Etiket: çikolata kisti

  • Adenomiyoz ve endometriozisin IVF/ICSI üzerindeki etkisi

    Adenomiyoz ve endometriozisin IVF/ICSI üzerindeki etkisi

    Bu makalede, adenomiyoz Ve endometriozisin (çikolata kisti) tüp bebek tedavisi (IVF/ICSI) üzerindeki etkisi inceleniyor. Tedavi öncesi tıbbi seçenekler ve başarı oranları da ele alınıyor.

    Adenomyoz ve endometriozis, kadın üreme sisteminin en yaygın jinekolojik hastalıklarından ikisidir. Hem adenomyoz hem de endometriozis, rahimdeki dokunun anormal büyümesiyle karakterizedir ve ağrılı adet dönemleri, pelvik ağrı, ağrılı cinsel ilişki ve infertilite gibi semptomlara neden olabilir. IVF/ICSI tedavisi, infertilite sorunu olan çiftler için yaygın bir tedavi seçeneğidir. Ancak, adenomyoz veya endometriozis gibi jinekolojik hastalıkların varlığı, IVF/ICSI tedavisinin başarısını etkileyebilir. Bu makalede, adenomyoz ve endometriozisin IVF/ICSI tedavisi üzerindeki etkisi ve bu hastalıklarla başa çıkmak için kullanılan tıbbi tedaviler ele alınacaktır.

    Adenomiyoz ve endometriozisin IVF/ICSI üzerindeki etkisi

    Adenomiyoz ve endometriozis, kadınların üreme sağlığını etkileyen iki yaygın jinekolojik hastalıktır. Bu hastalıklar, in vitro fertilizasyon (IVF) ve intrasitoplazmik sperm enjeksiyonu (ICSI) gibi yardımcı üreme teknolojilerinde (YÜT) kullanılan tedaviler üzerinde önemli etkilere sahip olabilir.

    Adenomiyoz ve endometriozisin
    Adenomiyoz ve endometriozisin

    Adenomiyoz, rahim içindeki kas dokusunun rahim dışındaki endometriyum dokusunun kas tabakasına doğru büyümesiyle karakterize bir durumdur. Bu durum, ağrılı adet dönemleri, pelvik ağrı ve ağrılı cinsel ilişki gibi semptomlara neden olabilir. Adenomiyozun IVF/ICSI üzerindeki etkisi, rahim içindeki embriyonun implantasyonunu engelleyebilecek şekilde rahim duvarının kalınlığını arttırmasıdır. Ayrıca adenomiyozlu kadınlar, yumurtalıklarının normal işlevlerine zarar verebilecek hormonlar salgılayabilirler.

    Endometriozis, rahim içindeki endometriyum dokusunun rahim dışındaki dokulara doğru büyümesiyle karakterize bir durumdur. Bu durum, ağrılı adet dönemleri, pelvik ağrı ve kısırlık gibi semptomlara neden olabilir. Endometriozun IVF/ICSI üzerindeki etkisi, rahim içindeki embriyonun implantasyonunu engelleyebilecek şekilde rahim duvarının kalınlığını arttırmasıdır. Ayrıca endometriozlu kadınlar, normalde olması gereken yerde olmayan endometriyum dokusu nedeniyle inflamasyon ve immünolojik cevaplar yaşayabilirler.

    Oku: Endometriozis: Nedenleri, Belirtileri, Teşhis ve Tedavisi

    Bu hastalıkların IVF/ICSI üzerindeki etkileri, rahim duvarının kalınlığını arttırarak implantasyonu zorlaştırması nedeniyle önemlidir. Adenomiyozlu ve endometriozlu kadınlar için YÜT, bu hastalıkların semptomlarını yönetmek için kullanılan tıbbi tedavi yöntemleriyle birlikte düşünülmelidir. Bununla birlikte, bazı durumlarda, adenomiyoz ve endometriozun tedavisi için cerrahi müdahaleler de gerekebilir.

    Sonuç olarak, adenomiyoz ve endometrioz gibi jinekolojik hastalıkların IVF/ICSI üzerindeki etkileri önemlidir ve bu hastalıkların tedavisi, başarılı bir YÜT için önemli bir faktördür. Bu nedenle, YÜT planlama sürecinde, adenomiyoz ve endometriozlu kadınlar için özel bir tedavi planı hazırlamak önemlidir.

    Oku: Derin Endometriozis (Çikolata Kisti) sebepli Rahimin bağırsaklara yapışması – Bağırsak Ameliyatı-Yapışıklıklar

    Adenomyozis Tüp Bebek Tedavisini Etkiler Mi?

    Adenomyozis, rahimdeki kas tabakasının içinde endometrial dokunun büyümesiyle karakterize bir jinekolojik hastalıktır. Bu durum, ağrılı adet dönemleri, pelvik ağrı ve ağrılı cinsel ilişki gibi semptomlara neden olabilir. Adenomyozis, tüp bebek (IVF) tedavisini etkileyebilecek bir durumdur.

    IVF tedavisi, kadınların yumurtalıklarından çıkarılan yumurtaların laboratuvar ortamında döllenmesi ve daha sonra kadının rahmine transfer edilmesiyle gerçekleştirilir. IVF tedavisinde, embriyonun rahime tutunması için sağlıklı bir rahim duvarına ihtiyaç vardır. Adenomyozis, rahim duvarının kalınlığını artırarak implantasyonu zorlaştırabilir ve bu nedenle tüp bebek tedavisinin başarısını olumsuz yönde etkileyebilir.

    Adenomyozisli kadınlar için IVF tedavisinin başarı oranı, hastalığın ciddiyetine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Adenomyozisli kadınların IVF tedavisinden önce tıbbi tedavi almaları önerilir. Bu tedaviler, semptomların yönetilmesine yardımcı olabilir ve rahim duvarının kalınlığını azaltarak implantasyon şansını artırabilir. Hormon tedavileri, adenomyozisli kadınlar için yaygın bir seçenektir. Ayrıca, adenomyozisin cerrahi tedavisi, rahimdeki endometrial dokunun çıkarılmasını içerir ve implantasyon için daha uygun bir rahim duvarı toluşturabilir.

    Tüp bebek tedavisi, adenomyozisli kadınların hamile kalma şansını artırabilir, ancak bu tedavinin başarısı hastalığın ciddiyetine ve diğer faktörlere bağlı olarak değişebilir. Adenomyozisli kadınlar için IVF tedavisinin başarısını artırmak için, tedavi öncesinde doktorlar, hastalığın ciddiyetine ve semptomların yönetilmesine yardımcı olacak uygun tıbbi tedavileri belirleyebilirler.

    Adenomiyoz ve endometriozisin tüp bebek hakkında sıkça sorulan sorular

    1. Adenomyoz ve endometrioz, tüp bebek tedavisini etkiler mi?
      Evet, adenomyoz ve endometrioz tüp bebek tedavisini etkileyebilir. Bu hastalıklar, embriyonun implantasyonu için gerekli olan rahim içi ortamı olumsuz etkileyebilir.
    2. Adenomyoz ve endometrioz olan kadınlar tüp bebek tedavisi için uygun mudur?
      Evet, adenomyoz ve endometrioz olan kadınlar tüp bebek tedavisi için uygun olabilirler. Ancak, bu hastalıkların şiddeti tedavinin başarısını etkileyebilir.
    3. Adenomyoz ve endometriozlu kadınlar için hangi tıbbi tedaviler mevcuttur?
      Adenomyoz ve endometriozlu kadınlar için hormon tedavileri, ağrı kesiciler, anti-enflamatuar ilaçlar ve cerrahi seçenekler mevcuttur. Ancak, tedavi yöntemi hastalığın şiddetine ve hastanın durumuna göre belirlenir.
    4. Adenomyoz ve endometrioz tedavisi tüp bebek tedavisinin başarısını arttırır mı?
      Tedavi, adenomyoz veya endometrioz nedeniyle oluşan rahim içi ortamı iyileştirebilir ve tüp bebek tedavisinin başarı oranlarını arttırabilir.
    5. Adenomyoz veya endometrioz nedeniyle tüp bebek tedavisi başarısız olursa ne yapılabilir?
      Başarısız bir tüp bebek denemesinden sonra, hastanın durumuna göre farklı tedavi seçenekleri düşünülebilir. Yeniden deneme yapılabilir veya başka bir tedavi yöntemi tercih edilebilir.
  • Endometriozis ( Çikolata Kisti ) İnfertilite ( Kısırlık ) Nasıl Tedavi Edilir?

    Endometriozis ( Çikolata Kisti ) İnfertilite ( Kısırlık ) Nasıl Tedavi Edilir?

    Endometriozisin iki ana belirtisi karın/kasık ağrıları ve gebe kalmakta güçlüktür (infertilite/kısırlık). Ancak, bu tüm endometriozisli kadınların gebe kalmakta güçlük çekeceği anlamına gelmez. Endometriozisli kadınların önemli bir grubunun hiçbir şikayeti olmadığı gibi, bir grubu sadece ağrı çekmesine rağmen gebe kalmakta sorun yaşamayabilir.

    Endometriozisin infertiliteye neden olduğunu nereden biliyoruz?

    Üreme çağındaki tüm kadınların yaklaşık %1.5 – 2’sinde endometriozis olduğu düşünülmesine rağmen, çocuk sahibi olamamak şikayetiyle doktora başvuran kadınlarda endometriozis görülme oranı %30’a kadar çıkmaktadır.

    Ek olarak sperm bağışı ile gebe kalmaya çalışan kadınların incelendiği bir araştırmada endometriozisli kadınlarda gebelik oranlarını diğer kadınlardan neredeyse yarı yarıya düşük olduğu gözlenmiştir. Tüp bebek tedavisi gören endometriozisli kadınların gebelik ve doğum oranlarının, tüp tıkanıklığı/yokluğu nedeniyle tüp bebek yapılan kadınlardan daha düşük olduğun bildiren araştırmalar vardır.

    Bütün bu veriler bir arada değerlendirildiğinde endometriozis ile infertilite arasında bir ilişkinin varlığı makul görünmektedir.

    Endometriozis ( Çikolata Kisti ) İnfertilite ( Kısırlık ) Nasıl Tedavi Edilir? | 1

    Endometriozis infertiliteye nasıl neden olabilir?

