Etiket: cilt

  • Yağlı Ciltlere Karşı Limon Maskesi

    Yağlı Ciltlere Karşı Limon Maskesi

    Tabiatın kadınlara sunduğu güzellik imkanları

    Tabiat bütün imkânlarını kadın güzelliğinin emrine ama­de kılmıştır. Meyvalar, sebzeler, yumurta ve süt kıymetli bi­rer besin olmalarının dışında, kadın güzelliğinin değerli yardımcı­larıdır. Kadınların ekseriya hiç hoşlanmadıkları yağmur bile bir güzellik aracı olabilir. Bunun için aşağıdaki tavsiyelere ria­yet etmeniz kâfidir.

    YAĞLI CİLTLERE KARŞI LİMON

    Sebore veya akne illetlerinden şikâyetçiyseniz, cildiniz asitlenmeye muhtaç demektir. Cilt doktorları böylelerine asitli sabunlar tavsiye ederler.

    Aşağıdaki maske cildinize aynı zamanda hem asit, hem de vitamin kazandıracaktır:

    Bir limonun suyunun içine, limonun kabuğunun dış tabakasını rendeleyin. (Limon kabuğunun antiseptik yağlar itiba­riyle zengin olan kısmı burasıdır.) Yukarıki karışıma bir kü­çük tutam asit salisilik de kattıktan sonra, sıvıyı kat kat bir­kaç tabaka halinde yüzünüze sürün. Bu maskenin üst üste birkaç gün tatbik edilmesi, cildinizin pul pul dökülmesiyle so­nuçlanacaktır. Maskeyi tekrar etmeden önce, bu hafif soyul­manın son bulmasını bekleyin.

    Sivilceli ve yağlı ciltler genel olarak pek nazik değillerdir. Bununla beraber limon maskesini fazla kuvvetli bulursanız, li­mon suyunun yerine eşit miktarlarda portakal ve greyfurt suyu kullanabilirsiniz.
    Limon suyu, cildi temizleyen ve kuvvetlendiren birçok maskenin imalinde de kullanılabilir. İşte onlardan bir tanesi;

    LİMONLU MASKE: — Bir limonun suyu ile bir yumurtanın akını evvelâ beraberce vurduktan sonra, muhallebi kıva­mına gelinceye kadar durmadan karıştırarak pişirin. Bu mas­ke yüze sıcak olarak yayılacaktır. Sonradan kolaylıkla çıkarı­labilmesi için, önceden yüze besleyici bir krem veya pirinç su­yu sürmek faydalı olur.
    ELLER İÇİN LİMONLU LOSYON: — Bir limonun suyu ila bir çorba kaşığı gliserini karıştırdıktan sonra, bu sıvıya bir­kaç damla da kolonya katın. Böylece elleri beyazlaştıran bir losyon elde edilmiş olur. Fakat devamlı kullanılması halinde el­leri tahriş edebileceği için, bu losyonu bir çiçek suyuyla yarı yarıya hafifletmek mümkündür.

    DOMATESLİ LOSYON: — Limon yerine bir domatesin su­yunu sıkarak, içine, limonlu losyon için kullandığınız miktar­larda gliserin ve kolonya katın. Bu iki losyon yüz için de kul­lanılabilir

  • Kadınların Kabusu Aşırı Tüylenme Ve Tedavisi!

    Kadınların Kabusu Aşırı Tüylenme Ve Tedavisi!

    Endokrinoloji, Metabolizma ve Beslenme Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mücahit Özyazar, kadınlarda aşırı tüylenme sorunu ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı

    Kadınlarda hafif tüylenme genellikle genetik veya yöresel olmasına karşın erkek tipi tüylenme genellikle hormonal bir bozukluk nedeniyle görülmektedir.

    Aşırı kıllanması olan bazı kadınlarda bazen erkeklik hormonunda artış olmamasına rağmen kıl diplerinde erkeklik hormonuna karşı aşırı hassasiyet olmasına bağlı olarak da kıllanmada artış ve kıllarda uzama görülebilir. Bu kıllar sert ve koyu renktedir. Böyle kişilerde kıllanma ergenlikle başlar, 30′lu yaşlara kadar artar, daha sonra o düzeyde kalır.

    Tüylenme şikâyeti ile olan kadınlara sorulması gereken sorular

    – Adet düzensizliği, adet görememe, kısırlık gibi belirtiler var mı?
    – Kıllanma yapabilecek herhangi bir ilaç kullanıldı mı?
    – Şeker hastalığı, tansiyon gibi sistematik bir hastalık var mı?
    – Baş ağrısı, görmede bulanıklık, çift görme (hipofiz adenomları açısından araştırılır)
    – Göğüslerinden süt gelmesi, el ve ayaklarda büyüme gibi anormallikler var mı?

    Tüylenme şikâyeti ile gelen bir hastanın öncellikle bu tüylenme artışının normal bir tüylenme mi, yoksa anormal bir tüylenme mi olduğu hekim tarafından saptanmalıdır. Şikâyet edilen tüylerin vücutta dağılım yeri, görüntüsü ve miktarı çok önemlidir.

    Kadınların vücudunun muhtelif bölgelerinde görülen kılların miktarına ve sıklığına paralel olarak sayılama yapılmıştır. Bu kıllanma bölgelerindeki sayıların toplamı 4- 8 arasında ise normal bir kıllanma olarak kabul edilir. 8- 16 arasında sayı hafif kıllanma ve 16′nın üzerindeki değer ise aşırı kıllanma olarak kabul edilir.

