Etiket: çift

  • Kavgadan Sonra Yapmamanız Gerekenler

    Kavgadan Sonra Yapmamanız Gerekenler

    Çiftlerin tartışması, hatta kavga etmesi son derece normal ve sağlıklı. İki farklı kişisiniz ve zaman zaman farklı istekleriniz, farklı seçimleriniz olabilir. Bunlar da çatışma yaratabilir. Önemli olan tartışma sonrası alacağınız tutum.

    Soğuk davranmak

    Bir kavganın ardından biraz kendinizle baş başa kalmaya ihtiyacınızın olması anlaşılabilir. Ancak genelde çiftlerin yaptığı en büyük hata, tartışmanın araya duvar örmeye dönüşmesi. Eşinizi görmezden gelmek, dikkate almamak gibi bir davranış içinde bulunmak, eşinizde onu cezalandırıyormuşsunuz duygusu oluşturabilir ve bu da aranızda aşılması güç mesafeler oluşturabilir.

    Basit bir özürle geçiştirmek

    Haksızlık yapan sizseniz özür dilemeniz beklenen bir hareket. Ama eşiniz hala durumdan dolayı incinmiş, kırılmış vaziyetteyseniz sadece bir “özür dilerim” ile durumu geçiştirmeye çalışmayın. “Şundan dolayı, şunu yaptığım için…” ile başlayan bir özür, onu kırdığınızın farkında olduğunuzu, içten bir şekilde özrü dilediğinizi anlatır karşı tarafa. Bir sonraki adım da “Bundan sonra … şeklinde davranacağım” demek olmalı. Bu sayede, hatanızı tekrar etmeyeceğinizi de belirtmiş olursunuz.

    Kavgaya sebep olduğu için onu suçlamak

    Tartışmanın binlerce sebebi olabilir. Kötü bir gün geçirmişsinizdir, başınız çok ağrıyordur, yorgunsunuzdur, yeterince uyuyamamışsınızdır… Tüm bunlara rağmen suçu eşinize atmak, hiç de adil bir davranış değil. İyisi mi kendi durumunuzla ilgili ön bilgilendirme yapın eşinize karşı. Kızgın, üzgün vb. durumunuz varsa ya da iş yerinde sizi sinir eden bir şeyler yaşadıysanız ve bunun etkilerini hala üzerinizde taşıyorsanız, eşinizin de bunları bilmeye hakkı var. Onu önceden uyarırsanız sizin her zamankinden daha hassas olduğunuzu anlayacak ve daha dikkatli davranacaktır.

    “Ben öyle demek istemedim” demeyin

    Bu sözü söylemek, sanki silgi kullanmaya benzer. Ama size olumlu bir dönüşü olmaz. Çünkü siz bu sözü sarf ettikten sonra eşiniz, “Evet, öyle dedin” diye çıkışabilir ve tam tartışma bitti derken yeniden alevlendirebilirsiniz. Oysa geriye gitmek yerine geleceğe dair yapıcı hareket etmelisiniz. Aynı şekilde eşiniz de size “Ben öyle demek istemedim” diyebilir. Bu durumda size düşen, “Evet, öyle söyledin!” diye tartışma tonuna dönmek değil, “Öyle demek istemedin ama sonuçta ben böyle hissettim. O halde bundan sonra lütfen ‘şöyle şöyle’ davran” şeklinde karşılık vermek olmalı.

    Suçunuzu telafi etmek için hissetmeden seks yapmak

    Her ikiniz de tartışma sonrası birbirinizden özür dilemiş olabilirsiniz. Ama bu her zaman öfkenizin tamamen yatıştığını, birbirinize yaklaşabilecek kıvamda olduğunuzu göstermez. Eşiniz daha yakınlaşacağınız düşüncesiyle sevişmek isteyebilir. Ama siz, içinizden ona aynı şekilde karşılık vermek gelmiyorsa, kibarca reddetme hakkına sahipsiniz. İçinizden geliyorsa sarılın sadece. Çünkü istemeden seks yapmak size kendinizi kötü hissettirecek ve eşinize karşı öfkenizin daha da büyümesine yol açabilecektir. Ancak kavga sonrası ikinizin de istediği bir sevişme çok ateşli olabilir, bizden söylemesi!

  • Yataktaki Düşman

    Yataktaki Düşman

    The Guardian’ın haberine göre İngiltere’de yaşayanlar 2000 yılına oranla yüzde 20 daha az seks yapıyor.

    16-44 yaş arası nüfusun bir ayda seks yapma sayısı ortalama 6.3’ten 5’e kadar geriledi.

    Uzmanlar bu gerilemenin olası sebeplerini şöyle sıralıyor:

    * İlk sebep depresyon. Çiftlerin en çok şikayet ettiği konu bu.

    * Tablet bilgisayarlar, telefonlar, bilgisayarlar yatak odasında çiftin arasına sınırlar koyuyor, motivasyonu kaçırıyor.

    * İşsiz insanlar seks yapmak istemiyor. İki durum arasında inkar edilemez ve güçlü bir bağ var.

  • Cinselliğin Sır Kapısı Aralanıyor

    Cinselliğin Sır Kapısı Aralanıyor

    Günümüz Türkiye’sinde, her ne kadar cinsel hayatta özgürleşmeye gidilmiş olsa da, pek çok kadın ilişki öncesinde ve sırasında, haz aldıkları dokunuşlar ve beklentileri hakkında partnerleriyle konuşmaktan çekiniyor. Oysaki kadınların uyarılmaya başladıkları anlarda, cinselliği sınırsızca yaşamak için partnerlerine yol göstermeleri gerekiyor. Fakat kadınlar, partnerlerinden vücudunun hassas bölgelerini herhangi bir yardım almadan keşfetmelerini bekliyor ve bu nedenle de, doyurucu bir seks yaşayamıyorlar. Erkeklerin yol gösterici konuşmalar olmadan partnerlerinin haz noktalarını keşfetmeleri çoğu zaman kolay olmuyor. Kadınların doyurucu bir seksten sonra boşalmaları veya orgazma ulaşabilmeleri için haz noktalarının uyarılması önem taşıyor. Utanç duygusu, çekingenlik ve kendini ifade edememe durumları nedeniyle, kadınların cinsel yaşamlarıyla ilgili yorumları “iyi” olmaktan öteye gidemiyor ve partner ilişkileri çıkmaza giriyor. Oysaki sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam her kadının ve erkeğin hakkı…

