ayrıca tırnaklarımız da daha genç görünmeniz için son derece önemli. Tırnaklarınıza kendi renginde oje sürmek yerine, pembe ya da kırmızı gibi yaşınızı daha genç gösterecek renkleri tercih edebilirsiniz.Tüyo: Her yere bir krem bırak

    Gün içerisinde elinize besleyici krem sürmeyi kesinlikle ihmal etmeyin. Hatta banyoda, odanızda, iş yerinizde her zaman ulaşabileceğiniz yerlerde krem bulundurun.
    Ancak, bu kremlerin aşın yağlı olmamasına dikkat edin, böylece evde işinizi yapmayı engellemeyecektir.

    4.BOYUN VE DEKOLTE

    Bir çoğumuz yüzümüze kat kat kremler sürerek bakım yaparken, boyun ve dekolte bölgemizi bu bakımdan mahrum bırakırız. Oysa ki, boyun ve dekoltemiz, ultravlyole ışınlarına en çok maruz kalan, güneşte en kolay kuruyan, lekelenen ve kırışan vücut bölümlerimiz. Güneş ve aşın solaryum etkisini ilk önce boyunda gösteriyor ve yaşlanmayı hızlandırıyor. Boyun derisi kısa sürede kalınlaşıyor, kabalaşıyor ve kırışmaya başlıyor. Dolayısıyla, güneşten koruma, yüz temizleme ve nemlendirme adına yaptığımız peeling ve maskelere boyun ve üst dekoltenin de ihtiyacı oluyor. 40 yaşlarından itibaren, boyun ve dekolte bölgemizin rengi solgunlaşmaya, boynumuzdaki yatay kırışıklıklar ve dekolte bölgemizdeki dikey kırışıklıklar belirginleşmeye başlıyor.Tüyo: Sütlü bakım mucize yaratabilir

    Her şeyden önce günlük bakım çok önemli. Her akşam, yatmadan önce yüzünüzü temizlediğiniz gibi, boyun ve dekolte bölgenizi de temizlemeyi ihmal etmeyin. Bunun için peeling ve maske iyi bir yöntem. Ya da evde hazırlayabileceğiniz basit bir karışımı uygulayabilirsiniz. Bir kabın içine; yansı organik süt, yansı su olan bir karışım hazırlayın. Sonra büyükçe bir pamuk parçası ile boynunuza birkaç kere kompres yapın. Ardından soğuk su ile yıkayın. Bu kompres anında etki edecek ve boynunuzun daha diri ve pürüzsüz görünmesini sağlayacaktır. Daha sonra mutlaka nemlendirici krem sürmeyi ihmal etmeyin.

  • Saç derisinin bitkisel ilacı

    Saç derisinin bitkisel ilacı

    Kepeklenmenin altında üst derinin kuruması olan çeşitli deri hastalıkları da yatabilir. Mantar hastalıkları, sedef hastalığı, diskoid lupus gibi hastalıklarda da kepek dediğimiz beyaz pullanmalar görülür. Bu hastalıklar ancak dermatoloji uzmanlarının ele almasıyla düzelebilir.

    Stres, yorgunluk ve mevsim değişiklikleri kepeğin tetikleyicileridir. Ayrıca saç bakımınız deri yapınıza uygun olmayabilir. Kullanılan şampuan, saç boyaları kepeklenme yapabilir. Bu sebeplere bağlı olarak kepeklenme artıp azalabilir. Az su içmek, dengesiz beslenmek; özellikle biotin, çinko, omega3, A,D,E vitamini eksiklikleri cilt bozuklukları ile birlikte kepeklenmeye yol açar.

    Kullanılan kepek şampuanlarından etkili sonuç alınmadıysa cilt uzmanlarına danışma zamanı gelmiştir. Tabii her soruna olduğu gibi kepekli saça için de bitkisel çözümler vardır. Bitkiler cildimizin en içten dostu olabilir. Hem içten (taze meyve ve meyve suları, bitki çayları) hem de dıştan (losyon, tonik, maske, krem ve banyolar) tedavi edici etkileri vardır.