    Kadınlarda kıllanma artışı yalnızca estetik bir sorun mudur yoksa başka sebeplere bağlı olabilir mi?

    Özellikle fazla miktardaki kıllanma kadınlarda yalnızca estetik bir sorun değildir. Çok çeşitli hastalıklar kadınlarda aşırı kıllanmaya neden olmaktadır.

    Yumurtalık ve böbreklerden erkeklik hormonlarının aşırı salınması

    Çok görülen ve çok önem verilen yumurtalıklarda görülen, çok sayıda yumurtalık kistiyle birlikte olan polikistik yumurtalık (over) sendromu (erkek gibi kıllanma, aybaşı düzensizlikleri, ciltte artmış yağlanma. Yüzde ve sırtta sivilceler, kısırlık, hipertansiyon, Tip 2 diyabet, lipid bozuklukları, kalp hastalıkları görülür. Bu hanımlar genellikle şişmandırlar. Genellikle erkeklik hormonları artmıştır.

    Böbrek üstü bezinde bazı enzimlerin doğuştan eksikliği

    Prolaktin (süt hormonu) hormonunun fazlalığından

    Büyüme hormonunun bazı hastalıklarda artmasına bağlı olarak görülen Akromegali (boy, eller ve ayaklar, parmaklar normal insanlarda daha uzundur, alın dışarıya doğru atıktır.

    Şişmanlık; özellikle karın yağlarının artmasına bağlı oluşan şişmanlık (bel çevresi kadınlarda 94 cm’nin üzerindedir.

    Bazı vakalarda sebebi bilinmeyen durumlarda da aşırı kıllanma görülebilir.
    Ailesel ve bulunduğu yöreye bağlı veya bazı ilaçları kullananlarda da aşırı kıllanmaya rastlanmıştır.

    – Kıllanmanın tedavisi nasıl olmalıdır?

    İnce ve sert olmayan kıllar epilasyon ile alınabilir. Bu kozmetik tedavinin yanında ilaç tedavisi de uygulanmalıdır. Kıllanma genellikle ilaç tedavisiyle birlikte 6-18 ay boyunca azalır ve bir süre sonra duraklama görülür.

    Polikistik yumurtalık sendromu ile birlikte olan adet bozukluğu ve aşırı kıllanmalarda özellikle çocuk istemeyen evli kadınlarda ve evlenmemişlerde ağızdan alınan gebelik önleyici hormonlardır.

    Özellikle şişman olan aşırı tüylenmesi olan kadınlarda kilo veriminin bile yalnız başına kıllanmada ciddi azalmalar yaptığı çalışmalarla gösterilmiştir.

    İlgili Konular ;
    İbrahim Saracoğlu/Kadınlarda tüylenmeye karşı TAZE NANE
    İstenmeyen Tüyler

  • Porselen Makyaj

    Porselen Makyaj

    Porselen makyajla barbie bebeğe dönüşebileceğinizi ve bunun için yapmanız gerekenlerin çok basit olduğunu biliyor muydunuz? Porselan hakkında aşağıdaki yazımızı okumanızı tavsiye ediyoruz.

    Porselen Makyaj Nasıl Yapılır

    Porselen makyajda dikkat edilmesi gereken birkaç önemli noktalar var. Her şeyden önce pudra ve fondoteninizin cildinizle olan renk uyumuna önem vermelisiniz. Bu tür ürünler kullanıldığında ciltte dogal bir görünüm meydana gelmezse porselen makyaj amacına ulaşamaz. Cildinizi şeffaf pudrayla makyaja hazır hale getirdikten sonra cilt kusurlarınızı kapatıcınızla örtün. Daha sonra makyajınızın amacına gore ışık vermek istediginiz bolgeleri belirleyin. Gece makyajında ışık elmacık kemiklerinin üstünde toplanırken gelin makyajında gelinliğin ve saçın modeline göre farklılık gösterir.

    porselen makyaj
    porselen makyaj

    Saçınızın vereceği gölgelerle makyajınızın ışıgı gölgelenebilir ya da gelinliğiniz cok sadeyken yüzünüz abartılı bir hal alabilir. Bu yuzden size önerım saç provanıza duvakla birlikte gitmeniz ve o anı fotograflayarak makyözünüze bu fotgrafınızı vermeniz. boylelikle gölgelerin nerden geldıği bilinerek makyaj tamamlanır.Düğününüz gündüz ve açık havadaysa makyajınızın mutlaka gün ışığıyla birebir bir mekanda uygulanması gerekir. Spotların fazla oldugu aydınlık mekanlar için yapılacak makyajlarda birebir ışık altında yapılması önemli bir ayrıntıdır.

    Aşağıda porselen makyajın renk çeşitlerini sizler için listeledik.

    porselen makyaj renkleri
    porselen makyaj renkleri

    İlgili Konular ;
    Porselen Makyaj Nasıl Yapılır

  • Cildi yaşlı gösteren makyaj ve bakım hataları

    Cildi yaşlı gösteren makyaj ve bakım hataları

    Fazla Sürülen Fondöten
    En sık yapılan makyaj hatalarının başında fazla sürülen fondöten geliyor. Yüzünüzdeki tüm lekeleri kapatabilme umuduyla fondötene yüklenmeniz, fazla fondötenin yüzünüzdeki çizgilere yerleşerek onları daha fazla vurgulamasına neden olur. Yüzünüzün daha genç görünmesi için BB krem, hafif likit fondöten ya da renkli nemlendirici yardımcınız olacaktır. Ayrıca günlük olarak kullandığınız fondöteninizi de ince bir tabaka olarak uygulayın.

