Etiket: cilt kanseri

  • Cilt Kanseri Alternatif Tedavi Yöntemleri: 6 Etkili Çözüm

    Cilt Kanseri Alternatif Tedavi Yöntemleri: 6 Etkili Çözüm

    Cilt kanseri alternatif tedavi yöntemleri hakkında bilgi alın! Sağlığınız için 6 etkili çözümle cilt kanserine karşı doğal ve bütünsel tedavi seçeneklerini keşfedin.

    Cilt kanseri teşhisi genellikle endişe verici olabilir, ancak umut verici haber, neredeyse tüm vakaların tedavi edilebilir olmasıdır. Her yıl, ABD’de üç milyondan fazla insanın cilt kanseri teşhisi konulduğu tahmin ediliyor; bazıları ise birden fazla türle karşı karşıya kalabiliyor. Bu tanıların en yaygını genellikle bazal hücreli cilt kanseri olarak karşımıza çıkarken, onu skuamöz hücreli kanser izlemektedir. Güneşe maruz kalma, gelişmiş cilt kanseri tespiti ve uzun yaşam süresi gibi faktörler, bu kanser türlerinin artışında rol oynayabilir.

    Cilt kanseri tedavisi için bir dizi seçenek bulunmaktadır. Geçmişte cerrahi, kemoterapi ve radyasyon terapisi standart tedavi seçenekleri olarak kabul ediliyordu, ancak günümüzde hastalar genellikle alternatif, doğal tedavi yöntemlerini tercih etmektedir. Sistemik tedaviler arasında immünoterapi gibi seçenekler, kanser hücrelerini yok ederken bütünsel bir bakım sağlar.

    Kişilerin tedaviye farklı tepki göstermesi nedeniyle, çeşitli seçeneklerin sunulması önemlidir. Farklı cilt kanseri türleri ve alternatif tedavi yöntemleri hakkında bilgi edinmek, sağlık kararlarınızı daha bilinçli bir şekilde verebilmenize yardımcı olabilir. Bu nedenle, kendi durumunuza en uygun tedavi seçeneğini belirlemek için araştırma yapmak önemlidir.

    Cilt Kanseri Türleri

    Farklı cilt kanseri türleri geniş bir yelpazeye yayılmış durumdadır ve her birinin belirtilerini ve semptomlarını bilmek, uygun bakım rotasını belirlerken önemlidir.

    Bazal Hücreli Karsinom (BHK)

    BHK olarak da adlandırılan bazal hücreli karsinom, cilt kanserinin en yaygın türüdür ve tüm cilt kanserlerinin yaklaşık %80’ini oluşturur. Uzun süreli ultraviyole (UV) maruziyeti, DNA’ya zarar vererek bazal hücrelerin hızlı büyümesine neden olur ve bu da BHK’yi tetikler. Tedavi edilmediğinde, vücudun diğer bölgelerine yayılabilir ve tümör oluşturabilir.

    Neyse ki, BHK için geleneksel yöntemlerden daha az invaziv olan ve genel vücut sağlığını destekleyen çeşitli alternatif tedaviler bulunmaktadır. Erken teşhis bu yavaş ilerleyen ve tedavi edilebilir kanser için hayati önem taşır. Ciltte düzleşen, pullanmaya başlayan kırmızı lekeler; inci beyazı veya hafif pembe şişliklere dönüşen işaretler arasında kahverengi, siyah veya mavi lezyonlar; veya yara benzeri, mumsu büyümeler dikkate alınmalıdır.

    Skuamöz Hücre Karsinoması (SHK)

    BHK’nın hemen ardından gelen skuamöz hücre karsinoması, cilt kanserinin ikinci en sık görülen türüdür. Skuamöz hücrelerin hızlı büyümesi nedeniyle vücutta hızla gelişebilir ve zaman içinde tümöre dönüşebilir. Sert, kırmızı nodüller, pullu kabuklu düz yaralar veya cildin herhangi bir yerinde kırmızı, kabarık lekeler veya yaralar gibi erken belirtiler görülebilir. Skuamöz hücre karsinoması, bazal hücreli karsinoma kadar yaygın olmasa da, agresif olabilir; ancak genellikle hedefe yönelik tedavilerle başarıyla tedavi edilebilir.

    Melanom

    Melanin üreten hücreleri etkileyen bir cilt kanseri türüdür. Tüm cilt kanseri vakalarının sadece %1’ini oluşturmasına rağmen, bu tip kanser en ciddi olanlarından biri olarak kabul edilir. Melanom genellikle açık tenli, bağışıklık sistemi zayıf olan ve ileri yaşta olan bireylerde daha sık görülür. Ancak, melanomla birlikte, bazal hücreli cilt kanseri ve skuamöz hücreli karsinom gibi diğer cilt kanseri türleri için de alternatif tedaviler bulunmaktadır.

    Melanom, diğer cilt kanseri türlerinden farklı olarak daha hızlı yayılma eğilimindedir, bu nedenle erken teşhis büyük önem taşır. Alternatif tedaviler arasında immünoterapi, hedefe yönelik tedaviler ve kanser hücrelerini yok etmeyi amaçlayan diğer bütünsel yöntemler bulunmaktadır. Bu tedavi seçenekleri, hastanın genel sağlığını desteklemeye yönelik bir yaklaşım sunar.

    Melanom teşhisi konan bireyler, özellikle açık tenli, bağışıklık sistemi zayıf veya yaşlı olanlar, düzenli cilt kontrolü yapmalı ve herhangi bir anormal değişikliği hemen doktorlarına bildirmelidir. Bu sayede erken aşamada tanı almak ve uygun tedavi seçeneklerine yönlendirilmek mümkündür.

    Cilt Kanseri Alternatif Tedavileri

    Cilt Kanseri Alternatif Tedavi
    Cilt Kanseri Alternatif Tedavi

    Cilt kanseri teşhisi konulduğunda, geleneksel tedavilere göre daha az invaziv seçeneklere sahip olmak, umut verici bir durumdur. Alternatif cilt kanseri tedavileri, sadece kanser hücrelerine saldırmakla kalmayıp aynı zamanda bağışıklık sistemini güçlendirmeye ve yaşam kalitesini korumaya odaklanmaktadır. İşte göz önünde bulundurulması gereken daha az invazif yöntemlerden birkaçı. Her biri cilt kanserini tedavi etme etkinliğine sahip olabilir, hatta ileri evrelerde bile.