    Kepeğe karşı tonik

    * Kepeğe kayın, ısırgan otu, çay ağacı, limon otu, tere, öküzgözü, dulavrat otu, hodan yaprağı, hodan çiçekleri, kaynamış keten taneleri, hindiba kökü, hindiba yaprağı ve hindiba çiçekleri iyi gelir. 1 su bardağı kaynamış suya bu bitkilerden arzu edilen bir bitkiden 3 tutam alınarak hazırlanır. 5 dakika demleyerek saça banyo sonrası masaj yaparak uygulanır.

    * Gece yatmadan önce limonlu sirke, Hindistan cevizi yağı, nane yağı ya da zeytinyağını saçlı deriye uygulamamız hazırladığımız bitki losyonlarının etkilerini artırır.

    Kepeğe karşı maske

    Ezilmiş ıhlamur yapraklarından lapa, aloe vera yapraklarının jeli ya da ezilmiş çemen tohumu lapası uygulanabilir. Hem kaşıntı hem de pullar giderilebilir.

    Malzemeler

    1 tutam gül
    1 tutam civanperçemi
    1 tutam kekik
    1 tutam turunç
    1 tutam hindiba

    Hazırlanışı

    Bu bitkileri 5 dakika demleyin. Demlenmiş bitki çayını banyo sonrası saçlı deriye masaj yaparak uygulayın. Bu karışımı rahatlatıcı çay olarak da içebilirsiniz.

  • Belli Olmayan Estetik

    Belli Olmayan Estetik

    Estetik Plastik Cerrahi Derneği (EPCD) Başkanı ve Plastik ve Estetik Uzmanı Prof. Dr. Akın Yücel, estetikte geçmiş senelerdeki abartılı isteklerin yerini  doğal ve sağlıklı görünüm talebinin bıraktığını belirtti. Yücel, artık estetiğin belli olmayanının makbul sayıldığını ifade etti.

    Anlaşılmayan estetiğin artık “iyi estetik” olarak değerlendirildiğini aktaran Yücel, şöyle devam etti:

    “Estetik ameliyatlarda doğallık, sağlık, güzellik ve çabuk iyileşme en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Artık eskiden olduğu gibi abartılı değişiklikler yapılmıyor. Daha önceki yıllarda örnek vermek gerekirse sadece şekil düzeltilmeye çalışılıyordu, fonksiyon gözardı ediliyordu. Özellikle burun estetiği olanların rahat nefes almaları beklenen bir durum değildi. Şimdi ise fonksiyona en az görünüm kadar önem veriyoruz. Eğer burun estetiğinden sonra hastalar eskisinden daha iyi nefes alamıyorlarsa bu başarılı bir ameliyat olarak kabul edilmiyor.”

    Yücel, günümüzde estetik cerrahi talep eden hastaların büyük bölümünün çalışan, sosyal hayatın içerisinde yer alan insanlar olduğunu, bu nedenle ameliyat sonrasında şişlik ve morlukların çabuk düzelmesi, hastanın kısa sürede normal görünümünü kazanarak işine ve sosyal hayatına geri dönebilmesinin büyük önem taşıdığını vurguladı.

    Yücel, yeni tekniklerin cerrahi operasyon sonrasında daha hızlı iyileşmeyi sağlamaya yönelik olduğunu dile getirdi.

    “Kişilik özellikleri ve etnik yapı”

    Yücel, geçmişte yapılan burun estetiği ameliyatlarında burnun kaldırıldığını ve ucunun inceltildiğini, bunun da hastaların büyük bölümünün nefes almasını zorlaştırdığını söyledi.