    Endometriyozis ile infertilite arasında nedensel bir ilişki açık olarak gösterilebilmiş değildir. Endometriozisin yumurtlamayı engellemediği bilinmektedir. Hatta endometriozisli hastalar tipik olarak düzenli adet görürler.  Endometriozis sıklıkla karın içerisindeki organların birbirlerine yapışmasına neden olmaktadır. Bu yapışıklıklar karın içi anatomiyi bozarak çift taraflı tüp tıkanıklığına yol açtığında infertilite nedeni aşikardır. Tüp ve yumurtalıklar normal görünse bile, hastalığın karın içinde neden olduğu iltihabi reaksiyonun embriyonun tutunma sürecini olumsuz etkilenmesi, yumurta ve embriyo kalitesini bozması gibi nedenler öne sürülmüştür.

    Gebe kalmakta güçlük çeken bir kadın endometriozis olup olmadığını nasıl anlayabilir?

    Endometriozisin kesin tanısı ancak hastalığı ameliyat sırasında görerek ve alınan doku örneğinin mikroskopta doğrulanması ile mümkün olsa da bazı belirtiler endometriozis akla getirmelidir.

    Adet kanamasının fazla olması ve uzun sürmesi, adet sırasında şiddetli karın kasık ağrıları olması, cinsel ilişki sırasında veya kaka yaparken karın içinde ağrı hissedilmesi akla endometriozis olasılığını getirmelidir.

    Gebe kalamayan kadının muayenesinde ultrasonografi ile yumurtalıklarda tipik çikolata kistlerinin görünmesi, yumurtalıkların rahmin arkasında birbirine yapışık pozisyonda durması, rahim duvarında kalınlaşma ve düzensizlik gibi bulgular da endometriozisi düşündürmekle beraber hastalığın varlığını kesin olarak gösteren veya red ettiren tek bir laboratuar testi yoktur.

    Endometriozis ( Çikolata Kisti ) İnfertilite ( Kısırlık ) Nasıl Tedavi Edilir? | 2

    Endometriozise bağlı infertilite nasıl tedavi edilir?

    Endometriozis sebebi tam anlaşılamamış kronik bir hastalıktır. Hayatın farklı yönlerini değişen derecelerde etkileyebilir. Örneğin bazı hastaların sadece ağrı şikayeti varken bir başkasının sadece gebe kalmakta sorunu olabilir. Ayrıca erkek partnerin durumu da mutlaka göz önüne alınmalıdır. Bu karmaşık hastalığın tedavisi mutlaka bireyselleştirilmeli ve hastanın yaşı, tüm şikayetleri ve öncelikleri göz önüne alınarak değişik alternatifler beraber incelenmelidir.

    Tek tip bir tedavi olmamakla beraber, yumurtlaması zaten normal olan endometriozisli kadınlarda yumurtlama artırıcı tedavilerin kendi başına faydası yoktur. Aşılama tedavilerinin başarısı da yukarıda bahsedildiği gibi oldukça düşüktür. Eskiden sıklıkla uygulanan bir süreliğine yumurtalık baskılama yaklaşımının gebelik şansını artırmadığı artık kesin olarak bilindiğinden günümüzde asla önerilmemektedir. Bu durumda geriye kalan seçenekler cerrahi tedavi ile tüp bebektir. İleri evre endometriozisli hastalarda hangisinin ilk önce tercih edilmesi gerektiği halen tartışmalıdır.

    Endometriozisli hastalarda tüp bebek mi cerrahi mi kararı nasıl verilebilir?

    Bu komplike hastalığın yönetiminde tedavi seçimi bazen profesyoneller için bile zordur. Çoğu zaman tek bir doğru seçenek olmamakla beraber bazı prensipler tedavi seçimini yönlendirmektedir.

    Endometriozis karın içi anatomiyi bozduğundan, organların birbirine yapışmasına neden olduğundan endometriozis cerrahisi az da olsa barsak ve idrar yolları yaralanması gibi riskler taşıyabilmektedir. Maalesef cerrahi ne kadar iyi ve detaylı yapılırsa yapılsın hastalığın mutlak tedavisi olmadığı kesindir ve özellikle çikolata kistleri olmak üzere cerrahi sonrası nüks riski yüksektir. Bu durum özellikle gebelik istediği için hastalığı baskılayan ilaçları kullanamayan kadınlar için geçerlidir. Son olarak çikolata kistleri çıkartılırken yumurtalıklardaki yumurta sayısı (over rezervi) bir miktar azalmaktadır. Bu koşullarda cerrahiden önce tüp bebek denemek daha makul görünse de bazı hastalarda cerrahi gerekebilmektedir. Özellikle yaşam kalitesini etkileyen ağrıları olan hastalar cerrahi açısından değerlendirilmelidir. Eğer barsak duvarı ve/veya idrar yolları hastalık tarafından tutulmuş ve fonksiyonları bozuluyorsa cerrahi şart olabilir. Benzer şekilde kanser olasılığının ekarte edilemediği bir yumurtalık kitlesi çikolata kisti gibi görünse bile kesin tanı için ameliyat gerekebilir. Tüpler tıkanmış ve içleri sıvı dolarak şişmiş ise, yani hidrosalpinks var ise, tüp bebek başarısını artırmak veya tüpleri tekrar fonksiyonel duruma getirmek için cerrahi gerekebilir. Tekrarlayan tüp bebek başarısızlığı durumunda açıklayan başka bir faktör yoksa ameliyat ile hastalık yükünün azaltılmasının tedavi şansını artırabileceği umulabilir. Cerrahi planlanan hastalarda yumurtalık hasarı riskine karşı tedbir olarak ameliyat öncesi tüp bebek yöntemi ile embriyo yumurta veya embriyo biriktirmek akıllıca olabilir.

    Endometriozisli kadınlarda tüp bebek tedavisinde dikkat edilmesi gereken noktalar nelerdir?

    Öncelikle tüp bebek tedavisinin başarını azaltabilecek hidrosalpinks varlığını ekarte etmek düşünülmelidir. Yumurta gelişimi için kullanılacak ilaç protokolü seçilirken eğer başka bir engel yoksa çok uzun protokol denilen 2 – 3 aylık baskılama periyodu sonrası başlamak başarı şansını artırıyor gözükmektedir. Bu yöntemin yumurtalık rezervi çok azalmış kadınlarda toplanan yumurta sayısını azaltabileceğinden endişe edilebilir ve yakın zamanda iddia edildiği kadar faydalı olmadığını öne sürenler vardır.

    Yumurta toplama işlemi genel olarak güvenli bir işlem olmakla beraber özellikle enfeksiyon komplikasyonları en çok endometriozisli kadınlarda görüldüğünden sterilizasyona özellikle dikkat edilmeli, işlem sonrası antibiyotik koruması düşünülmelidir.

    Çikolata kistlerinin varlığı tüp bebek başarısına engel görünmediği gibi tedavi öncesi ameliyatla çıkartılmaları da başarıyı artırmadığından rutin olarak önerilmez. Çoğu hastada çikolata kistlerine dokunmadan yumurta toplamak mümkündür.

    Sonuç

    Endometriozis infertilite ile ilişkilidir ancak nasıl neden olduğu belirsizdir. Bu karmaşık hastalığın tedavisinde tek bir doğru yol olduğu düşünülemez. Hastanın yaşı, eşlik eden şikayetleri, yumurtalık rezervi, eşinin sperm sayısı gibi birçok faktör göz önüne alınarak en uygun seçenekler avantaj ve dezavantajlarıyla doktor tarafından hastaya sunulmalı ve beraberce tercih yapılmalıdır. Doğru seçim ile bir çok genç endometriozis hastası çocuk sahibi olabilmektedir.

    Kaynak: Endometriozis ve Adenomyozis Derneği

    Çikolata Kisti İlaçları Ve Yan Etkileri Zararları Tıklayın !

    Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis Neden ve Nasıl Oluşmaktadır? Tıklayın !

    Endometriosis (Çikolata kisti) Olanlar Tıklayın !

  • Çikolata Kisti İlaçları Ve Yan Etkileri Zararları

    Çikolata Kisti İlaçları Ve Yan Etkileri Zararları

    Çikolata kisti ilaçları yan etkileri ve zararlarını hakkında bilgiler… Endometriozis yani çikolata kisti hastalığı karın ağrısı, şiddetli adet sancısı, kısırlık başta olmak üzere idrar yaparken ağrı, bağırsak tutulumuna bağlı ağrılı dışkılama, sürekli kasık ve karında şişkinlik veya ağrı, ilişki esnasında ağrı gibi değişik şikayetlere sebep olabilen ve her bayanda farklı şikayetler oluşturan bir hastalıktır. Bazen de hiç şikayet oluşturmaz ve muayene esnasında tesadüfen teşhis edilir.

    Çikolata Kisti İlaçları Ve Yan Etkileri

    Çikolata kisti tanısı koyulan bir bayanda tedavi şikayete göre planlanır. Ağrı nedeniyle kadın hastalıkları ve doğum hekimine başvuran bir kadında tedavide cerrahi yöntemler veya ilaç tedavileri uygulanır. Çocuk sahibi olmak isteyen bir bayanda çikolata kisti hastalığı teşhis edildiğinde ise cerrahi yöntemler ya da tüp bebek tedavisi uygulanabilir, ilaç tedavisi uygulanmaz.

    Ağrı şikayeti nedeniyle başvuran ve çikolata kisti hastalığı teşhisi koyulan bir bayanda genellikle ilk basamak tedavi ilaç tedavisidir. Tabii ki bazı istisnai durumlar olabilir ve doğrudan cerrahi tedavi önerilebilir.

    İlaç tedavilerinde kullanılan ajanlar hap, iğne ya da rahim içi spiraller olabilmektedir. Bu yöntemler günlük, aylık, üç aylık uygulamalar şeklinde olabilir. Her bayanda her ilaç aynı cevabı oluşturmaz ve bu nedenle ilaç tedavisi kişiye göre şekillendirilmelidir. Örneğin çikolata kisti olan genç bir kızda sıklıkla hapları tercih ederiz, çocuğu olan bir bayanda ilaçlı rahim içi spiraller uygulanabilir, haplarla şikayetleri azalmayan bayanlarda aylık ya da üç aylık iğneler de uygulanabilir.

    Çikolata Kisti İlaçları Ve Yan Etkileri Zararları | 3

    İlaç tedavisi uygulanan bazı bayanlarda yan etkiler daha şiddetli olabilir ve hastanın tedaviye uyumunu azaltır. Fakat bu yan etkilerin olabileceğini önceden bilmek hastanın tedaviye uyumunu ve devamını sağlar. Bu nedenle hekimin ilaç tedavisine başlarken ilaçların yan etkilerini hastaya detaylı anlatması ve bu durumda neler yapılabileceğini söylemesi tedaviye devamı sağlamak için çok önemlidir. İlaç tedavisinin etkili olup olmadığını hastanın geri bildirimlerine göre yapmaktayız.