    Graviola IV Terapisi

    Graviola, doğal bir alternatif kanser tedavisi olan apoptoz veya hücre ölümü sürecini kullanır. Graviola’nın ana aktif bileşeni olan asetogenin, anti-tümör etkileri olduğu kanıtlanmıştır. Bu yöntem, Graviola ekstraktının doğrudan kan dolaşımına girmesine izin veren IV yoluyla uygulanır.

    Lazer Kanser Tedavisi

    Cerrahlar, artan hassasiyet yetenekleri nedeniyle kanser tedavisi için lazerleri sıklıkla cerrahi aletler veya cerrahi müdahale yerine tercih ederler. Yüksek yoğunluklu ışık, sağlıklı dokuya zarar vermeden tümörleri hedef alarak küçültme veya yok etme amacı güder. Karbondioksit lazerleri ve argan lazer tedavileri, genellikle yüzeysel cilt kanserleri için kullanılır.

    Gerson Terapisi

    Gerson terapisi, vücuttan arındırmayı amaçlayarak beslenmeyi kullanır ve bağışıklık sistemini güçlendirebilir. Vejetaryen diyet, günlük vitamin takviyeleri ve detoks maddeleri içeren bu terapi, organik meyve ve sebze diyetini uygular ve kişiselleştirilebilir.

    Biyomanyetik Terapi

    Biyomanyetik terapi, manyetik enerji alanlarını kullanarak vücudun moleküllerini uyarmayı ve kanserli hücre büyümesine katkıda bulunabilecek bozuklukları düzeltmeyi amaçlar. Bu terapi, nanoparçacıkların enjekte edilmesini içerir ve darbeli manyetik alanda ısı oluşturarak tümörleri küçültebilir veya hasar verebilir.

    Rejeneratif Hücre Kanseri Tedavisi

    Rejeneratif hücre kanseri tedavisi veya peptid kanseri tedavisi, peptidlerin enjeksiyonunu kullanarak doku yapılarını ve reseptörlerini güçlendirmeyi amaçlar. Bu tedavi, hücre apoptozunu hedef alır ve kanser hücrelerinin yayılmasını önlerken doku onarımını destekler.

    Enzim Terapisi

    Enzimatik kanser tedavisi, doğal sistemik enzimleri kullanarak kanser hücrelerini nötralize ederek ve tümörleri küçülterek kanserli büyümeyi engellemeyi hedefler. PEG-KYNase adlı bir enzim, bağışıklık sistemini destekleyerek bu büyümeyi durdurmaya yardımcı olabilir.

    Bu alternatif tedaviler, her hastanın sağlık geçmişi ve teşhisi göz önüne alınarak özelleştirilmiş tedavi planlarıyla kullanılabilir. Günlük tedavi değerlendirmesi, tedaviyi kişiselleştirmek ve bağışıklık sisteminin kanserle savaşma yeteneğini güçlendirmek için gereken ayarlamaları belirlemek açısından önemlidir.

    Kanseriniz Özeldir, Tedaviniz de Özel Olmalıdır.

    Bütünsel Bakım Önlemeyle Başlar

    cilt kanseri tedavisi
    cilt kanseri tedavisi

    Sağlıklı seçimler yaparak ve erken tespit yöntemlerini bilmek, birçok kanseri önlenebilir kılar. Özellikle cilt kanseri söz konusu olduğunda, genellikle ana zarar verici faktör, güneşe korunmasız maruz kalma olabilir. Karsinom riskinizi azaltmak için aklınızda bulundurmanız gereken birkaç en iyi uygulama şunlardır.

    UV Maruziyetinden Korunma

    Güneşin UV ışınları cilde zarar verebilir ve kanserli hücrelerin gelişme olasılığını artırabilir. Bronzlaşma yatakları ve yapay güneş lambaları da aynı olumsuz etkilere sahip olabilir. Kendinizi aşırı UV ışınlarından korumak için her zaman güneş koruyucu kullanmalısınız. Bulutlu günler bile sizi zararlı ışınlara maruz bırakabilir. Özellikle güneşin en yoğun olduğu saat 10.00 ile 16.00 arasında sık sık yeniden uygulayın. Kanser oluşumuna karşı son derece duyarlı olan yüz, boyun ve omuzları gölgelemek için şapka ve güneş gözlüğü takın.

    Erken Kanser Tespit Yöntemleri

    Cilt kanserini erken tespit etmek, yayılmasını önlemek adına önemlidir. Cildinizi en az ayda bir kez muayene etmek ve herhangi bir lezyon, uzun süreli kızarıklık veya diğer olağandışı semptomları not almak önemlidir. Benler dahil ciltteki büyümeleri kontrol ederken, boyut, şekil veya renk değişikliklerine özellikle dikkat edin. Ayrıca kaşınan, kabuklanan veya birkaç hafta içinde iyileşmeyen açık yara veya lekeler olup olmadığına bakın. Bu tür belirtiler varsa, bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir. Cilt kanserini ne kadar erken tespit ederseniz, tedavi şansınız o kadar yüksek olacaktır.

    Sağlıklı Yaşam Tarzı Alışkanlıkları

    Genel olarak sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek, kanser riskinizi büyük ölçüde azaltabilir. Bu, dengeli bir beslenme, yeterli sıvı alımı ve düzenli egzersiz içerir. Tütün ve aşırı alkol kullanımından kaçının, çünkü bu alışkanlıklar vücutta toksik birikime neden olabilir. Güçlü bir bağışıklık sistemini sürdürmek, kanserle mücadelede ve vücut dengesini korumada önemlidir. Küçük yaşam tarzı değişiklikleri, gelecekteki kanser teşhisleri üzerinde olumlu bir etki yapabilir.

    Bütünsel bakımın temeli, aktif bir şekilde sağlıklı seçimler yapma ve kendi vücudunuzun belirtilerini anlama becerisidir. Bu, kanseri önceden teşhis etme ve önleme açısından kritik öneme sahiptir.

  • Malign Melanoma Nedir, Belirtileri, Evreleri Nelerdir?

    Malign Melanoma Nedir, Belirtileri, Evreleri Nelerdir?

    Malign melanom olarak ifade edilen yapıda; melanosit şeklinde isimlendirilmiş olan ve deriye kendi rengini veren melanin pigmentini oluşturan hücrelerde meydana gelen bir kanser türü anlaşılır. Melanosit fazla sayıda melanin ürettiğinde meydana gelen bu kanser türü, yavaş ilerlediği için belirti vermeye başladığında ileri evrelerde olduğu anlaşılabilir. Malign melanom genellikle çocuklarda nadir görülen bir kanser türü olsa da özellikle:

    • Beyaz tenli kişiler,
    • 10’dan fazla beni olan kişiler,

    Şekli muntazam olmayan ve büyüme gösteren benlere sahip olan kişilerin bir cilt doktoruna başvurması ve ben analizi yaptırması gerekir. Ben analizi Devlet hastanelerinde ücretsiz olarak cildiye ve dermatologlar tarafından ya da özel hastanelerde yapılmaktadır.