    SEKSTE KONUŞMANIN GÜCÜ…

    Çoğu kadının en büyük yanılgısı cinselliğin sadece penetrasyondan (penis-vajina ilişkisinden) ibaret olduğu… Aksine, cinsellikten her seferinde farklı hazlar almak mümkün… Kadınların nelerden zevk aldıklarını partnerlerine sözle ifade etmemeleri ya da edememeleri hâlâ günümüzde cinsel sorunların oluşum nedenlerinin başında geliyor. Bu nedenle kadınların posta kutularını boşaltmaları yani içlerine attıkları duygularını konuşarak sözle ifade etmeleri gerekiyor. Tercih edilen dokunuşları açıklamak ve yol gösterici olmak, daha önce tadılmamış zevklere ulaşılmasına ve cinselliğin bambaşka yönlerinin keşfedilmesine olanak sağlayabiliyor. Çünkü konuşmak, istekleri ifade etmenin ve karşılığında geribildirim almanın en basit ve kesin yöntemi… Fakat sevişme sırasında beden dilini kullanmak, inlemek ya da mırıldanmak da olağan çözüm yollarından biri… Çiftin cinsel ihtiyaçları ve zevkleri hakkında konuşmalarının, aralarındaki yakınlığı artırdığını ve cinsel ilişki seviyelerini geliştirdiğini söylemek mümkün… Partnerlerinin zevk aldığını fark eden erkekler seks eyleminde başarılı olduklarını düşünerek onların hangi durumlarda, neden ve nasıl tepki verdiklerini daha kolay algılayabiliyorlar ve sağlıklı geri bildirimler verebiliyorlar. Böylece, cinsel ilişkinin devamında ve bir sonrakinde öğrenmiş ve keşfetmiş oldukları algılarına göre daha doğru hareket edebiliyorlar. Erkeklerin standart donanımlarında kadınları mutlu etmek var… Bu nedenle, konuşarak ya da beden dilini kullanarak kadınların posta kutularını boşaltmaları hayallerindeki sekse kavuşmaları için önemli bir adım olabiliyor.

    BEDENE KULAK VERMEK GEREKİYOR…

    Yapılan araştırmalardan elde edilen verilere göre, seksten zevk alabilen kadınların bedenlerine kulak verdikleri görülüyor. Bunu yapabilmek için kadınların ihtiyaç duydukları şeylerin başında seks sırasında haz aldıkları durumları partnerlerine ifade etme yetilerini geliştirmek… Cinsel birleşme sırasında gerçek anlamda doyuma ulaşabilmek diğer bir değişle, seksi doruk noktasında yaşayabilmek için, iki vücudun bir olması gerektiğinin unutulmaması gerekiyor. Bu da, ancak partnerlerin vücutlarını karşılıklı tanımaları için iletişime geçmeleriyle, konuşmalarıyla veya birbirinin vücutlarını tanımalarını sağlayacak küçük oyunlar oynamalarıyla mümkün… Seks oyunlarında kadınların partnerlerini yönlendirme görevlerini üstlenmeleri gerekiyor. Çünkü erkeklerin kadınları hazza ulaştırdıklarını görmeleri oldukça hoşlarına gidiyor. Böylece, erkekler dokunuşlarını nerede kullanacaklarını öğrenerek cinsel tatmini daha sınırsızca yaşayabilme olanağına kavuşabiliyorlar.

    BİRLİKTE DUŞ ALIP OYNAŞMAK GEREKİYOR…

    Cinsel birleşme sırasında ya da öncesinde çiftin birbirlerine karşı açık saçık ifadelerle konuşabilmeleri için en önemli kıstas“samimiyet”… Samimiyeti sağlamak için çiftin birbirlerinin vücutlarını tanımaları ve alışmaları, birlikte çıplak olarak vakit geçirmeleri çok önemli… Bunun için birlikte duş almayı, birbirlerine sarılarak uyumayı ya da birbirlerinin yanında rahatça soyunmayı denenebiliyorlar. Eğer çift cinsel ilişkiye başlamadan önce duş almayı tercih ediyorsa, birlikte duş almayı ve duş sırasında birbirlerine masaj yapmayı deneyebiliyor. Böylece hem seks için iyi bir başlangıç yapabiliyorlar hem de çekingenliklerini yenerek cinsel arzu, istek ve beklentilerini daha rahat bir şekilde sözle dile getirebiliyorlar.

    TABULARI YIKMAK ÖNEM TAŞIYOR…

    Cinsellik doğal bir ihtiyaç… Ülkemizde hâlâ tabu olarak görülen cinselliği, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olarak tarif ediyoruz. Bu sanatın iyi bir şekilde icra edilebilmesi için, kadınların erkekler gibi seksten haz almaları ve cinsellik üzerine konuşma becerisi kazanmaları gerekiyor.

    YATAK SOHBETİNİN GÜCÜNÜ KEŞFEDİN…

    Seks öncesi, seks sırasında ve seks sonrasında yapılan sohbet çiftin hem aralarındaki bağı güçlendiriyor hem de ilişkilerine renk katıyor. Erkekler genellikle seksten sonra kendi kabuklarına çekiliyorlar. Kadınların bu durumu anlayışla karşılamaları ama kabullenmemeleri ve yatak sohbetleri yapmak için onları teşvik etmeleri gerekiyor. Bu onların ilişkilerinin ve seks hayatlarının daha iyiye gitmelerini sağlıyor. Peki, yatakta neleri konuşmak neleri konuşmamak doğru olur? “Bana sarılış şekline, öpüşüne, dilinle veya elinle yaptığın şeylere bayılıyorum!”, “Çok güzelsin!”, “Çok tatlısın!”, “Kokuna bayılıyorum!”, “Seks yaparken bana küfretmen ve ayıp şeyler söylemen beni deli ediyor!”, “Hadi tekrar yapalım!”, “Oral seksin beni çıldırtıyor!”, “Hadi üstüne cila çekelim!” gibi cümleleri yatakta konuşmak mümkün… Erkek kadının kulağına birkaç kelime fısıldıyor ve o hızlı hızlı soluk alıp vermeye başlıyor. Erkek konuşmaya devam ediyor ve o daha fazla tahrik oluyor. Sonunda kadın erkeği gerçekten istiyor ama erkek “Henüz değil! Sabırla beklemen lazım! Hak etmen lazım!” diyor. Kadın daha fazla isteyene kadar erkek konuşmaya devam ediyor… Çiftin bu şekilde tutkulu konuşması ve bunu bilmiyorlarsa öğrenmeleri mümkün…

    SÖZLER ŞELALEDEN DÖKÜLEN SULAR GİBİ…

    Seks hayatında başarısızlığa uğrayan birçok çift bu durumu yenilgi olarak yaşıyor, genellikle bir daha denemeye cesaret edemiyor. Tekrar seks yapmak için çok uzun zaman beklemek gerektiğini düşünüyor. Ya da seks istese bile partnerinin onu ret edeceğini düşünüyor. Tabi ki bu tür olumsuz düşünceleri ve duyguları içselleştiren çiftler “Boşa uğraşıyoruz, biz başaramayız, bizden geçti!”türünde ifadeler kullanıyor genellikle… Bu durum ise çiftin ilişkisini veya seks hayatlarını bitirebiliyor. Bu yüzden sözlerin ve düşüncelerin şelaleden dökülen sular gibi olduğunu hatırlamak gerekiyor, olumlu ise çifte haz veriyor, olumsuz ise çiftin ilişkisini zedeliyor.