    Ağrı şikayetinde kullandığımız ilk grup ilaç ağrı kesicilerdir. Ağrı kesicileri ağrı olan her zaman ya da adet sancısı şiddetli olan bayanlarda adetten hemen önce başlayıp adet süresince kullanmak gerekir. Çok çeşitli ağrı kesiciler vardır, her bayanda her ilaç etkili olmayabilir, etkisinin olmadığına karara vermeden önce farklı ağrı kesicileri kullanmak gerekir. Bu ilaçları genellikle tok kullanmak iyi olur. En sık mide ağrısı yapabilir.

    Ağrı şikayeti olan endometriozis hastalarında kullandığımız ikinci grup ilaç hormonal haplardır. Doğum kontrol hapları ve progestin dediğimiz hormonal haplar bu gruptadır. Progestin haplarını adet düzensizliğinde de kullanmaktayız. Hormonal haplar her gün içildiğinde endometriozis odaklarını baskılayıp küçülterek ağrıyı azaltmaktadır. Ayrıca ara kanama ve uzun süren veya yoğun olan aşırı kanamaları da tedavi etmektedir. Bu hapların kullanımı ile adet miktarı ve süresi de azalmaktadır, bazen adetler 1-2 gün süren kahverengi, siyah adet kanaması şeklinde olabilir. Bazı bayanlar bu durumdan rahatsızlık duyabilir. Adetin az olmasını menopoz gibi düşünebilirler fakat aslında bu durum tamamen ilaçlara bağlı olan, menopozla ilişkisi olmayan bir durumdur. Bu hapların diğer olası yan etkileri hafif kilo alınması (1-2 kilo), göğüslerde hassasiyet, ödem ve şişlik hissi, duygusallık olabilmektedir. En sık dile getirilen şikayet adetin az sürmesi olup aslında bu endometriozis hastalarında istediğimiz bir durumdur. Hastaları bu duruma hazırlamak tedaviye uyumu arttıracaktır.

    Çikolata Kisti İlaçları Ve Yan Etkileri Zararları | 4
    Çikolata Kisti İlaçları Tedavisi

    Ağrı şikayeti olan endometriozis hastalarında kullandığımız diğer hormonal ilaçlar aylık ya da üç aylık iğneler ve hormonlu spiraller olup yan etkileri daha azdır. En sık şikayet oluşturan yan etkisi adetin azalması ve hatta hiç adet görmemektir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi adeti azaltmak veya kesmek aslında menopoz anlamına gelmez ve endometriozis hastalığının tedavisinde istediğimiz bir durumdur. Adetin azalması ile endometriozis odakları küçülecek ve ağrı şikayeti böylece azalıp bazen de tamamen yok olacaktır. Bu ilaçların en önemli yan etkilerinden birisi de uzun süreli, 1 yıldan fazla kullanımlarında kemik yoğunluğunda azalmaya yol açmasıdır. Kemik erimesi dengeli beslenmeyen ve egzersiz yapmayan kadınlarda daha sık görülür. Bu nedenle bu ilaçları kullanırken beslenme ve egzersize önem verilmelidir. Diğer muhtemel yan etkiler ateş basması, terleme, uykusuzluk gibi menopoza benzer sıkıntılar olabilir fakat ilaçlar kesilince bu ufak şikayetler geçici olduğundan tamamen kaybolacaktır.

    Özet olarak, çikolata kisti olan ve ağrı nedeniyle doktora başvuran bir genç kızda en sık kullandığımız ilaçlar ağrı kesiciler ve doğum kontrol haplarıdır. Evli veya çocuk doğurmuş bir bayan ağrı şikayeti ile doktora gelmiş ve çikolata kisti tespit edilmiş ise hormonlu spiraller ilk etapta tercih edilebilir. Ağrı şikayeti haplarla geçmeyen bayanlarda aylık ya da üç aylık hormon iğneleri ağrıyı çok azaltmaktadır. Bu ilaçları kullanırken adetin azalabileceği ve hatta tamamen kesilebileceği söylenmelidir, bu şekilde bilgilendirme ilaç tedavisine uyumu arttıracaktır. Yine ilaç tedavisi esnasında dengeli beslenme ve haftada üç gün egzersiz yapılması ilaç yan etkilerini azaltacak, kemik sağlığını destekleyecektir. İlaç tedavisi uygulanan çikolata kisti hastalarının tedavileri esnasında doktorları ile sürekli iletişimde olmaları tedavi yönteminin kendilerine göre ayarlanmasını ve böylece uzun süreli ve konforlu bir tedavi süreci geçirmelerini sağlayacaktır.

  • Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis Neden ve Nasıl Oluşmaktadır?

    Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis Neden ve Nasıl Oluşmaktadır?

    Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis neden ve nasıl oluşmaktadır? Endometriozis belirtileri nelerdir ve tedavisi hakkında sizlere detaylı bilgi vereceğiz…

    Endometriozis Nedir?

    Rahim içini döşeyen, endometrium denilen dokunun rahim dışı organlarda yerleşmesidir. Sıklık sırasıyla örüldüğü organlar karın içini döşeyen periton zarı, yumurtalıklar, tüpler, vajina, barsaklar, mesane, üreter, umbilikus (göbek deliği), eski operasyon dikiş bölgeleri, akciğerler, diyafram, spinal kanal, beyin, göz, meme dokusu, kalp, kollar ve eller, dalak olarak bildirilmiştir. En sık, %60-75 oranında, yumurtalıklarda görülmektedir.

    Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis Neden ve Nasıl Oluşmaktadır? | 5

    Endometriozis neden ve nasıl oluşmaktadır?

    Endometriozis ilk kez 1860’da tarif edilen fakat hala sebepleri ve tedavisi yönünden tartışılan bir hastalıktır, nedenini açıklamak için değişik teoriler ortaya atılmıştır. Bunların birisi adet sırasında endometrial dokunun tüpler aracılığıyla peritoneal boşluğa, yani karın boşluğuna geri aktığını, immun cevabın yetersizliği neticesi bu geri kaçan endometrial dokunun karın boşluğunu saran periton zarında ve overler, tubalar gibi genital organlarda endometriozis odakları oluşturduğunu ileri sürmektedir. Bir başka teoriye göre artmış estrojen gibi etkilere cevaben periton ve over hücrelerinde bazı değişimler (metaplazi) olmakta, endometriozis gelişmektedir. Bir diğer teori ise endometrial dokunun kan ve lenf damarları ile yayıldığını ve endometriozisin böylece oluştuğunu ileri sürmektedir. Bazı bilim adamları genetik yatkınlık, bağışıklık sistemindeki değişiklikler ve bazı çevresel faktörlerin de (Dioksin gibi kimyasal sanayide, PVC ve kağıt üretiminde ara ürün olan bir toksin) endometriozis oluşumunda etkili olduğunu ileri sürmüştür. Yani endometriozis oluşumunu açıklayan değişik teoriler vardır ve endometriozis hala bilinmeyeni çok olan bir hastalık olmaya devam etmektedir.

    Sonuçta oluşan endometriozis odakları estrojen hormonunun adet döngüsündeki değişimlerine göre büyümekte ve kanamakta, daha derine doğru yayılmakta, bunlara bağlı olarak da bulunduğu bölgelerde ağrı ve yapışıklıklar oluşturmaktadır. Endometriozis odaklarını bağışıklık sistemi hücreleri ortadan kaldırmaya çalışırken iltihabi bir durum da beraberinde oluşmaktadır, buna bağlı nedbe dokuları, ciddi yapışıklıklar meydana gelmektedir.

    Endometriozis sıklığı nedir?

    Endometriozis bir üreme çağı hastalığıdır ve en çok 30’lu yaşlarda görülür. Ağrılı adet, ağrılı ilişki ve kronik kasık ağrısı olan kadınlarda %70 oranında görülmektedir. İnfertilite problemi olan kadınlarda %30-40 oranında görülmektedir. Genel olarak üreme çağındaki (15-49 yaş) her 10 kadının birinde görülmektedir. Adolesan dediğimiz 13-19 yaş grubunda endometriozis sık görülmemekle birlikte şiddetli adet ağrısı olan ve de ağrı kesicilere cevap gözlenmeyen genç kızlarda endometriozis bulunma sıklığı %70’dir.

    Endometriozis için risk faktörleri nelerdir?

    Sık, fazla ve uzun adet görme, erken adet görmeye başlama, geç menopoza girme, beyaz ırk, infertilite, doğuştan rahim anomalileri, ailede endometriozisle etkilenmiş birey olması (ailesinde endometriozis olan kadınlarda 3 kat daha fazla görülüyor), yağlı yiyeceklerle beslenme, et tüketimini fazla olması, fazla kafein tüketimi, zayıf ve uzun boy, sarışın ve kumral olmak risk faktörleri arasında sayılmaktadır.

    Çikolata Kisti Nedir? Endometriozis Neden ve Nasıl Oluşmaktadır? | 6

    Endometriozis belirtileri nelerdir?

    Ağrılı adet, ağrılı cinsel ilişki (kasıklara ve makata vuran ağrı), infertilite, kabızlık, hazımsızlık, şişkinlik, karın ağrısı, pelviste yani karın alt kısmında rahatsızlık hissi, adet düzensizliği, adet öncesi lekelenme, sık idrara çıkma, kanlı idrar, yan ağrısı endometriozisi akla getiren hasta şikayetleridir. Zaman zaman hiç şikayet oluşturmaz ve ameliyat ya da ultrasonografi esnasında görülür.

    Endometriozis tanısı nasıl konulur?

    Öncelikle her hastalıkta olduğu gibi hastanın şikayetleri ve kişisel hikayesi alınır.Daha sonra jinekolojik muayene ve ultrasonografisi yapılır. Pelvik muayene esnasında hassasiyet, ağrı ifadesi,rahim ve yumurtalıkların hareketinin kısıtlı olması endometriozisi düşündürmektedir. Zaman zaman spekulum muayenesi esnasında serviks (rahim ağzı) arkasında mavi-mor nodüler lezyonlar görülebilmekte, bu basit bulgu pelvisin derin dokularında endometriozis varlığını ifade etmektedir. Bu nedenle spekulum ile pelvik muayene tanı konulmasında önemlidir.