    Daha önce burun ameliyatı sonrasında şişlik ve morlukların çok uzun sürdüğünü belirten Yücel, şöyle konuştu:

    “Şimdi ise buruna şekil verilirken hastanın yüz yapısı, kişilik özellikleri ve etnik yapısı göz önünde tutuluyor. Özellikle kadın ve erkeklerdeki yaklaşım tamamen farklı olmalı. Erkeklere kadınsı bir burun yapmamaya özen gösteriyoruz. Herkese aynı burunu yapmamaya çalışıyoruz. Ameliyat öncesinde bilgisayar simülasyonları yaparak burunun son halini belirliyoruz. Amaç hastanın ameliyatlı olduğunun anlaşılmaması.”

    Yücel, göz kapaklarını yüzden bağımsız düşünme döneminin de sona erdiğini, üst kapağa yönelik bir işlem yaparken sıklıkla kaş ve alına da bir müdahale yaptıklarını dile getirdi.

    Göz altıyla ilgili bir işlem yaparken orta yüz ve yanak bölgesinde de bir gençleşme hedeflediklerini ifade eden Yücel, şöyle devam etti:

    “Eskiden amaç fazla ciltte torbalara yol açan yağları çıkartmaktı. Bu da içeri çökük gözlere neden oluyordu. Şimdi ise göz çevresine çok katmanlı yaklaşım yapıyoruz. Bu da sağlık açısından önemlidir. Cerrahi öncesinde göz küresinin etrafı, kemik çatı, şakaklar, kaş altları, orta yüz ve yanak bölgesini yağ enjeksiyonlarıyla güçlendiriyoruz.”

    “Kişi yedikleri ve içtiklerine dikkat etmeli”

    Yücel, hastaların vücudunun birçok yerine estetik yaptırdığını ifade ederek, “Karnındaki yağlanmadan rahatsız olanlar gerdirme işlemi yaptırabiliyor. Çok acı çekileceğine dair kötü bir efsaneye sahip. Gayet sağlıklı bir yöntemle karındaki fazla olan yağlanmayı da ortadan kaldırabiliyoruz. Ayrıca estetik yöntemle vücuttan çıkarılan yağ tekrar vücudun başka bir yerinde yapılacak estetik operasyonda kullanılabiliyor” diye konuştu.

    Yücel, estetik ameliyatların ardından kişinin yediklerine ve içtiklerine dikkat etmesi gerektiğini kaydetti.  (AA)

  • Limon kabuğu ile cilt temizliği

    Limon kabuğu ile cilt temizliği

    Öyle bir bakım yapmanız gerekir ki, hem cildinizi kurutmamak, hem de sivilcelerle uğraşmamak için.

    Eğer cildiniz yağlıysa her zaman sivilce problemleriyle uğraşıyorsunuz demektir. Yağlı ciltlerin en iyi tarafı ise yaş ve yıllara rağmen kuru ciltlere oranla yaşlanmamasıdır.

    Fazla yağların aşırı  derecede alınması yağ bezelerini harekete geçirir ki,  bu da enfeksiyonlara sebep olur. O yüzden yağlı ciltli insanların tamamen cildi kurutacak malzemeler kullanmaması lazım. Yağlı bir cilde sahip  kadınlar bunu genellikle cildin dayanıklı olması ile  özdeşleştirirler ama  değildir.

    Siz iyisi mi önerimize kulak verin; Yağlı cilt için iki limonun kabuğunu soyun. Suyun içine koyun ve yarım saat   bekletin. Sonra robotta kabukları  püre haline getirin.  Temizlenmiş cildinize sürüp 10 dakika sonra suyla  yıkayın.

  • Bıldırcın yumurtası ile cilt maskesi

    Bıldırcın yumurtası ile cilt maskesi

    Bıldırcın yumurtası ile yapılan cilt maskesi düzenli kullanıldığında, ciltteki gözeneklerin sıkılaşmasını sağlıyor.Bıldırcın yumurtası özellikle büyüme ve hücre yenilenmesinde çok etkili oluyor.

    Yapılışı 

    1 adet oda sıcaklığındaki bıldırcın yumurtasının içine 1 çay kaşığı bal, 1 çay kaşığı kayısı yağı ya da zeytinyağı veya istediğiniz farklı bir aromatik yağı ilave edebilirsiniz. Tüm malzemeyi çok iyi karıştırın. Temiz cilde makyaj pamuğu ile uygulayın. 20 dakika bekletip yıkayın.