    SÖZÜN EFENDİSİ OLMAK GEREKİYOR…

    Hermes, “zamanı ölçen ve hesaplayan Tanrı” olarak tarihe geçti… Hermes’in yerinde ve etkili konuşmanın gücü ve sesin etkisi konusundaki derin bilgisi sayesinde, doğru tonlamalarla istediği her şeyi gerçekleştirdiği söyleniyor. Yani sesin ve sözün etkisi ve hatta ilahi niteliği, eskiden beri bilinen bir gerçek… Kadim öğretilerde “Daha hiçbir şey var olmamışken, söz vardı!”denmesinin sebebi bu… Güzel konuşma sanatı olan “retorik” başlı başına bir bilim… İşte bu bilimin en kadim üstadı olan Hermes, dili tüm kıvraklığıyla kullanıp, öğretisini etkili kılmak için ondan yararlandı… Hermes’in “sözün efendisi” olarak betimlenmesi bundan… Bu nedenle seks hayatını şekillendiren ve seksten alınan hazzı etkileyen temel faktörlerden biri seksi algılama biçimi, davranış biçimi ve bu davranışları sözle ifade etme biçimi olarak biliniyor. Bazı çiftler kendi seks sözcüklerini kendileri yaratıyor. Böylece başka insanların içinde de bunu konuşabiliyorlar. Kalabalık bir ortamda ya da çocuklarının yanında bu cümleleri söylemek seksi çağrıştırabiliyor. Çiftler cinsel tekniklerini geliştirmek istiyorsa, partnerinin yatakta nelerden hoşlandığını konuşmak için zaman ayırmalı… Çift ne kadar çok şey biliyorsa, o kadar iyi bir seks partneri olabiliyor. Çoğu erkek şehvetin pençesindeyken açık saçık kelimeler kullanılmasını, partnerlerinin müstehcen konuşmayı öğrenmesini istediğini söylüyor. Çünkü cinsel içerikli konuşmalar seks hayatında heyecanı artırıcı ana bir etken olabiliyor.

  • Cinsel Soğukluğun Nedenleri Nelerdir?

    Cinsel Soğukluğun Nedenleri Nelerdir?

    Cinsel isteksizlik, kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Cinsel isteksizlik kadınların ortalama %33’ünde görülür. Oranlar yaşa bağlı olarak artmaktadır.

    Cinsel Soğukluğun Nedenleri Nelerdir?
    1- Fiziksel Faktörler:Yaşlanma ve menopoz, cinsellikten uzun süre uzak kalmak, kullanılan bazı ilaçlar, alkolizm, böbrek, karaciğer ve kalp yetmezliği, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıklar, multipl skleroz, Parkinson gibi nörolojik problemler, ameliyatla rahmin alınması, hormonal dengesizlikler, doğumdan sonraki lohusalık ve emzirme dönemleri, cinsel organlarının yapı ve fonksiyonlarının bilinmemesi, rahim ağzı enfeksiyonları, vajinal mantar, trikomonas gibi vajen enfeksiyonları, vajen akıntıları, yaşa bağlı hormonal yetersizlikten kaynaklanan kuruluk, ameliyat sonrası meydana gelmiş yapışıklıklar gibi cinsel hayatı etkileyecek jinekolojik rahatsızlıklar, ilişkide ağrı hissetmedir.
    2- Psikolojik Faktörler: Vaginismus, aşırı stres, eşler arasındaki geçimsizlikler ve çatışmalar, homoseksüellik, evlilikle ilgili problemler, beden şekli ile ilgili kaygılar, bıkkınlık, cinsel travmalar, tecavüz, ailede birinin ölümü, çocuk doğumu, taşınma gibi önemli yaşam olayları, ilişkiye gerekli özenin gösterilmemesi, cinsel ilişki ile bazı olumsuz anıların yerleşmesi, cinsel ilişkide bulunmanın bir suç veya günah olarak algılanması, anksiyete ve depresyondur.

    Nedenleri toparlayacak olursak, bir kısmı erkeklerin sebep olduğu, bir kısmı kadınların kendilerinden gelen ve bir kısmı da çevre ile ilgili nedenlerdir. Kadınların yaklaşık %1’de gerçekten fiziksel bir problem vardır.Geri kalan %99’luk kesimin problemi tamamen psikolojiktir.

    Tedavi
    Tedavi, neden olan faktörün ortaya konmasından sonra mümkündür. Tedavinin amacı eşler arasında bir uyum oluşturulması ve aralarındaki bozulan iletişimin yeniden düzenlenmesidir. Eğer eşlerden birinde belirgin düzeyde cinsel istek azlığı varsa istek düzeyini arttırmaya çalışmak gerekir. Bazen de eşlerden birinde aşırı isteklilik ve talepler varsa dengeyi sağlamak açısından bu istek ve talepleri azaltmak gerekebilir. Bu nedenle tedaviye “çift” olarak hastalar kabul edilmelidir. Herhangi bir organik hastalık saptanamamışsa isteksizliğin nedeni psikolojiktir. Bu durumda çiftlerin birlikte psikiyatrik yardım alması gerekmektedir:

    Cinsel Terapi
    Aile Terapisi,
    Bedensel egzersizler,
    Cinsel egzersizler,
    Cinsel hayatta kısa ayrılıklardan sonra bir araya gelme, eğitim amaçlı erotik videolar seyretme, kıyafet değişikliği, tavırlardaki bir değişiklik, mekan değişikliği gibi küçük değişiklikler ve fanteziler yapılması vb. cinsel yaşama yeniliklerin kazandırılması,
    İlaç tedavisi: Testosteron hormonu, viagra, antidepresan ilaçlar, feromonlar ve Opti-S’xtiva yani kadınlar için yulaftan yapılma viagra benzeri bitkisel afrodizyaklar.
    Cinsel İsteksizlik Hakkında Bilinmeyenler