    Tanıdaki yardımcı yöntemlerden en bilgi verici olanı ultrasonografidir. Ultrasonografide overdeki endometrioma dediğimiz çikolata kistleri, overlerle rahim arası ciddi yapışıklıklar, zaman zaman barsak, rektum, mesanede endometriotik nodüller görüntülenebilmektedir. İleri görüntüleme yöntemleri olan MRI, BT, özellikle derin endometriozis dediğimiz endometriozisin derin pelvik dokuları tuttuğu durumlarda faydalı olmaktadır.

    Yine bir başka yardımcı yöntem kan testleri olup en sıklıkla Ca 125 ve Ca 19-9 istenmektedir. Fakat bu testlerin endometriozisi tanımada hassasiyeti düşük olup sadece ek tetkik olarak istenmektedir.

    Endometriozisin kesin tanısı laparoskopi ya da laparotomi ile doku biyopsisi yapılarak konulur. Laparoskopi ya da laparotomi esnasında endometriozis hafif (evre 1-2) ve şiddetli (evre 3-4) olarak değerlendirilebilir. Bir başka sınıflandırmada endometriozis periton endometriozisi, over endometriozisi ve derin endometriozis olmak üzere 3 grupta değerlendirilmektedir. Periton yani karın zarı ve overde endometriozis tespit etmek laparoskopi esnasında kolay olmasına rağmen, derin endometriozis derin pelvik dokuları tuttuğundan operasyon esnasında gözden kaçırılabilir.

    Endometriozis tedavisi nasıldır?

    Endometriozis kesin olarak tedavisi yapılıp, tamamıyla ortadan kaldırılabilen bir hastalık değildir. Endometriozis hastalığının evresi, şiddeti tedavi yaklaşımını etkilemektedir. Tedavide belirleyici iki önemli faktör ağrı ve infertilite (çocuk isteği)’dir.

    Endometriozis tedavisinde medikal ilaç kullanımı ve cerrahi olmak üzere 2 temel yaklaşım vardır. Medikal ilaç ile tedavide amaç düşük estrojenik bir durum oluşturarak endometriozis lezyonlarını baskılamak, enflamasyonu azaltmak, endometriozis lezyonlarının ilerlemesini durdurmaktır. İlaç tedavisinde ağrı kesiciler, doğum kontrol hapları, progesteron içeren ilaçlar ve rahim içi sistemler (spiral), GnRH analogları dediğimiz aylık ya da 3 aylık iğneler, aromataz inhibitörleri yer almaktadır. Bunlar arasında yan etki ve fiyat açısından fark vardır. İlaç tedavisi ne şekilde olursa olsun tedaviden 2 yıl sonra %50 oranında endometriozis tekrarlayabiliyor.

    Cerrahi tedavide amaç normal anatomiyi sağlamak, yapışıklıkları açmak, yumurtalık kistlerini kalan yumurtalık dokusuna en az hasar verecek şekilde çıkarmak, peritondaki endometriozis odaklarını koter ile yakmak, derin endometriozis nodüllerini çıkarmak olarak ifade edilmektedir. Endometriozis tedavisinde cerrahi koruyucu cerrahi şeklinde olmalı, sadece endometriozis odakları yok edilmelidir. Erken yaşlarda cerrahiden çok gerekli olmadıkça kaçınılmalıdır çünkü cerrahi sonrasında kadınların yarısında bir yıl içerisinde semptomlar geri dönmektedir, ameliyattan sonraki 5 yıl içerisinde olguların yarısında tekrar operasyon gerekmektedir. Cerrahi sonrası medikal ilaç tedavisi uygulanması semptomların yeniden ortaya çıkışını geciktirebilir.

    Ağrı şikayeti ön planda ise medikal tedavi de cerrahi tedavi de önerilebilir fakat cerrahi ağrı için en etkin yöntemdir. Burada kadının fertilitesi ve yaşı önem kazanmaktadır. Çocuğu olan, 35 yaş üstü kadınlarda cerrahi yapılması uygundur. Erken evre endometriozisde cerrahi sonrası medikal tedavi gerekmezken ileri evre endometriozisde cerrahi sonrası medikal tedavi uygulanması nüksün engellenmesinde faydalıdır.

    İnfertil bir kadında endometriozis tedavisi tartışmalıdır. Medikal ilaç tedavisinin infertil endometriozis olgularının yönetiminde yeri yoktur. Erken evre (evre 1-2) olgularda endometriozis odaklarının ameliyat ile çıkarılmasının gebelik oranlarını arttırdığı ileri sürülmektedir. Yumurtalıklarında endometrioması olan infertil kadınlarda bu kistin boyutu önemlidir. Eğer 5 cm ve üzeri ise cerrahi öncelikle önerilmektedir. Fakat bu cerrahi esnasında kalan over dokusuna minimal düzeyde harabiyet oluşturmak için dikkatli bir cerrahi yapılmalıdır, aksi takdirde over rezervi dediğimiz yumurtalık kapasitesi azalabilmektedir. Cerrahiyi takip eden 6 ay içerisinde kendiliğinden gebe kalma şansı en yüksektir. Eğer cerrahi sonrası 1 yıl içerisinde gebelik oluşmadı ise yardımla üreme tedavilerine geçilmelidir. İleri evre endometriozisi olan infertil kadınlarda cerrahi yapmadan yardımla üreme tedavilerine geçilebilir, cerrahi uygulanması durumunda ise ameliyat sonrası fazla beklemeden yardımla üreme tedavilerine geçilmelidir. İnfertil bir kadında endometriozis tedavisinde medikal ilaç tedavisi genellikle faydası olmadığı için uygulanmamaktadır, tersine infertilite tedavisini geciktirmektedir.

    Yine adolesan grupta ameliyat son çare olarak değerlendirilmeli, her iki yumurtalıkta endometrioma olan olgularda kistlerin boyutu büyük değilse ve henüz çocuk istemi yoksa cerrahiden kaçınılmalıdır. Bu olgularda çocuk istemi olana kadar, ya da acil kist rüptürü nedeniyle ameliyat yapılmış ise ameliyat sonrası medikal ilaç tedavisi yapılmalı, doğum kontrol hapları ve yıllık takiplerle hasta izlenmelidir.

    Menopozda endometriozis tespit edilen kadınlarda cerrahi tedavi düşünülmelidir.

    Zaman zaman endometriozis cerrahisi çok zorlu olabilmekte, barsak ve mesane tutulumları görülebilmekte, bu olgularda kolon cerrahı ve ürolog ile birlikte bir ekip olarak ameliyatı yapmak uygun olmaktadır. Zaman zaman da endometriozis cerrahisi öncesi medikal ilaç tedavisi verilmesi ve 2-3 ay sonra cerrahi yapılması uygun olabilmektedir. Sonuç olarak, endometriozis tedavisi bireyselleştirilmelidir.

    Endometriozis Hakkındaki Gerçekler

    Endometriozis, uterusun içini döşeyen ve endometrium olarak adlandırılan dokunun uterus dışında bir yerde görülmesidir. Buralarda kronik inflamatuar reaksiyonu indükleyerek skar dokusu oluşmasına yol açar. Başlıca pelvik periton, overler, rektovajinal septum, mesane ve bağırsaklarda görülür. Nadiren de akciğerlerde ve diyaframda görülebilir.

    Endometriozis üreme çağındaki 10 kadından 1’nde görülür (çoğunlukla 15-49 yaşları arasında). Dünyada yaklaşık 176 milyon kadında endometriozis görülür.

    Endometriozis, bir kızın ilk menstrüel siklusunda bile görülebilir. Skar dokusunda oluşmuş veya hastalığa yada geçirilmiş ameliyatlara bağlı yapışıklıkları olan kadınların menopoz’a girmesi ile semptomlar azalmayabilir.

    Endometriozis’in semptomları; ağrılı adet dönemi, ağrılı ovulasyon, cinsel ilişki esnasında veya sonrasında ağrı, anormal kanamalar, kronik pelvik ağrı, bitkinlik ve infertilite’dir. Hatta kadınların fiziksel, mental ve sosyal hayatını da etkileyebilir. Kadınların farkındalığının olmaması veya semptomların normalleşmesi, hastalığın ilk semptomlarının fark edilmesinden tanısının konulmasına kadar geçen süreyi uzatır.

    Endometriozis’in kesin bir tedavisi yoktur, fakat tıbbi olarak endometriozis tedavi edilebilir. Medikal tedavilerin uzun süreli kullanımına bağlı yan etkileri ile ilgili bilgilerimiz sınırlıdır. Cerrahi tedavi, endometriozis odaklarının ve skar dokusunun çıkarılmasında etkilidir ama başarı oranları hastalığın yaygınlığına ve cerrahın becerisine bağlıdır.

    Gebelik, hastalığın semptomlarını azaltabilir. Fakat hastalığı tamamen tedavi etmez. Histerektomi ile bütün endometriozis odaklarının çıkarılması, semptomları azaltmasına rağmen hastalığın kesin bir tedavisi değildir.

    Hastalığın bilinen bir sebebi yoktur, fakat genetik olarak yatkın kadınlarda görülmesi daha olasıdır. Annesinde veya kız kardeşinde endometriozis olan kadınlar, hastalığa yakalanma açısından daha risklidir. Çevresel faktörler de hastalığın gelişiminde rol oynayabilir. Örneğin birkaç araştırma, endometriozis’in dioksine (çevresel bir atık) maruz kalanlarda görüldüğünü göstermiştir. Fakat bununla ilgili kesin bir kanıt yoktur.

    Endometriozisli kadınların over kanseri açısından daha riskli olduğu düşünülse de, bu bilgi kesin değildir yada bu risk çok düşüktür. Endometriozis kansere neden olan bir hastalık olmamasına rağmen birkaç vakada kansere dönüşüm gözlemlenmiştir.

    Endometriozis inflamasyon ve immünolojik disfonksiyon ile alakalı olmasına rağmen otoimmün bir hastalık değildir.

    Kaynak: Endometriozis ve Adenomyozis Derneği

    Endometriosis (Çikolata kisti) Olanlar Tıklayın !

  • Çikolata Kisti Gebe Kalmayı Engeller Mi?

    Çikolata Kisti Gebe Kalmayı Engeller Mi?