    Malign Melanoma Nedir, Belirtileri, Evreleri Nelerdir? | 1

    Malign Melanom için Risk Faktörleri Nelerdir?

    Malign melanom risk faktörleri arasında şunlar bulunur:

    • Vücutta sonradan ortaya çıkan benler,
    • Güneş ışınlarına çok fazla maruz kalmak,
    • Uzun süre güneşlenmek,
    • Genetik sebepler,
    • Beyaz ırka mensup olmak,
    • Sarışın olmak,
    • Beyaz tene sahip olmak risk faktörlerini oluşturur.

    Özellikle bu risk faktörlerine sahip olan kişilerin 6 ayda bir benlerini kontrol ettirmesi önemlidir.

    Malign Melanom Belirtileri Nelerdir?

    Malign melanoma belirtileri direkt olarak kendini belli eder. Belirtiler ise:

    • Vücuttaki bir bende büyüme, şekil değişikliği, renginin değişmesi,
    • Benin kenarlarında düzensizlik olması,
    • Bende renk değişimleri (bir taraf kahverengi, diğer taraf siyah),
    • Benin asimetrik bir yapıda olması,
    • Benin sık sık kaşınması,
    • Ben üzerinde asla iyileşmeyen yara,
    • Bende kanamaların olması,
    • Benin üzerinde yara oluşması.

    Ben üzerinde meydana gelen değişiklikler kesinlikle görmezden gelinmemelidir. Henüz gelişen ben kanserleri, ayakta muayene ile tedavi edilir. Bu kanser türleri oldukça yavaş ilerlediği için benlerin sık sık kontrol edilmesi, şüpheli durumlarda vakit kaybetmeden bir cilt doktoruna başvurulması gerekmektedir.

    Malign Melanom Evreleri Nelerdir?

    Malign melanom evreleri 4’e ayrılır. İlk iki evrede tümör henüz yayılmamıştır ve kısa sürede tedavisi yapılabilir. Ancak 3. Evrede kanser hücreleri yayılma göstermiştir ve 4. Evrede lenf düğümlerinin dışında iç organlarda da yayılmalar meydana gelmiştir.

    Hangi benlerde malign melanom riski var? Tıklayın !

    Çocuğunuzu Melanom’dan Koruyun Tıklayın !

    Cilt kanserini tanıyor musunuz? Tıklayın !

  • 15 dakika kremsiz güneşlenme

    15 dakika kremsiz güneşlenme

    Güneş ışınlarının sağlık açısından pek çok faydası var, doğru zaman ve doğru miktarda güneş ışınlarına maruz kalmak hayati önem taşıyor.

    Ozon tabakasının delinmesi sonucu güneşin zararlı ışınlarının yol açtığı ve cilt kanserlerinin en tehlikeli türü olan malign melanomun son yıllarda çok artış gösterdiğini belirten Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Nilüfer Oğuz, güneşin zararlı ışınlarının malign melanomun yanı sıra cildin erken yaşlanmasından kırışıklığa ve kahverengi lekelere dek pek çok soruna da yol açtığını söyledi.

    Ancak doğru zamanda ve doğru miktarda alınan güneş ışınlarının çok faydalı olduğunu aktaran Dr. Oğuz, “Son araştırmalar; öğle saatlerinde ya her gün kol ve bacakların 10 dakika; ya da haftada bir kez yüz hariç tüm vücudun 15 dakikayı aşmamak üzere kremsiz güneşlendirilmesinin önemini ortaya koymuştur. Çünkü D vitamini sentezi için ultraviyole B ışınları gerekmektedir, bu ışınlar da öğle saatlerinde yoğun olarak yeryüzüne ulaşmaktadır” dedi.

    Dr. Nilüfer Oğuz, yaz güneşinden en iyi faydayı sağlamak ve zararlarından kaçınmak için dikkat edilecek 10 noktayı şöyle sıraladı:

    “Güneşe alıştım krem gerekmez” demeyin: Güneşe ilk çıktığında 30 faktör ve üzeri güneş kremi kullanan kişiler bir süre sonra “artık cildim güneşe alıştı, 30 faktöre hatta kreme bile gerek yok” diyebiliyor. Ancak bu düşünce son derece yanlış. Özellikle çocukluktan itibaren güneşten kaçınma ve düzenli güneş koruyucu krem kullanımı ile güneş yanıklarından korunma cilt kanseri riskini önemli ölçüde azaltabiliyor.

    3 saatte bir yineleyin: Yazın havuz, deniz derken kremler vücudunuzdan akıp gittiği için 3 saatte bir yinelemeyi unutmayın.

    En tehlikeli saate dikkat: Güneşin zararlı ışınlarına en yoğun maruz kaldığımız saatler öğle saatleri. Özellikle de en tehlikelisi 12:00-15:00 saatleri arası. Bu yakıcı saatlerde özellikle tatil yörelerinde 11:00-16:00 arası doğrudan güneşin altında durmaktan kaçının, gölge yerlerde zaman geçirin. Mümkün değilse de önlemlerinizi eksiksiz alın.

    Açık renk giyinin: Güneş ışınlarını kolayca emen siyah ve koyu renkli giysiler yerine, bu ışınları yansıtan ve vücudunuza geçmesini önleyen beyaz ve açık renkli giysiler giyin.

    Saçsız bölgeye de güneş kremi sürün: Kafa bölgemizdeki deriyi güneşten korumada saçlarımız büyük rol oynadığından erkeklerin saçsız bölgeye de güneş kremi sürmeleri son derece önemli.

    Geniş kenarlı gözlük takın: Çeşit çeşit güneş gözlükleri vitrinlerde ve seyyar satıcılarda karşımıza çıkarken, öncelikle göz sağlığı açısından ultraviyole ışınlarına karşı koruma sağlayan gözlük almaya özen gösterin. Çok önemli bir diğer nokta da, güneş gözlüğünüzün geniş kenarlı ve göz çevrenizi saran bir gözlük olmasına dikkat edin.

    Şapka alışkanlığı kazanın: Özellikle aşırı güneşli havalarda dışarı çıkarken mutlaka şapka takın. Ancak şapkanın deliksiz, yüzünüzü güneşten korur nitelikte geniş kenarlı olmasına dikkat edin. Şapka aynı zamanda sıcak çarpmasına karşı da sizi koruyacağından bunu alışkanlık haline getirin.