    Yapılan araştırma sonuçlarına göre seks; stres, yorgunluk ve baş ağrısıyla savaşır ve bu sayede bünyeyi de rahatlatır.
    Bazı kadınların kendiliğinden cinselliğe ilgileri yoktur fakat eşlerinin yaklaşımına fizyolojik bile olsa yanıt verir, uyarılır ve orgazm olurlar.
    Kadınlarda aşk cinsel isteği artıran bir etkendir.
    – Cinsel isteksizlik kadının kısır olması demek değildir. Çünkü kadınlar hiç cinsel birleşme yapmadan da gebe kalabilirler.
    – Genel olarak bütün kadınlar yeterli bedensel ve ruhsal uyarmalarla hazırlandıkları takdirde cinsel birleşmeden zevk alabilirler.
    – Kadınların büyük çoğunluğu cinsel isteksizliklerinin gerçek nedenini kocalarının beceriksizliğinde ararlar. Oysa, çoğu kez durumdan erkek kadar, hatta ondan daha fazla, kadın sorumludur.
    – Cinsel isteksizlik genellikle çiftler arasındaki sorunları yansıtır.

  • Aşkın Kimyası Çözüldü

    Aşkın Kimyası Çözüldü

    Duygusal yönelimler hoşlanma, aşk, sevda ve kara sevda gibi hafiften şiddetliye doğru farklı şekillerde hayatımızdaki yerlerini alıyor. Aşkla birbirine karıştırılabilen ve depresif duygu durumlarının da eşlik edebildiği kara sevda, kişilik özelliklerine bağlı olarak şekilleniyor .Beynin fonksiyonlarında önemli değişiklikler yapabilen kara sevda, kişilerin yaşamını özellikle de psikolojik açıdan büyük ölçüde etkiliyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz konuyla ilgili görüşlerini paylaşıyor.

    Aşk ve kara sevda arasındaki farklılıklar

    Aşk insanlara karşı olabileceği gibi doğaya veya herhangi bir başka nesneye karşı da gelişebilir. Aşkta kişinin çevresiyle olan ilişkileri bozulmaz ve sosyal hayatı devam eder. Bu durum genellikle iş hayatını da olumsuz etkilemez, kişinin kendi ve çevresiyle alakalı kontrolü ve değerlendirmeleri bozulmaz.

    Kara sevdada ise, kişi kontrolünü kaybeder. Kendisini sosyal hayattan soyutlar, tamamen sevdasına odaklanır. Kara sevdada kişi bulunduğunu andadır, duygu çıkmazına girebilir. Aşkta genellikle duygular karşılıklıdır. Kara sevdada ise, genellikle tek taraflıdır.

    Bazen kişinin kendisine sevdalanıldığından haberi bile olmayabilir. Aşk da psikolojik belirtiler gösterir. Duygu yoğunluğu ve saplantılı sevgi hali, sosyal normların dışına çıkmaz. Halbuki kara sevdada fizyolojik unsurlar da vardır. Kişi yemeden içmeden kesilir, zayıflar ve stres hormonlarının da etkisiyle vücut savunması düşer. Çeşitli hastalıklar baş gösterebilir, kişinin saçları beyazlayabilir.

    AŞK NEDİR? AŞK VAR MIDIR?

    Kara sevdada prefrontal korteks ve amigdala bozulur

    Kara sevdada beynimizde psikolojik hayatımıza yön veren sol prefrontal korteksin fonksiyonları aksar.

    Ayrıca korku duyusunu kontrol eden amigdalanın çalışma karekteri de bozulur. Böylece kişi korkusuzca davranabilir. Prefrontal korteksin de bozulması ile kişi, sosyal normların dışında davranışlar sergileyebilir. Kişi servetini ve kariyerini bu uğurda terk etme davranışı da gösterebilir.

    Kara sevdada hormonal aktiviteler

    Kara sevda esnasında birçok nöronal aktivite ve hormonal mekanizma söz konusudur. Aşk ve sevda esnasında dopamin, serotonin, oksitosin, noradrenalin, feniletilamin ve vazopressin gibi hormonal aktiviteler çeşitli duygusal ve bedensel değişmelere neden olur.Dopamin tutku ve saplantıdan sorumludur, coşku da verebilir. Kara sevdada aşırı dopamin varlığı, kişiyi akıl sınırlarının dışına çıkarabilir ve deliliğe doğru gidiş söz konusu olabilir. Kara sevdada da delilik söz konusudur. Serotonin mutluluktan sorumludur, ancak kara sevdada normale göre en az %40 serotonin azlığı söz konusudur.

    Bu durumda kişi depresyona yatkın hale gelir. Oksitosin, şefkatten ve hoşgörüden sorumludur. Kişiye, karşısıdakine çabuk inanan ve güvenen empatik bir ruh hali sağlar. Noradrenalin; heyecan, kalpte hızlanma, terleme, yüzde kızarma gibi belirtiler verir, iştahı keser ve zayıflamaya neden olur. Feniletilamin bir dopamin türevi olup, enerji ve keyiften sorumludur. Vazopressin de şefkat duygusu veren bir hormondur, ama asıl görevi vücuttan su atılmasıdır.

    Kara sevdada MRI bulguları

    Kadınlar ve erkekler üzerinde fonksiyonel MRI kullanılarak yapılan çalışmalar, kara sevdadan muzdarip erkeklerde beynin bir bölgesinde, kadınlarda ise üç bölgesinde yoğun aktivite varlığı tespit edilmiştir.

    Bu bulgu göstermektedir ki, psikolojik ve duygusal bilanço kadınlarda daha yoğundur. Fonksiyonel MRI ve PET scan kullanılarak yapılan bilimsel çalışmalar, kara sevdadaki bulguların, örneğin ellerini 100 defa yıkama gibi takıntı davranışları gösteren OKB hastalarınınki ile büyük benzerlik gösterdiği sonucunu vermiştir. Dolayısıyla gerek aşk gerekse kara sevda psikolojik bir takıntı hastalığıdır diyebiliriz.

    Hormon seviyelerindeki değişimler, aşk ve kara sevdaya yatkınlığı etkiliyor

    Olağanüstü doğa manzaları gibi hayranlık ve beğeni uyandıran durumlarda ya da doğal felaketler gibi travma oluşturan zamanlarda dopamin, noradrenalin, oksitosin ve noradrenalin seviyelerinde anormal yükselmeler olduğu için, bu durumlarda kişinin aşık olması ya da sevdaya tutulması daha kolaydır.