    Sivilce izleri için maske

     Malzemeler 

    1 adet bıldırcın yumurtası 1 adet salatalık

    Bıldırcın yumurtası tabağa kırılır, üzerine robottan geçirilen salatalık suyu ilave edilerek, çırpılır. Yüze sürülür. Yumurta sayesinde hızla kurur. 20 dakika sonra yıkanır. Hücre yenileyici olan bıldırcın yumurtası ciltteki renk bozukluklarının giderilmesinde de etkilidir.

    Bıldırcın yumurtası saç maskesi uygulaması saçların gür ve parlak olmasını sağlar. Bu doğal bakım bakım önerisi, Suna Dumankayadan.

    Bıldırcın Yumurtası Saç Maskesi İçin Gerekli Malzemeler ;
    * 1/2 avakado,
    * 2 adet bıldırcın yumurtası,
    * 1 çorba kaşığı susm yağı,
    Bıldırcın Yumurtası Saç Maskesi ;
    Soyulmuş yarım avokadoyu iyice ezin. İçine 2 adet bıldırcın yumurtası, bir çorba kaşığı susamyağı koyup karıştırın ve saç diplerinize sürün. Streç filmle sarıp iki saat bekletin. Ardından saç tipinize uygun bir şampuanla yıkayın. Bu kürü haftada bir tekrarlayın.

  • Nane ile cilt bakımı

    Nane ile cilt bakımı

    Yaşı 25’inin üzerinde olan herkes doğanın sunduğu mucizelerden mutlaka faydalanmalı. Ve kesinlikle buna üşenmemeli.

    Cilde kadifemsi bir yumuşaklık ve ışıltı kazandırmak, kırışıklıkları hafifletmek için ekstra doğal bakım uygulamakta yarar var. Uzun zamandır güzellik formüllerinde doğal cilt bakım yağları ve bitkisel çözümlere ciddi bir dönüş var.

    Taze nanenin ışıltısı

    Bir avuç kadar taze nane yaprağını bir orta boy kahve cezvesinde kaynatın. Ilıttıktan sonra çay süzgeci ile süzün içine bir elmayı rendeleyin. Bu karışımı yüz ve boynunuza masajla yedirerek uygulayın. 15 veya 20 dakika boyunca karışım yüzünüzdeyken uzanıp dinlenin. Ardından ılık suyla yıkayın. Bu işlem ile yüzünüzdeki yorgun ve mat görünüm gider ve ışıltılı bir görünüm kazanır. Özellikle az uyuduğunuz günlerin sabahında da bunu yapmanızı tavsiye ederiz…

    nane cilt bakımı
    nane cilt bakımı
  • Güzel bir cilt için mutlaka tüketin

    Güzel bir cilt için mutlaka tüketin

    Maden suyunu farklı aralıklarla yüzünüze püskürtürseniz cildinizin çabucak canlandığını ve sıkılaştığını göreceksiniz.

    Çok fazla mineral içerdiği için tüketilen maden suyu yanı sıra güzelliğimizin de anahtarı gibi.

    Bu yüzden evdeki püskürtmeli tonik şişelerinizi atmayın. İçini iyice yıkayın maden suyu doldurun. Deriyi canlandırmak için her akşam önce cildi temizleyin.

    Sonra maden suyunu hafifçe sıkın. Mineraller cilt tarafından emilsin diye iyice kurumadan yatmayın. Gözenek sorunu yaşayanlar için düzenli kullanımda yararlı..

    Bir çok kozmetik ürünün içerğinde maden suyu kullanıldığını unutmayın. İskandinav kadınlarının ciltlerinin güzelliğinin nedeni bu uygulama.

    Bayat ekmekle gençlik iksiri

    Kuzey kadınlarının sürekli kullandıkları maden sularında güzelliklerinin sırrı saklı. Bu arada buzdolabında tutmayı ihmal etmeyin.