    Şemsiyeye güvenmeyin: Şemsiye altında oturmak sanıldığının aksine bizi güneşten tam korumuyor. Çardak, ağaç altı veya tam kapalı alan gibi tam gölge olan yerleri tercih edin. Şemsiye altında oturuyorsanız açık renkli, terletmeyen kumaştan kısa veya uzun kollu giysi giyin.

    Sıvı ihtiyacını suyla karşılayın: Terlemenin etkisiyle artacak sıvı kaybını önlemek için bol bol su için. Yeterli sıvının yerine konulmaması cildinizi olduğu kadar sağlığınızı da ciddi şekilde olumsuz etkileyeceğinden su içmek için susamayı beklemeyin. Sıvı ihtiyacınızı çoğunlukla su ile karşılamaya çalışın. Gazlı içeceklerden uzak durun.

    15 dakika kremsiz güneşlenin: Güneş ışınları son yıllarda ‘mucizevi’ olarak nitelendirilen D vitamininin vücutta sentezlenmesinde başlıca rolü oynuyor. D vitamini de kemik gelişiminden bağışıklık sisteminin güçlenmesine, kalp ve diyabet hastalıklarından kansere kanıtlanmış pek çok fayda sağlıyor. Bu nedenle güneşin faydalarından mahrum kalmamak gerekir. Yapılan son araştırmalar; öğle saatlerinde ya her gün kol ve bacakların 10 dakika ya da haftada bir kez yüz hariç tüm vücudun 15 dakikayı aşmamak üzere kremsiz güneşlendirilmesinin önemini ortaya koymuştur. Çünkü D vitamini sentezi için ultraviyole B ışınları gerekmektedir, bu ışınlar da öğle saatlerinde yoğun olarak yeryüzüne ulaşmaktadır.

  • Cilt Kanserinden Korunma Yolları Rehberi

    Cilt Kanserinden Korunma Yolları Rehberi

    Her yıl cilt kanseri olan hastaların yüzdesi artmaktadır.  Cilt kanserinden korunma yolları hangileridir? makalemizde bu kanser türüne yakalanma oranınını artıran sebeplere yer verdik.

    Yağlı etlerden ve kızarmış yiyeceklerden uzak durun.
    Bu gıdalar, kanserli hücre oluşumuna katkı sağlayan özler içerir ve cilt kanseri ile doğrudan ilgilidirler.

    cilt_kanserinden_korunma_yollari (1)Süt ürünleri tüketiminizi azaltın. Bilim adamları, peynir, süt ve yoğurt gibi süt ürünlerini çok aşırı sık tüketen kişilerde cilt kanserine yakalanma riskinin 3 kat arttığını bildiriyor.
    Yani sağlıklı besinlerinde fazlası zarardır!

    cilt_kanserinden_korunma_yollari (2)Hergün mutlaka salata yiyin.
    Yeşil yapraklı sebzeler öğünlerinizin vazgeçilmezi olsun.
    Böylece kansere yakalanma ihtimalinizi epey düşürebilirsiniz.

     

    cilt_kanserinden_korunma_yollari (3)Daha fazla balık tüketin.
    Çalışmalar düzenli balık tüketiminin tümörün yayılma oranını %28 azalttığını saptamıştır.

    Güçlü bir bağışıklık ve kanserle mücadele için doktorunuza danışarak balık yağı hapı alabilirsiniz.

    cilt_kanserinden_korunma_yollari (4)Günlük diyetiniz kırmızı, turuncu ağırlıklı sebze ve meyvelerden oluşsun.

    Kronik hastalıkların önüne geçmek için her gün 2-3 fincan yeşil çay için.

    Ailenizde, üst kuşaklarda cilt kanseri yaşayanlar olduysa muhakkak doktor kontrolü altında olun ve cildinizde olağanüstü lekeler ve belirtilerle karşılaştığınızda doktora görünmeyi asla ihmal etmeyin.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Cilt Kanserinin Erken Belirtileri

    Cilt Kanserinin Erken Belirtileri

    Cilt kanserinin erken belirtileri vardır, makalemizde geçen bunlardan biri veya birkaçını cildinizde gözlemlediyseniz, derhal cildiyeye başvurun.
    Cildiniz kaşıntı, kurumuş ve çatlamış döküntüler var mı? bunlar kanserin erken belirtileri olabilir.
    Cilt kanseri, dünya çapında hızla artan bir hastalıktır. Cilt renk değişikliği, döküntü, renk değişikliği, enflamasyon ve koyu benler cilt kanserinin size verdiği sinyaller olabilir.
    Cilt kanserinin iki türü vardır; melanom ve melanom dışı deri kanseri.
    Melanom, genellikle güneşe aşırı maruz kalmadan kaynaklanmaktadır.
    Ancak, melanom dışı deri kanseri çok tehlikeli ve tedavisi zordur.
    Hangi kanser türü olursa olsun erken teşhis hayat kurtarır!

    Cilt Kanserinin Belirtileri

    Leke, Benek
    Cildinizde durup dururken dikkat çeken özelliklerde bir leke veya benek çıktıysa, 4 hafta içinde geçmediyse size önerimiz bir cildiye uzmanına görünmeniz.
    Özellikle bu lekede kanama, acı veya yanma varsa hiç vakit kaybetmemelisiniz

    Egzama
    Bazı egzama türleri de cilt kanserinin erken belirtilerindendir.
    Dirsekler, avuç içleri diz gibi yerlerinizde egzama çıktıysa bir doktora görünmenizde fayda var.

    Gül Hastalığı
    Burun, çene, yanaklar, alın ve göz çevresindeki ciltte kızarma ve yanma varsa bu rahatsızlığın adı gül hastalığıdır.
    Bu cilt hastalığı iltihap ve sivilceyle birlikte seyrediyorsa, bu durum cilt kanserinin erken belirtilerinden olabilir.

    Benler
    Benler cilt kanserinin en sık görülen ve erken belirtilerinden biridir.
    Şayet benler, zamanla daha büyük ve daha koyu hale gelirse, o zaman tıbbi yardıma ihtiyacı vardır, doktora görünmek şart oldu anlamına gelir.
    Ayrıca benlerin etrafındaki koyu lekelenmeler, çiller, benekler hiçte hafife alınacak şeyler değildir.