    Çikolata kisti (Endometriozis), uterus astarının dışında büyüyen kistlere verilen isimdir. Endometrioziste, rahmin dışında büyüyen astar bulunmaktadır. Çikolata kisti, yumurtlama ve regl döneminde şiddetli ağrıya neden olabilir. Hormonal değişiklikler, vücudun içinde kanamaya neden olur ve hatta etkilenen organlarda yara dokusu oluşturabilir. Endometriozis Araştırma Merkezleri, endometriozisin sadece Amerika’da 7 milyondan fazla kadını etkilediğini belirtmektedir. İnfertilite, jinekolojik cerrahi ve tekrarlayan pelvik ağrının bir numaralı nedenidir. Ancak, umudunuzu kaybetmeyin çünkü endometriozis ile sağlıklı bir hamilelik geçirebilirsiniz.

    Çikolata Kisti (Endometriozis) Hakkında Bilmeniz Gerekenler

    Endometriozisin, dünyada gebe kalma sorunu yaşayan kadınların yaklaşık % 25 ila % 35’ini etkilediği söylenmektedir. Kadınların neden endometriozis yaşadıkları net olarak anlaşılmamıştır. Bağışıklık sistemi güçlü olan kadınların vücudu, dokuları kendi başına temizleyebilir ve herhangi bir soruna neden olmaz. Bağışıklık sistemi zayıflamış olan kadınlar için, fazla doku vücutlarından temizlenmeyebilir.

    Çikolata Kisti Gebe Kalmayı Engeller Mi? | 7

    Çikolata Kisti (Endometriozis) İle Gebe Kalmak

    Eğer çikolata kistleriniz varsa, bu durumdan dolayı gebe kalmakta zorluk çekebilirsiniz. Endometriozis, fallop tüplerinin tıkanmasına neden olur ve yumurtalıkların üzerinde doku büyüyebilir, böylece yumurta kaynağı ile iletişim kesilir. Endometriozis teşhisi konulduysa ve bir bebek sahibi olmaya çalışıyorsanız, doktorunuzla tedavi hakkında konuşabilirsiniz.

    Çikolata kistlerinin varlığı, çocuk sahibi olmanızı tamamen etkilemez ve doğal olarak hamile kalmanız için bir şans vardır. En az iki hafta boyunca, son adet döneminizin ilk gününden sonraki yedinci günde her gün cinsel ilişkiye girerek kendiliğinden bebek sahibi olmaya çalışabilirsiniz. Bunu her ay tekrarlayın ve 12 ay kadar hamile kalamıyorsanız, bir uzmandan yardım almanız gerekebilir.

    Doğal olarak bir yıl veya daha uzun bir süre başarılı şekilde hamile kalamazsanız, danışmak için doktorunuzu arayın. Hafif endometriozis vakaları için laparoskopi adı verilen bir prosedür uygulanabilir ve bloke olan tüpler temizlenebilir. Prosedür sırasında, fallop tüpleri de yıkanabilir.

    Hafif endometriozis vakalarında, cerrahi bazen yararlıdır ve bazı kadınlar ameliyat sonrası kolaylıkla gebe kalabilirler. Eğer daha şiddetli ise, doktor yumurtalıklarınızdaki yumurtaların da sağlıklı olup olmadığını ve yumurtalıklarınızın durumdan zarar görüp görmediğini kontrol edebilir.

    Ameliyattan bir yıl sonra, gebe kalma şansınız yüksektir ve bir yıl içinde yeniden çikolata kisti oluşabilir. Doktorunuz ameliyat olduktan sonra gebe kalma ihtimalinizi ve en uygun dönemi size bildirecektir. Endometriozis için yapılan ameliyattan bir yıl sonra hala gebe kalamıyorsanız, doktorunuz bir tüp bebek uzmanına görünmenizi ve tüp bebek yaptırmanızı önerebilir.

    Endometriozis önlenebilir mi?

    Ne yazık ki, endometriozisin nedeni hala bilinmediğinden, bu durumu önlemek için yapılabilecek hiçbir şey yoktur ve bilinen bir tedavisi de bulunmamaktadır. İyi haber şu ki, endometriozisli kadınların çoğu, yardımcı bir yöntem ile gebe kalabilmekte ve uzun ve sağlıklı yaşam sürdürebilmektedir.

    Çikolata Kisti İle Mücadele Edenler Tıklayın !

    Çikolata Kisti ve Belirtileri için Tıklayın !

    Çikolata  Kistinin 7 Belirtisi için Tıklayın !

    Polikistik Over Sendromu Nedir ? Tıklayın !

    Hamileliğe Engel Olan Durumlar Nelerdir? Tıklayın !

  • Çikolata Kisti ve Belirtileri

    Çikolata Kisti ve Belirtileri

    Adet döngüsü içersinde her ay bir adet yumurta üretilir. Bu yumurta spermle birleşirse döllenme olur. Bu süreçte rahim gebelik için hazırlanır. Şayet gebelik oluşmaz ise hazırlanan bu yapı adet kanaması ile beraber vücuttan atılır ve tekrar süreç başlar. Bu dokuya endometrium denilmektedir. Fakat bu doku rahim dışında farklı bir yere yerleşebilir. Örnek olarak yumurtalıklara. Bu alana yerleşmiş olan yapı, her ay rahimde sergiledikleri davranışı sergilemeye devam ederek dökülmeye ve kanamaya devam ederler. Kanamalar, zaman içerisinde kistlere yol açar. Vücuttan atılamadıkları için biriken bu sıvılar, çikolata kistini meydana getirmektedir.

    Çikolata kisti, üreme çağındaki kadınlarda görülür. Yumurtalıklarda, tüplerde, bağırsak yüzeyinde, döl yatağında, karın zarı üzerinde, rahim arkasında olan boşlukta, vajenle bağırsağın son bölümünde görülebilir.

    Çikolata kistinin belirtileri nelerdir?

    • Adet öncesinde başlayan ve adet sırasında belirgin hale gelen ağrı
    • Yorgunluk ve sırta vuran ağrı
    • Adet sırasında kabızlık ya da ishal görülmesi
    • Bağırsak hareketlerinde düzensizlik olması
    • Belde ve kasık bölgesinde ağrı
    • Cinsel ilişki sırasında ağrı
    • Bacakları etkileyen ağrı
    • Gebe kalamama
    • Bulantı ve kusma etkisi
    • İdrar ve dışkıda kan görülmesi
    • Sık idrara çıkma

    Çikolata kisti niçin ağrıya neden olur?

    Rahim iç dokusu olan endometrium, rahim dışında bir alana yerleştiği zaman meydana gelen kanamalar sebebiyle iltihap oluşabilir. Bu sebeple de şiddetli ağrılar meydana gelebilir. Meydana gelen ağrılar, kistlerin kanaması sebebiyle meydana gelen atıkların komşu organ ve dokularında yapışıklığa sebep olur. Bu sebeple de kadın adet döneminde şiddetli ağrılar yaşabilir.  Cinsel ilişkide olan derin ağrılar ve kronik pelvik ağrılarının oluşma sebebi de, bu yapışıklıklar nedeniyledir.

    Çikolata kisti gebe kalmaya engel ve kısırlığa sebep olur mu?         

    Çikolata kisti, direkt olarak kısırlığa sebep olmaz. Ancak kısırlık sorunu yaşayan kadınların %40’ında çikolata kisti bulunmaktadır. Çikolata kisti sebebiyle meydana gelen yapışıklıklar fallop tüplerinde tıkanmaya yol açabilir. Böyle bir durumda da kısırlık meydana gelebilir.

    Çikolata kistinin oluşması engellenebilir mi?

    Çikolata kistinin oluşmasına yol açan faktörler net olarak aydınlatılamamıştır. Bu sebeple de oluşmasını engellemek adına bir yol bulunmaz. Ancak gebelik ve menopoz süresince çikolata kistlerinin gelişimi durmaktadır. Hastalığın ilk evrelerinde hormonal tedavi görülür. Şayet hastalık ilerlemiş ise cerrahi yöntemlere başvurulabilir.

    Cerrahi tedaviden sonra kadınların yaşı dikkate alınarak, 6 ayla bir yıl arasında doğal olarak gebe kalması beklenebilir. Bu gerçekleşmediğinde, yardımcı üreme yöntemlerinin uygulanması tavsiye edilir.

    Adet dönemindeki ağrıların çikolata kistinden olduğu nasıl anlaşılabilir?

    Adet döneminde yaşanan sancılar, kadınların büyük bir kısmının yaşadığı sorunlardır. Bu sancıların şiddetli olmasının birçok sebebi olabilir. Bu sebeplerin başında ise çikolata kisti gelmektedir.Çikolata kisti sebebiyle yaşanan sancılar ağrı kesiciler ile dindirilemez.  Ağrıların şiddetli olmasında, işe gitmeyi bile engellemesi halinde, günlük faaliyetlerin yapılmasını engellemesi, yaşam konforunu bozacak düzeyde olması gibi etkenler bulunuyorsa, kadının çikolata kisti açısından değerlendirilmesi tavsiye edilir.

    Çikolata kistinin hamilelik üzerindeki olumsuz etkileri nedir?

    • Fallop tüplerinin tıkanmasına yol açarak gebeliği engelleyebilirler.
    • Çikolata kistinden salgılanan bazı hormonlar ve maddeler yüzünden, tüplerin fonksiyon bozuklukları oluşabilir ve bu sebeple gebelik gerçekleş
    • Döllenmiş olan yumurtanın rahim içine yerleşmesine engel teşkil edebilirler.
    • Şayet çikolata kisti mevcutken gebe kalınmış ise, bu süreçte kistlerin boyutları değişmeden kalacaktı Ancak bu durumda kistin yerleştiği alan ve kistin boyutları oldukça önemlidir. Özellikle gebeliğin ilk üç aylarında çikolata kistleri düşüğe yol açabilir.

    Tüp Bebek Tedavisi sorularınız için tıklayınız!

  • Çikolata  Kistinin 7 Belirtisi

    Çikolata  Kistinin 7 Belirtisi

    Çikolata Kistinin Görülme Yaygınlığı

    • En yaygın olarak: 24-45 yaş arası kadınlarda görülür,
    • Jinekolojik sorunu olan kadınların: % 10-15’inde,
    • Histerektomi sorunlarında: % 10,
    • Ciddi pelvik ağrısı olan hastalarda: % 54,
    • Kısırlık sorunlarında: % 25-50 ,
    • İLk bebeğini, ileri yaşta doğuranlarda ve daha çok beyaz ırkta ortaya çıkar.

    Çikolata kisti için risk etkenleri:

    • Irk,
    • Heredite,
    • Hormonal bağımlılık,
    • Doğum kontrol hapları,
    • Adetlerin düzeni,
    • Boy-kilo.