    Fazla İnceltilmiş Kaşlar
    Cildinizi olduğundan daha yaşlı gösteren bir diğer hata ise fazla inceltilmiş kaşlar. Böyle bir hata yaptıysanız ya da doğal olarak ince kaşlara sahipseniz, hemen bir kaş kalemi ya da boyası edinin. Kaşlarınızı dolgunlaştırırken dikkat etmeniz gereken nokta fazla koyu bir renk kullanmamak.

    Tek Kapatıcı Kullanmak
    Kapatıcı, bizim en iyi arkadaşımız olduğu gibi doğru kullanılmadığı zaman düşmanımıza dönüşebilir Yüzünüzdeki tüm kusurlar için tek bir kapatıcı kullanmayın. Çünkü lekeleri kapatmak için yeterli olan miktar, iş göz altındaki koyu bölgeleri kapatmaya gelince yeterli olmayabilir. Bu da sizin fazla kapatıcı uygulamanıza neden olur. Çözümü çok basit; kapatacağınız her sorunlu bölge için en uygun kapatıcıyı seçmek.

    Fazla Pudra Kullanmak
    Yüzünüze fazla pudra uygulamak da bir diğer hata. Özellikle yağlı bir cildiniz varsa mat bir görünüm için sürekli pudranızı tazelemek isteyebilirsiniz. Fakat fazla mat bir görünüm cildinizin aynı zamanda cansız görünmesine neden olur. Yüzünüzün hatlarını kapatır, çizgilerin belirginleşmesine neden olur. Yüzünüze pudra uygulamadan önce fırçadaki fazlalığı silkelemeyi unutmayın.

    Koyu Dudaklar
    Koyu renkli mat rujlar, dudaklarınızı kurutur ve dudağınızdaki çizgileri belirginleştirir. Eğer yaşınızı gizlemek istiyorsanız bu rujlardan uzak durmalısınız.

    İlgili Konular ;
    Pudra, Fondöten, Kapatıcılar
    Kaş, Kirpik Yapısı ve Şekillendirme
    Dudak Bakımı (rujlar, kalemler)
    Allık nasıl uygulanır?

  • Daha genç bir cilt için karbon peeling

    Daha genç bir cilt için karbon peeling

    Aknesiz, lekesiz, parlak ve canlı bir cilde mi sahip olmak istiyorsunuz? Yeni yöntem kısa sürede kalıcı çözüm sunuyor.

    Tıp dünyasında hızla kendine önemli bir yer edinen son teknoloji “karbon peeling” kısa sürede kalıcı çözüm imkanı sunuyor. Yaş, cinsiyet gözetmeksizin ailesinde cilt kanseri hikayesi bulunmayan herkes için uygulanabilen yöntem, ortalama yarım saat sürüyor ve hemen günlük yaşama dönmenizi olanaklı kılıyor.

    Ağrı ve sızıya yol açmayan, enjeksiyonsuz yapılan yöntemin uygulama sayısı, ciltteki soruna göre en az bir en fazla 10 seans şeklinde oluyor.

    Mayasante Polikliniği hekimlerinden Dr. Serkan Öztürk, karbon peeling yönteminin klasik cilt soyma ve alttan taze yeni cilt getirme, kolejen tabakasını canlandırma işlemleriyle benzerlik gösterdiğini, ancak çok daha kolay, ağrısız ve kalıcı sonuçlar sağladığını söyledi.

    Uygulamanın, güneşin bıraktığı lekeler, ciltteki akneler, sivilce izleri, eskiyen kolejen tabakası, çevresel ve genetik pek çok faktörün olumsuz etkisini çok kısa sürede ortadan kaldırabildiğini ve tek uygulama sonrasında dahi cilde parlaklık kazandırdığını belirten Öztürk, karbon peelingin her yaşta ve her cilt tipine yapılabileceğini ifade etti.

    Öztürk, yoğun sorunu olmayan ciltlerde tedavi sonrasında hemen pürüzsüzlük, parlaklık, birçok lekenin anında açılması, porların hemen sıkılaştığının göze çarptığını ifade ederek, “Leke probleminin çok olduğu kişilerde ise sonuçlar biraz zaman alabiliyor. Zamanla lekeler açılıyor ve cilt sıkılaşıyor. Çok koyu tenli kişilerde dozajlama ayarlanıyor” dedi.

    Ailesinde ya da kendisinde cilt kanseri öyküsü bulunmayan herkese uygulamanın yapılabildiğini vurgulayan Öztürk, karbon peelingin benlerin üzerine doğrudan uygulanmadığına dikkati çekti.

    Uygulama nasıl yapılıyor?

    Dr. Öztürk’ün verdiği bilgiye göre karbon peeling uygulamasında ilk adım, hastanın cildi iyice temizlendikten sonra ince bir tabaka karbon kremi sürülmesiyle başlıyor. İşlem sonrasında 10 dakika bekleniyor. Ardından, tıbbın bu alandaki üstün teknolojik cihazı olan “Q Switch Nd Yag. Lazer” cihazı sayesinde karbon partüküller, ccilttekigözeneklerin içine atışlar yapılarak gönderiliyor. Gözeneklerin içine yerleştirilen karbon partükülleri, lazer cihazının ikinci modu çalıştırılarak patlatılıyor.

    Hasta uygulama esnasın sadece hafif bir sıcaklık artışı oluyor. Tüm cilt yüzeyi tamamlanıncaya kadar işleme devam ediliyor. Uygulama toplam yarım saat sürüyor. Hasta, uygulama sonrasında hemen günlük yaşanıma dönebiliyor. Uygulama sonrasında kişinin özel bir bakım uygulaması gerekmiyor, ancak güneş korumasına özen gösterilmesi isteniyor ve ciltte, yanık, kızarıklık ya da kabuklanma görülmüyor.