    Cilt Kanserinin Belirtisi Benler yazımızı okumak için tıklayınız 

    Doğum lekelerindeki Renk Değişimi
    Çoğumuz kalıcı bir doğum lekesine sahibizdir.
    Doğum lekeleri büyümeye ve etrafa yayılmaya başlarsa, bu durum deri kanserinin
    erken işaretlerindendir.
    Şayet doğum lekenizde yanma, kızarma, ve tüm bedene yayılma başladıysa maalesef bu durum hiç açıcı değildir.

    Kütle, Yağ Bezesi
    Cildinizde ağrılı bir ve kızarık bir kütle çıktıysa, 1 ay olduğu halde geçmediyse, derhal
    vakit kaybetmeden cildiye uzmanına başvurun.
    Özellikle içi sıvı dolu kabarcıklar tehlike göstergesidir.

    YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan yorum yazıları veya haberlerin tüm hakları Kadınlar Kulübü’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi hiçbiri özel izin alınmadan kullanılamaz. Bu haber veya yazılar sadece Kadınlar Kulübü tarafından sağlanan RSS verileri kullanılarak alıntılanabilir.

  • Solaryum cilt kanserine yakalanma riskini artırıyor

    Solaryum cilt kanserine yakalanma riskini artırıyor

    Eskişehir Devlet Hastanesi Deri ve Zührevi Hastalık Uzmanı Dr. Eda Kibar Çamurlu, solaryuma girerek bronzlaşmanın, cilt kanserine yakalanma riskini artırdığını söyledi.

    Uzm. Dr. Çamurlu, kişilerin yaz aylarında güneşe maruz kalarak bronzlaşmasına alternatif olarak daha kısa sürede bronzlaşmayı sağlayan solaryum ile ilgili açıklamalarda bulundu. Dermatoloji hekimleri olarak kişilere bronzlaşmayı önermediklerini ifade eden Uzm. Dr. Eda Kibar Çamurlu, bir zamanlar moda olan solaryumun zararlı etkilerinin ortaya çıkması, kişilerin bunu yaşadıkça ve kronik etkilerinin görülmesi ile birlikte uzaklaşıldığını, ancak bazı kişilerin halen vazgeçemediği bir bronzlaşma yöntemi olduğunu belirtti.

    Güneş ışığı ile bronzlaşmayı dahi önermediklerini kaydeden Uzm. Dr. Çamurlu, “Solaryumda yanma olmaması için direkt ultraviyole (UV)-A ışını veriliyor. UV-A zaten yaşlanma etkilerini artıran bir ışın. Bu yüzde solaryumdaki kronik yan etkiler daha yüksek oranda görülebiliyor. Yani bile bile cildinize zarar verecek bir şeye maruz bırakmış oluyorsunuz. Yaşlanma etkilerini de artırdığını düşünüyoruz. O yüzden biz dermatoloji hekimleri olarak solaryumu tavsiye etmiyoruz. Cilt kanserine de yakalanma riskinizi solaryumla artırmış oluyorsunuz” dedi.

    İHA

  • D vitamini eksikliğinde hangi sorunlar oluşuyor?

    D vitamini eksikliğinde hangi sorunlar oluşuyor?

    Ülkemizde D vitamini eksikliği önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Yapılan araştırmalarla D vitaminin bazı sistemik hastalıklar ve kanser türlerinde de yararlı etkileri olduğu anlaşılıyor. Uzmanlar, yıl da bir kez D vitamini ölçtürülmesini tavsiye ediyor.

    Acıbadem Bursa Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nadir Şener, D vitaminin başlıca kaynağının güneş ışınları olduğunu dile getirerek, güneşlenme ile günlük gereksinimin yüzde 80’inin karşılanabileceğini ifade ediyor.

    Prof. Dr. Şener, D vitaminin yararlarını şöyle dile getiriyor: “D vitamin, kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenliyor, kalsiyumla birlikte kemik ve dişleri güçlendiriyor. Hücrelerin büyümesinde ve kas ile sinir sistemlerinin düzenli işlevinde önemli rol oynuyor. Ayrıca kan basıncının düzenlenmesinde ve bağışıklık sisteminin güçlenmesinde de önemli görevleri ver. Son yıllardaki araştırmalar, D vitamininin kalın bağırsak, kemik, deri, kolon ve meme kanserinde de koruyucu etkisi olduğunu ortaya çıkartıyor.”

    Özellikle Mart-Ekim aylarının D vitamini açısından en etkin dönem olduğunu dile getiren Prof. Şener, şöyle devam ediyor: “Bu aylarda koruma kremi kullanmadan her gün 10–15 dakika güneşlenmek gerekiyor. Mart-Ekim arası, özellikle güneş ışınlarını dik geldiği 11.00– 15.00 arasındaki saatler D vitaminin dönüşümü için en etkili dönem. Ancak bu saatler cilt kanseri için de en riskli saatler. Bu nedenle sadece 10-15 dakikalığına, koruma kremi kullanmadan, diz ve dirseklerden aşağısını güneşlendirmek yeterli.”

    Şener, ayrıca esmer kişilerde D vitamini sentezinin sarışınlara göre daha yavaş olduğunu ve esmerlerin cilt özelliklerinden ötürü sarışınlardan 3–6 kat daha fazla güneşte kalmaları gerektiğini belirtiyor.

    D VİTAMİN EKSİKLİĞİNDE OLUŞAN SORUNLAR

    D vitamini eksikliğinin kemik ve kas güçsüzlüğüne sebep olduğunu vurgulayan Şener, şu bilgileri veriyor: “Ayrıca halsizlik ve terlemeye de sık rastlanıyor. Kemik erimesi hızlanıyor. D vitamini eksikliği fazla olduğunda 2 önemli klinik tablo karşımıza çıkar; Birincisi Raşitizm. Çocuklarda D vitamini eksikliği ile oluşan hastalık. Çarpık bacaklar, kemik veya eklem yerlerinde deformasyonlar, diş gelişiminde gerilik, kaslarda zayıflık, yorgunluk, bitkinlik görülür. İkincisi Osteomalazi. Yetişkinlerde D vitamini eksikliği ile oluşan hastalık. Kaburga kemiklerinde, omurganın alt kısmında, leğen kemiğinde, bacaklarda ağrı, kas zayıflığı ve spazmları, çabuk kırılan kemikler şeklinde klinik belirti veriyor.”

    KİMLERE D VİTAMİNİ TAKVİYESİ VERİLMELİ?