    Endometriozis, rahim iç tabakasının yani endometrium rahim iç yüzeyi haricinde bir alana yer etmesidir.

    Çikolata kisti diğer bir adı ile endometriozis, genellikle cinsel ilişki aşamasında, adet döneminde veya herhangi bir zamanda pelvik alanda, özellikle adet döneminde şiddetli yaşanan ağrılara sebep olabilir. Bu ağrılar, ağrı kesiciler ile geçmez. Ağrı gibi belirtilerinin dışında, hamile kalamama ve adet düzensizliği sorunu olan kişilerde de çikolata kisti (endometriozis) teşhis edilebilmektedir.Çikolata kistinin neden oluştuğuna dair net ve kesin bir bilgi henüz yoktur. Tedavileri ise, hastanın belirtilerini hafifletmeyi amaçlar. Bugüne dek çikolata kisti ile ilgili bilinen en keskin ve net tedavi operasyındur.

    Çikolata Kisti Kimlerde Görülür?

    Endometriozis yani çikolata kisti hastalığı, üreme çağındaki her kadında görülebilir. Bazı kadınlarda çikolata kisti hiçbir belirti vermeyebilir. Ve muayene aşamasında rastlantısal şekilde teşhis edilebilir. Bunun dışında çoğunluk kısırlık hastalığı araştırılan kadınlarda, pelvik ağrı duyan kadınlarda, yumurtalık kisti teşhisi koyulmuş kadınlarda yapılan araştırmalar ile teşhis edilir.

    Kan bağı olan ve birinci dereceden yakını olan kadınlardan birinde çikolata kisti var ise, bu kadında çikolata kisti 8 misli daha çok görülme riskine sahiptir.

    Çikolata Kistinin Belirtisi

    1. Çikolata kisti olan kadınların en yaygın olarak yaşadığı belirti, adet döneminde, cinsel ilişki sırasında ya da herhangi bir dönemde duyulan kasık ve alt karın ağrısıdır. Bu en yaygın belirtli olarak çoğu kadında görülüğr. Kimi zaman çikolata kisti yalnızca bel ağrısı biçimide de kendini ortaya koyabilir.
    2. Cinsel ilişkide bulunulması halinde, kişi ağrı duyar. Bu ağrı genellikle derinde duyulur.
    3. Çikolata kistinin sebep olduğu belirtilerin niteliklerinin ve derecesinin en mühim işaretçisi hastalığın nereye yerleştiğidir. İkinci en önemli işaretçisi ise, hastalıığın ne derecede yaygınlaştığıdır.
    4. Çikolata kisti belirti vermeyebilir. Belirti vermediği durumlarda, kişinin muayenesi yapılırken rastlantısal bir şekilde tespit edilir. Bundan dolayı da çikolata kisti için genellikle belirti vermez diyebilir.
    5. Çikoolata kistinin bu belirtilere sebep olmasına neden olan ise, her ay yerleştiği alanda tıpkı adet kanaması gibi kanamaya sebep olmasıdır.
    6. Belirtiler, kanamanın yerleştiği alanda sebep olduğu iltihabi reaksiyona yol açar. Kadının her ay adet kanamasında duyduğu şiddetli sancıya da bu sebep olmaktadır.
    7. Çikolata kistinin kanamaları, bu kanamalarının kalıntılarının yol açtığı yapışıklıklara sebep olabilir. Kadının tüpleri bu yapışıklıklar sebebiyle tıkanabilir. Ya da yapışıklıklar gebe kalamamaya yol açabilir.

    Klinikte en çok görülen belirtiler:

    • Ağrılı adet görme,
    • Pelvik ağrı,
    • Kısırlık,
    • Cinsel ağrı,
    • Adet düzensizliği.

    Genital sistemle ilgili belirtiler:

    • Ağrılı adet görme,
    • Alt karın ve pelviste ağrı,
    • Adet düzensizliği,
    • Endometriomada rüptür ya da torsiyon olması,
    • Sakrumda duyulan ağrı,
    • Kısırlık.

    Üriner sistem belirtileri:

    • İdrarda kan görülmesi,
    • İdrar yaparken ağrı,
    • Üreter tıkanması.

    Çikolata Kisti İçin Nasıl Teşhis Konur?

    Belirtilerin biri ya da birkaççı mevcut ise, çikolata kisti için bir şüphe duyulabilir. Bu şüphenin kesinleşmesi de, ameliyat esnasında örneği alınan şüpheli parçaların patolojik şekilde araştırması ile açığa kavuşur. Özellikle vajinal ultrasonografi çikolata kistlerinin mevcudiyetinde %95’e varan doğruluk sonuçlarına sahiptir.

    Çikolata Kisti Nasıl Tedavi Edilir?

    • Çikolata kisti sebebiyle meydana gelmiş karın içi yapışıklıkları ve çikolata kistlerinin tedavisi için ameliyat yapılır.
    • Bu operasyon için ilk olarak laparoskopi tercih edilir. Ancak karın içi yapışıklıkları oldukça ciddi derecede ise, laparotomi yapılabilir.
    • Çikolata kistlerinin tedavisi için esas hedef, kistin içinin boşaltılması ve kist cidarının alınmasıdır. Özellikle laparoskopi aşamasında kist cidarının tamamını çıkartmak oldukça güç olabilir. Bu sebeple kistin nüks etme riski artar.
    • Çeşitli durumlarda kistin sağlıklı yumurtalık dokusundan çıkartılması sağlanamayabilir. Bu sebeple hastalıklı olan yumurtalığın tamamen alınması söz konusu olabilir.
    • Çocuk istemeyen ya da ailesi tamamlanmış bir kişide çikolata kisti oldukça ağır seyrediyorsa ve nüks etme riski mevcut ise, yumurtalıklar tamamen alınabilir. Bu sayede kesin tedavi sağlanabilir.

    Çikolata Kistinden Korunma Yolları Nelerdir?

    • Çikolata kistinden kesin olarak korunmayı sağlayan bir çözüm, alternatif günümüzde henüz yoktur.
    • Doğum yapıldıktan sonra çikolata kistinde gerileme görülür.
    • Çeşitli sebeplerle çikolata kisti teşhisi konulmuş olan kadınların operasyonla yapılan tedavi ardından nüksleri önlemek için verilen ilaç tedavisine başlamaları, nüksleri geciktirmek ve hatta tamamen engellemek açısından oldukça mühimdir.
    • Çeşitli sebeplerle “yumurtalık kisti” ameliyatı geçirmiş kişilerin, mutlaka doktorlarından kistinn özellikleri hakkında bir yazı ya da belge istemeleri gerekir. Bu belgeler be patoloji raporları mutlaka kaybedilmeden saklanmalıdır. Çünkü, şayet bir doktor değişikliği söz konusu olursa bu belgelere ihtiyaç duyulacaktır.
    • Çikolata kisti nüks edebilen bir sorundur. Bu sebeple şayet bir kadın çikolata kisti teşhisi almış ise ve bebek yapmak istiyorsa, tedavi sonlandırıldıktan hemen sonra hamile kalmak için çalışmalıdır. Hamilelik ve doğum çikolata kistinin nüks etmesini geciktirir. Bunun dışında çikolata kistinin ileride gebe kalamama sorununa yol açtığı bilinmektedir. Bu riskin artması önlenmiş olur.
    • Çikolata kisti tedavisi ardından kişi kendi kendine hamile kalmayı dener. Ancak bazen doktor zaman kaybetmemek adına tüp bebek tedavisini de önerebilir.

    Kaynak : Çikolata Kisti’nin ( Endometriozis ) 11 Belirtisi

  • Çikolata Kisti

    Çikolata Kisti

    Rahimde her adet döneminde iç yüzeydeki kalınlaşmayla birlikte embriyonun yerleşmesi için uygun bir ortam oluşturulur. Yumurtalıklardan salgılanan yumurtanın döllenmemesi halinde, kalınlaşan iç tabaka adet kanaması şeklinde dışarıya atılır. Bu süreçte kanama olağan dışı bir şekilde geriye akarsa, karın boşluğuna bir miktar kan taşınır. Sadece rahim içinde olan endometrium hücrelerinin başka bir bölgede olması durumunda burada yine her ay yaptığı gibi kalınlaşma yaparak, yine kanmayla dökülme yaşanır. Bu zamanla birikim yapar ve bu alanda iltihabik reaksiyonlar, yapışıklıklar ya da burada kitle oluşumuna neden olur.

    Bu şekilde endometrium hücreleri yumurtalıklara yerleşirse, içi erimiş çikolataya benzer bir sıvıyla dolu olan ve bu yüzden çikolata kisti olarak adlandırılan yapılar oluşur. Çikolata kisti kadında genellikle pelvik ağrısı, cinsel ilişkide derinde hissedilen ağrı, adet kanamasında ağrı gibi etkilerle kendini belli edebilir. Bu ağrılar adet ağrılarına benzese de, ağrı kesici ilaçlarla giderilemeyecek kadar şiddetli olması karakteristik özelliktedir.

    Kadında gebe kalamama, kısırlık ya da adet düzensizliği gibi sorunların bir nedeni de çikolata kistleri olabilir. Kanama yüzünden oluşan atıklar yapışıklıklara neden olup, fallop tüplerinde tıkanıklığa ya da tüplerin saçaklarındaki işlev bozukluğuna sebep olabilir. Yumurtalıklardan salınan yumurta hücreleri tüplere geçemediğinden ya da burada ilerleyemediğinden kısırlık sorunu yaşanabilir.

    Çikolata kistinin evreleri

    Çikolata kistleri yerleşimlerine, boyutuna, bulunduğu yerdeki derinliğine ve miktarlarına göre değerlendirilip, dört farklı evrede incelenir.

    1 Evre ( Minimal endometriosis ): Bu evrenin henüz hastalığın başlangıç aşaması olduğu ve bu aşamada kistlerin rahatça gözlenemediği söylenebilir. Bu yüzden tanı konulması oldukça güçtür.

    2 Evre ( Hafif endometriosis ): Bu evreye gelmiş olan rahatsızlığın ilerleme gösterdiği, ancak birinci ve ikinci evrede henüz cerrahi bir işlem yapılmasına gerek olmadığı söylenebilir. Bu evredeki kistler cinsel ilişkide ya da adet döneminde ağrıya neden oluyorsa, laparoskopiyle kistlerin yakılması gündeme gelebilir. Bu evrede henüz ağrıların dayanılabilir nitelikte olması yüzünden, çikolata kistlerinin tedavisi ihmal edilebilir.