    Cilde uygulanan karbon peelingde, ısı artışı dolayısıyla derideki kolejen yapılar uyarılıyor ve kolejen yapılar uyarıldığında da ciltte toparlanma oluyor. Ciltteki sarkmalar, toparlanıyor.

    Ani patlama sırasında gözenekler içerisinde refleks olarak kapanma oluşuyor. Uygulama sonrasında hastanın cildindeki geniş gözenekler kapanıyor. Bunların dışında cildin üst kısmındaki tabaka da bir miktar soyuluyor. Kimyasal peelinglere benzer bir etki oluşturulduğu için cilt yenileniyor. Uygulama ile özellikle akne ve benzeri problemi olan ciltlerde yağ dengesini oturtularak, akne sorunu ortadan kaldırılıyor.

    1.5 yıl uygulamaya gerek duyulmuyor

    Yöntemin uygulama sayısı, hastanın cildindeki soruna göre değişiklik gösteriyor. İlk uygulama sonrasında dahi ciltte belirgin sıkılaşma ve gözeneklerin kaybolduğu belli olurken, uygulama en fazla 10’ar gün arayla 10 seans yapılabiliyor. Bu kürden sonra, ortalama 1-1.5 yıl bir kez daha bir uygulamaya ihtiyaç duyulmuyor.

    Uygulamanın, ciltte yağ dengesinin oturtulması, aknelerin ortadan kaldırılabilmesi için 10’ar gün arayla 5 seans, melazma denilen lekelerin giderilebilmesi için 10 gün arayla 10 seans ve cilt canlandırılması için peelin olarak ise tek seans yapılması yeterli oluyor.

    Uygulamanın hiçbir aşamasında enjeksiyon olmamasından dolayı hasta, ne uygulama öncesi ne uygulama sonrasında kesinlikle ağrı ya da sızı hissetmiyor. Uygulama, toplamda yarım saat sürüyor. Bu yöntem sadece akne sorunun ortadan kaldırılmasında ve cilt yenilenmesinde kullanılmıyor. Bunun dışında kalıcı dövmelerinden kurtulmak isteyenler için de bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.

    Q Switch Nd Yag. Lazer cihazı, dövmede kullanılan tüm 7 rengi de görebiliyor ve kalıcı bir sonuç elde edilmesini sağlıyor. Uygulama başarısında dövmenin yapılış tarzı önem taşıyor. Profesyonel dövmelerin giderilmesinde uygulama seans sayısı artıyor. Daha amatör yapılmış dövmelerde tek seansta bile sonuç alınabiliyor.

  • Selülit Yakma Yöntemleri

    Selülit Yakma Yöntemleri

    Uzman Dr. Nihat Dik, kadınların özellikle yaz aylarında korkulu rüyası olan selülitten kurtulmanın, yaz ayına girmeden alınacak küçük önlemlerle mümkün olduğunu belirterek, selülitleri önlemek için 37 altın öneriyi şöyle sıraladı:

    1. Sabah kalkar kalkmaz ve akşam yatmadan önce ılık su içine limon sıkıp için.

    2. Televizyon karşısında ya da kitap okurken atıştırmayın.

    3. Azar azar ve sık sık yemeyi tercih edin, asla aç kalmayın. Dengeli ve düzenli beslenmeyin, tek tip gıda tüketiminden vazgeçin.

    4. Asla çok düşük kalorili ve şok diyetler uygulamayın.

    5. Kahvaltınızı kuvvetli akşam yemeğinizi çok hafif yemeyi tercih edin.

    6. Soya lesitini (PPC) içeren kremler kullanın.

    7. Bol su için. Öğünlerden 30 dakika önce 1-2 bardak su için. Yemek sırasında ise su içmeyin.

    8. Tuz tüketimini azaltın.

    9. Kese yapın, sıcak ve soğuk duş alın.

    10. Çay, kahve, kola, soda, meşrubat ve alkol tüketimini azaltın.

    11. Taze sıkılmış meyve suları ve bitki çaylarını tercih edin.

    12. Haftada 4- 5 gün 30-45 dakikalık tempolu yürüyüş yapın.

    13. Yüksek topuklu ayakkabılar ve dar giysileri tercih etmeyin.

    14. Meyvenizi yemek aralarında yemeyi tercih edin.

    15. Porsiyonlarınızı azaltın.

    16. Yemekten hemen sonra dişlerinizi fırçalayın.

    17. Sakız çiğnemeyin, çok çabuk acıktırır.

    18. Kullanmak istediğiniz cihazların hangi tip selülit için olduğunu ve selüliti giderme yöntemini mutlaka öğrenin.

    19. Elma, armut ve bunun gibi meyveleri lifli oldukları için kabukları ile yiyin.

    20. Beyaz ekmek yerine, kepek ekmeği tercih edin.

    21. Süt, peynir, yoğurt gibi ürünlerin light olanını tercih edin.

    22. Doğal şeker yerine, tatlandırıcılar kullanın.

    23. Sofranızdan yeşil sebze ve meyveyi eksik etmeyin.

    24. Kırmızı et yerine beyaz eti tercih edin.

    25. Katı yağlar yerine, zeytinyağı kullanın.

    26. Kızartma yerine ızgara buğulama, haşlama ya da fırında pişirme gibi yöntemler uygulayın.

    27. Yağlı şekerli ve unlu pastane ve bakkaliye ürünlerinden kaçının.

    28. Kuruyemiş sakatat şarküteri ürünleri sos ve kremalardan uzak durun.

    29. Dolaşımı engellediği ve oksijen oranını azalttığı için sigara
    içmeyin.

    30. Düzenli egzersiz yapmaya özen gösterin.

    31. İdeal kiloda olduğunuz günlerinizdeki bir resminizi buzdolabına
    yapıştırın.