    Bu yüzden eşinden ya da sevgilisinden ayrılmış ve travma yaşayan kişinin ilk günleri aşık olma açısından en kritik zamanlardır. Yapılan bilimsel çalışmalar kalbimiz çarptığı için aşık olduğumuzu göstermektedir. Burada noradrenalinin işlevi büyüktür.

    Kara sevda tedavisi

    Kara sevda tedavisi, profesyonel bir yaklaşım gerektirir. Kara sevda tedavisinde davranışcı bilişsel terapiler işe yarayabilir.

    Mevcut ve muhtemel serotonin eksikliğine karşı antidepresan ilaçlar sonuç verebilir. Yine noradrenalin aktivitesini düşürücü ilaçlar da denenebilir. Bir diğer yöntem ise, beynin prefrontal korteksini ve sosyal hafızayı resetleyen TMS tedavisidir. TMS tedavisi tek başına uygulanabildiği gibi, ilaç tedavisiyle ya da terapiyle beraber de uygulanabilir.

    Spor aktiviteleri serotonin düzeyini artırdığından, kişi spor aktivitelerine de yönlendirilir. Çeşitli hobiler edinilmeye çalışılması da aşk travmasını hafifletebilir.

  • Eşinizle dalga geçmeyin!

    Eşinizle dalga geçmeyin!

    Evlilik hazırlığı yapan 53 bin 183 kişiye, evlilik öncesi eğitimde mutlu evliliğin sırlarına ilişkin tüyolar verildi.

    Aileve Sosyal Politikalar Bakanlığı, son 1 yılda Türkiye genelinde evlenmeye hazırlanan 53 bin 183 kişiye evlilik öncesi eğitim verdi. Konferanslarla halka da ulaşan projeye 40 bin vatandaş katıldı. Böylece mutlu evliliğin sırları konusunda bakanlık 93 bin 183 kişiyi bilgilendirmiş oldu.

    Ev ekonomisi de var cinsel yaşam da
    Programa katılanlara mutlu evliliğin sırrı olarak ev ekonomisi, sağlıklı cinsel yaşamve hukuki haklar konusunda bilgiler verildi. Eğitimlerde eşlere, “Günlük sorunlar nedeniyle birbirinizi yıpratmayın” uyarısı yapılıyor. Üreme sağlığı ve sağlıklı cinsel yaşam konusunda bilgilendirilen çiftlere, kürtaj ve doğum kontrol yöntemleri de anlatılıyor. Bakanlığın Türkiye genelinde başlattığı “Aile Olmak” isimli konferanslar ile de şimdiye kadar 25 ilde 17 bin kişiye ulaşıldı.

    ‘Eşinizle dalga geçmeyin’

    Evlilik eğitimlerinde dikkat çeken unsurlar şöyle:

    Eşinizle dalga geçmeyin, ona lakap takmayın.

    Eşinizi özellikle başkalarının yanında rencide etmeyin.

    Eşinize sarılın. Evin farklı yerlerine sürpriz notlar yazın.

    Eşinize zaman ayırın. Birlikte güneşin doğuşunu ya da batışını izleyin.

    Eşinize başkalarını örnek göstermeyin. “Fatma’nın son model buzdolabı var, bizim niye yok?” gibi karşılaştırmalarda bulunmayın.

    “Ben erkeğim, bunlar kadın işi” demeyin

  • Altın Seks, Gümüş Seks ve Bronz Seks

    Altın Seks, Gümüş Seks ve Bronz Seks

    Her çiftin seks ihtiyacı zamana ve koşullara göre değişebiliyor. Çiftler seks yapma rutinlerini değiştirerek ve farklı şeyler deneyerek, daha renkli ve tutkulu bir ilişkiye sahip olabiliyor. Birbirlerini fazla zamanla ödüllendirdiklerinde sadece fiziksel değil, duygusal seksin de tadına varabiliyorlar. Böylece çift hem birbirini daha yakın hissedebiliyor hem de birbirlerini ne kadar sevdiklerini gösterme şansını elde edebiliyor. Seks yaparken sadece fiziksel hazzı değil, duygusal hazzı da düşünmek gerekiyor. Çünkü her ne kadar aksi düşünülse de, insanlar sadece fiziksel zevkler için seks yapmıyor. Bazen sadece sevildiklerini, arzulandıklarını, değerli olduklarını ve bir başkasının onlara değer verdiğini hissetmek için partnerleriyle sevişmek, bazen de sadece boşalıp rahatlayabilmek için seks istiyorlar. Bu nedenle cinselliği, rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatı olarak tarif ediyoruz. Çiftler bu sanatı icra ederken altın, gümüş ve bronz olmak üzere üç tür seks deneyimi yaşayabiliyor.

    ALTIN SEKS İKİ SAAT SÜRÜYOR…
    “Altın seks” adını verdiğimiz kaliteli seks ortalama iki saat sürüyor. Erkekler genellikle boşalmaya yönelik düşündükleri için, seks konusunda eşlerine en kısa yoldan en fazla zevki vermeye çaba gösteriyorlar. Bu nedenle kadın doyum noktasına yaklaşırken, bir an önce doruğa tırmanabilmesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Oysa kadınlara daha fazla zevk vermenin sırrı, doyum noktasına yaklaştırdıktan sonra, yavaşlamak ve aynı hareketleri yinelemekte yatıyor. Kadını böyle iki ya da üç kez doyum noktasına yaklaştırıp, enerjisini tüketmeden önce biraz yavaşlamasını sağlamak aldığı zevki kat kat arttırabiliyor. Doyum noktasına her yaklaşmasında doyum arzusu biraz daha arttığı gibi, bedeni de boşalma veya orgazma tümüyle hazırlanmış oluyor. Önsevişme süresi böylece uzadığı için, hem kadın daha güçlü bir boşalma ve orgazm hissi duyabiliyor hem de erkeğin boşalması veya orgazmı daha yoğun olabiliyor. Altın seks ilişkisinde sırayla erkek ve kadın birbirini birkaç kez, doyum noktasına yaklaştırıp enerji düzeyinin düşmesine izin veriyor. Altın seks için erkeğin cinsel enerjisini ve boşalmasını kontrol altında tutması önem taşıyor. Altın seks için önce erkeğin belirli bir hızla sonuca doğru giderken, yavaşlayıp tekrar hız kazanmasını öğrenmesi gerekiyor. Birkaç kez yüksek düzeye çıkıp indikten sonra, erkeğin boşalma telaşı azalıyor ve seksin her dakikasından daha fazla zevk alabiliyor. Daha sonra kadının birkaç kez doyum noktasına kadar yaklaşıp, geri gelmesi gerekiyor. Bu süetçe kadının boşalmaya veya orgazma yaklaştığını eşine bildirmek için bir kelimeyi şifre olarak kullanması gerekiyor. Bu işareti alan erkek yaklaşık otuz saniye kadar tahrik edici okşamalarına ara verip, sonra tekrar başlayabiliyor. Ancak erkek ara verince ilgisini tümüyle kadından çekmek zorunda değil… Eşinin bedenini dolaylı olarak tahrik edecek biçimde okşamayı sürdürebiliyor ve böylece enerji düzeyinin yerleşmesine fırsat tanıyarak bu kez daha yükseğe çıkarabiliyor. Böylece çift aralarında gidip gelen sevgi akımını daha güçlü olarak hissedebiliyor. Altın seks için ön sevişmeye ve aşk oyunlarına daha uzun zaman ayırmak ve önce kadının doyuma ulaşmasına dikkat etmek gerekiyor.