    3 Evre ( Orta endometriosis ): Bu evrede ilerleyen kistler, artık rahatlıkla ultrasonda görünebilir hale gelir. Bu kistlerin büyüklüğü bu aşamada yaklaşık 3-4 cm kadar olur. Bu aşamada hastalar rahatsızlıkları daha belirgin şekilde hissederler.

    4 Evre ( Şiddetli endometriosis ): Bu evredeki kistlerin vajinal ultrasonla belirlenmesi mümkündür. Bu evrede yumurtalıklardaki yapışma nedeniyle kistler, bağırsağın farklı alanlarında sonunda, ortasında ya da rahim duvarının arkasında yapışmış şekilde olabilir. Bu aşama çikolata kistlerinin son evresidir. Kadınlar bu evrede çok fazla sorun yaşarlar.

    Vücutta Ca-125 adındaki tümör belirteci çikolata kistinin olması halinde yükselir. Normale Ca-125 değeri sadece yumurtalık kanseri olduğunda yüksek çıkar. Kanserde değeri 700-1000 olurken, endometriozis varlığında değerler 50-100 arasında seyreder. Nadiren bu değer çikolata kistinde, tıpkı yumurtalık kanserlerinde olduğu gibi yüksek çıkabilir.

    Çikolata kistinde en riskli olan evre hangisidir?

    Hastalarda adet ağrıları, cinsel ilişki sırasında oluşan ağrılar, tedavilere yanıt alınamaması halinde yapılacak vajinal ultrasonla rahatlıkla görüntülenen kistler, adet kanaması olduğunda kahverengi kanla kendini gösterebilir. Çikolata kistlerin ilk 2 aşaması fazla şikayete neden olmayan, tehlikesiz evrelerdir. Son 2 evre ise en tehlikeli kabul edilen aşamalardır. Üçüncü evrede başlayan ağrılar oldukça belirgindir. Son aşamaya gelen kistler oluşumlarını tamamladığından, mutlaka cerrahiyle alınmalıdır. Bu evrede oldukça şiddetli ağrılar olmaya başlar. Kistlerin cerrahiyle alınması halinde tüm şikâyetler sona erer. Yeniden oluşmaları nadir olsa da, hastaların düzenli olarak takip edilmesi gerekir.

    Çikolata kisti teşhisi ve boyutları nasıl belirlenmektedir?

    Çikolata kistleri adet döneminde ve cinsel ilişkide ağrıya neden olurlar. Bunun dışında kasıklarda ve karnın alt kısmında da ağrılara neden olabilirler. Bu ağrıların özelliği çok şiddetli olmaları ve ilaçlarla geçmeyecek düzeyde olmasıdır. Kistlerin son iki evresi özellikle ağrıların daha şiddetli olduğu dönemlerdir. Endometriozis yani çikolata kisti rahim içinde olan dokunun rahim dışına yerleşip, burada dokunun aynı davranışını taklit etmesiyle olur. Bu dokular genital organlarda, batın içinde farklı lezyonlara sebep olurlar. Çikolata kistinin hangi evrede olduğu ve boyutları lezyonların yaygınlığına göre belirlenir.

    Bu şekilde tam olarak belirlenmemiş lezyonlar, bulunduğu yer, boyutları, invazyon derinliği, yumurtalıklarda ve fallop tüplerindeki yapışıklıkların oranı değerlendirilerek dört evreye ayrılır. Ayrıca lezyonlar renklerine uygun olarak, beyaz, siyah ya da kırmızı olarak sınıflandırmaya tabi tutulur. Son iki evreye geldiklerinde karında olan yapışıklıklar ileri seviyelere geldiğinden, çikolata kistleri rahatlıkla izlenebilir. Yumurtalıklarda endometriozis olması çikolata kistinin oluşmasını sağlar. Genellikle peritoneal lezyonlarla birlikte izlenen çikolata kistleri, bazen izole olarak görülür. Çikolata kistlerinin çapı 3 cm ya da daha fazla olursa 3 ve üzeri evrede olduğu belirlenir. Kistlerin son evreye geldiğinde ise, yumurtalıkların birbiriyle yapışması ve bağırsakta rektumun orta hatta uterusun arkasına yapışmasıyla tespit edilebilir. Bu aşamada çikolata kistinin hangi evrede olduğu ve boyutları vajinal ultrason yapılarak kolaylıkla belirlenebilir. Kistlere kesin tanı koyulması için, ameliyatın ardından yapılacak patolojik incelemenin sonucunun alınması gerekir.

    Çikolata kisti en şiddetli belirtileri hangi evrede verir?

    Çikolata kistlerinin gelişimi dört evre halinde olur. Bu evrelerin içinde en fazla sorun yaratan dördüncü evredir. Hastalar bu evrede oldukça şiddetli ağrılar hissederler. 35 yaşının üzerinde olan ve gebelik elde edilme sırasında tespit edilebilen kistler, jinekolojik muayeneyle belirlenir ve patolojik inceleme sonucunda kesin tanı koyulabilir. Dördüncü evreye gelen kistlerde boyutlar 3-4 cm olup, karın bölgesinde olan yapışıklıklar en yüksek düzeyde olur.

    Çikolata kistinin belirtileri nedir?

    Çikolata kistlerinin en belirgin belirtileri arasında adet kanamasının aşırı miktarda artması ve adet kanamalarının giderek birbirine yakınlaşması gelir. Bunların dışında adet sırasında idrar yaparken ağrının olması, kabızlık ve ishal gibi sorunların yaşanması, adet kanmalarından önce ve adet kanaması sırasında ağrının olması, kısırlık sorunu yaşanması, cinsel ilişkide derinden ağrı duyulması, dışkılamada ağrı, bağırsak hareketlerinde artış gibi belirtiler meydana gelir.

    Çikolata kistleri tedavi edilmezse neler olabilir?

    Kistlerin tedavi edilmemesi halinde embriyo gelişimi olumsuz etkilenmekte ve embriyonun rahim içine tutunması engellenebilir. Ayrıca spermlerin canlılığını yitirmesine, yumurtalık fonksiyonlarının bozulmasına neden olarak, kısırlığa neden olabilir. Yumurtalık içinde gelişen kistler tedavi edilmediğinde burada işlev bozukluğuna neden olmakta ve yumurtalık rezervine olumsuz etkiler yapmaktadır. Yumurtalık içinden kistler temizlenemediğinde, yumurtalıkların alınması gündeme gelebilir. İlk iki evredeki kistler ilaçlarla ve doğum kontrol hapları sayesinde tedavi edilebilir. Bu tedaviler hormonları baskıladığından, lezyonların gerilemesine neden olur ve kistlerin küçülmesini sağlar.

    Çikolata kisti açısından kimler risklidir?

    Kadınların en fazla etkilendiği sorunlarda olan çikolata kistleri, doğurganlık çağındaki kadınlarda % 5 kadar etkili olur. Ağrılı adet gören ve tedaviye yanıt vermeyen 30-40 yaşları arasındaki kadınlarda % 20-25 oranında etkili olur. Kısırlık sorunu olan kadınların % 40 ı bu kistlerden etkilenir. Ailede annesinde çikolata kisti olan kadınlar bu açıdan diğerlerine göre 6-7 kat daha fazla risklidir. Adet ağrılarını şiddetli yaşayan kadınlar ise, 4-6 kat daha fazla risklidir.

    Tüp Bebek Tedavisi Prof. Dr. Bülent Tıraş Sorularınız için Tıklayınız!

  • Yumurtalık kistleri hakkında önemli bilgiler

    Yumurtalık kistleri hakkında önemli bilgiler

    Hemen hemen her kadında görülün yumurtalık kistlerinin çoğu iyi huylu. Ameliyat bile gerektirmiyor. Aceleyle ameliyat kararı vermemeli. Medicana Bahçelievler Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Leyla Ercan, yumurtalık kistleri hakkında önemli bilgiler verdi.

    Kist ve miyom genellikle halk arasında karıştırılıyor. Kisti rahimden çıkmış gibi algılıyor insanlar. Rahimden çıkan urlara miyom, yumurtalıktan çıkan urlara ise kist denir. Kisti tariflersek; yumurtaların içindeki dokudan çıkan, içi sıvı dolu kesecikler diyebiliriz. Kist denince kanserle karıştırılıyor, korku yaratabiliyor. Her kist kanser değildir. Yumurtalık kistleri genellikle genç yaşlarda, 12-40 yaş arasında görülür ve bunların çoğu da iyi huyludur. Ama ergenlik döneminden önce ve menopozdan sonra görülen kistlere şüpheyle yaklaşılmalıdır. Bu kistlerin kötü huylu olma olasılıkları daha fazla olduğundan daha ayrıntılı ve yakın takip edilmesi gerekir. Menopoza girmiş bir kadında ve ergenliğe adım atmamış, adet görmemiş, bir çocukta yumurtalık kisti görülürse (ki bunlar çok nadirdir) ilk önce mailinite yönünden araştırılır. Ancak üreme çağındaki kadınlarda adet görülen yaştan (12-15) menopoza kadar olan dönemde meydana gelen kistlerin yüzde 80-85’i iyi huyludur. Bunlar çoğunlukla yumurta üretimi sırasında oluşan, basit yumurta (follikül) kistleridir.

    Follikül kistler ve çikolata kistleri
    Yumurtalıkta en çok gördüğümüz çeşit, iyi huylu yumurta kistleri dediğimiz follikül kistleridir. Aslında her kadında her ay yumurta atılır ve bu yumurtalar bir kist içinde büyür. İki adetin orta döneminde (adet kanamasının 12-18. günleri arasında) bu yumurta 2 santime kadar büyür, sonra belli bir olgunluğa gelince yırtılıp atılarak içindeki yumurta kanala geçer. Gebelikle sonuçlanmazsa 14-15 gün sonra kadın adet görür. Bazen yumurta atılmaz, o yumurta kistleşir, yaklaşık 4-5 santime kadar büyür, belli bir zaman sonra kendiliğinden kaybolur. Bu tür yumurta kistleri çoğunlukla belirti vermezler. Genelde muayeneler sırasında, tesadüfen buluruz. Bunlar her kadında olabilen zararsız kistlerdir. Tedaviye ihtiyaç yoktur, kendiliğinden kaybolurlar. Eğer bir-iki ay içinde kaybolmadıysa doğum kontrol hapı verilir. Bu haplarla kistler en az iki-üç, en fazla altı ay içinde kaybolur. Yine kaybolmuyorsa o zaman araştırmak gerekir.