    32. Akşam yemeğini çok geç saatlerde yemeyin.

    33. Selülitli bölgeye mutlaka masaj yapın.

    34. Çok hızlı yemeyin.

    35. Yediklerinizi mutlaka not edin.

    36. Haftada bir gün tartılın.

    37. Kendinizi çok sevin ve asla umutsuzluğa kapılmayın…

  • Göz makyajı hileleri

    Göz makyajı hileleri

    Doğru makyaj ile gözleriniz yüzünüzdeki iki ufak sanat eseri gibi görünebilir. İşte bu yolda dikkat edilmesi gereken hususlar:

    – Farı sürmeden önce göz kapağınızı mutlaka hazırlayın – biraz fondöten ya da açık renk kapatıcı ve üzerine hafif pudra ile.

    – Fırçanızı çok yüklemeyin, hafif hafif ton vererek başlayın, ve gölgeleri gittikçe isteğe göre yoğunlaştırın, üzerine çıkacağınız katlardan önce temel atmak gibi..

    – İkili, üçlü ya da dörtlü farlar aklınızı mı karıştırıyor? En açık renk başlangıç içindir- gerisi tüm göz kapağına yayılır, orta tondaki iç yarısı için ve en koyu olan dış yarım ve kontur çizgisi için uygundur.

    – Hala renk kombinasyonları hakkında şüpheniz mi var? Tek ve doğal bir renkle tüm göz kapağınızı gölgeleyebilirsiniz.

    – Farınızı asla gözünüzün iç ya da dış köşelerinden çok fazla taşmasına izin vermeyin – bu gözlerinizin sakil ve makyajınızın aşırı gözükmesine sebep olur.

    – Yoğun ya da uzun süreli kalıcı bir renk istiyorsanız, kremin üzerine toz far sürmeyi deneyin.

    – Farınızı sürdükten sonra çok mu fazla geldi, pamukla hafifçe silin ya da teninizin renginde bir renkle tonunu açın.

    – Göz farı çok kolay kullanılabilinir – ıslak ya da kuru- eyeliner yerine. Sadece kirpikleriniz boyunca uygulamak için uygun bir fırça bulmanız yeterli.

    – Gözlerinizin iç köşelerini (V bölümünü) açık renk, pırıltılı bir kalemle boyarsanız, daha parlak görünmelerini sağlarsınız.

    – Gözlerinizi koyu renk kalem ya da farla çevrelemek onları daha küçük gösterecektir- zaten küçük gözleriniz varsa dikkatli olun.

    – Gözlerin alt iç kısmını beyaz kalem ile boyayarak ise daha büyük gözler elde edebilirsiniz.

  • Ultrasonik Yüz Gençleştirme

    Ultrasonik Yüz Gençleştirme

    Ultherapy ile Tek seansta Yüz ve Boyun Germe (Gençleştirme)

    Ultherapy teknolojisi cildin alt katmanlarındaki taşıyıcı dokularda odaklanmış ses dalgaları kullanılarak kollajen üretiminin tetiklenmesi yolu ile ciltte sıkılaşma ve gerginlik sağlayan bir tedavi yöntemidir.

    Ultherapy ile Tek seansta Yüz ve Boyun Germe

    – Daha fazla kollajen üretimi
    – Güçlenmiş bağ dokusu
    – Daha sıkı bir cilt
    – Kırışıklarda gözle görülür azalma

    Ultherapy teknolojisi cildin alt katmanlarındaki taşıyıcı dokularda odaklanmış ses dalgaları kullanılarak kollajen üretiminin tetiklenmesi yolu ile ciltte sıkılaşma ve gerginlik sağlayan bir tedavi yöntemidir.

    Ulthera Ultherapy ile cildin sıkılığını yitirmesi sebebi ile ile sarkma yaşanan kaş, alın, yanak, ağız kenarı, yüz kontürü, çene hattı ve gıdı bölgesi ile torbalanan ve kırışan göz çevresinde ameliyatsız toparlannma ve gençleşme sağlanmaktadır.

    Ulthera cihazı ile yapılan bu tedavide, ısı enerjisi veren ses dalgaları monitör ile kontrol edilerek istenen doku derinliğine odaklanmakta ve cildin üst tabakasına zarar vermeden deri altındaki bağ dokusunda kollajen üretimini artıran küçük ısı hasarları oluşturulmaktadır.

    Ameliyatsız bir cilt sıkılaştırma yöntemi olan Ultherapy ile zamanın ve yerçekiminin ciltte yarattığı gevşeme ve sarkmalar 30-60 dakikalık tek bir seans ardından elde edilen cilt altı bağ dokusu yenilenmesi ve güçlenmesi ile tedavi edilmektedir.

    Ultherapy nasıl uygulanıyor ?

    Ultrasonik yüz ve boyun gençleştirme sırasında ultrason dalgalarını taşıyan uygulama başlığı cilde temas ettirilerek cilt ve cildin alt katmanları monitörde görüntülenir. Belirlenen uygulama alanlarında, cildin 3 mm ve 4,5 mm altına odaklanmış ses dalgaları ile bu bölgelerde kollajen üretimini uyaran ısı hasarları oluşturulur. Bu işlem sırasında cilt yüzeyi uygulamadan etkilenmez.