    GÜMÜŞ SEKS OTUZ DAKİKA SÜRÜYOR…
    Daha çok yaşanan ve “gümüş seks” adını verdiğimiz normal seks ortalama otuz dakika sürüyor. Gümüş seksin beş dakikası erkek, yirmi dakikası kadın için oluyor ve son beş dakika da doruğa eriştikten sonra mutluluğu paylaşmaya ayrılıyor. Gümüş sekste erkeğin ilk olarak enerjisini eşinin doyum noktasına doğru yönlendirmesi daha sonra kendi üzerinde yoğunlaşması gerekiyor. Erkek heyecan düzeyini kontrol altında tutup eşinden önce doyuma ulaşmamayı başarırsa, kadın seks deneyiminden çok daha fazla zevk alabiliyor. Boşalma kontrolün eşinde olduğuna inancı arttıkça, kadın tümüyle kendini zevk almaya bırakabiliyor. Ayrıca kadın doyuma ulaştıktan sonra, tüm benliğini eşine sevgi göstermeye ve zevk vermeye yoğunlaşabilir. Bazen erkeğin doyuma ulaşma isteği çok güçlü olabiliyor. Bu gibi durumlarda aşk kaslarını gevşeterek nefsini ve nefesini kontrol etmesi, eşinin kendisini daha fazla tahrik etmesine izin vermemesi ve sakinleşmeye çalışması gerekiyor.

    BRONZ SEKS ÜÇ BEŞ DAKİKA SÜRÜYOR…
    Daha nadir yaşanan ve “bronz seks” adını verdiğimiz hızlı seks ortalama üç beş dakika sürüyor, ışık hızında ve çabucak… Kadının erkeği reddetmek yerine onun tatmini sağlamasına izin verdiği ve daha çok erkeğin boşalıp rahatlamasını hedef alan bronz seks, erkeğin adrenalinin tepeye vurmasını sağlıyor. Çiftlerin seks repertuarlarına erkeklerin fiziksel (boşalma ve rahatlama) kadınların ise duygusal (sevdikleri erkek tarafından arzulanma ve onu tatmin etmenin keyfi) tatminlerinin ön planda olduğu bronz seks deneyimlerini eklemeleri, yakın ilişkilerde tutkunun devam etmesi için işe yarayabiliyor. Kadın bazen seks yaparken tam havaya giremeyebiliyor, orgazm taklidi yapmak yerine, samimi ve dürüstçe “Haydi bronz seks yapalım!” diyebiliyor. Böylece hem eşini yarı yolda bırakmıyor hem tahrik olma konusunda endişelenmesine gerek kalmıyor hem de bir açıklama yapmak zorunda olmuyor. Bu aynı zamanda kadının erkeğe bir moral hediyesi oluyor, onu ne kadar çok sevdiğini hissettiriyor. Ayrıca çoğu zaman erkeğin kadına sarılması, onu arzulaması ve onunla tatmin olması kadına yetebiliyor. Seks yapma havasında olmasa bile, eşini baştan çıkarabileceğini düşünmek kadına zevk verebiliyor. Hatta bazen çift bronz sekse başlıyor ve zamanla kadın havaya girerek tahrik olabiliyor ve çift gümüş sekse geçiş yapabiliyor. Bronz sekse başlayan bir kadın gerçekten havasında olup olmadığını da anlayabiliyor. Erkek, kadını sevgi ve değer verme yönünden desteklendiğini hissettirirse, daha çok gümüş seks ve ara sıra da altın seks deneyimi yaşatacağını vaat ederse, kadın bronz seks fikrine daha açık olabiliyor.

  • Doğaçlama Seks

    Doğaçlama Seks

    Daha fazla heyecan peşinde koşan çiftlere hayatları boyunca tek bir partnerle cinsel ilişki yaşama düşüncesi çok sıkıcı gelebiliyor. Fakat yapılan araştırmalar başarılı evliliklerin partnerlerin cinsel bağlılığına dayalı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle çiftlerin tutku dolu tek eşliliği sağlamanın bir yolunu bulmaları gerekiyor. Ve bunu başarmak hiç de zor değil… Tutku dolu tek eşliliğin püf noktası ise cinsel ilişkiyi alışılagelmiş olmaktan çıkarıp, doğaçlama yapılan eşsiz bir deneyim haline getirmekte saklı…

    TEK EŞLİLİK MÜMKÜN MÜ?
    Peki, tek eşlilik mümkün mü? Tek eşliliğin tıpkı insanın karakteri gibi kişiye özgü bir kavram… Kimi insan tek bir kişiyle birlikte olmayı istiyor, bir hayat arkadaşı arıyor ve tek eşli mizaca sahip olabiliyorken, kimisi bunu başaramıyor. Ne tarihte ne doğada ne de kadın erkek ilişkilerinde tek eşlilik yok… Zaman değiştikçe her şey gibi insan ilişkileri de değişiyor. Bugünkü yaşamın gerçekleri, gerçek tek eşliliğin aşkla, sevgiyle, toplumsal ahlak kurallarıyla ilgisi olabileceğini fakat doğada olmadığını gösteriyor. Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre, erkeklerin yüzde 70’i, kadınların ise yüzde 40’ı evlilikleri dışında kaçamak yapıyor. Bunun birçok sebebi var… Özellikle yeni çocuk sahibi olan çiftlerde kadın doğum sonrası kendini eskisi kadar güzel bulmuyor, anneliğini ön plana çıkartıp kadınlığını bastırıyor ve zamanla eşinden uzaklaşıyor, erkek ise babalık gibi yeni bir sorumluluğun altından kalkamıyor, anne olduğu için eşine karşı cinsel tutkusu azalıyor. Ancak en bilindik sebeplerin başında ayıp, yasak ve günah duygusunun çekiciliği ve bilinçdışındaki günahkâr seks yapma arzusu geliyor.