    Dr. Şener, D vitamini takviyesi yapılması gereken kişileri ve grupları şöyle sıralıyor: “0-24 aya arası çocuklar, adolesan yaş grubu, doğurganlık çağındaki kadınlar, gebe ve emzikli kadınlar, postmenapozal dönemdeki kadınlar, 50 yaş üstündekiler, güneş görmeyenler (ofis çalışanları ve kapalı giyinenler), bağırsaklardan yağ emilimi bozuk hastalar, karaciğer hastalığı, kronik böbrek yetmezliği olanlarla mide ameliyatı geçirenler, osteoporozlu hastalar, obezite sorunu olanlar, antiepileptik, glukokortikoid ve antifungal (mantar ilacı) ilaç kullanan hastalarda. D vitamini hassas testlerle kolaylıkla ölçülebiliyor. Bu nedenle eksikliği düşünüldüğünde veya risk grubu olanlarda yılda bir kez D vitamini ölçtürülmesi gerekiyor.”
    CHA

  • Güneş kremi günde kaç kez sürülmeli?

    Güneş kremi günde kaç kez sürülmeli?

    Prof. Dr. Ekrem Aktaş, tatil için denizi tercih edenlerin uzun süre güneşe maruz kalmaları nedeniyle deri kanseri olma riskiyle karşı karşıya kaldığını belirterek, deri kanserine yakalanmamak için güneşlenme süresinin zamana yayılması gerektiğini söyledi.

    Aktaş, havaların ısınmasıyla birçok kişinin denize girmek ve güneşlenmek için sahilleri tercih ettiğini, özellikle beyaz, açık tenli ve renkli gözlü kişilerin koyu tenli kişilere göre daha fazla risk altında olduklarını belirtti.

    Güneşin yakıcı ve kanserojen etkisinin daha fazla olduğu 11.00-15.00 saatleri arasında güneşlenilmemesi uyarısında bulunan Aktaş, şöyle devam etti:

    “Uzun süre güneş altında kalarak vücudunda ciddi yanıklar oluşan kişilerde deri kanseri görülme sıklığı normal insanlardan çok daha fazla. Tatil için denizi tercih eden insanlar, ‘Zaten bir hafta tatilimiz var. Bu süre içerisinde iyice yanarak ten rengimizi değiştirelim’ düşüncesiyle saatlerce güneş altında kalıyor. Bu da deri kanserine neden oluyor. Deri kanserine yakalanmamak için güneşlenme süresinin zamana yayılması gerekiyor. Tatilin her gününde güneşlenme süresi 15’er dakika artırılarak güneşin zararlı etkilerinden korunulabilir. Mesela tatilin ilk gününde 15, ikinci gününde 30 ve üçüncü gününde 45 dakika güneşlenilebilir. Yani ten rengi karardıkça güneşlenme süresi artırılabilir.”

    Güneş yanığının vücutta kanın serumu olarak bilinen su toplanmasına ve dolayısıyla sıvı kaybına neden olduğunu belirten Aktaş, sıvı kaybıyla da sodyum, potasyum, protein ve elektrolit kaybı oluştuğunu söyledi.

    Elektrolit kayıplarının yerine konulmamasının olumsuz sonuçlar doğurduğunu ifade eden Aktaş, “Bu durumu ikinci-üçüncü derecede yanık olarak görmek lazım. Zamanında müdahale edilerek elektrolit dengesinin sağlanması gerekiyor. Aksi taktirde sıvı kaybıyla ortaya çıkan elektrolit kaybı, kalp durması, şok ve beyin kanamasına ve kişinin ölümüne neden olabilir. Kişiler güneşleneyim derken kansere yakalanabiliyor, nadiren de olsa ölüm olayları görülebiliyor” diye konuştu.

    “BENLERİNİZİ GÜNEŞTEN KORUYUN”

    Vücuttaki siyah ve kahverengi benlerin güneşlenme esnasında üzerlerinin kapatılarak korunması gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Aktaş, aksi taktirde ben kanserlerinin oluşabildiğini söyledi.

    Ben kanserinin, güneşin en çok aktif ettiği kanserler arasında yer aldığını ifade eden Aktaş, “Özellikle güneşe çok maruz kalan siyah ve kahve renkli benler, daha da büyüyüp koyulaşarak iç organlara atlıyor ve kanser gelişiyor. Bu kanserler genellikle ölümle sonuçlanıyor” dedi.

    “GÜNEŞ KREMLERİ HER SAAT TEKRAR SÜRÜLMELİ”

    Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Aktaş, zararlı etkilerini en aza indirebilmek için güneşlenmeye başlamadan 30 dakika önce güneş kremleri sürülmesi tavsiyesinde bulunarak, kremlerin koruma özelliğinin en az 30-50 faktör olması gerektiğini vurguladı. 30 faktörden az kremlerin koruma etkisinin çok az olduğunu, 50 faktörden fazlasının da alerjiye neden olduğunu belirten Prof. Dr. Aktaş, “Güneş kremlerinin her saat tekrar sürülmesi gerekiyor. Aksi taktirde koruyucu etkisi kayboluyor. Güneş yanığı olduğu zaman da mutlaka doktora gitmek lazım” şeklinde konuştu.

    Güneş kremi nasıl sürülür

    Bronzlaşma ile ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri (Sağlıklı Bronzlaşma Yolları için tıklayın) kuşkusuz güneşten koruyucu ürünler ve bunların kullanımıdır. Güneşten koruyucu ürünler losyon, sprey, jel veya başka bir topikal formda (cilt üzerinden uygulanan) hazırlanan ve güneş kaynaklı ultraviyole ışınların bir kısmını absorbe eden (emen) ya da yansıtan ürünlerdir. Cildin nem içeriğini artırabilirler. Ayrıca cildin onarımını artırmak üzere vitaminler, antioksidanlar içerebilirler.

    Güneşten koruyucu ürünlerin bir çoğu güneş yanığına neden olmayan ancak uzun vadede kanser riski yaratan UV A’ya karşı koruyucu değildir. Güneşten koruyucuların her iki UV türüne karşı etkili olması istenir.

    Diğer önemli bir konu ise gerekli korumayı sağlamak için kullanılması gereken miktarın bir çok kişi tarafından kullanılmıyor olması ve uygulama sıklığı konusundaki problemlerdir. En gelişmiş ürünlerin dahi 2 saatten daha fazla yeterli korumayı sağlayamadığı biliniyor.

    Güneşten koruyucu ürünler güneşe çıkmadan 20-30 dk önce uygulanmalı ve güneşe çıkmadan mutlaka tekrar edilmelidir. Ayrıca ense, kulak arkası gibi bölgelere de ürünün uygulandığından emin olmak gerekir. Cildimiz için ortalama 2mg/cm2 önerilen miktardır. Ayrıca deniz, havuz, kurulanma üstüne mutlaka yenilenmelidir.