    Cilt altında taşıyıcı bağ dokusunun bulunduğu derinliğe ulaşan enerji sayesinde dokuda yeni kollajen yapımı uyarılarak güçlü bir sıkılaşma etkisi meydana gelir ve zaman içinde cerrahi olmadan yüz germe etkisi elde edilir.

    Ultherapy işlemi ne kadar sürüyor ?

    Ultherapy süresi uygulama yapılan bölgeye göre 30-60 dakika arasında değişmekte olup tüm yüz ve boyuna yapılan uygulama 1 saat kadar sürmektedir. Ultherapy ile istenen sonuca ulaşmak için tek seans yeterlidir.

    Ulthera uygulama bölgeleriUltherapy Hangi Bölgelerde Etkili Oluyor ?

    Ulthera ile ameliyatsız yüz gençleştirme, yüz cildi ve “jaw line” diye tabir edilen çene çizgisinde sarkmaları olan hastalarda yanaklara, gıdı bölgesindeki sarkmayı düzeltmek amacıyla boyuna, kaş kaldırmak amacıyla kaş-alın bölgesine, üst göz kapağındaki deri fazlalıklarını azaltmak ve toparlamak amacıyla göz kapaklarına, göz dış ve alt kısmındaki kırışıklıkları azaltmak amacı ile göz çevresine, dekolte bölgesindeki kırışıklıkları düzeltmek amacıyla dekolteye uygulanmaktadır.

    Uygulama sırasında ne hissedeceğim ?

    Uygulama sırasında hissedilenler kişiden kişiye farklılık gösterse de, hastalar hissettikleri acıyı anlık “iğne batması” ya da “elektriklenme” olarak tanımlamaktalar. Hastaların tercihine bağlı olarak bölgesel anestezi veya sedasyon uygulaması ile ağrı hissini tamamen engellemek mümkündür olabilmektedir.

    Uygulama sonrasında neler beklemeliyim ?

    Uygulamanın ardından kişi günlük aktivitelerine hemen dönebilir. Dikkat edilmesi gereken herhangi bir durum bulunmamaktadır. Ultherapy sonrasında ciltte yanık, leke, herhangi bir yan etki oluşmaz. Bazı kişilerde hafif kızarıklıklar oluşsa da bu durum birkaç saat sonra normale dönmektedir.

    Ultrasonik dalgaların cilt altındaki etki bölgeleri

    Ultrasonik yüz gençleştirmenin diğer ameliyatsız yüz gençleştirme işlemlerinden farkı nedir ?

    Ultherapy, odaklanmış ultrason teknolojisini kullanan ve cerrahi müdahale olmadan derin dokular üzerinde etki sağlayan tek yöntemdir. Ultherapy ile ciltte sadece tek bir uygulama ile etkili ve memnuniyet verici sonuçlara ulaşmak mümkün olmaktadır.

    Cildin toparlanması cilt yüzeyine uygulanacak işlemler ile sağlanamaz. Alt katmanlara ulaşabilmek ve odaklı uygulama yapabilmek için işlem sırasında ısı etkisi oluşturulacak cilt kattmanını ve bölgeyi görüntülemek çok önemlidir. Bu hassas uygulamayı benzer amaçlı diğer teknolojilerle elde etmek mümkün değildir. Uygulamanın hedefi, yüz germe ameliyatları sırasında kesilerek çıkartılan tabakayı ameliyatsız bir şekilde küçültmek ve yeni kollajen üretimi tetikleyerek cildin gerginleşmesini sağlamaktır.

     

    Ultherapy güvenli bir yöntem midir ?

    Ultrason enerjisi tıpta 50 yıldan uzun süredir kullanılmaktadır ve klinik denemelerle herhangi bir yan etkisi olmadığını ispatlamıştır. Ulthera Amerika F.D.A onaylı bir cihazdır.

    Ultherapy’nin sonuçlarını ne zaman görebilirim ?

    Tek bir uygulama ardından rejenerasyon süreci hemen başlar, ilk anda bile hafif bir gerilme etkisi görülmektedir. Cilt uygulama sonrası her geçen gün daha iyi görünmeye başlar, 1 hafta sonrasında cildinizi daha iyi hissedersiniz, 1 ay sonra etkiler görünür hale gelir, 3 ayın sonunda istenen sonuç gözlenmeye başlar. Tam sonuç alınması ise 6 ay sürmektedir. Ultherapy ciltte kollajen üretimini uyardığı için elde edilen sonuç uzun süreli kalıcı olmaktadır.

    Ultherapy için uygun bir aday mıyım ?

    Yüz ve boyun cildinde gevşeme veya sarkma olan tüm kişiler Ultherapy için uygun adaylardır. Özellikle 40-65 yaş arasında ciltte kollajen kaybı ve gevşeme giderek artan oranda izlendiği için bu yaş grubunda daha belirgin sonuçlar alınmaktadır.