    ERKEĞİN TEK EŞLİ OLMASI İÇİN DOĞAÇLAMA SEKS YAPILMASI GEREKİYOR…
    Bir erkeğin çekici bulduğu ve gözüne hoş gelen herhangi bir kadın tarafından tahrik edilmesi çok kolay… Fakat bu çekiciliği sürdürebilmek sanıldığı kadar kolay değil… Diğer bir değişle, erkeğin o kadını sevmesi ve devamlılığı gelen bir cinsel birliktelik yaşaması için çekicilik yeterli değil… Erkeğin sürekliliği olan tutkulu tek eşliliği sağlayabilmesi için kadının güler yüzlü ve mutlu olması, açık ve samimi davrandığını bilmesi, onu yalnızca kendisinin mutlu edebileceğine inanması, kendisine olan bağlılığından şüphe etmemesi ve çok daha fazlasını verebileceğini düşünmesi gerekiyor. Kadının sürekliliği olan tutkulu tek eşliliği sağlayabilmesi için erkeğin kadını dinlemesi, duygularına eşlik edebilmesi, değer vermesi ve ona sadece seks sırasında değil günün her anında dokunması gerekiyor. Buradan yola çıkarak, bazı alışkanlıkların tat verse bile zevk vermeyeceğinin bilinmesi, çiftin birlikte farklı deneyimler yaşaması ve bundan zevk alması önem taşıyor. Çiftleri tek eşliliğe yönlendirmenin en önemli yolu tutkulu bir cinsel hayattan geçiyor. Bunu sağlamanın yolu ise monoton seks hayatının dışına çıkabilmekte saklı… Çiftlerin farklı kişilerle farklı deneyimler yaşama isteklerinin altında yatan esas nedenlerden biri hiç tanışmadıkları biriyle doğaçlama seks yapacak olmaları… Bu durum oldukça heyecan verici, cezp edici ve merak uyandırıcı…Çünkü daha öncesinde hiçbir şekilde cinsel birliktelik kurulmayan birinin seks sırasında nasıl davranacağını bilmeyen kişi, merak ve keşfetme duygusuyla bir ilki yaşamanın heyecanına kendini daha rahat bırakabiliyor.

    MERAKLA KEŞFETMEK GEREKİYOR…
    Her insan kendisinde var olan potansiyel zevkin tadını olabildiğince çıkarmak ister… Ancak bunun kendine göre bazı püf noktaları var… Her şeyden önce seks ilişkisine hazırlanırken sakin olmak, bunun bir güç göstergesi ya da mücadele olmadığını kabul etmek, insanın kendisiyle ve partneriyle barışık olması çok önemli… Çünkü cinsellik; rahatlamış ve gevşemiş bir halde, sevişmenin ve dokunmanın verdiği hazza odaklanarak, haz alıp haz verebilme, ruhu ve bedeni paylaşabilme, ne olursa olsun bir şekilde boşalabilme bilim ve sanatıdır… Ancak hayatlarını birleştirmiş çiftler, genellikle ne yapılırsa yapılsın bir süre sonra cinselliğin tekdüze olacağına inanıyorlar. Fakat bu doğru değil… Monotonluğu önlemek için çiftler, seks oyuncaklarını, renkli, kokulu, tırtıllı ve titreşimli prezervatifleri, fantezileri süsleyen erotik kıyafetleri veya farklı mekân deneyimlerini kullanmayı tercih ediyorlar. Ancak bunlar kadar önemli olan bir şey daha var, bu da doğaçlama seks… Doğaçlama seks, kişinin cinsel ilişki sırasında içinden geldiği gibi konuşması ve davranması, kendini rutine bağlamaması olarak tarif ediliyor. Bunu yaparken, “Biz hepsini yaptık!”, “Bu şekilde başlarsak, şöyle devam etmeliyiz!” demek yerine, çiftin kendilerini seksin akışına bırakmaları, hiç tatmadıkları zevkleri tatmaları, hiç almadıkları hazları almaları ve birbirlerinden keşfedecekleri farklı bir şeylerin hala olduğunun farkına varmaları ve merakla keşfetmeleri gerekiyor. Çünkü nasıl olduğu bilinmeyen ama var olduğu bilinen bir şeyi bulmak diğer bir değişle keyfetme içgüdüsü, çiftleri birbirine bağlayan ve tutku dolu tek eşliliğin devamlılığını sağlayan altın anahtar olarak biliniyor.

  • Efsane Kadınlardan Baştan Çıkarma Tüyoları

    Efsane Kadınlardan Baştan Çıkarma Tüyoları

    Marilyn Monroe, ilk gençlik yıllarından itibaren, erkeklerin üzerindeki gücünü keşfetmeye başlamıştı. “Onların beni öpmek, bana sarılmak istemesinin suçu bendeymiş. Bazıları, onlara tutku dolu gözlerle baktığımı söyledi. Bazıları ise sesimin kendilerini baştan çıkardığını söyledi. Bir kısmı ise onları yere yatıran titreşimler yaydığımı iddia etti” sözleri günlüğüne yazdığı erkeklerle ilgili itiraflardan sadece biriydi.Hem arzulu bir kadın hem de masum bir kız çocuğu olun:

    Marilyn Monroe, sanki benliğinin bir bölümü cinsellik çığlıkları atarken, geri kalanı bunun farkında değilmiş gibi saf ve utangaçtı. Bu çelişki erkeklerin başını döndürüyordu. Bir kadının hem korunmaya muhtaç hem de cinsel açıdan heyecan verici görünmesi erkeklerin en büyük fantezisidir.

    Sesinizi Marilyn Monroe gibi kullanın:

    Marilyn Monroe, ses tonunu, küçük bir kız ile vamp bir kadın seslerinin karışımına kadar alçaltıyordu. Hareketlerinizi şehvet yönlendirsin:

    Marilyn Monroe, her oynadığı sahnede, seksi düşünüyormuş, şehvetin pençesine kapılmış gibi cinsel titreşimler yayıyordu. Sevilmek ve arzulanmak isteği, davranışlarınıza ayrı bir çekicilik katar, ama bu etkiyi yaratırken masumiyeti de ön planda tutun.

    ONLARI KLEOPATRA GİBİ DİZE GETİRİN!

    Romalı yazar Dio Cassius, “Kleopatra, kişiliği ve konuşmasıyla en soğuk ve en kararlı düşmanını bile baştan çıkarabilirdi. Sezar da onu gördüğü ve sesini duyduğu anda büyülenmişti” diyor.