    Gündelik yaşamda da yeterince güneş maruziyeti (Güneşin Zararlı Etkileri için tıklayın)yaşadığımız için açık güneşe çıkılacağı her durumda güneş sonrası krem kullanılmalıdır.

    SPF- Sun Protective Factor (Güneş Koruyucu Faktör)

    Güneşten koruyucu ürünler için farklılığı oluşturan, hepimizin sıkça duyduğu ve kullandığı ancak tam olarak anlamını birçoğumuzun bilmediği SPF – Sun Protection Factor kavramı yani pratikte kullanıldığı şekliyle “faktör” kavramıdır.

    Bir güneşten koruyucu ürünün faktörü, güneşten koruyucu etkinliğinin ölçümüdür. Örneğin herhangi bir günde 12 dakikalık güneş maruziyetinde yanan bir kişinin, 10 SPF bir ürün kullanması durumunda 120 dakikada yanması beklenir.

    Ayrıca Amerikan sistemine göre 10 SPF’nin Avrupa sistemine göre 5 SPF’ye eşit olduğu unutulmamalıdır.

    Cilt tipimize (Cilt Tipinizi Öğrenmek için tıklayın) göre değişmekle beraber en az 15 SPF ürünleri kullanmamız gerekir. Açık renk ve kolay yanabilen ciltler için minimum 30 SPF ürünler seçilmelidir. Çocuklarda cilt tipine bakılmaksızın yüksek faktörlü ürünler kullanılmalıdır.

    AA

  • Benler cilt kanserinin haberini veriyor olabilir

    Benler cilt kanserinin haberini veriyor olabilir

    Benler genellikle cildimizdeki kahverengi lekeler olarak tanımlanıyor ve fark etsek de etmesek de hayatımız boyunca onlarla birlikte yaşıyoruz.

    Son yıllarda cilt kanserlerinde görülen artış ve hekimlerin de bu konuyu daha fazla gündeme getirmesi benlere olan ilgiyi artırdı.

    Bazı ben oluşumları hayat boyu bir problem çıkarmazken, kanserleşme eğilimi olan farklı tip benlerden söz etmek mümkün ve bazı benlerde ‘malign melanom’ gelişebiliyor. Malign melanom yüzde 70 oranında normal deriden kaynaklanırken, yüzde 30 oranında da mevcut benin zaman içinde uğradığı değişiklik sonucu ortaya çıkıyor. Bu noktada, değişimleri önceden fark etmek büyük önem taşıyor.

    Benlerin ömrü 50 yıl. Çok çeşitli klinik görünümleri olabilen benlerin zaman içinde ortaya çıkan değişimlerinin insanları korkuttuğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Dermatoloji Uzmanlarından Dr. A. Esra Özgüroğlu bu değişimlerin fizyolojik olduğunu, insanların kısa zaman diliminde ve hızla oluşan değişiklere karşı dikkatli olmaları gerektiğini belirtiyor.

    Dr. Özgüroğlu, Güneşe maruz kalındığında, ergenlikte, gebelik ve doğum kontrol haplarının kullanıldığı dönemlerde benlerde; sayı artması, büyüme, renklerde farklılaşma gibi değişimlerin olabileceğini, bunların korkulmaması gereken fizyolojik değişimler olduğunu söylüyor.

    Hangi benlerde malign melanom riski var?

    Kanserleşme eğilimi olan benler ikiye ayrılıyor; atipik (displastik) ben ve doğumsal (konjenital) benler…

    Atipik (displastik) benler: Genellikle ailesel özellik gösteren bu benlerde malign melanom riski normal benlere oranla yüksektir. Bu benler normal benlerden daha büyüktür. Yani boyutları 5 milimetreden fazladır. Sınırları düzensizdir, ben sanal olarak katlandığında, karşılıklı gelen uçlarının simetrik olmadığı görülür. Renginde düzensizlik vardır, renk homojenitesi bozulmuştur.

    Doğumsal (konjenital) benler: Malign melanom gelişmesinde etkili olan bir diğer ben grubunu da

    konjenital benler oluşturuyor ki, bunların popülasyondaki oranı yüzde 1 civarındadır. Bunlar bebek doğduğu anda vücutta olan ya da ilk 6 ayda oluşan benlerdir. Konjenital benlerin riskini boyutları belirginleştirir. Bu benler boyutlarına göre küçük, orta ve büyük olarak sınıflandırılır. 1,5 santimden küçük olanlar küçük, 1,5-20 cm arasında olanlar orta ve 20 cm üzerinde olanlar da büyük olarak tanımlanır. Büyük konjenital benlerde %6-12 oranında malign melanom riski vardır.

    Benin malign melanom riski tasıdıgını gösteren ABCD kuralları

    A / Asyrmetry: Benin bir yarısı ile diğer yarısının biçimsel uyumsuzluğu

    B / Border: Benin sınırlarının düzensiz olması

    C / Color: Benin kendi içinde renk düzensizliğinin olması, homojenite olmaması

    D / Diameter: Benin çapının 6 milimetreden büyük olması

    Benler kontrol altında

    Benlerde yaşanan değişimler, malign melanomun erken tespit edilmesini sağlıyor. Bu konuda dijital dermatoskoplar oldukça önemli bir devir açtı. Dermatoskop aslında bu bir deri yüzeyi mikroskopisi. Pigmentli lezyonların ve benlerin tanısında kullanılıyor. Dermatoskop yardımıyla pigmentli lezyonlar 30 kat büyütülerek bazı kriterler ve matematiksel analizlerle değerlendiriliyor, ben haritalaması yapılıyor. Dijital dermatoskop ise bilgisayar ortamında ben haritalamalarının saklanmasına yardım ediyor. Böylece yeni çıkan benler ve benlerdeki değişiklikler periyodik olarak takip ediliyor. Periyodik takipler sonucunda riskli değişiklikler erken dönemde tespit edilebiliyor.

    Genel olarak dikkat edilmesi gerekenler

    – Güneşlenirken yüksek koruma faktörlü kremler kullanılması gerekiyor.

    – Benlerde, boyutlarında büyüme, sınırlarında düzensizlik, renginin koyulaşması, kanama, ağrı, kaşıntı gibi değişimlere karsı dikkatli ve uyanık davranmak gerekiyor.