    Doç. Dr. Teoman Dal

    İlgili Konular ;
    Burun ve yüz estetiğinde 3D görüntüleme
    Revizyon Burun Estetik Ameliyatı

  • Bronzlaşma bağımlılığı: Tanoreksiya

    Bronzlaşma bağımlılığı: Tanoreksiya

    Bronzlaşma tutkusu kanser riskini beraberinde getiriyor. Uzmanlar sağlıklı bronzlaşma diye bir kavram olmadığına işaret ediyorlar. İşte güneşlenmenin püf noktaları…

    Yaz mevsimiyle daha görünür hale gelen bronz tenli olma isteğini uzmanlar riskli bir eğilim olarak değerlendiriyorlar. Bu isteğin bağımlılığa dönüşmesi ise tıpta tanoreksiya olarak tanımlanıyor.
    Uzmanlar, bu kişilerin kendilerini soluk ve renksiz saydıkları için kışın solaryumda yazın güneş altında bronzlaşma çabası içine girdiklerini ve yeterince bronzlaşmış hissetmedikleri zaman sinirli olduklarını belirtiyorlar.
    Peki bronslaşmanın boyutu nedir? Ne kadarı karar ne kadarı zarar sayılmalıdır?
    Bu konuyu Medical Park Bahçelievler Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Gökhan Okan anlattı:

    KANSERE ZEMİN HAZIRLAR

    Bronzlaşmayı tutkuya dönüştürenler tanoreksik, yani bronzluk bağımlısı heline gelmiş sayılırlar.
    Tanoreksiya özellikle gençlerde görülüyor. Hemen belirtelim ki, sağlıklı bronzluk diye bir durum söz konusu olamaz! Özellikle genç yaşlarda alınan yoğun güneş ışınlarının gelecekte cilt kanserine zemin hazırlayacağını sakın unutmayın
    Yaz-kış demeden sürekli bronz bir tene sahip olmak için solaryumdan çıkmayanları ve saatlerce güneşin altında yatanlar şunları unutmamalı:

    • Bronzlaşma; doğal ya da suni kaynaklarla yoğun UV ışınlarına maruz kalınması sonrası deri renginin koyulaşmasıdır. Bronzlaşma sonrası, deri renginde koyulaşma yanında çiller, lekeler, benler, kılcal damar genişlemeleri ve cilt kanserlerine zemin hazırlama gibi istenmeyen etkiler de oluşmaktadır.
    • İnsanların bronzlaşmaya olan merakı, bazı durumlarda bağımlılık oluşturmakta ve bu durum tıp literatüründe ‘tanoreksiya’ diye adlandırılmaktadır. Tanoreksik kişiler kendilerini soluk, renksiz olarak algılamaktadır ve bunu telafi etmek amacıyla da çok sık suni kaynaklarla bronzlaşma yoluna başvurmaktadır. Bu durum bağımlılık hali kazanmakta, kişi kendini bronz görmediği zaman sinirlilik ve ruh halinde bozukluk olmaktadır.

    MUTLAKA TEDAVİ EDİLMELİ

    • Tanoreksiya daha çok ergenlik yaşlarında görülmektedir. Genellikle zayıf ve sigara bağımlısı olan kişilerde daha sık rastlanır. Tanoreksik kişilerin yoğun UV maruziyetinden dolayı cilt kanseri riskleri fazladır. Tanoreksiklerin dermatoloji ve psikiyatri hekimleri ile ortak takip edilmeleri gerekir. Vücutlarındaki riski benler dermatologlar tarafından tespit edilip, gerektiğinde uzaklaştırılmalı, ayrıca kişi psikolojik destek almalıdır.
    • Tanoreksiya tedavi edilmediği durumlarda, özellikle ilerlemiş vakalarda, kişi solaryuma girmediği ve kendini bronz görmediği zaman mide bulantısı ve kusma gibi sorunlar da ortaya çıkabiliyor. Bu nedenle bronzlaşma bağımlılığı, bu ciddi sorunlarla sonuçlanmadan mutlaka tedavi edilmesi gereken bir rahatsızlıktır.
    • Melanosit dediğimiz hücreler, cildimize renk veren melanin maddesinin salgılanmasından sorumludur. Melanin maddesinin görevi, cildimizi güneşin zararlı etkisinden korumaktır. Çok yoğun güneşe maruz kalındığında, vücut buna koruyucu tepki olarak melanin üretimini hızlandırır. Bu da bronzlaşmanın sebebidir. Açık tenli kişilerde yoğun güneşe maruz kalınması sonrası ciltte kızarıklık sık görülmekte, bronzlaşma son derece nadir olmaktadır. Koyu ten yapısına sahip kişiler ise güneşte kızarmayıp, bronzlaşırlar.

    SOLARYUMUN ZARARLI ETKİSİ

    • Deri renginin koyulaşması, hücrelerde mevcut olan melaninin salınımının artışı ya da yeni melanin salgılanması ile gerçekleşir. Bronzlaşma aniden olabileceği gibi geç de başlayabilir. Erken bronzlaşma, koyu tenli kişilerde daha belirgindir; UVA ışınına cevap olarak hızla oluşur ve kısa sürede söner.
    • Geç bronzlaşma UVB ve UVA ışınlarına temastan 48-72 saat sonra başlar. Yeni pigment oluşumu başlar; pigmentasyon kalıcıdır, haftalarca sürer, kalıcı ve derin bir bronzluğa olur.

    CİLT KANSERİ ŞAKA DEĞİL!

    • Solaryum cihazı suni kaynaklarla cildin bronzlaşmasını sağlar. UVA ışınları ile bu etkiyi yaratır. Güneş ışınlarının neden olduğu tüm olumsuz etkiler solaryum için de geçerlidir.
    • UVA ve UVB ışınlarının cilde bronzluk kazandırma yanında çok sayıda olumsuz etkileri bulunmaktadır. UVA ışınları, cilt kanserlerinde en tehlikelisi olan malign melanom oluşmasında önemli bir etmendir. UVB ışınları erken deri yaşlanması, cilt kanseri ve benlerde değişikliğe neden olma gibi ciddi riskleri vardır.

    SAĞLIKLI BRONZLUK YOKTUR!