    Ondan üstün olduğunuzu düşündürün:

    Kleopatra, Sezar’la sohbetlerinde soyundan geldiğini iddia ettiği Büyük İskender’den söz ederdi. Bu da Sezar’ın kendini daha aşağıda hissetmesine ve erkekliğini kanıtlama konusunda hırslanmasına neden olurdu. Siz de onun kendini eksik hissetmesine yol açacak konuları açın.Yaşamının sıkıcı olduğunu ona gösterin:

    Kleopatra, Marcus Antonius’u tavlamak için de, onu Mısır’da ziyafetlerle karşıladı; türlü eğlenceler sundu ve Mısır yaşamının Roma yaşamından en azından eğlence konusunda daha üstün olduğunu ona sergiledi. Siz de ona yaşamının sıkıcı ve ilginç olmadığını düşündürün.

    TANRIÇA AFRODİT OLABİLİRSİNİZ!

    Afrodit, cinsel yönü çok gelişmiş, inanılmaz derecede özgüvenli, bitmek bilmeyen zevkler ve biraz da tehlike sunan kadınların en ünlüsüdür. Bu yüzden, bu efsanevi kadın, diğer tüm kadınlar için iyi bir örnek olacaktır.Afrodit gibi gözlerinizle konuşun:

    İşin anahtarı, bakışların kısa ve delici olması ve ardından başka yöne çevrilmesidir. Gözleriniz arzunuzu anlatırken, yüz ifadeniz sakin olmalı. Gülümsemeyi, gülümsemek yarattığınız etkiyi yok eder. Kadınlar da, hayatın her alanında erkek gibi yaşıyorlar.

    Tehlikeyi çağrıştırın:

    Günümüz dünyası, erkekler için daha az macera içeriyor. O yüzden erkeklere genlerinde ihtiyaç duydukları tehlikeyi sunun. Dengesiz olun, açık olmayın. Bu hem onları heyecanlandıracak hem de içinizi okuyup zayıf yönlerinizi görmelerini engelleyecektir.Güvendiğiniz fiziksel özelliklerinizi kullanın:

    Her kadın fiziksel özelliklerini ön plana çıkaracak kadar kadınsı ve özgüvenli değildir. Giysileriniz cinsellik çığlıkları atmasın, ama vücudunuzun güvendiğiniz ve karşınızdakinin hayal gücünü harekete geçirecek bir bölümünü sergileyin.

    JOSEPHINE GİBİ BİR NAPOLEON FETHEDEBİLİRSİNİZ!

    Napoleon, karısı Josephine’i o kadar çok seviyordu ki, İtalya’da savaştayken, ona pek de sık mektup yazmayan Josephine’in yanına dönebilmek için savaşı erken bitirmeyi bile göze almıştı. Napoleon adeta Josephine için yaşıyordu.

    Kolay teslim olmayın:

    Josephine, önce bakışları ve davranışlarıyla Napoleon’u kendine çekti; istediği etkiyi yaratınca da, kendini geri çekerek Napoleon’un peşinden gelmesini sağladı. Siz de kontrolü ona vermeyin, ilgisini yitireceğinden korkarak ipleri ona kaptırmayın.

    Kıskançlık yaratın:

    Josephine’in bir aşığı olduğu dedikoduları Napoleon’u Josephine konusunda daha da hırslandırıyordu. Siz de üçüncü kişilere ilgi gösterin, kurbanınıza belki de onunla sandığı kadar ilgilenmediğiniz sinyalini gönderin. Aklınızdan neler geçtiğini belli etmeyin:

    Josephine, Napoleon’a gözünü çok önceden dikmişti. Ama neyin peşinde olduğunu hiç hissettirmedi. Siz de dolaylı yaklaşın, tehdit edici görünmeyin, bırakın siz ağlarınızı ustalıkla örerken, o sizi tavladığını sansın.

  • Öpüşme hakkında bunları bilmelisiniz…

    Öpüşme hakkında bunları bilmelisiniz…

    Kadınlar öpüşme esnasında duyguların da harekete geçirilmesini istiyor. Bu nedenle partnerinize bu isteğinizi belirtin. Sizi duygusal olarak da nasıl harekete geçireceğini bilsin. Bu bazen bir fısıltı, bazen bir dokunuş olabilir.

    Sadakatin Simgesi

    Öpüşme eşler arasında bir sadakat göstergesidir. Eğer eşlerden biri öpüşmekten kaçınıyorsa bir sorun var demektir. Tabi bu direk aldatmaya bağlanmamalıdır. Belki de partnerinizin bir sorunu vardır. Onunla iletişim kurmaya çalışın…

    Dudakların Sihri

    Dudaklarınızda parmaklarınıza göre 100 kat daha fazla sinir ucu bulunmaktadır. Bu nedenle öpüşme her durumda iki tarafı da tatmin eden bir durumdur. Partnerinizi öperek uyandırmak ve cinsel ilişkiden önce ve sonra öpmek son derece tatmin edici olacaktır.

    Veda Öpücüğündeki Hata

    Sevgilinizden ayrılırken yanağına kondurduğunuz aceleci, rutin, ufak bir öpücük partnerinizde, hiçbir his uyandırmaz. Bunun yerine daha yavaş, daha uzun ateşli bir öpücük sizin kararlı bir aşık olduğunuzu gösterdiği gibi onun da aklını başından alacaktır.

    Erkeklerin Çoğu Bunu İstiyor

    Buharlı bir banyonun ardından uzun ve sıcak bir öpücük, yatak odanızı daha verimli bir hale getiri. Bu tarz bir öpücük erkeği ateşlemeye yeter.

    Ufak Dokunuşlar

    Öpüşme sırasındaki ufak dokunuşlar hem sizi hem de partnerinizi heyecanlandırır. Ona sarılmanız, dokunmanız onu arzuladığınızı gösterir.

    Anahtar Kulakta Gizli

    Partnerinizin kulağına konduracağın ufak öpücükler onun için anahtar işaretler olacaktır. Bu sizin niyetinizi gösterdiği gibi onu da size çekecektir.

    Daha Şehvetli Öpücük

    Yapılan araştırmalarda öpüşme esnasında daha şehvetli olmanız erkeğinizi daha da arzulu hale getirir. Ancak bu şehvetli öpücüğün yanında onu ateşleyecek sözler de kulağına fısıldamalısınız.

    Erkekler Uykudan Önce Öpüşmeye Bayılıyor

    Erkeklerin çoğu uyku öncesinde daha çok öpüşmek istiyorlar. Uyumadan önce sıcak bir öpüşme size ve partnerinize çok iyi gelecektir.