    – Benlerin cerrahi olarak çıkarılması gereken durumlar

    – Dermatoskopik analizlerde ve periyodik takiplerde riskli değişiklikler saptandıysa

    – Saçlı deri, genital bölge gibi takibi zor lokalizasyonlardaysa

    – İç çamaşırını kesen ya da sürekli kravat takılan, travmatize olan bir lokalizasyondaysa

    – Sosyal olarak kişiyi olumsuz etkiliyorsa

  • Daha genç bir cilt için karbon peeling

    Daha genç bir cilt için karbon peeling

    Aknesiz, lekesiz, parlak ve canlı bir cilde mi sahip olmak istiyorsunuz? Yeni yöntem kısa sürede kalıcı çözüm sunuyor.

    Tıp dünyasında hızla kendine önemli bir yer edinen son teknoloji “karbon peeling” kısa sürede kalıcı çözüm imkanı sunuyor. Yaş, cinsiyet gözetmeksizin ailesinde cilt kanseri hikayesi bulunmayan herkes için uygulanabilen yöntem, ortalama yarım saat sürüyor ve hemen günlük yaşama dönmenizi olanaklı kılıyor.

    Ağrı ve sızıya yol açmayan, enjeksiyonsuz yapılan yöntemin uygulama sayısı, ciltteki soruna göre en az bir en fazla 10 seans şeklinde oluyor.

    Mayasante Polikliniği hekimlerinden Dr. Serkan Öztürk, karbon peeling yönteminin klasik cilt soyma ve alttan taze yeni cilt getirme, kolejen tabakasını canlandırma işlemleriyle benzerlik gösterdiğini, ancak çok daha kolay, ağrısız ve kalıcı sonuçlar sağladığını söyledi.

    Uygulamanın, güneşin bıraktığı lekeler, ciltteki akneler, sivilce izleri, eskiyen kolejen tabakası, çevresel ve genetik pek çok faktörün olumsuz etkisini çok kısa sürede ortadan kaldırabildiğini ve tek uygulama sonrasında dahi cilde parlaklık kazandırdığını belirten Öztürk, karbon peelingin her yaşta ve her cilt tipine yapılabileceğini ifade etti.

    Öztürk, yoğun sorunu olmayan ciltlerde tedavi sonrasında hemen pürüzsüzlük, parlaklık, birçok lekenin anında açılması, porların hemen sıkılaştığının göze çarptığını ifade ederek, “Leke probleminin çok olduğu kişilerde ise sonuçlar biraz zaman alabiliyor. Zamanla lekeler açılıyor ve cilt sıkılaşıyor. Çok koyu tenli kişilerde dozajlama ayarlanıyor” dedi.

    Ailesinde ya da kendisinde cilt kanseri öyküsü bulunmayan herkese uygulamanın yapılabildiğini vurgulayan Öztürk, karbon peelingin benlerin üzerine doğrudan uygulanmadığına dikkati çekti.

    Uygulama nasıl yapılıyor?

    Dr. Öztürk’ün verdiği bilgiye göre karbon peeling uygulamasında ilk adım, hastanın cildi iyice temizlendikten sonra ince bir tabaka karbon kremi sürülmesiyle başlıyor. İşlem sonrasında 10 dakika bekleniyor. Ardından, tıbbın bu alandaki üstün teknolojik cihazı olan “Q Switch Nd Yag. Lazer” cihazı sayesinde karbon partüküller, ccilttekigözeneklerin içine atışlar yapılarak gönderiliyor. Gözeneklerin içine yerleştirilen karbon partükülleri, lazer cihazının ikinci modu çalıştırılarak patlatılıyor.

    Hasta uygulama esnasın sadece hafif bir sıcaklık artışı oluyor. Tüm cilt yüzeyi tamamlanıncaya kadar işleme devam ediliyor. Uygulama toplam yarım saat sürüyor. Hasta, uygulama sonrasında hemen günlük yaşanıma dönebiliyor. Uygulama sonrasında kişinin özel bir bakım uygulaması gerekmiyor, ancak güneş korumasına özen gösterilmesi isteniyor ve ciltte, yanık, kızarıklık ya da kabuklanma görülmüyor.

    Cilde uygulanan karbon peelingde, ısı artışı dolayısıyla derideki kolejen yapılar uyarılıyor ve kolejen yapılar uyarıldığında da ciltte toparlanma oluyor. Ciltteki sarkmalar, toparlanıyor.

    Ani patlama sırasında gözenekler içerisinde refleks olarak kapanma oluşuyor. Uygulama sonrasında hastanın cildindeki geniş gözenekler kapanıyor. Bunların dışında cildin üst kısmındaki tabaka da bir miktar soyuluyor. Kimyasal peelinglere benzer bir etki oluşturulduğu için cilt yenileniyor. Uygulama ile özellikle akne ve benzeri problemi olan ciltlerde yağ dengesini oturtularak, akne sorunu ortadan kaldırılıyor.

    1.5 yıl uygulamaya gerek duyulmuyor

    Yöntemin uygulama sayısı, hastanın cildindeki soruna göre değişiklik gösteriyor. İlk uygulama sonrasında dahi ciltte belirgin sıkılaşma ve gözeneklerin kaybolduğu belli olurken, uygulama en fazla 10’ar gün arayla 10 seans yapılabiliyor. Bu kürden sonra, ortalama 1-1.5 yıl bir kez daha bir uygulamaya ihtiyaç duyulmuyor.

    Uygulamanın, ciltte yağ dengesinin oturtulması, aknelerin ortadan kaldırılabilmesi için 10’ar gün arayla 5 seans, melazma denilen lekelerin giderilebilmesi için 10 gün arayla 10 seans ve cilt canlandırılması için peelin olarak ise tek seans yapılması yeterli oluyor.

    Uygulamanın hiçbir aşamasında enjeksiyon olmamasından dolayı hasta, ne uygulama öncesi ne uygulama sonrasında kesinlikle ağrı ya da sızı hissetmiyor. Uygulama, toplamda yarım saat sürüyor. Bu yöntem sadece akne sorunun ortadan kaldırılmasında ve cilt yenilenmesinde kullanılmıyor. Bunun dışında kalıcı dövmelerinden kurtulmak isteyenler için de bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor.

    Q Switch Nd Yag. Lazer cihazı, dövmede kullanılan tüm 7 rengi de görebiliyor ve kalıcı bir sonuç elde edilmesini sağlıyor. Uygulama başarısında dövmenin yapılış tarzı önem taşıyor. Profesyonel dövmelerin giderilmesinde uygulama seans sayısı artıyor. Daha amatör yapılmış dövmelerde tek seansta bile sonuç alınabiliyor.