    • Bronzluk, tavsiye edilecek bir durum değildir. Sağlıklı bronzluk diye bir kavram söz konusu değildir. Bronz görüntü isteyen kişiler otobronz ürün kullanmalıdır. Özellikle ergenlik çağındaki gençlere güneşin uzun dönemdeki yan etkileri hakkında bilgi verilmelidir.
    • Bronzlaşmak isteyen kişiler için en iyi alternatif otobronz ürünlerdir. Otobronz ürünler; krem, losyon, sprey ve jel şeklinde olup güvenilirdirler. Yan etkileri yok denecek kadar azdır. Ultraviole ışını olmaksızın cilde bronz görünüm kazandırırlar. İçeriklerindeki güneş koruyucuların faktörleri düşük olduğundan, otobronz ürünlerin üzerine ayrıca güneş koruyucu sürülmesi unutulmamalıdır.

    BİLİNÇSİZ GÜNEŞLENMENİN FATURASI

    • GÜNEŞ YANIKLARI: Kısa sürede yoğun güneşe maruz kalma sonrasında gerçekleşir. Kızarıklık, su toplaması, ateş yüksekliği, titreme, bulantı ve kusma görülür.
    • BRONZLAŞMA: Uzun dönemde yoğun güneşe maruz kalma sonrasında gelişir. Vücudun verdiği bir savunma mekanizmasıdır. Cilt renk hücreleri, korunma amacıyla renk üretir.
    • ERKEN YAŞLANMA: Uzun süreli güneşe maruziyet ciltte derin çizgileşme, damarlarda genişleme, kahverengi lekelenme şeklinde görüntüye neden olur. Damarların genişlemesine, pigment hücrelerinin düzensiz çalışmasına, kollajen üretiminde azalmaya neden olur.
    • CİLT KANSERLERİ: Güneşin vücudumuza vermiş olduğu zararların en tehlikelisidir. Tüm dünyada sıklığı giderek artmaktadır.
    • KATARAKT: Güneş ışınları katarakt oluşumuna zemin hazırlamaktadır.
    • ALERJİK REAKSİYONLAR: UV ışınları bazı kişilerde kaşıntı, kızarıklık, sulantı ile kendini belli eden alerjik reaksiyonlara neden olur. Ayrıca kullanılan kozmetikler, parfümler ve bazı ilaçlarda güneşe karşı hassasiyet yaratabilir.
    • BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ BASKILAR: Deride bulunan bağışıklık sistemi hücreleri UV maruz kalma sonrasında baskılanır. Herpes (uçuk) virüsü gibi enfeksiyon hastalıklarının ortaya çıkışını kolaylaştırır. Lupus, porfiri gibi bazı rahatsızlıklar güneş ışınlarının etkisiyle aktifleşir.

    GÜNEŞE KARŞI NE YAPMALI?

    • UYGUN ZAMANI SEÇİN:
     Güneş ışınlarının en yoğun olduğu saatler olan 10:00-16:00 arasında dışarıda mümkün olduğunca bulunulmamalı.
    • GÖLGEDE DURUN: Dışarıda zaman geçirileceği zaman mümkün olduğunca gölgede kalınmalı.
    • GİYSİNİZ DE SPF’Lİ OLSUN: Koruyucu ve açık renkli giysiler giyilmeli, güneşten koruyucu gözlükler ve şapka takılmalı.
    • DOĞRU KREM SEÇİN: Mutlaka güneş koruyucu kullanımına önem verilmeli.
    • KULAĞINIZA BİLE SÜRÜN: Güneş koruyucular dışarı çıkılmadan 20 dakika önce sürülmeli. Her tarafa eşit uygulanmalı ve arada boşluk bırakılmamalı. Burun, kulaklar, yanaklar, ayak tabanları, sırt, eller ve kolların yan yüzlerine eşit oranda sürülmeli.
    • BEBEKLERE ŞAPKA: Bebekler altı aylıktan küçükse güneş koruyucu kullanımından çok şapka takma, gölgede kalma gibi koruyucu önlemler alınmalı.

    • YEŞİL ÇAY İÇİN: Güneşten kaynaklanan zararlı etkilerden korunmak amacıyla harici ya da sistemik antioksidan kullanımı faydalı olabilir. Vitamin C, E, selenyum, çinko, yeşil çay, silimarin ve soya isoflovanları etkili başlıca antioksidanlardır.

  • Doğal malzemeyle dudak bakımı

    Doğal malzemeyle dudak bakımı

    KULLANILACAK MALZEMELER

    – 1 çay kaşığı hindistan cevizi yağı

    – 1 çay kaşığı saf badem yağı

    – 1 tatlı kaşığı kakao yağı

    – 3-4 damla saf E vitamini yağı

    – 1-2 saf nane özü damlası

    – 3-4 damla çikolata

    UYGULANIŞI

    Dudak Bakımı Tüm malzemeleri ısıya dayanıklı küçük bir kaseye boşaltın ve sıkça karıştırın. Kaseye su gelmemesine dikkat edin ve 3-5 dakika sonra kaseyi sudan çıkarın. Karışım donmadan küçük kapaklı bir kaba boşaltın ve 1-2 saatte soğumasını bekleyin. Çantanızda saklayabilirsiniz fakat çok sıcakta eriyeceğini unutmayın. Evde olduğunuzda buzdolabında muhafaza edin.

    İlgili Konular ;
    Dudak Dolgusu yaptıran var mı?
    Dudak bakımı önerileri
    Luscious Lips Dudak Pompası
    Dudaklardan Kişilik Testi Yapın