    Bir de halk arasında “Çikolata kisti” diye bilinen kistler vardır. Çikolata kisti doğuştandır ve çoğunlukla ağrılı bir kisttir. Kadınların belki bir parça korkmakta haklı oldukları bir kist türüdür. Çünkü endometrioma dediğimiz bu kistler gebe kalmayı zorlaştırabilir. Ama iyi huyludur, kansere dönüşmez. Şu önemli; bir kist kansere meyilli başladıysa kansere dönüşebilir, iyi huylu kistler asla kanserleşmezler.

    Her kadında olur, kendiliğinden geçer
    Hangi kistlere ameliyat gerekir dersek; boyutu 5 santimden fazla ve giderek büyüyen, içinde sade-berrak sıvıdan ziyade düzensiz yapılar içeren, habis şüphesi doğuran kistler, karın boşluğuna ani kanama yapan kistler ve etrafında dönerek (burkularak) şiddetli karın ağrısına sebep olan kistler acil ameliyat gerektirebilir. Ayrıca çok fazla ağrıya sebep olan, ilişki sırasında sancı yaratan (endometrioma- çikolata kisti) ve ilaçla tedavi edilemeyen kistler için de ameliyat gerekebilir. Bir de çocuk sahibi olmak isteyen kadın, hiçbir başka sebep yokken gebe kalamıyorsa ve doğum kontrol hapı ile kaybolmayan kistleri varsa ki bunlar daha çok yukarda bahsettiğimiz çikolata (endometrioma) kistleridir, bunlara da ameliyat öneriyoruz.

    Kistler hep korkutucu ve ameliyat gerektiriyormuş gibi görülüyorlar ama aslında öyle değildir. Doğurganlık yıllarında görülen yumurtalık kistlerinin çok azı tedavi gerektirir, çoğu sessizce oluşur ve kendiliğinden geçer. Her kadında zaten her ay 2-3 santime kadar yumurta kisti olur. Bunlar yumurta içinden atıldığında kaybolup gider ama yumurtlama olmazsa kist 3-5 santime kadar büyüyüp sonra kendiliğinden kaybolur.

    Panikle ameliyat kararı vermeyin!
    Ancak bazı kadınlarda bu iyi huylu, içi sıvı dolu olan yumurta kistleri bazen çok şiddetli ağrı yapabiliyor ve bu durum yanlış değerlendirilirse ameliyat sebebi bile olabiliyor. 5-6 santime kadar olmuş normal iyi huylu bir kist bazen büyüyor, en ince, hassas yerinden yırtılıyor ve sıvı karın içine akıyor ya da bir miktar kanama yapabiliyor. Bu durum karında kıvrandıracak kadar, çok şiddetli ağrıya sebep olabiliyor. Kusma, bulantı, şiddetli baş dönmesi, şiddetli kasık ve bıçakla keser gibi bir karın ağrısına neden oluyor. Bu tür vakalar, çoğunlukla iyi teşhis konulmadan acele davranılarak ameliyata alınıyor. Hâlbuki biraz beklenirse, çoğu durumda ağrının giderek azaldığı, bu gürültülü tablonun yavaş yavaş düzeldiği görülür. Böyle durumlarda panik yapıp hemen ameliyata karar vermemek çok önemlidir. Ameliyat kararı ciddi bir karardır ve yumurta kistlerinin yüzde 80’i ameliyatsız, kendiliğinden geçebilecek kistlerdir. Genç kadınlarda yumurtalık kisti lüzumsuz yere ameliyat edilirse ilerideki doğurganlığını çok olumsuz etkileyebilir. Her ameliyat yumurtaların yumurtlama kapasitesini azaltır. Yumurtalıklara yapılan her müdahale yumurta rezervini azaltır. O yüzden özellikle doğurganlığını tamamlamamış genç kadınlarda bir kiste ameliyat kararı vermek için çok iyi düşünmek, beklemek, sabretmek, takip etmek gerekiyor.

    Genç kadınlarda basit yumurtalık kistleri lüzumsuz yere ameliyat edilirse, ilerideki doğurganlığı olumsuz etkileyebilir.

    Kadın hastalıkları ilgi alanına giren tüm konuları buraya tıklayarak tartışabilirsiniz.

  • Regl döneminde hangi çaylar içilmelidir ?

    Regl döneminde hangi çaylar içilmelidir ?

    Kusma, yorgunluk, sırt ağrısı, baş ağrısı, baş dönmesi ve diyare gibi semptomlar gibi hayatı olumsuz hale getiren semptomlarla kendini gösteren regle karşı sizin de yapabilecekleriniz var.

    ‘Primer dismenore’ adı verilen bu durumun bir rutine dönüşmesini beklemeyin, kendinize yardım edin! Regl döneminde yaşadıklarınız bir çikolata kistini de işaret ediyor olabilir, mutlaka bir uzmana başvurun.

    Ağrılarınızı azaltan ve regl döngüsüne yardımcı olan bitkileri de evinizden ayırmayın. Spazm çözücü Civanperçemi, mayıs papatyası ya da gül tomurcuğu Şişlik ve ağrılara karşı Zerdeçal veya söğüt kabuğu Yatıştırıcı ve dinlendirici Gül tomurcuğu veya mayıs papatyası Doğal östrojen Kırmızı yonca (Trifolium pratense) Karaciğer desteği Karahindiba Kanama kontrolü sağlar..

    Regl ağrıları, çoğunlukla adet öncesinde görülmesine karşın adet dönemi boyunca devam edebilir. Kadınların yaklaşık %75′i bu ağrılardan ve kramplardan şikayetçidir. Adet öncesi ve sırasında yaşanan östrojen hormonu dalgalanmaları mide kramplarının ve ağrıların esas nedenidir. Ağrıların şiddetlendiği durumlarda pek çok kadın ağrı kesicilere başvururken, ilaç kullanmak istemiyorsanız, orta ve hafif dereceli regl ağrılarını bazı bitkisel çaylarla hafifletebilirsiniz. Başta zencefil çayı olmak üzere yaban mersini papatya, ahududu yaprağı gibi çaylar regl kasılmalarını ve ağrılarını azaltmada yardımcı olabilir.

    Regl Ağrısına İyi Gelen Bitki Çayları

    Zencefil Çayı

    Etkili bir ağrı ve iltihap giderici olan zencefil menstürel kramplara bağlı ağrıları azaltmak için kullanılabilir. Aynı zamanda regl öncesi ve sırasında yaşanabilecek mide bulantısına da iyi gelir. Günde 2-3 bardak zencefil çayı içerek kasılmaları ve ağrıyı hafifletebilirsiniz. Zencefil çayı sayfamızda zencefil çayının nasıl hazırlanabileceği, sağlığa yararları ve olası yan etkileri hakkında geniş bilgiler yer alıyor.

    Hayıt Çayı

    Akdeniz ve Orta Asya’ya özgü olan hayıt ağacının, esansiyel yağ asitleri ve flavonoidler bakımından zengin yemişlerinden hazırlanan çay yüzyıllardır menstürel spazmların ve ağrıların tedavisinde kullanılmaktadır. “American Family Physician” adlı bilimsel derginin Eylül 2005 sayısında yayınlanan bilimsel bir araştırmaya göre, hayıt çayı adet döneminde göğüslerin hassaslaşmasını azaltıyor ve ağrılı krampları hafifletiyor. Maryland Tıp Fakültesi tarafından yayınlanan bir diğer araştırmaya göreyse, kahvaltıdan önce alınacak 20 mg’lık hayıt kapsüllerinin regle bağlı krampları belirgin oranda azalttığı belirtiliyor.

    Papatya Çayı

    Bulantı, kusma, hazımsızlık, şişkinlik ve iştahsızlık tedavisinde kullanılan papatya çayı aynı zamanda kasılmaları azaltıcı özelliğe sahiptir. Regl döneminde yaşanan kasılmalara karşı doğal bir antispazmodik olarak kullanılabilir. Çok ağrılı günlerinizde günde 3 bardak içebilirsiniz ancak papatya çayının aynı zamanda uyku getirdiğini unutmayın. Papatya çayının faydaları yazımızda çayın hazırlanışı, kullanıldığı rahatsızlıklar ve yan etkileri hakkında daha fazla bilgi bulabilirsiniz.

    Nane Çayı

    Nane’nin sakinleştirici etkisi menstrüel krampların yanı sıra baş ağrısı, ishal ve şişkinlik tedavisi için kullanılabilir. Regl ağrılarının arttığı günlerde günde 3 bardağa kadar içebilirsiniz ancak reflüsü veya ülseri olanlara nane çayı önerilmemektedir. Nane’nin krampları azaltan etkisinde eczanelerde bulabileceğiniz nane kapsüllerini kullanarak da faydalanabilirsiniz. Nane çayı sayfasında nanenin sağlığa faydaları, çayının demlenmesi ve yan etkileri hakkında daha ayrıntılı bilgilere ulaşabilirsiniz.

    Diğer Çaylar

    Melisa Çayı: Melisa çayı hem adet ağrılarını hafifletir hem de adet ağrılarına eşlik eden şişliği azaltır.
    Yaban Mersini Çayı: Kasları rahatlatan ve kas spazmlarını önleyen yaban mersini kasılmaların neden olduğu ağrılar için tüketilebilir.
    Ahududu Yaprağı Çayı: Uterus’u rahatlatan ve krampları önleyen “ferulic asit” bakımından zengin olan ahududu yaprağı çayı regl döneminde kullanılabilir.
    Önlemler

    Diğer tüm bitkisel ürünlerde olduğu gibi bitki çayları da kontrollü ve bilinçli olarak tüketilmelidir. Bitkicaylarininfaydalari.com’da size çayların faydaları dışında referans kaynaklardan derlediğimiz yan etkileri hakkında da bilgiler vermeye çalışıyoruz. Ancak yan etkiler kişin sağlık koşullarına göre farklılıklar gösterebilir. Bu nedenle herhangi bir rahatsızlığınız varsa ya da düzenli olarak ilaç kullanıyorsanız bitki çayı içmeye başlamadan önce doktorunuza danışınız. Bitki çayları nasıl kullanılmalıdır yazımızda bitkisel çayları alırken nelere dikkat edilmeli, bu çaylar nasıl hazırlanmalı ve diğer konularda uzmanlardan derlenmiş bazı bilgileri bulabilirsiniz.